S O R U L A R ,'Q 1IER IK S
ig :î
s e s le r eğri borular içersin den tıpkı düz olanlardaki den li kolayca ile tilirler. Am a ışığın h içbir zaman eğri geçitleri izlediği ya da g ölgen in içersin e büküldüğü bilinm ez. Çünkü durağan yıldızların görü lm esi g e z e g e n le rd e n herhangi birinin araya girm esiyle sona erer. Ve gü n e şin parçalan da Ayın, M erkü r'ü n ya da V en üs’ün araya girm esiy le görü lm ey e son verirler. H erhangi bir cism in ayrıtlarına çok yakın g e çe n ışınlar yukarıda gösterd iğim iz gibi cism in etk isi yoluyla biraz bükülürler; ama bu bükülüm g ölgey e doğru değil ama g ölged en uzağa doğrudur, v e cisim tarafından yalnızca ışının g eçişi sırasında ve cisim den ço k küçük bir uzaklıkta y erin e getirilir. Işın cism i g e ç e r g e ç m ez, dosd oğru gider. Ada kristalinin olağandışı kırınım ını iletilen basınç ya da devim yoluyla açıklam ak için şim d iye dek (bildiğim d en lisiyle) bu amaçla o kristalin içersin de titreşen iki ayrı ortam varsayan H uygens'iıı dışın da girişim de bulunan olm am ıştır. Ama o kristalin ardışık parçaların daki iki kırınımı den ediği ve onların yukarıda sözü edildiği gibi olduk larını bulduğu zam an, on lan açıklamayı başaram adığını kabul elli. Çünkü parlayan bir cisim den biçim deş bir ortam içersin d e n iletilen basınçlar ya da d e v im le r tüm yanlarda b en zer olm alıdır; oysa o d e n e y le re g ö re ışık ışınları d eğ işik yanlarında değişik ö ze llik le r taşı y o r olarak görünürler. H u yg en s eth erin atışlarının ilk kristalin için d en g e çiş te belli yen i d eğ işk iler kazanabileceğinden kuşkulandı ki bunlar onları ikinci kristalin konumuna g ö re onun içersin d ek i şu ya da bn ortam da iletilm eye b elirleyeb ilecek lerd i. Am a bunların hangi değişk iler olabileceğini saptayanındı, ne d e hu noktada doyurucu h er hangi b irşey düşünebildi. Ve e ğ e r olağandışı kırınım ın yeni d eğ işk i ler ü zerin e değil, ama ışınların k ök en se! ve d eğ iştirilem ez d ü ze n le m eleri ü zerin e bağımlı olduğunu anlam ış olsaydı, ışınlar ü zerin de ilk kristal tarafından yaratıldığını sandığı o d ü zen lem elerin onlarda nasıl o kristale g e lişlerin d en ö n ce olabildiğini, ve g e n e l olarak par layan cisim ler tarafından çıkarılan tüm ışınların o dü zen lem eleri ken dilerinde daha baştan taşıyabildiklerini açıklamayı da eşit ölçü d e gü ç bulurdu. Baııa cn azından bu açıklanamaz görünüyor, e ğ e r ışık eth er yoluyla iletilen basınç ya da dev im d en başka b irşey değ ilse. Ve bu önsavlaı* yoluyla ışınlam ı nasıl alm aşık olarak kolay yan sı ma v e kolay iletim ataklarında olabildiklerini açıklam ak da eşit ö lçü d e güçtür, ama belk i de tüm uzayda titreşen iki e th e rs e l orLamın oldu ğu , v e birinin titreşim lerinin ışığı oluşturduğu, v e ötek in in tit reşim lerinin daha hızlı oldu ğu ve birincinin titreşim lerini h er g e ç tik lerinde onları o atak durumlarına getireb ildik leri varsayılm adık ça. Ama iki eth erin t.üm uzay boyunca nasıl yayıldıklarını, v e birb ir