Tuzla iflçisi karar›n› verdi Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nin 27. Genel Kurulu yap›ld›. Tuzla delegeleri ezici ço¤unlukla Devrimci Demokratik Sendikal Birlik güzergah›nda yola devam etti. 22 fiubat 2004 tarihinde saat 10:30’da ‹çmeler Dü¤ün Salonu’nda bafllayan Ola¤an Genel Kurul’a damgas›n› vuran ve büyük oranda hissedilen s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n kitleler üzerindeki etkisi ve coflkusuydu. Bu coflkuyu kabullenemeyenlerin yapt›klar› sald›r›la-
r›n tümü Genel Kurul’un sonucunda iflçiler taraf›ndan yan›tland›. ‹flçi s›n›f› mücadelesi aç›s›ndan önemli bir mevzi olan Tuzla iflçisinin yapt›¤› bu tercih önümüzdeki dönem yürütülecek mücadelede önemli kazan›mlar›n sa¤lanmas›n›n da habercisidir. Bu kazan›m›, bedel ödenerek yarat›lan de¤er ve direnifllerin bir sonucu olarak da de¤erlendirilmesi gerekir. Önümüzdeki dönem daha da yo¤unlaflacak olan sald›r›lara karfl› Tuzla iflçisi Kongre’den ald›¤› güçle mücadelesini
ayn› kararl›l›k ve azimle sürdürecektir. Sadece iflçi s›nf›na yönelik sald›r›lar de¤il toplumun tüm kesimlerine yönelik yap›lan sald›r›larda Tuzla iflçisi üretimden gelen gücünü kullanarak iflçi s›n›f›n›n mücadelesindeki önemli yerini koruyacakt›r. Bu anlay›fl› benimseyerek Kongre’de do¤ru bir seçimle ve do¤ru listeyle iflçi s›n›f›n›n karfl›s›na ç›kanlar bu güveni ve kazan›m› en iyi biçimde de¤erlendirerek kendini gösterecektir. Sayfa 5
YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA
www.iscikoylu.org
Say›: 2004-5
29
*Y›l:2 *27 fiubat-11 Mart 2004 *Fiyat›: 750. 000 TL ISSN:1303-9350
Özellefltirme, Kamu Reformu Aldatmacas›na Karfl›
HALK KAZANACAK
SÜREÇ SALDIRI VE D‹REN‹fiLERLE YO⁄UNLAfiACAK Hareketli günlerin yaflanaca¤› bir sürece girerken emperyalizm icazetli ülkemiz egemen s›n›flar› da halka yönelik sald›r›lar›n› her alanda yo¤unlaflt›rmakta. Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile bafllat›lan meclisteki “yasalaflt›rma” sald›r›lar› furyas›, bir baflka cepheden TÜPRAfi özellefltirmesi ile sürdürülmekte, yerel seçim kampanyalar› start almakta, bu Uzan’lara yönelik gövde gösterileri ve teflhir propagandalar› ile K›br›s’ta zafer/çözüm manfletleri eflli¤inde, envai çeflit medya gürültüsünün bo¤untusu ile birlikte yedirilmeye çal›fl›lmaktad›r.
✔
HALKLAR EMPERYAL‹ZM‹N PLANINI BOZACAK TEK GÜÇTÜR AKP iflte böylesi bir performans ve tabloyla 28 Mart seçimlerine girecektir. 16 ayl›k bilançosu hayli a¤›r oldu¤u gibi bundan sonras›n›n daha da vahim olaca¤›n› tahmin etmek hiç de zor de¤ildir. Kald› ki Ortado¤u’da üstlenilecek rol nedeniyle yaflan›lacak savafl/çat›flma/iflgal vb. di¤er baflka geliflmeler bu durumu çok daha a¤›rlaflt›racakt›r. Bütün bunlar›n engellenebilmesi sadece Türkiye halk› için de¤il bölge halklar› aç›s›ndan da önem tafl›maktad›r. Bu, ayn› zamanda ABD emperyalizminin hesaplar›n›n bozulmas› bak›m›ndan Irak direnifline destek köprüsü oluflturacakt›r.
✔
‹brahim Do¤angül
SOMUT SORUNLARLA B‹RLEfiT‹REREK ANT‹-EMPERYAL‹ST MÜCADELEY‹ YÜKSELT
✔
Bu durumun artarak, çeflitlenerek Haziran’da yap›lacak ‹stanbul’daki Bush’lu NATO zirvesine kadar uzanaca¤› beklenmelidir. Bu süreç ayr›ca bizler aç›s›ndan önemi tarihsel günleri de bar›nd›rmaktad›r. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, 12 ve 16 Mart’›n y›l dönümleri, 20 Mart ve 21 Mart bu
SÖYLEfi‹ Biz 99 seçimlerinde de 3 Kas›m seçimlerinde de sendika olarak flunu yapt›k. Bir sendikan›n politik bir duruflu olmal›, bunu da bir flekilde aktarmal›d›r. “Benim sendikam bu seçimlerde ne yapmam› istiyor” diye düflünmelidir. Böyle bir yaklafl›m›m›z oldu bizim. Bunu yaz›l› halde de parti ad› vermeden sunduk. Siyasal tercihimizi kullan›rken parti
ay içerisinde bizler aç›s›ndan önemli ve yüklenilerek alanlarda sahiplenilmesi gereken tarihlerdir. Mart ay›n›n tafl›d›¤› bu özel günlerin tümünde emperyalist sald›rganl›¤› merkez almak ve bu merkezi kitlelerin somut sorunlar› ile birlikte ifllemek belirleyici önemdedir.
program›na, uygulamalar›na, partiyi kuranlar›n arkas›nda hangi güçlerin oldu¤una dikkat edin. Somut öneriler de sunduk. Örne¤in “IMF politikalar›na partinizin bak›fl› nedir?” diye sorun dedik. Mesela “ABD ile iliflkiler nas›l olmal›d›r”, “özellefltirmeye sizin partiniz nas›l bak›yor”, “Gelir da¤›l›m›ndaki adeletsizli¤i nas›l düzelteceksiniz” diye sorun dedik. Sayfa 14
‹flçi-köylü’den YARININ ‹LER‹ HAMLELER‹N‹ BUGÜNKÜ ADIMLARIMIZLA HAZIRLAYALIM
Sayfa 30
2
27 Şubat-11 Mart 2004
29
8. Y›l›nda fian Olsun Nepal Halk Savafl›na! 13 fiubat 1996 günü, baflta Nepal iflçi s›n›f› ve ezilen halk› olmak üzere, enternasyonal proletarya ve dünya halklar› için tarihi bir gündür. Çünkü 13 fiubat’ta iflçi s›n›f› bilimi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in rehberli¤inde Nepal’de devrim mücadelesine önderlik eden Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in tarihsel önemi büyük Halk Savafl›n› bafllatt›¤› gündür. Bu tarihi ç›k›fl en baflta mazlum Nepal halk›n› kurtulufl yolundan ederek gerici düzene hapseden parlamenterist, reformist, revizyonist ve her türden oportünist teori ve pratiklere, düzen içi aray›fllara büyük darbeler vurdu. Halk Savafl›n›n bu tarihi ç›k›fl›ndan sonra mazlum Nepal halk›, öncüsü NKP(Maoist) önderli¤inde yi¤itçe bir mücadele vererek büyük ilerleme katetti. Ve çok do¤al olarak bu örnek mücadelesiyle dünya iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n›n deste¤ini, büyük sempatisini kazand›. NKP(Maoist) bu çetin savaflta onlarca kadro ve üyesini, yüzlerce militan ve taraftar›n› flehit verdi ama, ülkenin büyük bölümünde k›z›l siyasi üsler kurarak stratejik hedefine emin ad›mlarla yürümektedir. Türkiye ve Türkiye Kürdistan’›n-
da halk savafl› mücadelesine önderlik eden TKP/ML, Nepal halk savafl›n›n bu tarihi at›l›m›n 8. y›l›n› “mücadeleniz mücadelemizdir” enternasyonalist bilinciyle selamlamakta; emperyalizme, feodalizme, komprador kapitalizme ve her türden gericili¤e karfl› yürütülen devrim mücadelesinde NKP(Maoist) ile omuz omuza oldu¤unu ve proletarya enternasyonalizmi temelinde her çeflit dayan›flma içerisinde oldu¤unu bir kez daha yenilemektedir. Nepal halk savafl› geliflimine koflut olarak baflta ABD olmak üzere, tüm emperyalist güçlerin, onlar›n ifl-birlikçisi ve uflaklar›n›n nefretini kazan›rken, dünya iflçi s›n›f›, ezilen halklar› ve ezilen uluslar›n ise hakl› deste¤ini alm›flt›r. Nepal halk savafl› bilimum dünya gericili¤ine karfl› özellikle yar›sömürge yar›-feodal ülkelerde kurtuluflun yolunu göstermifltir. MLM bilimi rehberli¤inde mücadele edildi¤inde, onun ideolojik silahlar›yla donand›¤›nda, komünist parti önderli¤inde halklar›n gücünün nelere kadir oldu¤unu bir kez daha dosta-düflmana göstermifltir. Nepal halk› kendisini özgürlü¤e
tafl›yan bu çetin savaflta büyük bedeller ödedi, yüzlerce evlad›n› kaybetti, emperyalizmin sad›k uflaklar›ndan olmad›k zulüm ve iflkence gördü ama s›n›f kavgas›ndan asla y›lmad›. Çok yönlü gerici propagandalara ra¤men öncüsü NKP(Maoist)’ten kopmad›. Dahas› O’nun önderli¤inde daha önce sadece Everest tepesiyle tan›nan bu küçük ülkeyi dünyaya, emperyalizme ve uflaklar›na karfl› verdikleri büyük mücadeleyle meydan okumalar›yla, dünyan›n doru¤u olan Everest zirvesine, nihai olarak tüm insanl›¤›n kurtuluflunu simgeleyen k›z›l bayra¤› dikmeleriyle tan›nd›. Ve dünyan›n doru¤u olan bu ülkenin büyük bölümünde bugün, NKP(Maoist) önderli¤indeki Birleflik Devrimci Halk Konseyinin demokratik iktidar› var. Bu devrimci-demokratik iktidar Nepal sömürülen ve ezilenlerinin oldu¤u kadar, dünya sömürülen ve ezilenlerin de iktidar›d›r. Üstelik bu iktidar sadece devrimci-demokratik de¤il, ayn› zamanda MarksizmLeninizm-Maoizm rehberli¤inde s›n›fs›z-sömürüsüz bir toplum olan Komünizmi hedefledi¤i ve o güzergaha kilitlendi¤i içinde özel olarak biz ko-
münistlerin iktidar›d›r. Dolays›yla Nepal halk savafl›na, devrim mücadelesine yönelen her sald›r› dünyan›n tüm iflçilerine, emekçilerine ve ezilenlerine yönelmifl demektir. ‹flte TKP/ML olarak, Nepal halk savafl›n›n 8. y›l›n› bu bilinçle selaml›yoruz. Ve bu bilinçle yi¤it Nepal halk›na, NKP(Maoist)’in kadro ve üyelerine, Halk Kurtulufl Ordusunun askeri kadro ve savaflç›lar›na, Birleflik Devrimci Halk Konseyi’nin tüm aktivistlerine ve faflizmin hapishanelerinde tutsak edilen ileri kadro ve militanlar›na k›z›l selamlar›m›z› yoluyoruz. fian olsun Nepal Halk Savafl›n›n 8. y›ldönümüne! fian olsun Nepal Komünist Partisi (Maoist)’e! fian olsun Nepal Halk Kurtulufl Ordusuna! fian olsun Nepal Birleflik Devrimci Halk Konseyine! Yaflas›n Proletarya Enternasyonalizmi! Yaflas›n Marksizm-LeninizmMaoizm! TKP/ML Enternasyonal Büro fiubat 2004
Nepal’de Halk Savafl›n›n 8. Y›ldönümü Nepal komünist Partisi (Maoist) önderli¤inde yürütülen halk savafl›n›n 8. y›l› vesilesiyle Almanya’n›n Frankfurt kentinde düzenlenen kutlamada, Nepalli Maoistlerin önderli¤inde k›z›l siyasi iktidar›n kurulmas›n›; Proletarya Partisi taraftarlar› ve di¤er uluslardan devrimciler enternasyonalist dayan›flma coflkusuyla selamlad›lar. Nepal Dayan›flma Forumu taraf›ndan düzenlenen kutlamaya, Dünya Halklar› Direnifl Hareketi, Afganistan’dan Birleflik Anti-Emperyalist ve Anti-Gerici Cephe ve Demokratik Halklar Konfederasyonu mesajlar›n› sundular. K›sa bir müzik dinletisinden sonra; Proletarya Partisi Enternasyonal Büro ad›na, baflta Nepal Komünist Partisi (Maoist), direnen Nepal halk› ve savaflç›lar›n›n zaferini sundu¤u mesaj ile selamlad›. Mesajda flu görüfllere yer verildi. “13 fiubat 1996 günü, baflta Nepal iflçi s›n›f› ve ezilen halk› olmak üzere, enternasyonal proletarya ve dünya halklar› için tarihi bir gündür. Çünkü 13 fiubat’ta iflçi s›n›f› bilimi Marksizm-LeninizmMaoizmin rehberli¤inde Nepal’de devrim mücadelesine önderlik eden Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in tarihsel
önemi büyük Halk Savafl›n› bafllatt›¤› gündür. Bu tarihi ç›k›fl en baflta mazlum Nepal halk›n› kurtulufl yolundan ederek gerici düzene hapseden parlamentarist, reformist, revizyonist ve her türden oportünist teori ve pratiklere, düzen içi aray›fllara büyük darbeler vurdu. Halk Savafl›n›n bu tarihi ç›k›fl›ndan sonra mazlum Nepal halk›, öncüsü NKP(Maoist) önderli¤inde yi¤itçe bir mücadele vererek büyük ilerleme katetti. Ve çok do¤al olarak bu örnek mücadelesiyle dünya iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n›n deste¤ini, büyük sempatisini kazand›. NKP(Maoist) bu çetin savaflta onlarca kadro ve üyesini, yüzlerce militan ve taraftar›n› flehit verdi ama, ülkenin büyük bölümünde k›z›l siyasi üsler kurarak stratejik hedefine emin ad›mlarla yürümektedir. Türkiye ve Türkiye Kürdistan’›nda halk savafl› mücadelesine önderlik eden TKP/ML, Nepal halk savafl›n›n bu tarihi at›l›m›n 8. y›l›n› “mücadeleniz mücadelemizdir” enternasyonalist bilinciyle selamlamakta; emperyalizme, feodalizme, komprador kapitalizme ve her türden gericili¤e karfl› yürütülen devrim mücade-
işçi-köylü senin sesin!
lesinde NKP(Maoist) ile omuz omuza oldu¤unu ve proletarya enternasyonalizmi temelinde her çeflit dayan›flma içerisinde oldu¤unu bir kez daha yenilemektedir. Nepal halk savafl› geliflimine koflut olarak baflta ABD olmak üzere, tüm emperyalist güçlerin, onlar›n ifl-birlikçisi ve uflaklar›n›n nefretini kazan›rken, dünya iflçi s›n›f›, ezilen halklar› ve ezilen uluslar›n ise hakl› deste¤ini alm›flt›r. Nepal halk savafl› bilumum dünya gericili¤ine karfl› özellikle yar›-sömürge yar›-feodal ülkelerde kurtuluflun yolunu göstermifltir. MLM bilimi rehberli¤inde mücadele edildi¤inde, onun ideolojik silahlar›yla donand›¤›nda, komünist parti önderli¤inde halklar›n gücünün nelere kadir oldu¤unu bir kez daha dosta-düflmana göstermifltir. Nepal halk› kendisini özgürlü¤e tafl›yan bu çetin savaflta büyük bedeller ödedi, yüzlerce evlad›n› kaybetti, emperyalizmin sad›k uflaklar›ndan olmad›k zulüm ve iflkence gördü ama s›n›f kavgas›ndan asla y›lmad›. Çok yönlü gerici propagandalara ra¤men öncüsü NKP(Maoist)’ten kopmad›. Dahas› O’nun önderli¤inde daha önce sadece
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
Everest tepesiyle tan›nan bu küçük ülkeyi dünyaya, emperyalizme ve uflaklar›na karfl› verdikleri büyük mücadeleyle meydan okumalar›yla, dünyan›n doru¤u olan Everest zirvesine, nihai olarak tüm insanl›¤›n kurtuluflunu simgeleyen k›z›l bayra¤› dikmeleriyle tan›nd›. … Dolay›s›yla Nepal halk savafl›na, devrim mücadelesine yönelen her sald›r› dünyan›n tüm iflçilerine, emekçilerine ve ezilenlerine yönelmifl demektir. ‹flte TKP/ML olarak, Nepal halk savafl›n›n 8. y›l›n› bu bilinçle selaml›yoruz. Ve bu bilinçle yi¤it Nepal halk›na, NKP(Maoist)’in kadro ve üyelerine, Halk Kurtulufl Ordusunun askeri kadro ve savaflç›lar›na, Birleflik Devrimci Halk Konseyi’nin tüm aktivistlerine ve faflizmin hapishanelerinde tutsak edilen kadro ve militanlar›na k›z›l selamlar›m›z› yoluyoruz.” ‹lk bölümde Nepal’daki Halk savafl›n›n 8 y›ll›k sürecini anlatan dia gösterimi kitle taraf›ndan alk›fllarla karfl›land›. Soru cevap bölümüyle devam eden kutlama tekrardan bir müzik dinletisi ile sona erdi. Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Halk Bankas› Laleli fiubesi: 3474/63487 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
3
29
27 Şubat-11 Mart 2004
S›n›fsal Bak›fl HAK‹M SINIF PART‹LER‹NE, FAfi‹ZM‹N EL‹ KANLI TEMS‹LC‹LER‹NE OY YOK! GÖSTERD‹⁄‹M‹Z VEYA ONAYLADI⁄IMIZ DEVR‹MC‹, DEMOKRAT, YURTSEVER ADAYLARI DESTEKLEYEL‹M!
Kurtuluflumuz; seçimlerde de¤il, Demokratik Halk Devrimindedir! Aday listelerinin de kesinlefltirilmesi anlam›nda seçimlere bir ay kala son düzlü¤e girilmifl bulunulmaktad›r. Geçmifltekilerle k›yasland›¤›nda ola¤anüstü say›labilecek pek fazla bir fley yaflanmazken, dönemin kendine özgü aç›l›mlar› önümüzdeki sürece iliflkin önemli ipuçlar›n› flimdiden sunmaya bafllam›flt›r. Bunlar, hem devrim hem de karfl›-devrim cephesinde ayn› h›zla yaflanmaktad›r. AKP iktidar›, 1 y›l› aflk›n dönemi di¤er hakim s›n›f partileri ile aras›ndaki mesafeyi esasta koruyarak hatta daha da açarak geçirmeyi baflarm›flt›r. Bunun ne oranda kendisinin baflar›s› oldu¤u ayr› bir de¤erlendirme konusudur. Halk muhalefeti de “savafl karfl›t›” yükselen ivmenin ötesine geçmeyen bir seviyede kald›¤› için ciddi bir potansiyel olarak kendisini hissettirememifltir. Bu ba¤lamda, 3 Kas›m’da sand›k bafl›na gitmeyenlerle gidip de geçerli oy kullanmayan kesimin, özellikle de “reformist” lere giden oylarla birlikte iktidar partisini aflan orandaki a¤›rl›¤›n›n potansiyel etkinli¤ini de¤erlendirecek olursak; devam eden süreçte, Irak’a sald›r› ve iflgalden ülkedeki çal›flma yaflam›nda temel haklara (‹fl Yasas›, KYTK), özellefltirmelere yönelik çok kapsaml› ad›m ve sald›r›lara karfl›n, halk›n baflta iflçi s›n›f› olmak üzere di¤er emekçi kesimlerinin, 20 Mart ‘03 Ankara (tezkere) mitingi ve kamu emekçilerinin (KESK,SES) gösteri ve direniflleri gibi etkili/kitlesel eylemleri dahi s›n›rl› say›da gerçekleflebilmifltir. Burada, objektif flartlar alabildi¤ine k›flk›rt›c› f›rsatlar› peflpefle sunmakta iken, bunu bilinçli olarak ›skalayanlar, kitleleri düzenin çamuru içinde debelenmeye mahkum edenler, daha kötüsü hakim s›n›flar›n yeni projelerine kurban edenler önemli roller üstlendiler. Komünistlerin, kendi örgütsel süreçleri aç›s›ndan kat ettikleri aflaman›n ve att›klar› ad›mlar›n önemi ve de¤eri bir yana, sözünü etti¤imiz aflamada s›n›f mücadelesine ciddi anlamda bir müdahaleleri olamad›. Devrimci yap› ve gruplar›n çal›flma ve çabalar› ise s›n›rl› kald›. Genelde gerici ve reformistlerin etkisi alt›nda bulunan sendika, meslek örgütü, demokratik kitle örgütü vb. kurulufllar, koordinasyon tipi platformlar arac›l›¤›yla zorland›ysa da çok fazla etkili olamad›lar. 28 Mart’a do¤ru yol al›rken, yerel seçimlere iliflkin saptanan çok çeflitli
siyasal çevrelere iliflkin politikalar, asl›nda hepsinin geldi¤i son noktan›n foto¤raf›n› yans›tmaktad›r. Biraz önce özetlemeye çal›flt›¤›m›z 3 Kas›m sonras› süreç, bu resmin sadece biraz daha netleflmesini sa¤lam›flt›r. Yani hiçbir politik oluflum bugünkü noktaya birden bire gelmemifltir. Ayn› flekilde yar›nki muhtemel konumlan›fl›n›n iflaretlerini de bugünden vermektedir. Ancak bu durum flüphesiz mutlak olmay›p bir dizi faktöre ba¤l› olarak belli de¤iflimler gösterebilecektir. Nitekim s›n›f mücadelesi, proletaryaya, tarihi “iradi müdahale” rolünü tam da bu nedenle vermektedir. Sorun asl›nda yal›n bir biçimde “iktidar” sorunudur. Bu, biz dahil istisnas›z bütün çevreler için böyledir. Bilumum reformist ve revizyonistler, parlamento/genel seçimler yoluyla merkezi iktidar›n elde edilebilece¤i, belediyeleri kazanarak da yerel iktidarlar kurulabilece¤i vb. yalanlar›yla kitleleri kand›rmaya çal›fl›yorlar. Onlar, iktidar›, yani güç kullanmay› ancak icazete ve sistemin çizdi¤i s›n›rlara ba¤l› olarak hareket etme olarak alg›l›yorlar. T›pk› düzenin di¤er partileri gibi. Bu yüzden de sisteme entegre olarak yaflam flans› bulmay› tercih etmek durumundad›rlar. Oyunu kurallar›yla oynamak, oyuna onay vermek, iyi birer oyuncu olmak zorundad›rlar. Bunlar›n büyük bölümü, 1980’e kadar bu devlete faflist diyor, devrimden bahsediyorlard›. Üstelik 12 Eylül ile birlikte tespitlerinin isabetlili¤ini “bizzat” test etme f›rsat›n› da buldular. Ama iflte ne olduysa ondan sonra oldu ve bu devletin “y›k›lamaz”, “yenilemez” oldu¤u “bilinç s›çramas›”, 1990’lar›n müthifl “uyan›fl”› (Berlin Duvar›) ile birlikte “devlet ve devrim”i nostaljik k›ld›. Bunlara çok daha çapl› bir savafl prati¤inin “özne”leri, müthifl bir geri dönüflle ve hayli a¤›rl›kl› bir potansiyelle eklendiler. Sorun nitelikten niceli¤e kay›nca ortadan önce “ilkeler” kaybolmak zorundad›r. Seçimler bafll›ca yöntem, oy esas araç olunca hareket tarz› bellidir. O zaman ittifak politikalar›, hesaplar tam da 3 Kas›m’da oldu¤u gibi, flimdi yap›ld›¤› gibi gerçeklefltirilir. Komünistlerin esas derdi ve hedefi reformist güçler ve onlar›n oluflturduklar› ittifaklar de¤ildir. Onlar›n teflhirini yapmay› ihmal etmemekle beraber, biz her zaman için demokratik halk devriminin esas hedeflerine
yönelme çizgisinden sapmamaya özen göstermeliyiz. Yerel seçimlerle ilgili yürütece¤imiz çal›flmalarda, her ne kadar önümüze halk saflar›nda bir dizi gücü bar›nd›rd›¤› için yak›n iliflki anlam›nda bu ittifaka dair sorunlar getirilmekteyse de, biz bunu asla büyütmemek zorunday›z. Seçim çal›flmalar›nda, ajitasyon ve propaganda faaliyetimizin son derece s›n›rl› bir biçimde bu kesimlere yönelmesi gerekmektedir. (Bu durum, aday ç›kard›¤›m›z veya destekledi¤imiz aday›n farkl› oldu¤u yerlerde de¤ifliklik arz edebilir.) Yerel seçimlere iliflkin genel politikam›z› ve taktiklerimizi aç›klad›¤›m›z yaz›m›zda baz› hususlarda daha sonra aç›l›mlarda bulunaca¤›m›zdan söz etmifltik. Bu yaz›m›zda bunlar› yaparken, ayn› zamanda takip eden günlerde meydana gelen kimi geliflmelere iliflkin baz› de¤inilerde bulunaca¤›z. YEREL SEÇ‹MLER YEREL ‹KT‹DAR SEÇ‹MLER‹ DE⁄‹LD‹R! Bu demagojiyi bilerek ya da bilmeyerek yapanlar var. ‹simlerini vererek burada polemi¤e girmek istemiyoruz. Ama yeri geldi¤inde, sayfalar›m›z uygun oldu¤unda onu da yapaca¤›z. fiu kadar›n› söyleyelim, DEHAP baflkan› Tuncer Bak›rhan gibilerinin “yerelde iktidarlaflma” gibi sözlerini ciddiye almak, kendisine dahi haks›zl›k olur. fiunun alt›n› bir kere daha çizmemiz gerekiyor. Merkezi iktidar ele geçirilmeksizin ülkenin hiç ama hiçbir köflesinde bizim anlad›¤›m›z manada bir yerel yönetimin, biçimde de¤ilse de anlay›fl-kadro-düzenek olarak kurulsa bile yaflat›lmas› mümkün de¤ildir. Aksini savunanlar, Mars’ta emlak pazarlamac›l›¤› yapsalar daha baflar›l› olurlar. Bizim anlad›¤›m›z manada bir yerel yönetim deyince ola¤anüstü, kurulmas›, gerçeklefltirilmesi çok zor bir yap›dan bahsetmiyoruz. Her fleyden önce kolektif bir yönetim anlay›fl›yla çal›flan; halk›n kararlar›n al›nmas›na, yürütülmesine ve denetlenmesine her safhada kat›ld›¤›; kendi organlar›n› seçimlerle oluflturdu¤u; kamu mal ve hizmetlerini do¤rudan üreten; tüketimin arac›s›z, sa¤l›kl› ve ucuz yap›labilmesini sa¤layan ve kaynak yaratabilme olanaklar›n› geniflleten; tüm mali ifllemlerini, halk›n mali gücüne paralel düzenledi¤i bir sistem olarak alg›l›yo-
ruz. Halk yaflad›¤› yöredeki toplumsal yaflama iliflkin bütün sorunlar› kendi iradesiyle çözebilmelidir. Yönetsel iflleyiflin temel mant›¤› bunun üzerine oturmal›d›r. Ancak faflizmin devlet biçimi olarak yap›land›¤› bir ülkede belediyenin birinde böylesi bir sistemin yaflat›lmas› eflyan›n do¤as›na ayk›r›d›r. Nitekim buna yak›n deneyimler bile uzun ömürlü olamam›flt›r. Son y›llardaki yurtsever damgal› belediyelerin ise yukar›da ifade etti¤imiz yerel yönetim anlay›fl›yla uzaktan yak›ndan ilgisi yoktur. Genel seçimlerin bile ilelebet yani her durumda boykot edilmesi gerekti¤ini savunmad›¤›m›z› her seferinde özenle vurgulamaktay›z ki, yerel seçimlerin parlamento seçimleriyle ayn› çapta de¤erlendirilmesi mümkün de¤ildir. Örne¤in 3 Kas›m için de¤erlendirme yaparken ileri sürdü¤ümüz nedenlerden birisi olan “düzenin meflruiyetine onay vermeme” gerekçemizi bu yerel seçimler özelinde sorgulayacak olursak; ilk elde ayn› düflüncenin burada da geçerli oldu¤u düflünülebilecekse de bu ciddi bir yan›lg›dan ibarettir. Çünkü bu mant›ktan hareket edecek olursak, yasal planda yap›lan her aktivitemiz sonuç itibar›yla düzenin bir yan›yla temas kurmak durumunda yani onu “tan›ma” pozisyonuna düflmektedir. Kald› ki 3 Kas›m’da bu gerekçe sadece vurgulardan birisini oluflturuyor ve olay› parlamentonun rolü ile birlikte aç›kl›yordu. Kendi belirlediklerimiz veya belirtti¤imiz koflullarda destekleyebilece¤imizi söyledi¤imiz adaylardan beklentimizin, ya da baflka bir ifadeyle onlar›n kazanmas› halinde s›n›f mücadelesinin kazan›mlar›n›n ne olaca¤›n›n yan›t›n› açmaya çal›flal›m. Bunun yan›t› asl›nda adaylar›n niteli¤ine iliflkin yapt›¤›m›z belirlemelerin içinde bulunmaktad›r. Ayn› flekilde, destek koflulumuz aç›s›ndan o alanda örgütlü olmam›z ve söz konusu çevre ile baz› koflullarda anlaflma sa¤lamam›z gibi hususlar da bunun parças›d›r. Bütün bunlar bizim aç›m›zdan, yürüttü¤ümüz mücadeleyi ileriye götürme, örgütlülü¤ümüzü gelifltirip güçlendirme gibi kriterler aç›s›ndan de¤er tafl›maktad›r. Biz meseleye tamamen bu aç›dan bak›yoruz. O beldede kazand›¤›m›z takdirde yerel yönetim anlay›fl›m›z do¤rultusunda flartlar› alabildi¤ine zorlayarak ve halk› bütünüyle seferber ede-
☞
rek mücadele edece¤iz. Adaylar›m›z, gerek yerel yönetimlerde uygulayacaklar› politikalar› anlatacaklar gerekse de bunun hiçbir flekilde kurtulufl olamayaca¤›n›n propagandas›n› yürüteceklerdir. Aday göstermedi¤imiz yerlerde ise e¤er destekledi¤imiz birisi varsa o koflulda o aday›n seçim kampanyas›na omuz vermenin yan› s›ra onu baltalamamak kayd›yla düzenin teflhirine yönelik faaliyetimizi kesintisiz sürdürece¤iz. Eylemde birlik ajitasyon propagandada serbestlik ilkesini, eylemin muhtevas›n› bozacak s›n›rs›zl›kta bir serbestlik yozlaflt›rmas›na düflmemeye özen göstererek uygulayaca¤›z. Nihayet hiçbir aday› desteklemedi¤imiz alanlarda ise sadece faflist partilere yönelik yo¤un bir teflhir ve oy vermeme kampanyas› yürütece¤iz. Bundan, ayn› a¤›rl›kta olmasa da SHP de hiç flüphesiz pay›n› alacakt›r, almal›d›r. 28 MART “YEREL”DEN ÖTE “GENEL”DEK‹ ANLAMIYLA ELE ALINMALIDIR! Yerel seçim kampanyas›n›, ilk yaz›m›zda da özellikle vurgulad›¤›m›z gibi iki boyutlu ele almak durumunday›z. Birinci boyut flu ana kadar iflledi¤imiz çerçeveyi yani esasta yerel yönetimlerin tipik manas›yla “seçimler” yan›n› ilgilendiriyordu. ‹kinci boyut ise geneli, komprador patron-a¤a devletine karfl› ülke çap›nda yürütülen mücadeleyle iliflkisini kapsamaktad›r. 28 Mart vesilesiyle, AKP hükümeti’nin “güven oylamas›” söz konusudur. Asl›nda durum bu kez bunun da ötesinde bir özellik arz etmektedir. ‹stenen, flu ana kadarki icraatlara verilecek onayla bunlar›n aynen devam›n› sa¤lamaktan öte, çok daha çapl› ifllere kalk›flmalar için daha güçlü destek verilmesidir. Bunu, kalk›fl›lan ve giriflilen ifllerin aç›ktan yap›lmas›ndan biliyoruz. Bunu gerek flu anda parlamentoda ad›m ad›m yasalaflt›r›lan ve s›ras›n› bekleyen tasar›-taslak y›¤›nlar›ndan biliyoruz. Bunu emperyalist karargahlarda imzalanan anlaflmalardan, deflifre edilen görüflme tutanaklar›ndan, aç›klanan taahhütlerden biliyoruz. Bunu devam eden ikili görüflmelerden, kesilmeyen ziyaretlerden, çok yak›nda yap›lacak tarihi toplant›lardan biliyoruz. Bunu son bir y›lda olan biten bir dizi benzer pratikten biliyoruz. Dolay›s›yla, ABD emperyalizminin Büyük/Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi içerisinde, 3 Kas›m’dan önce “model” olarak haz›rlad›¤›, sonras›nda biraz kula¤›n› çekerek de olsa t›mar etti¤i AKP; ülkede ve bölgede bir dizi kritik görevle yüklü olarak hummal› bir haz›rl›¤›n heyecanl› telafl› içerisindedir. 28 Mart, ancak 3 Kas›m performans›ndan daha iyi bir sonuçla geçildi¤i takdirde ifller yoluna girebilecektir. CHP’nin koalisyon orta¤› gibi refakatçilik yapt›¤›, di¤er faflist partilerin düfltükleri yerden hala kalkama-
29
4
27 Şubat-11 Mart 2004 d›klar›, halk muhalefetinin yeterli potansiyeli yakalayamad›¤› koflullarda, bafl› biraz da dan›fl›kl› gibi gözüken laiklik/türban olaylar› d›fl›nda pek a¤r›mayan AKP hükümeti; enflasyonda düflüfl propagandas›na da sar›larak bofl buldu¤u meydanda az y›pranan bir profil çizmeye çal›flt›. ‹fl Yasas›’ndaki de¤ifliklikler, Kamu Yasas› Temel Kanunu ile getirilenler, Özellefltirmeler, Grevlerin Ertelenmesi, bütün yasal eylem ve direnifllerin fliddetle bast›r›lmas›, F tiplerindeki tecrit zulmünün sürdürülmesine ek yeni sald›r› planlar›n›n devreye sokulmas›, D ve 2 No’lu F tiplerine yurtsever tutsaklar›n sevki, AB’ye Uyum (demokratikleflme) paketlerinin foyas›n›n hak ihlallerinde de¤il azalma, art›fl görülmesiyle çok çabuk ortaya ç›kmas› madalyonun bir yüzünü oluflturuyordu. Madalyonun öteki yüzünde, enflasyonun halk›n al›m gücünün iyice erimesinden kaynakl› düfltü¤ü yaz›yordu. Son 10 y›l›n, özellikle son 5
esas›na göre yap›lmaktad›r. AKP esasen böylesi bir performans ve tabloyla 28 Mart seçimlerine girecektir. 16 ayl›k bilançosu hayli a¤›r oldu¤u gibi bundan sonras›n›n daha da vahim olaca¤›n› tahmin etmek yukar›da aç›klad›¤›m›z nedenlerle hiç de zor de¤ildir. Kald› ki bölgede üstlenilecek rol nedeniyle yaflan›lacak savafl/çat›flma/iflgal vb. di¤er baflkaca geliflmeler bu durumu çok daha a¤›rlaflt›racakt›r. Bütün bunlar›n engellenebilmesi sadece Türkiye halk› için de¤il bölge halklar› aç›s›ndan da önem tafl›maktad›r. Bu, ayn› zamanda ABD emperyalizminin hesaplar›n›n bozulmas› bak›m›ndan Irak direnifline destek köprüsü oluflturacakt›r. Sorun bu kavray›flla ele al›nmak durumundad›r. Dolay›s›yla mesele ne sadece yerel seçim boyutuna indirgenmeli ne de sadece o süreçle s›n›rl› olarak tutulmal›d›r. Nitekim, Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile bafllat›lan meclisteki “yasalaflt›rma”
y›l›n yo¤un enflasyonu sayesinde iflçi ve emekçi ücretleri büyük oranda eridi. Mal ve hizmetler zamland›. Dolay›s›yla “enflasyondaki düflüfl” fleklindeki yan›lsama, ibredeki tavana vuruflun gerilemesi olarak okunmal›d›r. Halk›n al›m gücünde hiçbir de¤ifliklik yoktur. Halk›n yoksullu¤u devam etmektedir. Bundan öte as›l “iflsizlik” ekonomide çok önemli bir parametredir. Özellikle 2001’deki krizle birlikte h›zlanan iflsizlik katlanarak büyümektedir. D›fl borç yükü ve d›fl ticaret a盤›nda da durum ayn›d›r. Sadece enflasyon rakamlar›na dayal› olarak yap›lan Türkiye ekonomisinin çok iyi durumda oldu¤una dair propaganda gerçekleri yans›tmamaktad›r. Durumu The Economist dergisinin son say›s›nda dünya çap›nda en önemli emperyalist uzman kurulufllardan birisinin (Economist Intelligence Unit-EIU) yay›nlad›¤› “Yabanc› Sermaye Aç›s›ndan Dünya Çap›nda En Riskli Ülkeler S›ralamas›”nda Türkiye’nin, Irak, Arjantin ve Venezuella’n›n ard›ndan 4. olmas› aç›klamaktad›r. Bilindi¤i gibi bu s›ralamalar ekonominin güvenli olmas›
sald›r›lar› furyas›, bir baflka cepheden TÜPRAfi özellefltirmesi ile sürdürülmekte, yerel seçim kampanyalar› start almakta, bu Uzan’lara yönelik gövde gösterileri ve teflhir propagandalar› ile K›br›s’ta zafer/çözüm manfletleri eflli¤inde, envai çeflit medya gürültüsünün (son moda popüler kültür) bo¤untusu ile birlikte yedirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu durumun artarak çeflitlenerek Haziran’da yap›lacak ‹stanbul’daki Bush’lu NATO zirvesine kadar uzanaca¤› beklenmelidir. B‹L‹MSEL ‹NANCI OLANIN UMUDU H‹ÇB‹R ZAMAN EKS‹LMEZ! ‹çte ve d›fltaki sald›r›lar›n emperyalistlerin planlar› do¤rultusunda artaca¤› aç›kken, buna karfl› koyuflta genel anlamda kitleselli¤i yakalamada bütün örgütsüzlük ve öndersizlik dezavantajlar›m›z ve reformizmin a¤›r etkisinin nas›l k›r›laca¤› sorular›n›n yaratt›¤› karamsarl›¤›n ileri kitlelerin kafas›n› buland›rd›¤› ortamda; s›n›f mücadeleleri tarihini unutanlar, kendi topraklar›nda gerillan›n azimle, büyük bir özveri ve direngenlikle bü-
yütmeye çal›flt›¤› savafl› görmek istemiyorsa veya bafl›n› kald›r›p da çok uzaklara Nepal, Hindistan ve Latin Amerika’ya bakmay› beceremiyorsa, hiç olmazsa her gün bas›na yans›yan eylemleriyle Irak’a Filistin’e bakmal›d›rlar. Birileri, kendilerini var edebilmek için emperyalizme secde ettiler, vars›n etsinler. Onlar kundakta ne kadar büyünürse o kadar büyüyeceklerdir. Birileri, kitleselli¤i yakalamak ad›na kitle kuyrukçulu¤u yapt›lar. Halk, asl› varken taklitlerine itibar etmemifltir. Sonlar› böylelerinin hep hüsran oldu. Birileri, t›pk› hakim s›n›flar gibi halka kand›r›lacak aldat›lacak “oy deposu” muamelesi yapmaya kalkt›lar. Bunun s›n›r› var. S›n›r›n› faflist düzenin yasalar› çok güzel belirlemifl bulunuyor. Ötesinde bu düzenle gül gibi geçinip gitmek ve halk› birlikte sömürmek, zulmetmek ve aldatmak yat›yor. Onlar›n varaca¤› son nokta da buras›d›r. Biz, bafltan beri bu faflist düzenin ancak ve ancak fliddet yoluyla de¤iflece¤ini söylüyoruz. Anlad›klar› tek dilin bu oldu¤unu belirtiyoruz. Bunu 30 y›ll›k prati¤imiz bize döne döne ö¤retti. Dünya ve ülkemiz prati¤i pekifltirerek kan›tlad›. Di¤er benzer ülke deneyleri ›fl›k saçarak ayd›nlatmaya devam ediyorlar. Faflist devlet mekanizmas›n› halk savafl› yoluyla parçalamadan bu sistemi halk›n lehine de¤ifltirmenin ve iflçi s›n›f› önderli¤inde sosyalizme yürümenin mümkün olmad›¤› her geçen gün daha iyi anlafl›l›yor. Aksini savunanlar, bu iflin uzamas›na hizmet etmekle, Türkiye halk›n›n kurtuluflunu geciktirmekle hakim s›n›flar›n ekme¤ine ya¤ sürüyorlar. Bugünkü durufllar›, sand›klar›n›n aksine düzenin bekçilerini rahats›z etmiyor. Onun için makul ölçülerde ve belli bir kontrol çerçevesinde “siyaset” yapmalar›na da pekala izin verilebiliyor. Buna ra¤men o kadar hassaslar ki bunu bile kendi partilerinden birinin (SHP) önderli¤inde yapt›r›yorlar. Biz bilimsel bir ideolojiye inan›yoruz. Onun içindir ki umudumuz hiç ama hiç eksilmiyor. Bu yüzden çocuklar›n gözleri de¤il, onlar›n gözlerine bakan gözlerin kendisi önemli. Yani trene bakma misali. Marksizm-Lenizm-Maoizm’in yöntemleriyle dünya ve ülkemiz gerçekliklerini çözümledik. Onun ›fl›¤›nda mücadeleye at›ld›k. Do¤rularda ›srarl›, mücadelede sab›rl› ve inatç›, savaflta ve direniflte kararl› olmak gerekti¤inin bilincindeyiz. Gerek dünya çap›nda, gerekse de flu veya bu ülkedeki etki gücümüzün hangi düzeyde oldu¤u flu aflamada büyük bir önem arz etmiyor. Ama bu yüzy›ldaki rolünün artan bir biçimde a¤›rl›¤›n› hissettirece¤inin iflaretleri kuvvetli bir biçimde al›nmaya bafllanm›flt›r. Bu süreç bütün engellere, kesintilere ve aksamalara ra¤men ülkemizde de ayn› seyri izlemektedir. Bunun bütün flartlar› vard›r.
5
29
27 Şubat-11 Mart 2004
Tuzla deri işçileri kararını verdi SINIF SENDİKACILIĞI ÇİZGİSİNDE DEVAM Hasan Sonkaya
Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nin 27. Genel Kurulu yap›ld›. Tuzla delegeleri ezici ço¤unlukla Devrimci Demokratik Sendikal Birlik güzergah›nda yola devam etti. 22 fiubat 2004 tarihinde saat 13:30’da ‹çmeler Dü¤ün Salonu’nda yap›lan Ola¤an Genel Kurul Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya’n›n konuflmas› ile bafllad›. Sonkaya’n›n konuflmas› s›ras›nda ve sonras›nda s›k s›k “Birlik mücadele zafer” slogan› at›ld›. Sonkaya’n›n konuflmas›n›n ard›ndan divan seçimine gidildi. Ortak önerilen divana Yener Kaya, Musa Servi, Gürsel Mentefle, Celalettin fiahin ve H›d›r Orhan seçildi. Partizan, Yeni Demokrat Gençlik, Tohum Kültür
Merkezi, ILPS, DEHAP, EMEP, CHP ve çeflitli devrimci demokrat kurum ve kurulufllar›n mesajlar›n›n da okundu¤u kongre konuflmalarla devam etti. ‹lk sözü Protek iflyerinden Sevgül O¤uz ald›. O¤uz konuflmas›nda emperyalizmin sald›r›lar›na de¤inerek sendikal hareketin sorunlar› ve iflçi s›n›f›na yönelik özellefltirme, tafleronlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma uygulamalar›na yer verdi. Kendi çal›flt›¤› ifl yerinden örnekler veren O¤uz, iflyerinin serbest bölgede olmas› nedeni ile örgütlenmede karfl›laflt›klar› zorluklar› anlatt› ve kararl› ve inançl› davran›l›rsa her türlü zorlu¤un afl›laca¤›n› belirtti. O¤uz son olarak Hasan Sonkaya’n›n baflkanl›¤›ndaki DDSB listesini desteklediklerini ekleyerek delegelerden destek istedi. Daha sonra söz alan Çubukçuo¤lu Deri’den Ömer Kuru da Genel Kurul’un oldukça demokratik bir ortamda geçti¤ine vurgu yapt› ve delegelerin sadece seçme görevi ile s›n›rl› olmad›¤›n›, denetim ve kurullarda görev alma çabalar›n› art›rmak gerekti¤ini söyledi. Kuru da DDSB listesinden Denetim Kurulu üyeli¤ine aday oldu¤unu belirterek destek istedi. Kurul’da sözü alan Alfa Kürk’ten Haydar Canpolat ise “kazan›lm›fl mevzileri daha da ileriye tafl›mak için bu listeden aday oldu¤unun” alt›n› çizerek “sendikay› karalayanlar kendilerini sorgulamal›. Bu sürecin birlikte afl›laca¤›na inan›yor destek istiyorum” dedi. Erel Deri’den Yüksel Sel de yönetime adayl›¤›n› aç›klad› ve “bugün deri iflçilerinin bayram günüdür. S›nav günüdür. Bu süreçte mutlaka çal›flanlar›n baflaraca¤›-
Emekçinin Gündemi ‹fiÇ‹ SINIFININ ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜN YEREL SEÇ‹MLERDE TAVRI NE OLMALIDIR? Emperyalizm dünya çap›nda, içinde bulundu¤u yap›sal kriz içinde debelenmektedir. Bu kriz, en güçlü görünen ekonomileri dahi içine almakta ve egemenlerin de daha azg›nca sald›r›lar›na neden olmaktad›r. Kapitalizmin üst aflamas› olan emperyalizmin, sömürü ve talan politikalar› sonucunda vard›¤› nokta, dünya halklar›na dayat›lan daha fazla sömürü kan, iflgal, gözyafl› olmufltur. Emperyalizm Yeni Dünya Düzeni politikalar› sömürge, yar›-sömürge ülkelerin uflak yönetimlerini ç›karlar› do¤rultusunda yeniden çizmeye çal›flt›klar› sömürü düzenlerine uygun hale getirmekte veya iktidarlar›n› de¤ifltirip ülkeleri iflgal ederek sömürülerine devam etmektedirler. (Afganistan, Irak ve Ortado¤u’da oldu¤u gibi) Ülkemizde de emperyalizme ba¤›ml› komprador burjuvazinin ve toprak a¤alar›n›n çeflitli kliklerini temsil eden partilerin uflak hükümetlerin faflist politikalar›n›n hüküm sürdü¤ü bir sistemle yönetilmekteyiz. Bu eli kanl› sömürücü faflist iktidar›n merkezi politikalar›n›n bir baflka yan›n› olufltu-
ran ise yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlerin ülkemizdeki emekçi halklara yans›yan yan›n›n devletin merkezi politikalar›ndan pek farkl› olmad›¤› ortadad›r. Belediyelerde de rüflvet, yolsuzluk, sömürü, halk›n sorunlar›n›n çözümü bir yana daha fazla çözümsüzlük durumu mevcuttur. Altyap› (su, kanalizasyon, elektrik, yerleflim alanlar›n›n plans›zl›klar›, yol gibi) ve üstyap›n›n keflmekefllik ve çözümsüzlüklerle sorunlar 盤 gibi büyümektedir. Emekçi halk y›llard›r yerel seçimlerde kendini yönetecek ve yerel sorunlar›n› çözecek(!) belediye baflkanl›klar›n› seçmektedir. Yerel seçimler, kendine özgü bir seçim faaliyeti olsa da ço¤u flartlarda siyasi iktidarlar›n güven oylamas› özelli¤i tafl›rlar. Düzenin statükocu faflist partilerine iflçi s›n›f›n›n örgütlü gücünü oluflturan s›n›f bilinçli kesimin siyasi ve politik tavr› oy vermeme fleklindedir. ‹flçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›m›z›n y›llard›r s›rt›ndan saltanat süren kan emicilere söyleyece¤i çok fley vard›r. Herfleyden ön-
na inan›yorum” dedi. Ard›ndan sözü alan sekreter aday› Mustafa Yi¤it emperyalist sald›rganl›¤a ve iflgale vurgu yaparak bu sald›r›lar›n birbirinden kopuk olmad›¤›n›, bunlar›n Tuzla’ya sendikas›zlaflt›rma, geçici iflçilik, tafleron uygulamas› olarak yans›d›¤›n› anlatt›. Tüm bunlar› bofla ç›karman›n yolunun örgütlülükten ve uzun bir mücadeleden geçti¤inin alt›n› çizen Yi¤it Kazl›çeflme’den Tuzla’ya bu sürecin içinde olduklar›n›, sendikaya aday olurken, örgütlenmeye ve direnifle önce kendi çal›flt›¤› fabrikadan bafllad›klar›n› ve bu mücadeleler içinden geçerek yönetime aday olduklar›n› söyledi ve herkesin de böyle yapmas› gerekti¤ini vurgulad›. Yi¤it’in ard›ndan söz alan Demsafl çal›flan› Yusuf Gökçe yönetime aday oldu¤unu aç›klayarak üye say›s›ndaki art›fltan ve sendikan›n faaliyetlerinden bahsederek “bunlar› görmezden gelmek samimiyetsizliktir” dedi. Muhalefet ad›na söz alan Musa Güneri (baflkan aday›), Metin Yasan, Binali Kay, ‹mam ‹mre, Çi¤dem Müldür (sekreter aday›), ‹mam Hüseyin Günel, Niyazi Taflk›n ise flube yönetiminin faaliyetlerini elefltirerek destek istediler. Elefltirilere yan›t için kürsüye ça¤r›lan Hasan Sonkaya yo¤un alk›fl ve sloganlarla konuflmas›na bafllad›. Muhalefetin samimi ve dürüst davranmad›¤›na vurgu yapan ve daha önce birlikte faaliyet sürdürülmesine ra¤men sürece inkarc› yaklafl›ld›¤›n› belirten Sonkaya “bir k›s›m arkadafl tafleronlarla karfl›m›za, ad›na yeni oluflum denilen bir liste ç›kard›lar. Birlik sa¤lama kayg›s› ile
hareket ettik. Ve muhataplarla görüfltük. Ancak olmad›. D›fl›m›zdaki iki listeye de baflar›lar diliyoruz” dedi. Kazan›lm›fl mevzileri korumak, gelifltirmek ve yayg›nlaflt›rmak gibi bir hedefleri oldu¤unu sözlerine ekleyen Sonkaya ekip çal›flmas› sürdürdükleri için baflar›l› olduklar›na vurgu yaparak “bugüne kadar nas›l bedel ödemekten kaç›nmad›ysak bundan sonra da kazansak da kaybetsek de s›n›fa olan inanc›m›zla ayn› kararl›l›k ve coflku ile mücadelemize devam edece¤iz” dedi. Ve “geçmiflteki faaliyetimiz, mücadelemiz gelecekteki mücadelemizin teminat›d›r” sözleri ile destek istedi. Üç liste ile girilen Genel Kurul’da DDSB listesi Hasan Sonkaya, DEHAPEMEP listesi Musa Güneri ve At›l›m okurlar›n›n sekreter aday› ile ç›kt›¤› Çi¤dem Müldür listeleri yar›flt›. Seçim sonucunda Hasan Sonkaya’n›n baflkanl›¤›nda oluflturulan DDSB listesi seçimi kazand›. Seçim sonuçlar›n›n da¤›l›m› flöyle; Hasan Sonkaya 124; Musa Güneri 76; Hasan Köse 61; Çi¤dem Müldür 25 Seçimden blok halde ç›kan Hasan Sonkaya listesinden yönetime gelenlerin isimleri ise flöyle; Mustafa Yi¤it (fiube Sekreteri), Yusuf Gökçe, Resul Bektafl, Yüksel Sel, fiahin Akyol, Haydar Canpolat, Mehmet Ayd›n, Selim Karaaslan Denetim Kurulu; Ömer Kuru, Mehmet Çelik, Zülfü Acar Disiplin Kurulu; Aytaç Onur, Naim Kotan, Muharrem Kantar (Kartal)
ce politik duruflu ve siyasi tavr› ile faflist iktidar›n sistemini s›n›f mücadelesi ile yerle bir etmelidir. Yerel yönetim seçimleri genel seçimlerden farkl› olsa da iflçi s›n›f› olarak uyan›kl›¤›m›z› koruyarak düzen partilerinin adaylar›na oy vermemek tavr›na girmeliyiz. Ki bu düzen partilerinin adaylar›n›n “demokratik” birliklerden aday olmas› da niteliklerini de¤ifltirmeyecektir. Yerel seçimler bizim için önemlidir. Yerel yönetimlerde ve seçim süreçlerinde halk y›¤›nlar›na ulaflmak ve onlarla iliflki ve ba¤›m›z› gelifltirmek önem arz etmektedir. Yerel yönetimlerde komünist ve devrimci ba¤›ms›z adaylar› desteklemek Devrimci Demokratik Sendikal Birlik güçlerinin s›n›fsal, politik, stratejik temel tavr›n› yans›tmaktad›r. Adaylarda aranmas› gereken temel ilkeler ve özellikler ise anti-faflist, anti-emperyalist ve anti-flovenist olmal›d›r. Öncelikle yerel yönetim ya da son dönemlerdeki bir baflka ifadesiyle yerinde yönetim, eski kullan›fl›yla belediyeler bir co¤rafi alanda merkezi iktidar›n denetimini koruyarak, bir tak›m kamu görev ve yetkilerini yerele aktarmas› anlam›na gelmektedir. Bizim gibi faflist diktatörlüklerin hüküm sürdü¤ü ülkelerde demokratik, kat›l›mc›, halkç›, üretici vb. niteliklere sahip bir yerel yönetimin uzun süre yaflat›labil-
mesi pek olanakl› de¤ildir. Geçmifl y›llarda Fatsa ve benzeri deneyimler de bu konudaki önemli örneklerdir. Bununla beraber bu durum “nas›lsa böyle onun için yerel yönetimleri kazanman›n ya da yerel yönetim meclislerinde görev alman›n hiçbir yarar› olmaz” anlay›fl› da do¤ru de¤ildir. Aksine yerel yönetim seçimleri, yörenin somut sorunlar›, talepleri üzerinden bir kampanyay› ve çal›flmay› gerektirece¤inden iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›zla do¤rudan kitle iliflkisini gelifltirecektir. ‹flçi s›n›f›n›n sorunlar›na yönelik ifl güvencelerinin ortadan kald›r›lmas›, esnek çal›flma, tafleronlaflt›rma, kurals›zlaflt›rma ve de kamu yönetimi gibi anti-demokratik sald›r›lara karfl› sessiz kalmamak için bu yerel seçimlerde en genifl biçimde iflçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›m›z›n sorunlar›na sahip ç›k›p, s›n›f›n ç›karlar›n› ve politik iktidar çizgisi üzerinde devrimci ilkelerimizi hayata geçirmeliyiz. Yerel yönetimlere seçim sürecinin kitle çal›flmas› ve örgütlenme aç›s›ndan öneminin yan›nda, devrimci ve komünistlerin belediye baflkanl›klar›nda, belediye meclislerinde, muhtarl›klarda yer almas› da bir o kadar önemli bir konudur. Bu anlay›flla Devrimci Demokratik Sendikal Birlik güçleri, programl› politik, siyasi çal›flmaya, örgütlü mücadeleye dört elle sar›l›p yerel yönetimlerde kitlelerle bütünleflmek için harekete geçmelidir.
27 Şubat-11 Mart 2004
29
6
fieker pancar› üretiminde dünya dördüncüsü olan Türkiye’de fieker Yasas› pancar üreticilerini s›k›nt›ya sokuyor
fieker pancar› tekellerin ifltah›n› kabart›yor fieker pancar› yo¤un emek isteyen bir ürün olmas›ndan dolay› di¤er ürünlere oranla daha fazla istihdam sa¤lamaktad›r. Bu durum köyden kente göçü engelleyen önemli bir faktördür. fieker pancar›n›n bafl ve yan yapraklar›, küspesi en ucuz yem kayna¤› olarak hayvan besininde de kullan›lmaktad›r. Bir dönüm fleker pancar›, iki dönüm arpa yetifltirmek anlam›na gelmektedir. Bir dekar fleker pancar›ndan elde edilen gelir ancak 5 dekar bu¤day ekilerek kazan›labilmektedir. Ülkemizde yaklafl›k 500 bin fleker pancar› üreticisi, 10 dekar alanda ortalama 40 ton ürün olmaktad›r. 27’si devlete 3’ü özel sektöre ait olmak üzere 30 tane fleker fabrikas› faaliyettedir. Bu fabrikalarda daimi ve geçici 30 bin kifli çal›flmaktad›r. Ayr›ca 200 bin mevsimlik iflçiye y›lda 100 gün süreli istihdam imkan› bulunmaktad›r. Bir dekar fleker pancar›n›n havaya verdi¤i oksijen miktar› 6 kiflinin y›ll›k ihtiyac›n› karfl›layabilmektedir. Devletin hiçbir yard›m› olmadan 170 hektar k›raç tar›m arazisi, fleker pancar› üreticisi taraf›ndan tar›ma kazand›r›lm›flt›r. Türkiye fleker pancar› üretiminde dünya dördüncüsüdür. AB ülkeleri aras›nda 3. ve Ortado¤u’daki üretimin % 65’i Türkiye’nindir. Yani Türkiye, Fransa, Almanya ve ABD’den sonra dünya fleker hammaddesini elinde tutmaktad›r. N‹fiASTA BAZLI fiEKER ÜRET‹M‹
(NBfi) VE fiEKER YASASI fieker üretimi; patates, pirinç, m›s›r, bu¤day gibi niflasta de¤eri yüksek bitkilerden de yap›lmaktad›r. Ancak sa¤l›¤a zararl› olmas›ndan kaynakl› Avrupa’da yüzde 1 oran›nda kota uygulanmaktad›r. 2001 y›l›nda NBfi üretimi, toplam üretimin yüzde 20’sini oluflturmufltur. Üretilen NBfi de m›s›ra dayanmaktad›r. Varolan m›s›r a盤›, daha da artmakta bu durum çok uluslu flirketlerin ifltah›n› kabartmaktad›r. Ç›kar›lan fieker Yasas› ile fleker pancar›, emperyalistlerin talan›na aç›lm›flt›r. Bu yasa ile üretim yurtiçi talebi karfl›layacak flekilde s›n›rland›r›lm›flt›r, böylelikle flirketlerin piyasaya girmesi için davetiye ç›kar›lmaktad›r. Fransa y›lda 15 milyon ton m›s›r
üretirken ayn› zamanda fleker pancar› üretimi de en yüksek olan ülkedir. Onu takip eden Almanya ile birlikte ülkemizdeki fleker fabrikalar›n›n tasfiyesini istemektedirler. fieker yasas›n›n 3. maddesinde yap›lan de¤ifliklikler ile NBfi üretiminin kotas› yüzde 10’dan 15’e ç›kar›lm›flt›r. Böylece NBfi üretim oran› art›r›lm›fl fleker pancar› üretimi engellenmifltir. fieker fabrikalar›n›n özellefltirilmesi sonucu 27 fabrika tasfiye edilecek. T. Kürdistan›’ndaki 8 fabrika arsa fiyat›na sat›lacak, Türkiye fieker Fabrikalar› A.fi (TfiFAfi)’ye ba¤l› 4 alkol, 6 makine, 1 tohum iflleme fabrikas›, 2 tar›msal iflletme, 1 araflt›rma enstitüsü yok edilecek, iflsizler ordusuna 30 bin insan ve 200 bin mevsimlik iflçi eklenecektir. fieker pancar›ndan hayvan yemi olarak faydalanan köylü, hayvan›n› besleyemeyecek. Hayvanc›l›k büyük zarar görecektir. Makine fabrikalar›n›n üretim yapabilece¤i bir alan ortadan kalkt›¤› için makine imalat› duracakt›r. Bu durumdan tafl›mac›l›k sektörü de nasibini alacakt›r. CARG‹LL VE fiEKERDE OYNANAN OYUNLAR M›s›r ve niflastadan üretilen flekere glikoz, fruktoz ad› verilmektedir. Ülkemizde 2 milyon 340 bin ton fleker pancar› kotas›n›n yüzde 15’i yapay tatland›r›c›lara ayr›lm›fl durumdad›r. Türkiye’de NBfi üretimi yapan 5 tane fabrika vard›r. Bunlardan en büyü¤ü
Cargill’e aittir. Cargill dünyan›n en büyük emperyalist tekellerinden biridir ve y›ll›k 60 milyar dolarl›k cirosu vard›r. fiekerin egemeni diyebilece¤imiz Cargill’in 57 ülkede 90 bin çal›flan› bulunmaktad›r. Ancak Cargill’in bu gücü yapay fleker üretiminden gelmektedir. Yani m›s›rdan üretilen flekerden. Türkiye’nin fleker
pancar› üretip üretmeyece¤ine fieker Üst Kurulu karar veriyor. Cargill de fieker Üst Kurulu’nun üyesi. Bunun sonucunda Türkiye Cargill’in ç›karlar› gere¤i % 40’l›k fleker pancar› üretimini b›rak›p m›s›ra dayal› üretime geçiyor. Cargill’in amac› tüm Ortado¤u pazar›n› yapay fleker pazar› haline getirmek. Cargill ve Ülker ortakl›¤› sektörün aslan pay›n› ele geçirmifl durumdad›r. Cargill üretti¤i NBfi’yi ülkemize sokabilmek amac›yla glikozun tamamen kota d›fl›na ç›kar›lmas›n› istemektedir. Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n son ABD gezisinde ABD Baflkan› Bush taraf›ndan kotalar›n kald›r›lmas› emredilmifltir. Cargill’in fabrikas› birinci derece tar›m arazisi üzerine kuruludur. Oysa konuyla ilgili yönetmelikler araziye fabrika kurulmas›n› yasaklamaktad›r. Ülker ve Cargill ortakl›¤› Cola Turka, flekerleme, çikolata vb. birçok sektörü kapsamaktad›r. Ülker’in, Cola Turka’n›n da¤›t›m›n, Erdo¤an’›n o¤lu Burak Erdo¤an yapmaktad›r. Ülkemizde NBfi büyük oranda m›s›rdan elde edilmektedir. M›s›r a盤› bulunmas›ndan dolay› da ithal edilmektedir. Bunu yapan Kemal Unak›tan’›n o¤lu Abdullah Unak›tan’d›r. O¤ul Unak›tan kendisi d›fl›ndaki ithalat› durdurmak üzere gümrük vergisini yüzde 135’e yükseltmifl, bu durumdan büyük miktarlarda para vurgunu yapm›flt›r. Unak›tan her ne kadar o¤lunun tavuklar› için m›s›r ald›¤›n› iddia etse de m›s›r hasad›na bir hafta kala 400 bin ton m›s›r ithal ederek üreticilerin fleker pancar›n› maliyetinin alt›nda satarak periflan olmas›na neden olmufltur. Yap›lan bu talana, köylünün, üreticinin al›nteri üzerinden oynanan oyunlara, iflsizli¤e ve açl›¤a karfl› üreticiler sessiz kalmamal›, sesimizi yükselterek isyana dönüfltürmeliyiz. Uygulanmak istenen politikalar›n hayat›m›z› karartmaya yönelik sald›r›lar oldu¤u bilince ç›kar›lmal› ve bunun sorumlulu¤uyla hareket etmeliyiz. Bugün kaybettiklerimiz, dün kaybettiklerimizden ve yar›n kaybedeceklerimizden ba¤›ms›z de¤ildir. Mücadele ederek bugün kazanacaklar›m›z yar›na, gelece¤e dönük kazan›mlar›m›z› da bar›nd›rmaktad›r. Yar›n› kazanmak için bugüne yüklenmeliyiz. (Ankara)
fiEKERDE VURGUN
SAMSUN’DA ÖZELLEfiT‹RME SALDIRILARI DEVAM ED‹YOR
Pankobirlik’in faturalar üzerinden yapt›¤› bir hesaplama, Türkiye’de fleker kavgas›n›n gerek üreteci gerekse tüketici aç›s›ndan ne denli önemli oldu¤unu bir kez daha a盤a ç›kard›. 74 ilde ortalama 10 milyon insan›n geçimini sa¤lad›¤› flekerpancar› üretiminin getirilen kotalar, düflük fiyat vb. uygulamalarla engellendi¤i, fleker talebini karfl›lamak için piyasaya sürülen niflasta bazl› flekerde ise tam anlam›yla vurgun yap›ld›¤› belirtildi. Aç›klamada ucuz ve kolay ifllenebilir olmas› nedeniyle niflasta bazl› flekeri tercih eden sanayicinin de ma¤dur oldu¤u vurguland›. Türkiye’de fleker fiyatlar›n›n dünya ortalamas›n›n yüzde 360’›n üzerinde seyretmesinin çal›flma sonucunda ortaya ç›kan önemli unsurlardan biri oldu¤u aç›kland›. (H. Merkezi)
Emperyalizmin ülkemizdeki talan politikalar›yla gerçeklefltirdi¤i iflgaline deste¤ini sunan uflak AKP hükümetinin haz›rlad›¤› 2004 y›l›n›n özellefltirme program›yla halka ait olan kaynaklar›n sat›fl› devam ediyor. Tar›m ve hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesi-desteklenmesi amac›yla kurulmufl olan birçok tar›msal K‹T’lerden Samsun’da kurulu olan TÜGSAfi (Gübre Fabrikas›), Çarflamba fieker Fabrikas›, TEKEL Fabrikas›, Et ve Bal›k Ürünleri Afi, SEKA Türkiye Selüloz ve Ka¤›t Fabrikalar› Afi’deki Kombina ve ‹flletmeleri ile gayrimenkullerinin sat›fl› Mart ay›ndan itibaren yap›lacak. Bu özellefltirmeler kurumlarda çal›flanlar› etkileyece¤i kadar tar›m üretimine de bir darbe daha indirecek.(Samsun)
7
29
27 Şubat-11 Mart 2004
TMMOB’dan Ovac›k Madenine tepki
Bergama Ovac›k’ta alt›n madeni iflletmesi ile ilgili son geliflmeleri de¤erlendiren TMMOB Baflkan› Kaya Güvenç, iflletmeye “Aç›lma Ruhsat›” verilmesi ifllemlerinin ve hukuksal dayana¤› bulunmayan iflletme etkinliklerinin durdurulmas›n›, yetkililere yöneltilen sorular›n yan›tlanmas›n› talep etti. TMMOB Yönetim Kurulu Baflkan›
Kaya Güvenç ve birli¤e ba¤l› oda baflkanlar› bas›n toplant›s› düzenleyerek, Bergama Ovac›k’ta alt›n madeni iflletimi ile ilgili son geliflmeleri de¤erlendirdi. Güvenç, 10 y›ld›r TMMOB, TTB, Barolar Birli¤i ve Bergama köylülerinin, Bergama Ovac›k’ta Newmont Madencilik A.fi. taraf›ndan sürdürülen alt›n iflletmecili¤inin çevresel riskler tafl›d›¤› yönündeki tepkile-
Hazine, f›nd›¤› ihaleyle satt› Ülkemizde f›nd›k üretimi dünya ortalamas›na göre, yüzde 70 paya sahip oldu¤u için dünya pazar›n›n büyük k›sm›na hakim durumda. Di¤er ürünlerde oldu¤u gibi f›nd›k üretimine ve pazar›na hakim olmak isteyen emperyalist tekeller, y›k›m politikalar›n›, destekçisi olan uflak hükümetler arac›l›¤›yla uygulatarak bir dizi yasalar ç›kart›lm›flt›r. Tar›msal üretimi engellemeye çal›flan emperyalist tekellerle iflbirli¤i içerisinde olan tefeci tüccarlar, iç dinamiklerini kullanarak köylünün elinden ürününü ucuza alma aray›fllar› içerisine girmifllerdir. Uzun y›llard›r alivre sat›fl›na giderek hasat öncesinde köylüyü, belirledi¤i fiyattan kendine ba¤›ml› k›lm›flt›r. 2000 y›l›ndan itibaren destekleme al›mlar›n›n kald›r›lmas›yla ürününü tefeci tüccar›n belirledi¤i fiyattan satmak zorunda kalan köylü, son y›llarda bu ç›kmazdan kurtulmak için Ziraat Odalar›n›n deste¤i ile f›nd›¤› depolar›nda bekleterek fiyat›n›n düflmesinin önüne geçen yöntemlere baflvurmufltur. “‹hracat pay›m›z düfltü, köylüden yeterince f›nd›k alam›yoruz” vb. yak›nmalarla Ankara yollar›n› afl›nd›ran ihracatç›lar Ziraat Odalar›n›n müdahalesiyle isteklerine kavuflamam›fllard›r. 2002 y›l›nda o dönemin koalisyon hükümeti seçim yat›r›m› için hazine ad›na Fiskobirlik’e ald›rtt›¤› f›nd›klar›, 2003 y›l› hasat zaman›nda piyasaya sürülmesini isteyen tüccar ve ihracatç›lar bu isteklerinde de baflar›l› olamam›fllard›. Bu y›l›n ilk ay›ndan itibaren f›nd›k fiyat›n›n artmas›n› sa¤lamak amac›yla f›nd›¤› pazara indirmeyen köylüye karfl›n ihracatç›lar hazineye baflvurarak 2002 y›l› f›nd›k ürürünün sat›fl›n›n yap›lmas›n› istediler. Ziraat Odalar› üreticinin elinde bulunan f›nd›¤›n fiyat›n›n düflmesine sebep olaca¤› için buna karfl› ç›karak, Ordu ilinde toplant› düzenlediler. Ziraat Odalar›, Muhtarlar Derne¤i, Esnaf Odalar› temsilcilerinin bulundu¤u toplant›da, depolarda bulunan (Fiskobirlik depolar›) hazineye ait f›nd›¤›n ihaleyle sat›fl›n›n fiyatlar›n düflmesine ve alivre sat›fl› yapan ihracatç›lara kâr sa¤layaca¤› görüflleri ortaya ç›kmas›na karfl›n sonraki günlerde ihale teklifi al›naca¤› hazine taraf›ndan aç›kland›. 12 fiubat tarihinde hazinenin ihaleye ç›kard›¤› depolardaki f›nd›k için 37 firma aç›k art›rmaya kat›ld›. 2 milyon ile 2 milyon 260 bin lira aras›nda tekliflerde bulunuldu. ‹hale öncesi firmalardan ne kadar f›nd›k ihtiyac› oldu¤una iliflkin bilgi istendi. (Samsun)
rinin ve kendi topraklar›na sahip ç›kma bilincinin devam etti¤ini ve dünyaya örnek gösterilen bir hareket oldu¤unu söyledi. 10 y›ll›k çal›flmalar sonucunda, Dan›fltay’›n iflletmenin kamu yarar›na olmad›¤›n› ve çevresel riskler tafl›d›¤› yönünde bir karar verdi¤ini kaydeden Güvenç flunlar› aktard›: “Karar gere¤i, Newmont Normandy Madencilik A.fi. faaliyetlerini sonland›rarak bölgeyi terk etmeliydi. Ancak, Baflbakanl›k Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlü¤ü ve Bakanlar Kurulu prensip karar› alarak, tesisin faaliyetlerine devam etmesi kararlaflt›r›ld›.” Bergama’da bugüne kadar mahkeme kararlar›na uyulmad›¤›na dikkat çeken Güvenç, “Siyasi iktidar›n kararlar› uygulamama tutumu, aç›lma ruhsat›n›n hukuku, halk› ve bilimi hiçe sayarak en k›sa zamanda flirkete sunulaca¤› kan›s›n› uyand›rmaktad›r. ‹ktidar› yarg› kararlar›n› uygulamaya ça¤›r›yoruz” diye konufltu. Çevre, Jeoloji, Kimya ve Metalurji Mühendisleri Odalar›’n›n bas›n aç›klamalar›nda il-
gililere 22 bafll›k alt›nda 112 soru yöneltti¤ini belirten Güvenç, bu sorular›n büyük bir bölümüne hala yan›t verilmedi¤ini ve verilen yan›tlar›n da yan›t niteli¤inde olmad›¤›n› savunarak flunlar› ifade etti: “Ne ac›d›r ki, hükümetin bu iflle ilgili birimlerinin konuya ne derece de vak›f olduklar› verilen yan›tlarda aç›kça görülmektedir. En yetkili kurumlar da dahil olmak üzere Newmont Normandy Madencilik A.fi’nin ne kadar alt›n üretip, yurtd›fl›na ne kadar alt›n ç›kard›¤› net olarak bilinmemektedir. Cevherin ifllenmesi sonucunda elde edilen dore külçeler Türkiye’deki rafinerilerde ifllenmesi mümkün iken yurtd›fl›ndaki rafineriler tercih edilmektedir. Bu tercihin arkas›nda yatan nedenler teknik olmaktan çok, vergi mevzuat› ile ilgilidir.” Güvenç son olarak, sorulan sorular›n bir bölümüne verilen yan›tlar›n, suskunlukla karfl›lanan di¤er sorular›n önemini ortaya koydu¤unu kaydederek, hükümeti kanunlar›n gere¤i olarak sorular› yan›tlamaya ça¤›rd›. (H. Merkezi)
Hayvanc›l›kta “Paraziter hastal›k” verimi azaltt›
Daha ucuza mal olduklar› için kullan›lan hayvan yemleri çeflitli hastal›klar› da beraberinde getirerek hayvanc›l›kla u¤raflanlar› zor duruma sokuyor. Uygulanan tar›m politikalar›yla tar›msal üretim ve hayvanc›l›kta kendi kendine yetebilen ülkemiz, d›flar›ya muhtaç hale getirildi. Hayvanc›l›k sektöründe özellefltirmeler sonucu Et ve Bal›k Kurumu, Yem Sanayi gibi kurumlar›n sat›lmas›yla hayvanc›l›¤a yeterli deste¤in sa¤lanamamas› sonucu, örgütsüz küçük iflletmeler halinde da¤›n›k olan hayvan yetifltiricileri korumas›z b›rak›ld›. Özellefltirmeler sonucu yem alanlar›n›n daralmas›, yetifltiricinin öz kaynak yetersizli¤i-
ne sebep olmufl. Yem, saman ve küspeyi ucuz alamayan hayvan yetifltiricileri, çözüm aray›fllar› için daha ucuz aray›fllara yönelmifl durumda. Hayvan yemi, ilaç sanayi ve benzeri ifller için kullan›lan, kan, kemik, safra gibi içerikli yemlerin kullan›lmas›na yöneltmifltir. Bu yemlerin ithal yoluyla da geldi¤i gözönüne al›n›rsa deli dana hastal›¤›n›n bu yemlerle gelmesi, et ve süt mamüllerinin de kalitesinde kompoze yemlerle bozulmas›na sebep olmufltur. Öncesinden köylü, hayvanlar›n› yaylalarda, otlaklarda otlat›rken, flekerpancar› gibi küspelerle beslerken, hastal›k ve parazitlerin et ve süt mamüllerinde yo¤unlu¤u daha azd›. Son y›llarda bu alanlar›n kullan›lmamas›, yetifltirilen yemlerin de batakl›k, kalitesiz tarlalarda yetifltirilmesi parazit hastal›klar›n› da art›rd›. Özellikle Türkiye’nin iki büyük ovas›n›n bulundu¤u Samsun’un
Bafra ve Çarflamba ilçelerinde batakl›klardaki su sümüklerinin s›¤›rlarda kelebek hastal›¤›n› bafllatt›¤› aç›kland›. Konuyla ilgili bilgi veren OMÜ Veterinerlik Fakültesi Ö¤retim Üyesi Yard›mc› Doçent. Dr. Mustafa Aç›c› paraziter hastal›klar›n hayvanc›l›k sektöründe a¤›r yük getirdi¤ini ifade ederek bölgede bu tür hastal›klar›n bafl›n› “kelebek” hastal›¤›n›n çekti¤ini aç›klad›. Mustafa Aç›c› “Hayvanlar yedi¤i yemden besin alam›yor. Et ve süt kayb› ile besiciler büyük zarara u¤ruyor” dedi. Samsun Tar›m ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan yap›lan aç›klamada ilde 350 bin büyük bafl hayvandan y›ll›k yaklafl›k olarak 500-700 ton süt al›nmas› gerekti¤i, ancak 30 ton civar›nda sütün ekonomiye kazand›r›lmamas›n›n nedenlerinin paraziter hastal›klara ba¤l› oldu¤unu söyledi. Ayr›ca Aç›c› “Besicilerimiz çaresiz, devlet yard›m etmeli ve kelebek hastal›¤›na son vermek için gerekli çal›flmalar bafllat›lmal›. Bunun için öncelikle Bafra ve Çarflamba’daki batakl›klarda drenaj yap›lmal›. Bu hastal›k ineklerde hemen hemen hiç süt b›rakmaz. Bafra’da bu hastal›ktan ölen hayvanlar da oldu” fleklinde aç›klamalarda bulundu. (Samsun)
27 Şubat-11 Mart 2004
29
8
Esas olan muhtarl›k imkanlar›n›n halk›n hizmetine sunulmas›d›r
Yerel seçimlerin yaklaflmas›yla birlikte, siyasi atmosfer ›s›nmaya bafllad›. Birçok bölgede belediye ve muhtar adaylar› belirlenmifl durumda. Faflist partiler özellikle büyükflehirlerde trilyonlarca para harcanarak yürütüyor seçim kampanyalar›n›. Her seçim öncesi oldu¤u gibi halk› aldatmaya yönelik yalan kampanyalar› devam ediyor. Halen belediye baflkan› olanlar, geçmifl dönemde yapt›klar› “hizmetleri” çarflaf çarflaf afifllerle gösteredursun, madalyonun arkas› bize tam z›tt› bir durumu yani gerçekleri göstermektedir. Öyle çok uzaklara gitmeye gerek yok. Emekçi semtlere bakt›¤›m›zda tüm gerçeklik ortaya ç›kmaktad›r. Bak›n çamurlu yollara, elektriksiz günlere, kanalizasyonsuz semtlere... Bunlar Türkiye’nin gerçekli¤idir. Bugün sadece ‹stanbul’da birçok emekçi semtin suyu, kanalizasyonu ve yolu yoktur. ‹kitelli Ayazma’ya aylard›r elektrik verilmemektedir. Ya trilyonlarca para yat›r›p aday olmay› baflaranlara ne demeli. Bugün herkesin bildi¤i bir gerçek vard›r ki faflist partilerin adaylar› da bir önceki belediye baflkan›n›n yapt›¤› “hizmetlere” kald›¤› yerden devam
edecektir. Sadece belediyenin nimetlerinden en büyük pastay› kimin alaca¤› de¤iflecektir. Ülkedeki belediyecilik anlay›fl› insan›n en temel hakk› olan yaflama hakk›n› dahi gasp etmektedir. Bugün ülkemizde binalar deprem olmadan bile çökebilmekte ve onlarca insan yaflam›n› yitirmektedir. Belediyelerin rant kap›s› oldu¤u ülkemizde muhtarl›klarda da ayn› durumdad›r. Özellikle büyük mahallelerin muhtar adaylar› milyarlarca para yat›rarak muhtar olman›n yar›fl›n› vermektedir. Muhtarl›klar belediyelere oranla daha küçük rant yerleridir. Bugün insanlar›n kafas›nda muhtarl›k hizmetten çok, resmi evrak al›nan kurumlar haline getirilmifltir. Bu anlay›fla karfl› ç›kan devrimci demokrat adaylar, çal›flmalar›yla halk› da içine alarak, mahalle sorunlar› üzerinden örgütlülükler yaratmaya çal›flmaktad›r. Bu anlay›flla hareket eden Okmeydan› Mahmut fievket Pafla Mahallesi Muhtar aday› Kemal ‹ldem’e seçim süreci ve mahallesi üzerine sorular›m›z› yönelttik. -Öncelikle kendinizi tan›t›r m›s›n›z? -1958 Sivas Hafik do¤umluyum. 1963 y›l›ndan beri Okmeydan›’nda oturmaktay›m. Lise mezunuyum. Evli ve iki çocuk babas›y›m. -Neden muhtar aday› oldunuz? -K›rk y›ld›r bu mahallede oturuyorum. Mahallenin sorunlar›n› yak›ndan biliyorum. Mahallemizde bu döneme kadar muhtar olan kiflilerin k›smi olumlu çal›flmalar› olmas›na ra¤men bu çal›flmalar›n mahallemizin sorunlar›n› çözmeye yetmedi¤ini gördük. Bu sorunlar›n köklü çözümünün halkla birlikte bir çal›flma olaca¤›n› düflünüyorum. Geçmifl yönetimlerde en büyük eksiklik buydu. Mahallemiz ço¤unlukla ileri görüfllü demokrat, ayd›n insanlar›n bulundu¤u bir mahalle. Bu insanlarla birlikte hareket edildi¤inde, yani onlar› da sorunlar›n çözümüne katt›¤›m›zda sorunlar›n üstesinden daha rahat gelebiliriz. Bu düflünceden hareketle
muhtarl›¤a adayl›¤›m› aç›klad›m. -Mahalle sorunlar›na ne kadar vak›fs›n›z? -Mahallede uzun y›llara dayanan bir geçmiflimin olmas›ndan dolay› mahalledeki geliflmeleri yak›ndan takip ediyorum. Anlay›fl›m gere¤i halk›n sorunlar›na her zaman duyarl› biriyimdir. Çeflitli dönemler mahallemizde kurulan dernek ve kültürel faaliyetlerin gerçekleflmesinde bizzat yer ald›m. Mahallemizde yaflad›¤›m›z sorunlar›n çözümüne yönelik haz›rlam›fl oldu¤um bir broflür var. Orada mahalle halk›n›n yaflad›¤› sorunlar›n çözümüne yönelik politikalar› daha ayr›nt›l› bir flekilde aktard›m. -Ne tür sorunlar yaflan›yor mahallenizde? -Mahallemizdeki sorunlar›n bafl›nda gençli¤in yozlaflt›r›lmaya çal›fl›lmas› geliyor. Son dönemlerde uyuflturucu sat›fllar› ve kullan›m› ortaokullara kadar indi. Bunlara yönelik yine mahalleden belirleyece¤imiz mahalle komisyonlar› oluflturarak etkin bir flekilde mücadele edece¤iz. Yine halk›n ço¤unlu¤u, dar gelirli olmas›ndan dolay› sa¤l›k hizmetlerinden yeterince yararlanam›yor. Bunun büyük oranda giderilmesi için dönem dönem sa¤l›k taramalar›n› yapt›rmaya, özellikle ana ve çocuk sa¤l›¤› konusunda daha duyarl› olmaya çal›flaca¤›z. E¤itim ö¤retim aflamas›nda olan gençlerimize maddi imkanlar›m›z oran›nda burs imkan› yaratmay› düflünüyoruz. Çal›flan çocuklu ailelerin çocuklar›n› güvenle b›rakabilece¤i kreflin gerekli oldu¤unu düflünüyoruz. Bütün bu çal›flmalar›m›zla ilgili halk›n da denetimi ve kat›l›m›n› sa¤lamak için düzenli halk toplant›lar› yapmay› düflünüyoruz. -Seçim broflürünüzde ileri sürdü¤ünüz hizmetleri muhtarl›¤›n imkanlar›yla gerçeklefltirebilecek misiniz? -Düflündü¤ümüz fleyler asl›nda çok zor fleyler de¤il. Baflta da belirtti¤imiz gibi sorunlar› mahalle halk›yla birlikte çözece¤iz. Sokak gönüllüleri, mahalle komisyonlar›
halk›n etkin kat›lmas›na ba¤l›. Maddi olanaklara gelince, muhtarl›¤›n do¤rudan gelirlerinin yan›s›ra devletin resmi kurumlar›n›n muhtarl›k bütçesine ay›rd›klar› fon gelirleri ile karfl›lanabilece¤ini düflünüyorum. Yine ayr›ca resmi makamlar› da sorunlar›n çözümünde muhtarl›k olarak harekete geçirebiliriz. -fiu andaki muhtar, bildi¤imiz kadar›yla iki dönemdir seçilmifl. Mevcut muhtarl›k anlay›fl›ndan farkl›l›¤›n›z› nas›l aç›kl›yorsunuz? -Öncelikle bizim yüzümüz halka dönük olacak. Oluflturaca¤›m›z komisyonlarla mahallenin genelini temsil eden bir birliktelik yakalayaca¤›z. Mahallenin bütün sorunlar› hakk›nda bu komisyonlar arac›l›¤›yla an›nda haberdar olabilece¤iz. Mahallemizde altyap› sorunu büyük oranda belediye taraf›ndan çözülmüfltür. Bu olumlu bir hizmettir. Karfl›m›za ç›kabilecek di¤er sorunlar›n muhtarl›¤›n imkanlar›yla çözülebilece¤ine inan›yorum. Esas olan›n muhtarl›k imkanlar›n›n halk›n hizmetine sunulup sunulmamas› anlay›fl›nda yatt›¤›n› düflünüyorum. -Somut olarak konuflmak gerekirse örne¤in gençli¤e yönelik neler yapmay› düflünüyorsunuz? -Ülkemizin içinde bulundu¤u sosyal siyasal s›k›nt›lar do¤al olarak mahallemizi de yo¤un bir flekilde etkilemektedir. ‹flsizlik ve yozlaflma gözle görülür flekilde yaflanmaktad›r. Bunlar›n üstesinden gelebilmek için gençlerimizi çeflitli alanlarda vas›fland›rmak gerekiyor. Onlara yönelik meslek edindirme kurslar› açarak ifl bulma olanaklar›n› daha da art›rabiliriz. Madde ba¤›ml›l›¤›, kumar gibi kötü al›flkanl›klardan kurtarmak için bilgilendirme amaçl› paneller düzenlemeyi düflünüyoruz. Onlar› kültürel faaliyetlere yönlendirmek amac›yla spor kompleksi, kültürevinin k›sa sürede gerçekleflmesi için çaba gösterip gençlerimizin buralarda etkin olmalar›n› sa¤layaca¤›z. (‹stanbul)
TSK’n›n “faili meçhul” cinayetlerine
bir yenisi daha eklendi Kendine muhalif olan her kifli ve kurumu hedef alan sistemin bask› araçlar›ndan biri olan Türk Silahl› Kuvvetleri’nin imzas›n› att›¤› özellikle 80 AFC’si ile h›z kazanan yarg›s›z infazlara, faili meçhul cinayetlere bir yenisi de geçti¤imiz günlerde, Diyarbak›r’da eklendi. Diyarbak›r Kocaköy Jandarma Komutanl›¤›’nda askerlik yapan Cihan Tunç, s›rt›n›n sol yan›ndan ald›¤› kurflun ile yaflam›n› yitirdi. Jandarma Komutanl›¤› ölümle ilgili ilk aç›klamas›nda Tunç’un “intihar etti¤ini”, daha sonra yapm›fl oldu¤u aç›klamada ise “kaza sonucu öldü¤ünü” aç›klam›flt›r. Bu çe-
liflkili ifadeler ailesini daha fazla kuflkuda b›rakm›flt›r. Tunç’un babas› yapt›¤› aç›klamada “O¤lum demokrat, tahsilli ve toplumsal olaylara duyarl› bir insand›. Ortalama her hafta telefonda görüflüyorduk morali çok iyiydi. Cihan gibi bir insan nas›l intihar eder halen anlayam›yorum” dedi. Olayla ilgili bir aç›klama yapan abi Zeki Tunç ise flunlar› söyledi; 13 fiubat tarihinde saat 09:00 gibi Jandarma Bölük Komutan› taraf›ndan telefon aç›ld›. Telefonda komutan vukuat ifllendi¤ini belirtti ve “bu vukuat sonucu ne yaz›k ki ‘üzülerek’ söylüyorum Cihan’› kaybettik” dedi. Nas›l oldu sorusuna
ise “nöbet yerinde intihar etti¤i” yan›t›n› verdi. Daha sonra Tuzla Jandarma Komutanl›¤›’na abim olayla ilgili bilgilerinin olup olmad›¤›n› ö¤renmek için gitti. Jandarma Komutanl›¤› olayla ilgili hiçbir bilginin ellerine ulaflmad›¤›n› söylemifller. Telefonda yap›lan görüflmeler sonucunda Tuzla Jandarma Komutanl›¤›’n›n yapm›fl oldu¤u aç›klama “intihar da olabilir kaza da olabilir” olmufl. Bu çeliflkili aç›klamalardan sonra babam komutanlar›yla ve asker arkadafllar›yla görüflmek ve Adli T›p raporunu almak için Diyarbak›r’a gitti. Adli T›p raporu geldikten sonra biz de yeni bir otopsi yap›lmas› için savc›l›¤a bafl-
vuruda bulunduk. Bu olay›n peflini b›rakmaya niyetimiz yok. ‹nsan Haklar› Derne¤i’ne ve savc›l›¤a suç duyurusunda bulunduk. (Mersin)
29
9
27 Şubat-11 Mart 2004
Faflist partilerin adaylar› milyarlar harcayarak yapamayacaklar› vaatlerde bulunurken emekçi semtlerin birço¤unda bu anlay›fla karfl› ç›kan devrimci ve demokrat adaylar halk› da çal›flmalara katarak mahalle sorunlar› üzerinden örgütlülükler yaratmaya çal›fl›yor.
“Karayollar› muhtar aday›n› halk belirledi” Yerel Seçimler sürecinde devrimci, demokratik güçlerin ortak çal›flma yapt›klar› mahallelerden biri de Gazi Osmanpafla’daki Karayollar› Mahallesi. Seçmen say›s›n›n on befl bini buldu¤u mahallede, 3 Kas›m seçimlerinde yaklafl›k üç bin kifli sand›k bafl›na gitmemifl. Mahallede muhtar adayl›¤›n› aç›klayan fiahin Sevim devrimci demokrat kifli ve kurumlar›n ortak aday› durumunda. Muhtarl›k çal›flmalar› mahallede özellikle çeteleflmeye ve uyuflturucuya karfl› alt› ay önce oluflturulan bir komisyon taraf›ndan yürütülüyor. Bizler de yürütülen çal›flmalar ve hakim muhtarl›k anlay›fl›na karfl› alternatif bir ses olan Komisyon hakk›nda, komisyon üyelerinden Oktay Kaplansever ve Muhtar Aday› fiahin Sevim’in görüfllerini ald›k. -Mahallenizde oluflturulan Komisyon hakk›nda bilgi verir misiniz? -Oktay Kaplanseren: Komisyonumuz alt› ay önce olufltu. Kendi aram›zda sohbetlerimizde “mahallemizdeki olumsuzluklara karfl› ne yapabiliriz” dedik. Bu soruya en iyi cevab›n ortak bir birliktelik oldu¤unu düflündük. Mahallemizde çeflitli bölgelerde yaflayan sayg›n, sözü geçen, devrimci demokrat insanlara gittik. “Amaç, fikir budur” dedik. Biraraya gelme önerisinde bulunduk. Öncelikle fikir al›fl verifliyle geçen süre oldu. Daha sonra, halk›n kat›l›m›yla, kahvehane ve dernek toplant›lar› yapt›k. Derneklerden ve sayg›n olan aile ve çevrelerden komisyona kat›lacak ikifler kifli seçmelerini istedik. Kendi çevremizden yani devrimci demokrat kesime yak›n insanlardan kat›l›mlar çok fazlas›yla oldu.
Bu mahallede yaflayan insanlar genelde devrimci demokrat insanlard›r. Buralardan hep sisteme muhalif insanlar ç›km›flt›r. Birçok mahallede flehitler verilmifltir, tutsaklar verilmifltir, Ölüm Oruçlar›nda flehitler ve gaziler verilmifltir. Komisyonun özeldeki amac› mahallede çeteleflmeye, h›rs›zl›¤a karfl› bir durufl. Gericili¤e karfl›, devrimci düflüncelerin dejenere edilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçte, bunun için do¤ru olan›n emekten yana ad›mlar oldu¤unu düflünüp buna karfl› bir durufl sergilemek istedik. Yani özelde amaç mahalle sorunlar›. Burada yaflayan insanlar genelde ekonomik olarak gelirleri düflük insanlar. -Mahallenin sorunlar› nelerdir? -fiahin Sevim: Her yer de oldu¤u gibi bizim mahallemizin de birçok sorunu var. Ama temel sorunumuz devrimci demokrat insanlar›n bir araya gelememesi. Di¤er yandan mahallemize hizmet verilmiyor. Yol sorunundan tutun da sa¤l›¤a kadar birçok sorunla karfl›
karfl›yay›z. 1980 y›l›nda yap›lan asfaltlamayla duruyoruz, a¤açland›rma hiç yok, altyap› çok eski, çocuk park› hiç yok, e¤itim yok diyebiliriz. Genelde emekçilerden oluflan bir mahalle oldu¤u için ve sisteme muhalif insanlar yaflad›¤› için hizmet verilmiyor. -Mevcut muhtarl›k anlay›fl›yla aran›zdaki fark› nas›l koyuyorsunuz? -Oktay Kaplanseren: Koltuk sevdal›s› adaylar vard›r. “Biz sizin için var›z”, “ben sizin aday›n›z›m” fleklinde sloganlar› vard›r. Biz bunlar› söylemiyoruz. Biz yapamayacaklar›m›z›n vaatlerinde bulunmuyoruz. Muhtarl›k tamamen Komisyon’un denetimindedir. Oluflan Komisyon halk› temsil etmektedir. Komisyon’u halk denetleyecektir. Halk›n söylemleriyle birlikte hareket
“‹flkencede azalma yok” ‹HD Diyarbak›r fiubesi, T. Kürdistan›’nda 2004 Ocak ay›nda 909 hak ihlalinin yafland›¤›n› aç›klad›. 11 fiubat 2004 tarihinde bir aç›klama yapan ‹HD fiube Baflkan› Selahattin Demirtafl, “‹flkence yöntem de¤ifltirdi. Çat›flmada yaflam›n› yitirenler azald› ama düflünceye karfl› aç›lan soruflturmalarda art›fl var” dedi. Rapora göre, 2003 y›l› içerisinde, 223 kad›n, 282 erkek iflkence ve kötü muameleye maruz kald›. ‹flkence ve kötü muameleye maruz kalanlardan 48’inin 18 yafl›ndan küçük olmas› ise dikkat çekti. ‹flkence ve kötü muamelenin 170’inin sokakta ve Emniyet Müdürlü¤ü birimlerinde, 112’sinin sokakta, 72’sinin Emniyet Müdürlü¤ü’nde, 50’sinin jandarma karakollar›nda ve 24’ünün de hapishanelerde yafland›¤› kaydedildi. ‹HD taraf›ndan aç›klanan ve 909 ihlalin yafland›¤› kaydedilen Ocak 2004 raporunda ise, hak ihlallerinde ilk s›ray› soruflturma ve cezalar ald›. Buna göre 457 kifli idari, 247 kifli ise adli soruflturma ve cezaya maruz kald›. Ocak ay› içerisinde, toplam 98 kifli gözalt›na al›nd›, 9 kifli yaraland›, 15 kifli iflkence ve kötü muamele gördü¤ünü iddia etti ve 18 kifli de tutukland›. Çat›flmalarda 1 kifli öldü, 2 kifli yaraland›. 5 kifli faili meçhul cinayetler, sald›r›
ve yarg›s›z infaz sonucu yaflam›n› yitirdi, 9 kifli de yaraland›. May›n ve patlay›c› maddeler de bir kiflinin yaralanmas›na neden oldu. Ocak ay›nda ayr›ca 2 tiyatro ve sinema yasakland›. 2004’ün Ocak ay› ile geçen y›l›n ocak ay›nda yaflanan hak ihlallerini karfl›laflt›ran Demirtafl, flunlar› söyledi: “Çat›flmada yaflam›n› yitirenler, iflkence, toplumsal olaylara müdahale gibi ihlallerde önemli ölçüde azalma yaflan›rken, düflüncelerini ifade edenlere karfl› aç›lan soruflturmalarda ve cezaevlerinde yaflanan ihlallerde art›fllar meydana gelmifltir. Bu durum, devletin insan haklar›na karfl› tutumunun istikrarl› bir tutum olmad›¤›n›n kan›t›d›r.” ‹flkence vakalar›nda da de¤iflikli¤in yafland›¤›na dikkat çeken Demirtafl, daha önceki y›llarda elektrik, falaka, bas›nçl› su gibi yöntemler kullan›l›rken, 2003 y›l›nda en çok kullan›lan iflkence yöntemlerinin ise kaba dayak, hakaret, küfür, tehdit, tuvalet ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmamas› gibi yöntemler oldu¤unu söyledi. Demirtafl, “Bu durum, iflkencenin halen sona ermedi¤ini ancak yöntem de¤ifltirdi¤ini somut bir flekilde ortaya koymaktad›r” dedi. (H. Merkezi)
edilecek. Muhtarl›k sadece bir araçt›r. Bu mahallede yaflayan insanlar genelde devrimci demokrat insanlard›r. Buralardan hep sisteme muhalif insanlar ç›km›flt›r. Birçok mahallede flehitler verilmifltir, tutsaklar verilmifltir, Ölüm Oruçlar›nda flehitler ve gaziler verilmifltir. Bundan dolay› devlet buralar› kendine hep muhalif görmüfltür. Bak›n buradaki otobüs duraklar› çok eskidir, ama biraz ilerde en iyi otobüs dura¤› vard›r. Küçük bir örnek ama sistemin oy ald›¤› yerlere hizmet götürmesini göstermesi bak›m›ndan çarp›c›d›r. Biliyor ki buralar kendine muhalif ve bu nedenle hizmet getirmiyor. Buradaki insanlar belediyeye gitti¤inde dikkate al›nmaz, kömür yard›m› yapmaz, okul yard›m› yapmaz, sa¤l›k yard›m› yapmaz vs. Buradaki insanlar yaln›zlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Buradaki insanlar tek tek hesap soramaz. Biz bu birlikteli¤i oluflturarak gidece¤iz ve diyece¤iz ki “siz bu yard›m› yapmak zorundas›n›z”. Gerekirse binlerce imzayla gidilecek. -Tüm bu faaliyetinizde muhtarl›¤›n önemi nedir? -Oktay Kaplanseren: Buradaki devrimci demokrat insanlar›n eksikliklerinden kaynakl› buralarda muhtarl›klar hep gericilere kald›. Bizim art›k muhtarl›k kafam›zda silikleflmifl. “Nas›l olsa ben iki milyonu verip ikametgah alabiliyorum” denilebiliyor. Biz bu tabuyu y›kmak istiyoruz. ‹nsanlar orada kendilerine yard›mc› olacak birilerini görsün istiyoruz. ‹ki dönemdir kaybettiklerimizi yeniden kazanmaya çal›fl›yoruz. Yani biz buralarda örgütlü toplumun ad›mlar›n› atmak istiyoruz. Bunun araçlar›ndan biri de muhtarl›kt›r. (‹stanbul)
DEP’L‹ M‹LLETVEK‹LLER‹NE Y‹NE TAHL‹YE YOK DEP eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Do¤an ve Selim Sadak’›n tutuksuz yarg›lanma talebi 20 fiubat 2004 tarihinde yap›lan duruflmada yine reddedildi. Ankara 1 No’lu DGM’de görülen davan›n 11. duruflmas›na, Ankara Merkez Kapal› Ceza ve Tutukevi’nden getirilen DEP’li milletvekillerinin avukatlar›, yak›nlar› ve Avrupal› gözlemciler kat›ld›. Ankara 1 No’lu DGM’nin Baflkan› Mehmet Orhan Karadeniz’in, geçen duruflmada tahliye karar› ç›kmamas› üzerine alk›fll› protestoda bulunan izleyicilerin bu duruflmaya al›nmamas› yönündeki talimat› üzerine, polis duruflmaya gelenlerin kimliklerini tek tek kontrol etti. San›k avukatlar›, A‹HM’in bozma karar›n›n ard›ndan yap›lan yeniden yarg›lama sürecinde de¤iflen hiçbir fley olmad›¤›n› belirterek iddia makam›yla mahkeme heyetinin ortak hareket etti¤ini söylediler. Avukatlar›, koflullu sal›verilmelerine 1 y›l 4 ay kalan DEP’li milletvekillerinin tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›lmalar›n› talep etti. Avukatlar›n talepleri 11. kez reddedildi. (H. Merkezi)
27 Şubat-11 Mart 2004
10
29
Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› neler getiriyor?
Geçmiflte genelgelerle düzenlenen uygulamalar, haz›rlanan bu tasar› ile yasalafl›yor. Hapishane yönetiminintek tarafl› tuttu¤u tutanaklara göre disiplin cezalar› veriliyor. Mahpusun delil sunma hakk› bulunmuyor. Geçti¤imiz haftalarda Adalet Bakanl›¤› tarafndan aç›klanan, devrimci kamuoyunda “teslimiyet genelgesi” olarak adland›r›lan Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› neleri getiriyor, neyi de¤ifltiriyor? Bu konuda devrimci kamuoyunu bilgilendirmek, yap›lanlar› teflhir etmek amac›yla fiubat ay›n›n son haftas›nda TUYAB (Tutuklu Yak›nlar› Birli¤i) taraf›ndan bir bülten ç›kar›ld›. Adalet Bakanl›¤›’n›n tutumu flu flekilde sergilendi: “Tabutluklar yetmedi. Cezaevlerinde 12 Eylül darbesinin ard›ndan uygulamaya konulan ve yo¤un direnifller sonucu 1988 y›l›nda kald›r›lan tek tip elbise dönemine geri dönülüyor” sunumu ile gazetelere haber olan Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›, Adalet Bakan› Cemil Çiçek taraf›ndan aç›kland›. Tasla¤a göre hükümlülere tek tip elbise d›fl›nda “zorunlu çal›flma” dayat›lacak. Yasa tasla¤› ile hapishaneler “ABD modeli”ne göre flekillendirilecek. Taslak flu an meclis alt komisyonunda s›ras›n› bekliyor. ‹nfaz Yasa Tasar›s› haz›rlay›c›lar›na göre k›rm›z› kurdele ile sar›l› bu dosya, “çikolata kutusu gibi manzara arz eden bir tasar›” imifl(!) F tiplerini 19 Aral›k kanl› katliam› ile açmadan hemen önce zaman›n Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk, flunlar› söylüyordu: “F tipleri, insani, rahat, adeta otel gibi.” Oysa siyasi tutsaklar F tiplerine sevklerde her türlü bask› ve iflkenceye
maruz b›rak›ld›. Ve bu durum artarak sürmektedir” denildi. ZORUNLU ÇALIfiMA Bültende ayr›ca, son zamanlarda burjuva bas›nda s›kça yeralan “zorunlu çal›flma” konusuna da de¤inilerek, asl›nda bunun keyfi olmad›¤›, tutsaklar›n zorunlu tutulaca¤› flu flekilde aç›klan›yor: “Son günlerde bas›nda hapishanelerde zorunlu çal›flmayla ilgili “Tutuklu ve hükümlüler çal›flt›klar›n›n karfl›l›¤› olarak belli bir ücret alacaklar, sosyal güvenceleri olacak” vb. türünden zorunlu çal›flmay› flirin göstermeye hizmet eden çeflitli haberler ç›k›yor. Ancak bunun zorunlulu¤a dayand›r›ld›¤›, getirilen disiplin cezalar›yla tam bir keyfi uygulamay› da beraberinde getirdi¤i gözard› ediliyor. Üstelik model olarak al›nan ABD’deki uygulamalar da bunun tam bir mahpus eme¤ini sömürmeye hizmet etti¤ini, edece¤ini aç›kça gösteriyor” deniliyor. Siyasi tutsaklar› mecburi iflçiye, hapishaneleri parmakl›kl› fabrikaya çevirmeye çal›flan bu anlay›fl›n tutsaklar› yo¤un bir emek sömürüsüne tabi tutarak, sermaye için bedava iflgücü haline getirmek istedikleri belirtiliyor. TEK T‹P ELB‹SE Bültende de¤inilen konulardan biri de “tek tip elbise” dayatmas›. 1980 AFC’sinden sonra uygulanmaya çal›fl›lan bu uygulaman›n bu u¤urda ödenen bedeller ve veri-
Gaziantep’te ‘tecrit’ karfl›t› eylem KONGRA-GEL Kurumsal Baflkan› Abdullah Öcalan’a uygulanan ‘tecrit’e karfl› protestolar sürüyor. 21 fiubat’ta fiahinbey’in Beydilli Mahallesi fianl›dere Caddesi üzerine ‘fiehit Sema Eylem Birli¤i PJA’ imzal› “Mücadele Kad›nla Özgürleflecek, Baflkan Apoya Özgürlük” yaz›l› pankart› as›ld›. Sabah›n erken saatlerinde as›lan pankart olay yerine gelen polisler taraf›ndan indirildi. Yukar›bay›r Mahallesi’nde dün akflam bir araya gelen bir grup genç Öcalan lehine gösteri düzenledi. Eylemde cadde üzerinde atefller yakan gençler daha sonra yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yürüyüfl s›ras›nda yolu bir süre trafi¤e kapatan grup, “Bijî Serok Apo”, “Bi can bi xwîn em bi teren ey serok”, “‹mral› kapans›n Öcalan’a özgürlük” sloganlar›n› att›ktan sonra olays›z da¤›ld›.
len mücadele ile 1988’de kald›r›ld›¤›, ancak sistemin tekrar bu sald›r›y› gündeme getirdi¤i belirtiliyor. Yap›lan sald›r›lar›n hepsinin birbiriyle ba¤lant›l› oldu¤u, D tipi, L tipi gibi uygulamalarla tecritin yayg›nlaflt›r›lmak istendi¤inin belirtildi¤i bültende, Ecevit’in “Cezaevleri sorunu hallolmadan IMF program› uygulanamaz “ sözü hat›rlat›larak, tüm bu sald›r›lar›n d›flardan ba¤›ms›z ele al›nmamas› da gerekti¤i belirtiliyor. D‹S‹PL‹N CEZALARI Tasar›n›n 7. bölümünde disiplin cezalar› düzenlenmifl. Cezay› gerektiren fiiller say›l›rken öyle esnek bir düzenleme getiriyor ki bu durum idarenin keyfi uygulamalar›na yol açmakla olumsuz düzenlemenin etkisini iki kat art›r›yor. Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› ile getirilen disiplin cezalar›nda teslim alma anlay›fl›n›n yatt›¤› rahatl›kla görülmektedir. Haberleflme veya iletiflim hakk›ndan yoksun b›rakma veya k›s›tlamay› düzenleyen 40. madde en a¤›r hükümlerden bir tanesidir. Bu madde; “Mektup ve telgraf yollamaktan, televizyon izlemekten, radyo dinlemekten, kendisine gelen mektup ve telgraflar› almaktan, gazete, dergi, kitap ve di¤er iletiflim araçlar›ndan yararlanmaktan yoksun b›rakt›r›lmas›d›r. Bu cezay› gerektiren eylemler flunlard›r: a- Protesto amac›yla idarece verilen yeme¤i topluca almama eylemine kat›lmak, b- Kurum iflyurdu yönetim kurulunca uygun görülen iflte çal›flmamak, c- Herhangi bir fleyi protesto amac› ile veya idareye karfl› toplu olarak sessiz direniflte bulunmak, d- Odalarda, eklentilerinde ve di¤er alanlarda ilaç ve g›da maddesi stoku yapmak, e- Gereksiz olarak marfl söylemek veya slogan atmak.” Bu madde ile tecrit içinde tecrit uygulamas›na geçiliyor. Geçmiflte genelgelerle düzenlenen uygulamalar, haz›rlanan bu tasar› ile yasalafl›yor. Hapishane yönetiminin tek tarafl› tuttu¤u tutanaklara göre disiplin cezalar› veriliyor. Mahpusun delil sunma hakk› bulunmuyor. ‹tiraz ettiklerinde ise infaz hakimliklerince idarenin tutanaklar›na itibar edilerek itiraz reddediliyor. Yani k›saca bu yasa ile tam anlam› ile teslimiyet dayat›l›yor. Siyasi tutsaklar›n bu tasar›da dayat›lanlar› kabul etmeyece¤inin belirtildi¤i bültende, bu sald›r›n›n tüm devrimci, demokrat duyarl› kesime yap›ld›¤› belirtilerek, bu kesimlerin hepsi ortak mücadeleye ça¤›r›l›yor, ortak bir mücadelenin örgütlenmesinin gereklili¤i vurgulan›yor. Bültenin sonunda geçmiflten günümüze hapishanelerde ölüm oruçlar›nda, katliamlarda ve d›flarda sald›r› politikalar›n› protesto etmek için flehit düflenlerin isimleri bulunuyor. Elde edilen kazan›mlar ve deneyimler içerde ve d›flarda ortaklafla örülen bir mücadelenin sistemin bu sald›r›lar›n› bofla ç›karaca¤›n› çok aç›k gösteriyor. O halde hepimize çok görev düflüyor... Haz›rlad›klar› bu bültenle çeflitli televizyon, gazete vb. kurumlar› gezen TUYAB’l› aileler kurumlara duyarl›l›k ça¤r›s› yap›yorlar.
CENAZEYE KATILMAYA 48 YIL HAP‹S! Ulucanlar Hapishanesi’ndeki sald›r›da ölen Nevzat Çiftçi’nin cenazesine kat›lmak isteyen ve dövülerek gözalt›na al›nan 31 insan haklar› savunucusu toplam 48 y›l hapse mahkum edildi. 2911 Say›l› Toplant›, Gösteri Yürüyüflleri Kanununa muhalefet iddias›yla verilen cezalar yarg›lananlar›n “suç iflleme e¤ilimleri” nedeniyle ertelenmedi. T‹HV ‹zmir Temsilcili¤i’nde Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Psikiyatristi Dr. Alp Ayan’a 1 y›l 6 ay 1 gün, Adnan Ak›n’a 3 y›l 1 gün, 35 kifliye de 18’er ay hapis ile 60’ar milyon para cezas›na çarpt›r›ld›. 13 fiubat’ta gerçekleflen ve alt› saat süren karar duruflmas›nda san›k avukatlar› son savunmalar›n› yapt›lar. Mahkeme, Adnan Ak›n’a 3 y›l 1 gün, Dr. Alp Ayan’a 1 y›l alt› ay 1 gün; ‹flçi-köylü gazetesi çal›flan› Betül K›l›çaslan’a, T‹HV çal›flan› Günseli Kaya, ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) GYK üyesi Mihdi Perinçek, dönemin Eme¤in Partisi (EMEP) ‹l Baflkan› Haydar Cenan, dönemin Halk›n Emek Partisi (HADEP) ‹zmir ‹l Yürütme Kurulu üyeleri Birol Karaduman ve ‹rfan Gülseser, dönemin E¤itimSen 1 No’lu fiube Baflkan› Mehmet Bahri Akan, yazar-sendikac› Hacay Y›lmaz, dönemin Genel-‹fl 5 No’lu fiube Baflkan› Murat Hançer, Rahflan Çetiner, Turgut Yenidünya, Erhan Polat, A.Birge Uzuner, ‹hsan Durmufl, S.Cem Pakdemir, Sevda Da¤, Ayten Moral, Buket Acartürk, Timur Baflp›nar, Celal Sa¤lam, Nedim Sar›kaya, Binali Güler, Selma Topçuo¤lu, Av. Erdal Ya¤çeken, Av. Seray Topal, Bar›fl Bozyi¤it, Cem Cihan Erkul, Zafer Do¤an, Birol Karaduman ve Alev Yaz›c›’ya 18 er ay hapis ile 60 ar milyon para cezas› verdi. 26 Eylül 1999’da Ulucanlar Cezaevi’nde gerçeklefltirilen sald›r›da ölenlerden Nevzat Çiftçi’nin Alia¤a ‹lçesi Helvac› Beldesi’nde yap›lan cenaze törenine kat›lmak isteyen insan haklar› savunucu, sendika, meslek odas›, dernek ve siyasi parti temsilcisinden 69 kifli dövülerek gözalt›na al›nm›flt›. Ard›ndan, aralar›nda Dr. Ayan ve Kaya’n›n da oldu¤u 14 kifli, 2911 say›l› kanuna muhalefet gerekçesiyle tutuklanarak 113 gün kadar hapishanede kalm›fllard›.
11
29
27 Şubat-11 Mart 2004
Ankara’da gözalt› terörü Hapishanelerde uygulanan tecriti protesto etmek ve gündeme sokmak amac›yla afifl asan TAYAD’l› aileler polis terörü ile karfl›laflt›. 15 fiubat Pazar günü Ankara’n›n birçok semtinde “Hapishanelerde 107 insan öldü duydunuz mu?” afifllerini asan TAYAD’l› aileler polisin coplu sald›r›lar›na maruz kald›lar. Sakarya Caddesi’nde afifl asan gençlere silah çekerek tehdit eden polis, çevik kuvvet otobüslerini ça¤›rarak bu kiflileri gözalt›na ald›. Ayn› gün gece 23:00-01:00 aras›nda Ekmek ve Adalet Dergisi, TAYAD, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, Ankara Gençlik Derne¤i ve ‹dilcan Kültür Merkezi’ni basan polis toplam 35 kifliyi gözalt›na ald›. Kurumlara giden insanlar› gözalt›na alarak kaç›ran, tehdit eden Ankara polisi, Abdi ‹pekçi Park›’nda çad›r talebi için bulunan ailelere de sald›rd›. Sa-
l› ve perflembe günü mahkemeye ç›kar›lanlardan 13 kifli keyfi bir flekilde tutuklanarak Ulucanlar Hapishanesi’ne sevk edildi. Tutuklananlar aras›nda Ekmek ve Adalet Dergisi çal›flanlar› Ufuk fiener ve Abdullah Özgün de bulunuyor. Gözalt›lar› protesto etmek amac›yla 16 fiubat’ta bir araya gelen devrimci ve demokrat kurumlar Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamada polisin evleri basarak, kurumlar›n kap›s›n› k›rarak yaratt›¤› teröre dikkat çekilerek “demokratikleflme” söylemlerinin gerçekli¤i dile getirildi. 20 fiubat günü de saat 14:00’te TAYAD, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, Ankara Gençlik Derne¤i, ‹dilcan Kültür Merkezi taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Gözalt› ve sald›r›lar› k›namak amac›yla ‹zmir Konak Kemaralt› giriflinde bas›n aç›klamas› yapan gruba polis müda-
hale etti. Aralar›nda ESP ‹zmir temsilcisi Selahattin Ilgaz’›n da bulundu¤u onbefl kifli gözalt›na al›nd›. 9 fiubat 2004 tarihinde Adana Atilla Alt›kat Köprüsü ve Hastaneler Kavfla¤› üstgeçidine ayr›ca Mersin Demirtafl Köprüsü ve Metropol binas›na da TAYAD imzal› pankartlar as›ld›. 13 fiubat’ta MES‹AD’› ziyaret etmek isteyen TAYAD’l› aileler gözalt›na al›nd›. Bir gün sonra serbest b›rak›lan TAYAD’l›lar MES‹AD yöneticileriyle görüflünceye kadar yeniden geleceklerini belirttiler. (Ankara-Mersin) ILPS’den k›nama ILPS Genel Sekreterli¤i TAYAD’l› aileler üzerindeki bask›lar›, gözalt› ve tutuklamalar› k›namak amac›yla yazd›¤› mesajda ailelere destek sunarken politik tutsaklar üzerindeki tecriti ve gözalt› terörünü k›nad›.
‹nsan haklar› savunucular› eylemlerle bask› ve Göç-Der ‹zmir fiube Baflkatecriti Konak Eski Sümern› ‹brahim Uzelün’e 10 ay, bank önünde bir araya geprotesto yolsuzlu¤a ve yoksullu¤a ilifllen yaklafl›k 100 ‹HD üyesi ediyor.
‹HD’den mektuplu protesto ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ‹zmir fiubesi, insan haklar› savunucular›na verilen hapis cezalar›n› k›namak amac›yla 20 fiubat’ta Cumhurbaflkanl›¤›’na, Baflbakanl›k’a, Adalet Bakanl›¤›’na, TBMM’ye ve ‹nsan Haklar› Komisyonu’na mektup gönderdi. ‹nsan haklar› savunucular› üzerindeki bask›lar› k›namak ve verilen hapis cezalar›n› protesto etmek için Cumhuriyet Postanesi’nin önünde bir araya gelen ‹HD’liler bas›n aç›klamas› yapt›. ‹HD ‹zmir fiube Sekreteri Mihriban Karakaya yapt›¤› aç›klamada, insan haklar› savunucular›n›n ceza ald›¤› bir ülkede insan haklar›ndan bahsedilemeyece¤ini söyleyerek, bask›lar› k›nad›. ‘Amaç gözda¤› vermek’ ‹HD MYK Üyesi Ahmet Da¤l› ise, Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde Baflbakanl›k’a ba¤l› ‹nsan Haklar› Kurul’lar›n›n oluflturuldu¤u bir süreçte bu tür fleylerin yaflanmas›n›n dikkat çekici oldu¤unu kaydetti. Son dönemde ‘Göç Raporu’ nedeniyle
kin düzenlenen bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› gerekçesiyle Emek Platformu üyesi 19 kifliye 6 ay ve son olarak da Ulucanlar Hapishanesinde yaflam›n› yitiren Nevzat Çiftçi’nin cenaze törenine kat›ld›klar› gerekçesiyle 31 insan haklar› savunucusuna toplam 48 y›l 576 ay hapis cezas› verildi¤ine dikkat çekti. Da¤l› bu mahkumiyetlerin gözda¤› amaçl› oldu¤unu belirterek, bu anlay›fl ve uygulamalarla hukuka ve insan haklar›na dayal› bir yap›lanman›n oluflamayaca¤›na iflaret etti. Da¤l›, insan haklar› savunucular›na yönelik cezaland›rmalara son verilmesini istedi. Yetkililere protesto mektubu Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ‹HD’liler Cumhuriyet Postanesi’nden Cumhurbaflkanl›¤›’na, Baflbakanl›k’a, TBMM’ye, ‹nsan Haklar› Komisyonu’na ve Adalet Bakanl›¤›’na mektup gönderdi. (‹zmir)
‹HD’den hücre eylemi
hapishanelerdeki “tecrit” uygulamalar›n› hücreye girerek protesto etti. “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Tecrite son ver”, “Buca, Diyarbak›r, Ulucanlar’› unutmad›k” dövizleri açan grup, “B›ji Biratiya gelan”, “Zindanlar boflals›n tutsaklara özgürlük”, “‹çerde d›flar›da zindanlar› parçala” vb. sloganlar att›. Burada bas›n aç›klamas› yapan ‹HD ‹zmir fiube Sekreteri Mihriban Karakaya, Türkiye’’de insan haklar› ihlallerinin sürekli yafland›¤›n› belirterek, demokratik dinamiklerinin bu yöndeki çözüm ça¤r›lar›na da hiçbir yan›t verilmedi¤ini söyledi. Karakaya, hapishanelerde yaflanan anti-demokratik bask›c› uygulamalar›n insan onuruna yak›flmad›¤›n› dile getirerek, bu yöndeki demokratik taleplere hükümetin hiçbir flekilde cevap vermedi¤ini kaydetti. 19 Aral›k operasyonunun durdurul-
mas›, 107 insan›n ölümü ile sonuçlanan F Tipi Hapishanelerinin ve ‹mral› Hapishanesi’nin kapat›lmas› konusunda yap›lan ça¤r›lar›n dikkate al›nmad›¤›n› ifade eden Karakaya, “Sorunlar› çözümden kaçan, görmezden gelen anlay›fl, tecritin hüküm sürdü¤ü, insan haklar›n›n ayaklar alt›na al›nd›¤› hapishaneleri ‘konukevi’ olarak tasvir edebilmektedir. Siyasi iktidar bugüne de¤in ölümlerin ve ihlallerin mekan› olan cezaevlerini gerçekten ‘konukevine’ dönüfltürmek istiyorsa tecrit ay›b›na son versin, insan haklar›n› uygun davrans›n, hapishaneleri sivil denetime açs›n ve F Tipi ve ‹mral› Hapishanelerini kapats›n” diye konufltu. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ‹HD Üyesi Meral Ünal, kartondan yap›lm›fl bir hücreye girerek oradan, tecriti ve hapishanelerde yaflanan uygulamalar› anlatt›. Anlat›m›n ard›ndan Ünal, hücreyi parçalayarak d›flar› ç›kt›. Bu s›rada 2 tutsak anas› da kartondan olan hücreyi parçalad›. (‹zmir)
27 Şubat-11 Mart 2004
29
12
AT‹K 3. TOPLANTISINI GERÇEKLEfiT‹RD‹
AT‹K Yönetim Kurulu fiubat 2004 tarihinde 3. toplant›s›n› gerçeklefltirerek geçmifl faaliyetlerini de¤erlendirdi ve bir dizi kararlar ald›. Konfederasyon genel bir durum de¤erlendirmesi yaparak flu sonuçlara vard›: “Genel olarak emperyalist güçler ezilen dünya haklar›na topyekün olarak sald›r›yorlar. Bu sald›r›lar her geçen daha da boyutlanmaktad›r. Savafl, iflgal ve toplumsal dinamiklerin ezilmesine yönelik yap›lan sald›r›lara, kazan›lm›fl bir çok hakk›n gasp edilmesi eklenerek yaflam daha da zorlaflt›r›lmaktad›r. ABD ve ‹ngiliz emperyalist güçlerinin Irak iflgali devam etmektedir. ‹flgal öncesi ileri sürülen tüm gerekçeler bir bir iflas etti. Ancak sorun zaten Irak’ta kimyasal silahlar›n olup olmamas› de¤ildi. ABD, planlar› içinde Irak’› iflgal etme ve buradan di¤er yerlere s›çramay› planlanl›yor ve uygun flartlar bekleniyordu. Bu flart 11 Eylül’le h›zlanm›fl ve 20 Mart 2003 tarihinde Irak iflgal edilmifltir. Tüm dünya’da bu emperyalist iflgal protesto edilerek, ABD ve ‹ngiliz askeri güçlerinin Irak’tan çekilmesi için, yükselen slogan-
lar at›lmaya devam ediyor. Avrupa’da Irak iflgaline karfl› ç›k›fl protestolar›na paraler olarak sosyal haklara yap›lan gasplar ve getirilen ek ödemelere karfl› eylemler devam etmektedir. Bu eylemlerin giderek yükselmesi kaç›lmazd›r. Tüm Avrupa’da iflsizlik 20 milyonun üzerine ç›km›fl bulunuyor. Özellefltirmeyle birlikte, iflverenlerin ifl saatlerini yükseltilmesi için hükümeti s›k›flt›rmalar› ve iflçi ücretlerinde verilen komik saat ücretleri, yeni ifle al›nan iflçilerle uzun süreli sözleflme yap›lmamas›, iflten ç›kartmalar›n kolaylaflt›r›lmas›, büyük tekellere yeni karlar getirmektedir. Al›m gücü düflerken, sokak eylemlerinin kaç›n›lmaz olarak yükselece¤i bir sürece girilmifl bulunuluyor. Sübjektif önderli¤in genel olarak Avrupa ülkelerindeki eksikli¤i düflünüldü¤ünde, eylemler daha çok sar› sendika ve reformist kesimlerce yönlendirilmektedir. Konfederasyonumuz bu sürecin gerisinde kalmayarak, bulundu¤u tüm ülkelerde gerek Irak iflgaline karfl› gelifltirdi¤i tav›r, gerekse sosyal haklar›n gasp›na yönelik bafllatt›¤› kampanya ve kat›ld›¤› etkinliklerle sürece dahil oldu. Konfederasyonumuz, iki toplant› aras› gerçeklefltirdi¤i etkinlikleri de¤erlendirerek sonuçlar ç›kart›. 8 kas›m 2003 tarihinde gerçeklefltirilen Kültür ve sanat yar›flmam›z baflar›yla gerçeklefltirilerek, genç arkadafllar›n kültürel alandaki yetenekleri ortaya ç›kartarak bu cepheye yeni aday arkadafllar eklenmifltir. Gerek kat›l›m aç›s›ndan, gerek ise organize aç›s›ndan kültür sanat etkinli¤imiz bize yeni de¤erler katarak hedefine ulaflt›. Konfederasyonumuz bu süre içinde, 16. kongremizde al›nan karar çerçevesinde, Avrupa’n›n
12 alan›nda Lig tan›t›m toplant›lar› gerçeklefltirerek, Lig’in Avrupa’da daha iyi tan›t›lmas›, program›n›n bilinmesi aç›s›ndan önemli bir ad›m atm›fl oldu. Konfederasyonumuz, 19 Aral›k cezaevleri katliam›n›n 3. y›l dönümünde Avrupa’n›n tüm alanlar›na yapt›¤› etkinliklerle hem 19 Aral›k katliam›nda flehit olan devrimci tutsaklar› and›, hem de yeni F tipi cezaevlerinin yap›m›na dikkat çekerek Avrupa’dan yeni eylem ve destek etkinliklerine dikkat çekti. Konfederasyonumuz, Hindistan’da örgütleyicileri aras›nda yer ald›¤› Mumbay 2004 anti-emperyalist kampa kat›larak uluslararas› bir etkinli¤e daha imzas›n› att›. Mumbay 2004 direnifli Lig’in Asya’da tan›t›lmas› ve b›rakt›¤› etki aç›s›ndan daha uzun süre tart›fl›lacak bir etkinlik oldu. Onlarca örgütün Lig’e kat›lmak için yapt›¤› bafl vurular, Lig’in uluslararas› alanda b›rakt›¤› etkin›n ürünüdür. Konfederasyonumuz, üyesi oldu¤u Lig’in uluslararas› alanda oluflturmak istedi¤i gençlik örgütünün ön haz›rl›¤› için Filipinlerde yap›lan toplant›ya gençlik örgütümüz YDG kat›larak, koordinasyon komitesinde yer ald›. Bu ad›m gençli¤in uluslararas› alanda anti emperyalist bir gençlik yap›lanmas›n›n yarat›lmas› için at›lm›fl önemli bir ad›md›r. Davos’ta 4.sü gerçeklefltirilen Dünya Ticaret örgütü toplant›s›n› protesto etkinli¤i Federasyonumuz ‹T‹F taraf›ndan örgütlenerek, gücümüzün önemli bir bölümü bu etkinli¤e seferber edildi. Militan bir flekilde yap›lan bu etkinli¤in bas›n ve yay›n kurulufllar›nda yer almas›, oldukça önemli bir yer tutmufltur. Konfederasyonumuz, 3. toplant›s›nda federasyon, kad›nlar ve gençlik örgütümüzün sunduklar› raporlar› okuyarak onaylad›. Afl-
mam›z gereken yönler, kitlelere ulaflma ve onlar› örgütlemenin üzerinde durarak, önüne yeni perspektifler koydu. Konfederasyonumuz; önümüzdeki dönem faaliyetleri üzerinde de durarak bir dizi karalar ald›. fiubat, Mart ve Nisan aylar›n›n gençlik, Federasyon ve Konfederasyonumuz aç›s›ndan genel kurullar›m›z›n yaflanaca¤› aylar olmas› bak›m›ndan önemli oldu¤u üzerinde durarak, bir dizi görevlendirmeler yapt›. Genel kurullar›m›z›n ayn› zamanda bir kitle seferberli¤i dönemi oldu¤u tespiti yap›ld›. Konfederasyonumuz, 8 Mart dünya emekçi kad›nlar günün, anlam›na uygun ve militanca kutlanmas› üzerinde durdu. Günün geliflmeleri ve tespit etti¤imiz gündemlerin 8 Mart etkinliklerimizin de içeri¤i oldu¤u üzerinde duran yönetim kurumuz, AT‹K kad›nlar komisyonumuzun önüne bir dizi görevler koydu. 8 Mart etkinliklerimizin temel fliar› Emperyalist savafllara, iflgallere ve Sosyal y›k›ma karfl› emekçi kad›nlar›n mücadelesinin yükseltilmesi olacakt›r. Konfederasyonumuz, Irak iflgalinin birinci y›l dönümü olan 20 Mart’› emperyalist savafla ve iflgallere karfl› direnifl günü ilan etmifltir. Bunun sokak gösterilerinin oldu¤u bir gün olarak ele alm›flt›r. Bu etkinli¤imiz Lig’in bafllatt›¤› kampanyaya uygun olarak ele al›nacak ve en genifl güçlerle birlikte hareket etme temel prensibimiz olacakt›r. Konfederasyonumuz, 2004 y›l›n›n sonuna do¤ru yap›lacak L‹G 2. kongresini ele alarak bir dizi görevlendirmeler yapt›. Toplant›s›n› bu de¤erlendirmeler ve karalar ›fl›¤›nda sonuçland›ran yönetim kurulumuz yay›nlad›¤› genelgeyle karar ve de¤erlendirmeleri tüm federasyon ve derneklerine ulaflt›rd›.”
‹sviçre’nin Basel flehrinde Haluk Gerger’le söylefli yap›ld› 22 flubat 2004 tarihinde, ‹sviçre’nin Basel flehrinde “Göçmen ‹flçiler Derne¤inin” düzenledi¤i “Haluk Gerger’le söylefli” gerçekleflti. ‹flçi-köylü okurlar›n›n da kat›ld›¤› toplant›da Haluk Gerger konuflmas›nda ABD emperyalizminin “Büyük Ortado¤u projesi”ne de¤indi. “Büyük Ortado¤u projesinde ABD emperyalizmi mevcut Ortado¤u s›n›rlar›n› FAS’tan Ç‹N’e kadar daha da büyüterek, hegemonya alan›n› geniflletme ve enerji kaynaklar›n› daha fazla kontrol alt›na alma politikas›n› uygulamaya çal›fl›yor. Irak iflgali süresince yaflanan direniflle birlikte tek bafl›na Ortado¤u’ya egemen olma politikas›na NATO ve AB’yi dahil ederek, de¤iflikli¤e gitme ad›m›d›r. Bu ad›m ABD’nin bir yenilgisidir”, dedi. ABD tek bafl›na dünya jandarmas› olma politikas›nda zorland›¤›n›, tek bafl›na imparatorluk kurma emellerinde ciddi sorunlarla karfl›laflt›¤›n› belirtti. ABD’nin Ortado¤u projesinde Kürtlere biçti¤i misyon modern “köleliktir”. ABD Irak’ta t›kand›. Askeri olarak zorlan›yor, yeni rejim kurma çal›flmalar› da kendi ç›karlar›na denk düflmüyor. Bu projeye göre Ortado¤u’da kendi emperyalist ç›karlar› için yeni ittifaklar, yeni iflbirli¤i dayanaklar› oluflturmaktad›r. Bu kurulacak iktidarlar “yeni dünya düzeninin” bir parças› durumuna getirilerek, özellefltirme politikalar›n› rahatl›kla uygulayacak ve buna göre yeniden yap›lanmaya tabi tutulacakt›r. Bu yeni projeye göre ABD emperyalizminin ç›karlar›na denk düflen “demokratikleflme” politikas›n›
bölgeye yayarak, muhalifleri de etkisizlefltirmeyi amaçlamaktad›r.ABD demokrasisi; sald›r› ve hegemonya demektir. Orta Do¤u’yu ‹srail Siyonizmi, TC militarizmi ve Arap gerici¤iyle kuflatma, kontrol alt›na alarak hegemonyas›n› güçlendirme politikas›n› uyguluyor.ABD Ortado¤u’da kuflatma politikas›n› uygularken flimdi kendisi kuflat›ld›. Dün “Sovyet sald›r›s›n›”, “komünizm tehlikesini” göstererek, dünya halklar›n› korkutmaya, manipüle ederek kendi sald›r› politikas›n› örtbas etmeye çal›flan ABD emperyalizmi bugün, “Terörizm” korkusuyla benzer fleyleri yapmaya çal›fl›yor. ABD emperyalizmi dün emperyalizminin sald›r› meflruiyetinin ad› “Rus komünizmi-Sovyet sald›rganl›¤›” idi bugün ise sald›r›lar›na “terörizm” ad›yla meflruiyet kazand›rmaya çal›fl›yor. ABD’nin yap›sal zaaf› ve korkusu onu sald›rganl›¤a itiyor. ABD nine Ortado¤u’da TC militarizmine biçti¤i rol tetikçilik, kand›r. TC’nin satt›¤› jeopolitiktir. TC Ortado¤u’da oynad›¤› jeopolitik rol gere¤i karfl›l›¤›nda ABD yard›m›, d›fl borç, kredi almaktad›r. Haluk Gerger’e dinleyiciler farkl› sorular yöneltti.konunun daha iyi anlafl›lmas› için farkl› sorular yöneltildi. En belirgin sorular›n bafl›nda “Irakta ki silahl› karfl› koyufl bir direnifl midir? orada fundamentalist ‹slamc›lar›n olmas› bu durumu de¤ifltirmez mi? sorusuna “Irak ta ki silahl› karfl› koyufl bir direnifl dir, ‹slamc› kesimin bu direniflte
yer almas› bu gerçekli¤i de¤ifltirmez” ‹kinci bir soru olarak “Demokratik güç birli¤i platformunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz?” yöneltildi. Yan›t olarak “Murat Karayalç›n’›n bulundu¤u bir platforma oy vermem “ oldu. ‹flçi köylü okuru bir arkadafl›n “2004 Mumbai Direnifli hakk›nda izlenimlerinizi anlat›r m›s›n›z?” talebine yan›t olarak, Mumbai’de 2004 direnifl kamp›nda bulundu¤unu bu direnifl organizasyon içinde ILPS ve di¤er devrimci ve Maoist yap›lanmalar›n
da yer ald›¤›n›, Hindistan’daki yoksullu¤un korkutucu bir düzeyde oldu¤unu derinli¤i ile sosyal devrim için koflullar›n elveriflli oldu¤unu anlatt› ve son olarak “‹nsanl›k ya Hindistan’daki bald›r› ç›plaklarla batacakt›r ya da insanl›k bu bald›r› ç›plaklarla kurtulacakt›r” dedi. Haluk Gerger kendi yazd›¤› “KAN TADI” kitab›n› okuyucular›na imzalad›. ‹sviçre’de Avrupa’ya yay›n yapan Gala TV toplant› boyunca çekim yapt›.
Mumbai Resistance 2004 tan›t›m toplant›s› Londra’da yap›ld› Dünya Sosyal Forumu’na paralel bir flekilde gerçeklefltirilen Mumbai Resistance 2004 kamp›nda yaflan›lan tecrübelerin aktar›ld›¤› “Mumbai Resistance 2004’den ‹zlenimler” toplant›s› 15 fiubat Pazar günü Londra Tohum Kültür Merkezi’nde ‹ngiltere AT‹K komitesi ve ILPS Londra temsilcili¤i taraf›ndan yap›ld›. Kampa kat›lan arkadafllar›n gözlemlerinin anlat›ld›¤› toplant›da ayr›ca kamp boyunca çekilen video görüntülerinden derlenen bir video gösterimi de yap›ld›. Toplant›da AT‹K temsilcisi arkadafl kamp›n daha çok hangi koflullar›n bir ürünü oldu¤unu ve AT‹K için kazan›mlar›n› de¤erlendirdi. Kampta yaflan›lan yoldafll›k iliflkilerinin kendileri için çok önemli oldu¤una vurgu yapan AT‹K temsilcisi, bu kampla birlikte çok yo¤un flekilde ILPS’e kat›lmak isteyen demokratik kitle örgütleriyle iliflki kurduklar›n› belirtti. ILPS ad›na kat›lan konuflmac› arkadafl ise kamp›n genel gidiflat› ve kampta tart›fl›lan konular üzerine bir bilgilendirme yapt›. Kampa ILPS’nin davetlisi olarak kat›lan gazeteci Ali Keskin ise Hindistan’daki kast sistemi, halk›n açl›k s›n›r› alt›ndaki yaflam› ve genel sosyal durumu üzerine genel bir bilgilendirme yapt›ktan sonra kendi gözlemlerini dinleyicilere aktard›. Toplant› video gösterimi yap›larak bitirildi.
13
29
27 Şubat-11 Mart 2004
Kamu Yönetimi Yasa Tasar›s› geri çekilsin Kamu Yönetimi Temel Kanunu’na geçit yok diyen binlerce kamu emekçisi 21-22 fiubat tarihlerinde birçok ilde alanlara ç›karak tepkilerini gösterdiler.
Diyarbak›r
Gaziantep ve Ceyhan’dan E¤itim-Sen flubeleri ile iflçi sendikalar› kat›ld›. Mitinge ayr›ca direniflte olan BOSSA iflçileri, fiifleCam iflçileri ve iflten at›lan Çukurova iflçileri, DKÖ’ler ve sosyalist bas›n da kat›ld›. Partizanlar da “‹flçi Köylü el ele Demokratik Devrime” pankart› ile yerini al›rken s›k s›k “Kölelik yasas›na hay›r”, “Kamusal alan›n talan›na hay›r”, “‹flgale de¤il, direnifle ortak ol”, “‹ncirlik üssü kapat›ls›n”, “Çukurova iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n Halklar›n Mücadele Ligi” ve ”‹bra-
Samsun
‹STANBUL Kamu Yönetimi Temel Kanunu Yasa Tasar›s›na karfl› 21 Mart’tan itibaren alanlara ç›kaca¤›n› ve bu yasay› geçirmeyece¤ini dile getiren KESK, 22 fiubat 2004 tarihinde Ça¤layan Meydan›’nda 5000’i aflk›n üyesiyle “Kamu Yönetimi Temel Kanunu’na geçit yok” dedi. Saat 11:00’de Perpa Köprüsü’nde toplanmaya bafllayan kamu emekçileri, DKÖ’ler, çeflitli devrimci ve sosyalist bas›n okurlar› ve siyasi partiler “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, “Birlik, mücadele, zafer”, “Üreten biziz yöneten de biz olaca¤›z”, “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” vb. sloganlar› atarak saat 12:00’de Ça¤layan Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. TÜRK-‹fi, D‹SK, KESK, TMMOB, ‹TO ve Veteriner Hekimleri Odas›’n›n organize etti¤i eyleme D‹SK’e ba¤l› Yol-‹fl Sendikas› yüksek kat›l›m›yla dikkat çekti. “Kamu Hizmetlerinin Tasfiyesine Hay›r” yaz›l› pankart› açan KESK ad›na konuflma yapan Genel Baflkan Sami Evren “Bizim için söz bitti. Art›k direnme zaman›d›r. Meflru hakk›m›z› sonuna kadar kullanaca¤›z” uyar›s›nda bulundu. D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ise yapt›¤› konuflmada “onlara meydan okuyoruz. Biz bu mücadeleyle onlarla bafledece¤iz. Yeter ki inanal›m, inanmak bu ifli çözer” dedi. Mitinge, Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) de kat›larak KYTK’a karfl› kamu emekçilerinin yan›nda yerald›. Mitingde “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Yaflas›n Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi”, “Kamu Reformu Yasas› geri çekilsin” sloganlar›n› att›. ANKARA Kamu Yönetimi Temel Kanunu Yasa Tasar›s›’n›n geri çekilmesini isteyen KESK Ankara fiubeler Platformu’na üye kamu emekçileri AKP Çankaya ‹lçe binas› önüne siyah çelenk b›rakarak, hükümeti protesto etti. KESK Ankara fiubeler Platformu’na üye yaklafl›k 100 kamu çal›flan›, Tüm BelSen Ankara fiubeleri önünden, “Bu yasa Meclis’ten geçmeyecek”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “6 Mart’ta K›z›lay’day›z” sloganlar› atarak, AKP Çankaya ‹lçe binas›na yürüdü. Burada kamu emekçileri, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “‹flte sendika iflte KESK” ve “Genel grev, genel direnifl” sloganlar›
atarak AKP hükümetini tasar›y› çekmesi yönünde uyard›. KESK Ankara fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Burhan Poshoro¤lu, yapt›¤› aç›klamada, toplumun tüm kesimlerinin tasar›ya karfl› ç›kt›¤›n›, ancak hükümetin tasar›y› ç›karmakta ›srar etti¤ini söyledi. Mevcut devlet iflleyiflinin belli bir dönüflüme ihtiyac›n›n oldu¤unu ifade eden Poshoro¤lu, “Esasen de mevcut 82 Anayasas›’n›n de¤ifltirilmesini savunuyoruz. Ama AKP Hükümeti’nin yapt›¤› sosyal bir devletin olmazsa olmaz koflullar›ndan olan e¤itim, sa¤l›k gibi hizmetlerin sermaye kesimine peflkefl çekilmesi anlay›fl›d›r” dedi. Kamu çal›flanlar›n›n bugüne kadar halk›n aleyhine olan yasa tasar›lar›na karfl› büyük mücadele verdi¤ini kaydeden Poshoro¤lu, “AKP Hükümeti bizleri yeniden böylesi direnifl meclisine davet etme anlam›na gelen bu uygulamalardan vazgeçsin” diye kaydetti. Aç›klamadan sonra Poshoro¤lu ve kamu çal›flanlar› AKP Çankaya ‹lçe binas› önüne siyah çelenk b›rakt›. ADANA AKP hükümetinin IMF politikalar› do¤rultusunda yaflama geçirmeye çal›flt›¤› “Kamu Reformu Yasa Tasar›s›” Adana’da yap›lan bir mitingle protesto edildi. Saat 12:00’de toplanan yaklafl›k on bin kifli “Kamu talan›na hay›r”, “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “‹flçi-memur el ele genel greve”, “Sürgünlere hay›r” vb. sloganlar›n› atarak U¤ur Mumcu Meydan›’na kadar yürüdü. Kitlenin U¤ur Mumcu Meydan›’na gelmesiyle birlikte Emek ve Demokrasi mücadelesi verirken flehit düflenler için bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Sayg› duruflunun ard›ndan konuflma yapan KESK MYK üyesi Mustafa Egetürk “Biz bugün burada on binler AKP hükümeti eliyle yürütülen IMF programlar›n›n halkç› olmad›¤› için karfl› ç›k›yoruz. Bizler emekçiyiz, bizler üreteniz, AKP buna ra¤men bu tasar›lar› geçirmeye çal›fl›rsa, bugün on bin kifli, yar›n yüz bin kifli 6 Mart’ta 500.000 kifli olaca¤›z” dedi. TÜRK-‹fi, D‹SK ve KESK’in organize etti¤i mitinge Tarsus, Adana, Mersin,
him’den Mehmet’e halk savafl›yla devrime” sloganlar›n› att›lar. Miting saat 14:00’de çekilen halaylarla son buldu. (Mersin) SAMSUN AKP hükümetinin düzenledi¤i, sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda haz›rlanarak özellefltirmelerle birlikte Kamu Yönetimi Yasa Tasar›s›’n›n Meclis’ten geri çekilmesi için Samsun’da 21 fiubat günü bölge mitingi düzenlendi. KESK, Türk-‹fl, TMMOB ve TTB koordinasyonunda haz›rlanan bölge mitinginin yap›laca¤› güne kadar bir hafta boyunca bas›n aç›klamalar› Samsun yerel televizyonunda aç›k oturum, imza kampanyas›, halka yönelik bildiri da¤›t›m› ve afifl asma çal›flmalar›yla ç›kar›lacak olan yasa tasar›s›yla as›l amaçlanan›n neye ve kime hizmet etti¤i anlay›fl›n›n tafl›nd›¤› Samsun halk›na aç›klay›c› bilgiler sunuldu.
‹stanbul
21 fiubat Cumartesi günü saat 12:30’da Ray Apartman› önünde Amasya, Ordu, Giresun, Turhal, Rize, Trabzon, Çorum illeri ve ilçelerinden KESK fiubeler Platformu’na ba¤l› temsilcilikleri üyeleri Samsun ilçelerinden sendika temsilcilik üyeleri, Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar›n temsilcilikleri olan iflçi sendikalar›, TMMOB ‹l Koordinasyonu, TTB, OMÜ Ögrenci Koordinasyonu, Samsun Temel Haklar Derne¤i, ÖDP, SDP, TKP, EMEP, CHP partileri bir araya gelindi. Yaklafl›k 1500 kiflinin kat›ld›¤› mitingde sendikalar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler pankartlarla ve dövizleriyle Cumhuriyet Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçtiler. Yürüyüfl s›ras›nda “Kamu Reformu Yasas›’na hay›r”, “AKP halka hesap verecek”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “IMF ufla¤› kaça satt›n vatan›”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” vb. sloganlar at›ld›. Yo¤un kar ya¤›fl› alt›nda düzenlenen miting Cumhuriyet Meydan›’nda toplan›larak sloganlar at›lmas› ve KESK Dönem Sözcüsü E¤itimSen Baflkan› Nezir Kelleci ve Türk-‹fl temsilcisinin konuflmalar›yla devam etti. Yaklafl›k 3 saat süren miting 6 Mart’ta Ankara’da yap›lacak olan genel mitinge kat›l›m ça¤r›s› yap›larak sonland›. D‹YARBAKIR KESK taraf›ndan ‹stasyon Meydan›’nda düzenlenen “Demokratik Dönüflüm Mitingi”nde ç›kan olaylarda 28 kifli gözalt›na al›nd›. 5 binin üzerinde kiflinin kat›ld›¤› miting müzik dinletisi ile son buldu. KESK ve Türk-‹fl’e ba¤l› sendika üye ve temsilcilerinin yan› s›ra mitinge D‹SK, TMMOB ve TTB üyeleri de destek verdi. Olayl› bafllayan miting öncesi ESP ve E¤itim-Sen üyelerine polis müdahalesi sonucu 28 kifli gözalt›na al›n›rken, miting sonunda bir grup gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmamas› durumunda alan› terketmeyeceklerini ifade etti. Bunun üzerine Tertip Komitesi gözalt›larla ilgilenildi¤ini belirterek, alan›n boflalt›lmas›n› istedi. Grubun ikna edilmesi üzerine miting KESK müzik grubunun dinletisi ile sona erdi. Gözalt›na al›nanlardan 18’inin bir gün sonra ç›kar›ld›klar› mahkemede tutukland›klar› ö¤renildi.
27 Şubat-11 Mart 2004
14
29
Özellefltirme halka yönelik bir sald›r›d›r 1980’lerden sonra ülkemizde özellikle yo¤unlaflan sald›r›lardan biri olan özellefltirme sald›r›s› ile ilgili olarak PETK‹M ve TÜPRAfi’›n sat›lmas›na karfl› aylard›r mücadele veren Petrol-‹fl Sendikas› Alia¤a fiube Baflkan› ‹brahim Do¤angül ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.
Sendikalar›n durumu iyi de¤il. Bir kere nicelik olarak üyeleri kalm›yor, gidiyor. Art› problem sadece nicelikte de¤il. Keflke nicelik olsayd›. Nicelik talidir, geçicidir. Sendikalar›n en ciddi sorunu, bana göre nitelik sorunudur. fiimdi bir kere sendikalar hem ülkemizde hem de dünyadaki o genel esintilerden, rüzgarlardan etkileniyor. - Özellefltirme, özellikle 1980’lerden sonra dünyada ve ülkemizde yo¤unlaflan bir sald›r›. Bunun nedenlerini biraz açabilir misiniz? - Bunun birkaç sebebi var. Birincisi; ideolojik. Dünyay› nas›l alg›lad›¤›m›z, nas›l yorumlad›¤›m›z ile ilgilidir. Örne¤in bir grup diyor ki; sermaye birikimi özel flah›slar›n elinde olmal›d›r. Kalk›nman›n dinamizmi rekabettir. Bunu da özel giriflimciler eli ile yapar›z. Yani kapitalizmin savunuldu¤u bir liberal politika sonucu özellefltirmeyi savunurlar. Dünya nimetlerinin belli kifli, tekel ve gruplarda toplanmas› bizce insani de¤ildir. ‹nsan›n dünyadaki varl›¤› ile varl›k sebebi ile çeliflir. Biz de bunun için karfl› ç›k›yoruz. Bu sebebin d›fl›nda bir de örne¤in ‹ngiltere’de yaflanan ekonomik krizi aflmak, yeni kaynaklar bulmak için kamu kaynaklar›n› özel giriflimcilere kayd›rma giriflimleri var. Bir de yasad›fl› sebepler var. Bir iktidar kendisine yak›n sermaye gruplar›na aç›kça kamu servetini, kaynaklar›n› transfer edebilir. Yani her iktidar kendi yandafllar›n› zengin eder anlay›fl›nda olanlar da var. -Özellefltirmek için ortaya at›lan iddialar ne kadar do¤ru? Örne¤in PETK‹M ve TÜPRAfi zarar ediyor mu? - Bu bahanelerden hiçbirinin zaten do¤ru olmad›¤› teorik olarak ortada.
Ama maalesef bizimki gibi toplumlarda baz› gerçekler ancak yaflanarak anlafl›l›yor. Türkiye’de özellefltirmenin afla¤› yukar› 18-20 y›ld›r yap›ld›¤›n› düflünürsek bunu çok net görebiliriz. Örne¤in birçok kurum “verimli de¤il”, “zarar ediyor” diye sat›lm›fl, hatta nerede ise bedavaya verilmifl. Peki özellefltikten sonra daha verimli olmufl mu, istihdam› artm›fl m›, üretim artm›fl m›? Yok böyle bir fley. Mesela bu kurumlar›n % 60’› kapat›lm›fl. TÜPRAfi ve PETK‹M özeline geldi¤imiz zaman birçok gerçe¤i görebiliyoruz. Mesela bir flirketin kârl› veya verimli olmas› ayr› fleyler. fiimdi TÜPRAfi hem kârl› hem de son derece verimli. Çok ilginç veriler var. Mesela TÜPRAfi dünyada en iyi yönetilen devlet flirketi seçilmifltir. Geçen y›l borsada 400 büyük ve mükemmel flirket aras›ndan 292. s›raya seçilmifltir. Bu verileri ortaya koydu¤umuz zaman sunduklar› bahaneler “zarar ediyoruz”, “kambur” vb’nin yalan oldu¤u anlafl›l›yor. Asla böyle bir fley söz konusu de¤ildir. PETK‹M bu y›l zarar etti¤ini gösterdi. Nedenine bakmak laz›m. fiimdi PETK‹M’in tam kapasitesi ile ilgili bir sorundur bu. Örne¤in bu ölçek ekonomi denilen iflletme tipi. Ne kadar kapasiteniz büyük olursa kâr marj›n›z o kadar yüksek olur. Verimlilik art›fl› o kadar yüksek olur. Bunu nas›l yapars›n›z? Diyelim ki PETK‹M 1965’te kuruldu¤unda bugünkü Türkiye ihtiyac›n›n dört misli kapasitede kurulmufltur. Zaman içerisinde o kapasite yetmez hale gelmifl. 80-85’te Alia¤a PETK‹M devreye aç›ld›. Ve o günlerde yine Türkiye kapasitesinin üstünde bir durumda idi. Ama yap›lan planlamalar gösteriyor ki çok de¤il befl y›l sonra bu kapasite de Türkiye’ye yetmeyecekti. Yeni PETK‹M’ler gerekiyordu. Ak›ll› ifl veren kim olursa olsun ne yapar? Yat›r›m yapar. Yani kazand›¤› paray› yat›r›ma çevirir. Zaten para kazanmak da budur. Sermaye s›n›f›n›n mant›¤› da budur. Mesela Devlet Planlama Teflkilat›’n›n 5 y›ll›k kalk›nma planlar› vard›r. Oraya göre ‹skenderun Yumurtal›k’›n arsas› bile al›nm›fl. Üçüncü petro kimya tesisi oraya yap›lacakt›r. Ancak ne hikmetse daha sonra bundan vazgeçilmifltir. Peki niye vazgeçilmifltir? ‹flte bunlar›n cevab›n›n verilmesi gerekmektedir. Art› mesela 1995 y›l›nda PETK‹M’in y›ll›k kâr› 800 milyon dolard›r. Rakamlar ortada. Ne yapt›lar peki 800 milyon dolar›? fiimdi yat›r›ma ihtiyaç var. Türkiye haz›r pazar durumunda. Burada en ak›ll›ca ifl bunu yat›r›ma çevirmektir. Oysa bu yat›r›lmam›flt›r. Bu paralar biliyorsunuz merkezi iradeye bir flekilde transfer edilmifltir. Oradan art›k nereye gitti¤ini herkes biliyor.
Bugünlere gelindi¤inde PETK‹M % 35’ler seviyesinde, ancak Türkiye’nin ihtiyac›n› karfl›l›yor. Yani flu anda PETK‹M kimya ürünlerinin % 65’ini bu ülke ithalat ile karfl›l›yor. Ve 2 milyar dolar ödüyor bunun için. 2005-2006 y›llar›nda bunun 4 milyar dolara ç›kaca¤›, hatta 2010 y›l›nda 10-12 milyar dolara ç›kaca¤› ortada. Yani bu h›zla gidilirse Türkiye’de acil petro kimya tesislerine ihtiyaç var. Peki bunu kim yapacak? Ya siz yapacaks›n›z ya baflkalar› ya da ithalattan para kazananlar. Ne gerek var can›m. Nas›l olsa Arabistan’da, Ortado¤u ülkelerinde büyük fabrikalar var. Onlar üretiyor. Biz de gider oralardan al›r›z. Kâr›m›z› bir güzel elde ederiz. fiimdi anlay›fl bu. PETK‹M’in geçen y›lki zarar› da ka¤›t üzerinde bir zarard›r. Yani bir flirketin ayakta kalmas›n› sa¤layacak unsurlar tabi ki her fleyden önce iflletme verimlili¤idir. Peki iflletme verimlili¤inde bir de¤ifliklik söz konusu mu? Yani bu iflçiler dün 6 bin kifli ile bu üretimi yaparken bugün 4 bin kifli ile nerede ise iki kat› üretim yap›yorlar. Demek ki burada yeni iflçiler istihdam edildi¤i için zarar do¤mam›flt›r. Dün çal›flan iflçiler bugün daha m› az çal›fl›yor? Ondan m› zarar ediliyor? Hay›r hiç alakas› yok. Rakamlar ortada. Ha peki niye? Örne¤in kur politikas› son derece belirleyicidir bu noktada. Yani siz bugün PETK‹M’in ürünlerini, ham maddeyi d›flar›dan al›yorsunuz. Art› PETK‹M art›k dünya piyasalar›na entegre bir ticari faaliyet içindedir. Yani eskisi gibi koruma duvarlar› ile d›flar›da 500 dolara sat›lan bir fleyi siz 1000 dolara satarak kârl› gösteremiyorsunuz. Örne¤in siz bugün dolar kuruna müdahale edip dolar› 1 milyon 300 binden 1 milyon 400’e ç›kar›n PETK‹M kâr eden bir kurum haline gelir. Ancak her fleye ra¤men PETK‹M flu anda da yine kârs›z de¤il. - PETK‹M ve TÜPRAfi’ta özellefltirmelerin ne aflamada oldu¤unu anlatabilir misiniz? - Bu hükümetin genifl bir program› var. Onun bafl›nda da PETK‹M var. Onunla bafllad›lar. ‹haleye ç›kard›lar. Ve Temmuz ay›n›n ortalar›nda ihalenin iptali ile sonuçland›. Hemen arkas›ndan ikinci ihaleye ç›kt›lar. O ihale de iptal edildi. PETK‹M ile ilgili ne yapacaklar›n› geçen günlerde Maliye Bakan› bir bas›n toplant›s›nda flöyle aç›klad›; “fiu aflamada koflullar uygun de¤il. 2004 y›l› içinde önce müflteri bakaca¤›z. Koflullar uygun olursa tekrar ihaleye ç›kart›p sataca¤›z.” TÜPRAfi ise Haziran bafllar›nda gazete ilan› ile sat›fla ç›kart›ld›. En son biliyorsunuz 13 Ocak’ta da Özellefltirme Yüksek Kurulu ihaleyi onaylad›. Efre-
mov Kautchul diye bir ticari flirket, bir acenta asl›nda talip oldu. Zorlu daha sonra buna eklendi. ‹hale süreci boyunca Zorlu ad› hiç yoktu ve ihale aç›kland›¤›ndan bir gün önce Zorlu da “ben de orta¤›m” diye ç›kt› ortaya. Ve % 50 pay sahibi yapt›lar. Ka¤›t üzerinde ya da deklare edilen, daha bunlar›n gerçek mi, de¤il mi kimsenin bildi¤i yok. Yani bu ihale Efremov Kauçuk diye bir Alman firmas› gözüküyor. Ama arkas›nda ise Tatlet isimli Tataristan Petrol fiirketi’nin oldu¤u söyleniyor. Bununla ilgili süre tan›nd›. 12 Nisan’da 60 günlük süre dolacak. Bu süre içerisinde paray› bulup getirirse ve di¤er koflullar› yerine getirirse kesin devir sözleflmesi imzalanacak ve sat›fl fiilen gerçekleflmifl olacak. fiu anda TÜPRAfi’ta da aflama bu. -Özellefltirmeler toplumsal yap›y› nas›l etkileyecek? Yani iflçi s›n›f›n› ne gibi sald›r›lar bekliyor? -Bu asl›nda çok tart›flmal› bir konu. ‹deolojik-politik aç›dan da kafalar bulan›k. Mesela zaman zaman biz sol çevrelerden de flunu duyuyoruz. “Ya kardeflim sonuçta bu bir s›n›f mücadelesidir. Yani patronun kim oldu¤unun çok bir önemi yoktur”. Art› mevcut kamu iflletmelerinin patronunun devlet olmas› da bu kurulufllar›n halk›n mal›, t›rnak içinde söylüyorum, oldu¤u da anlam›na gelmez. Asl›nda bakarsan›z ilk etapta do¤ru gibi görünüyor. Öyle ya, yani flimdi TÜPRAfi halk›n mal›, filan diyoruz. Gerçekten halk›n mal› m›? Bence de¤il. Zaten halk da bunun öyle olmad›¤›n› düflünüyor ki pek mal›na sahip ç›km›yor. Bence haks›z da say›lmazlar. Çünkü bir yabanc›laflma söz konusu. Halk›n mal› sat›lamaz diyoruz biz. Ordan halk diyor ki “Yok ya benim mi bunlar?” “Benimse ben kap›s›ndan içine giremiyorum, nas›l benim? Denetleyemiyorum, bunla ilgili hiçbir tasarruf hakk›m yok. Bu benim de¤il” diyor. Evet do¤rudur. Biz de “bu haliyle iflletilsin, yap› böyle kals›n” demiyoruz zaten. Art› süreç içerisinde özellikle bu ithal ikameci politikalar›n uyguland›¤› y›llarda yerli sermaye Petkim, Tüprafl, Elektrik Kurumu, Madenler vs. bunlar›n hepsi ucuz girdi sa¤lama ifllemi görmüfltür. Dolay›s›yla gerçekten de bunlar›n halk›n mal› olup-olmad›klar› ciddi bir tart›flma konusudur. Ama biz herfleye ra¤men halk› bu özellefltirmelerin olumsuz etkileyece¤ini düflünüyoruz. Birkaç bafll›kla bunu söyleyeyim. Mesela birinci nedeni flu; ideolojik olarak çok ciddi bir etkilenme olacak. Yani biz mesela flunu savunuyoruz. Koskoca bir fabrika niye bir Ahmet’in, Mehmet’in ya da bir yabanc›n›n olsun ki. “Bu fabrikalar tarlalar herfley halk›n olacak” diyoruz. ‹flte bizim halk›m›z›nd›r.
☞
29 Ha daha iyi yönetilsin, daha iyi denetlensin, gerçekten bizim olsun gibi bir hedefimiz vard›r bizim. Ama biz bugün buna bile sahip ç›kamazsak, böyle bir örnek de ortadan kald›r›lm›fl olacak. Ve onlar›n bize hep pompalad›¤› fley fludur; Asla böyle bir model olamaz, do¤ru de¤ildir, yok edilmelidir. Hiçbir yerde kolektif birfleye rastlanmamal›d›r. Bir kere temel sald›r›lar› budur. Sonuç olarak bu nedenle de halk bundan çok ciddi zarar görecek. Onun d›fl›nda fabrikalar›n kapat›lmas›yla bölgede ekonomik faaliyet çöküntüye u¤rayacak, iflsizlik artacak, ucuz iflgücü nedeniyle iflgücü piyasas›nda daha da dibe vurmalar olacak. Bu kadar iflsizin oldu¤u ülkelerde iyi-kötü bir sendikal örgütlenme sayesinde ve patronun devlet olmas› sayesinde biraz daha kolay bir mücadele hatt› söz konusu. Bunu kabul etmek gerekiyor. Ve bütün bunlar sonuçta art›k yoksullaflmay›, iflsizli¤i, örgütsüzlü¤ü beraberinde getirecek. Daha da önemlisi bence halk› demokratik aç›dan da son derece etkileyecek bu olay. O da flu; sermaye birikimini elinde tutan, ülkenin bütün hayat›na yön verir. Siyasal, kültürel, politik her anlamda belirleyici olan servet sahipleridir. fiimdi bugün dünyada özellefltirme savunucular› bize flunu söyledi, hat›rlars›n›z: “Sovyetler’de bile kalmad› art›k bu plan”. fiimdi Sovyetler ne düflünüyor? Yani Rusya. Geçen A¤ustos’ta yay›nlanm›fl bir anket var, Rusya’da yap›lm›fl. Ciddi bir araflt›rma. Son derece güvenilir. Yap›lan özellefltirmelerin yanl›fl oldu¤unu, ifle yaramad›¤›n›, sonuçlar›yla görmüfl insanlar›n say›s› %77. Sadece % 11-12 civar›nda iyi oldu diyenler var. Çünkü onlar da avantay› alanlar. Dolay›s›yla bugün oligaglar türedi Rusya’da. Ne demek Oligag? Serveti yaklafl›k 10 y›l içerisinde birkaç milyar dolar mertebesine gelmifl olan insanlar. Say›lar› Rusya’da 20-25 falan. Ve halk, siyasi iktidar, Putin bile bundan rahats›z. Neden? Çünkü art›k o sermaye Putin’i bile zorluyor. “Ülkeyi ben yönetece¤im” diyor. Yani dolay›s›yla özellefltirmeye “ya yaz›k de¤il mi? Bu kadar iflçi at›lacak” üzerinden bakmak son derece geri ve y›llard›r bunun üzerinden bir savunma mekanizmas› gelifltirildi¤inden halk zaten bu kadar olay›n d›fl›nda kald›. Asl›nda halk› son derece yak›ndan ilgilendi-
15 ren bir uygulama bu. Benzeri birçok nedenden dolay› sadece bu fabrikalarda çal›flanlar de¤il, belki onlardan çok daha fazla halk etkilenecek. Biz bunun için de karfl›y›z zaten. -Sendikalar›n durumunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? 4857 Say›l› ‹fl Kanunu ve bu özellefltirme sald›r›lar›na karfl› tepkiler yeterli mi? -‹yi olmad›¤› ortada zaten. Aksini kimse savunamaz zaten. Sendikac›lar da fark›nda bunun. Kabahat kimin? Çok ayr› bir tart›flma konusu. Sendikalar›n durumu iyi de¤il. Bir kere nicelik olarak üyeleri kalm›yor, gidiyor. Art› problem sadece nicelikte de¤il. Keflke nicelik olsayd›. Nicelik talidir, geçicidir. Sendikalar›n en ciddi sorunu, bana göre nitelik sorunudur. fiimdi bir kere sendikalar hem ülkemizde hem de dünyadaki o genel esintilerden, rüzgarlardan etkileniyor. Sovyetler’in da¤›lmas›yla birlikte birileri ç›k›p “tarihin sonu, s›n›flar çat›flmas› bitti. Ayn› gemideyiz” dedi. Oysa do¤ru de¤il. Ne de¤iflti? Hiçbir fley de¤iflmedi. Baz› post-modern solcular›m›z da böyle ritm biçimindeki de¤ifliklikleri öne ç›kartarak, art›k eskisi gibi bir s›n›flar mücadelesi yoktur noktas›na getirdiler. Zaten Türkiye’deki sendikada, özellikle son 20 y›ld›r o k›y›mlarla vs’lerle birlikte düzen kendine özgü flekillenmeler yapt› her alanda. Biraz böyle s›n›f mücadelesine ç›kan sendikalar, sendikac›lar cezaland›r›ld›, yok edildi. Bask›larla karfl›laflt›. Tüm bir uyum haline getirildi. Ve sadece iflyerlerindeki günlük problemlerle u¤raflan, iki y›lda bir T‹S görüflmesinde kaç para ücret alaca¤› üzerinden bir mücadele hatt› ve kendine ifl olarak koyan bir anlay›fl hakim oldu. Kamu a¤›rl›kl› da oldu¤u için de iflçi sendikalar› yap›s›, problemler oldukça da patron durumundaki devletle, hükümetle, bakanlar›yla ahbap çavufl iliflkileriyle problemleri çözen, ifl takipçili¤i mertebesinde bir anlay›fl bu hale getirdi sendikalar›. Ve bugün de halen maalesef herkesin üzerinde art›k anlaflt›¤› fley “ya bitiyoruz, ölüyoruz” diyorlar ama “ya bunun için ney yapmak gerekir” bir türlü demiyorlar. Nedeni de; bunu kime karfl› diyeceksiniz? 20-30 y›ld›r genel merkez, genel baflkan düzeyinde yöneticilik yapan ve art›k gelecek kayg›s› bireysel olarak tafl›mayan, müt-
27 Şubat-11 Mart 2004
hifl bir servetin de üzerinde oturan bir güruh var. fiimdi bu adam›n o sendikay› baflka bir yere tafl›mas› beklenebilir mi? Peki iflçi, tabandaki insanlar de¤ifltirmelidir. O de¤ifltirebilir mi? De¤ifltiremez. Çünkü öyle bir yap› var ki demokratik de¤il. Sendikalar öyle bir noktaya gelmifl ki iflçinin çok kötü dedi¤i sendikac›lar bir bak›yorsunuz oy birli¤iyle genel kurullarda tekrar seçiliyor. Yani taban›n iradesi yukar›ya yans›yam›yor bir kere. Ama burada taban› da sorgulamak laz›m. Gerçekten birfleylerin de¤iflmesi isteniyor mu? Onunla ilgili bir çaba var m›? Hatta daha ileri gidelim. Bunun çabas›n› gösteren insanlara nas›l bak›yorlar? Fabrikalarda görüyoruz. Biraz öne ç›kan insanlar tasfiye ediliyor, siliniyor. Ya da tabandaki insanlar onlar›n afl›r› olduklar›n›, macerac› tipler oldu¤unu düflünerek onlardan soyutlan›yor. ‹ki taraf›n da kabahati var tabi. Marjinal olmaya çal›flmadan da birfleyler yap›labilir. -Bugün bu sald›r›lar› yapanlar ayn› iflçilerden 28 Mart’ta oy istemeye gelecekler. Bunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? -Biz 99 seçimlerinde de 3 Kas›m seçimlerinde de sendika olarak flunu yapt›k. Bir sendikan›n politik bir duruflu olmal›, bunu da bir flekilde aktarmal›d›r. “Benim sendikam bu seçimlerde ne yapmam› istiyor” diye düflünmelidir. Böyle bir yaklafl›m›m›z oldu bizim. Bunu yaz›l› halde de parti ad› vermeden sunduk. Siyasal tercihimizi kullan›rken parti program›na, uygulamalar›na, parti-
Biz ne yapacaksak halkla beraber yapaca¤›z. fiimdi buradan onlara seslenmek istiyorum. “Ya benden birfley olmaz, ben tek bafl›ma oy versem neolacak, mitinge gelsem ne olacak, benim bir örgütüm yok ki” diyor. Biz diyoruz ki senin de yapaca¤›n bir fley var.
yi kuranlar›n arkas›nda hangi güçlerin oldu¤una dikkat edin. Somut öneriler de sunduk. Örne¤in “IMF politikalar›na partinizin bak›fl› nedir?” diye sorun dedik. Mesela “ABD ile iliflkiler nas›l olmal›d›r”, “özellefltirmeye sizin partiniz nas›l bak›yor”, “Gelir da¤›l›m›ndaki adeletsizli¤i nas›l düzelteceksiniz” diye sorun dedik. Hatta bu politikac›lar köyünüze kasaban›za geldi¤inde bu sorular› sorun dedik. Bugün daha net tan›yoruz bu tavr›. Bir kere özellikle Alia¤a vb. yerlerde biz özellefltirmeye karfl› mücadele ediyoruz. Alia¤a da bir seçim bölgesi, belediye baflkan› da seçilecek bu bölgeden. Biz flunu söyledik. Alia¤a’da AKP’nin seçimleri kazanmas› “bu kadar çaban›n nereye gitti¤i” sorusunu beraberinde getirecek. Alia¤a’da AKP seçimi kesinlikle kazanmamal›d›r. Çünkü birincisi AKP diyor ki “ben herfleyi sataca¤›m” yani bunu diyen bir partiye buradan baflkanl›k ç›kmas› bir çeliflki olur. Bu yeterli mi hay›r, bu sendikan›n bir duruflu bir bak›fl› var. Herfleyi sorgulayan bir taraf›m›z var bizim. ‹yi kötü kendimize solcuyuz diyoruz. Ama biz flunu söylüyoruz, sadece özellefltirmeden yana m›s›n karfl› m›s›n sorusu yetersiz. Sadece AKP’ye oy verip vermemekle s›n›rl› tutulmamal› bu olay. Ama önümüzde bir seçim var. Biz iflçiyiz. Ve nas›l bir kamu yönetimi istiyoruz.. Baks›nlar seçmenlerde bu özellikleri tafl›yan kifli ya da partiler kimlerse ona göre davrans›nlar. -Son olarak söylemek istedi¤iniz birfley var m›? -fiimdi halk›m›zda da belli eksiklikler var mücadeleyi sahiplenme noktas›nda. Belki onlar› sistem bu hale getirdi ama bence halk›m›z›n da kabahati var. Ama bu halkla birfley olmaz diye de düflünmüyorum. Biz ne yapacaksak halkla beraber yapaca¤›z. fiimdi buradan onlara seslenmek istiyorum. “Ya benden birfley olmaz, ben tek bafl›ma oy versem ne olacak, mitinge gelsem ne olacak, benim bir örgütüm yok ki” diyor. Biz diyoruz ki senin de yapaca¤›n bir fley var. Örne¤in biz özellefltirmeye karfl› ç›k›yoruz. Örne¤in TÜPRAfi’›n sat›fl›. Herkesin yapaca¤› birfley var. Sendika bir dava açt›. Bu dava biz olsak da olmasak da yürüyecek. Ama biz bunu halk›n ucundan tutaca¤› ortak bir ifl haline çevirmeye çal›fl›yoruz.
27 Şubat-11 Mart 2004
16
29
Pazarlar›n yeniden paylafl›m›nda; Irak ihaleleri
Tüm dünya halklar› önünde yapt›¤› insanl›k d›fl› uygulamalar› teflhir olan ABD’nin sars›lan flanl› “demokratik ve özgürlükçü” itibar›n›n, di¤er emperyalistlerin deste¤iyle yeniden tesis edilmesi gelecek aç›s›ndan önem tafl›yor. Çünkü emperyalist iflgalciler, dünya halklar› önünde teflhir oldukça malum sonlar›n›n daha da yak›nlaflt›¤›n› iyi biliyorlar. Savafl-sermaye-sömürü çark›n›n yeni difllisi Irak’ta yaflam buluyor. Emperyalist sermayenin yeni dura¤› bu kez Irak. ‹flgal alt›ndaki Irak’›n “yeniden yap›land›r›lmas›” için ihaleler aç›l›yor. Irak’›n ekonomik altyap›s› hammadde ve enerji kaynaklar› yani Irak pazar› sermayenin hizmetine sunuluyor. Bilindi¤i gibi ABD önderli¤indeki iflgal güçlerinin zafer ilan etti¤i 1 May›s 2003 tarihinden bu yana Irak yaklafl›k 200.000 kiflilik bir askeri gücün denetiminde. Emperyalistler her ne kadar zafer ilan etseler de Irak halk›n›n direnifli onla-
r› bir hayli zorlad›. Haks›z savafl›n do¤al sonuçlar› olan kan, y›k›m ve vahflet burada da üst boyutta yafland›. Nitekim Amerikan üst düzey yetkililerinin “irademizi eninde sonunda kabul ettirece¤iz” ifadesi emperyalistlerin, direnifli k›rmada tek yolunun “irade”, yani katliam ve vahflet oldu¤u ve bundan baflka çareleri olmad›¤› anlam›na geliyor. Emperyalist iflgal güçlerinin bu çabalar› bofluna de¤il tabi ki. Beklemedi¤i derecede karfl›laflt›¤› direnifle, hemen her gün verdi¤i kay›plara, dünya ölçe¤indeki tepkilere ve milyarlarca dolarl›k maliyetine ra¤men iflgalcilerin önderi ABD’nin Irak savafl› ve iflgalinde tak›nd›¤› ›srar tavr›, iflgalin ard›ndaki ekonomik ve siyasi ç›karlar›n öneminin bir göstergesi asl›nda. Irak, ABD’nin Ortado¤u, Kafkaslar ve Orta Asya’daki uzun vadeli planlar›n›n yaflama geçirilmesinde önemli bir araç olarak de¤erlendiriliyor. 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan türetilen “küresel terör” safsatas› ABD emperyalizminin pervas›z sald›r› ve iflgal hareketlerinde bir meflruiyet zemini olarak kullan›l›yor. “Küresel terörün” imha edilmesi bahanesiyle Afganistan iflgalinden sonra flimdi de Irak’›n iflgali ABD’nin stratejik hedeflerinin bir aya¤› durumunda. Bölgedeki askeri gücün, direniflin karfl›s›nda yetersiz kald›¤›n› itiraf eden emperyalistler, bölgeye ek kuvvetler sevk etmenin gündemde oldu¤unu aç›k-
lad›lar. Yani daha fazla vahflet, daha fazla katliam ve kan... Direniflin gelecekte alaca¤› boyutu ve sonuçlar›n› flimdiden tahmin etmek güç. Bunu zaman gösterecek ama iflgal güçleri her ne pahas›na olursa olsun en az 2005’e kadar bölgeden çekilmeyeceklerini aç›kça ortaya koyuyorlar. Tabi iflgal güçlerinin askeri olarak bölgeden çekilmesi her fleyin bitti¤i anlam›na da gelmiyor. Nitekim ABD-‹ngiltere ittifak› önderli¤indeki iflgal güçleri ve kukla koalisyon hükümeti emperyalist sermayeyi bölgeye temelden yerlefltirerek ekonomik-siyasi-kültürel vb. hegemonyay› sa¤lamak için önemli ad›mlar at›yorlar. ‹flgal güçlerinin çekilmesinden sonra ülkede ve bölgede “güvenli¤i” sa¤layacak yeni Irak ordusunun yarat›lmas›n›n haz›rl›klar› bafllat›lm›fl durumda. ‹ki sene içinde 40.000 kiflilik bir say›ya ulaflmas› hedeflenen bu yeni ordunun yarat›lmas› iflinin, Amerikan Vinell flirketine verildi¤i kamuoyuna yans›d›. Vinell adl› bu flirket böylesi iflleri ilk defa yapm›yor. Direkt CIA merkezli olan flirket, Latin Amerika, Ortado¤u ve Vietnam’da binlerce insan›n katliam› görevini üstlenmifl ve CIA’n›n operasyon-savafl aya¤› olarak kullan›l›yor. Yani emperyalistler, bölgeden çekildikten sonra kendi devam›n› sa¤layacak bir gücün oluflturulmas›n› hedefliyor. ‹flte ABD’nin finanse etti¤i 18.6 milyar dolarl›k “yeniden yap›land›rma” ihaleleri tam burada önem kaza-
n›yor. ABD, bu ihalelere Türkiye dahil 60 ülkenin kat›labilece¤ini aç›klad›. ‹çerisinde elektrik, su, kanalizasyon, okul, hastane, hava liman›, yol, iletiflim, petrol alt yap›s›, yeni ordu ekipman› gibi toplam 26 ihale, ABD Savunma Bakanl›¤› (Pentagon) ve Irak koalisyon hükümeti taraf›ndan rekabet usulüyle da¤›t›lacak. Daha do¤rusu pazarlanacak. Irak’›n yeniden yap›land›rma ad› alt›nda ihale usulü pazarlanmas›, emperyalist sermaye ve uflaklar›n›n ülke ekonomisini tam anlam›yla ele geçirmesi ve Irak’›n emperyalizme direkt ba¤›ml›l›¤› anlam›na geliyor. Ülkenin yer alt›-yer üstü hammadde ve enerji kaynaklar›, ulafl›m ve iletiflim olanaklar› emperyalizmin hizmetinde olacak. Özellikle enerji kaynaklar›n›n zenginli¤i ve savafl sonras›nda boyutlanacak ucuz istihdam imkan›, emperyalistler için yeni bir sermaye kayna¤› demek. Savaflla birlikte oluflan yeni pazar, emperyalizmin yaflad›¤› yap›sal kriz seviyesinin bir nebze de olsa düflürülmesinin zemini olarak da kullan›l›yor. Aç›lan ihaleleri alacak olan flirketler ellerindeki birikmifl mamul ve yar›-mamulleri pazara sunarak arz fazlas›n› gidermifl olacaklar. Ülke ekonomisinin “ray›na oturmas›”ndan sonra oluflacak talep art›fl› da bunun cabas›. Emperyalizmin savaflla birlikte ortaya ç›kard›¤› “yeniden yap›land›rma” tam bir aldatmaca asl›nda. Emperyalizm önce uluslararas› “hukuk” kurallar›n› çi¤neyerek sald›r›yor, iflgal ediyor ve y›k›yor; sonras›nda da y›kt›¤›n› yeniden “infla” ediyor. “Küresel terörü” imha etmek, diktatörlü¤ün yerine demokrasi ve insan haklar›n› tesis etmek bahanesiyle yeni bir diktatörlü¤ü kuruyor. ‹nfla edilenin ne oldu¤una bak›l›rsa emperyalizmin ç›kar›na olan her fley, Irak halk›n›n ç›karlar›n›n gasp›, y›k›m› olarak görülebilir. Yok edilen Saddam diktatörlü¤ü ve ekonomisi, infla edilen ise ABD diktatörlü¤ü ve ekonomisidir. Yani özünde hiçbir fark yok. Amerikan emperyalist sermayenin iflgal ve “yeniden yap›land›rma” ile bölgeye yerleflmesi gelecek aç›s›ndan çok önemli görünüyor. Zira özellikle son süreçte belirginleflen Amerikan önderlikli ABD-‹ngiltere-‹srail-Türkiye; Almanya ve Fransa önderlikli AB ve RusyaÇin önderlikli fianghay alt›l›s› bloklaflmas›nda Irak ve Ortado¤u stratejik bir bölge konumunda. Afganistan’dan sonra Irak’ta bir üs oluflturan ABD ve ‹ngiltere, bölgedeki di¤er müttefikleri ‹srail, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkelerle AB’yi ve Rusya’y› s›k›flt›rmak ve bölgenin uzun süreli hakimi olmak niyetinde. Dünyan›n petrol ve enerji merkezi durumundaki bölgenin Amerikan denetimine girmesi tabi ki di¤er emperyalistleri huzursuz ediyor. Özellikle Almanya, Fransa ve Rusya bölgedeki Arap ülkeleriyle yak›n iliflkiye geçip, hegemonya mücadelesinde geri kalmamak için yo¤un çaba harc›yor. Türkiye’nin özellikle Alman-
☞
29 ya’n›n çabas›yla AB’ye üye yap›lma ad›mlar› ve K›br›s sorununun çözülmesi yönündeki çal›flmalar bu eksende gerçeklefltiriliyor. Irak’ta gerçeklefltirilen ihalelere ABD’nin; Almanya, Fransa, Rusya, Kanada gibi ülkelerin al›nmayaca¤›n› aç›klamas›, emperyalistler aras›ndaki ç›kar dalafl›n› daha da k›z›flt›r›yor. “Ulusal güvenlik” nedeniyle ihalelere yaln›zca ABD, koalisyon ortaklar› ve asker deste¤i sa¤layan ülkelerin kat›lacak olmas› di¤er emperyalist ülkelerin bir nevi cezaland›r›lmas›d›r. “Burada benim borum öter” misali rakip emperyalistlere gözda¤› veren ABD’nin eli kanl› baflkan› Bush’un flu ifadeleri dikkate de¤er; “Irak’ta bizim insanlar›m›z ve dost koalisyon üyeleri hayatlar›n› tehlikeye att›lar; ihalelere de bu durum yans›yacak”. Asl›nda Bush bu sözleriyle iflgale destek vermeyen emperyalistlere bir ceza verdi¤ini ifade ediyor. Savaflmaya cesaret eden pazar› kapar, daha aç›kças› insanlar› katletmede tereddüt göstermeyen sömürü çark›na da sahip olur. ‹flte Bush’un ekonomik anlay›fl›. Yap›lan sald›r›larda iflgal güçlerinin verdi¤i birkaç yüz kay›ba karfl›l›k masum Irak halk›n›n verdi¤i yüzbinlerce kay›p, iflkence ve tecavüzlerden geçirilen insanlar onun için hiçbir anlam ifade etmiyor. Gözünü sermaye ve kâr h›rs› bürümüfl emperyalist katillerin, kazanmak u¤runa insanl›k d›fl› uygulamalardan baflka araçlar› olmad›¤› aç›kt›r. ABD’nin uygulad›¤› ceza uygulamas›na di¤er emperyalistlerden tepkiler ya¤d›. Avrupa Komisyonu karar› haks›z ve siyasi bir hata olarak de¤erlendirirken, BM Genel Sekreteri Annan karar›n de¤ifltirilmesi gerekti¤ini ifade etti. Yine çeflitli emperyalist sermaye çevreleri; önümüzdeki baharda Irak’ta BM Güvenlik Konseyi’nden çok uluslu bir gücün konufllanmas›n›, Irak’›n Almanya, Rusya gibi ülkelere olan borçlar›n›n silinmesini ve ‹ran’›n nükleer program›yla ilgili sert bir politika izlenmesini isteyen ABD’nin bu karar›n› gelecek aç›s›ndan olumsuz olarak de¤erlendirdiler. Zira belli konularda di¤er emperyalistlerin deste¤ine ihtiyaç duyan ABD’nin bu tavr›, siyasi arenada aleyhine bir koz olarak kullan›labilir. Ancak görünen o ki, Amerika bu karar›nda ›srarl›. ABD’nin önemli rakiplerinden Almanya’n›n baflbakan› Schröder’in ihaleler için uluslararas› hukuka baflvurulaca¤›n› aç›klamas›na karfl›l›k Bush’un verdi¤i yan›t oldukça aç›k; “Uluslararas› hukuk mu, en iyisi avukat›m› ça¤›ray›m”. Yani hukuk kurallar› beni ba¤lamaz, ben orman kanununu uygular›m; güçlü olan kazan›r diyor aç›kça. Tescilli dünya jandarmas› ABD’nin bu tür tav›rlar› yeni de¤il tabi ki. Tarihe en katliamc› devletlerden biri olarak geçen bu emperyalist devlet, onlarca ülkede yükselen devrimci ve toplumsal muhalefeti katliamla bast›r›rken, kanl› darbelerle uflak hükümetlerini iflbafl›na getirdi. Latin Amerika’dan Ortado¤u’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar dünyan›n birçok bölgesinde katledilen milyonlarca insan›n katili bu emperyalist tarih-
17 teki “flanl›” yerini ald›. Tüm bunlar› di¤er emperyalistleri aklamak için söylemiyoruz; katliam ve vahflet emperyalizmin do¤as› gere¤idir, ancak ABD’nin tarihte özel bir yeri oldu¤unu belirtmemiz gerekiyor. ABD’nin son Irak operasyonu t›pk› öncekiler gibi en kanl› yöntemlerle yap›ld› ve orman kanunu kurallar›na göre oynanan “demokrasi, adalet ve insan haklar›” oyunu yüzbinlerce insan›n yaflam›na maloldu. ABD, ihalelerle ilgili aç›klamay› yaparken, gelecek tepkileri de hesaba katarak di¤er emperyalistlere, Irak’a asker göndermeleri halinde ihalelere kat›labileceklerini belirtiyor. Irak’ta karfl›laflt›¤› direnifli k›rmada çuvallayan ABD, bu takti¤iyle asl›nda hem haks›z iflgalini meflrulaflt›rmak hem de yaflad›¤› baflar›s›zl›¤› telafi etmek için destek ar›yor. Zira tüm dünya halklar› önünde yapt›¤› insanl›k d›fl› uygulamalar› teflhir olan ABD’nin sars›lan flanl› “demokratik ve özgürlükçü” itibar›n›n, di¤er emperyalistlerin deste¤iyle yeniden tesis edilmesi gelecek aç›s›ndan önem tafl›yor. Çünkü emperyalist iflgalciler, dünya halklar› önünde teflhir oldukça malum sonlar›n›n daha da yak›nlaflt›¤›n› iyi biliyorlar. Bunun yan›nda meflhur “terör listesi”ndeki ‹ran, Suriye, K.Kore gibi ülkelere müdahalenin Afganistan ve Irak’taki kadar kolay olmayaca¤›n›n fark›nda olan ABD, hegemonya savafl›na di¤er emperyalistleri de katmaya çal›fl›yor. Nitekim son bloklaflmalarla birlikte kurulan yeni dengelerde ‹ngiliz-Amerikan ittifak› hala a¤›r basmakla beraber Ortado¤u ve Kafkaslar’da Almanya, Fransa ve Rusya’n›n da belli bir a¤›rl›¤› mevcut durumda. Afganistan iflgalinden sonra özellikle bölgedeki Arap ülkeleriyle ekonomik ve siyasi iliflkilerini gelifltiren AB emperyalistlerinin taktik at›l›mlar›n yan›nda, iflgal sald›r›lar›n›n bu Arap ülkelerinde yaratt›¤› tedirginli¤i de de¤erlendirmek gerekiyor. Örne¤in Suriye’nin, tarihsel rakibi Türkiye’yle gerçeklefltirdi¤i yak›nlaflma, bir dönem ABD’ye meydan okuyan Libya lideri Kaddafi’nin hizaya gelmesi ve nükleer silahlara sahip ‹ran, K.Kore gibi dünyan›n ‘haylaz’ çocuklar›na yapt›¤› “ak›ll› olun” ça¤r›lar› bu durumun yans›malar› olarak görünüyor. ABD’nin bölgedeki stratejik ufla¤› ‹srail’in gelen tüm tepkilere ra¤men Filistin topraklar›n› iflgal amaçl› “güvenlik” duvar› inflas›na devam etmesi ve Filistin halk›na pervas›zca sald›rmas› ‹ngilizAmerikan ittifak›n›n yaratt›¤› atmosferden besleniyor. Pentagon’un ihalelere Türkiye’yi de almas›, di¤er ülkelerin d›fllanma nedenlerine ters bir durum teflkil etti¤i görüntüsü çiziyor. Uluslararas› sermaye çevrelerince Türkiye’ye verilen bir ayr›cal›k olarak de¤erlendirilen karar, asl›nda Türkiye’nin ABD uflakl›¤›n›n net bir belgesi durumunda. Pentagon, Türkiye ile ilgili karar›n gerekçesini Türkiye’nin Irak’a asker göndermeyi önermesi ve koalisyon ülkesi olmas› olarak aç›klad›. Hat›rlanaca¤› üzere Türkiye, Irak’a asker göndermeyi önermifl, fakat bölgede oluflan yeni durumda Türk askerinin sa-
vafla kat›lmas›n›n iflgal güçlerinin taktikleriyle çeliflmesi nedeniyle öneri reddedilmiflti. Türkiye’nin düfltü¤ü bu gülünç halin ard›ndan ABD sad›k ufla¤›n›n “itibar›”n› iade etmek durumunda kalm›fl; Türkiye’nin görevini yerine getirdi¤ini ve bir koalisyon üyesi olarak de¤erlendirilece¤ini aç›klam›flt›. Yani ABD, efendiuflak tablosunu yeniden resmetmiflti. Türkiye, savafla direkt askeri gücüyle kat›lmasa da üslerin kullan›m›ndan lojistik deste¤e kadar emperyalist efendilerinin kendisine verdi¤i tüm görevleri lay›k›yla yerine getirdi. Zaten Türkiye’nin emperyalizmle olan ba¤›ml›l›k iliflkisi bunu gerektiriyor. fiimdi Irak’›n “yeniden yap›land›r›lmas›” ihalelerine Türkiye’nin de dahil edilmesi bu iliflkinin daha da derinlefltirilmesi anlam›na geliyor. Emperyalist sermayenin bölgeye yerleflmesi sa¤lan›rken Türkiye’ye, Irak pastas›ndan pay verilecek. Türkiye’nin ihalelere girmesi ve pazardan pay kapmas›n› “kalk›nma” ve “ekonomik istikrara” bir manivela olaca¤›n› düflünenlere söyleyecek bir sözümüz var: Bir halk›n kölelefltirilmesinden gelecek menfaatlerin ucuzlu¤u bir yana Türkiye’ye verilen, sadece ve sadece ufak bir uflak pay›d›r. 18.6 milyar dolarl›k pazardan aslan pay›n› ‹ngiliz-Amerikan ve uzant›s› flirketler al›rken, Türkiye gibi sad›k uflaklara sadece k›r›nt›lar kalacak. ‹halelere girecek olan Türk flirketlerinin emperyalist sermaye ile olan iliflkileri de de¤erlendirildi¤inde, Türkiye ekonomisine sa¤layaca¤› “getiriler”in niteli¤i a盤a ç›kar. Emperyalist sermayenin askeri ve siyasi denetimi alt›ndaki bu pazara girilmesi, Türkiye gibi ülkeler aç›s›ndan emperyalist sermayenin kurdu¤u k›skaca daha fazla al›nmaktan baflka bir sonuç oluflturmuyor. Neticede Türkiye’nin ihalelere girmesi ABD emperyalizmini ç›kar›na geliyor. Oluflan son tabloda ABD’nin Ortado¤u ve Kafkaslar’da Türkiye’ye biçti¤i misyonun öneminin artt›¤› görülüyor.
27 Şubat-11 Mart 2004 Irak’ta yaflam bulan sömürü çark›nda emperyalizme ait olan ne varsa bulmak mümkün; katliam, kan, vahflet, ekonomik ç›kar, hegemonya, ç›kar dalafl› vb. Hiç kuflkusuz bunlardan hiçbiri Irak halk›na bir fayda sa¤layamayacak. Aksine bask›, fliddet ve sömürü yeniden üretilecek, yeniden yap›land›r›lacak. Emperyalizm en büyük sömürü arac› olan savafl› yeni k›l›flara büründürülerek piyasaya sunmaya devam ediliyor. De¤iflen sadece zaman ve mekan. Sözü Lenin ile noktalayal›m; “Sorun fludur; bir yandan üretici güçlerin geliflmesi ile sermaye birikimi aras›nda, öte yandan mali-sermaye için sömürgelerin ve nüfuz bölgelerinin paylafl›lmas›nda mevcut orans›zl›klar›n ortadan kald›r›lmas›nda kapitalizmin bulundu¤u yerde savafltan baflka bir araç var m›d›r?”
Bilindi¤i gibi ABD önderli¤indeki iflgal güçlerinin zafer ilan etti¤i 1 May›s 2003 tarihinden bu yana Irak yaklafl›k 200.000 kiflilik bir askeri gücün denetiminde. Emperyalistler her ne kadar zafer ilan etseler de Irak halk›n›n direnifli onlar› bir hayli zorlad›. Haks›z savafl›n do¤al sonuçlar› olan kan, y›k›m ve vahflet burada da üst boyutta yafland›. Nitekim Amerikan üst düzey yetkililerinin “irademizi eninde sonunda kabul ettirece¤iz” ifadesi emperyalistlerin, direnifli k›rmada tek yolunun “irade”, yani katliam ve vahflet oldu¤u ve bundan baflka çareleri olmad›¤› anlam›na geliyor.
27 Şubat-11 Mart 2004
18
29
NATO’da ‹stanbul Zirvesi Öncesi
ÇEL‹fiK‹LER YO⁄UNLAfiIYOR 1990’l› y›llardan sonra emperyalizmin NATO arac›l›¤›yla Yugoslavya’dan Afganistan’a kadar bir çok ülkeye müdahale ederek binlerce insan› katletti. Sözün k›sas› NATO her zaman emperyalistlerin halklara yönelik kirli savafl›n› sürdürdü¤ü bir ordu oldu NATO’nun önümüzdeki dönem politikalar›n›n belirlenece¤i, halklara yönelik sald›r›lar› planlar›n›n tart›fl›laca¤›, genifllemenin esaslar›n›n konuflulaca¤› bu y›lki zirvesi 28-29 Haziran 2004 tarihlerinde ‹stanbul’da gerçeklefltirilecek. Zirveye ev sahipli¤i yapacak olan TC devleti, emperyalist efendilerini ve faflist kardefllerini en iyi flekilde a¤›rlaman›n haz›rl›klar›na aylar öncesinden bafllad›. Zirvede tart›fl›lacak konular hiç flüphesiz dünya halklar›na yönelik kapsaml› sald›r›lar olacak. NATO’nun kurulufl nedeni de budur. ‹kinci Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan, büyük bedeller ödeyerek Stalin önderli¤indeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nin zaferle ç›kmas› dünya genelinde sosyalizmin prestijini art›rm›flt›r. Bu durum ulusal kurtulufl mücadelelerini ve sosyalizm mücadelesine önemli bir dalgan›n oluflmas›n› beraberinde getirdi. Emperyalist kapitalist sistemin zincirlerinden yaflanan kopufllar, kapitalizmin çöküflünün de h›zlanmas› anlam›n› tafl›maktad›r. Bu durum ABD emperyalizmi önderli¤inde, geliflen ulusal ve s›n›fsal mücadelelere karfl› bir blok oluflturulmas›n› beraberinde getirdi. “Anti-komünist” mücadele blo¤unun ilk ad›mlar› 7 Mart 1948’de Brüksel Anlaflmas›’yla at›ld›. ABD emperyalizmi güçlenen Sovyetler Birli¤i’ne ve sosyalist harekete karfl› Bat› Avrupa’n›n korunmas› çerçevesinde, bu anlaflma 4 Nisan 1949’ta Washington’da var›lan bir anlaflmayla askeri bir biçime dönüfltürüldü. Böylece NATO (Kuzey Atlantik Savunma Pakt›) kurulmufl oldu. Komünizm tehlikesine ve Sovyetlere karfl› kurulan Blok dünyan›n çeflitli bölgelerinde say›s›z katliamlara imza att›. Ulusal ve s›n›fsal hareketlerin bast›r›lmas› için NATO her türlü kirli savafl yöntemine baflvurarak, milyonlarca komünisti, devrimciyi, yurtseveri katletti. Komünizme karfl› mücadele ad› alt›nda dünyan›n her taraf›na askeri üsler kuran NATO, özellikle ABD emperyalizminin dünya genelinde hegemonyas›n› korumak ve gelifltirmek için önemli bir aç›l›m sundu. Türkiye’nin NATO’ya girifli hem ülke içerisinde muhalefete yönelik say›s›z katliam ifllemesi hem de Kore’ye asker göndermesi ve burada emperyalizmin ç›karlar› için 717 ölü ile ABD’den sonra en fazla kay›p vermesi “emperyalizme uflakl›¤› en iyi flekilde beceririm” mesajlar› veriliyordu. TC’nin emperyalizme bu hizmetleri NATO’ya 18 fiubat 1952 tarihinde kat›lmas›n› beraberinde getirdi. TC’nin NATO’ya girmesini gerekli gören resmi devlet aç›klamas› flöyledir, “Dünyan›n her taraf›nda demokratik milletleri pek hakl› olarak endifleye düflüren büyük tehlike karfl›s›nda, memleketimizin d›fl emniyetini koruma gayretimiz bu anlaflmaya iltiha-
k›m›zla (kat›lma) pek müspet bir inkiflaf (geliflim) kaydetmifl olaca¤› gibi, devletlerin tam eflitlik ve ba¤›ms›zl›k içinde geliflmeleri prensibi de böylece büyük ölçüde takviye edilmifl bulunacakt›r.” O y›llar da Türkiye’nin NATO içerisindeki öncelikli görevi “olas› bir Sovyet sald›r›s› karfl›s›nda, Türkiye’nin her fleyini kaybetme pahas›na da olsa, Sovyet güçlerinin Akdeniz’e ulaflmas›n› geciktirme” olarak belirlendi. Bu do¤rultuda ülkenin birçok bölgesi özellikle ABD emperyalizminin üssü haline getirildi. 1990’l› y›llarda Rus Sosyal Emperyalizmi’nin da¤›lmas› ve Varflova Pakt›’n›n çökmesiyle NATO’nun da¤›lmas› tart›flmalar› yafland›. Ne var ki emperyalist-kapitalist sistemin çürümüfllü ve yok olmaya mahkum bu sistemin korunmas› için askeri sald›rganl›k olmazsa olmazd›r. Öyle ki o y›llarda yap›lan tart›flmalardan NATO’nun misyonunun daha da genifllemesi ç›kt›. 1990’l› y›llardan sonra emperyalizm NATO arac›l›¤›yla Yugoslavya’dan Afganistan’a kadar birçok ülkeye müdahale ederek binlerce insan› katletti. Sözün k›sas› NATO her zaman emperyalistlerin halklara yönelik kirli savafl›n› sürdürdü¤ü bir ordu oldu. ‹STANBUL Z‹RVES‹ HALKLARA YÖNEL‹K YEN‹ TEHD‹TLER DEMEKT‹R Gelinen aflamada ise NATO ‹stanbul zirvesine haz›rlanmaktad›r. Özellikle ABD emperyalizminin içinde debelendi¤i krizle birlikte yo¤unlaflt›rd›¤› hegemonyas›n› koruma sald›r›lar› di¤er emperyalistlerle olan çeliflkilerini derinlefltirdi. Özellikle ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin Irak’› iflgali di¤er emperyalistleri oldukça rahats›z etmektedir. Bunun yans›mas› olarak di¤er emperyalistlerden ABD hegemonyas›na itiraz sesleri yükselmektedir. Dönem dönem Birleflmifl Milletler’de yo¤unlaflan bu tart›flmalar›n NATO’nun Irak’ta daha aktif rol almas›n›n gündeme gelmesiyle emperyalistler aras› dalafl NATO içerisinde yo¤unlaflt›. Her y›l›n fiubat ay›n›n ilk haftas›nda, askeri stratejik uzmanlar, politikac›lar ve silah flirketlerinin temsilcilerinin kat›ld›¤› “NATO Güvenlik Konferans›”n›n k›rk›nc›s› 6-8 fiubat’ta Almanya’n›n Münih kentinde düzenlendi. Konferans›n ana günde-
mi, “NATO’un gelece¤i” ve “Terörizm” olarak belirlenirken, Ortado¤u ve Afganistan’da öne ç›kan sorunlar da tart›fl›ld›. Ortado¤u konusunda gündeme gelen NATO’nun Irak’ta aktif görev almas›na özellikle Almanya ve Frans›z emperyalistleri karfl› ç›kt›. Toplant›da bir sonuca ba¤lanamayan bu tart›flma konusunun ‹stanbul’da yap›lacak olan zirvede netleflmesi bekleniyor. Bu nedenle ‹stanbul Zirvesi ABD ve AB aras›nda yeni çat›flmalara gebe. Ne var ki emperyalistler ç›karlar› için dalafllar›n› tüm h›z›yla sürdüre dursun, halklara yönelik sald›r›lar da ortaklaflmalar› bu toplant›da da kendini gösterdi. Münih Toplant›s›’nda da halklara yönelik sald›r› planlar›nda ortakl›klar›n› bir kez daha gösterdiler. Zirveden emperyalistlerin temsilcileri “teröre” karfl› güç kullan›m›nda ortak karar ç›karmas›, halklara yönelik sald›r›lar›n tüm h›z›yla sürece¤inin birer göstergesi. Ayn› flekilde ‹stanbul’da gerçeklefltirilecek zirve emperyalistler aras› yeni tart›flmalara gebe iken di¤er yandan halklara yönelik yeni sald›r› planlar› tart›fl›lacakt›r. ANT‹-EMPERYAL‹ST MÜCADELEY‹ GEL‹fiT‹R EMPERYAL‹STLERE ‹STANBUL’U DAR ET! ABD devlet baflkan› Bush’un da kat›laca¤› ‹stanbul Zirvesi, NATO’nun gelece¤inin de yeniden belirlenmesi bak›m›ndan emperyalistler aç›s›ndan oldukça önemlidir. Öyle ki ABD emperyalizmi hegemonyas›n› koruma mücadelesinde gelifltirdi¤i konsepti NATO’ya kabul ettirmek için tüm gücünü kullanacakt›r. ‹stanbul Zirvesi’nin emperyalistler için önemini ABD emperyalizminin NATO Temsilcisi R. Nicholas Burns’ün 19 Ocak 2004 tarihinde Çek Cumhuriyeti’nde yapt›¤› konuflmadan
uzun bir al›nt› ortaya koyal›m; “Yeni misyon en önemli misyondur. So¤uk savafl döneminde Bat› Avrupa’y› savunmak için bölgeye devasa bir k›ta ordusu y›¤d›k. NATO Avrupa ve Kuzey Amerika’y› savunmaya devam edecek. Ancak bunu Bat› Avrupa da Merkez Avrupa’da, Kuzey Amerika’da oturarak yapabilece¤imize inanm›yorum. Kavramsal ilgimiz ve askeri gücümüzü Do¤u’ya ve Güney’e konuflland›rmal›y›z. NATO’nun gelece¤i Do¤u ve Güney’dir. Bu da “Büyük Ortado¤u”dur. NATO’nun gelece¤i, krizlere el koymak ve cevap vermektir. Bu, Fransa, ‹spanya, Çek Cumhuriyeti ya da Amerika için büyük tehdit oluflturan, Orta ve Güney Asya, Ortado¤u ve Kuzey Afrika’da yer alan ülkelerde yap›lacak askeri, kurtarma ve bar›fl gücü operasyonlar› fleklinde olacakt›r. Hepimizin kabul etti¤i gibi tehdit, terörizm, küresel terörizm ve kitle imha silahlar›yla gelmektedir... fiimdi de e¤er yeni bir misyonumuz varsa yeni bir askeri doktrine, bu misyonu baflaracak, yeni bir askeri yap›lanmaya ihtiyac›m›z var... ‹stanbul zirvesine haz›rlan›rken, bir ad›m atmam›z gerekti¤ine inan›yoruz. NATO’un genifllemesine sadece ‘Akdeniz Diyalo¤u’ ile de¤il Kafkasya ve Orta Asya ile birlikte düflünmek zorunday›z...” Bu uzun al›nt›da görülece¤i gibi ‹stanbul Zirvesi emperyalistler cephesinde yeni çat›flmalar›n yaflanaca¤›n› göstermektedir. Bu zirve ayn› zamanda dünya halklar›na yönelik kapsaml› bir sald›r›n›n da tart›fl›ld›¤› yer olacakt›r. Bu noktada Zirve karfl›t› çal›flmalara flimdiden yo¤unlaflmal› ve en genifl kitlelere NATO’nun teflhiri yap›lmal›d›r. Emperyalistlerin ‹stanbul’da yapaca¤› toplant›ya karfl› en genifl kitlenin kat›laca¤› eylemler örgütlenmeli ve ‹stanbul emperyalistlere dar edilmelidir.
19
29
27 Şubat-11 Mart 2004
KIBRISLI RUM VE TÜRK HALKLARIN ÇIKARLARI EMPERYAL‹ZME KARfiI MÜCADELEDEN GEÇMEKTED‹R! Elimize posta kanal› ile ulaflan ve Mumbai Direnifli 2004’te da¤›t›lan Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist ve Yunanistan Komünist Partisi/Marksist-Leninist imzal› bildiriyi haber de¤eri tafl›d›¤› ve güncelli¤inden dolay› yay›nl›yoruz Mumbai-Hindistan
“K›br›s meselesi” on y›llard›r sürekli olarak de¤iflik düzeylerde hem emperyalist güçlerin ve onlar›n ülkemizdeki iflbirlikçi ve uflaklar›n›n hem de enternasyonal proletaryan›n, dünya halklar›n›n ülkemiz ve K›br›sl› devrimcilerin, komünistlerin gündeminde. Ve bu sorun bugünde dünya ve ülke konjonktüründe daha etkili flekilde yer almaya devam ediyor. Bu sorunun on y›llard›r çözülmemifl olmas›n›n nedeni ne Türkiye ve Yunanistan halklar› aras›ndaki çeliflkilerdir ne de K›br›sl› Rum ve Türk ulusundan, Ermeni ve Maronit az›nl›klar›ndan halklar aras›ndaki düflmanca husumetlerdir. On y›llard›r pervas›zca estirilen tüm gerici-floven propagandalar›n halklar üzerindeki etkisi ne olursa olsun, farkl› ulus ve az›nl›klardan K›br›s halklar›n›n s›n›f ç›karlar› ortak, düflmanlar› ayn›d›r. “K›br›s meselesi”nin uzun y›llard›r sürüyor olmas›n›n tek nedeni iflçi ve emekçilerin afl›r› sömürülmesi, ezilen halklar›n ve uluslar›n koyu zulüm alt›na al›nmas› üzerine kurulu emperyalist-kapitalist dünya sistemidir. Ve bu gerici sistemde egemenlik mücadelesine tutuflmufl emperyalist güçlerin dalafllar› ve onlar›n etraf›nda iflbirlikçi, uflak rolü üstlenmifl ülkelerimizin ve K›br›s’›n egemen s›n›flar›d›r. Daha önceleri emperyalizm ile sosyal emperyalizm aras›nda süren egemenlik yar›fl›n›n bir sonucu olarak iflgallere, darbelere, komplolara maruz kalan K›br›s adas›, bu kez de daha çok ABD ile AB emperyalistleri aras›nda süren egemenlik dalafl›na sahne olmaktad›r. Bu emperyalist güçler bugün, her ne kadar “Annan Plan›” çerçevesinde birlikte olduklar› görüntüsü-
nü verseler de, bu geçici ve yan›lt›c› bir durumdur. Çünkü hiçbir emperyalist güç veya blok bir di¤er emperyalist güç veya blo¤un dünya egemenli¤i yar›fl›nda güçlenmesine müsaade etmez. Bundand›r ki hiçbir emperyalist ve gerici güç çok zorunlu ve geçici haller d›fl›nda, ne K›br›s’ta ne de dünyan›n baflka bir parças›nda kendisinden baflka bir güce ve o gücün geliflmesine müsaade etmez. Özellikle de K›br›s gibi stratejik konumu oldukça önemli bir kara parças›nda bu olas›l›k daha da düflüktür. Çünkü, her fleyden önce K›br›s Do¤u Akdeniz bölgesini bütünüyle kontrol edebilen, Ortado¤u gibi dünyan›n enerji deposunu ve bunun nakil hatlar›n› büyük oranda denetim alt›nda tutabilen ve Ortado¤u’da her türden siyasal-toplumsal-askeri geliflmeler karfl›s›nda “çekiç güç” rolünü oynayabilen oldukça stratejik bir adad›r. Emperyalist güçler aç›s›ndan çok önemli misyonlar üstlenebilecek bu stratejik adan›n en büyük rolü hiç kuflku yoktur ki, askeri amaçlard›r. Bu nedenledir ki ABD, özellikle ‹ngiliz emperyalizmi ile birlikte K›br›s’taki egemenli¤ini her flart alt›nda sürdürme amac›nda iken, Almanya önderlikli Avrupal› emperyalistler ise “geniflleme”, “Avrupa ile bütünleflme” stratejileriyle K›br›s ve Ortado¤u’daki egemenlik yar›fl›nda söz sahibi olmak istemektedirler. AB içerisinde özellikle siyasal ve askeri birlikteli¤i daha ileri boyutlara tafl›mada ›srarl› olan ve ad›na “çekirdek ülkeler” denilen blo¤un bafl›n› çeken Alman ve Frans›z emperyalistleri için K›br›s’›n AB’ye al›nmas›, Ortado¤u’daki stratejik ç›karlar› aç›s›ndan büyük önem ta-
fl›yor. AB için tam da bu noktada “Annan Plan›” iyi bir araç olurken, ABD ise büyük oranda geleneksel politikas›n› sürdürüyor. Daha önceden “çözüm” diye getirilen planlar gibi “Annan Plan›” da, çeflitli milliyet ve az›nl›klardan K›br›sl› halklara bar›fl ve kardefllik, ba¤›ms›zl›k ve özgürlük getirmeyecek, sömürü ve ezilmiflli¤i ortadan kald›rmayacakt›r. Zira çözüm diye dayat›lan bu plan K›br›sl› Rum ve Türk ulusundan halklar›n ç›karlar›n› de¤il, aksine emperyalist güçlerin, K›br›sl› egemen s›n›flar›n menfaatlerine hizmet ediyor. Çünkü aralar›ndaki ayr›l›k noktalar› ne olursa olsun plan›n dayat›c›lar› emperyalistlerdir. Çünkü milliyeti ne olursa olsun garantör devlet statüsündeki Yunan ve Türk devletleri ve bunlar›n “yavru vatan K›br›s”taki temsilcileri emperyalistlerin iflbirlikçisi ve uflaklar›d›r. Di¤er yüzlerce örneklerden de görüldü¤ü üzere Enosis ve 1974 iflgali gibi olaylar, emperyalistlerin karfl›-devrimci flovenist böl-yönet politikas›n›n bir sonucu olarak, K›br›sl› Rumlar ve Türkler sürekli olarak birbirine karfl› k›flk›rt›lm›fl ve bunun sonucunda ç›kar›lan savafllarda Rum ve Türk as›ll› halklardan binlerce insan can vermifltir. Bizler afla¤›da imzalar› bulunan partiler olarak, K›br›s’a iliflkin üretilen her türden emperyalist çözümü teflhir ediyor, Yunan ve Türk gerici-faflist devletlerinin K›br›s üzerindeki hakimiyetini tan›m›yor, K›br›sl› Rum ve
Mumbai-Hindistan
Türk egemen s›n›flar›n›n flöven politikalar›na, uflakça tutumlar›na aç›ktan karfl› ç›k›yoruz. K›br›s’ta gerçek çözüm Rum ve Türk ulusundan, Maronit ve Ermeni az›nl›klardan halklar›n kardeflçe bir arada yaflamas›ndan geçiyor. Bu çözüm demokratiktir çünkü, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n› kay›ts›zflarts›z savunur. Bu çözüm devrimcidir çünkü, proleter devrimler ça¤›nda emperyalizmi geriletecek, emperyalist güçleri adadan kovacak, onlar›n adadaki uflaklar›n›n taht›n› ise sars›p al-afla¤› edecek ve yerine ba¤›ms›z-demokratik-birleflik K›br›s’› yaratacakt›r. Bunun günümüzdeki görevi ise, en baflta tüm emperyalist güçlere, onlar›n uflaklar› olan garantör devletlere ve K›br›sl› Rum ve Türk egemen s›n›flar›na karfl› birleflik devrimci mücadeleyi gelifltirmekten geçiyor. Bu nedenle bugün daha kararl› ve militanca K›br›s’taki her türden iflgale karfl› ç›kmal›, her çeflit yabanc› askeri güçleri reddetmek ve d›fl güçlere ait tüm askeri üslerin bir an önce kapat›lmas›n› sa¤lamal›y›z. BÜTÜN YABANCI ASKER‹ GÜÇLER KIBRISI TERK ETMEL‹D‹R! YAfiASIN B‹RLEfi‹K BA⁄IMSIZ KIBRIS! ANNAN PLANINA HAYIR! YUNAN‹STAN KOMÜN‹ST PART‹S‹/ MARKS‹ST LEN‹N‹ST TÜRK‹YE KOMÜN‹ST PART‹S‹ /MARKS‹ST LEN‹N‹ST
27 Şubat-11 Mart 2004
20
29
Gelecek kavgada ›srarla yarat›labilir Tarih bize flunu da kan›tlam›flt›r ki; aya¤a dikilmeler, flaha kalkmalar hep zorlu süreçlerde olmufltur. Zorlu süreçlerde, aya¤a dikilmedeki zorunluluk bilince ç›kar›ld›kça aya¤a dikilmeler baflar›lm›fl, aya¤a kalk›ld›kça yürünmüfltür. Emperyalizmin dünyada ve ülkemizde iflçiye, köylüye ve yoksul emekçi halka yo¤un sald›r›lar›n›n oldu¤u bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç her alanda, hem ideolojik hem ekonomik yo¤un sald›r›lar›n oldu¤u bir süreç. Tasfiyecilik rüzgarlar›n›n esti¤i, kitlelere, devrimcilere y›lg›nl›¤›n, teslimiyetin, umutsuzlu¤un dayat›ld›¤› bir süreç. Emperyalizm ve ülkemizdeki yerli uflaklar› bir taraftan “demokrasi”, “insan haklar›”, “bar›fl” ve “terörizme karfl› mücadele”den bahsederken, di¤er taraftan en küçük demokratik talebe dahi azg›nca sald›rmaktad›r. Ülkeleri iflgal etmekte ve halklar› katlederek en büyük terörist oldu¤unu göstermektedir. Yine halklara umut olabilecek, ›fl›k tafl›yabilecek devrimci ve komünist hareketlere sald›rmakta, imhay› hedeflemektedir. Ancak emperyalizm bugün görece baflar› kazanm›fl gibi görünse de tarihin çöplü¤üne gitmekten kurtulamayacakt›r. Çünkü emperyalizm halklara düflmand›r. Kuflkusuz ki içinden geçti¤imiz zorlu süreç üç günde, befl günde ya da bir y›lda, iki y›lda afl›lacak bir süreç de¤il. Zorlu bir süreçten bahsediyorsak, afl›lmas› da buna paralel olacakt›r. Bu zorlu süreç, bu zorluklar› omuzlayacak, tarihin ak›fl›na yön vereceklerle, veremeyecekleri de ayr›flt›rmaktad›r. Kimileri esen f›rt›nalara gö¤üs gerip, devrimcili¤ini, insanl›¤›n›, onurunu korurken, bu süreçten daha da çelikleflip her alanda önde koflarak ç›karken; kimileri de f›rt›nalara gö¤üs gerememektedir. Zorluklar›n, gerçeklerin gücü karfl›s›nda direnemeyip dökülmektedirler. Burada sadece direnenler ve dökülenler deyip geçmeyece¤iz. Biraz nedenlerine inmeye çal›flaca¤›z. Lenin’in dedi¤i gibi “Umutsuzlu¤a kap›lmamak ve düfl k›r›kl›¤›na u¤ramamak için bunal›m kaynaklar›n› iyi bilmek gerekiyor. ‹nsan üzerinden atlayarak bunal›mdan kurtulamaz. Ancak o bunal›ma karfl› kararl› bir savafl vererek ayakta kal›nabilir. Çünkü bu bunal›m bir rastlant›n›n ürünü de¤ildir”. Bir dönem kavgada s›ra neferiyken, dökülenlerin, kavgadan kaçanlar›n yapt›¤› da bu de¤il mi zaten? Sorunun nedenlerine inmeden, bunal›m›n kaynaklar›na yeterince gidemeden, üzerinden atlamaya çal›flmak. Bunun götürece¤i nokta Lenin’in de belirtti¤i gibi umutsuzluk ve düfl k›r›kl›¤›, partiye, devrime, halka olan güvensizlik, inanç-
s›zl›k. Bütün dökülmelerin ortak noktas› da buras›d›r. Zincirinse en önemli halkas›. Partiye, devrime, halka güvensizli¤in, inançs›zl›¤›n oldu¤u yerde umut yaflayamaz. Oysa bir devrimcinin en büyük güç kayna¤› bunlard›r. Bunlar oldu¤unda afl›lmaz gözüken da¤lar› aflacak güce, kararl›l›¤a ve cesarete sahip
olunabilir. Bunlar en güçlü f›rt›nalarda hep ayakta kalabilmeyi, zorluklara, ac›lara karfl› direnmeyi ve cesaretle, bilinçle üzerine gitmeyi sa¤l›yor. Bunlar yitirildi¤inde, umutsuzluk tohumu kiflinin içine düfltü¤ündeyse en küçük zorluklar afl›lmaz da¤lara dönüflür. B›rak›n f›rt›nalara boyun e¤meyi, en küçük esinti bile yerle bir etmeye yeter. Ve kiflinin devrim diye derdi olmaz. Ona göre bir fley yap›lamaz ve bu halk da bunca eme¤e ra¤men hala örgütlenmiyorsa onlar için ölmeye ne gerek vard›r... Bir devrimcinin, bir komünistin en temel özelliklerinden olan toplumsal düflünüfl ve toplumsal kurtulufl art›k yerini bireysel “kurtulufl”a b›rakm›flt›r. Kuflkusuz ki nehir nas›l bir gecede donmuyorsa, kavgadaki bir kiflinin de devrimci de¤erlerini yitirip “elveda proletarya” demesi de bir günde olmuyor. Bu da bir süreci kaps›yor. Sistemin ideolojik, politik, kültürel, ekonomik, askeri sald›r›lar› karfl›s›nda bilimsel bir düflünüfle sahip olamay›p, do¤ru analiz ve sentez yap›lamamas› ad›m ad›m kifliyi içten öldürür. Yani diyalekti¤i, diyalektik ve tarihi materyalizmi kavray›p,
bu yöntemi bugüne uyarlayamamak; içinden geçti¤imiz süreci sorunlar› incelerken kendi öznel niyetlerimizden de¤il, nesnel gerçeklikten hareket edip, dününü (tarihini) bugününü inceleyip gelecekle bütünlefltirememek; sistemin sald›r›lar›n›, bunlar›n birbirleriyle olan iliflkilerini, kitleler ve bizim üzerimizdeki etkilerini, neden ve sonuçlar›n›n do¤ru bir flekilde iliflkisini kuramamak, bunlar›n toplumlar tarihiyle, s›n›f mücadelesiyle (incelenip-araflt›r›l›p) ba¤lant›s›n› kuramamak, bütün içinde sadece parçay› görüp, bütünü görememek, kavramamak, parçalar aras›ndaki iliflkiyi anlamamak, çeliflkinin sadece bir yönünü görüp, onun karfl›t›yla birlikte varolabilece¤ini yeterince kavramamak ad›m ad›m kifliyi öz de¤erlerinden kopar›r. Gün gelir küçük bir etki, kifliyi k›r›lma noktas›na getirir. Di¤er taraftan bu sald›r›lardan daha az etkilenenler, etkiler karfl›s›nda sürekli kendini yenileyenler ve güçlenerek ç›kanlar da var. Güçlenerek ç›kman›n yöntemi ise öncelikle bu sald›r›lar› do¤ru analiz edip, senteze ulaflmalar›d›r. Kitlelerin yarat›c›l›¤›na olan güvendir. Mücadeleden kopmalar, dökülmeler oldu¤unda en çok anlamakta zorland›¤›m›z, “nas›l olur” dedi¤imiz, bir dönem militanl›klar›yla, direniflleriyle zorlu süreçleri omuzlay›p öne ç›kan yoldafllar›n dökülmesidir. Kuflkusuz ki, onca eme¤in, onca çaban›n heba olmas› herkesi üzmekte. Ancak bu durumu da do¤ru aç›klayamamak, bilimsel yaklaflamamak umutsuzlu¤a düflülmesine “Neler oluyor? Bu insanlar neden dökülüyor?” sorular›n›n sorulmas›na neden olacakt›r. Bu durumu en iyi Yunanl› yazar Thermos Kannaros “Kas›rga Çocuklar›” isimli roman›nda tasvir etmektedir. “Köpükler içinde, düzde dörtnala giden bir at görmüflsündür elbet. Yelesi havada, kuyruk bir bayrak gibi, gerilimin son kertesinde fliflik adaleler, soluk, dumanl› garip gözler. ‹flte o zaman her kim olursan ol, gövden dimdik do¤rulur, bafl›n yukar› kalkar, kasketin yana y›k›l›r fiyakal›, kula¤›naysa gelir de bir fesle¤en dal› konuverir... Bir baflka temponun buyru¤undas›nd›r art›k. H›zl›, dengeli, gövdeyi bir araç gibi kullanarak en yüksek verimi
sa¤layan, en umulmaz iflleri ona baflartan bir tempodur bu. Ama diyelim acemi bir binicisin, yüksek gerilimli bu hareketlilik senin bafl›n› döndürmüfltür, sarhofl olmuflsundur. Birden dizginleri kas›p hayvan› durduruyorsun. Hareketsizli¤e zorluyorsun hayvan›. fiunu çok iyi bilesin ki, ertesi gün bu hayvan› –e¤er daha ölmemiflse- böylesine bir baflar› için bir daha istekli göremeyeceksin... Tempolar› gelifligüzel de¤ifltirmek zordur ve pek tehlikelidir. Ama e¤er günümüzün bir toplum savaflç›s›ysan, böylesine bafl döndürücü de¤iflmelere kendini al›flt›rman gerek, hem de kalbin durmadan ya da miskinli¤e kap›lmadan.” Kimi zorlu süreçlerde militanca direnifllerle ölümü kucaklayabilenler, direniflin en üst biçimini sergileyebilenlerden dökülmeler, kopmalar yaflan›yorsa bu bir önceki sürecinden, buradaki flekilleniflinden ba¤›ms›z de¤ildir. Yazar›n da belirtti¤i gibi usta biniciler bu sürece ve sonras› de¤iflimlere kendini haz›rlayabilenler, sürekli kendindeki zaaflara, eksikliklere vurup, daha ilerilere s›çrayarak, mücadelenin temposuna ayak uydurabilmektedir. Di¤er taraftan acemi biniciler, yaflanan süreci yeteri kadar kavrayamay›p, sonras›nda geliflebilecek her türlü sürece kendini haz›rlayamayan, o bilimsel, diyalektik düflünüfle sahip olamayanlar, öncesinde kendinde varolan bu süreçlerde de oluflan eksik ve zaaflarla mücadele etmeyenler; en militan, en büyük direniflçi de olsalar, geçmifl ve gelece¤in ba¤lant›s›n› tam kuramad›klar› için mücadelenin her sürecini kald›ramamakta, dökülmektedirler... Evet düflman›n yo¤un sald›r›lar› var. Düflman›n kendi saltanatlar›n› koruyabilmesi için bu sald›r›lar kaç›n›lmaz olarak var olacakt›r. O zaman biz ne yapaca¤›z? Kabu¤umuza m› çekilece¤iz? Susacak, sinecek miyiz? Kabu¤umuza çekildik diyelim. Bu sald›r›lar duracak m›? Hay›r, tam tersine daha da artacakt›r. Tarih bunu defalarca kez kan›tlamad› m›? Ne zaman toplumsal hareket, devrimci durufl gerilemiflse, sald›r›lar, bask›lar artm›fl, azg›nlaflm›flt›r. Ve tarih bize flunu da kan›tlam›flt›r ki; aya¤a dikilmeler, flaha kalkmalar hep zorlu süreçlerde olmufltur. Zorlu süreçlerde, aya¤a dikilmedeki zorunluluk bilince ç›kar›ld›kça aya¤a dikilmeler baflar›lm›fl, aya¤a kalk›ld›kça zirvelere yürünmüfltür. Her zaman söyleriz; bir sorunda esas çeliflkinin iç çeliflki oldu¤unu, d›fl etmenlerinse sadece süreci etkileyen, h›zland›ran bir rol oynad›¤›n›. Bu durum kavgadan kaçmalarda da, dökülmelerde de böyledir, mücadelede ›srarda da böyledir. ☞
21
29 ‹çinden geçti¤imiz süreçte kiflinin komünist kiflili¤ini, devrimcili¤ini, insanl›¤›n›, onurunu koruyabilmesi, tohumun filizlenip çiçe¤e dönmesi gibi kendini yeniden yeniden üretip, gelece¤i yaratma kavgas›na sunabilmesi çok önemli. Çünkü tarihi, gelece¤i kitlelerle birlikte ancak bunlar› baflarabilenler yaratacakt›r. Ve tarihi kaçanlar, dökülenler de¤il, direnenler yazacakt›r. Çeliflkinin iki yönü vard›r. Bunun sadece olumsuz yönünü görüp umutsuzlu¤a kap›lmamak gerekiyor. Bir de umut olan yönünü görmek, buradan güç almak, buray› daha da güçlendirmek. Hiçbir fley tekdüze gitmez, bu do¤an›n yap›s›na ayk›r›d›r. Çeliflkinin iki yönünü de kavrayabilmek gerekiyor ki, olumlulu¤u daha da büyütebilelim. Çeliflkinin iki yönünü de görebilmek... Bir tarafta en flaflaal› direnifller yaflan›rken, di¤er tarafta ihanetler yaflanabilmektedir. Bir tarafta fedakarl›k, özveri varken, di¤er tarafta bencillikler, bireycilikler yaflanabilmektedir. Bir tarafta cesaret, kararl›l›k yafla-
n›rken, di¤er tarafta da korkunun bata¤›na saplananlar olmaktad›r. Bir tarafta kahramanl›klar yarat›l›rken, di¤er tarafta kaçanlar, küçülenler olmaktad›r. Bir tarafta ilmek ilmek örülen yoldafll›k, sevgi ba¤l›l›klar› yaflan›p, inand›¤› de¤erler için ölüm bile kucaklan›rken... fiehitlerimiz kanlar›yla bereketli olsun diye topraklar›m›z› sularken... Kavgada ›srar edenler varken, di¤er tarafta bireysel kurtuluflu seçip, düzenin çirkinliklerinin ve kendi korkular›n›n esiri olanlar da ç›kmaktad›r... Unutmayal›m ki, özgürlü¤ün bedeli kand›r, cand›r. Bu bedel ödenmeden özgürlük yarat›lamaz. Kimse bizlere özgürlü¤ü bahfletmeyece¤ine göre, onu biz yarataca¤›z. Belki “i¤neyle kuyu kazmak” kadar zor olacak ama özgürlü¤e susam›fl bu bilinçleri, bu ideolojiyi hiçbir güç tutsak alamaz. Dönem dönem duraksasa da, aksasa da, özgür gelecek yaratma yürüyüflü durdurulamaz. Ve tarihin her döneminde onu omuzlayan militanlar ç›km›flt›r ve ç›kacakt›r. Kavgada ›srar eden Proletarya Partisi ve onun kadro ve militanlar›... Birileri
PUSULA GER‹L‹KLERDEN KURTULMANIN ADIMI OLARAK ÖZELEfiT‹R‹ S‹LAHINI KULLANMAYI B‹LMEK S›n›f savafl›m›nda s›n›f bilinçli proleterlerin önünde duran önemli görevlerden biri, saflarda bulunan küçük burjuva kökenli yoldafllar› sab›rl› dikkatli ve uzun erimli bir mücadele sonucu e¤itmek, de¤ifltirip, proleterlefltirmektir. Bu dönüflüm yavafl yavafl olur. Bu konuda acelecili¤e ve sab›rs›zl›¤a düflmemek gerekir. Gerçek dönüflüm; MarksistLeninist-Maoist e¤itim ve devrimci kitle mücadelesi içinde olgunlaflarak sa¤lanan dönüflümdür. S›n›f bilinçli proleterler, saflar›nda bulunan küçük burjuva kökenli yoldafllar›n›n sömürücü s›n›flar›n etkilerini kafalar›nda tafl›d›klar›n› bilmek zorundad›rlar. Küçük burjuvazi, toplumsal dokunun önemli karakteristik özelliklerini üzerlerinde tafl›r. Bu etkilere karfl› sab›rl› ve ciddi bir flekilde mücadele ederek, e¤itimi h›zland›rmak gerekir. Bu böyle olmay›nca küçük burjuvazi proletaryan›n devrimci safl›¤›n› bozarak, partiyi ele geçirmeye çal›fl›r, halka ve partiye zarar verir. Proleter saflara örgütsel olarak kat›larak, hemen bir ç›rp›da proleter olunmaz. Bu gerçeklik asla unutulmamal›d›r. De¤iflim ve dönüflüm bir süreç sorunudur. Geçmifl ve yak›n tarihimize bakt›¤›m›zda Proletarya Partisi’ne örgütsel olarak kat›l›p proleterleflemeyen ve sürecin d›fl›na ç›kanlar›n hat›r› say›l›r düzeyde olmas›n›n aç›klamas› böyle yap›labilir. Her parlayan nas›l ki alt›n de¤ilse, her kula¤a gelen söz nas›l ki gerçek de¤ilse, Proletarya Partisi saflar›nda bulunan herkesin de bir bütün olarak proleterleflti¤i söylenemez. Bolflevik parti tarihi, ÇKP tarihi, Proletarya Partisi tarihi ve bir dizi KP tarihleri bunlar›n say›s›z
örnekleriyle doludur. Uzun erimli s›n›f savafl›m› içinde ad›m ad›m dönüflmek, küçük burjuvaziye ait ideolojik orijinlerden ar›nmak, proleter s›n›f terbiyesiyle donanmak temel bir ideolojik-politik sorundur. Proletarya Partisi proleter ideoloji ile küçük burjuva ideolojisi aras›nda süren mücadelenin uzlaflmaz mevzisidir. S›n›f uzlaflmazl›¤›n›n merkezi olan Proletarya Partisi, de¤ifltirmek, dönüfltürmek, proleterlefltirmek istedi¤i küçük burjuva s›n›f›n karakteristik özelliklerini tan›mak ve bilmek zorundad›r. Proletarya Partisi’nin devrim boyunca kendi saflar›nda bulunan küçük burjuvalara karfl› mücadelenin sürekli olmas› ülkemizin ekonomik-politik-çok kültürlü toplumsal dokusundan kaynaklanmaktad›r. Uluslararas› planda ülke içindeki toplumsal çalkant›lar›n güçlü esti¤i dönemlerde, ideolojik saflaflman›n, ideolojik etkilenmenin farkl› boyutlar›yla karfl›lafl›ld›¤›nda ya da s›n›f savafl›m›n›n zorluklar›n›n ivmesi yükselerek artt›¤› bir dönemde sürece gö¤üs geremeyen, saflardaki proleterleflemeyen unsurlar, kendilerini burjuvazinin liman›na bir hizip olarak demirler. A盤a ç›kan bu burjuva unsurlar, kendilerini ayr› bir yap› olarak ilan ederken, küçük burjuvazinin bir kesimi de olguyu kavramaktan uzak bir flekilde “bölünme”, “ayr›l›k” olarak, geliflmeleri ilan eder. Küçük burjuvazinin iradesiz duruflu onu devrimin her güçlü f›rt›nas› karfl›s›nda kendisine demirleyecek bir burjuva liman aratm›flt›r. Düflünme yönteminde subjektivizmden muzdarip olan bu s›n›f, sorunlar› incelemede tek yanl›l›¤a her zaman düfler.
düflecek, yerlerini yenileri dolduracakt›r. “Gerçe¤i durup dinlenmeden aramak yi¤itli¤in flan›ndanm›fl...” Biz bu gerçe¤in halk kitlelerinde ve kavgada ›srar edebilmekte gizli oldu¤unu keflfedebildik. Geriye kalansa gerçe¤in meflalesiyle karanl›klar› ayd›nlatmakt›r. Bizler direnenleri, ad›m ad›m gelece¤i infla edenlere, yüre¤i halk sevgisi, yoldafl sevgisi, devrim bilinci ve sorumlulu¤u ile dolu olanlara yüre¤imizi açmal›y›z. Bu sevgi ve sorumluluk bilinci el ele verip hepimizi ayd›nl›k gelece¤e ulaflt›rabilecektir. Yaflamda bilgisizliklere, bilinçsizliklere, karanl›klara, insanl›¤› zehirleyenlere, eme¤i, al›nterini, sevgiyi, umudu çalanlara, yok edenlere karfl› yürütülen savafltan daha güzel, daha onurlu ne olabilir? Günefle ne kadar çamur at›l›rsa at›ls›n o kirlenir mi? Gücünü yitirir mi? S›n›f kavgas›na da ayn› flekilde ne kadar sald›r›l›rsa sald›r›ls›n güzelli¤ini yitirmez. Sonuç olarak; içinden geçti¤imiz süreç ve bunlar›n kitleler, devrimciler Kolektif içinde bireyi görür, kolektifi görmez. Demokratik merkeziyetçilik ilkesinde, demokrasiyi tan›r, merkeziyetçili¤i hat›rlamaz. Disiplin ve özgürlükten tek anlad›¤› özgürlüktür, disiplini tan›maz. Elefltiri özelefltiri silah›nda elefltiri silah›n› sonuna kadar “demokratik” bir flekilde kullan›rken, özelefltiri silah›n› kullanmay› hiç ama hiç akl›na getirmez. “Do¤rular›, gerçe¤i” kolektifin s›radan bireyleri uygulas›n diye yazar, ancak söz konusu kendisi olunca o bütün bunlardan muaf tutulacak kadar eriflilmez bir seçkin olur(!) Saflardan kopan küçük burjuvazinin ezici ço¤unlu¤u, demokrat bir durufl sergileme s›n›r›nda bile kalma baflar›s›n› göstermekte zorlanmaktad›r. Feodalburjuva kin ve intikam duygusu sa¤duyusunu yitirecek kadar güçlüdür. Parti ve devrim gerçekli¤inin yerini “ben-birey” alm›flt›r. “Haks›zl›¤a” u¤rad›¤›n› iddia ederken “hakk›n›” ararken, kolektife karfl› her türlü s›n›rs›z sald›r›ya yeltenirken, devrimci vicdan›nda kolektifin hakk›n›, devrim karfl›s›ndaki sorumlulu¤unu aramay› akl›na hiç getirmez. Kolektif iradeye karfl› mücadele ederken, sisteme s›n›f düflmanlar›na karfl› mücadele etmeyi akl›na hiç getirmez. Gündemindeki ve çözmesi gereken tek sorun kolektif taraf›ndan kendisine yap›lan “haks›zl›k”t›r. Siyasal e¤iliminde, düflünce yöntemindeki tek yanl›l›k ve öznelcilikten kaynakl› olarak, sa¤ ve sol aras›nda bir sarkaç gibi sallan›r durur. Macerac›l›ktan teslimiyetçili¤e çabuk evrilir. Ruh halinde karamsarl›k ve umutsuzluk egemendir. Zafer ve baflar› an›nda sarhofl olurken, yenilgi ve olumsuzluk karfl›s›nda felaket tellal›d›r. Sürecin zorluklar›ndan kaynakl› eksiklik ve yetersizlikler, aksayan çal›flmalardan, yeterince iflletilemeyen örgütsel mekanizmadan k›saca sürecin olumsuzluklar›ndan kendisinin de pay sahibi oldu¤unu akl›na getirmez, elefltiren bir seyirci, yol gösteren bir otoban levhas› gibidir.
27 Şubat-11 Mart 2004 ve komünistlere yönelik sald›r›lar›n› koymaya çal›flt›k. Bu sald›r›larla düflman›n planlad›¤› da kitlelerde, kendi güçlerine ve devrimci ve komünistlere karfl› güvensizlik yaratmakken, devrimci ve komünist hareketlerde de kitlelerin örgütlenemeyece¤i, eme¤in, çaban›n gereksiz oldu¤u fleklinde güvensizlik ve umutsuzluk, karamsarl›k yaratmak, k›r›lmalar sa¤lamakt›r. Düflman›n bu oyununa gelmemek gerekiyor. Umutsuzlu¤a kap›lmamak gerekirken, yaflananlar› sürecin do¤al sonucu olarak kavramak gerekiyor. Acelecili¤e düflüp, acele sonuç almay› hedefleyip yanl›fl kararlara düflülmemeli. Uzun vadeli planlar, uzun vadeli hedefler ve uzun süreli do¤ru politikalarla bu süreçten ç›k›labilir. Muhtemel ki a¤›r yenilgiler, darbeler de al›nabilir. Her türlü sürece haz›r olacak flekilde donan›ml› ve her defas›nda aya¤a kalkmal›y›z. Umutsuzluk gelece¤in düflman›d›r. O zaman düflman› yenebilmenin en önemli ad›m›, umuda, Proletarya Partisi’ne, s›n›f kavgas›na sar›lmakt›r. Ancak o zaman her düflüflte tekrar aya¤a kalkabilir, hedefe ulaflabiliriz. Bugün, ideolojik gerilemenin, bilinç k›r›lmas›n›n, kendisini en özgün bir tarzda gösterdi¤i görüngüler, “öz-elefltiri vermemek, kolektifin disiplini tan›mamak, ben merkezci ve parti üstü tutumlarda ayak diremek” olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Küçük burjuva ideolojinin bu orijinlerine karfl› bilinçli ve iradi mücadele etmek, ertelenemez görevdir. S›n›f savafl›m›nda kendini hangi biçimde ifade ederse etsin, hangi görüngüyle ortaya ç›karsa ç›ks›n, ideolojik mücadelenin vazgeçilmez hedefi olan küçük burjuvazinin düflünme yöntemi, siyasal e¤ilimi, örgütsel yaflam›, pratik duruflu Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin mikroskobu alt›nda incelenmeli ve a盤a ç›kar›larak uzun erimli bir flekilde sab›rla de¤ifltirip, dönüfltürmek için mücadele edilmelidir. Tek yöntem sab›rl› ve uzun erimli bir flekilde e¤itmek yavafl yavafl proleter ideolojiyle dönüfltürmektir. Proleter düflünce yöntemi, proleter devrimci yaflam› örgüt içinde ve devrimci kitle faaliyetinde hakim k›lmak olmal›d›r. Devrimci mücadelede s›n›f bilinçli proleterlerin, önlerine en çok ç›kan sorun, onlar› en fazla meflgul eden sorun; küçük burjuva düflünme, pratik durufl, davran›fl ve hareket, yaflam tarz›ndan kaynakl› sorunlard›r. S›n›f savafl›m›nda daha güçlü konumlanarak etkin tarzda müdahale etmek, baflar› elde etmek isteniyorsa, kitleleri örgütleme ve savaflt›rma faaliyetlerini ideolojik ve örgütsel bak›m›ndan düzenlemek gerekir. ‹deolojik-teorik sorunlar›n çözümü politik ve örgütsel sorunlar›n çözümünü yarat›r. Devrimci çal›flmalar› örgütsel bak›mdan düzenlemek için önce ideolojik bak›mdan yola konulmal›d›r. Proletaryan›n iç birli¤ini ve kitlelerle güçlü ba¤lar›n› sa¤lamak için proletaryan›n ideolojisiyle her türden proletarya karfl›t› ideolojiye karfl› mücadeleyi sürekli k›lmal›y›z.
27 Şubat-11 Mart 2004
22
29
Nepal’de Halk Savafl›’n›n 8. y›ldönümü
Nepal Komünist Partisi (Maoist) önderli¤inde yürütülen halk savafl›n›n 8. y›l› vesilesiyle Almanya’n›n Frankfurt kentinde düzenlenen kutlamada, Nepalli Maoistlerin önderli¤inde k›z›l siyasi iktidar›n kurulmas›n›; Proletarya Partisi taraftarlar› ve di¤er uluslardan devrimciler enternasyonalist dayan›flma coflkusuyla selamlad›lar.
Nepal Dayan›flma Forumu taraf›ndan düzenlenen kutlamaya, Dünya Halklar› Direnifl Hareketi, Afganistan’dan Birleflik AntiEmperyalist ve Anti-Gerici Cephe ve Demokratik Halklar Konfederasyonu mesajlar›n› sundular. K›sa bir müzik dinletisinden sonra; Proletarya Partisi Enternasyonal Büro ad›na, baflta Nepal Komünist Partisi
(Maoist), direnen Nepal halk› ve savaflç›lar›n›n zaferini sundu¤u mesaj ile selamlad›. Mesajda flu görüfllere yer verildi. “13 fiubat 1996 günü, baflta Nepal iflçi s›n›f› ve ezilen halk› olmak üzere, enternasyonal proletarya ve dünya halklar› için tarihi bir gündür. Çünkü 13 fiubat’ta iflçi s›n›f› bilimi Marksizm-Leninizm-Maoizmin rehberli¤inde Nepal’de devrim mücadelesine önderlik eden Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in tarihsel önemi büyük Halk Savafl›n› bafllatt›¤› gündür. Bu tarihi ç›k›fl en baflta mazlum Nepal halk›n› kurtulufl yolundan ederek gerici düzene hapseden parlamentarist, reformist, revizyonist ve her türden oportünist teori ve pratiklere, düzen içi aray›fllara büyük darbeler vurdu. Halk Savafl›n›n bu tarihi ç›k›fl›ndan sonra mazlum Nepal halk›, öncüsü NKP(Maoist) önderli¤inde yi¤itçe bir mücadele vererek büyük ilerleme katetti. Ve çok do¤al olarak bu örnek mücadelesiyle dünya iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n›n deste¤ini, büyük sempatisini kazand›. NKP(Maoist) bu çetin savaflta onlarca kadro ve üyesini, yüzlerce militan ve taraftar›n› flehit verdi ama, ülkenin büyük bölümünde k›z›l siyasi üsler kurarak stratejik hedefine emin ad›mlarla yürümektedir. Türkiye ve Türkiye Kürdistan’›nda Halk Savafl› mücadelesine önderlik eden TKP/ML, Nepal halk savafl›n›n bu tarihi at›l›m›n 8. y›l›n› “mücadeleniz mücadelemizdir” enternasyonalist bilinciyle selamlamakta; emperyalizme, feodalizme, komprador kapitalizme ve her türden gericili¤e karfl› yürütülen devrim mücadelesinde NKP (Maoist) ile omuz omuza oldu¤unu ve proletarya enternasyonalizmi temelinde her çeflit dayan›flma içerisinde oldu¤unu bir kez daha yenilemektedir.
Hindistanl› Maoistlerden
BÜYÜK SALDIRI Hindistan Komünist Partisi (Marksist Leninist) Halk Savafl› liderli¤inde yürütülen mücadelede, 7 fiubat günü ülkenin Orissa eyaletinin Koraput kentine büyük bir bask›n gerçeklefltirildi. Bask›nda en az iki bin silah, gerillalar taraf›ndan ele geçirildi. Yaklafl›k alt› saat süren bask›n s›ras›nda bölge silah deposu, befl polis karakolu, Koraput hapishanesi ve polis gözetim bürosu ve Orissa devlet silahl› polisi taburu teslim al›nd›. Bask›nda bir hapishane nöbetçisi öldürüldü. Resmi kaynaklar, Maoist gerillalar›n tek bir direniflle karfl›laflmaks›z›n operasyonlar›n› yürüttüklerini aç›klad›. Ayn› kaynaklar 300 gerillan›n iki kamyon, iki cip ve befl motosikletle Koraput otobüs dura¤›na geldi¤ini ve esnafa kepenklerini kapatmalar›n› söylediklerini ifade etti. Gerillalar›n iste¤ine uyan esnaf, kepenklerini kapatarak uzaklaflt›lar. Çeflitli gruplara ayr›lan gerillalar, kentteki tüm resmi binalar› basarak, çok say›da silah ele geçirdi. Gerillalar, bu flekilde çok say›da silaha sahip olurken, ayn› anda di¤er bir grup gerilla ise hapis-
haneyi kuflatt›. Hapishanede 200 kifli bulunmas›na ra¤men gerillalar tutuklular›n bulundu¤u bölüme giremediler ve hapishanede bulunan silah ve yay›nlar› alarak hapishaneden ayr›lmak zorunda kald›lar. Gerillalar›n, operasyonu bafllatmadan önce Koraput’a giden üç ana yolu kamyon lastikleriyle kapatt›klar› da bildirildi. Gerillalar›n ayr›ca ele geçirdiklere silahlar› tafl›yabilmek için bir kamyon ve bir ambulansa el koydu¤u ö¤renildi. 6 saat süren bask›n sonunda gerillalar hiçbir kay›p vermeksizin bölgeden çekildiler. Polis kaynaklar› ise bask›n sonras›nda kimseyi yakalayamad›klar›n› ve gözalt›na alamad›klar›n› söylerken “Polis tetikte beklemektedir. Durum korkunç” diyerek bu baflar›l› bask›n sonras›ndaki flaflk›nl›k ve korkular›n› ifade ettiler. Görgü tan›klar› Halk Savaflç›lar›n›n Orissa eyaletine Andhra Pradesh eyaletinden Vizianagaram kentinden girdiklerini ve ayn› yoldan geri döndüklerini ifade ettiler. Gerillalar dönüfl yolunda da Kakariguma, Laxmipur ve Narayanpatna polis karakollar›ndaki silahlara da el koydular.
Nepal, halk savafl› geliflimine koflut olarak baflta ABD olmak üzere, tüm emperyalist güçlerin, onlar›n ifl-birlikçisi ve uflaklar›n›n nefretini kazan›rken, dünya iflçi s›n›f›, ezilen halklar› ve ezilen uluslar›n ise hakl› deste¤ini alm›flt›r. Nepal halk savafl› bilumum dünya gericili¤ine karfl› özellikle yar›-sömürge yar›-feodal ülkelerde kurtuluflun yolunu göstermifltir. MLM bilimi rehberli¤inde mücadele edildi¤inde, onun ideolojik silahlar›yla donand›¤›nda, komünist parti önderli¤inde halklar›n gücünün nelere kadir oldu¤unu bir kez daha dosta-düflmana göstermifltir. Nepal halk› kendisini özgürlü¤e tafl›yan bu çetin savaflta büyük bedeller ödedi, yüzlerce evlad›n› kaybetti, emperyalizmin sad›k uflaklar›ndan olmad›k zulüm ve iflkence gördü ama s›n›f kavgas›ndan asla y›lmad›. Çok yönlü gerici propagandalara ra¤men öncüsü NKP(Maoist)’ten kopmad›. Dahas› O’nun önderli¤inde daha önce sadece Everest tepesiyle tan›nan bu küçük ülkeyi dünyaya, emperyalizme ve uflaklar›na karfl› verdikleri büyük mücadeleyle meydan okumalar›yla, dünyan›n doru¤u olan Everest zirvesine, nihai olarak tüm insanl›¤›n kurtuluflunu simgeleyen k›z›l bayra¤› dikmeleriyle tan›nd›. … Dolays›yla Nepal halk savafl›na, devrim mücadelesine yönelen her sald›r› dünyan›n tüm iflçilerine, emekçilerine ve ezilenlerine yönelmifl demektir. ‹flte TKP/ML olarak, Nepal halk savafl›n›n 8. y›l›n› bu bilinçle selaml›yoruz. Ve bu bilinçle yi¤it Nepal halk›na, NKP(Maoist)’in kadro ve üyelerine, Halk Kurtulufl Ordusunun askeri kadro ve savaflç›lar›na, Birleflik Devrimci Halk Konseyi’nin tüm aktivistlerine ve faflizmin hapishanelerinde tutsak edilen kadro ve militanlar›na k›z›l selamlar›m›z› yoluyoruz.” ‹lk bölümde Nepal’daki Halk savafl›n›n 8 y›ll›k sürecini anlatan dia gösterimi kitle taraf›ndan alk›fllarla karfl›land›. Soru cevap bölümüyle devam eden kutlama bir müzik dinletisi ile sona erdi.
‹SPANYA’DA ‹fiÇ‹ POL‹S ÇATIfiMASI ‹spanya’n›n güneyindeki Seville kentinde, polis ve devlete ait gemi yap›m flirketi Izar’›n grevdeki iflçileri aras›nda ç›kan çat›flmada 52 kifli yaraland›. Yetkililer, bir iflçi grubunun Seville yak›nlar›ndaki bir yolu kapatmak için minibüs atefle verdi¤ini, bir di¤er grubun da ‹spanya’n›n güneyindeki Cadiz kentine giden bir ana yolla köprüyü kapatt›¤›n› kaydetti. Izar’›n baz› tersaneleri kapataca¤›n› ve iflten ç›karmalar›n olaca¤›n› aç›klamas› üzerine greve giden iflçilere polisin sald›rmas› üzerine ç›kan çat›flmada 12 polisle 40 göstericinin yaraland›¤› bildirildi. Ülkenin kuzey bat›s›nda bulanan La Coruna kentindeyse, binlerce iflçinin yürüyerek eylem yapt›¤› belirtildi. Bir ay› aflk›nd›r devam eden eylemlerin, yeni toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinin bozulmas› üzerine bafllad›¤› belirtiliyor. ‹spanya’n›n tek büyük gemi yap›m flirketi olan Izar’›n grevdeki iflçileri, ücretlerine yüzde 6.8 oran›nda zam yap›lmas›n› talep ediyor.
23
29
2 Filipinli devrimci katledildi Emperyalizmin “teröre karfl› savafl” ad› alt›nda dünya halklar›na yönelik sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› süreçte “teröre karfl› savaflta 2. cephe” olarak ilan etti¤i Güney Asya Pasifik ülkesi Filipinler yeni bir katliamla gündeme geldi. Filipinler’in Mindoro Adas›nda iki insan haklar› savunucusu, ilerici insan Adada bulunan, Fernando L. Mesa komutas›ndaki 204. Piyade Tugay›’na ba¤l› unsurlarca so¤ukkanl›l›kla katledildi. Arroyo rejiminin bu son hedefleri Mindoro Adas› Naujan Belediye Baflkan Yard›mc›s› Juvy Magsino ve KARAPATAN (Halk›n Haklar›n› Gelifltirme Birli¤i) Do¤u Mindoro Genel Sekreteri Leima Fortu idi. Kuflkusuz bu insanlar rastgele seçilmifl hedefler de¤ildi. Y›llard›r bu mücadelenin içinde yer alan ve rejim için tehlikeli bulunan örgütlerin aktif çal›flanlar›yd›. 34 yafl›ndaki Juvy Magsino 2001 y›l›nda Bayan Muna Partisinden aday olarak Naujan kentine belediye baflkan› yard›mc›s› olarak seçilmiflti. Magsino katledildi¤inde ayn› zamanda Mindoro Belediye Baflkan Yard›mc›lar› Ligi’nin baflkan›, KARAPATAN Do¤u Mindoro üyesi, insan haklar› avukat›, Adalet ve Bar›fl örgütünün Mindoro Baflkan›, kad›n örgütü Gabriela’n›n üyesi ve May›s 2004’te yap›lacak seçimlerde Bayan Muna’n›n Belediye Baflkan aday› idi. 27 yafl›nda bir ilkokul ö¤retmeni olan Leima Fortu ise KARAPATAN-Mindoro Genel Sekreteri, Bayan Muna ve Gabriela’n›n üyesi, Adalet ve Bar›fl örgütünün de gönüllü çal›flan›yd›. Filipinler’de yaflanan bu katliamlar ilk de¤ildi ve kuflkusuz son da olmayacakt›r. Zira sadece Gloria Macapagal-Arroyo rejimi döneminde 13 insan haklar› aktivisti ve 41 Bayan Muna Partisi üyesi ve çal›flan› bu ve benzeri olaylarda öldürüldüler. ABD’nin destekledi¤i Filipin ordusu, ülkedeki faflist yönetimi desteklemek üzere görev yapmaktad›r ve KARAPATAN’dan yap›lan aç›klamaya göre orduya ba¤l› unsurlar›n halka yönelik sald›r›lar› May›s 2004 seçimleri öncesinde çok daha yo¤unlaflacakt›r.
Hindistan devleti iki Maoist’i tutuklad› Hindistan devleti, hat›rlanaca¤› gibi 2003 y›l› Temmuz’unda Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in Merkez Komite üyesi Chandra Gajurel’i tutuklayarak gerici yüzünü tüm uluslararas› kamuoyuna açm›flt›. 2004 fiubat ay›nda da yine NKP(M)’nin önder kadrolar›ndan iki Maoist’i tutuklayarak bu yüzünü bir kez daha teflhir etti. NKP(M) taraf›ndan 9 fiubat’ta Prachanda imzas›yla yap›lan aç›klamada Parti Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi Makrika Prasad Yadav ve MK yedek üyesi ve Madhishe Özerk hükümeti baflkan› Suresh Ale Magar’›n Hindistan hükümeti taraf›ndan 8 fiubat günü kaç›r›larak tutukland›¤›n› ve Nepal gerici askeri feodal diktatörlü¤üne iade edildi¤ini duyurdu. Matrika Prasad Yadav, ayn› zamanda Nepal devleti ile NKP(M) aras›nda bir süre önce bozulan görüflmelere NKP(M)’nin temsilcisi olarak kat›l›yordu. ‹ki Maoist liderin 15 fiubat’ta yap›lan kitlesel yürüyüfle kat›lmak üzere Yeni Delhi’ye giderken tutukland›¤› bildirildi. Yoldafl Yadav’›n hem tüm Nepal halk›n›n ve hem de özel olarak
Dünyadan Notlar BÜYÜK ORTADO⁄U YETMEZ, DÜNYAYI VEREL‹M! “… kuzeyde Türkiye’den güneyde Afrika boynuzuna, Bat›’da Fas’tan Pakistan’a” (ABD Ulusal Stratejik ‹ncelemeler Enstitüsü-1995) uzanacak s›n›rlarla çizilmesi planlanan “Büyük Ortado¤u Projesi” Haziran ay›nda ‹stanbul’da gerçeklefltirilecek NATO Zirvesinin ana gündem maddelerinden biri olarak son haftalarda gündemdeki yerini yo¤un olarak almaya bafllad›. Projenin hedeflerine bakmadan önce, Projeye karfl› tav›rlara bakmakta fayda var. Zira bu Büyük Projeyi; “Müslümanl›¤›n demokratiklefltirildi¤i, Vahabili¤in tasfiye edildi¤i, insan haklar›na, demokrasi ve piyasaya dayal›, Sovyet topraklar›ndaki Türki ülkeleri de kapsayan koca bir Ortado¤u. Türkiye bu hedeflere yaklaflt›¤› oranda bölgede ‘örnek ülke’ olacak, uzaklaflt›kça flans›n› yitirecek” diyerek savunan ve hemen Türkiye’ye de “örnek ülke” olarak rol biçen Mehmet Altan gibiler var. Ya da; “Dünya düzeninin önündeki en büyük problem, devletlerin ve medeniyetlerin dünya düseni hakk›nda bir ‘ortak dil’ konuflamamas›d›r. ‘Ortak dil’ konuflmaktan, ‘tek-tipçi bir dil’ konuflman›n anlafl›lmas› büyük ve bedeli a¤›r krizler üretmektedir. Paylafl›mc›, diyaloga aç›k ve karfl›l›kl› etkileflimle üretilen bir siyas› dil ile ça¤dafl siyasi de¤erlerin yayg›nlaflmas›n› ve fleffaf düzenlerin ço¤almas›n› desteklemek gerekmektedir. ‘Büyük Ortado¤u’ projesi
27 Şubat-11 Mart 2004
bunun ad›m› olabilir…” diyerek, Ömer Çelik gibi projeye olmad›k anlamlar yükleyerek destekleyenler var. Sahibinin sesi medyan›n, kiral›k kalemlerini bir yana b›rak›p ABD patentli “Büyük Ortado¤u Projesine” bakal›m. Gerçi, ABD’nin malum dünya halklar›n›n gözündeki yerinden kaynakl› proje, ülkemizde “yerli üretim” olarak da gösterilmeye çal›fl›l›yor. Ancak, bu projenin ne yerli ne de yeni olmad›¤›n› girifl cümlesindeki al›nt›dan anlamak zor de¤il. Zira So¤uk Savafl sürecinin dar kapsaml› Ortado¤u tan›m›n›n eskidi¤i belirtilerek, Büyük Ortado¤u’nun yukar›daki s›n›rlar› 1995 y›l›nda çiziliyor. Bu s›n›rlar›n içinde kalan bölgenin petrol ve do¤al gaz cenneti oldu¤unu görmek için haritaya bakmak da flart de¤il, patente bakmak yeterli. Büyük Ortado¤u Projesi bizzat George W. Bush taraf›ndan G-8 toplant›s›na getirilerek tart›flt›r›lacak. Ancak projenin en önemli noktalar›ndan biri olan askeri boyutunun tart›fl›laca¤› NATO ‹stanbul Zirvesi, projenin gelece¤i aç›s›ndan önemli bir basamak olacak. Zira So¤uk Savafl›n bitiminden, özellikle de 11 Eylül sonras› süreçte konsepti ve varl›k nedeni çokça tart›flma konusu olan NATO’nun önümüzdeki süreçteki misyonu da bu Zirve ile biraz daha netleflecek. Bu misyon, ABD ve Avrupa Birli¤i (asl›nda Fransa ve Almanya demek daha do¤ru olur) aras›ndaki kap›flma sonunda netleflecek. Bu mis-
Yadav (sa¤da), bar›fl gürüflmelerinde yer alan Mahara yoldafl›yla beraber
Teria bölgesi halk›n›n, Suresh Magar’›n ise ezilen yerli halk›n liderleri oldu¤unun vurguland›¤› aç›klamada, dünyan›n en büyük demokrasisi ve “cumhuriyeti” oldu¤u iddia edilen Hindistan hükümetinin bu ola¤anüstü gerici do¤as›n›n, ortaça¤a ait diktatör monarfliye karfl› cumhuriyet için savaflan Nepal halk›n› ve partilerini flafl›rtt›¤› ve öfkelendirdi¤i ifade edildi. Aç›klamada ayr›ca flu ça¤r›ya yer verildi: “Partimiz, Nepal ve Hindistan’›n tüm insan haklar› örgütlerini ve kurumlar›n›, ayd›nlar›n› ve tüm halk›n› Yoldafl Matrika Yadav ve Yoldafl Suresh Ale Magar’›n güvenli¤i, sayg›nl›¤› ve serbest b›rak›lmalar› için hareketi
yonda NATO Konseyi Daimi Temsilcisi R. Nicholas Burn, Avrupa’dan daha çok özveri istiyor: “… E¤er hepsini bir araya koyarsan›z –yeni ortaklar, yeni üyeler, yeni askeri kabiliyetler ve yeni bir stratejik misyon- yeni bir NATO’ya sahibiz. En az›ndan mecazi anlamda eski NATO’yu emekliye ay›rd›k, So¤uk Savafl s›ras›nda yapt›¤› ifllerden dolay› teflekkür ediyoruz, fakat çok farkl› bir zaman için, çok farkl› anlaflmalarla yeni bir NATO yap›land›r›yoruz. Birkaç rakam vermeme izin verin. Baflkan Bush 2003’te savunma bütçemiz için ABD Kongresinden 376 milyar dolar ald›. Bu y›l 18 müttefikimiz birlikte 140 milyar dolar harcayacak. fiimdi, ittifak içinde harcamadaki bu büyük kapasite fark› 1949’dan beri mevcut… Bu birlik içindeki gerçek bir kriz. Bu kapat›lmal›d›r.” Bu Büyük Ortado¤u Projesi neler içeriyor: * Enerji kaynaklar›n›n denetlenmesi ve ulafl›m yollar›n›n güvence alt›na al›nmas›, * Kafkaslar, Orta Asya ve Ortado¤u’da Avrupa Birli¤i, Rusya ve Çin’in durdurulmas›, * ‹srail devletinin ç›karlar›n› güvence alt›na almak, * Bölgedeki dengelere ABD’nin ç›karlar›na göre ayar yap›lmas› vb bildik gerçek kodlamalar›n yan›nda, bir de yine bildik sözde gerekçeler ön plana ç›kar›larak propagandas› da yap›l›yor. Bölgenin kitle imha silahlar›ndan ar›nd›r›lmas›, bu silahlara sahip olan, olmaya niyetlenen ülkelerin engellenmesi, radikal hareketlerle mücadele ve insan haklar›, demokrasi ve refah›n gelifltirilmesi vb vb. Gerçek niyetlerin yaflama geçmesi, Ortado¤u gibi “kaygan” bir zeminin stratejik bir bölge olarak kabul edilen tüm bölgeye yay›lmas› anlam›na da gelecek. Bu Büyük Ortado¤u’da Türkiye’nin rolü yine 1995 tarihli Ulusal Stratejik ‹n-
yükseltmelerini ve Nepal askeri faflizmi ve Hindistan gericili¤inin iki yüzlü ittifak›n› ve faaliyetlerini k›namalar›n› istemektedir.” Yadav ve Magar’›n tutuklanmalar› ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapan Partizan dergisi de Hindistan faflist devletinin bu hareketini lanetleyerek “Son y›llarda emperyalistlerin, özellikle de ABD emperyalistlerinin kabusu olmaya bafllayan küçük bir ülke var Asya’da. Bu ülke Nepal’dir. 15 fiubat 1996 y›l›nda bu ülkede Nepal Komünist Partisi (Maoist) önderli¤inde Halk Savafl› bafllad›. Ve o günden itibaren emperyalistlerin gündeminden hiç ç›kmad›. Bu y›llar içinde NKP (M) Nepal gerici devletine a¤›r darbeler indirdi. Nepal gerici devleti ise, emperyalistlerin de deste¤ini arkas›na alarak bu harekete karfl› sald›r›lar›n› yürütmektedir. Nepal’de zafere ilerleyen Halk Savafl›, Dünya Proleter Devriminin bir parças›d›r, ve onlara yönelik her sald›r›y›, özelde Halk Savafl› veren bütün partilere, Marksizm-Leninizm- Maoizm ideolojisine ve genelde tüm devrimci hareketlere olarak de¤erlendirilmelidir” dedi.
celemeler Enstitüsünün raporunda çiziliyor. Bugün de özellikle Recep Tayyip Erdo¤an’›n ABD ziyaretinde öne ç›kart›lan “demokrat ‹slamc›”, “ça¤dafl, laik ‹slam” modeli olarak Müslüman-Arap ülkelerinin önüne model olarak konuluyor Türkiye. Tabi böylesi “büyük” bir projede “modellikle” yetinilmeyece¤i aç›k. Zira ABD’den sonra NATO’da en fazla asker bulunduran Türkiye’nin askeri gücü de önemli bir rol oynayacakt›r bu projede. Irak’taki “dengeleri” bozmamak için Türkiye askerini Irak’a sokmayan ABD için bu güç önemli bir faktör. Özellikle Arap halklar› nezdinde emperyal yüzü tamamen teflhir olmufl ABD, Türkiye’nin bölgede kullan›lmas›n› bir avantaj olarak kullanmay› hesaplamaktad›r. Ancak bu noktada Türkiye’nin Irak’a asker gönderme konusu gündeme geldi¤inde, Irak’taki kendi uflaklar›n›n dahi tepkisini toplad›¤›n› hat›rlamakta fayda var. Türkiye ise belki de ilk s›nav›n› Haziran ay› sonunda gerçeklefltirilecek NATO Zirvesinde verecek. Bu s›nav bir yandan Zirve içinde geçecekken, di¤er yan›n› da d›flar›da Zirve protestolar›nda gösterece¤i “tav›r” oluflturacakt›r. Bu Zirveye dönük emperyalistler plan ve taktikleri üzerinde yo¤un bir çal›flmaya girmiflken, bunu karfl›s›nda anti-emperyalist güçler de haz›rl›klar›na derhal bafllamal›d›r. Bu yaln›zca protesto gösterilerine haz›rl›k olarak alg›lanmamal›. Temel antiemperyalist sloganlarla birlikte, bu sloganlar› güçlendirecek flekilde, özellikle Zirve gündeminde tart›fl›lacak konular üzerine yo¤unlaflarak bir program ve bafll›klar ç›karmak bu çal›flmay› güçlendirecektir. Bu anlamda Zirve konular›n› tek tek, tüm yönleriyle incelemeye devam etmek önemli.
29
24
27 Şubat-11 Mart 2004
“Düflüncelerinde sonuna kadar kararl›yd›”
Adnan Sa¤d›ç
Bize Münire Sa¤d›ç’› anlat›r m›s›8 Mart 1999’da Tokat Merkez’e ba¤l› Ba¤deresi (Çöre¤ibüyük) köyünde TC ordusu ile TKP/ML T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Ayfer Celep ve Kemal Tutufl ile birlikte flehit düflen Münire Sa¤d›ç’›n ailesi ile yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz.
n›z, nas›l biriydi? Babas›: Münire duygusald›, bana pek aç›lmazd›. En çok annesiyle konuflurdu. ‹nsanlara karfl› çok sayg›l›, ne bileyim yani anlat›lmaz onun durumu. ‹lkokulu Ümraniye’de okudu. Çok istiyordu ama maddi durumumuz iyi olmad›¤› için ilkokuldan sonra okutamad›k. Abilerini okutal›m k›zlar kals›n dedik, asl›nda en baflar›l›s› oydu. -Devrimci düflüncelerle ne zaman tan›flt›? -1980’de tan›flt›. Daha do¤rusu ben Libya’dayken baz› devrimcilerle tan›flt›m, çocuklar da ondan sonra tan›flt›lar. Hani derler ya babamdan ileri-
yim, o¤lumdan geriyim onlar beni geçtiler. Ailesine ve çevresine karfl› çok sayg›l›yd›. Birkaç üniversite bitirmifl gibiydi. ‹nsanlar›n halini anl›yor, onlarla iyi anlafl›yordu. -Hapishane sürecini anlat›r m›s›n›z? -Münire Bayrampafla Hapishanesi’nde 20 ay kald›. O zamanlar galiba açl›k grevi olmufltu, tam hat›rlam›yorum, ona kat›lm›flt›. Ondan sonra ç›k›nca da¤a gitti¤ini duyunca ben tepki gösterdim. O flekilde karfl› ç›kt›m. Ya-
Münire Sa¤d›ç’›n babas›
ni gitmesini istemiyordum çünkü. -fiehit düfltü¤ü haberini nas›l ald›n›z? -Radyo ve televizyondan haber ald›k, cenazesini ald›k. Dudullu Mezarl›¤›’na gömdük. Kardefli Adnan Sa¤d›ç: Münire herfleyi kendi içinde yaflayan, karar›n› kendi içinde veren kararl› bir insand›. Herkesin cephe almas›na ra¤men kararl› bir flekilde mücadele etti. Bafl›ndan itibaren böyle bir süreç izledi. Teorik olarak çok ileri olmasa da mücadelede ›srar› ve kararl›l›¤› çok önemlidir. -Devrimci düflüncelerle nas›l tan›flt›? -Önceleri insanlar gelip gitmezdi. Babam›n çevresindeki farkl› insanlar evimize gelip gitmeye bafllay›nca ister istemez ilgi oda¤›m›z o insanlar olmufltu. Onlar›n bize ilgi göstermesi, gecelere götürmesi bizi farkl› dünyalara sevketti. Daha sonra onlar›n yaflam tarzlar›n› ö¤rendikçe devrimci olduklar›n›, sisteme karfl› mücadele ettiklerini gördükçe onlar›n yaflant›s›ndan etkilendik ister istemez. -Abisi Yaflar Sa¤d›ç’›n nas›l etkisi oldu? -Bu ailede mücadeleye direkt kat›lma manas›nda ilk örnekti, ilk flehit olan oydu. Onun d›fl›nda tan›d›¤›m›z birçok insan ayn› kaderi paylaflt›. Ama direkt birebir o durumu hissetmemiz abim sayesinde olmufltur. Yani bunun da etkisi bizde büyük. Y›llarca beraber yaflam›fl›m, birçok fleyine tan›k olmuflum daha farkl› etkiliyor tabi. -Son olarak söylemek istedi¤iniz birfley var m›? -Genel olarak söylemek istedi¤im fley onlar›n b›rakm›fl olduklar› bayrak, bir flekilde elden ele tafl›n›yor. Bundan sonra Münireler gibi, Yaflarlar gibi düflen birçok insan olacak ama bir flekilde bu bayrak tafl›nacak, bunun baflka yolu yok.
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Binali Y‹⁄‹T: Tunceli Pülümür’de do¤an Binali Yi¤it, a¤a zulmü ve bask›s›ndan kaçarak ailesiyle Konya’ya yerleflir. Ekonomik nedenlerle Almanya’ya gider. Militan bir örgütleyici olur, AT‹F örgütlenmesine büyük katk›lar› olmufltur. Almanya’dan dönerken 12 Mart 1979’da geçirdi¤i trafik kazas›nda yaflam›n› yitirir. Kader Özgül KILIÇ: 1974 Dersim Hozat Türktaner köyünde dünyaya geldi.1993’te gerillaya kat›ld›. Da¤lar›n ‘Y›ld›z’›, 1 Mart 1994’te Dersim Çemiflgezek’te faflist TC güçleri ile girdi¤i çat›flmada flehit düfltü. Kenan DEM‹R: 2 Mart 1970 y›l›nda Erzincan’da do¤an Kenan Demir, 1984’te ailesiyle ‹sviçre’ye yerleflti. Burada düzenin olanaklar›n› reddederek örgütlü mücadelede yerald› var gücüyle. 5 Mart 1998’de görev için gitti¤i bir alanda karfl› devrimci-asalak bir çetenin silahl› sald›r›s› sonucu flehit düfltü. Bedri YA⁄AN: ‹stanbul’un Kartal ilçesinde bir eve düzenlenen polis bask›n›nda befl Devrimci Sol savaflç›s› katledildi. Bedri Ya¤an, Gülcan Özgür, Hemflireler Derne¤i ‹stanbul flubesinin eski baflkan› Menekfle Meral ve ev sahibi R›fat Kasap ile efli Asiye Fatma Kasap öldürülürken R›fat ve Asiye çiftinin çocuklar› 2,5 yafl›ndaki Özgür ile 6 ayl›k Sabahat bask›ndan sa¤ olarak kurtuldu. Duvarlarda tek bir kurflun izinin bile olmamas› faflizmin bir kez daha yarg›s›z infaz gerçeklefltirdi¤inin kan›t› oluyordu. Orhan KESK‹N: DevrimciYol’un Diyarbak›r ‹l Komitesi içinde yer alan Orhan Keskin, 1980 May›s’›nda polisle girdi¤i çat›flmada yaral› olarak tutsak düfler. 14 Ocak 1984’te bafllatt›¤› ölüm orucunun 48. gününde 3 Mart 1984’te ölümsüzleflmifltir. Orhan U⁄UR: F tipi hapishaneleri protesto etmek için Orhan U¤ur (DHKP-C) 27 fiubat 2003 tarihinde kendini yakarak flehit düfltü.
29
25
Özgürlük, bedelinin ödendi¤i yerdedir... 1971 y›l›nda Amasya-Taflova’n›n Tekke köyünde dünyaya gelmifltir Ayfer.. O y›llar›n Türkiye’si, dünyadaki toplumsal muhalefetin hareketlili¤ine paralel olarak için için kaynamaktad›r… Türkiye Devrimci Hareketi’nin tohumlar›n›n topra¤a kök sald›¤›, devrimci örgütlerin yo¤un bir kitle deste¤ine sahip olmaya bafllad›¤› zamanlard›r. Ayfer, geliflen bu toplumsal muhalefet içinde flekillenerek büyür, t›pk› Münire gibi… 1973’te Erzincan-Çay›rl›’da Yeflilbük köyünde do¤ar Münire. Ümraniye’nin varofllar›nda devrimcilerin yo¤un olarak yaflad›klar› bir semtte büyür, kimseyi incitmeyen bir çocuk olarak. Biri ‘kara k›z’d›r, mahzun bak›fl›yla geliflip ilerleyen, biri ‘günefl gülüfllü’dür, yüzünde her daim s›cak bir gülümseme tafl›yan… Biri esmerdir, biri beyaz tenli; biri Türk’tür, di¤eri Kürt; biri Alevidir, di¤eri Sünni… Ama her ikisini de ortaklaflt›ran önemli bir nokta vard›r; yoksullu¤u, ezilmiflli¤i ve tüm bunlara karfl› mücadele etme iste¤i. Böyle bak›ld›¤›nda fark› yoktur Amasya’l› Ayferin, Erzincanl› Münire’den… Yaralar› ayn› yerdedir ve devas›n› da birlikte bulacaklard›r. Ayfer 9, Münire 7 yafl›nda bir çocukken 1980 AFC’si kara bir bulut gibi çöker ülkenin üstüne. O çok sevdikleri, sayd›klar›, devrimci a¤abeylerinin birer birer tutuklan›fl›n›, öldürülüflünü, iflkencelerden geçiriliflini duyarlar, görürler, izlerler… Rüzgar ters yönden esmektedir art›k, devrimcilere destek sunan, sempatiyle bakan kitleler, gördükleri ve maruz kald›klar› yo¤un bask›n›n ve devlet terörünün etkisiyle, kendi kabu¤una sinmifltir. En ufak bir demokratik hak talebi bile kanl› bir flekilde bast›r›lmaktad›r. Art›k demli çay›n yan›nda, evlerde gizlice yap›lan sohbetlerde an›lmaktad›r geçmifl… Abisi Yaflar’dan etkilenmektedir Münire, konuflman›n de¤il, prati¤in önemli oldu¤unu görür onda, t›pk› onun gibi sessiz ve olgundur… Amasya E¤itim Fakültesi’nde ‘çok keskinsin’ der arkadafllar› Ayfer’e; kantinde sohbetle geçmemifltir çünkü okul yaflant›s›. Ö¤renirken ö¤retmenin, de¤iflirken de¤ifltirmenin en canl› prati¤i sergilenmektedir onda. O art›k ‘halk›n ö¤retmeni’ olma yo-
lundad›r nitekim. Askeri Faflist Darbe’nin oldu¤u y›l, 1980’de dünyaya gelmifltir Kemal. ‘Kay›p kufla¤›n’ fertlerinden biridir. Gençli¤in yo¤un sald›r›larla apolitiklefltirildi¤i, yozlaflt›¤› bir ortamda, 16 yafl›n›n çocuksulu¤una bakmaks›z›n çözümler aramaktad›r Ayfer ve Münire gibi… Ezilen milyonlarca halk›m›z gibi… Toplumun büyük ço¤unlu¤unun sistem taraf›ndan ezildi¤i, sömürüldü¤ü, üzüm gibi suyunun ç›kar›ld›¤› bir ülkede; s›zlanman›n, dert yanman›n, çok konuflup az ifl yapman›n revaçta oldu¤u dönemde ‘bedel ödemeden kazan›lm›fl özgürlük yoktur!’ fliar›n› kendilerine rehber edinirler. 1980 AFC’sinin yaratt›¤› da¤›n›kl›¤›n ve tahribat›n genifl halk y›¤›nlar›n›n örgütsüz olmas› nedeninden hareketle, ‘örgütlü olma’ bilincine kavufltuklar›nda üçünün yolu Proletarya Partisi’nde birleflmifltir art›k. Devrimin ancak silahl› mücadele ile Halk Savafl›’yla kazan›laca¤› gerçe¤i, Tokat da¤lar›nda, mücadelenin en s›cak yafland›¤› alanda umut ateflinin çevresinde kesifltirmifltir yollar›n›… Ayfer, da¤lar›n Eminesi’dir art›k; Münire da¤lar›n Meral’i, Kemal ‘Polat’ olmufltur, mücadele içinde gittikçe geliflen, büyüyen… Kavgaya beraber bafl koymufllard›, köhnemifl olan, y›k›lmas› gereken tüm al›flkanl›klar› y›kmak, ‘ben’den ç›k›p ‘biz’leflmek. Karfl›lar›ndaki en amans›z düflmand›. Düflmanla çat›flmaktan daha kolay de¤ildi, zaaflar›n› aflmak.
Ve onlar hep bir a¤›zdan yürekli bir türkü söyler gibi yaflad›lar yaflam›, bilmekle yapmak aras›ndaki fark› görüp, sonuna kadar de¤erlerine ba¤l›, fikirlerinin uygulay›c›lar› olup tutars›zl›¤a düflmediler. Paylaflman›n en güzelini, iliflkilerin en güzelini, yoldafll›¤›n s›cakl›¤›n› varettiler en ayaz k›fl gecesinde… ve öylece gittiler aram›zdan yaflam› oldu¤u gibi ölümü de güzellefltirerek… 8 Mart 1999’da Tokat Merkeze ba¤l› Ba¤deresi (Çöre¤ibüyük) köyünde, TC ordusunun att›¤› pusudan habersiz yürürlerken devrime sevdal› yürekleriyle, ç›kan çat›flma sonucu asi bir atefl oldular Karadeniz’in ba¤r›na düflen… Ayfer, Münire ve Kemal Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde selamlad›lar alanlarda hayk›ranlar›, selamlad›lar tarlalarda çal›flanlar›, selamlad›lar fabrikalarda üretenleri, selamlad›lar eli kalem tutanlar›, iflsizleri, açlar› ve cümle ezilenleri… ve bizzat yaflamlar›yla kurtuluflun yolunu gösterdiler yokluktan, yoksulluktan. Vurulduklar› yerde kanlar›n›n birbirine kar›flmas›n› engelleyemedi düflman, yaflad›klar› gibi gittiler; omuz omuza. Karadeniz’in ba¤r›nda düflen atefller tutuflturacak er geç tüm ülkeyi, er geç yay›lacak sevdam›z Ist›rancalardan Ararat’a, Bozda¤lardan Toroslara, Caniklerden Ciloya, Sat’a, Amed’e… dediler. Ama bir flehit ailesinin dedi¤i gibi ‘onlar› öldürenler sizi unuttular, bizi unuttular…’ Oysa biz unutmayaca¤›z, unutturmayaca¤›z! Ba¤deresi flehitleri ölümsüzdür!
Madencinin Güncesi
Madenciler yerin metrelerce dibinde, karanl›¤a inat tutuflturdular direnifl meflalesini defalarca... Kimi zaman yaflamlar› için al›nacak ufac›k bir önlem yerine sadece kâr›n› düflünen patronlara karfl›, kimi zaman sar› sendikalara, kimi zaman da kendi içinden iflbirlikçi iflçilerin s›rt›na saplad›¤› hançere karfl›. 1991’de yüzbin kifliyle Ankara’ya yürüyen onlard›, 2002’de Gökçesu’da direnifl çad›rlar›nda aylarca kalanlar
da… Yerin dibinin karanl›¤› söndüremedi onlar›n yakt›¤› umut ›fl›¤›n›. En zor flartlarda, en a¤›r ifl koflullar›nda çal›flan, haklar›n› elde edebilmek için u¤rafl veren bütün ayd›nl›k yüzlü madencilere selam olsun diyor, Mart ay› içerisinde meydana gelen göçük ve direnifllerle ilgili k›sa bir tarih seçkisi sunuyoruz. Unutman›n en sinsi düflman oldu¤unu biliyoruz, unutturmamak için… 3 Mart 1992. 9 y›l önce bugün; Zonguldak Kozlu’da grizu facias›;127 kifli öldü,147 kifliden umut kesildi. Müfettifllerin haz›rlad›¤› raporda iflverenin birçok teknik konuda ihmalkar ve sorumsuz davrand›¤› belgelendi. 7 Mart 1983. 18 y›l önce bugün Zonguldak Kandilli Armutçuk’taki maden oca¤›nda büyük bir grizu patlamas› oldu. Bu s›rada ocakta 406 iflçi bulunmaktayd›. “Kazada” 102 iflçi öldü. Savc›l›kça oluflturulan bilir-
kifli heyeti, havaland›rma sisteminin ters kurulmufl oldu¤unu saptad› ve iflletmenin yüzde100 suçlu oldu¤u sonucuna vard›. Kaza Türkiye madencilik tarihinin en büyük facias› olarak tarihe geçti. 9 Mart 1965. Zonguldak Kömür ‹flletmeleri direniflinde Sat›lm›fl Tepe ve Mehmet Çandar adl› iflçiler öldürüldü. Zonguldak Kozlu’daki Ere¤li Kömür ‹flletmesi’nde çal›flan 1500 maden iflçisi, Türk-‹fl ve hükümetin kanunsuz saymas›na ra¤men greve gittiler. Grevci maden iflçileri, çal›flmak isteyen iflçilerin yer alt›na inmesini engellediler. Hükümet geliflmeler üzerine Kozlu’ya bir tümen asker gönderdi. Kozlu’da iflçilerin direnifli çat›flmaya dönüfltü; aç›lan atefl sonucunda iki iflçi öldü,15 jandarma yaraland›,14 kifli gözalt›na al›nd›. Olaylar›n radyodan verilmesi hükümet karar›yla durduruldu.13 Mart günü olaylar yat›flt›, iflçiler iflbafl› yapt›.
27 Şubat-11 Mart 2004 GÜN’DE DÜN ... 1 Mart 1960. 1000 siyah ö¤renci ABD’nin Alabama eyaletinde ayr›mc›l›¤› protesto etti. 1971. Batman’da 3 bin iflsiz rafineriyi iflgal etti. 1996. Harçlar› protesto eden ö¤renciler ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 30 saat iflgal ettiler. Eylem sonras› ç›kan olaylarda 100 ö¤renci gözalt›na al›nd›. 2 Mart 1946. Kuzey Vietnam’da Ho fii Minh cumhurbaflkan› seçildi. 3 Mart 1982. 30 günden çok tutuklanan iflçinin ifline son verilebilece¤i kararlaflt›r›ld›. 4 Mart 1991. Mardin’in ‹dil ilçesinde yürüyüfl yapan kalabal›¤a atefl aç›lmas› sonucu 2 kifli öldü, 25 kifli yaraland›. 3 gün sonra ‹dil’deki olaylar› protesto etmek için Mardin’in Dargeçit ilçesinde yürüyüfl yapan gruba atefl aç›ld›;1 kifli öldü, 7 kifli yaraland›. 5 Mart 1953. 1929’dan beri SSCB liderli¤ini yapan komünist önder Josef Stalin öldü; bir gün sonra yerine Malenkov geçti. 1971. Amerikal› 4 asker Ankara’da THKO militanlar›nca kaç›r›ld› 1980. Zile’de okul ö¤rencileri aras›nda ç›kan çat›flma, halk›nda kat›lmas›yla büyüdü. Zilelilere ait çok say›da iflyeri tahrip edildi. CHP ilçe baflkan› yaz›hanesinde vurularak a¤›r yaraland›. Olaylarda 1 kifli hayat›n› kaybetti,12 kifli yaraland›, gece soka¤a ç›kma yasa¤› konuldu. 1992. Sovyet flair Yevgeniy Yevtuflenko öldü. 6 Mart 1919. III. Enternasyonal kuruldu. 8 Mart 1963. Suriye’de bir darbe sonucu Baasc›lar ve Nas›rc›lar iktidar› ele geçirdi. 1971. Sivas’a ba¤l› Y›ld›zeli’nde T‹P ilçe sekreteri öldürüldü. 1952. Marksist militan ve yazar Aleksandra Kollontai öldü. 11 Mart 1976. Nixon fiili’deki seçimler s›ras›nda Allende’nin seçilmesini önlemek için CIA’ya emir verdi¤ini itiraf etti. 12 Mart 1925. Çin’de Guomindang Baflkan› Sun Yat-Sen öldü, yerine General Çan Kay-flek getirildi.
27 Şubat-11 Mart 2004
26
29
Emperyalist savafllara, iflgallere ve sosyal hak gasplar›na karfl›
EMEKÇ‹ KADINLARIN MÜCADELES‹N‹ YÜKSELTEL‹M! Dünya emekçi kad›nlar›n›n BirlikMücadele ve Dayan›flma günü olan 8 Mart’› bu y›l da, haks›z savafllara, iflgallere ve baflta Avrupa olmak üzere birçok ülkede hayata geçirilmeye çal›fl›lan hak gasplar›na karfl› mücadele gününe çevirelim. Tüm dünya emekçi kad›nlar›n›n din, dil, ›rk, milliyet gözetmeksizin, sokaklar›n ruhu ile kutlad›¤› 8 Mart’› bugün de, sistemin tüm içini boflaltma giriflim ve u¤rafl›lar›na ra¤men,1857’de yak›lan ve bizlere emanet b›rak›lan mücadele ruhuyla bu y›lda kutlanacak, kutlanmaya da devam edece¤iz. 11 Eylül’le birlikte emperyalizmin baflta Anti-terör yasas› ad› alt›nda tüm dünya halklar›na uygulamaya bafllad›klar› top yekün sald›rganl›klar›, Afganistan’a savaflla uçland›r›lm›fl, daha sonra da Irak’a yöneltilen sald›rganl›kla devam ettirilerek savafla dönüfltürülmüfltür. 20 Mart Irak’a bafllat›lan sald›rganl›k savafl›n›n birinci y›ldönümü. Ve bugün savafl iflgalle devam ettirilmektedir. Baflta Irakl› kad›nlar olmak üzere Irak halk›, Saddam diktatörünün yapt›¤› insanl›k d›fl› yapt›r›mlar›n› aratmayacak flekilde, ABD ve müttefikleri taraf›ndan her türlü insanl›k d›fl› yapt›r›mlara maruz kalmaya devam etmektedirler. Kad›nlar bu 8 Mart’› da iflgal alt›nda ve iflgalin en a¤›r yükünü omuzlar›nda tafl›yor olarak kutlayacaklar. Her emperyalist savaflta ve iflgallde oldu¤u gibi, Irakl› kad›nlarda tecavüze u¤ramakta, çocuk yafltaki k›zlar kaç›r›larak, emperyalizmin Irak’taki korumalar› askerlere meze olarak sunulmakta; tecavüze u¤rayan kad›nlar ya intihar› seçmekte ya da bunu ömür boyu tafl›yacaklar› a¤›r bir yük olarak içlerine atarak, psikolojik bunal›mlarla yaflamaya devam ediyorlar. Tüm bunlar yetmiyormufl gibi, ç›ka-
r›lmak istenen fleriata uygun medeni kanunla birlikte, kad›nlar›n zaten kötü olan durumlar›, kad›n› toplumdan tamamen d›fllamay› esas alan dini yasalarla daha da kötülefltirilmeye aracakt›r. Irak halk›na demokrasi götürdüklerini, Saddam diktatöründen kurtard›klar›n› koro halinde dillendiren emperyalist haydutlar, art›k bunu kimseye kabul ettirememektedirler. Kazd›klar› kuyuya Irak’ta kendileri düflen emperyalist haydutlar, kuyudan ç›kmak için u¤raflt›kça daha da batmaktad›rlar. Çünkü, Irak halk› iflgal güçlerine karfl› direniflleriyle, bu Demokrasi yalanlar›n› her gün yeni bir mücadele flekliyle ortaya koymakta, “Demokrasimizi sizi Irak topraklar›ndan def ederek kazanaca¤›z” mesajlar›n› tüm emperyalist iflgalcilerin yüzlerine hayk›rmaktad›rlar. Ve kad›nlar da iflgale karfl› bu demokrasi mücadelesinin önemli bir parças›n› oluflturmaktad›rlar. Nüfusunun belki önemli bir kesimi müslüman olsa da, farkl› mezheplere, inançlara hatta dinlere sahip olan kozmopolitik bir yap›ya sahip oldu¤u bilinen Irak’ta, özellikle kad›nlara k›smi haklar veren 1959 anayasas›n›n fleriat kurallar›na göre kabul ettirmeye çal›fl›lmaktad›r. Kad›nlar›n bu yasaya karfl›, “bulundu¤umuz durumdan daha kötü duruma düflmeyece¤iz” sloganlar›yla gelifltirdikleri mücadele, Irak’taki demokrasi mücadelesinin bir parças› olarak gösterilebilecek küçük bir örnektir. Di¤er yandan baflta Avrupa olmak üzere bir çok ülkede ç›kar›lan ve halklar› ekonomik sosyal, kültürel vb. yönden abluka alt›na alarak kötü olan durumlar›n› daha da kötülefltiren yasalar›n› parça parça yaflama geçirmektedirler. Halklar›n canlar› kanlar› pahas›na elde
ettikleri sosyal haklara yönelik gasplarla, halklar›n yaflam standartlar›n› daha afla¤›lara çekmeyi amaçlayan bu gasplar, sa¤l›ktan emeklili¤e, e¤itimden özellefltirmeye, çocuk ve yafll›lar›n bak›m gelirlerinden, ulafl›ma, elektrik kullan›m›ndan suya vb alanlara kadar bir çok alanda gerçeklefltirilen gasplar en fazla kad›nlar›, çocuklar› ve gençleri etkilemektedir. Eflit ifle eflit ücretin do¤al olarak iflletilmedi¤i bir sistemde gelir düzeyi erkekten daha az olan kad›n›n ekonomik olarak beli daha bir bükülürken, özellefltirmenin iflsizler ordusuna en fazla katt›¤› kad›nlar olmaktad›r. E¤itimin paral› olmas› oturtulmaya çal›fl›lmas› gençleri vururken, anaokullar›na giden çocuklar›n ödemelerine zam getirilerek aileler, özellikle de yaln›z yaflayan kad›nlar›n ekonomik durumlar› daha da kötüleflmifl durumdad›r. Ekonomik olarak anaokulu giderlerini ödeyemeyen kad›nlar ya ek ifllere baflvurmakta ya da sosyal yard›m almay› göze almaktad›rlar. Di¤er taraftan, ödemelerin fazla olmas›ndan kaynakl› olarak çocuklar›n› ana okulundan alan ailelerde, kad›n›n ifl hayat›ndan çekilmesi, çocuklar›n bak›m›yla ilgilenmesi gündeme gelmektedir ki, bu da kad›n›n erkekten ba¤›ms›z hareket etmesinde önemli bir fonksiyonu olan ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n› kaybedip, erke¤e ba¤›ml› hale gelmesini beraberinde getiriyor. Oysa dünya nüfusunun yar›s›n› kad›nlar oluflturmaktad›r ve çal›flma saatlerinin üçte ikisini oluflturmalar›na ra¤men, ancak dünya gelirinin onda birini kazanmaktad›rlar. Bu da istatistiksel olarak hesapland›¤›nda dünya zenginli¤inin sadece yüzde biri anlam›na gelmektedir. Bugün gündemde olan sosyal hak gasplar› somutunda da, iflle-
ri ve sa¤l›klar› en fazla tehlikeye giren ve sosyal hak gasplar›n›n en a¤›r yükünü yaflayacak olanlar da kad›nlar olacaklard›r. Bu da kad›na karfl› sosyal ayr›mc›l›¤› ve erkekle aras›ndaki eflitlikte daha da boyutlu eflitsizlikleri beraberinde getirecektir. Bu anlamda biz kad›nlar bu 8 Mart’ta da s›n›fsal-ulusal Bask›ya ve cins Sömürüsüne hay›r derken, halklar›n bedeller ödeyerek elde ettikleri haklar›n›n ellerinden al›nmas›na sessiz kalmayaca¤›m›z› bir kez daha ifade ediyoruz. Küreselleflme ad›n› verdikleri halklar›n fakirlefltirilmesi politikalar›n› asla bize kabul ettiremeyecekler. Uluslararas› tekellerin sömürüsü alt›nda sosyal, ekonomik, sa¤l›k, e¤itsel vb tüm alanlarda yaflat›lmaya çal›fl›lan krizlerin ma¤duru olmayaca¤›z. Emperyalist savafllara, iflgallere, ›rkç›l›¤a, flovenizme, kad›na uygulanan fliddete, cinsel taciz ve tecavüze karfl› ezenle ezilenler aras›ndaki bu kavgada emekçilerin cephesinde olanlar olarak kad›nlar›n dayan›flmas›n› ve mücadelesini daha da harlamak için alanlara ç›kmal›, sokaklar›n mücadeleci ruhuyla her türden gericili¤e karfl› cephe almal›, emperyalist savafllara, iflgallere ve sosyal hak gasplar›na karfl› sloganlar›m›z› gür bir sesle hayk›ral›m. Yaflas›n Uluslararas› Dünya Emekçi Kad›nlar Günü 8 Mart! S›n›fsal-Ulusal Bask› ve Cinsel Sömürüye hay›r! Emperyalist Savafllara, ‹flgallere ve Sosyal Hak Gasplar›na Karfl› Emekçi Kad›nlar›n Mücadelesini Yükseltelim! Kahrolsun Emperyalizm, Faflizm ve Her Türden gericilik! AT‹K-YEN‹ KADIN 2004 MART
Kad›n Platformu’ndan Hürriyet Gazetesi’ne Protesto Tunceli Kad›n Platformu üyeleri, “Tuncelili siyasi kad›nlar garson kad›nlar› kovdu, Dersim’in onuru kurtuldu” bafll›kl› haberinden dolay› Hürriyet gazetesini protesto etti. Tunceli Kad›n Platformu üyesi bir grup, Tunceli Postanesi önünde bir araya geldi. Grup ad›na aç›klama yapan Asl›han Aygün Almak, 15 fiubat 2004 tarihli Hürriyet gazetesinde fiermin Sar›bafl imzas›yla yay›nlanan “Tuncelili siyasi kad›nlar garson kad›nlar› kovdu, Dersim’in onuru kurtuldu” bafll›kl› haberi çirkin bulduklar›n› söyledi. Almak flöyle konufltu: “Biz çetecilik, madde ba¤›ml›l›¤›, fuhufl gibi
yozlaflt›ran olaylara karfl›y›z. Sözde yüzde 70’lik bir kitleden al›nan görüfle dayanarak yaz›lan ve Tunceli’nin, Tunceli kad›n›n›n onurunu rencide eden bu yaz›y›, yine bir kad›n›n yazmas› daha vahim olan bir durumdur. Bilgiler tarafl› yans›t›lm›flt›r. Hürriyet Gazetesi’nde ç›kan bu tarafl› haberi yapan fiermin Sar›bafl’› ve Hürriyet Gazetesini k›n›yor, bütün kamuoyunu bu konuda duyarl› olmaya ve verdi¤imiz mücadeleyi sahiplenmeye ça¤›r›yoruz.” Grup, daha sonra okunan aç›klama metnini gazeteye fakslayarak, gazeteyi ve haberin yazar› Sar›bafl’› protesto etti. (D‹HA)
27
29
27 Şubat-11 Mart 2004
“2. Filmmor Kad›n Film Festivali” bafll›yor
SS. 2. Filmmor Kad›n Çevre Kültür ve ‹flletme Kooperatifi’nin geçti¤imiz y›l ‹stanbul ve Diyarbak›r’da ilkini düzenledi¤i “Filmmor Kad›n Film Festivali”nde bu y›l, söylefliler, sergiler, özel etkinliklerle birlikte baflta ‹ran sinemas› olmak üzere birçok yerli ve yabanc› kad›n sinemac›n›n filmlerine yer verilecek. SS. Filmmor Kad›n Çevre Kültür ve ‹flletme Kooperatifi’nin “Kad›nlar Sinema Yap›yor” slogan›yla düzenledi¤i Filmmor Kad›n Film Festivali, 8-14 Mart’ta ‹stanbul’da, 15-20 Mart tarihleri aras›nda ise Diyarbak›r’da gerçekleflecek. Bu y›l ‹ran filmlerinin a¤›rl›kta olaca¤›, kad›n direnifllerini konu alacak festivalde ‹ranl›, Filistinli, Amerikal›, Cezayirli, Güney K›br›sl›, Rum, Türkiyeli, Fransal›, Rus kad›n sinemac›lar›n 50’yi aflk›n eski ve yeni k›sa, uzun, belgesel, deneysel, video filmleri ça-
l›flmalar› yer alacak. ‹ranl› kad›n yönetmenlerden Tahmineh Milani, Farahnaz Sharisi, Yassamin Maleknasr ve Cristina Hadjizakaryu’nun konuk olaca¤› festivalde, bu yönetmenlerle birlikte “‹ran’da Kad›nlar›n Sinemas›” konulu bir söylefli düzenlenecek. Festivalin özel etkinlikleri aras›nda ‹ranl› ünlü kad›n yönetmen Furu¤ Ferruhzad’›n an›s›na “The Green Cold” adl› belgesel film gösterimi ve söylefli de bulunuyor. Festivalin di¤er özel etkinli¤i ise “Sinemam›zda Bir Senarist: Feride Çiçeko¤lu” olacak. Bu bölümde “Suyun Öteki Yan›” adl› film gösterimi ve Feride Çiçeko¤lu’yla bir söylefli yap›lacak. 8 Mart’ta aç›l›fl› yap›lacak olan festivalde kad›nlara mahsus seansta, Agnes Varda’n›n “Biri fiark› Söyler Di¤eri Söylemez” adl› film gösterimi ve söylefliler düzenlenecek.
Festivalde, ayr›ca Galeri-X’de kad›n ressamlar›n eserlerinden oluflan karma sergi, festival boyunca ziyarete aç›k kalacak. Festival koordinasyonundan Melek Ufuk, festival hakk›nda bilgi verdi. Gösterecekleri filmlerle kad›nlar›n tüm sorun, baflar›, örgütlenme ve taleplerini, tüm yaflam deneyimlerini ve dünyan›n farkl› yerlerindeki kad›nlar›n tüm insanlar›n deneyimlerini gönüllü k›lmak istediklerini dile getiren Ufuk, kad›nlar aras›ndaki empati ve dayan›flma duygular›n›n bu alanda da artmas›na bir katk› sa¤lamak istediklerini aktard›. Gcçen y›l Diyarbak›r’da yapt›klar› festivalde baz› aksakl›klar ç›kmas›na ra¤men, ‹stanbul’dakinden daha fazla güç ald›¤›n› ve motive oldu¤unu kaydeden Ufuk, “Yapt›¤›m›z ifl bana daha anlaml› gelmiflti, kentin yoksul kesimlerinde yaflayan kad›nla-
r›n gelmesi bence çok güzeldi” diye konufltu. Festival filmleri Türkçe altyaz›l› olarak Frans›z Kültür Merkezi ve Diyarbak›r salonlar›nda ücretsiz, Bilgi Üniversitesi ve Atatürk Kültür Merkezi’nde ise 3 milyon lira karfl›l›¤›nda izlenebilecek. (D‹HA)
‹zmir Öykü Günleri’nde “Homeros ve Sanat›”
Grup Yorum’dan tutuklamalara protesto Grup Yorum elemanlar›ndan ‹hsan Cibelek’in tutuklanmas›n› protesto eden grup elemanlar›, 10 fiubat 2004 tarihinde ‹stanbul Adli T›p önünde bas›n aç›klamas› yapt›lar. Tutuklamaya karfl› bafllatt›klar› kampanyay› aktaran grup elemanlar›, tutuklanarak Sincan F Tipi Hapishanesi’ne götürülen Cibelek’in Wernicke Korsakoff hastas› oldu¤unu belirttiler. 2000 y›l›nda hapishanelerde bafllayan Ölüm Orucuna kat›larak 253 gün bu direnifli sürdüren ‹hsan Cibelek Adli T›p Kurumu taraf›ndan verilen Wernicke Korsakoff hastas› ve iyileflemez raporuyla tahliye edilmiflti. Devletin hapishanelerde yo¤unlaflan sald›r›lar›n›n bir yans›mas› olarak Adli T›p Kurumu’nun 22 Ocak 2004 tarihinde ‹hsan Cibelek için aksi bir rapor vermesiyle tutuklama karar› ç›km›flt›. (‹stanbul)
“3. ‹zmir Öykü Günleri” kapsam›nda ‹lyada ve Odessa gibi dünya edebiyat›ndaki baflyap›tlar›n yazar› Homeros ve sanat›n›n anlat›ld›¤› “Homeros’tan Bugüne ‹zmir’in Öykücüleri” konulu panel düzenlendi. Konak Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen panele konuflmac› olarak kat›lan Gazeteci Nedim Atilla, tarihte ilk kez Bulgarca ve Ermenice öykülerin ‹zmir dolaylar›nda yaz›ld›¤›n› söyledi. ‹zmir’in 1850 ve 1922 y›llar› aras›ndaki süreç içinde büyük bir edebiyat birikimi oldu¤unu ifade eden Atilla, bunun yaz›l› edebiyata aktar›lmas› gerekti¤i-
ni kaydetti. Bugünkü De¤irmendere (Olafor) yak›nlar›nda alt›l›, yedili ve sekizli notalar›n ilk defa kullan›ld›¤›n› söyleyen Atilla, “Do¤a olaylar›n›n dinsel, mitolojik olgulara ba¤l› kalmadan ak›l ve mant›k yoluyla ifllendi¤i yer buras›d›r. Heykel sanat› M›s›rl›lardan sonra burada Bergama ve Afrodisias dolaylar›nda icra edilmifltir. Ege’de ticaret alan›ndaki geliflmeler ayn› zamanda bilimin de geliflmesine katk› sunmufltur. Ticaret burada bar›flç›l bir tarzda yap›l›rd›. Bu yüzden bar›flç›l bir kentten Homeros’un ç›kmas› da nedensiz de¤ildir” diye konufltu. Homeros’u tüm öykücülerin babas› olarak nite-
MEDYA TV KAPATILDI Uydu arac›l›¤›yla 77 ülkede Kürtçe’nin 3 lehçesi d›fl›nda Süryanice, Türkçe ve Arapça yay›n da yapan Medya TV’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan aç›klama yapan televizyon yöneticileri sessiz kalmayacaklar›n› belirttiler. Yap›lan aç›klamada “Medya TV’nin kapat›lmas›, yay›n hakk›n›n k›s›tlanmas›n›n yan›nda ayn› zamanda insan haklar›na da ayk›r›d›r. Bundan dolay› baflta bas›n ve insan haklar› kurulufllar› olmak üzere herkes bu karara karfl› sesini yükseltmelidir. Siyasi kararlarla özgürlü¤ün ve bar›fl›n sesi susturulamaz” ifadelerine yer verildi. Medya TV’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), ‹stanbul Kürt Enstitüsü, Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu (KON-KURD), Kürdistan Gazeteciler Birli¤i (YRK), Ceni Kürt Kad›n Bürosu AT‹K ve Danimarka Kürt Dernekleri Federasyonu ve birçok Kürt örgütü uygulamaya tepki gösterdi. 30 Temmuz 1999 tarihinden itibaren yay›n yapan Medya TV, 22 Mart 1999’da kapat›lan MED TV’nin devam› oldu¤u gerekçesiyle Frans›z Lisans Kuruluflu (CSA) taraf›ndan 12 fiubat 2004 tarihinde kapat›ld›.Yay›na bafllad›¤› süreçte CSA’ya yay›n lisans› baflvurusunda bulunan MEDYA TV, red cevab› al›nca Yarg›tay’a baflvurmufltu. (H. Merkezi)
Homur ç›kt› Homur, E¤itim-Sen’in ç›karm›fl oldu¤u bir mizah gazetesi. Homur’da e¤itimin, e¤itim emekçilerinin, ö¤rencilerin sorunlar›na ciddi ve tart›flmac› olarak de¤il de mizahi aç›dan yaklafl›lm›fl. Homur’da mizah›n esprili dokundurmalar›, elefltirileri oldukça iyi
lendiren Atilla, zihinleri ateflleyici birisi olarak Homeros’un insanlara dünyay› nas›l yorumlamalar› gerekti¤i konusunda büyük bir bilgi kayna¤› oldu¤unu dile getirdi. Homeros’un dilinin canl›, yal›n ve klasik oldu¤unu ve bu sayede antik ça¤› günümüze tafl›d›¤›n› belirten Atilla, iflledi¤i metinlerde yüzy›llar öncesinin insan›n›n dürtü ve duygular›n›n iflledi¤ini söyledi. (‹zmir)
ifllenmifl. Asl›nda Homur’da ifllenen konular, çizilen karikatürler bize hiç yabanc› de¤il ve her biri sistemin e¤itime dayatt›¤› zorluklar, yetersizlikler. Örne¤in ö¤retmenlerin ald›¤› maafltan, e¤itimin özellefltirilmesine, ezberci sisteme kadar e¤itimin sorunlar› bu kez mizah yoluyla ele al›nm›fl. Güldürürken düflündürüyor Homur. Homur bir say›s›nda 80 bin adet bas›ld›. Bulundu¤umuz yerlerdeki E¤itim-Sen flubelerinden ulaflabilece¤imiz bir yay›n. Homur emekçileri bundan sonraki say›lar›nda okurlar›ndan okullarda yaflanan olaylar, foto¤raf, bilgi notu vb. göndermelerini bekliyor. Çünkü Türkiye’nin dört bir yan›nda Homur’da ifllenebilecek, mizah konusu olabilecek asl›nda “ciddi” sorunlar›m›z var.(H. Merkezi)
27 Şubat-11 Mart 2004
28
29
Dan›fltay’›n ald›¤› karara ra¤men fiiflecam grevini ikinci kez yasaklayan devletin bu sald›r›s› as›lnda tüm iflçi s›n›f›na yönelik
Kristal-‹fl grevine 2. kez yasaklama
Daha önce “milli güvenli¤i tehdit etti¤i” gerekçesi ile grevleri Bakanlar Kurulu karar› ile yasaklanan fiiflecam iflçilerinin grevi ikinci kez; bu sefer de “kamu sa¤l›¤›” gerekçe gösterilerek, yine Bakanlar Kurulu karar› ile ertelendi. Tüm iflçi s›n›f›na bir tehdit ve sald›r› anlam›na gelen erteleme ile ilgili birçok yerde protesto eylemleri yap›ld›. Talepler kabul edilmeden patronla masaya oturulmamas› konusunda hem fikir olan cam iflçilerinin önemli bir k›sm›, ‘fiili grev’den yana. Yasak karar›n›n ard›ndan fabrikadaki geliflmeleri anlatan fliflecam fabrikas› Topkap› iflyeri bafl temsilcisi Mürsel K›l›ç, “Bir tarafta beflbin cam iflçisi di¤er tarafta befl tane patron. AKP hükümeti, befl kiflinin talebini yerine getirerek sermaye partisi oldu¤unu gösterdi” dedi. Cam iflçilerinin aileleriyle birlikte seçim öncesi AKP’ye karfl› propaganda yürüteceklerini de belirten K›l›ç, “iflçinin onuru zedelendi, bunun için öfkeli, patron da ‘iflçileri içeri soktum, kazand›m’, diye düflünmemeli, iflçiyi fabrikaya sokmakla istedi¤ini elde etmifl olmuyor” diye konufltu. SALDIRI TÜM EMEKÇ‹LERE fiiflecam Çay›rova Cam fabrikas›ndan at›lan bafl temsilci Selahattin Duran iflçilerin geri ad›m atmamas›n›, grevin devam etmesinin gerekti¤ini ifade etti. Duran iflçilerin “moralsiz ve isteksiz olmas› nedeni ile” üretimde büyük bir düflüfl yafland›¤›n› dile getirdi. Kristal-‹fl’in Genel Baflkan› Mustafa Ba¤çeci yapt›¤› aç›klamada iflçilerin fiili grev konusundaki düflüncelerinin ve taviz verilmemesi isteklerinin kendilerine iletildi¤ini, sendikan›n da taviz verilmemesi konusunda kararl› oldu¤unu belirtti. D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi cam grevinin ikinci kez yasaklanmas›n›n “ülkede sendikal özgürlüklerin iktidar taraf›ndan keyfi olarak rafa kald›r›ld›¤› anlam›na geldi¤ini” söyledi. Petrol-‹fl Baflkan› Mustafa Öztaflk›n, cam grevinin yasaklanmas›n›n patronlara karfl› hakk›n› arayan sendikalar›n tümüne yönelik bir sald›r› oldu¤unu ifade etti. Belediye- ‹fl Genel Merkezi ad›na yap›lan aç›klamada, hükümetin, fiiflecam’a ba¤l› iflyerlerinde Dan›fltay karar›na ra¤men tekrar grev yasaklamas› karar› almas›n›n,
hukuk devleti ilkesinin çi¤nenmesi anlam›na geldi¤i belirtildi. GREV ERTELEMEYE PROTESTO Dan›fltay’›n yürütmeyi durdurma karar› almas›na ra¤men fiiflecam grevinin 2. kez ertelenmesini protesto eden iflçiler, 14 fiubat 2004 tarihinde fiiflecam Anadolu Cam Sanayii Topkap› Fabrikas› önünde bir araya geldi. ‹flçiler “Tayyip senin de yüzün gülmesin”, “Ekme¤e uzanan eller k›r›ls›n”, “Dan›fltay bozacak grev olacak” fleklinde slogan att›. Grevlerinin 16. gününe giren iflçilere Kristal-‹fl Genel Sekreteri R›za Sami Aydo¤an, Kristal-‹fl Avukat› Abdi Pesok, Topkap› fiube Baflkan› Münir Dinler ve TÜMT‹S Genel Baflkan› Sabri Topçu destek verdi. Avukat Abdi Pesok, yapt›¤› konuflmada, yaflananlar›n hukuksuzluk baraj›n› aflt›¤›n› belirterek, flunlara dikkat çekti: “Müzakerelere ra¤men hala ciddi bir giriflim olmad›. Anayasal bir hak olarak bizlerin grevini hükümet hukuk d›fl› bir flekilde erteledi. Türkiye Cumhuriyeti’nde örne¤i olmayan bir durumla karfl›laflt›k. Dan›fltay’›n karar›na karfl›l›k ‘ben seni tan›m›yorum’ dercesine bir karar al›nd›.” Daha sonra söz alan Topkap› fiube Baflkan› Münir Dinler, “Bu hükümetin art›k kimin hükümeti oldu¤u belli oldu. Bu iflin sonu nereye giderse gitsin biz onurlu mücadelemize devam edece¤iz” diye kaydetti. ‹flçilere yönelik konuflmas›nda Dinler flöyle devam etti: “Sizlere sesleniyorum, yerel seçimlerde kesinlikle AKP’nin karfl›s›nday›z. Herkesi üyelikten istifa etmeye ça¤›r›yorum.” AKP’nin seçimlerden önce bulundu¤u vaatlerin yalan oldu¤unun ortaya ç›kt›¤›n› kaydeden Dinler, “Siz bizi ayaklar alt›na al›rsan›z, biz de sizi sand›kta ayaklar alt›na al›r›z. 16 gündür buraday›z, bizlere nelerin dayat›ld›¤›n› biliyoruz. ‹fl, ekmek yoksa bar›fl da yok” diye ekledi. TEK GIDA-‹fi’TEN fi‹fiECAM GREV‹N‹N ERTELENMES‹NE TEPK‹ Tek G›da-‹fl taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada, AKP hükümetinin son zamanlarda yarg›y›, hukuku ve demokrasinin temel normlar›n› çi¤neyen uygulamalar› ile “Türkiye’yi nereye götürüyor” endiflelerini bir kez daha hakl› ç›kard›¤› belirtildi.
Dan›fltay’›n karar›na ra¤men cam iflçilerinin grevini ikinci kez durduran AKP hükümetinin hukuka ve kanunlara sayg› konusunda ibret ve dehflet verici dersler sundu¤u belirtilen aç›klamada, “Ülkede hukuka ve demokrasiye ba¤l› bulunan her kesim ve herkesin tüm gücüyle karfl› koymas› gereken bu geliflme karfl›s›nda, sald›r›y› sadece fliflecam iflçilerine de¤il, tüm iflçi s›n›f›na ve temel hak ve özgürlüklere yap›lm›fl olarak kabul ediyor ve fliddetle protesto ediyoruz” denildi. “fi‹fiECAM GREV‹N‹N ERTELENMES‹, ‹fiÇ‹LERE YÖNEL‹K TEHD‹TT‹R” Genel-‹fl Genel Baflkan› Mahmut Seren, Kristal-‹fl Sendikas›’n›n grevinin hükümet taraf›ndan ikinci kez ertelenmesini “Sendikal hak ve özgürlüklerin ihlali ve tüm iflçilere yönelik bir tehdittir” fleklinde de¤erlendirdi. Seren, grevin ertelenmesinin sendikal hak ve özgürlüklerin ihlali anlam›na geldi¤ini, tüm iflçilere yönelik bir tehdit oldu¤unu vurgulayarak, “Sendikal hak ve özgürlüklerin s›n›rlar›n›n iktidarlar›n keyfiyle belirlendi¤ini ortaya koyan son örnek olmufltur” dedi. Türkiye’de grev hakk›n›n yasaklarla ve k›s›tlamalarla kullan›lamaz hale getirildi¤ini ifade eden Seren, “Grevi erteleme karar›n› hukuka uygun bulmayan mahkemenin karar›n› görmezden gelerek ikinci kez grev erteleyen hükümet, öncelikle hukuka sayg›l› olmak zorundad›r” dedi. ESP’DEN ERTELEMEYE TEPK‹ fiiflecam iflçilerinin grevinin ertelenmesini k›nayan ESP, AKP’nin “iflçi ve emekçi düflman› yüzünü” bir kez daha a盤a ç›kard›¤›n› kaydetti. Aç›klamada “Grev kimin sa¤l›¤›n› bozuyor. fiiflecam patronlar›n›n m›? Hangi iflçinin bu grev nedeniyle sa¤l›¤› bozulmufltur. Hükümet kimin güvenli¤inden bahsediyor?” diye soruldu. E⁄‹T‹M-SEN’DEN fi‹fiECAM ‹fiÇ‹LER‹NE Z‹YARET E¤itim-Sen Genel Sekreteri Emirali fiimflek 19 fiubat 2004 tarihinde, grevde bulunan Kristal ‹fl Sendikas› Mersin fiubesi üyesi fiiflecam iflçilerine destek ziyaretinde bulundu. fiimflek’i, Kristal ‹fl Sendikas› Mersin fiube Baflkan› Fehmi Sandall› ve fliflecam iflçileri karfl›lad›. Ziyaret s›ras›nda bir ko-
nuflma yapan fiimflek, 1970’lerden sonra devleti küçültme anlam›nda K‹T’lerin h›zl› bir bir flekilde özel kurulufllara devredilerek ulusal ve uluslararas› sermayeye peflkefl çekilmeye baflland›¤›n› belirtti. AKP hükümetinin fiiflecam iflçilerinin grevini ertelemesini elefltiren fiimflek, “3 Kas›m seçimleri sonucu adalet ve eflitlik söylemleriyle iktidara gelen AK Parti’nin yakt›¤› ampül, ‘acil eylem plan›’ ile patlam›flt›r. fiiflecam iflçilerinin grevlerine müdahalesi ve grevi ertelemesi bunun bir göstergesidir” dedi. PETROL-‹fi’TEN AÇIKLAMA Petrol-‹fl Mersin fiube Baflkan› Adil Alaybeyo¤lu 17 fiubat 2004 tarihinde yapt›¤› aç›klamada, cam iflçilerinin grevini ikinci kez erteleyen AKP hükümetini elefltirerek, “Yasalar› parlamento alt›nda yok sayan hükümet, 5 bin 500 cam iflçisinin grevini tam bir tiyatroya dönüfltürdü” dedi. Alaybeyo¤lu, “AKP hükümetinin yasa yap›c›lar taraf›ndan hak arama eylemleri erteleniyor. Yasalar› parlamento alt›nda yok sayan hükümet, ‘milli sa¤l›¤› bozuyor’ gerekçesiyle cam iflçilerinin grevini ikinci kez erteledi. Hükümet, 5 bin 500 cam iflçisinin grevini tam bir tiyatroya dönüfltürdü” dedi. ERTELEMEYE ‹fiÇ‹ ÖFKES‹ AKP hükümetinin cam iflçilerinin grevini 2. kez erteleme karar› Mersin’de iflçilerin tepkisine neden oldu. 15 fiubat 2004 tarihinde Kristal-‹fl sendikas› önünde toplanan “Hükümet istifa”, “Grev hakk›m›z engellenemez”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” sloganlar› eflli¤inde yürüyüfle geçen yaklafl›k bin iflçi Mersin Hastane Caddesi’ni yola kapatt›lar. Yol boyu AKP seçim bürolar›na yumurta atan iflçiler ile polis aras›nda ufak gerginlikler yafland›. AKP il binas›na giderek oray› da yumurta ya¤muruna tutan iflçiler burada bir bas›n aç›klamas› düzenlediler. Aç›klamay› Kristal-‹fl fiube Baflkan› Fehmi Sandall› yapt›. Sandall› “Bu anti-demokratik karar karfl›s›nda tüm yasal ve demokratik haklar›m›z› kullanaca¤›z ve yarg›ya baflvuraca¤›z” fleklinde konufltu. Eylem sloganlar ve alk›fllar eflli¤inde son buldu. Bir gün sonra iflçiler eylem s›ras›nda AKP seçim bürolar›na yumurta atarken çevredeki esnaflar›n satt›klar› elbiseleri de kaza ile yumurtalam›fllard›. ‹flçiler o k›yafetleri esnaftan sat›n ald›lar.
29
29
27 Şubat-11 Mart 2004
Tüprafl’›n sat›lmas›na tepkiler sürüyor 10 fiUBAT 2004 ‹zmir’de TÜPRAfi Alia¤a Rafinesi iflçileri, Özellefltirme Yüksek Kurulu’nun TÜPRAfi’›n özellefltirilmesini onaylama karar›n› protesto etti. Sabah ifl bafl› yapmayan yaklafl›k 3 bin iflçi, Rafineri kap›s›nda topland›ktan sonra Çanakkale Yolu’na do¤ru yürüyüfle geçti. PETK‹M Kavfla¤›’nda gece vardiyas›ndan ç›kan PETK‹M iflçileri ile birleflen TÜPRAfi iflçileri, Çanakkale Yolundaki Tüprafl tabelas›n›n alt›na kadar yürüdü. Burada bir konuflma yapan Petrol‹fl Sendikas› Alia¤a fiube Baflkan› ‹brahim Do¤angül, bundan bir y›l önce Alia¤a girifline “sat›l›k memleket Alia¤a” tabelas› ast›klar›nda elefltiri ald›klar›n› hat›rlatt›. Do¤angül, “Bugün ne kadar hakl› oldu¤umuz görülüyor. TÜPRAfi gibi tesislerin sat›lmas› vatan hainli¤i de¤ildir de nedir? Bunu bize aç›klas›nlar” diye konufltu. “Bu kavga böyle bitmez” Hukukçular›n özellefltirmenin flaibeler ve usulsüzlüklerle dolu oldu¤unu aç›klad›¤›n› ifade eden Do¤angül, “Bu düpedüz bir soygundur” dedi. Do¤angül, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine seslenerek, “Hukuki süreç ile birlikte demokratik tepkilerimiz her zaman oldu¤u gibi devam edecek. Lefl kargalar› TÜPRAfi’a PETK‹M’e giremeyecek. Baflbakan bu flark› burada bitmez demiflti. Biz de bu kavga burada bitmez diyoruz” diye konufltu. Unak›tan’›n maketini yakt›lar ‹flçiler aç›klamadan sonra “pijamalar›m› giyer K‹T’leri geceleyin satar›m” diyen Maliye Bakan› Kemal Unak›tan’›n maketini yakt›. Maketi, Alia¤a Rafinerisi’nde üretilen kurflunsuz benzinle yakan iflçiler daha sonra Bakan› yuhlad›. Saat 13.00’e kadar iflbafl› ve tanker dolumu yapmayacaklar›n› aç›klayan iflçiler, “Tüprafl’› alan da satan da
vatan haini”, “Bu ülke bu vatan sat›l›k de¤il”, “Vur vur inlesin Unak›tan dinlesin”, “IMF defol bu memleket bizim” ve “Hainler halka hesap verecek” fleklinde slogan att›. Eylem bitiminde TÜPRAfi’a dönen iflçiler yoldaki bilboardlara ve direklere afifllerini yap›flt›rd›. (‹zmir) 12 fiUBAT 2004 ✔ Petrol-‹fl Alia¤a fiube Baflkan› ‹brahim Do¤angül 12 fiubat 2004 tarihinde yaz›l› olarak yapt›¤› aç›klamada, Maliye Bakan› Kemal Unak›tan’›n geçti¤imiz günlerde özellefltirilen TÜPRAfi iflçilerine ‘iflçi ç›kar›lmayacak’ sözü vermesine tepki gösterdi. Do¤angül, “TÜPRAfi iflçisi Unak›tan’› dikkate alm›yor. TÜPRAfi Alia¤a iflçisi pazartesi günü kitlesel bir flekilde ‹zmir’den yola ç›kacak ve Sal› günü Ankara’da olacak” dedi. (‹zmir) ✔ Balgat’ta bulunan AKP Genel Merkezi’ne yürüyen Petrol-‹fl üyesi iflçiler, buraya siyah çelenk b›rakt›. 12
fiubat Perflembe günü Petrol-‹fl K›r›kkale ve Ankara flubelerine üye iflçiler biraraya gelerek AKP Genel Merkezi’ne do¤ru yürüyüfle geçtiler. Genel Merkez binas› önünde barikat kuran polis, iflçilerin binaya yaklaflmas›na engel oldu. ‹flçiler bu durumu protesto
ederek “‹flçiye de¤il, özellefltirmecilere barikat” sloganlar›n› att›. Petrol‹fl Ankara fiube Baflkan› Mustafa Özgen, K›r›kkale fiube Baflkan› Recep Sefer ve Batman fiube Baflkan› Nimetullah Sözen, AKP önüne siyah çelenk b›rakt›ktan sonra AKP milletve-
kili Hüseyin Tanr›verdi ile görüfltüler. Görüflme sonunda bir aç›klama yapan Özgen; AKP’nin her alanda ülke için ciddi bir tehlike oldu¤unu söyledi. “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” slogan› atan iflçiler seçimlerde hesap soracaklar›n› söylediler. (Ankara) 17 fiUBAT 2004 ✔ Petrol-‹fl Sendikas›, TÜPRAfi’›n Efremov Kautschuk GMBH flirketine sat›lmas›na onay veren ÖYK karar›n›n iptali ile dava sonuna kadar yürütmenin durdurulmas› istemiyle Ankara Bölge ‹dare Mahkemesi’ne baflvuruda bulundu. Petrol-‹fl’in dava dilekçesinde, TÜPRAfi’›n kamu hazinesine yük olmak bir yana yat›r›mlar›n› bile kendi öz kaynaklar› ile gerçeklefltirdi¤ine iflaret edilerek, “Devletin toplam vergi/fon gelirlerinin yaklafl›k olarak yüzde 20’sine yak›n bir k›sm›n› tek
bafl›na karfl›layan bir flirket olarak TÜPRAfi’›n kamu giderine yol açmad›¤› sabit oldu¤undan, yasa ile belirlenen kamu giderini azaltmak amac› olay›m›zda söz konusu de¤ildir” denildi. Petrol-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Öztaflk›n da, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluflu ve Türkiye’nin en büyük gelir kayna¤› olan TÜPRAfi’›n pazarl›k konusu dahi edilmeden, 3 y›ll›k cirosu kadar bir bedelle “tabela” flirkete sat›lmas›n› elefltirdi. ✔ TÜPRAfi iflçileri Petrol-‹fl Sendikas› taraf›ndan Ankara’da aç›lacak davaya destek vermek amac›yla ifl b›rakma eylemi yapt›. TÜPRAfi Rafinerisi’nde çal›flan yaklafl›k 500 iflçi Petrol-‹fl Sendikas›’n›n Ankara ‹dare Mahkemesi’ne TÜPRAfi’›n sat›fl›n›n iptali ve yürütmenin durdurulmas› talebiyle açaca¤› davaya destek vermek amac›yla ifl bafl› yapmad›. ‹flyeri önüne gelen, ancak sat›fllar› durduran iflçiler, eylemin mesai saatinin bitimine kadar devam edece¤ini dile getirdi.
27 Şubat-11 Mart 2004
30
‹flçi-köylü’den YARININ ‹LER‹ HAMLELER‹N‹ BUGÜNKÜ ADIMLARIMIZLA HAZIRLAYALIM Mart ay› s›n›f mücadelesi aç›s›ndan önemli tarihi günleri bar›nd›ran bir ay. Büyük bedeller ödenerek yarat›lan bu tarihleri anman›n günümüzdeki anlam› ve önemini kavramak ve bu bilinçle haz›rlanmak, donanmak ve gündemlere müdahale etmek dün oldu¤u gibi bugün de önemli. Mart ay›n›n bu önemli günlerini s›n›f mücadelesinin bugünkü siyasal gündemleri ile birlefltirerek ele almak ve ifllemek, bugünler için yap›lacak her etkinlikte dünle s›n›rl› kalmayarak bugünkü siyasal talepleri ve sloganlar›m›z› atmak, bunlar›n damgas›n› vurmas›n› sa¤lamak bu sürece haz›rl›¤›m›z›n ve hangi anlay›flla ele alaca¤›m›z›n bir sonucu olarak belirginleflecektir. Ülkemiz ezilenlerinin ve dünya halklar›n›n gündemine vak›f olmak ve egemenlerin sald›r›lar›n› siyasal aç›dan tüm yönleriyle analiz etmek bizim görevimizdir. Bunlar›n içinde emekçilerin somut taleplerini sloganlaflt›rarak, siyasetimizin yön verdi¤i somut talep ve propaganda ile sürece müdahale etmek omuzlar›m›zda durmaktad›r ve ezilenlerin bizden beklentilerini ifade etmektedir. Egemenlerin sald›r›lar› ile birlikte artan tepki ve öfkeler ülkenin dört bir yan›nda sokaklarda ve alanlarda kendini gösteriyor. Kitlelerin kabaran bu tepkisi do¤ru bir önderlikle birleflmedi¤i müddetçe sönmeye ve kendi içinde k›s›rlaflmaya mahkumdur. Görev ve sorumluluklar›m›z›n oran› kendini bu noktada önemli ve belirleyici k›l›yor. Kitlelerin geliflen eylem ve öfkelerinin izleyicisi de¤il, örgütleyicisi ve önderi olmak bizi var eden temel halkalardan biridir. Bu bilinç ve yaklafl›mla önümüzdeki döneme haz›rlanmak ve müdahaleci olmak durumunday›z. Bugün kendini binbir k›l›kla gösteren reformist, tasfiyeci vb. yaklafl›mlar bu önemli tarihsel günlerin içeri¤ini boflaltma çabalar›na girifleceklerdir. Ki 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle bu yaklafl›mlar kendini flimdiden göstermektedir. Bu durufllar› ile egemenlerin ekme¤ine ya¤ sürmeyi de ihmal etmeyen bu anlay›fllara karfl› durman›n ve söz konusu mücadele günlerini özüne yarafl›r flekilde anman›n, kutlaman›n somut anlam› bizim do¤ru müdahalemizle olacakt›r. Bu önemli tarihsel günleri bugün nas›l ele alaca¤›z, nas›l iflleye-
ce¤iz? S›n›f mücadelesinin önümüzdeki k›sa sürede bizi bekleyen s›cak günlerine haz›rl›k anlam›nda nas›l iflletece¤iz? Somut koflullar›m›zda siyasal gündemin tümüne hakim olabilmek ve bunlar›n içinden merkez olan› belirleyerek bu gündem etraf›nda kitleleri örgütlemek ve harekete geçirmek her dönem tafl›mam›z gereken bir yaklafl›m, ki bu dönemde kendini daha fazla hissettiriyor. Bu ayn› zamanda kitlelerin nabz›n› elde tutma becerisini de beraberinde getirecektir. Mart ay›n›n tafl›d›¤› bu özel günlerin tümünde emperyalist sald›rganl›¤› merkez alarak ve bu merkezi kitlelerin somut sorunlar› ile ifllemek bugün belirleyici önemdedir. Yani alanlarda hem emperyalist sald›rganl›¤› ve bunun ülkemize somut yans›malar›n› teflhir edece¤iz ve hem de bununla s›n›rl› kalmayarak bunlar› bu özel günlerle bütünlefltirece¤iz. Yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi kitlelerin tepkisi somut olarak karfl›laflt›klar› sald›r›larla s›n›rl›. Bu tepkiyi bilinçli bir hale dönüfltürmek ise sald›r›lar›n as›l kayna¤›n› kavratmakla, ülke ve dünyadaki di¤er tüm geliflmelere karfl› duruflu sa¤layarak mümkün olacakt›r. Bunun zemini bugün fazlas›yla mevcut. Örne¤in özellefltirme sald›r›s›n›n ne anlama geldi¤ini iflçi s›n›f› bugün yaflad›¤› deneylerden çok iyi biliyor. Yaflanan›n bir talan ve peflkefl oldu¤unu d›flar›dan bir bilinç tafl›nmaks›z›n kendisi hayk›rmakta, bu tepkisini eylemlerde ifade etmektedir. Ya da bugün iflçi s›n›f› ve kamu emekçileri aç›s›ndan ciddi bir sald›r› anlam›na gelen Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’n› ele alal›m. Tasar›ya karfl› bafllat›lan mücadele ivme kazanarak sürüyor. Yerellerde yap›lan eylemlerin yan› s›ra merkezi olarak düzenlenecek eylemlerle emekçiler yasaya karfl› tepkilerini ortaya koyuyor. Kitlelerin kendili¤inden politikleflme süreci olarak da adland›rabilece¤imiz bu geliflmeler önümüzdeki dönem daha hareketli günlerin yaflanaca¤›n›n habercisi. Keza yine 12 Mart Gazi Mahallesinde yap›lan katliam›n y›ldönümü. Bölgelerde ve yerellerde yap›lacak eylemlerde semtlerde bizzat devlet eliyle yarat›lan fuhufl ve uyuflturucu bata¤›na dikkat çekmek önemli. Emperyalizmin di¤er sald›r›lar› kadar
önemli olan bu sald›r›lar› özelde gençli¤in genelde tüm halk›n uyuflturulmas›na ve yozlaflt›r›lmas›n› yo¤un bir biçimde teflhir edebilmeliyiz. Semt halk›n›n yo¤un tepki duydu¤u bu sald›r›lar› kitlelerin örgütlenmesinin bir arac› haline getirebilmek bizim için önemlidir. Yine önümüzdeki eylem günlerinden birini oluflturan tarih 20 Mart’t›r. ABD’nin Irak’a yönelik bafllatt›¤› sald›r›n›n y›ldönümü olan 20 Mart bundan önce yapt›¤›m›z eylem ve etkinliklerde gündeme getirilerek ifllenmelidir. Reformistlerin sessiz oturma eylemleri ile geçifltirmeye çal›flt›klar› bugünü alanlarda ve sokaklarda anti-emperyalist mücadelenin hayk›r›ld›¤› bir güne dönüfltürebilmeliyiz. Amaç Irak halk›n›n yürüttü¤ü tarihsel ve onurlu mücadeleyi desteklemekle s›n›rl› kalmayarak, bu mücadeleye kan tafl›mak ve emperyalizmin yo¤unlaflan sald›r›lar›na karfl› militan bir karfl› duruflu kendi ülkemizde gerçeklefltirmek ve buna önderlik edebilmek. 28 Mart’da yap›lacak Yerel Seçimler’i yine bu tarihe kadar yürütece¤imiz çal›flmalar›n bir parças› olarak ele almak gerekir. Düzenin her türlü pisli¤ini kitlelere göstermenin ve teflhir etmenin bir arac› haline getirebilmeliyiz. Takti¤i do¤ru kavramak ve ak›ll›ca kullanmak zorunday›z. Amaç baz› çevreler gibi seçimi kazanma kulvar›nda koflmak de¤il, bu kulvarda koflan egemenlerin aya¤›na çelmeyi do¤ru yerden takarak düflürmek. Bu da sistemin bugün somutlanan ve ayyuka ç›kan sald›r›lar›n›n yo¤un propagandas› ile olacakt›r. Grevleri devlet taraf›ndan 2. kez ertelenen Cam iflçileri her f›rsatta flunu söylüyorlar “28 Mart’ta sand›kta hesaplaflaca¤›z.” Bu hesaplaflma bugün TÜPRAfi iflçileri için de bafllam›fl durumda. Özellefltirme talan›ndan pay›na düfleni alan TÜPRAfi iflçileri bugün yol keserek AKP hükümetini lanetliyorlar. ‹flçiler eflleri ile birlikte ev ev gezerek 28 Mart’ta AKP’ye oy vermemeleri için halk› ikna etmeye çal›fl›yorlar. Böylesine verimli bir ortam› de¤erlendirmek ve s›n›f mücadelesinin bu keskin dönemecini kendimizden yana daha fazla keskinlefltirmek durumunday›z. Mart ay› ile birlikte bafllayan bu hareketlili¤i devam ettirme hedefi önümüzde durmal›. Nisan ve May›s aylar› yine Proletarya Partisi’nin gündemleri ile birlikte hareketli geçecektir. ‹flçi eylemlerinin yan›s›ra kamu emekçilerinin ve ö¤renci gençli¤in bafllatt›klar› eylemsel dönem bu süreçte de devam edecektir. 24 Nisan, 1 May›s ve 18 May›s gibi günleri militan bir tarzda anmak ve
29 kutlamak bugünden ataca¤›m›z ad›mlara ba¤l› olarak flekillenecektir. Buna paralel olarak sistemin sald›r›lar›n›n rengi de daha koyu bir hal alacakt›r. Haziran ay›nda ‹stanbul’da yap›lacak NATO toplant›s›n›n haz›rl›klar› flimdiden bafllat›ld›. Egemenler bu süreçte toplumsal dinamiklerin tümüne sald›racak ve her türlü sesi bo¤ma ve bast›rma prati¤i içinde olacakt›r. Bu döneme kadar var olan zaman› en iyi biçimde de¤erlendirerek Haziran ay›n› bu topraklarda militan anti-emperyalist mücadelenin verildi¤i bir arenaya çevirmeliyiz. Mart ay› ve devam›ndaki dönemde bu bilincin kitlelere yo¤un bir biçimde tafl›nd›¤› bir süreç haline getirmeliyiz. Böylesi bir dönemde eylem birliklerinin önemi üzerine bir kez daha durmak gerekiyor. Bu süreci di¤er devrimci güçlerle ortaklaflarak, daha güçlü bir ses ç›karma hedefi ile mevcut anlay›fl›m›z› do¤ru tarzda iflletmek gerekir. Hali haz›rda var olan Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu bu anlamda önemli bir güç. fiu anda darlaflm›fl olan durumu yine bizlerin ve içindeki diri devrimci güçlerin müdahalesiyle afl›lacakt›r. Girilecek olan hareketli süreç bu darl›¤›n afl›lmas›nda bir zemin sunacakt›r. Bu zemini en sa¤l›kl› biçimde de¤erlendirmek ve hareketsizlili¤i k›rmak için daha ›srarla yüklenmek durumunday›z. Bu süreçte yap›lacak eylemlere aktif bir flekilde tüm gücümüzü katmaya çal›flarak sesimizi ve etkinli¤imizi pekifltirmeliyiz. Di¤er reformist kesimler ise bu keskin sürecin içinde bulunduklar› zeminden ba¤›ms›z olmayarak yerlerini zaten alacakt›r. Bu zorlu ve keskin süreçte, emperyalizmin tüm halk›n ve sisteme muhalif olan tüm kesimlerin umutlar›n› karartmaya ve yok etmeye çal›flt›¤› ve bunun için de elindeki tüm silahlar› kullanarak “yenilmezli¤inin” 盤›rtkanl›¤›n› yapt›¤› bu tarihi süreçte Lenin’in flu ünlü söylemini hiç unutmayaca¤›z; “Kaynaflm›fl bir grup halinde, sarp ve zorlu bir yolda, birbirimizin ellerine s›k› s›k›ya sar›lm›fl olarak ilerliyoruz. Düflman taraf›ndan her yandan sar›lm›fl durumday›z ve bunlar›n atefli alt›nda hemen hemen hiç durmadan ilerlemek zorunday›z.” Ve bugün Proletarya Partisi ve yürüttü¤ü mücadeleye karfl› güvensizlik tohumlar› yaymaya çal›flanlar için; yüzlerce flehidimizin yaratt›¤› kahramanl›kla dolu tarihimizin ve bu ülke topraklar›na sald›¤›m›z derin kökle ve 30 y›l› aflk›n tarihimizle güveni ya da güvensizli¤i tart›flt›rmayarak bu köke sar›larak görevlerimizi lay›k›yla yerine getirelim.
28 Bu bizim ilk noktam›z. ‹kinci nokta, ülkenin somut koflullar›na göre, herhangi bir davet beklemeksizin da¤lara yönelmek zorundas›n›z. Korku duymaks›z›n ve devletin sizi öldürebilece¤ini hesaplamaks›z›n gitmelisiniz. Çünkü devlet masum insanlar› zaten öldürüyor. Bu yüzden köylerdeki çal›flma farkl›d›r. Çünkü buralarda feodal gelenek ve Monarflik sistem var oldu¤u için kendine has bir politika üretmek zorundas›n›z. Bir baflka konu, köylüler yoksulluklar›n›n ve monarfli sisteminin sömürücü politikalar›n›n fark›ndalar. Bu yüzden Parti buralara gidiyor ve halka Ruslar ve Amerikal›lar aya giderken onlar›n neden hala bu geri kalm›fl ülkede yaflad›klar›n› söylüyor. Biz neden yoksuluz? Biz onlara devrimi yapmak zorunda oldu¤umuzu, bunun için de kitleleri örgütlememiz gerekti¤ini anlat›yoruz. Her türden gericili¤e karfl› birleflmek ve savaflmak zorunday›z. Tüm bunlar› anlat›rken onlar›n anlayabilece¤i bir dil seçmelisiniz. Çünkü halk çok basit yafl›yor ve ayn› zamanda henüz gerçekte ne kadar büyük bir güce sahip olduklar›n› bilmiyorlar. ‹flçi köylü: Nepal’den sürekli katliam, iflkence ve kay›p haberleri duyuyoruz. Özellikle de Parti üyelerine ve faaliyetçilerine karfl›. Bunlar hala sürüyor mu ve sempatizanlara yönelik ayn› uygulamalar var m›? Evet, Nepal’de durum tam bahsetti¤iniz gibi. Bu sistem çok vahfli. ‹nsanlar› öldürüyor, iflkence yap›yor, kad›nlara tecavüz ediyor. Sempatizanlar›n evlerini yak›yorlar. Yani yapabilecekleri tüm bask› yöntemlerini kullanmaya çal›fl›yorlar, ABD emperyalizmi bu mücadeleyi bast›rmak için her çeflit silah›n› kullan›yor. T›pk› Vietnam’da yapmak istedi¤i gibi, t›pk› Peru’da yapmaya çal›flt›¤› gibi ayn› yöntemleri yeniden deniyor. Emperyalizm tüm bunlar› gerici sistemin yard›m›yla yap›yor. Güçsüz bölgelerdeki bask›ya ra¤men birçok bölgede Partinin üzerinde bir kontrol gerçeklefltiremiyorlar. ‹flçi köylü: Bu bask›lar karfl›s›nda
31 kitle örgütlerinin ve halk›n tepkisi nas›l? Geri mi çekiliyorlar, yani bask›lar etkili oluyor mu? Hay›r, en az›ndan ço¤unlukla istedikleri gibi etkili olam›yorlar. Bizim halk›m›z gerici ordudan nefret ediyor, eski hükümetten nefret ediyor. Hatta bu bask›lardan sonra, öncekinden çok mücadeleye destek veriyorlar. Ordu ne zaman sald›rsa, ezilen kitleler geliyorlar ve Halk Kurtulufl Ordusuna kat›lmak istiyorlar. Bizim halk›m›z çok cesur bir halk, kay›plar verseler de bu böyle. “GER‹C‹LERLE GÖRÜfiMELER DEVR‹ME H‹ZMET ETMEK ZORUNDADIR” ‹flçi köylü: Bar›fl görüflmeleri hakk›nda bilgi verebilir misiniz, son geliflmeler hakk›ndaki düflünceleriniz nelerdir? Öncelikle söylemek isterim ki, bar›fl görüflmeleri Marksist-Leninist-Maoist politikalar›n karfl›s›nda de¤ildir, örne¤in 2. Dünya Savafl›nda Stalin Almanya ile bir anlaflma yapt›, Mao da Çan Kay fiek ile. Yani devrimciler gericilerle görüflme yapabilirler, fakat bu görüflmeler mutlak suretle iktidara yak›n oldu¤unuz süreçte ve devrime hizmet etmek zorundad›r. Bar›fl görüflmeleri stratejik de¤il, taktiksel bir olgudur bizim için. Bunu anlamak çok önemli. Nepal’de karar, politik ve askeri olarak devlete aitti. Bar›fl görüflmeleri Nepal halk›n›n talebi do¤rultusunda yap›ld›. Nepal’deki Halk Savafl›’na uluslararas› bir destek olmasayd›, görüflmelerin kötü sonuçland›¤›n› söyleyebilirdik. Bizler uluslararas› bir destek olmaks›z›n devrimin gerçekten bir baflar› olarak kabul edilemeyece¤ine inan›yoruz. Bunun yan›nda flunu da biliyoruz ki, Partinin ana dinamikleri ve kitleler bu ülkededir. ABD emperyalizminin etkisiyle devlet, bizden kendi kurallar›na uymam›z› istemeye çal›flt›. Fakat Nepal Komünist Partisi (Maoist) bu tür bir politikay› kesinlikle kabul etmedi. Birinci görüflmelerden sonra Maoistleri teslim olmaya zorlayabileceklerini düflündüler,
hiçbir seferinde bunu yapamad›lar. Ancak bu kez Halk Kurtulufl Ordusu ad› alt›nda kitle katliamlar›na girifltiler. Fakat bu politikalar› da tutmad›. Tabi ki bu çok a¤›r bedellere mal oldu, çok zor bir süreçti. Fakat bizler ülke halk›m›z›n deste¤ini kazand›k, flimdiye kadar hiç ortaya ç›kmayanlar bize geldi ve duygular›n› ve Nepal Komünist Partisi (Maoist)’i desteklediklerini aç›klad›lar. Ayd›nlar, yazarlar ve flairler bar›fl görüflmeleri konusunda çal›fl›yorlard›. Fakat gerçekte esas nokta bar›fl görüflmeleri de¤il. Bar›fl görüflmeleri baflar›l› olmasa da birçok zaferler elde ettik ve halk hala mücadelemizi, Halk Savafl›n› destekliyor. Ancak bir kez daha söylemek istiyorum ki, bar›fl görüflmeleri bizim iktidara yak›n oldu¤umuz bir süreçte gerçeklefltirildi. DEVR‹M MESAJIMIZIN ENTERNASYONAL ALANDA YAYILMASI ÖNEML‹ ‹flçi köylü: 11 Eylül 2001 sonras›, emperyalizm özellikle de ABD emperyalizmi tüm dünya halklar›na karfl› bir sald›r› bafllatt›. Bu noktada anti-emperyalist mücadele konusunda ve emperyalizmin özellikle sömürge, yar›-sömürge ülkelerdeki sald›r›lar› üzerine ne söylemek istersiniz? Emperyalizmi kovmaks›z›n hiçbir devrimin baflar›l› olamayaca¤›n› düflünüyorum. 11 Eylül sonras› Amerika, sözde terörizme karfl› savafl bahanesiyle tüm dünya halklar› üzerindeki kontrolü eline almaya çal›flmaktad›r. Amerika, Nepal’deki durumdan kaynakl› çok öfkeli. Çünkü ideolojik olarak NKP(M) ona karfl› duruyor, bu yüzden Halk Savafl›’n›n ilerlemesinden kayg› duyuyorlar. Colin Powell Nepal’e geldi ve bu ülkedeki mücadeleyi terörist olarak ilan etti. ‹ngiltere ve di¤er emperyalist ülkeler de, ülkemize gelerek kendi politikalar›n› uygulatmaya çal›flt›lar. Fakat hepsinin tek hedefi vard›; Nepal devrimini bast›rmak. Anti-emperyalist mücadele ile ilgili olarak, flu anda tüm dünyada büyük bir hareket var ve emperyalizmin
27 Şubat-11 Mart 2004 bir çözümü yok. Fakat temel sorun, do¤ru politika ve do¤ru ideolojinin yoludur. Emperyalizmin sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› ve ülkeleri iflgal etti¤i bir süreçten geçiyoruz. Bu sorunda Hindistan Mumbai’de gerçeklefltirilen Mumbai Direnifli 2004, anti emperyalist mücadele konusunda gerçekten çok iyi bir örgütleme yapt›. Birçok insan buraya çok önemli oldu¤una inand›klar›, kendi ülkelerindeki antiemperyalist mücadele deneyimlerini aktarmak için geldiler. Fakat ben daha fazla politik analizlerin yer almas› gerekti¤ini düflünüyorum, özellikle de temel görevler ve ekonomi ile ilgili konularda. Bizler düflman›m›z› analiz edebilmeli ve ayn› zamanda onu tecrit edebilmeliyiz. Gerçek düflman›m›z›n kim oldu¤unu tan›mak zorunday›z ‹flçi köylü: Sizler Nepal’de, dünyan›n çat›s›na k›z›l bayrak dikiyorsunuz. Di¤er ülkelerin, özellikle de Halk Savafl› yürüten ülkelerin halklar›na bir mesaj›n›z var m›? Ayn› zamanda bizim ülkemizin halk›na ne söylemek istersiniz? Devrimin uluslararas› bir döneme girdi¤ini söylemek isterim. Yani halklar›n, iflçi ve köylülerin uluslararas› deste¤i olmaks›z›n hiçbir devrim kendisini var edemeyecektir. Bu yüzden devrim mesaj›m›z›n dünya çap›na tafl›nmas› çok önemlidir. Bizler ayn› flekilde Nepal’deki devrimin dünya halklar› taraf›ndan desteklenmesini çok önemli buluyoruz. Ben her zaman Türkiye ile ilgili bir fleyler okumaya ve oradaki büyük mücadeleyi takip etmeye çal›fl›yorum. Onlar kahramanca bir mücadele veriyorlar ve böyle bir tarihe sahipler. Biz ülkenizde ABD emperyalizminin denizafl›r› üsleri oldu¤unu ve Türkiye halk›n›n buna karfl› direndi¤ini biliyoruz. Türkiye dünya proleter devriminde önemli bir rol oynuyor. ‹flçi köylü: Bizimle söylefli yapt›¤›n›z için teflekkür etmek istiyoruz ve mücadelenizde baflar›lar diliyoruz. Ben de örgütüm ad›na sizlere baflar›lar diliyorum.
YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
BÜROLAR
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30
‹mam Murat Sok. No:14/1
➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72
Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP
➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84
Bask›: Gün Matbaac›l›k
➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N
@mail: umutyayimcilik@superonline.com
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Nepal’de devrim yürüyüflü HALKLARA UMUT VER‹YOR Ülkemizde yo¤unlukla tart›flt›¤›m›z, gündeme getirdi¤imiz; devrimde kitlelerin önemi ve rolü üzerine Ocak 2004’te Hindistan’da gerçeklefltirilen Mumbai Direnifli 2004’te görüfltü¤ümüz Nepal Halk›n›n Haklar›n› Koruma Komitesi’nden Laxman Pant ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz. S›kça vurgulad›¤›m›z bu konunun Nepal özgülünde nas›l somutland›¤›n› görmek, ülkemiz Maoistleri aç›s›ndan da faydal› olacakt›r düflüncesiyle...
K‹TLE ÖRGÜTLER‹ ÜZER‹NDEK‹ BASKILAR ‹flçi köylü: Bize öncelikle kendinizi ve örgütünüzü tan›t›r m›s›n›z? Ad›m Laxman Pant. Ben Hindistan’da Nepal Halk›n›n Haklar›n› Koruma Komitesi adl› örgüt için çal›fl›yorum. Bizler Hindistan’da yaflayan Nepal halk›n›n refah› ve insan haklar› için çal›fl›yoruz. Biz, ayn› zamanda Nepal’deki devrimi destekliyoruz, Nepal’deki demokratik hareketi ve Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan liderlik edilen devrimi destekliyoruz. ‹flçi köylü: Demokratik Kitle Örgütünüzün Nepal’deki Halk Savafl›n› nas›l destekledi¤ini ö¤renebilir miyiz ve nas›l bir çal›flma yürütüyorsunuz? Sizin d›fl›n›zdaki Demokratik Kitle Örgütlerinin Halk Savafl› karfl›s›ndaki tutumu nas›l? Öncelikle Nepal’de kitle örgütlerinin tamam›yla yasaklanm›fl oldu¤unu söylemek gerekiyor. Bunlar aç›k olarak çal›flam›yorlar, bu çok zor. Fakat k›rsal kesimde, Maoistlerin elinde tuttu¤u illerde paralel bir hükümet bulunuyor. Nepal’in k›rsal kesiminin tümünde kitle örgütleri aç›ktan çal›fl›yor, flehirlerde ise yeralt›nda çal›flmak zorundalar. K›rsal kesimde tüm kitle örgütleri, partiler ve Halk Kurtulufl Ordusu aç›k olarak çal›fl›yor. ‹flçi köylü: Yani k›rsal kesimde kurtar›lm›fl bölge ve üslerde aç›ktan çal›flabiliyorsunuz. Peki bu örgütlerin karfl›laflt›klar› bask›lardan bahseder misiniz? Evet, flehirlerde, polis devletinin yönetimi mevcut, dolay›s›yla gizli olarak çal›flmak zorunda kalabilirler. Son süreçte, Parti taraf›ndan biçimlendirilen özerk hükümetler oldu¤unu duymufl olabilirsiniz, yar›m düzine özerk hükümet mevcut. Kendi halklar› için, etnik az›nl›klar için özerk hükümetler kurul-
makta. Son olarak Magharat, Nepal’deki en hakim etnik halk, cephe içinde savafl›yorlar, Nepal’in bat› bölgesinde etnik halk›n hükümeti vard›, buna yaklafl›k 100 bin kifli kat›ld›. Bu Nepal’de çok büyük bir fleydi, halk› derinden etkiledi. Ayn› zamanda Hindistan hakk›nda da konuflmak laz›m, biliyorsunuz devrim hareketi uluslararas› bir aflamaya girdi. Rolpha’da bir önceki gün bir çat›flma yafland› ve bunun zaferi Kathmandu ve di¤er bölgelere ulaflt›, hatta Yeni Delhi’ye, Washington’a ve Ankara’ya ulaflt›; bu çat›flma yönetici s›n›flar taraf›ndan tart›fl›l›yor. Bu savafl ayn› zamanda uluslararas› kamuoyunda ve onlar›n hareketleri nezdinde enternasyonal destek kazand›. Bu dalga, desteklerini ilan eden birçok ülkedeki mücadeleyi de büyütüyor. Bizler Hindistan’da Hintli kitlelerle bu ülkedeki Nepalli kitleleri birlefltirmeye çal›fl›yoruz. Çünkü Nepal için Hindistan halk›n›n rolü çok önemlidir. Çünkü birçok Nepalli insan Hindistan’da yafl›yor ve bu yüzden burada bir destek infla etmeye çal›fl›yoruz. ‹flçi köylü: Di¤er kitle örgütleri devrimi destekliyorlar m›, yoksa gerici örgütler mi? Asl›nda tabi ki, ideolojik-politik farkl›l›klar mevcut, fakat somut bir birlik noktas› da var. ‹kincisi bir Monarfli var ve Nepal’de hiç kimse monarfliyi sevmiyor. Baz› dini güçler dahi monarflik sisteme karfl›lar. Fakat onlar ideolojik ve politik çizgilerinden kaynakl› aç›ktan ortaya ç›km›yorlar, Monarfliyi aç›kça k›nama cesaretine sahip de¤iller. Ancak bizler halk›n gücünün geliflece¤ine ve bize kat›laca¤›na ve bafl kald›raca¤›na güveniyoruz. Nepal’de bizim faaliyetlerimiz ve demokratik kitle örgütlerinin ço¤unlu¤u devlet taraf›ndan yasaklanmaktad›r. Ancak bunlar çal›flmalar›n› yürütüyorlar. Örne¤in, kad›nlar›n kitle örgütü var gü-
ney bölgesinde. Bu kad›nlar hükümette temsil ediliyorlar ve kad›nlarla ilgili sorunlar› takip ediyor ve çözmeye çal›fl›yorlar. Yine bildi¤iniz gibi Kast sistemi içindeki “dokunulmazlar” bu sistemin en ezilen tabakas› olan Dalitlerdir. Bu, ABD’deki, Avrupa ve Afrika’daki ›rkç›l›k gibi bir problemdir. Fakat Hindistan ve Nepal’de bu Kast sistemi olarak adland›r›lmaktad›r. Bir baflka örnek, baflka bir kasttan bir kad›n di¤er bir kasttan erke¤e dokunamaz. Toplumun bu gerici anlay›fl›na karfl› mücadele eden örgütlere kast örgütleri denilmektedir. Etnik halklar›n bir hükümeti var, toplumun her tabakas›ndan di¤er kast insanlar› bu bölgelerde kendi ifllerini yürütüyorlar. ‹flçi köylü: Bildi¤imiz kadar›yla, Newakala gibi uluslar›n da kitle örgütleri var. Bunlardan Halk Savafl›n› destekleyen etnik veya ulusal gruplar var m›? Evet, devrimi destekleyen bir düzineden fazla etnik grup ve örgüt var. Nepal küçük bir ülke gibi görünebilir, fakat birçok farkl› kültür, dil ve gruba bölünmüfltür. Bunlardan biri de Newakala, di¤er bir tanesi de Madise toplulu¤u. Onlar da Nepal bölgesinde savafl›yorlar. Nagar Kurtulufl Örgütüne sahip olan Nagar ulusu var. Onlar›n mücadelesi genellikle özerklik için. Örne¤in Newa-
kalalar belli eyaletlerde yafl›yorlar ve bir ço¤u Everest Da¤›n›n yak›nlar›ndaki bölgelerde, di¤er bölümleri Himalayalarda yafl›yorlar. Bunlar›n ço¤u Halk Savafl›n› desteklemekle kalm›yorlar, ayn› zamanda Partiye kat›l›yorlar. “K‹TLELER‹ KAZANMAK ‹Ç‹N DO⁄RU Ç‹ZG‹ fiART” ‹flçi köylü: Halk Savafl› ve devrim konusunda kitlelerin ve kitle örgütlerinin önemli bir rolü var. Sizin bu konu üzerindeki politikan›z nedir, kitleleri nas›l örgütlüyorsunuz? Bizim örne¤in kast sorunu ile ilgili kitle örgütlerimiz var. Yine ayd›nlar, ö¤renciler ve iflçi s›n›f› örgütlerimiz var. Tüm bu kitle örgütleri sayesinde tüm katmanlardan halk kitleleri Partiye yak›nlaflabilmektedir. Söyledi¤iniz gibi kitle örgütlerinin rolü çok önemlidir ve bunun için de do¤ru bir çizgiye ihtiyac›n›z var. Bu uzun bir yol fakat buna ihtiyac›m›z var. ‹flçi köylü: Demokratik Kitle Örgütü alan›ndaki çal›flmalar›n›z hakk›nda daha fazla bilgi verebilir misiniz? Bu öncelikle politik ve ideolojik çizgi sorunudur. Devrimin sorunudur. Bizim çizgimiz Marksist-Leninist-Maoist çizgidir ve bu do¤ru olan çizgidir. Ve bizler yüre¤imiz, ruhumuz ve bilincimizle bunun do¤ru oldu¤unu biliyoruz.