FRENGISTAN’DAN
Ali AKTOĞU ’71
BELCASTEL ŞATOSU
Değerli dostum ve sevgili SJ kardeşim yüksek mimar Sûreyya Saruhan ’77 üstadıma ithaf olarak: « On ne rêve guère sinon de façon intéressante. Il faut apprende à veiller de la sorte: ne point veiller sinon de façon intéressante » - Friedrich NIETZSCHE
Belcastel Frengistandaki, Association des Plus Beaux Villages de France’ın en pitoresk köylerinden biri. Aveyron ırmağının kıyısındaki yamaçta yükseliyor. Irmağın üzerinden geçen çok da hoş bir taş köprüsü var. Üstünde yükseldiği yamacı ise Belcastel şatosu taçlandırıyor.
B
u şatoya ünlü Frenk mimar Fernand Pouillon ilk görüşte aşık oluyor ve onu yıkıntı halinde satın alıp sekiz yıllık çok özenli bir çalışma sonunda harika bir şekilde restore ediyor. Ama ancak dört yıl sefasını sürebilmiş. 1986’da vefat edince vasiyeti uyarınca köyün mezarlığına gömülmüş. Pouillon’un vefatından sonra New Yorklu iki galerist 2005’de şatoyu satın alıp tarihi anıt olarak halka açıyor. İçinde resim heykel sergileri düzenliyorlar ve beğendikleri Frenk sanatçılarını da ABD’de tanıtıyorlar. Belcastel şatosunun en müthiş iki
özelliğiyse tek duplex suite’iyle Belcastel köyüne hakim o muhteşem terasında Pouillon’un tasarımladığı olağanüstü charmant yüzme havuzu… Yaşamımda gördüğüm en müthiş, en muhteşem yüzme havuzu… O terasta o pitoreski seyredip o havuzda serinlerken “bambaşka bir alem nümayan olduğun” görüyorsunuz. Bir Ortaçağ şatosunda o atmosferde yalnız kalmak insanda anlatılması güç
duygular uyandırıyor…Bir hayal aleminde gibi hissediyorsunuz kendinizi… Gittiğimizde sahibi hanım galerist Heidi Leigh orada idi. Akşamüstü bize şampanya ikram etti. Sanat aşkımızı paylaştığımız ilginç bir söyleşimiz oldu. Pouillon’la ilgili bir dernek kurduğunu anlattı. Biz de onu Périgord’da Belcayre şatosunun karşısındaki evimize davet ettik. Onun da gourmet yanı var ve Périgord mutfağını merak ediyormuş zaten. Belcastel şatosunda yaşamı bir sanat eseri gibi yudumluyorsunuz…
46