ni belirtti. Göktafl, 1992 y›l›nda gözalt›nda kaybe-
Kay›plar›m›z› istiyoruz
dilen Hasan Gülünay’›n dosyas›n›n da Ergenekon kapsam›na al›nmas›n› istedi. Göktafl aç›klaman›n devam›nda dönemin
Kaybedilen yak›nlar›n› aramak için yola ç›kan Cumartesi Anneleri, Galatasaray Lisesi önünde buluflarak, kay›plar›n› sormaya devam ediyor. 206. haftada kaybedilenlerin foto¤raflar›n› tafl›yan kitle, “Failler belli kay›plar nerede?” yaz›l› pankart açarak oturma eylemi yapt›. Eyleme Prof. Dr. Büflra Ersanl›, DTP ‹stanbul il ve ilçe
belediye baflkan adaylar›, ESP, EHP, SDP temsilcileri ve Partizan da kat›ld›. Kay›p yak›nlar› ad›na konuflan Özgür Sevgi Göktafl, J‹TEM mensubu itirafç›lar›n adres gösterdikleri mezarlar›n ve ölüm kuyular›n›n aç›lmas›n›, “Bin operasyon yapt›k” diyen Mehmet A¤ar, Tansu Çiller ve sorumlulu¤u bulunan bütün faillerin yarg›lanmas› gerekti¤i-
Çal›flma Bakan› Mo¤ultay’›n tan›kl›k yapmas›n›, tüm bildiklerini kamuoyuyla paylaflmas›n› istedi. Göktafl, Cumartesi Anneleri olarak, tüm kay›plar›n ak›betleri aç›klanana ve failleri yarg›lanana kadar susmayacaklar›n›, soru soracaklar›n› söyledi. ❐Sayfa 7
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
‹flçi-köylü umutyayimcilik@ttmail.com
Say›:
37
*20 Mart-2 Nisan 2009 *Fiyat›: 1.50 TL *ISSN: 1307-878X
Haklar›m›z için direnelim!
✘ MAKYA-ERKA iflçisi yaln›z de¤ildir fiu an açl›k grevinde olan ve ilerleyen günlerde de¤iflik eylem biçimlerini de gündemlerine alacaklar›n› belirterek direnifllerine devam eden MAKYAL-ERKA iflçileri “inanc›m›z›, güvencimizi, direncimizi yitirmeden hak etti¤imizi, al›nterimizin karfl›l›¤›n› almak için mücadelemiz devam edecek” diyorlar. Adana YDG’nin iflçilerle yapt›¤› Sayfa 4 söylefliyi sunuyoruz. ❐S
‹flçi ve emekçilere krizin faturas›n› ödetme, Kürtleri teslim almaya çal›flma, yerel seçimler gibi gündemlere
✘
kilitlenmifl olan egemen s›n›flar, önümüzdeki süreçte
Açl›ktan ölürüz
ama onuruzumla...
sald›r›lar›n› daha genifl bir alana yayacaklar›n›n sinyallerini vermeye bafllam›fl durumdalar. Bunun
Gaziosmanpafla’ya ba¤l› Karadeniz Mahallesi Paflaçay›r›’nda bulunan Meha Giyim’de çal›flan 117 iflçi 4 Mart 2009 tarihinde yakapaça kap› önüne konuldu. Krizden etkilendi¤ini sand›klar› iflyerlerinin kapanmamas› için ekonomik ve sosyal haklar›ndan bir süreli¤ine feragat etmeyi dahi düflünen iflçiler, iflyerinin karfl›s›nda kurduklar› çad›rda haklar›n› alma kararl›l›¤›yla direniSayfa 5 yor. ❐S
içindir ki, s›n›f çeliflkilerinin tüm keskinli¤iyle kendini hissettirmeye bafllad›¤› süreci iyi kavramak ve iyi haz›rlanmak gibi bir zorunlulu¤umuz vard›r. Toplumsal muhalefete ve tüm emek cephesine dönük sald›r›lar›, en genifl kesimlere giderek örgütledi¤imiz bir eylemlilik süreciyle geri püskürtebilece¤imizin bilincinde olal›m ve egemen s›n›flar›n kapsaml› sald›r›lar›n›n karfl›s›na, kapsaml› direnifllerle dikilelim!
✘
Ac›lar›m›z›n
盤l›¤›..
S›n›f çeliflkileri derinlefliyor
Enternasyonal
sesle dillendiriliyor, emekçilere sanki “bu daha ne ki, esas f›rt›na seçimlerden sonraki günlerde kopacak” denmeye çal›fl›l›yor.
Kad›n üzerindeki bask› “do¤al” de¤ildir; toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesine ba¤l›d›r ve “modern” kapitalizm taraf›ndan korunmakta ve sürdürülmektedir…
Yerel seçimlerle ilgili gündemin sonuna do¤ru yaklaflt›¤›m›z flu günlerde “seçimlerden sonra ne/neler olacak?” sorusu daha s›k sorulmaya baflland›. Hem egemenler hem de emekçi kesimler aç›s›ndan geçerli olan bu sorunun henüz çok net bir cevab› yoksa da, tüm göstergeler, egemen s›n›flar›n emekçiler cephesine dönük daha kapsaml› sald›r›lar›n haz›rl›¤›nda olduklar›na iflaret ediyor.
Herhangi bir toplumda büyürken yaflam tarz›m›z›n, düflüncelerimizin, al›flk›n oldu¤umuz günlük iliflkilerimizin “do¤al” oldu¤unu veya genellikle ö¤retildi¤i gibi tanr› veya di¤er do¤aüstü güçler taraf›ndan düzenlendi¤ini düflünmek kolay oland›r. Belki de insanlar›n bu flekilde en çok düflündükleri ve ailelerinde en çok gördükleri konu kad›n-erkek iliflkileridir.
Emekçilerin üzerine, bahar ay› boyunca da¤lardan eksik olmayan ve ha bire düflmeye devam eden 盤 benzetmesinde oldu¤u gibi, daha bir ezerek düflen krizle ilgili geliflmeler, kuflkusuz bizleri en yak›ndan ilgilendiren geliflmelerin bafl›nda gelmeyi sürdürüyor.
Fakat tanr›n›n belirledi¤i veya biyolojik aç›dan de¤iflmeyen, de¤iflemeyen do¤al bir düzen mevcut de¤ildir. Ailenin tarihi de “insan do¤as›”nda oldu¤u gibi sürekli bir de¤iflim içindedir. ❐Sayfa 12
Krize dair yaflanan y›k›m›n “henüz bafl›nda” olundu¤u söylemleri art›k daha yüksek
Görünen o ki, kriz bahaneli sald›r›lar önümüzdeki dönemde daha da artacak. Bu art›fla dönük en somut iflareti ise, ara verilen IMF görüflmelerinde “ilerleme” kaydedildi¤i yönlü aç›klamalardan okumak mümkün. Çünkü IMF ile yap›lan her “uzlaflman›n”, emekçilerin haklar›n›n daha yo¤un gasp edilmesi anlam›na geldi¤i bilinmekte.❐Sayfa 3
KADIN ÜZER‹NDEK‹ BASKI DO⁄AL DE⁄‹LD‹R!
‹flçi-köylü’den Yo¤un gündemler yo¤un çal›flma temposu ❑ Sayfa 2
C
M
Y
K
S›n›fsal yaklafl›m Newroz’la final, Newroz’la bafllang›ç ❐Sayfa 3
Yani, emekçi y›¤›nlar›n büyük emeklerle elde etti¤i, kazan›lm›fl tüm haklar›n gasp edilmesine dönük süreç h›zla iflletiliyor, emekçilerin insanca yaflam hakk›na dair ne varsa silip-süpürülmeye çal›fl›l›yor.
Emekçinin gündemi S›n›f mücadelesi ve demokratik kitle örgütleri... ❐Sayfa 4
Pusula Devrimci çal›flmalar›m›z›n merkezinde kitleler olmal›d›r! ❐Sayfa 11
26 Ocak 2008’de ilk dalgas› bafllat›lan Ergenekon operasyonunun üzerinden bir y›l› aflk›n bir zaman geçti. Bu süre zarf›nda yarat›lan bilgi kirlili¤i içinde belki de en somut ve kan›tlanabilir olan› T. Kürdistan›’ndaki “faili meçhul” cinayetler sunucu yaflam›n› yitirenlerin cesetlerinin bulunmas› olacakt›. Nitekim Tuncay Güney ve itirafç›n›n itirafç›s› Abdülkadir Aygan net bir adres gösteriyordu; BOTAfi kuyular›... ❐Sayfa 6
Evrensel bak›fl “Cellatlar” ve “Papazlar” ❐Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
20 Mart-2 Nisan 2009
‹LER‹C‹, DEMOKRAT, DEVR‹MC‹ ADAYLARI DESTEKL‹YORUZ Bütün sözlerimizin
Afl›k Veysel Mahallesi muhtar aday› Dursun Ali Akçay;
arkas›nda duraca¤›z! 2008 Festival
- Dursun Ali Akçay’› neden destekliyorsunuz? Çal›flma ekibinden Murat; Mahallemiz devrimci bir gelenekten gelmektedir. Bu sebepten dolay› bölgesel olarak öne ç›kmaktad›r. Bu aç›dan muhtarl›k seçimleri çok önemlidir. Siyasi tutumu, anlay›fl› ve ilkeleriyle mahalle halk›n› kucaklayabilecek bir anlay›fla sahip oldu¤undan dolay› Akçay’› destekliyorum. - Mahallenin bölünmesi ile ilgili neler düflünüyorsunuz? - Mahallemiz Alevilerin yo¤un yaflad›¤› bir bölge, siyasi konum itibari ile de 1977’den beri bölünmek isteniyordu. Kumarhane, madde ba¤›ml›l›¤› vb. ile insanlar› yozlaflt›rarak mahalleyi bölmeye çal›flm›fllard›r. Fakat baflar›l› olamam›fllard›r. Yak›n süreçte de Kentsel Dönüflüm ad› alt›nda bafllatm›fl olduklar› böl-parçala-yönet politikas›yla hareket etmektedirler. Bunlara ve benzeri birçok soruna karfl› koyabilmemiz için birlikte hareket etmemiz gerekti¤i düflüncesindeyim. Bunu da yapabilmenin pratik yollar› halk meclisleri, sokak temsilcileri, yöre dernekleri ve demokratik kurumlar›n birlikte hareket ederek halk›n bilinç seviyesini yükseltmektir. Bugünkü süreçte flunu net olarak görmekteyiz ki; mahallemize yönelik sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› ve halk›n ilerici ve demokrat insanlarla karfl› karfl›ya gelmesini isteyen bir anlay›flla karfl› karfl›yay›z. Bunu y›kman›n en önemli ad›mlar›ndan biri halk›n birlikte hareket etmesidir. - Siz de Dursun Ali Akçay’›n çal›flma ekibindensiniz. fiu ana kadarki çal›flmalar›n›zdan bize biraz bahsederimsiniz? - Ben muhtar adaylar› içinde isimlerin üzerinde durulmamas› gerekti¤ini düflünmekteyim. Ben Dursun Ali Akçay’›n anlay›fl temelini benimsedi¤imden dolay› bu çal›flma grubuna dâhil oldum. Gitmifl oldu¤umuz ev ziyaretlerinde düflüncelerimizi ve anlay›fl›m›z› anlatt›k, gitti¤imiz evlerde bizi çok güzel bir flekilde karfl›lad›lar. Bizlere mahalle sorunlar›ndan bahsettiler. Yeni bir anlay›fl›n olmas› gerekti¤ini ve rant›n art›k bitirilip, yeni, dürüst ve fleffaf bir anlay›fl›n gelmesi gerekti¤ini söylediler. Ve bu anlay›fl› ve fleffafl›¤› bizde gördüklerini söylediler. Yine bu anlay›fl› bütün mahalle halk›na anlatabilmek için bütün evlere tek tek gidilerek broflürlerimizi da¤›tt›k. Bütün sokaklara ve caddeye aday›m›z› tan›tan pankart ve afifllerimizi yapt›k. 30 Mart sabah› broflürlerde vermifl oldu¤umuz bütün sözlerin arkas›nda olaca¤›m›z› çal›flmalar›m›zla gösterece¤iz.
(1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)
Baflsa¤l›¤› Bir dönem Özgür Gelecek dergisinde çal›flan, daha sonra gazetemizin okuru olan, dostumuz, yoldafl›m›z Nuran ablam›z yakaland›¤› kanser hastal›¤› sonucu 14 Mart günü akflam saatlerinde aram›zdan ayr›ld›. Yaflama tutkun olan ve son ana kadar yüzünde gülücükler eksilmeyen Nuran ablam›z›, yoldafl›m›z› kaybetmenin ac›s›n› yaflarken, ailesine ve dostlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz. Seni unutmayaca¤›z Nuran abla
(Gazi Mahallesi ‹K okurlar›)
1 May›s Mahallesi ‹K okurlar› olarak destekledi¤imiz muhtar aday› Dursun Ali Akçay, Partizan ve çal›flma ekibindeki arkadafllar›m›zdan yerel seçimlere dair gö rüfl ald›k. - Öncelikle bize biraz kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Dursun Ali Akçay; 1966 y›l›nda Erzincan Tercan’da do¤dum. Evli ve iki çocuk babas›y›m. Uzun y›llard›r mahallemizde ikamet etmekteyim. - Muhtarl›¤a niçin aday oldunuz, aday olman›zdaki etmenler nelerdir? - Mahallemizde köklü ve biriken sorunlar›n çözümünde rol almak için aday oldum. Mahallemizin konumu gere¤i siyasi atmosferinin yo¤un oldu¤unu bilmekteyim. Ve bunun yan›nda gençli¤imizin çetelefltirilmeye çal›fl›ld›¤›n› görüyoruz. Bugüne kadar di¤er muhtar ve muhtar adaylar›n›n bu sorunlar› çözemeyece¤ine inand›¤›m ve sorunlar› çözebilecek gücü kendimde ve birlikte çal›flma yürüttü¤üm arkadafllar›mda gördü¤üm için muhtarl›¤a aday oldum. - Mahallede yaflanan sorunlar nelerdir? - Mahallede gençli¤e yönelik sosyal ve kültürel alanlar›n olmamas› ve iflsizli¤in yaratm›fl oldu¤u s›k›nt›lardan kaynakl› gençlik yaln›zlaflmakta, apolitikleflmektedir. Mahallemizden geçmekte olan yüksek gerilim hatlar› bir tehlike oluflturmaktad›r. Bunun d›fl›nda yine tapu, iskân ve alt yap› sorunlar› bulunmaktad›r.
- 1 May›s Mahallesi’nin bölünmesi hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
n›n en önemli sorunlar›d›r. Bizzat halk›n kendisinin bu sürece müdahale edece¤i mekanizmalar› yaratmak gerekiyor. Kendisini ifade edebildi¤i, sorunlar›na sahip ç›kabildi¤i, fleffaf ve denetime aç›k bir mahalle meclisi oluflturmak esas çal›flmam›z› oluflturacak. Böyle bir yönetimle sorunlar›m›z›n önemli bir k›sm›n› çözebilece¤imize inan›yorum.
- Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fley var m›?
1 May›s Mahallesi Partizan; “Akçay’› destekliyoruz!”
ninde bir mevzi oluflturmas› gerekir. Halk›n denetimine ve kat›l›m›na aç›k bir muhtarl›k anlay›fl› ile yola ç›kt›k. - Afl›k Veysel Mahallesi d›fl›nda çal›flmalar›n›z var m›? - 1 May›s Mahallesi’nin tamam›nda çal›flmalar›m›z var. Di¤er üç mahallede de destekledi¤imiz, çal›flmalar›n› yürüttü¤ümüz adaylar bulunmaktad›r. - 1 May›s Mahallesi’nde desteklemedi¤iniz di¤er muhtar adaylar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
sel Mahallesi’nde Dursun Ali Akçay’›n d›fl›nda 6 aday›n daha olmas› bunun göstergesidir. Seçimi kazand›¤›m›z durumda di¤er adaylar›n da mahalle meclisi içerisinde yer almalar› için çaba içerisine girece¤iz. - Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fley var m›? - Çok önemsedi¤imiz bir sorun daha var. Baz› unsurlar Partizan olarak seçim sürecine dâhil olmam›z karfl›s›nda “bunlar teröristtir” vb. anti-propaganda yap›yorlar. Bizim tüm iyi niyetli çabalar›m›za ra¤men baz› muhtar adaylar› da bu unsurlarla ayn› dili kullanarak bu oyuna dâhil oluyor. Ancak 1 May›s Mahallesi halk› Partizanc›lar› iyi tan›maktad›r. Mahalle kurulufl y›llar›ndan beri eme¤imizin oldu¤u, bedel ödedi¤imiz bir mahalledir. Bu tarz propagandalar ile çal›flmalar›m›z› baltalama giriflimleri bofl çabalard›r. Son olarak 1 May›s Mahallesi halk› oylar›n› ve deste¤ini hemflericilik, bölgecilik gibi feodal ba¤lar üzerinden de¤il oturduklar› mahallenin ortak ç›karlar›n› düflünerek vermelidir. 1 May›s Mahallesi halk› din, dil, ›rk, cinsiyet ayr›m› yapmadan birlikte yönetebilece¤imiz, denetleyebilece¤imiz, hesap sorabilece¤imiz bir muhtarl›k anlay›fl› için Dursun Ali Akçay’› desteklemelidir.
- Partizan olarak neden Dursun Ali Akçay’› destekleme karar› ald›n›z? 1 May›s Mahallesi Partizan; Partizan olarak kendi anlay›fl›m›z çerçevesinde yerel seçimleri gündemimize alarak, bulundu¤umuz mahallede muhtarl›k seçimlerine iliflkin haz›rl›klar yapt›k. Muhtarl›k seçimlerine yo¤unlaflmam›z›n nedeni mahallemizde yaflanan sorunlar›n çözümünde önemli bir ifllevi olaca¤›n› düflündü¤ümüzdendir. Yaflad›¤›m›z sorunlar›n en önemli nedeni halk›n yaflam›nda dayan›flma kültürünün zay›flamas›d›r. Bunun d›fl›nda Kentsel Dönüflüm politikas› ad› alt›nda, mahallemizin dörde bölünerek y›k›m politikas›n›n ad›m ad›m hayata geçirilmeye bafllanmas›d›r. fiimdiye kadar yeteri kadar anlat›lamamas›ndan kaynakl› da bu dönemde mahallenin tüm parçalar›nda muhtarl›k seçimlerini dünkünden daha fazla önemsiyoruz. Muhtarl›¤›n kendi çap›nda mahallede bulunan yöre dernekleri, demokratik kurumlar, sokak temsilcileri vb. bir araya getirerek halk›n ç›karlar› ekse-
- Mahallemizin bölünmesinin birçok nedeni var. Fakat en önemlisi Kentsel Dönüflüm dedikleri y›k›m politikas›d›r. Bu mesele asl›nda mahallemizin en önemli sorunudur. Bu konuda ciddi çal›flmalar yap›l›p, halk›n bilinçlendirilmesi gerekiyor. - Bu sorunlar›n çözümü konusunda neler yapacaks›n›z? - Bunlar›n tümü mahalle halk›-
- Öncelikle belirtmemiz gereken, di¤er adaylar da halk saflar›nda de¤erlendirdi¤imiz insanlard›r. Bu adaylar›n bir k›sm› ile mahalle meclisi etraf›nda birleflmeye dönük çal›flmalar›m›z oldu. Fakat bu arkadafllar›n yörecilik temelinde meseleye yaklaflt›klar›n› düflünüyoruz. Bu yaklafl›m, mahalle halk›n›n birlik ve dayan›flmas›n› baltalamaktad›r. Yaklafl›k 8000 seçmenin oldu¤u Afl›k Vey-
Ayr›ca mahallemizin bölünen di¤er yerlerindeki seçilecek muhtarlarla ortak bir çal›flma yürütüp mahallenin sorunlar›na karfl› ortak bir durufl ortaya koymak gerekiyor. Bu flekilde resmi olarak gerçeklefltirilen bölünmenin önüne geçilebilir. - Nas›l bir çal›flma yürütüyorsunuz? - Ev ziyaretleri ve toplant›lar düzenleyerek, kendi düflüncelerimizi, muhtarl›¤a bak›fl aç›m›z› ve anlay›fl›m›z› anlat›yoruz. Olumlu elefltiriler al›yoruz. Çal›flmalar›m›z artan bir tempo ile devam ediyor. Yapt›¤›m›z bu çal›flmalarda kültürel ve sosyal etkinlik beklentileri oldukça öne ç›k›yor. Ayr›ca broflür, afifl, pankart çal›flmalar›m›z sürekli olarak devam ediyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde seçim büromuzda kad›n sorununu iflleyen bir etkinlik gerçeklefltirdik.
- 1 May›s Mahallesi halk›n›n, seçimlerde deste¤ini ve oylar›n› istiyorum. Sizlere de gazetenizde bana yer ay›rd›¤›n›z için teflekkür ediyorum. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)
‹flçi-köylü’den Yo¤un gündemler, yo¤un çal›flma temposu Mart ay›n›n yüklü gündemlerini ad›m ad›m geride b›rak›rken yerel seçimler öncesi son viraja girilmifl bulunuluyor. 8 Mart’ta birçok bölgede ve ilde alanlara ç›karak taleplerini hayk›ran emekçi kad›nlar›n direnifl bayra¤› 12 Mart’ta Gazi Mahallesi’nde geçmifl y›llara oranla artan bir kat›l›mla gerçekleflen anmaya tafl›nd›. 16 Mart Halepçe ile giderek ›s›nan Mart ay›n›n kuflkusuz seçimler öncesi en kritik gündemi 21 Mart Newroz olacak. 29 Mart’a bedelini a¤›r bir flekilde ödedikleri dört y›ll›k bir tecrübe ile yaklaflan Kürt ulusu, buradan ç›kard›¤› sonuçlar› sand›¤a yans›tacak. Sokak ortas›nda kollar› k›r›lan, operasyonlara ve dozu giderek artan askeri yöntemlerle imha edilmeye çal›fl›lan, Meclis’te Kürtçe konufltu¤u için linç edilmek istenen ve en küçük demokratik talebi fliddet ve iflkence ile karfl›l›k bulan Kürt ulusunun tüm bunlar›n hesab›n› sand›kta soraca¤› aç›kt›r. Yerel seçimlerin T. Kürdistan› sath›nda AKP ile DTP aras›nda esasl› bir kap›flmaya sahne olaca¤› ve bu atmosfer içinde yak›lacak Newroz ateflinin önümüzdeki dönem için önemli bir veri olaca¤› do¤rudur. Düzen partilerinin seçim mitingleri gazeteleri ve televizyon ekranlar›n› kaplarken bir süre öncesine kadar bu tabloda kendine çok az yer bulabilen iflsizlik gerçe¤i art›k saklanamayacak bir boyuta ulaflm›fl durumda. Çeflitli uzmanlar›n iflsizlik, üretim ve istihdama yönelik yapt›¤› aç›klamalar› düne kadar yalanlayan AKP hükümeti, da¤ gibi yükselen ve art›k görmezden gelinemeyecek bir hal alan iflsizli¤i, resmi düzeyde kabul etmek zorunda kald›. Merkez Bankas›’n›n rakamlarda oynama yaparak aç›klad›¤› araflt›rma sonuçlar› bile dehflet verici bir manzaray› gözler önüne seriyor. Milyonlarca insan iflsizlikle bo¤uflurken, iflsizlik ordusu her gün binlerce insan›n kat›l›m› ile istikrarl› bir flekilde büyüyor. 2009 y›l›n› karanl›k bir yol olarak tespit eden ekonomistler krizden ç›k›fl›n en iyimser tahminle 2010 y›l›nda olaca¤›n› aç›klam›fl durumdalar. Ülkemizde 3 milyonu bulan iflsiz say›s›, emperyalist-kapitalist ülkelerde de h›zla artmaktad›r. Uluslararas› Sendikalar Birli¤i ITUC, fiubat ay›nda yapt›¤› bir araflt›rman›n onucu olarak önümüzdeki 11 ay içinde 50 milyon emekçinin daha iflsiz kalaca¤›n› ve 200 milyon kiflinin de daha mutlak yoksullu¤a kayaca¤›n› aç›klad›. Ve “bununla birlikte soysal bir saatli bomban›n çal›flmaya bafllad›¤›n›” da ekledi. Öyle ki Fransa, 1975 y›l›ndan bu yana en vahim dönemini yafl›yor. Ülkede Aral›k ay› itibar›yla iflsizlik 45 bin kifli artarak 2 milyon 68 bin 500 kifli olarak aç›klan›yor. Çin’de yaklafl›k 20 milyon göçmen iflçi iflini kaybetti. Latin Amerika’da ise durum bundan çok farkl› de¤il. ‹flsizlik 2003 y›l›ndan beri ilk kez bu boyuta t›rmanm›fl, 8.3 art›fl göstermifltir. Depremin üssü ABD’de ise iflsiz say›s› 11 milyona ulaflm›fl durumdad›r. Ve sadece 2008 y›l›nda iflini kaybedenlerin say›s› 2.6 milyondur. Emperyalistkapitalist ülkelerde de say›n›n bunlarla s›n›rl› kalmayaca¤›, artaca¤› bilinen bir gerçektir. Çünkü yukar›da çizdi¤imiz tablonun ülkemizdeki yans›malar› çok daha a¤›r olmaktad›r. 3 milyonu aflan iflsizler ve 1 milyon YTL olarak aç›klanan yoksulluk s›n›r› bu gerçe¤i iflaret etmektedir. ‹flsizlikte dünya üçüncülü¤ünü kazanan ülkemiz birincili¤e do¤ru h›zl› ad›mlarla yürüyor. Resmi kurumlar da dahil olmak üzere genifl bir kesim taraf›ndan kabul edilen genel kan› 29 Mart’tan sonra bu tablonun daha a¤›r bir hal alaca¤› yönündedir. Yerel seçimler AKP hükümeti aç›s›ndan ciddi bir rövanfl anlam›na gelmektedir. Genel seçimlerde sa¤lanan güven oylamas›n›n yinelenmesi anlam›na da gelen yerel seçimlerin ülkemiz ve dünyadaki geliflmeler düflünüldü¤ünde neden bu denli önemli oldu¤u daha iyi anlafl›lacakt›r. Yerel seçimler öncesi elindeki silahlar›n tümünü kitlelerin gerçek gündemlerinden uzaklaflmas› için kullanan devlet, Ergenekon’un son dalgas›n›n zamanlamas›n› da yine bu hedeften hareketle belirlemifltir. Birçok ilde da¤›t›lan yard›mlarla vb. güven toplamaya çal›flan AKP hükümeti, susuz köylere çamafl›r makinesi, yoksul köylere buzdolab› da¤›tarak halkla adeta alay etmektedir. Seçim turlar›nda kriz ve iflsizlik konular›na girmeyen “iktidar” ve “muhalefet” partileri birbirlerinin hile ve yolsuzluklar›n› aç›k ederek asl›nda kendi gerçekliklerini de gözler önüne sermektedir. Dünyada ve ülkemizde böylesi yo¤un gündemlerle Mart ay›n›n ilk günlerini geçiriyoruz. Tarihsel anlam› büyük olan 8 Mart buluflmas›n›n ard›ndan en az onun kadar önemli gündemler bizleri bekliyor.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
20 Mart-2 Nisan 2009
S›n›f çeliflkileri derinlefliyor, difle difl mücadeleler art›k kaç›n›lmaz! Yerel seçimlerle ilgili gündemin sonuna do¤ru yaklaflt›¤›m›z flu günlerde, “seçimlerden sonra ne/neler olacak?” sorusu daha s›k sorulmaya baflland›. Hem egemenler hem de emekçi kesimler aç›s›ndan geçerli olan bu sorunun henüz çok net bir cevab› yoksa da, tüm göstergeler, egemen s›n›flar›n emekçiler cephesine dönük daha kapsaml› sald›r›lar›n haz›rl›¤›nda olduklar›na iflaret ediyor. Emekçilerin üzerine, bahar ay› boyunca da¤lardan eksik olmayan ve ha bire düflmeye devam eden 盤 benzetmesinde oldu¤u gibi, daha bir ezerek düflen krizle ilgili geliflmeler, kuflkusuz emekçileri en yak›ndan ilgilendiren geliflmelerin bafl›nda gelmeyi sürdürüyor. Krize dair yaflanan y›k›m›n “henüz bafl›nda” olundu¤u söylemleri art›k daha yüksek sesle dillendiriliyor, emekçilere sanki “bu daha ne ki, esas f›rt›na seçimlerden sonraki günlerde kopacak” denmeye çal›fl›l›yor. Yani, emekçi y›¤›nlar›n büyük emeklerle elde etti¤i kazan›lm›fl tüm haklar›n gasp edilmesine dönük süreç h›zla iflletiliyor, emekçilerin insanca yaflam hakk›na dair ne varsa silip-süpürülmeye çal›fl›l›yor.
IMF ‹LE “UZLAfiMA” YAKIN Görünen o ki, kriz bahaneli sald›r›lar önümüzdeki dönemde daha da artacak. Bu art›fla dönük en somut iflareti ise, ara verilen IMF görüflmelerinde “ilerleme” kaydedildi¤i yönlü aç›klamalardan okumak mümkün. Çünkü IMF ile yap›lan her “uzlaflman›n”, emekçilerin haklar›n›n daha yo¤un gasp edilmesi anlam›na geldi¤i bilinmekte. IMF ile “uzlaflmaya” az kald›¤› yönlü resmi aç›klamalar›n ise, krizin faturas›n› emekçi y›¤›nlara ç›karmaktaki “kararl›” tutumlar›n› sürdüren TÜS‹AD bünyesindeki sermaye gruplar›n›n, IMF ile yap›lmas› planlanan anlaflman›n uzamas›ndan duyduklar› kayg›n›n, art›k iyice su yüzüne ç›kt›¤› günlerde yap›lmas› ise ayr› bir konu. Aç›klaman›n zamanlamas›na bakarak söyleyecek olursak, bunun seçimlere az bir zaman kald›¤› döneme denk gelmesi, daha da bir “an-
lam ve önem” tafl›yor. Bu “anlam ve önem” ise, seçimlerden sonra ne/neler olacak sorusunun cevab›n› da içinde bar›nd›r›yor. Seçim atmosferinin, buna ba¤l› olarak da oy kayg›s›n›n ortadan kalkmas› ile birlikte, yerel seçimlerden “güven oyu” alarak ç›kaca¤›n›n hesaplar›n› yapan hükümet, IMF politikalar›n›, daha do¤rusu emperyalist patentli ekonomi (siyasal) politikalar› hayata geçirmede elinin rahatlayaca¤› düflüncesiyle hareket etmekte ve bilinçli olarak sürüncemede b›rak›lan IMF anlaflmas›n›, bir an önce imzalayarak, hemen seçimlerden sonra hayata geçirmenin planlar›n› yapmaktad›r. IMF’nin, kimi koflullar›nda geri ad›m att›¤› söylemlerine gelince, böyle bir geri ad›m varsa da, sermayenin ç›karlar›yla örtüflen ya da hükümete seçimlere kadar zaman vermek amac›yla yap›lan erteleme ad›na bir geri ad›mdan öte olmas› düflünülemez. IMF ile iliflkileri “toz pembe” bir tablo içinde ele alan aç›klamalar›n ayn› zamanda, TC egemen s›n›flar›n›n ABD emperyalizminin temsilcileriyle yapt›klar› karfl›l›kl› görüflmelerin hemen akabine denk gelmesi ise, emperyalist politikalar›n bölgede hayata geçirilmesine dönük üstlenilen yeni görevlerle ve bu yönlü vaatlerle de aç›klanabilir.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE B‹R KEZ DAHA TESL‹M‹YET POL‹T‹KASI Öyle görünüyor ki, ülke gündemine damgas›n› vuran tüm geliflmelerin gerçek flekli seçimlerden sonra daha da netleflecek. Asl›nda bizce büyük ölçüde malum olan bu netleflme, sadece krizle ilgili geliflmelerde de¤il, kaç›n›lmaz olarak, bölge konjonktürüne uygun yeni bir siyasal flekillenifl yaratma yönlü giriflimlerde de kendini gösterecek. Bu giriflimlere damgas›n› vuran bafll›ca geliflmeyi ise, Kürt sorununa dönük yaklafl›mlarda ve bu yaklafl›mlar›n ürünü olarak ortaya at›lan bir dizi iddia ve pratikte görmekteyiz.
S›n›fsal Yaklafl›m NEWROZ’LA F‹NAL, NEWROZ’LA BAfiLANGIÇ Kimse perde gerisinde nelerin tezgâhland›¤›n› bilmeden, egemen s›n›f partilerinin gerçeklefltirdi¤i mitinglerdeki kalabal›k görüntülere bakarak çeflitli konularda yorum yapmamal›d›r. Bu yorumlardan birincisi seçim sonuçlar›na iliflkin tahminler iken ikincisi genel ba¤lamda kitlelerin düzenle iliflkisini sorgulamaya dairdir. Bu mitinglerin önemli bir bölümü, öncelikle çok daha genifl bir bölgeyi temsil etmekte, kat›l›m›n sa¤lanmas› için her türlü arac›n devreye sokulmas› suretiyle gerçeklefltirilmektedir. Buna para ve eflya da¤›t›m›ndan bafllayarak, ulafl›m›n sa¤lanmas›na uzanan bir dizi yöntem dâhil edilmektedir. Seçim çevresinde tansiyonu yükseltme, çeflitli vesilelerle ortam› germe ve ilgili partinin bizzat en önemli flahsiyeti (genel baflkan›) nezdinde temsiliyeti, konserler, aç›l›fllar, gösteriler (ve hatta ziyafet) ile liste uzamaktad›r. Bunun da yetmedi¤i durumda AKP’nin fhotoshop yöntemiyle klonlama (Manisa mitingi, 03.03.09) yapmak suretiyle, boflluklar›na insan ekilmifl miting alan› foto¤raflar›n› bas›na da¤›tma sahtekârl›¤›na baflvurmas›, gelinen aflama hakk›nda fikir vermektedir. Düzen partilerine belli bir ilginin oldu¤u, olaca¤›, büyük bir nüfusun yine bu partilere oy verece¤i hiç kuflku-
suz aç›k bir gerçekliktir. Bunun yads›nmas› olas› de¤ildir. Ancak anlatmak istedi¤imiz, bu durumun neredeyse iki misline yak›n bir oranda yans›t›lmaya çal›fl›lmas›d›r. Böyle bir tablo yoktur. Düzen, bütün mekanizmalar› arac›l›¤›yla ilerici ve demokrat çevrelere dahi bunu empoze etmeye ve kafalar› kar›flt›rmaya, umut k›r›c› bir atmosfer yaratmaya çal›flmaktad›r. ‹flçi-emekçi, köylü yoksul halk kitlelerinin düzenden (ve partilerinden) beklentileri, sistemin krizi ve devrimci alternatifin yükselmesine paralel düflüfl gösterecektir. Birbirine ba¤l› bu durum, çeflitli olgu ve dinamiklerin geliflmesi ve güçlenmesi sayesinde mevcut güç dengesinde çeliflkinin yönünü etkileyen bir süreç yaratacakt›r. Bunun için emperyalist-kapitalist sistemin bütün halkalar›nda çürüme ve yozlaflma, kaynaflma ve çat›flmay› sürekli biçimde su yüzüne ç›karmakta, s›n›f mücadelesine ezilenlerin cephesinden müdahalede her baflar›l› ad›m, yeni bir sayfa açmaktad›r. Giderek azg›nlaflan, bu sene zirve yapaca¤› iddia edilen ve dizginlenmesi için daha kaç y›l geçece¤i belirsiz ekonomik kriz, do¤al olarak politik ve sosyal boyutlar›yla tam olarak sistem krizine dönüflmüfltür. Bunun yar› sömürgelerin bulundu¤u co¤rafyalarda daha fliddetli yerel ve bölgesel sonuç-
Kürt sorunu özgülünde, egemen s›n›flar cephesinden gündeme getirilen bir dizi giriflimden birini ise “eve dönüfl” projesi oluflturmay› sürdürüyor. PKK’yi silahs›zland›rma, özde ise Kürt Ulusal Kurtulufl Mücadelesi’ni teslimiyete zorlama olarak özetlenebilecek bu giriflime dönük bir dizi faaliyetin gündeme geldi¤i biliniyor. Kürt Özerk Yönetiminin de dahil edildi¤i bir süreç iflletiliyor. T C egemen s›n›flar›n›n temsilcilerinden Abd u l l a h Gül’ün Tahran’a ziyarete gid e r k e n uçakta yapt›¤› “Kürt meselesinde iyi fleyler olacak” aç›klamas›, Kürt meselesinin Türkiye egemen s›n›flar›n›n bafll›ca gündemlerinden biri olmay› korudu¤unu gösteriyor. Bu “iyi fleyler”den kast edilenin ne oldu¤una dair ayr›nt›l› bir aç›klama yap›lmasa da, Genel Kurmay’›n da yeflil ›fl›k yakt›¤› bir tak›m görüflmelerin söz konusu olmas›, önümüzdeki sürecin Kürt meselesinde yeni geliflmelere gebe oldu¤una iflaret etmekte. “Kürt sorununu fliddet ortam›ndan ar›nd›rma” olarak getirilen, ancak yukar›da da vurguland›¤› gibi, özü teslimiyeti dayatmaktan baflka bir anlam tafl›mayan bu giriflimlerde belirleyici olacak olan, hiç kuflku yok ki, Kürt Ulusal
lar ile bunal›m› derinlefltiren bir aflamaya tafl›nd›¤›ndan söz edilmelidir. Bumerang etkisi, kriz sarmal›na girecek olan emperyalist merkezlerde daha radikal “çözüm” yöntemlerine davetiye ç›karabilecektir. 1929’dan 1939’a do¤ru gidilen yol dikkate al›n›rsa, hiç de yabana at›lmayacak olas›l›klar›n tart›fl›lmas›, dünyadaki di¤er geliflme dinamikleriyle birlikte belli bir anlam kazanmaktad›r: “Milyonlarca insan tekrar yoksullu¤a sürüklenecek. Bu yaln›zca ekonominin büyümesi ve hane halk›n›n gelirini korumakla ilgili de¤il, ayn› zamanda sosyal patlamalar, belki de savafl tehdidi ile ilgili.”(Dominique Strauss-Kahn, IMF Baflkan›, 10.03) Yerel seçimlerden sonraki süreç ülkede krizin çok daha ciddi boyutlar ald›¤› günleri iflaret etmektedir. Konuyla ilgili yorum yapan, görüfl aç›klayan bütün çevrelerin sanayi üretimi için kulland›¤› terim, “çöktü” olmaktad›r. Art›k, 2001 krizi ile k›yas yap›lmaz olmufltur. Düflüfl ile ilgili son veri yüzde 21’leri aflm›flt›r (TÜ‹K, 09.03). Dünyan›n en büyük patronlar›nca ABD’nin dahi “uçurumda” (Warren Buffett, 09.03) oldu¤unun ilan edildi¤i; ayn› gün Dünya Bankas›’n›n, “2009’da dünya ekonomisinin 2. Dünya Savafl›’ndan bu yana ilk kez daralaca¤›”, bunun da “en çok yoksul ülkeleri vuraca¤›”na dair rapor yay›nlad›¤› koflullarda, tereddüte aç›k bir nokta kalmamaktad›r. Ortado¤u’daki yeni hesaplar çerçevesinde Türkiye’deki Kürt sorununa yönelik “çözüm” paketini de kapsayan emperyalist planlar›n devreye sokulmas› için yerel seçimlerin viraj niteli¤i tafl›d›¤›, bunun için yaklafl›k iki y›ld›r yap›lan haz›rl›klar›n son süreçte h›zland›r›ld›¤› bilinmektedir. AKP’nin
Kurtulufl Mücadelesi cephesi ve buradan tak›n›lacak tav›r olacakt›r. Bugüne kadar yürütülen mücadeleye bakarak söylenecek olursa, Kürt halk›, TC egemen s›n›flar› taraf›ndan onlarca y›ld›r hayata geçirilen imha-inkâr-asimilasyon sald›r›lar›na karfl› giriflti¤i mücadelede, binlerce flehit vererek yaratt›¤› direnifl gelene¤inin her kimden/kimlerden gelirse gelsin, elinden al›nmas›na ve teslimiyetin dayat›lmas›na izin vermemelidir. TC egemen s›n›flar›n›n “eve dönüfl” vb. politikalar›n›n bu sürece denk gelmesi elbette tesadüf de¤ildir. Emperyalist patentli bu politikalar›n, bölgeyi -emperyalistlerin ve uzant›lar›n›n denetiminde olmayan- silahl› mücadelelerden ar›nd›rma, bölge halklar›n› “ehlilefltirme” yönlü politikalardan kopuk olmad›¤›n›, aksine tamamen bu politikalar gere¤i hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤›n› da ayr›ca ve tekrar tekrar vurgulamak gerekiyor. Kürt “aç›l›m›” ad› alt›nda getirilen yaklafl›mlarda ne kadar samimi olundu¤u, son süreçteki pratiklerle iyice ortaya ç›km›flt›r. Bir yandan DTP’yi hedef göstererek, Kürtlere dönük tutuklamalar, gözalt›lar ve daha bir dizi sald›r›lar gerçeklefltirenler, ›rkç›-floven politikalar k›z›flt›ranlar, di¤er yandan Kürt sorunu sözde çözme iddias›yla ortaya ç›kmaktalar. Kürtlere dönük süren bu sald›r›lar bile tek bafl›na, TC egemen s›n›flar›n›n Kürt sorununu çözmek derken, neyi kast etti¤ini göstermeye yetmektedir. fiu çok aç›k ki, onlar “kendi Kürtlerini” yaratmak istemekteler. Yaratmak istedikleri,
TSK ile beraber yönlendirdi¤i bu süreçte att›¤› ad›mlar, gelifltirilen konsept ve sald›r›lar, nihayet yerel seçimler gündemiyle 2009 bahar›na dayanm›flt›r. fiimdi seçim sonuçlar› üzerinden yeni dönemin örülmesi ve tafllar›n bu a¤›rl›¤a göre yerlefltirilmesi gerekecektir. Bu nedenle, “kalelerin zapt edilmesi” hedeflenmifl, Türkiye Kürdistan› öncelikli alan konumuna gelmiflti. Ulusal Hareket’in tasfiyesi, direnifl güçlerinin imhas› ve isyanc› gelene¤e ait de¤erlerin (umut k›rma) y›k›ma u¤rat›lmas› üzerine kurulan hesaplar›n bofla ç›kar›lmas› için, düflman›n kurdu¤u denklemde aç›k bir saflaflma, net ve aktif bir tutum tak›nma gere¤i yerel seçimler “hesaplaflma” alan›na dönmüfltür. Bu durum, aylar öncesinde birçok reformist ve sosyal floven parti ve gurubu dahi etkiler boyutta sonuçlar do¤urmuflsa da, ilerleyen günlerin seçim havas›, herkesi maddi gerçeklerden kendi gerçekli¤ine döndürmüfl ve asla rücu süreci ifllemifltir. Hatta bu kervana devrimci guruplar da kat›lm›fl, DTP’ye Kürdistan genelinde destek vermenin anlam ve önemi, “özel koflullara” ve “ihtimal” hesab›na göre rafa kald›r›lm›flt›r (Dersim). Bir özgün süreçte politika belirlerken “genel destek” tavr› belirleniyorsa; karfl›-devrimci flekillenifl ve durufllar hariç, istisnai durumlar›n yarat›lmas›na izin verilmez. Aksi durumda, “genel destek” tarz›nda bir tav›r flekillenemez. Dayatman›n olmad›¤›, koflulun en genel çerçeveyle s›n›rl› tutuldu¤u “destek” politikas› budur. Sürecin düflmanla hesaplaflmay› (bu anlamda saflaflmay›) ça¤›rd›¤› flartlar bunu gerektirmektedir. MLM’lerin ye-
direnen de¤il, boyun e¤en, savaflan de¤il, teslim olan Kürtlerdir. Ve kendilerinin bölge halklar›na karfl› soyunduklar› jandarmal›k rolüne, ortak edecekleri Kürtler! Çünkü emperyalistlerin kendilerinden beklentileri budur ve onlar bu süreçte büyük bir gayretle bu beklentiyi yerine getirebilmenin telafl› içindedirler.
EZEN VE EZ‹LENLER ARASINDAK‹ ÇEL‹fiK‹LER DER‹NLEfi‹YOR ‹flçi ve emekçilere krizin faturas›n› ödetme, Kürtleri teslim almaya çal›flma gibi gündemlere kilitlenmifl olan egemen s›n›flar, bu süreçte sald›r›lar›n› daha da genifl bir alana yayacaklar›n›n sinyallerini de vermeye bafllam›fl bulunmaktalar. Sürecin ezenler ve ezilenler aras›ndaki çeliflkileri giderek keskinlefltirmesi, onlar aç›s›ndan bu kapsaml› sald›r›lar› “zorunlu” k›lmaktad›r. Bu kapsaml› sald›r›lar›n bafll›ca hedefleri aras›nda ise, toplumsal muhalefet ve en ileri unsurlar› gelmektedir. Yani devrimciler ve ilericiler, emekten, insan›n insanca yaflamas›ndan yana olan güçler. Bunun içindir ki, s›n›f çeliflkilerinin tüm keskinli¤iyle kendini hissettirmeye bafllad›¤› bu süreci iyi kavramak ve difle difl mücadeleleri getirmesi kaç›n›lmaz olan, önümüzdeki sürece çok iyi haz›rlanmak bir zorunlulu¤u do¤maktad›r. Dönemsel taktik politikalar›n, stratejik politikalardan kopar›lmadan, iyiden iyiye gözden geçirilmesi ve sürece iliflkin do¤ru bir politik hatt›n örülmesi için zaman giderek daralmaktad›r. Daralan ancak geç olmayan zaman› iyi de¤erlendirmenin ve örgütlü güçleri harekete geçirmenin vaktidir. Toplumsal muhalefete ve tüm emek cephesine dönük sald›r›lar›, böylesi bir harekete geçiflle ve en genifl birliktelikleri hedefleyen bir eylemlilik süreciyle geri püskürtebilece¤imizin bilincinde olal›m ve egemen s›n›flar›n kapsaml› sald›r›lar›n›n karfl›s›na, kapsaml› direnifllerle dikilelim!
rel seçimlere iliflkin politika belirlerken ç›k›fl noktas› ald›¤› husus bu olmufltur. Bu durumu genel seçimlere iliflkin politikalarla kar›flt›ranlar vard›r. Genel seçimlerle yerel seçimler aras›nda nitelik düzeyinde olmasa da temelli farklar oldu¤u görülmelidir. Parlamento ile yerel yönetim seçimlerine kat›l›m, düzenin meflruiyeti ve sisteme kan tafl›ma ba¤lam›nda ayn› zemine sahip de¤ildir. Seçim kampanyam›z›n ana yönlerinden biri, özellikle de “destek” tavr› aç›klad›¤›m›z bu yerel seçimler döneminde ikinci plana düflmüfl görünmektedir. Bu, hakim s›n›f partileri ve düzenin teflhirine yönelik faaliyettir. Bu durumun genel bir zafiyet oldu¤u kabul edilmelidir. Oysa seçimleri de aflan biçimde gerek kriz gerekse de ulusal sorunla ilgili yo¤un bir sald›r› sürecinin planlar› yap›lmaktad›r. Buna haz›rlanmak için bu dönemin f›rsatlar› iyi biçimde de¤erlendirilmek zorundad›r. Baflta da belirtti¤imiz gibi, seçimlerden faflist partilerin oy kayb›na u¤rayarak ç›kmas› son derece önemlidir. Sonuçta belediye baflkanl›¤› ve di¤er koltuklar› bir biçimde paylaflacaklard›r. Kitlelerin en az›ndan son seçimlerden daha az oranda itibar etti¤i bir tablonun ortaya ç›kmas› önümüzdeki dönemin ad›mlanmas›nda daha avantajl› koflullar yaratacakt›r. “Düzen partilerine oy yok!” fliar› bu nedenle çok önemli bir yerde durmaktad›r. D‹SK ve kerhen KESK yönetimleri ile çeflitli reformistlerin CHP’nin yede¤inde konumland›klar› düflünülecek olursa, faflist diktatörlü¤ün bir bütün olarak bu seçimlerden de “meflruiyet oylamas›” bak›m›ndan istedi-
¤i sonucu alma konusunda avantajl› oldu¤u görülecektir. Bu yüzden, yaln›zca çeflitli alanlardaki yurtsever, demokrat, ilerici adaylar›n desteklenmesi de¤il, bütün gücümüzle faflist partilerin adaylar›na oy verilmemesi do¤rultusunda kampanya yürütülmesi gerekmektedir. Kürdistan’da de¤il ama tam da bu noktada “referandum” oldu¤u do¤rudur. Komprador patron-a¤a devletini temsilen AKP “seçim savafl›” ilan etti¤i Kürdistan’da büyük bir hezimete u¤rayacakt›r. Bunun iflaretleri flimdiden ortaya ç›kmaktad›r. Ancak bask›lar, sald›r›lar, maddi ve manevi içerikli yöntemler, çeflitli ayak oyunlar› ile faflizmin giderek artan faaliyetleri söz konusudur. Devrimci ve yurtsever güçlerin bütün bunlar› püskürtmek ve daha ileri hamleler gerçeklefltirebilmesi için Newroz yetiflmifltir. Newroz, her türlü provokasyon olas›l›¤›na karfl›n genifl kitlelerin seferber edilece¤i eylemler ile gövde gösterisine dönüfltürüldü¤ü takdirde, potansiyel daha da büyüyecektir. Newroz yaln›zca Kürdistan’da de¤il bat›da da kampanyan›n finaline damgas›n› vurmal›d›r. Çal›flmalar›m›z›n ekseni olmal›, Kürt ulusunun faflizme karfl› isyan ve direniflinin atefli bütün mücadele alanlar›na tafl›nmal›d›r. Newroz, bahar›n, yeni bir günün, taze bir bafllang›c›n simgesidir. Newroz kavgan›n sembolüdür. Newroz, seçim kampanyas›n›n finali oldu¤u gibi sonras›nda bafllayacak olan zorlu dönemin de aç›l›fl›n› yapm›fl olacakt›r. Newroz’la bafllayacak olan yeni mücadele sürecinde kazan›lacak önemli mevziler vard›r. Nisan, Proletarya Partisi’ni Türkiye devrimine arma¤an etmifltir…
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
20 Mart-2 Nisan 2009
Direnen MAKYAL-ERKA iflçisi yaln›z de¤ildir!
Vodafone iflçisi
Adana YDG olarak MAKYALERKA iflçileri ile röportaj yapt›k. Amac›m›z onlar›n sesini direniflte olan di¤er iflçilere duyurmak ve dayan›flmay› gelifltirmekti. Sizlerle paylafl›yoruz.
6 Mart günü iflten at›lan Vodafone iflçileri için Plaza Eylem Platformu Vodafone’un Maslak’taki binas›n›n önünde bir eylem gerçeklefltirdi. Çeflitli kurumlar›n da destek verdi¤i eylemde “Vodafone iflçisi yaln›z de¤ildir” yaz›l› pankart aç›ld›. IBM ve Plaza Eylem Platformu temsilcisi Nedim Akay yapt›¤› aç›klamada Vodafone’un iflçileri ç›kartmak için ileri sürdü¤ü kriz bahanesinin yalan oldu¤unu belirtti. (H. Merkezi)
-Direnifle bafllad›¤›n›z günden bu yana geliflmeleri anlat›r m›s›n›z?
ATV’ye hamdolsun, direniflteyiz! Yaklafl›k bir ayd›r direniflte olan bas›n emekçileri her Cumartesi günü Taksim Tramvay dura¤›ndan Galatasaray Lisesine yürüyerek taleplerini hayk›r›yorlar. 14 Mart günü dördüncü kez saat 19.00’da biraraya gelen Türkiye Gazeteciler Sendikas›’na üye olduklar› için ATV-Sabah’tan iflten ç›kar›lan bas›n emekçileri slogan, alk›fl ve ›sl›klarla ‹stiklal caddesinde yürüdü. Yürüyüfl boyunca ç›kard›klar› grev gazetesini da¤›tan bas›n emekçileri, Galatasaray Lisesi önünde bas›n emekçileri ad›na aç›klamay› okuyan Alper Tunga Çatal; 30 gündür direniflte olduklar›n› grevin duyarl› bas›n d›fl›nda hiçbir kanalda ve gazetede yer almad›¤›n› dile getirerek anayasan›n verdi¤i hakk›n› kulland›klar›n› söyledi. Aç›klaman sonra konufltu¤umuz Çatal, ifle iade davas› açt›klar›n› büyük ihtimalle kazanacaklar›n› mahkeme süresince eylemlerine devam edeceklerini dile getirdi. (‹stanbul)
- Ahmet Pekyen (‹flçi temsilcisi)- Almanya merkezli NATO üssünün kapat›lmas› sonucu Adana ‹ncirlik Havaalan›’nda görev yapan subaylar›n kalabilmesi için inflaat ihalesi aç›ld›. ABD TUSEG taraf›ndan aç›lan ihaleyi ‹stanbul merkezli Makyal (Osman Yalç›n) ve Adana merkezli Erka (Erdal Kam›fll›) firmas› ald›. % 85’i biten inflaatlar›n birbirleri aras›ndaki maddi anlaflmazl›ktan dolay› 260 iflçinin 4 ayl›k maafl› ve 7 ayl›k asgari geçim indirimi ödenmedi ve Ocak ay›ndan itibaren bizleri ücretsiz izne ç›kard›lar, ard›ndan flantiyeyi komple kapatt›lar. Bizleri B‹MA adl› firmada çal›fl›yor gösterdiler. Biz de 27 fiubat tarihinde grev karar› ald›k. Bas›n aç›klamalar› yapt›k ve hukuksal yollara baflvurduk. Karfl›m›zda herhangi bir muhatap bulamad›¤›m›z gibi ERKA firmas› sahibi Erdal Kam›fll›’n›n korumalar› taraf›ndan tehdit edildik. Sonuç olarak ise 3 Mart tarihinden
- Direnifliniz karfl›s›nda patronun tutumu ne oldu? - 10 Mart tarihinde açl›k grevinin 8. gününde yapm›fl oldu¤umuz oturma eylemi da¤›lmak üzereyken firma sahibi Erdal Kam›fll›’n›n avukat› ve emekli hakim Necmi R›za Gün›fl›¤› iflçilerin yan›na gelerek silah›n› göstererek gövde gösterisi yapt›. Ard›ndan patronun savc›l›¤a verdi¤i “beni ve çevre halk›n› rahats›z ediyorlar” fleklindeki suç duyurusu sonucu polis 9 arkadafl›m›z› gözalt›na ald›. Ben arabaya binerken açl›k grevinde oldu¤umdan dolay› rahats›zland›m ve hastaneye kald›rd›lar. 4 saat boyunca gözetim alt›nda kald›m, kendime geldi¤imde koluma serum tak›l›yd›. Hemen doktoru ça¤›rd›m ve tedaviyi kabul etmedi¤imi söyledim. Bana baz› evraklar imzalatarak tedaviyi kesip serbest b›rakt›lar. - Önümüzdeki süreçte neler yapmay› düflünüyorsunuz? - ‹lk olarak dönüflümlü açl›k grevi karar› alm›flt›k. Yaln›z iflçi arkadafllar›m›z maddi olarak afl›r› derecede
ma¤dur olduklar› için açl›k grevini 7 kifli sürdürüyoruz. Ben sabit olarak kal›yorum. Di¤er arkadafllar da ikifler gün dönüflümlü olarak kal›yorlar. fiimdi açl›k grevine di¤er çal›flan arkadafllar›m›z› ve onlar›n ailelerini de katma mücadelesi verece¤iz. Tüm halk›m›z›, devrimci ve demokrat kamuoyunu, duyarl› insanlar› mücadelemizi desteklemeye ça¤›r›yoruz.
ALINTER‹M‹Z‹N KARfiILI⁄INI ‹ST‹YORUZ
çal›flan bir iflçiyim. Bafllatm›fl oldu¤umuz yolda inanc›m›z›, güvencimizi, direncimizi yok etmeden hak etti¤imizi, al›nterimizin karfl›l›¤›n› almak için mücadelemiz devam edecek. - ‹lerleyen süreçte neler yapmay› düflünüyorsunuz? - 15 Mart’ta ‹ncirlik Üssü’ne yürüyüflümüz olacak. Ayr›ca (ERKA) Erdal Kam›fll›’n›n bürosu önünde bas›n aç›klamalar›m›z olacak.
- Mücadelenizden biraz bahsedebilir misiniz?
Grevde olan tüm arkadafllar›m›z›n bu onurlu mücadelelerinde haklar›n› alacaklar›na inan›yorum ve hepsini ayr› ayr› selaml›yorum.
Hasan Y›lmaz- Operatör olarak
(Adana YDG)
MAKYAL iflçileri direnifle devam ediyor Makyal-Erka iflçileri yapt›klar› aç›klamada % 85’i biten inflaatta A¤ustos ay›ndan itibaren verilmeyen maafllardan dolay› ma¤dur olduklar›n› belirterek “bundan sonra
olacaklardan Amerikan Firmas› TUSEG, MAKYAL, ERKA ve B‹MA sorumlu olacakt›r. Bizler MAKYAL-ERKA iflçileri olarak, eme¤imizin karfl›l›¤›n› almak istiyoruz, bu mücadelemizde tüm emek örgütlerini ve Adana halk›n› yan›m›zda görmek istiyoruz” dediler. Bas›n aç›klamas›n› iflçiler ad›na Ahmet Pekyen okudu.
Sinter ve Gürsafl iflçileri haklar› için yollara düfltü Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan ve direnifle geçen Sinter ve Gürsafl iflçileri, direnifllerinin 74. gününde, Dudullu Organize Sanayi’den, Sar›gazi’ye (Sancaktepe) kadar süren bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. 5 Mart günü saat 17.00’de, Sinter Fabrikas› önünden bafllayan yürüyüfl, sloganlar eflli¤inde Gürsafl Fabrikas› önünden geçilmesinin ard›ndan, Dudullu Organize Sanayi içinde bulunan Kadosan’a, oradan da Sar›gazi’ye kadar devam etti. ‹flçilere, halk ve çevredeki esnaf da yo¤un ilgi gösterdi. Çevrede bulananlara ve de iflyerlerine girilerek, direniflle ilgili ç›kar›lan bildirilerin de da¤›t›ld›¤› yürüyüfl s›ras›nda, iflçilerin oldukça coflkulu oldu¤u gözlenirken, bu coflku Sar›gazi’ye girildi¤inde daha da artt›. Direniflçi iflçilerden oluflan yürüyüfl kolu, Sar›gazi Mezarl›¤›’na vard›¤›nda, iflçileri burada sloganlarla ilk karfl›layanlar Partizanlar oldu.
Emekçinin gündemi S›n›f mücadelesi ve demokratik kitle örgütleri Demokrasi sorununun hem devrim öncesinde hem de devrim sonras› s›n›fs›z bir topluma yürüyüflte tafl›d›¤› önemi yeterince bilince ç›karm›fl de¤iliz. Demokrasi; bir yönetim biçimi ve ayn› zamanda s›n›f mücadelesinde bir araçt›r. E¤er do¤ru kullan›labilirse s›n›fsal çeliflkilerin devrimci bir tarzda ilerletilmesinde belirleyici bir yeri vard›r. Demokrasiyi sonuna kadar gelifltirmek, bunun için uygun biçimleri bulmak devrimci görevlerin bir parças›d›rlar. Demokrasi, iktidar mücadelesinin bir arac› olmakla birlikte kendisi de çok çeflitli biçim ve araçlar üzerinden yaflam bulur. Bu araçlardan bir tanesi de demokratik kitle örgütleridir. DKÖ’ler demokrasi-
itibaren direniflimize açl›k grevi ile devam ediyoruz.
nin toplumsal anlamda yaflam bulmas›nda en önemli araçlardan biridir. Taban inisiyatifini, baflka bir deyiflle halk›n iradesini s›n›f mücadelesine yans›tmada DKÖ’ler vazgeçilmez bir yere sahiptirler. Devrim mücadelesinin kitlesel bir karaktere bürünebilmesinde DKÖ’lerin do¤ru tarzda ele al›nabilmesinin önemi büyüktür. DKÖ’ler s›n›f mücadelesinin dolayl› araçlar›d›r. Ancak bu “dolayl›” niteli¤i, bu örgütlerin önemini hiçbir flekilde azaltmaz. Tersine s›n›f mücadelesinin dolays›z araçlar›n›n -ki bu iflçi s›n›f› için en baflta KP’dir- ifllevli hale gelmesi ve gerçek rolünü oynayabilmesi ancak bu dolayl› araçlar›n kendi rolünü oynamas›yla mümkündür. Bu farkl› araçlar aras›nda zorunlu ve
Partizan okurlar›n›n dahil olmas›n›n ard›ndan yürüyüfle devam eden iflçileri, ESP ve DHF de dahil çok say›da devrimci ve ilerici kurum temsilcisi ve kitlesi de karfl›lamaya geldi. ‹flçileri sloganlarla karfl›layan gruplar›n da korteje dahil olmas›yla, yürüyüfl Sar›gazi Meydan›’na kadar devam etti. Buraya gelindi¤inde, direniflçi iflçiler yine kalabal›k bir kitle taraf›ndan alk›fllar ve sloganlar eflli¤inde karfl›land›lar. Direniflçi iflçileri karfl›layan kitlenin de kat›l›m›yla, Demokrasi Caddesi giriflindeki Cumhuriyet Meydan›’nda noktalanan yürüyüfl, kitlenin halaya durmas› ve ard›ndan yap›lan konuflmalarla devam etti. Cumhuriyet Meydan›’n› adeta bir miting alan›na çeviren eylem, krizle birlikte yaflanan hak gasplar›na ve bu hak gasplar› karfl›s›nda, Sinter ve Gürsafl iflçileri örne¤inde oldu¤u gibi, gerçeklefltirilen direnifllere de¤inilen konuflmalar›n ve çekilen halaylar›n ard›ndan, sloganlar ve alk›fllar aras›nda sona erdi. (Kartal)
diyalektik bir iliflki vard›r. Çokça kullan›lan tabirle; DKÖ’ler KP’lerin soluk borular›d›r ve onlar olmadan sa¤l›kl› bir yaflam sürdürmek olas› de¤ildir. DKÖ’ler e¤er devrim mücadelesinin kitleselleflmesinde bir rol oynayabiliyorlarsa, bu onlar›n politik niteli¤iyle yak›ndan ilgilidir. S›n›f bilincinden yoksun ve örgütsüz kitlenin politik mücadeleye çekilmesinde ve s›n›f bilinciyle e¤itilmesinde DKÖ’ler baflat bir rol oynarlar. Bu rolü do¤rudan KP’nin oynamas› mümkün de¤ildir. Kald› ki KP’lerin kitle örgütü olmak gibi bir hedef ve amac› da yoktur. KP’nin kitlelere önderlik etmek gibi bir amac› vard›r ve kitle örgütleri tam da bu amaca hizmet eden araçlar niteli¤indedir. DKÖ’leri tan›mlayan en önemli özellik onlar›n demokratik hak ve talep mücadelesi veriyor olmalar›d›r. Egemen s›n›flar›n ve genel olarak ezenlerin, demokratik bir “hak” ve “talep” mücadelesi vermedikleri aç›kt›r. Öyleyse bu mücadele-
“29 Mart’ta Belediye Baflkan› ile hesaplaflaca¤›z”
yaln›z de¤ildir!
Kocaeli Serbest Bölge’de ifl cinayeti Tuzla Tersaneleri, iflçilerin en yo¤un olarak yaflam›n› yitirdi¤i veya a¤›r yaralanarak, ifl göremez hale geldi¤i tersaneler olman›n yan› s›ra, kriz bahaneli iflten ç›karmalarda da “ön saflarda” yer almaya devam ederken, bir ifl cinayeti haberi de Kocaeli’de bulunan tersanelerden geldi. fiinasi Bozkurt adl› tersane iflçisi, 4 Mart 2009 tarihinde, Kocaeli’ne ba¤l› Bafliskele ilçesi, Yeniköy Beldesi’nde bulunan Serbest Bölgede faaliyet sürdüren Türkerler Gemi Sanayi Afi’de, ifl güvenli¤inden yoksun bir halde çal›flt›¤› s›rada, üzerine vinç halatlar› üzerindeki levhan›n düflmesi sonucu a¤›r yaraland›. Bozkurt kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi. (Kartal)
Büyükflehir Belediyesi bünyesinde faaliyet yürüten Burulafl sar› belediye otobüslerini kendi yandafl› tafleron firmalara peflkefl çekmifl, tafleron firmalar da floförlere kölece çal›flma koflullar›n› dayatm›flt›. fioförler bu kölece çal›flma koflullar›na karfl› TÜMT‹S Sendikas›’na üye olmufl ve iflten ç›kart›lm›fllard›. Ard›ndan da direnifl bafllam›flt›. Direnifllerinin 282. gününde bir eylem yapan floförlere hitaben konuflan TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz “Yaz›n kavurucu s›ca¤›na, k›fl›n kar›na, ya¤muruna, so¤u¤una ra¤men 282 gündür mücadele ediyoruz. Ve ifle dönünceye kadar ilk günkü kararl›l›kla devam edece¤iz” dedi. Eylemde direniflteki sar› belediye otobüs floförleri ile görüfltük; - On ayd›r iflten at›lm›fl durumdas›n›z, bu süreci bize anlat›r m›s›n›z? - Do¤an Kaya; 282 gündür Büyükflehir Belediyesi sar› otobüslerinde çal›flan floförler olarak direniflteyiz. Bize bask› yapt›lar, sendikadan ayr›lmam›z› istediler. Yanl›fl yolda oldu¤umuzu söylediler. Sanki yüz k›-
zart›c› suç ifllemifliz. Sonuç bizi iflten att›lar, on ayd›r iflsiziz bir de kriz sürecidir, ifl de bulam›yoruz. Baz› geçici ifllerde birkaç gün çal›fl›yoruz. Faturalar›m›z› ödeyemiyoruz, hacizle karfl› karfl›yay›z. Zaman›nda AKP’ye oy verdik ve seçildiler. Kendileri Müslümanl›ktan, haktan, adaletten bahsediyorlar. Ama bizim durumumuzu görmüyorlar, görmezlikten geliyorlar. Kendiniz yapt›n›z, kendiniz çekeceksiniz diyorlar. Yani bunlar örgütlü ama örgütlü toplumu istemiyorlar. Kölece koflullarda çal›flmam›z› istiyorlar. - ‹dris Seyman: Sadece anayasal hakk›m›z› kulland›¤›m›zdan dolay› iflsiz kald›k. 282 gündür, her Pazartesi sesimizi kamuoyuna duyurmak için bas›n aç›klamalar› yap›yoruz. Fakat ne hikmettir ki, bu hükümet, yasalar›na bile uymuyor. Kendilerine gelince partilerinin kapat›laca¤›n› duyunca deliler gibi ba¤›rmaya bafllad›lar. Kendilerine gelince yasa diyorlar, bize gelince kendi yasalar›n› çi¤niyorlar. (Bursa)
Galatasaray Spor Kulübü’nün Aslantepe Projesi olarak bilenen stadyum inflaat›nda çal›flan ve maafllar›n› alamayan iflçiler atefl yakarak bu durumu protesto ettiler. ‹flçiler, maafllar›n› aylard›r alamad›klar›n› söyleyerek tepki gösterdi. 13 Mart’ta ifl b›rakan iflçiler gün boyunca çal›flmad›. Daha önce de maafllar› ile ilgili sorun yaflayan iflçiler ödemelerin zaman›nda yap›lmad›¤›n› dile getirdiler. ‹flçilerden Recep Bülbül, flantiyede 750’ye yak›n iflçinin çal›flt›¤›n› ve maafllar›n› 3 ay alamad›klar›n› söyledi. (‹stanbul)
nin ancak ezilenler için geçerli oldu¤u ortad›r. Söz konusu ezilenler en baflta s›n›fsal bir bask›n›n ma¤duru kitleler iken onunla kopmaz bir iliflki içerisinde ulusal, dinsel, cinsel vb. bir bask›n›n ma¤duru da olabilirler. Demek ki DKÖ’ler, s›n›fsal temelde oldu¤u gibi ulusal, dinsel, cinsel vb. temelde de kendini var edebilen örgütlerdir. Tekrar etmek gerekirse mücadelesinin hakl›l›¤› ve demokratikli¤i burada en önemli etkendir. Bunun do¤al bir sonucu olarak da DKÖ’lerin demokratik tarzda örgütlenmesi ve buna uygun bir iflleyifle sahip olmas› beklenir. Ancak genel olarak DKÖ’leri tart›fl›rken bunu idealize etmemiz mümkün de¤ildir. Çünkü kitlelerin kendi politik etkinliklerini ve yaflamlar›n› kapsayacak flekilde demokratik bir bilince sahip olmalar› bir geliflim süreci gerektirir. Bu süreç tam da onlar›n kendi sorunlar› ve talepleri u¤runa verdikleri mücadeleyle iç içe geliflen bir süreçtir. Demokratl›¤›n ölçütü her döneme ve
bulunulan co¤rafyaya göre farkl›l›klar tafl›yabilir. Örne¤in bugünkü koflullar içerisinde ülkemizde gerçek ve tutarl› bir demokratl›k ancak anti-emperyalist ve antifaflist (ve de anti-feodal) olmakla mümkündür. Fakat bu demek de¤ildir ki biz bireylerde ve çeflitli örgütlerde bir ön kabul ya da etiket olarak bu nitelikleri arayaca¤›z. Kitlelerin politik bilinci yetersiz olabilir. O nedenle bizim çeflitli kitle örgütlerinde arayaca¤›m›z en temel fley; onlar›n “eyleminin içeri¤inin” anti-emperyalist ve anti-faflist olmas›d›r. Kitlelerin kendi sorunlar›n› ilgilendiren tek tek parçalardan bütüne iliflkin bir kavray›fla ulaflmalar› kendi do¤all›¤›nda geliflen bir süreçtir. Sömürülen iflçilerin, ezilen bir ulusun ya da dini inanc› bask› alt›na al›nan insanlar›n, ilk baflta kendilerine do¤rudan bask› uygulayan s›n›f, parti veya gruplara yönelmeleri de bu yönüyle do¤ald›r. Onlar bu mücadeleler içerisinde kaç›n›lmaz olarak sorunun sistemle olan ba¤›n› anla-
yacak ve tüm egemenlere yönelmeyi ö¤reneceklerdir. DKÖ’lerin demokratik hak ve talep mücadelesi veren örgütler olarak kapsad›klar› alan›n geniflli¤i ve çeflitlili¤i, onlar› devrimci/s›n›fsal mücadeleden ayr› düflünmemize yol açmamal›d›r. Devrimci mücadele demokrasinin sorunlar›ndan herhangi biriyle karfl› karfl›ya de¤ildir. Tersine onunla ba¤lant›l› ve iç içedir. Ve yine s›n›f›n DKÖ’ler arac›l›¤›yla örgütlenebilece¤i de yads›nmamal›d›r. DKÖ’ler çok çeflitli sorunlar› ele alabilir dedi¤imizde bu sorunlardan bir tanesinin de s›n›fsal eflitsizlikler oldu¤unu ak›ldan ç›karmamal›y›z. S›n›fsal eflitsizlikler karfl›s›nda ekonomik-demokratik mücadele yürütmek ve bu mücadeleyi devrimci mücadeleye kanalize etmek, o alandaki DKÖ’lerin yerine getirebilece¤i bir görevidir. DKÖ’lere en baflta bu gözle bakmak ve tart›flmay› buradan yola ç›karak gerçeklefltirmek as›l do¤ru tutum olacakt›r.
Aslantepe’de iflçiler ifl b›rakt›
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
20 Mart-2 Nisan 2009
“Açl›ktan ölürüz ama onurumuzla...” Gaziosmanpafla’ya ba¤l› Karadeniz Mahallesi Paflaçay›r›’nda bulunan Meha Giyim’de çal›flan 117 iflçi 4 Mart 2009 tarihinde yakapaça kap› önüne konuldu. Krizden etkilendi¤ini sand›klar› iflyerlerinin kapanmamas› için ekonomik ve sosyal haklar›ndan bir süreli¤ine feragat etmeyi dahi düflünen iflçiler, iflyerinin karfl›s›nda kurduklar› çad›rda haklar›n› alma kararl›l›¤›yla direniyor. Sa¤anak ya¤mur alt›nda yakt›klar› sobayla ›s›nmaya çal›flan iflçiler çad›rlar›na ast›klar› “Eme¤imiz ve onurumuz için direniyoruz” pankart›yla karfl›l›yorlar ziyaretçilerini. Biz de ‹flçi-Köylü gazetesi olarak selam› al›yoruz ve giriyoruz çad›rdan içeri.
büyük etken bu. Yani çal›flacak insan çok fazla oldu¤undan, bunu kullanarak, Baflbakan’›n da dedi¤i gibi krizi kâra çevirmeyi düflünüyordu. Yani içerdeki insanlar› bir flekilde b›kt›r›p, usand›r›p, gönderip, maafllar› iki parça vererek, mesaileri ve KDV’leri ödemeyerek insanlar› y›ld›rmak ve onlar›n haklar›ndan feragat edip çekip gitmelerini sa¤lamak istiyor. Planlar›nda bütün elemanlar› atmak, yeni iflçilerle bafllamak vard›. Ancak biz bu oluflumun içinde olmad›¤›m›z için de hesaplar› ters döndü. fiu an o yüzden biraz tedirgin.
- Çal›flma koflullar›n›zdan direniflinizden bahseder misiniz?
Selma Do¤duay: Son nokta oldu iflte. Mesai ücretlerini istedi arkadafllar, o da toplant› yapt› “veremiyorum, her fleyim hacizli” dedi. Biz iflyeri kapanmas›n diye 3 ay mesailerimizi, vergi iadelerimizi almayal›m deyip fedakârl›k yapmaya bafllad›k. Ama ertesi gün duyduk ki 9 ay verilmeyecekmifl. Tabi herkes sinirlendi. Ertesi gün de makineleri açmad›k. Müdür geldi, “siz devam edin, Habip bey yok flu anda” dedi. Habip bey de ö¤len geldi, çal›flt›¤›m›z halde makineleri kapatt›rd›. Toplant› yapt›. “Ben kapat›yorum buray›” dedi. En sonunda bakt›lar ki ikna edemiyorlar, biz hala haklar›m›z› istiyoruz, arkadafllara hakaret edildi, polis ça¤r›ld›. Bizi polis zoruyla d›flar› att›lar.
ve
Songül Yahfli: Habip Kuruahmet isimli patronumuz sadece menfaatini, kâr›n› düflünen bir insan. Yeme¤inden böcek ç›km›fl, kurt ç›km›fl hiç önemli de¤il. Her evde olabilirmifl. Orada yenen yemekler kimin evinde varm›fl. Hakk›m›z› savunmak de¤il, olan bir fleyi bile anlatmam›za müsaade etmeyen bir insand›r. Erhan Duman (Bölüm fiefi): Bizde en yüksek maafl 800 lirayd›. 117 kifli iflten at›ld›. fiu an mahkemelik olan 60 arkadafl›m›z var. Habip Kuruahmet flu anda d›flar›da yo¤un bir iflsizlik oldu¤unu çok iyi biliyor. Zaten olaylar›n bu boyuta gelmesinde en
- Bu uygulamalar›na karfl› herhangi bir itiraz›n›z oldu mu?
Tüm Köy-Sen: “Krizin faturas› üreticiye ç›kar›lmas›n!” Üretimden küçük üreticinin el çektirilmesi ve k›r nüfusunun tasfiyesi üzerine kurulu politikalar, halihaz›rda üretimden kopuk uygulan desteklemeler sonucu köylü borç bata¤›nda ve yoksullukla baflbafla yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›rken, AKP hükümeti 2008 y›l› tüm tar›msal
desteklemelerinde %10’luk kesinti uygulanarak krizin faturas›n› üretici köylüye y›km›fl bulunuyor. Ülke genelinde üretici köylüleri örgütlemeye çal›flan Türkiye Üretici Köylüler (Tüm Köy-Sen) fiubeleri, tüm tar›msal desteklemelerde % 10’luk kesinti uygulamas›n› protesto etmek için bir imza kampanyas› gerçeklefltirdi. Tüm Köy-Sen üye ve yöneticileri, daha sonra toplanan imzalar› yap›lan bir bas›n aç›klamas›yla, Baflbakanl›¤a göndererek, tepkilerini ortaya koydu. ‹mza metninde; “2008 y›l› üretici köylüler olarak Mazot, ilaç, gübre gibi girdilerin fiyatlar›n›n h›zla artt›¤› bir y›l geçirdik. Yüz binlerce üretici tarlas›n› gübresiz ekmek zorunda kalm›flt›r. Zaten iki y›ld›r kurakl›ktan dolay› büyük zararlar gördük. Kriz nedeniyle ürünlerimizin fiyatlar› sürekli düflerken maliyetin alt›na ürün satmak zorunda b›rak›lm›fl durumday›z. Bütün ülkenin ununu, ekme¤ini, flekerini, meyvesini, sebzesini üreten, halk› doyuran bizler, bütçeden tar›ma ayr›lan pay›n her y›l biraz daha azalmas›, kurakl›k, girdi art›fllar›, kriz derken sürekli yoksullafl›yor ve üretimden kopart›l›yoruz. Bu nedenle bütçeden tar›ma ayr›lan pay daha da önem kazanmaktad›r. Tar›m Kanunu’nda tar›ma ayr›lan pay Gayri Sa-
fi Milli Has›la’n›n (GSMH) % 1’inden afla¤› olamaz demektedir. Oysa ki 2009 bütçesinde tar›ma ayr›lan pay 5.5 milyar lira olarak belirlenmifltir ve bu rakam bütçenin % 1’inin alt›na inerek (% 0,49) binde 49’a inmifltir. IMF ile yap›lan görüflmeler öncelikle tar›m› etkilemifl ve % 10 kesinti yap›larak 5 milyar liran›n alt›na inerek bütçenin binde 44’ne kadar düflmüfltür. 2009 tahmini GSMH’s› 1 trilyon 111 milyar oldu¤una göre bütçeden tar›ma ayr›lan payda 10 milyar liran›n üzerinde olmal›d›r” diyen Samsun-Alaçam Tüm-Köy-Sen fiubesi üreticileri, imzalar› göndermek için yapt›klar› eylemde, “Krizin faturas› üreticiye ç›kar›lmas›n”, “Mazotta ÖTV kald›r›ls›n” gibi dövizler tafl›d›lar ve alk›fllar eflli¤inde, Alaçam PTT önüne geldi. Sendika üyesi üreticiler, kampanya sonucu toplad›klar› imzalar› fiube Baflkan› Mehmet Karaca’n›n yapt›¤› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Baflbakanl›¤a postalad›lar. (Samsun’dan bir ‹K okuru)
Emekçiler Milli E¤itim’e yürüdü 13 Mart Cuma günü Milli E¤itim Bakanl›¤›’na yürüyen e¤itim emekçileri, içerisinde taleplerinin yer ald›¤› dosyay› Bakanl›¤a ilettiler. E¤itimSen imzal›; “Bilimsel, demokratik, nitelikli kamusal e¤itim için yürüyoruz” pankart›n› açan emekçiler, Bakanl›k binas› önüne gelince MEB’in uygulamalar›n› protesto etmek için kalemlerini kap›ya b›rakt›lar. Burada yap›lan aç›klamay› Serpil Öner okudu. Öner; krizin sonuçlar›n›n toplumun tüm kesimleri gibi e¤itim emekçilerini de etkiledi¤ini; peflpefle yap›lan zamlar›n, enflasyon karfl›s›nda eriyen maafllar›n, tüm iflçi ve emekçiler gibi e¤itim emekçilerini de zor durumda b›rakt›¤›n› söyledi. (Ankara)
Erhan Duman: SSK’dan gelen müfettifller vard›r bilirsiniz. Gelip sigortas› olmayan insanlar› tespit ederler, sigortas›z iflçi çal›flt›r›ld›¤›nda ceza keserler veya uyar› verirler. Ancak bizim fabrikam›za 15–20 gün önce 2 tane SSK müfettifli geldi¤inde Habip bey bunlara 300 lira para verdi. Kifli bafl›na 150 liraya kifliliklerini satt›lar. Ve Habip beye birtak›m önerilerde bulundular. Mesela çocuklar› okula giden iflçilerin okuldan istenen ifl bilgilerine yan›t vermemelerini, ne kadar maafl ald›klar›n› söylememelerini, sigortal›ysa bile sigortas›z yazmalar› gerekti¤ini, çünkü o okullarla yap›lan iflbirli¤i üzerinden fabrikaya müdahale edildi¤ini söylediler. Normalde iflçilerin haklar›n› savunan insanlar olarak biliyorduk onlar› biz. - Buradaki di¤er fabrikalardaki iflçilerin ya da çevrede yaflayan insanlar›n deste¤ini al›yor musunuz? Bülent Erdo¤an: Çevreden olumlu tepkiler al›yoruz. ‹ki sokak ötede oturan bir insan burada direnifl oldu¤unu ö¤renince, evinde pasta börek yap›p getirebiliyor. ‹nsanlar paylafl›m›n ne kadar güzel oldu¤unun fark›na varmaya bafll›yorlar. 5–6 y›ld›r ayn› masada oturup konuflmayan insanlar bugün bu çad›r›n içerisinde candan, dostane muhabbetler sürdürüyorlar, paylaflabiliyorlar. - Direniflinizi bundan sonra nas›l devam ettirmeyi düflünüyorsunuz?
Meha Tekstil iflçileri, firman›n fason ifl yapt›¤› LC Waikiki önünde 9 Mart 2009 tarihinde eylem yapt›lar. fiirinevler’deki ma¤aza önünde toplanan Meha Tekstil iflçileri, “Eme¤imiz ve onurumuz için direniyoruz” pankart› açarak “Meha’da direnifl kazanacak”, “Laf de¤il ifl istiyoruz”, “Direne direne kazanacaErhan Duman: Direniflimiz haklar›m›z verilinceye kadar devam edecektir. Bu konuda kararl›y›z. Fiili olarak da burada olmaya devam edece¤iz. Ne gerekiyorsa, haklar›m›z› bir flekilde alaca¤›z. - fiu an grevde, direniflte olan yüzlerce iflçi var. Onlara iletmek istedi¤iniz bir fley var m›? Bülent Erdo¤an: Hangi flartta olursa olsun, direnmeli ve haklar›m›za sahip ç›k-
Çiftçi-Sen’e kapatma karar› ‹flçi ve emekçilerin örgütlenme alanlar›n›n daralt›l›p yok edilmesi sald›r›s› devam ediyor. Birçok sendikan›n yöneticileri gözalt›na al›n›p tutuklan›rken birçok sendika da usulsüz biçimde bask›nlar ve yersiz aramalarla karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Bu sald›r›lardan en çok nasibini alan da köylü örgütlenmeleri oluyor. Son olarak Ankara 8. ‹fl Mahkemesi’nde görülen davada Çiftçi-Sen’in kapat›lmas›na karar verildi. Duruflmaya Çiftçi-Sen vekili olarak Avukat Emre Baturay Alt›nok ve Çiftçi-Sen Baflkan› Abdullah Aysu kat›ld›. Karar› hemen protesto ederek temyize gidilece¤ini aç›klayan Konfederasyon sözcüleri, 7 Mart Cumartesi günü bir bas›n aç›klamas› yay›nlayarak, mevcut sistemin köylülerin örgütlenmesini engellemeye çal›flt›¤›n› ve buna sessiz kalmayarak konuyu Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO), Avrupa Parlamentosu ve Uluslararas› Sendika Konfederasyonu’na tafl›yacaklar›n› belirttiler. (H. Merkezi)
E-Kart ve Procier & Gamble iflçilerinin grevleri sürüyor Gebze Organize Sanayi iflçi direnifl ve grevlerine sahne olmaya devam ediyor. Sanayide kurulu olan E-Kart iflçilerinin grevi, neredeyse bir y›la yaklafl›rken, bölgede birbiri ard›na geliflen grev ve direnifllerden biri de, dünya çap›nda faaliyet gösteren ve ayn› zamanda dünyan›n en büyük kad›n ve çocuk bezi üreticisi olarak bilinen, Procier&Gamble iflçilerinin bafllatt›¤› grevle gündeme geldi. E-Kart grevinin 271., Procier&Gamble grevinin ise 23. gününde, grevdeki iflçilerle görüfltük. ‹lk u¤ra¤›m›z, E-Kart grevi oldu. Bafl›ndan beri takip etti¤imiz grevde, yeni y›l öncesi bir geliflme yaflanm›fl ve iflveren iflçilerin, geriye dönük haklar›n› vermeme kayd›yla iflbafl› yapmalar›n› önermiflti. O günlerde görüfltü¤ümüz iflçilerin morali hayli bozuktu ve sendikan›n da patronun getirdi¤i koflullar çerçevesinde ifl bafl› yapmalar› e¤iliminde oldu¤unu aktarm›fllard›. Yapt›¤›m›z son ziyarette bu geliflmeden bafllayarak, daha sonra neler oldu¤unu ö¤renmeye çal›flt›k. E-Kart iflçileri, o dönem öyle bir geliflme oldu¤unu, ancak patronun daha sonraki günlerde, “davalar bitmeden görüflme veya iflbafl› yapt›ramayaca¤›” yönlü bir tutuma girdi¤ini söylüyorlar. Patronun bu tutumu onlar›n greve dönük kararl›l›klar›n› yeniden canland›rm›fl. Bu arada iflten ç›kar›lan 4 kad›n iflçi daha oldu¤unu ve bunlar›n da flu an greve kat›ld›¤›n› aktar›yorlar. Patronun içerdeki bask›lar›n›n sürdü¤ünü, son iflten ç›karmalarla birlikte ise, daha önce sendikadan uzak duran iflçilerin, s›ran›n kendilerine de gelece¤ini anlam›fl olarak, sendikaya üye olmay› sürdürdüklerini de söylüyorlar. Grevi dönüflümlü olarak sürdüren E-Kart iflçileri art›k geri dönüfl olmad›¤›n›, grevi sonuna kadar sürdüreceklerini ek-
leyip, hukuksal süreçlerinin de grevin sonucuna iliflkin belirleyici olaca¤›na inan›yorlar.
Procier & Gamble’de 193 kifli grevde E-Kart iflçilerinin yan›ndan ayr›ld›ktan sonra, grevlerinin 23. gününde olan Procier & Gamble iflçilerinin yan›na gittik. D‹SK-TÜMKA-‹fl Sendikas› üyesi iflçiler, greve gitme nedenlerini, 6 ay önce bafllayan T‹S görüflmelerinin t›kanmas› olarak getiriyorlar. Görüflmelerin t›kanma nedenini ise, fabrikan›n 7x 24 çal›flt›¤›, yani krizden etkilenmesinin mümkün olmad›¤›, ancak patronun burada da krizi bahane ederek, zam taleplerini yerine getirmeye yanaflmamas› olarak getiriyorlar. Dünyan›n dört bir yan›nda flubeleri olan fabrikan›n, dünyadaki en iyi üretim tesisi oldu¤unun da alt›n› çizen iflçiler, grevle birlikte, patrona haklar›n› almakta ne kadar kararl› olduklar›n› göstermek istediklerini vurguluyorlar. ‹flçiler tamamen yabanc› sermayeli olan iflyeri patronuyla hiç karfl›laflmam›fllar bugüne kadar. ‹fllerin müdürler üzerinden yürütüldü¤ünü söylüyorlar ve zam vermeme noktas›nda direnenin ise, müdür oldu¤u gibi bir yan›lg›yla hareket ediyorlar. Daha çok bilgisayar bafl›nda yürütülen bir çal›flma içinde olan ve beyaz yakal› olarak da s›n›fland›r›labilecek olan Procier & Gamble iflçileri, bu yan›lg›lar›n›, patronun kendilerinden “vazgeçemeyece¤i” gibi bir düflünceye kadar vard›r›yorlar. Öyle görünüyor ki, Procier & Gamble iflçileri sermayenin gerçek niteli¤ini, yani emek ve halk düflman› yüzünü henüz kavramam›fllar. “‹yi niyetle” hareket etmeleri de tamamen bundand›r. Gerçekte ise, bugün hala iflçi s›n›f›n›n büyük bölümünde hakim olan, s›n›f bilincinden yoksun olufllar›ndand›r. (Kartal)
¤›z” sloganlar›n› att›. ‹flçilerinden Bülent Erdo¤an, patronun zarar etmedi¤ini söyledi. Meha’da ifllerin yo¤un oldu¤unu aktaran Erdo¤an, patronun krizi f›rsat bilerek fazla mesai yapt›rmak ama bunun karfl›l›¤›nda da ücret ödememek istedi¤ini dile getirdi. mal›y›z. Bu sadece bizim de¤il, gelece¤imiz, çocuklar›m›z için iyi bir dünyan›n yarat›lmas› için çok önemli. Aç kalal›m, ama onurumuzla kalal›m. Ölelim ama açl›ktan ölelim, onurumuzla ölelim. (‹stanbul)
“Kazan›ncaya kadar direnece¤iz!” Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Asemat Otomotiv Yan Sanayi ve Ticaret Afi’de iflçiler tüm zorluklara ra¤men 3 aya yak›nd›r grevdeler. Grevin 70. gününde Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu ve Tekstil Sendikas› Genel Baflkan› R›dvan Budak grevdeki iflçilere destek ziyaretinde bulundu. Aç›klaman›n ard›ndan grevdeki Asemat iflçileriyle konufltuk. - Grev süreci ile ilgili düflüncelerinizi anlat›r m›s›n›z? - Murat Sa¤lam: Olumsuz koflullar ve s›f›r zam dayatmas› sonucu grev oylamas›na gittik. 90 kifli içinden 68 kifliden greve evet ç›kt›. 31 Ocak günü grev pankart›n› fabrika kap›s›na ast›k. Mücadelemizi tüm s›k›nt›lara ra¤men sürdürüyoruz. ‹flçilerin dayan›flmas› çok iyi, hiçbir fire vermedik. Greve ç›kmam›z›n nedeni yaln›zca ücret talebi de¤il. Patron sendikas›zlaflt›rmak için her türlü bask›y› uyguluyordu. - ‹mparator Esat: Patron ’98’den beri tüm sözleflmelerde sürekli s›f›r zam dayat›yordu. Bu dayatmalardan dolay› grevdeyiz. Bizi etkilemek için, içerde kalan maafl›m›z› vermemekte ve ayn› zamanda d›flar›dan iflçi getirerek, ald›¤›m›z ücretin iki misli bir ücretle çal›flarak, bizleri saf d›fl› b›rakmaya çal›flmaktad›r. Ancak biz ma¤dur durumday›z, ma¤dur oldu¤umuz halde sonuna kadar devam edece¤iz. - Yusuf Y›ld›z: 2.5 ayd›r grevdeyiz. fiimdi haklar›m›z› verse bile kredi kartlar›m›z›n faizine gidecek o. 8-10 ay iflsizlik sigortas›nda cüzi bir fleyler veriliyor. Ondan sonra insanlar ne yapacak? Bu söylediklerimi bir k›sm› grevde olmayan insanlar için de söylüyorum. Biz grevdekiler için direnmek ve kazanmaktan baflka çare yok. (Bursa)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
20 Mart-2 Nisan 2009
Ac›lar›m›z›n 盤l›¤›ndan kurtulamayacaks›n›z
Ergenekon operasyonu kapsam›nda haz›rlanan binlerce sayfal›k klasörlerde TC tarihinin kanl› yüzü farkl› ç›karlarla ve binde biri de olsa “deflifre ediliyor”. 26 Ocak 2008’de ilk dalgas› bafllat›lan operasyonun üzerinden bir y›l› aflk›n bir zaman geçti. Bu süre zarf›nda yarat›lan bilgi kirlili¤i içinde belki de en somut ve kan›tlanabilir olan› T. Kürdistan›’ndaki “faili meçhul” cinayetler sunucu yaflam›n› yitirenlerin cesetlerinin bulunmas› olacakt›. Nitekim Tuncay Güney ve itirafç›n›n itirafç›s› Abdülkadir AYgan net bir adres gösteriyordu; BOTAfi kuyular›... ‹flte bu BOTAfi kuyular› temsili
bir çal›flmayla aç›ld›. Kaz›lar›n sonucu gazete sayfalar›na “birkaç bez parças› ve bir-iki kemik d›fl›nda bir fley bulunamad›” fleklinde yans›d›. Diyarbak›r-Hani-SilvanBitlis-Bingöl-SapancaDüzce gibi onlarca yerde bulunan J‹TEM merkezleri, jandarma karakollar›n›n bahçeleri, askeriyeye ait araziler, askeri tesisler, ›ss›z ma¤aralarda ise henüz bir geliflme yok. Süreç uzat›lmaya, zamana yay›lmaya çal›fl›l›yor. Çünkü kuyular›n bugün aç›lmas› yüzlerce, binlerce insan cesedinin gün yüzüne ç›kmas› demek. BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas›, faillerin “bulunarak” hesap sorulmas› taleplerinin yükseldi¤i andan itibaren yaflanan geliflmeler daha aç›k göstermektedir egemenlerin niyetlerini. Kay›p yak›nlar›n›n ve demokratik kitle örgütlerinin Diyarbak›r J‹TEM Grup Komutanl›¤›’nda ve BOTAfi askeri tesislerinde yapt›klar› incelemelerden sonra Silopi Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n kuyular›n aç›lmas›na yönelik verdi¤i karar 5 Mart tarihinde “güvenlik” gerekçesiyle ertelendi. fi›rnak Baro Baflkan› Nuflirevan Elçi’nin, “Delillerin karart›lmas› için gerekli olan zaman› kazanmak” amac›yla ertelenmenin yap›ld›¤› yorumu
önemli bir yerde duruyor. 4 Mart günü rütbeli bir askerin Silopi Cumhuriyet Savc›s›yla makam›nda görüflmesinden sonra verilen erteleme karar› bu yorumu do¤ruluyor.
KUYULAR AÇILDI AMA... Aç›lma karar›n›n ard›ndan Silopi’den 10 km uzakta ve karakolun içerisinde bölgenin en “güvenli” say›labilecek yerinde olan BOTAfi kuyular›n›n güvenlik gerekçesiyle aç›lamamas›n› de¤erlendiren avukatlar, daha önce “sonuna kadar gideriz” aç›klamalar› yapan savc›n›n askerlerle yap›lan görüflmelerin ard›ndan fikir de¤ifltirdi¤ine dikkat çekiyor. Geliflen tepkiler sonucunda kuyular›n aç›lmas›na dönük yeni bir karar verildi ve 9 Mart 2009 tarihinde Silopi Cumhuriyet Baflsavc›s› Atilla Öztürk, fi›rnak Barosu Baflkan› Nuflirevan Elçi ile avukatlar Kamil Özdemir ve Aziz Tokay’›n da içerisinde yer ald›¤› bir heyetle kaz› çal›flmalar› BOTAfi kuyular›nda yap›ld›. Hava koflullar› ve yetersiz ifl makinelerinden dolay› ikna edici bir kaz› yap›lamad›. ‹ki kemik parças› ve mavi renkli iki bez parças› bulundu. Bir dönümlük arazi üzerinde yap›lan kaz›larda bulunan kemikler Adli T›p Kurumu’na gönderilerek incelemeler bafllat›ld›. 11 Mart’ta fi›rnak’›n Silopi ‹lçesi’ndeki Sinan Lokantas› Tesisleri’ndeki kuyularda yap›lan kaz› çal›flmalar›nda da biri kol dirse¤i di¤eri ise ayak bile¤ine ait iki kemik
Katiller hesap verene kadar bilenecek öfkemiz Partizan, DTP, ESP, BDSP, Devrimci Hareket, PDD, Mücadele Birli¤i ve DHF’nin oluflturdu¤u Gazi 12 Mart Platformu, Gazi katliam›nda yaflam›n› yitirenleri anmak için Sultangazi Gazi Mezarl›¤›’nda bir anma etkinli¤i düzenledi. Olaylar›n bafllad›¤› Eski Karakol Dura¤›’nda bir araya gelen binlerce kifli, mezarl›¤a do¤ru iki koldan yürüyüfle geçti. “12 Mart Gazi Katliam›n› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z” yaz›l› ortak pankart›n aç›ld›¤› ve mezarl›kta sona eren yürüyüflün ard›ndan yap›lan anmaya 3 bini aflk›n kifli kat›ld›. “Katil devlet hesap verecek”, “Gazi faflizme mezar olacak” sloganlar›n›n at›ld›¤› anma sayg› durufluyla bafllad›ktan sonra platform ad›na ortak aç›klamay› Sevinç Sönmez yapt›. Sönmez “Bu sald›r›lar sadece Gazi Katliam› ile s›n›rl› de¤ildir. Biz bunlar› Çorum’dan, Marafl’tan, Sivas’tan ve yaflam›n de¤iflik yerlerinden bilmekteyiz. Bunlar köylülerin evini bark›n› yakanlar hakk›n› arayan iflçiye, memura, köylüye, emekçiye her türlü bask›y› uygulayanlard›r” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan konuflma yapan DTP ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan Aday›
Ak›n Birdal, 12 Mart’›n Türkiye’de yaflanan iki katliam›n tarihi oldu¤unu belirtti. 12 Mart’taki askeri darbeye de dikkat çeken Birdal, halen katliamlar› savunan zihniyetin bulundu¤unu belirtti. DTP ‹stanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise 1990’l› y›llar›n Türkiye’nin katliam tarihi oldu¤unu belirterek katliamlar› kimin yapt›¤›ndan ziyade bu zihniyetin halen devam etti¤inin önemli oldu¤unu söyledi. Eylemde bulunan tüm kurumlar›n k›sa birer konuflma yapt›¤› anma “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Gazi’nin hesab› sorulacak” vb. sloganlarla sona erdi. DTP, Partizan, ESP ve DHF’nin kitlesel kat›ld›¤› anma eyleminde Partizan s›k s›k “Gazi’nin katili patron-a¤a devleti”, “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya” sloganlar›n› att›. Anma eylemine HKM, EMEP, Köz, Halkevleri, Dev-Lis, SDP, Kald›raç ve Özgür Demokratik Alevi Hareketi gibi kurumlar da destekçi olarak kat›ld›. Gazi 12 Mart Platformu’nun düzenledi¤i anman›n ard›ndan Halk Cephesi de mezarl›kta anma düzenledi. (‹stanbul)
“Katliamlar› unutturmayaca¤›z!” 12-15 Mart 1995 tarihinde yaflanan Gazi ve 1 May›s Mahalleslerinde, 16 Mart 1978’de yaflanan Beyaz›t ve 16 Mart 1988’de yaflanan Halepçe katliamlar›n› k›namak ve yaflam›n› yitirenleri anmak için Erzincan’da bir etkinlik düzenledik. 14 Mart günü Erzincan Tuncelililer Derne¤i’nde Partizan ve YDG taraf›ndan düzenlenen ve Tuncelililer Derne¤i’nin de destek verdi¤i etkinlikte ilk olarak sayg› duruflu yap›ld›. Ard›ndan yap›lan konuflmada, katliamlar›n nas›l gerçeklefltirildi¤i anlat›l›rken, bunlar›n devam etmemesi için birlikte hareket etmenin ve örgütlenmenin önemi üzerinde duruldu. Konuflman›n ard›ndan kat›l›mc›lar da kendi düflüncelerini belirtti. Haz›rlanan sinevizyonun izlenmesinden sonra söylenen marfl ve türkülerle etkinlik sonland›r›ld›. (Erzincan)
parças›, saç teli, tüy, eldiven ve bere bulundu. 20 metre oldu¤u bilinen kuyunun ise sadece bir metresi kaz›ld›. Savc›n›n ve askeriyenin malzeme getirmemesi üzerine a¤›r yürüyen kaz› çal›flmalar› Silopi Cumhuriyet Savc›s›n›n karar› ile yeniden ertelendi. ‹kinci defa kaz› çal›flmas› yap›lan kuyulardan, köylüler 1994 y›l›nda üç ceset ç›karm›fl, gerekli tüm adli mercilere baflvuru yap›lmas›na ra¤men herhangi bir inceleme yap›lmam›flt›.
CESETLER BOTAfi’TA DE⁄‹L DEVLET‹N N‹TEL‹⁄‹NDE G‹ZL‹D‹R BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas› ile kay›plar›n ak›betine dair bir geliflmenin olabilece¤i umudu giderek azalmakta. Kan›tlar yok edilece¤i için kuyular›n aç›lmas› çok da bir anlam tafl›mayacakt›r. Kuyular›n temizlenmeden aç›lmas› devletin imaj›n› daha fazla zedeleyecektir. Oysa bu operasyon ile bir yandan da devletin aklanmas› ve temize ç›kar›lmas› gerekiyordu. Çeteleri, kontra elemanlar›n› yakalad›klar›n› ve hesab›n›n sorulaca¤›n› söyleyenler Cumartesi annelerinin 盤l›¤›n› neden görmezden gelirler? Gözalt›nda kaybedilenler neden iddianamede kendine yer bulamaz? Dosya kapsam›nda tutuklananlara neden ailelerin arad›¤› evlatlar›n›n ak›beti sorulmaz? Tüm bunlar›n yan›t› devletin niteli¤inde gizlidir. Devletin sömürü,
1 May›s Mahallesi flehitleri an›ld›
12 Mart 1995 günü Gazi Mahallesi’nde bafllayan katliam› protesto etmek için 15 Mart günü 1 May›s Mahallesi’nde yürüyen halk›n üzerine kolluk güçleri taraf›ndan aç›lan atefl sonucu Genco Demir, ‹smihan Yüksel, ‹smail Baltac›, Hasan Puyan ve Hakan Çabuk flehit düflmüfltü. 14 y›l geçmesine ra¤men katliam› unutmayan 1 May›s Mahallesi halk› flehitlerini anma eylemleri gerçeklefltirdi. 14 Mart günü saat 11.00’de flehit aileleri ve devrimci kurumlar›n ortak düzenledi¤i mezar anmas› yap›ld›. Karacaahmet ve Çaml›k Mezarl›klar›nda sayg› duruflu ile bafllayan ve Partizan’dan bir kiflinin yapm›fl oldu¤u konuflmayla devam eden anmalar sloganlar eflli¤iyle bitirildi. 15 Mart günü saat 13.00’de Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nde toplanan kitle, flehit aileleri taraf›ndan verilen yeme¤in ard›ndan kortejler oluflturarak Cennet Dü¤ün Salonu’na kadar sloganlarla yürüdü. ‹çerisinde Partizan’›n da yer ald›¤› devrimci kurumlar taraf›ndan örgütlenen ve yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› eylem son durakta bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan bitirildi. (1 May›s Mahallesi Partizan)
Dersim’de 12 Mart anmas› Partizan, HKM, ESP ve DTP Yeralt› Çarfl›s› üstünde biraraya geldi. Yaklafl›k 500 kiflinin kat›ld›¤› anma gösterisine sayg› duruflu ile baflland›. Düzenlenen anmada kitle s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür” , “Gazi’nin hesab›n› soraca¤›z”, “Faflizme karfl› omuz omuza” gibi sloganlar atarak katliam› protesto etti. Kurumlar ad›na konuflan DTP ‹l Baflkan› Murat Polat katliam›n son olmayaca¤›n› belirtti. Aç›klama at›lan sloganlarla sona erdirildi. (Dersim ‹K okurlar›)
talan, katliam, hile ve aldatmaca üzerine kurulu sistemin iflleyifl arac› olmas›nda gizlidir. ‹flte bu giz’i ortadan kald›rmadan yüzlerce cesede ulafl›lsa da hiçbir fley ayd›nlanm›fl olmayacak. Öte yandan bölge halk›na yap›lan iflkence ve katliamlara duyulan tepki üzerinden AKP’nin örgütlenmesi di¤er bir hedef olarak dikkatleri çekiyor. T. Kürdistan’›nda belediyelere gözünü dikmifl olan AKP kuyular›n aç›lmas› hamlesi ile Kürt ulusunun ac›lar› üzerinden sempati yaratmay› amaçl›yor. Elbette sözde bile olsa bu hamlelerinde bir s›n›r› var. Da¤lardaki milliyetçi sloganlar›n silinmesi, Türkçe isimler verilen köylerin, caddelerin isimlerini iade etmek gibi yeni ç›k›fllarla bu sürece yeni halkalar ekleyen AKP TRT
fiefl’le birlikte açt›¤› yoldan en az›ndan seçimlere kadar yol almay› planl›yor. Ancak bu yolculu¤un kitlelerin bilincinde fazlaca yol alamayaca¤› aç›k. J‹TEM’in 80 yafl›ndaki insanlar› yerlerde sürüklemesi; Lice’de “güvenlik” ad›na oluflturulan kontrol noktalar›nda insanlara yap›lan eziyetler ve her gün yenisi eklenen hak ihaleler, bask› ve iflkenceler bu yalanlar›n tutmayaca¤›n› kan›tl›yor. Yak›nlar›n›n BOTAfi kuyular›nda öldürüldü¤ünü dile getiren ailelerin, Cumartesi annelerinin demokratik kamuoyunun faillerin peflini b›rakmaya hiç niyeti yok. Her hafta biraraya gelerek ac›lar›n›, özlemlerini paylaflan ailelerin bu 盤l›¤› er ya da geç faillerden hesab› soracakt›r.
Köylüler kurflunland› Van’›n Baflkale(Elbak) ilçesine ba¤l› Koçda¤› (Xerkava) köyünden ‹ran’a mazot getirmeye giden köylüler askerler taraf›ndan kurflunland›. Koçda¤› ve Koru(Xwelink) Jandarma Karakolu’ndan aç›lan atefl sonucu Az›kl› (Baz) köyü nüfusunu kay›tl› Murat Y›lmaz yaflam›n› yitirdi. Y›lmaz’›n yak›nlar› sald›r›y› protesto ederken yaflanan arbedenin ard›ndan cenaze 200 araçl›k bir konvoy eflli¤inde Baflkaleye getiril-
di. Jandarman›n engellemeleri sonucu cenaze ifllemleri Az›kl› (Baz) köyünde yap›labildi. Cenazeyi alan yaklafl›k 2 bin kiflilik kitle “Katil Erdo¤an”, “fiehit namirin” sloganlar›n› hayk›rarak mezarl›¤a kadar yürüdü. Mezar bafl›nda bir konuflma yapan Murat Y›lmaz’›n babas› ‹sa Y›lmaz; O¤lunu Baflbakan Erdo¤an’›n öldürdü¤ünü belirterek, “o¤lumun katili devlettir” sözleri ile öfkesini dile getirdi. (H. Merkezi)
Günefl ve rüzgar bize yeter Tunceli Dernekleri Federasyonu Munzur’u Koruma Kurulu, 14 Mart “Uluslararas› Nehirler, Su ve Yaflam için Barajlara Karfl› Eylem Günü”nde Beyo¤lu Tünel’den Taksim Meydan›’na kadar yürüyüfl düzenledi. “Munzur’da barajlara geçit vermeyece¤iz”, “Barajlar›n anlam› göç, açl›k, yoksulluktur”, “Suyumuzu satt›rmayaca¤›z, barajlar› yapt›rmayaca¤›z” pankartlar› tafl›yan federasyon üyeleri ad›na aç›klama yapan Munzur Koruma
Kurulu Baflkan› Hazan fien, Tunceli’nin haz›rlanan 8 adet baraj projesi ile yok edilmek istendi¤ine dikkat çekti. Artvin Çoruh Vadisi, Hasankeyf, Munzur ve Allioni’de yap›lacak barajlarla tarihi kültürel de¤erlerin sular alt›nda kalaca¤›n› söyleyen fien, “Yok olufla sürükledikleri dünyam›z›, yuvam›z›, Munzur’umuzu, do¤ay› ve insan› kâr olarak gören bu para düflkünlerine b›rakmayaca¤›z” dedi. (‹stanbul)
Zagros ve Zap bombaland› Zap’›n Çemço ve Zagros’un Avaflin ve Basya bölgelerine düzenlenen sald›r›da dört gerilla yaflam›n› yitirdi. TC ordusu, bahar›n gelmesi ile birlikte operasyonlar›na h›z verdi. F›rat Haber Ajans›’n›n verdi¤i bilgilere göre 14 Mart günü Irak Kürdistan› (Irak Federal Bölgesi) savafl uçaklar› taraf›ndan bombaland›. Zap’›n Çemço ve Zagros’un Avaflin ve Basya bölgelerine düzenlenen sald›r›da dört HPG gerillas› flehit düfltü. Yaflam›n› yitiren gerillalar›n isimleri flöyle; Renas Cilo kod adl› Mardin do¤umlu Mehmet Aydo¤an, Mahir Çayan kod adl› Mufl do¤umlu Mücahit Arslan, Cahit Urmiye kod adl› Urmiye do¤umlu Cavidan N. Temerabat, Wedat Liz kod adl› Mufl Bulan›k do¤umlu Ayhan
Çalkan. Öte yandan Dicle Haber Ajans›’ndan edinilen bilgilere göre TC fi›rnak’ta s›n›r›n s›f›r noktas›nda bulunan Gülyaz› Jandarma Taburu ve Ortaköy Jandarma Karakolu’na askeri y›¤›nak yapmay› sürdürüyor. K›fl mevsiminde terk edilen karakollara bahar›n gelmesi ile birlikte yeniden bafllanan sevkiyat›n›n içinde obüs toplar›, z›rhl› araçlar ve çeflitli g›da maddeleri tafl›yan araçlar bulunuyor. 13 Mart günü Bolu Komando Tugay›’ndan ‹kizce Jandarma Karakolu’na on otobüs komando sevkiyat›n›n yap›ld›¤› da edinilen bilgiler aras›nda. (H. Merkezi)
Kay›p(?)lar›m›z› istiyoruz! Kaybedilen yak›nlar›n› aramak için yola ç›kan Cumartesi Anneleri, Galatasaray Lisesi önünde buluflarak, kay›plar›n› sormaya devam ediyor.
206. Hafta Kaybedilenlerin foto¤raflar›n› tafl›yan kitle, “Failler belli kay›plar nerede?” yaz›l› pankart
açarak oturma eylemi yapt›. Eyleme Prof. Dr. Büflra Ersanl›, DTP ‹stanbul il ve ilçe belediye baflkan adaylar›, ESP, EHP, SDP temsilcileri ve Partizan da kat›ld›. Kay›p yak›nlar› ad›na konuflan Özgür Sevgi Göktafl, J‹TEM mensubu itirafç›lar›n adres gösterdikleri mezarlar›n ve ölüm kuyular›n›n aç›lmas›n›, “Bin operasyon yapt›k” diyen Mehmet A¤ar, Tansu Çiller ve sorumlulu¤u bulunan bütün faillerin
yarg›lanmas› gerekti¤ini belirtti. Göktafl, 1992 y›l›nda gözalt›nda kaybedilen Hasan Gülünay’›n dosyas›n›n da Ergenekon kapsam›na al›nmas›n› istedi. Özgür Sevgi Göktafl yapt›¤› aç›klaman›n devam›nda dönemin Çal›flma Bakan› Mo¤ultay’›n tan›kl›k
yapmas›n›, tüm bildiklerini kamuoyuyla paylaflmas›n› istedi. Göktafl, Cumartesi Anneleri olarak, tüm kay›plar›n ak›betleri aç›klanana ve failleri yarg›lanana kadar susmayacaklar›n›, soru soracaklar›n› söyledi.
207. Hafta Cumartesi Anneleri T›p Haftas› olmas› nedeniyle kaybedilen Sa¤l›kSen üyelerinden Ayflenur fiimflek ve Recai Ayd›n’›n ak›betlerini sor-
4 çocuk babas› Hasan Gülünay, 1992 y›l›nda Temmuz’un 20’sinde evinden ç›kt› ve bir daha geri dönmedi. Gülünay’dan önce gözalt›na al›nan arkadafl› Erdal fiam, Gayrettepe’deyken “Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler” diye ba¤›rd›¤›n› Hasan’›n efli Birsen’e anlatt›. Dönemin hükümeti SHP-DYP genel baflkanlar› ve milletvekilleriyle görüflen Birsen Gülünay’a hiçbir bilgi verilmedi. O dönem asayifl flubede baflkomiser olan ve Susurluk kazas›yla gündeme gelen ‹stanbul Emniyet Müdür Yard›mc›s› Hüseyin Kocada¤’›n, dönemin Çal›flma Bakan› Mehmet Mo¤ultay’a “Yaralar› iyilefliyor, sonra savc›ya ç›karaca¤›z” dedi¤ini Mo¤ultay efli Birsen’e söyledi. Ancak o günden sonra Hasan Gülünay’dan bir daha hiçbir haber al›namad›.
du. Aç›klamay› yapan Deniz Türkali 207. defa ayn› yerde taleplerini dile getirdiklerini fakat yetkililerin taleplerini görmezden ve duymazdan geldi¤ini söyledi. Türkali, 24 Ocak 1995 tarihinde gözalt›na al›narak kaybedilen eczac› Ayflenur fiimflek ile 2 Temmuz 1994 tarihinde kaybedilen Doktor Recai Ayd›n’›n kaybedilme öykülerini anlatt›. (‹stanbul)
Devletin “Gayesi” kursa¤›nda kald› Türkiye genelinde ESP, At›l›m Gazetesi, EKD, BEKSAV ve SGDF’ye yönelik 10 Mart 2009 tarihinde TMfi polisleri taraf›ndan yap›lan operasyonda evler ve kurumlar da¤›t›larak onlarca kurum çal›flan› gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nma gerekçelerine dair ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nden herhangi bir aç›klama yap›lmazken gözalt›na al›nanlar avukatlar›yla görüfltürülmedi, dosyada gizlilik karar› oldu¤u söylenerek
avukatlara bilgi verilmedi. Yeni bir hukuksuzlu¤un yafland›¤› ve iki y›l önce Gaye ad› verilerek 8–21 Eylül tarihlerinde gerçeklefltirilen operasyonun ard›ndan yaflanan gözalt›lar “yeni komplolar” fleklinde de¤erlendirilerek birçok ilde protesto edildi. ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Mersin, Hatay ve Adana’da yap›lan efl zamanl› ev bask›nlar› ile 60’a yak›n kiflinin gözalt›na al›nd›¤› operasyon devam ederken ‹HD ‹stanbul fiubesinde bir araya gelen demokratik kitle örgütleri gözalt›lar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Operasyona dair aç›klama yapan ESP Temsilcisi Ersin Sedefo¤lu, ekonomik krizin derinleflti¤i bir dönemde ve yerel seçimler öncesinde bu tür gözalt›lar›n gerçekleflmesinin tesadüf olma-
‹flçi-köylü 7
Halk›n gündemi
20 Mart-2 Nisan 2009
d›¤›n› belirtti. Yap›lan bask›nlar ve gözalt›lar 11 Mart günü de ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›yla k›nand›. Toplant›da konuflan BEKSAV yöneticilerinden Rahflan Köse, gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Avukat Özlem Gümüfltafl ise müvekkillerinin bir gün süreyle avukatlar› ile görüfltürülmesinin yasakland›¤›n› belirtti. Ayn› gün Galatasaray Meydan›’nda devrimci ve demokratik kitle örgütlerinin kat›l›m›yla operasyon protesto edildi. Gözalt›na al›nanlar13 Mart Cuma günü mahkemeye ç›kar›ld›lar. Mahkeme s›ras›nda yap›lan tutuklama terörünü protesto etmek amac›yla ESP taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Befliktafl’ta gerçeklefltirilen eylemde “Bize Gücünüz Yetmez, Biz Kazanaca¤›z”, “Gözalt›na Al›nanlar ve Tutuklananlar Serbest b›rak›ls›n” yaz›l› pankartlar aç›ld›. Gözalt›na al›nanlardan ESP Adana Temsilcisi Hülya Gerçek, Antakya Belediyesi Ba¤›ms›z Sosyalist Ortak Baflkan Aday› Muhsin Çobano¤lu, Seval Gündo¤du, ‹lker Tatl›p›nar, Seher Kilisli, Bar›fl Ç›rpan, Gülay Türk, Ersin Bilgili, Alihan Alhan, Savafl Bolat, Sercan Üstündafl, Ali Nazl›gül, Cebrail Do¤an, Hasan Ozan ve Tar›k Tepeli tutukland›. (‹stanbul)
Mersin 12 Mart 2009 tarihinde ö¤le saatlerinde Merkez Postane önünde, ‹HD taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›na birçok devrimci ve demokrat örgütlenmeden destek geldi. Kitle “Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n” sloganlar›yla sald›r›y› k›nad›. Yine ayn› günün akflam saatlerinde bir araya gelen ESP, DHF, Barikat, Al›nteri, TÖP ve Partizan bir bas›n aç›klamas› yaparak operasyonu k›nad›.
Gazi Mahallesi 10 Mart 2009 tarihinde saat 20.00’de ESP bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas›na Partizan, BDSP, PDD, DTP, DHF, Devrimci Hareket, Mücadele Birli¤i Platformu ve SDP destek verdi. Aç›klamada devletin her dönem gerçeklefltirdi¤i bask› politikalar›na de¤inilerek “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” denildi. (Gazi ‹K okurlar›)
Okmeydan› 11 Mart günü saat 19.00’da ESP, EKD ve SDG üyeleri ESP ve At›l›m gazetesine yönelik sald›r›lara karfl› bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Bize gücünüz yetmez” yaz›l› pankart açan kitle, yap›lan sald›r›n›n sadece ESP ile s›n›rl› olmad›¤›n› tüm devrimci ve demokrat kesimi hedefledi¤ini söyledi. Eyleme Partizan, DHF, ÖDP, Halkevi, SODAP, Kald›raç, YDG, HÖC vd. destek verdi. (Okmeydan› Partizan)
Çanakkale 10 Mart akflam› Cumhuriyet Meydan›’nda sald›r›ya u¤rayan kurumlara destek amaçl› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. “Hepimiz ESP’liyiz” vb. dövizler aç›ld›. (Çanakkale YDG)
‹zmir ‹HD taraf›ndan “faili meçhul” cinayetlere dikkat çekmek amac›yla bafllat›lan Cumartesi eylemlerinin 5. haftas›nda BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas› talep edildi. 7 Mart Cumartesi günü saat 12.00’de Konak eski Sümerbank önünde biraraya gelen insan haklar› savunucular› ad›na bas›n aç›klamas›n› Av. Canan Uçar yapt›. Uçar, kay›p yak›nlar› ve insan haklar› savunucular›n›n BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas› talebi üzerine Silopi Savc›l›¤› taraf›ndan al›nan açma karar›n›n güvenlik gerekçesi ile uygulanmad›¤›n› belirterek bu yol ile delillerin karart›labilece¤i gerçe¤ine dikkat çekti. “Dün gaz odalar›nda insanlar› yakanlar›n, bugün insanlar› asit kuyular›na atmalar›n›n hangi korkudan kaynakland›¤›n› çok iyi biliyoruz!” diyen Uçar, BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas› taleplerini yineledi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan 10 dakikal›k oturma eylemi gerçeklefltirildi. “Failler belli, kay›plar nerede?” pankart›n›n aç›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Failler bulunsun, hesap sorulsun” sloganlar› at›ld›. (‹zmir)
Adalet terazisi Çeber’i kald›rm›yor 28 Eylül 2008’de Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken, gözalt›na al›nd›ktan sonra götürüldü¤ü ‹stinye fiehit Muhsin Bodur Polis Karakolu ve Metris Hapishanesi’nde gördü¤ü iflkence sonucu 7 Ekim’de bayg›n halde hastaneye kald›r›lan ve hayat›n› kaybeden Engin Çeber’in ölümü ile ilgili davan›n ikinci duruflmas› Bak›rköy 14. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 4 Mart günü yap›ld›. Duruflmaya tutuklu bulunan 6 gardiyan san›k ile tutuksuz yarg›lanan 13 polis kat›ld›. Duruflma öncesi Adliye binas› önünde aç›klama yapan Halk Cephesi üyeleri “Ferhat› vuranlar Engini katledenler cezaland›r›ls›n. Adalet ‹stiyoruz” yaz›l› pankart tafl›d›. Aç›klamay› yapan Mürvet ‹nal, “Biz özür de¤il adalet istiyoruz. Suçlular›n cezaland›rmas›n› istiyoruz” dedi. Akflam saatlerinde sona eren duruflmada önceki duruflmada mahkemeye gelmedikleri için ifadesi al›nmayan 13 polisten 7’sinin ifadesi al›nd›. Halen görev bafl›ndaki katil polislerden Mehmet Pek, Tuncay Ayan, Mustafa K›rg›l, Mesut Yavuz, Yusuf Ay, Aliye Uçak ve Abdulmutalip Bozyel ö¤leden önceki oturumda savunmalar›n› yaparken 28 Eylül 2008 tarihinde Engin Çeber, Özgür Karakaya, Aysun Bozda¤ ve Cihan Gün’ü yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan yap›lan kimlik kontrolünde arama kararlar› bulundu¤u için
gözalt›na ald›klar›n› ve bu s›rada kendilerine mukavemet edildi¤ini ve bundan dolay› “kademeli zor kullanarak” karakola götürdüklerini iddia ettiler. Gözalt›na al›nanlar›n “karakolda da iflkence yap›ld›¤›n› iddia etmek için kafalar›n› duvarlara vurdu¤unu” söyleyen polisler, suçsuz olduklar›n› iddia ettiler.
lanan Baflgardiyan Selahattin Apayd›n’›n izinli göründü¤üne iliflkin tutana¤a imza atanlar hakk›nda suç duyurusunda bulunulmas›n› talep eden Tanay, san›k gardiyanlardan Cuma Kaya, Nevzat Kay›n ile san›k polislerden Abdulmutalip Bozyel ve Mehmet Pek’in tutuklamas›n› talep etti.
Ö¤leden sonra devam eden duruflmada polislerden Mustafa Köse, Erhan Erkoç, Cengiz Akbulut,
Duruflma boyunca müdahil avukatlar› ile tart›flma yaflayan mahkeme heyeti, müdahil avukatlar›n›n “tarafs›zl›¤a gölge düflmüfltür” beyan›ndan sonra mahkemeden çekildi¤ini aç›klad›. Ancak mahkemenin talebine bir üst mahkeme olan Bak›rköy 15. A¤›r Ceza Mahkemesi karar verecek.
‹kinci bölümde müdahil avukatlarla mahkeme heyeti aras›nda tart›flma yafland›. Mahkemenin ikinci duruflmas›n› ö¤leden sonraki oturumunda müdahil avukatlardan Taylan Tanay, san›klar›n hakaret etti¤ini ancak mahkeme heyetinin engellemedi¤ini belirterek, “Hakaret savunma hakk›na girmez. Mahkemenin tav›r ve davran›fllar› tam tarafs›zl›¤› yans›tmamaktad›r. Tarafs›zl›¤a gölge düflmüfltür” dedi.
Tutuklular›n tutukluluk halinin devam›na karar veren mahkeme heyeti, adli emanetlerde bulunan hapishanelerdeki olay gününe iliflkin görüntü CD’lerinin duruflma günü getirilmesine, izlenmesine ve taraflara da¤›t›lmas›na karar verdi. Engin Çeber’in ölümünde hapishanede olan tutuklu arkadafllar›n› da tan›k olarak bir sonraki duruflmaya ça¤›ran Mahkeme Heyeti, TBMM ‹nceleme Komisyonu’na “Engin Çeber’in sesini ben de duydum” diye ifade veren ve flu an Silivri Cezaevi’nde Ergenekon davas›nda tutuklu bulunan gazeteci Tuncay Özkan’›n da ifadesinin istenmesine karar verdi.
Ölümcül darbeyi vurmakla suç-
(‹stanbul)
Ömer Demir, Mehmet Bayrakç› ve Ömer Remzi Atasun savunmalar›n› yaparak, Çeber’e iflkence yapmad›klar›n› söylediler.
7 ayd›r o¤luyla görüflemiyor “Kürtçe TV aç›l›mlar›” devam ederken hapishanelerde de Türkçe bilmeyen ailelerin tutsaklar ile görüflememesi durumu devam ediyor. Erzurum H Tipi hapishanesi’nde bulunan o¤lu Ayd›n Atalay ile telefonda Kürtçe konufltuklar› için 7 aydan beri görüflemedi¤ini söyleyen Zekiye Atalay “Çocuklar›m›z›n sa¤l›¤›ndan endifleleniyorum” dedi. Hapishanede bulunan siyasi tutsaklar aileleri arac›l›¤›yla yapt›klar› aç›klamada, bask›lar›n son bulmas›
Önder Babat katledildi¤i yerde an›ld›! 3 Mart 2004 tarihinde kurflunlanarak öldürülen Önder Babat dostlar› ve yoldafllar› taraf›ndan katledildi¤i yerde an›ld›. Beyo¤lu ‹mam Adnan Sokak’ta yap›lan anmada “Önder Babat ölümsüzdür”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar›n› hayk›ran kitle Önder Babat’›n resimlerini tafl›d›. Devrimci Hareket Dergisi ad›na yap›lan aç›klamada “fieyh Bedrettin’i Serez’de asan Pir Sultan’› tafla tutan, Che Guevara’y› Bolivya’da kurfluna dizen, Marafl’›n, Sivas’›n katilleri Önder’in katilleridir. Faili meçhul olarak bilinen binlerce cinayetin failleri gerçekte nas›l meçhul de¤ilse Önder’in katilleri de meçhul de¤il” sözlerine yer
için süresiz açl›k grevi bafllatt›klar›n› aç›klam›flt›. Açl›k grevinin sürdü¤ü hapishanede tutsak yak›nlar›n›n verdi¤i bilgilere göre, siyasi tutsaklara “itirafç›l›k” dayatmas›nda bulunuldu¤u belirtildi. Siyasi tutsaklar›n s›k s›k hücreye at›ld›¤›n› bildiren aileler, yan› s›ra ceza infaz memurlar› ve askerlerin fiziki sald›r›lar›na da maruz kald›¤› bildirildi. Zekiye Atalay o¤lu ile Türkçe bilmedi¤i için yaklafl›k 7 ayd›r telefonda dahi görüflemedi¤ini söyleyerek, “Biz görüfle gidemiyoruz. Gitsek birçok problemle karfl›lafl›yoruz ya da görüfl yasaklar› oluyor. Telefonda Kürtçe konufltu¤umuz için görüflmemiz engelleniyor. Bana mektup gönderiyor. Akrabalar›m mektuplar› Kürtçe’ye çevirip bana okuyor” dedi. (H. Merkezi)
verildi. Anmaya ‹lkay Akkaya ve Serhat Rafla da kat›larak ezgilerini seslendirdi. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
20 Mart-2 Nisan 2009
Emperyalizmle iliflkilerinde TC TC devletinin emperyalizmle iliflkisi çok köklüdür. Bakiyesi oldu¤u Osmanl› devletinin 17. yüzy›ldan beri ad›m ad›m yabanc› tahakkümüne giriflinden günümüze dek derinleflen bir yar›-sömürge ba¤›ml›l›k iliflkisi söz konusudur. Bu iliflki devletin ekonomik-siyasi niteli¤ini karakterize eden unsurlardan biri olmufltur. Osmanl›’n›n TC’ye evrilmesi ise, bu iliflkide bir kopufl yaratmam›fl olmas› yan›nda, emperyalizme ba¤›ml›l›kta çok yönlü ilerleyen bir devaml›l›¤› getirmifltir. TC devletinin emperyalist kapitalizmle ekonomik-siyasal ba¤›ml›l›k iliflkisinin sürekli oluflu, bu iliflkinin her boyutuyla mutlaklaflt›r›lmas›n› gerektirmemektedir. Türk hâkim s›n›flar›, çeflitli ikili aç›k-gizli anlaflmalar, ticari iliflkiler ve güdümlü politikalarla emperyalist güçlerin yörüngesinde hareket etmesine ra¤men, kimi zaman bu iliflkilerin yan› s›ra, kendi s›n›f ç›karlar›na daha uygun politikalar oluflturabilen, bu ç›karlar›n› her f›rsatta büyütmeyi hedefleyen, bu hedefler için emperyalist güçler aras›ndaki dengeleri, ç›kar çat›flmalar›n› sürekli kollayan bir çizgi izlemekte, “irade” ortaya koymaktad›r. Zaten bu irade yar›-sömürge ba¤›ml›l›¤›n do¤as›na da uygundur. Yar›-sömürge bir devlet olarak TC’nin konumunu da bu iradenin niteli¤i ve düzeyi belirlemektedir.
ban’a ba¤l› afliretlerle görüflülmesi, Filistin’de Hamas’la “uzlafl› yolu”nun sa¤lanmas› noktalar›nda a¤›rl›k kazanan bu yeni politikalar, iflgal karfl›t› direnifl güçlerinin “ehlilefltirilmesi” operasyonlar›yla ABD’nin emperyalist tahakkümünü sa¤lamlaflt›rmay› hedeflemektedir. ABD NATO’daki di¤er emperyalist güçlerle, Rusya-Çin gibi emperyalist güçlerin burunlar›n›n dibine ama onlar›n “iflbirli¤ini” de sa¤layarak iyiden iyiye yerleflmenin hesab›ndad›r. Rusya ve Çin emperyalistleri de elbette ki bofl durmamaktad›r. Emperyalist rekabet ve dalaflta özellikle Rusya ön plana ç›kmaktad›r. Rusya’n›n Ortado¤u’da etkin oldu¤u ülke olarak nükleer reaktör ve askeri teknoloji ile besledi¤i ‹ran, ABD için zaten “bafl a¤r›s›” iken: Rusya, ‹ran, Katar, Cezayir ve Venezüella ittifak›yla OPAC benzeri bir kurulufla öncü-
kurmaya haz›r oldu¤unu söyleyerek, Suriye’ye karfl› da bu pozisyonda olarak, hamasi söylemlerle Filistin halk›n›n ac›lar›n›, orada yaflanan katliamlar› diplomatik tahvile çevirmeye çal›flarak, ABD’nin Afganistan için “muharip güç” talebine göz k›rparak üstlenmeye çal›flt›¤› rolü hangi somut yat›r›mlara dönüfltürme niyetindedir? Aç›kt›r ki, tüm bu “kördü¤üm” noktalar›nda kendisine verilen görevlerin “lay›k›yla” yerine getirilmesi, Ortado¤u ülkeleri üzerinde güçlü bir nüfuz ve etki sahibi olabilmenin de bir basama¤› olarak görülmektedir. Bölgedeki ülkelerle gelifltirilecek çok yönlü iliflkilerin Türk hakim s›n›flar›na, politik ve ekonomik rant olarak geri dönece¤i hesab› yap›lmaktad›r. Belki de içlerinde en sembolik olarak kabul edilebilecek olan “Filistin-‹srail arabulucu-
KIZIfiAN EMPERYAL‹ST DALAfi Son süreçte görülen bir gerçek, emperyalist güçlerin, ekonomik krize paralel pazar alanlar› üzerindeki egemenlik mücadelesinin giderek artt›¤›, artan bu rekabet ve egemenlik mücadelesine ba¤l› olarak yeni politikalar›n devreye sokulup, yeni düzenlemelerin yap›lmaya çal›fl›ld›¤› ve yo¤unlaflma alanlar›n›n yenilendi¤idir. Bu noktada, Irak iflgalinden ç›kar›lan flu “özlü dersin” yani “ABD’nin Irak’a yönelik müdahalesi e¤er bir fleyi kan›tlam›flsa, bu, Amerikal›lar›n asla siyasi ve askeri ortam› kendi arzusuna göre flekillendirecek güçte olmad›¤›d›r.” (Parrick Cockburn, 26-02-2009, The Independent’taki yaz›s›n›n 28/02/2009 tarihli Radikal gazetesindeki çevirisinden) de¤erlendirmesinin, 11 Eylül’den sonra giriflilen tüm müdahaleler için de ç›kar›lm›fl, bunun da süreçteki, özellikle ABD cephesinde meydana gelen farkl›laflmalar› yaratan etkenlerden biri oldu¤unu söylemek gerekmektedir. Bush hükümeti sona ererken ulafl›lan bu “özlü ders”, Obama’n›n baflkan seçilmesini haz›rlayan en güçlü etkenlerden biri olmufltur. ABD’nin d›fl politikas›n›n “format›n›” de¤ifltirmekte de rol oynam›flt›r. Askeri güç ile kilidi aç›lamayan sorunlar›n “bir türlü dindirilemeyen kargafla ve çat›flmalar›n”, “sihirli anahtar›” olarak flu s›ralar dillerden düflürülmeyen “bar›fl”, “uzlafl›” ve “diyalog” söylemleri ABD’nin yeni vizyonu olarak Obama eflli¤inde sunulmaya baflland› bile. Konuflmas›nda ‹ran’a yönelik olarak “s›k›l› yumruklar›n›z› açarsan›z biz de elimizi uzat›r›z” diyen Obama, Afganistan’a yeni takviye askeri, güç seferber etmesine ra¤men yine de “dersini iyi çal›flt›¤›n›n” iflaretini veriyordu: “Afganistan’da uzun süre kalmaya niyetimiz olmad›¤›n› Afganl›lara belirtmek zorunda oldu¤umuzu düflünüyorum… Bildi¤iniz gibi, Afganl›lar iflgalci olarak gördükleri kuvvetleri reddederler. Stratejimizi gözden geçirirken bunu göz ard› edemeyiz.” (Obama, Kuzey Carolina’daki askeri üsteki konuflmas›ndan aktaran 01/03/2009 tarihli Evrensel) “Uzun süre kalmaya niyetimiz olmad›¤›n› Afganl›lara belirtmek zorunda oldu¤umuzu düflünüyorum” söyleminin ikiyüzlülü¤ünü bir yana b›rak›rsak, kimilerinin Bush politikalar›ndan ve “flahinler kanad›ndan” kopufl olarak dile getirdi¤i ve Obama ile aç›lan bar›fl, uzlafl›, diyalog dönemi fleklinde sunmaya çal›flt›¤› süreç, asl›nda askeri iflgalle kolayca sa¤lanaca¤› düflünülen ABD hegemonyas›n›n yeni araçlarla takviye edilmesi ve a¤›rl›k noktas›n›n “silahl› zor”dan, bununla desteklenen “ekonomiksiyasal-diplomatik zor”a kayd›r›l›fl›n› içermektedir. ‹ran’da fiii rejimle do¤rudan diyalog yolunun aç›lmas›, Afganistan ve Pakistan’da Tali-
anlaflmalar yola ç›km›fl durumdad›r. TC devleti esas ba¤›ml› oldu¤u ABD ve AB’li emperyalistlerin planlar›nda böyle yer al›r ve nemalan›rken, Rusya emperyalizmi ile de “ortak ç›karlara” dikkat etmektedir. Türkiye gaz ihtiyac›n›n 2/3’sini, petrolün 1/3’ini Rusya’dan almaktad›r. Rusya federal gümrük rakamlar›na göre 2006 y›l›nda 17 milyar dolar olan toplam ticaret hacmi 2008’de 33 milyar dolara ulaflarak iki y›lda iki kat›na ç›km›flt›r. Türkiye Rusya ile ticaret hacminde bugün Almanya, Japonya, ‹ngiltere, Fransa gibi ülkeleri geride b›rak›p Rusya ile tarihi bir ticari iliflki yakalam›flt›r. Ve fiubat ay›nda Cumhurbaflkan› Abdullah Gül “150 ifladam› ile Rusya’ya ç›karma yaparken” flunu söylemeyi de ihmal etmedi: “Rusya’y› önemli bölgesel bir güç olarak görüyoruz, ortak ilgi alanlar›na giren, yak›n co¤rafyada meydana gelen geliflmeleri ele alaca¤›z.” Peki, nedir bu “ortak ilgi alanlar›”? Türkiye nükleer santral yap›m› için ihaleye kat›lan firmalardan sadece Rus Atomstroyexport’a teklif verdi. Rus Gazprom flirketi Avrupa do¤algaz sevk›yat› hatt›nda Ukrayna (ABD!) sorununu aflman›n, tabi Türkiye üzerinde etkinlik için de, Karadeniz’de ‘Mavi Ak›m’›n d›fl›nda ikinci boru hatt› infla etmek için Türkiye’ye resmi baflvuru yapm›fl bulunuyor. Ancak bunlar›n ötesinde Rusya genel anlamda Türkiye, özelde ise ABD için Ortado¤u, Kafkaslar ve Orta Asya’daki etkinli¤i ve ABD’yi “dengeleyici” olmas›yla “ilgi çekmektedir.” TC devleti de, emperyalistler aras› hâkimiyet ve güç mücadelesinde, Rusya ile dirsek temas›nda olarak mümkün mertebe her iliflkiden faydalanmaya çal›flmaktad›r. Güç dengeleri ve mücadelenin alaca¤› boyut TC devletini zorunlu tercihlere sürüklemedi¤i sürece bu “tarafs›zm›fl” gibi görünen duruflunu bozmak istememektedir. Bu iste¤inin ne kadar uzun ömürlü olaca¤›n› tamamen kapitalizmin iktisadi krizinin ne kadar uzun ömürlü olaca¤›na tamamen kapitalizmin iktisadi krizinin geliflimine ve buna paralel emperyalistler aras› rekabet ve dalafl›n seyrine ba¤l› olacakt›r.
KONUMUNU SA⁄LAMLAfiTIRAN TC
Son süreçte görülen bir gerçek, emperyalist güçlerin, ekonomik krize paralel pazar alanlar› üzerindeki egemenlik mücadelesinin giderek artt› ¤›, artan bu rekabet ve egemenlik mücadelesine ba¤l› olarak yeni politikalar›n devreye sokulup, yeni düzenlemelerin yap›lmaya çal›fl›ld›¤› ve yo¤unlaflma alanlar›n›n yenilendi¤idir. lük ederek ABD’nin enerji piyasas› tekeline karfl› durmaktad›r. S›cak bir geliflme olarak da, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, K›rg›zistan, Tacikistan’la beraber; Rusya Devlet Baflkan› Medvedev’in sözleriyle “NATO’dan daha az güçlü olmayacak” olan “Ortak Güvenlik Antlaflmas› Örgütü”nü kurmufl bulunuyor. K›rg›zistan’daki ABD askeri üssünün kapat›lmas›n› sa¤lamas›n›n ABD emperyalizmini ne kadar s›k›nt›ya soktu¤u düflünülürse, bu yeni askeri ittifak›n gelifliminin etkilerini tahmin etmek güç de¤ildir.
DALAfiTAN NEMALANAN TC Emperyalistler aras› dalafl›n k›z›flan ortam›nda, sars›lan güçler ve ortaya ç›kmaya bafllayan yeni güç dengeleri içerisinde TC devleti de rol kapmaya çal›flmakta, kendine daha fazla manevra alan› bularak, emperyalistlerle kurdu¤u iliflkilerden, askeri-ekonomik-siyasi alanlarda mümkün olan en kârl› flekilde yararlanma ve ç›kma çabas›ndad›r. TC devleti bir yandan ABD’nin ve AB’nin bölgesel planlar›na uygun hareket ederken, di¤er yandan da özellikle Rusya ile iliflkilerini güçlendirmenin azami gayretini gösterebilmektedir. ‹zlenen politikalar›n genel tablosuna bak›ld›¤›nda “Tavflanla kaç, taz›yla kovala” siyasetinin, de¤iflik versiyonlar›yla hayata geçirildi¤i görülmelidir. Öyleyse flunu sormak gerekiyor: TC devleti ‹ran ve ABD aras›nda “diyalog köprüsü”
lu¤u” giriflimine bile, Filistin topraklar›nda kurulmas› planlanan “serbest ticaret bölgesi”nin mimarl›¤›n›n anahtar› olarak bak›lmaktad›r. Filistin’in “yeniden imar›ndan” beslenilmesi yan›nda, bu gibi somut projelerden de kâr edilmesi unutulmaktad›r. Afganistan ve ‹ran ise hem inflaat hem ticaret pazar› olarak Türk hâkim s›n›flar›n›n gözdeleri aras›ndad›r. Irak ise, TC devletinin kendi aç›s›ndan en “hassas oldu¤u” ve Ortado¤u’ya en sa¤lam girifl kap›s› olarak “stratejik önem” atfedilen bir noktada durmaktad›r. “Hali haz›rda 1000’den fazla ifladam›n›n ifl yapt›¤› ve y›ll›k 5 milyon dolar mal ihraç edilen” Irak Kürdistan› için KDP’nin Türkiye temsilcisi Ömer Merani’nin söyledikleri ABD’nin Irak için “B plan›”ndaki TC devleti için biçilecek role dair ipuçlar› tafl›maktad›r: “… E¤er Irak’ta bir sorun ç›kacaksa bu, Sünnilerle fiiiler aras›nda ç›kacak. Bunlar aras›nda bir iç savafl ç›karsa Irak üç federal devlete bölünür ki… Güney’deki fiii devletini ‹ran, Bat›’daki Sünni federal devleti de bölgedeki Arap ülkeleri destekler. Kuzey’deki Kürtler ise yaln›z kal›r. Türkiye, Kuzey Irak’›n Kürtlerini desteklemeye haz›r olmal›.” Yani bir nevi “garantörlük” iliflkisi dile getiriliyor. fiu s›ralar benzer sesleri TC devletinin çeflitli kademelerinden de duymak mümkün. Ayr›ca flu anda uygulanan esas politika çerçevesinde TC’ye zaten belli imkânlar verilmifl, Irak ordusunun yap›land›r›lmas›nda görev almas› için
TC’nin emperyalizm için, co¤rafi, pazar oluflu baflta askeri gücü olmak üzere ifllevlendirilmeye müsait yap›s›yla kazand›¤› önemin sadece uluslararas› alana yönelik getirisi ya da sonuçlar› yoktur. Ülke içine yönelik de son derece önemli sonuçlar› vard›r. fiu çok aç›kça ortadad›r: TC devletinin son 30 y›ll›k politik ve özellikle ekonomik sürecine bak›ld›¤›nda, Türk hâkim s›n›flar›n›n emperyalizmin ihtiyaçlar›na paralel de¤iflimler yaflad›¤›, ilerlemeler kaydetti¤i görülmektedir. Emperyalist ülkelere ba¤›ml›l›k iliflkisi, ülke içinde de ekonomik politik alanda derinleflen bir seyir izlemifltir. “Piyasaya uyumlama reçeteleriyle ilerleyen neo-liberal” dönüflüm sürecinin sonunda, kamu kesimi iktisat politikas› araçlar›n› hemen hemen tümüyle yitirmifl, para ve kur politikalar›yla uluslararas› mali piyasalar›n yönlendirmesi alt›na girilmifl devlet borçlar›n›n yan› s›ra özel sabit sermayesi yabanc›laflm›fl ve bir o kadar daha d›fl borç yaratm›fl bir yap› ortaya ç›km›flt›r. Askeri, sanayi ve elektronik teknolojiye ba¤›ml›l›¤› belirleyici oranda yap›laflm›flt›r” fleklindeki de¤erlendirmeler derinleflen iliflkileri vermesi oran›nda ve anlam›nda do¤rudur. fiüphesiz, askeri darbelerden özellefltirmelere kadar daha birçok fley say›labilir. Bunlar, hem emperyalizmin, hem Türk hakim s›n›flar›n›n sömürüsünün ve bask›lar›n›n tahripkar ve y›k›c› sonuçlar›n› verecektir. Ama sürecin, emperyalizm ve TC devletinin iliflkilerinin görülmesi gereken, önümüzdeki dönemin anlafl›lmas› aç›s›ndan da çok önemli olan, bir baflka yönü daha vard›r. Emperyalist-kapitalist devletler tarihlerinin en derin krizlerinden birine daha yuvarlan›p, ABD-AB-Asya ve Çin emperyalistleri aç›s›ndan rekabetin daha hayati önem kazand›¤› bu evrende bile-hatta önemli oranda bu nedenle-
TC devletinin bölgesinde “istikrarl›” ve “güvenlik içerisinde” olmas› için kritik destekler vermektedirler. Örne¤in Korkut Boratav’›n 10 fiubat 2009’da Birgün gazetesinde dikkat çekti¤i; “1994 ve 2000-2001’deki krizlerin bafllang›c›nda, kay›t-d›fl› para hareketleri hep “ç›k›fl” yönünde gerçekleflmifltir. Bu krizde (ne hikmetse) sessiz-sedas›z ekonomiye giren 12.5 milyar dolar›n vatandafl›n yast›k altlar›ndan, kasalardan kaynakland›¤› düflünülemez… sözü geçen esrarengiz kaynak olmasayd›…bu süreç finansal sistemi de bir hayli çat›rdatacakt›” nokta çok önemlidir. “Normal” seyrinde devam edecek bir krizin dünyada “en çok, en a¤›r biçimde Türkiye’yi vuraca¤›” tahminlerinin yap›ld›¤› bir dönemde gelen bu “d›fl kayna¤a” yönelik “can simidi oldu¤u” de¤erlendirmeleri elbette ki hakl› ve önemlidir. Ayr›ca “Varl›k Bar›fl› Yasas›” gibi, daha önce AB’ye uyum yasalar› kapsam›nda ç›kar›lan “Nerden Buldun Yasas›n›n” tersi düzenlemelere de ses ç›kar›lmam›fl, TC’nin uyuflturucu ticaretinden insan kaçakç›l›¤›na her türlü “kara paray›” “vallahi billahi kayna¤›n› sormayaca¤›z” yemin billâh etmelerine tepki verilmemifltir. Öyle ya, kriz dönemlerinde böylesi detaylar›n hesab› yap›lmaz. ‹ktisadi alandaki bu destek d›fl›nda da, destek ifllevi gören ya da bunu da kolaylaflt›ran müdahaleler yap›lmakta ya da yap›lanlar engellenmemektedir. Ergenekon operasyonunu “kontr-gerillan›n tasfiyesi operasyonu” kapsam›nda tart›flmalarla de¤erlendirmek yetersiz ve s›¤ bir yaklafl›md›r. Bu operasyon, egemen bürokratik yap› ve güçlerin, yeni dönem politikalar›na uyum göstermeyen, “Avrasya ‹ttifak›” hayallerine kendini kapt›ran, büyük oranda da ayakç›-tetikçi kesimin hizaya çekilmesinden baflka bir fley de¤ildir. Tam da bundan dolay›, bizim için önem verilmesi, dikkat edilmesi gereken bir noktad›r. Bürokratik yap›da yap›lan bu hizaya çekme, flu plan›n selameti aç›s›ndan uygulanm›flt›r. Birincisi Kürt Ulusal Hareketi tasfiye edilecek ve mümkün olan en kolu kanad› k›r›lm›fl, en aza raz› edilmifl biçimde sistem içine çekilecek, yani radikal-silahl› direnifl örgütlerinin ehlilefltirilmesi politikas› Kürt Ulusal Hareketine uygulanacak. ‹kincisi TC’nin Irak Kürdistan›’ndaki emperyalizmle iflbirli¤indeki güçlerle iliflkisi bu temel üzerinde sa¤lama al›n›p, gelifltirilecektir. Böylece hem TC önemli bir “istikrars›zlaflt›r›c› sorundan” kurtar›lm›fl olacak, hem de Irak Kürdistan› gibi önemli bir enerji kayna¤› ve co¤rafik bir alan “istikrarl›” bir hale getirilecektir. T›pk› “Türkiye-Ermenistan iliflkilerinin gelifltirilmesi çabalar›”n›n arkas›nda oldu¤u gibi var olan sorunlu noktalar afl›lmak, özelde TC için, genelde de bölge için emperyalist tahakküm ve sömürü bak›m›ndan “dikensiz gül bahçesi” yarat›lmak istenmektedir. Kürt Ulusal Hareketi belas›ndan kurtulmufl, mümkün oldu¤unca “istikrara kavuflmufl” bir Irak ve onun en önemli parças› Irak Kürdistan›’yla iyi iliflkiler içerisindeki bir Türkiye, ‹ran’la iliflkiler aç›s›ndan da, genel olarak tüm bölge için ama özellikle Ortado¤u, Kafkasya ve Ortado¤u için arzu edilen konuma kavuflmufl, Pazar alanlar›n›n sömürüsü, güvenli¤i ve egemenli¤inde daha ifllevli hale getirilmifl olacakt›r. Hedef budur. Bu hedefin emperyalizm, özellikle de ABD ve AB’li emperyalistlerle TC devleti için sa¤layaca¤› hayra ters orant›l› olarak ülkemiz ve bölge halklar› için de flerre yol açaca¤›n› görmek önemlidir. “TC’nin Bölgesel Güç Olaca¤›”, “Son y›llarda yapt›¤› aç›l›mlarla bölgenin laik, demokratik, kalk›nm›fl lideri olma yolunda ilerledi¤i”, “TRT fiefl gibi Kürt Sorununun çözümünde ve demokratikleflmede önemli aç›l›mlar yapt›¤›” propagandalar›n›n arkas›nda yatan, bu emperyalist, faflist sömürü-tahakküm plan›n›n hayata geçirilmesi çabas›d›r sadece. Bütün aldatmacalar›na ra¤men bu sürecin halk›m›za kazand›rd›¤› hiçbir fley olmad›¤› gibi, yoksun ve ac›lar içerisindeki, bask›lar alt›ndaki hayatlar›n›n da devam›na dayanmaktad›r. Bu süreci, getireceklerini ve olas› sonuçlar›n› do¤ru okumak, hem onun etkisinde kalmamak, hem da halk›m›z yarar›na gerekli müdahaleleri yapabilmek aç›s›ndan herkes için çok önemlidir.
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
20 Mart-2 Nisan 2009
Kendi kendini besleyen felaket! Küresel mali kriz, tüm dünyada giderek derinlefliyor. Hat›rlanaca¤› gibi ilk olarak ABD’de patlak veren kriz, banka ve sigorta devlerini yutmufl, borsalar› alt üst etmifl, “kurtarma paketleri” üst üste aç›klanm›flt›. ‹lk dalgas› daha çok finans kesiminde etkili olurken, kriz, R. T. Erdo¤an’›n, “Tepe noktas›na kadar ulaflt›, art›k inifle geçti” ifadesinin aksine üretim sektörünü de kapsayarak derinleflti/derinlefliyor. Mortgage krizi patlak verdi¤inde ve devam›ndaki günlerde, ‹ngiltere’nin önemli yat›r›m bankalar›ndan Lombard’in stratejisti Michael Taylord “Hepimiz 1970 tarz› bir krizden bahsediyorduk, ancak gün geçtikçe durum daha çok 1930’lara benziyor… Nerede bitece¤ini kimse bilmiyor. Bu kendi kendini besleyen bir felaket” diyerek boyutunu dile getiriyordu. Aradan çok zaman (6 ay kadar) geçmeden kriz, ABD’de patlak vererek bir tsunami dalgas› misali tüm dünyaya yay›ld›, yay›lmaya da devam ediyor. Tüm dünyada oldu¤u gibi Türkiye de bu krizden pay›na düfleni al›yor. ‹lk dalgadan sonra etkisini daha etkin göstermeye bafllad›. Krizin dünya ülkelerini sarmaya bafllad›¤› dönemde TÜS‹AD ard› ard›na önlem ça¤r›lar›nda bulunurken, Kas›mpaflal› Erdo¤an “Hamdolsun kriz bizi te¤et geçecek” nidalar› savuruyordu. Erdo¤an’›n bu nidalar›yla ayn› dönem aç›klanan geçti¤imiz y›l Eylül ay› rakamlar› (sanayi üretimi yüzde 5.5, imalat sanayi yüzde 6.4, inflaat yüzde 4.3, tekstil yüzde 50 küçüldü, Temmuz-A¤ustosEylül’de büyüme h›z› binde 5 olarak gerçekleflti) tam tersi, krizin te¤et geçmeyece¤ini gösteriyordu. Keza Financial Times “Veriler, bakanlar›n Türkiye küresel krizden az etkilenece¤i yolundaki savlar›n› yalanl›yor” diye yaz›yordu. Ne ekonomistlerin ne de ekonomideki rakamlar›n “ikna” edebildi¤i AKP hükümeti, yerel seçimler öncesi daha çok siyasi ç›karlar›n› ön plana alarak krize karfl› üç maymunu oynamaya devam ediyor. Ya¤masan da gürle siyaseti izleyerek, krizi, siyasi arenada en hafif flekilde atlatmaya çal›fl›yor. Küresel krizin Türkiye’yi, hemen her alanda etkilerken önlem ça¤r›s› yapan sektörler, ayn› zamanda önlem önerilerini de birbiri ard›na s›ral›yorlar. Hindistan ziyareti (Kas›m 2008) s›ras›nda “dönüflte paket aç›klayaca¤›m” diyen Erdo¤an’›n sözleri de bofl ç›km›flt›. Bunun üzerine sektörlerdeki “olumlu” hava buza dönmüfl, sesler yükselmeye bafllam›flt›. Önlem isteyen sektörlere “Krize karfl› 10 tanesi Merkez Bankas›’nca al›nm›fl, bugüne kadar uygulamaya konulan 25 önlemin al›nd›¤›n›” söyleyen Erdo¤an, bu “önlemlere” DB’den sa¤lanan proje kredilerini ve IMF görüflmelerini de ekledi. Nitekim Erdo¤an al›nd›¤›n› aç›klad›¤› “önlem”lerin esasta kimin için al›nd›¤›n› söylemese de Ekim ay› rakamlar› (geçti¤imiz Ekim’de kapanan flirket say›s› 42 bini aflt›, iflsizlik 143 bine ulaflt›, otomotiv % 24 düfltü) bu “önlemler”in kimin için al›nd›¤›n› gösteriyor.
YIKIM TABLOSU GERÇEKT‹R Rakamlara bakmaya devam edelim; Kas›m’da otomobil üretimi yüzde 53, sanayi yüzde 54, tekstil yüzde 25 oran›nda düflerken, di¤er sektörlerde de yüzde 20 ile yüzde 50 aras›nda de¤iflen oranlarda azalma oldu. Toplam ihracat ise yüzde 22 azald›. Tar›m sektöründe de yaflananlar farkl› olmazken, tar›mda yüzde 5.6’l›k düflüfl gerçekleflti. Ziraat Bankas› köylülere yeteri kredi ay›rmazken, özel bankalar ise hiç kredi vermiyor. Son bir y›lda yüzde 100’ün üzerinde artan girdi fiyatlar› karfl›s›nda, tar›msal ürünlerdeki düflüfllere yenileri eklendi. AKP hüküme-
Ne ekonomistlerin ne de ekonomideki rakamlar›n “ikna” edebildi¤i AKP hükümeti, yerel seçimler öncesi daha çok siyasi ç›karlar›n› ön plana alarak krize karfl› üç maymunu oynamaya devam ediyor. Ya¤masan da gürle siyaseti izleyerek, krizi, siyasi arenada en hafif flekilde atlatmaya çal›fl›yor.
tinin “önlem paketleri”nde ise tar›m sektörünün ad› dahi an›lm›yor. “Çiftçilerimizin ço¤u gübre kullanmadan ekim yapt›.” (fiemsi Bayraktar) Bu veriler emperyalist kapitalizmin bu son krizinin ülkede alm›fl oldu¤u boyutu ortaya seriyor. Buna ra¤men “Kas›mpafla yorumlar›”ndan vazgeçmeyen Erdo¤an “kriz psikolojiktir” derken, krizin, iflten at›lan, iflsiz geçinen, yoksullaflan halk üzerindeki psikolojisinden hiç bahsetmiyor. Malumu ilan edip, krizden bahsederek halk›n moralini, sisteme ve AKP’ye güvenini, deste¤ini zay›flatmay›n, demek istiyor. Bu aç›klamalar Erdo¤an’›n cahilli¤inden ziyade devletin bilinçli bir politikas› olarak de¤erlendirilmelidir. Yerel seçimler öncesi halk nezdinde “kriz pani¤ini” önleyip oy kaybetmeme gayretinde iken bir yandan da komprador kapitalistlerin ç›karlar›n› koruma gayretindedir.
AYNI GEM‹DE M‹Y‹Z? Tüm performans› ile krizi “yöneten” AKP hükümeti, bildik halkç› söylemlerini dile getirmekten de geri kalm›yor. Kriz gerçekli¤ini gündeme getirenleri ruh ça¤›ranlara benzeten Erdo¤an “krizi f›rsata çevirelim” diyerek, kontrolün ellerinde oldu¤u san›s›n› yaratmaya çal›fl›yor. Erdo¤an’›n bu çabas›n›n kendi kabinesinde alk›fl toplasa da, halk nezdinde pek bir anlam ifade etmedi¤i, artan iflsiz say›s›, do¤al gaza, elektri¤e yap›lan zamlarda aç›kça görülüyor. Kriz bafllang›c›ndan bu yana TÜS‹AD’›n IMF ile anlaflma yap›lmas› ça¤r›lar›na “halk›n ümü¤ünü s›kt›rmam” diyerek yan›t veren Erdo¤an, iki gün sonraki “IMF ile anlaflmaya en çok yaklaflt›¤›m›z noktaday›z” diyerek çark etti. Erdo¤an’›n bu “U” dönüflü devletin krize karfl› tavr›n›n ne oldu¤unu da aç›klam›flt›r. AKP hükümetinin IMF ile yeni bir anlaflmaya ayak diremesinin perde arkas›; IMF yeni bir anlaflma için AKP’den harcamalar› k›smas›n› istemesidir. Yerel seçim çal›flmalar› için “kesenin a¤z›n›” aç›k tutan AKP, buna yanaflm›yordu. TÜS‹AD ise yeni bir anlaflma için bast›r›yordu. Bu tak›flmadan TÜS‹AD galip ç›km›fl, AKP her ne kadar nazlansa da, flans›n› denese de IMF ile masaya oturmufltur. Bu biraz gecikmeli de olsa gerçekleflmifl oldu. Anlaflman›n daha tamamlanmad›¤› süreçte AKP IMF’ye “uyum” için harcamalar› 3 milyar YTL k›st›. Geliflen bu süreç çok fazla söze gerek b›rakm›yor. Halk›n ümü¤ü elbirli¤i ile s›k›l›rken, kriz emperyalistler ve yerli uflaklar› için f›rsata dönüfltürülüyor. “Krizi f›rsata çevirme ad›mlar›” IMF masas›na oturmakla s›n›rl› kalmad›. Aral›k sonlar›nda elektrik tarifeleri ve asgari ücretin aç›klanmas›yla devam etti. 1 Ocak 2009’dan itibaren geçerli olan elektrik tarifesine göre büyük sanayiler-
de kullan›lan elektri¤e yüzde 1.57 oran›nda indirim yap›lm›flt›r. Krizi f›rsata çevirmenin ilk ad›m› bu olurken ikincisi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2009 için geçerli olan asgari ücret rakamlar›d›r. 24 YTL zam yap›lan asgari ücret 16 yafl›ndan büyükler için y›l›n ilk 6 ay›nda yüzde 4.3 ikinci 6 ay için yüzde 4.1 art›fl yap›ld›. Bu art›flla asgari ücret brüt 666 YTL olurken net 527 oldu. Böylece asgari ücret 740 YTL olan açl›k s›n›r›n›n da alt›nda kald›. Devlet “baba” bir kez daha “flefkatini” göstererek halk›n cebinden al›p komprador kapitalistlerin cebine koyarak krizi f›rsata çeviriyor. Kuflkusuz bunun yeterli olmad›¤›n› düflünmüfl olacak ki ‹flsizlik Fonu’nu da krizden “etkilenen” flirketlere açm›flt›r. Bir y›lda 300 bin artarak 2 milyon 550 bin (TÜ‹K rakamlar›na göre) olan iflsizin “yararlanmas›” için oluflturulan ‹flsizlik Fonu, krizden etkilendi¤ini bildiren flirketlerin kullan›m›na aç›ld›. Krizden etkilendi¤ini bildiren flirket önce “incelenecek”, inceleme sonras› uygun görülürse; patron çal›flt›rd›¤› iflçinin 15 günlük ücretini kendi cebinden, geriye kalan 15 günü de ‹flsizlik Fonu’nda ödeyerek bu fondan yararlanacak. Halk›n cebinden al›p, patronun cebine koyman›n baflka bir yolu da böylece uygulanm›fl oluyor. Ekonomik olarak halk›n cebinden desteklenen patronlar, TBMM’de görüflülen Türk Borçlar Kanunu Yasa Tasar›s›yla da yasal olarak güçlendiriliyor. Yasa tasar›s›na göre; iflçi, hakl› sebep olmaks›z›n ifle bafllamad›¤› veya aniden ifli b›rakt›¤› hallerde patron tazminat isteyebilecek, iflçi, patrona kusuruyla verdi¤i tüm zararlar› gidermekle yükümlü olacak, patron iflçilere özel talimat verebilecek. Tasar›dan da anlafl›ld›¤› gibi sermaye bizzat devlet taraf›ndan güvence alt›na al›n›rken, iflçilerin sahip oldu¤u haklar ellerinden al›nmak isteniyor. Kriz, sermaye s›n›flar› aç›s›ndan, zay›flar›n elendi¤i, güçlülerin sistemle birlikte yenilenerek yoluna devam etti¤i bir dönemeçtir. Bu krizin do¤as› gere¤idir. Ama de¤iflmeyen bir kural olarak, kriz, kendi y›k›m›n›, sefaletini halk kitleleri üzerine b›rakacakt›r. Ezilen emekçi halklar için “Krizi f›rsata çevirme diye bir fley yok”tur. (Mahfi E¤ilmez) Do¤ru söze ne denir. Yaflan›lan krizlerden kapitalist ekonomi kendini yenileyerek ç›kar. Bu, yukar›da çizdi¤imiz tablonun da gösterdi¤i gibi ancak halk›n s›rt›ndan sa¤lan›r. Krizi f›rsata çevirme flans› emekçi halk deste¤inden de yoksun b›rak›l›r. Zira devlet s›n›fsal niteli¤i gere¤i
halk›n de¤il egemen s›n›flar›n hizmetindedir ve di¤er s›n›flar üzerinde bask› arac›d›r. Kriz derinlefltikçe halk›n, sistemin gerçek yüzünü görmesine olanak sa¤layacakt›r. Her kriz devrim yaratmasa da, emekçi halk›n sistemle olan çeliflkilerini de derinlefltirecektir. Bu durum halk›n ekonomik taleplerini siyasi taleplerine dönüfltürülmesinde devrimcilerin omuzlar›ndaki yükü de art›racakt›r. Krizle birlikte 盤 gibi büyüyen iflsizlik beraberinde yoksullaflmay› da art›r›yor. Hiçbir güvencesi ve devlet deste¤i olmayan emekçi halk›n al›m gücü düflerken, beslenmesi için gerekli temel g›da ürünlerine de ulaflamaz hale geliyor. Ezilen emekçi halk krizin etkilerini yak›c› bir flekilde hissederken, egemen s›n›flar, krizi, halk›n s›rt›ndan en az zararla atlatmaya çal›fl›yor. Egemen s›n›flar›n bu çabas›n› ancak emekçi halk›n güçlü karfl› koyuflu, iflçi s›n›f›n›n toplu mücadelesi bofla ç›karacakt›r. Dolay›s›yla emekçi halk kitleleri için örgütlenmek bir tercih meselesi olmaktan ç›km›fl, yaflamlar›n› idame ettirebilmelerinin bir zorunlulu¤u haline gelmifltir. Mesele bu zorunlulu¤u hissetmek ve halk kitlelerine anlatabilmektir. Bunun için var gücümüzle ekonomik-demokratik mücadele mevzilerini güçlendirmek ve halk kitleleri ile ba¤lar› s›klaflt›rmak gerekmektedir. 1-The Independent’ten aktaran E. Y›ld›zo¤lu 2- TZOB Baflkan›
Türk-‹fl’e ba¤l› Liman-‹fl Sendikas› fiubat ay›nda “Türkiye’de Sendikal Örgütlenmenin Bedeli ‹flten At›lmak” bafll›kl› bir rapor yay›nlad›. Rapora göre; 2003-2005 y›llar› aras›nda 15 bin 531 iflçi sendikal örgütlenmeye kat›ld›¤› için iflten at›lm›flt›r. Türk-‹fl’ e ba¤l› sendikalarda örgütlendi¤i için y›lda 5 bin 177 iflçinin iflten at›ld›¤› da raporda yer alan bilgiler aras›nda. 2003-2008 y›llar› aras›nda D‹SK’e ba¤l› sendikalarda örgütlendi¤i için ise 30 bin civar›nda kifli iflten ç›kart›lm›flt›r. Sonuç olarak her y›l ortalama 10 binden fazla iflçi iflten ç›kart›lmaktad›r. Gürsafl’ta, DESA’da, E-Kart’ta, Sinter’de sendikal› olduklar› için iflten at›lan iflçilerin direnifli devam etmektedir. Aylard›r direnifllerini sürdüren iflçilerin sendikal› olman›n bedelini iflten at›larak ödüyorlar. Patronlar›n sendikalaflmay› engellemek için baflvurdu¤u çeflitli yöntemlerin örnek gösterildi¤i raporda; iflçilere verilen rüflvetten, cami hocalar›na okutturulan vaazlardan ve kad›nlara yönelik “özel” politikalardan söz edilmekte. Sermaye, mevcut konfederasyonlar›n niteliklerine ra¤men hiçbir flekilde sendikal örgütlenmeyi istememektedir. Ve örgütlenmenin oldu¤u koflullarda bedel en a¤›r flekilde ödettirilmektedir. Amaç iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesinin, biraraya gelmesinin engellenmesidir. Buna ra¤men örgütlenen direnifller, birikim oluflturarak devam etmektedir. Yörsan ve DESA’daki grevler uzun süreye yay›lmas›na, beklenen etkiyi yaratmamas›na ra¤men kararl›l›kla devam ediyor. Ülkemizde 12 Eylül AFC’si ile birlikte ç›kar›lan 2821 say›l› Sendikalar Kanunu ve 2822 say›l› Toplu ‹fl Sözleflmesi Grev ve Lokavt Kanunu, örgütsüz bir toplum yaratma hedefiyle haz›rlanm›fl ve bunlar›n de¤ifltirilmesi çeflitli nedenlerle gündeme gelse de mümkün olmam›flt›r. Devletin örgütsüzlefltirme sald›r›s›n›n yan› s›ra tart›fl›lmas› gereken di¤er bir önemli noktada iflçilerin sendikalara yaklafl›m› ve buna neden olan sendikalar›n tutumlar›d›r. Ayn› raporda vurgulanan bir baflka nokta da iflçilerin sendikalaflma oran›nda yaflanan ciddi düflüfl ve gerilemedir. Raporda; ülkemizde ücretli iflçilerin sendikalaflma oran›n›n 1998’de yüzde 22.2 oldu¤u, 2007’ye gelindi¤inde bu oran›n yüzde 6.1’e geriledi¤i vurgulanmaktad›r. SSK’ya kay›tl› iflçilerin sendikalaflma oran›n›n 1988’de yüzde 45.7 oldu¤u ifade edilirken, bu oran 2007 y›l›nda yüzde 15.7’ye düflmüfltür. Bunun anlam› sendikalar›n kap›s›na kilit vurmalar› gerekti¤i gerçe¤idir. Bu sistem taraf›ndan yap›lm›yorsa esasta ç›karlar›n› zorlay›c› bir durumun olmamas›ndand›r. Bu verileri yine sendikal önderliklerin niteli¤inden ba¤›ms›z düflünmemek gerekir. Lokal düzeyde çeflitli taleplerle sürdürülen direnifller, ba¤l› bulunduklar› sendikalardan yeterli sahiplenifli görememifltir. Bu koflullarda direnifllerin yayg›nlaflmas› ve büyümesinin zemini zay›ft›r. Fabrika iflgali ile bafllayan Sinter direnifli Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’n›n müdahalesi ile kap› önüne tafl›nm›fl, E-Kart direniflindeki iflçilerin sendikal ihanete gösterdikleri tepki sürecin önemli dip notlar›d›r. Sistemin elindeki silahlarla topyekün sald›r›ya geçti¤i bir yerde s›n›f›n öz örgütlülükleri olan sendikalar›n tutumu, sald›r›y› püskürtmek yerine “hepimiz ay› geminin yolcular›y›z” masal›n› s›n›fa yutturmaya çal›flmak olmufltur. Sendikalar›n krizi aflma yönlü sunduklar› önerilerin özü, iflçi s›n›f› ve ezilenlerin haklar›ndan feragat etmesi üzerine kuruludur. Bunun son örne¤i fiubat ay›nda yap›lan Ekonomik Sosyal Konsey toplant›s› olmufltur. Türk-‹fl ve Hak-‹fl toplant›da haz›r bulunmufl, KESK ve D‹SK ise kat›lmam›flt›r. Patronlar “hükümet bu krizi idare edemiyor, biz ölüyoruz, lütfen tedbir al›n” derken konfederasyonlar ise getirdikleri önerilerde krizden ç›kmak için yap›labilecek fedakarl›klardan bahsetmifltir. Toplant›ya kat›lmayan D‹SK, “Krize Karfl› Sosyal Program” ad› alt›nda “çözüm” sunmufl, kamu kaynaklar›n›n de¤iflik flekillerde sermayeye aktar›lmas› önerisiyle nihayetinde faturay› emekçilere ç›karm›flt›r. Toplant›dan iki hafta sonra yap›lan Kad›köy mitingindeki aç›klamalar› da samimiyetsizli¤in ifadesidir. ‹fade etti¤imiz bu gerçekler ayn› zamanda görev ve sorumluluklar›m›z›n ne oldu¤unu bize göstermektedir.
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
20 Mart-2 Nisan 2009
Krizin faturas› en çok kad›nlara ç›kart›l›yor Dünya çap›nda yaflanan ekonomik krizin etkileri Türkiye’de de çok yo¤un hissedilirken yoksulluk, iflsizlik her geçen gün daha da artmaktad›r. Krizin patlak vermesiyle çeflitli yasal düzenlemelerle birlikte varolan haklar bir bir gasp edilmeye bafllanm›fl, ekonomik tedbir ad› alt›nda kitlesel iflten ç›karmalar, ücretlerin ödenmemesi, kesintiye gitme, otomati¤e ba¤lanan zamlarla fatura esasta iflçi emekçi halka ç›kart›lmakta bundan da en fazla kad›nlar etkilenmektedir. Artan yoksulluk ve iflsizlik ilk elden ucuz ifl gücü olarak görülen sigortas›z a¤›r çal›flma koflullar›nda çal›flt›r›lan kad›nlar›n iflten ç›kart›lmas›n› beraberinde getirmifl, kad›nlar› ücretsiz ev içi eme¤e hapsetmifltir. Ya da yo¤un bir emek sömürüsü olan evde yap›lan parça bafl› ifllere yöneltmifltir. Bizzat T. Erdo¤an taraf›ndan kad›nlara “en az üç çocuk do¤urun” talimat› da kad›nlar› çal›flma yaflam›n›n d›fl›na ç›karman›n alt yap›lar›ndan birini oluflturmaktad›r. Öyle ki birçok ifl yerinde krefl ve emzirme odalar› bulunmamaktad›r. Kad›n ifl ve çocuk bakmak aras›nda tercih yapmaya zorlanmaktad›r. 3 fabrikas›nda 500 kad›n çal›flt›r›lan DESA’n›n hiçbir fabrikas›nda krefl ve emzirme odas› olmamas›, hamile kalmay›, evlenmeyi patronu iznine ba¤layan Novamed’li kad›n iflçilerin maruz kald›¤› uygulamalar bunlara bir örnektir yaln›zca. ‹flsiz say›s›n›n 3 milyona yaklaflt›¤› günümüzde Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)’nun yapt›¤› araflt›rmada ortaya ç›kan sonuçlar, krizin en çok da kad›nlar› etkiledi¤ini göstermesi aç›s›ndan önemlidir. A¤ustos 2008-Ekim 2008 tarihleri aras›nda yap›lan araflt›rmaya göre iflsizler ordusuna kat›lan kad›n say›s›nda art›fl olmufltur; iki ay içinde çal›flan kad›n say›s› 292 bin azalarak 6 milyon 156 binden 5 milyon 864 bine inmifltir. Yine Ekim 2008 itibar›yla bir iflte çal›flan 21 milyon 945 bin kifliden sadece 5 milyon 864 bini-
12 g ü n d e y a fl a n a n l a r ...
8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün üzerinden çok geçmeden yap›lan bir araflt›rma Türkiye’de kad›n›n durumunu ortaya koymaya yetiyor. Gazetelerin üçüncü sayfalar›ndan derlenen haberlere göre ülkemizde neredeyse her gün bir kad›n öldürüldü. 11 Mart: ‹stanbul, Ba¤c›lar’da iki çocuk annesi Oya Ertafl’›n bo¤az›n›n kesilerek öldürülmesine iliflkin bir kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan H.B.’nin ifadesinde Oya Ertafl ile iliflki yaflad›¤›n› ve isteklerini yerine getirmeyince de bo¤az›n› keserek öldürüp, kolunda bulunan 2 bilezikle parma¤›ndaki alyans› ald›¤›n› söyledi¤i belirtildi. 10 Mart: (Cinayet) Kendisini rahats›z eden bir erkek hakk›nda suç duyurusunda bulunan transseksüel Dilan Pirinç evinde kavga etti¤i bir kifli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. 9 Mart: Adana’da P›nar Mahallesi’nde, kanalizasyon çal›flmas› yapan bir su tesisatç›s›, 5 metrelik foseptik kuyusunun kapa¤›n› açt›¤›nda bir kad›n cesedi ile karfl›laflt›. Durum polise bildirildi. Kuyuda inceleme yapan ekipler, kad›n›n ellerinin arkadan ba¤land›¤›n› ve a¤z›n›n koli band› ile kapat›ld›¤›n› tespit etti. 9 Mart: Samsun’un Bafra ‹lçesi’nde, Fatma K›l›ç iflyerinden eve dönerken iflsiz olan kocas› Mert K›l›ç taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. Çiftin ailevi geçimsizlikten dolay› s›k s›k tart›flt›klar› ve kad›n›n öldürülmeden 10 gün önce boflanma davas› açt›¤› ileri sürüldü. 9 Mart: Bursa’da bir çocuk annesi iken, yine hamile kalan ve 6 ayl›k hamile oldu¤unu söyledi¤i kay›nvalidesinden, “‹kinci çocu¤a nas›l bakacaks›n?” yan›t› al›nca, karn›na tabancayla atefl ederek bebe¤inin ölümüne neden olan 16 yafl›ndaki Z.P. hastaneden taburcu
ni kad›nlar oluflturdu. ‹fl gücüne dahil olmayan 25 milyon 585 bin kiflinin 18 milyon 746 binini de kad›nlar oluflturuyor. Bunlar›n da 11 milyon 738 bini “ev iflleriyle meflgul” olduklar› için ifl gücüne dahil olamam›fl… Di¤er yandan iflten ç›kar›lmayan kad›nlar›n
den kad›nlar›n iflten ç›kar›lmalar›, ifl yerinde kad›n say›s›n›n azalmas› beraberinde cinsel taciz ve fliddeti de getirmektedir. Kad›n ço¤u zaman iflten at›lma kayg›s›yla maruz kald›¤› taciz ve fliddeti dillendirmemektedir. Baflbakanl›k Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan yap›lan bir araflt›rmaya göre cinsel ya da fiziksel fliddete maruz kalan kad›nlar›n % 92’si hiçbir yere baflvurmamaktad›r. Yine bu araflt›rmalar, krizle birlikte aile içi fliddetin de art›fl gösterdi¤ini, her iki kad›ndan birinin fliddete u¤rad›¤›n› a盤a ç›karm›flt›r.
Gelece¤imiz direniyoruz
‹flsiz say›s›n›n 3 milyona yaklaflt›¤› günümüzde Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)’nun yapt›¤› arafl t›rmada ortaya ç›kan sonuçlar, krizin en çok da ka d›nlar› etkiledi¤ini göstermesi aç›s›ndan önemlidir. her an iflten ç›kar›lma kayg›s›yla fazla mesailerle, uzun çal›flma saatleriyle çal›flma koflullar› daha da a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. Krizle birlikte ilk el-
oldu. 6 Mart: Ankara Kuzey Çevre Yolu Bat›kent sapa¤›nda Nuray Okkal› (38), çocuklar› Mukaddes fieyma Okkal› (16) ve Osman Yusuf Okkal› (7) bafllar›ndan birer kurflunla vurularak öldürülmüfl halde bulundu. 4 Mart: Antalya’da efli 45 yafl›ndaki Zübeyde Dinç’i, bo¤az›n› sustal› b›çakla keserek öldürdükten sonra, 4 yafl›ndaki o¤lunu bald›z›na teslim edip kaçan ve bir süre sonra yakalanan 47 yafl›ndaki Hasan Dinç, eflini bir gün içinde 2 kez banyo yapt›¤› için öldürdü¤ünü söyledi. 4 Mart: Isparta’n›n Keçiborlu ilçesi Sarac›k köyünde 8.5 ayl›k hamile kad›na tecavüz etti¤i öne sürülen H.Ö. (36) gözalt›na al›nd›. Zanl›n›n sorgusu sürerken, floka giren ve düflük tehlikesi geçiren H.Y. tedavi alt›na al›nd›. 3 Mart: ‹stanbul’da 18 yafl›ndaki lise ö¤rencisi Münevver Karabulut’un cesedi çöp konteyn›r›nda bulundu. 2 Mart: ‹stanbul’da Zeki Da¤l›, Bakiye Seyhan ve k›z› Meryem Seyhan’a tecavüz ederek öldürdü¤ünü, baba fiükrü Aslan’› da olaydan önce b›çaklayarak öldürdü¤ünü itiraf etti. 1 Mart: Denizli’de N.T. (43) efli P.T.’yi (36) öldürdü. N.T., internet üzerinden baflkalar›yla görüfltü¤ü için efliyle tart›flt›¤›n› ve cinayeti iflledi¤ini söyledi. 1 Mart: Gaziantep’te Ö.F.K. ablas›n› b›çaklayarak öldürdü. ‹ddiaya göre, daha önce 3 kez evlenip boflanan ve flu an evli olan ablas› Tu¤ba K’n›n evine giden 16 yafl›ndaki Ö.F.K, ç›kan tart›flmada kendisine tokat atan genç kad›n› 11 yerinden b›çaklad›. 1 Mart: Isparta’n›n Keçiborlu ilçesinde Ahmet ‹zci (42) E.Ç.’ye (6) tecavüz edip öldürdü. (H. Merkezi)
için
Kad›nlar›n 150 y›l› aflan direnifli günümüzde de yine kad›n iflçilerin direnifliyle sürüyor. DESA’da aylard›r direnen Emine Aslan, Çapa T›p Fakültesi’nde sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan ve haklar› için direnen iflçiler 8 Mart’›n yarat›c›s› dokuma iflçisi kad›nlardan Novamed iflçisi kad›nlara uzanan mücadele deneyiminden ald›klar› güçle ve geleceklerinin kendi ellerinde oldu¤unun bilinciyle direniyorlar. Gelinen aflamada sürdürdükleri direniflin yaln›zca çal›flma koflullar›n›n kötü olmas›na karfl› de¤il kad›n›n metalaflt›r›lmas›na, kad›n eme¤inin yabanc›laflt›r›lmas›na karfl› oldu¤unun bi-
lincindeler… Emine Aslan 200’lü günleri geride b›rak›rken direniflin kendisine ö¤rettiklerini bir rö-
ALEKSANDRA KOLLONTAI “Baflar›lar›m yaln›zca kad›n›n herkesçe kabul edilme yolunda atm›fl oldu¤u büyük ad›mlar›n göstergesidir. Kad›na karfl› ezeli önyarg›lar› ortadan kald›rma gücünü gösteren yaln›zca canl›, devrimci rüzgârlard›r ve ancak yeni insanl›k, üretken-emekçi halk, yeni bir toplum kurarak kad›n›n tümüyle eflit haklara ve özgürlü¤üne kavuflmas›n› sa¤lamay› baflarabilecektir… Hangi görevi yürütürsem yürüteyim, emekçi kad›n› tümüyle özgürlü¤üne kavuflturma ve yeni bir cinsel ahlak için temel oluflturma amac›n›n her zaman etkinli¤imin, yaflam›m›n en yüce amac› olaca¤›n›n kesinlikle bilincindeyim.” (Aleksandra Kollontai) Daha birçok fley ile birlikte, Kollontai denince akla ilk gelen, kad›n›n özgürlük mücadelesi ve kendini yeniden oluflturmas›n› en önemli mesele olarak tan›mlam›fl bir hayatt›r. Rus soylusu, ilerici bir ailenin çocu¤udur Kollontai. Alt s›n›flar›n yaflad›¤› ac›lar› ilk fark etti¤i kifliler uflaklar› olmufltur. Bu farkl›l›¤› daha çocukken bile bir çeliflki olarak de¤erlendirmifl, zaman geçtikçe bu adaletsizli¤e karfl› elefltirileri boyutlanm›fl, baflkald›r› hissi a¤›rlaflmaya bafllam›flt›r. Tüm bu duygular zamanla onun Rusya’daki toplumsal eflitsizli¤i daha net görmesini sa¤lam›flt›r. Lise y›llar›nda ailesinin okula göndermedi¤i Kollontai, Rusya’da devrimci kesimler ile ba¤lar› olan bir ö¤retmenden e¤itim görmüfltür. Okul hayat›n› sonland›rd›ktan sonra ailesi onu kendisinden yafl olarak çok büyük ama varl›kl› biriyle evlendirmek istemifl, ancak o yoksul ama genç bir mühendis olan kuzenine afl›k olmufl ve onunla evlenmifltir. Mutlu bir evlili¤i olmufltur ve eflini de çok sevmektedir ancak ev kad›nl›¤› ona kendisini bir kafese kapat›lm›fl gibi hissettirmifltir. Evlili¤i boyunca Rusya’daki devrimci hareketlili¤e karfl› var olan sempatisi giderek artm›flt›r. Çok kitap okumufl, toplumsal sorunlar› yak›ndan incelemifl ve ayn› zamanda yar› legal örgütlerde de çal›flma
portajda çok yal›n bir flekilde özetlemifltir; “Bu mücadeleyle bugüne kadar sahip oldu¤umuz haklar›n da, benim haklar›m›n da bir mücadele sonucu kazan›ld›¤›n› anlad›m. ‹flçilerin haklar›n› arad›¤›nda, yan yana geldi¤inde her fleyi yapabildi¤ini gördüm. Bu direnifllerle kendime olan güvenim geldi. Haklar›m›, mücadelemi rahatl›kla anlatabiliyor, savunabiliyorum... Mücadele bana yaflama ve dünyaya baflka bakmay› ö¤retti.” Patronun tehdit ve hakaretlerine, polis bask›lar›na, takiplerine karfl›n kararl› bir flekilde direniflini sürdüren Emine Aslan, iflçi s›n›f› içinde kad›nlar›n mücadelesinin sembol isimlerinden biri oldu. T›pk› Emine Aslan gibi K›z›lay’da çal›flan ve sendikal› olduklar› için iflten at›lan kad›nlar da bu mücadele sürecinde kendileri gibi birçok kad›n›n sorunlar›n›n ortak oldu¤unu gördüklerini, direniflin kendilerini politiklefltirdi¤ini söylüyorlar. “Davalar›n kad›nlar› olduk art›k. Çapa’da direnen kad›nlarla her gün görüflüyoruz. Kad›n dayan›flmas› böyle bir fley. Onun için korkuyorlar kad›nlardan. Yavafl yavafl politize olmaya bafllad›k. Gelece¤imiz için, çocuklar›m›z için direniyoruz…” Emperyalist-kapitalist sistem, içine girdi¤i bunal›m›n faturas›n› emekçilere nas›l ç›karabilirim hesab›n› yaparken bizlerin yapaca¤› hesap da örgütlülüklerimizin daha güçlendirilmesi, krize karfl› biriken öfkenin örgütlenmesi, kitlesel karfl› durufllar, kazan›mla sonuçlanan grevler olmal›d›r. Tek tek örneklerde görüldü¤ü gibi kad›n›n “ben de var›m” demesi bu mücadelelerde alaca¤› sorumlulukla, yüklenece¤i görevlerle ilgilidir. “Mücadele bana yaflama ve dünyaya baflka bakmay› ö¤retti” diyen Emine Aslan; “gelece¤imiz ve çocuklar›m›z için direniyoruz” diyen Çapa iflçileri kad›n›n kurtuluflunun kendileri taraf›ndan ifadesi olmufltur. (Bir ‹K okuru)
yürütmüfltür. Bu dönemde materyalist dünya görüflü ona daha da yak›n gelmeye bafllam›flt›r. Günün birinde 12 bin dokuma iflçisinin çal›flt›¤› bir fabrikaya yapt›¤› ziyaret, Kollontai’›n s›n›flar aras› farkl›l›klar›, iflçi s›n›f›n›n nas›l kölelefltirildi¤ini en do¤al biçimde görmesini sa¤lam›flt›r ve bu an› yaflad›ktan sonra kendisinin mutlu ve huzurlu bir yaflam süremeyece¤inin fark›na varm›flt›r. Bu duygular› hissetti¤i zaman evlili¤inin üzerinden henüz 3 y›l geçmifltir ve o evini terk ederek Zürich’e ekonomi politik e¤itimi için gitmifl, devrimci düflünceleri ve inançlar› do¤rultusunda yeni bir yaflama ad›m atm›flt›r. 1899 y›l›nda Sosyal Demokrat Parti’ye kat›lm›fl ve yazar-propagandac› olarak çal›flma yürütmüfltür. 1905 y›l›ndan sonra partisinin emekçi kad›nlar›n sorunlar› ile yeteri kadar ilgilenemedi¤ini düflünmeye bafllayan ve kad›n olman›n zorluklar›n› bizzat kendisi de yaflayan Kollontai özel olarak iflçi ve emekçi kad›nlar›n özgürlük mücadelesi ile yak›ndan ilgilenmeye bafllam›flt›r. Marksist bak›fl aç›s›n›n ona katt›¤›, kad›n›n özgürlü¤üne kavuflmas›n›n ancak ve ancak yeni bir toplum düzeni ve yeni bir ekonomik sistem ile olaca¤› inanc›yla yaflam› boyunca aktif bir mücadele yürütmüfltür. Kollontai bitmek tükenmek bilmeyen üretme h›rs›, azimli çal›flma tarz› ile yaflam›n›n yaklafl›k 50 y›l›n› ezilen s›n›flar›n yaflad›¤› sorunlar›n çözümüne ve kad›nlar›n kimli¤ini bulmalar› ve eflit haklara sahip olmalar› için mücadeleye vermifltir. SBKP içersinde yürüttü¤ü kad›n siyaseti bak›m›ndan zaman zaman feminist olmakla elefltirilse de her daim partisine ba¤l› kalm›fl ve mücadelesini sürdürmüfltür. Devrim öncesi ve sonras› yürüttü¤ü siyasal mücadele kadar yazd›klar› ile de iz b›rakm›flt›r. Tüm bunlar›n d›fl›nda dünyan›n ilk kad›n büyükelçisi olmufl ve baflar›lar›n›n karfl›l›¤› olarak birçok kez ödüllendirilmifltir. Yaflam›n› s›n›f ve kad›nlar›n kurtulufl mücadelesine adayan Aleksandra Kollontai hayat›n›n son y›llar›n› felçli olarak Moskova’daki evinde geçirmifl, 9 Mart 1952’de geçirdi¤i bir kalp krizi sonucu da yaflam›n› yitirmifltir.
Kad›na yönelik fliddet her yerde! 15 Ocak tarihinde Kartal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde baflhekim Yusuf Özertürk’ün fliddetine maruz kalan Doktor Dilek Argon’la ilgili 9 Mart Pazartesi günü ‹stanbul Tabip Odas›’nda bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Saat 12.30’da bafllayan toplant›y› ‹TO Kad›n Komisyonu üyesi Gülsün Öncel, Hülya Biriker, Lale T›rt›l ve Yeflim ‹flle¤en yönetti. Bas›n toplant›s›nda yaz›l› aç›klamay› okuyan Lale T›rt›l “8 Mart 1857’de çal›flma yaflam›n›n düzenlenmesi için mücadele eden iflçilere yönelik gerçeklefltirilen sald›r›da ço¤unlu¤u kad›n olan iflçiler hayat›n› kaybetmiflti. Y›llard›r gerçekleflen kad›na yönelik bu fliddet tarihte de yaflanm›flt›r ve günümüzde ise t›rman›fla geçmifltir” dedi ve bunun somut bir örne¤i olarak da Argon’a yap›lan sald›r›y› iflaret etti. Argon’un fliddetten sonra ciddi bir travma geçirdi¤ini ve art›k mesle¤ini yapamayaca¤›n› belirten T›rt›l, bu olay üzerine Özertürk’ün görevinden uzaklaflt›r›lmas› için bir imza kampanyas› bafllat›ld›¤›n› ve imza say›s›n›n ‹stanbul çap›nda say›s›n›n 2000’e ulaflt›¤› söyledi. (H. Merkezi)
DESA’da direnifl kazanacak!
Desa Deri’nin Düzce fabrikas›nda direnen iflçilerin ve Sefaköy DESA’da sendikal› olarak ifline geri dönmek isteyen Emine Aslan’›n direnifline destek veren Desa Direnifliyle Dayan›flma ‹stanbul Kad›n Platformu 7 Mart 2009 tarihinde Desa Deri’nin ‹stiklal Caddesi üzerindeki sat›fl ma¤azas›n›n önünde yapt›klar› aç›klamayla Desa ürünlerini boykot ça¤r›s›n› yineledi. Krizi sendika üyesi iflçileri iflten atmak için kullanmaya devam edip 5 sendikal› iflçiyi daha iflten ç›kartan patronun Emine Aslan hakk›nda “haysiyetimle oynuyor, ma¤azalar›ma zarar veriyor” gibi as›ls›z gerekçelerle suç duyurusunda bulunmas›n› ve Emine Aslan’›n karakolda ifade vermeye zorlanmas›n› k›nayan platform üyeleri, direniflle dayan›flma içinde olan kad›nlar›n boykotunun devam edece¤ini söylediler. Düzce’deki iflçiler ad›na konuflan Gülhan Akyüz direnifllerinin 313 gündür sürdü¤ünü söyledi. Mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söyleyen Akyüz, direnifllerinin kazan›mla sonuçlanabilmesi için bafllat›lan Desa ürünlerini boykot kampanyas›n›n tüm kad›nlar taraf›ndan sahiplenilmesini istedi. Aç›klama “Kad›nlar sendika yönetimine”, “Yaflas›n kad›n dayan›flmas›”, “Desa patronu sendika düflman›” vb. sloganlarla sona erdi. (‹stanbul)
“Onlar bizlere bir meflale oldular hala ayn› yafltalar”
Proletarya Partisi saflar›nda verdi¤i mücadelede tohum olup topra¤a düflen Niyazi Gündo¤du, ailesi ve ayn› dönemde omuz omuza mücadele verdi¤i dostlar›n›n kat›ld›¤› bir toplant›yla an›ld›. Niyazi’yi bir dönem yak›ndan tan›m›fl olanlar›n gelmesiyle birlikte bafllayan anmada hem kardefli hem de yoldafl› olan Fevzi Gündo¤du k›sa bir konuflma yaparak, 16 Mart 1983 tarihinde Sivas’ta gözalt›na al›nan ve iflkenceyle katledilen Niyazi’nin yan› s›ra, devrim davas›nda onuruyla flehit düflenleri anma amac›yla bir araya gelindi¤ini vurgulad›. Kardefli, Niyazi’yi “birçok devrimci gibi, dürüst, onurlu, toplum için iyiyi, güzeli düflünen ve bunun için mücadele eden” bir kifli olarak tan›ml›yor. “O” diyor “düflüncesini kiflili¤iyle bütünlefltirmesini bilmiflti.” Niyazi’nin mücadele içinde oldu¤u y›llara damgas›n› vuran siyasal geliflmelere de de¤iniyor ve bu geliflmelerin bafl›nda da, Vietnam Savafl›n›n, BPKD’nin geldi¤ini belirtiyor. Dönemin devrimcilerinin bu geliflmelerden büyük ölçüde etkilenmesinin, Türkiye’deki devrim mücadelesine de yans›d›¤›n› ve dünyay› saran devrim rüzgarlar›n›n k›sa sürede Türkiye’yi de içine ald›¤›n› vurguluyor. Birçok insan›n böylelikle devrim mücadelesinin içine çekildi¤ini de ekliyor ve bunun a¤›r bedelleri de beraberinde getirdi¤inin alt›n› çizerek, bu a¤›r bedellerden birini de Niyazi’nin ödedi¤ini aktar›yor.
“KATLED‹LEN ‹NSANLAR DE⁄‹L, ‹NSANLIKTI!” Bu konuflman›n ard›ndan, Niyazi flahs›nda, tüm devrim ve komünizm flehitleri an›s›na bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Ve s›ra Niyazi’yi tan›yanlar›n onu anlatmas›na geliyor. Herkes s›rayla söz alarak, bafll›yor anlatmaya… Niyazi ile bir dönemi paylaflm›fl olan eski bir yoldafl›, 1975 y›l›nda ‹stanbul’a okumaya geldi¤ini ve burada Niyazi ile tan›flt›¤›n› söyleyerek
bafll›yor sözlerine. Niyazi ile paylaflt›¤› dönemin, kendisi aç›s›ndan tam bir “okul” oldu¤unu da aktararak, “politika ad›na ne varsa Niyazi’den ö¤rendim. Okul bitti¤inde ben art›k politik bir kifliliktim. Daha o dönem yaflça Niyazi’den hayli büyük olan hem yoldafl› ve hem de akrabas› bir kat›l›mc› ise, Niyazi’yi “ bir liras› olsa, bunu insanlarla paylaflan, kalender, gitti¤i yerde mütevazi bir biçimde kap›n›n en dibinde ba¤dafl kurarak oturan, kaliteli, kelimelerle ifade etmesi zor bir insand›” diyerek tan›ml›yor ve “O bir ›fl›kt›, bir meflaleydi” diyor ve ekliyor: “O bizim hala beynimizde, yüre¤imizde yafl›yor.”
TEOR‹S‹Z PRAT‹K OLMAZ! Ayn› dönemde faaliyet sürdürmüfl olan bir kad›n yoldafl› ise, Niyazi’yi “o güne kadar tan›d›¤›m devrimcilerden çok farkl›yd›” diye tan›mlayarak bafll›yor sözlerine. “Düflünen, okuyan bir kafayd›. Ondan çok fley ö¤rendim” diyor. Bulunduklar› alandaki örgütlenmeye dair yapt›klar› bir sohbet s›ras›nda Niyazi kendisine “nas›l bir örgütlenme yap›yorsunuz, amac›na uygun oldu¤unu düflünüyor musun?” diye sormufl. Kendisi ise çal›flmalar›ndaki yöntemleri aktarm›fl. Ve bunun akabinde Niyazi’nin yaklafl›m› “aktard›¤›na göre evlere gidip geliyorsunuz, ancak ahbap-çavufl denebilecek bir iliflki gelifltiriyorsunuz” olmufl. Ve kitlelerle do¤ru bir örgütlenmenin, buna uygun teorik alt yap›yla ele al›nmas› gerekti¤ini söyleyerek, bu yönlü okumas› gereken kitaplar önermifl. “O dönem biz dar bir pratik içindeydik. ‘Teori devrimden sonra da olur’ düflüncesi hâkimdi kimilerinde. Ama bunun yanl›fl oldu¤unu, teori olmadan, pratik olamayaca¤›n›, teorisiz bir prati¤in amac›na ulaflmayaca¤›n› ö¤rendim Niyazi’den” diyor. Ard›ndan bir baflka eski yoldafl› söz alarak, “Niyazi benim için gülen bir çift gözdü” diyerek bafll›yor. “Biz belli bir yafla geldik, ama onlar ayn› yafllar›nda duruyor” diyerek devam ediyor. Niyazi ile belli bir dönem faaliyet sürdürdüklerini ve onda öne ç›kan en önemli özelli¤in, teorik yetkinli¤i oldu¤unu aktar›yor ve bu yetkinli¤in onun tüm mücadele yaflam›na damgas›n› vurdu¤unun alt›n› çiziyor.
Pusula Devrimci çal›flmalar›m›z›n merkezinde kitleler olmal›d›r! Toplumun farkl› kesimlerini temsil eden genifl emekçi y›¤›nlar›yla ba¤ kurup, onlar› burjuva-feodal egemenlik sistemine karfl› harekete geçirmek için çok yönlülü¤ü içeren bir devrimci çal›flma flartt›r. Örgütlülüklerimizin çal›flmas› ne kadar çok yönlüyse, günlük devrimci çal›flmalardaki baflar› düzeyi de o kadar verimli olur. Özenli çal›flma; iflçinin, köylünün, ö¤rencinin, semtlinin somut sorunlar›n› tespit etme, tespit edilen sorunlar etraf›nda onlarla birlikte çözüm arama noktas›nda ›srar demektir. Özenli çal›flma; tüm örgütlü güçlerini, taraftarlar›n›, yak›n çeperini harekete geçirmeyi içerir. Herkesin mutlaka yapaca¤› bir ifl vard›r esprisinden hareketle, önce onlar›n yapaca¤› ifli a盤a ç›kar›r, sonra ise onlar› o konuda görevlendirir. Bu görevlendirme prati¤ine, günlük ve biçimsel bir tarzda yaklafl›lmaz. Tam aksine k›sa ve uzun vadeli hedefler belirlenir. K›sa vade-
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
20 Mart-2 Nisan 2009
de yeni olan bu güçlerin gelifltirilmesi, bulunduklar› alanlarda bir çevre edinmesi, uzun vadede ise, bu güçlerle alanda parti çal›flmas›n› yürütecek bir örgütlenmenin yarat›lmas› hedeflenir. Bu faaliyet süreci; sürekli denetimi, devrimci çal›flmada yeni olan bu güçleri dinlemeyi ve daha da önemlisi e¤itimi içerir. Düzenli e¤itim ve kolektif çabaçal›flma, tek tek bireylerin dar pratik içinde bo¤ulmas›n› önler. Ve yeni taze güçlerin sürece aktif olarak kat›l›m›n› sa¤lar. Bu da görevlendirme ve görev alma pratik sürecine daha olumlu bir tarzda katk› sunar. Çal›flmalar›m›zda sürekli dikkat çekilmesine ra¤men hala günlük devrimci çal›flma veya somut sorunlar üzerinde prati¤e yönelme, kamuoyuna devrimci mesajlar›m›z›, çözüm önerilerimizi sunma konusundaki düzeyimiz geridir. Birçok çal›flmay›, takvimsel etkinliklere endekslemifl durumday›z. Elbette ki bunlara da önem vermeliyiz.
Niyazi gözalt›na al›nd›¤›nda küçük yafllarda olan ye¤eni ise, oldukça duygulu sözlerle, o günlerden akl›nda kalanlar› aktar›yor. Gözalt›na al›nd›¤› ilk günlerde kendisini Emniyetten soran ailesine, “bugün-yar›n mahkemeye ç›kar›lacak” dendi¤ini, ancak 16 Mart günü babas›n›n Emniyete ça¤r›ld›¤›n› anlat›yor. “Babas› gitti gelmedi, daha sonra baflka yak›nlar› gitti, onlar da gelmedi” diyor. Sonra bir ö¤reniyorlar ki, Niyazi katledilmifl ve cenazesi Emniyet taraf›ndan, polis arabalar›ndan oluflan bir
konvoy eflli¤inde, gömülmek üzere Sivas’›n ‹flhan Köyü’ne götürülmüfl. Köye girmelerine izin verilmifl, ancak cenaze gömülene kadar kimsenin köyden ç›kmas›na izin verilmemifl. “Gittik aln›ndan öptük ve u¤urlad›k” diyor gözyafllar› içinde.
“O TEOR‹ ‹LE PRAT‹⁄‹ BÜTÜNLEfiT‹RM‹fiT‹” Niyazi ile pratik faaliyetleri paylaflm›fl olan bir baflka yoldafl› ise, Niyazi’nin yine teorik yan›n›n ne kadar güçlü oldu¤una, o dönem belli alanlardan sorumlu olmas›na karfl›n, tüm pratik faaliyetler içinde aktif olarak yer ald›¤›na dikkat çekiyor. Her siyasi geliflmeye iliflkin bildiri, broflür, afifl vb. materyaller ç›kard›klar›n› ve bunlar› yo¤un olarak kitlelere ulaflt›rd›klar›n› aktar›yor ve yaz›lama gibi eylemlerde de s›k s›k omuz omuza olduklar›n› vurgulayarak bu faaliyetler s›ras›nda çok kez, Niyazi ile birlikte, faflistlerin
kurflunlar›na hedef olduklar›n› söylüyor ve “o teori ile prati¤i bütünlefltirmiflti” diyor. Anma toplant›s›na gelenler, yanlar›nda özellikle de gençleri getirmifller. Yani çocuklar›n›. Onlar›n devrim mücadelesine ›fl›k ve meflale olanlar›n mücadelelerini ve devrimci kifliliklerini ö¤renmelerini istediklerini, bunun devrimci de¤erlerin yaflat›lmas›na katk› sunaca¤›n› düflündüklerini belirtip, “Niyazi’lerin mücadelesinden ve onlar›n kiflili¤inden ö¤renilecek çok fley var” diyorlar. Niyazi flahs›nda yap›lan anma, müzik dinletisi ile devam ediyor ve daha sonra orada bulunan Gülmez ana da söz alarak, k›z›, Proletarya Partisi’nin ilk Ölüm Orucu flehidi Nergiz Gülmez’e ve bir bütün olarak da mücadele eden devrimcilerin mücadelelerine duydu¤u sayg›y› ve onlar›n mücadelesine destek olurken yaflad›klar›n› anlat›yor. Ve diyor ki; “Hepsiyle gurur duyuyorum!”
Gökyüzü beyaza kesmifl tümden, sokaklar mavi... “…..Mart’›n19’u… Gökyüzü beyaza kesmifl tümden, sokaklar mavi. Ve o sabah inad›na parl›yor sanki kavga misali. Dört kifli yürüyorlar diz boyu karlara bata ç›ka. Ahmet -ona Apo diyorlar- ‹lhan, Engin ve Ali. Adlar› böyle bilinmeli… Apo o haylaz gülüfllü, çocuk bak›fll› yoldafl: ‘Biliyor musun ‹lhan arkadafl’ demiflti yan›ndakine dolmufl kuyru¤unda ‘Daha bir 30 y›l daha yaflamak istiyorum.’ ‘Neden 30 y›l?’ diye sormufltu yan›ndaki. Gülüvermiflti. ‘Eh devrimi görmeden, ölmek istemem de ondan.’…fiehremini K›z›lelma Caddesi-Kaflgarl› Mahmut Sokak 16 no’lu binada ad› Kaplan Apartman› m›yd› neydi? Görünürde anormal bir durum yoktu ve her zaman emniyet için kararlaflt›rd›klar› iflaret yerinde duruyordu. Aya¤›ndaki postal›n ucuyla bodrum kat›n soka¤›na bakan cama vurdu ‹lhan. Pencereden bakan olmad›. ‘Girelim dedi Apo’. ‘Bu toplant›y› mutlaka yapmam›z laz›m.’ Tedirgin dört sempatizan ö¤renci kal›yordu evde… Dört kifliydiler günefli arkada b›rak›p afla¤›ya indiler. Sessizdi ortal›k ve çok garip zili her çal›fl›nda sanki kendisininkiymifl gibi karfl› kap›da görünen kad›n yoktu ortalarda. Kap› aç›ld›. ‹ki Thamson dayan›verdi ba¤›rlar›na. ‘Buyurun’ dedi ölüm kadar so¤uk bir ses. Buyurdular. Duvara dayad›lar dördünü de… Laflar uçufluyordu havada. ‘Yeter art›k uzatmay›n’ dedi bir tanesi. ‘S›k›ld›k beklemekten bizi tutmaya ne hakk›n›z var?’ ‘Sana neyi gösterece¤im sana...’ ‘Yok ya öyle mi?’... ‹flte tam o s›rada ateflledi elinde beliriveren silah› Apo. Onlar› teslim alanlar hemen f›rlay›p kap› d›flar› att›lar kendilerini kap› çok yak›nd› zaten. Bir an oldu her fley. Yaln›zlard› art›k. Önce atefl edip k›rd›lar… Ba¤l› olduklar› kolektifin ilkeleri var: Asla teslim olmamak, arkadafl›n› terk etmemek, ele geçiril-
Burada yanl›fl olan nokta; kitle çal›flmas›, kitleye gitmenin daha çok bu süreçlerde hat›rlanmas› anlay›fl›d›r. Kampanyalar vb. süreçlerde bu tür çal›flmalar›n daha bir yo¤unluk kazanmas› bir ölçüde anlafl›l›r, ama kitleye dönük faaliyetlerin daha çok böylesi dönemlerde hat›rlanmas› anlay›fl› asla kabul edilemez. Kitle çal›flmas› s›n›rlara, dönemlere hapsedilemez. Bu bir. ‹kincisi; düzenli yürütülecek bir kitle çal›flmas›, kitlelerle ba¤lar›m›z›n daha da güçlenmesini sa¤lar. Bu olumlu pratik, do¤al olarak yürütece¤imiz her kampanyan›n kitleler içinde daha etkili olmas›na ve ortaya olumlu sonuçlar›n ç›kmas›na vesile olur. Bugünün iflini yar›na, yar›n›n iflini baflka bir zamana erteleyerek, ortaya bir ifller y›¤›n› ç›karanlar, bu ifllerin alt›nda bo¤ulmaya mahkumdur. Her ifl zaman›nda yap›ld›¤›nda ve kitle çal›flmas›n›n da belli dönemlere hapsedilemeyece¤i anlay›fl› yeteri kadar bilince ç›kar›ld›¤›nda baflar› da kaç›n›lmaz olarak gelecektir. Kitle çal›flmas›, faaliyetlerimizin ana omurgas›n› oluflturmal›d›r anlay›fl›n› savunmam›za ra¤men pratik olarak buna uygun bir çal›flma temposu izleyemiyoruz. B›rakal›m kit-
diklerinde mutlaka kaçmaya çal›flmak ve çözülmemek gibi… Ali ve Engin f›rlad›lar hemen ‹lhan ve Apo geride kald›lar. Yak›nlar›nda tafl›d›klar› bir k›s›m dokümanlar ç›kt› ortaya ve yok edildi. H›zla hareket ediyorlard›. Ama zaman da h›zla ak›yordu… Kap›ya yöneldikleri s›rada geldi seslerini duyduklar› polisler. ‹lk çat›flma… ‹lhan düfltü, ateflin etkisiyle çarpt› duvara, yere y›¤›ld›. Polisler çekildiler. Apo içeri atlad›.
yim seni iflkenceden bafl›n dimdik ç›k ve hakk›n› helal et.’ Bu bir veda an›yd›. ‹ri sözleri yoktu ki söylenecek. Hem sevmezdi de böylesini Apo. Paylafl›lan ortak de¤erleri kavgay› emanet etmeyi birlikte dökülmüfl al›nterini ve yaflan›lan güzellikleri s›¤d›racak baflka bir sözcük bulamam›flt›. Nihayet camlar k›r›ld› içeri dolmufllard›. Yaral› Apo’yu öldürdüler. Kafas›na ardarda iki kurflun s›km›fllard›….” (Ayn› çat›flmada yaral› olarak tutsak düflen Kutsiye Bozoklar’›n anlat›m›ndan)
“Can›n› verdi dönmedi, silah› k›rd› vermedi…”
Bir an tereddüt etti¤ini görünce ‘git’ dedi ona ‹lhan. ‘Çabuk afla¤›. ‘Yatt›¤› yerden sesleri duyuluyordu. Ali ve Engin arka tarafta yakalanm›fllard› galiba… Apo barikat kuruyordu pencerenin önüne. Bir taraftan ‹lhan’a sesleniyordu. Masalar› sandalyeleri götürdü. ‘Teslim ol’ diye ba¤›r›yorlar ona. ‘Teslim ol!’ Devrimci sloganlarla y›rt›l›yordu Kaflgarl› Mahmut Soka¤›n›n boyun e¤mifl suskunlu¤u. Bir an geldi ki silahlar sustu. Belli ki yeni bir taktik deneyeceklerdi. ‹lhan’›n yan›na kofltu Apo. ‘Nas›ls›n ‹lhan arkadafl?’ dedi. Art›k gözlerini açam›yordu ‹lhan. ‘‹yiyim, merak etme beni’ diye zorlukla yan›tlad› onu. Devam etti Apo; ‘‹lhan arkadafl, galiba ben burada ölece¤im. Öyle görünüyor. Göre-
leleri, birçok alanda kendi yak›n çeperimize dahi, düzenli ve sistemli bir tarzda gitmiyoruz. Tam da yukar›da ifade etti¤imiz gibi, baz› takvimsel dönemler ve kampanyalar gelip çatt›¤›nda akl›m›za onlar geliyor. Hal böyle olunca, yeni faaliyetçi söylemini de s›kça tekrarlay›p dururuz. Oysa bu taraftar kitlesiyle sürdürülecek düzenli iliflki, günlük devrimci faaliyetlere katma, görev ve sorumluluklar verme çabas›, onlar›n geliflimini tetikler. Bütünün bir parças› olma sorumlulu¤unu afl›lar ve iflte geliflim de bu iradi çabayla sa¤lan›r. “Kiminle yapaca¤›z?”, “ayn› insanlar birçok iflle u¤rafl›yor” söylemleri de kitle merkezli böylesi devrimci çal›flmalarla ancak afl›l›r. ‹çinde geçmekte oldu¤umuz dönemde Stalin yoldafl›n flu de¤erlendirmelerinin özünü do¤ru kavramal›y›z: “… Parti, kitlelerin sesine dikkatle kulak vermelidir; kitlelerin devrimci içgüdüsünü özenle hesaba katmal›d›r; onlar›n savafl›m prati¤ini incelemeli ve böylece siyasetinin do¤ru olup olmad›¤›n› s›namal›d›r; dolay›s›yla yaln›zca kitlelere ö¤retmekle yetinmeyip, kendisi de kitlelerden ö¤renmelidir.” Kitlelerin sesine kulak vermek: Son yaflanan ve etkileri giderek da-
Elaz›¤ Karakoçan’da gerici bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Ahmet Muharrem Çiçek, do¤um halindeki yap›n›n ilk militanlar›ndand›. ‹. Kaypakkaya’n›n önderli¤inde gelece¤e do¤ru at›lan ad›mlarda ayak izleri en belirgin olanlar›ndand›. 24 Nisan’da topra¤a düflen tohumun, yaflam felsefesini, kültürünü Meral Yakar, Ali Haydar Y›ld›z ve ‹brahim Kaypakkaya ile birlikte ilk yo¤uranlardand›. Halk›m›z›n türkülerle, a¤›tlarla her vakit yüre¤inde yaflatt›¤› direnifl ve kavgan›n düflman karfl›s›ndaki duruflun örneklerinde oldu. Silah›n› k›rarak düflmana b›rakmayan son nefesine kadar çat›flarak can veren Ahmet Muharrem Çiçek, direnifl gelene¤imizin ilk mimarlar›ndand›. Halka ait hiçbir de¤eri düflmana b›rakmayan, çat›flma s›ras›nda yoldafllar›n› korumaya çal›flan ve son nefesine kadar kavgaya inanc›n› hayk›ran Ahmet Muharrem Çiçek ard›llar›na yürünecek yeni bir yol açt›! 19 Mart 1973’te ölümsüzler kervan›na kat›ld›¤›nda ard›llar› yola çoktan düflmüfltü bile…
ha da artacak olan ekonomik krizle birlikte; iflsizlik, yoksulluk, bar›nma sorunu, çevre tahribat›, göç, sosyal ve siyasi hak ve özgürlüklerin s›n›rland›r›lmas›, baflta gençlik olmak üzere toplumun içinde giderek yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lan yozlaflt›rma ve çürütme operasyonu vb. vb. Genifl kesimler içinde yukar›da alt›n› çizmeye çal›flt›¤›m›z sorunlara dair giderek hoflnutsuzluklar›n artt›¤› ve yer yer bu hoflnutsuzluklar›n pratik eylemliklere dönüfltü¤ünü biliyoruz. Bu somut sorunlar› gündemine almayan, bu yönlü A/P faaliyeti yürütmeyen bir hareket kitlelerle ba¤ kurabilir mi? Tabii ki kuramaz. Oysa bugün yoksul semtlerde, yozlaflt›rmaya karfl› mücadeleyi, bar›nma sorununu genifl kesimlerin gündemine tafl›yarak, onlarla birlikte çözüm aray›fl› içine girmek, yani, devrimci bir prati¤e yönelmek, kitle çal›flmas›nda bize deneyim kazand›racak ve bizi, yeni örgüt biçimlerinin yarat›lmas›na sevk edecektir. Kitle ba¤lar›n›n geliflimi, soyut örgüt biçimlerinin tart›flmas›n›, somut örgüt biçimlerine dönüfltürür. Her halükarda kitleleri daha yak›nda ilgilendiren böylesi kapsaml› sorunlarda, genifl kesimleri kapsayacak, onlar›n düflünce ve
önerilerini dikkate alacak örgütlenme araçlar› üzerinde durmak gerekir. Bu anlay›fl do¤rultusunda, her çal›flma alan›nda güçlerimizi belli noktalara yo¤unlaflt›rarak, böylesi bir devrimci çal›flma içine girersek, iflte o s›kça sözünü etti¤imiz kavray›fl düzeyimiz derinleflir. Her yeni kavray›fl, siyasal çal›flmalar›m›za bir zenginlik katar, ileriye do¤ru bir s›çrama yarat›r. ‹flte devrimci moral ve motivasyon da bu pratikle sa¤lan›r. Ve bu pratik bize, stratejik hedefimize hizmet edecek özenli günlük devrimci çal›flma yetene¤ini kazand›r›r. Sonuç olarak; devrimci kitle çal›flmalar›na bu bak›fl aç›s›yla yaklaflmal›y›z. Mart, Nisan ve May›s aylar›ndaki takvimsel etkinlikleri bu devrimci sorumluluk bilinciyle ele almal›y›z. Sürece en genifl kesimleri katmak, yeni kesimlerle iliflki kurmak ve daha da önemlisi; kurulan iliflkileri ileri düzeye tafl›ma perspektifine sahip olmak. Bahar›n s›cakl›¤›n›, kavga s›cakl›¤›yla birlefltirme görevi hepimizin önünde durmaktad›r. Bu çizgiyi kendisine rehber olarak gören ve ona yak›nl›k duyan herkes yapmas› gerekeni yapmal›d›r.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
20 Mart-2 Nisan 2009
KADIN ÜZER‹NDEK‹ BASKI DO⁄AL DE⁄‹LD‹R! Kad›n üzerindeki bask› “do¤al” de¤ildir; toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesine ba¤l›d›r ve “modern” kapitalizm taraf›ndan korunmakta ve sürdürülmektedir… Herhangi bir toplumda büyürken yaflam tarz›m›z›n, düflüncelerimizin, al›flk›n oldu¤umuz günlük iliflkilerimizin “do¤al” oldu¤unu veya genellikle ö¤retildi¤i gibi tanr› veya di¤er do¤aüstü güçler taraf›ndan düzenlendi¤ini düflünmek kolay oland›r. Belki de insanlar›n bu flekilde en çok düflündükleri ve ailelerinde en çok gördükleri konu kad›n-erkek iliflkileridir. Fakat tanr›n›n belirledi¤i veya biyolojik aç›dan de¤iflmeyen, de¤iflemeyen do¤al bir düzen mevcut de¤ildir. Ailenin tarihi de “insan do¤as›”nda oldu¤u gibi sürekli bir de¤iflim içindedir. En erken insan topluluklar›nda çocu¤un soyu anne üzerinden belirlenmekteydi. Bu toplumlarda erkekle kad›n aras›nda emek bölüflümü kad›n›n çocu¤un do¤umunda ve uzun süre bak›ma ihtiyaç duymas›ndaki rolüne dayanmaktayd› ancak erkekle kad›n aras›nda bask›ya ve egemenli¤e dayanan bir iliflki kurumsallaflm›fl de¤ildi. Ancak bu, geliflimle birlikte toplumun hayatta kalmas› için gerekenden daha üst seviyede art›-ürün üretmesiyle, bu temel üzerinde özel mülkiyetin yükselmesiyle ve insanlar›n sömüren ve sömürülen olarak ikiye bölünmesiyle ve bir s›n›f›n di¤er s›n›f üzerinde hakimiyetini sa¤lamak için devletin ortaya ç›k›fl›yla birlikte yaflanmaya baflland›. Bu geliflime ba¤l› olarak cinsiyete dayal› eme¤in ilk bölüflümü, erke¤in kad›n üzerinde egemenli¤ine dayal› bask›c› iliflkiye dönüfltü. Aile ve evlilik kurumu ilk baflta erkekle kad›n›n efl olarak bir araya gelip çocuklar›n› korumak ve büyütmek için oluflturduklar› romantik bir yaklafl›mdan de¤il ekonomik ve toplumsal bir birim olarak toplum içindeki refah ve iktidar iliflkilerini korumak, ayn› zamanda zenginli¤in ve iktidar›n miras yoluyla bir nesilden di¤erine geçmesini sa¤lamak için oluflmufltur. “Family” (aile) kelimesinin kökeni de orijinal iflleviyle uyum içindedir. Latince kelime “familia”dan gelmektedir (“kölelerin evi” anlam›ndad›r) ve antik Roma’da erke¤in reisi oldu¤u evi kastetmektedir, yaln›zca köleler ve hizmetçiler de¤il ayn› zamanda efller ve çocuklar da erke¤in mülkiyeti aras›nda say›lmaktad›r ve erke¤in bunlar›n yaflam› ve ölümü üzerinde söz hakk› vard›r. Toplumsal üretilen zenginli¤in üzerinde özel mülkiyet kurulal› ve bununla birlikte insanlar içinde s›n›fsal bölünme -zenginli¤in üretilmesinde ve paylafl›lmas›nda farkl› kesimlerin farkl› pay almas›- oluflal› bu yana kad›n›n bekaretini evlilikten önce korumas› ve anne olduktan sonra da hiç sorgulamadan kocas›na ba¤l› olmas› ve tüm umut ve hayallerini kocas›n› mutlu etmeye ve kocan›n çocuklar›n› büyütmeye adamas› beklenmektedir. Bunlar› yerine getiremeyen veya getirmek istemeyen kad›nlar ise “fahifle” olmakla suçlanmakta ve hatta yarg›lanmakta, cezaya ve genellikle fliddete maruz kalmakta ve kendilerine sadece cinsel tatmin ve sömürü arac› olarak davran›lmaktad›r. Çok çeflitli kültürlerde, zaman dilimlerinde ve dinsel mitlerde –‹ncil’deki Bakire Meryem ve Jazebel (ahlaks›z kad›n) figürlerinden Britney Spears gibi “pop ikon”lar›na ve k›zl›k döneminin masumiyetinden hor görülen bafltan ç›kar›c› kad›n dönüflümüne kadar bu iki kad›n modeli-erdemli, namuslu kad›n ve “fahifle” kad›n (ABD gibi ülkelerde “kitle kültürü”nü biçimlendirenler bu iki modeli birlefltirebilmektedir) hayat bulmakta-
d›r. Günümüzde kürtaja ve do¤um kontrolüne karfl› dinsel sald›r›lardan dünya çap›nda seks köleli¤i ve fahiflelik a¤›na kadar bu iki model dünyada milyarlarca kad›n› iki cendere aras›nda ezmekte ve erkek-kad›n iliflkilerini zehirlemeye devam etmektedir. Bu yolla, binlerce y›ld›r, nesilden nesile kad›n ve k›zlar›n -bu insanl›¤›n yar›s›d›r- insanl›¤› ve potansiyeli bofla harcanmakta, bo¤ulmakta ve yaflamlar› sakatlanmaktad›r. Çocuk do¤urmay› sa¤layan biyolojik yetenekten ve erke¤e yararl› olmaktan öteye gitmesine engel olunmaktad›r. Toplumun en önemli tu¤las› olan ailenin gerçek kökü budur. Bu da ailenin neden çok say›da kad›n için en baflta bekledikleri aflk, sevgi ve deste¤in alaya al›nd›¤› bir hapishaneye dönüfltü¤ünü göstermektedir. Bu nedenledir ki insanlar gerçekten eflitli¤e ve sayg›ya dayal› flekilde, aflk ve ba¤l›l›kla bir araya gelseler de aile ve toplumun biçimi taraf›ndan –günümüzde dünyan›n her yerinde görülen bask›, sömürü ve egemenlik iliflkilerine ba¤l› olarak- hiç söz vermedikleri davran›fl ve rollere uymalar› için sald›r›ya u¤ramaktad›rlar. Tüm bu nedenlerledir ki çok say›da kad›n ve ayn› zamanda çocuklar için aile, küçük düflürücü korkular›n oldu¤u ezici bir yere dönüflmektedir. Ailedeki bu vahflilikler ve bask›lar romantik, aflk dolu ve aziz bir kuruma ihanetle oluflmam›flt›r. Gerçek kökenine ba¤l› olarak –“geri” veya “modern” günümüzde toplumun devam eden rolüne uygun olarak- insanlar›n en güzel duygular›na sald›rmaktad›r. Toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak ilk bölünmesinin –baz›lar›n›n di¤erleri taraf›ndan yakalan›p kölelefltirilmesi- erkekle kad›n aras›nda bask›c› iliflkilerin ortaya ç›kmas›yla do¤rudan ilgilidir. (Kad›n› “savafl ganimeti” olarak alarak seks kölesi haline getirmek efendi-köle iliflkilerinde önemli bir parçaya sahiptir. Bu, temel dinlerin “kutsal metinlerinde” -Yahudi-H›ristiyan metinlerde ve ‹slam’da Kuran’da- kutsallaflt›r›lmakta ve kutlanmaktad›r.) Antik köleci toplumlardan beri ekonominin tar›ma dayal› oldu¤u toplumlarda erkek toprak sahibi ve mülkiyet sahipleri için çok say›da çocuk sahibi olmak topra¤› iflleyecek ve hayvanlar› güdecek iflçi kayna¤› olarak ve erkekler için rakip köy ve kabilelere ve imparatorluklara karfl› savafl ve harekatlar› yürütecek savaflç› kayna¤› olarak görülmektedir. Ailenin ve özellikle kad›n›n (efl ve anne olarak) temel rolü evin erkek reisi için çocuk yapmak ve “gerekli” rolleri yerine getirmek, toplumda emek bölüflü-
Fahiflelik neden, sömürü üzerine kurulu tüm toplumlarda ortak bir özelliktir ve bunun bir parças› olarak patriyarkal ve erkek hakimiyetindeki iliflkiler ve geleneklerle iflbirli¤i yapmaktad›r? Neden pornografi, fahiflelikle birlikte ve kad›n› afla¤›layan tüm bu olgular ABD gibi ülkelerde bu derece yayg›nd›r? Neden çifte standart yap›larak çok say›da erkekle birlikte olan kad›n fahiflelikle özdefllefltirilirken ayn› fleyi yapan erkek övülür? Bu, erkekle kad›n aras›ndaki temel mül-
müne ve kad›n-erkek iliflkilerine uygun olarak kad›n ve çocu¤un erke¤in mülkiyetinde oldu¤u mevcut mülkiyet iliflkilerini sürdürmektir ve tüm bunlar yasalarca ve en az›ndan gelenekler taraf›ndan korunmaktad›r. Aile bu nedenle yaln›zca toplumun nüfusunu artt›rmak için de¤il ayn› zamanda hakim toplumsal iliflkileri (mülkiyet veya mülkiyetsizlik), eflitsiz iliflkileri ve sömürüyü koruyan daha genifl toplumun temel “hücresi”dir. Sanayileflmenin ve kapitalizmin tar›m›n yerini alarak ekonominin esas temeli oldu¤u toplumda aile toplumun temel “hücre”si olmaya –kapitalizmin niteli¤indeki sömürü ve bask› iliflkilerini yeniden üreten ve sa¤layan iliflkileri korumaya- devam etmektedir. Bir toplum biçimi olarak ka-
pitalizmde yaflamdaki ihtiyaçlar, mallar ve hizmetler meta olarak üretilip de¤iflime u¤ramakta-al›n›p sat›lan fleylere dönüflmektedir. Bu toplumda çal›flma yetene¤i (emek gücü) meta haline gelmektedir, bu çal›flma yetene¤i iflin oldu¤u yerde iflverene (kapitaliste) onun ç›kar› için sat›lmakta, karfl›l›¤› maafl veya ücret olarak ödenmektedir. Kapitalistler geniflleme ihtiyac› veya ölüm ikileminde di¤er kapitalistlerle bo¤az kesen bir rekabete girmeye zorlanmaktan kaçamamaktad›r. Bu da (sermaye sahibi olmayan) emek gücünü sunanlar›n kapitalistler taraf›ndan sermayelerini artt›rmak için kullan›lmalar› süreciyle sa¤lanmaktad›r. Ve kapitalizm kendisine ve siyasi sistemine hizmet için halk içinde çeflitli tabakalar oluflturmakta, kapitalist toplumun devam› için ihtiyaç duydu¤u rolleri belirlemekte, baz›lar›na iyi ücret verirken gerçek üretim sürecinde yer alan en alttaki iflçileri (proleterleri)
kiyet iliflkilerini göstermektedir. Özellikle evlilik iliflkilerinde erkek eflleri ile cinsel aktiviteleri kendi kontrolünde tutar ve ayn› zamanda cinsel tatmini hedefler ve buna kendini yetkili k›lar ve e¤er eflleri ile cinsel iliflkiye girmek art›k kendisini memnun etmiyorsa bunu çözmek için eflleriyle daha sevgi dolu ve ba¤l›l›k tafl›yan bir yaklafl›ma girmek yerine tatmin için fahiflelik ve/veya pornografi biçimleri de dahil olmak üzere daha farkl› kad›nlara dönmeyi kendine hak görür.
Bu yaz› ABD’de yay›nlanan Revolution dergisinin son say›s›nda yer verilen “Kad›n›n Kurtuluflu Manifestosu”ndan al›nm›flt›r.
daha genifl ve yo¤un flekilde, vahflice sömürmekte, bu sayede kapitalistler sermaye stoklar›n› düzenli olarak art›rabilmektedir, aksi halde bunu gerekli düzeyde yapamazsa yar›fl›n d›fl›nda kalacakt›r. Buna uygun olarak, sömürü sonucu verdi¤i ücretle yaln›zca yaflam›n› ve çal›flmay› sömürülmeyi- sürdürebilecek koflullar› sa¤layabilecek ve ayn› konuma gelecek yeni nesilleri yetifltirecek flartlar› sunmaktad›r. Bu, kapitalizmin mant›¤›nda temel ivmedir. Sermaye dönüflümünün ihtiyaçlar›n› sa¤lamak ve bu sürecin dinamiklerini ve gereksinimlerini sürdürmek için baz› zamanlarda kapitalistler ifl güçlerinin bir k›sm›n› iflten atmakta ve kalanlar›n› daha a¤›r flekilde sömürmektedir. Veya fabrikalar›n› kapamakta ve sermayelerini insanlar›n sömürüye karfl› daha savunmas›z ve “kârl› yat›r›m”›n daha fazla oldu¤u ekonomik bölgelere, co¤rafi alanlara, bölgelere veya dünyan›n di¤er ülkelerine tafl›maktad›r. Bugün, her zamandan fazla olarak, tüm bunlar küresel çapta yaflanmakta en yoksul ve ac›mas›zca sömürülen kapitalizmin kurbanlar›n›n yaflad›¤› Latin Amerika’n›n, Afrika’n›n, Asya’n›n ve Ortado¤u’nun Üçüncü Dünya Ülkelerinde görülmektedir. Fakat ABD gibi bir ülkede dahi onlarca milyon insan çok yoksul ve a¤›r sömürü flartlar›nda yaflamaktad›r. Kapitalizmin temel iliflkileri içinde çal›flanlar›n maafl ve ücretleri aile kurumu içine akmaktad›r. Aile yoluyla yaflam›n ihtiyaçlar› ve gereklilikleri mümkün oldu¤unca yerine getirilmekte ve yeni nesiller büyütülmekte ve yaln›zca nüfus de¤il ayn› zamanda eflitsizlik ve sömürü iliflkileri ve bir toplum bir bütün olarak yeniden üretilmektedir. Ve kapitalizmin s›n›rlar› içinde çok say›da kad›n ifl bulsa, maafl ve ücret alsa da, öncelikli görevi çocu¤un bak›m› olan (tüm yafllardan aile üyelerinin esas bak›c›s›d›r) ve temel olarak erke¤e yararl›l›¤› ile ölçülen, kad›n ve efl olarak ve cinsel tatmin arac› olarak de¤erlendiren kad›n, kad›nla erkek aras›ndaki emek bölüflümünün bask›c› niteli¤i de dahil olmak üzere toplumsal bölünmeden kaçamamaktad›r. Bu iliflkiler binlerce y›ll›k patriyarkal (erkek egemen) toplumun sonucu yaflanmakta ve yaln›zca güçlü gelenekler yüzünden de¤il, bizzat kapitalizmin çabalar› ve etkisi ile sürmekte, her fleyde –hatta evlilik ve cinsel iliflkilerde dahi- esas olarak mülkiyet iliflkileri ve meta de¤ifliminde erkek taraf›n›n hakimiyeti devam etmektedir. Bu genel aç›klamalar› bir yana b›raksak dahi, “nikah öncesi sözleflme” (evlilik sözleflmesi) gibi fleyler dahi kaç evlilikte bu toplumda erkekkad›n iliflkilerinde erkekten istenmeyen cinsel taleplerin, cinsiyeti nedeniyle esir al›nan ve erke¤in “hizmetinde” olan kad›ndan (evin devaml›l›¤›, çocu¤un büyütülmesi ve buna karfl›l›k “korunma” ve finansal güvenlik-basitçe hayatta kalma) istendi¤ini göstermektedir. ... Tüm bunlar›n yan› s›ra son günlerde ABD gibi ülkelerde artan bir di¤er olay da kocas›ndan veya erkek arkadafl›ndan ayr›lmak isteyen kad›n›n, bazen çocuklar›yla birlikte fliddete u¤ramas›, hatta öldürülmesidir. Bu da kad›n ve çocu¤u erke¤in mal› olarak gören iliflki ve gele-
Peki, neden kad›nlar fahifleli¤e ve pornografiye zorlanmaktad›r? Çünkü kapitalistlerin daha fazla sermaye elde etmek için sermayesi olmayan insanlar› sömürmesiyle çal›flan sistemin temel do¤as›n›n sonucunda ve bunun üzerine kurulu tüm bask›c› iliflkilerin özellikle de patriyarkan›n ve erkek hakimiyetinin özellikleri ve ideolojik etkisi sonucunda yoksul, umutsuz, güçsüz, savunmas›z kad›nlar zorla, kaç›r›larak, fliddet görerek, uyuflturucu verilerek ve di¤er yöntemlerle
ne¤i uç bir biçimde göstermektedir. Bu mant›¤a göre kendisinin sahip olamayaca¤› mülkiyete baflkas› da sahip olmamal›d›r! Bu di¤er kültürlerde evli olmayan kad›n›n tecavüze dahi u¤rasa “bekaretini kaybetti¤i” iddias›yla kendi ailesinin erkek üyeleri taraf›ndan öldürülmesiyle ayn› temel mant›kt›r ve ayn› bask›c› iliflkileri yans›tmaktad›r, çünkü kad›n ailenin özellikle baban›n mülkiyetindedir ve evlilik anlaflmalar›n› onlar belirlemektedir. Burada vurgulanmak istenen temel nokta, tüm bunlar›n temelinde erke¤in “hatalar›”n›n oldu¤u veya “erke¤in düflman oldu¤u” de¤ildir. Tersine bunun gösterdi¤i ve yans›tt›¤› konu binlerce y›l içinde gelifltirilen insanlar aras› iliflkilerin –topra¤›n ve di¤er üretim araçlar›n›n üzerinde özel mülkiyetin oluflmas›ndan ve toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesinden bu yana- bask› üzerinde hayat›n› sürdürmesidir. Kapitalizm de bu bask›c› iliflkilerin en geliflmifl, cisimleflmifl ve sonuncu biçimi oldu¤u için kapitalizmi dünyan›n her yerinde y›kmak ve tüm bu iliflkileri tamamen ortadan kald›rmak, insanlar›n büyük ço¤unlu¤unun, erke¤in ve ayn› zamanda kad›n›n kendi yarar›nad›r. Ve kad›n›n kurtuluflu tüm bu bask›c› iliflkileri y›kma mücadelesinde can al›c› ve kesin bir öneme sahiptir. Kapitalizm ve özellikle dünya çap›nda bir sistem olarak geliflen emperyalist-kapitalizm zenginli¤i ve sermayeyi elde etme sürecine kapitalizm öncesi sömürü ve bask› biçimlerinin birço¤uyla da iliflkiye geçmektedir. Özellikle genifl Üçüncü Dünyada kad›n›n bu biçimlerle bask› alt›na al›nmas› “modern”, “ayd›nlanm›fl” ve “demokratik” kapitalizmin savunucular› taraf›ndan yüksek sesle mahkum edilmektedir. Ve ayn› zamanda bu “ modern”, “ayd›nlanm›fl”, “demokratik” kapitalizm bu bask› biçimleri olmadan yapamamakta, egemenlik kurdu¤u ve sömürdü¤ü bu “geri” bölgelerde kad›n üzerindeki bask› da dahil olmak üzere belirli sömürü ve bask› biçimlerini korumaktad›r. Üçüncü dünyan›n genifl gecekondular›nda ve k›rsallar›nda halk kitlelerinin afl›r› yoksullu¤u ve afla¤›lanmas› kapitalist emperyalizmin vampir sistemi için yaflam kayna¤›d›r. Bu kitleler sonsuz bir yoksulluk içinde daha kolayca sömürülebilmekte ve sömürücülerin gözünde “kolayca harcanabilir” olan bu insanlar kârl› görünen yerlerde, di¤er sömürü kaynaklar› da devreye sokularak kullan›lmaktad›r. Ve bunlar›n içinde kad›n›n sömürülmesi ve bask› alt›na al›nmas› emperyalist sermaye için “ucuz emek gücü” olarak ve ucuz eme¤in yeni nesillerini do¤urup büyüttü¤ü için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu temel üzerinde demokratik” ve “ayd›nlanm›fl” kapitalist emperyalizmin neden kad›n üzerindeki bask›n›n sadece “modern” de¤il “ortaça¤dan kalma” biçimlerini de yok etmek yerine süreklilefltirdi¤ini göstermektedir. Sonuç olarak, “modern” kapitalist toplum –veya gerçek yaflamdaki kapitalist emperyalizmin küresel sistemi- kad›n üzerindeki bask›y› daha önceki toplumlardan miras alm›fl, bask›n›n baz› biçimlerini de¤ifltirmifl, ancak bask›y› yok edememifl, yok etmemifltir. Bask›n›n kapitalizm öncesi biçimleriyle dünyan›n birçok yerinde, özellikle de Üçüncü Dünyada iflbirli¤i yapm›fl ve bunu sömürü ve bask›n›n dünya çap›ndaki sistemine dönüfltürmüfl ve tüm bunlar› temel iliflkiler üzerinden, kapitalist-emperyalist sistemin iflleyifl ve birikim sürecini devam ettirebilmek için sürdürmüfltür.
vücutlar›n› satmaya zorlanmaktad›r, çünkü kapitalist ülkelerde hakim kültür kad›n vücudunun da meta olu¤u fikrini her yerde yaymakta ve sadece erkeklerin de¤il kad›nlar›n da kendilerini bu flekilde görmelerini ve hareket etmelerini sa¤lamaktad›r. Günümüz dünyas›nda bu dünya çap›nda bir olgudur, milyonlarca ve milyonlarca kad›n ve genç k›z uluslararas› seks ticaretinde ve “seks sanayisinde” tuza¤a düflürülmekte, milyarlarca dolar kâr ve sermayeye kaynakl›k etmektedir.
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
20 Mart-2 Nisan 2009
Açl›k ve iflsizlik giderek büyüyor Dünya ölçe¤inde hissedilen mali krizin etkilerine ba¤l› olarak, evsizlik, açl›k ve iflsizlik küresel krizin merkezi olarak adland›r›lan ABD’de de 盤 gibi büyüyor. Ülkedeki iflsizlik rakamlar›n›n Mart ay›n›n ilk haftas›nda aç›klanmas›n›n ard›ndan, Dow Jones hisse senetleri 12 y›ldan bu yana en büyük düflüflünü yaflad›. Chrysler, General Motor ya da Ford gibi firmalar yak›n zamanda binlerce iflçiyi iflten ç›karmaya haz›rlan›yor. ‹flten ç›karmalar zaten aylard›r büyük bir h›z kazanm›fl bulunuyor. ABD’de Ocak ay›nda 600 bin kifli iflten ç›kar›l›rken, bu say›ya fiubat ay› içinde iflten ç›kar›lan 778 bin kifli daha eklendi. Resmi iflsizlik rakam› % 8 olarak verilse de, bunun bir aldatmaca oldu¤u, gerçek rakam›n bunun çok üzerinde oldu¤u biliniyor. fiu an haftada bir saat çal›flanlar “ifli var” say›l›yor. ABD’de iflten ç›kar›lan kifli, genelde hastal›k sigortas›n› da yitirmifl oluyor
ve böylece karfl› karfl›ya kald›¤› yüksek sa¤l›k giderleri, kiflinin ekonomik olarak tamamen tükenmesini getiriyor. ‹potekli ev alm›fl olan her befl kifli-
den biri, art›k bankalara evin gerçek de¤erinin çok üzerinde borçlu durumda. Borcunu ödeyemeyen çok say›da aile, evini bankalara devretmek zorunda kal›yor. Bu da evsizlerin say›s›n›n daha da büyümesini getiriyor, “çok yoksul” say›lan ve açl›kla yüz yüze olan Amerikal›lar›n say›s› böylece her geçen
gün daha da art›yor. Sadece New York’ta 1.2 milyon kifli devletin verdi¤i g›da yard›m› kartlar›yla yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›yor. “G›da takviye program›” ad› alt›nda da¤›t›lan g›da kartlar›, ayda 100 Dolar karfl›l›¤› dolduruluyor. ‹htiyaç sahipleri bu kartlarla marketlerden günde 3 Dolarl›k al›flverifl yapabiliyorlar. Bu miktar›n gerçek ihtiyac›n çok alt›nda olmas› nedeniyle, insanlar en ucuz ve en uzun süreli tok tutan g›dalar› almaya yöneliyorlar. Buna ra¤men kartlar›n limiti genelde en fazla iki hafta içinde dolmufl oluyor. Kart›n›n limiti dolan aileler, ay›n kalan bölümünde, evsizlere çorba da¤›tan mutfaklardan kar›nlar›n› doyurmak zorunda kal›yorlar. Çok say›da Amerikal› ailenin, bir sonraki ö¤ününü nas›l karfl›layaca¤›n›
Hamburg’ta krizle ilgili seminer Avrupa Karabaal›lar Derne¤i’nde küresel mali kriz üzerine bir seminer verildi. Avrupa Karabaal›lar Derne¤i’nin organize etti¤i seminer AT‹F temsilcisi taraf›ndan sunuldu. AT‹F temsilcisi sunumunda kapitalizmin tarihsel süreci ve bu süreç boyunca yaflad›¤› çeflitli krizlere k›sa de¤inilerde bulunduktan sonra, baz› istatistiki bilgilerle konuflmas›na devam etti. Krizin genifl iflçi emekçi kitlesi üzerinde özel olarak da göçmenler üze-
rindeki olas› etkilerine de¤inide bulunan temsilci, son söz olarak ortaya ç›kan bu yeni siyasal süreçte nas›l bir s›n›fsal tav›r tak›n›lmas› gerekti¤ine de vurgu yapt› ve sözü dinleyicilere b›rakt›. Avrupa Karabaal›lar Derne¤i Yozgat’a ba¤l› Karabaal›lar Köylülerinin oluflturdu¤u bir köy derne¤i olarak Hamburg’da çal›flmalar›n› sürdürmektedir. (AT‹K Haber Merkezi)
“Bask› yasalar›na hay›r” DEKÖP-Avrupa’n›n “Bask› yasalar›na hay›r” fliar›yla bafllatt›¤› kampanya, Hollanda aya¤›nda çeflitli etkinliklerle devam ediyor. Kampanya gere¤i DEKÖPHollanda, flu ana kadar Rotterdam, Den Haag ve Amsterdam flehirlerinde stantlar açm›flt›. Arnhem, Beverwijk gibi flehirlerle devam edecek olan kampanya kapsam›nda bir de panel gerçeklefltirildi. 1 Mart Pazar günü, Den Haag flehrinde organize edilen panele, DEKÖP-Hollanda temsilcisi, Avukat Dündar Gürses ve Den Haag Mültecilerle Dayan›flma Kurumu PR‹ME konuflmac› olarak kat›ld›. DEKÖP-Hollanda temsilcisi, DEKÖPAvrupa’n›n tarihçesi ve amaçlar› hakk›nda bilgi vererek sözlerine bafllad›. Ard›ndan, konuyla ilgili geliflmeler hakk›nda somut bilgiler sundu. Anti-terör yasalar›n›n yoruma aç›k oldu¤una ve bunun bilinçli yap›ld›¤›na dikkat çeken temsilci “Örne¤in, ya-
salar terör suçunu, kamusal alanda sosyal, politik, siyasal dengeyi bozmak olarak tan›ml›yor. Bu demek oluyor ki, devlet demir yollar›nda oluflacak bir grev, kamu hizmetini engelliyor gerekçesiyle bu kapsama al›narak yarg›lanabilecek” dedi. Ard›ndan söz alan Dündar Gürses, Anti-Terör yasalar›n›n Hollanda hukukundaki yeri hakk›nda bilgi verdi. Bu sürecin, demokrasi, özgürlük ve güvenlik kavramlar› arkas›na gizlenerek el al›nd›¤›na de¤inen Gürses flöyle devam etti; “Herhangi bir kan›t olmaks›z›n, gözalt› süreci 2 y›la kadar uzat›labilecek. Bununla birilikte, savc›l›¤›n yetkileri geniflletilirken, savunma ise dosyay› dahi almakta zorlanacak” dedi. Son olarak, dinleyicilerin soru ve düflünceleriyle zenginleflen panel, saat 19.00’da sona erdi. (AT‹K Haber Merkezi)
Evrensel Bak›fl “Cellatlar” ve “Papazlar” Uluslararas› Ceza Mahkemesi geçti¤imiz günlerde Sudan Devlet Baflkan› Ömer el- Beflir hakk›nda tutuklama karar› ç›kard›. Karar›n gerekçesi, Beflir’in iflledi¤i savafl ve insanl›k suçlar› olarak aç›kland›. Beflir on binlerce insan›n katledilmesinin yan› s›ra, çok say›da insanl›k suçunu ifllemekten sorumlu tutuluyor. Uluslararas› Ceza Mahkemesi’nin emperyalistlerin hakimiyetinde ve öncülü¤ünde kurulmufl olan bir mahkeme oldu¤unu söylemeye gerek yoktur san›r›z. Çünkü bu mahkemenin gerçekten insanl›¤a karfl› ifllenen suçlar› a盤a ç›karmak ve cezaland›rmak gibi bir derdi olsa -ki yoktur-, o zaman emperyalistlerin baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere, dünya halklar›na karfl› iflledikleri insanl›k suçlar›n› yarg›lay›p, mahkum etmesi
gerekirdi. Beflir’le ilgili böyle bir karar›n al›nmas›n›n ard›ndaki nedenlere gelince: Bu nedenlerden birini, hatta bafll›cas›n› hiç kuflkusuz, uluslararas› emperyalist tekellerin dünya çap›ndaki hakimiyet iddialar› oluflturmakta. Bu karar ise, bu iddialar›n hayata geçirilmesine dönük yeni bir ad›m anlam› tafl›makta. Beflir’e yönelik tutuklama karar› ile birlikte, iç savafl nedeniyle göç etmek zorunda kalan Sudanl›lara, insani “yard›m” yap›lmas› da gündeme geldi. Sudan’da 1983 y›l›ndan bu yana, gerek iç savafl gerekse açl›k nedeniyle 2 milyondan fazla insan yaflam›n› yitirdi, 5 milyondan fazla insan ise yerlerinden göç etmek zorunda kald›. Sudan halk›n›n onlarca y›ld›r yaflad›¤› tüm bu insanl›k dram› emperya-
bilemez duruma geldi¤i söyleniyor. ‹çinden geçilen döneme iliflkin yap›lan araflt›rmalar, ifli olanlar›n durumunun da giderek kötüleflti¤ini, insanlar›n ikinci bir ek ifl olmadan yaflamlar›n› sürdürmelerinin imkans›z hale geldi¤ini, birçok ailenin kiray› ödeyebilmek için ö¤ünlerini atlad›¤›n› ya da çocuklar›n›n karn› doysun diye bir çok ebeveynin aç kald›¤›n›, buna ra¤men çok say›da çocu¤un açl›kla bo¤ufltu¤unu gösteriyor. K›sacas›, birçok ülkede oldu¤u gibi, ABD ekonomisindeki h›zl› çöküflün, genifl emekçi y›¤›nlar üzerindeki etkileri hayli y›k›c›. Peflpefle devreye sokulan “önlem paketleri” nedeniyle, flu an ortaya ç›kan ve mümkün mertebe gizlenmeye çal›fl›lan etkilerin ise henüz “bafllang›ç” oldu¤u, emekçilerin koflullar›n›n önümüzdeki dönemde daha da a¤›rlaflaca¤› yorumlar› yap›l›yor.
Emekçiler seslerini yükseltiyor Mali krizin emekçi y›¤›nlar üzerindeki etkileri giderek artarken, emekçiler de gerçeklefltirilen hak gasplar›na karfl› seslerini yükseltmeye devam ediyor. Arizona’daki okullarda görev yapan binlerce e¤itim emekçisi, 4 Mart günü sokaklara ç›karak, kamuda, e¤itimcileri de kapsayan kitlesel iflten ç›karmalar›, devletin, devlet okullar›na yap›lan ödeneklerde kesintiye gitmesini protesto ettiler. Eylemlerde “Arizona: Hapishane s›ralamas›nda 4., okullar s›ralamas›nda 50.” dövizleri tafl›yan e¤itim emekçilerine, veliler ve ö¤renciler de destek verdi. Bir baflka kitlesel eylem ise, 6 Mart günü New York’ta gerçeklefltirildi. Sendikalar›n ve demokratik kurumlar›n ça¤r›s›yla soka¤a ç›kan 50 bin kifli, e¤itim, sa¤l›k, emeklilik, engelli haklar› gibi konulara ayr›lan bütçede yap›lmaya çal›fl›lan k›s›tlamalar› protesto etti.
Genç devrimci ö¤retmen iflkencede katledildi Yeni Halk Ordusu (NPA) komutan› Lencio Pitao’nun 20 yafl›ndaki k›z› Rebelyn Pitao, 4 Mart günü silahl› kiflilerce zorla kaç›r›larak vahfli bir flekilde katledildi. Toril’deki St. Peter Koleji’nde ö¤retmenlik yapan Rebelyn Pitao’nun üzerinde yo¤un iflkence izleri olan bedeni bir ›rma¤a at›lm›fl flekilde bulundu.
listlerin hiç mi hiç “ilgisini çekmedi”. Halk bu ac›lar› yaflarken, onlar kah Sudan hükümetinden yana tav›r ald›lar kah Sudan içindeki çeflitli örgütlenmelere destek verdiler. 1997 y›l›na gelindi¤inde, bat›l› emperyalist güçler, Sudan hükümetini “teröristlere” destek vermekle suçlayarak, Sudan’a ekonomik ambargo koydu. Ancak bu ambargo tam bir bumerang etkisi yapt›. Çünkü bu ambargoyla birlikte petrol tekellerinin Sudan’daki petrol rezervlerini ya¤malamalar›n›n önü hayli kesilmiflti. Sudan ayn› y›llarda Çin’le iliflkilerini ileri tafl›d›. Böylece Çinli petrol flirketleri, 1999 y›l›ndan itibaren Sudan petrollerinden büyük kârlar elde etmeye bafllad›lar. 2000’li y›llar›n bafl›nda Sudan’da yeni büyük petrol rezervleri keflfedildi. Bu rezervlerin en az 285 ton oldu¤u tahmin ediliyor. Bat›l› emperyalistlerin Sudan’a “ilgisi”, bu tarihlerden itibaren daha da artt›. Emperyalist güçler aras›ndaki, dünyan›n zenginliklerini ya¤malamaya dönük rekabet savafl› da bu süreçte
Maoistler, polis bask›s› ve yapt›¤› iflkenceleri protesto etmek amac›yla Hindistan’›n Jharkhand eyaletinde bir günlük genel isyan ilan etti. Maoistler eyaletteki bütün faaliyetleri durdurdu. Grev sonucu trenler ve otobüsler çal›flmad›. Dükkanlar ise kepenk kapatt›. Eyalet yönetimi baflta eyalet baflkenti Ranchi’de olmak üzere grevin etkileri ile bafl etmekte aciz kald›.
❑ ALMANYA 28 fiubat günü Augsburg’da neofaflist Parti NPD’nin düzenledi¤i yürüyüfle karfl› gerçekleflen protesto s›ras›nda çat›flma ç›kt›. Alman anti-faflist örgütlerinin düzenledi¤i ve AT‹F ve YDG taraftarlar›n›n da kat›l›m sa¤lad›¤› karfl› gösteriye faflistler sald›rd›. Gerçeklefltirilen ortak etkinli¤e toplam 1.500 kifli kat›ld›. Yaklafl›k 5 saat süren yürüyüfl esnas›nda konuflma yapmak isteyen NPD’lilerin konuflmalar› baflar›yla engellendi. Yürüyüflün sonunda AT‹F ve YDG’li taraftarlar›n oldu¤u bloka sald›ran faflistlerle çat›flma yafland›. 4 faflistin yaraland›¤› çat›flman›n sonucunda bir YDG’li polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›, 3 saat sonra serbest b›rak›ld›. (AT‹K Haber Merkezi)
❑ MISIR
Rebelyn’i kaç›ran silahl› üç kiflinin taksi floförünü tehdit ederek arac›na el koydu¤u ve Rebely’ni zorla içine bindirerek uzaklaflt›klar› ö¤renildi. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi (NDFP) Bar›fl Müzakereleri Masas› Sözcüsü Luis G. Jalandoni, Rebelyn Pitao’nun kan›n›n, Baflbakan G. Arroyo’nun ve General Eduarda Ermita’n›n elinde oldu¤unu söyledi. Jalandoni, Arroyo ve Ermita’n›n Yeni Halk Ordusu ile bafla ç›kmak için ulusal ve uluslararas› insan haklar› hukukunun tümünü çi¤nedi¤inin, en vahflisinden savafl suçlar›n› ifllemekte sak›nca görmedi¤inin alt›n› çizdi. NPA’n›n komutan› Lencio Pitao’nun erkek kardeflinin de geçti¤imiz y›l Tagum flehrinde öldürüldü¤ünü belirten Jalandoni, devletin, bar›fl müzakerelerine dayanak olan “‹nsan Haklar› Güvenli¤i Teminat” anlaflmas›n› ihlal etmeye devam etti¤ini belirtti. Aç›klamada son dönemde bask›lar›n artt›¤›na, NDFP dan›flmanlar›ndan Eduardo Sarmiento’nun tutuklan›p iflkence edilmesinin, yine di¤er NDFP dan›flmanlar› olan Randall Echanis, Elizabeth Principe, Angie Ipong ve Glicerio Pernia’n›n tutuklanmalar›n›n bar›fl görüflmelerini ç›kmaza sok-
❑ H‹ND‹STAN
20 yafl›nda katledilen Rebelyn Pitao, Yeni Halk Ordusu Komutan› Lencio Pitao’nun k›z›yd›.
Çok say›da tekstil fabrikas›n›n iflçileri, M›s›r’›n birçok bölgesinde greve ç›kt›. Baflka iflkollar›nda da grevler ve ifl b›rakmalar gündeme geldi. Binlerce iflçinin kat›ld›¤› eylem ve grevler, patronlar›n, iflçilerin ikramiye ve maafllar›nda kesintiye gitmesi nedeniyle gerçeklefltiriliyor.
tu¤una de¤inildi. Filipinler Komünist Partisi ise yapt›¤› aç›klamada Güney Mindanao bölgesi komutanlar› olan Lencio Pitao’nun St. Peter Koleji’nde ö¤retmenlik yapan k›z›n›n devlet güçlerince katledilmifl olmas›n› her türlü savafl hukukunu çi¤neyen kirli savafl›n en vahfli örneklerinden biri olarak tan›mlad›. Devlet ordusunun savafl siperlerinde ald›¤› a¤›r darbelerin misillemesini devrimcilere sempati duyan ve devrimcilerle iliflkisi olan silahs›z sivillere yapmas›n› acizlik olarak de¤erlendirdi. Halk›n ve devrimci güçlerin katilleri bildi¤i belirtilen aç›klamada, FKP’nin bu korkak ve alçak cinayetin ve di¤er tüm insan haklar› ihlallerinin faillerine karfl› ac›mas›z olaca¤› söylendi.
giderek keskinleflti. Sudan Devlet Baflkan› Beflir’e dönük karar›n alt›nda da iflte gerçekte, giderek k›z›flan bu rekabet yatmaktad›r. Uluslararas› Ceza Mahkemesi’nin bu karar›, emperyalistler aras›ndaki çeliflkilerin bir kez daha a盤a ç›kmas›n› da beraberinde getirmifltir. Sudan’la ekonomik vb. iliflkileri iyi olan, buradan büyük kârlar sa¤layan Çin ve Rusya, mahkeme karar›n›n ertelenmesi talebinde bulunmufllard›r. ‹tirazlar›n›n alt›nda yatan neden çok aç›kt›r ki, Sudan petrollerinden vd. do¤al zenginliklerinden elde ettikleri kâr›n azalmas›ndan, hatta ortadan kalkmas›ndan duyduklar› korkudur. Bu iki gücün önünü kesmeye çal›flan, ABD, Fransa ve ‹ngiltere ise, karar›n vakit geçirilmeden hayata geçirilmesinden yana bir tutum sergilemekteler. 2007 y›l›ndan bu yana Afrika’daki askeri varl›klar›n› daha da güçlendiren baflta ABD olmak üzere, bat›l› emperyalistler, Afrika petrollerinden ald›klar› % 16’l›k pay›, 2010 y›l›na kadar en az % 25’e ç›karma hedefiyle
hareket etmekteler. Bunun içindir ki, Beflir’e dönük tutuklama karar›n›n 2010’a az bir zaman kala al›nmas›, onun iflledi¤i insanl›k suçlar›n›n bugün “keflfedilmifl” olmas›ndan, yani tesadüfi de¤ildir. Beflir’e iliflkin al›nan tutuklama karar›n›n, çat›flmalar›n yer yer durdu¤u, hatta “bar›fl” görüflmelerinin gündemde oldu¤u, Sudan’da zaten var oldu¤u pek söylenemeyen istikrar› daha da bozaca¤›na ise kesin gözüyle bak›lmaktad›r. Sudan’a dönük bu karar, 2004 y›l›nda oldu¤u gibi, bir askeri sald›r›n›n haz›rl›¤› olabilir. Ancak, o dönem binlerce Sudanl› sokaklara dökülerek, bu giriflimi bofla ç›karm›flt›. Sudan halk› bugün üzerinde oynanan oyunlara karfl› da hareket geçmekte gecikmeyecektir. Emperyalistlerin kendi beslemelerine karfl› bir kez daha “cellat” rolüne soyunmas›, bölgedeki kimi uflaklar›n›n da bir kez daha “papaz” rolüyle sahne almalar›n› da getirmifltir. Emperyalist politikalar›n “havuç” politikas›yla hayata geçirilmesinde önemli bir misyon üstlenmifl olan uflak rejim-
❑ ‹TALYA ‹talya’n›n Milano kentinde bi araya gelen binlerce süt üreticisi köylü, hükümetin süt üreticilerine dönük hayata geçirmeye çal›flt›¤› yeni düzenlemeyi protesto etti. Eyleme traktörlerle kat›lan köylüler, eylemlerin Berlusconi’nin yak›nlarda bulunan villas› önünde sürdürdüler. ‹talyan süt üreticileri ayr›ca 1996 y›l›ndan buyana ABKota sistemine karfl›, kotan›n yetersiz oldu¤u gerekçesiyle mücadele ediyorlar.
lerin bafl›nda ise TC gelmektedir. Ellerindeki, kendi halk›n›n kan› hiç kurumayan TC egemen s›n›flar›, birkaç ay önce, yine ayn› misyonlar› gere¤i “el üstünde” a¤›rlad›klar› diktatöre dönük al›nan karar›n, sözde karfl›s›nda bir pozisyona bürünmüfllerdir. Ancak bunu her ne kadar rolleri gere¤i yapsalar da, içten içe kendi sonlar›na dair de benzer “kayg›lar” tafl›d›klar› kesindir. Emperyalistlerin günün birinde benzer bir tutumu kendileri için de sergilemekten çekinmeyeceklerini bilmenin kayg›s›d›r bu. Ancak hem uflaklar-iflbirlikçiler hem de emperyalistler, en büyük kayg›y› halklar›n onlar›, eninde sonunda iflledikleri insanl›k suçlar›ndan mahkum edece¤i gerçe¤ine karfl› duymaktalar. ‹flte o zaman kendi kurduklar› ceza mahkemelerinde de¤il, halk mahkemelerinde yarg›lanacaklar›n› bilmekteler. Halklar›n kendilerine verece¤i cezay› ise hayal bile etmek istememekteler. Çünkü hem “cellatlar” hem de “papazlar” bu cezan›n düflündüklerinden de a¤›r olaca¤›n› bilmekteler!
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
“Siz de öldürmeyi iyibilirsiniz!” Takvim yapraklar› Mart’›n sonunu gösterdi¤inde birçok serhildana tan›kl›k eden Amed, yeni bir direnifle ev sahipli¤i yapmaya haz›rlan›yordu. S›n›r ötesi operasyonlar, ev bask›nlar›, gözalt›lar, tutuklamalar ve linç sald›r›lar› ile her türlü demokratik talebe azg›nca sald›ran devlet, öfkeyi harl›yordu Kürt ulusunun ba¤r›nda. Amed, bu kavgan›n en görkemli ve eski arenas› olarak yeniden direnifl atefllerini alazl›yordu. Newroz’da alanlar› dolduran yüz binlerce insan imhaya ve fliddet politikalar›na karfl› sessiz, tepkisiz kalmayacaklar›n› hayk›rm›flt› egemenlere. Devletin buna yan›t›n› yine katliam, operasyonlar, iflkence, gözalt› ve linç oldu. 24 Mart 2006’da Mufl’un fienyayla ilçesinde ç›kan çat›flmada HPG gerillalar›n›n kimyasal silahlarla katledilmesi barda¤› tafl›ran son damla oldu.
Amed evlatlar›na sahip ç›kt›… Olay›n duyulmas›n›n ard›ndan cenazelerini almak için bölgeye giden ailelere türlü zorluk ç›karan devlet tepkileri daha da büyüttü. Baz› gerillalar›n›n cenazelerini vermeyen devletin bu tutumuna karfl› aileler, Kürt ulusuna gerillalar› sahiplenme ça¤r›s› yapt›. Tüm engellemelere ra¤men aileler gerillalardan alt›s›n›n cenazesini Amed’e getirebildi. Katliam›n duyulmas› ve ard›ndan devletin tutumu ile sinirlerin gerildi¤i Amed adeta patlamaya haz›r bir bomba gibiydi. Cenazelerin kente ulaflt›¤› 28 Mart sabah› güne hüzünlü, ac›l› ve öfkeli uyanan Amed, flehitlerini Medine Bulvar› üzerinde karfl›lad›. Binlerce kiflinin intikam sloganlar› gökyüzünü sard›. fiehitlerin yeflil-k›rm›z›-sar› renkli bayraklarla sar›lm›fl cenazeleri, Yeniköy Mezarl›¤›’na defnedildi. Mezarl›¤a do¤ru giderek büyüyen ve yola s›¤mayan kitlenin üzerinden savafl uçaklar› alçak uçufl yapt›. Devletin ateflle oynad›¤›n› anlamas› uzun sürmeyecekti. Esnaf›n kepenklerini kapatt›¤› yürüyüflün ard›ndan kitleye, 10 Nisan Polis Karakolu önüne gelindi¤inde polis, Özel Harekât Timleri gaz bombalar› ve panzerlerle sald›rd›. Kitlenin tafl ve molotof kokteylleri ile yan›t vermesi ile ortal›k bir anda savafl alan›na döndü. Ok yaydan
ç›km›fl, fitil atefllenmiflti. Kürt ulusunun de¤erlerini çi¤neyen ve kitleyi sürekli tahrik eden devlet karfl›s›nda bir kentin direniflini bulacakt›. Çat›flmalar önce Sento Caddesine ard›ndan Kuruçeflme, Dörtyol ve Emek Caddesine buradan Ofis’e yay›ld›. Her sokak bafl›nda çat›flmalar›n yafland›¤›, alevlerin yükseldi¤i Amed’de Kürt ulusu binlerce y›ll›k ›st›raplar›n›n hesab›n› soruyordu. Polis, kitlenin üzerine atefl açmakta gecikmedi. Aç›lan atefl sonucu 17 yafl›ndaki Mehmet Akbulut a¤›r yaraland›. Devlet, halk›n 盤l›¤›n› bo¤mak için elinden gelen her fleyi yapt›. 14 y›l aradan sonra ilk defa kentin merkezine askeri birlikler girdi. Çevre illerden çok say›da polis, Özel Harekât Timi takviye edildi.
s›nda gö¤süne isabet eden polis kurflunuyla a¤›r yaraland›. Aktafl, daha sonra kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi.
Kad›n da olsa, çocuk da olsa… Amed halk›n›n direnifline di¤er bölgeler sessiz kalamazd›. Batman’da 14 HPG’liden Abdullah Rükün’ün (Berxwedan Garzan) cenazesine kat›lan
Ac›l› ve öfkeli… 29 Mart sabah› öfkeli uyand› Amed. Bir önceki gün yaflanan çat›flmalarda 29 kifli yaralanm›fl 100’ü aflk›n insan da gözalt›na al›nm›flt›. Kentte darbe görüntüleri vard›. Sabah saatlerinde Emek Caddesinde yeniden bafllayan çat›flmalarda Ba¤lar Sa¤l›k Oca¤› önünde 23 yafl›ndaki Tar›k Atakaya polis kurflunu ile can verdi. Ba¤lar, Huzurevleri, Kofluyolu, ‹plik Mahallesi, Melikahmet ve Ofis’te süren çat›flmalarla flehrin dört bir yan›ndan alevler yükseldi. ‹ki kiflinin öldürüldü¤ü çat›flmalar›n ikinci gününde Diyarbak›r Belediye Baflkan› Osman Baydemir “Dün bu kentin ac›s› 14 idi. Bugün bu kentin ac›s› 16 olmufltur” sözleri ile devletin vahfletini protesto etti. Ancak devlet öldürmeye devam etti. Sakarya Caddesi üzerinde bulunan evinden çat›flmalar› izleyen 9 yafl›ndaki Abdullah Duran polis kurflunu ile hayat›n› kaybetti. Dicle Üniversitesine kald›r›lan 20 yafl›ndaki Mehmet Ifl›kç› da fliddetin kurban› oldu. 30 Mart günü çat›flmalarda hayat›n› kaybedenlerin cenazesi sar›-k›rm›z›-yeflil renkli bayraklara sar›larak on binlerce insan›n kat›l›m› ile topra¤a verildi. Mezarl›¤a do¤ru 盤 gibi büyüyen kitle cenaze dönüflü yine 10 Nisan Polis Karakolu önünde polisin kurflunlar›na hedef oldu. 7 yafl›ndaki Enes Ata gazetecilerin gözü önünde kurflunlanarak öldürüldü. Devrimci Demokrasi gazetesi çal›flan› ‹lyas Aktafl bu sald›r› s›ra-
20 Mart-2 Nisan 2009 vahfletini lanetledi. Batman’da 3 yafl›ndaki Fatih Tekin, K›z›ltepe’de ise 31 Mart’tan 3 Nisan gününe kadar süren çat›flmalarda 27 yafl›ndaki Ahmet Araç ve 22 yafl›ndaki Mehmet S›d›k Önder polis kurflunu ile can verdi. Serhildan›n üçüncü gününde çat›flmalar gece saatlerine kadar sürdü. Üç günün bilânçosu dehflet vericiydi. Özel Harekât Timleri onlarca eve bask›n düzenleyerek camlar› kap›lar› k›rarak yüzlerce insan› döverek gözalt›na ald›. Amed, adeta bir hapishaneye döndü. ‹nsanlar sokak ortas›nda kurflunlan›rken Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an, flafl›rmad›¤›m›z bir aç›klama yapt›: “Terörün maflas› kad›n da olsa çocuk da olsa gereken yap›lacakt›r.” Serhildan sona ermifl ancak devletin sald›r›s› bitmemiflti. Polis halk›n flehitleri için kurdu¤u yas evlerine sald›rd›. Diyarbak›r Barosu’nun aç›klamalar›na göre 4 gün içinde 199’u 18 yafl›ndan küçük olmak üzere 543 kifli gözalt›na al›nd›. 91’i çocuk toplam 369 kifli tutukland›. ‹HD Diyarbak›r fiubesi serhildan s›ras›nda 300’ü aflk›n insan›n polisin sald›r›lar› sonucu yaraland›¤›n› aç›klad›.
Amed, dostunu da düflman›n› da iyi tan›yor!
binlerce insan sald›r›lar› protesto ederek yürüdü. Kenan Demir’in (Mervan) Siirt’in Gökçeba¤ beldesinde, binlerce kiflinin kat›l›m›yla topra¤a verilen cenaze töreni esnas›nda 16 yafl›ndaki Muhlis Ete, askerler taraf›ndan silahla vuruldu. Sald›r›y› protesto eden Siirt esnaf›, bir sonraki gün kepenklerini açmad›. Batman’da, 29 Mart sabah›ndan itibaren soka¤a ç›kan kitlenin say›s› 10 bini aflarken, kenttin birçok noktas›na askeri birlikler sevk edildi. Batman, Mardin’in K›z›ltepe ve Nusaybin ilçeleri, fi›rnak merkez ve ‹dil ile Silopi ilçeleri, Dersim, Van, Siirt, Urfa merkez ve Ceylanp›nar ile Viranflehir ilçeleri olmak üzere, birçok ilde soka¤a dökülen binlerce insan devletin
Yerel seçimlerde Diyarbak›r’› istiyorum demeçleri veren Baflbakan› Amed halk› serhildandan çok iyi tan›yor. Trilyonlarca liray› bölgeye ak›tarak, kömür, odun, makarna da¤›tarak iflbirlikçileri, korucular›, asker ve polisi ile kenti almak isteyen Erdo¤an’›n buna gücü yetmez. Amed halk› dostunu da düflmanlar›n› da büyük bedeller karfl›l›¤›nda ö¤rendi. Çocuklara kurflun s›kan, genç-yafll› önüne ç›kan her canl›y› yok etmeye çal›flan devleti ve onun türlü oyunlar›n› Amed halk› yaflam tecrübelerinden çok iyi tan›yor. Diyarbak›r’da Marmaray projesinden, Ka¤›thane’de ›slah ettikleri derelerden, Bo¤az Körpüsü’nden bahseden, Hakkâri’de bu topraklar›n on binlerce y›ll›k kadim halk›na karfl› “terk et” sözlerini kullanan Erdo¤an, t›pk› serhildan öncesi oldu¤u gibi ateflle oynuyor. Ancak Amed bu hakaretlere gereken yan›t› vermekte gecikmeyecektir. 29 Mart yerel seçimlerinde bölgede devlet ile Kürt ulusunun iradesi aras›nda yaflanacak ve Amed düflmanlar› ile sand›kta da hesaplaflacakt›r!
Tarihten k›sa k›sa... ☛ 30 Mart 1972 K›z›ldere Direnifli; THKP-C önderi Mahir Çayan yoldafllar›yla birlikte THKO önderleri Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan’›n idam›n› engellemek amac›yla 26 Mart’ta Ünye Radar Üssü’nde görevli üç ‹ngiliz teknisyeni kaç›rd›. Egemenler bu cüretli eylem karfl›s›nda pani¤e kap›larak büyük bir sürek av› bafllatt›. Tokat’›n Niksar ilçesi K›z›ldere köyünde “On”lar› çembere alan düflman büyük bir direniflle karfl›laflt›. Devrimciler “Biz buraya dönmeye de¤il ölmeye geldik” sloganlar›n› hayk›rarak son nefesine kadar çat›flarak ülkemiz devrimci hareketine büyük bir miras b›rakt›lar. ☛ 20 Mart 1933 tarihinde ilk Nazi kamp› Münih’te aç›ld›. ☛ 21 Mart 1937’te yaklafl›k iki y›l sürecek olan ve binlerce insan›n katledilece¤i Dersim ‹syan› bafllad›. ☛ 23 Mart1989 fi›rnak’›n Yeflilyurt köylülerine d›flk› yediren yüzbafl› hâkime ifade verdi. ☛ 25 Mart 1988’de 29 devrimci tutsak Metris Askeri Hapishanesi’nden firar etti. 12 Eylül Faflist Askeri Cuntas› ile birlikte bir iflkence merkezine dönen Metris Hapishanesi’nde yaflanan bu firar gündeme bomba gibi düfltü. 12 Eylül’le birlikte devrimcilerin bitti¤i, mücadelenin sona erdi¤i ve her fleyin kontrol alt›na al›nd›¤› propagandas›n› yapanlara karfl› büyük bir yan›t› Metris Hapishanesi’nden firar eden devrimci ve komünist tutsaklar verdi. TKP/ML’nin önderli¤inde gerçekleflen Dev-Yol, TDKP ve Partizan Yolu’nun da kat›ld›¤› firarda tutsaklar kazd›klar› 38 metrelik tünelle özgürlü¤e ulaflt›. Kitlelerde büyük yank› uyand›ran eylem devrimci yarat›c›l›¤›n, ›srar ve cüretin önemli bir örne¤i olarak bilinçlerde yer etti. ☛ 29 Mart 1826’da Alman iflçi s›n›f›n›n yi¤it önderlerinden Karl Liebknecht do¤du.
Kültür-Sanat
Bir masalla anlat›labilecekler...
Diyarbak›r’da üniversiteli gençler taraf›ndan oluflturulan “mIfltI” adl› bir grup “Kad›n Masallar›” adl› oyunlar›yla kad›n sorununa dikkat çekiyorlar. Grubun yönetmeni Bilal Korkut ile bir söylefli gerçeklefltirdik. - Bize biraz kurulufl sürecinizden bahseder misiniz? - Grup 3 Ekim 2006 tarihinde Dicle Üni-
“Desa’ya sendika girecek, baflka yolu yok!” DESA iflçilerinin aylard›r sürdürdükleri kararl› direniflleri, ulusal ve uluslararas› alanda da hayli yank› uyand›rmay› sürdürüyor ve iflçilerle dayan›flma giderek büyüyor. 14 Mart Cumartesi günü yap›lan “DESA ‹flçileriyle Dayan›flma Etkinli-
versitesi Türkçe Ö¤retmenli¤i 2. s›n›fta okuyan ö¤rencilerin oluflturdu¤u bir grup. ‹lk oyunumuz bilindik televizyonlarda, CD’lerde izledi¤imiz ve Y›lmaz Erdo¤an ile özdeflleflen bir oyun olan “Bana Bir fieyler Oluyor” idi. Bu oyunun haz›rl›klar›na 2006 y›l›nda bafllad›k ve oyunu 22 Nisan 2007’de sergiledik. Diyarbak›r Büyükflehir Belediyesi salonunda, Bismil’de, Kurtalan’da, biraz da yerellere uyarlayarak sahneledik. Komfluyuz adl› oyuna bafllad›k ve oyunun bir bölümünü kilisedeki papazdan, bir bölümünü camideki imamdan, bir bölümünü zerdüflten ald›k, kendimiz yazd›k. 2008 y›l›nda da sergiledik. “Hasankeyf sular alt›nda kalmas›n” kampanyas› zaman›nda bir ma¤arada oynad›k. Bu oyun grubun profesyonel destek almadan kendi dinamikleriyle oluflturdu¤u bir oyun oldu. Bize “bu ifli yapabiliriz”i gösterdi. - “Kad›n Masallar›” adl› oyun nas›l geliflti? Vermek istedi¤iniz mesaj nedir?
- Böyle bir baflar› yakalay›p nas›l gelifltiririzi tart›fl›rken bir kad›n oyunu yapmam›z gerekti¤ini düflündük. Çünkü bizim annemize, kardeflimize, teyzemize, halam›za, eflimize, sevgilimize karfl› bir borcumuz var. O dönem “Namusumuz Özgürlü¤ümüzdür” fliar›yla bir kad›n bilinçlendirme kampanyas› vard› ve biz de üniversite gençli¤i olarak destek sunmal›yd›k. Çünkü kad›n› özgürlefltirmeden kendimiz de özgürleflemeyiz. Bizim oyunumuzda kad›n masal kahramanlar› (Külkedisi, Pamuk Prenses, K›rm›z› Bafll›kl› K›z, Rapunzel ) kendi hikayelerinin 16. yy. muhafazakar-erkek bak›fl aç›s›yla yaz›ld›¤›n› ve bunun kad›n›n ruhunun özüne ayk›r› oldu¤unu söyleyip masalc›dan yazd›¤› bu masallar› de¤ifltirmesini istiyorlar. Bize anlat›lan masallarda kad›n hep ev ifli yapmak zorunda olan, bunun d›fl›na ç›kamayacak bir varl›km›fl gibi anlat›l›r. Pamuk Prenses de bir prenses olmas›na ra¤men yedi cücelerin yan›nda kalmak için temizlik yapar, yemek ya-
¤i” de bu dayan›flmay› biraz daha ileri tafl›d›. Etkinlik saat 13.30’da, dünya iflçi s›n›f›n›n tarih boyunca süren mücadelelerini ve DESA iflçilerinin direniflini anlatan bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›. Sinevizyon gösteriminin ard›ndan, Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Musa Servi, hem DESA iflçilerinin sürecini hem de genel olarak sermayenin iflçi-emekçi y›¤›nlar üzerindeki kapsaml› sald›r›lar›n› de¤erlendiren bir konuflma yaparak, sermayenin sald›r›la-
r›na karfl›, birlik ve dayan›flma ça¤r›s› yapt›. Servi’nin ard›ndan söyledi¤i Karadeniz ezgileriyle tan›nan sanatç› Erdal Bayrako¤lu sahne ald› ve parçalar›n› kitlenin halaylar› eflli¤inde seslendirdi. Aralarda, gönderilen mesajlar›n ve de dayan›flma için orada bulunan kurum ve sendika temsilcilerinin adlar›n›n okundu¤u etkinli¤e, ‹flçi-Köylü ve Partizan ad›na da, DESA iflçilerinin direniflini selamlayan bir mesaj iletildi. Mehmet Ekici, müzik çal›flmalar›n›
par, çamafl›r-bulafl›k y›kar. Biz de bu düflünceyle dalga geçiyoruz. Sonra bir de oyunda kahramanlar sahneye gelirken masalc› Rapunzel’i tan›m›yor ve di¤er masallardaki karakterlerle kar›flt›r›yor. Saymaya bafll›yor; Kibritçi K›z, Uyuyan Güzel ve arada Güldünya’y› da söylüyor. Sonra fark ediyor ve Güldünya’y› ben yazmad›m ki diyor. Yani biz asl›nda Güldünya’n›n da hayat›n›n birileri taraf›ndan yaz›ld›¤›n› anl›yoruz. Aile meclisi topland› ve Güldünya’n›n hayat›n› yazd›. - Gelen yorumlar nas›l ve önümüzdeki dönemde planlar›n›z neler? - Biz bir gruptan çok bir proje fleklinde ilerliyoruz. De¤iflebilen, dönüflebilen bir proje. Ö¤renci evlerine gidip öneri al›rken onlar› da sürecin içerisine dahil etmek istedik. Tabi ki farkl› görüfller geliyor. Gelen yorumlar da iyi yönde. Yine gelen önerilerden Kürtçe tiyatro daha do¤rusu Kürt tiyatrosu önerisi üzerinde düflünüyoruz. Kürtçe oyunMKM bünyesinde sürdüren Koma Afat, Yeninur Ada, Hasan Sa¤lam ve Emre Salt›k’›n da sahne ald›¤› etkinlikte, Tez Koop-‹fl Sendikas› üyesi IBM iflçilerinden Elvan Demircio¤lu da söz alarak, birlik ve dayan›flma ça¤r›s› yapt›. Etkinlikte, direniflteki DESA iflçileri Emine Arslan ve Recep Gür de söz alarak, gösterilen dayan›flmaya teflekkür ettiler ve direniflteki kararl›l›klar›n› yinelediler. (Kartal)
la devam edece¤iz. Ve amac›m›z ö¤retmenlikten kazand›¤›m›z, hani o 3 kurufl derler ya iflte o parayla sahne almak ve Kürtçe devam etmek, gidilmedik yerlere gitmek. (Amed’den ‹K okurlar›)
Bu bayrak bu direkte oldukça Bu bayrak, bu direkte oldukça, Bu zulüm, bu sömürü var oldukça, Susmayacak silahlar›m›z, Dinmeyecek öfkemiz, kinimiz, Sol gö¤sün alt›ndaki yürek Vurulsa, parçalansa da. Yeniden filizlenecek her do¤an günde Ve flimdi, beklemekteyiz Sab›rla Do¤acak günü. Bekledikçe bileylemekteyiz. Kinimizi Öfkemizi. Günü gelince Ne zulmün barbarl›¤›, Ne korku imparatorlu¤u, Ne köleli¤in prangas› Kalmayacak yeryüzünde. Kalmayacak tek bir parças› dahi. Sökülüp at›lacak Y›k›lacak bir bir… (Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden bir ‹K okuru)
“Anne beynimde UR var!” Tar›k Akan’› hepimiz biliriz. Y›llard›r onlarca filmde boy gösteren, “halk›n sevgilisi” bir “sanatç›”d›r. Sinemac› kiflili¤inin yan›nda bir de kitap yazarak an›lar›n› bizlerle paylaflm›flt›r. Akan kitab›nda 12 Eylül AFC’si döneminde yapt›¤› bir konuflmadan kaynakl› gözalt›na al›n›p sorguland›¤›n›, h›rpaland›¤›n› ve neticede de hücrelerin bitli olmas›ndan kaynakl› bitlendi¤ini bizlere dramatik bir flekilde anlatmaktad›r. ... Bu yaz›m›z›n konusu elbette ki, Tar›k Akan’›n kitab›n› de¤erlendirmek de¤ildir. Geçti¤imiz günlerde burjuva-feodal bas›na yans›yan bir haber üzerine bu yaz›y› yazma ihtiyac› duyduk. Faflist ‹flçi Partisi’nin internet sitesinde “Ayd›nlar’dan ça¤r›: Yurtsever Ayd›nlar Serbest B›rak›ls›n!” bafll›kl› bir yaz›da Ergenekon davas› kapsam›nda Silivri Hapishanesi’nde tutuklu bulunan “ayd›n”lar›n serbest b›rak›lmas› için bir imza kampanyas›n›n aç›ld›¤› duyurulmaktayd›. Bu ça¤r›y› yapanlar›n bafl›nda Tar›k Akan, Esin Avflar ve Sunay Ak›n gibi tan›nm›fl simalar da gelmektedir.
Y›llarca muhalif, devrimci ve ilerici güçlere yönelik katliamlar, iflkenceler gerçeklefltiren Ergenekon tutuklular›n› savunmak ve serbest b›rak›lmalar›n› istemek de, kendisine “ayd›n” diyen, ancak ayd›nl›kla, ilericilikle uzaktan, yak›ndan iliflkisi olamayan kiflilere düflmüfltür. Acaba bu kifliler bu bildirinin alt›na imzalar›n› atarken, BOTAfi kuyular›ndan ç›kan insan kemiklerinin, saç tellerinin hiç mi ac›s›n› yaflamamaktad›rlar? Ya da ad›na “faili meçhul” denilen cinayetlerle katledilen 17 bin insan›n ailelerinin feryad›n›, ac›s›n› hiç mi hissetmemektedirler? Görünen o ki, hissetmemektedirler. Hissetmeyi b›rakal›m alt›na imza att›klar› metinde bile ›rkç› söylemlerde bulunmaktan kaç›nmamaktalar. “Türk yurtseverlerinin, en duyarl› kesiminin uydurma belge ve as›ls›z iddialarla tutukland›¤› bu süreçte hukuk ayaklar alt›na al›nm›flt›r. Tutuklamalar, zorbaca bask›nlarla bafllat›lm›fl, tutukluluk sürecinde ölüme götüren a¤›r sa¤l›k sorunlar›na duyars›z kal›nm›fl ve daha da önemlisi, yarg› safhas›nda mahkeme, bir cezaevinin içine kurularak, özgürce savunma hakk› zedelenmifltir. Bizler, insanl›k tarihinde
›z m a m a l n a n e d i j o l ‹deo gereken nedir? Gerilla yaflam›nda iliflkilerin devrimcileflmesi her alanda oldu¤u gibi devrim ve parti bilincinin güçlenmesiyle baflar›l›r. Bu konuda dönem dönem baz› yanl›fl anlay›fllar›n hakim olabildi¤ini görebiliyoruz. Örne¤in gerilla alan›nda olmak sertleflme ve sekterleflme olarak anlafl›ld›¤›ndan yoldafllar aras› iliflki istenilen düzeyde olmayabiliyor ya da di¤er alanlar›n gerillaya bak›fl›na yans›yor bu alg›lay›fl. Oysa ki bu alanda olmak halka ve yoldafllara karfl› sertleflme ve sekterleflme hakk›n› do¤urmaz. ‹kna, inand›rma, e¤itme ve do¤ru tarzda devrimcilefltirme ve devrimcileflme biricik yöntemimizdir. Bu konuda yaflanan gerilik ve zay›fl›k sadece kitlelerin devrimci tarzda örgütlenmesini engellemez ayn› zamanda gerilla bileflenindeki tüm yoldafllar›n devrimci dinamiklerinin a盤a ç›kart›l›p geliflmelerinin önünü açan yaklafl›m› da ortadan kald›r›r. Bu yanl›fl tutumun ne savafl düzeyini yükseltmesi ne de politikleflmenin önünü açmas› beklenir. Gerilla alan›ndaki yoldafllar aras› iliflkileri ve e¤itim sorununu basit-s›radan bir sorun olarak görmemek ve bu sorunu bu tarzda basitlefltirip ele almamak gerekir. Sorun tamamen devrimci savafl düzeyinin art›r›lmas› ve politikleflme dü-
K i t a p l › k Koastantin Fedin’in “Ola¤and›fl› Bir Yaz” roman›; Koastantin (Aleksandroviç) Fedin (1892–1977) uzun süre Yazarlar Birli¤i baflkanl›¤› yapm›fl ünlü Sovyet yazarlar›ndan biridir. Maksim Gorki ile dostluk kurdu¤u ’20’li y›llarda edebi çal›flmalar›na bafllam›fl, 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› ve devrim y›llar›n› anlatt›¤› “Kentler ve Y›llar” (1924) roman›yla ad›n› duyurmufltur. “Ola¤and›fl› Bir Yaz” (1948), “Atefl” (1961) roman üçlüsünün ikinci kitab›d›r. Bu roman üçlüsünde Fedin, devrim arifesinden ’50’li y›llara uzanan süreci ifllemektedir. Ola¤and›fl› Bir Yaz, K›z›l Ordu’nun, Denikin’in (ve onu destekle-
‹flçi-köylü 15
Okur
20 Mart-2 Nisan 2009
zeyinin yükseltilmesidir. Gerillan›n günlük yaflam›ndaki iliflkilere, pratiklere fazlas›yla bir ideolojik anlam yüklenerek soruna ideolojik sa¤laml›k-zay›fl›k sorunu olarak bak›lmas› ve bu bak›fl aç›s›yla sorunlar›n çözümüne yaklafl›lmas› devrimci Marksizm’de ideolojinin içeri¤inden hiçbir fley anlamamay› gösterir. ‹deolojik sa¤laml›ktan ne anlafl›lmas› gerekti¤i do¤ru ve devrimci bir tarzda kavranmazsa bu sorun kaba ve yüzeysel bir flekilde kavran›p günlük yaflamdaki basit sorunlar›n ele al›n›fl›na dek indirgenirse orada devrimci geliflim yarat›lamaz. Bu yanl›fl kavray›fl yoldafllar›n politik ve savafl düzeylerinin geliflimini ciddi flekilde sekteye u¤rat›r. Bu yanl›fl yaklafl›m›n sonuçlar› daha a¤›r bir örgütsel tahribata yol açar. Yoldafllar›n moralsiz, iddias›z, hedefsiz durufluna yol açaca¤› gibi süreç içinde devrim iddialar›nda ciddi k›r›lma ve savrulmaya da
yen emperyalistlerin) Beyaz Ordu’suyla savaflt›¤› ve onu yendi¤i sürece 1919 y›l›na yo¤unlafl›r. Ancak bu kitaba bir savafl roman› demek mümkün de¤ildir. Toplumsal kökeni, kültürel de¤eri birbirinden farkl› karakterler üzerinden devrimin ve iç savafl sürecinin çeflitli toplumsal tabakalar› nas›l etkiledi¤ine yo¤unlaflmakt›r. Rus romanlar›n›n “kendine has” betimleme tarz›yla halk taraf›ndan anlafl›lmak için seçilen sade bir dilin birlikte kullan›ld›¤› roman yo¤unlaflt›¤› süreci oldukça iyi resmetmektedir. Stalin ödülünü de kazanan roman›n SSCB halk›n›n baflard›¤› büyük de¤iflimi ve yarat›lan de¤eri anlamam›z› kolaylaflt›raca¤›n› söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Çarl›k ordusunda te¤men iken yaflad›¤› de¤iflim ile K›z›l Ordu’nun bir neferi olan Dibiç’in bir tiyatrocu olan Fastuhov ve ailesinin sa¤lam bir komünist olan Ragoriç’in ve daha pek çok karakterin ve onlarla cisimleflen sürecin ilgi ile okunaca¤›n› düflünüyoruz. Evrensel Bas›m Yay›n’dan ç›kan ve Mice Damar’›n çevirdi¤i bu roman› tavsiye ederiz. (Bir ‹K okuru)
efline rastlanmayan bir hukuk skandal›na ve zalimce bir insan haklar› k›y›m›na tan›k olmaktan utanç duyuyoruz. ” (‹mzalanan belgeden) Bizler de sizlerin bu riyakârl›¤›n›zdan utanç duyuyoruz. On y›llard›r bu ülkede devrimcilere, ilericilere yönelik yap›lan uygulamalardan haberdar de¤illerdi san›r›z “ayd›n”lar›m›z. Fark›nda olsalard›, devrimcilere yönelik ev bask›nlar›nda, gözalt›larda neler yafland›¤›n› bilir, bu uygulaman›n bu faflist güruha yönelik olmad›¤›n› anlarlard›. Biz hat›rlatal›m. Ev bask›n›, aramas› ad› alt›nda bugüne kadar onlarca ev polis, asker, özel harekatç›s› taraf›ndan a¤›r silahlarla taranm›fl, onlarca insan yaflam›n› yitirmifltir. Girilen evlerde çoluk çocuk, genç-yafll› demeden tüm ev halk› dayaktan geçirilmifl, evler alt üst edilmifltir. Gözalt›na al›nanlar günlerce kimseyle görüfltürülmemifl, kimisinin gözalt›na al›nd›¤› bile kabul edilmemifl, kimi “intihar etti” denilerek cenazeleri verilmifltir. Bugün F tipi hapishanelerde bulunan tutsaklar›n “adil yarg›lama” vb.lerini geçelim avukatlar›yla görüflmelerine bile ço¤u zaman izin verilmemekte, savunma haklar› tamamen ellerinden al›nmaktad›r. Daha hat›rla-
neden olur. Önce ideolojiden ne anlafl›lmas› gerekti¤ine bakmak gerekir. En yal›n ve özlü anlam›yla ideoloji; toplumun ekonomik alt yap›s›nda belirlenen politik, felsefi, sanatsal, dinsel düflüncelerin tümüdür. ‹deoloji nesnel ve bilimsel temelden kopart›l›p, “yemek yapmak, bulafl›k y›kamak, masa silmek, yürümek, unutmak” gibi günlük yaflamdaki basit ve s›radan davran›fl ve harekete kaba ve yüzeysel bir flekilde indirgenemez. Böylesi bir tarzda ideolojiyi indirgeme yaklafl›m› her fleyden önce ideolojiden ne anlafl›lmas› ve ideolojinin nas›l ele al›nmas› gerekti¤inin kavranmad›¤›n› gösterir.
Peki ideolojik sa¤laml›k nedir? S›n›f ve devrim bilincine sahip olmak demektir. Halk›n ve devrimin örgütlenmesi demektir. Gerillan›n düflünsel ve politik dünyas›nda halk›n, partinin sorunlar›, düflman›n durumu ve hareketi vb. sorunlar yoksa halk› örgütleme, düflmana darbe vurma ilgi ve duyarl›l›¤› vb. yoksa orada ideolojik sa¤laml›ktan bahsedilemez.
tal›m m›? Bu kadar yeter san›r›z. “Ayd›n”lar›n rahats›zl›k duydu¤u Ergenekon operasyonlar›nda ise (kendi ifadelerine göre) polisler oldukça kibar, sayg›l›ym›fl. Evde hiçbir fleyi da¤›tmam›fl, toplam›fllar. Karakolda çay, kahve ikram etmifller. Bu durumdan rahats›z olup insan haklar›n› hat›rlatanlar, acaba di¤er insanlara karfl› bunlar uygulan›rken neredeydiler? Bu bildirinin alt›na imza atan daha tan›d›k isimler de bulunmakta. Ataol Behramo¤lu, Haflmet Zeybek, Ayd›n Öztürk vb. y›llarca devrimciler, demokratlar üzerinden prim yapan, kendini var eden kifliler de bulunmaktad›r. Geçmiflleri, savunduklar›, bugünkü tav›rlar› dikkate al›nd›¤›nda, Tar›k Akan ve di¤erlerinin halka de¤il, halk› sömüren ve ezenlere hizmet ettikleri bilinmelidir. Dün 12 Eylül AFC’si döneminde gözalt›na al›n›p sorguland›¤›nda darbecilere duydu¤u öfkeyi kitab›nda anlatan Tar›k Akan, bugün onlar› savunur bir pozisyonda bulunmaktad›r. Tar›k Akan’a önerimiz kitab›n›n ad›n› “Anne Beynimde UR Var” fleklinde de¤ifltirmesidir. Çünkü kafas›nda problem olmayan birinin/birilerinin bu bildirinin alt›na imza atmas› düflünülemez. (Erzincan’dan bir ‹K okuru)
Günlük yaflam›n örgütlenmesi sürecinde yaflanan basit sorunlar› ele al›fl ve her konuda gösterilen dikkat ve titizlik, sorunun asla ideolojik sorun olarak alg›lanmas›na yol açmaz. Devrimin politik sorunlar› günlük yaflam›n basit s›radan davran›fl ve hareketleri içine hapsedilip bo¤ulamaz. Bu geri kavray›fl›n yön verdi¤i bak›fl aç›s›yla yoldafllar› e¤itme, flekillendirme ve bilinçlendirme politikas› geliflim ve ilerlemenin önüne ket vuran anlay›fllard›r. Gerilla alan›nda hata ve zaaflara yaklafl›m sorunu e¤itim ve iliflkiler sorununun önemli bir bölümünü oluflturmaktad›r. Gerillay› pratik yaflamda pratik görevler içinde ortaya ç›kan hata ve zaaflar üzerinden e¤itme, de¤ifltirip dönüfltürme yerine onlar› hatalar› üzerinden iradesizlefltirip zay›flatma do¤ru bir e¤itim politikas› olamaz. Bu devrimci olmayan yaklafl›ma yol açan esas neden yöneticilikten ne anlafl›lmas› gerekti¤i, nas›l bir sorumluluk ve nas›l bir e¤itim anlay›fl›, nas›l bir ideolojik bak›fl aç›s› gibi temel konularda bilimsel bir bak›fl aç›s›na sahip olmamak yatar. Yaflananlara, geliflmelere bak›ld›¤›nda nerede bir geliflme ve ilerleme varsa orada sa¤lam bir proleter dünya görüflünün, tutarl› ve samimi bir parti anlay›fl›n›n ve halka hizmeti esas alan do¤ru bir kitle çizgisinin yön verdi¤i bir politika, bir anlay›fl ve yaklafl›m var demektir. Bugün bunu ciddi bir flekilde kuflanmak gerekir. Halk, parti ve önderlik olmadan geliflim olmaz.
(Bir gerilla)
“Kap›kulu askeri de¤il, e¤itim emekçisiyiz!” Tunceli Milli E¤itim Müdürü’nün, e¤itim emekçilerine yönelik hakaret ve rencide edici sözleri nedeniyle e¤itim emekçileri Milli E¤itim Müdürlü¤ü önüne bir protesto yürüyüflü düzenledi. DTP Tunceli Milletvekili fierafettin Halis ve çok say›da e¤itimcinin kat›ld›¤› yürüyüflte slogan atan e¤itim emekçileri ve aralar›nda Partizan, DTP, ESP, DHF, HKM, EMEP ve Halk Cephesi’nin de bulundu¤u demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler Milli E¤itim Müdürü’nü istifaya ça¤›rd›. Atatürk Mahallesi’nde biraraya gelen E¤itim-Sen üyeleri, “Kap›kulu askeri de¤il, e¤itim emekçisiyiz” pankart› arkas›nda “Gerici müdür istifa” slogan›n› atarak yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yürüyüfl korteji, Valilik binas› önünden geçerken, “Vali istifa” slogan› at›ld›. Müdürlük önünde e¤itim emekçilerine yönelik barikat kurulmas› kitlenin tepkisine neden oldu. Kitle bu s›rada s›k s›k “Emekçiye de¤il çetelere barikat”, “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n› att›. Kitlenin kararl› duruflu sayesinde polis ba-
rikat›n› geri çekti ve Milli E¤itim Müdürlü¤ü bahçesinde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Metni okuyan E¤itim-Sen Tunceli fiube Yöneticisi Hasan Taflk›n, Türkiye genelinde yaflanan e¤itim sorunlar›na dikkat çektikten sonra Tunceli’de e¤itim alan›nda yaflanan s›k›nt›lar›n her geçen gün artt›¤›na iflaret etti ve Milli E¤itim Müdürü’nün, e¤itim emekçisi arkadafllar›na yönelik hakaret, afla¤›lay›c› ve rencide edici üslup kulland›¤›n› ifade etti. (Dersim ‹K okurlar›)
Kot iflçileriyle dayan›flma gecesi
Kot kumlama iflçileri ile dayan›flmak, onlar›n yürekten ç›kan sesini tüm insanl›¤a duyurmak amac›yla ‹stanbul Befliktafl’ta bulunan MKKM’de bir etkinlik düzenlendi. Yap›lan etkinli¤e ilgi oldukça büyüktü. fiebnem Sönmez’in yapt›¤› aç›l›fl konuflmas›nda kot kumlama iflçilerinin yitip giden yaflamlar›n›n ayn› zamanda bizlerin yaflam› oldu¤una de¤inildi. Kot Kumlama ‹flçileri ‹le Dayan›flma Komitesi’nin gerçeklefltirdi¤i etkinlikte komite ad›na konuflma yapan Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan iflçilerin yaflad›¤› s›k›nt›lara de¤indi. Türkiye için yüz k›zart›c› bir olay için bulufltuklar›n› söyleyen K›l›çaslan, kot tafllad›klar› için yüzlerce iflçinin Silikozis hastal›¤›na yakaland›¤›n› belirtti. K›l›çaslan iflçilerin birço¤unun ölümü bekledi¤ini vurgulad›. Arif Sa¤, Cahit Berkay, Mor ve Ötesi ve Kardefl Türküler dayan›flma gecesine müzikleri ile coflku katarken Anadolu Atefli Dans Grubu da oynad›¤› yöresel oyunlarla dayan›flma gecesin renk katt›. (‹stanbul)
Suyuma dokunma!
16–22 Mart tarihleri aras›nda düzenlenen 5. Dünya Su Forumu toplant›s›na ve Türkiye’deki su ve su yataklar›n›n özellefltirilmesine karfl› çeflitli sendika ve demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelerek oluflturdu¤u “Suyun ticarilefltirilmesine hay›r platformu” 15 Mart Pazar günü Kad›köy’de bir miting gerçeklefltirdi. Mitingde hep bir a¤›zdan suyun ticarilefltirilmesine karfl› hayk›r›fllar yükseldi. S›k s›k “Su hakt›r, hayatt›r sat›lamaz” , “Dereler hakt›r, sat›lamaz” sloganlar›n›n hayk›r›ld›¤› eylemde Türkçe, Kürtçe, ‹ngilizce ve Arapça yaz›l› “Su hakt›r sat›lamaz” ve “Su yaflamd›r yaflamlar›m›z sat›l›k de¤il” yaz›l› “Suyun ticarileflmesine hay›r platformu” pankartlar› en önde aç›ld›. Miting alan›nda Tertip Komitesi ad›na konuflma yapan Hasan fien; Gerçeklefltirilecek olan Dünya Su Forumu’nun emperyalistlerin halklar üzerinde açl›k ve yoksulluk politikas› oldu¤unu, buna izin vermeyeceklerini dile getirdi. fien’in ard›ndan söz alan TMMOB Genel Baflkan› Mehmet So¤anc› da dünya üzerinde iki milyon insan›n su bulamad›¤›n› ve iki buçuk milyon insan›n çeflitli su hastal›klar›na yakaland›¤›n› bunu yaratanlar›n emperyalistler oldu¤unu ifade etti. Eylemde “Denizlerimizi ald›n›z, derelerimizi asla”, “Suyumuzu satanlar abdest almaya su bulamazlar inflallah”, “Dereler özgürdür, özgür akacak” dövizleri tafl›nd›. Yaklafl›k 2000 kiflinin kat›ld›¤› mitinginde, Çevre Gönüllüleri Platformu, Türkiye Çevre Platformu, Ege Çevre ve Kültür Platformu, F›nd›kl› Dereleri Koruma Platformu, Marmara Çevre Platformu pankartlar› ile yerini ald›. (‹stanbul)
BÜROLAR
Umut Yay›mc›l›k ve Bas›m Sn. Ltd. fiti.
‹flçi-köylü
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mh.
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
Tel: 0212 654 94 18
‹mam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹stanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: SM Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler ‹stanbul
Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 ‹zmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 As-Druck Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
Kürt illerinde seçimlere iki parti kat›l›yor! Yaklaflan yerel seçimlerle birlikte düzen partileri ve demokrat, yurtsever, devrimci adaylar da seçim çal›flmalar›n› h›zland›rm›fl durumda. Türkiye ve T. Kürdistan›’ndaki yerel seçim atmosferi benzerlikler gösterdi¤i gibi seçim bölgelerine göre de ciddi farkl›l›klar gösteriyor. Özellikle Dersim’de susuz köylere da¤›t›lan çamafl›r makineleri, bir kara mizah örne¤idir. Yard›m ad› alt›nda verilen seçim rüflvetleri; beyaz eflyalar, g›da yard›mlar›, valiliklere ba¤l› sosyal yard›mlaflma ve dayan›flma vak›flar›n›n vermifl oldu¤u paralar düzen partilerinin yerel seçimlere hangi zeminde girdiklerinin ve halk› nas›l açl›kla terbiye etmeye çal›flt›klar›n›n aç›k bir göstergesidir. Bat› cephesinde durmadan birbirlerinin yapm›fl oldu¤u pislikleri, yolsuzluklar›, yedikleri rüflvetleri, ortaya sererken mesele Kürtler ve T. Kürdistan› olunca iflin rengi bir hayli de¤iflmektedir. Seçimlerde baflar›l› olabilmek için deyim yerindeyse birbirinin gözünü oyanlar; T. Kürdistan›’nda bir bütün oluflturmaktalar. Bu durum yani; hangi düzen partisinin Kürtler karfl›s›nda konumland›r›laca¤›, dönemsel olarak de¤iflmektedir. ‹çinde bulunulan siyasal konjonktüre bakt›¤›m›zda faflist partiler ve sistem T. Kürdistan›’nda
AKP etraf›nda kenetlenmifltir. Devlet tüm kurum ve kurulufllar›yla Kürt halk›n›n mücadelesini bofla ç›karmaya çal›flmaktad›r. Örne¤in Amed’de seçime kat›lan 12 siyasi parti varken sadece AKP, seçime kat›l›yormufl gibi bir hava var. Yani Amed’de seçime iki parti kat›l›yor AKP ve DTP.
D‹YARBEK‹R KALES‹NDEN NOTLAR... Amed’i almak istedi¤ini her f›rsatta dile getiren Tayyip Erdo¤an “atom kar›nca” Kutbettin Arzu’yu Büyükflehir Belediye Baflkan aday› olarak göstermiflti. Son genel seçimlerde % 43 oy alan AKP;
Amed konusunda bir hayli iddial› oldu¤unu söylese de var olan gerçeklik, AKP’nin iddialar›na cevap niteli¤i tafl›yor. Araflt›rma flirketlerinin yapm›fl oldu¤u anketler AKP’nin Amed’de hiçbir flans›n›n olmad›¤›n› ve bölgede de büyük oy kayb› yaflayaca¤›n› çok aç›k bir flekilde göstermifltir. Birçok seçimde oldu¤u gibi bu seçimde de faflist partiler, seçimlere yönelik çeflitli usulsüzlükler yapmaktan çekinmemektedir. Hele hele de yer Amed olunca; yani Kürdistan’›n kalbi ve dili olunca bu durum kaç›n›lmaz oluyor. Edindi¤imiz bilgilere göre ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan, Sur Belediyesi’ne ba¤l› mahallelere 2 binin üzerinde polis seçimler için kaydettirilmifltir. Bu karar yerel yöneticiler taraf›ndan de¤il; bizzat ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan onaylanm›flt›r. AKP’nin bölgedeki oylar›n› art›rmaya yönelik açm›fl oldu¤u TRT 6 ise, bafllang›çta olumlu bir hava yaratt›ysa da Ah-
Belediyecilik anlay›fl› üzerine... Yerel seçimlerde son kulvara girilmiflken, DTP’nin Mersin Büyükflehir, Yeniflehir ve Mezitli Belediye Baflkan Adaylar› ile görüflerek belediyecilik üzerine görüfllerini ald›k. - DTP’nin belediyecilik anlay›fl› nedir? Cihan Y›lmaz (DTP Yeniflehir Belediye Baflkan Aday›): Belediyecilik anlay›fl›m›z, daha önceki 10 y›ll›k prati¤imizle ortadad›r. Bu anlamda; kent meclisleri, gençlik meclisleri ve belediye bünyesinde çal›flan kadrolu elemanlar›n kendi içlerinde oluflturacaklar› meclisler olacak. Tamamen fleffaf, kat›l›mc›, herkesin söz sahibi oldu¤u, ve dilini, kültürünü yaflad›¤› bir belediyecilik istiyoruz. - Kad›nlara ve gençlere yönelik projelerinizden bahsedebilir misiniz? - Uygulam›fl oldu¤umuz % 40’l›k kad›n kotas› var, bu ileriki safhalarda % 50’ye tafl›nmal›d›r. Kad›na yönelik yap›lan istatistiklere göre; ev kad›n› statüsündeki insanlar›m›z›n daha çok fliddete maruz kald›¤› ve ötekilefltirildi¤i gözlenmektedir. Bu anlamda özellikle ev kad›n› statüsündeki kad›n arkadafllar›m›z için Yeniflehir s›n›rlar› içerisinde evlerinin bir odas›n› atölyeye çevirip, atölyede ürettiklerini belediye bünyesinde açaca¤›m›z ma¤azalarda tüketime dönüfltürece¤iz. Bu anlamda kad›n arkadafllar›m›z hem sosyal hem ekonomik alanda daha çok söz sahibi olacaklar. Gençler için de gençlik meclisleri kurma projemiz var. Belediyede herkes kadar gençler de söz sahibi olacak. Gençlik meclisini de kuraca¤›z. Gençleri yönetime davet ediyoruz. Bu anlamda istihdam s›k›nt›s› yaflayan genç arkadafllar›m›z için önce; bir faaliyet alan›, el becerisi yoksa önce meslek edindirme kurslar› açarak meslek sahibi olmalar› yönünde çal›flma yapaca¤›z. - Halk›n kendi kültürünü gelifltirmesine yard›mc› olma amaçl› projeleriniz var m›? - Zaten biz çok yönlü, çok kültürlü belediyecilik diyoruz. Herkesin kendi dilini, düflüncesini, cinsiyetini yaflad›¤› bir kent olacak. Yeniflehir özgülünde düflü-
C
M
Y
K
nürsek Zazaca, Kurmancî, Arapça ve Türkçe bir belediyecilik hizmeti verece¤imizi söyleyebiliriz.
ÇA⁄DAfi VE ÖZGÜR KENTLER - Belediyecilik anlay›fl›n›z› özetler misiniz? Alaaddin Erdo¤an (DTP Büyükflehir Belediye Baflkan Aday›): Anlay›fl›m›z; özerk ve özgür bir belediyecilik yaratmakt›r. Ça¤dafl ve özgür kentleri belediyemizle birlikte yarataca¤›z. Bizim temel yönetme anlay›fl›m›z yerel demokrasiyi güçlendirmektir. Özgür kentler özerk yöneticilik gelifltirmektir. Özgür bir kenti, özgür bir yurttafl› yarata-
bilmektir. - Kad›n ve gençlere yönelik projelerinizden bahsedebilir misiniz? - Kad›n ve gençli¤i hem denetlenme mekanizmas› konumuna getirmek, hem de yönetme mekanizmas›n›n içine katmak amac›m›z. - Gündemde olan Kentsel Dönüflüm Projesi hakk›nda ne düflünüyorsunuz? - Mersin’de Türkiye’nin birçok metropol ilinde oldu¤u gibi çok ciddi ve göçten kaynakl› bir konut sorunu var. Fakat bu sorunu insanlar› 15-20 katl› konutlara tafl›yarak çözemezsiniz. E¤er o mahallede o yaflam dokusunu zedelerseniz, bu bizce her fleyden önce insan
met Türk’ün Meclis’te Kürtçe konuflmas› s›ras›nda TRT 3’ün yay›n› kesmesi Kürtçe’ye tahammülsüzlü¤ün bir göstergesi olarak alg›land› ve AKP’nin maskesi bir kez daha düflmüfl oldu. Seçim çal›flmalar›n› açm›fl oldu¤u onlarca seçim bürosu arac›l›¤›yla yapan DTP; ev ev gezip halk›n nabz›n› tutmakta, devletin ve AKP’nin bölgeye iliflkin yapt›klar›n›n Kürtlerin iradesini k›rmaya yönelik oldu¤u vurgusuyla, daha s›k› bir birliktelik ça¤r›s› yap›yor. Belediye projelerinin de anlat›ld›¤› konuflmalar yap›lmakta, fikir al›flverifllerinde bulunulmaktad›r. Biz de bu yerel seçimlerde yaflanan sald›r›lar karfl›s›nda DTP’ye destek olmak ve çal›flmalara aktif bir flekilde kat›lmak istedi¤imizi DTP’li arkadafllara bildirdik. DTP’liler de böylesi bir süreçte devrimci dayan›flman›n gereklili¤ini ve önemini vurgulayarak bundan memnun olacaklar›n› ifade ettiler. Bunun üzerine biz de bir seçim çal›flmas›nda konumland›k ve çal›flmalara aktif bir flekilde kat›ld›k. Ev ziyaretlerine, afifl çal›flmalar›na, bildiri da¤›t›mlar›na ç›kmaya bafllad›k. Hem halk ile olan sohbetlere müdahil olabildik hem de DTP’li arkadafllarla süreç üzerine fikir al›flveriflinde bulunup, tart›flma imkan› sa¤lad›k. (Amed ‹K okurlar›)
haklar› ihlalidir. Bu sorun sadece daire ve ev sahiplerinin sorunu olmaktan ç›km›fl, oradaki esnaf ve kira sahiplerini de çok ciddi bir flekilde etkiler duruma gelmifltir. Her fleyden önemli olan, orada yaflayan insanlar›n nas›l bir karar verece¤idir.
PROJELER‹M‹Z HER KES‹ME YÖNEL‹K - Siz kad›nlara ve gençlere yönelik projelerinizden bahsedebilir misiniz? - Hamet Hameto¤lu (DTP Mezitli Belediye Baflkan Aday›): Yaln›z kad›nlara ve gençlere yönelik de¤il herkesimden insanlara yönelik projelerimiz vard›r. Yeter ki bugün halk bizi oraya getirsin o projeleri halkla birlikte uygulamaya geçirece¤iz. (Mersin)
Kad›n adaylarla özgür kentlere Uzun süredir hizmette ayr›m›n en çok yafland›¤› yerlerden olan Mersin’in Toroslar ilçesine DTP’nin Mersin’deki kad›n Belediye Baflkan Aday› Filiz Y›lmaz talip oldu. 29 Mart yerel seçimlerinde DTP’den Toroslar Belediye Baflkan Aday› olan Filiz Y›lmaz, kentte kad›nlar›n yönetim kademelerinde daha çok söz sahibi olmalar› için projeler gelifltireceklerini ve daha çok kad›nla daha çok özgürlük ve demokrasi anlay›fl›n› esas alacaklar›n› ifade ederek, ülkenin iç bar›fl›n›n sa¤lanmas›na dönük çal›flma yürüteceklerini söyledi. Yaklafl›k 10 y›ld›r etnik, sosyal, siyasal ve dini yap›s› itibariyle yerel yönetimi alan MHP ve benzeri düzen partilerinin ayr›mc› hizmetine sahne olan Mersin’in Toroslar ilçesi DTP’den kad›n aday›n› seçmeye haz›rlan›yor. ‹lçenin ekonomik kaynaklar› ciddi düzeylerde olmas›na ra¤men bir köy görüntüsünü and›ran flehre kendi hak etti¤i konumu kad›n eliyle kazand›racaklar›n› belirten Y›lmaz, Mersin’in özellikle de Toroslar’›n birçok ilden çok yo¤un bir göç alarak olufltu¤unu söyledi. Toroslar gibi bir flehrin 21. yüz y›l-
da bu kadar geri bir konumda olmas›n›n kabul edilmesine imkan olmad›¤›n›n alt›n› çizen Y›lmaz, göç ile buralara yerleflen insanlar›n yerel iktidarlar taraf›ndan hep s›¤›nt› muamelesine maruz kald›¤›-
na ve buna paralel olarak sa¤l›k, sosyal, kültürel ve ekonomik yard›mlar görmeyerek ayr›ma tabi tutulduklar›na dikkat çekti ve flunlar› söyledi; “Tabi ki belediyecilik anlay›fl›m›z klasik belediyecilik anlay›fl› de¤il. DTP olarak kat›l›mc›, demokratik, fleffaf bir anlay›flla halk›m›za geliyoruz. Yapt›¤›m›z tüm çal›flmalar› halk›m›zla paylafl›p ortak kararlara tüm
iradeyi ortak ederek meclis yönetimini oluflturaca¤›z. Çok güzel fleyler yapaca¤›m›za inan›yorum, bu konuda da kendime güveniyorum. Güvendi¤im için de aday›m, Toroslar’› alaca¤›z diyorum.” Kad›nlar›n, gençlerin, yafll›lar›n, çocuklar›n, engelli yurttafllar›n, kendini ifade edecekleri bir alan›n olmad›¤›n› ve bütün bunlar›n seçimlerde dile getirildi¤ini belirten Y›lmaz, sözlerini flöyle sürdürdü; “Bu konuda ilk iflim bu alanlar› de¤ifltirip dönüfltürmek, kad›na gençli¤e yönelik özelikle kad›n›n kendisini ifade edebilece¤i mesleki kurslar, e¤itim kurslar› açmak olacak. Dan›flma merkezleri, meclisler, hukuk merkezi, mesleki merkezler, sosyal merkezler gibi birçok hizmet merkezi oluflturarak günlük çözüm oluflturaca¤›z. Mahalle meclislerimiz, kent meclislerimiz, bizim karar mekanizmalar›m›z olacak, ortak karar alaca¤›z, ortak uygulayaca¤›z. Halk›n karar gücünü esas alan bir yönetim ve bir modelle geliyoruz.” (Mersin)
❑ Ben de¤il, biz olursak bu durumu de¤ifltirebiliriz. Ankara Mamak Belediyesi’ne ba¤l› fiahintepe Mahallesi muhtar aday› Ali Gökgöz mahallenin sorunlar›n› birlikte çözmek için alternatif bir yerel yönetim anlay›fl› sunuyor. Mahallenin birçok sorununa ve çözüm önerilerine de¤inen Gökgöz tek çözüm yolumuz birleflmekten ve toplumsal bir güç olmam›zdan geçiyor. Ayr›ca bir sistem sorunu olan yozlaflmaya, çeteleflmeye ve daha birçok soruna karfl› çözümün alternatif halk kültürü oldu¤unu ve seçimlerden baflar›yla ç›kmas› halinde bu bak›fl aç›s› etraf›nda sorunlara çözüm arayaca¤›n› dile getiriyor. Bizler de Partizan olarak Ali Gökgöz’ü çal›flmalar›nda destekliyor ve fiahintepe Mahallesi halk›n› 29 Mart’ta kendi mahallelerini kendileri yönetmeleri için Ali Gökgöz’ü desteklemeye ça¤›r›yoruz. (Ankara Partizan okurlar›)
❑ Bahçelievler’de seçim sürecinde yaflanan pratikler
Bahçelievler Hürriyet Mahallesi Cuma Pazar›’nda Ayfle Yeter’in, DTP, ESP, Partizan ve Köz’ün kat›l›m›yla gerçeklefltirdi¤imiz Pazar çal›flmas› halk›n olumlu tepkileriyle karfl›land›. Daha sonraki günlerde Yenibosna Pazar Pazar›’na yaklafl›k 30 kiflilik bir grupla sesli ajitasyon ve propaganda eflli¤inde Yeter’in ziyaret gerçeklefltirildi. Bunun ard›ndan Yeter esnaf ziyaretlerine bafllad›. ‹lk olarak Mahmutbey Caddesi’nde konvoy eflli¤inde yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› esnaf gezisine Partizan olarak bizler flapka ve önlüklüklerimizle kat›l›m sa¤land›k. Mahmutbey Caddesi’nde de sesli anons eflli¤inde çal›flmalar yap›l›rken çal›flma olumlu yönde sonuçland›. Ayfle Yeter ard›ndan Çavuflpafla Caddesi, Pazar Pazar› Caddesi, Çaml›k Caddesi ve fiirinevler Caddesi esnaf ziyaretlerini de gerçeklefltirdi. Bahçelievler’de seçim bürolar›n›n say›s› yediye ulaflt›. Geçti¤imiz hafta içerisinde son üç büronun aç›l›fl› gerçekleflti. ‹lk olarak Hürriyet Mahallesi’nde seçim bürosu aç›l›fl›nda Bahçelievler DTP ‹lçe Baflkan› Latif Tabar bir konuflma yapt›. Ard›ndan Bahçelievler Belediye Baflkan aday› Ayfle Yeter konufltu. Aç›l›fl coflkuyla sürerken polis güvenli¤i ve yolun kapat›lmas›n› bahane ederek müdahale etme tehdidinde bulunarak aç›l›fl›m›z›n gergin geçmesine neden oldu. Ama aç›l›fl müzik dinletisi ile sona erdi. Bahçelievler Kocasinan ve Pazar Pazar› seçim bürolar›m›z da Latif Tabar’›n konuflmas› ve müzik dinletileriyle aç›ld›. ‹ki seçim büromuzun aç›l›fl›nda da halk yan›m›zdayd›. Ayr›ca DTP, ESP, Tektil-Sen, Partizan ve YDG’lilerin kat›l›m›yla bir halk flöleni gerçekleflti.
❑ Bahçelievler’de seçim çal›flmalar›ndan 15 Mart günü Baflakflehir Seçim Bürosu aç›l›fl› yap›ld›. Konvoya kat›lacak bir arac› Partizan flamalar›yla süslenerek bizler de aç›l›fla gittik. Havaalan›nda DTP Efl Baflkan› Ahmet Türk’ün Atatürk Hava Liman’›nda karfl›land› ve ard›ndan Baflakflehir’e hareket edildi. Büro aç›l›fl› 8000’in üzerinde kiflinin kat›l›m›yla miting havas›na dönüfltü. Aç›l›flta ilk olarak kat›l›mc›lar›n tan›t›m› yap›ld›. Aç›l›flta halk ‹brahim Kaypakkaya flamalar›na yo¤un ilgi gösterirken sloganlar coflkuyla at›ld›. Aç›l›flta Ahmet Türk’ün yan›s›ra, DTP Milletvekili Sabahat Tuncel, DTP Batman Milletvekili Bengi Y›ld›z, DTP ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan aday› Ak›n Birdal ve Esenyurt DTP Belediye Baflkan aday› Tuncer Bak›rhan kat›ld›. ESENYURT M‹T‹NG‹ Baflakflehir seçim bürosunun aç›l›fl›ndan sonra konvoylar halinde Esenyurt’taki mitinge kat›l›m sa¤land›. Mitinge kat›l›m 20.000 kiflinin üzerindeydi. Mitingin yap›ld›¤› Ziya Gökalp Mahallesi’nde trafik kilitlendi. Bir konuflma yapan Ahmet Türk, “17 bin faili meçhul yafland›. 15 A¤ustos’larda, 15 fiubat’larda, 4 Nisan’larda Kürt kad›nlar› ve analar kurflunlan›rken, Davos’un fatihi neredeydi?” dedi. (So¤anl› Partizan)