2009’da şahit olduk
İşçi-köylü
İşçi düşmanlığının, emek düşmanlığının ayyuka çıktığı bir yıl oldu 2009. Emekçilere saldırının durmadığı, egemenlerin halkın en küçük talebine tahammül edemediği bir yıldı. Faşizm tarafından hiç bu yılda olduğu kadar aşağılanmamıştık. Hiç bu kadar çaresizliğe ve umutsuzluğa hapsedilmemiştik. Yaşama dair olana, küçük de olsa umutlarımıza, sevinçlerimize hiç mi hiç tahammülleri yoktu onların. Soruyoruz; en eşitsiz, en adaletsiz, en insanlık dışı gelişmeler bu yıl bu
ülkede yaşanmadı da nerede yaşandı? 2010 bütçesi de toplumun temel ihtiyaç ve talepleri görmezden gelinerek hazırlandı yine. 2010 büyüme hedefi yüzde 3,5 iken, bütçe gelirlerinde yüzde 18 artış beklenmesinden çıkarılacak sonuç, sofraya gelen ekmeğin biraz daha küçüleceğinden başka bir anlam ifade etmiyor. 2010 bütçe giderlerinde yüzde 7,6, gelirlerinde ise yüzde 18,2 oranında artış gözükmektedir. Bu artışlar zamlar yoluyla halka fatura edilecektir.
Yanı faşizmin 2010 yılı resminde ne yazık ki emekçilere güneş vurmuyor. Her türlü hukuksuzluk, işten atma, ayrımcılık, adaletsizlik emekçiler için reva görülüyor. Biz bu halk düşmanı bütçeyi onaylamıyoruz! Faşizmin 2010 yılı umutlarını kabusa çevirmek için birlik ve dayanışmadan, örgütlenmekten başka bir çıkar yol gözükmüyor. Yeter ki faşizmin insan yiyen çarklarına “tıkır tıkır” işleyen düzenine sessiz kalmayalım. 2010’un güneşli Sayfa 9 resmini biz yapalım!
Demokratik Halk İktidarı İçin
a ’ 0 1 0 2 n a d ’ 9 0 0 2
Kriz, açlık, yoksulluk, direniş, mücadele, dayanışma Sayı:
56
* 8-21 Ocak 2009
* Fiyatı: 1.50 TL
Değişen ne?
TEKEL direnişçisi kadınlar:
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş! 2010’un emekçilere getirecekleri de daha ilk günden bir bir ortaya serildi bile. Yılbaşı sabahı akaryakıttan tütün ürünlerine kadar bir dizi zamla uyandık. Krizin büyüttüğü işsizlik, yoksulluk, açlık ise 2009’dan devraldığımız diğer dertler oldu. Kürt halkına yönelik saldırılar, yılın ilk günlerinden itibaren de hiç hızını kesmedi. 2010’a aynı zamanda direnişlerle girdik; TEKEL’den Esenyurt’a bir dizi direniş bu yıla aktardığımız direnişler oldu. Yeni yılda daha fazla işsizlik, yoksulluk, açlık olacaksa, daha fazla direniş, daha fazla dayanışma örgütlemek de bizim görevimizdir.
“Elimizin hamuruyla değil, alnımızın teriyle direniyoruz!”
20’li günlere varan direnişlerinde TEKEL işçileri kadın-erkek omuz omuza üretiyor; hakları için omuz omuza mücadele ediyor. Ankara’ya geldikleri günden bu yana “Zafer direnen emekçinin olacak” şiarını pratikte somutluyorlar. TEKEL işçilerinin günlerdir süren direnişinde kadınların rolü farklı değil. Zaten ilk günden beri “kadın başımızla ayaktayız”, “elimizin hamuruyla değil; alnımızın teriyle direniyoruz” diyerek Ankara’dalar ve köle gibi çalıştırılan tüm kadınlara umut ışığı oluyorlar. Hepimizin dilinde olan TEKEL’deki kadın işçilerin bu duruşu hepimiz için bir deneyim oluşturuyor. Kendiliğinden yakılan bu direniş ateşini yaymak, büyütmek işçilerin emekçilerin, gençliğin mücadelesinde, kadınların önemini daha iyi görmek zorundayız. Emekçi kadınların örgütlenmesinin ve bu bağlamda Yeni Demokrat Kadın örgütlenmesinin önemi bu direnişte bir kez daha karşımıza çıkıyor. Sayfa 10
İşçi-köylü’den
Dar pratikten kurtulmak için, sınıf hareketinin adımlarını
takip edelim C
M
Y
Sayfa 2
K
* ISSN: 1307-878X
TEKEL başlangıç, dalga dalga geliyor direnişler
“Açılım” tartışmaları, Kürt sorunu, “şüpheli” intiharlar, Arınç’a suikast soruşturmasının gölgesindeki ülke gerçekliği, Ankara’da TEKEL işçilerinin çaktığı kıvılcımla ülkenin dört bir yanına yayılan ateşle yanıp-kavruluyor. Ankara ayazı işçilerin direniş sıcaklığını kesemediği gibi aksine bu sıcak dalganın yayılmasını da engelleyemiyor. “Ölmek var, dönmek yok” diyen işçiler, devletin saldırısı, sarı-sendikal bürokrasinin setlerini gelecekleri için bir bir çiğneyip geçiyor. Ülkenin dört bir yanında sokakları dolduran işçiler “bıçak kemikte” diye bağırıyor. 25 Kasım grevi sonrası soruşturma furyasına demiryolu işçilerinin tepkisi; Esenyurt Belediyesi işçilerinin ivmesi yükselen direnişi; İtfaiye işçilerinin demokratik haklarına
Sınıfsal Yaklaşım Şiddet ve meşruiyet
Sayfa 3
sahip çıkma mücadelesi, TEKEL ve dayanışma eylemleriyle ülkenin dört bir yanına yayılan eylemler 2010 yılının ülkemizde nasıl geçeceğinin de güçlü sinyallerini veriyor. Direniş işçi sınıfına çok şey öğretiyor, bilinçlendiriyor. En temel demokratik hakkın kazanımı için bedelin ne olduğunu görüyor. Türk, Kürt, Laz hepsi ekmek kavgası zamanı ortaklaşıyor, birleşiyor. Ancak bunların hiçbiri var olanı değiştirmeye yetmiyor. MHP, CHP kapılarını çalan TEKEL işçisi, Anıtkabir’i ziyaret ediyor. Bu gerçeği ne yadırgayacağız ne de tepkiyle karşılayacağız. Çünkü TEKEL işçisi somutunda yansıyan bu görüntüler ülkemiz işçi sınıfının ağırlıkta oluşturduğu profil. Sınıf bilinçli işçinin rolü de tam da Sayfa 8 burada açığa çıkıyor.
Çeşitli tartışmalar, eğitimler üzerinden yürütülen kitle faaliyetimizin değerlendirmesiyle somutlaştırmaya çalıştığımız kitle politikamız elbette ki belli yetersizlikleri bağrında taşımaktadır. Kuşkusuz ki adımlarımız büyüdükçe, hızlandıkça daha somut politikalar belirleyecek, daha somut politikalar belirledikçe adımlarımızı büyüteceğiz. “Kitlelerden kitlelere” şiarı tam da bu noktada yaşam bulacaktır. Önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizde bir genişlemeyi hedeflemekle beraber var olan yerlerde yoğunlaşmayı temel almalıyız. Yoğunlaşmadan genişleyen bir kitle faaliyeti hâkimiyetsizliği getireceği gibi, örgütleme konusundaki adımlarımızı zayıflatacaktır. Yoğunlaşmadan anlamamız gereken ne olmalıdır, genişlettiğimiz alanlarda öncelikle neler yapacağız? Bunlara vereceğimiz yanıtlar önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizin politik-örgütsel çerçe Sayfa 9 vesini çizecektir.
Evrensel Bakış
Pusula
Gelişme militan bir çizgiyle sağlanır!
Köylü kitleleri içindeki faaliyetimiz...
Sayfa 11
Kapitalist restorasyonun yarattığı “Kağıttan kaplan!”
Sayfa 13
Zulme karşı işçiler direnişte
Sendikadan istifa etmedikleri için işten çıkarılan Esenyurt Belediyesi işçileri, Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun zulmüne karşı direnişle Sayfa 4 rini sürdürüyor.
”Kavgadan kaçmıyoruz!”
31 Aralık’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı BİMTAŞ’ta sözleşmeleri sona eren ve işten çıkartılacak olan itfaiye işçileri, direniş Sayfa 5 ateşini yaktı.
Polis tacizine protesto
Yeni Demokrat Kadınlar, Kıraç’ta evinin önünde polisin yönlendirdiği bir kişinin tacizine uğrayan İşçiköylü okuru Songül Araç için çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Sayfa 10
Edirne’de linç girişimi
Edirne’de 16 Aralık’ta tutuklanan Gençlik Derneği üyelerinin serbest bırakılması ve İncirlik Üssü’nün kapatılması için imza kampanyası yapanlara linç girişimi gerçekleştirildi. Sayfa 7
Kürtçe şarkı ölüm nedeni
Bir barda, arkadaşlarının isteği üzerine Kürtçe şarkı söyleyen Emrah Gezer, orada bulunan Özel Harekat polisleri ile tartıştıktan sonra dışarıda pusu kuran polislerin açtığı ateşle sırtından vurularak öldürüldü. Sayfa 6
Polis terörüne karşı eylem
19 Kasım günü Esenyurt’ta polis tarafından katledilen Alaattin Karadağ ve diğer insanlar için adalet talebiyle BDSP, PDD, EHP ve TÖP tarafından bir yürüyüş gerçekleştirildi. Sayfa 7
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
8-21 Ocak 2010
‹flçi-köylü’den
‹flçi-Köylü senin sesin!
Dar pratikten kurtulmak için, s›n›f
‹nanc›n› güçlü umudunu taze tut! Dede Sultan
Devletin devrimci ve yurtsever bas›na yönelik sald›r›lar›n›n artt›¤› bir dönemde, böylesi dayan›flma etkinlikleri özel bir önem tafl›yor Gazetemiz kitlelerden beslenebildi¤i oranda ayakta kalabilir, geliflip, güçlenebilir! Gazetemizin kolektif bir ajitatör ve örgütleyici misyonunu yerine getirebilmesinde, okurlar›yla kurdu¤u ba¤ önemli bir yerde durmaktad›r. Bu bilinçle hareket eden okurlar›m›z, devrimci ve yurtsever bas›n›n ciddi sald›r›larla karfl› karfl›ya kald›¤› bugünlerde dayan›flmay› büyütmek için bir kampanya örgütlediler. ‹stanbul’un birçok bölgesinde okur toplant›lar›n düzenlendi¤i bu kampanya süresince kitlesel gazete-broflür ve bildiri da¤›t›mlar› gibi çeflitli etkinliklerle gazetemizin sesini daha genifl kesimlere ulaflt›rmak için yo¤un bir emek harcand›. Daha önce girilmeyen birçok bölgeye gazetemizi ulaflt›ran okurlar›m›z, bir süredir iliflkilerimizin zay›flad›¤› okurlar›m›zla da bu kampanya vesilesi ile tekrardan bir araya gelme imkan› buldular. ‹ki ay› aflk›n süre boyunca gazetemizin daha ileri düzeyde sahiplenilmesi, genifl kitlelere/yeni okurlara ulaflt›r›lmas› hedefi ile gerçeklefltirilen kampanya, 3 Ocak’ta Kartal’da Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde düzenlenen bir gece sona erdi. Gecede, sahne, “‹flçi-Köylü senin sesin, Sesimize ses kat!” yaz›l› pankart ile süslendi, Kültür Merkezinin duvarlar›na “Devrimci Bas›n susturulamaz!”, “Suzan Zengin’e Özgürlük” yaz›l› afifller as›ld›. Devletin devrimci ve yurtsever bas›-
na yönelik sald›r›lar›n›n artt›¤› bir dönemde, böylesi dayan›flma etkinlikleri özel bir önem tafl›yor. Coflkulu bafllayan gecemizde, ilk olarak devrimci, yurtsever ve muhalif bas›na karfl› kapatma, yasaklama, çal›flanlar›n› ve okurlar›n› gözalt›na alma/tutuklama gibi bask›larla ilgili bir söylefli yap›ld›. Söylefliye; Günlük gazetesi yazarlar›ndan Salih Sezgin, Tutuklu Gazetecilerle Dayan›flma Platformu (TGDP) sözcüsü Necati Abay ve gazetemiz çal›flanlar›ndan To¤ay Okay kat›ld›. Yurtsever bas›n›n, Gündem gazetesiyle yay›n hayat›na bafllad›¤› günden beri devletin sald›r›lar›n›n ard›n›n kesilmedi¤ini söyleyen Sezgin, özellikle ’90’l› y›llarda, gazete bürolar›n›n bombaland›¤›n›, kapat›ld›¤›n›, çal›flanlar›n›n kaç›r›ld›¤›n›, öldürüldü¤ünü anlatt›. Ancak 2000’li y›llardan sonra her ne kadar böylesi sald›r›lar›n pek yaflanmad›¤›n›, ama bu kez de sürekli kapatma sald›r›lar›na u¤rad›klar›n› belirterek, “bugüne kadar kaç gazetemiz kapand›, say›s›n› bile hat›rlam›yorum” dedi. Sezgin’in ard›ndan söz alan Abay da, 2006’da yürürlü¤e giren Terörle Mücadele Yasas›’n›n asl›nda Toplumla Mücadele Yasas› oldu¤unun alt›n› çizdi ve TMY’den önce hapishanelerde toplam 9 gazeteci ve yazar›n bulunmas›na ra¤men yasa sonras›nda, 3 y›lda, bu say›n›n 35’e ç›kt›¤›n› belirtti. Söyleflide son olarak söz alan Okay, yurtsever bas›n›n yan›s›ra devrimci ve di-
¤er muhalif yay›nlar›n da devletin sald›r›lar›n›n hadefinde oldu¤unu belirtti. Devletin, devrimci ve yurtsever bas›ndan neden korktu¤una de¤inen Okay, “Devlet, de bas›n›n halka ulaflmada ne kadar önemli bir araç oldu¤unun fark›nda ve bu yüzden de gerçekleri anlatan bizleri susturmaya çal›flmaktad›r” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan gecede sahne alan Dede Sultan, s›cac›k yürekleri, sesleri ve canl› ezgileri ile geceye renk katarken, “Böyledir bizim sevdam›z” türküsü ile dayan›flma ile büyüyen sevdam›z› selamlad›. Dede Sultan’›n seslendirdi¤i Zazaca, Kürtçe ve Türkçe ezgilerle kitle halaya durdu. Konserin ard›ndan Anadolu ve Avrupa Yakas› ‹flçi-Köylü okurlar›n›n geceyi selamlayan mesaj›n› okundu. Mesajda; Kartal Büro çal›flan›m›z Suzan Zengin’in tutuklanmas› hat›rlat›larak son dönemlerde devrimci ve yurtsever bas›na yönelik sald›r›lar›n artt›¤›n›, bu sald›r›lar›n devrimci ve yurtsever bas›n›n okurlar› taraf›ndan daha ileri düzeyde sahiplenilmesi ile afl›labilece¤ini vurgulad›. Yürütülen kampanyan›n kitle faaliyetini örmenin bir arac› olarak ele al›nd›¤›n› dile getiren okurumuz, gazetemizle dayan›flman›n en önemli halkas›n›n kitlelerle bütünleflmekten geçti¤ini ifade etti. Yeni Demokrat Gençlik de geceyi selamlayan bir mesajla, dayan›flman›n önemine de¤inerek, önümüzdeki günlerde Hrant Dink için yap›lacak eylemlere kat›l›m ça¤r›s› yapt›. Hapishanelerdeki tüm tutsak Partizanlar›n içeriden d›flar›ya sevgi, umut ve direnç dolu selamlar› okundu. Mesajlar›n ard›ndan, 70’li y›llardan bugüne yay›mlanan gazete ve dergilerimiz, bu yay›nlar›m›za dönük bask›lar›n ve bunlara karfl› gösterilen direnifllerin ifllendi¤i bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Oldukça ilgi çeken ve coflkuyla izlenen gösterim boyunca alk›fl ve sloganlar hiç durmad›. Hapishanelerde, gerillada, çal›flma yürüttü¤ü çeflitli alanlarda flehit düflen, gazetemiz eski çal›flanlar› Ak›ner Ça¤lar, Fehiman Bozgurt, Ner-
giz Gülmez, Murat Ar›cak ve Muharrem Yi¤itsoy’un resim ve video görüntülerinin yer ald›¤› gösterim s›ras›nda kitle, alk›fl eflli¤inde “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar›n› hayk›rd›. Sinevizyonun ard›ndan, Mezopotamya Kültür Merkezi bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Koma Çiya sahne ald›. Devrimci bir gazetenin, okurlar› taraf›ndan sahiplenilmesinin çok anlaml› oldu¤unu belirten Koma Çiya, yapt›¤› Kürtçe ve Türkçe konuflmas›yla gecemizi selamlad›. Bizleri hem duyguland›ran hem de coflku ile halaylara durduran Koma Çiya’n›n ezgilerinin ard›ndan Yeni Demokrat Kad›nlar da toplumun her kesiminden kad›n›n yaflad›¤› sorunlar› anlatan tiyatro gösterimi sundular. Gecede AT‹K, AT‹K-YDG, Yeni Kad›n; Devrimci Demokrasi Gazetesi, Kartal Kald›raç okurlar›; Gebze, Çukurova, Bursa-Gemlik ‹flçi-Köylü okurlar›, Bak›rköy Hapishanesinden tutsak Partizanlar ve tutuklu Kartal Büro çal›flan›m›z Suzan Zengin’in mesajlar› okundu. Gecede son olarak sahne alan Grup ‹syan Atefli, önce “gerçekleri korkmadan, çekinmeden yazan ‹flçi-köylü gazetesi emekçilerini” selamlad›. Konserlerinde Tuzla tersanelerinde yaflam›n› yitiren iflçiler için yazd›klar› eseri seslendiren ‹syan Atefli’nin ezgileri eflli¤inde çekilen halaylarla gece sona erdi. S›k s›k “Suzan Zengine özgürlük”, “Devrimci bas›n susturulamaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› gecede, Umut yay›mc›l›k stant açarak yay›n hayat›na bafllad›¤› günden bugüne yay›nlad›¤› kitaplar›n› ve yay›nlar›n› tan›tt›. Ayr›ca çeflitli yay›nevlerinden kad›n sorunu üzerine kitaplar toplayan Yeni Demokrat Kad›nlar da resimli dövizleri ile renkli bir stant açt›lar.
Koma Çiya
‹fl yerinde sömürülüyoruz, Evde eziliyoruz!
Özgürlü¤ümüz için örgütleniyoruz! “Kad›n sorununun yak›c›l›¤›n› daha da fazla hissetti¤imiz bir süreçte, bu soruna sessiz kalamazd›k.” Kad›nlar›n kendi ayaklar› üzerine dikilerek, emek mücadelesinde yer almas›n› sa¤lamak amac›yla, k›sa bir süre önce yeniden bafllad›¤›m›z Yeni Demokrat Kad›n faaliyeti çerçevesinde; gazetemizin dayan›flma gecesinde bizler de yerimizi ald›k. Daha öncesinden yapt›¤›m›z toplant›larda, kendimizi nas›l ifade edebilece¤imiz yönlü ald›¤›m›z kararlar do¤rultusunda, gecede; çeflitli yay›nevlerinden kad›n sorunu üzerine toplad›¤›m›z kitaplarla bir stant açt›k. Yeni Demokrat Kad›n dövizleri ile de zenginlefltirdi¤imiz stand›m›za ilgi yo¤undu. “‹fl yerinde sömürülüyoruz, Evde eziliyoruz! Özgürlü¤ümüz için örgütleniyoruz!” fliar›yla haz›rlad›¤›m›z anket ve bildirilerin de yo¤un bir flekilde da¤›t›m›n› gerçeklefltirdik. Yap›lan anketler sayesinde birçok kad›nla sohbet etme olana¤› yakalad›k. Daha iyi bir kad›n çal›flmas› yürütebilmek için, kad›nlardan ö¤renmek ge-
rekti¤i bilinciyle haz›rlad›¤›m›z ankette, kad›nlara; “ne gibi sorunlar yaflad›klar›, sorunlar›na nas›l çözüm arad›klar›, nas›l bir kad›n çal›flmas› istedikleri” vb. sorular sorarak çal›flmam›za yön verebilecek cevaplar arad›k. Birçok kad›n; bir kad›n çal›flmas›na kesinlikle ihtiyaç oldu¤unu, genelde kad›nlar›n çok bilinçsiz oldu¤unu ve bunu k›rmak gerekti¤ini belirterek faaliyetimizin dikkate de¤er bir çaba oldu¤unu ve semtlerde de bu anketleri yapmam›z gerekti¤ini vurgulad›lar. Yeni Demokrat Kad›nlar olarak gecede bir de tiyatro gösterimi yapma karar› alm›flt›k. Bu do¤rultuda semtteki arkadafllar›m›z›n haz›rlad›¤› gösterimde “iflçi-köylü-ev emek-
çisi-zengin ve devrimci kad›n” tiplemelerine yer verildi. Kad›n›n toplumdaki rolü ve yaflad›¤› problemlere de¤inilen gösterimde; kad›n sorununun s›n›fsal bir sorun oldu¤u ve do¤all›¤›nda yoksul kad›nlar›n toplumun en çok ezilen kesimi oldu¤u vurgusu ön plandayd›. Greve giden bir kad›n iflçi tiplemesinin de yer ald›¤› gösterimde mücadelenin erkeklere karfl› de¤il, erkek iflçi ve emekçilerle birlikte sistemin kendisine yöneltilmesi gerekti¤ine ve zaferin ancak böyle kazan›labilece¤ine vurgu yap›ld›. Devrimci kad›n tiplemesinde ise; gözalt›nda, iflkencede, hapishanede vs. devrimci kad›n kimli¤imizden dolay› sald›r›lar›n boyutunun ve fleklinin de (taciz, tecavüz) farkl›laflt›¤›n›n, ancak “Gö¤ün Ya-
r›s›” olan bizlerin direnmekten baflka çaresi olmad›¤›n›n ve sistemin biz kad›nlardan ve s›n›f›m›zdan korktu¤unun alt› çizildi. Tiyatro gösteriminde görev alan arkadafllar›m›z›n, gösterim esnas›nda oldukça heyecanl› olmalar› nedeniyle yer yer s›k›nt› yaflamalar›na ra¤men, oyunu ilgiyle izleyen seyirciler, alk›fllarla arkadafllar›m›za moral verdiler. Gösterim, “Kad›n-erkek el ele, demokratik devrime” slogan› ile sona erdi. Yeni Demokrat Kad›n çal›flmas›n›n süreklili¤ini sa¤lamay› hedef edindi¤imiz bir dönemde yap›lan bu etkinlik; kendimizi farkl› flekillerde ifade edebilme, kitleye tan›tabilme olana¤› buldu¤umuz ve bundan sonraki çal›flmalar›m›zda bizlere yard›mc› olacak materyaller sunmas› bak›m›ndan önemli bir yerde durmakta. “Gö¤ün Yar›s›” olan bizler bu etkinlikteki çal›flmalar›m›zdan ald›¤›m›z moral ve güçle, faaliyetlerimizi daha da yo¤unlaflt›racak, do¤ru zemin ve pratiklerde bir kad›n çal›flmas› örgütleyece¤iz! (‹stanbul’dan Bir Yeni Demokrat Kad›n)
hareketinin ad›mlar›n› takip edelim! Devrimci teoriden, politik çizgi ve yönelimlerimizden beslenmeyen, belirlenen hedefe belli bir plan ve program içinde yarat›c› bir tarzda yürümeyen her pratik tekrara dönüflmekten kurtulamaz. Tekrarlanan pratikler, de¤iflmeyen çal›flmalar, belli bir alana s›k›flm›fl, s›n›rl› say›da insanla yürütülen, yenili¤e ve geliflmeye kapal› benzer faaliyetlerin tümü bizleri darlaflt›r›r. Devrimci prati¤in karfl›t› olan dar pratik, söyleminden de anlafl›laca¤› gibi devrimci politikadan beslenmeyen, politik bilincin yön vericili¤inde yürümeyen sadece pratik görevler boyutuyla yürütülen faaliyet olarak karfl›m›za ç›kar. Bu tarz sadece sonuçlar› itibar›yla de¤il ayn› zamanda düflünsel, siyasal, örgütsel, kitlesel ve kadrosal boyutuyla da darl›k yaflar. Bu da faaliyetçiler üzerinde k›r›lmaya yol açar. Her prati¤e bir ideoloji yön veriyorsa dar prati¤e yön veren ideoloji küçük burjuva ideolojisidir. Bu ideolojinin yön verdi¤i pratik de, kendi ideolojisine uygun kadro ve militan flekillenmesini yarat›r. Bu faaliyetçiler sadece pratikçi özellikleriyle flekillenir. Ve bu sürecin militanlar› belli baflar›lar elde etseler de, uzun vadede ortaya ç›kan politik sorunlara çözüm getiremeyerek k›r›lmalar›n yaflanmas› kaç›n›lmaz olur. Çünkü dar bir alana s›k›flarak ezberlenmifl pratikten kurtulamayan, s›n›rl› say›da insanla yürütülen faaliyet kendi dar bak›fl aç›l› faaliyetçilerini yarat›r. Sonuç olarak istenilen düzeyde bir baflar› yakalanamaz ve baflar›s›zl›klarla örülü pratik bir süreci ve yenilgi dönemini yaflayan kiflilerde kendine, farkl› düzeyde de olsa halka karfl› güvensizlik yaflanmaya bafllar. Bu noktada önemli noktalardan biri devrimci teoriye hâkimiyet sa¤lamak iken di¤er bir önemli ve kritik nokta da genel politik çizgimizin ve yönelimimizin kavranmas›d›r. Çeflitli vesilelerle dile getirdi¤imiz, yazd›¤›m›z, yay›mlad›¤›m›z birçok konudaki yönelim ve belirlenen hedeflerin aç›k ve net olarak kavranmas› gerekir. Önümüzdeki süreci hangi politika ve yönelimle örgütleyece¤imiz, hangi yöntem ve araçlarla hangi ön hedefe varmay› hedefledi¤imizi bilerek örgütsel çal›flmalar netlefltirilip, somutlanmal›d›r. Bu konuda belli bir netli¤e ve kavray›fla sahip olunarak, devrimci pratik örgütlenmeye baflland›¤›nda baflar›y› yakalamak yak›n ve mümkün olur. Kimi dönemler çeflitli konularda kampanya tarz› ele al›nan ve hedefleri ve yönelimleri net kimi çal›flmalarda yaflanan olumluluklar ve bize katt›klar› ortadad›r. Sürecin faaliyetçileri ancak genifl bir kitle faaliyetiyle darl›¤›, s›n›rl›l›¤› aflabilir ezberlenmifl pratikleri bozabilir. Yukar›da da alt›n› çizdi¤imiz gibi tek tek “ayn›” bireylere, kurumlara, kap›lara gidilerek yürütülen faaliyet, belli bir tekrar› ve beraberinde belli bir s›radanlaflmay› da getirir. Gerek düflünsel gerekse moral olarak yenilenmeyen, yarat›c›l›kla beslenmeyen, farkl› alanlara belli bir plan ve program do¤rultusunda aç›l›m yapmayan, kitlelere canl› politik ba¤lar kuramayan bir faaliyet eksikliklerini aflma noktas›nda da yeterli büyüklükteki ad›mlar› atamaz. Ancak kafas› aç›k, kimlerle ne yapaca¤›n› ve nas›l yapaca¤›n› bilen, hangi yöntemi uygulayaca¤›n› bilen faaliyetçiler bu dar pratik ve al›flkanl›klar karfl›s›nda kararl› bir direnç gösterebilir. Ancak o zaman zorluklar karfl›s›nda k›r›lmadan, darlaflmadan, sürekli ö¤renerek ve ö¤rendiklerimizi s›nayarak, kitlelerin içinde olman›n sonsuz coflkusu ile ileriye do¤ru büyük militan ad›mlar atabiliriz. Bu militan örnekleri Ankara’da direniflleri 20’li günleri geride b›rakan kad›nl› erkekli TEKEL iflçileri, Esenyurt Belediye iflçileri, itfaiye iflçileri sunmaktad›r. Böylesi tarihsel bir süreçte hepimizin görevi Ankara Devrimci Demokratik Sendikal Birlik faaliyetçilerinin alt›n› çizdi¤i gibi “… süreci daha olumluya çevirmede rol oylamak gibi bir görev hepimizi bekliyor” belirlemesinin alt›n› dolduracak ad›mlar atmakt›r. Ya da Yeni Demokratik Kad›n ‹nisiyatifi’nden arkadafllar›n ellerinin hamuruyla de¤il, al›nlar›n›n teriyle direnen TEKEL’in kad›n iflçilerini ziyaretlerinin ard›ndan yapt›klar› “bu direnifl ateflini yakmak, büyütme; iflçilerin, emekçilerin ve gençli¤in mücadelesinde kad›nlar›n önemini daha iyi görmek zorunday›z. Emekçi kad›nlar›n örgütlenmesinin ve bu ba¤lamda Yeni Demokrat Kad›nlar›n da önemi bu direniflte bir kez daha karfl›m›za ç›k›yor” söylemini yaflama geçirmektir. Proleter ideolojinin yön verdi¤i devrimci çal›flmay› yürüten tüm faaliyetçilerin düflünsel dünyas›nda her bir pratik süreç sonunda “daha farkl› alanlara ve daha fazla say›da kitleye nas›l gidebilirim?”, “daha nitelikli ve etkili çal›flma nas›l yürütürüm?”, “nas›l bir örgüt yarat›r›m?” sorular› vard›r/olmal›d›r. “Daha iyisini nas›l yapabilirim?” sorusu ve baflarma kayg›s› hiçbir zaman kafam›zdan eksik olmamal›, her pratik süreç içerisinde yer al›p, ders ve deneyimler hanemize eklenmelidir. Her bir devrimci pratik, kapsaml› ve çok yönlü bir sorgulama ve de¤erlendirme yap›larak iflçilerin, emekçilerin, halk›m›z›n, gençlerin sorunlar›, talep ve çeliflkileri üzerinde devrimci sonuçlar ç›kar›lmay› hak etmektedir. O halde çal›flmalar›m›z› asla var olanla ve var›lan yerle s›n›rlamamal›, bulundu¤umuz her alanda, her pratik sonras› daha zengin verilerle ve bilgilerle yeni bir faaliyetin örgütlenmesine zemin haz›rlamaya çal›flmal›y›z. Unutmamal›y›z ki, her yeni devrimci çal›flma faaliyetçilerin yürüyüfl h›z›n› da art›r›r. Bir önceki baflar›l› çal›flman›n moral ve coflkusuyla yeni çal›flman›n sürdürücüsü olmaya çal›flmak as›l hedeflerimizden birisi olmal›d›r.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
8-21 Ocak 2010
“Topyekûn sald›r›lar, egemenlerin gelecek kayg›s›n›n ürünüdür!” Gerilim stratejisi hemen tüm tarihsel süreçlerde, egemen s›n›flar›n varl›klar›n› sürdürebilmesinin önemli bir arac› olarak devreye sokulmufltur. Ülkemizdeki geliflmelere bak›ld›¤›nda, tüm geliflmelerin ve yarat›lan suni gündemlerin de bu strateji üzerinden yükseltildi¤ini söyleyebiliriz. Ülke egemen s›n›flar›n›n ve her düzeyde temsilcilerinin Osmanl›’dan ald›klar› ayak oyunlar› da eklendi¤inde, ortaya nas›l bir tablo ç›kabilece¤i ise, geliflmelerin seyrinden de anlafl›lmaktad›r. Bu seyir, bir yandan toplumu suni gündemlerle germe (gerilim stratejisi) di¤er yandan halk aras›ndaki karfl›tl›klar› iyice k›z›flt›rma yönünde yol al›rken bir baflka tarafta da iflçi ve emekçi y›¤›nlara ve onlar›n eylemlerine yo¤un sald›r› biçiminde geliflmektedir. Tüm bu geliflmelerin Erdo¤an’›n son ABD ziyaretinden dönmesi sonras›nda iyice t›rman›fla geçti¤i ise dikkatlerden kaçmamal›d›r. Geliflmelere dönük genel bir bak›flla ilk etapta söylenebilecek olan fludur ki; ülkeye ve bölgeye dönük bir dizi emperyalist plan projenin hayata geçirilmesi çabalar›nda belirgin bir art›fl söz konusudur. Ancak bu yönlü çabalardaki art›fl, ayn› zamanda egemen s›n›flar›n gelecekleri noktas›nda duyduklar› kayg›larda da ciddi art›fl yafland›¤›n› göstermektedir. Ayn› kayg›, Erdo¤an’›n dönüflü sonras› yaflanan geliflmelere de damgas›n› vurmaktad›r. “Kürt Ulusu”, sahtekârl›¤›n›n yaflamda karfl›l›k bulmamas›, ABD emperyalizminin onay› ve “Model Ortakl›k” kapsam›nda, DTP’nin kapat›lmas›n› getirdi. DTP’li vekiller, kapatman›n hemen ard›ndan ilan ettikleri, “meclisten çekilme” karar›n›, BDP ile devam etmeye dönüfltürdüler. Bu iki karar aras›ndaki sürede “ilginç” bir geliflme de yafland›. Eski DTP’li vekiller karar de¤iflikli¤inin gerekçesini aç›klarken “Öcalan istedi diye mecliste kal›yoruz” dediler. ‹flte “ilginç” durum da bundan sonra ortaya ç›kt›. Muhalefet partileri bu aç›klamaya birkaç c›l›z elefltiri getirmekle yetindiler. AKP ise aç›klamay› “tahilsiz” de¤erlendirerek “yar›m a¤›z” elefltiriyle geçifltirdi. Oysa genel olarak Kürt halk›na, özel olarak da DTP’ye-DTP’lilere dönük, kapatma baflta olmak üzere-hala süren-sald›r›lar›n bafll›ca gerekçesi olarak “Öcalan’›n talimat› ile hareket
edilmesi” geliyordu. Hem de ortada ciddi kan›tlar bile olmuyordu bu iddialar getirilirken. Hem muhalefetin, hem hükümetin hem de bir bütün olarak devlet kademelerinin mecliste kalma gerekçesini görmezden-duymazdan gelmeyi ye¤lemelerinin hiç kuflkusuz önemli bir nedeni vard›. Bu nedenin bafl›nda erken seçim tart›flmalar› geliyordu. Ve kimse buna haz›rl›kl› de¤ildi.
Emekçiler sokaklar› zapt ediyor Emek cephesinde yaflanan geliflmeler, Türkiye’nin önündeki süreçte toplumsal patlamalar riski en yüksek ülkeler aras›nda olmas›na dönük tespiti adeta do¤ruluyordu. Bu tespiti destekleyen en büyük etkenlerin bafl›nda, ülkedeki yoksullaflman›n h›zla büyümesi gelmekte. Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Genel Müdürlü¤ü’nün (SYGDM) son verileri, 2,6 milyon ailenin sosyal yard›mlarla yaflam›n› sürdürmeye çal›flt›¤›n› gösteriyor. Bu da, toplam nüfusun yedide birinin sosyal yard›ma muhtaç durumda oldu¤unu kan›tl›yor. Egemen s›n›flar h›zl› yoksullaflmaya dair bu tablonun, genifl emekçi y›¤›nlarda giderek artan bir öfkeye dönüflece¤ini çok iyi bilmekteler. 25 Kas›m memur eylemleri, TEKEL, itfaiye, TCDD ve daha çok say›da iflkolunda çal›flan emekçilerin eylemleri, öfkenin iyice kabard›¤›n›n, soka¤a taflt›¤›n›n göstergesidir. ‹flçi emekçi eylemlerinin kamuoyunda yaratt›¤› etki egemen s›n›flar›n korkular›n› iyice büyütmektedir. Ancak korkular› büyüyenler sadece egemen s›n›flar de¤il, ayn› zamanda kendi s›n›f›na ihanet içinde olan sar›-bürokrat sendikal önderliklerdir. Bunlar›n üretimden gelen gücün eyleme dönüflmesini engelleme çabalar›, emekçiler taraf›ndan bofla ç›kar›lmaktad›r. Bu da onlar› (zorunlu olarak) eylemleri desteklemeye, yeni eylem kararlar› almaya zorlamaktad›r. Çünkü öyle görünüyor ki, emekçiler sokaklar› zapt etmeye, emek ve halk düflmanlar›n›n “yatarak para kazan›yorlar” söylemini onlar›n yüzüne çarpmaya kararl›yd›lar.
TC tarihinde “ilk”ler ‹flte ayn› günlerde gerilim stratejisi bir kez daha imdada yetifliyordu. Sivil ve askeri bürok-
S›n›fsal Yaklafl›m fi‹DDET VE MEfiRU‹YET Emperyalist merkezleri yönlendiren de, yerel ölçekte faflist ve gerici devletleri çekip çeviren de ayn› sistemin ç›kar ve güdüleridir. Güdüden kast edilen irade d›fl› de¤il “do¤al” konum alan davran›fl biçimleridir. Kâr olgusu ve fliddet bunun en önde giden hallerine örnektir. S›n›flar aras› iliflkilerin belli bir formda ele al›nd›¤› zemin olarak hukukun hak ve özgürlükler alan›na yönelik her türlü tasarrufu, baflka bir deyimle “aç›l›m›” da bu kapsamdad›r. Tarih boyu çok çeflitli toplum ve ölçeklerde, farkl› de¤iflkenlerle yürüyen hak ve özgürlükler kavgas›n›n devrimlerle s›çramalar yarat›p insanl›¤›n ortak hazinesine katt›¤› kazan›mlar›n hiçbiri, gerçek de¤erine uygun bir bedel ödenmeksizin elde edilmemifltir. Sistemin surlar›nda gedik açma, mücadelede yeni mevzi ve modeller oluflturman›n önüne geçme eylemi birçok yol ve yöntem içermektedir. Egemenlerin, sistemin efendisi zorbalar›n, sömürgen ve asalak s›n›flar›n kendi ç›karlar›ndan taviz vermek, belli imtiyazlar›ndan vazgeçmek ve kimi inisiyatif alanlar›n› terk etmek için daha esasl› noktalarda ciddi bir tehlike içerisinde olmas› gerekir. Ezilenler ad›na s›n›f mücadelesinin illa ki silahl› yönteme dayanmak suretiyle elde etti¤i kazan›mlar üzerinden, kâh yeni açt›¤› hareket alanlar›na yaslanarak kâh vazgeçilmez usulle ilerledi-
¤i koflullarda, düflman bak›m›ndan klasik refleksin ötesinde her türlü plan›n, taktik geri çekilme ve uzlafl› çabas›n›n yads›namaz bir yeri vard›r. Sorun buna yönelik hamlelerin, kuflatma ve bo¤may› nihai aflamaya tafl›mada, yeni bir statü oluflturmak amac›yla kullan›lmas›na hizmet edici biçimde de¤erlendirilebilmesidir. AKP eliyle devreye sokulan aç›l›m politikas›na yönelik “tasfiye” tart›flmas›nda yaflanan kaosun özünde de bu gerçekli¤in ay›rd›nda olamama hali vard›r. AKP’nin ve bu ba¤lamda egemen s›n›flar›n süreçten beklentisine uygun biçimde ›srar ve inatla aç›l›mda diretmesi elbette anlafl›l›r olmal›d›r. Kozmik oda hikâyesi yaflan›rken yap›lan MGK toplant›s›ndan sürece devam mesaj› ç›kmas› da bu kapsamdad›r, Refladiye’ye yan›t olarak Trabzon’da savafl gemisinden “gürleyen” Baflbu¤’un aç›l›ma dair tek olumsuz kelime sarf etmemesi de… Burada anlafl›lmaz gibi görünen Ulusal Hareket’in tutumudur. Kapatma- yasaklama karar› ve ard›ndan gelen KCK operasyonuna ra¤men “aç›l›m” kapan›nda ›srar hali üzerinde durulmal›d›r. AKP’yi hala samimiyet testine tabi tutma hadisesi, hala yeni flans ve krediler açma tavr› kendi stratejisini deflifreye iliflkin kayg›s›z bir durumu ifade etmektedir. Stratejinin net oldu¤u, bütün kozlar›n bilindi¤i ve kartlar›n aç›k oynand›¤› tart›flmal›d›r.
rasi aras›nda uzunca zamand›r devam eden çat›flma, yeni bir kurgu ile gündemlefliyordu. Askeri otoriteyi konjonktürel ihtiyaca göre hizaya sokma, devlet kademelerinde yeniden yap›land›rma gibi çabalar›n da bir parças› olarak devreye sokulan bu yeni kurgu, önceki gün ve aylarda s›kça piyasaya sunulan komplo teorilerinin bir baflka versiyonu idi. Böylece AKP’nin düflen halk deste¤i (taban›n›n demek daha do¤ru) karfl›s›nda baflvurmay› al›flkanl›k haline getirdi¤i ma¤duriyet edebiyat›n›n ve pozisyonunun dozu da art›r›lm›fl oluyordu. Son komplo teorisi Ar›nç’a “suikast giriflimi” biçiminde sunuluyordu. ‹ki askeri istihbaratç›n›n Ar›nç’›n evi önünde gözalt›na al›nmas› fleklinde yaflanan geliflmeye, Genelkurmay taraf›ndan verilen tepki, durumu a¤za-göze bulaflt›ran cinsten olunca, hükümet cephesi daha da cesaretleniyordu. Yandafl medyan›n da katk›lar› ile art›k “suikast giriflimi” iddias› bafll›ca gündem haline getirilmifl, böylelikle de di¤er hayati gündemlerin geri plana itilmesi de sa¤lanm›flt›. Ancak bu olay “TC tarihinde ilk” olarak olan baz› geliflmeleri de beraberinde getirdi. Ordu bünyesinde Özel Harekât olarak da bilinen, “Seferberlik Bölge Baflkanl›¤›” bas›larak, arama yap›ld›. Bir baflka ilk de, Genelkurmay Baflkan›’n›n, yan›na Kara Kuvvetleri Komutan›n› da alarak, Baflbakan’›n “aya¤›na” gitmesinde yafland›. Bu geliflmeler, hem sistemi hem de sistemi ayakta tutan kurumlar› yeniden yap›land›rmaya dönük sürecin h›zla iflletildi¤ini de göstermektedir. Süreç asl›nda devletin sivil-askeri tüm kademelerinde belli bir mutabakat çerçevesinde iflletilmektedir. Baflbu¤’un Erdo¤an’a yapt›¤› ani ve kofltura kofltura gitti¤i ziyaret, olsa olsa baz› uzlaflma noktalar›n›n çi¤nenmesinin hat›rlat›lmas›na dönüktür. Bunu yaparken flunu da bilmekteler ki, emir “büyük yerlerden” gelmektedir. Buna karfl› ç›kmaya ise ne kendilerinin ne de sivil bürokrasinin gücü yetecektir. Bunun içindir ki asker ve sivil bürokrasi aras›ndaki çat›flma özde egemen s›n›flar aras› hegemonya kavgas›d›r. Bu kavga ise yeri geldi¤inde s›k› bir uzlaflmaya dönüflebilmektedir ve yapt›klar› güvenlik zirveleri bunun en somut kan›t›d›r. “Terörle Mücadele” ad› alt›nda daha s›kça toplanan zirvelerde bu “z›t kutuplar”,
Güç ve moral ba¤lam›nda süreci ciddi oranda etkileyecek böylesi bir takti¤in kaybettirici özelli¤ine dair yak›n dönemde bir dizi örnek yaflanm›fl ve artan a¤›rl›k sürekli daha geri bir mevzi kurularak tafl›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Aç›l›m sürecini flekillendiren faktörlerden birisi de Ulusal Hareket’in öteden beri izledi¤i, buna teflne halli tutumdur. Soruna bir yandan “tasfiye” deyip buna iliflkin çok aç›k örnekler vesilesiyle köprüyü at›c› tutum ve söylemler de gelifltirip ama sonras›nda bir manevrayla yeniden kulvara dönme halini Ulusal Hareket özneleri aras›ndaki çeliflki ve hatta çat›flma olarak yorumlamak yan›lt›c›d›r. Belli üslup farklar› olmas›na karfl›n süreçten beklenti noktas›nda asli rol üstlenenler bak›m›ndan ciddi bir çeliflkiden söz etmek olas› görünmemektedir. Taraf pozisyonu alanlar›n gerek pazarl›k gücünü art›rma gerekse de kendi s›n›f ve taban›ndaki temsil kabiliyetine yönelik politikalar› dikkatle izlenmek durumundad›r. Zira bir tak›m mekanizmalarla kontrol alt›na al›nmak ve yönlendirilmeye çal›fl›lmakla beraber kitleyle kurulan iliflkinin belli bir noktadan sonra “ikna”y› gerektirdi¤i aç›kt›r. Ama daha önemlisi kitlelerin dönüfltürücü ve de¤ifltirici gücüdür. Bunu hafife alanlar›n karfl›laflt›¤› sondan geri dönme flans› da ço¤u kez bulunmamaktad›r. Hâkim s›n›flar aras›ndaki dalafl›n, Ar›nç’a suikast gerekçesiyle Seferberlik Tetkik Kurulu’nda arama yap›lmas›na uzanan bir boyut almas› elbette önemlidir. Bunun önemi, t›pk› ‹rtica Eylem Plan›’ndaki ›slak imza mevzusunda oldu¤u gibi olay›n provokasyon mu gerçek mi oldu¤undan çok ulaflt›-
halk düflmanl›¤›nda ortaklaflmada zirveye ulaflm›fllard›r. Bu da art›k kendilerini ne kadar güvensiz hissettiklerine de iflaret etmektedir. Bu güvensizlik, toplum içinde kendileri aç›s›ndan “tehlike” oluflturdu¤unu düflündükleri tüm kesimlere karfl› bask› ve sald›r›lar›n art›r›lmas› kararlar›nda da kendini göstermektedir. Bu kararlar ise hiç vakit geçirilmeden hayata geçirilmektedir.
Ortado¤u pazar›na aç›lma hesaplar› Polisin iflçi-emekçi eylemlerine sald›r›lar›n› s›klaflt›rmas›, “orant›s›z güç” kullan›m› da güvenlik zirvelerinde al›nan kararlardan baz›lar›d›r. Ancak sald›r›lar›n dozaj› özellikle emek cephesi ve Kürt ulusal hareketi üzerinde yo¤unlaflmaktad›r. “KCK Operasyonu” ad› alt›nda, eski DTP’liler, yeni BDP’li belediye baflkanlar›na ve çok say›da kurumlar›na dönük bask›nlar, gözalt›lar, tutuklamalar da ayn› zirvelerin sonuçlar›d›r. Belediye Baflkanlar›na vd. dönük operasyonlardan yans›yan bir kare ise düflündürücü olman›n da ötesinde, gelece¤e dair korkutucudur. Bu kare de savc›l›¤a ç›kar›lan gözalt›ndakiler, elleri kelepçeli, tek s›ra halinde, yanlar›nda birer polisle dizilmifl olarak görülmekteler. Adeta Nazi toplama kamp›n›n günümüzdeki yans›mas›n› ça¤r›flt›ran bir karedir bu. Ve gelece¤e dönük tehlikenin boyutlar›na da iflaret etmektedir. Ayn› zamanda da Kürt Ulusal Hareketi’ni tasfiye etme çabalar›n›n ald›¤› boyuta dikkat çekmektedir. Zaten Kürt Ulusal Hareketi’ni tasfiye etme söylemi art›k aç›ktan Kürt Aç›l›m› söyleminin yerini alm›flt›r. Tasfiye çabalar› ise sadece ülke içinde de¤il, hareketin etkin oldu¤u ‹ran-Irak-Suriye gibi ülkeler nezdinde de sürdürülmektedir. Erdo¤an’›n ayn› günlerde gerçeklefltirdi¤i Suriye ziyaretinin bafll›ca konular›ndan biri de budur. Hareketin etkin oldu¤u di¤er ülkeler gibi, Suriye de tasfiye sürecine daha aktif dâhil edilmek istenmektedir. Emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n sonucudur ki, Türk egemen s›n›flar›n›n, emperyalist tekelleri Ortado¤u’da daha etkin hale getirme çabalar› son süreçte h›z kazanm›flt›r. Bu çabalar›n›n uy-
¤› noktalard›r. Hem TSK içerisinde etkin olan kli¤in hem de AKP önderli¤indeki güçlerin bu dalaflta bir dizi hamlesi yaflanmaktaysa da devletin belli kurumlar› bak›m›ndan “sars›c›” uygulamalar devreye girmifltir. TSK’n›n önce emekli generalleri ile alt düzey muvazzaflar› tutuklanm›fl, sonra s›ra “darbe” olay›ndaki kuvvet komutanlar›n›n sorgulanmas›na gelmifl, nihayet “namus” mahremiyetli kozmik odaya da girilmifltir. Odada kendi senaryo ya da kuflkular› çerçevesinde bir arama yap›ld›¤› aç›kt›r. Öyle bir odada birilerinin umdu¤u gibi gerçekten kontrgerilla faaliyetine ait kritik öneme sahip belgelerin olmayaca¤› da ortadad›r. Bu ifl sahiplerinin devlet aç›s›ndan hayati nitelik tafl›yan bilgileri böyle bir odada bulunduraca¤›n› sanmak safl›kt›r. Ama sorun bütün bunlar›n ötesinde, “kozmik” unvanl› bir odaya girilme hadisesidir. T›pk› ilk önceki tutuklama ve “hastal›k” bahanesiyle b›rakma, ›slak imza nedeniyle karargâhtan iki kez muvazzaf subay al›p tutuklama ve b›rakma ya da dokunulmaz payesi verilen eski kuvvet komutanlar›n›n ifadesini alma olaylar› gibi... Bütün bu olaylar›n, eflekten düflmekten beter hale gelen genelkurmay baflkan›na baflta adli ve idari bak›mdan “dokunamama” olmak üzere, “›s›rma ve fakat koparamama” haliyle iki yönlü mesaj verdi¤i bir gerçektir. Bir yönüyle “gözbebe¤imiz” denilen TSK’n›n gerçekten rejim aç›s›ndan sahip oldu¤u bu konumdan soyundurulmamas›na özen gösterilmekte, bir yandan da gerek s›n›f mücadelesi üzerindeki tesir gücü gerekse de rol ve kabiliyetini gelifltirmek amac›yla
gulay›c›s› AKP bir yandan da temsil etti¤i sermaye kesimlerini nemaland›rmaya çal›flmaktad›r. Sadece Amerikan emperyalizminin de¤il, AB’nin önde gelen emperyalist ülkelerinin, örne¤in Alman emperyalizminin bu yönlü beklentileri de en üst düzeyde yerine getirilmek istenmektedir. Almanya’n›n, AB kozu üzerinden Irak’a yo¤unlaflmak istedi¤i bilinmektedir. Türk egemen s›n›flar› anlafl›lan, kriz içinde debelenen emperyalist efendilerinin ya¤ma ve talan alanlar›n› geniflleterek, onlara rahat nefes ald›rmaya yeminliler! Sonuç olarak: Bu yönlü gayretlerinin sadece ekonomik boyutu yoktur. Emperyalistler bölgenin ya¤ma ve talan›n› kolaylaflt›rmak için bölge ülkelerine gözda¤› vermeyi, gerekirse iflgal savafllar› ç›karmay›, Türk egemen s›n›flar› üzerinden art›rmaya çal›flmaktalar. Türkiye’de konuflland›rmak istedikleri Füze Kalkan› projesi de bu çabalar›n ürünüdür. Ancak Füze Kalkan› projesi ülke egemen s›n›flar›nca mümkün mertebe gündeme getirilmek istenmemekte, di¤er gündemler aras›nda saklanmaya özen gösterilmektedir. Yine askeri bir proje olan, ABD’nin 2010 y›l›nda Türkiye üzerinden Irak’tan asker çekme giriflimleri de ayn› flekilde arka plana itilmektedir. Bugün üstü örtülmek istenen en önemli meseleler de yine bu projelerle ba¤lant›l›d›r. Bunlar, iflçi-emekçi y›¤›nlara, Kürtlere ve bir bütün olarak toplumsal muhalefete dönük sald›r›lard›r. Bu sald›r›lar emperyalist projelerin engelsiz hayata geçirilmek istenmesi hedefini de içermektedir. Gerek ekonomik-siyasal gerekse de askeri projelerin cephe gerisine dönük ezme-sindirme-bask› alt›na alma hedefine ulafl›lmadan hayata geçirilemeyece¤i bilinmektedir. Topyekûn sald›r›lar›n alt›ndaki en önemli nedenlerden biri de budur. Di¤er ve daha önemli bir neden ise egemen s›n›flar›n gelecek korkusudur. Bu korku emperyalizme uflakl›k edenlerde daha da had safhadad›r. Çünkü onlar bir yandan efendilerinin gözünden düflme, di¤er yandan da kendi yoksul halklar›n›n öfkesinden korkmaktalar. Ama en çok da bu öfkenin aya¤a dikilmesinden!
AKP’ye ha bire puan toplama ve kan pompalama ifllemleri yap›lmaktad›r. B›rak›n önceki darbe planlar›n›, ‹rticay› Önleme, Kafes gibi eylem planlar› ile suikast olaylar›n›n senaryo ya da provokasyondan ibaret oldu¤una kolayl›kla inanmak mümkün müdür? Egemen s›n›f parti, klik ya da güç merkezleri aras›ndaki çat›flman›n fliddetlenmesiyle s›n›f mücadelesinin keskinleflme potansiyeli ya da derecesi aras›nda dolays›z bir iliflki bulundu¤u gerçe¤i, kendisini uzun bir süredir yo¤unlaflan ve çok yönlü parametrelere uzanarak akan ülke gündeminde göstermektedir. Durum bir yönüyle oldukça karmafl›k görünmekte, politik aktörler ile yaflanan olaylar aras›ndaki ba¤lant› noktalar› birbirine dolaflmaktad›r. Ama bir yönüyle de son derece aç›k bir süreç izlenmekte, flafl›rt›c› gibi görünen tüm geliflmeler genifl bir perspektif ve kapsaml› analizlerle yerli yerine oturtulabilmektedir. Kafalar› kar›flt›ran ve asl›nda böyle olmas› için özellikle özenli davran›lan husus, topluma yönelik ideolojik manipülasyonlar sayesinde etkili olmaktad›r. Bunlar›n bafl›nda s›n›f mücadelesinin bitti¤i, s›n›flar›n ortadan kalkt›¤› dolay›s›yla emperyalist-kapitalist sistemin baflkalaflt›¤›, sorunlarla bafla ç›kma ve taleplerle iliflkilenme zemininin “iyilefltirmeye” yönelik bir hal ald›¤›d›r. Tarihte zorun rolünü/ ifllevini kaybetti¤i, bundan ötürü de “devrim”lerin gündemden kalkt›¤› iddias›yla tamamlanan bu “yeniça¤” tespitinin her türlü toplumsal iliflki ve hareket üzerinde icra etti¤i tesir tahmin edilemeyecek boyutlardad›r. Bu tahliller yukar›da alt› çizilen ana bafll›klar etraf›nda bir dizi önemli
baflka noktalara da temas etmekle bambaflka bir sistem analizine kap› aralamaktad›r. Bu kapsamda, s›n›flar›n yasland›¤› ve hareketlendi¤i, yeniden ve yeniden üretti¤i, ekonomi, ideoloji ve siyaset olgusunun potas›nda yo¤rulan devlet, demokrasi ile hak ve özgürlükler rejiminden bahsetmek gerekecektir. Bu eritme ve yo¤urma faaliyeti elbette s›n›f mücadelesinin ürünüdür. Emperyalistler (ve her türden gericiler, faflistler) ile genel olarak savunma konumunda bulunan ezilen halk ve uluslar aras›ndaki savafl›n, her yeni ad›m, plan ve politikada karfl›l›¤› vard›r. ‹nsanl›¤›n mevcut “zora dayal›” toplumsal iflbölümüyle azg›n bir sömürü cenderesinde üretti¤i ve yine ayn› egemenlik a¤› çerçevesinde adaletsiz/haks›z biçimde tüketti¤i bir düzeni sürdürmeyi ve son vermeyi amaçlayanlar›n kavgas›nda s›n›f iflbirli¤i ve uzlafl›s› üzerinden çözülebilen bir sorun yoktur. Sistemin kendisi adil “çözüm”e ulaflmay› engelleyen yöntemini zor eksenli kurmufl olmakla ezilen halk ve uluslara tek ç›k›fl yolu b›rakmaktad›r. Bu yoldan ilerlemeye çal›flanlara karfl› refleks dilinin fliddet olmas›, kendinden menkul bir “meflruiyet”e dayand›r›lmaktad›r. Yasall›kla ifade edilen, hukuk argümanlar›yla tatland›r›lan bu statükoyu parçalaman›n meflru zemini ise s›n›f gerçe¤ine dayan›larak yürütülen mücadeleyle varl›k kazanmaktad›r. Silahl› mücadele bunun asli yata¤› ise 25 Kas›m’›n ard›ndan ivme kazanan Tekel direnifliyle mesaj geçen iflçi s›n›f› da “vazgeçilmez/temel” bileflenidir.
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
8-21 Ocak 2010
‹tfaiye iflçileri: “Kavgadan kaçm›yoruz yüre¤imizi ald›k da geldik!” 1 Aral›k’ta ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› B‹MTAfi’ta sözleflmeleri sona erecek ve iflten ç›kar›lacak olan itfaiye iflçileri direnifl ateflini yakt›. Daha önce ifllerine ve sendikalar›na sahip ç›kmak için yapt›klar› eylemde polisin sald›r›s›na maruz kalan iflçiler kararl›. ‹flçi-Köylü gazetesi olarak ses kay›t cihaz›m›z› 25 Kas›m günü Büyükflehir Belediyesi karfl›s›nda bulunan parkta bir eylemle çad›r açan iflçilere uzatt›k ve B‹MTAfi’ta yaflananlar› sorduk.
3
- ‹tfaiyede neler yaflan›yor? Süleyman Çetin; 4 y›ld›r itfaiyede floför olarak çal›fl›yorum. ‹stanbul fiile’liyim Bizler ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› B‹MTAfi’ta çal›flan itfaiye iflçileri olarak bugün burada topland›k. Burada toplanmam›z›n nedeni özellefltirme ile birlikte kaybedece¤imiz kazan›lm›fl haklar›m›za sahip ç›kmak.
5 senedir B‹MTAfi’›n olan ihale, özel bir flirkete verildi. Tafleronlaflt›rma ile birlikte bizlerin kazan›lm›fl haklar› gasp edilmek isteniyor. Zaten Mart ay›ndan itibaren bu sürecin sinyalleri verilmiflti. Bizler kanunen T‹S hakk›na sahibiz, yaln›z bunu belediye, 7 Aral›k’ta hileli olarak yapt›¤› ihale ile yok etmeye çal›flt›. fiu an çal›fl›yoruz ama 31 Aral›k’tan sonra tamamen LAP‹S-MAKRO adl› flirkete geçerek haklar›m›z› yitirece¤iz. Bizler insanlar›n yaflam›n› kurtarmak için kendi yaflam›n› hiçe sayan insanlar›z. Yaflad›¤›m›z olaylar› anlatsak belki de kitaplar yaz›l›r. Kaç defa ölümden döndük, kaç defa ölüm gördük. Buna ra¤men böylesine kutsal bir ifl kâr h›rs›yla yok edilmeye çal›fl›yor. Biz haklar›m›z için mücadele ediyoruz. Ama polisin tavr›n›n hiç de adil olmad›¤›n› gördük. Bizler suyu hayat kurtarmak için s›karken polisin bizden ald›¤› suyu canlara k›y-
Lüleburgaz’da Adliye önünde bas›n aç›klamas› KP Lüleburgaz ilçe binas› önünde çeflitli sendikalar›n önderli¤inde yap›lan ve siyasi parti yöneticileri, sendikac›lar, iflçiler ve Partizan dergisi okurlar›n›n da kat›ld›¤› toplu sözleflme görüflme sürecine yönelik hükümetin politikalar›n› elefltiren bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klaman›n ard›ndan kolluk güçleri kimi ifadeleri suç unsuru kabul ederek 21 kifli hakk›nda 2911 say›l› kanuna muhalefetten 6 aydan az olmamak koflulu ile 5 y›la kadar hapis istemi ile dava açt›. 23 Aral›k 2009 tarihindeki duruflmada san›k s›fat›yla 21 kifli, avukatlar› ve dostlar› haz›r bulundu.
A
‹fadelerin al›nmas›ndan sonra Adliye binas›n›n önünde bir araya gelen Emek Platformu bileflenleri ad›na Petrol-‹fl Sendikas› fiube Baflkan› Turgut Düflova bir aç›klama yapt›. Aç›klama bir dahaki celsenin tarihi aç›klanarak son buldu. (Lüleburgaz ‹K okurlar›)
Geliflmeler kayg› verici... 9 Aral›k günü bir araya gelen KESK üyeleri E¤itim-Sen önünden SES Malatya fiubesi önüne kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yürüyüfl sonunda yap›lan aç›klamada “Ülkenin yaflamakta oldu¤u a¤›r gündem kayg› vericidir” denilerek özellikle son süreçte yaflanan devletin “Kürt Aç›l›m›” ad› alt›nda gerçeklefltirdi¤i politikalar ve yine son dönemde sokaklardaki gerilimin ve linçlerin art›r›lmaya çal›fl›ld›¤› söylendi. (Malatya)
1
mak için s›kt›¤›n› ö¤rendik. B›rak›n suyu, ald›¤›m›z nefese bile engel koyarak 1 metreden yüzümüze biber gaz› s›k›t›lar. Ama biz bugün buraday›z ve mücadele etmeye devam ediyoruz, etmeye de devam edece¤iz.
“Yolsuzlu¤un, h›rs›zl›¤›n üstadlar› onlar!” - Siz neler söylemek istersiniz? Yasin Akgün; Rizeliyim, 3 y›ld›r itfaiyede floför olarak çal›fl›yorum. Türkiye’de hak gasplar› art›k s›ra d›fl› olmaktan ç›kt›. Herkes bu yaflananlar hakk›nda bilgi sahibidir. Bu noktadan sonra art›k harekete geçmek gerekmekte. Ve biz de harekete geçtik. Bu bizim en do¤al hakk›m›z ve hakk›m›z› sonuna kadar savunaca¤›z. Bizleri buna zorlad›lar. Bizlerin ço¤u B‹MTAfi’ta kadrolu iflçi de¤iliz ama bunun getirdi¤i s›k›nt›lar zaten var. Bizler bu s›k›nt›lar›n özel bir flirkette daha da artaca¤› endiflesindeyiz. Bizleri bu noktada bir
‹tfaiye iflçileri direnifl atefli yakt› ‹tfaiye iflçileri ifllerine, sendikalar›na ve haklar›na sahip ç›kmaya devam ediyor. Büyükflehir Belediyesi’nin ‹tfaiye de tafleron sistemini getirmesine ve özellefltirmeye tepki gösteren itfaiye iflçileri bu kez yang›n› söndürmüyor direnifl ateflini yak›yor. B‹MTAfi’ta ihaleyi kazanan Makro flirketi iflçilere sözleflme imzalamalar› için bask› uyguluyor. ‹flçileri teker teker odalara alarak imza atmaya zorlayan flirketin sözleflmesinde herhangi bir kaza durumunda do¤acak masraf da iflçiye yükleniyor. Sözleflmede ayr›ca itfaiye iflçilerinin Büyükflehir s›n›rlar› içinde di¤er ifllerde de (temizlik, garsonluk vb) çal›flt›r›labilece¤i ve sözleflmenin iflverenin iste¤i durumunda tek tarafl› olarak hiçbir hak talep edilmeksizin feshedilebilece¤i yer al›yor. B‹MTAfi’ta ihale usulsüz bir flekilde, gizlice Makro flirketine verildi. Beyaz Holding’e ba¤l› flirketlerden biri olan Lapis E¤itim’in Makro flirketiyle kurdu¤u ortakl›k ihaleyi alm›fl durumda. Beyaz Holding ‹stanbul Büyükflehir Belediyesinde ‹SMEK ihalelerini almas› ile biliniyor. Deniz Feneri davas›nda ad› s›k s›k geçen eski RTÜK
Malatya’da 50 ö¤retmene grev cezas›
D‹SK, tutuklanan üyelerine sahip ç›kt›! ‹SK yapt›¤› bir eylemle tutuklanan üyelerinin serbest b›rak›lmas›n› istedi.
D
7 Aral›k günü Nakliyat-‹fl Sendikas›na yönelik gerçeklefltirilen operasyonda gözalt›na al›nan ve ard›ndan tutuklanan Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu ve dokuz sendika üyesinin serbest b›rak›lmas› talebi ile 30 Aral›k günü saat 12.00’de Taksim Gezi Park›’nda oturma eylemi gerçeklefltirildi. “Sendikal hak ve özgürlüklerin takipçisiyiz, Tutuklu Nakliyat ‹fl Genel Baflkan› ve yöneticileri serbest b›rak›ls›n” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “Direne direne kazanaca¤›z”, “Cezaevleri bizi y›ld›ramaz” sloganlar› at›ld›. Eyleme KESK ve TTB yöneticileri de destek verdi. (‹stanbul)
kukla yerine koyuyorlar. Hiçbir ifllevi olmayan bir oyuncak yerine koyuyorlar bunun nedeni de elbette ki yolsuzlu¤un önünü açmak. Bu nokta oldukça önemli, itfaiyeyi alan flirketin sahiplerini hemen herkes tan›maktad›r. Yolsuzlu¤un, h›rs›zl›¤›n üstatlar›d›r bu kifliler. Buradan zaten yolsuzlu¤un olaca¤› bellidir. Ama di¤er ve çok önemli bir nokta var ki o da, itfaiyenin bir kâr kap›s› olmad›¤›d›r. Burada bir üretim yoktur, aksine bir tüketim ve bu tüketimle beraber kurtar›lan hayatlar vard›r. ‹tfaiye tamamen halk›n vergisi ile giderlerini karfl›lar ve sadece can kurtar›r. ‹flte bu özellefltirme ile birlikte bu flah›slar halk›n vergisine el koyacaklar. Vergiler halka yol, su
baflkan› Zahit Akman da Holdingin yöneticilerindendi. Makro flirketinin dayatt›¤› kölelik koflullar›na ve asgari ücrete karfl› itfaiye iflçileri de sessiz kalm›yor. ‹stiklal Caddesinde sorunlar›na dikkat çekmek amac›yla birçok eylem yapan iflçiler yeni y›la da direniflle girdi. ‹flçiler y›lbafl› gecesi gerçeklefltirdikleri eylemle geleceklerine sahip ç›kacaklar›n› bir kez daha ilan etti. Belediye karfl›s›nda çad›r kurarak direnifle geçen itfaiye iflçileri 4 Ocak Pazartesi günü saat 18.00’de Taksim Tramvay dura¤›nda buluflarak Galatasaray Meydan›’na yürüdü. Belediye-‹fl Sendikas› 5 No’lu fiube taraf›ndan örgütlenen meflaleli eylemde itfaiye iflçileri “‹stanbul uyuma itfaiyene sahip ç›k” ve “Yang›nda can kay›plar› artacak sorumluluk Topbafl’›n olacak”
Kamu çal›flanlar›n›n 25 Kas›m’da 1 günlük ifl b›rakma eylemine kat›ld›klar› gerekçesiyle Malatya’da 50 ö¤retmene k›nama ve uyar› cezas› verildi. Türkiye genelinde 25 Kas›m’da düzenlenen grevinin ard›ndan çeflitli kentlerde pefl pefle soruflturmalar aç›lmaya baflland›. Son olarak Malatya’da okul yöneticileri, 1 günlük ifl b›rakma eylemine kat›lan ö¤retmenlerin ifadelerine baflvurdu. Yaklafl›k 50 ö¤retmene uyar›, k›nama, baz›lar›na da 1 günlük maafl kesme cezas› verildi. Birçok ö¤retmenle ilgili soruflturman›n sürdü¤ü ifade edilirken, baz› okul yöneticilerinin de ö¤retmenlerin savunmalar›n› ald›ktan sonra cezaya yer olmad›¤›na karar verdi¤i belirtildi. E¤itim-Sen Malatya fiube Baflkan› Cengiz Karabay, yap›lan uygulaman›n yasalara ayk›r› oldu¤unu belirte-
“Hastanemize
Sa¤l›k emekçileri
dokunmay›n!”
özellefltirmelere karfl› eylemde
SES Bak›rköy fiubesi, ‹TO, Ça¤dafl Yaflam› Destekleme Derne¤i, Cüzzamla Savafl Derne¤i ve hastane çal›flanlar›, Bak›rköy’de bulunan Lepra Deri ve Zührevi Hastal›klar› Hastanesi’nin kapat›larak Dr. Sadi Konuk Devlet Hastanesi Cildiye Klini¤i’ne ba¤lanmas›n› protesto etti. 24 Aral›k günü hastane önünde bir araya gelen kitle “Lepra hastas› yaln›z de¤ildir”, “Sa¤l›k hakt›r, sat›lamaz” sloganlar›n› atarak sa¤l›kta devam eden sald›r›lar› protesto etti. (‹stanbul)
vb. olarak dönecek söylemleri art›k tarihe kar›flacak. Anlayaca¤›n›z h›rs›z patron olacak ve h›rs›zl›¤›n› yasal bir flekilde gerçeklefltirecek. En baflta belirttik, biz bir flekilde bu direnifle bafllad›k ve art›k direnmekte kararl›y›z. fiu an burada çalan türküde oldu¤u gibi; “Kavgadan kaçm›yoruz, yüre¤imizi ald›k da geldik…” (‹stanbul)
yaz›l› pankartlar açarak ‹stanbul uyuma itfaiyene sahip ç›k”, “‹tfaiyede tafleron istemiyoruz” sloganlar›n› hayk›rd›. ‹stiklal Caddesi boyunca alk›fl ve sloganlarla yürüyen iflçilere çevreden geçenlerde destek verdi. Galatasaray Meydan›’nda iflçilere seslenen Türk Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak Tekel’de direniflin sürdü¤ünü itfaiye iflçilerinin de bu direniflleri ile Tekel iflçilerine moral verdi¤ini dile getirdi. Belediye-‹fl sendikas› 5 no’lu flube baflkan› Nihat Altafl’ ta ‹tfaiyede yaflanan yolsuzluk, usulsüz ihaleler ve iflçilerin taleplerine yönelik Büyükflehir’in flu ana kadar kamuoyuna hiçbir aç›klama yapmad›¤›n› söyleyerek Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’› itfaiyede yaflananlar› aç›klamaya ça¤›rd›. Altafl; iflçilere sözleflme imzalamalar› için bask› yap›ld›¤›n› ancak iflçilerin buna direniflle yan›t verdi¤ini, kurulan çad›rda direniflin sürdü¤ünü ve eylemlerine aral›ks›z devam edeceklerini sözlerine ekledi. ‹flçiler konuflmalar s›ras›nda s›k s›k “Tekel itfaiye omuz omuza”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› hayk›rd›. Eylemde 5 Ocak günü Türk-‹fl yöneticilerinin de kat›l›m› ile ‹tfaiye önüne gerçeklefltirilecek eylemin ça¤r›s› da yap›ld›. Devrimci, ilerici kurumlar›n da destek verdi¤i eylem kitlesel ve coflkuluydu. Devrimci, ilerici kurumlar eylemlerin yan› s›ra Büyükflehir’in karfl›s›na kurulan çad›r› da s›k s›k ziyaret ederek itfaiye iflçileri ile dayan›flmay› büyütüyorlar. (‹stanbul)
rek, konuyu yarg›ya tafl›yacaklar›n› söyledi. Kamu emekçilerinin uluslararas› sözleflmeler ve anayasal haklar›na dayanarak uyar› grevine kat›ld›¤›n› vurgulayan Karabay, “Bu durum aç›kça yarg› kararlar›n› uygulamamak ve hiçe saymakt›r. Buradan E¤itim-Sen olarak
ta ›rsa f i z Kri
nler e r i çev
Bankalar krizi f›rsata çevirdi!
Küresel ekonomik krizin bafl aktörlerinden bankalar›n timsah gözyafl› döktü¤ü k›sa sürede ortaya ç›kt›. Bankac›l›k Denetleme ve Düzenleme Kurumunun aç›klad›¤› ‘Bankalar›n 2009 y›l› görünüm raporuna’ göre bankalar kâr oranlar›n› yüzde 41.1
Sa¤l›k emekçileri yapt›klar› bir eylemle Cerrahpafla T›p Fakültesi Sosyal Tesisleri’nin özellefltirilmesini protesto etti. 24 Aral›k Perflembe günü Cerrahpafla T›p Fakültesi önünde gerçekleflen eylemde “Sosyal tesisler sat›lamaz”, “Tafleron sat›fl› iptal edilsin” vb. sloganlar at›ld›. SES Aksaray fiube ve Tez Koop-‹fl 5 No’lu fiubenin birlikte gerçeklefltirdi¤i eyleme ‹stanbul Üniversitesi ö¤rencileri de destek verdi. Ayn› hastanede 2005 y›l›nda yemekhane özellefltirilmifl, bunun sonucunda yemek fiyatlar› ve iflçilerin çal›flma süreleri artm›flt›. (‹stanbul)
tüm okul müdürlerini uyar›yoruz! Yarg› kararlar›na uymayarak suç iflliyorsunuz! E¤itim-Sen olarak bu suçu iflleyen okul müdürleri hakk›nda suç duyurusunda bulunaca¤›m›z›n bilinmesini istiyor ve uyar›yoruz” fleklinde konufltu. (ANF)
‹stanbul ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü, 21 Aral›k 2009 tarihinde, ‹stanbul Lepra Hastanesi ve Bak›rköy Dr. Sadi Konuk E¤itim Araflt›rma Hastanesi baflhekimlerini davet ederek, ‹stanbul Lepra Hastanesinin kapat›larak Dr. Sadi Konuk Devlet Hastanesi Cildiye Klini¤i’ne ba¤lanaca¤› bilgisini vermifltir. Bu bilgi hastalar›n yaflamlar›n›n sonuna kadar hak ettikleri lepraya özgü çok yönlü bak›m› alabilmelerinin engellenece¤i kuflkusunu do¤urmaktad›r. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nin içinde 28. servis olarak 1981 y›l›nda üçlü protokolle özel dal hastanesi
art›rd›. 15.7 milyar lira net kâr sa¤layan bankalar›n sermaye yeterlilik oran› da yüzde 20’ye ulaflt›. Krizi yaratanlar görünüfle bak›l›rsa onu f›rsata çevirmeyi de baflarm›fl. Peki ya krizin bedelini ödeyenler ne durumda?
olarak kurulmufltur. Burada yap›lan çal›flmalar baflka ülkelerde lepral› hastalara uygulanmak üzere örnek al›nmaktad›r. Bugün Sa¤l›k Bakanl›¤› kay›tlar›na göre 2500 civar›nda ilaçla tedavisi bitmifl ama di¤er sa¤l›k sorunlar› ve sosyal rehabilitasyonu için takip edilmesi gereken eski lepral› vard›r. Yeni vakalar eskiye oranla az da olsa cüzzamla mücadele, devaml›l›k istemektedir. Yeni vakalar›n tedavisi eski vakalar›n takip ve gereksinimlerinin sa¤lanmas› için kurumun gelifltirilerek devam› sa¤lanmal›d›r.
Zalimin zulmüne karfl› iflçiler direniflte! 26 Aral›k günü saat15.00’te Esenyurt Meydan›’nda bir araya gelen iflçiler, s›n›f dostlar› ile birlikte Esenyurt Belediyesi’nin önüne yürüdü. “Zalimin zulmüne karfl› Esenyurt Belediyesi’nde 131. gün/Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “Y›lg›nl›k yok direnifl var”, “‹flçi düflman› iflbirlikçi AKP”, “TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar› at›ld›. Belediye önünde bas›n aç›klamas›n› okuyan Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm; iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin giderek yükseldi¤ine dikkat çekti. Eyleme Esenyurt’ta Direnen Belediye ‹flçileri ve Pazar Emekçileri ile Dayan›flma Platformu’nun yan›s›ra devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in de içinde oldu¤u sendika ve örgütler de
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
8-21 Ocak 2010
destek verdi. ‹lk iflten ç›kar›lan yedi iflçinin davas› ise 28 Aral›k günü görüldü ve sonuçland›. Mahkeme iflçilerin sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›ld›¤›na ve ifle iadesine karar verdi. Belediye Baflkan› ise karar› Yarg›tay’a götürmeye haz›rlan›yor. E¤er Yarg›tay iflçileri hakl› bulursa (büyük olas›l›kla öyle olacak) Belediye Baflkan› iflçilere k›dem ve
ihbar tazminatlar› ile mahkeme masraflar›n› da ödeyecek. Mahkemenin verdi¤i karar, ifle iade olmas›na ra¤men bunun hiçbir hukuki yapt›r›m› bulunmuyor. Mahkeme verdi¤i karar›n pefline düflmüyor. Bu da adaletin iflçilere yönelik bir ayr›cal›¤› olsa gerek. Esenyurt iflçileri ise seslerini duyurmakta ve direniflte kararl›. Önceki hafta Bo¤az Köprüsü’nü trafi¤e kapatarak bir eylem gerçeklefltiren iflçiler, ifllerine sendikal› olarak dönmek istiyor. ‹flçi-Köylü gazetesi olarak direniflin 135. gününde iflçilere geliflen süreci ve köprü eylemini sor-
duk. Sendika iflyeri temsilcisi Aliflan Abalay kararl›: “En do¤al hakk›m›z› istiyoruz. Sald›r›ya u¤rad›k gözalt›na al›nd›k. Ama bask›lar bizi y›ld›ramayacak” diyor. ‹flçilerden Hasan Mangal da, ifle geri dönünceye kadar direnifli sürdüreceklerini dile getirenlerden… Esenyurt iflçileri TEKEL’de yaflananlar› da ilgiyle takip ediyor. TEKEL iflçilerine desteklerini sunmay› ve direnifli selamlamay› da ihmal etmiyorlar. Her hafta düzenledikleri eylemleri için, direniflin 135. gününde 30 Aral›k Çarflamba günü direnifl yerinde bir araya gelen iflçiler ve s›n›f dostlar› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamada mahkeme süreci özetlendi.
Sendikadan istifa etmedikleri gerekçesiyle iflten ç›kar›lan Esenyurt Belediyesi iflçileri ve Büyükflehir Belediyesi bünyesindeki itfaiye ifllerinin özellefltirilmesi sonucu iflten ç›kar›lacak iflçiler Bo¤az Köprüsünde eylem yapt›. 23 Aral›k günü ö¤len saatlerinde Bo¤az Köprüsü’nde trafi¤i durdurarak kendilerini köprüye zincirleyen ve “Zalimin zulmüne karfl› Esenyurt Belediyesi’nde direnifl
Esenyurt ve itfaiye iflçileri
Bo¤az Köprüsü’nü trafi¤e kapatt›!
sürüyor” yaz›l› pankart açan iflçiler, ellerindeki ekmekleri göstererek “Hepimiz ekmek
Direnifl alanlar›ndaki k›v›lc›m› atefle çevirelim gemenler krizi f›rsata çevirip kârlar›n› art›rman›n yollar›n› ararken bir yandan da kriz bahanesiyle iflçi ve emekçilerin elindeki (zaten k›r›nt› halinde olan) haklar› gasp ediyor (iflsizlik fonunun patronlara peflkefl çekilmesi gibi). Ancak bu gasplar her yerde sessizlikle karfl›lanm›yor ve iflçiler de üretimden gelen güçlerini kullanarak yaflananlara karfl› mücadeleyi yükseltiyor. ‹flçi ve emekçilerin, direnifl ve grevlerle verdi¤i mücadele gün geçtikçe art›yor ve iflçiler sessizli¤i sloganlar›yla parçal›yor. Bu direnifllerden biri olan Sinter ise bir y›l›n› doldurmufl bulunuyor. Dudullu Organize Sanayi’nde
E
bulunan Sinter Metal Fabrikas›’nda sendikal› olduklar› için iflten at›lan iflçiler, 22 Aral›k 2008’den bu yana direnifllerini sürdürüyor. Biz de hem onlar›n yan›nda oldu¤umuzu bir kez daha göstermek hem de seslerine ses katmak amac›yla 22 Aral›k 2009 tarihinde direnifllerinin 1. y›l›nda bir etkinlik gerçeklefltiren Sinter metal iflçilerini ziyarete gittik ve bir söyleyifli gerçeklefltirdik. - Direnifliniz birinci y›l›n› doldurdu. Bununla ilgili bas›n aç›klamas› ve k›sa bir etkinlik gerçeklefltirdiniz. fiu anki süreci nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Lale Balta; Direniflimizin bafl›ndan beri en büyük beklentimiz sendikal› olmak. Bizler tek bafl›na patronla de¤il, sistemle de savafl›yoruz. Mahkemelerimiz hala devam ediyor. Ferit Yalç›n; Bu bir y›l içerisinde çok fley ö¤rendik. Örne-
¤in bu sistemde her fley patrondan yana ve bu anlamda bizden daha “güçlü”, ancak bizim gücümüz eme¤imizden geliyor ve biz olmadan o kâr›na kâr katamaz. Davam›z oldukça uzad›. Bu da demek oluyor ki patronun tepede adamlar› var. Bizimle birlikte bafllayan direnifller sona erdi. Ama bizim davalar›n yar›s› bile görülmedi. Türkiye’de, her fleyin özellefltirilip, sömürünün tavan yapt›¤› bir dönemde, Türkiye’deki iflçi s›n›f› ad›na burada bir mevzi açt›k biz. Bir y›ldan beri bu mevzinin güçlenmesi için çabal›yoruz. Buran›n bir örnek olmas›n› istiyorduk. Burada bafllayan mücadele k›v›lc›m›n›n her tarafa yans›mas›n› bekliyorduk. Gücümüz oran›nda çaba gösterdik ve göstermeye de devam edece¤iz. - Yeni bir y›la girdik. Sizler de yeni y›l› direniflinizle karfl›lad›n›z. Bu y›ldan beklentileriniz nedir? L. Balta; Yeni y›l› kutlayamad›k çünkü evlerimize götürecek ne param›z ne ekme¤imiz var. Bu yüzden yeni y›ldan beklentilerim direniflimizin kazan›mla sonlanmas›. Yeni y›l› isyan, direnifl ve zafer y›l› olmas›
KENT A.fi. iflçisinin mücadelesi sürüyor
umuduyla kar›fl›l›yoruz. F. Yalç›n; Yeni y›lda bu bask›c› rejime karfl›, daha duyarl› ve hak alma mücadelelerinin daha çok olmas›n› diliyoruz. - Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fley var m›? F. Yalç›n; 1 y›ldan beri topyekûn, sistemle mücadele ediyoruz. Sistemin çürüttü¤ü, pasifize etti¤i ezilenleri, iflçileri gafletten uyand›r›p mücadeleye katmaya çal›fl›yoruz. Bir fleylerin fark›nda olmalar›n› sa¤lamaya çal›fl›yoruz. Di¤er taraftan da sistemin kolluk kuvvetleri ve yasalar› ile mücadele ediyoruz. Kararl›y›z, ama tükenece¤imiz nokta da var. Ne kadar güç ve destek al›rsak o kadar iyi. Sinter Metal direniflçileri uzun zamand›r direniyor ve haklar› olan› alana kadar direnifl yerlerinde mücadele edeceklerini söylüyorlar. Ama bir y›ldan fazlad›r maddi ve manevi olarak çok y›prand›klar›n› da dile getiriyorlar. ‹flçiler direniyor ve bizleri de direnifllere sahip ç›kmaya ça¤›r›yor. Bu ça¤r›ya kulak verelim ve direnifl alanlar›ndaki k›v›lc›m› bir yang›na çevirelim… (Kartal)
Geçti¤imiz aylarda ‹zmir’e ba¤l› Karfl›yaka Belediyesi taraf›ndan 5747 yasa çerçevesinde hizmet daralmas› bahane edilerek iflten ç›kart›lan ve uzun süreli bir direnifl örgütleyen Kent A.fi. iflçileri CHP’yi bir kez daha protesto etti. 26 Aral›k günü CHP ‹lçe Örgütünün delege seçimlerinin gerçekleflece¤i Maviflehir Kapal› Spor Salonu önünde bir araya gelen Kent A.fi. iflçileri, burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Yap›lan aç›klamada Kent A.fi. iflçilerinin hizmet daralmas› bahane gösterilerek iflten at›lmalar›ndan k›sa bir süre sonra, belediyenin ihaleleri ‹stanbullu bir firmaya peflkefl çekti¤ine ve 550 tafleron iflçinin ifle al›nd›¤a dikkat çekilerek yaflan›lan sorunun çözümü için CHP’li hiçbir yetkilinin kendilerini muhatap almad›¤› belirtildi.
Ataflehir’de
karfl› greve do¤ru Kimilerinin te¤et geçti kimilerinin de y›k›p geçti dedi¤i kriz, günden günü a¤›rl›¤›n› emekçinin s›rt›nda hissettiriyor. Ve kazan›lm›fl haklar›n gasp edilmek istenmesi de emekçilerin sorunlar›n› daha da büyütüyor. Yap›lan bu sald›r›lara sessiz kalmayan D‹SK Genel‹fl Sendikas› ‹stanbul Anadolu 1 No’lu fiubesi bir bas›n aç›klamas› yapt›. Ataflehir Belediyesi’ndeki toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinin uyuflmazl›kla sonuçland›¤›n›n ve bu süreç içersinde 47 üyelerinin (2 kifli iflyeri temsilcisi olmak üzere) ifl akitlerinin feshedilmesi sebebiyle Belediyede greve do¤ru gittiklerinin duyurusu yap›ld›. Kad›köy Alt›yol Meydan›’nda toplanan sendika üyeleri ve emekçiler, bas›n aç›klamas›ndan sonra Kad›köy Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na yürüyüfle geçti. Ataflehir Belediye Baflkan› hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu. Hemen ard›ndan da Ataflehir’e giderek orada da bir suç duyurusunda bulunuldu. (Kartal)
CHP’li belediye 98 kifliyi iflten att› HP’li Buca Belediyesi’nde temizlik, park ve bahçe ifllerini yapan tafleron flirkete ba¤l› çal›flan 98 iflçinin ifline son verildi¤i ö¤renildi. Yans›yan bilgilere göre, yaklaflan CHP Buca ‹lçe Kongresi nedeniyle iflçilerin ifline son verildi¤i ve ç›kar›lan iflçilerin yerine yeni iflçilerin al›naca¤› ileri sürüldü. (‹zmir)
C
le burada tepkilerini dile getirdiler. Kitle ad›na konuflma yapan Recep Or, Ar›zl› halk›n›n, 7 ayd›r eylem yapt›¤›n› ve yetkililerin çözümden uzak, uzlaflmaz bir tav›r sergiledi¤ini belirterek, Ar›zl›’n›n son 4 ayl›k süreçte ola¤anüstü hal durumlar›n› aratmayan bir konumda oldu¤unu ifade etti. Kamusal alanda eylem yapma özgürlü¤ünün bu ülkede bulundu¤unu, flu an uygulanan bu sald›r›n›n aç›klanabilir bir taraf› olmad›¤›n› vurgulayan Or, Ar›zl› sitenin giriflinde bir çevik kuvvet otobüsünün durdu¤unu ve site içinde gezen sivil polislerin depremzedeleri gözalt›na almaya çal›flt›¤›n› belirtti. Bu durumun psikolojik rahats›zl›klara neden oldu¤u noktas›nda hemfikir olduklar›n› söyleyen Or, ayr›ca çocuklar›n polisi gördü¤ünde korkar hale geldi¤ini ve bu durumu oyunlara bile tafl›d›klar›n› belirtti. (H. Merkezi)
CHP’nin Tekel iflçilerinin direnifli süresince tak›nd›¤› ikiyüzlü tavra atfen “CHP milletvekilleri, Tekel iflçilerine sahip ç›kt›¤›n›z gibi kendi belediyenizin att›¤› KENT A.fi. iflçilerine neden sahip ç›km›yorsunuz?” pankart› açan iflçiler “Tekel, Kent Afi el ele, mücadeleye” slogan› att›lar. Yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan delege seçimlerinin yap›ld›¤› salonun önünde oturma eylemi bafllatan iflçiler yo¤un “güvenlik” önlemlerinin al›nmas›na ra¤men uzun süreli bir oturma eylemi gerçeklefltirdi. (‹zmir)
HES’ler virüs gibi yay›l›yor
Ar›zl›da “Ola¤an Üstü Hal” 17 A¤ustos depreminin ard›ndan Irak hükümetinin flartl› deste¤i üzerine yap›lan Ar›zl› konutlar›ndaki depremzedelerin onurlu mücadelesi büyük bir kararl›l›kla devam ediyor. Her türlü onur k›r›c›, afla¤›lay›c› sald›r›ya ra¤men bar›nma hakk› mücadelelerini devam ettiren Ar›zl› sakinleri, haklar› için hakl› mücadelelerinden vazgeçmediler. Son olarak yaflanan sald›r›lar›n etkisi üzerine psikolojilerinin bozuldu¤unu ve tedavi olmaya geldiklerini belirten depremzedeler, 28 Aral›k Pazartesi günü Kocaeli Devlet Hastanesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirmek istedi. Poliklinikler binas›na kadar gelen depremzedelere yönelik özel güvenlik amiri ve güvenlikçiler taraf›ndan bir sald›r› gerçekleflti. Yap›lan sald›r›yla karfl› direnen depremzedeler zorla hastane d›fl›na ç›kar›ld›lar. Hastane d›fl›na zorla ç›kar›lan kit-
savaflç›s›y›z”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› hayk›rd›. Eylemlerinin amaçlar›n› hayk›ran iflçiler, TEKEL iflçilerinin direnifllerini de selamlad›. Belediye-‹fl ‹stanbul 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm; “Sesimizi duyurmak istiyoruz, hakl› oldu¤umuzu herkesin görmesi için illa ki buralarda olmam›z m› gerekiyor? 130 gündür arkadafllar›m›z, aç susuz, Esenyurt Belediyesi önünde ifllerine dönebilmek için direniyorlar. ‹tfaiye taflerona verilmek isteniyor, buradaki arkadafllar›m›z da direniyor. ‹tfaiyeyi tafleronlaflt›rarak asl›nda ‹stanbul’u yak›yorlar” sözleri ile eylemlerinin amac›n› anlatt›. Gözalt›na al›nan iflçiler ve sendika yöneticileri Çengelköy Polis Karakolu’na götürüldükten sonra akflam saatlerinde serbest b›rak›ld›. Ayn› saatlerde Taksim Meydan›’nda toplanan iflçiler buradan Galatasaray Lisesi’ne yürüdü. “Direne direne kazanca¤›z” sloganlar›n› hayk›ran iflçiler gözalt›na al›nan arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. (‹stanbul)
Türkiye’nin birçok bölgesinde devlet destekli olarak hayata geçirilmek istenen HES projeleri, gerçekleflen mahkemelere ve kararlara ra¤men birçok yerde faaliyetine devam etmektedir. Durdurma karar› olmas›na ra¤men birçok yerde bulunan HES’ler faaliyetlerine devam etmekte, do¤aya ve buna ba¤l› olarak tar›msal alanlara ve üreticiye zarar vermekte. Bu sald›r›lara karfl› mücadele eden bölge halklar› çeflitli eylemlerle seslerini duyurmaya çal›fl›yor. Son olarak Artvin’de yap›lmak istenen HES’e karfl› ‹stanbul’da bir araya gelen Artvinliler, “Do¤a düflman› projelere” karfl› örgütlenme karar› ald›. 29 Aral›k günü ‹stanbul Sefaköy Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirilen “Halk suyuna sahip ç›k›yor” adl› panelde konuflan Y›ld›z Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisli¤i Ö¤retim Üyesi
Beyza Üstün, Dünya Su Konseyi’nin 2006 y›l›nda “havzalar› birlikte yönetece¤iz” diyerek gözlerini Türkiye’ye dikti¤ini, kamuya ait olan Devlet Su ‹flleri’nin de Çevre ve Orman Bakanl›¤›’na ba¤lanmas› ile birlikte plan yapma yetkisini ele geçirdi¤ini vurgulad›. Üstün ayr›ca HES’i yapanlar›n “çakt›rmadan” maden aramaya da bafllad›¤›na, HES’in yap›ld›¤› yerlerin maden olan yerlerle ayn› yerde olduklar›na dikkat çekti. Son olarak fiavflat Papart Derelerin Kardeflli¤i Platformu Sözcüsü Ayvaz Ifl›k bir konuflma yapt›. Ifl›k ekonomik sosyal ve kültürel alanda büyük bir de¤iflim yafland›¤›na ve bu geliflme ile birlikte bu projelerin hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤›na de¤inerek köylerin korunmas› için gereken mücadeleyi vermeye haz›r olduklar›n› belirtti. (H. Merkezi)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
8-21 Ocak 2010
Devlet “iyi fleyler”e, Kürt halk› eyleme devam ediyor! Operasyonun yap›ld›¤› günden itibaren her yerde protesto aç›klamalar› yap›ld›. ‹l ve ilçe binalar› önlerine binlerce insan topland›. Birçok demokratik kitle örgütü, ayd›n ve sanatç› BDP’yi ziyaret ederek, destek verdi.
yaca¤›” vurguland›. ‹stanbul ve Kocaeli’de baz› ayd›n, sanatç› ve demokrat kifliler, BDP’ye üye olarak, sald›r›ya tepki gösterdiler. ‹zmir’de de, 46 kiflinin tutuklanmas›n› protesto etmek için AKP ‹l Binas›’na siyah çelenk b›rak›ld›. fi›rnak’ta bir araya gelen Demokratik Özgür Kad›n Hareketi (DÖKH) üyeleri “Yarat›k Kürtler de¤ildir, savafla destek verendir” pankart›yla, hem Bülent Ar›nç’›n Emine Ayna’ya hakaret etmesini hem de sald›r›lar› k›nad›lar.
Hukuk ambalajl› gözalt›lar protesto edildi TC’nin “iyi fleyler olacak” mesaj›n›n ard›ndan bafllat›lan “aç›l›m”›n ard›ndan Kürt ulusal hareketine yönelik dalga dalga operasyonlar düzenlendi ve Nisan ay›ndan bu yana DTP ve BDP’li 218 siyasetçi gözalt›na al›narak, bunlardan 140’› tutukland›. Kürtleri soka¤a döken bu sald›r›lar›n en sonuncu “dalgas›”, 24-25 Aral›k’ta yap›lan “KCK-Türkiye Meclisi”ne yönelik operasyon oldu. 80’i aflk›n kiflinin gözalt›na al›nd›¤› ve 46 kiflinin tutukland›¤› bu operasyon terörüne, halk da yapt›¤› eylemlerle karfl›l›k verdi. 29 Mart yerel seçimlerinde; egemenler, DTP’ye karfl› kutuplaflarak, anti-propagandalar›n› art›rarak zafer elde etmek isterken hüsrana u¤ram›fllard›. O dönemden seçilen belediye baflkanlar›n›n, yard›mc›lar›n›n, DTP ve BDP il, ilçe baflkanlar›n›n da tutukland›¤› bu sald›r›lar, birçok ilde yap›lan eylemlerle protesto edildi.
Diyarbak›r eski DTP ‹l Binas› önünde bir araya gelen binlerce kifli ve DTP’li milletvekilleri, burada sabaha kadar nöbet tuttular. Hakkâri, Amed, Van, fi›rnak, Mardin gibi birçok yerde binlerce insan yürüyüfl düzenledi. Kolluk kuvvetleri istisnas›z her eyleme sald›rd›, yüzlerce kifliyi gözalt›na ald› ve onlarca kifliyi yaralad›. Adana, Mersin, ‹stanbul gibi illerde düzenlenen bas›n aç›klamalar›nda “devletin, Kürtlerin iradesi olan kiflilere sald›rd›¤› ve böylece zulüm etti¤i, ancak Kürtlerin de buna sessiz kalama-
‹nsan Haklar› Derne¤i ‹zmir fiubesi, ÇHD ve T‹HV 25 Aral›k tarihinde Konak Sümerbank önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› yapan Hülya Üçp›nar “aç›l›m” süreci ile birlikte de¤iflen dengelerin yeniden oturtulmas› ad›na yap›lan bu tür sald›r›lar›, “hukuk” ambalajl› bask›lar› k›nad›klar›n› belirtti. Ertesi gün ise BDP ‹zmir il örgütü il binas› önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. BDP ad›na aç›klamay› okuyan BDP ‹zmir ‹l Baflkan› Ahmet Demiro¤lu, hukuksal alanda eflitli¤i, kültürel alanda çok kültürlülü¤ü sa¤laman›n mümkün oldu¤unu belirterek, bunun yolunun parti kapatma, gözalt› ve tutuklamalar olmad›¤›n› söyledi. “Analar›n aht› yerde kalmaz, gözyafllar›yla çiçek sulanmaz. Zalimlerin zulmü artt›kça, zeval bulmas› ya-
OPERASYON VE SONRASINDA BÖLGEDE YAfiANANLAR 24 Kas›m’da gece yar›s› bafllad› operasyon… Amed, ‹stanbul, ‹zmir, Mardin, Siirt, Hakkari, Dersim, Batman, Urfa, fi›rnak ve Van’da kap›lar vuruldu, evlere, derneklere, parti binalar›na bask›n düzenlendi. Kapat›lan DTP ve yeni kurulan BDP’ye yap›lan bu sald›r›lar için, Diyarbak›r Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› dü¤meye basm›flt›. Amaç, “KCKTürkiye Meclisi’ne darbe vurmak”… Sonuç, içlerinde belediye baflkanlar›n›n, yard›mc›lar›n›n, parti il baflkanlar›n›n, avukatlar›n, insan haklar› savunucular›n›n da bulundu¤u 80’i aflk›n kifli gözalt›na al›nd›. PKK lideri Abdullah Öcalan’›n tecrit koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas›, ard›ndan DTP’nin Anayasa Mahkemesi taraf›ndan kapat›lmas› sonras›, Kürtler sokaklara dökülmüfl, eylemler düzenlemifllerdi. Eylemlere tahammül edemeyen kolluk kuvvetleri, halka sald›rm›fl; üç kifli yaflam›n› yitirmifl, bini aflk›n insan gözalt›na al›nm›fl ve yüzlerce kifli de tutuklanm›flt›. Erdo¤an’›n ABD ziyareti ve DTP’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan, 8 ay önce Abdullah Gül’ün “iyi fleyler olacak” diyerek bafllatt›¤› “aç›l›m”, yeni bir sürece girmifl ve bu sürecin de egemenlere yarayan “iyi fleyler”e gebe oldu¤u anlafl›lm›flt›r! Operasyon terörünün ard›ndan Kürtler yine sokaklara dökülmüfl, kolluk kuvvetleri yine sald›rm›fl ve çat›flmalar ç›km›flt›r. ‹flte 24 Aral›k’tan bu yana yaflananlar: * Amed, Van, Urfa, Batman, Hakkari,
fi›rnak, A¤r›, ‹stanbul, Mardin, ‹zmir gibi birçok ilde ç›kan çat›flmalarda, yap›lan ev bask›nlar›nda 300’den fazla kifli gözalt›na al›nd›, 100’den fazla kifli tutuklanm›fl ve ç›kan çat›flmalar da onlarca kifli de yaralanm›flt›r. Gözalt›na al›nan ve tutuklananlar›n ço¤unlu¤unu çocuklar oluflturmaktad›r. * Urfa’da yürüyüfle kat›ld›klar› için gözalt›na al›nan 4 kifliye, 30 Aral›k günü görülen duruflmalar›nda “muhtemelen ellerinde tafl olabilir” gibi komik bir iddiayla 12’fler y›l 3’er ay hapis “cezas›” verildi. * Operasyondan pay›n› alan yerlerden biri de Diyarbak›r ‹HD fiubesi oldu. Sabah›n erken saatlerinde, insan haklar› savunucular›, binay› basan polise arama izinleri olmad›¤›n› söyleyerek direndiler. Ancak hemen savc›l›¤a giden polis, çok k›sa bir sürede belgeyi alarak, burada arama yapt›. * 30 Aral›k’ta, Diyarbak›r’da operasyonu protesto etmek için yürüyüfl yapan kitleye sald›ran polisin rastgele att›¤› gaz bombalar›ndan biri, Havva Toprak adl› bir kad›n›n evine geldi. Gazdan etkilenerek hastaneye kald›r›lan Toprak’›n 8 ayl›k hamile oldu¤u ve düflük yapma ihtimali bulundu¤u belirtiliyor. * 25 Aral›k’ta, Yozgat’ta mevsimlik iflçi olarak çal›flan bir Kürt olan Mehmet Nuri Turan, memleketi Van’a gitmek için ald›¤› biletin tarihini de¤ifltirmek için gitti¤i Gülen Turizm Firmas›’nda “Buras› Diyarbak›r
de¤il, Yozgat” diyen görevli taraf›ndan b›çakl› sald›r›ya u¤rad›. * Afyon-Kocatepe Üniversitesi’nde okuyan 3 Kürt ö¤renci, “bunlar teröristtir” diyen 20 kiflilik faflist bir grubun sald›r›s›na u¤rad›. * Ankara’da da, üniversite okuyan 3 Küt ö¤renciye faflist bir grup, sald›rd›. Olay› protesto eden ö¤rencilere sald›ran polis, ö¤rencileri gözalt›na ald›. Bir kifli tutukland›. (H. Merkezi)
CHP’den istifalar devam ediyor! Onur Öymen’in Dersim katliam›n› savundu¤u konuflmas›n›n ard›ndan CHP’den istifalar devam ediyor. Son olarak 27 Aral›k günü CHP Avc›lar ‹lçe Örgütü önünde bir araya gelen 107 CHP üyesi Dersimli yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile istifa ettiklerini duyurdular. Aç›klama s›ras›nda “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k” vb. sloganlar at›ld›. Eylemde bas›n metnini okuyan Hasan Do¤an, CHP’nin Alevileri arka bahçesi olarak gördü¤ünü ve CHP iktidar orta¤› oldu¤u dönemlerde Kahramanmarafl, Çorum ve Sivas Mad›mak katliamlar›n›n yafland›¤›n› hat›rlatt›. (‹stanbul)
Alevilerin katilleri Alevi aç›l›m›nda! 24 Aral›k günü saat 13.00’te Taksim Tramvay dura¤›nda bir araya gelen Pir Sultan Abdal Dernekleri ‹stanbul fiubeleri Alevi aç›l›m› ad› alt›nda yürütülen çal›fltaylara Marafl katliam›n›n birinci derece sorumlular›ndan Ökkefl Kenger’in davet edilmesini protesto etti. “Marafl ne ilk ne de son” yaz›l› pankart açan kitle, Marafl katliam›n›n dönemin mülki amirleri taraf›ndan organize edildi¤ini ve katliam› planlayanlardan biri olan Ökkefl Kenger’in önce akland›¤›n› ard›ndan da milletvekili yap›larak mecli-
se girdi¤ini dile getirdi. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Kad›köy fiube Baflkan› Fethi Bölükgiray; katliamlarla ilgili gizli belgelerin aç›lmas›n›, sorumlular›n hesap vermesini ve Alevi aç›l›m›na katillerden hesap sorularak bafllanmas›n› istedi. “Dün Marafl’ta, bugün Sivas’ta, çözüm faflizme karfl› savaflta” vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylemde, bir önceki gün Haber Türk’te yay›nlanan programda Alevilere hakaret edilmesi de protesto edildi. (‹stanbul)
k›nd›r” diyen Demiro¤lu, tutuklanan partili arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. (‹zmir)
Urfa-Siverek 24 Aral›k’ta BDP’li belediye baflkanlar› ve DTP’ye yönelik yap›lan operasyon Siverek’te yap›lan bir bas›n aç›klamas›yla k›nand›. Saat 13.00’te BDP Siverek ‹lçe Binas› önünde toplanan kalabal›k kitle, buradan Kanl›kuyu Meydan›’na kadar sloganlar atarak yürüdü. S›k s›k “Tasfiyeye karfl› direnifl meflrudur”, “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “Ateflle oynamay›n, yanars›n›z” sloganlar›n› hayk›rarak bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltirdi. Aç›klamay›, kapat›lan DTP’nin il baflkan› Melik Karaç okudu. Aç›klamada, seçilmifllere gözalt› operasyonlar› devletin halka tahammülsüzlü¤ünün bir göstergesidir denildi. Kitle bas›n aç›klamas›ndan sonra tekrar parti binas›na kadar yürüdü. (Siverek ‹K okurlar›)
Bask›lara son! ‹HD Antep fiubesi son dönemde artan gözalt› ve tutuklamalar› protesto için 26 Aral›k Cumartesi günü bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Bas›n aç›klamas›nda; ‹HD Diyarbak›r fiubesi hakk›nda arama karar› bulunmad›¤› halde aranmas› ile ilgili “yap›lan bask›n ve ç›kar›lan arama karar› hukuk d›fl›d›r. ‹nsan haklar› savunucular›na ve demokrasi güçlerine yönelik bask›nlara son verin” denildi. (Antep ‹K Okurlar›)
‹kiyüzlü medyadan ahlak dersi! Operasyonun gerçekleflti¤i gün, binlerce Kürt ile bir araya gelen eski DTP milletvekilleri ve partililer, burada saatler süren bir oturma eylemi gerçeklefltirdi. Eylem s›ras›nda aç›klama yapan Diyarbak›r Belediye Baflkan› Osman Baydemir, konuflmalar› nedeniyle burjuva medyan›n “elefltiri oklar›na” hedef oldu. Devletin Kürtlere yönelik sald›r›lar›n› destekleyen, tutuklananlar›n darbe döneminde oldu¤u gibi tek s›ra haline dizilip kelepçelenmesini “elefltirmeye” bile cesaret edemeyen medya, Baydemir’e “ahlak dersi” verilmesi gerekti¤ine kanaat getirdi. Medyan›n bu “ahlak dersinin” ne kadar ikiyüzlü oldu¤unu anlamak için çok yak›n zamanda yaflananlara bakmak yeterli olur: Egemenlerin elinde oyuncak olan ayn› medya, bize, Türkiye’de “siyaset” yapman›n yolunun art›k “delikanl›ca” konuflmaktan geçti¤ini ve halka “Anan› da al git”, “Yalanc›s›n”, “Yan gelip yat›yorlar”, “Garip yarat›k” diyenlerin bu “aç›k” konuflmalar›n›n samimiyetini(!) anlat›p duruyor. (H. Merkezi)
Gerillan›n cesedine bile tahammülleri yok! Kürt ulusunun her türlü mücadelesine azg›nca sald›ran sistem; demokratik alanda tutuklama terörü estirirken k›rsalda ise gerillaya olan sald›r›lar›na devam ediyor. Bu sald›r›lar›n en yo¤un yafland›¤› alanlardan biri olan gerillada ise tahammülsüzlük en üst boyuttad›r. Daha önceden de öldürülen gerillalar›n cesetlerine çeflitli iflkenceler yapan TC ordusu (kad›n gerilla cesetlerine tecavüzden, kulak kesmelere ve kafalar›n
taflla ezilmesine kadar) bu vukuatlar›na bir yenisini daha ekledi. 4 Aral›k tarihinde Cudi Da¤› bölgesinde ç›kan bir çat›flmada flehit düflen Metin Güleç (Zafer Cudi) ile Yakup Dellayimilan’›n cesetleri askerler taraf›ndan metrelerce sürüklenip tekmelendi. Yakup Dellayimilan, ‹ran vatandafl› oldu¤u için cesedi teslim edilmezken Metin Güleç’in cenazesi 11 Aral›k tarihinde fi›rnak’›n Da¤konak köyünde 10 bin kiflilik bir kitle ile topra¤a verildi. (‹stanbul)
“Devlet, gerillan›n flahs›ndan da mezar›ndan da korkuyor!” lü¤ün sembolü can yoldafls›n” dizeleriyle bafllayan bir fliiri yazd›ran aile hakk›nda bugüne kadar 50’nin üstünde dava aç›ld›. “Örgüt propagandas›” yapmaktan aç›lan son davada ise, baba fiükrü Binici’ye 10 ay hapis “cezas›” verildi. Baba Binici, “devletin çocuklar›n›n flahs›ndan, cenazesinden korktu¤u gibi mezarlar›ndan da korktu¤unu” söyledi. (H. Merkezi)
14 Nisan 2007’de Dersim’in Hozat k›rsal›nda yaflanan çat›flmada flehit düflen PKK gerillas› Jehat Binici (Faik Suruç)’nin ailesinin yaflad›klar›, sistemin kinini sergiledi¤i olaylardan biridir. O¤ullar›n›n vasiyeti üzerine, mezar tafl›na; “Jêhat yoldafl, yoldafllar›n diyor ki; da¤lar›n heybetini kanatlar›nda tafl›yan bir flahin, yürekleri ayd›nlatan güvenin özgür-
Aç›l›yoruz; Kürtçe flark› söylemek bile ölüm sebebi! Daha önce de defalarca Kürt halk›na yönelik sald›r›larla gündeme gelen Ankara’da bir Kürt genci, kendi dilinde flark› söyledi¤i için vurularak katledildi. Arkadafl›n›n do¤um gününü kutlamak için gittikleri bir barda, arkadafllar› istedi¤i için Kürtçe flark› söyleyen Emrah Gezer, orada bulunan Özel Harekât polisleri ile tart›flmaya bafllad›. Polislerin yan›nda bulunan
Sinem Uluda¤ isimli kad›n›n “pis PKK’l›lar, PKK’l›larla ayn› ortamda kalamam” demesi üzerine olay daha da büyüdü ve polisler d›flar›ya ç›kar›ld›. Ancak olay bununla bitmedi. D›flar›da pusu kuran polislerin açt›¤› atefl sonucu Emrah Gezer s›rt›ndan vurularak öldürüldü. Daha önce bölgede Özel Harekât Timi olarak görev yapan S.A. gözalt›na al›nd›. (H. Merkezi)
Kay›plar›m›z›n avukatlar›n› de¤il, failleri tutuklay›n! 248. Hafta Kay›p yak›nlar›n›n mücadelesi, 248. haftada da devam etti. Devletin ölüm mangalar›n›n katletti¤i ve çeflitli bahanelerle yaflananlar› örtmeye çal›flt›¤› yap›lan bas›n aç›klamas› ile kitlelere duyuruldu. Ayr›ca faillerin yarg›lanmas› için mücadele eden avukatlar›n tutukland›¤› da hat›rlat›ld›. 26 Aral›k Cumartesi günü saat 12.00’de yap›lan eylemde “Kay›plar belli failleri nerede?” ve “Kay›plar›m›z›n avukatlar›n› de¤il, failleri tutuklay›n” yaz›l› pankartlar aç›ld›. Eylemde bas›n metnini ‹HD üyesi Sebla Arcan okudu. Arcan; 24 Aral›k günü ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Muharrem Erbey ve BDP’li belediye baflkanlar›n›n tutuklanmas›n›n demokrasi mücadelesine s›k›lan bir kurflun oldu¤unu belirtti.
249. Hafta Kay›plar›n bulunmas› ve sorumlular›n yarg›lanmas› talebi ile Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen kay›p yak›nlar› 2010’un ilk eylemini gerçeklefltirildi. Eylemde aç›klama öncesi 2010 y›l› için haz›rlanan bir mesaj okundu. Mesajda kay›plar›n katillerinin yarg›lanmas› noktas›nda hiçbir ad›m›n at›lmad›¤› vurguland›. 2 Ocak Cumartesi günü gerçekleflen oturma eyleminde kitle ad›na bas›n metnini ‹HD Kay›plara Karfl› Komisyon üyesi ‹lker Eraslan okudu. Eraslan J‹TEM ve Genelkurmay’›n faaliyetleri hakk›nda ard› ard›na itiraflar›n gelmeye devam etti¤ini belirterek, gerçeklerin su üstüne ç›kt›¤›n› ve art›k gizlenemedi¤ini belirtti. Yaflanan katliamlar›n sorumlular›n›n ortaya ç›kmas›na ra¤men herhangi bir cezai ifllemin yap›lmad›¤›na da de¤inen ‹lker, katillerin peflini b›rakmayacaklar› belirtti. (‹stanbul)
Halk›n gündemi
8-21 Ocak 2010
‹flçi-köylü 7
Marafl’›n ve 19 Aral›k’›n yaras› kanamaya devam ediyor! undan 31 y›l önce gerçekleflen ve günlerce estirilen terörün ard›ndan yüzlerce insan›n katledildi¤i Marafl katliam› protesto edildi ve sorumlular›n a盤a ç›kart›lmas› bir kez daha istendi. ‹zmir Büyükflehir Belediyesi önünde bir araya gelen Alevi Bektafli Derne¤i ve Yöre Dernekleri Platformu üyeleri, Marafl katliam›n›n 31. y›ldönümünü protesto etmek amac›yla bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltiren Alevi Bektafli Derne¤i ve Yöre Dernekleri Platformu Dönem Sözcüsü fiehri Tu¤cular, Marafl’ta Alevilerin genci, yafll›s›, çolu¤u cocu¤uyla birlikte topyekun bir katliama maruz kald›¤›n› belirterek, tüm bu olaylar›n devletin gözü önünde cereyan etti¤ini söyledi. Marafl’›, Çorum’u, Gazi’yi, 1 May›s’›, 19 Aral›k’› kimseye unutturamayacaklar›n› dile getiren Tu¤cular hiçbir halk›n adaletsiz kalmayaca¤›n›, adaletsiz yaflayamayaca¤›n› belirtti. Tu¤cular, Marafl olaylar›n›n üzerinden 31 y›l geçmesine karfl›n henüz hiç kimsenin bu olaylar nedeniyle ceza
B
almad›¤›n› ifade ederek sorumlular›n yarg› önüne ç›kar›lmas›n› istedi. (‹zmir)
okurlar› olarak kat›ld›k. PSAKD binas›ndan yürüyüfle bafllayan kitle sloganlarla Cumhuriyet Meydan›’na geldi. Bas›n metni okunurken faflistler “fiehitler ölmez vatan bölünmez” sloganlar› atarak eylemi provoke etmeye çal›flt›. Ancak kitle k›flk›rtma giriflimlerine prim vermedi. (Erzincan’dan ‹K okurlar›)
Mu¤la
Marafl katliam›n› unutmad›k! Erzincan’da 24 Aral›k günü Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin düzenledi¤i Marafl katliam›n› anma eylemine bizler de Partizan
Edirne’de linç giriflimi Egemenler taraf›ndan yay›lan/yay›lmak istenen kendine muhalif devrimci kesimlere yönelik linç kampanyalar› devam ediyor. Daha önce Çanakkale Bayramiç’te, ‹zmir ve Ayd›n’da, Kürt milliyetinden halk›m›za yönelik linç giriflimleri yarat›lmak istenen bask› ve korku ortam›n›n sonuçlar›d›r. Son olarak Edirne’de 16 Aral›k’ta “yasak yay›n” bulundurdu¤u gerekçesiyle gözalt›na al›nan ve DHKP-C üyesi olduklar› iddias›yla tutuklanan Edirne Gençlik Derne¤i üyeleri Harika K›z›lkaya ve Cevahir Erdem adl› iki ö¤rencinin serbest b›rak›lmas› ve ‹ncirlik Üssü’nün kapat›lmas› için Edirne Gençlik Derne¤i üyeleri ve tutuklanan ö¤rencilerin anneleri bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan bas›n aç›klamas›yla beraber aç›lan stantta imza toplanmaya baflland›. ‹mza toplanmas› s›ras›nda yaklafl›k 750 kifli, “buras› Edirne, burada hain yok”,
Her Türk asker do¤maz! “Her Türk asker do¤ar” faflist slogan› ile gençlere askerlik yapmay› dayatan devlet, kendi bekas›n› sa¤layabilmek ad›na, halk›n çocuklar›n› kendine hizmet etmeye mecbur etmekte ve bunun ad›na da “vatani görev” demektedir. Bu “görev”ini yerine getirmek istemeyenler ise “vatan haini” muamelesi görmektedir. Çeflitli sebeplerden dolay› askere gitmeyi reddedip vicdani ret hakk›n› kullananlar ise türlü bask›lara maruz kalmaktad›r. Vicdani ret hakk›n› kullanarak askere gitmeyen Enver Aydemir, 31 Aral›k 2007 ta-
20 Aral›k Pazar günü saat 15.00’te S›n›rs›zl›k Meydan›’nda “Hayata Dönüfl” katliam›n› protesto etmek için bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas›n› YDG, DGH, DevLis, Gençlik Federasyonu ve MDG birlikte gerçeklefltirdi. Eyleme Yurtsever Demokrat Gençlik de destek verdi. (Mu¤la YDG)
“Kahrolsun PKK” sloganlar› ile bas›n aç›klamas› yapan ve imza toplayanlara linç girifliminde bulundu. Polisin her zamanki gibi vatandafl› “hain”lere karfl› “duyarl› olal›m”, “gerekli ifllemleri yap›yoruz” gibi linçlere teflvik eden söylemleri aras›nda yap›lan linç giriflimi Gençlik Derne¤i üyelerinin polis otosuna bindirilmesiyle devam etti. Polis otosuna bindirilen gençlere otobüste de sald›r› devam etti. 3 Ocak’ta, Edirne’ye giden Halk Cephesi üyeleri, Edirne giriflinde polis barikat›yla karfl›laflt›. Direnen kitleye, polis ve faflist bir güruh birlikte sald›rd›, olayda 5 kifli yaraland›. Yine ayn› gün, Kars ve Erzincan’da Gençlik Denrne¤i üyelerine sald›ran polis, 38 kifliyi gözalt›na ald›. Yarat›lan korku ve linç ortam› egemenlerin devrimci, ilerici ve yurtsever kesime yönelik bask› politikalar›n›n tahammülsüzlü¤ünün sonucudur. Yap›lan linç giriflimlerine “ vatandafl hassasiyeti” olarak gösterip meflru gören egemenler yarat›lan korku ve linç ortam›n›n sorumlular›d›r. (‹zmir) rihinde tutuklanm›fl ve 4 ay tutsakl›¤›n ard›ndan serbest b›rak›lm›flt›. 24 Aral›k günü tekrar tutuklanarak askeri hapishaneye götürülen Aydemir, burada tek tip elbise uygulamas›n› reddetti¤i gerekçesi ile iflkence görmüfl ve sonras›nda açl›k grevine bafllam›flt›r. Konuyla ilgili olarak 27 Aral›k tarihinde Vicdani Retçi Enver Aydemir’le Dayan›flma ‹nisiyatifi Galatasaray Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aydemir’in ailesi o¤ullar›n›n falakaya yat›r›ld›¤›n› ve kaba dayaktan geçirildi¤ini, bunun üzerine açl›k grevine bafllayan Aydemir’e zorla serum verilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirtti. O¤ullar›n›n açl›k grevine devam etti¤ini ve sa¤l›k durumundan endifle duyduklar›n› söylediler. (‹stanbul)
Resmi ideolojinin “flairi” ‹smet Özel’e Alevilerden dava! Ülkemiz egemenlerinin ülkemizi Türk-Sünni anlay›fl› üzerinden teklefltirmeye çal›flmas› bunun sonucu olarak da kendi d›fl›ndaki milletleri, mezhepleri yok sayma, inkâr ve imha etme politikalar›n› savunan kendini “ayd›n”, “flair” olarak niteleyip resmi ideolojiye yaltaklanan aymaz kiflilerin ç›kmas› do¤ald›r. Son olarak kendini flair olarak niteleyen ‹smet Özel’in aç›klamalar› resmi ideolojinin kendi propagandalar›n› yapan insanlar› yaratmas› sonucudur. Burjuva medyada bir programda ‹smet Özel’in Aleviler hakk›ndaki konuflmas›nda “Türk olmayana gâvur denir. Gâvur da akl› olsa Müslüman olurdu. Aleviler de Müslüman olamazlar. Aleviler, Haçl› ordular›n›n Anadolu’daki kal›nt›lar›. Anadolu sadece Türk yurdudur. Alevilik ilkellik-
Polis terörüne karfl› ‹stiklal Caddesi’nde eylem 19 Kas›m günü Esenyurt’ta polis taraf›ndan katledilen Alaattin Karada¤ ve sokak ortas›nda polisler taraf›ndan katledilenlere adalet talebiyle ‹stiklal Caddesi’nde kitlesel bir yürüyüfl gerçekleflti. BDSP, Proleter Devrimci Durufl, EHP ve TÖP’ün ça¤r›s›yla 26 Aral›k günü saat 13.00’te gerçeklefltirilen eylemde “Karada¤ cinayeti ayd›nlat›ls›nKatiller yarg›lans›n” pankart› ile Festus Okey, Engin Çeber, U¤ur Kaymaz, Baran Tursun ve Ceylan Önkol’un resimleri tafl›nd›. “Siyasi cinayetler ayd›nlat›ls›n”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n›n at›ld›¤› yürüyüfl, Galatasaray Lisesi önünde sona erdi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda polisin iflledi¤i tüm cinayetlerin ayd›nlat›lmas› için her Cumartesi ayn› yer ve saatte eylemler gerçeklefltirilece¤i duyuruldu. (‹stanbul)
tir. Bunu herkes kolayl›kla gözlemleyebilir. Aleviler, Haçl› Seferleri baflar›s›zl›kla sonuçland›ktan sonra buray› terk etmek istemeyen Avrupal›lard›r” fleklindeki sözleri Alevi halk›nda büyük tepkiyle karfl›land›. Tunceli Barosu’na ba¤l› avukatlar taraf›ndan Tunceli Baflsavc›l›¤›’na “bir inanç ve bu inanca mensup vatandafllara yönelik hakaret etti¤i gibi bu sözlerini bas›n yolu ile dile getirmifltir. Halk› dil, din, ›rk ve bölge fark› gözeterek, kin ve düflmanl›¤a tahrik etti¤i gibi bir inanc› aç›k flekilde afla¤›lam›flt›r. Bu sözlerin suç teflkil etti¤i çok aç›k bir flekilde ortadad›r” diyerek, Özel ve yay›n boyunca suç teflkil eden fiillere müdahalede bulunmayan televizyon yetkilileri hakk›nda kamu davas› aç›lmas› talebiyle baflvuruda bulundular. (‹zmir)
Filistin’e özgürlük, ‹srail’e boykot! Siyonist ‹srail’in Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliam, y›ldönümünde protesto edildi. 27 Aral›k günü Taksim Tünel’de bir araya gelen yüzlerce kifli “Gazze ablukas›n›n kald›r›lmas› için, iflgalin son bulmas› için, utanç duvar›n›n y›k›lmas› için, mültecilerin geri dönüfl hakk› için ‹srail’e boykot” pan-
kart› açarak Taksim Meydan›’na yürüdü. Filistin ‹çin ‹srail’e Karfl› Boykot Giriflimi’nin örgütledi¤i eylemde s›k s›k “Davos’ta kand›rma, ‹srail burada”, “Konya’da tatbikat, Gazze’de felaket” sloganlar› at›ld›. Yürüyüfl cadde üzerinde bulunan halk taraf›nda alk›fllarla desteklendi. (‹stanbul)
ÇHD’den faflist sald›r›lara tepki DTP’nin kapat›lmas›ndan sonra çeflitli illerde yaflanan faflist sald›r›lar, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i taraf›ndan yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. 30 Aral›k Çarflamba saat 12.30’da Galatasaray Lisesi önünde “Ça¤dafl Hukukçu-
lar Derne¤i” yaz›l› pankart›n aç›lmas› ile bafllayan eylemde, bas›n metnini Av. Taylan Tanay okudu. Tanay; Türkiye’nin birçok yerinde yaflanan linç giriflimlerini ve bu sald›r›lar› hakl› gören siyasal iktidar› protesto ettiklerini söyledi. (‹stanbul)
Dersim-Pertek Pertek YDG 19 Aral›k katliam›n› k›namak amac›yla yaflam›n› yitiren tüm devrimci tutsaklar› ve tecridi konu alan bir sinevizyon gösterimi düzenledi. 27 Aral›k Pazar günü ise Marafl katliam›n›n y›ldönümü dolay›s›yla bir dakikal›k sayg› duruflu ve ard›ndan Marafl katliam› sinevizyonu izlenildi. (Dersim Pertek YDG)
Siverek’te 19 Aral›k ve Marafl protestosu F Tiplerinde yaflanan hak gasplar›n› protesto etmek ve Marafl katliam›nda yaflam›n› yitirenleri anmak amaçl› Siverek E¤itim-Sen’de bir etkinlik gerçeklefltirildi. 25 Aral›k Cuma günü gerçeklefltirilen etkinlikte 19 Aral›k katliam›n› anlatmak amaçl› “Keflke olmasayd›” adl›, Marafl Katliam›’n› anlatmak için de bir baflka belgesel gösterildi. Yap›lan konuflmalarda F Tiplerinde tecritin bugün de yafland›¤›na de¤inildi. (Siverek ‹K okurlar›)
19 Aral›k katliam›n›n hesab›n› soraca¤›z Elimize e-posta kanal›yla geçen bir habere göre TKP/ML T‹KKO militanlar› ülkemiz hapishanelerinde faflizmin gerçeklefltirdi¤i katliam› lanetlemek ve 19 Aral›k flehitlerini anmak için bir eylem gerçeklefltirdi. 19 Aral›k Cumartesi günü Sar›gazi Yenido¤an Mahallesi Ufuk Caddesi üzerine militanlar taraf›ndan “19-22 Aral›k Katliam›n›n Hesab›n› Soraca¤›z TKP/ML T‹KKO” yaz›l› bomba süsü verilmifl pankart as›ld›¤› ö¤renildi. Elimize geçen haberde ayr›ca ayn› bölgede yine “‹bo yafl›yor T‹KKO savafl›yor”, “Umudun ad› TKP/ML T‹KKO”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Gerillalar ölmez yaflas›n Halk Savafl›”, “TKP/ML saflar›nda örgütlen, T‹KKO’ya kat›l, savafl” sloganlar›n›n parti ve ordu imzalar›yla birlikte birçok noktaya yaz›ld›¤› ve ‹brahim Kaypakkaya flablonlar›n›n TKP/ML T‹KKO imzalar›yla birlikte yap›ld›¤› ifade ediliyor.
Sincan F Tipi’nde neler oluyor?
Robokop, panzer ve tatbikat tipi hapishanelerin aç›lmas›yla beraber uygulanan tecrit ve tredman her geçen gün a¤›rlaflarak içerde tutsaklara d›flar›da da ailelere uygulanmaktad›r. Tutsaklar› yaln›zlaflt›rmak için yap›lan uygulamalara her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Son dönemde Sincan F Tipi’nde yaflananlar bunlara yeni örneklerdir. Son 3 ayda yaflananlar içerde tutsaklara bask›y› a¤›rlaflt›rm›fl, ailelere ise görüflleri dayan›lmaz hale getirmifltir! Verilmeyen gazeteler, sevk ve iletiflim sorunlar›n›n yan› s›ra onursuz aramalar s›klaflm›fl, aç›k görüfllerde kalem-ka¤›t yasaklanm›fl, iç çamafl›r›, çorap gibi tutsaklar›n ihtiyaçlar›n› elden yat›rma yasaklanm›fl, kantinden almaya zorlanm›flt›r. Bunlar›n d›fl›nda görüfle giden ailelere de onursuz arama dayat›lmakta, bunu kabul etmeyen aileler ise kötü muamele ile karfl›laflmakta hatta bununla da yetinmeyip k›nama, uyar› ve 1 ay ile 1 y›l aras›nda de¤iflen görüfl cezalar›yla karfl›laflmakta. Kas›m ay› görüflünde onursuz aramayla karfl›laflan Yaflar ‹nce’nin görüflçüsü görüfle ç›plak ayakla girmifl, bu yüzden uyar›lm›fl ve bir daha yaparsan “görüfl cezas› al›rs›n” diye tehdit edilmifl, yine ayn› ay görüfl yapan Ercan Akp›nar’›n arkadafl görüflçüsü Özge Astan ise onursuz aramay› kabul etmedi¤i için 1 ay görüfl cezas› alm›flt›r. Erol Zavar’›n efli Elif Zavar da ayn› uygulamaklara maruz kalm›fl ve görüflünün büyük bir k›sm›n› bu aramalar esnas›nda kaybetmifltir. Bunlar›n yan› s›ra Aral›k ay›n›n son iki haftas›nda görüfl saatlerinde “asker aramas› var” denilerek görüfller engellenmekte ve aileler saatlerce bekletilmekte. Özellikle son hafta görüfle giden aileler F 1 etraf›nda onlarca robokop, asker, z›rhl› akrep arac› ve komutanlarla karfl›lafl›nca çocuklar›n›n hayat›ndan endifle etmeye bafllad›lar, bilgi almak istedilerse de hiçbir yetkili bir aç›klama yapmad›, gerekçe olarak da “gizlilik var” denildi. Ad›na tatbikat dedikleri bu manzara ile karfl›laflmak aileleri endiflelendirmekte ve Sincan F Tipi’nde neler oluyor sorusunu akla getirmekte! (Ankara’dan bir ‹K okuru)
F
PfiTA: “Sesimizi duvarlar›n
ard›na tafl›yal›m!” gemenlerin bask› politikalar›n›n en çok hissedildi¤i alanlardan biri olan hapishanelerde tecrit koflullar› her geçen gün a¤›rlaflt›r›larak, devrimci ve yurtsever tutsaklar daha da yaln›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lmakta ve üzerlerindeki bask›lar art›r›lmaktad›r. Hapishanelerde yaflanan bu bask›lara karfl› d›flar›dan da örgütlü bir ses yükselmedikçe sistemin hapishanelere yönelik politikalar› daha da pervas›zlaflmaktad›r. Sistemin bu politikalar›na karfl› devrimci tutsaklar›n yaln›z olmad›¤›n› göstermek ad›na Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri (PfiTA) taraf›ndan “Kalemimizdeki prangal› k›ral›m, hücrelerden bir tu¤la da biz sökelim” fliar›yla yaklafl›k iki ay önce bafllat›lan kampanya kapsam›nda 25 Aral›k günü Galatasaray Lisesi önünde yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile tutsaklara yeni y›l kartlar› gönderildi. “Ülkemiz hapishanelerinde tutsak edilen, tecrit hücrelerinde yaln›zlaflt›r›lmaya, sese, ›fl›¤a, kendisine ve insanl›¤a yabanc›laflt›r›lmaya çal›fl›lan evlatlar›m›z, efllerimiz ve kardefllerimiz yaln›z de¤ildir. Adaletsizli¤in ve sömürünün kayna¤› sistem oldukça ülkemiz hapishaneleri ezilenlerin u¤rak yeri olmay› sürdürecek ve biz tutsak yak›nlar› da onlar›n d›flar›daki sesi olmaya devam edece¤iz” denilen aç›klaman›n ard›ndan Galatasaray Postanesi’nden hapishanelerde bulunan tüm Partizan tutsaklar›na yeni y›l kartlar› gönderildi. (‹stanbul)
E
T E C R ‹ T E
S O N !
Hapishaneler; devletin, devrimci ve yurtsever tutsaklardan öç alma ad›na futursuzca sald›r›lar›n› sergiledi¤i alanlardan biri olmaya devam ediyor! * Tutsaklara yönelik hak gasplar›, fiziksel ve cinsel sald›r›lar› ile ünlü Sincan Kad›n Hapishanesi’nde idare ayn› tutumunu sürdürüyor. Güler Bülent, Gönül Bulut ve Deniz Y›ld›z adl› tutsaklara, hastaneye giderken askerin sald›rarak cinsel tacizde bulundu¤u ö¤renildi. Bu sald›r› üzerine tutsaklar, hastaneye gitmekten vazgeçerek, tedavi olamad›lar. * Yine Sincan Kad›n Hapishanesi’nde bulunan PKK’li kad›n tutsak Afyon Korkmaz’›n 5 y›ld›r aya¤›nda ve bafl›nda flarapnel parçalar› bulundu¤u ve tedavi edilmedi¤i belirtildi. Korkmaz’›n kardefli Mehmet Korkmaz, kardeflinin di¤er kad›n tutsaklar›n yaflad›¤› sald›r›y› ö¤renince hastaneye gitmekten vazgeçti¤ini söyledi. * Türkiye Kürdistan›’nda son süreçlerde yaflanan kolluk kuvvetlerinin tutuklama terörü nedeniyle Diyarbak›r D Tipi Hapishane’de yer kalmad›¤›, bu yüzden de tutsaklar›n bir k›sm›n›n baflka hapishanelere sevk edildi¤i belirtildi. * Van F Tipi Hapishane’de bulunan PKK’li tutsaklar, Abdullah Öcalan’a yönelik tecriti protesto etmek için 5 Aral›k’ta bafllatt›klar› süresiz ve dönüflümlü açl›k grevi sonras›nda kendilerine yönelik bask›lar›n artt›¤›n› söylediler. So¤uklar›n artt›¤› flu günlerde bilinçli olarak kaloriferlerinin söndürüldü¤ünü, battaniye verilmedi¤ini, görüflçülerinin ve kendilerinin “ince arama” ad› alt›nda onursuzca aranmaya çal›fl›ld›¤›n› ve görüfl sürelerinin k›salt›ld›¤›n› belirten tutsaklar, duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundular. * ‹zmir-Buca K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapishane’de bulunan PKK’li tutsaklar, “ifl yurtlar›”na ç›kmad›klar› gerekçesiyle sohbet haklar›n›n ellerinden al›nmaya çal›fl›ld›¤›n› belirttiler. * Ankara-Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishane’de bulunan ve 4 y›ld›r kanser hastas› olan Abdulsamet Çelik’in durumunun giderek a¤›rlaflt›¤› belirtildi. Çelik’in son 20 günde almas› gereken 2 ünite kan›n 4 üniteye ç›kar›ld›¤›n› ve bunun anlam›n›n sa¤l›k durumunun giderek kötüleflmesi oldu¤unu yazan arkadafl› tutsak Murat Duruk; gönderdi¤i mektupta duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundu. * Son dönemlerde Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan tutuklama terörü nedeniyle dolan hapishanelerden biri de Van F Tipi Hapishane oldu. Hapishane idaresi, bu duruma “çözüm bularak(!)”, tutsaklar›n “ceza” olarak gönderildi¤i hücreleri de “ko¤ufl” haline getirdi! Van Barosu, bu durumun hukuka ayk›r› oldu¤unu belirterek tepki gösterdi.
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
8-21 Ocak 2010
2010 y›l›; “TEKEL bafllang›ç, dalga dalga geliyor” direnifller! ‹flçi s›n›f›na yönelik kapsaml› sald›r›lar›n hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› ve bunun karfl›s›nda direnifllerin yafland›¤› bir y›l oldu 2009. ATV-Sabah, Sinter Metal, Entes, Tersane, E-Kart, DESA, YÖRSAN, Kent Afi, Esenyurt ve sonuncusu TEKEL iflçilerinin direnifliyle kapand› bu y›l. Yaflanan direnifllere kaynakl›k eden sald›r›lar›n bafl›nda sendikalaflma hakk›n›n gasp› ve ekonomik talepler gelmekte. “ Aç›l›m” tart›flmalar›, Kürt sorunu, “flüpheli” intiharlar, Ar›nç’a suikast soruflturmas›n›n gölgesindeki ülke gerçekli¤i, Ankara’da TEKEL iflçilerinin çakt›¤› k›v›lc›mla ülkenin dört bir yan›na yay›lan ateflle yan›pkavruluyor. Ankara ayaz› iflçilerin direnifl s›cakl›¤›n› kesemedi¤i gibi aksine bu s›cak dalgan›n yay›lmas›n› da engelleyemiyor. “Ölmek var, dönmek yok” diyen iflçiler, devletin sald›r›s›, sar›-sendikal bürokrasinin setlerini gelecekleri için bir bir çi¤neyip geçiyor. Ülkenin dört bir yan›nda sokaklar› dolduran iflçiler “b›çak kemikte” diye ba¤›r›yor. 25 Kas›m grevi sonras› soruflturma furyas›na demiryolu iflçilerinin tepkisi; Esenyurt Belediyesi iflçilerinin ivmesi yükselen direnifli, ‹tfaiye iflçilerinin demokratik haklar›na sahip ç›kma mücadelesi, TEKEL ve dayan›flma eylemleriyle ülkenin dört bir yan›na yay›lan eylemler 2010 y›l›n›n ülkemizde nas›l geçece¤inin de güçlü sinyallerini veriyor.
TEKEL özellefltirildi, fatura iflçiye kesildi 12 bin TEKEL iflçisini Ankara ayaz›nda bekleten sald›r› özellefltirme. Bugüne getiren süreç ise TEKEL Sigara ‹flletmelerinin özellefltirilmesiyle bafllad›. Özellefltirilen TEKEL fabrikalar›nda çal›flan 3 bin 133 iflçiden, 2 bin 749’u Yaprak Tütün ‹flletmeleri’ne gönderildi. Ancak 2008 y›l›nda devlet bu iflletmeleri de bir bir kapatmaya bafllad›. Sadece 6 fabrika kapat›lmad› ancak onlar›n da 2010 y›l› Haziran ay›nda kap›lar›na kilit tak›lmas›n› bekliyor. TEKEL’den Yaprak Tütün ‹flletmelerine gönderilen iflçiler fabrikalar›n kapanacak olmas› nedeniyle 657 say›l› yasan›n 4/C maddesi kapsam›na sokulmak isteniyor. Hiçbir sosyal güvence ve hak olmaks›z›n iflçiler sözleflmeli, di¤er bir ifadeyle “kiral›k” iflçi statüsünde asgari ücretin de alt›nda en fazla 10 ay çal›flt›r›lacaklar. ‹flçilerin direnifline neden olan bu sald›r› sendika, toplu sözleflme, k›dem tazminat› gibi kazan›lm›fl haklarlar›n›n gasp edilmesinin yan› s›ra açl›¤a da terk edilmesi anlam›na geliyor. 2009 y›l›n›n Kas›m-Aral›k ay›nda yaflanan iflçi ve emekçi direniflleri egemenlerin sald›r› yasalar›n› görece zorlanmadan geçirmesine karfl›n, bunlar› uygularken zorlanaca¤›n› göstermesinin ötesinde toplumun tüm kesimlerinin sokaklara taflan öfkesi korkular›n›n as›l nedeni. Kürt halk›n›n bedeli her ne olursa olsun sokaklardaki isyan›, kamu emekçilerinin 25 Kas›m grevi, ard›ndan iflçi s›n›f›n›n yayg›nlaflan eylemleri bugünün ve en önemlisi de yar›n›n hiç de kolay geçmeyece¤ini gösteriyor. Kriz yeni dev dalgalarla varl›¤›n› koruyor; iflsizlik, açl›k ve “sosyal patlama” gerçe¤i de¤ifltirilemiyor. Zira tart›fl›lan 2010 y›l› bütçesi de tablonun de¤iflmeyece¤ini, “felaketin” daha da büyüyece¤ini söylüyor. Aslan pay›n›n haks›z savafla ayr›ld›¤› bütçede d›fl borcun ödenmesi hedefleniyor. Tüm bunlar ise halk›n cebinden geçmifl y›llarda al›nan paran›n daha da art›r›lmas›yla mümkün olacak. Y›la zamlarla merhaba diyen emekçi halk›m›z› do¤algaza, elektri¤e, benzine ve sigaraya yap›lacak yeni zamlar bekliyor. Kriz gerekçesiyle daralan istihdam alanlar›n›n yaratt›¤› iflsizlik bilançosu patlamaya haz›r bir bomba misali sürekli art›yor. ‹flçi ve emekçilerin 2009 y›l›nda yaflad›klar› önümüzdeki y›la ›fl›k tutarken 2010 y›la devredilen direnifllere yenileri eklendi ve yenilerin eklenece¤i bir döneme kaç›n›lmaz olarak giriliyor. TEKEL iflçilerinin ifadesiyle;
“TEKEL iflçisi iflin bafllang›c›. Dalga dalga geliyor. Haziran 15’ten sonra Karayollar›, TEDAfi, fleker fabrikalar›, hepsi ayn› bizim konumumuza düflecek.”
2009 y›l›ndan 2010 y›l›na evrilen direnifller ‹flçi s›n›f›na yönelik kapsaml› sald›r›lar›n hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› ve bunun karfl›s›nda direnifllerin yafland›¤› bir y›l oldu 2009. ATV-Sabah, Sinter Metal, Entes, Tersane, E-Kart, DESA, YÖRSAN, Kent Afi, Esenyurt ve sonuncusu TEKEL iflçilerinin direnifliyle kapand› bu y›l. Yaflanan direnifllere kaynakl›k eden sald›r›lar›n bafl›nda sendikalaflma hakk›n›n gasp› ve ekonomik talepler gelmekte. Bu direnifllerin bir k›sm› gösterilen kararl›l›k sonucu kazan›mla sonuçlan›rken (DESA bir örnek), bir k›sm› devam ediyor (Sinter Metal, Entes, Kent Afi vd.), direnifllerin a¤›rl›k bölümü ise mahkeme süreçlerine havale edilmifl durumda. (ATV-Sabah gibi) Hepsi tek bafl›na incelenmeyi gerektiren bu direnifllerin s›n›rl› düzeydeki ayr›m noktalar›ndan ziyade, bulufltuklar› ortak noktalar üzerinden tart›flmak ve sonuçlar ç›karmak daha faydal› olacakt›r. ‹flçilerin direnifllerini sürdürdükleri ifl kollar› ya da bölgeleri farkl› olsa da yaflad›klar› ayn›. Fabrika önlerinde kurulan çad›rlara hapsedilen bu direnifllerin bir k›sm› fabrika iflgalleriyle bafllam›fl (Gürsafl, Sinter, Brisa buna örnektir), ancak gerek patronun devlet destekli sald›r›s›, gerekse de sendikalar›n tutumundan kaynakl› bu direnifller çad›rlara mahkum edilmifltir. Lokal düzeyde devam eden direnifller kimi zaman birleflse de bu birleflme damgas›n› vuracak bir nitelik kazanmam›fl, dönemsel bir özellikle s›n›rl› kalm›flt›r. Ülkemizde iflçi s›n›f›n›n mücadelesinde esasl› sorunlardan biri olma niteli¤ine sahip olan bu gerçek, kazan›m sa¤lanmas›nda s›n›f›n önündeki en önemli etkenlerden biri. Örne¤in ‹zmir Kent A.fi. iflçilerinin direnifli ve Ankara yürüyüflü iflçiler aç›s›ndan önemli deneyim ve birikimin oluflmas›na neden olmufltur. Ankara yürüyüflü s›ras›nda u¤rad›klar› illerden destek görmüfl olmas›na ra¤men bu destek s›n›rl› bir düzeyde kalm›flt›r. Abdi ‹pekçi Park›’nda faflistlerin sald›r›s›na u¤rayan iflçiler, Ankara bekleyiflinden sonuç olamay›nca ‹zmir’e gönderilmifllerdir. Toplumun di¤er kesimleriyle buluflamayan bu direnifllerde baflar›n›n da ancak bu yolla sa¤lanabilece¤ini iflçiler de yaflad›klar› direnifl deneyimlerinden biliyorlar. 100’lü günleri geride b›rakan Esenyurt Belediyesi iflçileri, “Mücadelemizi kazanmak için direniflimizi Esenyurt halk›n›n gündemine sokmak ve Belediye üzerinde birlikte bas›nç uygulamak zorunday›z” diyorlar.
2010 y›l› da özellefltirme y›l› olacak Devletin geçti¤imiz aylarda aç›klad›¤› Orta Vadeli Program’da öngörülen hedefler do¤rultusunda 2010-2012 döneminde; esnek çal›flma modellerinin yayg›nlaflt›r›laca¤›, yavafllayan özellefltirme politikalar›na yeniden h›z kazand›r›laca¤›, sosyal harcamalarda k›s›tlamaya gidilece¤i ve sa¤l›k alan›n›n tamamen ilaç tekellerine peflkefl çekilece¤i ilan edilmiflti. ’90’l› y›llarla birlikte h›zland›r›lan özellefltirme sald›r›s› devlet taraf›ndan muhalefeti engellemek için parça parça da olsa uy-
gulad›¤› sistemli bir politika olarak hayata geçirilmektedir. Sald›r› iflçi ve köylüleri y›k›m›n efli¤ine getirirken, ülke zenginliklerinin emperyalistlere peflkefl çekilmesi, üretim alanlar›n›n yok edilerek ba¤›ml›l›¤›n art›r›lmas› ve milyonlarca insan›n aç ve iflsiz kalmas›na neden oluyor. Uzun bir süredir gündemde olan fleker fabrikalar›n›n sat›fl› Ar›nç’a suikast tart›flmalar›n›n yo¤unlaflt›¤› günlerde sessiz sedas›z gerçeklefltirildi. Türkiye fleker fabrikalar›na ait Kastamonu, K›rflehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarflamba fleker fabrikalar› özellefltirildi. Malatya, Erzincan, Elaz›¤ ve Elbistan fleker fabrikalar›n›n sat›fl› ile ilgili aç›lan ihaleye son teklif de 21 Ocak 2010 tarihinde al›nacak. Özellefltirme idaresi Baflkanl›¤› (Ö‹B) taraf›ndan flekerin özellefltirilmesiyle ilgili yap›lan aç›klamada: “Türkiye’nin Japonya’dan sonra flekerde en pahal› ikinci ülke oldu¤u, Türkfleker’in bir an önce özellefltirilmesi ve Türkiye’deki fleker fabrika say›s›n›n 12’ye düflürülerek fleker ithalinin serbest b›rak›lmas› gerekti¤i” yönündeki ifade özellefltirmenin ana mant›¤›n› ifade ediyor. Yani bu iflletmelerdeki maliyetler gerekçe gösterilerek
özellefltiriliyor, böylece devletin s›rt›ndaki yük hafifletilmifl oluyor. fiekerin özellefltirilmesi ülkemizde geçim kayna¤› fleker pancar› olan üreticinin sonu anlam›na geliyor. 1998 y›l›nda bafllat›lan kotal› pancar ve fleker üretimi özellefltirmeyle birlikte daha yo¤unlaflt›r›lacak. fieker-‹fl Sendikas› fabrikalar›n sat›fl›ndan sonra yapt›¤› aç›klamada: “Türkfleker’e ait dört fabrikan›n sat›lmas› durumunda kamu sektörü y›lda 145 milyon dolarl›k kârdan mahrum olacakt›r. Sat›lamayan fabrikalar›n gerçek d›fl› gerekçelerle kapat›lmas›, kurulu yat›r›m de¤eri yaklafl›k 3 milyar dolar civar›nda olan kamu varl›¤›n›n da yok edilmesi anlam›na gelecektir. Böylesi bir uygulama sonucunda, baflta do¤u bölgeleri olmak üzere birçok yörede 400 binin üzerinde çiftçinin pancar tar›m›ndan d›fllanaca¤›; fleker üretiminde 700 bin ton, istihdamda ise 15 bin kiflilik bir daralma yaflanaca¤›” ifade ediliyor. Yani 2010 y›l› Haziran ay›nda fleker fabrikalar›nda çal›flan 15 bin iflçi de TEKEL iflçileriyle ayn› “kaderi” paylaflacak. Onlar da Özel ‹stihdam Bürolar›nda 4/C kapsam›na al›narak “kiral›k iflçi” statüsüne sahip olacaklar. 2010 y›l› özellefltirme listesi flekerle bitmiyor, s›rada TEDAfi var. Özellefltirme için ihaleler aç›lm›fl ancak henüz sonuçland›r›lamam›flt›r. TEDAfi için öngörülen süre ise en geç 2010’un sonu. Di¤er taraftan mahkeme onay› ve sözleflme bekleyen özellefl-
tirme alanlar›ndan bir di¤eri de ‹zmir, Derince, Band›rma, Samsun limanlar›. Tüprafl, Seka, Telekom, TEKEL, TEDAfi, fieker ve limanlar. Kimisi özellefltirildi, kimisi s›ras›n› bekliyor. Ülkenin tüm bu zenginlikleri tek tek sat›l›rken; iflçiler devlete “satacak bir fley b›rakmad›n›z?” diye sesleniyorlar.
Sendikal bürokrasi ve yol ayr›m› ‹flçi s›n›f› ve emekçiler böylesine ciddi sald›r›larla karfl› karfl›yayken, mücadele trendi yükselirken üzerinden atlan›lmamas› gereken önemli bir nokta da sendikalar. Son örnek olmas› bak›m›ndan TEKEL somutunda Türk-‹fl’in tutumuyla bafllayal›m. Birincisi flunu vurgulamak gerekir ki iflçiler Ankara’ya Türk-‹fl’in öncülü¤ünde gelmediler. ‹flbirlikçi, sar› sendikan›n iradesine ra¤men bu eylemin karar›n› alm›fl ve gerçeklefltirmifllerdir. Kald› ki TEKEL iflçileri özellefltirme sürecinin bafl›ndan itibaren yaflad›klar›yla sendikalar›n›n nas›l bir anlay›fla sahip oldu¤unu ve devletle iliflkisini biliyorlar. Bu yüzden “M. Kumlu devletle anlaflarak fabrikalar› satt›” diyorlar. Bir de “‹flin asl› ne biliyor musunuz? Erdo¤an hükümeti önlerinde, kendilerinden ba¤›ms›z ayakta duran bir güç istemiyor. fiu an bizim buradaki meselemiz de o. Yukar›da büyükler savafl›yor, olan bize oluyor. Mustafa Kumlu Tes‹fl’ten geldi. Herkes bilir ki, AK Parti Tes-‹fl’te kuruldu, yani Mustafa Kumlu bunlar›n kankas›. Burada Kumlu’yla gitmeyece¤ini herkes görüyor”. Bu belirleme TEKEL iflçisinin yaflad›klar›ndan ç›kard›¤› sonuç. Bu belirlemeyle birlikte Türk-‹fl’e genel grev ça¤r›s›nda bulunuyor, direnifl sürecine di¤er emekçi kesimlerin de kat›lmas› gerekti¤i ifade ediliyor. TEKEL iflçilerinin direnifllerinin 9. gününde Baflkanlar Kurulu toplant›s›n› gerçeklefltiren Türk-‹fl dört hafta her Cuma günü birer saat art›r›larak ifl b›rakma karar› ald›. ‹lk eylem 25 Aral›k Cuma günü gerçeklefltirildi. Zonguldak maden iflçilerinden, ülkenin dört bir yan›nda bir dizi iflkolunda iflçiler dayan›flma eylemi gerçeklefltirdi. D‹SK ve KESK sembolik destekle s›n›rl› kald›. Eylemdeki iflçiler hem TEKEL iflçileri hem de kendi gelecekleri için soka¤a ç›kt›. Hepsi biliyor ki bugün TEKEL yar›n kendileri… Dün bu ihtimal iflçiler aç›s›ndan çok uzakt› belki ama bugün böyle de¤il. fieker, liman, TEDAfi iflçileri Ankara Güven Park’ta kendi geleceklerini görüyorlar. Ciddi sald›r›lar›n uyguland›¤› bu kriz koflullar›nda en son Baflkanlar Kurulu toplant›s›n› Nisan ay›nda yapan Türk-‹fl, TEKEL iflçilerinin zorlamas›yla yeni bir toplant› yapmak zorunda kalm›flt›r. 24 Aral›k toplant› sonuçlar›na göre de bundan sonra haftal›k toplant›larla durum de¤erlendirmesi yapacak. Sald›r› yasalar› devlet taraf›ndan onaylan›p, uygulamaya sokulurken üç maymunlar› oynayan sendikalar gelinen noktada ifl-
çilerin zorlamas›yla belli kararlar al›yorlar. ‹flçilerin Türk-‹fl genel merkezinin önünde “Genel grev, genel direnifl”, “Türk-‹fl salla hükümet düflecek” slogan› att›¤› noktada eylem karar› almad›¤› takdirde nas›l bir sonuçla karfl›laflaca¤›n› çok iyi biliyor. Türk-‹fl bu süreçle birlikte ciddi bir “s›nav” veriyor. Al›nan eylem karar›nda sürecin 1 aya yay›lmas›, tam gün ifl durdurma yerine her hafta birer saat art›r›larak ifl b›rakma karar›n›n al›nmas› TEKEL iflçisiyle birlikte ivmesi yükselen süreci pasifize etme ve etki gücünü k›rma hedefine yöneliyor. Bekleme süreci ve zamana yay›lmas› iflçinin bugün için kararl› olan iradesini k›rma tehlikesine sahip oldu¤u önceki direnifl örneklerinden sabittir. Genel grev gibi bir mücadele silah›n› bugün sadece Türk-‹fl de¤il, hiçbir sendika konfederasyonu uygulayabilecek bir niteli¤e sahip de¤ildir. Dün oldu¤u gibi bugün de kendilerine biçilen misyon gere¤i “s›n›flar› uzlaflt›rmak” devlet politikalar›na paralel ad›mlar atmak görevlerini yerine getiriyorlar. Bu niteliklerine ra¤men devlet sendikalar› önemli oranda tasfiye etme planlar› içinde. 17 Ocak 2010’da yürürlü¤e girecek olan yeni yasayla ülkemizde say›lar› 3 milyon 230 bin olarak ifade edilen sendikal› iflçi say›s› 750 bine inecek. Bu yasan›n di¤er bir anlam› da sendikalar›n toplu sözleflme yetkilerinin düflmesi ve bir dizi sendikan›n kap›s›na kilit vurulmas›. Mevcut sendikalar›n gerçekli¤i devleti rahats›z eden bir konumda olmasa da bu sald›r›yla en geri örgütlülüklere bile tahammülünün olmad›¤›n› çok net göstermektedir. Sald›r›lar›n merkezinde sendikas›zlaflt›rman›n olmas› bu anlam›yla bir tesadüf de¤il, patronlar ve devletin kendilerine karfl› esas tehlikenin tespit edilmesi anlam›na gelmektedir. ‹flçi s›n›f› ve kamu emekçileri aras›nda bugün itibar›yla sar›-sendikal konfederasyonlar›n “hangisi daha az” sar› tart›flmas› anlam›na gelen ayr›m belirleme tart›flmalar›n› bir kenara koymak gerekir. Zira bu sendikalar sahip olduklar› bu gerçekli¤e ra¤men iflçi ve emekçileri bünyelerinde toplayan örgütlülüklerdir. Bu nedenle politikam›z bunlara s›rt çevirmek de¤il, aksine iflçi ve emekçilere bu gerçekleri anlatabilmek için içlerinde olmak olmal›d›r. Direnifl iflçi s›n›f›na çok fley ö¤retiyor, bilinçlendiriyor. En temel demokratik hakk›n kazan›m› için bedelin ne oldu¤unu görüyor. Türk, Kürt, Laz hepsi ekmek kavgas› zaman› ortaklafl›yor, birlefliyor. Ancak bunlar›n hiçbiri var olan› de¤ifltirmeye yetmiyor. MHP ve CHP’nin kap›lar›n› çalan TEKEL iflçisi, An›tkabir’i ziyaret ediyor. Bu gerçe¤i ne yad›rgayaca¤›z ne de tepkiyle karfl›layaca¤›z. Çünkü TEKEL iflçisi somutunda yans›yan bu görüntü ülkemiz iflçi s›n›f›n›n a¤›rl›kta oluflturdu¤u profil. S›n›f bilinçli iflçinin rolü de tam da burada a盤a ç›k›yor. Onlar›n yaflam ve direniflte edindikleri s›n›rl› bilinci, do¤ru rotaya oturtmak ve hedefini netlefltirmek. S›n›f mücadelesi aç›s›ndan s›cak ve çetin bir y›l bekliyor bizi. Kabaran dalgay› yakalayamamak, gerisinde kalmak gibi bir alternatifimiz yok. ‹flçi s›n›f›n›n sar›-sendikal iradeyi kimi yerde aflarak, kimi yerde tabi kalarak yürüttü¤ü mücadelenin do¤ru bir rotaya oturabilmesi ancak militan sendikal anlay›flla mümkün olacakt›r. Program›n› oluflturmufl, hedeflerini iflçi s›n›f›n›n geliflen ve geliflecek olan mücadelesinin içinde yer alarak, ona önderlik ederek ete-kemi¤e büründürecektir…
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
Çeflitli tart›flmalar, e¤itimler üzerinden yürütülen kitle faaliyetimizin de¤erlendirilmesiyle somutlaflt›rmaya çal›flt›¤›m›z kitle politikam›z elbette ki belli yetersizlikleri ba¤r›nda tafl›maktad›r. Kuflkusuz ki ad›mlar›m›z büyüdükçe, h›zland›kça daha somut politikalar belirleyecek, daha somut politikalar belirledikçe ad›mlar›m›z› büyütece¤iz. “Kitlelerden kitlelere” fliar› tam da bu noktada yaflam bulacakt›r. Önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizde bir genifllemeyi hedeflemekle beraber var olan yerlerde yo¤unlaflmay› temel almal›y›z. Yo¤unlaflmadan geniflleyen bir kitle faaliyeti hâkimiyetsizli¤i getirece¤i gibi, örgütleme konusundaki ad›mlar›m›z› zay›flatacakt›r. Yo¤unlaflmadan anlamam›z gereken ne olmal›d›r, geniflletti¤imiz alanlarda öncelikle neler yapaca¤›z? Bunlara verece¤imiz yan›tlar önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizin politik-örgütsel çerçevesini çizecektir.
Ajitasyon Propaganda faaliyetimizin ele al›n›fl› ve örgütlenmesi A/P faaliyeti kitlelerin duygu ve düflünce dünyalar›na etki etme yani bilinç tafl›mada öncelikli arac›m›zd›r. Politik seviyemizle do¤ru orant›l› olarak geliflecek olan A/P çal›flmalar›m›z kitlelerin içine girdikçe, onlar› tan›d›kça daha da somutlaflacakt›r. Ve kitlelerin örgütlenmesini hedefleyen bu çal›flma kesinlikle kendi içinde örgütlemeyi gerektirmektedir. Savafl›m›z›n politik niteli¤ini, her bir yoldafl›n sadece savaflç› de¤il politik birer savaflç› oldu¤u gerçekli¤ini unutmamas›yla gelifltirebiliriz. Yani her yoldafl iyi birer ajitatör-propagandac› olmay› önüne görev olarak koymal›d›r. Yoldafllara düflen görev bu iken örgütümüz bununla yetinmeyip bu konuda daha k›sa zamanda yetkinleflecek yoldafllar› öne ç›kartmal› ve e¤itmelidir. Köylerde yapaca¤›m›z A/P bir haz›rl›¤›, bir iç örgütlemeyi gerektirmektedir. Bu konuda düflülecek bir kendili¤indencilik kaç›n›lmaz olarak A/P’mizin niteli¤ini düflürecek, amac›n› siliklefltirecektir. A/P gündemleri faaliyet öncesi genel bileflen içinde mutlaka tart›fl›lmal› ve görevlendirme yap›lmal›d›r. Genel geçer söylemlerin etkisinin hele ki Dersim kitlesi üzerindeki etkisizli¤i düflünüldü¤ünde, daha somut canl› bir A/P kendini dayatmaktad›r. Bu da gündemin iyi takip edilmesi, köylülerin çeliflkilerini çözümlemesi, sorunlar›na hakimiyetle olacak bir fleydir. Kalabal›¤a yap›lan A/P’nin etkisi kitlede daha güçlü olacakken, A/P yapan yoldafl›n hitabetine de güç katacakt›r. Yani A/P çal›flmalar›m›zda toplant›lar esas olacakt›r. Bu konuda bafllarda yaflanacak tutukluk bizleri korkutmamal›d›r, çünkü bu
Köylü kitleleri içindeki faaliyetimiz… geçici bir durumdur. Yapt›¤›m›z her A/P bir öncekinden daha nitelikli olacakt›r. Tabi bu da kendili¤inden de¤il, her faaliyet sonras› A/P çal›flmam›z art›lar› eksileriyle de¤erlendirilip sonuçlar ç›kar›ld›¤›nda olacakt›r. A/P çal›flmalar›m›z kitlelerin örgütlenmesi için ideolojimizin, politikam›z›n dile gelme eylemi olarak alg›lanmas› gerekirken bu çal›flmalar›m›zda bildiri, broflür ve yay›nlar›m›z›n etkisi de tart›fl›lmazd›r. Bu anlay›flla bu iki araç kesinlikle karfl› karfl›ya getirilmemeli ve ikisi de birbirini destekleyecek biçimde kullan›lmal›d›r. Bu konuda ek olarak belirtmek gerekir ki gerek kitlede gerekse örgütümüzde pratik tutumla devam etmeyen-ettirilmeyen A/P çal›flmas› kesinlikle arac›n amaçlaflmas›na hizmet edecektir. Bir A/P’nin örgütlenmeye hizmet etmesi de tam da burada anlam bulacakt›r. A/P’si yap›lan her konuya iliflkin pratik bir tutum belirlemeli, hedefledi¤imiz kitlenin tutum almas›n› sa¤lamal›y›z.
Köylülerden/kitlelerden gelen sorunlara müdahale anlay›fl›m›z, çözme yöntemlerimiz ve onlar› örgütlemede vazgeçilmez ad›mlar›m›z Öncelikle flunu bilince ç›karmal›y›z ki kitlelerin hiçbir sorunu yoktur ki sistemden ba¤›ms›z olsun. Bu bilinçle onlardan örgütümüze tafl›nan her sorun do¤ru ele al›nd›¤›nda onlar›n örgütlenmesine savafla kat›lmas›na hizmet edecektir. Bunun için önce sorunlar›n s›n›fsaltoplumsal analizini do¤ru yapmak gerekmektedir. Sorunlar› tek tek bireylerin sorunu olarak görmek uzlaflabilen çeliflkileri uzlaflmaz hale getirmeyi yani çözememeyi getirecektir. Çözülemeyen, do¤ru bir yaklafl›m sergilenemeyen her sorun örgütümüze karfl› güvensizliklerini do¤uracak nihayetinde onlar› örgütleyemeyiflin nedenleri olacakt›r. Kitlelerin ekonomik sorunlar›n› çözmeye kalkmak devrim mücadelesini anlams›zlaflt›rmak olacakt›r. Örne¤in üretememe, ürettiklerinin karfl›l›¤›n› alamama sorunlar› sömürü düzeninin varl›¤›yla ilgilidir ve devrimle çözülecek sorunlard›r. Ancak bu kesinlikle sorunlar›n çözümünün devrime havale edilmesi
anlam›na gelmemelidir. Bu noktada onlar›n ekonomik sorunlar›n›n çözümü için demokratik örgütlenme araçlar›n› zorlamak, yönlendirmek onlar› devrim mücadelesine kanalize etmenin ön kofluludur. Keza ekonomik-demokratik örgütlenmeler kitlede hak alma bilincini gelifltirece¤i gibi k›s›tl› da olsa belli haklar›n al›nmas›n› getirecektir. Burada unutulmamas› gereken ekonomik-demokratik örgütlenmelerin amaç de¤il devrim mücadelesinde araç oldu¤udur. Mevcut tabloda bu bilincin ülkede köylü kitlesinde daha zay›f oldu¤u gerçe¤i, onlar›n ekonomik demokratik öz örgütlülükleri olan kooperatifler, köylü sendikalar›nda örgütlenmeleri için uzun ve özverili bir çal›flmay› gerektirmektedir. Bu günden yar›na kurulamayacak olan bu örgütlülükler bir haz›rl›k sürecini gerektirmektedir. Bu haz›rl›¤› küçük sorunlar üzerinden birlik olmalar›n› sa¤lama, dayan›flma duygular›n› güçlendirme perspektifi ile ilkel örgütlenmeleri ad›m ad›m büyüterek yapmal›y›z. Köylülerin kendi aralar›ndaki sosyal sorunlar yine bu temeldeki çal›flmalar›n zeminini güçlendirmeye hizmet edecektir. K›sa vadenin gündemi olan bu meseleyi daha da somutlaflt›racak olursak;
2010 y›l› bütçesinde görülece¤i üzere bizle olan “problemleri” bitmedi. Sosyal adaletsizlik üzerine kurulu bir sömürü rejimi ancak faflizmle mümkün olabilirdi. Çünkü sömürdükleri bizleri rahat b›rakmamak onlar›n as›l ifli. S›rt›m›zda tafl›d›¤›m›z bu asalaklar ordusunun yaflayabilmesine seyirci kald›¤›m›z müddetçe gelecekte bizi pek hay›rl› geliflmelerin beklemedi¤i de kesin. Vergide biz, üreten biz, yaratan biz, bu asalaklar› s›rt›m›zda tafl›yan yine biz! Özellikle 2009 y›l›nda istihdam yaratmayan ve her geçen gün giderek daralan bir ekonomi, iflsizli¤in rekor düzeylerde seyrine devam etmesi, temel g›da ve tüketim harcamalar›na gelen fahifl zamlar 2010 y›l›nda karfl›laflaca¤›m›z temel sorunlar olarak gözüküyor. 2010 y›l›nda yap›lmas› planlanm›fl biçime bak›ld›¤›nda tamam›yla egemen s›n›flar›n ç›karlar›n› gözetti¤ini söylemek zorunday›z. Bütçeyi gelirleriyle, onlardan kesilen vergilerle emekçiler s›rtlarken bütçenin belirlenmesinde onlara söz yok! Anti-demokratik uygulamalara bir benzer örnek de bütçenin belirlenmesinde göze çarp›yor. Asgari ücretin belirlenmesinden tutal›m, emekçileri ve onlar›n sosyal yaflamlar›n› do¤rudan etkileyen pek
amac›m›z de¤il onlar› örgütlemede arac›m›zd›r. Gelen sorunlara dair bir ayr›flt›rmaya girerken önceli¤imiz karfl›l›kl› iki kifliyi, iki aileyi de¤il tüm köyü ilgilendiren sorunlar olmal›d›r. Örne¤in bir su sorunu, yol sorunu gibi. Di¤er sorunlarda yani iki kifli, iki aile aras›ndaki sorunlar› ve çözümü tüm köylüye mal etme anlay›fl› ile hareket etmeliyiz. Gelen her soruna dair hiçbir yorum yapmadan önce genifl bir bilgilenmeye gitmek zorunludur. Bunu yeterince yapmad›¤›m›zda ne türlü yan›lg›lar yaflad›¤›m›z ve çözümü sürece yayd›¤›m›z pratikte yak›c› örnekleriyle karfl›m›zda durmaktad›r. Genifl bilgi toplamal› ve bir ay›klama yapmal›y›z. En k›sa zamanda en genifl bilgilenmeye ulaflt›ktan sonra mutlaka bir toplant›, toplant›da birer temsilci örgütlemeliyiz. Toplant›larda bizlerden çok köylülerin konuflturulmas›n› hedeflemeliyiz. Bu onlar› daha yak›ndan tan›mam›za olanak sunacak, daha ileri olanlar› tespit etmemizi sa¤layacakt›r. Köylülerin üretim faaliyetlerindeki hastal›kyafll›l›k durumundan do¤an sorunlar›, bar›nma, yoksulluk gibi sorunlar› için dayan›flma birlikleri örgütlemeliyiz. Kitleler, aralar›ndaki birçok çeliflkiye ra¤men, hastal›k, ölüm, dü¤ün vb. konularda bir araya gelmektedir. Bu bir araya gelifller tekil duyarl›l›ktan grup duyarl›l›¤›na dönüfltürülmelidir. Demokratik devrimin kitleler içinde maddi bir karfl›l›¤a dönmesi ad›m ad›m böyle örülecektir.
‹nceleme-araflt›rmada hedef ve yöntemler
Efller, komflular aras› kavgalar, arazi, su vb. üzerinden gelen sorunlara müdahale ederken kesinlikle bir ayr›flmaya gitmeliyiz. Bunu yapmad›¤›m›z oranda dört bir yana yumruk sallama prati¤ine düflebilece¤imiz unutulmamal›d›r. Keza amac›m›z küçük ad›mlarla bir kültür yaratmak, bir örgütlenme yaratmak ve bu gibi sorunlar› kendilerinin çözmesini sa¤lamakt›r. Yine vurgu yapal›m elbette bu tarz sorunlar› çözme kayg›s› tafl›r›z ancak bu
2009’da fiahit Olduk… ‹flçi düflmanl›¤›n›n, emek düflmanl›¤›n›n ayyuka ç›kt›¤› bir y›l oldu 2009. Emekçilere sald›r›n›n durmad›¤›, egemenlerin halk›n en küçük talebine tahammül edemedi¤i bir y›ld› 2009. Faflizm taraf›ndan hiç bu y›lda oldu¤u kadar afla¤›lanmam›flt›k. Hiç bu kadar hakarete ve tecavüze u¤ramam›flt›k. Hiç bu kadar çaresizli¤e ve umutsuzlu¤a hapsedilmemifltik. Yaflama dair olana, küçük de olsa umutlar›m›za, sevinçlerimize tahammülleri hiç mi hiç yoktu onlar›n. Soruyoruz; en eflitsiz, en adaletsiz, en insanl›k d›fl› geliflmeler bu y›l bu ülkede yaflanmad› da nerede yafland›? Evet, 2009 y›l›n› geride b›rak›rken halk›m›z› önemli derecede etkileyen pek çok olumsuz geliflmeye de tan›kl›k ettik. Bu süreçte en ciddi sorunlar›n bafl›nda yoksullaflma ve akabinde iflsizlik gibi yak›c› sorunlar gelirken krizin her geçen gün daha da derinleflti¤ine ve bunal›ma yol açt›¤›na flahit olduk. Görünürde egemenlerin hiçbir fley olmam›flças›na davranmaya devam etmelerine, tak›nd›klar› tehditkar tutumlar›ndan vazgeçmemelerine ra¤men ülkemizde pek çok iflçi direnifli yafland›. 2009 y›l› özellikle ekonomik gidiflat›n giderek kötüleflmeye bafllad›¤› ve bu gidiflat›n sorumlular›n›n krizin yükünü halka ç›kard›¤› bir y›l olarak bitti ancak; krizin as›l sorumlular›n›n
8-21 Ocak 2010
çok geliflmede oldu¤u gibi emekçilere söz hakk› tan›nm›yor. Çal›flma hayat›n› ilgilendiren pek çok geliflmede, iflçi kesimlerinin görüflleri dikkate al›nm›yor. ‹flte böyle bir atmosferde 2010 y›l› bütçesini haz›rlayanlar›n hangi ç›karlar› gözeterek bir planlama yapt›klar› da gayet anlafl›l›r.
Zam! Zam! Zam! 2010 y›l› bütçesi toplumun temel ihtiyaç ve talepleri görmezden gelinerek haz›rland›. 2010 büyüme hedefi yüzde 3,5 iken bütçe gelirlerinde yüzde 18 art›fl beklenmesinden ç›kar›lacak sonuç sofraya gelen ekme¤in biraz daha küçülece¤inden baflka bir anlam ifade etmiyor. 2010 bütçe giderlerinde yüzde 7,6, gelirlerinde ise yüzde 18,2 oran›nda art›fl gözükmektedir. Bu art›fllar zamlar yoluyla halka fatura edilecektir. 2010 y›l› bütçesinde KDV art›fl oran› yüzde 19, ÖTV’de art›fl oran› ise yüzde 31,6 olarak gözükmektedir. Makine Mühendisleri Odas›’n›n bütçeye iliflkin kamuoyuna aktard›¤› görüfle göre ÖTV, KDV art›fllar› 2011’de 99,8 milyara, 2012’de 108 milyar TL’ye ç›karak sürecek ve önümüzdeki 3 y›l boyunca petrol ve do¤algaz ürünleri, motorlu tafl›t araçlar›, alkollü içkiler, tütün mamulleri, kolal› gazozlar, dayan›kl› tüketim mallar› ve
‹nceleme ve araflt›rma konular›m›z kendi içinde bir s›n›fland›rmay› gerektirmektedir. Düflman›n, kitlenin, arazinin durumu kendi içinde inceleme ve araflt›rmay› gerektirmektedir. Konumuz gere¤i kitlelere dönük bir çal›flman›n esaslar›n› ortaya koymaya çal›flaca¤›z ancak genel mant›¤›m›z kesinlikle farkl›laflmamal›d›r. Do¤ru politika, do¤ru pratik, do¤ru karar do¤ru bilgilerin içinden ç›kar. Kitle faaliyetimiz aç›s›ndan politikam›z›n somutlaflmas›, prati¤imizin büyütülmesi sorunlar›n› tart›flt›¤›m›z yerde önce bilgilenmemizin yetersizli¤ine bakmal›y›z. Bu gerçekli¤i kabul etmemize karfl›n bilgisizli¤imizi bilgiye, hâkimiyetsizli¤imizi hâkimiyete çevirecek olan inceleme ve araflt›rma
di¤er mallar, banka ve sigorta muameleleri, flans oyunlar› ve özel iletiflim vergisinde sürekli zam yoluyla art›fl sa¤lanacakt›r. Bu da, önümüzdeki y›llar›n bütçelerinin de hangi do¤rultuda yönelece¤i üzerine temel bir göstergedir. 2010 y›l›nda sadece petrol ve do¤algaz ürünlerine yüzde 26,2; tütün mamullerine ise yüzde 41,5’tir. Ülke ekonomisinde gelirlerin büyük bir ço¤unlu¤unu yüzde 85’lik bir oranla emekçiler omuzlarken bu yüzde 85’lik kesimin e¤itim, sa¤l›k gibi ihtiyaçlar› gözetilmemektedir. Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ayr›lan pay yüzde 9,8, Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ayr›lan pay yüzde 4,8 ile yerinde saymaktad›r. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’na ayr›lan pay›n 2,6 milyar TL olarak belirlenmesi ise zihniyeti göstermektedir. 2009 y›l›nda 13 milyon çal›flandan al›nan gelir vergisinde yüzde 10 art›fl gerçeklefltirilmifl ve 2010 y›l›nda 42,9 milyar TL gelir vergisi hedeflenmifltir.
Emperyalizm Bütçeden Memnun Görüldü¤ü gibi emekçiler gelirlerde önemli bir pay üstlenmekte ancak emekçiler bu bütçede söz hakk›na sahip de¤ildir. En ufak bir hak talebinin söz konusu iflçi ve emekçiler olunca nas›l bir nefretle karfl›land›¤›na ise defalarca tan›kl›k ettik. Bu bütçeye göre 2010 y›l›nda ne mevcut iflsizlik çözülebilecek, ne sa¤l›k hizmetleri geniflleyebilecektir. 2010 y›l›, zamlar›n pervas›z-
çal›flmalar›n› ele al›fl›m›zda bir yüzeysellik, yöntemsizlik, kendili¤indencilik vard›r. Önce bunun baflta belirtti¤imiz üzere bir ihtiyaç oldu¤unu bilince ç›karmam›z gerekmektedir. Yöntemleri bunun üzerinden gelifltirece¤iz. Bu görevin yerine getirilifl süreci bile bahsetti¤imiz bilincin geliflmesine hizmet edece¤i gibi bu çal›flman›n amaçlar›na ad›m ad›m ulaflmam›z› sa¤layacakt›r.
Peki, nas›l ele alaca¤›z bu çal›flmay›? Öncelikle k›sa zamanda kapsaml› sonuçlar, sosyo-ekonomik yap› tahlillerine girmek hedeflenmemeli. Bu kesinlikle gerekli olup bu çal›flmalar›n niceli¤i-niteli¤iyle daha do¤u yap›labilecek bir çal›flmad›r. Ancak bizim yapaca¤›m›z hem bu çal›flmay› parçalardan beslemek hem de kitle faaliyetimizin çeliflkilerini çözümlemek, parçadaki politikalar›n› somutlaflt›rmakt›r. Bu inceleme ve araflt›rma çal›flmalar›ndaki ad›m›m›z analiz yapma olarak tan›mlanabilir. Sentez çal›flmalar›n›n olmazsa olmaz ön koflulu olan analiz… Mevcut bilgilerimizde ciddi bir yüzeyselli¤in, tek yanl›l›¤›n oldu¤u ve bu bilgilerin kesinlikle bir ay›klanmaya ihtiyac› oldu¤u unutulmamal›d›r. S›f›r bilgiye sahipmiflçesine hareket ederek her ayr›nt›y› önemsemeliyiz. Tek tek evlere, tek tek köylere dair bilgilere ulaflarak parçadan bütüne do¤ru bilgilenmeyi esas almal›y›z. Tüm köyleri birden incelemeye kalkmak henüz bir tarz yakalamad›¤›m›z için zor olacakt›r. Önümüzdeki dönem bu çal›flma daha ciddi ele al›nmal› özellikle ekonomik yaflam koflullar› daha bir dikkatle incelenmeli, sosyal sorunlar› bir kenara itilmemelidir. Bilgilerimizin esas kayna¤› kitleler olmal›d›r. Tek tek bireylerden al›nacak bilgilerle s›n›rlanmak ciddi bir yan›lg› olacakt›r. Yapaca¤›m›z toplant›larda köylüleri konuflturma, onlar›n inisiyatifini a盤a ç›karaca¤› gibi bilgilerinin bize ak›fl gücünü art›racakt›r. Burada köylülerden gelen bilgilerin de alg›sal bilgiler olaca¤›n›, birbirleriyle ilgili bilgilerin onlar›n geri duygu ve düflüncelerinden beslenebilece¤ini hesaba kat›lmal›y›z. Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n azg›nca süren bask› ve sömürüleri karfl›s›nda mücadelesini yaln›zca kendi varl›k yokluk derekesine indirenler devrimin gerçek sahibi olamazlar. Ülkemiz co¤rafyas›n›n demokratik halk devrimi, Proletarya Partisi önderli¤inde geliflip güçlenecek halk ordusunun namlular›yla kurulacakt›r. ‹flte bu hedef bu günden ataca¤›m›z ad›mlar›n h›z›yla, niteli¤iyle yak›nlaflacakt›r. Öyle ise vaktimiz yok! Dünden daha çok, dünden daha h›zl›, dünden daha nitelikli çal›flmalarla yüzümüzü kitlelere, namlumuzu düflmana çevirmeliyiz! (Dersim’den bir Partizan)
ca uygulanaca¤› bir y›l olacakt›r. 2010 y›l› bütçesi krizin bütün yükünü tamam›yla halka yükleyen bir bütçedir. Bu bütçe ile büyük sermayedarlar korunmufl, halk›m›z ise flimdiden daha da yoksullaflt›r›lm›flt›r. 2010 bütçesi halk›n gereksinimleri olan sa¤l›k, e¤itim, iflsizlikle mücadelede için ayr›lmam›fl, egemen s›n›flar›n d›fl borç ve faizleri için kullan›lmas›n› hedeflemifltir. Bütçenin en büyük gideri son y›llar›n afl›r› borçlanmas›ndan kaynaklanan ve 58,8 milyar TL ile bütçenin yüzde 27,67’sine denk düflen faiz ödemesidir. Görüldü¤ü gibi bu bütçeden emperyalistler oldukça memnun kalm›fllard›r. Krizin yükünü bizim de içinde oldu¤umuz yar›-sömürge ülkelere yükleyen emperyalist devletler bat›rd›klar› tüm paralar› böylece geri kazanabilecekken ülkemizin sad›k uflaklar› arac›l›¤› ile
halk›m›z›n kan›n› emmeye devam edeceklerini ilan etmifllerdir.
“T›k›r t›k›r” iflleyen zulmün çarklar›! Faflizmin 2010 y›l› resminde ne yaz›k ki emekçilere günefl vurmuyor. Her türlü hukuksuzluk, iflten atma, ayr›mc›l›k, adaletsizlik emekçiler için reva görülüyor. Ve iflte bu zulmün çarklar› “t›k›r t›k›r” ifllemeye devam ediyor. Biz bu halk düflman› bütçeyi onaylam›yoruz! Patronlar›n ekme¤ine ya¤ süren bu bütçeyi onaylam›yoruz! Faflizmin 2010 y›l› umutlar›n› kabusa çevirmek için birlik ve dayan›flmadan, örgütlenmekten baflka bir ç›kar yol gözükmüyor. Yeter ki faflizmin insan yiyen çarklar›na, “t›k›r t›k›r” iflleyen düzenine sessiz kalmayal›m. 2010 y›l›n›n güneflli resmini biz yapal›m!
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
8-21 Ocak 2010
“Elimizin hamuruyla de¤il; aln›m›z›n teriyle direniyoruz.” kad›nlar tüm TEKEL iflçilerinin ve kamuoyunun da dilinde dolafl›yor. Hepimizin dilinde olan TEKEL’deki kad›n iflçilerin bu duruflu hepimiz için bir deneyim oluflturuyor. Kendili¤inden yak›lan bu direnifl ateflini yaymak, büyütmek iflçilerin emekçilerin, gençli¤in mücadelesinde, kad›nlar›n önemini daha iyi görmek zorunday›z. Emekçi kad›nlar›n örgütlenmesinin ve bu ba¤lam-
‹T‹F 2. Kad›nlar Kurultay› Zürich’te gerçeklefltirildi 20 Aral›k tarihinde ‹T‹F 2. Kad›nlar Kurultay› gerçekleflti. ‹lk söz alan ‹T‹F Yeni Kad›n Komite Baflkan› aç›l›fl konuflmas›n› yapt›. Siyasi perspektif yaz›s›n›n de¤erlendirilmesinde kad›n delegeler taraf›ndan görüfller bildirildikten sonra Faaliyet Raporu tart›fl›ld›. Her iki raporun delegeler taraf›ndan onaylanmas›n›n ard›ndan Yeni Kad›n Temsilcisi seçildi ve Merkezi Kongreye delege seçimine geçildi. Kurultay, divan›n kapan›fl konuflmas›n›n ard›ndan sonland›r›ld›. Arnhem Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i’nde de “Göçmen kad›nlar›n psikolojik sorunlar› ve çözüm yollar›” konulu e¤itim çal›flmas› bafllat›ld›. (AT‹K Haber Merkezi)
TEKEL ‹flçilerine Destek Ziyareti
Avrupa 9. Kad›nlar Kurultay›; Kad›n eme¤i, krizin kad›n eme¤ine yans›malar› ve görevlerimizi tart›flmak için 9. Kurultay›m›zda buluflal›m! AT‹K Kad›nlar Komisyonu olarak 9. Kurultay›m›zda, krizin özellikle emekçi kad›nlara yans›malar›n› ve görevlerimizi irdelemeye çal›flaca¤›z. Kurultay›m›zda siz dostlar›m›z› yan›m›zda görmek, görüfllerinizden ö¤renmek yüre¤imize coflku, sesimize ses, gücümüze güç katacakt›r. Tarih:16 / 17 Ocak 2010 (Cumartesi /Pazar) Bafllama Saati:14.00 Adres: Haus der Jugend Deutschherrnuter 12 60594 Frankfurt / Main AT‹K KADINLAR KOM‹SYONU
31 Aral›k Perflembe günü Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi olarak direnifllerinin 17. gününde TEKEL iflçilerinin direniflini ziyaret ettik. Ziyaretimiz gecikmifl olsa da gerek iflçi s›n›f› mücadelesi için gerekse de s›n›f mücadelesinden ba¤›ms›z olmayan emekçi kad›nlar›n mücadelesinde önemli bir yeri olan bu direnifli ziyaret etmek önemliydi. “Tarlalarda, fabrikalarda, grevlerde, mücadelede vard›k, var›z, var olaca¤›z” fliarl› ozalitimizle Sakarya Meydan›’ndan Türk‹fl’e do¤ru yürüyüfle geçtik. “Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir!”, “Kad›n-Erkek el ele mücadeleye!” sloganlar›n› atarak iflçilerin yan›na geldik. ‹flçiler; bizi alk›fllarla, coflkulu bir flekilde karfl›lad›lar. Sloganlar›m›z› hep beraber att›k. Daha sonra bir yoldafl›m›z kürsüye ç›karak Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi ad›na bir konuflma yapt›. Konuflmam›zda “TEKEL iflçileri kad›n-erkek omuz omuza üretiyor; haklar› için de omuz omuza mücadele ediyorlar. Geldikleri günden bu yana ‘zafer direnen emekçinin olacak’ fliar›n› pratikte somutlad›lar. Zafere kadar emin ad›mlarla yürüyorlar” diyerek TEKEL iflçilerinin direniflini selamlad›k. Ard›ndan direniflte kad›n iflçilerin özel önemini vurgulad›k ve elimizin hamuruyla de¤il; aln›m›z›n teriyle buraday›z diyen kad›n TEKEL iflçilerinin umudumuzu art›rd›¤›n› ve bizlerin de elimizin hamuruyla de¤il al›n terimizle onlar›n destekçisi oldu¤umuzu vurgulad›k. Konuflmadan sonra beraber sloganlar atarak eylemi bitirdik. Ard›ndan bildiri da¤›t›m› ve özellikle kad›n iflçilerle sohbetler gerçeklefltirdik. Gerek iflçiler afl›s›ndan gerekse de bizim aç›m›zdan coflkulu bir etkinlikti. (Ankara Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi)
Batman’›n Sason ilçesinde yaflanan olay, biz kad›nlar›n toplumun “al›flverifl maddelerinden biri” olmam›z›n yan› s›ra intikam içinde araç oldu¤umuzu gösterdi! Yani birinden intikam alman›n yolu; onun k›z›na, efline ya da ailesindeki herhangi bir kad›na zarar vermekten geçiyor! Örne¤in tüm emperyalizm imzal› savafllarda, izlenilen temel politikalardan biri olarak “düflman›n kad›nlar›na” tecavüz edilmesi de bunun göstergelerinden biridir! Ne de olsa, kad›n -erkek egemen- ailenin ya da toplumun “namusudur!” Ve “namusa” zarar vermek,
en büyük intikamd›r, erkek egemen zihniyetin hâkim oldu¤u dünyam›zda! Sason’da yaflayan korucu Dergani Aflireti’ne mensup evli ve 4 çocuk babas› Delil Yalç›n, X›yan Aflireti’nden G.B.’yi kaç›rd›. Bunun üzerine X›yanl›lar da intikam amac›yla Yalç›n’›n eflini kaç›rd›. Bu kez intikam s›ras› Derganilerdeydi! Onlar da X›yanl›lardan 3 çocuk annesi G.S.’yi kaç›rd›lar! Bu “anlaflmazl›k”, bölge kaymakam›n›n araya girmesi ve -“mal” misali- kad›nlar›n ailesine teslim edilmesi ve ilk önce kaç›r›lan G.B.’nin zaten evli olan Yalç›n’la evlendirilmesi ile çözüldü! Araya “devlet kurumunun” girmesi ve olay› genç kad›n›n kuma olarak evlendirmeye “arac›” olmakla çözmesi de Türkiye’deki feodalizmin kal›nt›lar›n›n, sistemle nas›l da perçinlendi¤ini bir kez daha kan›tlamaktad›r! (‹stanbul’dan Yeni Demokrat bir Kad›n)
Ad›m›z “insan” olsa da, cinsiyetimiz yani “kad›nl›¤›m›z” hep bunun önüne geçirilmifltir. Ama öne geçirilen “kad›nl›¤›m›z” da; ev ifli yapmak, efle-kardefle-babaya-devlete “kay›ts›zflarts›z itaat etmek”, kendi hakk›nda söz sahibi olmamak ve de fliddeti, tecavüzü hatta ölümü kan›ksamak/bafl e¤mek ile s›n›rland›r›lm›flt›r. Erkek egemen düflüncenin hâkim oldu¤u feodal toplumda, tüm bu söylediklerimiz, hayat›m›zda her gün yüz yüze geldi¤imiz olaylard›r. Ad›yaman’da daha çok k›sa bir süre önce, evinin avlusuna gömülen 16 yafl›ndaki M.M’in haberini ald›k. “Erkeklerle konufluyor, aç›k giyiniyor” denilerek ailesinden fliddet gören M.M, bu yüzden jandarmaya s›¤›nm›fl ve jandarma da bu feodal ya-
p›daki görevini yerine getirerek, onu ailesine geri teslim etmiflti. Bir ölüm haberi daha geldi Ad›yaman’dan… 17 yafl›ndayd› ‹.G. Lise son s›n›f ö¤rencisiydi. “Evlilik yafl› geldi!” dedi büyükleri… Ne de olsa onun tüm karar haklar› ailesine aitti, ama o evlenmek istemiyordu, “böyle bir hakk› olmamas›na ra¤men”… Bu, kendini, evlenene kadar k›z›n›n “sahibi” olarak gören babay› öfkelendirmiflti! Baba, ‹.G’yi dövmeye bafllad›. Çok dövdü, hem de çok… Baba, durmaks›z›n vuruyordu, “karar hakk›n›” elinden ald›¤› k›z›n›n, flimdi de can›n› alm›flt›. ‹.G, babas›ndan yedi¤i dayak sonucu yaflam›n› yitirdi. Devlet, izledi ve görsün istedi tüm kad›nlar… Erkek egemen toplumda, her aile bir devletçik gibi flekillenmifltir. “Yaflamak istiyorsan, itaat edeceksin!” (‹stanbul’dan Yeni Demokrat Bir Kad›n)
‹ “i .G et ta m at ed i!”
* Yeni Demokrat Kad›nlar ayn› konu ile ilgili 26 Aral›k Cumartesi günü de Esenyurt Meydan›’ndayd›. Önce Esenyurt Belediye iflçilerinin eylemine kat›larak destek veren Yeni Demokrat Kad›nlar, ard›ndan saat 16.00’da meydanda bir araya gelerek “Kad›na yönelik fliddete hay›r” yaz›l› pankart açt›. “Devlet elini bedenimden çek”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”, “Jin, jiyan, azadi”, “Bedenimiz, eme¤imiz, kimli¤imiz, bizimdir” sloganlar›n› hayk›ran emekçi kad›nlar, tacizetecavüze ve fliddete karfl› duracaklar›n› hayk›rd›. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda kad›nlar› erke¤in namusu olarak gören anlay›fl›n devam etti¤i dile getirilirken muhalif ve devrimci kimli¤i ile öne ç›kan kad›nlar›n sindirilmek istendi¤i belirtildi. Aç›klamada Songül Araç’›n ‹flçi-Köylü gazetesi okuru ve Yeni Demokrat Kad›n faaliyetçisi oldu¤u belirtilirken, gözalt›na al›nan her devrimci kad›n›n bir flekilde kimli¤i ile ilgili hakarete u¤ramas›n›n erkek egemen sömürücü düzeninin bir sonucu oldu¤u dile getirildi. Ard›ndan Songül Araç da söz alarak bu tür sald›r›lar›n emekçi kad›nlar›n mücadelesini y›ld›ramayaca¤›n› söyledi. Aç›klamaya EHP’li Kad›nlar, Emekçi Kad›n Komisyonlar›, ESP Giriflimi, Belediye iflçileri ve Devrimci Demokratik Sendikal Birlik de destek verdi. (‹stanbul)
20 y›ll›k eme¤in böyle silinip at›lmas›na izin vermeyiz. Ömrümüzü, sa¤l›¤›m›z› feda ettik. Tozun, topra¤›n, pisli¤in içinde çal›fl›yoruz. Baflbakan önce gelip görsün sonra yorum yaps›n. - 4/ C uygulamas› ile ilgili ne düflünüyorsunuz? - 4/C kölelik yasas›d›r. Hiçbir sosyal hakk›n yok. Güvence, k›dem tazminat› hakk›n, y›ll›k iznin yok. Hatta hasta olmaya bile hakk›n yok. Bu 4/C’yi nas›l kabul edebiliriz ki. - Kad›n iflçi olarak bu direnifl sizi nas›l etkiliyor? - Biz birçok zorlu¤u gö¤üsleyerek burada duruyoruz. So¤u¤a, ya¤mura, çamura ra¤men buraday›z daha da önemlisi çocuklar›m›z› b›rak›p geldik. Onlar› günlerdir görmüyoruz. Onlar›n hasretine ra¤men buraday›z, dayan›yoruz. Kad›n olarak her zaman mücadeleci olduk ve olmaya da devam ediyoruz. Bunu Emine han›ma da sormak istiyoruz. Kad›n kad›n› anlar derler. Emine han›ma sormak laz›m anlar m› bizi? - Sendikan›n tutumunu, karar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Sendikal anlamda Türk-‹fl’in böyle bir ad›m atmas›, sürekli eylem karar› almas› önemli ve olumlu. Sorun sadece TEKEL’in de¤il. Bütün çal›flanlar› ilgilendiren bir konu. Ancak ‹lerleyen günlerde daha etkili eylemler noktas›nda kararlar al›nmal›. (Ankara Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi)
‹n t yo ikam ka lu d› da ›n ge nd çe an r!
da Yeni Demokrat Kad›n örgütlülü¤ünün önemi bu direniflte bir kez daha karfl›m›za ç›k›yor. - Buraya neden geldiniz? - Biz burada onur mücadelesi veriyoruz. Y›lmad›k b›kmad›k; b›kmayaca¤›z da. Kazanaca¤›m›za da inan›yoruz. Tüm arkadafllarla inan›yoruz buna. Sonuna kadar buraday›z. Ölüm de olsa buraday›z. - Peki, bu süreçten beklentileriniz neler? - Özlük haklar›m›z›n verilmesi ve yatay geçifllerin tan›nmas›n› istiyoruz. Ve onun mücadelesini veriyoruz. - Baflbakan onlar yat›yorlar, çal›flm›yorlar diyor. Bu konuyla ilgili ne düflünüyorsunuz? - Sadece gülüp geçiyoruz. fiu an hala fabrikalar çal›fl›yor ve iflçi arkadafllar›m›z har›l har›l balya s›y›r›yorlar. Baflbakan gidip önce onu görsün. Bunca y›l›n eme¤ini bir lokmada silip at›yorlar. Biz y›lmad›k. Bile¤imizin gücüyle, eme¤imizle, al›nterimizle kazand›k. Y›llard›r bu flekilde çal›fl›yoruz. Biz
Yeni Demokrat Kad›nlar, polis tacizini protesto etti! Yeni Demokrat Kad›nlar yapt›klar› eylemlerle ile ‹flçi-Köylü gazetesi okuru Songül Araç’a yönelik polis tacizini protesto etti. * 22 Aral›k günü ‹HD ‹stanbul fiubede gerçeklefltirilen bas›n toplant›s›nda ‹HD ad›na söz alan Sevim Kalman, emekçi kad›nlar›n her gün say›s›z sald›r›ya maruz kald›¤›n›, sistemin bunu körükledi¤ini özellikle muhalif kimli¤i ile öne ç›kan devrimci kad›nlar›n hedeflendi¤ini söyledi. Kalman’›n ard›ndan Yeni Demokrat Kad›nlar ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan P›nar Kalayc›; Songül Araç’›n 7 Aral›k günü evinin önünde sivil polislerin yönlendirmesi ile gece saat 10.30 sular›nda 25-30 yafllar›ndaki biri taraf›ndan taciz edildi¤ini ve iki sokak ilerde polis arac› bulunmas›na ra¤men flahs›n rahat tav›rlar›n›n dikkat çekti¤i belirtildi. Yeni Demokrat Kad›nlar; sokakta, hapishanede, gözalt›nda muhalif, devrimci ve ilerici kad›nlar›n sindirilmek istendi¤ini ve bu amaçla polis taraf›ndan ya da yönlendirmeleri neticesinde tacize-tecavüze, hakarete maruz kald›klar›n› dile getirdiler. Ard›ndan yaflad›klar›n› anlatan Songül Araç da, akrabalar›n›n ve ailesinin bulundu¤u mahallede yap›lan bu sald›r›n›n polisin yönlendirmesi sonucu gerçekleflti¤ini, bu tür bask›lar›n devrimci kad›nlar›n mücadelesini durdurmayaca¤›n› söyledi.
Yeni Demokrat Kad›nlardan
G ö ka rün gö d m rü ›n ey öl nm lar› en üm e n le yen ri
Art›k hepimizin belleklerine kaz›nd›lar… Durufllar›yla, Polis copuna, so¤u¤a, sendikan›n zaman zaman karars›z tutum almas›na ra¤men dimdik ayaktalar. Onlar TEKEL iflçileri… 20’li günlere varan direnifllerinde TEKEL iflçileri kad›n-erkek omuz omuza üretiyor; haklar› için omuz omuza mücadele ediyor. Geldikleri günden bu yana “Zafer direnen emekçinin olacak” fliar›n› pratikte somutlad›lar. TEKEL iflçilerinin günlerdir süren direniflinde de kad›nlar›n rolü farkl› de¤il. Zaten ilk günden beri “kad›n bafl›m›zla ayaktay›z”, “elimizin hamuruyla de¤il; aln›m›z›n teriyle direniyoruz” diyerek Ankara’dalar ve köle gibi çal›flt›r›lan bütün kad›nlara umut ›fl›¤› oluyorlar. Çünkü bütün iflçilerin emekçilerin sorunu olan 4/C uygulamas› onlar için daha da büyük ma¤duriyet demek. Güvencesiz çal›flma, sa¤l›k, emeklilik haklar›n›n gasp› kad›n olduklar› için de onlar için daha büyük y›k›m demek. Bunun bilincinde olan TEKEL iflçisi kad›nlar da “üretirken vard›k direnirken de buraday›z” diyorlar. Hatta “buraday›z” demenin ötesine geçiyorlar; sloganlar›n susmas›na müsaade etmeyen en çok onlar oluyorlar. Sendikan›n karars›zl›¤›na, direniflin k›r›lmas›na yol açabilecek söylemlerine karfl› da en uyan›k olanlar, h›zl› tepki gelifltirebilenler kad›nlar. Çocuklar›n› b›rak›p gelmifller, kimisi rahats›zl›klar›na ra¤men burada, ama kararl›lar. Bu kararl›l›klar›yla hepimize örnek oluyorlar. Kad›n›n rolünü bu durufllar›yla yeniden ortaya koyuyorlar. Erkek iflçiler de kad›nlara imrenerek bak›yorlar. Ço¤u T. Kürdistan›’ndan gelen erkek iflçiler küçük yaflta evlendirilen, dayak yiyen, ev ifllerine bakan, anne rolü bile bazen kendisine çok görülen kad›nlar›n bu durumunu flafl›rarak izliyorlar. Belki de bu direniflten önce kad›nlar için onlar hiçbir fleyden anlamaz diyorlard›. fiimdi ise Abdi ‹pekçi’deki polis sald›r›s›nda polisin önüne geçen, cop, gaz karfl›s›nda korkmadan öne at›lan
“Eski kocas› ayr› yaflad›¤› efli Dilek Dafldelen’i cep telefonuna gelen mesajlar nedeniyle öldürdü, kafas›na tek kurflun s›karak. Gaziantep’te Meryem Kaçan terk etmek istedi¤i efli taraf›ndan öldürüldü. Lüleburgaz’da bir kad›n›n eski sevgilisi hem onu hem de yeni sevgilisini öldürdü...” “Görünmeyen” kad›n cinayetleri 3. sayfa haberlerini doldurmaya devam ediyor. Neredeyse her gün tan›k olmaya “aflikar” b›rak›ld›¤›m›z kad›n cinayetleri her geçen gün artan bir yerde duruyor. Bu ölümlere bir yenisi de geçti¤imiz günlerde ‹zmit’ten eklendi. 3 gün ara ile 2 farkl› kad›n boflanmak istedikleri eflleri taraf›ndan “katledildi”. 40 yafl›ndaki Sezai
Unutmaz’›n 3 gün önce kendisine boflanma davas› açan efli 35 yafl›ndaki Mahkün Unutmaz’› otobüsün içinde çocu¤unun yan›nda tabancayla 5 el atefl ederek öldürmesinin ard›ndan 3 gün geçmiflti ki Derince ilçesinde benzer bir cinayet ifllendi. 24 yafl›ndaki Ümit Güneri, “fliddetli geçimsizlik nedeniyle” kendisini terk edip, boflanma davas› açan 3 y›ll›k efli 23 yafl›ndaki Zeynep Güneri’yi 5 kurflun ile katletti. Kad›n ölümleri art›yor ve bu durum egemenler eli ile her geçen gün daha da meflrulaflt›r›l›yor. Yap›lan araflt›rmalar kad›n cinayetlerinin 2009’a kadar yüzde 1400 oran›nda artt›¤›n› ve 2002’de 66 kad›n öldürülürken, bu say›n›n 2009’un ilk 7 ay›nda 953’e ulaflt›¤›n› gösteriyor. (‹stanbul’dan Yeni Demokrat Bir Kad›n)
Y O R U M S U Z * 3 Ocak: Bitlis-Adilcevaz’da, Müyesser Keklik isimli kad›n, efli taraf›ndan gö¤sünden vurularak öldürüldü. * 3 Ocak: ‹zmir-Gaziemir’de yaflayan Tülin P. isimli bir kad›n 4. kattaki evinin balkonundan atlayarak intihar etmek istedi. * 2 Ocak: Urfa-Birecik’te yaflayan fi.Ö., töre bask›s›ndan kaynakl› F›rat nehrine atlayarak intihara teflebbüs etti. * 1 Ocak: Hatay’da yaflayan Hasret Aksoy isimli ev emekçisi kad›n, kendini Asi Nehri’ne atarak intihara teflebbüs etti. * 1 Ocak: Konya’da yaflayan Asuman Can, tart›flt›¤› efli taraf›ndan 25 yerinden b›çakland›. * 31 Aral›k: ‹zmir-Seferihisar’da, 13 yafl›ndaki H.K.’n›n abisi taraf›ndan tecavüze u¤rad›¤› için hamile kald›¤› ortaya ç›kt›. * 30 Aral›k: Bursa’da, Medine A. isimli genç kad›n, sevgilisi taraf›ndan, sabah sporuna “gitme” dedi¤i gerekçesiyle önce fiziksel fliddete u¤rad›, sonra da tabanca ile vuruldu. * 30 Aral›k: I¤d›r’da yaflayan Hatice Tapt›k, cep telefonuna gelen mesajdan, gitti¤i karakolda flikayetçi olmad›¤› için efli taraf›ndan 8 yerinden b›çaklanarak öldürüldü. * 28 Aral›k: Mu¤la-Milas’ta üniversite okuyan Özge Nur Özdamar adl› genç kad›n, kendini yaflad›¤› evin banyosuna asarak intihar etti. * 27 Aral›k: Bursa-Orhangazi’de yaflayan Çi¤dem Kaya, eflinden boflanmak istedi¤i için kendi kardefli taraf›ndan 11 yerinden b›çakland›. * 27 Aral›k: ‹stanbul-Tuzla’da, Necmiye Cankut isimli kad›n, boflanmak istedi¤i efli taraf›ndan çocu¤unun gözleri önünde b›çaklanarak öldürüldü. * 27 Aral›k: Mu¤la-Marmaris’te yaflayan Dilek Timur adl› kad›n, görüflmek istemedi¤i sevgilisi taraf›ndan pompal› tüfekle vurularak öldürüldü. * 26 Aral›k: Adana-Yüre¤ir’de yaflayan 17 yafl›ndaki D.Z., biri akrabas› olmak üzere 4 kiflinin cinsel tacizine u¤rad›. D.Z., akrabas› taraf›ndan sat›lmak için kaç›r›laca¤›n› ö¤renince intihara teflebbüs etti. * 25 Aral›k: Diyarbak›r-Ba¤lar’da, hemflire olan Derya Aksoy adl› kad›n, tabancayla kendini vurarak intihar girifliminde bulundu. * 25 Aral›k: ‹stanbul-Maltepe’de yaflayan Gülseren Serin, boflanmak istedi¤i efli taraf›ndan baltayla öldürüldü. * 25 Aral›k: ‹zmir-Yeflilyur’ta yaflayan ‹lknur I., kendisini aldatt›¤›n› iddia etti¤i efli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. * 24 Aral›k: Batman’da yaflayan Zübeyde Güzel, oturduklar› apartman›n 4. kat›ndan kendisini merdiven bofllu¤una atarak intihar etti. * 24 Aral›k: Mu¤la-Milas’ta yaflayan lise ö¤rencisi Naciye D., sabah erken saatlerde okula yüzüne kezzap at›ld›. Naciye’nin yüzünün tan›nmayacak hale gelirken, sald›rgan›n eski erkek arkadafl› oldu¤u belirtildi. * 24 Aral›k: Adana-Seyhan’da yaflayan Zehra Demir adl› kad›n, ye¤eninin tecavüz sald›r›s›na karfl› koyunca, ye¤eni taraf›ndan 8 yerinden b›çaklanarak öldürüldü. * 24 Aral›k: Konya’da avukatl›k yapan A.Y. adl› kad›n, müvekkili oldu¤u iki kifli taraf›ndan kaç›r›larak tecavüze u¤rad›. * 24 Aral›k: Sivas’ta mide a¤r›s›yla hastaneye giden 16 yafl›ndaki F.D., bir süre önce abisi taraf›ndan tecavüze u¤rad›¤›nda hamile kald›¤›n› ö¤rendi ve burada do¤um yapt›. * 24 Aral›k: Mersin-Mezitli’de 9 yafl›ndaki Hatice C. adl› çocuk, komflusu taraf›ndan kaç›r›larak tecavüz edildikten sonra bo¤az› kesilerek öldürüldü. * 23 Aral›k: Adana’da ameliyat masas›nda narkozlu bir flekilde bulunan K.A.Y., hastane teknisyeni taraf›ndan cinsel tacize u¤rad›.
Onlar Beynimizde B i l i n ç , Yüre¤imizde C e s a r e t , Kavgam›zda D i r e n ç t i r l e r !
Topraklar›m›zda devrimci 盤›r›n ilk yap›c›s› Mustafa Suphi 14 Ocak 1924’te 14 yoldafl›yla birlikte Kemalist faflistler taraf›ndan katledildi. Dünyada ezilen emekçi halk›n kurtulufl mücadelesini yaratan ve tüm dünyaya umut ve ›fl›k olan devrimci önder Lenin 24 Ocak’ta, Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht15 Ocak 1919’da Alman Nazi faflistleri taraf›ndan katledildi. Yine Proletarya Partisi’nin ilk flehidi Ali Haydar Y›ld›z 24 Ocak 1973’te Dersim topraklar›nda ölümsüzleflmifltir. ‹flte bu nedenden dolay› Proletarya Partisi 1978 y›l›nda yapm›fl oldu¤u 1. Konferans›nda Ocak ay›n›n son haftas›n› PART‹ VE DEVR‹M fiEH‹TLER‹N‹ ANMA HAFTASI ilan etmifltir. Komünistlerin devrim karfl›s›ndaki kararl›l›klar›, durufllar›, devrim stratejisi, zorbalar› her zaman korkutmufltur. Bu nedenle, emperyalizmin, faflizmin, sömürücü egemen s›n›flar›n halk üzerinde estirdi¤i sömürü, bask› ve terörü yok etmek ve eme¤in dünyas›n› yaramak için yola ç›kanlara yönelik nefreti anlamak zor olmasa gerek. Egemenler uyuyan halk› aya¤a kald›ran bir hareketin varl›¤›n› hiçbir zaman istemez. Bugün sosyalizm öldü safsatas›n› yaymaya çal›flsalar da dünyada ve ülkemizde devrim hedefini yerine getirmek için verilen mücadele onlara en iyi bir cevap olmaktad›r. Açl›¤›n, yoksullu¤un, sefaletin, zulmün ya-
fland›¤› bir dünyada ne devrimler tarih üzerinden silinecek ne de devrimciler... Osmanl›’dan, Cumhuriyet’in kuruluflundan bu güne yaflanan halk katliamlar› bizim kurtuluflumuzun yolunu göstermifltir. Tarihe damgas›n› vuran halk ayaklanmalar› özünde ilericili¤i bar›nd›rm›flt›r. Bir gelenek yaratan Pir Sultanlar, fieyh Saitler, Börklüceler, Bedrettinler halka yol gösterici olmufl halk kahramanlar›d›r. Kararl›l›klar›yla, bafl e¤meyen durufllar›yla, günümüze b›rakt›klar› de¤erleriyle devrimci mücadelemize katk› sunmufllard›r. Onlardan ö¤renme perspektifiyle ve bilinciyle sürecimize tafl›nm›fllard›r. Onlar›n devamc›lar› Denizler, Mahirler devrim gelene¤ini daha ileriye tafl›ma iddias›yla, devrim hedefini daha büyütmeyi kuflanarak ölüme gülerek cevap vermifllerdir. Ölümü kucaklayanlar›n hedefleri de büyük olur. Tüm tasfiyeci rüzgârlara karfl› komünist bir kiflilik sergilenerek halk›n ç›karlar›n›, koruyan, sistemin yönelimini, sömürü a¤›n› do¤ru tahlil eden, yaflad›¤›m›z sorunlara çözüm bulan, bize ait olan› büyütmenin, bize ait olmayan›n y›k›lmas›n›n hangi yöntem ve araçlarla olaca¤›n›, s›n›f mücadelesinin, s›n›fl› toplumun varl›¤›n› ortaya koyan sa¤lam bir parti olmadan, yerine getirmek zordur deyip partileflmeyi yaratan ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›m›z, sa¤lam, bilimsel bir dünya görüflü üzerinde infla etti Proletarya Partisini.
Pusula Geliflme militan bir çizgiyle sa¤lan›r! S›n›f savafl›m›nda örgütlü mücadeleyi tercih eden her devrimci bunun ideolojik, siyasal, örgütsel zeminini sürekli yenilemek ve güçlendirmek zorundad›r. Çünkü devrimcilik ani öfkelerle, çevreden etkilenmelerle yürütülecek bir “meslek” de¤ildir. Çevremizde etkilenerek veya u¤rad›¤›m›z haks›zl›klardan dolay› devrimci olabiliriz. Ama devrimci kalmay› baflarmak tam da dikkat çekti¤imiz temel sorunlardan sistemli bir çal›flma ve geliflen yeni durumlara yan›t olmak için her dakika, her saniye kendi içinde yenilemeyi içeren, buna aç›k olan bir pratik duruflu gerektirir. “Devrimcilik bir yaflam tarz›d›r” belirlemesinin anlam› da budur. Devrimcili¤in içsellefltirilmesi, yaflam›n örgütlenmesini zorunlu k›lar. Burada sözünü etti¤imiz örgütlülük bireysel de¤il, kolektiftir. Çünkü devrimden söz ediyoruz. Ve parti, devrim için vazgeçilmez bir araç ise, parti ile bütünleflmek, tüm enerjimizigücümüzü bu bünye içinde harekete geçirmek gereklilikten çok bir zorunluluktur. Partiyle bütünleflmek; partinin her sorununa kafa yormakt›r, par-
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
8-21 Ocak 2010
tinin de¤erlerini korumakt›r, partiyi gelifltirip güçlendirmek için çaba sarf etmektir. Peki, partiyle bütünleflmeden tüm bunlar yap›labilir mi? Kesinlikle hay›r! Bütünleflmenin olmad›¤› yerde, parti ifllerine bofl zamanlar ayr›l›r. Ve yap›lan ifller de “gözlerimi kapar›m vazifemi yapar›m” anlay›fl› temelinde yap›l›r. Yarat›c›l›k, kendinden bir fleyler katmadan olmaz. Tüm bunlar›n olmas› için bir devrimci heyecan›n, militan bir duruflun olmas› gerekir. Devrimci atakl›k, fedakarl›k için tam da ifade etti¤imiz bu özellikler flartt›r. Bu özelliklere sahip olunmadan, militanl›¤a dair yap›lacak analizlerin hiçbir hükmü olmaz. Militan olal›m demekle de militan olunmaz. Bir yaflam tarz›n›n, bir felsefenin militan› olmak ideolojik bir sorundur. Bu meselede sa¤lanacak her netlik, her geliflme s›n›f mücadelesinin tüm alanlar›nda atak, ne yapt›¤›n›, ne istedi¤ini bilen ve bildi¤ini uygulamak için de özveriden-fedakarl›ktan kaç›nmayan devrimin militan kifliliklerinin ortaya ç›kmas›n› tetikler. Bu demektir ki; militanlaflmak için ideolojik zaaflarla hesaplaflmak
Bu bilinçle partiyi ileriye tafl›yan ve büyüten 300’ü aflk›n flehidimiz var. Bugün aram›zda bedenen olmasalar da onlar›n mücadelesi, kararl›l›klar›, ba¤l›l›klar›, feda ruhlar› yüre¤imizde ve bilincimizde yafl›yor ve yaflataca¤›z. fiehitlerimizi anarken hangi bilinçle, hangi ruhla onlar› yaflam›m›zda nas›l bütünlefltirdi¤imiz bizim için önemlidir. Onlar› sadece düfltükleri tarihlerde sembolik olarak anmak m› yoksa onlar› bilincimizde, beynimizde, yaflam›m›zda cisimlefltirmek mi bu önemli. Onlar›n ard›llar› olabilmek, onlar› yaflatabilmek, yaflam›m›zdaki, prati¤imizdeki duruflumuzla, görev bilincimizle, mücadele duruflumuzla ba¤lant›l›d›r. Onlara s›k› s›k›ya sar›lmay›, Proletarya Partisi’ne sar›lmak olarak alg›lamak bize do¤ru ve bilimsel yolu gösterecektir. fiehitlerimizi böyle ele al›rsak ve onlardan ö¤rendi¤imiz sahiplenme bilinciyle hareket edersek, mücadeleyi ileriye tafl›r›z ve ç›kan yanl›fllara, tasfiyeci rüzgarlara karfl› dururuz. Tarihe ad›n› yazd›ranlar, günefli kucaklay›p, halk›n sevgilisi oldular. Tohum oldular, yaflamak için. ‹flte 15 Nisan da bu tarihin ad› oldu. Halil Çak›ro¤lu yoldafl›m›z›n flehit düflmeden önce söyledikleri “Beni b›rak›n, partiyi güçlendirin yoldafllar” demesi bize örnek ve yol göstericidir. Ayfer Celep, Dilek Polat, Nergiz Gülmez yoldafllar “sistemin tüm özelliklerinden s›yr›larak kavgan›n yükünü omuzlamak” diyorlard›. Kendilerini ortaya koyarken biz de var›z deme cesaretini göstererek hedeflerinde hiç tereddüt etmiyorlard›. Da¤larda özgürlü¤ün halay›na efllik etmeyi iflaret ederek s›n›rs›z bir dünya yaratana dek savafl›n yolunu gösteriyorlard›. Kendilerini daha ileriye tafl›mak, görevlerine lay›k olabilmek hedefini kuflanm›fllard›. Partinin uzatt›¤› ele karfl›l›k vererek komutanlaflmada bize örnek olmufllard›r. Dilek Polat yoldafl “ya çemberin içindesin ya da d›fl›nda” söylemi ile hangi s›n›f›n temsilcileri olmam›z›, hangi
ve bu hesaplaflmay› da mutlaka devrimci pratikle iç içe ele almak gerekir. Gerilla savafl›n›n gelifltirilmesinde, fabrikalarda, iflyerlerinde, semt, gençlik çal›flmas›nda, pratik sorunlar›n çözümünde soyutlanm›fl bir ideolojik e¤itim, bir siyasal tart›flma zaman kayb›ndan baflka bir fley de¤ildir. Tekrarlayacak olursak militanl›k; gerilla sald›r›lar›nda, sokak gösterilerinde, grev çad›rlar›nda, fabrika iflgallerinde, antiemperyalist mücadele ile kazan›l›r. Bunlar›n olmad›¤› yerde o militanca flekillenifli yaratmak mümkün de¤ildir. Bu anlam›yla militanl›k üzerinde yürütece¤imiz tüm tart›flmalarda yüzümüzü soka¤a, direnifl mevzilerine çevirmeliyiz. ‹zleyen de¤il, sürece kar›flan, müdahale eden olmal›y›z. Hedefleri net olarak belirlenmifl planl›, sistemli bir müdahale yetersizliklerimizi, t›kan›kl›klar›m›z› görme sürecine hizmet eder; hangi noktadan nas›l bafllamam›z gerekti¤i konusunda bize bir fikir sunar. Çünkü günü kurtarma çabas›, gelifli güzel müdahaleler sonuç itibariyle bize bir fley kazand›rm›yor. Sadece çal›flanlar› zihinsel olarak biraz daha yorar. Oysa bugün ihtiyaç duyulan zihinsel tembelli¤i aflan, devrimci atakl›¤› sa¤layan militan bir durufltur. O halde tüm enerjimizi bu tarz bir flekilleniflin yarat›lmas› için
yaflam biçimini tercih etmemizi göstermifltir bize. Mücadeleye yan çizenlerin surat›na birer tokat, bizlere de ›fl›k olmufllard›r. Dersim’in asi ve yi¤it k›z› Nergiz, zindanlarda hayk›r›fl›n sesi oldu. Açl›¤›n sesini duymayan, bedenini açl›¤a yat›r›rken Partiye ve yoldafllar›na olan ba¤l›l›¤›yla bütünleflmiflti tüm benli¤inde. Direnmenin simgesiydi onu ölümsüzlefltiren. ‹natç›l›l›¤›yla bilinen can›m›z, düflmana karfl› bu inad›n› sürdürmüfltür. Ondan ö¤renmek denince akla parti, yoldafll›k ve direnme bilincini kuflanmak gelmeli.
Dersim da¤lar› asili¤iyle, güzelli¤iyle bilinir. ‹çinde bar›nd›rd›¤› bu güzelliklerle tafl›nm›flt›r halklar›n bilincine. Tan›k olmufltur tarihimize olumluluklar›yla, yetmezlikleriyle, yarat›lan de¤erleriyle. Sürecimiz her dönem zorluklar› içinde bar›nd›r›yor. Buna güç getirmek, gö¤üs germek bizi büyütüyor diyordu Sevda yoldafl›m›z... tan›fl›k oldu¤umuz bu topraklarda savafl› büyütmek, partiyi yeniden güçlendirmek, halka umut olmak, onlara do¤ru yaklaflmak, yaratabilmenin tek yoludur. Bugün yap›lanlar belki istenilen düzeyde olmayabilir, ancak bu yolda küçük ama ileriye ad›mlar›m›zla hedefe varmak için yürüyoruz. Düflman›n gücünü gözümüzde büyütmeden üstüne gidebilmek, kendi gücümüze dayanmak, ezilen halk kitleriyle bütünleflmek bizi düflman karfl›s›nda yenilmez k›lar. Belki bu gün say›m›z az olabilir. Ama ço¤almak olmak bizim elimizde. Bunu devrimler tarihi bize onlarca kez deneyimlerle kan›tlam›flt›r. Do¤ru bir ideoloji, politika, strateji ve taktikle mücadele edilince hedefe ulaflamamak için bir neden yoktur. Bunun için de flehit yoldafllar›m›z›n tüm olumlu ve olumsuz deneyimlerinden ö¤renmeliyiz. Bu özel haftay› bugün yükseltilen flovenizme karfl› mücadeleyle birlefltirerek en verimli flekilde de¤erlendirelim. (Dersim’den bir Partizan)
harcamam›z gerekiyor. Devrimci pratikle birlikte edinece¤imiz her bilgi de¤iflmemize ve de¤ifltikçe de¤ifltirme-dönüfltürme pratiklerine daha ileri düzeyde katk›lar sunmam›za yol açar. Örgütlü olan tüm güçlerin ö¤renme, sorgulama seferberli¤i içinde olmas› birçok problemin çözümünü kolaylaflt›racakt›r. Bilme eylemi, elefltiri sanat›n› yap›c› k›lar, yani düflündürme ve de¤ifltirme sürecine katk› sunar. Bilme eylemi sonuçlardan hareketle baflar› ve baflar›s›zl›klar›n matematiksel toplam›n› yapmaz. Tam tersine baflar› ve baflar›s›zl›klar›n nedenlerini somut verilerle ortaya ç›kar›r. Yürünmesi ve yürünmemesi gereken yollar konusundaki kar›fl›kl›¤› gidererek netli¤i sa¤lar. Peki birikim nas›l sa¤lan›r? Tabii ki okuyarak, araflt›rarak ve en önemlisi de s›n›f savafl›m›n›n prati¤ine kar›flarak, prati¤inden ö¤renerek, kolektif tart›flmay›çal›flmay› önemseyerek. Bunlar› d›fllayan bir ö¤renme sanat› olamaz. Yoldafl Mao’nun “kitlelerin ö¤rencisi olunmadan ö¤retmeni olunamaz” fliar›nda vurgulamak istedi¤i de kitlelerden ö¤renmenin gereklili¤i ve zorunlulu¤udur. Tüm bu veriler bize çok yönlü ve kapsaml› bir ö¤renme eyleminin gereklili¤ine iflaret ediyor. Zaten böyle
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Atilla Özkan; 18 Ocak 1976’da aralar›nda Muhsin Bodur ve Mete Altan adl› faflistlerin de oldu¤u MHP ve siyasi flube polisleriyle girdi¤i çat›flmada flehit düfltü. Kayseri’de 1957 y›l›nda dünyaya gelen Özkan’›n yaflam› binbir güçlükle doluydu. 70’li y›llarda devrimci düflüncelere ilgi duyan Özkan, Partizanlarla 1973 y›l›ndan sonra iliflki kurdu. Lise son s›n›fta okulu terk ederek Zeytinburnu ve Kazl›çeflme’deki fabrikalarda çal›flmaya bafllad›. ‹flçi s›n›f›n›n içinde yo¤un bir propaganda faaliyeti yürüttü. ‹stanbul’un önder kadrolar›ndand›. Bu mücadele sonucunda k›sa sürede düflman›n hedefi haline geldi. Zeytinburnu Veliefendi’de kald›¤› ev bir ihbar sonucu düflman güçleri taraf›ndan kuflat›l›r. Evde bulunanlar son mermilerine kadar çat›fl›rlar. Atilla Özkan yaral› bir flekilde tutsak düfler. Cellâtlar onu hastaneye kald›rmayarak ölüme terk eder. Meral Yakar; Gaziantep Nizip do¤umlu olan Meral Yakar (Kinem) ö¤renim için geldi¤i ‹stanbul’da ö¤renci gençli¤in akademik-demokratik mücadelesinden etkilenmifl ve k›sa sürede bu mücadeledeki yerini alm›flt›r. Meral Yakar’›n devrimci düflüncelerle bütünleflmesi zor olmad›. ‹brahim Kaypakkaya önderli¤inde ideolojik ve siyasi olarak PDA revizyonistlerine ve her türden oportünistlere karfl› yürütülen yo¤un mücadelenin içinde oldu. Halka, devrime ve partisine olan ba¤l›l›¤›n›, inanc›n› yürüttü¤ü fedakâr faaliyetlerinde ortaya koydu. Meral Yakar, ‹stanbul’da bir yoldafl›n›n silah›n› temizlerken meydana gelen kaza sonucunda yaraland›. Yaras›n›n a¤›r olmas›ndan dolay› hastaneye kald›r›lan Meral Yakar’› tan›yan iflkenceci katiller yaral› haldeyken onu sorguya ald›. 22 Ocak 1973’te ise onu gözalt›nda katlettiler. Meral Yakar bugünlere uzanan direnifl gelene¤inin ilk ad›m›n› att›. Mehmet Günalp; 1960 Erzincan Refahiye’de dünyaya geldi. ‹stanbul’da Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde okurken tan›flt› devrimci düflüncelerle. Partizanlarla iliflki kuran Günalp, 16 Ocak 1980’de ‹stanbul fiiflli’de sivil faflistler taraf›ndan katledildi. Polat ‹yit; 20 y›ll›k devrimci yaflam› boyunca belki yüzlerce kez ölüm denilen o bedensel engeli aflm›fl, devrime ve halka karfl› yürütülen her sald›r›ya karfl› savaflm›flt›r Polat ‹yit. 1979’da ‹stanbul’da polisle girdi¤i çat›flmada çocuk denecek yafltad›r. 12 Eylül AFC’sini zindanda karfl›lar. Zindanda daima direnifli büyütür. 1982 y›l›nda d›flar› ç›kar ç›kmaz kavgan›n ortas›nda yerini al›r. 1985’te yeniden tutsak düfler. Bir y›l sonra tekrar serbest b›rak›ld›¤›nda zor bir süreçten geçilmektedir. ‹stanbul, Adana, Mersin, Kayseri’de çal›flma yürütür.1990 y›l›ndan itibaren gerilladad›r. 1996’da son kez tutsak düfler. ’96 Ölüm Orucu ve Süresiz Açl›k Grevi’nde görev al›r.69 günlük direniflin sonunda bedeni direncini yitirmifl, kanser tüm bünyesini sarm›flt›r. Hastal›k ölümcül olmas›n ra¤men devlet onu tahliye etmez. 15 Ocak 1997’de flehit düfler. Devlet onun için yap›lmak istenen cenaze törenine izin vermek istemez ancak Partizanlar›n ve halk›n sahiplenmesi sonucu büyük çat›flmalar yaflan›r. Ve ona lay›k bir tören gerçeklefltirilir.
Yel Da¤› fiehitleri 1993 y›l›n›n Ocak ay›n›n sonlar›nda üstlenme alanlar›n›n deflifre olmas› ve hava taarruzuna maruz kalmalar› üzerine yer de¤ifltirmek zorunda kalan 50 kiflilik gerilla birli¤i Yel Da¤›nda bir destan yaratt›. Önlerinde iki seçenek vard›: Ya düflman›n üstlendi¤i ovaya inerek imha olmak ya da Munzur’u aflmak. Gerillalar ikinci yolu seçtiler ve uzun yürüyüfl bafllad›. Bir 盤l›k koptu yürekten; 21 Ocak’ta Zeki Peker yürüyemeyece¤ini söyleyerek “Yoldafllar beni b›rak›n, benim kavgam buraya kadar, benden yoldafllara ve kavgam›za selam söyleyin” dedi. Munzur Erkan Fener’i ald› bu kez birlikten. Ali Demirda¤ yürüyemiyordu art›k. Ama ses ç›karmam›flt›. Yoldafllar bafl›na topland›. Dr. Hü aya¤a kalkmak istedi baflaramad›. Zafer iflareti yapabildi ancak. Köyün ›fl›klar› görünmüfltü art›k. Munzur boyun e¤miflti Partizanlara… Fakat Barbara Anna Kirstler, Ali Ekber Batasul ve Ali ‹hsan Yalç›n köye ulaflt›ktan sonraki günlerde zatürre sonucu yaflamlar›n› yitirerek Yel Da¤› flehitleri olarak tarihin onurlu sayfalar›ndaki yerlerini ald›lar.
bir yönelim içine girmeden dünyada ve ülkemizdeki geliflmeleri yorumlamak, ortaya do¤ru devrimci sonuçlar ç›karmak da zordur. Özellikle ileri militan ve kadrolardaki darl›klar›n afl›lmas›, çok yönlü ve kapsaml› bir geliflimi için inceleme ve araflt›rmada süreklili¤i sa¤lanm›fl bir çizginin oturtulmas› gerekir. Çok yönlü bir incelemenin, yazma eyleminde bir derinlik kazand›raca¤› aç›kt›r. Elbette ki öngörülen bu hedeflere ulaflmak yo¤un bir eme¤i gerektirir. Asl›nda devrimci militanl›¤›n kendisi de budur. Çünkü bireysel beklentilerini gerçeklefltirme hedefinden vazgeçmeyen herhangi bir bireyin, devrimin gerçek manada bir militan› olmas› düflünülemez. fiu aç›k ki; yaflam›n› ezilenlerin kurtulufluna adamak, zaman›n› mücadeleye göre planlamak anlam›na gelir. Sözgelimi devrimci bir iflçi, fabrikas›na gidip çal›fl›p, ifl bitiminden sonra “devrimcilik” yapan biri de¤ildir; devrimci bir iflçi fabrikada, ifl yerinde di¤er s›n›f kardefllerini ekonomik, demokratik, siyasal talepler için örgütleyen, bunun için plan yapan bir iflçidir. Bu durum, devrimci ö¤renciler, köylüler vb. tüm kesimler için de geçerlidir. Bu görevlerini yerine getirmeyenler, yani devrimci çal›flmaya zaman ay›rmayanlar›n, bunun için plan yapmayanlar›n devrimci kim-
likleri tart›flmal› hale gelir. Çünkü bu durufl s›radan bir durufltur ve burada mevcut durumu de¤ifltirmeye dönük bir çaba yoktur. Keza kiflisel beklentilerinde, hayat tarzlar›nda de¤iflikli¤e gitmeyenlerin, halk›n davas›na hizmet etmek için bunlardan vazgeçme fedakarl›¤›nda bulunmayanlar›n devrimci durufllar› problemlidir. Tüm bunlardan ç›kar›lmas› gereken sonuçlara gelince; devrimci yaflama, örgütlülü¤e at›lan ilk ad›m ayn› zamanda önceki yaflam tarz›n›n de¤iflimine dönük yap›lan müdahalenin de bafllang›c›d›r. ‘’Özel mülkiyetçi, özel yaflamc›’’ düflünüfl tarz›yla hesaplaflmay› bafllatma sürecine girme eylemidir. Bu u¤urda sa¤layaca¤›m›z her geliflme, eski burjuva-feodal al›flkanl›klardan kurtulma, yeni yaflam tarz›na göre flekillenmeyi ifade eder. Dolay›s›yla eski ile yeni aras›ndaki mücadele yaflam›n her alan›nda sürüyor ve sürmek zorundad›r. Eski al›flkanl›klardan vazgeçme, bir kavray›fl› bir fedakarl›¤› gerektirir. E¤er ortada bir de¤iflim yoksa, yani eski ile yeni yaflam tarz› aras›ndaki fark, bulunan ortamda-çevrede hissedilemiyorsa, buradaki devrimcilik söylemi, devrim iddias› sadece laftan ibarettir. De¤iflimden, etki gücünden yoksun tüm söylemlerin s›n›f mücadelesi aç›s›ndan hiçbir de¤eri ve hükmü yoktur.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
8-21 Ocak 2010
Kopenhag Çevre Zirvesi: Bol laf, s›f›r icraat… Emperyalistler aras› çeliflkilerle ilgili olarak esas mücadele ABD ile Çin aras›nda gerçekleflirken Kyoto Protokolü ile kendisini s›n›rlayan tek emperyalist güç olan Avrupa Birli¤i de bu çat›flmada zaman zaman boy göstermifltir. Bununla beraber yar›-sömürge, yoksul ülkeler de, bir yandan zengin ülkelerin ikiyüzlü politikalar›n› teflhir ederken di¤er yandan emperyalistler aras› çeliflkilerden yararlanma gayretine düflmüfllerdir.
-18 Aral›k tarihlerinde Danimarka’n›n baflkenti Kopenhag’da toplanan Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi 15. Taraflar Konferans› dünya genelini etkileyen ekoloji felaketinin sorumlular›n› sorunun çözümü için bir araya getirmifl ve bunun sonucunda 11 gün boyunca bol laf salatas› yap›lm›fl, kitlelere bol bol sözler verilmifl ancak tekelci kapitalizmin temsilcileri kendilerinden beklendi¤i gibi somut bir ad›m atma konusunda niyetsizliklerini bir kez daha göstermifllerdir. 200’e yak›n ülkenin en üst düzey temsilcilerinin bir araya geldi¤i Kopenhag Zirvesinin amac› dünyan›n karfl› karfl›ya kald›¤› insan eliyle gerçekleflen en büyük ekolojik felaket olan küresel ›s›nmaya ve sonuçlar›na karfl› 2012’den sonra neler yap›labilece¤i üzerine bir yol haritas› belirlemekti. Bu konuda flu ana kadar imzac› devletleri ba¤lay›c› hükümler tafl›yan tek uluslararas› sözleflme olan Kyoto Protokolünün 2012’de süresinin sonlanmas› sebebiyle 2012 sonras› dönem önem kazanmaktayd›. ‹klim de¤iflikli¤i konferans›n›n üç gündemi gaz emisyonlar›n›n hangi oranda s›n›rland›r›laca¤›, finansal destek meselesi ve sürecin nas›l devam edece¤iydi. Ancak her ne kadar toplant›ya 200’e yak›n devlet üst düzeyde kat›lsa da ve çok say›da çevre örgütü temsil edilse de kararlar ABD, Çin, ‹ngiltere baflta olmak üzere Brezilya ve Güney Afrika’n›n da dahil oldu¤u dar toplant›larda al›nm›fl, net ve somut hedefleri olan bir karar›n ç›kar›lmas›na bu güçler set çekmifltir.
7
Bir siyasi mücadele alan› ve flov meydan› olarak Kopenhag Zirvesi Bu zirve gevezelikten ve siyasi güç gösterisinden baflka bir anlama gelmemektedir. Zirve bir yandan emperyalist devletler aras› güç mücadelesinin bir arenas› haline gelmiflken di¤er yandan yar›-sömürge yoksul ülkelerle zengin emperyalist ülkeler aras›ndaki çeliflkilerin de ortaya ç›kt›¤› bir yere dönüflmüfltür. Emperyalistler aras› çeliflkilerle ilgili olarak esas mücadele ABD ile Çin aras›nda gerçekleflirken Kyoto Protokolü ile kendisini s›n›rlayan tek emperyalist güç olan Avrupa Birli¤i de bu çat›flmada zaman zaman boy göstermifltir. Bununla beraber yar›-sömürge, yoksul ülkeler de, bir yandan zengin ülkelerin ikiyüzlü politikalar›n› teflhir ederken di¤er yandan emperyalistler aras› çeliflkilerden yararlanma gayretine düflmüfllerdir. Özellikle küresel iklim de¤iflikli¤ine karfl› gerekli önlemleri alma konusunda emperyalist devletlerden finansal destek alma söz konusu oldu¤unda bu ülkeler daha fazla çaba göstermekte ve konferans›n genel gündemi içinde en çok bu yönüyle ilgilenmektedir. Bununla beraber konferansta Çin, “geliflmekte olan, yoksul ülkelerin savunucusu ve temsilcisi” rolüne soyunurken Avrupa Birli¤i, özellikle ‹ngiltere ve Fransa da, bilhassa Afrika ülkeleriyle iliflkilerini gelifltirmeye çal›flm›fl ve kendisi Kyoto Protokolüne uyarken ad›m atmayan ABD ve Çin’i teflhir ederek siyasi ve ekonomik nüfuzunu artt›rmaya çal›flm›flt›r. Çin 14 Aral›k günü finansal destek konusunda yoksul ülkelerle zengin ülkeler anlaflamay›nca yoksul ülkelerin bir araya geldi¤i G77 grubuyla konferans salonunu geçici olarak terk ederek flov yapm›fl, ‹ngiltere ve Fransa ise Etiyopya Baflkan›n›n yoksul ülkelere finansal destek sa¤lamak amac›yla hava ve deniz yolu sanayilerine özel bir vergi uygulanmas› önerisini destekleyerek bu
alanda yeni bir manevraya imza atm›flt›r. ABD emperyalizmi ise Kyoto Protokolünü dahi imzalamam›flken Kopenhag Zirvesi’nde siyasi flov yapmay› ihmal etmemifltir. ABD hem D›fl ‹flleri Bakan› H. Clinton hem de bizzat Obama üzerinden prestij toplama gayretindeydi. Afganistan’a 30 bin asker göndererek savafl› keskinlefltirece¤i aç›klamas›n› yapan ve Irak’taki iflgali sürdüren, dünyan›n en militarist devleti olarak askeri müdahalelerde ekolojiye büyük zararlar veren “Nobel Bar›fl Ödüllü” Obama zirveye laf de¤il ifl üretmeye geldi¤ini belirterek iklim de¤iflikli¤ine karfl› mücadelede kararl› oldu¤unu söylemifl ve ilk ifl olarak Zirvenin önde gelen liderleri ile toplanarak Zirve’nin sonunda kabul edilen belgenin ilk tasla¤›ndaki tüm somut öneri ve talepleri ç›kartarak belgeyi hiçbir somut öneri içermeyen bir hale çevirmeyi baflarm›flt›r. Obama konferans esnas›nda aç›kça Çin’i dünyada en fazla gaz emisyonunun gerçekleflti¤i ülke oldu¤u için elefltirse de bu çok da samimi bir elefltiri de¤ildir. Çünkü Çin’in son y›llarda bu konuda ABD’yi geçerek dünyaya daha fazla zarar vermesinin en önemli sebebi Çin’de do¤aya zarar veren endüstrilerin büyük ço¤unlu¤unun ABD baflta olmak üzere Bat›’n›n talepleri do¤rultusunda çal›flmas›d›r. Dolay›s›yla Çin’in verdi¤i zarar salt Çin’le ilgili de¤il bir bütün emperyalist-kapitalist sistemin kâr azmi ve üretim anlay›fl› ile ilgili bir meseledir. Çin ise Konferans öncesinde dünya kamuoyuna yapt›¤› aç›klamada sera gaz› emisyon oran›n› düflürece¤ini, çevre-dostu sanayiye geçifl yapaca¤›n› ve çevre sorununa daha fazla önem verece¤ini ilan
etti. Bunun bir nedeni Çin’de özellikle k›rsal kesimlerde çevre kirlili¤ine karfl› yürütülen kitlesel ve militan mücadelenin bask›s› iken di¤er ve daha bask›n olan sebebi küresel ekonomik kriz döneminde yüksek büyüme oran›n› sürdürmek ve krizin etkilerini azaltmak için devletin harcamalar›n› art›rma karar› do¤rultusunda çevre kirlili¤ini engelleyecek yat›r›mlara a¤›rl›k vermeye karar vermesidir. Bununla beraber emperyalizm, özellikle de ABD, ekolojik felakete karfl› önlem al›nmas› için yoksul ülkelere verilecek finansal destek meselesini geleneksel siyasetlerine uygun flekilde kendilerine olan ba¤›ml›l›klar›n› derinlefltirme gayesiyle bir silah olarak kullanm›flt›r. Finansal destek hem belirli flartlara ba¤›ml› k›l›nm›fl hem de uluslar aras› gözetim, fleffafl›k ve paran›n ak›betinin tespiti için iç politikaya müdahale konusunda yeni bir araç ve bahane ortaya serilmifltir. Bu yaklafl›m yoksul ülkelerin tepkisini çekmekle birlikte en sert ve ciddi direnifl Çin’den gelmifl, Çin temsilcileri uluslararas› gözlem ve denetimi egemenliklerine müdahale sayacaklar›n› ilan etmifller, finansal des-
te¤i kabul etmeyeceklerini bildirmifllerdir. Zirvede küresel ›s›nmada belirleyici bir rolü olan karbondioksit ve çeflitli zararl› gazlar›n sonucunda atmosferde sera etkisinin yarat›larak yeryüzü ›s›s›n›n artmas› nedeniyle sera gaz›n›n emisyonunun azalt›lmas› üzerinde bir karara varmak mümkün olmam›flt›r. Bunun en önemli sebebi ise meselenin samimi, bilimsel bir temelde ekoloji sorununu çözmek amac›yla de¤il de emperyalist güçler aras›nda mücadelede bir koz olarak de¤erlendirilmesidir. Buna göre özellikle Çin’in dünya piyasalar›nda artan a¤›rl›¤›na karfl› Çin’in en önemli kozu olan ucuz ifl gücü ve çevreye duyars›zl›k konusunda ad›m atarak ürünlerinin piyasa fiyat›n›n artmas› ve dünya ekonomisindeki rekabet gücünün zay›flat›lmas›d›r. Bu do¤rultuda ABD Senatosuna ABD sanayisinin ç›karlar›n›n korunmas› için Çin’in çeflitli yapt›r›mlar›
Sanayi devrimi öncesine göre küresel s›cakl›k günümüzde 0.7 derece artm›flt›r. Konferansta emperyalist ülkeler 2050’de en fazla 2 dereceye ulaflmas› için çaba harcamay› ve sera gaz› emisyonunda % 50 azalmay› hedeflemeyi savunsa da yoksul ülkeler ve küresel ›s›nmadan en çok etkilenen ada devletleri ›s›nman›n en fazla 1.5 derece olmas›n› ve gaz emisyonunda % 80 azalmay› savunmaktad›r. Sera gaz› emisyonunun ve küresel ›s›nman›n en büyük sebebi sanayileflmifl emperyalist ülkelerken yoksul, yar›-sömürge ülkelerin küresel ›s›nmaya katk›s› oldukça düflüktür. Bunun için söz konusu kararlar›n hayat bulmas› ciddi bir yat›m› flart kofltu¤undan bu konuda mücadele bir sonuca ulaflamam›flt›r. Sözleflmede Kyoto Protokolünün geçerli oldu¤u belirtilmifltir. Konferansta Kyoto Protokolünün 2012 sonras›nda 2020’ye ka-
kabul etmesi, aksi takdirde ise ekonomik yapt›r›mlar›n gündeme getirilmesi üzerine bir önerge de sunulmufltur. Özcesi mesele ekoloji ile ilgili kayg›lar de¤ildir. Zirve sonucunda duyurulan belge ise ne Avrupal›lar› ne Afrikal›lar› ne de küçük ada devletlerini memnun etmifltir. Greenpeace gibi örgütler anlaflmay› mahkum ederken Sudan’›n BM temsilcisi ve yoksul ülkelerin ortak hareket etti¤i G77 blo¤unun sözcüsü Lumumba Di-Aping ilan edilen sözleflmeye karfl› mücadele edeceklerini ve Obama ile Kyoto Protokolünü imzalamayan Bush yönetimi aras›nda hiçbir fark olmad›¤›n› vurgulad›. Sözleflmeye ayr›ca Bolivya, Küba, Venezüella, Ekvator gibi devletlerin üyesi oldu¤u ALBA üyesi ülkeler de sert flekilde karfl› ç›kt›. Venezüella temsilcisi BM’ye darbe yap›ld›¤›n› ilan ederken ALBA ad›na aç›klama yapan Morales ise konferans›n anti-demokratik oldu¤unu, yoksul ülkelerin rüflvetle sat›n al›nmaya çal›fl›ld›¤›n› ve Obama’n›n flov yapmak yerine Kyoto’yu imzalamas› ve iflgallere son vermesi gerekti¤i ça¤r›s›nda bulundu.
dar geçerlili¤inin uzat›lmas› da tart›fl›l›rken Avrupa Birli¤i, ABD’nin imzalamad›¤› ve emperyalist güçler aras›nda yaln›zca AB’nin uydu¤u bu antlaflma yerine herkesi ba¤layan yeni bir antlaflman›n haz›rlanmas›n› savunmaktad›r. Konferansta ayr›ca yoksul ülkelere küresel ›s›nmaya karfl› gerekli önlemleri almak amac›yla 2012’ye kadar 30 milyar dolar, 2020’ye kadar ise 100 milyar dolar verilmesi kabul edilmifltir ancak paran›n kayna¤› netlefltirilmemifltir. Ayr›ca Çin ve Hindistan uluslararas› gözetimi kabul etmemektedir ve bu da verilen sözlerin tutulup tutulmad›¤›n›n nas›l tespit edilip ölçülece¤i konusunu cevaps›z b›rakmaktad›r. Bu sözleflme ile yaln›zca her ülke küresel ›s›nmaya karfl› bireysel olarak harekete geçece¤i ve önlem alaca¤› sözünü vermekle yetinmifltir. Somut hedeflere de¤inilmemesi bu nedenle kimseyi tatmin etmemifltir. Kabul edilen belgenin ilk tasla¤›nda yer alan 2050’ye kadar gaz emisyonu oran›n›n % 50 düflürülmesi teklifi de, ki bu oran da yoksul ülkeleri memnun etmemifltir, Obama’n›n çabas›yla belgeden ç›kar›lm›flt›r.
Sözleflmenin özellikleri Zirvenin sonunda ilan edilen ve Kopenhag Mutabakat› ad› verilen belge ise herhangi bir ba¤lay›c›l›¤› olmayan bir içeri¤e sahip. Ba¤lay›c› bir hukuksal antlaflman›n ne zaman haz›rlanaca¤› ve bu süre zarf›nda ne yap›laca¤› üzerine somut bir yönelim de sunulmam›flt›r.
Tiranlara, sömürücülere, asalak lara karfl› dünyay› ve insanl›¤› kurtarmak için mücadele edelim! Çevre krizinin küresel ekonomik krizle do¤rudan bir ilgisi vard›r. Her ikisinin de sebebi emperyalist-kapitalist sistemdir. Sömürüye dayanan, sald›rgan ve kâr odakl› bir sistem olan emperyalizm, kendisiyle birlikte gezegenimizi ve tüm insanl›¤› da mahva sürüklemektedir. Kopenhag’da toplananlar bu sistemin temsilcileridir. Zirveye öncülük edenler te-
kelci kapitalizmdir. Dünya halklar›n›n gerçek talep ve ç›karlar› ise zirve salonuna girememifl, halklar›n öfkesi sokaklarda yank›lanm›flt›r. Zirvede demagojik söylemlerle gezegenin hali üzerine a¤›tlar yak›l›rken d›flar›da Danimarka polisi eylem yapanlara sald›rmakta, 2 bine yak›n insan› gözalt›na almaktad›r. Kopenhag Zirvesi ikiyüzlülü¤ün sahne ald›¤› bir gevezelik ah›r›d›r. Ülkesini kapitalistler için ucuz iflgücü cennetine, emekçiler için cehenneme çeviren ve halk›na kurflun s›kan Çin ile Hindistan’›n kalbindeki tüm dünya için oldukça de¤erli olan ormanlarda ABD’nin Afganistan’a y›¤d›¤›ndan daha fazla askeri -150 bin- y›¤arak Maoistlere ve yoksul halka savafl açan, gezegenin ekolojisi için oldukça önemli olan bu bölgedeki ormanlar› savafl alan›na çeviren ve bölgede devrimcileri ezip halk› sürdükten sonra bu de¤erli yerleri çok uluslu flirketlere ya¤malatt›rmay› amaçlayan Hindistan yoksul dünyan›n savunucusu k›l›¤›na girmifl, teröre karfl› mücadele ad› alt›nda T. Kürdistan›’ndaki ormanlar› yakan, çevreye her türlü zarar› veren TC a¤›rbafll› sözler dillendirmifl, askeri iflgallerle ülkeleri y›k›nt›ya çeviren, ekolojiye dönüflü olmayan zararlar veren ve kitle imha silahlar›na sahip olan ABD ise güzel günlerden dem vurmufl, tüm bunlar yaflan›rken sokaklar Danimarka flartlar›nda görülmedik bir fliddete tan›k olmufltur. Dünya halklar› yoksullukla, ekonomik krizle ve ekonomik ya¤ma savafllar›yla zor flartlarda yaflamaya zorlan›rken tekelci kapitalizm dünyan›n tüm yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n› ya¤malamakla, halklar› daha a¤›r koflullarda sömürmekle meflgul. Sera gaz› emisyonlar›n›n tek sorumlusu salt kâr h›rs›na dayal› emperyalist kapitalist sistemin enerji, ulafl›m, madencilik, inflaat, imalat, endüstriyel tar›m vb. alanlardaki ya¤mac› prati¤idir. Bu sald›rganl›¤›n en büyük ma¤duru da insanl›¤›n parças› oldu¤u do¤ad›r. Bu sistemde do¤a yaln›zca bir hammaddedir. Bunun sonucudur ki son 15 y›lda 150 y›l›n en s›cak dönemini yafl›yoruz, bunun sonucunda deniz seviyesi 1961-96 aras›nda y›ll›k 1.8 mm yükselirken 1996’dan bu yana 3.1 mm yükselmektedir. Bunun sonucunda dünyan›n dört bir yan›nda çevre felaketleri, seller, büyük y›k›mlar, devasa orman yang›nlar› gerçekleflmektedir. Ancak bunlar da emperyalist sistemi durdurmamakta, kriz ortam›n›n da etkisiyle çok uluslu flirketler özellikle de maden ve enerji flirketleri do¤al kaynaklara ulaflabilmek için Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da ya¤mac› bir rekabetle halk› evsiz b›rakmakta, tüm dünya için oldukça de¤erli olan ormanlar› yok etmekte, nehirleri kirletmektedir. Emperyalist tekeller hammaddelerin ya¤mas›n›n ard›ndan gerilerinde çevre kirlili¤i ve sera gaz› emisyonlar› b›rakarak farkl› bölgelere gitmektedirler. Bilgi teknolojisinde, genetikte, robot teknolojisinde, tar›mda ve t›p alan›nda devasa geliflmeler yaflanmas›na karfl›n bu bilimsel geliflmeler insanl›¤›n temel sorunlar›n› çözmek amac›yla de¤erlendirilmektedir. Tam tersine açl›k, yoksulluk, hastal›klar, ekolojik y›k›m tüm h›z›yla devam etmektedir. Bu sorunlar›n çözümü için koflullar mevcuttur. Bilimsel geliflim insan odakl› bir yaklafl›mla ve üretim kaynaklar›n›n üzerinde kolektif bir denetimle kâr de¤il insan için de¤erlendirilerek toplumsal kalk›nma için kullan›labilir. Bu nedenle insanl›¤› ve dünyay› kurtarmak için kararl› bir anti-emperyalist, devrimci mücadeleye ihtiyaç vard›r. Naz›m Hikmet’in de dedi¤i gibi, Ya ölü y›ld›zlara götürece¤iz hayat›, ya da ölüm inecek yeryüzüne...
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
8-21 Ocak 2010
19 Aral›k katliam›n› unutmayaca¤›z! Londra 19 Aral›k katliam› Londra’da, tüm dünyadaki politik tutsaklar›n özgürlü¤ü için mücadele ça¤r›s›yla protesto edildi. Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (UPOTUDAK), Özgür Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (ÖTDK) ve Devrimci Demokrasi Gazetesi taraf›ndan örgütlenen 19 Aral›k anmas›, Türkiyelilerin yo¤un olarak yaflad›¤› Wood Green’de yap›ld›. Anma, “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z”, “Politik tutsaklara özgürlük” sloganlar›yla sonland›r›ld›.
ra UPOTUDAK temsilcisi Hüseyin Sap da kat›ld›. Yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, 19 Aral›k 2000 katliam›na ve Cumartesi Annelerine iliflkin bir film gösterildi. Filmin ard›ndan k›sa bir konuflma yapan AT‹K temsilcisi, 19 Aral›k öncesi, an› ve sonras›ndaki geliflmelere k›saca de¤inerek katliam›n boyutunu gözler önüne serdi. Sempozyumda ilk söz Ümit Efe ald› ve hapishanelerin tarihsel geçmifline de¤inerek, “Tüm bunlara karfl› direnmek, inatç› bir flekilde mücadeleyi yükseltmek gerekir” dedi.
Stuttgart 19 Aral›k günü bir sempozyum düzenlendi. UPOTUDAK taraf›ndan gerçeklefltirilen sempozyuma Türkiye’den fiebnem Korur Fincanc› (T‹HV), Ümit Efe (‹HD) ve ‹smet Yurtsever’in (TUYAB) yan› s›-
Konuflmas›na AT‹K’e teflekkürlerini sunarak bafllayan Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV) Baflkan› fiebnem Korur Fincanc›, çözüm için birarada bulunduklar›n› ve 19 Aral›k katliam›n›n devletin çok kararl› bir operasyonu oldu¤unu vurgulad›. Fincanc› devamla, “Türkiye belki de Açl›k Grevi ve Ölüm Oruçlar›’n›n en çok yafland›¤› ülke konumundad›r. ‹çerde
AT‹K-YDG’den Merkezi E¤itim Kamp›
tutsaklar, d›flarda yak›nlar› bu eylemleri gerçeklefltirdiler” dedi. TUYAB’tan ‹smet Yurtsever de tutsak ve yak›nlar›n›n selamlar›n› ileterek bafllad›¤› konuflmas›nda günümüze iliflkin bilgiler verdi. Son olarak söz alan UPOTUDAK temsilcisi Hüseyin Sap, çal›flmalar› hakk›nda bilgi verdi. 19 Aral›k 2000’i yaflayan bir gazi de yaflad›klar›n› anlatt›.
‹sviçre Zürih’te ‹T‹F, ‹DHF, ‹G‹F, Al›nteri, Halkevi, FEKAR ve Bir-Kar taraf›ndan 19 Aral›k katliam›n› protesto yürüyüflü gerçeklefltirildi. “19 Aral›k Katliam›n› unutmayaca¤›z” yaz›l› pankart yürüyüflün en önünde tafl›nd›, her kurum da kendi bayrak ve flamalar›yla yürüyüfle kat›l›m sa¤lad›. Yürüyüfl boyunca DETUDAK’›n Almanca bildirisi okundu. TC Konsoloslu¤u önüne gelindi¤inde ise konuflmalar yap›ld›ktan sonra sayg› durufluna geçildi. Devrimci tutsaklar›n yaln›z olmad›¤›, özgürlük mücadelesinin birer neferleri olduklar› ve sahiplenileceklerinin ifade edilmesinin ard›ndan sloganlarla yürüyüfl sonland›r›ld›.
Augsburg Enternasyonal Kültür Merkezi’nde katliama iliflkin sempozyum yap›ld›. Sempozyuma fiebnem Korur Fincanc›, Ümit Efe ve UPOTUDAK temsilcisi kat›ld›. Ümit Efe genel olarak dünya genelinde ise hapishanelerin oluflum sürecine ve Türkiye’deki hapishaneler sürecine de¤indi. Ard›ndan sözü fiebnem Korur Fincanc› ald›. Fincanc›, katliamda kimyasal silahlar›n kullan›ld›¤›n› söyledi.
AT‹K Yeni Demokratik Gençlik Avusturya’n›n ‹nnsbruck kentinde gençlik kamp› gerçeklefltirdi¤ini duyurdu. Merkezi Yürütme Kurulu taraf›ndan yap›lan aç›klamada, kamp›n 3 gün sürdü¤ü belirtildi ve “gelen bir öneri ile kamp, YDG kurucu üyesi ve flu anda hapishanede tutsak olan ‹smail Y›lmaz yoldafla atfedildi” denildi. Avrupa’n›n birçok ülkesinden YDG’lilerin kat›l›m›yla gerçekleflen kampta Ajitasyon/Propaganda, YDG tarihi, Yöneticilik, Ayd›nlanma Ça¤›ndan Günümüze Avrupa’da S›n›f Mücadelesi ve Enternasyonalizm, E¤lence Anlay›fl› gibi konular›n yan› s›ra, çal›flma gruplar› fleklinde pratik atölye çal›flmalar›n›n yap›ld›¤› ö¤renildi. YDG Baflkan›’n›n konuflmas›na da yer verilen aç›klamada, “Böylesi olumlu bir e¤itim kamp›n› gerçeklefltirmifl olman›n verdi¤i enerji ile yaklaflan 20. kongremize gitmek oldukça önemlidir. Bu nedenle, her birimiz 20 y›ll›k eme¤e yak›fl›r bir çal›flma azmiyle sürecimizi daha etkin k›lmak zorunday›z” denildi.
Gazze kuflatmas›n›n y›ldönümünde FHKC aç›klamas› Siyonist ‹srail’in Gazze sald›r›s›n›n birinci y›ldönümünde Filistin Halk Kurtulufl Cephesi bir aç›klama yaparak Gazze halk›n›n direnifl ve azminin, sald›r›n›n üzerinden bir y›l geçtikten sonra da güçlü ve sa¤lam oldu¤unu söyledi. 26 Aral›k günü yap›lan aç›klamada iflgalde yaklafl›k bin befl yüz insan›n katledildi¤i, on binlerce insan›n yaraland›¤› ve yerlerinden edildi¤i, on binlercesinin evlerinin y›k›ld›¤› hat›rlat›ld›. “ABD’nin ‘bar›fl ve görüflme’ hakk›ndaki sözcüklerinin, iflgal topraklar›m›z› çalarken, haklar›m›z› ihlal eder ve halk›m›z› katlederken tatl› konuflmalar, yalan sözler ve ucuz hamlelerden baflka bir fley olmad›¤› aydan aya, y›ldan y›la daha aç›k hale geliyor” denilen aç›klamada
ayn› zamanda sözde “bar›fl süreci”nin gürültüsünün sadece iflgalcilerin suçlar›n› gizledi¤ine ve Siyonist iflgal ve onun Washington’daki stratejik müttefikinin amaçlar›na hizmet etti¤ine de¤iniliyor. “‹flgal savafl ayg›t›n›n liderleri katliam ve barbarl›kla güvenlik ve zafer kazanabilece¤ini, halk›m›z›n kararl›l›k ve direnifl iradesini, ulusal haklar›m›za ba¤l›l›¤›m›z› k›rabilece¤ini zannetmekteler. Bununla birlikte gerçekte, onlar zafer ve sözde güvenlik kazanmam›fllar, hatta sald›r›lar› Lübnan ve Filistin’den direniflle tamamen püskürtülerek yenilgiye u¤rat›lm›fllard›r.” Arap halk›n› ve uluslararas› ilerici güçleri kendileriyle süren dayan›flmalar›ndan dolay›
Evrensel Bak›fl Kapitalist restorasyonun yaratt›¤›
“K⤛ttan Kaplan!” Dünya emperyalist-kapitalist sistemini ayakta tutan kimi dayanaklar›n birer birer y›k›ld›¤› art›k ayan beyan ortada. Sistemin kendini yenileyebilmesiayakta kalmas› bu dayanaklar›n tekrar onu tafl›yabilecek biçimde onar›lmas›na, yeni dayanaklarla güçlendirilmesine ba¤l›. Sistemin ayakta kalmakta giderek zorland›¤›na dair en belirgin göstergeler, 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren artt›. Bu art›fl, dayanaklar› güçlendirme çabalar›n› da h›zland›rd›. Bu çabalar en çok da iflgal politikalar›n›n yayg›nlaflmas›nda, yeni ya¤ma-talan alanlar›na odaklanmada görüldü. Ancak sistemdeki çatlaklar büyümeye devam etti. En büyük çatlak ise, uzunca y›llard›r emperyalistkapitalist sistemin öncü gücü olma iddias›n› koruyan, ABD emperyaliz-
minde görüldü. 2007 sonlar›nda ortaya ç›kan ABD merkezli ekonomik krizle birlikte, çatlak tüm dünyay› sarmaya bafllad›. Ne milyar dolarl›k önlem paketleri ne de iflgal-ya¤matalan politikalar›n› geniflletme-derinlefltirme hedefli birbiri ard›na belirlenen yeni stratejiler, çatlakta en küçük bir onar›ma yol açt›. Aksine, ABD emperyalizminin gücünde zay›flama, imaj›n›n iyice düflmesi sorunlar› büyüdü, dünya hâkimiyeti iddias›n› tehdit eder hale getirdi. Bu tehdidin büyümesindeki en önemli etken ise, öncü güç olma iddias›n›n art›k di¤er emperyalist güçler taraf›ndan gündeme getirilmesi, onlar›n da tüm stratejilerini bu yönlü belirlemesiydi. Emperyalistler aras› rekabetin giderek t›rmanmas›ndan baflka bir ad› yoktu bunun. AB, Rusya, Japonya ve Çin gibi emperyalist güçler art›k dünya pazarlar›nda üstün bir konuma gelme, de¤ilse eflit
gurur ve flükranla selamlad›klar›n› söyleyen FHKC, Filistin düflmanlar›n›n tamamen yenilgiye u¤rat›lmas› için bu dayan›flman›n güçlendirilerek devam etmesi gerekti¤ine vurgu yapt›. FHKC Siyasi Büro üyesi ve sürgündeki kolunun lideri yoldafl Dr. Maher Taher, Gazze üzerindeki ablukan›n k›r›lmas› için insan haklar› elefltirilerinin ve insanc›l projelerin gerekli oldu¤unu ama bunlar›n ablukay› tek bafllar›na k›rabilecek yeterlilikte olmad›¤›n› ifade etti. Uluslararas› insan haklar› örgütlerinin, bu katliamlar› do¤rulayarak belgelemesinin önemine dikkat çeken yoldafl Taher, Gazze’de 1,5 milyon Filistinli abluka alt›nda ac› çekerken, Arap hükümetlerinin ve resmi uluslararas› toplulu¤un sessizli¤ini korudu¤una dikkat çek-
ti ve Arap rejimlerinin sessizli¤inin ‹srail’in suçlar›n›n devam etmesine izin verdi¤ini ve bu yüzden de Gazze ablukas›n›n suç ortaklar› oldu¤unu ifade etti. FHKC, Gazze ablukas›n›n basit bir insanl›k sorunu olmad›¤›n› ayn› zamanda Filistin halk› üzerinde politik bir abluka oldu¤unu söyledi ve sözlerini flu flekilde sonland›rd›: “Düflman ‹srail Filistin halk›n›n teslimiyet bayra¤›n› çekmesini, direniflten vazgeçmesini ve ABD ve Siyonizm’in koflul ve flartlar›n› kabul etmesini istemektedir. Fakat Filistin halk› tüm bunlara ra¤men, koflullar ne olursa olsun savaflmaya devam edecek, teslimiyeti reddedecek ve direnifl bayra¤›n› dalgaland›rmay› sürdürecek!”
pay alma arzular›n› güdemiyorlard›.
de pek görülemiyordu.
Asl›nda öteden beri var olan rekabetin iyice k›z›flmas›n›n ifadesiydi bu durum.
90’l› y›llarda Clinton’un bu ülkeye yapt›¤› ziyaret s›ras›nda ABD heyeti canl› yay›n ve seçilmifl bir kitle talep etmifl, bu talep yerine getirildi¤inde, Clinton canl› yay›nda Çin’i, hem de kendi ülkesinde dünya kamuoyu karfl›s›nda elefltirme f›rsat›n› kaç›rmam›flt›. Çin Obama ziyaretinde canl› yay›n talebini ret etmiflti. Ancak Çin yönetiminin canl› yay›n ve ABD heyetinin daha bir dizi talebini geri çevirmesinin alt›nda yatan neden sadece ilkinden ders ç›karm›fl olmalar› ile ilintili de¤ildir. Neden, daha çok da Çin’in bu süre içinde büyüyen gücü ile ilintilidir. Çin’in emperyalist kapitalist dünya sistemine giderek nas›l entegre oldu¤unun, büyüyen emperyalist bir güç oldu¤unun göstergesidir ayn› zamanda.
ABD emperyalizminin içine düfltü¤ü pozisyon en çok da Çin’in ifline yarad› denilebilir. Dünya pazar›nda giderek daha büyük bir paya sahip olan Çin’in bu yükselifli, di¤er emperyalist güçlerin bu “büyüyen dev” ile iliflkilerini daha ileri tafl›mas›n› adeta zorunlu k›ld›. Bu güçlerin karfl›s›nda ise, mali krizin merkezi görünümündeki, ayn› zamanda Çin’le her alanda k›yas›ya rekabet halinde olan ABD emperyalizmi geliyordu. ABD emperyalizminin Çin’le bir dizi ekonomik vd. projeler kapsam›ndaki iliflki gelifltirme giriflimlerinin sonuncusu, geçti¤imiz haftalarda gerçekleflti. “Yeni imaj” Obama, kalabal›k bir heyetle Çin’e bir ziyaret yapt›. Asl›nda bu ziyaretlerle birlikte, ABD emperyalizminin son y›llarda ne kadar güçsüzleflti¤i de bir kez daha ortaya ç›kt›. Bir dizi uflak-kukla rejimin liderleri ile yap›lan karfl›l›kl› ziyaretlerdeki “evin efendisi” görüntüsü, bu ziyaretten yans›yan kareler-
Çin’in emperyalist dünya sistemine entegre olma süreci 1976’da, Mao’nun ölümünden sonra bafllad›. Bir karfl› devrimle iktidar› ele geçiren yeni bürokratik burjuvazi, devrimin kazan›mlar›n› bir bir ortadan kald›rmakta, kapitalist restorasyon sürecini bafllatmakta tereddüt etmedi. Mao’nun “Sosyalizmi kendi
(AT‹K Haber Merkezi)
Rotterdam’da stant çal›flmas› HT‹F’in birkaç ay önce bafllatt›¤› ekonomik krize karfl› kampanya çerçevesinde Rotterdam’da stant çal›flmas› gerçeklefltirildi. HT‹F Rotterdam Komitesi taraf›ndan çarfl› merkezinde aç›lan stantta bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Hollandaca ve Türkçe ç›kar›lan “Yoksullaflmaya Hay›r; Ekonomik Krizin Nedeni Emekçiler De¤ildir!” fliarl› broflürlerinin da¤›t›ld›¤› stant çal›flmas›nda ayr›ca konuflmalar da yap›ld›. AT‹K ve YDG bayraklar›n›n as›ld›¤› stantta, HT‹F imzal› “‹flsizli¤e ve Yoksullu¤a Hay›r” yaz›l› pankart aç›ld›. (AT‹K Haber Merkezi)
gücüne dayanarak infla etme” anlay›fl› h›zla terk edildi, Çin’in kapitalist dünya pazar›na entegrasyonu bafllat›ld›. Bu tarihlerden itibaren ülkeye girmeye bafllayan yabanc› sermaye, mal ithal› vb. uygulamalar, revizyonistlerin iddialar›n›n aksine, sosyalist inflaya de¤il, kapitalist restorasyonu h›zland›rmaya hizmet ediyordu.
Uluslararas› yat›r›mlar›n büyük bölümü ise, 1997’de Çin’e ba¤lanan Hong Kong’la birlikte Çin, uluslararas› mali sermaye merkezine sahip olmakla birlikte, New York ve Londra’dan sonra dünyan›n üçüncü uluslararas› banka merkezi de burada. Bu da Çin’i derinleflmeyi sürdüren mali krizden ç›k›fl çabalar›nda da önemli bir yere oturtmakta.
1979 y›l›nda ülkenin güney bat›s›nda aç›lan ilk dört “Özel Ticaret Bölgesi”ni, k›sa sürede ülkenin dört bir yan›nda, hem de yabanc› sermaye ile aç›lan, say›lar› h›zla artan baflkalar› izledi. Bat›l› emperyalistler bu süreci var güçleri ile desteklediler. Çünkü 1.3 milyarl›k nüfusu ile Çin uluslararas› tekellerin ifltah›n› kabart›yordu. 1995 y›l›na gelindi¤inde, do¤rudan yabanc› yat›r›mlar›n oran› 1980 y›l›na oranla 50 kat artm›flt›. 1990’l› y›llar›nda, AB, ABD ve Japonya gibi güçlerin Çin’e dönük yat›r›mlar›nda s›çramalar› 50 milyar dolar› aflm›flt› bile.
Sonuç olarak, kapitalizmin restorasyonu, proletarya enternasyonalizminin bu kalesini, dünya hâkimiyet iddias›na soyunacak derecede bir emperyalist gücü dönüfltürmüfl bulunmakta. Çin hükümet temsilcileri Obama karfl›s›ndaki durufllar›n› da bu güçten almaktalar. Çocuk eme¤i baflta olmak üzere, yo¤un sömürüdür ayn› zamanda bu gücü yaratan.
Çin bunun içindir ki hala uluslararas› tekellerin Asya Stratejilerinin merkezinde bulunmaktad›r. Uluslararas› üretimin yo¤unlaflma merkezi haline gelmiflti.
Ancak bu güç de t›pk› di¤er emperyalist güçler gibi, Mao’nun tan›m›yla “k⤛ttan kaplan” olman›n ötesinde de¤ildi. Çin halk› er geç Mao’nun miras›na sahip ç›kacak ve kendi k⤛t kaplan›n› da yerle bir edecektir. Harekete geçen halk y›¤›nlar›n›n korkutucu gücü önünde ne Çin’deki ne de dünyadaki k⤛ttan kaplanlar›n durmas› mümkündür!”
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
8-21 Ocak 2010
Tarihten k›sa k›sa...
DEVR‹M‹N “ Y E N ‹ L M E Z ” VE “ U S L A N M A Z ” KARTALLARI Di¤erlerinden çok farkl› gibi görünmese de, hatta belki gerçekten bir fark› olmasa da tarihsel “tesadüfler” düflünüldü¤ünde bizlere sistemle mücadeleyi görev bilmifl birçok yaflam› hat›rlatacakt›r. Ocak ay›, içerisinde yer ald›¤› mevsimin tüm so¤uklu¤unu ard›nda b›rakt›klar› ile ›s›tan, an›lar› ile mücadelemizi tutuflturan ve kardelen misali “k›fla” inat yeniden ve yeniden yefleren birçok yaflam› hat›rlatacakt›r. Ve daha bir anlaml› k›lacakt›r kendisini. Düflündü¤ümüzde sadece ülkemizden isimler de¤il enternasyonal anlamda da birçok isim gelecektir akl›m›za. Yitirdi¤imiz ancak mücadelemize tohum olan isimler. Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht gibi.
“O bir kartald› ve hep kartal olarak kalacak” Lenin, 5 Mart 1870 y›l›nda Polonya’da Yahudi bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Rosa Lüksemburg’u bu sözlerle tan›ml›yor. Polonyal›lar ise ona Polonya’n›n k›z›l gülü anlam›na gelen “Prima Donna” lakab›n› yak›flt›r›yor. Rosa’ya bu s›fatlar›n yak›flt›r›lmas›n›n ve bugün hala dünya çap›nda “k›z›l bir gül” olarak an›lmas›n›n nedenini anlamak için onun 49 y›ll›k yaflam›n› k›sa da olsa gözden geçirmek yeterlidir. Rosa’n›n ad›n› and›¤›m›z yerde yoldafl› Karl Liebknecht’i anmamak ise büyük bir haks›zl›k olacakt›r. Rosa Lüksemburg ve yoldafl› Karl Liebknecht 15 Ocak 1919’da Berlin’de, daha sonras›nda Alman faflizminin ünlü isimlerinin içinde yer alacak olan Freikorps (Gönüllü K›ta) taraf›ndan tutukland›lar. Eden Hotel’e getirilen Rosa ve Karl burada kendilerinden geçene dek dövüldüler, Karl kendisine yap›lan bu iflkence sonras› bafl›ndan vurularak katledilirken Rosa Lüksemburg Landwehr kanal›na at›ld›. 25 Ocak günü Friedrichsfelde Mezarl›¤›’nda Karl’›n bedeni topra¤a verilirken yan›na Rosa için bofl bir yer b›rak›ld›. Yaflanan bu katliamdan tam 4 ay sonra Rosa’n›n cans›z bedeni Berlin’de bir kanal›n havuzunda bulundu ve Rosa 13 Haziran 1919’da yoldafl› Karl’›n yan›na gömüldü. Lüksemburg’un devrimci mücadelesi ve
haks›zl›klara karfl› ac›mas›z duruflu çocuklu¤una denk düflecek y›llarda bafllad›. Küçük bir k›z çocu¤u iken tafl›nd›klar› Varflova’da faaliyet yürüten Proletariat Partisi ile tan›flt›. Proletariat Partisi o s›ralarda epeyce güçlü bir örgütlenme idi. A¤›rl›kla büyük kentlere hapsolmufl bir hareketti ve ancak lise, üniversite ö¤rencileri içersinde bir etki yaratabiliyordu. Rosa Lüksemburg okuldaki birkaç y›l›nda devrimci bir grupla iliflki kurmufltu. Dara¤ac›nda dört kifli can verdi¤inde henüz on befl yafl›ndayd›. Okuldaki son y›l›nda siyasal bak›mdan aktif, derslerinde de bir o kadar baflar›l› olan Rosa art›k “disipline gelmez” yan› ile tan›n›yordu. ‹kinci Proletariat’›n da yeni bir tutuklama dalgas› ile zay›flat›lmas› sonras›nda, Polonya ‹flçiler Birli¤i yöneticileri yurt d›fl›na gitti. Rosa da bilinçli bir tercih ve ailesinin maddi deste¤i ile Zürih’te genç bir mülteci ö¤renci olarak yaflam›na bafllad›. Rosa’n›n, Marks ve Engels’ in yap›tlar›yla tan›flmas› bu döneme denk gelir. Zürih Üniversitesi’nde felsefe fakültesine kaydoldu ve matematik, do¤a bilimleri derslerini takip etti. 1892’de Hukuk Fakültesine geçti. Rosa’n›n yaflam› kuflkusuz üniversite ile s›n›rl› de¤ildi. Birleflik Polonya Sosyalist Partisi (PSP) 1892 sonunda kuruldu¤unda, bütün mülteci gruplar ona kat›ld›. Sprawa Robotnicza (‹flçi Davas›) küçük bir genç ve Polonyal› bir grubun eseri olarak 1893’te yay›n hayat›na bafllad›. Rosa, R. Kruzsynska takma ad›n› kullanarak gazetenin editörlü¤ünü üstlendi. Rosa’n›n ve yoldafl› Karl’›n y›llar› zorlu ve çetin mücadeleler ile geçti ve Alman sol hareketinin iki önemli ismi olan Rosa Lüksemburg ile 1871 Almanya do¤umlu Karl Liebknecht 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda Almanya’da kurulan Spartaküs Birli¤i’nin önderleri olarak tarihe geçtiler. Almanya, 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› içine girdi¤i yenilginin bedelini halk y›¤›nlar›na yoksullu¤u ve sefaleti dayatarak fatura etmeye çal›fl›yordu. Fakat halk bu faturay› ödemeye hiç de raz› de¤ildi. Prusya Krall›¤›n›n bu haks›z savafl sonras› dayatt›¤› koflullar› reddeden y›¤›nlar, krall›¤›n devrilmesi ve halk›n iktidar›n›n iflbafl›na gelmesi
için o dönem var olan devrimci kitle hareketlerine yöneldiler, savafl›n onlara yükledi¤i bu haks›zl›¤› kabul etmediler. Halk y›¤›nlar›n›n bafllatm›fl oldu¤u bu mücadele onlar› tek bir çat› alt›nda birlefltirerek önderlik edecek bir komünist partisinin olmamas›ndan kaynakl› bir süre sonra farkl› kanallara da¤›ld›. Bu dönemde, Alman komünist hareketinin önderlerinden Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht de kitlelerin bu hareketlili¤ine aktif bir kat›l›m göstererek müdahale etmeye çal›flt›lar. 1 Ocak 1916’da kurulan ve ad›n› Rosa Lüksemburg’un yay›nlanan program broflüründe kulland›¤› “Spartaküs” isminden alan “Spartaküs Birli¤i” burjuvazinin kurulu bulunan gerici cumhuriyetine karfl› “Sovyet Cumhuriyeti” fliar›n› yükseltti. Emekçi halk›n devrimci iktidar›n› hedefleyen Spartaküs Birli¤i, artan devrimci mücadeleye önderlik edebilmek ve geliflen kitle hareketini bir f›rsata yani devrimin lehine çevirebilmek için 1918 y›l›nda toplanan kongreleri ile isimlerini Almanya Komünist Partisi (KPD) olarak de¤ifltirdiler. Alman iflçi s›n›f› hareketinin örgütleyicilerinden olan Rosa ve Karl savafl boyunca devam eden direnifllerin, grevlerin tam ortas›nda yer ald›lar, bu harekete önderlik ettiler. Alman iflçi hareketi tarihine Ocak ayaklanmas› olarak geçen olaylar, 4 Ocak 1919’da devrimci düflünceye yak›nl›¤› ile tan›nan polis müdürünün görevden al›nmas›yla alevlendi. 11 Ocak tarihinde ise düflman›n sald›r›s› fiilen bafllad›. ‹flgallerin yafland›¤› bu süre zarf›nda birçok insan kurfluna dizildi, tutukland›. Ayn› gün KPD binas›na girilerek talanlar gerçeklefltirildi. Ayaklanma s›ras›nda iflgal edilen binalar›n hepsi teker teker ele geçirildi, iflgalciler katledildi. Katledilenler aras›nda Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht de yer al›yordu.
B‹R D‹REN‹fi DESTANI; AL‹fiER
Günlerin h›zl› geçip gitti¤i bir dönemdeyiz. Zaman h›zla ak›p gidiyor. De¤iflim toplumsal ve bireysel formda, fark›nda olal›m veya olmayal›m kendi yasalar›n› iflleterek gerçeklefliyor. Kimileri ileriye, kimileri geriye... “Bir Ad›m ‹leri ‹ki Ad›m Geri” yahut. Daha havada yank›s› kesilmeden unutulan sözler, kurumam›fl mürekkepler, h›zla de¤iflen görüntüler, ruh halleri, al›fl›ld›k durumlar oldu son zamanlarda. Bütün bunlar elbette bir gebelik sanc›s›d›r! Meclis kürsüsünden “Halk Partili”
Öymen’in sarf etti¤i pusuya yatm›fl faflizmin, sislerin, tozun duman›n aras›ndan o dehflet yüzünü göstermesinin ifadesi olan sözler halen hat›rlardad›r. Hat›rlarda olmas› ne kelime, mutlaka o sözler birilerinin kulaklar›nda, bir türlü dinmeyen ac›lar›nda ç›nlay›p durmaktad›r. Elbette o sözler bir gerçe¤in ifadesi ve itiraf›yd›, flafl›rmamak, dumur olmamak gerekti. Olan›n ve hep olan›n, halen gerçekleflmekte olan›n yal›n ifadesiydi o sözler. Elbette Mustafa Kemal, yaln›z o de¤il, bir bütün Cumhuriyet askersivil bürokrasisi hiçbir zaman analar› düflünecek kadar insan olmad›lar! Olamazlar da! Kabuk ba¤lamaya yüz tutmufl tüm yaralar›n için için kanamaya bafllad›¤›, unutulmaya yüz tutmufl tüm insani korkular›n depreflti¤i günler yaflad›k, yafl›yoruz. Söz Dersim’den aç›lm›flken elbette yolumuz ac›lardan, y›k›mlardan, kay›plardan, sürgünlerden, korkulardan, bebelerin ›ngalar›ndan geçecektir. Dersim’in bu co¤rafyada yaflayan herkeste ayr› bir yans›mas›, herkeste ayr› bir ça¤r›fl›m› vard›r. Dersim deyince Alifler’i anmamak, Alifler’i kuflanmamak, Alifler’i bilmemek, Alifler’i duymamak imkâns›z! Ve tabi Zarife’yi! Alifler’i Zarife’den, Zarife’yi Ali-
fler’den ayr› düflünmek bulutla ya¤muru ayr› düflünmek gibi bir fley olsa gerek! Zaman›n›n büyük Kürt entelektüel savaflç› önderi Alifler! Kay›tlara göre 1882 do¤umlu. Koçgiri’ye (Sivas) ba¤l› ‹mranl›-Azgêr Köyü’nde dünyaya gelmifl. ‹lk gençlik y›llar›nda iyi bir e¤itim gören Alifler, Koçgiri afliretleri reisi Mustafa Pafla’n›n kâtipli¤ini yapm›fl. Burada siyasi, diplomatik, askeri e¤itim alarak, Mustafa Pafla taraf›ndan Dersim ve Koçgiri afliretleri aras›nda iliflki ve birli¤i sa¤lamak üzere görevlendirilmifl. S›k s›k Koçgiri, Dersim, Erzurum bölgeleri aras›nda çeflitli faaliyetler için bulunmufl. Rusya’ya, Ermenistan’a gidip geldi¤i ve buralarda Kürt halk mücadelesi için çeflitli görüflmeler yapt›¤› bilinmektedir. Bu yüzden hemen “k›z›l damgas›n›” da yemifltir. Koçgiri Halk Hareketi’nin çeflitli iç ihanetler ve afliretler aras› birli¤in bozulmas› yüzünden yenilgiyle sonuçlanmas› üzerine Alifler ve hayat arkadafl› Zarife Dersim’e geçerler. 1921’den itibaren zaman zaman Koçgiri’ye gitse de Zarife’yle beraber Dersim’de yaflam›fllard›r. As›l olarak Kürt afliretler aras›nda birlik sa¤lamak gibi büyük ve belki de dünyan›n en zor ifllerinden birine soyunan Alifler halka dayanmaktad›r.
VARDIM, VARIM, VAROLACA⁄IM! Rosa Lüksemburg’un katledilmesinin ard›ndan bize birçok fleyi ile birlikte devrimci mücadelesini ve ödedi¤i bedeli özetleyen flu sözleri kald›. Rosa, 14 Ocak 1919’da yani ölmeden önce son yay›mlanan yaz›s›nda “Berlin’de düzen hüküm sürüyor! Sizi budala zaptiyeler! Kum üzerine kurulu sizin düzeniniz. Devrim daha yar›n olmadan zincir flak›rt›lar› içinde yeniden do¤rulacakt›r. Ve sizleri dehflet içersinde b›rak›p trampet sesleri aras›nda flunu bildirecektir: Vard›m, Var›m, Var olaca¤›m!” diyordu. Ayn› gazetede Karl ise Rosa’n›n söylediklerini tamamlayarak “yenilmedik” diye hayk›r›yordu. “S›k› durun! Kaçmad›k, yenilmedik! Çünkü Spartaküs atefl ve ruh demektir. Yürek ve can demektir. Proleter devrimin iradesi ve eylemi demektir. Çünkü Spartaküs zafer özlemini, s›n›f bilinçli proletaryan›n mücadele azmini temsil etmektedir. Bunlar elde edildi¤i zaman biz ister yaflayal›m ister yaflamayal›m, program›m›z yaflayacakt›r ve kurtulan halklar›n dünyas›na egemen olacakt›r.” Yaflamlar›n› ve inand›klar› dünyay› özetleyen bu cümleleri ile onlar, devrimci mücadelenin yenilmez ve “uslanmaz” kartallar› olarak tarihe önemli bir not düfltüler. “Devrimin de yenilmez ve uslanmaz oldu¤unun” alt›n› çizerek tüm dünya emekçilerini kurtulufla ve özgürlü¤e götürecek yolun nereden geçti¤ini bir kez de onlar gösterdiler. ‹nsanl›k tarihi ile k›yasland›¤›nda “ne de k›sa” dedi¤imiz ömürlerine koskoca bir tarih s›¤d›ran Rosa ve Karl’›n mücadelesi bugün dünyan›n dört bir yan›nda sürmektedir. Onlar› anman›n ve yaflatman›n yolu ise bu mücadelenin tam ortas›ndan geçmektedir.
Halk›n içinde, yan›ndad›r. Elinde saz›, dilinde kelam› mücadelesini anlatmaktad›r. Ö¤renciler yetifltirmifl, Kürtçe üzerine çal›flmalar yapm›fl, dersler vermifltir. ‹ngilizce ve Frans›zcay› bildi¤i rivayet edilen Alifler Dersim bölgesinde düzenli bir ordu kurma çabas› içinde olmufltur. Bu askeri güçlerin Genelkurmay›, ayn› zamanda yüre¤i ve beynidir. Ve fakat Dersim bölgesi d›fl›nda kalan Kürtlerin de birlik olmalar› gerekti¤inin bilincindedir, bu yüzden Nuri Dersimi ile yaz›flmalar› olmufl, ama bu konuda sonuç alamam›flt›r. Saz› ve tüfe¤iyle halk aras›nda dolaflarak, amaçlar›n› anlatm›flt›r. Anadolu’daki Dadalo¤lu, Köro¤lu, Karacao¤lan vd. halk kahramanlar›yla bu yönüyle oldukça benzerlikler göstermektedir. Kürt halk›n›n Köro¤lusudur! Halk edebiyat›n›n günümüze ulaflan önemli bir halkas›d›r. Savaflç› bir dengbejdir! Yazd›klar› dilden dile dolaflm›fl Koçgiri’nin, Dersim’in giderek bütün Kürt halk›n›n 盤l›¤› olmufltur. Çok yönlülü¤ü ile Kürt halk› aras›nda daha hayattayken bir efsanedir. Edebiyat›n› kavgadan al›r, kavgaya verir. Bu o kadar sa¤lam bir halkad›r ki her dönemin Kürt savaflç› sanatç›lar›n›n öncüsü olmay› sürdürmektedir. Bu entelektüel, ayd›n, diplomat, sanatç›n›n Zarife ile olan iliflkisi, evlili¤i, üzerinde ayr›ca durmay› gerektiren bir konudur. Geleneksel bir Kürt ailesi olman›n tüm s›n›rlar›n› daha o
* 22 Ocak 1969’da Teksif Sendikas›na ba¤l› iflçiler Defterdar Fabrikas›’nda greve ç›kt›. * 22 Ocak 1977’de ‹stanbul’da Saraçhane-Sultanahmet aras›nda “Faflizme Ölüm” yürüyüflü yap›ld›. Yürüyüfle 5 bin kifli kat›ld› * 7 Ocak 1973’te Cibali Tütün Fabrikas›’nda 3500 iflçi yemek boykotu yapt›. * 11 Ocak 1969 tarihinde Singer Fabrikas›’nda polis iflçilere sald›rd›. 14 iflçi yaraland›. Fabrika bir gün önce iflçiler taraf›ndan iflgal edilmiflti. * 13 Ocak 1994’te memurlar grevli, toplu sözleflmeli sendika haklar› ve yüzde 15’lik memur zamm›n› protesto etmek için Ankara’da eylem yapt›. Ankara Emniyet müdürü Orhan Taflanlar’›n emriyle emekçilere sald›r›ld›. * 9 Ocak 1969’da Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bir ay süreyle tatil edildi. 6 Ocak günü üniversitede Vietnam kasab› ad›yla bilinen Amerikan Büyükelçisi Robert Komer’in makam otomobili ö¤renciler taraf›ndan yak›lm›flt›. * 2 Ocak 1980’de polis ve jandarma direniflteki için TAR‹fi (‹zmir, ‹ncir, Üzüm, Pamuk ve Zeytinya¤› Tar›m Sat›fl Kooperatifleri Birli¤i) iflçilerine sald›rd›; 50 kifli yaraland›, 600 iflçi gözalt›na al›nd›. TAR‹fi’e ba¤l› iflyerlerinde iflçiler direnifle geçti. * 1905 Devrimi: Rusya’n›n en büyük sanayi kenti Petersburg’un en büyük fabrikas› olan Putilov’da grevin bafllad›¤› 9 Ocak 1905 günü 140 bin kadar iflçi çal›flma saatlerinin düflürülmesi ve sefaletin son bulmas›n› isteyerek yürüyüfle geçti. Çar, içinde Bolfleviklerin de bulundu¤u yoksulluk ve açl›kla bo¤uflan ve bundan kurtulmak isteyen iflçi y›¤›n›n üstüne atefl açt›rd›. Bunun sonucunda binden fazla iflçi yaflam›n› yitirdi. “Kanl› Pazar” olarak bilinen ve 9 Ocak 1905’te yaflanan bu katliam 1905 devriminin fitilini atefller. Ocak ay› boyunca yap›lan eylem, grev ve direnifllere 440 bin iflçi kat›l›r. Ayaklanma iflçilerin iktidar organlar› olan Sovyetleri ortaya ç›kard›. Aral›k’ta ayaklanma Bolfleviklerin önderli¤inde Moskova’ya s›çrad›. Ancak ayaklanma Çar taraf›ndan bast›r›ld›.
y›llarda aflm›fl bir gerçeklikle karfl› karfl›yay›z. Birbirlerine daha o zaman “Heval” diye hitap eden, kavgada, hayatta, emekte, fedakarl›kta, savaflta ve hatta ölümde eflit bir örnektir Alifler’le Zarife. Bunda elbette Alifler’in ayd›n devrimci kiflili¤inin belirli bir çekicili¤i vard›r. Ama Zarife’yi ayr› bir karakter, kiflilik olarak ele almak gerekmektedir. Geleneksel kad›nl›¤›n, hem de Kürt halk gerçekli¤i içinde o y›llarda bu kadar parçalanabilmesi, oldukça büyük bir bilinç ve yürek gerektirmektedir. Efliyle birlikte da¤lara ç›kmak, savaflmak, üretmek ve ölmek Zarife’ce bir yaflamd›r. Bu büyük bir aflkt›r. En az Leyla ile Mecnun, Kerem ile Asl›, Ferhat ile fiirin aflk› kadar büyük bir aflkt›r. Böyle bir aflkla beslenmeyen hangi zorunlu iliflki yaflad›klar› hayat›n küçücük bir zerresini kald›rabilir. Bir halk›n özgürlük davas›n› omuzlamay› ahd etmifl, görev bilmifl ve bunun için hayatlar›n› ellili altm›fll› yafllar›nda bile da¤lara vurmufl özgür bir çift onlar. Zarife rivayete göre Seyit R›za’n›n sofras›na oturup onunla yemek yiyebilen tek kad›nd›r. Bunu sa¤layan yaln›zca Alifler’in efli olmas› de¤il, aksine bizzat onun Zarife olarak yaflam›n›n ve kavgas›n›n uyand›rd›¤› büyük sayg›nl›kt›r. Bu feodal çitleri y›kmak, hatta kendinde yerle bir etmek Zarife’ye has bir durumdur. Kürt mitolojisinde s›kça rastlanan savaflç› ana tanr›ça mitinin
en son halkas› gibidir. Günümüzdeki direniflçi Kürt kad›n tipolojisi Zarife’nin ça¤dafl yorumu, ideolojik donan›ml›s›d›r, dersek bu pek de abart›l› olmayacakt›r. Sar› pafla/ Çetelerden sonra girip savafla/ Geçmifltir bafla/ Ankara’da ota¤›na kurulup/ Bizi oyalamakla/Bafllam›fl ifle Bu dizeler Alifler’e aittir ve onun, resmi ideolojiyle aras›ndaki iliflkiyi netlikle ortaya koymaktad›r. Ayn› zamanda günümüz için de genel bir deyifl olarak an›lmay› hakeden dizeler. fiark›lara da söz olmufl, “Koçgiri Bafllad› harba/sesi gitti flarka garba/iki ordu asker geldi/dayanmad›lar bu harba...” dizeleri de Alifler’den günümüze ulaflm›fl ve halk›n dilinde bir isyan türküsüne dönüflmüfltür. Her zaman ders ç›kar›lmas› gereken bir iç ihanet sonucu hunharca katledilmifller Alifler ve Zarife. Bar›nd›klar› ma¤ara da Alifler’in ve Zarife’nin özel eflyalar›, rivayete göre Alifler’in bir sand›¤›n içinde korudu¤u yaz›, mektup ve fliirleri cenazeleriyle birlikte devlete teslim edilmifl. Bu yaz›lar, mektuplar, fliirler halk›m›z›n de¤erleridir. Ve muhtemelen Genelkurmay arflivinde tutulmaktad›rlar. Mutlaka halk›m›z onlar› bir gün oradan alacakt›r! Alifler’in ve Zarife’nin, bu iki isyan çiçe¤inin, bu iki halk sevdal›s›n›n, bu iki yi¤it önderin mezar yerleri bile belli de¤ildir. Ama halk›m›z›n yüre¤inde ve bilincinde sonsuza dek yaflayacaklar...
‹flçi-köylü 15
Okur/Haber
8-21 Ocak 2010
“Sefalete mahkum olmay› reddediyoruz” diyen TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir! Türkiye’nin dört bir yan›ndan gelip çal›flt›klar› iflyerini, ifllerini ve geleceklerini kaybetmemek için Ankara’da toplanan ve direnen TEKEL iflçilerinin mücadeleleri sürerken ailelerinin ve di¤er kurumlar›n da destek eylemleri devam ediyor.
Mersin
ve MHP gibi partilerin bu konuda ikiyüzlü politika izledi¤ini söyledi. TEKEL iflçilerinin çeflitli bask›lar›yla karfl› karfl›ya kald›¤›n› ve bu bask›lara hükümet ile ilgili kurumlar›n sessiz kald›¤›na vurgu yapt›. Aç›klaman›n ard›ndan 5 dakikal›k oturma eylemi yap›ld›.
‹zmir
DHF, ESP-G, Halk Cephesi ve Partizan eylemlerini sürdüren TEKEL iflçilerine destek amac›yla Petrol-‹fl Sendikas› binas› önünden AKP Mersin il binas› önüne do¤ru yürüyüfl düzenledi. Yürüyüflte, “TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir” pankart› aç›larak, “TEKEL iflçisini selaml›yoruz”, “Emekçi kad›nlar›n direniflini selaml›yoruz” dövizleri tafl›nd›, üç kifli üzerinde “Ölmek var dönmek yok”, “Krizin faturas› iflçiye de¤il patrona kesilsin”, “Açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yoruz” yaz›l› beyaz kefen giydi. AKP ‹l binas› önünde sona eren yürüyüflün ard›ndan oturma eylemi yap›ld›. Kitle ad›na aç›klama yapan Nihal Gül, egemen güçlerin kriz döneminden en az hasarla ç›kabilmek için faturay› yoksullara kesti¤ini, AKP, CHP
Tek G›da-‹fl Ege Bölge Temsilcili¤i, direniflte olan TEKEL iflçilerinin yan›nda olduklar›n› dile getirmek için 28 Aral›k tarihinde bir eylem gerçeklefltirdi. ‹zmir Fuar› kap›s›n›n önünde bir araya geldikten sonra yürüyüfle geçen iflçiler buradan Basmane Meydan›na kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Meydanda sendika ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›n› Tek G›da-‹fl Sendikas› Örgütlenme Uzman› Ömer Seyfettin At›lgan gerçeklefltirdi. At›lgan, bu mücadelenin di¤er iflçi ve emekçilerin mücadelesinden asla ayr›lamayaca¤›n› söyledi. 22 Aral›k günü ise TEKEL iflçilerinin aileleri iflçilerin örgütlü oldu¤u Türk-‹fl yönetimi-
Merhaba, imi zaman Afganistan’da, kimi zaman Irak’ta, kimi zaman Filistin’de katliamlar yaflad› insanl›k. Kimi zaman Türkiye Kürdistan’›nda Kürtler maruz kald› bu katliamlara, bazen de Sivas’ta, Çorum’da, Marafl’ta, Gazi ve Ümraniye’de Aleviler. Ama bir bütündü bu sald›r›lar. Amaç ayn›yd›; egemenlerin egemenliklerini sürdürmesi için ezilenler üzerindeki bask›s›.
K
Peki, sadece katliamlar m›, bu sald›r›lar›n arac›? Bir milletin dilini, kültürünü unutmas› ya da unutturulmas› da katliamlar kadar ac› de¤il midir? Hep kapal› kutu olarak bilinir ülkemizde Arap Alevi ya da küçümseme anlam›nda tan›mlanan fellahlar. Gerçi onlar da yaflam›fllard›r Yavuz Sultan Selim’in Osmanl›s› döneminde katliamlar›. Sürgünleri de yaflam›flt›r, Suriye’den,
er, Kad›n Hapishanesi revirinin önü. Revirin hemen önündeki koridorun trafi¤i oldukça yo¤un. Bu yo¤unlu¤un nedeni, bir yandan revir doktoruna muayene olmaya gelenler, di¤er yandan da, “afl›” yapt›rmak isteyenlerin o gün revire ç›k›yor olmas›. Afl›, baflka günlerde de oldukça yo¤un olan revir talebini daha da art›rm›fl anlafl›lan. Revir doktoru günde yaklafl›k 200 kifliyi muayene ediyor. Muayene denince, öyle titiz, ayr›nt›l› bir muayene anlafl›lmas›n. Teflhis (t›bbi donan›m›ndan oldukça yetersiz olmas›n›n da etkisiyle) deyim yerindeyse, “el yordam›” ile konuyor. Verilen ilaçlar da elbet buna uygun oluyor. Ciddi bir rahats›zl›k flüphesi oldu¤unda ya da herhangi bir tahlil (kan vb.) gerekti¤inde, hastaneye sevk ediliyorsunuz. Ama durun! Sevk deyince hemen öyle ayn› gün veya günlerde hastaneye götürdüklerini zannetmeyin! Önce s›raya al›n›yorsunuz. Sizin önünüzde e¤er flansl›ysan›z 100-150 kifli, yok de¤ilseniz bilmem kaç yüz kifli oluyor s›ras› gelip, hastaneye gitmeyi bekleyen. Yani en acil tetkik için bekleme süreniz ortalama 7-8 ay, bazen daha da uzun… S›ran›z geldi diyelim. Bu da hemen götürülece¤inizin garantisi olmuyor. Mahkemeye götürülenlerden yer kal›rsa, o gün ring say›s› “yeterli” ise, askerin de “keyfi” yerindeyse hastaneyi garantilediniz demektir! Tabi bunun hastaneye gittikten sonraki k›sm› da var. Muayene s›ras›nda askerin d›flar› ç›kmama “inad›”, muayene olmadan geri gelmeniz anlam›na gelebiliyor.
Y
ne genel grev ça¤r›s›nda bulundu. Direniflteki iflçilerin aileleri AKP ‹l binas› önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Meydan›’na yürüdüler. Kurumlar ad›na yap›lan ortak aç›klamada Tekel’de çal›flan iflçilerin direniflinin tüm emekçilere sorumluluklar yükledi¤i belirtilerek sahiplenme ça¤r›s› yap›ld›. 25 Aral›k günü de Türk-‹fl Bursa fiubeleri taraf›ndan Fomara Meydan›’ndan AKP ‹l binas›na bir yürüyüfl yap›ld›. Yürüyüfle D‹SK, KESK ve birçok ilerici ve devrimci kurum da destek verdi. Burada yap›lan aç›klamada AKP hükümetinin sald›rgan tutumu k›nand›.
Antep
Bursa 26 Aral›k günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde bir araya gelen Partizan’›n da aralar›nda bulundu¤u çeflitli kurumlar “Zafer direnen emekçinin olacak”, “TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar›yla, alk›fllarla Kent
Lübnan’dan topraklar›ndan edilip Türkiye’ye gönderilerek. Sevmez kendisinden baflkas›n›, mesela Türk’ü, Kürt’ü. Ama kendili¤inden gelmemifltir bu düflünce. Ezildi¤inin fark›ndad›r. Bunun içindir d›flar›ya(!) karfl› kapal›l›¤›. Ama Türk iflçisiyle, Kürt köylüsüyle birleflmedikçe bu sömürünün ortadan kalmayaca¤›n›n bilincinde de¤ildir. Peki, nas›l fark›na varacak? “Ça¤›r›yorum sizi, bütün Arap milliyetini; Çünkü açl›k içinde çocuklar›n›z› okutam›yorsunuz. Her zaman ‘yar›n ne yiyece¤im, ne ifl yapaca¤›m?’ diye düflünüyorsunuz. Art›k bunlar için, hepsi için düflünmeyeceksiniz, art›k sevindiresiniz, yaflam›n›z› tatl›laflt›ras›n›z diye sizi Ordumuza ça¤›r›yorum.” Böyle ça¤›r›yordu y›llar önce Karadeniz da¤lar›n› ad›mlayan Arap kökenli bir yoldafl, yap›lan bir röportajda, kurtuluflun yolunu iflaret ederek. Bu röportaj› okurken, flehirde faaliyet yürüten biri olarak, “bir gün ben de Kürt, Türk ve di¤er milliyetlerden yoldafllar›mla bu da¤lar› ad›mlayaca¤›m” diyordum. Ve flimdi gerillada bir Arap olarak Türk, Kürt ve di¤er yoldafllar›mla ayn› dili konuflu-
25 Aral›k Cuma günü Antep Türk-‹fl il temsilcili¤i TEKEL iflçileriyle dayan›flma amac›yla 1 saat ifl b›rakma eylemi yapt›. AKP Antep il binas› önünde bas›n aç›klamas› yap›ld› ve özellefltirme politikalar› protesto edildi. Bas›n aç›klamas›nda “sadece TEKEL iflçileri de¤il, özellefltirmeye, kapatmalara ve iflsizlefltirmelere muhatap tüm iflçiler, huzursuz ve endiflelidir” denildi. Bas›n aç›klamas›na YDG, Genç-Sen,
yorum. Ayn› dili konufluyoruz Karadenizli bir Türk yoldafl›mla, yoksul Kürt köylüsü Dersimlilerle. Kurtuluflun dili ayn›d›r. Özgürlü¤ün dili ayn›… Ve biz bu dili ideolojimizin yönlendirdi¤i klefllerimizin seslerinde birlefltiriyoruz. Kürtlerle özdeflleflen kardelenlerin direngenli¤ini örnek al›yoruz. Yediveren gül misali farkl› kültürleri yafl›yoruz gerilla saflar›nda. Gerillaya ilk kat›ld›¤›m günü hat›rl›yorum. Arap bir yoldafl›m karfl›lam›flt› ilkin, sonra Kürt yoldafl›m. Az ilerde bekleyen Türk yoldafl›mla tamaml›yoruz birli¤in noktaya varacak ad›mlar›n›. Kurtuluflun yolu da böyle de¤il mi? Özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve nihai hedeflere “Baflta Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlere” diye bafllam›yor mu bildirilerimiz? Sonra dünyan›n sar›-beyaz-siyah ellerinin birleflmesiyle yo¤rulmayacak m›, yeni bir dünyan›n hamuru? Ço¤u zaman birbirimizin özelliklerini, kültürünü ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Kimi zaman bir Arap olarak Zazaca birkaç kelime ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Bir de bak›yoruz ki Kürt bir yoldafl, Arapça kelimelerin ve anlamlar›n›n yaz›l› oldu¤u bir ka¤›t gös-
gözlerini utanarak, yere indirip, suskunlukla cevapl›yor. Üstelemiyorum. Yine bank›n di¤er ucunda ise, rahat davranmaya çal›flan, ancak s›k›nt›l› oldu¤u gözden kaçmayan “esmer” bir baflka genç kad›n var. “Hasta m›s›n?” diyerek “laf at›yorum.” Amac›m biraz sohbet etmek. Sorumu biraz gönülsüzce “Evet” diye yan›tl›yor. Ad›n›n Gönül oldu¤unu ö¤reniyorum daha sonra. Gönül’ün neden burada oldu¤u asl›nda önemli de¤il. Çünkü o sadece bu ülkenin de¤il, tüm dünyan›n en afla¤›lanan halk toplulu¤una mensup. O bir Roman. Onlar› tutuklamak daha baflka bir y›¤›n ac› çektirmek için neden çok! O “buçuk” olarak an›lan kesimden… Dünyan›n “lanetlilerinden”! ‹lk baflta konuflmaya pek hevesli de¤il gibi görünen Gönül “aç›l›yor”. Yüzünde Romanlara has, o nefleli gülüfl, tüm netli¤i ile ortaya ç›k›yor. “Beni burada herkes tan›r” diyor. Belli ki onu burada s›kça konuk ediyorlar. Hapishanedeki Romanlar genelde ayn› ko¤uflta kal›yorlar. Hemen tüm adliler gibi, onlar›n “günlük” yaflam› da gece bafll›yor. Gündüz daha ziyade uyuyorlar. Gönül bu aralar uyku sorunlar› oldu¤unu söylüyor. Bunun nedeni, daha önce –hemen tüm adlilere verilen- uyku haplar›n› bu aralar alamay›fllar›ym›fl. “‹dare art›k vermiyor” diyor. Bu arada “senin suçun ne?” diye soruyor. “Siyasi” diyorum. Siyasinin ne oldu¤unu bilmiyor. Anlayabilece¤i bir dil seçerek anlatmaya
Sivas 30 Aral›k Çarflamba günü saat 12.30’da Cumhuriyet Üniversitesi Merkezi Kafeterya önünde YDG, DGH, Emek Gençli¤i, Gençlik Muhalefeti ve TKP’nin örgütledi¤i bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Merkezi Kafeterya 2. katta masalarda otururken alk›fllarla aya¤a kalkt›k YDG’li arkadafl oturan emekçi çocuklar›na bu direnifle destek verilmesi gerekti¤ini, TEKEL iflçilerinin hakl› mücadelesinde onlar› yaln›z b›rakmamak gerekti¤ini anlatt› ve bas›n aç›klamas›na davet etti. Alk›fl ve sloganlarla kafeteryan›n önüne inildi. Yaklafl›k 50 kifliyle yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›nda “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “TEKEL iflçileri yaln›z de¤ildir”, “A¤a-patron saltanat›na son” vb. sloganlar at›l›rken aç›lan pankartta “AKP sald›r›yor, emekçiler direniyor! TEKEL iflçileri yaln›z de¤ildir” yaz›l›yd›. (Sivas YDG)
teriyor. Anlafl›lan o bizden daha h›zl›. Tak›l›yoruz sen Araps›n, Dersimlisin, Türk’sün diye. Ne anlam› var ki ne oldu¤unun! Ad›na Türkiye denen bu co¤rafyan›n tüm da¤lar›n› ad›mlad›¤›m›zda gelmeyecek mi o görkemli zafer? Bugün Dersim köylüsüyle kaynaflan gerillalar, dün Karadeniz’de de¤il miydi, yar›n Toroslar’da Arap milliyetiyle buluflmayacak m›? Özgürlü¤ün dili gibi yolu da ayn› de¤il mi? Bu yol MLM bilimini rehber edinen yeflil gözlünün bizlere miras› olan Proletarya Partisi saflar›nda örgütlenip, iflçi köylü kurtulufl ordusunda savaflmaktan geçer. Bu soruya yan›t olman›n milliyeti yoktur. Egemenlerin azg›nca sald›r›n›n oldu¤u yerde isyan etmek meflruysa bu Arap, Türk, Kürt ve her milliyetin ortak direnifli, zulme baflkald›r›s› ile geliflecektir. Bir a¤aç düflünün. Gövdeye yap›lan afl›larla dallarda farkl› filizler aç›yor ve bu filizler fakl› meyvelere dönüflüyor. Ayn› gövde, ayn› dallar, farkl› meyveler. Parti de böyle de¤il mi? Ayn› gövdede buluflan farkl› milliyetlerden yoldafllar var. Ama tek bir kültürü oluflturuyorlar saflarda. Ve Araplar da bu gövdeye kan tafl›-
“… Desene sizin oras› çok s›k›c›” Diyelim ki tüm her fley yolunda gitti ve doktorun karfl›s›na ç›kt›n›z. Ve siz sevk ald›¤›n›z günlerde, yani 7-8 ay önce hissetti¤iniz rahats›zl›k belirtilerini o günlerde -herhangi bir nedenle- hissetmiyorsunuz. O vakit de doktorun flu sözleri ile karfl›laflabiliyorsunuz: “Niye belirtiler varken gelmedin?” Haydaaa, getirdiler de gelmedik mi?! ‹flte o gün revire gelenleri de böyle bir süreç bekliyordu. Afl› olmaya gelenlerin büyük bölümünün yan›nda çocuklar var. Bunlar›n ço¤u yabanc›lar ko¤uflunda kalan, Kenya, Sudan, Türkmenistan ve çeflitli Avrupa ülkelerinden, ürkek bak›fll› kad›nlar. Sistem onlar› yurtlar›ndan al›p, buraya savurmufl. Adlilere dönük genel denebilecek afla¤›lay›c› yaklafl›m, yabanc› kad›nlara dönük daha da belirginlefliyor. Hiçbiri, tahliye oldu¤unda bizzat müdür taraf›ndan d›fl ç›k›fl kap›s›na kadar u¤urlanan, kimi fl›mar›k “ünlü” kadar “flansl›” de¤il elbette. Ancak onlar yeri geldi¤inde utanmas›n› da biliyorlar. Revirin önündeki bankta birkaç kad›n oturuyor. Yüzlerinde s›k›nt›-utanma ve asl›nda kime-neye oldu¤unu pek bilmedikleri anlafl›lan bir öfke var. Doktora ç›kmay› beklerken, yer aç›lan bir banka oturuyorum. Bank›n bir ucunda kuca¤›nda birkaç ayl›k bebe¤iyle, çok genç, sordu¤umda Türkmenistanl› oldu¤unu söyleyen bir kad›n oturuyor. “Neden buradas›n?” sorumu,
DGH, KESK, D‹SK ve çeflitli kurumlar da kat›ld›. Kitle slogan atarak da¤›ld›. (Antep YDG)
çal›fl›yorum. Aç›l›mdan söz aç›l›yor. Bu aralar “Roman Aç›l›m›” oldu¤unu, kendisinin ne düflündü¤ünü soruyorum. “Amaaan Kürt aç›l›m› dediler, ne oldu ki, Roman aç›l›m›ndan ne olsun” diye özetliyor düflüncesini. Kald›¤›m›z ko¤ufltaki yaflam› merak ediyor. Kolektif yaflamdan söz ediyor, örne¤in sabah erken kalk›p topluca kahvalt› yapt›¤›m›z›, daha sonraki zaman›m›zda ise okuma-yazma vb. çal›flmalar içinde oldu¤umuzu aktar›yorum. Yüz ifadesi biraz flaflk›nlaflarak yüzüme bak›yor ve ; “Ooo desene, sizin oras› çok s›k›c›!” diyor, hemen ard›ndan da iki elini birlefltirip, parmak flaklatma hareketi yaparak “biz oynar›z, flark› söyleriz hep” diye ekliyor. Romanlarla yap›lan bir röportajda Romanlara bunca ac›ya, afla¤›lanmaya ra¤men,
yan bir damard›r bu ülke topraklar›nda. Proletarya Partisi’nin gerilla alan›nda da böyle dedik. Ayn› bar›nak çat›fl› alt›nda ilk defa yafl›yorum ben de bir Arap olarak Mehmet Demirda¤ E¤itim ve Üslenim Kamp›’n› gerilla olarak. Çünkü bilmek gerekir ki, ezenle-ezilenin oldu¤u bir dünyada kurtuluflun yolu, ad›na Türkiye denen co¤rafyada gerilla saflar›nda savaflmaktan geçer. Bu amaçla toplanm›fl bir avuç yürek, koskoca denen k⤛ttan kaplanlar›n karfl›s›nda. Her yoldafl kendi kültürüyle gelerek buluflmufltur saflarda. Özgürlü¤ün dili, yolu gibi kültürü de bir de¤il mi? Proletarya kültürü de¤il mi insanca yaflam›n temellerini att›racak olan dünyan›n kültürü. Ayn› kültürü kuflanacak olsak da her birey kendi kültürünü yans›t›yor bar›na¤a. Kimi zaman Kürtlere özgü babuko yeme¤i yap›l›yor, kimi zaman Araplara özgü humus. Bazen K›z›l›rmak’tan Günün ‹lk Ifl›¤›n› dinliyoruz, kimi zaman G. Munzur’dan Zazaca Sono, G. Yorum’dan ise Arapça Tenruh marfl›n›. Böyle renklendiriyor bir avuç yoldafl bar›nakta gerilla yaflam›n›. (Dersim’den bir Partizan)
nas›l bu kadar nefleli bir halk toplulu¤u olabildikleri soruluyor; bunun yan›t› ise flu oluyor: “Bizim ac›lara, afla¤›lanmaya tepkimiz de böyle iflte.” Hapishanedeki Romanlar hapishanenin en nefleli sakinleri… Koridorlar onlar›n flark›-türkü sesleriyle inliyor. Burada sanki daha bir “nefleliler”. Belli ki ac›lar› artt›kça, tepkileri de art›yor. (Bak›rköy Kad›n Hapishane’den bir ‹K okuru)
Baflsa¤l›¤›
Baflsa¤l›¤› YDG okuru Turan Can Aslan ve Sincan Hapishanesi’nde tutsak Engin Aslan’›n babas› Aliseydi Aslan uzun süredir devam eden kronik bronflit hastal›¤› sonucu yaflam›n› yitirmifltir. Ailesi ve tüm dostlar›n›n ac›s›n› paylafl›yor, baflsa¤l›¤› diliyoruz.
(‹‹zmir ‹K ve YDG okurlar›)
Yoldafl›m›z Ahmet Kartal’›n annesi Mahpup Kartal yaflam›n› yitirdi. Ailesine ve dostlar›na baflsa¤l›¤› dileriz. Yaflam› boyunca devrimcilerin ve Partizan’›n yan›nda oldu ve onlar› kendi evlatlar› olarak sahiplendi.
Sar›gazi Partizan) (S
İşçi-köylü BİZ H ALK IZ G ELE CEK E LLER İMİZ DE DİR !
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 AksarayFatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Baskı: SM Matbaacılık Sanayi Cad. Altay Sk. Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 452 23 02
BÜROLAR
Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Ankara: Sağlık 1 Sokak No:17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
TEKEL Direnişinden Sayfalara Düşenler...
Tekel işçileri direnişlerinin 20’li günlerinde… Türk-İş binasının önünde bekleyen işçiler artık sabırlarının sınırlarında geziniyorlar. Soğuk hava, polis tacizleri, Türkİş’in gönülsüzce iş yapması ve Başkanlar Kurulu toplantısından genel grev yerine sürekli eylem(!) kararının çıkması onları epey zora sokuyor. Buna rağmen kararlılar, “Ölmek var, dönmek yok!” attıkları en coşkulu slogan hala. Peki işçiler 20. güne gelirken neler yaşandı? Bunun cevabını en iyi onlar verir elbette. Biz sadece onların direnişine ortak olanlar kimliğinde anlatabiliyoruz. Bu 20 gün süresince gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerde yaptığımız sohbetler izlenimlerimizin omurgasını oluşturdu. Bilindiği üzere, Türk-İş binasının önüne gelmeden önce Abdi İpekçi Parkı’nda polis saldırısıyla karşılaştılar. Türk-İş’in önündeki ilk günlerinde gündemlerinde bu saldırı vardı. “Dayağa, gaza alışığız da bacım, en çok ne koydu, biliyor musun? Koyun gibi ıslatılmak” diyordu Diyarbekir’den Hakim Abi. “Ne yapacaksınız?” sorusunun cevabı ise netti. “Biz buraya tatile gelmedik. Sonuna kadar buradayız. Ölümü göze almışız. Buradan eli boş dönersek evdekilerin yüzüne nasıl bakarız?” Sonrasıysa hep bekleyiş… Bu süre zarfında Türk-İş işçilere maddi hiçbir destek sunmadığı gibi binanın önünü “esnaf şikayetçi” diyerek boşaltmak istedi. Başkanlar Kurulu toplantısından çıkan “bekleme” kararının direnişi olumsuz etkilediği bir gerçek; ama süreci hala direnen emekçinin belirlediğini de görmek gerek. Türk-İş’in attığı her adım onların tutumunun ürünü, bu ortada. Eylem kararının yetersizliği işçilerce dile getirilse de süreci olumluya çevireceklerine inançları tam. Direnişin başından itibaren kadınlar da ön saflarda yerlerini aldılar. Evlerini çocuklarını emanet ederek yola düşmüşler ve inanılmaz bir özgüven ve direngenlikle “Biz de buradayız” diyorlar. Tepkilerini en rahat gösterenler de onlar, yeri geldiğinde hesap sorarken en cüretkâr olanlar da… Kadının mücadele içindeki varlığının kanıtıymışçasına dimdik duruyorlar Türk-İş’in ya da polis barikatının önünde. Onlar kendilerini ifade ettikleri biçimiyle “ellerinin hamuruyla değil alınlarının teriyle direniyorlar.” Bütün bunların yanı sıra ortaya atılan bir fikir vardı ki direnişin vardığı noktayı açıkça ortaya seriyordu: Kendini yakma ya da Türk-İş’in penceresinden atlama. Direnişin ikinci haftasına gelindiğinde artık dillendirilmeye başlanmıştı. “Kendimi yakayım, hem ilgiyi burada olanlara çekmiş oluruz hem de çocuklara aylık bağlarlar. Dirimiz 650 lira ediyor, ölürsem 1500 lira ve-
buradan sesleniyoruz; Sesimizi duysunlar. Bizleri özlük haklarımızla birlikte başka kurumlara nakletsinler. Bu olmadığı sürece ne kadar sürerse sürsün bu direniş devam edecek. - Peki aileleriniz direnişinize nasıl bakıyorlar? - 15-16 gündür buradayız. Ailelerimizle doğru düzgün iletişim kuramıyoruz. Ama bir amacımız var. Onlar da bu bilinçteler. Bizlere destek olmaya devam ediyorlar. Ve böyle de devam edecek başka çaremiz yok. Şunu da söyleyeyim; Ben dahil birçok arkadaşım diyoruz ki biz şimdi ölsek ailelerimize 1.200 TL maaş bağlanacak. 4/C’ye geçtiğimiz zaman ise alacağımız para 650 lira. Sırf bu sebeple kendini yakmayı bile ciddi ciddi düşünen arkadaşlarımız var. Artık biz canımızdan vazgeçtik. Çocuklarımızın, ailelerimizin geleceğini düşünüyoruz sadece. - Abdi İpekçi’de polis saldırısının olduğu gün gerekçe olarak işçilerin arasına giren “yasadışı örgüt” yandaşlarının provokasyonunu öne sürdüler. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Başbakan’ın açıkladığı anlamda ideolojik bir yaklaşımımız yok. Ama eğer ekmeğini istemek ideolojikse biz buna devam edeceğiz. Toplumun her kesiminden her görüşten insan var burada. Hepimizin mücadelesi ortak. Ve bu mücadele sonuna Dayağa, gaza alışığız da bacım, en çok ne koydu, “D kadar devam edecek. biliyor musun? Koyun gibi ıslatılmak” - Genel anlamda gelen destek nasıl? - Destek çok güzel. Biz haklılığımızı anfazla takılmadan süreci olumluya çevirmede latabildiğimiz oranda ise her şey çok daha rol oynamak gibi bir görev hepimizi bekligüzel olacak. Abdi İpekçi’de uygulanan o yor. baskıyı ve zulmü herkes gördü. Yine herkes İşte bunlar 20’li günlerine gelen Tekel bizim işçi sınıfına yakışır olgunluktaki duişçileri direnişinden sayfalara düşen birkaç ruşumuzu da gördü. Desteğin bu kadar izlenimdi. Sonrasını hep beraber örüp yine yoğun olmasının sebebi bizim örgütlü gühep beraber göreceğiz. Bu arada hep beraber cümüz ve onurlu duruşumuzdur. Bu durum öğreneceğiz ve mücadelemizi yine birlikte bizim daha da güçleneceğimizi ve desteğin büyüteceğiz. Umutla… de artacağını gösteriyor. Biz haklıyız ve sonuna kadar direneceğiz. - Direniş sürecini nasıl değerlendiri- İşyerinde çalışma koşullarınızdan yorsunuz? bahseder misiniz kısaca? - Adıyaman’dan Mehmet Abi (Tekel - Mesleki hastalıkların en fazla yaşanİşçisi); Hala dimdik ayaktayız çünkü haklı dığı sektörlerden biridir Tekel. En az yılda bir mücadele veriyoruz. Haklıyız ve taviz iki defa yani 6 ayda bir akciğer taraması yavermemiz mümkün değil. Bunu hükümetin pılması gerekiyor. Ancak bu uygulanmıyor. bilmesi gerekiyor. Açlığa mahkum edilerek Akciğer kanseri riski çok fazla. Yine ağır taöldürülmektense, direnerek ölmeyi tercih şımaktan ötürü bel ve boyun fıtığı çok sık ediyoruz. Onun için hükümet yetkililerine yaşanıyor. Ne Sağlık Bakanlığı ne işveren ne de sendika tarafından bu koşullarda çalışan işçilerin sağlığını korumak amacıyla hiçbir şey yapılmadı.
riyorlar aylık” sözleri tarifsiz bir kararlılığın göstergesi, bir taraftan da kaybedecek bir şeylerinin olmadığının kanıtıydı. Burada biraz da kitle örgütlerinin ve siyasal partilerin tutumuna bakmak gerekir. Direnişin ilk gününden itibaren yoğun bir ilgi söz konusu. Bu ilginin onlara güç kattığı, coşku ve cesaret verdiği yadsınamaz. Zaten işçiler de ziyarete gelenleri karşılama biçimleriyle bunu gösteriyorlar. Bu destek çok önemli bir yerde duruyor. “Siz olmasanız bu kadar gün burada duramazdık” benzeri söylemler önemi vurguluyor. Ancak belki de tarafımızdan söylenmesi gereken “asıl siz olmasaydınız bu direniş hiç gerçekleşmeyecek ve biz bu amaçla buraya hiç gelemeyecektik” olabilir. Geçen 20 güne baktığımızda çeşitli nedenlerle memleketine gidenler, işlerini halledip dönenler ve yeni katılanlar olduğu görülüyor. Coşku ilk günlere kıyasla azalsa da kararlılık kendini koruyor. Direnişin zamana yayılmasının tehlikeleri her zaman var ve bu noktada da “neden uzatılıyor?”a daha
4/C çağdışıdır!
DDSB’den TEKEL işçilerine ziyaret C
M
Y
K
- Buraya neden geldiniz? - Diyarbakır’dan bir TEKEL İşçisi; Buraya 31.01.2010’da kapanacak olan işyerlerimizin kapatılmasına karşı vermiş olduğumuz haklı mücadelemiz için geldik. AKP Hükümeti 31.01.2010 tarihinden sonra özlük haklarımızı elimizden alıp bizi 4/C diye tabir edilen çağdışı bir uygulamaya tabi tutmak istiyorlar. Biz de Tekel’de çalışan 12 DDSB olarak 22 Aralık 2009 tarihinde saat 18.30’da Sakarya Caddesi’nde bir araya gelerek, “Zafer Örgütlenen Birleşen Mücadele Eden Emekçinin Olacak” yazılı pankartımızla ve flamalarımızla yürüyüşe geçtik. Bizleri TEKEL işçileri karşıladı. Yürüyüş boyunca alkışlarla sloganlarımıza eşlik ettiler. İşçilerin alana geldiğimizde ellerimizden flamaları alıp kendilerinin taşıması bizi çok mutlu etti.
Alana girdiğimizde ıslıklar ve zılgıtlar eşliğinde coşkulu bir şekilde bizi selamladılar. DDSB’li bir arkadaşımızın kürsüden işçilere seslenmesi istendiğinde arkadaşımız; “İlk günden bu yana işçilerin yanındayız. Ve direniş zaferle sonuçlanıncaya kadar da yanınızda olacağız. Zafer örgütlü ve birlikte mücadele edilerek kazanılır. TEKEL işçilerinin bu onurlu mücadelesini selamlıyoruz” diyerek işçileri selamladı. İşçiler de
bin arkadaşımızla beraber 4/C’nin bir intihar olduğunu, kabul edilemez olduğunu, çağdışı bir uygulama olduğunu haykırmak için hep birlikte bir mücadele içine girdik. Ve bu mücadelenin hem yanındayız hem de takipçisi olacağız. - İşyerinde koşullarınız nasıldı? - Onu gelip görmek lazım. Beş metrelik yerde gözünüzün önünü zor görürsünüz. Toz, duman içindedir. Başbakanın dediği gibi yan gelip yatmıyoruz. Buraya geldiğimiz gün bile işimizi yaptık, öyle çıktık yola. - Türkiye Kürdistanı’ndan gelen işçiler çok daha kararlı ve militan bir duruş sergiliyorlar. Sizce bunun nedeni ne olabilir? - 40 yaşına geldim. 40 yıllık yaşantım eylemlerle, haksızlığa karşı başkaldırıyla geçti. Bizim bölgemiz ekonomik açıdan çok geridir. Bununla beraber bölgede çalışan insanlar sadece kendi çoluğuna çocuğuna bakmakla yükümlü değildirler. Bizim amcamızın çocuğu, dayımızın çocuğu da bizim çocuğumuz sayılır. Aldığımız maaşta bir sürü insanın hakkı var. Bu sebeple de direnişimiz bir kat daha artmak zorunda.
Direniş destekle büyür!
- Tekel İşçilerin direnişlerine nasıl bakıyorsun? Süreç sence nasıl devam edecek? Sultan (Hacettepe Üniversitesi, 1. Sınıf Öğrencisi); Tekel İşçilerinin direnişlerinden AKP binasının önüne gittikleri gün haberdar oldum. O süreçten itibaren haberleri takip ediyorum, sık sık işçilerin yanına gelmeye çalışıyorum. Yine farklı kampüslerden öğrenci arkadaşlarla birlikte ziyaretler örgütlüyoruz. Direniş gerçekten çok anlamlı. Ancak gözlemleyebildiğim kadarıyla burada çelişkiler çok yoğun bir biçimde yaşanıyor. İyi ve kötü; direniş ve teslim olma anlamında bölünmeler var. Her şeye rağmen direniş bunca gündür devam ediyor. Toplumun farklı kesimlerinden farklı anlayışlara sahip olan işçiler burada birlikte ekonomik ve demokratik talepleri için mücadele ediyorlar. Biz de bu direnişe öğrenciler olarak destek veriyoruz. - Öğrenci olarak bu sürece neden müdahilsin? 4/C uygulaması ile ilgili, Tekel İşçileri Abdi İpekçi Parkı’nda yapılan polis müdahalesiyle ilgili neler düşünüyorsun? - Biz öğrenciler olarak halkın içindeyiz, halkız. Gözümüzün önünde bir haksızlık yapılıyor. Buna göz yumamayız. 4/C uygulaması ile işçilerin sendikal ve demokratik hakları ellerinden alınıyor. Maaşları düşürülüyor. Keyfi bir şekilde işten çıkarılabilmelerinin yolu açılıyor. Bu çok büyük bir haksızlık. Sürece bu sebeple müdahil oluyoruz. - 4/C uygulaması ile Abdi İpekçi Par kında yaşanan müdahale ile öğrencilere yapılan akademik ekonomik saldırıları benzeştiriyor musun? - Abdi İpekçi Parkı’nda polisin işçilere karşı uyguladığı şiddet ile öğrencilere kalkan coplar aynı anlayışın ürünüdür. Üniversitelerde öğrencileri baskı altına almak için her türlü saldırıyı gerçekleştiren anlayış, Abdi İpekçi’de işçilere bu muameleyi mübah görmüştür. Aynı zihniyet üniversitelerde muhalif sesleri soruşturmalarla, disiplin cezalarıyla, evlere gönderilen mektuplarla bastırmaya çalışmaktadır. (Ankara DDSB)
“Tekel işçileri sizinle gurur duyuyor”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Birlik mücadele zafer” sloganlarıyla karşılık verdi. Ardından DDSB olarak çıkardığımız “Kazandığımız haklar için direnelim, yeni haklarımız için mücadele edelim” başlıklı bildiri dağıtıldı. İşçiler flamalarımız alıp taşıdıkları gibi bildirilerimizi de dağıtmaya yardımcı oldular. (Ankara DDSB)
“Yaşasın sınıf dayanışması!”
İstanbul
Türk-İş Başkanlar Kurulu tarafından TEKEL işçileriyle dayanışma amacıyla ilan edilen eylem takvimi doğrultusunda belediye işçileri 25 Aralık sabahı işe 2 saat geç başladı. Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda buluşan işçiler “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” yazılı pankart açtı. Basın açıklamasını okuyan Belediye-İş 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Gülüm, Türk-İş’in açıkladığı eylemlerin ilkini gerçekleştirdiklerini söyledi. Eyleme Tüm Bel-Sen Bakırköy Şubesi de destek verdi. Akşam saatlerinde de Mecidiyeköy’de bulunan Cevahir Alışveriş Merkezi önünden AKP ilçe binasına doğru yapılan yürüyüşle sınıf kardeşleri, TEKEL işçilerini yalnız bırakmadı. Binlerce emekçi “İtfaiye ve TEKEL işçilerine yönelik insanlık dışı saldırıyı kınıyoruz” yazılı pankart açarak yürüdü. Eyleme “Yangında can kayıpları artacak, sorumluluk Kadir Topbaş’ın olacak” yazılı pankart açan itfaiye işçileri ve “Zalimin zulmüne karşı Esenyurt Belediyesi’nde 131. Gün” yazılı pankart açan Esenyurt Belediye işçileri de katıldı. Yürüyüş sırasında yolu trafiğe kapatan binlerce işçi “Türk-İş uyuma, işçine sahip çık” sloganları ile Türk-İş’in saldırılara karşı takındığı pasif tutumu protesto etti. Türk-İş’in örgütlediği eyleme DİSK ve KESK’e bağlı sendikalar da destek verdi. Eylemde işçilerin Türk-İş’e olan tepkisi ön plandaydı.
Kartal
Bu dayanışmasının bir örneği de 25 Aralık Cuma günü Kartal’da gerçekleştirilen eylemdi. Kartal Ahmet Şimşek Koleji’nin önünde toplanan işçiler AKP ilçe binasına doğru yürüyüşe geçtiler. Ankara Caddesi’nde engelle karşılaşan işçiler, engele takılmayarak yürüyüşlerine devam etti. Eyleme çevrede bulunan insanlar da destek verdi. Yürüyüş tekrar Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nin önünde kolluk güçlerinin barikatıyla karşılaştı ve barikat tekrar işçilerin direnişiyle geri çekilmek zorunda kaldı. Kültür Merkezi’nin balkonunu kürsü olarak kullanan işçiler, sistemin baskılarına boyun eğmeyeceklerini ısrarla yinelediler. Eyleme DİSK 1ve2 No’lu Şubeler, Genel-İş, Türk Metal, Petrol-İş 2 No’lu Şube, KESK, Tuzla Deri-İş, Harb-İş, Demiryolu-İş, Basın-İş gibi daha birçok sendika destek verdi.