Nebevi Hayat Dergisi 48. sayı (2016)

Page 25

dim mi derhal ona secdeye kapanın.” Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler. Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. Allah: “Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?” dedi. İblis dedi ki: 'Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.' Allah: “Hemen çık oradan, artık sen kovuldun.” “Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir.” buyurdu.” (Sad, 71-78) Şeytan, kendince basit bir mantık yürütüp ateşin topraktan daha üstün olduğu sonucuna varmış ve âlemlerin rabbinin emrine karşı çıkmıştı. Sergilemiş olduğu bu hareketle de Milliyetçilik / Irkçılık/ Ulusçuluk yolunda atılan ilk adımın sahibi olmuştu. Oysaki Allah’ın (cc) insanları farklı ırk ve renklerde yaratması bambaşka bir hikmete mebniydi. “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat,13) Rasûlullah (sav) ilk İslam toplumunu inşa ederken bu ayet gereğince hareket etmişti. O’nun nazarında insanların renklerinin, makam ve mevkilerinin, kabilelerinin üstünlük belirtme açısından hiçbir kıymeti yoktu. Rasûlullah (sav) davetini zengin, fakir, soylu, köle, genç, yaşlı, siyah tenli, beyaz tenli, Arap olan, Arap olmayan fark etmeksizin herkese ulaştırmanın gayretindeydi. Nitekim kısa bir süre sonra yanında toplanan insanlar bahsi geçen sınıflardan hepsinden numuneler taşıyordu. Rasûlullah (sav) böylece tüm insanlığa büyük bir ders veriyordu. Üstünlüğün iman ve takvanın dışında farklı bir yerde aranmaması gerektiğini tüm dünyaya ilan ediyordu. Bu basit bir haykırmadan ibaret

Çok yer gezip farklı tecrübeler elde etmesi sonucu geniş birikime sahip olan Selman’ın Taif’in fethi sırasında mancınık ve debbabe kullanılmasını tavsiye ettiği ve bunların yapımını bizzat gerçekleştirdiği belirtilmektedir.

değildi elbette. Çünkü Rasûlullah ‘ın farklı ırk ve kabilelerden teşekkül ettirdiği bu renkli yapı ilk dönemlerde bazı sıkıntılar yaşasa da netice itibariyle insanlığa örnek olabilecek başarılı bir numuneydi. Çünkü Arabından Farisisine, Habeşlisinden, Yemenlisine kadar yetiştirdiği bu yiğitler dünyayı yerinden oynatarak ve herkesin kendilerinden korktuğu süper güçleri tarihin tozlu sayfalarına iterek İslam kardeşliğinin kendilerine kazandırdığı üstün gücü asrın idrakine söyleteceklerdi. İşte bu yiğitlerden birisi de Selman-ı Farisiydi… Asıl adı Mahbe b. Buzehmeşan iken Müslüman olduktan sonra kendini Selman İbnü’l-İslâm diye tanıtan, Selman el-Hayr, Selman-ı Pak veya Selman el-Hakim diye de anılan büyük sahabi… Aslen İran’ın Ramehürmüz şehrine nispet edilen Selman, Mecusi ateşkedesinde kutsal ateşin sönmemesini sağlamakla görevli iken yeni bir din arayışına girmiş ve ailesinin şiddetli muhalefetine rağmen Hıristiyanlığı benimseyerek Dımaşk’a kaçmıştı. Yaşadığı maceralı serüvenin sonunda kendisini Medine’de bir köle olarak bulan Selman(r.a) Rasûlullah ’ın(sav) Kuba’ya geldiğini haber aldığı anda hedefine ulaşmıştı. Çünkü hidayet aradığı günlerde bir papaz O’na, pek yakında Arap yarımadasında İbrahim peygamberin Hanif dini üzere gönderilecek son peygamberin geleceğini haber vermiş ve O’nun bazı özelliklerinden bahsetmişti. Şimdi Sel-

SAFER 1438

23


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.