Metropol Türkiye Dergisi 10. Sayı

Page 1

www.metropoldergileri.com

1


RÖPORTAJ

2


www.metropoldergileri.com

3


YAYIN KURULU BAŞKANI

4


www.metropoldergileri.com

5


EDİTÖRDEN

6

Ahmet ÇAKIR Editör

D E R G İ S İ

a.cakir@metropoldergileri.com

Türkiye büyümeye devam ediyor... Dünyada neler oluyor? Amerika Birleşik Devletleri ne yapmaya çalışıyor? Zulüm devleti A.B.D karşısında tehlike olarak gördüğü ülkelere yaptırım uygulayarak kendi ülkesinin altına dinamitler yerleştirdiğinin farkında değil mi? Demokratlar neden susuyor neden seslerini yükseltemiyor? David Rockefeller’in dediği ‘yenidünya düzeni’ bu anlama mı geliyor? Siyonistlerin arayıp da bulamadığı kişi Donald Trump’mı? Sarı saçlarından dolayı İncil’de geçen sarı saçlı kurtarıcı olarak gösterilmesi tesadüf mü? Milyonlarca insanın katili konumunda ki A.B.D hala demokrasi ve adaletten bahsederken vicdanı hür insan sayısı neden çok az? A.B.D fırsatlar ülkesidir, Adalet, Demokrasi ve Vicdanın olmadığı ülkedir. Yoksa 5 milyondan fazla evsiz insan bir ülkede nasıl olur? Türkiye büyümeye devem ediyor... Ülkemizin büyümesi birçok ülkeyi rahatsız ediyor. Türk’ler bir kez uyanırsa, ayağa kalkarsa, hem dünya üzerinde ki Türklerin, hem de tüm Müslümanların umudu, lideri, uyanışı olacak. Ayağa her kalktığımızda sopa gösterilmesi ondan.. Eskiden pek korkardık, değil mi? Peki, şimdi neden korkmuyoruz? Bir liderimiz var çünkü o yürüdükçe biz de yürüyoruz. Dünya siyasetine ders veren, ‘yenidünya’ düzeninin adaletli ülkelerin sağlayacağı bir dünya istiyoruz. Haksızlığa sesini yükseltebilen bir Türkiye tabi ki büyüyecek, büyümeye devem edecek. Ülke olarak geldiğimiz noktayı 100 gün sonra bir daha değerlendirelim. Hep birlikte göreceğiz ki Cumhurbaşkanımızın 100 gün planı Türkiye’yi uçuracak. Esen kalın...


www.metropoldergileri.com

7


RÖPORTAJ

8

İÇİNDEKİLER

AHMET Kapak SORGUN Konusu

20

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı ve Konya Milletvekili

Haber 8 DUVAR

D E R G İ S İ

Yaygın, Süreli, Yılda iki sayı, Ağustos 2018 YAYINCI / İMTİYAZ SAHİBİ

12 KÖŞE

18 Dünyayı kıskandıran projeler Antalya’da hayat buluyor 26 Hizmet Bizim Işimiz…

24 DEĞERLENDİRME

GÖRSEL YÖNETMEN Ahmet TOK PROJE KOORDİNATÖRÜ Beyzat AKSOY REKLAM KOORDİNATÖRÜ Demet GÜRBÜZ

Adına Seycan ÇAKIR YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ahmet ÇAKIR YAYIN KOORDİNATÖRÜ Çiğdem KURUT

KURUMSAL İLETİŞİM ASİSTANI Canan ŞAYİR GRAFİK TASARIM

72 SAĞLIK

KAPAK FOTOĞRAFI Beyzat AKSOY HUKUK DANIŞMANI Av. Seda KARA YÖNETİM YERİ Akabe Mh. Şehit Furkan Doğan Cd. Bey Plaza A Blok 5/503 Karatay/ KONYA Tel: 0332 323 10 18 Faks: 0332 323 10 19 www.metropoldergileri.com info@metropoldergileri.com DAĞITIM

BASKI

Fevzi Çakmak Mh. Aslım Cd. Kobisan San. Sit. No: 67 Karatay/KONYA E-mail: bilgi@ayrintiofset.com Tel : 0332 342 65 80 Faks: 0332 342 65 81 Ağustos 2018 Dergide yayınlanan yazı, fotograf, illustrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz ya da kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı yapılamaz.


Ağustos 2018

D E R G İ S İ

46 16

54

Röportaj

SAYI

10

38 42 48 50 58 62 66

70

FARUK ŞEKERCİ BİLİM SAN. VE TEKN. BAKANLIĞI BİLİŞİM VADİSİ YÖN. KRL. BAŞKANI

MEHMET BÜYÜKÇİFTÇİ

MEMET MAKİNA YÖNETİM KURULU BAŞKANI

ÖMER NAZIM ÖZCAN ÖZCAN PLASTİK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

PROF. DR. HÜSEYİN ALTUNBAŞ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ

EMİNE BARAN EMİNE BARAN ŞİFA MERKEZİ

ZEKİ ARICI ARC MERMER FİRMA SAHİBİ

CEM BURAK PİR YÖNETİM DANIŞMANI

www.metropoldergileri.com

9


DUVAR

10

2018’DE REKOR KIRAN İHRACAT, 100 GÜN PROGRAMI İLE UÇACAK Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bugün açıklanan 100 günlük eylem planı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

100 günde 100 aylık icraat yapılacak Açıklanan maddelerin son derece memnuniyet verici olduğunu belirten TİM Başkanı “Bugün geldiğimiz noktaya, erken seçim kararının açıklanması ile başlayan süreç sayesinde ulaştık. İş dünyası olarak 7-8 aylık bir dönemi seçim süreci ile kaybetmeden, çalışmaya devam ederek tamamlamamız, ardından 24 Haziran’da güçlü bir yönetim iradesi ortaya konulması ve yeni bir sisteme geçişimiz, ülkemizi ileriye taşıyacak kritik adımlar oldu. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu plan, aylardır heyecanla beklediğimiz, tüm beklentilere karşılık veren çok dolu bir plan. 100 ayda başarılması zor bir takvime, yeni sistem sayesinde 100 günde kavuşacağız. Bugün Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Albayrak da Türkiye’nin ekonomik dönüşümünü başlattığı, güçlü bir süreci başlatacaklarını, ayakları sağlam basan bir Orta Vadeli Program oluşturacaklarını açıkladı. İnşallah bu iki programın uyumuyla birlikte çok daha güçlü bir ekonomiye kavuşacağız. Son dönemde döviz kurlarında yaşanan dalgalanma ve yükselen enflasyon da bu sayede dizginlenecek” dedi.

Bakanlığımıza sunduğumuz maddeler programda yer alıyor Planın oluşturulmasında iş dünyası temsilcileri olarak çok çalıştıklarını kaydeden Gülle “TİM olarak ihracatımıza ilişkin 100 günlük eylem planına girmesini beklediğimiz maddeleri Sayın Ticaret Bakanımıza arz ettik. Biz ve bizim gibi tüm kurumlardan, yani ülkemizin önde gelen tüm sivil oluşumlarından gelen talepler derlenerek ortaya konan bir program oluşmuş durumda. TİM olarak hem ihracatımızı daha ileriye götürebilecek, esasında ise ülkemize daha faydalı olmamızı sağlayacak beklentilerimizden önemli bir kısmı aynen programda yer alıyor. Bu da Hükümetimizin, Cumhurbaşkanımızın ihracata ne denli önem verdiğinin en önemli göstergesi. Bu 100 günde bizlere düşen en önemli görev, Temmuz ayında yakaladığımız rekor misali, her ay rekor ihracat rakamları ile ekonomimize katkı sağlamak. Ülkemize hayırlı uğurlu olsun” dedi. Özellikle Ticaret Bakanlığı’nın ilgi alanına giren maddelerin çok önemli olduğunu kaydeden TİM Başkanı “Açıklanan maddeler, zaten rekorlar kıran ihracatımızın uçuşuna zemin hazırlayabilecek konular. Gümrüklerdeki vakit kaybını en aza indirebilmek için ihracatçılarımız kendi tesislerinde gümrükleme işlemleri yapabilecek. 365 gün fuar mantığıyla TİM olarak kurduğumuz Türkiye Ticaret Merkezlerimizin sayısını artırarak daha fazla ülkede yer alacağız. E-ticaretin yaygınlaştırılması hususu son yılların en kritik açılımı. Bu konular, bizim de TİM olarak önerdiğimiz, desteklediğimiz ve çalışmalarında fiili olarak bulunduğumuz konular. İnşallah kısa sürede çok daha başarılı ihracat rakamlarına ulaşacağız” dedi.


MÜSİAD’dan Kenya Hamlesi Ticaret Diplomasisi anlayışıyla dünyanın 206 noktasında faaliyetlerini sürdüren ve bu anlayış doğrultusunda 2018 yılını “Afrika Yılı” ilan eden MÜSİAD, Kenya’da temsilcilik açtı. Osman Batur Dedeoğlu, MÜSİAD’ın Kenya temsilcisi olarak göreve başladı.

Ticaret Diplomasisi anlayışıyla tüm dünyada faaliyetlerini sürdüren ve bu anlayış doğrultusunda 2018 yılını “Afrika Yılı” ilan eden MÜSİAD, Kenya’da temsilcilik açtı. MÜSİAD böylece yurtdışında 76 ülkede 206 irtibat noktasına ulaştı.

adına çok büyük bir önem arz ettiğini söyledi. Yılsonuna kadar Afrika’da 30 ülkede olmalarını hedeflediklerini belirten Uyar, yakın zamanda Zambiya, Tanzanya, Gana ve Etiyopya’da da temsilcilik açılışlarını gerçekleştireceklerini söyledi.

Afrika’da Daha Aktif Olacağız

Türkiye-Kenya Ticari İlişkileri Arttırılmalı

Yurt Dışı Teşkilatlanma Başkanı İbrahim Uyar, 2018 yılını Afrika yılı ilan ettiklerini belirterek, hali hazırda Nijerya, Güney Afrika ve Sudan’da şubeye, Moritanya, Çad, Nijer, Benin, Senegal ve Fildişi Sahili’nde temsilciliklere sahip olduklarını söyledi. Kenya için uzun zamandır çalışmalar yürüttüklerini belirten Uyar, temsilcilik açılışının kurumumuz ve ülkemiz

Türkiye ve Kenya’nın geçmişten bugüne önemli ilişkilere sahip olduğunu belirten Uyar, Türkiye ile Kenya arasındaki ticaret dengesinin ülkemiz lehine olduğunu söyledi. Güncel rakamlar incelendiğinde ticaret hacminin yerli seviyede olmadığını söyleyen Uyar, Kenya Temsilciliğimiz vasıtasıyla ticaret hacmini önemli seviyelere

getireceklerine inandığını belirtti.

Yıl Sonuna Kadar 100 Ülkeye Ulaşacağız 2018 yılı sonuna kadar 100 ülkede irtibat ofis sayısına ulaşmayı hedeflediklerini belirten Uyar, dünyayı 6 bölgeye ayırdıklarını ve her bölge hatta ülke özelinde titizlikle çalıştıklarını belirtti. Uyar, “Yıl sonuna kadar hedefimizi geçekleştirmek için canla başla çalışıp dünyanın dört bir yanına seyahat ediyoruz. Türkiye’nin yurtdışında en güçlü STK’sıyız. Ülkemizin hedeflediği ihracat rakamlarına ulaşabilmesi noktasında elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz.” değerlendirmesinde bulundu. www.metropoldergileri.com

11


DUVAR

12

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan:

“İSO olarak hep savunduğumuz Kalkınma Bankacılığı hayata geçiyor” “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 100 Günlük Eylem Planı kapsamında yaptığı açıklamaların ülkemiz açısından önemli başlıkları var. Fakat sanayimiz açısından bizim için en önemli başlık, Kalkınma Bankacılığı ile ilgili alınmış olan karar ve konulmuş olan hedeflerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Kalkınma Bankası’nın, cari açığın düşürülmesine katkı sağlayacak yüksek katma değerli ve teknolojik ürünlerin üretimini destekleyecek bir bankacılık modeli doğrultusunda yeniden yapılandırılacağını açıklamıştır. Böylece, gelişmiş ülkeler-

deki kalkınma bankacılığını ülkemize taşıyacak bir sistem oluşturulacak. Bu konu bizim İstanbul Sanayi Odası olarak sanayicimizin daha nitelikli ve ucuz finansmana erişimi noktasında uzun zamandan beri dile getirdiğimiz bir talepti. Bu nedenle Kalkınma Bankası’nın gelişmiş ülkelerdeki gibi bir misyonla yeniden yapılandırılmak üzere 100 günlük eylem planı kapsamında ele alınması ve üzerinde hassasiyet gösterilmesini; çok önemli ve sanayimizin daha nitelikli ve katma değerli bir yapıya kavuşması açısından atılmış değerli bir adım olarak görüyoruz.”


TEŞEKKÜRLER Türkiye TEŞEKKÜRLER KONYA Ekonomi 2017 ödüllerinin en önemli iki değerlendirmesi “ihracat”ve “Türkiye’nin en büyük ilk 500 sanayii kuruluşu” dalında iki ayrı ödül alan Aydınlar (AYD) bu ödül tüm Konya adına alınmıştır açıklamasıyla teşekkür etti. Aydınlar Otomotiv Yedek Parça Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Harun Aydın “bizi ihracat şampiyonu yapan ve ülkemizin en büyük ilk 500 sanayii kuruluşu arasına sokan başta Konya’mıza ve sanayicinin önünü açan Cumhurbaşkanımıza ,Hükümetimize ülkemize ve ülkemiz insanlarına teşekkür ediyoruz dedi. Aydınlar Otomotiv Yedek Parça Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Harun Aydın yaptığı açıklamada şu görüşlere verdi. “Konya Sanayii Odamız, Ticaret Odamız, Borsamız, Vergi Dairesi Başkanlığımız, SGK’mız ve İşkur’umuz’un ev sahipliğinde gerçekleşen 2017 Ekonomi Ödül töreninde “ihracat”ve “Türkiye’nin en büyük ilk 500 sanayii kuruluşu” dalında iki ayrı ödül almamız Konya’mız ve Ülkemiz adına büyük bir moral oluşturmuştur. TOBB Başkanımız Rıfat Hisarcıklıoğlu Beyin elinden aldığımız bu ödüller, bizi ziyadesiyle memnun etmiş ve geleceğe dair daha çok çalışma, daha çok istihdam oluşturma, daha çok ihracat yapma azmimizi arttırmıştır. Bizi ihracat şampiyonu yapan ve ülkemizin en büyük ilk 500 sanayii kuruluşu arasına sokan başta Konya’mıza ve sanayicinin önünü açan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a , Hükümetimize ,ülkemize ve ülkemiz insanlarına teşekkür ediyoruz. 3 Bin’e yakın çalışanımızı ve yöneticilerimizi bu vesileyle bir kez daha tebrik ediyorum.” . www.metropoldergileri.com

13


KÖŞE

14

Mustafa TATLISU

Konya Basın Konseyi Başkanı tatlisumustafa@gmail.com

D E R G İ S İ

#weallerdoganERDOĞAN. Korkmamayı öğretti… Yılmamayı öğretti… Mücadeleyi öğretti… Büyümeyi öğretti… Kardeşliği öğretti… Bir ve beraber olmayı öğretti… Dostu öğretti… Düşmanı öğretti… Dostluğu öğretti… Düşmanlığı öğretti… Kalkınmayı öğretti… Savunmayı öğretti… 16 yılımıza 160 yılı sığdırmayı öğretti. Tabi ki #weallerdoganERDOĞAN. Tabi ki hepimiz Erdoğan’ız. Erdoğan demek,ezilenlerin gür sesi demek. Suskun dünyanın hür sesi demek. Göründüğü gibi olan demek. Gücünü milletten alan demek. Milletine hizmetkar demek. Milletine sevdalı demek. İrade, erdem ve cesaretle dünya 5’ten büyük diyen demek. Zalimlere karşı mazlumlara umut ışığı demek. Vefalı Türk, beklenen Türk, güçlü lider demek. Ümmetin dünyaya açılan penceresi demek. Tabi ki #weallerdoganERDOĞAN.

Tabi ki hepimiz Erdoğan’ız. Başaramayacaksınız, milletimizi bölemeyeceksiniz! Bayrağımızı indiremeyeceksiniz! Vatanımızı parçalayamayacaksınız! Devletimizi yıkamayacaksınız! Ezanlarımızı susturamayacaksınız! Bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz! Bu halka boyunduruk vuramayacaksınız! Sözlerini kararlılıkla ve cesaretle peş peşe sıralayarak, dünyaya bir milletin kükreme sesini duyurmak demek. Tabi ki #weallerdoganERDOĞAN. Tabi ki hepimiz Erdoğan’ız. Gezi ile milleti ayaklandırıp yıkamadılar. Kobani olaylarıyla Türkiye’yi Suriye’ye çevirip, gönderemediler. 17/25 FETÖ yargı darbe teşebbüsüyle halledemediler. Hendek terörüyle iç çatışma çıkarmayı başaramadılar. Hendeklere kendileri gömüldüler. 15 Temmuz Darbe teşebbüsüyle indiremediler. Tabi ki #weallerdoganERDOĞAN. Tabi ki hepimiz Erdoğan’ız. Newsweek Dergisi’ne de kapak olması adına, Ve küffara karşı gür sesle haykırma adına üç defa; #weallerdoganERDOĞAN. #weallerdoganERDOĞAN. #weallerdoganERDOĞAN.


www.metropoldergileri.com

15


HABER

16

Cumhurbaşkanı Erdoğan,

100 GÜNLÜK İCRAAT

PROGRAMINI AÇIKLADI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 100 günlük icraat programı tanıtım toplantısına katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti’nin önümüzdeki 100 günde gerçekleştireceği icraat ve projelerin tanıtıldığı programda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve tüm Bakanlar da hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan programda, gerçekleştirilecek projelerden bazılarını da açıkladığı bir konuşma yaptı. ‘‘TÜRKİYE, YÖNETİM SİSTEMİ ARAYIŞINDA TARİHÎ BİR DÖNÜŞÜMÜ BAŞARIYLA TAMAMLADI” Konuşmasının başında Türkiye’nin, yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe sahip yönetim sistemi arayışında, tarihî bir dönüşümü başarıyla tamamladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişteki örneklerinden farklı olarak bu dönüşüm tamamen demokratik sistem içinde gerçekleşmiştir. Milletimizin bizatihi kendisinin, onun temsil mercii olan Türkiye Büyük Millet

Meclisi’nin ve siyaset kurumunun iradesiyle hayata geçen yeni yönetim sistemimizin, demokrasi tarihimizin zirvesini oluşturduğuna inanıyorum. Darbeler, muhtıralar, türlü müdahaleler, geriye doğru baktığımızda pek çoğunu üzüntüyle karşıladığımız nice acı hadiselerin ardından böyle bir demokratik olgunluğa erişmiş olmamızı, en büyük kazanımımız olarak görüyorum” değerlendirmesinde bulundu. Sultan Alparslan’ı, Süleyman Şah’ı, Ertuğrul Bey’i ve Osman Gazi’yi, Murat Hüdavendigar’ı, Fatih Sultan Mehmet’i, Yavuz Sultan Selim’i, Sultan 2. A b d ü l h a m i d ’i ,

Cumhuriyetin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Adnan Menderes’i ve Turgut Özal’ı hayırla yâd ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız, ecdadımızdan aldığımız emaneti daha da yükseğe çıkartarak gelecek nesillere aktarmaktır. Bugünkü proje toplantımızı, işte bu yolda atılmış küçük ama önemli adım olarak görüyorum” diye ekledi.

“2019-2023 DÖNEMİNE İLİŞKİN STRATEJİK PLAN ÇALIŞMALARIMIZA BAŞLADIK” “Meclis’te ettiğimiz yeminle birlikte sistemin fiilen işlemeye başladığı 9 Temmuz gününden beri, gerek şahsım gerek bakanlarım yoğun bir me-


sai içindedir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir yandan yeni yönetimin mimarisini oluşturuyor, diğer yandan milletimize verdiğimiz sözleri hayata geçirecek programları, projeleri hazırlıyoruz. Tüm bunları, devlet işlerinde, millete sunulan hizmetlerde en küçük bir aksamaya meydan vermeyecek şekilde yürütüyoruz. Anayasa değişikliğine uygun şekilde, yeni sisteme geçişin gereği olarak ilga edilmesi gereken kanunları yürürlükten kaldırdık, bunların yerini alacak Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerini de yayımlamaya başladık” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün de ilk 100 günlük icraat programımızı milletimizle paylaşıyoruz. Orta vadeli programı ağustos ayı sonuna kadar kamuoyuna ilan etmeyi planlıyoruz. 2019-2023 dönemine ilişkin stratejik plan çalışmalarımıza başladık. Kasım ayı sonuna kadar bunu da tamamlamayı hedefliyoruz. 100 günlük icraat programımızın koordinasyonunu Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay yürüttü. Bakanlarımızın her biri, kendi alanlarıyla ilgili tüm projeleri, planları, Cumhurbaşkanlığı manifestosunda ve AK Parti seçim beyannamesinde yer alan taahhütlerimizi baştan sona gözden geçirdiler. Bunlardan, 100 gün içinde yapacaklarımızı maddeler hâlinde listeleyip, bütçeleriyle birlikte bir araya getir-

dik. Aslında ilk 100 günde tamamlanacak proje sayısı binin üzerindedir. Biz bunlardan daha önemli ve öncelikli gördüğümüz 400’üne, milletimize açıklayacağımız programda yer verdik.” Cumhurbaşkanlığına ve Bakanlıklara bağlı kurumların, 100 günde ve yaklaşık 46 milyar liralık bütçe ile hayata geçirecekleri 400 projenin, yeni dönemin ateşleyici gücü olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu projeleri hazırlarken, ilave kaynak ihtiyacı doğmamasına, mevcut bütçe imkânları ile yürütülebilmesine özellikle dikkat ettik” açıklamasında bulundu.

“CUMHURBAŞKANLIĞINI KURUMLARIN FAALİYETLERİNİ DAHA ETKİN YÖNETEBİLECEK BİR YAPIYA KAVUŞTURDUK”

aliyetlerini daha iyi, daha etkin yönetebilecek bir yapıya kavuşturduk. Cumhurbaşkanlığının kendisinin doğrudan yürüteceği faaliyetleri de bu anlayışla sınırlı tuttuk” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bu projelerden biri, vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine erişimini kolaylaştıran, hızlandıran ve maliyetleri azaltan e-devlet sistemini etkinleştirmek olacaktır. Bir başka projemiz de, tüm icraatların, planların, projelerin ülke geneli ve bölgesel ölçek yanında 81 il bazında takibini sağlayacak bir sistemi, en kısa sürede Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurmaktır. Böylece tüm icraatları ve yatırımları Ankara’dan illerimize ve illerimizin her birinden Ankara’ya uzanan, karşılıklı etkileşime dayalı bir sistemle takip etme imkânına kavuşacağımıza inanıyorum.”

“SAVUNMA SANAYİ PROJELERİNDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ” Doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı kurumların 100 günde gerçekleştirmeyi hedefledikleri çok değerli projeleri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar içinde savunma sanayi projelerine ayrı bir önem veriyorum. Programımızda yer alan 400 projenin 48’i savunma sanayimize aittir” dedi. Cumhurbaşkanı

Erdoğan

sözlerini

Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni yönetim mimarimizi oluştururken, tüm kurumları ilgili bakanlıklar bünyesinde toplamaya özen gösterdik. Genelkurmay, Diyanet İşleri Başkanlığı, MİT, MGK, Savunma Sanayi gibi belli yerler dışındaki tüm kurumlar, faaliyet alanlarıyla ilgili bakanlıklar bünyesinde çalışmalarını sürdürecektir. Böylece Cumhurbaşkanlığını, tüm bakanlıkların ve kurumların fawww.metropoldergileri.com

17


HABER

18

“ÜLKEMİZİN İÇİNDE HERKES GELECEĞİNE UMUTLA BAKIYOR” Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetimlerin birbirlerine enkaz değil, her şeyiyle tıkır tıkır işleyen ülke devrettikleri bir Türkiye’ye kavuşmanın, milletin hakkı olduğunu söyledi. Türkiye’yi sadece ekonomisiyle, altyapısıyla, üstyapısıyla, insan gücüyle büyütmekle kalmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim ülkemize ve milletimize asıl hizmetimiz, asırlardır yaşadığımız bozgun, gerileme, kayıp, moralsizlik iklimini tersine çevirmiş olmamızdır” diye konuştu.

şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz beş yılda yaşadığımız her hadise bize, savunma sanayi projelerinin önemini bir kez daha göstermiştir. Sadece sayısal olarak büyük ve en modern silahlarla donatılmış bir orduya sahip olmak tek başına anlamlı değildir. Güçlü ordu demek, hem sayısal olarak yeterli hem de aracından mühimmatına ve yazılımına kadar tüm aşamalarıyla sizin kontrolünüzde donanıma sahip bir ordu demektir. Bunun için biz, bir yandan ordumuzun kritik birimlerinde uzmanlığa dayalı bir personel yapısına geçerken, diğer yandan da her alanda kendi kendimize yeterli bir savunma sanayi kurmaya çalışıyoruz. 16 yıl öncesine göre bugün çok ileri bir noktaya geldiğimizi memnuniyetle görüyoruz. Ama hâlâ kat etmemiz gereken çok yol olduğunu da biliyoruz. Bunun için her ne olursa olsun, savunma sanayi projelerinden taviz vermeyeceğiz.”

“TÜRKİYE’NİN VAKİT KAYBINA TAHAMMÜLÜ YOK” Konuşmasında, 400 projeden başlıklar hâlinde örnekler veren ve bu başlıkların, binlerce proje içinden süzüldüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim dönemimizdeki açılış törenlerinde, onlarca, yüzlerce, hatta bazen binlerce

projeyi toplu olarak hizmete sunduk. O kadar çok eser ve hizmet üretiyorduk ki, bunları teker teker açmaya vaktimiz yoktu. Sizlerin de şahit olduğu gibi, 100 günlük icraat programımızı özetin özeti mahiyetinde anlatmamız bile bir hayli uzun sürdü. Türkiye’nin vakit kaybına tahammülü yoktur. Bizim önümüzde, 2023 hedefleri başlığı altında topladığımız bir yol haritamız var. Son beş yılda ardı ardına yaşadığımız hadiseler, bazı alanlarda bu yol haritasının gerisinde kalmamıza yol açtı. Önümüzdeki beş yılda, iki kat, üç kat daha fazla çalışarak daha fazla mesafe kat ederek, bu kaybı telafi etmek mecburiyetindeyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün ister ticaret, ister ziyaret için yurt dışına giden tüm vatandaşlarımız, dünyanın her yerinde başı dik, özgüveni yerinde, bayrağına sahip çıkan, pasaportuyla gurur duyan bir şekilde dolaşabiliyor. Ülkemizin içinde de herkes geleceğine umutla bakıyor” değerlendirmesinde bulundu. Konuşmasında vatandaşlara yastık altı birikimlerini ve dövizlerini piyasada dolaşıma koymaları çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de insanların artık ticaretten siyasete her alanda planını, programını, hesabını geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’si üzerine yaptığının altını çizdi. Millete geçen16 yılda mahcup olmadıklarını ve önümüzdeki beş yılda da mahcup olmayacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, yeni dönemin ve 100 günlük icraat programının ülke ve millet için hayırlara vesile olması temennisiyle tamamladı.


www.metropoldergileri.com

19


HABER

20

Dünyayı kıskandıran projeler Antalya’da hayat buluyor Antalya Büyükşehir Belediyesi, her biri hayal olarak görülen, kentin geleceğine yön verecek mega projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Her biri iş ve aş demek olan bu projeler kentin marka değerini arttırırken, ekonomisini de canlandıracak. Antalya Büyükşehir Belediyesi turizmden tarıma, sağlıktan kültüre kadar her alanda kentin ihtiyaçlarına cevap verecek projeler ile Antalya’yı dünya kentleri ile yarışır hale getiriyor. Konyaaltı Sahili yaşam alanı oldu Büyükşehir Belediyesi, Antalya’nın pırlanta gerdanlığı Konyaaltı Plajı’na dünyanın en güzel sahil projesini uyguladı. Büyükşehir Belediyesi şirketi ANTEPE tarafından yürütülen proje ile Konyaaltı Sahili geniş kullanım alanları rengârenk çiçeklerle bezenen peyzajı, yeşil alanları, sahil boyunca sıralanan ağaçları, doğal taşlarla kaplı yürüyüş yolları, bisiklet yolları, spor alanları, modern gölgelikleri ve oturma alanları ile vatandaşların vazgeçemeyecekleri bir cazibe merkezi haline geldi.Yaklaşık 30 bin m2 beton alanın yeşil alana dönüştürüldüğü proje kapsamında mevcut tüm ağaçlar korunurken ve yaklaşık 6 bin yeni ağaç dikildi.Sahilde 6,5 km kesintisiz yürüyüş yolu, bisiklet ve koşu parkurları, 6 adet basketbol sahası, 2 adet tenis kortu, 9 adet fitnes alanı, 21 adet çocuk oyun alanı oluşturuldu. Koruluk içerisinde ise yetişkin ve çocuklar için macera parkuru yapıldı. Konyaaltı Projesi kapsamında ve 30 bin metrekare

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI

beton alan ise yeşil alana dönüştürüldü. Tünektepe Teleferik ayakları yerden kesti Antalya’nın yeni çekim merkezi olacak Tünektepe Projesi, 50 yıldır hayal olan Sarısu-Tünektepe Teleferik hattının hizmete girmesiyle vatandaşların yoğun ilgisini görüyor. Antalyalıların ayağını yerden kesen proje ile Sarısu’dan Tünektepe’ye çıkmak sadece 9 dakika sürüyor. Zirvede ziyaretçileri muhteşem bir Antalya manzarası karşılıyor. Projenin bir sonraki adımında Döner Gazino’nun bulunduğu Tünektepe’de Antalya’nın gelecekteki simgesi olabilecek bir turistik tesis, cazibe merkezi ve yaşam alanı projesi hayat bulacak. Proje gerçekleştiğinde Antalya’ya gelen herkes, nasıl ki New York’ta Özgürlük Heykeli’ni konuşuluyorsa Antalya’da da Tünektepe’yi konuşacak. Boğaçayı gelir kaynağına dönecek Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin en önem-

MENDERES TÜREL

li projelerinden biri olan Boğaçayı Projesi hükümet desteği ile 1 milyar TL yatırım bedeli ve 462 yatlık marinasıyla Antalya’nın deniz ticaret hacmini arttıracak, zengin ve nitelikli turistin kentte konaklaması sağlanacak. Antalya’ya çok önemli marka değer sağlayacak proje içerisinde yaşam merkezleri, halka açık rekreasyon ve aktivite alanları, yat limanı ve restoranlar yer alacak. Proje tamamlandığında Safari Parkından Film Platosuna kadar bölgede inşa edilecek birçok tesis sayesinde senelerdir Antalya’nın kanayan yarası olan Boğaçayı, gelir kaynağına dönecek. Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşümü Türkiye’nin belediye tarafınfan gerçekleştirilen en büyük kentsel dönüşüm projesi olan ‘Kepez Santral Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi’ ile Antalya yeni bir cazibe merkezine kavuşuyor. Sosyal alanları, pazarları, halk pazarları, okulları, yeşil alanları, alışveriş caddeleri, müzeleri, içinden geçen raylı sistemi ile Kepez ve Santral Antalya’nın


en kaliteli ve muhteşem bölgesi olacak. Antalya’yı kanatlandıracak dev proje halkın büyük desteği hayat buluyor. 3 bin 265 hak sahibinin yüzde 99’99unun evet dediğiproje hızla ilerliyor. Balbey ikinci Kaleiçi oluyor Antalya Büyükşehir Belediyesi, kentin en eski yerleşim yerlerinden olan birçok tarihi yapıyı barındıran Balbey’i kentin ikinci Kaleiçi’si yapmak için de kolları sıvadı. Antalya’nın en değerli tarihi merkezi olan, gerçek Antalya kimliğini temsil eden Balbey’i yeniden ortaya çıkaracak, ayağa kaldıracak özel bir kentsel yenileme projesi uygulanacak. Doğu Garajı kültür ve ticaret merkezi oluyor Doğu Garajı Kültür ve Ticaret Merkezi’yle Antalya yeni bir alışveriş konseptiyle tanışıyor. İnşaatı devam eden kentin yeni kültür ve ticaret merkezi, alışılagelen AVM’lerden farklı olarak sokağın içeriye çekilmesiyle doğal hava akışının, ferah boşlukların olduğu bir yapı olarak projelendirildi. Geleneksel çarşı kültürünün yaşatılacağı projenin kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan 3 bin yıllık nekropol alanı da çekim merkezi haline getiriliyor. Bu proje ile Türkiye’de bir ilk olarak arkeolojik bir kazı alanının üstten gezilmesine olanak sağlanacak. Antalya’nın çöpü altın oldu

Büyükşehir Belediyesi’nin, daha temiz, daha yaşanabilir bir Antalya için yürüttüğü çalışmalar kapsamında yıllık 800 bin ton çöpün bertaraf edildiği katı atık entegre tesisi ‘’Çöp Altındır’’ sloganıyla Antalya’ya kazandırıldı. Şu anda yüzde 75 kapasite ile çalışan tesiste 20 megawatt (mgw) elektrik üretimi gerçekleşiyor ve bu sayede 60 bin konutun elektrik ihtiyacı çöpten karşılanıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Alanya’nın çöpünden elektrik üretecek 70 milyon yatırım bedelli Kızıllı Entegre Atık Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi’nin yapımına da devam ediyor. Güneş tarlaları çiftçinin yüzünü güldürdü Tarım sektörüne yönelik desteklerde adeta çığır açan Antalya Büyükşehir Belediyesi, sulama projeleri, güneş enerjisi santrali, haller, mezbahalar ve soğuk hava deposu gibi tesisler ile üreticinin yanında yer almayı sürdürüyor. Son 4 yılda tarım sektörüne yönelik desteklerde geçmişe oranla çok farklı bir hizmet anlayışı içerisinde olan Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Güneş Enerjisi Santrali ile Antalya’daki 39 sulama kooperatifinin tarımsal sulamada kullandığı yıllık 5 megawattlık elektriğin 2 megawattını karşılanıyor. Büyükşehir Belediyesi güneş tarlasından elde ettiği enerjiyi devlete satıyor buradan elde ettiği gelir ile de çiftçilerin sulama için kullandığı elektriğin parasını ödüyor.

Cadde Düzenlemeleri alışverişi canlandırdı Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bir diğer önemli çalışması ise Cadde düzenlemeleri oluyor. Efsane geri dönüyor sloganıyla başlatılan Şarampol Caddesi gecesi başka gündüzü başka güzel görüntüsüyle beğeni topluyor.Ali Çetinkaya Caddesi ise dünyanın ilk müze konseptli caddesi olarak yeniden düzenleniyor ve yayalaştırılıyor. Emekliler Hobi Bahçesi’nde mutlu Büyükşehir Belediyesi’nin çevreci yatırımlarından biriside Hobi Bahçesi. Kent yaşamının yorucu temposundan uzaklaşıp keyifli bir mola vermek ve toprakla uğraşarak ürettiklerini tüketme zevkini yaşamak isteyenler için Bahtılı Mahallesi’nde oluşturulan “Hobi Bahçesi’nin ilk etabı hizmete girdi. Bahçe sahipleri kendilerine ait alanlarda keyifli zaman geçiriyor. Manavgat Türkbeleni ile şahlanıyor Türkbeleni Projesi ile Manavgat nefes alabileceği yeni bir yaşam alanına kavuşuyor. İlçemerkezindeki Türkbeleni şehir ormanını kapsayan proje 350 dönümlük bir alan üzerine planlandı. 4 ayrı giriş noktası bulunan projede; 2 bin kişilik amfi tiyatro, macera parkı, yürüyüş ve koşu parkurları, yapay gölet, meydan ve seyir terasları, idari bina, ibadethane, 4 adet restoran ve kafe, yatay asansörler tasarlandı.

www.metropoldergileri.com

21


KAPAK KONUSU

22

Çiğdem Kurut

Beyzat Aksoy

‘‘Ağrısız, sancısız değişim yaşıyoruz’’

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı ve Konya Milletvekili

Ahmet Sorgun

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun Türkiye’de yaşanan değişimi, yerel seçimlere yönelik çalışmaları ve gündemle ilgili değerlendirmelerini Metropol Türkiye’ye anlattı. Röportajımız aşağıda… Kafanızı meşgul eden, size göre en önemli gündem nedir? Şu an Türkiye asrın değişimini yaşıyor.15 Temmuz asrın ihanet işgal girişimi, bu değişimin ne kadar gerekli olduğunu gösterdi. Genel Başkanlar değil, lider olmak önemlidir. Herkes partisinin genel başkanı olabilir ama lideri olamaz. Siyasi tarihimizdeki liderler; Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel de başkanlık sistemini önermişlerdi ama bir çoğu-

‘‘Tarihi değişimi, lider öncülüğünde, milletle beraber, demokratik olgunlukla, hukuk içerisinde yaşıyoruz.’’ nun imkanı yoktu.15 Temmuz değişimi hızlandırdı, 16 Nisan referandumu da anayasal alt yapısını oluşturdu. 24 Haziran seçimleri ise uygulaması oldu. Asrın değişimini sağlayan seçim elbette asrın seçimi olur. Burada birçok yeniliği birlikte yaptık. Şu anda bunun uygulamalarını gerçekleştiriyoruz. Baktığınızda Cumhurbaşkanı yardımcısı belli oldu, bakan sayıları

neredeyse yarıya düşürüldü. Bakan yardımcıları, bakanlıkların durumuna göre sürekli atandı, atanmaya da devam edecek. Kurul ve kurulların başkanları, ofislerin başkanlarıyla sistem yerine oturuyor. Tarihi değişimi, lider öncülüğünde, milletle beraber, demokratik olgunlukla, hukuk içerisinde yaşıyoruz. Önemli olan tarihi değişimde, tarih yazarken bunun bir yerinde rol


alabilmek. Böyle bir dönemde, böyle bir değişimde güçlü, kararlı, istikrarlı, milletine dayanan liderin öncülüğünde, bu çalışma ekibinin içerisin de yer almaktan onur duyuyorum.

Böyle kökten bir değişiklik başka ülkelerde yaşansaydı kaosa yol açar mıydı? Türk Milleti’nin verdiği desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuyu şöyle izah edebiliriz; ilk olarak belli yaşın üstündeki kişiler, geçmişte eski sistemin nelere mal olduğunu biliyor. Hükümet krizlerinin sonuçlarını veya bir kısım güç odaklarının hükümetleri değiştirebileceğini, seçim sonrasında koalisyon pazarlıklarını, milletvekili transferlerini, borsaları… Geçmişte bu sıkıntılar yaşandı. Gençler ise değişimden yana oldular. Gençlik demek değişim demek. Gençler statik yapıya karşı çıkar. Değişim toplum tarafından bu yüzden idrak edildi. Değişimin istendiğini 16 Nisan referandumunda ve seçimlerde gördük. Önemli olan bu değişimi kaosa çevirmeden yapabilmekti. Sonsuz şükür ki gerçekleştirdik. Toplumsal değişimler kolay olmaz. Ama şükürler olsun ki ağrısız sancısız değişim yaşıyoruz. Değişim karşısında 3 hal vardır, ya değişime direnirsiniz tasfiye olursunuz, ya değişime ayak uydurursunuz, sadece akıntıya kürek çekersiniz ya da değişimi yönetirsiniz. Bizim şu an yapmış olduğumuz; değişimi yönetmek. Topluma değişimin gerekliliği, ihtiyacını hissettirmek ve güven sağlamak. Sizlerin de takip ettiği gibi; her gün yeni uygulama, yenilik gerçekleşiyor. Bugün baktığımızda Milli Güvenlik Kurulu toplanıyor ama gündemde böyle konu geçmiyor. O eski günleri hatırladığımızda; toplum “ Milli Güvenlik Kurulu acaba ne yapacak” diye meraklanır, gerilirdi. Üste-

lik icra yetkisi olmayan kuruldu.

Bu gerginliğin sebebi neydi? Hukuki olarak, anayasal olarak yetkileri olmadığı halde güç odakları, sistemin zulaları vardı. Gün geldi mi bu zulalardan kafalarını çıkartırlar, toplumu veya istedikleri kesimi terbiye etmek için sopalarını gösterirler, terbiye ettiklerine inandıklarında da kendilerini zulaya geri çekerlerdi. 1970’lerde, 1980’lerde, 28 Şubat’ta yaşandı. Şimdi artık halk ne diyorsa o olur. Özellikle 15 Temmuzdan sonra sorup sorgulama açısından halkımızın neredeyse bir özgüven patlaması söz konusu oldu. Siyasetçi olarak köye gidiyoruz, kente gidiyoruz, dükkanlara gidiyoruz ve halkın durumunu görüyoruz. Bana sorsanız; Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da Ak Parti’nin bu millete en büyük hizmeti ne havaalanları, ne hızlı trenler, üniversiteler,

‘‘Kötü komşu insanı mal sahibi yapar. Artık bundan sonra dünyanın öbür ucundan, dünyanın ötesinden “Ben kural koydum, dünya bana uyacak” söylemi olamaz’’

otoyollar. Bunlar çok önemli ama en önemli kazandırdığı şey millete özgüvendir. Bu özgüveni kazandığını millet 15 Temmuz’da gösterdi. Bu özgüven oldukça biz ihracatı da, bilimi de, sanayiyi de, ticareti de her şeyi en iyi noktalara getiririz, getiriyoruz. Bütün ekonomik operasyonlara rağmen ihracatımız, büyümemiz artıyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının bütün manipülasyonlarına rağmen dünyada en fazla büyüyen ülke oluyoruz. Ama notumuz düşüyor. Okullardaki sıfırcı hocalarımız bile böyle not vermezlerdi. Ama bunlara rağmen Allah’ın izniyle geliyoruz.

Bundan sonra iş dünyası da, dış dünyaya karşı ticari ilişkilerinde artık kural koyan taraf haline gelebilecek mi? Mesela Amerika bir ambargodan söz ediyor, bu tarz ilişkiler iş dünyasını nasıl etkileyecek? Kötü komşu insanı mal sahibi yapar. Artık bundan sonra dünyanın öbür ucundan, dünyanın ötesinden “Ben www.metropoldergileri.com

23


KAPAK KONUSU

24

kural koydum, dünya bana uyacak” söylemi olamaz. Yok öyle bir şey. Bu kural koymanın Türkçesi; ekonomik anlamda iki ülke ticaretimizi kendi milli paralarımızla yapacağız. Artık bunu diyebiliyoruz. Birilerinin kendi çıkarları için koydukları kurallara, “Dur bakalım. Bizim de kurallarımız var” diyoruz. Bu arada 15 Temmuz ihanet girişiminin failleriyle çok sıkı iş birliği içinde olan bir papaz tutuklandığında “Ver bunu” diyor. Peki, kendi ülkesindekini biz talep ettiğimizde neden hukuku, kuralları bahane ediyor. Deli Dumrul bile böyle değildi. Artık bunlara dur demenin zamanı gelmiştir ve biz de birlikte, önümüzdeki engelleri, çukurları, dünyanın ve coğrafyamızın gidişatını, güç dengelerini gözeterek, asla yok saymadan kurallarımızı içlerini adım adım doldurarak koyuyoruz. Bundan sonra kural koyuculardan birisi de biz olacağız. Bu durumu Suriye’de de yaşıyoruz. Birlikte Türkiye, İran, Rusya olarak hareket edince belli bir noktaya gelindi. Münbiç konusunda Amerika’da uzlaşmak durumunda kaldık.

‘‘Ak Parti, bir tabela partisi veya seçimden seçime çalışan bir parti değildir’’ Yerel seçimlerde Belediye Başkanı Adaylarını belirlerken kriterleriniz neler olacak? Yerel seçimlerin 31 Mart 2019 olduğu dikkate alınırsa, daha 8 ay var. Tabi seçimin vadesiyle senedin vadesi çabuk gelir. Biz bir seçim biter bitmez, ertesi seçime hazırlanırız. Ak Parti, bir tabela partisi veya seçimden seçime çalışan bir parti değildir. Şunu net ifade edelim; biz aslında, genel seçimden ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bu çalışmalara başlamıştık. Hatta Haymana’da Genel Merkez Seçim İşleri Birimi olarak

‘‘En fazla istişare yapan, toplumun dediklerini yapan ve dikkate alan parti Ak Partidir’’ benim başkanlığımda bir toplantı yaptık ve orada yerel seçim takvimini hazırladık. Ama biz yerel seçim için hazırlıklara başlamışken, erken genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi kararı alındı. Bu sefer biz o takvimi kenara bırakıp gündemdeki takvimle ilgilenmiştik. Şu anda bizim zaten bir takvimimiz var. Yerel seçimler ve genel seçimler daha fazla zaman alıp, çalışmayı gerektiriyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi, daha yerel ve daha çok aktör var. Belediye meclis üyeliği için aday adayları var, büyükşehir olmayan yerlerdeki il genel meclis üyeliği var, ilçelerdeki meclis üyelikleri, büyükşehirlerdeki meclis üyelikleri, muhtarlıklar -muhtarlıklar siyasi olarak seçilmiyor- ,belediye başkanları var. Bu binlerce, on binlerce kişiyi ilgilendiriyor. Hatta toplamda aday adayları, meclis üyesi aday adayları vb. şekilde milyonları bulur. Çok aktörlü ve yerel aktörlü bir olay. Böyle olunca da çok daha titiz, daha uzun çalışmayı gerektiriyor. Bunun için, geçtiğimiz seçimlerin kısa bir değerlendirmesi ve yerel seçim hazırlıklarına başlanması açısından Türkiye’deki 81 ilin Seçim İşleri Başkanlarını ve SKM dediğimiz

Seçim Koordinasyonu Merkezi Başkanlarını hemen Ankara Kızılcahamam’da topluyoruz. 3 gün süreyle bu çalışmaları başlatmış olacağız. Bazı öğrenciler sadece sınav gecesi çalışır ve bütün sorular birbirine karışır. Biz ise deyim yerindeyse sürekli vaktinde dersini çalışan, sınav günü de gereği neyse onu yapan bir öğrenci gibi şu an dersimizi çalışıyoruz. Bu konuda her zaman olduğu gibi anketler yapılacak. Şu anda da yapılıyor. Yerel yönetimler başkanlığıyla, Ar-Ge başkanlığıyla, Tanıtım Medya Birimi başkanlığıyla birlikte bu çalışmalar zaten başladı. Toplum kimi ister? Belediye Başkanı olarak gerçekten bulunduğu şehri, daha ileriye kim taşıyabilir? Ülkemize, davamıza, şehrine, partimize aidiyeti olan ama hem misyonu hem de vizyonu olan adaylarla inşallah toplumun karşısına çıkacağız. Sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile görüşülüyor, anketler yapılıyor. Parti mensuplarımız değişik ölçeklerde kendi kanaatlerini bildiriyorlar. En fazla istişare yapan, toplumun dediklerini yapan ve dikkate alan parti Ak Partidir.


‘‘En ehil, en liyakatli adaylarla toplumun karşısına çıkacağız. Bunlar için çalışmalar yapılıyor. Kamuoyu yoklamaları, teşkilat yoklamaları yapılıyor. İnşallah günü geldiğinde bunları somutlaştırıp kesinleştireceğiz’’ Bu tercihler yapılırken duygusal yaklaşımlar söz konusu oluyor mu? Yoksa Ak Partili olmasa da işinin ehli olan kişilerin aday gösterilme ihtimali var mı? Elbette işini iyi yapması daha önemli. Bu durum önceden de böyleydi. Burada hem partimize hem toplumumuza, hem de değerlerimize aidiyet önemli. Ama sadece parti tabelası olması, kimliği olması şart değil. Bir taraftan elbette partide vefa önemli ama sadece partililerden olması gerekmiyor. Bunu şu andaki belediye başkanlarımıza baktığımızda da şehre aidiyet, ülkemize aidiyet, davamıza ve milletimizin değerlerine aidiyet, iş görebilirlik, en önemlisi de o şehri bulunduğu noktadan daha ileriye taşıyabilmek bilinci içinde olduklarını görebiliriz. En ehil, en liyakatli adaylarla toplumun

‘‘Türkiye’de en genç milletvekili bizim partimizde. Gençlerimiz belediye başkanı da olur, milletvekili de büyükşehir meclis üyesi de’’ karşısına çıkacağız. Bunlar için çalışmalar yapılıyor. Kamuoyu yoklamaları, teşkilat yoklamaları yapılıyor. İnşallah günü geldiğinde bunları somutlaştırıp kesinleştireceğiz.

20’li yaşlardaki bir gencin de şansı var mıdır? Biz seçilme yaşını 18’e indiren bir partiyiz. Türkiye’de en genç milletvekili bizim partimizde. Partimizin en üst karar organı olan MKYK üyesi bir kardeşimiz yine Konya’mızda Gençlik kollarından bir arkadaşımız. Belediye Başkanlığı için de “Mutlaka şurada şu olacak” diye bir şey diyemeyiz ama bizim yaklaşımımız böyle. Gençlerimiz belediye başkanı da olur, milletvekili de büyükşehir meclis üyesi de. Örnek-

leri var ve önümüzdeki dönemlerde de gençlere desteklerimiz devam edecek. Seçim İşleri Başkanı olarak 7 bin 343 aday adayının birçoğunu yüz yüze gördüm. Bazılarının mülakatını ben yaptım. Öyle heyecanlı ve genç arkadaşlarımız geldiler ki. Ve şunu ifade ettiler; “ Bizim seçilip seçilmememiz önemli değil. Bu noktaya kadar gelebildik ya, önemli olan bu. Daha öncede belirtmiş olduğum gibi bizler de gençlerimizin her zaman destekçisi olacağız. Şuanda TBMM’de yaş ortalaması en düşük olan Parti yine Ak Parti. Yüzde 49 ortalaması var. Diğer partiler 50 ve üstünde ortalamaya sahip. Türkiye’deki bütün il ve ilçe teşkilatlarımızda yine gençlerimize önemli sayıda yer verildi. Yine Teşkilat yapımızda da gençlerle tecrübeliler harmanlandı. Ak Parti’nin başarısının sırrı da burada. Bu sistemi iyi şekilde yönetiyor. www.metropoldergileri.com

25


DEĞERLENDİRME

26

AK PARTİ MKYK ÜYESİ VE ANTALYA MİLLETVEKİLİ

MUSTAFA KÖSE Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 29 Ekim 1923 tarihinden bugüne, 65 hükümet, 11 Cumhurbaşkanı, 27 Başbakan görev yaptı. Geçmiş hükümetler ve bu hükümetler dönemindeki ülkemizin büyümesine baktığımız zaman tek parti iktidarları döneminde bir sıçrama yaşandığı ve büyüme rakamlarının arttığı görülür. Koalisyonlarda yaşanan sen-ben çekişmeleri, ülke yönetimindeki kavgalar yönetimde zafiyete, ekonomide istikrarsızlığa neden olmuş ve ülkemiz bu dönemlerde yerinde saymıştır. Tek başına iktidarlar döneminde ise ülkemiz yatırıma kavuşmuş, büyüme ve istikrar sağlanmıştır. 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında, 3 partili bir koalisyonun iktidarda olduğu dönemde krizlerle boğuşan Türkiye, erken seçime gitti ve susuzlukla boğuşan, çöp yığınlarından geçilmeyen kadim şehir İstanbul’u, Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde yaşanır bir kent haline getiren Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, halkımızın teveccühü ile tek başına iktidar oldu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde oluşan AK Parti hükümeti, önce devletteki hortumları kesti. Krizlerden beslenen herkese savaş açan AK kadrolar, ülkemizin ekonomisini süratle düzeltmeye başladı. Temeli yıllar önce atılmış, birçok hükümet görmüş yatırımlar kısa sürede tamamlandı. Ülkemiz yatırımla, hizmetle tanıştı. Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımların kat be kat fazlası 16 yıllık AK Parti iktidarları döneminde yapıldı.

AK Parti iktidarları döneminde yapılan yatırımlara bazı örnekler verecek olursak; 2001 yılında toplam okul sayısı 41 bin 419, derslik sayısı ise 350 bin dolayındaydı. 2017 yılında okul sayısı 62 bin 250’ye, derslik sayısı ise 682 bin 761 çıkmıştır. 2002 yılında 76 olan ülkemizdeki toplam üniversite sayısı bugün 186’ya ulaştı.


ve gelişmesine büyük katkı sağlayacak. 2001 yılında ülkemize gelen turist sayısı 11 milyon iken turizmden elde edilen gelir 8.5 milyar dolardı. 2017 yılında gelen turist sayısı 38.5 milyon oldu. 2002 yılı uluslararası turist gelişleri sıralamasında Türkiye 17’nci sıradaydı. Bugün Türkiye 11 basamak yukarı çıkmış ve 6’ncı sıraya yükselmiştir. Bugün 35 milyar dolar olan ülkemizin turizm gelirini 2023 yılında 70 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.

2001 yılında ülkemizdeki sağlık kurumlarında 140 bin 710 yatak bulunurken, 2017 yılında bu rakam 220 bine çıktı. 2001 yılında 8 bin 671 kilometre demiryolu ağına sahiptik. Bu demiryollarının neredeyse tamamı Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılmış. Şöyle ki; 1951 yılından 2003 yılına kadar geçen 52 yıl içerisinde yapılan demiryolu sadece 945 kilometredir. 2004-2017 yılları arasındaki yaklaşık 2 bin kilometre demiryolu yapıldı. 2001 yılında Türkiye’de 26 olan ve birçoğu atıl durumda bulunan havalimanı sayısı 55’e çıkarıldı ve taşınan yolcu sayısı ise 33 milyondan, 180 milyona çıktı. 2001 yılında 28 bin kilometre dolayında Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait yol bulunuyordu. 2018 yılı itibariyle toplam yol uzunluğu 67 bini kilometreyi geçmiştir. Cumhuriyet tarihinde yapılan toplam yolların 2.5 katı iktidarımız döneminde yapılmıştır. Bölünmüş yol uzunluğu ise 5 bin 800 kilometreden, 24 bin kilometreye çıkmıştır. Yani Cumhuriyet tarihinde yapılanın 4 katından fazlası. 24 Haziran seçimleriyle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçimi kazanmasından sonra yeni bakanlarımız belirlendi. Önümüzdeki süreçte yeni sistemin meyvelerini almaya başlayacağız. Artık daha hızlı karar alabilen, aldığı

kararları hızla uygulamaya koyan bir yönetim anlayışımız olacak. Halkımızın yıllardır dert yandığı bürokrasi ve bürokratik engeller de azalacak. Yıllar önce açıkladığımız 20023-20532071 hedeflerimize ulaşabilmemiz için yeni hükümet sistemine ihtiyaç vardı. Artık yürüyen değil, koyduğu hedeflere koşan bir Türkiye olacak. 2023 yılında dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisi arasına Türkiye’nin de girmesi gibi büyük bir hedefimiz var. Bugün 850 milyar dolar olan milli gelirimizi 2 trilyon dolara çıkarmak, kişi başı milli gelir 25 bin dolara ulaştırmak istiyoruz. Bu hedeflerimizin önünü kesmek için içeride ve dışarıdaki Türkiye düşmanları el ele verdi. Gezi olayları ile 17-25 Aralık operasyon, Kobani olayları ile yapamadıklarını, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile yapmak isteyenlerin tek amacı ülkemizin gelişmesi ve büyümesini engellemekti. Şimdi ise ekonomi üzerinden bunu yapmaya çalışıyorlar. Son günlerde dövizdeki bu artışın sebebi de tamamen ülkemize karşı kurulan bir kumpastır. Ancak başaramayacaklar. Ülkemizdeki güven ve istikrarın önünü kesemeyecekler.

2017 yılında şehrimize 10 milyon turist gelirken bu yıl Antalya’ya gelen turist sayısının 14 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Yani ülkemize gelen turistlerin 3’te birinin Antalya’ya geldiği düşünülürse, turizm ekonomisine katkısının çok büyük olduğu görülecektir. Tarım sektöründe de Türkiye’nin lokomotif ili Antalya’dır. Özellikle örtü altı üretimde (Sera) öncü bir şehirdir. Türkiye’de üretilen domatesin yüzde 20’si, Salatalığın yüzde 30’u, Muz’un yüzde 27’si, mantar’ın yüzde 54’ü Antalya’da yetişmektedir. Son yıllarda özellikle tarım sektörüne sağlanan desteklemelerle, çiftçimizin daha fazla üretmesi ve daha fazla kazanmasını sağlıyoruz. Tarım ve turizm sektörünün önümüzdeki yıllarda ülke ekonomimize çok daha fazla katkı sağlayacağına inanıyorum. Geleceğin güçlü ve büyük Türkiye’si için el ele verip, gelecek nesillere daha güzel bir Türkiye bırakmak için gece gündüz çalışacağız.

Gelecek için düşüncelerimiz ve hedeflerimizde Antalya’da çok önemli bir yer alıyor. Bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm ve tarım sektörünün kalbi Antalya, bu iki sektörle ülkemizin büyümesine www.metropoldergileri.com

27


HABER

28

HiZMET BiZiM iŞiMiZ…

SERİK BELEDİYE BAŞKANI

PROF. DR. RAMAZAN ÇALIK

SERİK’İN 70 YILLIK TAPU SORUNUNU ÇÖZDÜK 2014 Yılında belediye başkanı olduktan sonra ilk iş olarak 70 yıldır çözülemeyen tapu meselesini çözmeye koyulduk.Tapu meselesini tapu genel müdürlüğünde çözebileceğimizi düşünerek ilçe başkanımız Hasan Kozan ile birlikte tapu genel müdürlüğünü ziyaret ettik.Baktık ki tapu meselesini tapu genel müdürlüğünde çözmek mümkün değil. Araştırmalarımız neticesinde Orman Bakanlığı ve Maliye bakanlığı ile davalık olduğumuz ortaya çıktı. Her şeyden önce onlarla bir uzlaşma zemini oluşturmamız gerektiğini düşündük bu sorunun çözümü için bir yol haritası çizerek yola koyulduk.


Orman Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı ve Maliye Milli Emlaklar Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa uzman bir ekip oluşturduk ve çalışmaya koyulduk. Yaklaşık 2 yıl uğraşarak onlarla birlikte alt zemin uzlaşmasını sağladık. Nihayet çabalarımız sonuç verdi ve davalı taraflar temyizden feragat ettiler,böylece tapu meselesinde en büyük adımı atmış olduk. Daha sonra mahkemede yargı ile işlerimizi takip etmeye başladık.Yargı da sağ olsun kısa sürede karar verdi.Olay Yargıtay’a intikal etti.Hızlı bir yargı süreci yaşadıktan sonra tapu meselesinin sonuna geldik.Şu anda hamt olsun yaklaşık 26 Bin kişiyi ilgilendiren tapu meselesini çözmüş olduk. İlk dosya 98/1 dosyasıydı, bu dosyanın tüm süreçleri tamamlandı. Allah’ın izini ile tapular Eylül ayındasahiplerine teslim edilecek.Hedefimiz 70 yıldır çiwww.metropoldergileri.com

29


HABER

30

leye dönüşmüş bu meseleyieylül ayı gibi büyük bir şölen ile vatandaşlarımıza tapularını vermek. Bu arada tapu meselesinin hızlı çözülmesi için yaklaşık on beş belediye personelimiz sürekli yargıda yardımcı ele-

manlar olarak çalıştılar. Mahkemenin bütün fotokopi yazışma işlerini takip ettik ve yardımcı olduk.Evrakların çoğaltılması konusunda 2 milyona yakın fotokopi çektik,5 tona yakın kâğıt kullandık. Arkadaşlarımız da gerektiği zaman gece gündüz çalışarak mahkemeye yardımcı

oldular.Belediye elini taşın altına koydu. Kendi işlerimiz gibi ilgilendik kamu yararına olarak düşündük.Çünkü bir ilçenin kalbi tapusudur.İmar yapılamıyordu.18 uygulaması yapılamıyordu.Bundan dolayı da Serik koca-


man bir köy olmuştu.Şimdi bu tapu meselesinin çözülmesiyle Serik şehirleşmeye başladı.Yapılacak imarlada daha derli toplu bir ilçe haline gelmeye devam edecek. İlçemizin cumhuriyet tarihi ile yaşıt olan mülkiyet sorunun çözümü için uğraşırken, aynı zaman da bir başka sorunumuz olan 22A sorununu da Tapu genel müdürümüzle yaptığımız görüşmeler neticesinde çözmüş olduk.

Tapu sorununun çözümünde adil bir karar vererek işi sonuçlandırma iradesi gösteren hakimlerimize, Ankara ‘da ve Serik’te işi tekemmül ettiren tüm adliye mensuplarına, yakın ilgi ve takiplerini gördüğümüz Orman ve Su İşleri eski BakanıSayın Veysel Eroğlu’na ve Dışişleri bakanımız Sayın MevlütÇavuşoğluna, Mal Müdürlüğü’ne, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne, Antalya Milletvekillerimize, Ak Parti İl Başkanımız İbrahim Et-

hem Taş ve Ak Parti Merkez, il ve ilçe teşkilatlarımıza, her türlü çalışmamamızda işlerimizi kolaylaştıran Büyük Şehir Belediye Başkanımız, Sayın Menderes TÜREL’e bu yolda Ankara’da çalışan tüm ilgili bürokratlara ve bu aşamadan sonra tapu işlemlerinin takipçisi olacak Serik Kaymakamlığı’na, Serik Tapu Müdürlüğü’ne ve personellerine teşekkürü bir borç bilirim. Serikli bu hizmetleri yapanlara minnettardır. Teşekkür ediyorum.

www.metropoldergileri.com

31


PROJE

32

Türkİye’nİn dev projelerİ 2023 yolunda Cumhuriyet’in 100. yılına az bir süre kala, Türkiye’de birçok dev proje hayata geçiyor. Bunların bir kısmı tamamlanarak faaliyete girerken, bir kısmında ise çalışmalar sürüyor. Son yıllarda imza attığı dev projeler, Türkiye’yi Dünya Bankası’nın Global Kamu-Özel Sektör işbirliği raporunda zirveye taşıdı. Listedeki en büyük 8 projeden 4’ü Türkiye’den. Listenin ilk sırasında 35,6 milyar dolarlık yatırım değeriyle İstanbul 3. Havalimanı var.

Türkiye son yıllarda ulaşım alanında dev projeleri bir bir hayata geçiriyor. Asya ile Avrupa arasında bir köprü konumunda olan Türkiye, bölgesel ve kıtalar arası ticarette de dünyanın ilgisini çekiyor. Bir yandan dev ulaşım projeleriyle ekonomide büyük bir atılım yapan Türkiye, diğer

yandan da yeni istihdam alanları oluşturarak birçok kişiyi iş sahibi yapıyor. Türkiye’nin sanayi, ticaret ve turizm bölgelerini birbirine ve dünyaya bağlayacak dev projelerin bir kısmı tamamlanarak faaliyete geçerken, bir kısmında ise çalışmalar sürüyor.

İşte o dev projeler:

İSTANBUL YENİ HAVALİMANI


KANAL İSTANBUL

İstanbul’a yapılan 3. havalimanının temeli, 9 Haziran 2014’te o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla atıldı. Ekonomiye 73 milyar liralık katkı sağlayacak havalimanında 225 bin kişinin istihdam edileceği, yeni havalimanının tüm etapları tamamlandığında yolcu kapasitesinin 200 milyona kadar çıkabileceği belirtiliyor. 2013 yılında yapılan ve Cumhuriyet tarihinin en büyüklerinden biri olan 3. havalimanı ihalesini, 22 milyar Euro gibi rekor bir bedelle, yap-işlet-devret sistemiyle İGA yatırımcılarının oluşturduğu Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubu (OGG) kazandı. Yapım maliyetinin 10 milyar Euro olması öngörülen havalimanının ilk etabı 29 Ekim 2018’de açılacak. Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısındaki bölgede yer alan İstanbul’un 3. havalimanı, Tayakadın ve Akpınar köyleri arasında 2 buçuk milyar metre küplük dolgu alanıyla 76.5 milyon metrekare alana yapılıyor. 165 yolcu köprüsünün yer alacağı 3. havalimanı, 500 uçak kapasiteli olacak. Yüksek teknoloji sistemleriyle donatılacak 3. havalimanı, 4 terminal binası, 8 kontrol kulesi, 6 pisti ile 16 taksi yolu, 70 bin araçlık otoparkta yer alacak.

1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Antlaşması sırasında yıllık 3 bin gemi boğazdan geçmekteydi. Ancak yıllar geçtikçe bu sayı giderek arttı. Gerek boğaz trafiğinin artması gerekse yük gemileri geçiş güzergahları ve planlamaları için alternatif arayışların başlaması projenin tetikleyicisi oldu. Şu anda yıllık 50 bini bulan sayılarda gemi, boğazdan geçiyor. Bu sayının 2050’de 100 bine ulaşması bekleniyor. Günlük balıkçı ve şehir hatları ile 2500 araç boğazı kullanıyor. Süveyş Kanalı’nda yıllık 17 bin gemi geçiyor. Kanal İstanbul, İstanbul’da yapılması düşünülen bir su yolu projesi. 2011 yılında Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “çılgın proje”si olarak basına yansıdı.

Kanal İstanbul haritası ve güzergahı

Kanal İstanbul, Karadeniz kısmında Karaburun’dan başlayıp Terkos, Durusu, Dursunköy, Sazlıdere barajı üzerinden geçip Küçükçekmece’den Marmara’ya bağlanacak. Kanal İstanbul haritasında dikkat çeken noktalar ise, 2 barajın bu projenin güzergâhında olması. Kanalla birlikte hem

Terkos hem de Sazlıdere barajları kanala bağlanmış olacak. Küçükçekmece Gölü de Kanal İstanbul’a dahil olacak.

Geçiş yapacak akaryakıt tankeri ve gemileri boyutları belirlendi

275 metre boyunda, 48 metre genişliğindeki akaryakıt tankerinin 145 bin detveyt tonluk (DWT), 340 metre boyunda, 48,2 metre genişliğindeki konteyner gemisinin ise 120 bin DWT’lik yük taşıması öngörülüyor.

Günde 160 gemi geçecek

Günde 150-160 gemiye ev sahipliği yapması beklenen çılgın proje, Panama Kanalı ile kıyaslandığında dört katı büyüklüğünde gemi trafiğine hizmet verecek. Kanal İstanbul projesinden, Hazine’ye yılda 8 milyar dolar girdi sağlanacak. Panama Kanalı’nı her gün ortalama 40 gemi kullanırken, yıllık ortalama getiri de 1,5 milyar dolara kadar çıkıyor. Benzer geçiş yollarından biri olan Süveyş Kanalı’nda ise günde 54 geminin geçiş yaptığı düşünüldüğünde yıllık kazancın 4 milyar dolar olduğu görülüyor.

1,5 milyon kişiye iş imkanı

Projenin tamamlanmasından sonra bölgede 1,5 milyonluk yeni bir iş imkanı ortaya çıkacak. İstanbul’a yılda 50 milyon yabancı ziyaretçinin geleceği öngörülürken, bu sayede

4 etaptan oluşacak 3. havalimanı, 200 milyon yolcuya hizmet verecek. İlk etapta, yıllık yolcu kapasitesi 80 milyon yolcuya hizmet edecek havalimanında, 120 bini aşkın kişi iş sahibi olacak. www.metropoldergileri.com

33


PROJE

34

yıllık 20-30 milyar dolar turizm geliri elde edilecek. 2023 vizyonu çerçevesindeki çılgın projenin bütün gelir kalemleriyle birlikte ilk 5 yılda 100 milyar dolar kazandırması hedefleniyor.

vaşlardan dolayı bu projenin hayata geçmesi iptal edildi.

YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ

Osmanlı Devleti’nin hayata geçirmeyi planladığı 3 büyük proİstabul’un fethinin 560. yıldönümünde, 29 jeden biri Mayıs 2013’te Yavuz Sultan Selim KöprüKaradeniz ve Marmara’yı yapay bir boğazla birbirine bağlama fikri 16. yüzyıldan bu yana 6 kez gündeme geldi. 1500’lü yılların ortalarında Osmanlı Devleti’nin hayata geçirmeyi planladığı 3 büyük projeden biri Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü’nü Karadeniz ve Marmara’ya bağlamaktı. 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde gündeme geldi. Dönemin iki büyük mimarı Mimar Sinan ve Nicola Parisi hazırlıklara başlamasına rağmen, sa-

sü, İstanbul Boğazı’nın iki yakasını 3. kez birbirine bağladı. 26 Ağustos 2016 yılında Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile otoyol ve bağlantı yollarının açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Eski Başbakan Binali Yıldırım, Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife, Bosna Hersek Başkanlık Konseyi Başkanı Bakir İzetbegoviç, Makedonya Cumhurbaş-

kanı Gjorge Ivanov, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Pakistan Pencap Eyaleti Başbakanı Şahbaz Şerif, Sırbistan Başbakan Yardımcısı Rasim Ljajic ve Gürcistan Başbakan Birinci Yardımcısı Dimitri Kumsisihvili’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda yabancı devlet adamı katılımıyla açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü 3 milyar dolara mal oldu. Projenin inşaat aşamasında, yaklaşık 7 bin kişi, işletme aşamasında yaklaşık 500 kişi istihdam edildi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun işletmesi, 10 yıl 2 ay 20 günlük süreyle IC İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak. Bu süre sonunda Ulaştırma Bakanlığı’na teslim edilecek.

Üzerinde raylı sistem bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü


Ağır tonajlı araçların Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullanmasıyla 2017 yılında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçen toplam araç sayısında bir önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 12 azalma görüldü. Trafiğe kayıtlı araç sayısının 4 milyonu aştığı mega kentte, Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullananların sayısının artmasıyla, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü kullananların oranı yüzde 12 azaldı. Dünyanın en geniş köprüsü unvanını alacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 148 kilometre uzunluğundaki Odayeri-Paşaköy kesimi üzerinde yer alıyor. Köprünün, gidiş ve geliş istikametlerinde 4’er kara yolu şeridi ile ortada 2 demir yolu şeridi olmak üzere toplam 10 ulaşım şeridi olacak. Köprü, raylı geçiş sisteminin aynı tabliyede olması nedeniyle de dünyada ilk olacak. Genişliği 59 metre, kule yüksekliği 322 metre olan köprü, bu konuda da bir rekor kıracak. Bin 408 metre açıklığa sahip ve toplam uzunluğu 2 bin 164 metre olan köprü, bu özelliğiyle de “üzerinde raylı sistem bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü” unvanını alacak.

MARMARAY PROJESİ Türkiye’nin 153 yıllık rüyası Marmaray, ilk olarak 1860 yılında Sultan Abdülmecid

tarafından dile getirildiği, Marmaray’da en somut adımın 1892 yılında atıldığını ve Sultan 2. Abdülhamit Han’ın bu tarihte proje çizdirdiği bilinmekte. Marmaray, Cumhuriyet’in ilanın 90. Yılı 29 Ekim 2013’te hizmete açıldı. Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Marmaray’ın açılışı yapılan kısmı için 5,5 milyar lira harcandı, banliyö hatlarının iyileşti-

rilmesiyle birlikte toplam maliyet 8 milyar lira oldu.

İlk kazma 2004’de vuruldu

Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı, Tüneller ve İstasyonlar işi ihale edildi, ihaleyi alan ortak girişim ile Mayıs 2004’te sözleşme imzalanarak Ağustos 2004’te Türkiye’nin 1,5 asırlık rüyası için ilk kazma vuruldu. www.metropoldergileri.com

35


PROJE

36

Delme ve batırma tünelleri olmak üzere 13,6 kilometresi yer altında ve deniz altında olacak toplam 76,6 kilometrelik Marmaray Projesi’nin en önemli aşamalarından biri olan Ayrılıkçeşme-Üsküdar-Kazlıçeşme-Yenikapı arasında delme tünellerin kazılmasına 21 Aralık 2006 tarihinde başlandı.

Sultan Abdülmecid’in hayali gerçek oldu

İstanbul Boğazı’nın altından geçecek bir

demiryolu tüneliyle ilgili ilk düşünce 1860 yılında Sultan Abdülmecid tarafından dile getirildi. İstanbul Boğazı altından geçiş ilk olarak deniz dibi üzerine inşa edilen sütunların üzerine yerleştirilen tünel olarak planlandı. Bu fikir, izleyen dönem içerisinde daha ileri düzeyde değerlendirildi ve 1902 yılında bir tasarım geliştirildi.

Bostancı ve Bakırköy arası 37, Söğütlüçeşme ve Yenikapı arası 12 dakika oldu. Trenler, İstanbul Boğazı’nın Asya bölümündeki Üsküdar İstasyonu ile Avrupa yakasındaki Sirkeci arasını ise 4 dakikada kat etti. Böylece İstanbul Boğazı’nın altından Avrupa ile Asya arası yolculuk süresi de 4 dakikaya inmiş oldu.

Bu tasarımda İstanbul Boğazı’nın altından geçen bir demiryolu tüneli öngörülüyordu ancak tasarımda, deniz dibi üzerine yerleştirilen bir tünelden bahsedildi. O zamandan bu yana, çok farklı fikir ve düşünceler denendi ve yeni teknolojiler tasarıma dönüştü. İstanbul Boğazı’nın altından geçen bir demiryolu toplu ulaşım bağlantısı isteği, 1980’li yılların başlarında giderek arttı ve 1987’de ilk geniş kapsamlı fizibilite etüdü gerçekleştirildi. Çalışmalar sonucunda bugünkü projede belirlenen güzergah, en iyi güzergah olarak belirlendi. 1987 yılında ana hatlarıyla belirlenen proje, ilerleyen yıllarda tartışıldı ve 1995’te, daha detaylı etüt ve çalışmaların gerçekleştirilmesine ve 1987’deki yolcu talebi tahminleri dahil olmak üzere fizibilite etütlerin güncellenmesine karar verildi.

Her yıl yolcu sayısı arttı

Avrupa-Asya arasında yolculuk 4 dakika

Avrupa ve Asya yakasını İstanbul Boğazı’nın altından birleştiren Marmaray, Gebze ve Halkalı arasında konumlandırılan üç bölümden oluşuyor. 185 dakika süren Gebze ile Halkalı arası yolculuk süresi, Marmaray Projesi kapsamında iyileştirilmiş banliyö demiryolu sisteminin hizmete girmesiyle 105 dakikaya indi.

Açıldığı 2014 yılında yaklaşık 44 milyon yolcu taşındı. 2015 yılında 61 milyon, 2016 yılında yaklaşık 63 milyon ve 2017 yılında ise 64 milyona yakın yolcuyu taşıdı.

Proje İstanbul’un tarihini değiştirdi

Marmaray yapım süresinde gerçekleştirilen kazılar İstanbul’un tarihini değiştirdi ve 2500 yıl geriye çekti. İstanbul’un 6 bin yıllık bilinen tarihi 8500 yıla çıktı. Yani Taş Devri’nden Erken Bizans, Bizans, Osmanlı günümüze kadar 35 bin tane arkeolojik obje bulundu. 13 tane batık tekne çıkarıldı. Bunların bir kısmını Yenikapı İstasyonu’nda sergilendi.

1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ 2022’de açılması planlanan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün temeli 18 Mart 2018‘de atıldı. Köprü tamamlandığında “dünyanın en uzun aralıklı köprüsü” olacak. Yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkarılan ve 2017 yılında Türk ve Güney Koreli firmalardan oluşan Daelim-Limak- SK-Yapı Merkezi Ortak Girişimi tarafından 16 yıl 2 ay 12 gün işletme süresi teklifi ile kazanılan 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu Projesi’nde inşaat çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Proje 88 km. otoyol ve 13 km. bağlantı yolu olmak üzere toplam 101 km. uzunluğunda. Temeli tam bir yıl önce atılan projede, bugüne kadar kesonların inşa edileceği kuru havuzlar tamamlandı, kuru havuz hafriyat çalışmaları bitirildi, tasarım çalışmaları yapılmakta olup zemin iyileştirmeleri gerçekleştirildi. 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara-Çanakkale Otoyolu, ulusal otoyol ağına entegrasyonuyla sağladığı gelişmiş erişim olanağı, yüksek yük ve yolcu taşıma kapasitesi, azalan seyahat süreleri ve artan yol emniyeti


disinin toplam uzaklığı 3 bin 860 metre ve viyadükleriyle 5 kilometre üzerinde olacak köprünün iki ayak arasındaki açıklığı ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’ü taçlandırmak için 2 bin 23 metre olarak belirlendi.Köprü, 3 geliş ve 3 gidiş olmak üzere 6 şeritten oluşacak.

AVRASYA TÜNELİ

sayesinde, Türkiye’ye ekonomik ve sosyal değer katan güvenli, çağdaş bir ulaşım altyapısıdır. Gelibolu’ya bağlı Sütlüce ile Lapseki ilçesindeki Şekerkaya mevkii arasına yapılacak Çanakkale 1915 Köprüsü’nün temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

1915 Çanakkale Köprüsü, 18 Mart 2022’de açılacak 1915 Çanakkale Köprüsü’nün yapılan sözleşmeye göre bitiş tarihinin 2023 yılı sonu olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeyi üstlenenlere yaptıkları gö-

rüşmeler sonunda, bitiş tarihini 18 ay öne çektiklerini ve köprünün 18 Mart 2022’de açılacağını müjdeledi.

Dünyanın en uzun köprüsü olacak

Sadece Türkiye’de değil aynı zamanda dünya tarihinde de büyük iz bırakmış Çanakkale’nin simge yapılarından biri olacak 1915 Çanakkale Köprüsü, en yüksek mühendislik ve estetik tasarım standartlarını karşılayacak özelliklere sahip olacak. Tamamlandığında 2023 metre ana açıklığı ile dünyanın en geniş açıklıklı asma köprüsü olacak olan 1915 Çanakkale Köprüsü 333 metrelik kuleleri ile de dünyanın en yüksek asma köprüsü unvanını alacak. İki yakanın birbirine, kenar açıklıklarıyla ken-

Avrasya Tüneli, sahip olduğu yüksek teknoloji, ileri mühendislik ürünü bütüncül projesi ve kıtaları birleştiren güzergâhı ile İstanbul Boğaz geçişinde ‘Hızlı’, ‘Ekonomik’, ‘Güvenli’, ‘Konforlu’ ve ‘Çevreye Duyarlı’ bir ulaşım alternatifi olarak hizmet veriyor. Marmaray’a kardeş olarak adlandırılan, boğazın iki yakası arasındaki mesafeyi 15 dakikaya indiren Avrasya Tüneli, 20 Aralık 2016 Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle hizmete açıldı. 1 milyar 245 milyon dolarlık Avrasya Tüneli’ni tamamlayan firmalar, tüneli 24 yıl 5 ay boyunca işletecek. Avrasya Tüneli Projesi (İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi Projesi), Asya ve Avrupa yakalarını, deniz tabanının altından geçen bir karayolu tüneliyle birbirine bağlıyor. İstanbul’da araç trafiğinin yoğun olduğu Kazlıçeşme-Göztepe hattında hizmet veren Avrasya Tüneli, toplam 14,6 kilometrelik bir güzergahı kapsıyor. Projenin 5,4 kilometrelik bölümü, deniz ta-

www.metropoldergileri.com

37


PROJE

38

banı altına özel bir teknolojiyle inşa edilen iki katlı tünelden ve diğer metotlarla inşa edilen bağlantı tünellerinden oluşurken, Avrupa ve Asya yakalarında toplam 9,2 kilometrelik güzergahta yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları yapıldı.

1800 kişi istihdam edildi

Projenin inşaat döneminde günde 1800 kişiye ve 60 alt yükleniciye istihdam sağlandı. İnşaat çalışmaları süresince günde 1,5 milyon liralık bir ekonomi yaratıldı. İlk yılında ekonomiye 1,2 milyar lira katkı sağladı.

OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ Dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüleri arasında 4. sırada yer alan köprü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle 30 Haziran 2016’da resmen açıldı. Osman Gazi Köprüsü, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi’nin

en büyük ayağını oluşturuyor.

39 ayda tamamlandı, 8 bin işçi çalıştı

30 Mart 2013’te Yalova Altınova Hersek

şantiyesinde düzenlenen törenle temeli atılan köprü, yaklaşık 39 ayda tamamlandı. Körfezin iki yakasını birleştiren 113 tabliyenin ilkinin 7 Ocak 2016’da monte edildiği köprüde son tabliye ise 21 Nisan 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle konuldu. 252 metre kule yüksekliğine, 35,93 metre tabliye genişliğine, 1550 metre orta açıklığına ve 2 bin 682 metre uzunluğa sahip köprünün yapımında 8 bin işçi çalıştı. Kuş türlerinin yaşadığı “Hersek Lagünü” için kavis verilen Osmangazi Köprüsü, bu özelliğiyle de tabiata ve biyolojik çeşitliliğe verilen önemi gösteren önemli yapılar arasında yer aldı. Toplam yatırım bedeli 9 milyar dolar olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi’nin en büyük ayağını oluşturan köprü sayesinde İzmit Körfezi 5 dakikada geçilebiliyor. Köprü 3 gidiş ve 3 geliş olmak üzere 6 şerit olarak hizmet veriyor. Köprüde ayrıca bir de hizmet şeridi var.


www.metropoldergileri.com

39


RÖPORTAJ

40

Ahmet Çakır

Bilişim Vadisi ; Gebze Muallimköy’le hızla yükseliyor, ilerliyor. Türkiye; Bilişim Vadisi ile bilişim ve teknolojinin gelişmesi anlamında tarihinin en büyük yatırımını yapıyor. Artık ezberler bozulacak, teknolojik anlamda adımlar daha sağlam atılacak ve “bir fikrim var” diyen herkese kapılar açılacak. Bilişim Vadisi’ni Bilişim Vadisi Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şekerci ile konuştuk…

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ; “BİLİŞİM VADİSİ” BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI BİLİŞİM VADİSİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI

FA RUK ŞEK ERCİ

Bilişim Vadisi’nin kuruluş amacı nedir?

Bilişim Vadisi 2011 yılında, bilgi teknolojileri, yazılım ve donanım konularında ülkemizin gelişimini desteklemek ve stratejik bir merkezde hızlandırmak amacı ile kuruldu.

Bilişim Vadisi’nde çalışmalar şu an hangi aşamada?

3,5 milyon metrekare alan üzerinde toplam 5 etap olarak planlanan Bilişim Vadisi’nin 1. etabı olan idari ofisler, kuluçka merkezi, veri merkezlerinden oluşan 48 bin metrekarelik bölüm tamamlandı ve faaliyete geçti. Kongre merkezi, digital oyun ve animasyon merkezi, prototip ürün geliştirme merkezini de içine alan 1. etap 2. kısım çalışmaları 2018 yılı içerisinde tamamlanacak.

Bölgede sistem nasıl işleyecek? Burada yer almak nasıl mümkün olacak?

Bölgede sistem, yazılım, donanım, programlanma gibi faaliyet alanları da “yerli - milli” önceliğinde geliştirilebilir, katma değeri yüksek, yenilikçi ve rekabetçi olması önceliği ile birkaç farklı değerlendirme ekibinin yapacağı değerlendirme sonucu sisteme dahil edilecek. Buradaki kritik nokta; bu süreçlerin içinde ticari karşılığının olması, ithalat önleyici ve ülke ekonomisine değer katması olacak.

Bilişim Vadisi tam anlamıyla hizmete girdiği zaman Türkiye’de neler değişecek?

Bilişim Vadisinin tam anlamıyla komplex bir proje ve birden fazla misyonu var. Bunların içinde dijital dünyada olması gereken ve ülkemizi geleceğe hazırlayacak tüm detaylar düşünülüyor. Bu süreçte hem büyük bir sosyal sorumluluğu var ki bu çerçevede gençlerimize ve çocuklarımıza teknoloji dünyasının


sadece kullanmaktan ibaret olmadığını anlatmak ve öğretmek hem de her gün tükettikleri ürünleri artık üretmelerini sağlamak. Bugüne kadar yüzlercesine şahit olduğumuz, gururla, mutlulukla dinlediğimiz projeleri hızla uygulamaya sokmak. Bilişim Vadisi’nin en belirgin farkı projeleri düşünce aşamasından alıp, kendi ayakları üzerinde duruncaya ve güçlü bir yapıya ulaşıncaya kadar, hukuki olarak güvence altında tutup Bilişim Vadisi bünyesindeki profesyonel ekipler ile ürün geliştirme, satış, insan kaynakları, girişimcilik, finans dahil olmak üzere tüm detaylarda yanında yer alarak geliştirmek.

İstihdama etkisi ne olacak?

Türkiye; bilginin, teknolojinin, yüksek teknolojik ürünlerin de kazançlı, yatırım yapılabilir bir alan olduğu fiili olarak anlatılabilir ülke haline gelecek. 2017 verilerine göre dünyanın en değerli 5 şirketi (ki bu şirketlerin piyasa değeri 2.7 trilyon dolar) bilişim ve teknoloji şirketi iken bizim arsa ve konut, ikinci el araba veya al-sat ticaretinin ötesine geçmemiz gerekiyor. Hem genç ve parlak zihinli gençlerimizin cesurca üretebildikleri, hem de birikimini döviz, altın, arsa, tarla yönünde kullanan yatırımcının teknolojiye cesurca ve cömertçe yatırım yapabildiği bir yapıya dönüştüreceğiz. Doğrudan ve dolaylı olarak bilgi teknolojilerinin istihdama katkısı çok büyük. Her bir üretici firmamız yukarıda belirttiğimiz çalışma sisteminin oluşturacağı pazar ve finansal konfor ile hızlı bir şekilde istihdamlarını artırıyor olacak. Son iki ay içinde sadece 2 firmamız bu yönde oluşan konfor alanı sonucu 15 kişiye is-

tihdam oluşturdu. Yine bu şirketlerimizin kazanç seviyesindeki yükselmeler harcama kalemlerine direk olarak yansıyacağı için etkileştikleri her sektör istihdama ihtiyaç duyacak.

Buradaki çalışmalardan sonuç alınmaya başlandığında daha çok hangi sektörler tetiklenecek, onların gelişimde nasıl bir etki oluşacak?

Bilişim-Bilgi sistemleri sektöründe yapılan her çalışma, çok net bir şekilde her sektöre yeni bir konfor alanı oluşturuyor. Lojistik sektöründe ulaşımda, savunma sanayinde, çok belirgin olarak ortaya çıkıyor. İlginç bir şekilde dışarıdan bakıldığında ilgisiz görünse bile bilgi teknolojilerini en çok kullanan sektörlerden biri gıda sektörü.

Türk sanayisinde kalifiye eleman açığının giderilmesinde nasıl bir rol oynanacak? Eğitimle ilgili konsept nedir?

Sektörün gelişmesinin kalifiye eleman ihtiyacına olacak katkısını bir çığ etkisi gibi değerlendiriyoruz. Bir nevi “mutluluk” tanımı şeklinde. Beklenti ile gerçekleşen arasındaki farkı ne kadar aşağıya çekersek o kadar fayda elde etmiş olacağız. Yani “mutluluk1 ortaya çıkacak. Bu çerçevede öncelikli olarak beklentileri analiz ederek başlıyoruz. Kalifiye istihdam için ne gerekir sorusuna “Anlamlı kazanç, sürdürülebilir iş akışı ve en önemlisi iş yapış eğitimi -iş ahlakı” olarak bakıyoruz.Birlikte çalıştığımız tüm ekiplerle bu iş kültürü çerçevesinde hareket ediyoruz.

www.metropoldergileri.com

41


RÖPORTAJ

42

Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden bir tanesi de siber güvenlik. Bu alanda özel bir çalışma söz konusu mu?

Siber güvenlik Bilişim Vadisi’nin en çok önemsediği, ajandasının ilk sayfasında olan konulardan biri. Hazırlıklarını sürdürdüğümüz bir siber güvenlik akademimiz olacak. Bu akademinin temel özelliği ise siber güvenlik uzmanı yetiştirmekten çok siber güvenlik uzmanı eğitimcisi yetiştirme olacak.

Bilişim Vadisi beyin göçünün engellenmesine nasıl bir katkı sağlar?

Beyin göçünün temel sebepleri çok belirgin. Kazanç, takdir edilme, rekabetten kaçış, konforlu çalışma alanları, kişisel gelişim, konforlu yaşam başlıcaları. Bu konsepti ile bu konunun rahatlıkla üstesinden gelebileceğimizi biliyoruz.

Cari açığımızın büyük bir bölümü teknolojik harcamalardan kaynaklanıyor. Bunu da tersine döndürmek mümkün mü? Mümkünse ne kadar sürede gerçekleştirebiliriz?

Tabi ki; sanayi, tarım, hayvancılık gibi sektörlerimiz çok daha gayret üretmeye devam edecek. Biraz

da esprili olarak ifademiz şu; “Bir whatsapp ürettiğimizde 20 milyar dolar. Sadece 3 tane güçlü yazılım bile cari açığımızı kapatmaya yetebilir. Bunun için mühendislerimizin, yazılım uzmanlarımızın psikolojik ve ekonomik bir konfor alanında olmaları gerektiğine inanıyoruz. Bilişim Vadisi konsepti tam olarak bu amaca hizmet ediyor. Bir nevi kazan kazan kurgusu yapıyoruz.

Dünyanın en büyük şirketlerine baktığımız zaman genelde yazılım, teknoloji şirketleri. Türkiye de 2053’e, 2071’e kadar biz de altyapıyı Bilişim Vadisi ile oluşturup yeni büyük firmalarımızı yaratabilecek miyiz?

Dünya üzerindeki tüm büyük firmaların hem yapıları, hem iş modellerini, hem tarihçelerini titizlikle inceliyoruz. Firmalarımızı da bu çerçevede değerlendiriyoruz. İnancımız; 2053-2071’e varmadan çok daha kısa sürede dünya devi şirketler, yapılar ortaya çıkarabileceğimiz yönünde.

Bilişim Vadisi’yle Türkiye’nin geleceği emin ellerde diyebilir miyiz?

Biz çok büyük ve çok güçlü bir ülkeyiz. Bilişim Vadisi bu büyüklüğün gücü ile kuruluyor. Biz her projeyi dinlediğimizde geleceğimizin ne kadar emin ellerde olduğunu görüyor ve gururlanıyoruz. Bize düşen sadece bu gururu tüm ülkemizin duyacağı, bileceği hale getirmek.


www.metropoldergileri.com

43


RÖPORTAJ

44

Çiğdem Kurut

Ahmet Çakır

“BİR DÜNYA MARKASI” Binlerce çocuk RoaldDahl’ın “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” isimli kitabını okurken ya da aynı kitaptan uyarlanmış, Joony Deep’in başrolde oynadığı filmi izlerken satır aralarına, ekrana girip o çikolata serüvenine dahil olmak istemişti. O yıllarda bizler kaliteli çikolatalarla yeni yeni tanışırken iştah kabartan görüntüler, betimlemeler pek çoğumuzu o fabrikaya hapsetmiş, adeta o kokuyu burnumuzun dibinde hissettirmişti. Yıllar geçti. Türk insanı artık kaliteli bir çikolatayı tanır, tercih eder oldu. Türkiye’de de çikolata kültürü oluştu. Bu kültürün gelişiminde büyük pay sahibi olan, üretimiyle, istihdamıyla, buluşlarıyla da ekonomiye ciddi katkı sağlayan Mehmet Büyükçiftçi ile Memet Makine’yi konuştuk..

MEMET MAKİNA YÖNETİM KURULU BAŞKANI

MEHMET BÜYÜKÇİFTÇİ


Sizi tanıyabilir miyiz? 1972 doğumluyum. Konyalıyım. 12 yaşında sanayi serüvenimiz başladı. O yıllarda ya okuyacaksın ya da meslek sahibi olacaksın. Ben de sanayiyi tercih ettim. Arkadaşlarım hep sanayideydi. Ben de Hidromas diye bir firmada çırak olarak işe başladım. Karatay Sanayide küçük bir dükkândı. 6 yıl orada çalıştım. Devamında Öztekfen isimli başka bir firmada devam ettim. Çıraklık, kalfalık aşamalarını geçip 1997 yılında kendi işyerimizi kurduk. Küçük bir sanayi sitesinde, 80 metrekarede 1 torna tezgahıylaMemakMakina’yı kurarak faaliyetlere başladık. Şekerleme ve çikolata makineleri ürettik. 80 metrekareden, 14 bin kapalı alanı, 200 çalışanı olan, dünyada 55 ülkeye ihracatı olan, sektöründe şeker ve çikolata makinelerinde söz sahibi olan bir firmaydı. Türkiye’de rakibi yoktu. Dünyada da en büyükler arasındaydı. 2007 yılında yanıma ortak aldım. 10 yıl süren ortaklığı 2017 yılında sonlandırdık. Orada hisselerimizi devrettik ve Memet Makina’yı kurduk. Şu anda ise Memet Makine adı ile yolumuza devam ediyoruz. MemetMakina’yı kurmak daha mı kolay oldu? Sanayide uzun bir geçmişimiz,var. Yani 34 yıllık deneyimimiz olduğu için daha kolay oldu.

üst seviyedeydi. Hem eğitim, hem disiplin hem ahlak anlamında ciddi bir hiyerarşi vardı. Sevgi, saygıda da öyle. Bu değerler de elbette insan hayatında çok önemli. İnsanın başarılı olmasında çok önemli bir faktördür. Şu an aynı sistem devam ediyor mu? Bir usta, bin usta anlayışındayız. Yüzde yüz aynı sistemi uygulama şansımız yok ancak biz de kendi aldığımız kültür doğrultusunda hareket etmeye çalışıyoruz. Yerleşik bir düzenimiz var. Çalışanlarımız arasında saygı, sevgi çerçevesinde bir iletişim söz konusudur. Mesela işyerimizde kimse birbirine argo hitaplarda bulunulamaz. En üst seviyeden en alt seviyeye kadar hitap şekline bile dikkat edilir. Biz de yeni ustalar yetiştirip üretimyapacak, istihdam yaratacak, ülke ekonomisine katkılar sunacak insanları hayata hazırlıyoruz. Bu da bize büyük keyif veriyor. Neden Memet? Bu gün tüm dünyanın sorunu marka ve isim. Hangi isme baksanız ya patentli yada dolu. Memet global bir isim. Tüm dünyada, tüm gelişmiş ülkelerdeki markaların çoğu kuran kişinin ismini taşır. Kısa ve anlaşılır olması, hafızada kalması birde altının dolu olması (yani işinizin kaliteli olması) sizi marka yapar.

Me-mak da ismimin bir parçasını taşırdı. Açılımı Mehmet Makine idi. Hatta o yıllarda anlaşılmakta zorluk çekiyorduk. Ne mak? diye tekrarlanırdı. 2 yıl sona aradaki “-” işaretini çıkarıp birleştirdim. O dönemde telaffuzu zor gelirdi ama dünya markası oldu. Yeni işte aynı sektörde devam etme kararı aldığımda da Memet olsun istedim. İlk firmanızı kurarken küçük bir dükkânda, belki zor şartlarda başlamışsınız. MemetMakina’yla büyük çapta bir yatırım ve üretimle yeni bir başlangıç yapıyorsunuz. Aynı heyecanı yaşıyor musunuz? Aynı heyecan ama daha bilinçli, kendine güvenli bir şekilde. Sonuçta sektörde belli bir deneyimimiz de oluştu. Diğer işyerimden 50 kişilik profesyonel bir ekip de benim yanıma geldi. Hatta bana “Kendin çıkmadan bizi çıkar” dediler. Onların çıkışlarını da vermiştim. Devamında üretime devam edip etmemek konusunda da kararsızlık da yaşamıştım. Ama devam etmem gerektiğini düşündüm. Çünkü birikmiş bilgimiz, geçmiş yıllarımız, en önemlisi de 50 kişilik ekibim vardı. O ekibin ortalama çalışma süresi de 7 yıldı. Sektörde en iyi mühendisi alsanız bile 3 yıla yakın bir eğitimden sonra tam verimli olmaya başlıyor. O birikimlerin de boşa gitmesini istemedim.

Okul mu, sanayi mi tercihinde pişmanlık duyduğunuz oluyor mu? Bu konu zaman zaman arkadaşlarla sohbetimizde de geçer. Çok şükür hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Okusaydım belki bu kadar başarılı da olamayacaktım. Okuduğunuz zaman da belli bir kültürle yetişiyorsunuz. Ama sanayide yetiştiğimiz kültür de o günün şartlarına göre iyi bir okuldan daha www.metropoldergileri.com

45


RÖPORTAJ

46

Türkler çikolata ve şekerleme konusunda hep yurtdışından gelenlerin ellerine bakardı. O ürünler hep farklıydı. Şu an diyorsunuz ki 55 ülkede, Konya’da,Memetya da bir başka fabrikada üretilen makinalar kullanılıyor. Bunu sağlamak nasıl mümkün oldu? Sektöre başlangıcımız aslında şöyle; Konya, Türkiye’de şekercilikte merkez konumunda. Şeker üretiminin orijini. Geçmişi 80 yıla dayanır. Şekercilik kültürü belli bir seviyede. 2003 yılında şeker ve çikolata makinalarının üretimine başladığımız tarihlerde yakın arkadaşlarımla bir araya geldik. O dönem kalıpçıydık. Çikolata yapacaklarını ve çikolata kalıbına ihtiyaç duyduklarını söylediler. O dönem Türkiye’de bir tane kalıpçı vardı. 3 ay sonraya sıra veriyor, yüksek fiyata satıyordu. Bana yapar mısın diye kalıbı getirdiler. Bizim için basit bir kalıptı. O kalıpla bizim makine serüvenimiz başladı. İlk çikolata kalıbını yaptık. 6 ay sonra, buradan 3 firma daha çikolata işine girdi ve onların kalıplarını da verdik. Kârlı, güzel bir sektördü. Bu firmalar tekrar makineye yatırım yapmayı düşünüyorlardı. Biraz da şakayla karışık “ Makinanız da benden. Ben yapayım” dedim. Ortada bir makina da yoktu. Sadece konuşma esnasında gelişti. Hayal ederek kafamda makinayı canlandırmıştım. 30 bin dolar dedim. Hayalimdeki makinayı anlattım ve onlar da inanıp paranın yarısını getirdi. Mesela aynı cesareti ben gösteremezdim. Çünkü ortada makinanın m’si bile yoktu. 45 günde makinayı yapıp arkadaşın işyerine kurduk. Bir mucizeydi. Ortaya beklentisinin 10 kat üzerinde bir makina çıktı. O makina da bizi direk makinacı yaptı. Piyasadaki çikolata makinelerinin farklı bir mantığında ürün ortaya koyduk. Olanın aynısını kopya edelim diye uğraşmadık. Mantığı çözdük ve makinanın tüm proseslerini ona göre geliştirdik.

Artık yolunuza makinacı olarak mı devam ettiniz? Konya’da çok fazla şekerci vardı. Sonra peş peşe sipariş geldi. Büyüme trendi de orada başladı. Konya dışında pek çok ile üretim yapmaya da başladık. 2004 yılında da ihracatımız gerçekleşti. Yaptığın işi kaliteli ve ekonomik yaparsan kocaman bir pazar var. Tüm dünyanın tek parametresi en kaliteliyi en uygun fiyata almak. Yada rakiplerden üst teknoloji yapmak. Bunu yapabildiğin zaman zaten başarılısındır. Yaptığın ürünün muadili de yoksa tek sensin. Bunu geliştirmek de ciddi Ar-Ge çalışmalarıyla mümkün. İşimiz ancak bilgi donanımlarıyla gelişebiliyor. Pat diye olacak işler de değil. Çıraklık dönemlerinizde ileride bir işadamı olmayı hayal ediyor muydunuz? O amaçla çalışıyordum. Çalıştığım her dönemde içimde hep satış vardı. Başkalarından farklı, sıra dışı bir iş yapıyorsanız zaten satışçısınız demek. Babanız nasıl bir destek verdi Traktörle başlayan bir hikaye. Babamın bir traktörü vardı. Onu satarak başladım. Aslında o traktör, tornanın yarı parasıydı. Yarısına da borçlanıp başlayan bir serüven. Doğru bir serüven. Sonra babama yeni bir traktör almak istedim, söyledim de. Ama artık traktöre ihtiyacının olmadığını söyleyerek istemedi. Çikolata ve şekerlemede kullanılan makinenin kalitesi ne kadar önemli? Direk etki sağlar. Bizim üretimimizin çok önemi vardı. Türkiye’de

70’e yakın çikolata üreticisi var. Bunların 65’inde bizim makinalarımız var. Makinaları biz üretmiyor olsaydık, bu firmaların hepsi yurt dışından ithal edeceklerdi. Ülke dışına döviz çıkacaktı. Üretim yaptık, döviz çıkmadığı gibi ihracatla ülkeye döviz getirdik. Sektörün gelişmesine de ciddi katkılarımız oldu. Biz bu işi yapmadan önce çikolata fabrikası kurmak çok zordu. Belki de hayaldi. Ciddi paranız, ciddi bilginiz, ekibiniz, malzemeniz olması gerekiyordu ki; bu imalatı yapabilesiniz. Biz bu olguyu değiştirdik. Daha küçük paralarla çikolata yapılabileceğini gösterdik. Anahtar teslim fabrika kuruyoruz. Konya’da 10’un üzerinde kurduğumuz fabrika var. Anahtar teslim fabrika kurduğumuz, ödeme kolaylığı sağladığımız, 80 metrekare alanda şekercilikle başlayıp bugün bizim kurduğumuz fabrikalarda üretim yapan firmalar var. Onlar da ihracata başladı. En kaliteli çikolatalar da size geliyor olmalı :) Dünyadaki tüm çikolataların tadını biliyorum. Çikolatanın hangi


proseslerden geçtiği, nasıl olduğu, hangi malzeme kullanıldığına kadar ayırt edebiliyoruz. Hangi kalitede bir çikolata yapmak istiyorlarsa onun formülünü de veriyoruz. Dünyanın en iyi çikolatalarının ürünlerini biliyoruz. İsviçre bu işin duayeni. Kaliteli bir süt tozu, kakaodan, yağdan, kaliteli bir çikolata meydana geliyor. Bunları doğru oranda birleştiren iyi bir makinadan kaliteli bir çikolata çıkıyor. Çocukken çok çikolata yer miydiniz? Halen çok seviyorum ve yiyorum. Tabi ki çok çikolata geliyor ama tadına bakıyorum. Gelişime açık bir sektör müdür? Hayaliniz ne kadarsa gelişiminiz de o kadar geniş. Her bir yeni ürün gelişimi yeni bir makine prosesi gerektirebiliyor. Kocaman bir pazar. Teknolojik makinalarınolması gerekiyor. Kurduğunuz fabrikada ilk çikolata kokusu aldığınızda ne hissediyorsunuz? Mutluluk hissediyorum ama bu mutluluk çikolatadan değil, başarmaktan geliyor. Aldığımız kokudan çikolatanın kalitesini hemen anlayabiliyoruz. Konya’dan da dünya markası çikolatalar çıkarta-

lım diye çok uğraştık ama bir marka dışında başaramadık. Böyle bir marka çıkarmak çok zor değil. Bu işler biraz vizyon işi. Ne kadar görebiliyorsanız, düşünebiliyorsanız o kadar kaliteye ulaşılır. Daha kaliteli bir çikolata üretilse daha kaliteli bir pazara ulaşılacak. Mesela Suudi Arabistan’da bir müşterimiz vardı; çikolatanın kilosunu 100 dolara satıyordu. En iyi çikolatanın ana hammaddesinin maliyeti 5 dolardır. En iyisini yaptım deseniz 6 dolar olmaz. Ama bunu nasıl şekillendirdiğiniz, nasıl sunduğunuz katma değerinizi yükseltir. En iyi kakaoyu, en iyi süt tozunu kullansanız bir fiyatı var. Zaten içerisinde dört bileşen var. Yağ, şeker, kakao, süttozu. Bunların oranları ve kaliteleri çikolatanın kalitesini belirler. 100 dolara yediğiniz bir çikolatanın da ana hammaddesinin maliyeti 5 dolardır. Güzel bir tasarımınız, modeliniz varsa, içerisini neyle süslemişseniz, yeme kalitesini artırmışsanız fark ve fiyatı orada değişiyor. Çok karlı bir iştir.

Gözlemlerinize göre Türklerin çikolatayla arası nasıl? Son yıllarda insanlarda artık iyi çikolata yeme kültürü oluştu. Mesela bir tedarikçimiz çikolata ikram etti ve dedi ki; Türkiye’de artık eski çikolataların tadı yok. Bozuldu. Ben de dedim ki; aslında onlar bozulmadı, senin damak tadın değişti. Biz Avrupa’da üretilen çikolataların tadını bilmiyorduk. Onları yedikten sonra iyi çikolata yemeye diğer çikolatanın tadını beğenmemeye başladık. Eskiden kokolin üretimi popülerdi. Şimdi artık gerçek çikolatanın pazar payı yükseliyor. Bu da insanların yeme keyfinin yükselmesinden kaynaklanıyor. 2 dolarlık kokolini artık kimse yemiyor. Güzel gelişme.

Son olarak neler söylemek istersiniz? Daha kaliteli makinalar üretebilmek istiyoruz. Bu potansiyeli ve yeterliliği kendimizde görüyoruz. Şu anda çikolata fabrikası sektöründe dünyanın en iyisi 5 büyük firma var. Bunlardan ilk 3’ünün içine girmeyi hedefliyoruz. Geçmişten gelen tecrübemizle istihdamımızı artırmak istiyoruz. Müşterilerimize ikram için çok spesifik, kaliteli bir çikolata üretip liderlik etmek de istiyoruz. Her gelen “Çikolata yok mu?” diye soruyor. Makinesini yapıyoruz ama iyi bir çikolatayı her zaman ikram edemiyoruz. Kendi markamız ile special bir çikolata ikram etmeyi planlıyoBu durumda sizin için iyi bir çikola- ruz. Kocaman bir pazar var fakat müşterilerimize etik olmaz diye o pazara ta gurmesi de diyebiliriz Bir çikolatayı tattığım zaman for- girmek istemiyoruz. Yalnızca ikram mülünü çıkartabiliyorum :) Oranla- edeceğimiz kadar çikolata üreteceğiz. rı ne kadar, hangi yağ kullanılmış. Memet Makina ile nasıl çikolatalar yapılabildiğini göstermek için. www.metropoldergileri.com

47


HABER

48

Mutfağın yıldızı “Fimak” Fırın makineleri ve ekipmanları üretiminde adından söz ettiren Fimak, gelişimini emin adımlarla sürdürüyor. Fimak geniş ürün yelpazesiyle de mutfağa kalite getiriyor Fimak Makina 1976 yılında genç ve girişimci mühendis Vedat Özpınar tarafından kuruldu ve üretim hayatına 80 metrekarelik bir dükkanda uzun şekil verme makinası imalatı yaparak başladı.

nolojileri ve hamur teknolojileri alanlarında devam eden Fimak Makine kalite ve sürekli gelişim anlayışından taviz vermeden ürün çeşitliliğini artırarak sektöründeki yoluna hızla devam ediyor.

İlerleyen yıllarla birlikte sektörün ihtiyacı olan makine ve ekipmanlarını teker teker ürün gamına alan Fimak, 1991 yılında Konya 2. Organize Sanayii’nde 4 bin metrekarelik alana taşındı. İmalat alanını genişleten firma,1995 yılında ilk ihracatını gerçekleştirdi ve ülkemizi uluslararası alanda temsil etmeye başladı.

Fimak günümüzde unlu mamül, fırıncılık, pastanecilik, restoran zincirleri, cafe, otel, catering alanlarında hizmet veriyor. Son olarak çalışmalarına 2016 yılında başladığı ve 2018 yılında son şeklini alan, sektöründe içinde birçok ilki barındıran Fimak Retros adlı gastronomi makinaları alanlarında da hizmet vermeye başladı.

Doksanlı yılların ortalarından itibaren çalışmalarına ivme kazandıran Fimak, ürün gamını dünyadaki, sektöründeki gelişmeleri takip ederek genişletti ve döner fırın, taş tabaklı katlı fırın, borulu fırın gibi makineleri de üreterek gelişimine hızla devam etti. Bu gelişimin doğal bir sonucu olarak Fimak 2010 yılında yeni fabrika yatırımını tamamladı ve 22 bin metrekare kapalı, 23 bin metrekare açık alanı bulunan, toplamda 45 bin metrekare alanda faaliyet gösteren modern fabrikasında üretimine hız katarak faaliyetlerine devam etti. Yeni üretim tesislerinde faaliyetlerine ısı tek-

Ar-Ge Merkezi

2017 yılı Temmuz Ayı’nda sektöründe bir ilki daha başaran Fimak, Türkiye’deki Sanayi Bakanlığı onaylı Ar-Ge merkezlerinden biri olmaya hak kazandı. Sürekli yenilikçi anlayış felsefesi ile hareket eden Fimak Makina, üretim teknolojilerine ve fabrikasına yaptığı yatırımlarla dünyanın 65 ülkesine ihracat yapıyor. Firma ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’ne kurduğu şirketle ABD pazarında da faaliyetlerini sürdürüyor.

Sektöre eğitim katkısı

Fimak, bulunduğu sektöre eğitim anlamında da katkı sağlıyor. Gıda sektöründe geleceğin şeflerinin ve ustaların eğitimi anlamında sosyal sorumluluk projelerine imza atan Fimak, bu doğrultuda 2017 Ekim Ayı’nda Akdeniz Üniversitesi bünyesinde yer alan Göynük Mutfak Sanatları Meslek Yüksekokulu’na “Vedat Özpınar Ekmekçilik ve Pastacılık Uygulama Mutfağı”nı kazandırdı. Bu sayede sektörün alanında bilgili, donanımlı iş gücü ihtiyacını sağlayacak insanların yetişmesine olanak tanıdı. Fimak Makine Kaliteli hizmet, kaliteli ürün ve mutfak müşteri memnuniyeti ilkelerini benimseyen ve bu ilkeleri hayata geçiren, bunun için de kendini sürekli yenileyen bir firma olarak kullandığı ekipmanlar ile kalitesinden taviz vermeden, bu kaliteyi her zaman üst seviyede tutmayı başarıyor. Kurumsal değerlerini de oluşturan firma, disiplinli çalışmak, güvenilir olmak, kaliteden taviz vermeden rekabetçi olmak, sürekli gelişim peşinden koşmak ve bunların sonucu oluşan motivasyonla ülkeye ve genç girişimcilere hizmet vermeye devam ediyor.


www.metropoldergileri.com

49


RÖPORTAJ

50

PEN’ de güçlü marka;

ÖZCAN PLASTİK Özcan Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Nazim Özcan’la Özcan Plastik’i ve sektörü konuştuk…

ÖZCAN PLASTİK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Ömer Nazim Özcan

Özcan Plastikin kuruluşu sektör. Sektörümüz dış ticaret fazlası ve- değerine ulaşamazsınız bunların tamahakkında bilgi verir misiniz? rerek ülke ekonomisine katkı sağlıyor. mını plastikle aşabilirsiniz. PEN sektöŞirketimiz 1994 yılında babamız Mehmet Özcan tarafından kuruldu.1999 yılına kadar babamla beraber çalıştık.1999 yılında babamızı kaybetmemizin ardından işleri kardeşimle birlikte yürütmeye başladık. PVC kapı ve pencere sektöründe hizmet veriyoruz. İlk olarak PAKPEN bayisi olarak başladık. Pazardaki ihtiyaçların, müşteri profilleri ve inşaat sektöründeki değişiklikler nedeniyle son 3 yılda şirketimizin bünyesine ithal markaları ilave ettik. Bu da olumlu gelişmelere neden oldu. Özellikle ithal profil noktasında yıllardır gelen bir baskı vardı. İthal profili Konya pazarına kazandırdık. Bu konuyla ilgili son 3 yıldır projeler yapıyoruz. Ana bayimiz olan PAKPEN’le 1994’den beri birlikteliğimiz devam ediyor. Bugün itibariyle iş bitirme anlamında ciro, üretim kapasitesiyle PEN sektöründe ilk 3’teyiz. Son 5 yıldır İnşaat sektörüyle de uğraşıyoruz. Sektörümüzün zor tarafları da zevkli tarafları da var. İnşaat sektörüne bağlı olarak hızlı gelişen, durağanlaşan, inişe geçen, direk ekonomiye bağlı ve ekonomik gelişmelerden etkilenen bir

Türkiye’deki PEN sektörü dünyanın en büyük ikinci sektörüdür. Dünyadaki büyük firmalar ülkemize yatırım için geliyor. Ekonomik anlamda önem taşıdığı kadar insan yaşamı açısından da önmli. Pencere denildiği zaman; insanların sabahtan akşama kadar dışarıya baktığı, evini havalandırdığı, dünyanın bir nevi gözüdür. Evimize yaptırdığımız pencere bizi mutlu da edebilir mutsuz da

PEN bir dönem moda, akım halinde Türkiye’ye giriş yaptı. Yıllar sonra da doğallık bakımından doğramaya, ahşaba dönüşler tartışıldı. PEN, iyi bir malzemeyle ahşap, doğrama malzemeler gibi natürele düşkün insanlar için seçenek olarak sunulabilir mi? Sağlık açısından PEN’in hiçbir sakıncası yoktur. İnsanlara yan etkisi yok. Ahşap daha doğal, nefes alıp verebilen bir üründür. Ahşabın maliyetleri yüksek, işçiliği çok fazla. İstediğiniz yalıtım

rü kendini hızlı geliştirdi. Türkiye’den Avrupa’ya malzeme satıyoruz. PEN’in artısı çok fazla; ahşabın maliyeti, işleme zorluğu, bir de yeşili koruyalım noktasında PEN bir adım öndedir.

Gelişen teknolojilerle ürünlerin tasarımlarında sınır yok değil mi? Renk alternatifi çok fazla. Sizin projenize göre yapılmakta. En önemlisi ülkemizde şu anda enerji açığı var. Evin ısı kaybının yüzde 35’i pencerelerden, geri kalanı duvar yalıtımından, çatıdan kaynaklanıyor. Bir evdeki ısı kaybının yüzde 35’ini hesapladığınızda bunu önlediğimiz taktirde ülke ekonomisine önemli katkı sağlarız.

İkinci fabrikanız açıldı bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Firma olarak proje yapıyoruz, proje bayisiyiz. İnşaat firmalarının marka projelerinin pencerelerini yapıyoruz. Konya merkezliyiz ama ulusal markayız. Türkiye’nin birçok yerinde; İzmir’


Pencereniz sizi dünyaya açar... de, Denizli’de, Ankara’da, Antalya’da projelerimiz var. Üretimimiz sadece Konya’da değil. Burada bir hattımız İstanbul’da 2 hattımız var. İnşaatın kalbi Marmara’da atıyor. İstanbul’da 10 yıl önce üretim hattı kurduk. Firmamızın büyümesine İstanbul’daki yatırımımızın katkısı oldu. Aslında İstanbul’daki tesisimizi büyütelim diye düşünüyorduk fakat inşaat sektöründe dağılma var. Ülkenin şu anda içinde bulunduğu dövizdeki hareketlilik, buna bağlı olarak enflasyonun artması, faizlerin yükselmesi insanların satın alma güdüsünü düşürdü. Bu olayı sadece inşaatta, konutta görmüyoruz. Araç satışı, beyaz eşya alımında da düşüş var. İnsanlar artık harcama yaparken ana ihtiyaçlarına ağırlık veriyor. 2002’den bu yana üretim anlamında, firmaların kalitesiyle 15 yılda inşaat sektörü yükseldi. Son iki üç yılda üretilen konut sayısı talebin üzerinde. Dolayısıyla stokların erimesi gerekiyor. Stokların erimesi için de faizlerin düşmesi gerekir. İnşaat sektöründeki bu daralmadan, düşüşten, ekonomideki sıkıntılardan dolayı sektör durağanlaştı. Sektörün durağanlaşması nedeniyle yatırım yapmayı düşünmüyoruz. Mevcut durumu koruyarak 2018-2019 yılını geçirmeyi düşünüyoruz. Rekabet, merdiven altı, kötü işçilikler hepsi rekabeti olumsuz etkileyen unsurlardır. Bunların önlenmesi için birtakım kararlar alınması gerekir. Sektöre sonradan giren, aslında sanayici olan ya da başka işlerle uğraşan inşaattaki ranttan para almak isteyen kesimler var.

Son olarak neler eklemek istersiniz? Ülkemiz zor bir durumdan geçiyor. Dünya ekonomisinde ciddi sıkıntılar var. Ülkemiz üzerinde baskı var. Ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Bu dönemde birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor. Mevcut hükümetin ekonomiyi düzeltmek adına birtakım kararlar alması gerekiyor. Herkesin tasarrufa yönelmesi gerekiyor. Öncelikle üretim, sonra harcama yapmalıyız. Ben ülke olarak bu sıkıntıları kısa sürede aşacağımıza inanıyorum. Üreten, istihdam sağlayan firmaların desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Özellikle vergi yükü çok ağır, finans konusu, faiz indirimi yapılması gerekiyor. İnşaat sektörüne de faiz indirimi konusunda destek verilmesi gerekir. Farklı destekler sağlanabilir. Örneğin; ilk defa konut alınacaksa faiz indirimi yapılabilir. Bunlar gerçekleştiği zaman sektör yeniden canlanacaktır.

Üretiminiz sadece PEN’le mi sınırlı başka ürünler de var mı? Tek bir iş üzerine odaklanmak gerekiyor. Plastikle ilgili farklı yatırımlar yapılabilir. Fakat şu an biz sadece işimizde büyüyoruz. İşimize odaklandık. Hedefe ulaşma noktasında üretim kapasitesi olarak yüzde 60, yüzde 70’lerdeyiz. Bu noktada işimizde istikrar edeceğiz. www.metropoldergileri.com

51


RÖPORTAJ

52

Seycan Çakır

Ahmet Çakır

“ TÜRKİYE’DEKİ ŞEHİRLERİMİZDEKİ ZENGİNLİK İNANILMAZ BOYUTTA. DÜNYADA ÖRNEĞİ OLMAYAN DEĞERLERE SAHİBİZ. AMA BUNU İLETİŞİM DİLİNE ÇEVİREMİYORUZ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ

PROF. DR. HÜSEYİN ALTUNBAŞ Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş ile şehirlerin markalaşma konusundaki eksiklikleri ve yapılması gerekenler üzerine konuştuk. Altunbaş, tüm şehirlerin dünyadaki rekabetten pay almaları için tanıtımlarına önem vermeleri gerektiğinin yanı sıra günümüzün popüler konusunun destinasyon pazarlaması olduğunu söylüyor.


Hocam iletişim neden önemli?

İletişim, ilişki kurmayı, tanınmayı ve kişilerin benliğini geliştirmeyi sağlayan çok etkili bir güç. Bu güç özellikle güçlü olanları daha da güçlü hale getirir. Şayet gücünüz yoksa bu iletişim gücünün de farkında olmazsınız. İletişim insanlara ve kurumlara çok ciddi anlamda ruh katar. Ruhsuz insanın iletişim gücü de yoktur. Kurumlar ve şirketlerin de eğer hedef kitlesiyle buluşamama sorunu varsa kesinlikle orada iletişim sorunu vardır. İletişime gereken önemi vermiyorsa firmalar er ya da geç güçsüz kalırlar ve ölmeye doğru hızla yol alırlar.

Türkiye’de iletişimi nasıl görüyorsunuz?

Türkiye iletişim konusunda son yıllarda ciddi ivme kazandı. Aslında dünyadaki gelişmelere kayıtsız kalamadığı için gelişme gösterdi diyebiliriz. İletişim teknolojileri bu gelişimi zorladı bir nevi. Özünde iletişime yatkınlığın gelişmesi lazım aslına bakılırsa. Özünde iletişime dönük değiliz Türkiye olarak. Her olaya

iletişim gözüyle baktığımızda çok eksiğimizin olduğunu söyleyebiliriz. Bakıyorsunuz kaynağı belli olmayan işler, mesajı etkisiz işler, geri dönüşü düşünülmemiş işler, yanlış aracı seçilmiş işler, iletişimi özüyle ele almadığımızı gösteriyor. Yani iletişim ileti göndermek değildir. Öncesini ve sonrasını da düşünerek ileti gönderebilmektir. O zaman gönderilen ileti, iletişimin yaratıcısı olabiliyor. Maalesef biz bu konularda yalap şap geçiştirmeci bir yaklaşım içerisindeyiz.

Markalaşma ile iletişimi nasıl değerlendirirsiniz?

Markalaşma ve iletişim birbirinin tamamlayıcısı. İletişim kuramazsanız marka olamazsınız. Bu yüzden Türkiye’de marka konusunda can çekişiyoruz. Aslında iyi ürün üretiyoruz ancak bunları iletişimsiz bıraktığımız için ürünlerimiz nefes alamayıp ölüyorlar. İletişime yatırım gözüyle bakmıyoruz. Ürün üretmek için ciddi yatırımlara, ciddi bütçeler ayırıyoruz ama iletişimi kafamıza göre verdiğimiz bir iki reklamla geçiştiriyoruz. Milyon dolarlar yatırılıyor ama

iletişim denince para bitti denilmesi yaygın bir hastalığımız. Bundan kurtulmadığımız sürece bizden marka çıkmaz. Firmalarımız ölür aynı ölü ruh, başka bir işkolunda reenkarnasyonla hayata döner ama o da tekrar ölür. Bu kısır döngüden çıkmadığımız sürece marka liginde olamayız marka çöplüğünde oluruz. Bu iş bu kadar net.

Şehir pazarlaması üzerine çalışmalarınız var. Türkiye’de belediyeler şehirlerini nasıl pazarlamalılar sizce?

Türkiye’deki şehirlerimizdeki zenginlik inanılmaz boyutta. Dünyada örneği olmayan değerlere sahibiz. Ama bunu iletişim diline çeviremiyoruz. Belediyelerimiz iletişime çok yatırım yapmıyorlar. Tüm belediye çalışanlarının öncelikle sıkı iletişim eğitimlerine alınmalarının şart olduğunu düşünüyorum. Bir atımlık eğitimleri kastetmiyorum. Sürece bağlanmalı. Çünkü belediye binasındaki en gerideki çalışanların bile ciddi iletişim bilmesi gerekiyor. ‘Ben vatandaşla temas etmiyorum’ deme-

www.metropoldergileri.com

53


RÖPORTAJ

54

den buna dahil edilmesi gerekiyor. Çünkü o belediye binası zaten tüm beklentilerin toplandığı bir yer. Orada çalışan herkese vatandaşın algısı ortaktır. Oradan haberi vatandaş tanıdığı o çalışanlardan alacak. Onlardaki zerre kötü iletişim parçacığı hastalığı tetikleyebilecektir. Sadece başkana odaklı bir iletişim anlayışı var Türkiye’de. Başkan iyi iletişim kursun diğerleri onu paramparça etsin. Başkan onun paramparça edildiğini de öğrenemesin ama. Yani başkanlar çok yoğun, çok ulaşılmaz olunca makbuldür oluyor. Bunun aksini yapan başarılı başkanlar var ama ben genel algının böyle olduğunu görüyorum. Başkan odaklı anlayıştan belediye kurumsal iletişim anlayışına geçmek için de belediye çalışanlarının bu işe el atması lazım. Evet efendimciler,

tamam efendimciler, sadece iyi gün tavırları sergilerler. Şehir pazarlamasının yapılabilmesi için şehrin tüm bireylerinin bu bilince yönelik bilinçlendirilmesi gerekir. Bunun temeli de belediyedeki tüm çalışanlar, daire başkanları çözüm odaklı, iletişim odaklı hale getirilmelidirler.

Belediyelerin iletişimi özellikle sosyal medyanın etkisiyle nasıl değişti?

Belediyelerin temel hizmet alanlarını sosyal medyadan hızlıca paylaşmak, geleneksel medya üzerinden yapılan iletişim sürecini değiştirdi. Medyaya gönderilen basın bültenleri çöpe gitti. Basın bültenleri sosyal medya araçlarında artık. Medya mensupları da sosyal medya araçlarını takip ederek belediyeden bilgi alıyorlar. Belediye-

lerin sosyal medya ekipleri işin hem iç yüzünü hem dışarıya taşınan yönünü bilmek zorundalar. Sosyal medya ekibi sadece bana verilen haberi oraya koydum diyemeyecek kadar ciddi iş yapıyorlar. Oraya hevesli gençler yerine belediye işini bilen, belediyeciliği bilen, iletişimi bilen ve belediyedeki her departmana anında ulaşabilecek yetki ve sorumlulukta insanlar oturtulmalı. Belediyelerin sosyal medya iletişim anlayışları onları toplumun gözünde rezil de eder vezir de. Bu artık anlık olabilir. İletişimi bilmeyen belediyeler sosyal medya hesaplarını özel gün kutlamaları ve yol yaptık, bahçe yaptık haberleriyle doldururlar. Bu kafayı kuma gömme anlayışıdır. Bu rutin süreç tabii ki olacak ama vatandaşların algılarına hizmet edecek, diğer belediyelerden farklılaştıracak ve daha fazla ziyaretçi çekecek anlayışı da oraya koymalılar.

Siz Türkiye’de hangi belediyelerin bu konuda öne çıktığını düşünüyorsunuz? Şöyle ifade etmek lazım. Türkiye’de zaten büyüklük, yaşanabilir olmak açısından İstanbul, Ankara ve İzmir ilk 3 sırayı alıyor. Ancak bunlar şehir pazarlamasız bu sırayı alıyor. Bence bu şehirlerin de şehir pazarlama yapması lazım ki dünyadaki rekabetten pay alabilsinler. Dünyaya taşındığında olay sadece İstanbul üzerine gidiyor. İstanbul dışında bilinen ilimizin olmaması bizi düşündürtmeli. Diğer iller arasında Eskişehir başkan odaklı bir iletişim anlayışı ile tüm illerin üzerinde bir noktaya taşınmış görünüyor. Burada sayın Yılmaz Büyükerşen hocanın bireysel başarısı olduğunu hepimiz görüyoruz. Başkan odaklı demekteki kastım da ondan. Yılmaz hocanın vizyonu bulaşıcı olarak diğer şehirlere yansırsa yarış olur. Ben şehir pazarlama yarışının sadece evraklarda olduğunu düşünüyorum. İcraatlarda ve projelerde bu yarış yok. Devletin kaynaklarından en fazla pay alma yarışı olarak görülüyor gibi şehir pazarlaması. Bu yanlış önce kaynak değil önce şehir pazarlaması projeleri ve icraatları. Bu da şehir pazarlama stratejisi ile olur. Bir üst akıl o şeh-


Kontrol edici konumda olmalılar. Bu engelleyici olmamalı ama. Çünkü bizde kontrol edici engelleyici de olabiliyor. Türkiye’de valiliklerin bizzat işin içine girip logo veya tanıtım filmi yaptırdıklarına da şahit oluyoruz. Bu yanlış. Valiler bu yönde işler üretmemeliler. Çünkü yaptıklarının yanlış olduğunu görüyoruz. Kullanılmayan logolar kullanılmayan filmler. Belediye icracı olduğu için belediyelerin öncü olduğu diğer şehir yöneticilerinin dahil olduğu pazarlama kurulları oluşturulmalı. Ancak o zaman şehir bir yerden bir yere gider. Aksi halde harcama kalemleri artar, değerler artmaz.

Bu sadece şehirlerin pazarlamasını mı öne çıkarıyor? İlçeler ya da daha küçük yerleşim yerleri nasıl pazarlanacak?

rin stratejisini çizmeli. Ne söyleyeceğini, nerede ve nasıl söyleyeceğini belirlemeli. Yalap şap yapılan tanıtım filmleriyle bu pazarlama olmaz. Teknik olarak güzel gibi görünün filmler, kimseye bir şey söylemeyen filmler yapılıyor. Drone kullanılarak çekilince biz o şehri güzel iletişim kurdurduk diye düşünülüyor. Bu anlayış çok yanlış bir anlayış. Hedef kitlesi belli olmayan sadece görüntü geçişleriyle doldurulmuş sayısız tanıtım filmini kim hatırlıyor. Maalesef belediye tanıtım filmi çöplüğündeler hepsi.

Siz İletişim Fakültesinde Profesörsünüz. Belediyelere bunları anlatma öğretme şansınız olmadı mı? Belediyelerin bizim öğrencilerimizi daha fazla istihdam etmesi lazım. İletişim Fakültelerimiz çoğaldı. İyi eğitim almış iletişimcilere yönelme-

leri bu anlattığım mantığı zamanla uygulamalarını sağlar. Ara sıra dışarıdan hizmet almak tabii önemli ama bence öncelikle kendi personellerinin iletişimi bilmesi şart. İstihdam edilen iletişimciler tüm personele bunu öğretmeliler. Konuşmayı, beden dilini kullanmayı, telefonda iletişim kurmayı, sorunları çözmeyi, takip etmeyi, vatandaşla ilişki kurma gibi bu mantıktan türeyen eğitimleri sürekli vermeliler. Ancak şehir bu sayede sorun çözme odaklı esnek bilince sahip olabilir. Aksi takdir sorun çıktığında ya bağıran ya da sümen altı eden bir anlayış hakim olur.

Şehirleri siz belediyelerin mi pazarlaması lazım diyorsunuz?

Kesinlikle. Valilikler vizyon veren yerler olmalılar. Ancak kesinlikle akıl verici pozisyonda olmalılar.

Evet, her değerli olan yer pazarlanacak. Sadece şehirler şehir pazarlamasını kapsıyor. Bunun dışındaki mahalle, köy, küçük bir bölge veya ilçeler, destinasyon pazarlamasına giriyor. Aslında günümüzün popüler konusu destinasyon pazarlaması. Ülkeyi ya da şehri satmazsınız ama oradaki küçücük değerli bir noktayı pazarlarsınız. İnsanlar orası için akın eder dolayısıyla şehri ve ülkeyi de pazarlamış olursunuz. Bu trendi takip etmek lazım. İlçelerimizin destinasyon pazarlamasına odaklanmaları doğru olur. Bunu yapmak için belediyelerin kendi internet sitelerinin yenilenmesi lazım. Belediye siteleri sadece resmi internet sitesi görünümünden çıkmaları bu değişime destek sağlar. Yani destinasyon siteleri doğru ve sağlıklı bilgi vermeyebilir. Belediyenin destinasyonla ilgili gezi ile ilgili empatik bilgileri veriyor olması o bölgeye güvenli gelişi artırır. Bu sebeple interaktif belediye siteleri yapılması turizmi artıracaktır. Tek yönlü mevcut siteler turistleri çekmez. Sadece belediye ile ilgili resmi işi olanların girdiği bir site olarak kalır. Turizm işinde olmak istiyorsak yeni ziyaretçiler çekmek istiyorsak mevcut görünürlüklerimize yenilikler katmamız lazım.

www.metropoldergileri.com

55


HABER

56

DÜNYADA SİYAH HAVUÇ DENİLİNCE EREĞLİ AKLA GELECEK Konya Etli Ekmek, Ereğli Siyah Havuç Coğrafi İşaret Tescil Belgesi takdim töreni yapıldı. Etliekmek ve Siyah havuç patentlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü verdi. Programa Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Sanayi Komisyonu Başkanı Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, Konya Valisi Yakup Canpolat, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Ereğli Kaymakamı Ömer Lütfi Yaran, Ereğli Belediye Başkanı Özkan Özgüven, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ali Osman Karamercan, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habib Aslan ve çok sayıda davetli katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Ali Osman Karamercan: “ Mevlana der ki; ‘Kamil odur ki, koya dünyada eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser.’ İnşallah Konya ve Ereğli’nin bu iki değerli ürünü alınan bu patent ile güzel bir eser olacaktır.” dedi. Daha sonra kürsüye gelen Ereğli Belediye Başkanı Özkan Özgüven: “Konya’mıza ve Ereğli’mize değer katan bu iki ürünün tescilinin yapılması bizi ziyadesiyle mutlu etti. Siyah Havuç birçok yerde hammadde olarak kullanılıyor. Tıp Doktorlarının Koyu renkli besin-

leri tavsiye ettiğini biliyoruz, bu koyu renkli besinlerin başında ise Siyah Havuç geliyor. Ereğli’mizde yetişen siyah havuç ülkenin en kaliteli siyah havucu olma özelliğini taşıyor. İlçemizde yaklaşık 10 köyde, 25 bin dekar alanda milli içeceğimiz şalgamın ana hammaddesi siyah havuç yetiştiriciliği yapılıyor. Hal böyleyken siyah havucun tanınır hale gelmesi ve daha çok tüketilmesi çok önemliydi. Biz de üzerimize düşeni yapıp siyah havucu dünya markası yapmak için patentimizi aldık. Sırada beyaz kiraz ve koyun yoğurdu var onlar için de başvurumuzu yaptık. Etli Ekmek ve Siyah Havuç Konya’mıza, Ereğli’mize,

Ülkemize hayırlı uğurlu olsun.” dedi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek: “ Aslında bizim patente ihtiyacımız yok ama dünya markası olabilmek için bu coğrafi işaret belgesini almamız gerekiyordu. Ayrıca Siyah Havuç da Ereğli’nin bir markası oldu artık güzel bir tevafuk oldu. Bu tescillerde emeği geçen herkese teşekkür eder, sizleri saygıyla selamlıyorum. Hayırlı mübarek olsun.” dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü:“ Bu alınan tescil belgeleri çok değerli. Ancak denetim olmazsa Coğrafi İşaret Tescil Belgeleri’nin bir anlamı olmaz. Ülkemizin kalkınması ve ekonomik açıdan tüm şehirlerimizi yörelerine ait ürünlerine patent almaya davet ediyorum. Bizim geleneksel ürünlerimize hiç bir ülke göz dikemeyecek. Bu ürünler bizimdir. İnşallah bu sene bitmeden coğrafi tescili olmayan ilimiz kalmayacak. Şehirlerimizle bütünleşen her ürünü kazandırmaya devam edeceğiz. Çalışmalar yürütüyoruz. Bu tescil belgelerinin Konya’ya ve Ereğli’ye bereket getirmesini diliyorum.” dedi. Program Bakan Özlü’nün Konya ve Ereğli’ye Coğrafi İşaret Tescil Belgeleri’ni vermesiyle son buldu.


EREĞLİ BEYAZ KİRAZI’NA PATENT ALINDI Kirazın en güzelinin yetiştiği şehir olan Ereğli yıllar sonra Beyaz Kiraz Patent’ine kavuştu. Türkpatent ve Marka Kurumu’na Haziran 2014’te başvurusu yapılan ve o günden bu güne Ereğli Belediye Başkanı Özkan Özgüven’in uzun süre uğraş verdiği Ereğli Beyaz Kirazı Patent’i kabul görerek 02.07.2018 tarih ve 32 sayılı resmi Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı Bülteni’nde yayımlandı. Beyaz Kiraz şehrimizin incisi diyen Başkan Özgüven: “Bitkisel ve hayvansal üretim açısından önemli bir potansiyele sahip ilçemizde Meyvecilik tarımı içerisinde Beyaz Kiraz (Starks Gold) önemli bir yere sahiptir. Kiraz üretimi dünyada geniş bir alana yayılmış olmasına rağmen en çok kiraz üretimi yapılan ülkeler A.B.D, Türkiye, İtalya, Fransa gibi ülkeler ilk sırada yer almaktadır. Ülkemiz önemli bir kiraz üretim bölgesidir. Ve ülkemizde üretilen kirazlardan Beyaz Kiraz Ülkemizde ekonomik anlamda sadece Ereğli Bölgesinde üretilmektedir. İlçemizde yetiştirilen beyaz kiraz Türkiye de yetiştirilen en iyi kalite de olup Lezzeti, sertliği ve aromasının üstüne yoktur. Bununda en büyük nedeni İlçemiz rakımın yüksek olması, nisbi nemin düşük ve kiraz üretimde kullanılan suların kaynak suyu (İvriz Kaynak Suyu) olmasıdır. Bal gibi

tadıyla kendine has bir tadı ve aroması olan beyaz kiraz ayrıca dondurma, çikolata, pasta, pasta süslemeleri ve kozmetik ürünlerde kullanılmaktadır. Ülkemizin beyaz kiraz rekoltesinin %90 civarında büyük bir bölümü Ereğli’mizde yetiştirilmekte ve ihraç edilmektedir. Tüm yönleriyle beyaz kiraz şehrimizin incisidir.” şeklinde konuştu. Özgüven: “Büyük çoğunluğu Ereğli’mizde yetişen ve ticareti yapılan beyaz kirazımız artık patentli bir ürünümüz oldu. Uzun uğraşlar sonunda elde ettiğimiz bu patent ile beyaz kiramıza sahip çıktık ayrıca daha önce siyah havucumuzun da patentini alarak Ereğli Siyah Havucu adı altında tescillendirdik. Değerlerimize sahip çıkmak için başlattığımız patent alma çalışmalarımız diğer ürünlerimiz için de devam edecek. Geçtiğimiz günlerde Ereğli Kadın Girişimciler Derneğimiz, Gökçeyazı Mahallemizde ikamet eden kadınlarımız beyaz kirazın reçelini yapmaya başladılar. Ender rastlayacağınız ve lez-

zeti damağınızda tat bırakacak beyaz kiraz reçelini denemenizi öneriyoruz. Belediye olarak patent çalışmalarını nihayete erdirdiğimiz beyaz kirazın şehrimizde ticareti de yapılmaktadır. Bu anlamda Ereğli’miz için önemli bir de geçim kaynağıdır. Bu yıl beyaz kirazda yaşadığımız fiyat talihsizliğini biraz olsun azaltmak ve üreticilerimize destek olmak amacıyla Belediyemiz bünyesinde tonlarca beyaz kiraz satın alarak hemşehrilerimize dağıttık. Bizler bu şehre hizmet etmek için bu makamları işgal ediyoruz ve her türlü hizmette öncü olarak şehrimizi kalkındırmak, hak ettiği noktalara taşımak için çaba gösteriyoruz. Vatandaşlarımızla iç içe, istişare ederek sorunlarımızı çözmeye gayret gösteriyoruz. Bu noktada vatandaşlarımızdan da yoğun destek görüyoruz. Bizlere destek olarak bu güzel şehre daha fazla hizmet etmemizi sağlayan tüm hemşehrilerimize teşekkür ediyor, Beyaz Kiraz Patent’imizin şehrimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. www.metropoldergileri.com

57


HABER

58

BAŞKAN ÖZGÜVEN: “GAYRETLE, SAMİMİYETLE, SEVGİYLE DAHA GÜZEL BİR EREĞLİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ” Ereğli Belediyesi şehrin dört bir yanında yaptığı çalışmalarla hizmette sınır tanımıyor. Birçok bölgede çalışma başlatan ekipler asfalt, kaldırım, orta refüj düzenleme çalışmalarının yanı sıra Anıt ve Ulu Cami Meydanında da yenileme çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Ayrıca sosyal Belediyecilik kapsamında yaptığı çalışmalarla da vatandaşların takdirini topluyor.

Gece gündüz demeden yürütülen çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunan Belediye Başkanı Özkan Özgüven: “Şehrimizin dört bir tarafında gece gündüz demeden çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ereğli’mizi daha değerli hale getirme prensibimizle çalışmalarımızı sürdürüyor, daha güzel Ereğli için çalışıyoruz. Ekiplerimiz bir yandan asfalt, kaldırım, orta refüj düzenlemeleri yaparken bir yandan da Anıt ve Ulu Cami Meydanımızda yenileme çalışmalarını sürdürüyor. Göreve geldiğimizden bu yana ilklerin Belediyesi olduk. Şehrimizin kanayan yaralarının, uzun yıllar tabiri caizse halının altına süpürülen sorunlarının üzerine kararlılıkla giderek bir bir çözüme kavuşturduk. Fiziki, Sosyal ve Kültürel Belediyecilik kapsamında 4,5 yılda şehrimize önemli yatırımlar yaptık. Hizmette sınır yoktur, çünkü ihtiyaçlar sınırsızdır. Bu düsturla şehrimize layıkıyla hizmet etmek için mesai mefhumu gözetmeden canla başla çalışıyoruz. Yaptığımız hizmetlerde en büyük motivasyon kaynağımız hemşehrilerimiz, onların destekleri bize güç katıyor. Ayrıca yaptığımız hizmetlere vatandaşlarımızdan gelen olumlu düşünceler bizleri daha da mutlu ediyor. Daha değerli bir Ereğli için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.


www.metropoldergileri.com

59


RÖPORTAJ

60

Çiğdem Kurut

Beyzat Aksoy

DornTerapi’yi; uzmanı Emine Baran anlattı. Sohbeti bile dinginlik veren bu teknik hayatınızda çok şeyi değiştirebilir. Röportajımız aşağıda..

Vücudunuzdaki Ağrılar İçin Sihirli Tedavi Yöntemi:

DORN TERAPi Dorn tekniği nedir?

Dorn’u ilkuygulayan ve sistem haline getiren kişinin adı DieterDorn’dur. Bu kişi uyguladığı tekniğe soyadını vermiştir.Bunun aynı zamanda kadersel bir çekilme olduğunu da görüyoruz. ÇünküLatince’de“dorn” demek kemik ucundaki çıkıntı anlamına gelmektedir.Dorn’un ismi buradan doğmuştur. Dorn bir dengeleme işidir. Vücudu, eklemleri, omurgayı dengeler. Omurga bizim için çok önemlidir. Çünkü anne karnında ilk önce beyin ve omurilik yapımız oluşuyor. Yani bütün kayıt sistem omurgada ve beyinde. Vücudun üstündeki beynin dengede olabilmesi için, altyapının bacaktan başlayarak tamamen bir dengede olması gerekiyor. Beyinde kontrol merkezi olan ana kumanda merkezi de diyebileceğimiz en önemli iki bezimiz bulunmakta, bunlar epifiz ve hipofiz. Bedenimizi bir bina olarak düşünürsek bacaklarımızın da dengede olması gerekiyor. İki bacak boyu, kalça, omurga birbirine eşit olacak, üstündeki boyun ve kollar dengede olacak. İşte biz bedenin dengede olmasını dornterapisiyle sağlıyoruz.

Bu işlem nasıl başlıyor?

İşleme iki bacak boyunu birbirine eşitleyerek başlıyoruz. Sonra üst yapıya geçiyoruz. Çünkübir apartmanda önce kolonları yerine oturtmalıyız ki baca doğru durabilsin, yani bacayı düzeltmem binayı düzelttiğim anlamına gelmiyor. Dolayısıyla aşağıdan başlayarak yukarıya doğru tek tek eklemlerle ve kişinin kendi dinamik hareketleri ve bedeninin izin verdiği kadarıyla, ani germe çekme

EMİNE BARAN ŞİFA MERKEZİ

EMİNE BARAN


olmadan, doğru yere doğru açı ve basıyla uygulanan bir tekniktir dorn.

Bu tekniğe tekniğe göre tüm hayatımız omurgamıza mı bağlı?

Omurganın önemine tekrar dönersek, sadece fizik-beden değiliz. Gözümüzle görüp, elimizle dokunabildiğimiz tedavi uygulayabildiğimiz kısım fizik-beden. Ama içerde ve dışarıda biz aslında dört bedenden oluşuyoruz, fizik-beden, zihin-beden, enerji-beden ve ruhsal-beden. Dört tane üst üste kolonlanmış bedenin kendi içinde de ayrı yapıları var. Sahip olabildiğim ve değiştirebileceğim madde dünyasında gözümün gördüğü, dokunabildiğim beden fizik-beden. Bunlar birbirlerine domino taşları gibi bağlı. Birini düzelttiğimiz zaman diğerleri de otomatik olarak dengeye geliyor. Yani biz fizik-bedeni düzelttiğimiz zaman doğru duruş ile birlikte omurgaya bağlı içerde endokrin bezleriniz, hormonalyapınız, kihormonal yapı birçok şeyle birlikte özellikle duygu dünyamızı etkiliyor. Ve dışarıda enerji bedenimizi de dengelememiz için bizim ulaşabildiğimiz noktadan işe başlıyoruz. Bu da fizik- bedenimiz. Fizik-bedenimiz dengeye girmedikçe hiçbir bedenimiz, algımız dengeye girmez.

Dornterapi nasıl periyotlarla uygulanıyor?

Dornterapi birer hafta arayla iki seans

uygulanıyor. Hasta ilk seanstan sonra yüzde 70’e yakın bir oranda rahatlamış olarak seanstan çıkıyor. Vücudun, kemiğin ve kasın bir hafızası vardır. Vücudun eski duruşu silebilmesi içintam iyileşme süreci yaşın iki katı kadar gün süre ister.O yüzdendorn terapide yaşın iki katı kadar gün iyileşme süresi verebileceğimiz, pratik, günlük 3-4 dakikayı geçmeyecek egzersizlerle kişi bedenini hem dengede hem de doğru duruş pozisyonunda tutabiliyor. Bunu da kaslara, kemiğe ve bedene alışkanlık haline getiriyor. Kişilerden seanslardan sonra en büyük istediğimiz egzersizlerine devam etmeleridir. Sonrasında da hayatlarında pratik egzersizler kullanmaya devam edebilirler. Haftada 3-4 gün sadece 3-4 dakikasını ayırsalar hem omuriliklerini dengede tutacak, hem de doğru duruş pozisyonuna sahip olacaklardır. Nefes algımız duruşumuzla alakalıdır ve nefes her şeydir. Düzgün nefes almak, vücudu oksijenlendirmek adına, sağlıklı bir bünye ve zihin yapısı için çok önemlidir. O yüzden doğru duruşa sahip olduğumuz zaman doğru nefes de bize gelecektir. İşin hem ruhsal, hem fizik, hem de zihinsel bir boyutu var.

ları, baş ağrısı, migren, regl ağrıları gibi şikayetler için muazzam bir yöntemdir. Çünkü vücuda doğru duruş kazandırıldığında iyileşme içten gelir ve vücut kendi kendini toparlar. Algı, hormonal yapı ve nefesi dengeleniyor. Yeni doğum yapmış biri olarak kendi hamileliğimden de yola çıkarak, dornterapi ile bedenin daha hızlı toparlandığına şahit oldum. Bilindiği üzere hamilelikte hormonlar alt üst oluyor. Çok kuvvetli değişimler geçiriliyor ve lohusalık depresyonuna girilebiliniyor. Terapi sayesinde hormonlarımızı dengeye koyarak bu sıkıntıları teğet geçiyoruz. Aynı zamanda rahim kası çok hızlı toparlanıyor, hem egzersizle hem de doğru duruşla içerden de omuriliğin dengede olması ve oradaki endokrin bezlerinin doğru salınımıyla, doğum sonrası lohusalık rahat geçiriliyor.Sadece doğum sonrası lohusalık depresyonu gibi sorunlara iyi gelmiyor. Annelikte yanlış emzirme pozisyonu ve anneliğe adaptasyon, hamilelikle birlikte oluşan yükün ağırlık merkezini değiştirmesi, doğumdan sonra o ağırlık merkezine tekrar dönememe, kuyruk sokumunun geriye gelmesiyle birlikte tam oturamama gibi sorunlar için de dornterapi birebirdir.

Dornterapi hangi bölgelere uygulanabilir?

Dornterapi dengeli bir hayat sunuyor diyebiliriz o zaman.

Fıtık tedavilerine yardımcı destek, kamburluk ve skolyoz gibi duruş bozukluk-

Direk sizin omurganızı düzenliyor, eklemlerinizi dengeliyor, ağırlık merkezi-

www.metropoldergileri.com

61


RÖPORTAJ

62

niz eski haline dönüyor, kuyruk sokumunuz oturuyor ve aslında dornterapi ile dengeli bir hayat biçimi sağlanıyor. Kanı dengelemek için dedornterapi ve geleneksel tıpta uygulanan teknikler kullanılmaktadır. Kanın içinde demir var ve mıknatıs enerjisi bulunmakta. Bu tedavi yöntemleriyle kan temizliği ve dengesi sağlanıyor ancak önce fizik-beden, ilk olarak kişinin dengeye kavuşması lazım. Sonrasında kandaki demir sayesinde içimizde bulunan mıknatıs gücüyle birlikte düşünce yapımıza göre enerji çekiyoruz. Şimdi kurduğumuz ve şimdi oluşturduğumuz vizyonlar bir adım sonramızı bize getiriyor. O yüzden düşüncelerimize de, vücut duruşumuza da, farkındalığımıza da dikkat etmemiz gerekiyor. Şifaya niyet edip adım atıldığı zaman o size koşarak geliyor ve bu bizim içimizde. Özellikle dengesiz olduğumuz zamanlarda karar mekanizmamız bozulur, depresif ruh haline bürünürüz. Bu gibi durumlarda bedenimiz üzerinden tedaviler uygulayarak, dengemizi oturtarak, bedenin istediği konforu, imkanı sağlayarak, rahatlatarak, zincirleme bir iyileşmeye, şifaya kapı aralamış olacağız. Dornterapinin de, benim de mantığımda bu yatıyor.

Kişi mesela boyun ağrısıyla size geliyor. Ona nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz? Ben orada hastanın esnek olamadığını anlıyorum. Hayatta çok katı olmak iyi değildir. Katı bir yapı su-

lanamaz, katı bir yapıya oksijen giremez. Kendimizi kapatırsak olmaz. Bütün problemler dengesizlikten çıkar. Yani bir şeyin aşırı çok ya da aşırı az olması sorunludur. Ama dengede olduğu zaman o konfor alanı sağlanmış olur. Hastalıklar da öyle. Sadece beden duruşu olarak algılanmamalı, zihinsel dengesizlikler de vardır ve böyle durumlarda hastalık yoktur, hasta vardır. Bu, çözülemeyen bir problem ya da karmadan gelen bir problemdir,

Her insan dengeyle mi doğuyor?

Kesinlikle evet. Çocuklara baktığımızda aslında en doğru ve dengeli duruşun onlarda olduğunu görürüz. İnanılmaz rahat, korkusuz, kaygısız, anı yaşayarak dengede, sıfırda ve andadırlar. Zaman içinde korkular, kaygılar, yaşanan fizyolojik ve psikolojik travmalar çok önemlidir. Özellikle 7-14-21- 30’lu yaşlar gibi bazı yaş dönümleri kritik ve çok önemli yaşlardır. Yine 40-43 ve 60 gibi yaşlar da hayatımızda çok önemli,kadersel ve kritik yaşlardır. Kesinlikle dönüşler yaşarız. Sen-ben farkına varırız, cinsiyet farkına varırız, 18-21-22 yaş aralarında, üniversite çağlarında özgürlük ilan etmek isteriz. Aileden kopuşlar, aşklar, iş için veya askerlik için ayrılmalar vb. durumlar. Bunların hepsi aslında bir travmadır. 30 yaş muazzam bir yaştır. Kişinin boğaz çakrası dediğimiz, ifade gücünün de tam oturduğu ve ne yapmak istediğini, hayatta ne olmak istediğini çok ciddi sorguladığı bir yaştır ve bazen 27’de bazen de 30’da başlar. 40 yaş kemale erme yaşıdır. 60 yaş ise gerçek seni yaşamaya başladığın yaştır. Hiçbir şey yapmasak bile, etkileşim içinde olduğumuz için belli kritik yaşlarımızda ciddi imtihanlarımız olur. Bunlar bizde psikolojik travmalar olarak yer eder. Özellikle 0-7 yaş

arasındaki çocuklarda bir algı oluşuyor ve o algının üzerine her şeylerini inşa ediyorlar. Dolayısıyla o algıyla birlikte travmaya daha yatkın bir çocuk mu yoksa daha rahat bir çocuk mu yetiştiriyoruz. Bunları dikkate alıyoruz. Tabi bu da anneler için önemli.

Kaygılarımız bedenimizi nasıl etkiliyor?

Düşünce yapımıza göre bedenimize şekil veriyoruz. Kaygı, korku, endişe, anı yaşayamama, geçmişle çok fazla ilgilenme, gelecek için kaygılanma vb. düşüncelerle çok içli dışlı olmak bedenimizde sıkıntılar oluşturur. Olumsuz kodlamalar bedenimizin dengesini bozuyor. Bazı hastalarımız, “Düşmedim, ağır kaldırmadım ama bel fıtığı oldum” şikayetiyle geliyorlar. Özellikle erkeklerde görülüyor. Çok fazla ekonomik kaygı içindeyseler hiçbir şey yapmasalar bile bel fıtığı ortaya çıkar. Çünkü bel, erkeklerde genelde yükü alan kısımdır. Genelde banka kredisi alıp da ödeyemeyen beyler bel fıtığı sıkıntısı yaşayan kişilerdir. Onun dışında ellerdeki kavrayamama problemi de zihnin elimizde tutmak isteyip de tutamadığımız şeylerin bizdeki sinir sıkışması, el sıkışması şeklindeki yansımalarıdır. Çünkü zaman içinde beden düşünce yapımıza göre şekil alır ve hastalık üretir.

Bunların üstesinden gelmek mümkün mü?

İnsan öncelikle kendisini bolluk, bereket enerjisine açmalı, sinesini açmalıdır. Beden bizim sadece beslendiğimiz, ruhumuzun içerde muhafaza edildiği, çalıştığımız, uyuduğumuz, fiziksel ihtiyaçlarımızı karşıladığımız basit bir organizma değil. Beden, bulgu, olgu, düşünce, tarz, her şeydir. Sine pozitif enerjiyi ve bereketi çeker. Omuzları düşük, içe kapanık, sinesi açık olmayan


birisi isenefesle birlikte sağlanan hayatın içinde olma, hayatı içine alma verme dengesinde başarısız olur. Sen, duruş bozukluğundan ve düşünce biçiminden dolayı omzunu içe kapatmışsan, nefes alanını küçültmüşsen ve kendini hep kıtlık bilincine kodlamışsan, senin ne omzun açılacaktır, ne kuvvetli nefesi içine alacaksındır, ne de kıtlık bilincin değişecektir. Bedeni arkaya alıp, bedene doğru duruşu verdiğin zaman, nefesin düzeldiği zaman, kıtlık bilincinin kodunu da değiştirdiğin zaman - egzersizlerimizde de göstermekteyiz- sen o kısır döngüden zihinsel ve duruşsal olarak çıkarsın. Tabi ki bir günde değil ama gözle görülür ölçüde iyileşme kaydedersiniz. Sistem içinde yaşadığımız evren, Allah’ın yarattığı sistem bizim düşmanımız değil, bilakis bize dosttur, yeter ki biz onu açalım. O zaman bize çok hızlı pozitif cevap veriyor. Bunu bizzat kendi hayatımda ve danışanlarımdan bazılarının hayatında da gördüm. Hatta diyorlar ki, “ seanstan çıktım, şunu yaşadım.” Çünkü odanışanım algısını değiştirdi ve gönderdiği kötü enerjiyi kesti veya kapattı. Hastalıkların sebebi, düşünce biçimleri ve içinden çıkılamayan hayat tarzı ve formatları. Zaten ağrı, sızı, hastalık buradan çıkman gerekiyor diye sinyal gönderir. Fiziksel bedene dokunarak, fiziksel bedeni dengeleyerek ben bu sorunları düzeltebilirim. Aynı zamanda şifa içsel bir eylemdir. Kimse kimseye dışardan kesin müdahalede bulunamaz, sadece bir süreliğine sorunları geciktirir. Ve Dornterapi, insanların daha kısa sürede, daha kontrol sende bir şekilde, her gün bedenine 3-4 dakika dokunarak şifa bulunmasına katkı sağlıyor.

Bir seansınız ne kadar sürüyor?

1 seans 45 dakika, 1 saat arası sürüyor. Toplam 2 seans yeterli oluyor. Zaten dediğim gibi hasta daha ilk seansta çok ciddi bir rahatlama yaşamış oluyor. İyileşmeyen hasta belki %5 oranındadır. Onlar da zaten şifaya açık gelmiyorlar. İçinde bulundukları şartlardan çıkmak istemiyor olanlardır. Bizce her daim iyileşme umudu vardır. Beden çalıştığı, kalp attığı sürece iyileşmeme durumu diye bir şey bence imkansız. Çünkü Allah o canı hala sende tutuyor ve damarlar hala o kanı taşıyor, hala o bilgiyi, o oksijeni, besini vücutta bulunduruyorsa iyileşmeyecek doku ve organ olduğunu düşünmüyorum. Hastaların içinde bulundukları şartlardan çıkmamalarının sebebi, “kötüyse de benim kötüm” demeleri, kendilerini sorunlu da olsa alanlarında güvenli hissetmelerinden kaynaklanmalarıdır. Ayak ağrıları, yere tam basamamak, güvende hissedememe, yerden destek alamama, omuz –sırt ağrıları, üzerimizdeki yükler, atamadıklarımızdır.Bağırsaklarımızın ener-

ji kanalları omuzlarımızdan ve kollarımızdan geçer. Dolayısıyla bağırsak nedir? Bırakamadıklarımızdır. Emin olun omzu çok tutulan kişilerde bağırsak problemleri çok yaşanıyordur.

Bahsettiğiniz kanalların çalışması bu uygulamayla mümkün müdür?

Dorn’la harmanladığım tekniklerim var. Kişinin ihtiyacına göre zaten söylüyorum ama genelde Dornlarıve enerji egzersizlerini birleştirdim. Omuzlara yapılan kuvvetli egzersizdir. Pratik ve doğru bir egzersiz, bağırsaklarımıza da etki edecektir. Kapsamlı olmakla birlikte adı; bütünsel tıptır. Tıp tarihine, medeniyetlere baktığımızdaaslında ilerleyen şey teknolojidir. Bundan asırlar

önce Hint cerrahisi pratik yapıyor. Kadın doğum teknikleri çok pratikti. Hintlilerde cerrahi çok ön plandaydı.Özellikle yalan söyleyenlerin, zina yapan erkeklerin burunlarını kesiyorlarmış. Toplum içinde ayıplanmamak için burun estetiği yaptıra yaptıra Hintliler de estetik ilerlemiş. Bağırsak iç organ ameliyatları meşhur ve kayıtlarda var. Cerrahi operasyonlarda iç dikiş için et yiyen karıncaları kullanıyorlarmış. Aslında baktığımız zaman tıp teknolojinin dışında çok da gelişmedi. Eskiden tıp alternatif tıp, geleneksel tıp, modern tıp diye ayrılmıyordu. Çünkü insanı ruhuyla, enerjisiyle, fiziksel bedeniyle komple ele alıyordu. Modern tıpta biraz da kapitalist sektör var. www.metropoldergileri.com

63


RÖPORTAJ

64

Seycan Çakır

Beyzat Aksoy

Doğanın insanlara sunduğu en güzel maddelerden biri. Tarih boyunca hep kullanılmış, kullanıldığı alana tüm estetiğini, doğallığını hatta heybetini sunmuş. Mermer nerede yer aldıysa oraya değer katmış. Koca bir sektör de oluşturan mermeri ve bu işin adeta sanatçısı ARC Mermer’in patronu Zeki Arıcı’yla konuştuk…

Mermer altın değerinde ARC Mermer’in kuruluşu hakkında bilgi verir misiniz? Mermercilik baba mesleğimiz.Babam 80’li yıllarda faaliyete başlamış. Ben de bu sektöre 13 yaşlarında babamın yanında çırak olarak başladım. Abimle devam ettik. 2006 yılında babam işi tamamen bize devretti. Hızla büyüterek bugüne getirdik. Bu sektörde ilerlerken bir taraftan da inşaat sektörüne atıldık.Ama esas işimiz mermer.

Firmanızı kuruluşundan bu yana nasıl bir seviyeye getirdiniz?

ARC MERMER FİRMA SAHİBİ

ZEKİ ARICI

Babamın başladığı yıllarda, arz talep dengesi de göz önünde bulundurulduğunda küçük çapta ama güvenilir, kaliteli hizmet anlayışıyla faaliyet devam etmiş. Bizim de dahil olmamızla birlikte mevcut faaliyetlere hedefler eklendi. Fabrika kurmamız lazım,ihracat yapmamız lazım, kurumsallaşma adımları atmamız lazım gibi düşüncelerle,


hep ileriye dönük hareket ettik. Mermer satışı ve uygulamaları konusunda ticari faaliyetlerimizi genişlettik. Devamında inşaat sektörüne de ısınmaya başladık. Küçük projelerle adım atıp ilerleyen zamanlarda bu alanda da faaliyetlerimizi arttıracağız. Emin adımlarla ilerleyerek farklı projelere imza atacağız.Bundan sonra da bu düşünceleri geliştirerek devam edeceğiz.

İş hayatına küçük yaşlarda başlamak size ne kazandırdı? Küçük yaşlardan itibaren en büyük kazancımız tecrübe oldu.İlk başladığımda her işe burnumu sokuyordum. Belki de o merak, o istek bu işi benim mesleğim yaptı.Babam çok iyi bir sanatkardı. O yıllarda aynı zamanda inşaatlarda da çalışıyorduk. İşçiliğin bir inşaatta ne denli önemli olduğunu da babamdan öğrendik. Çalışırkenki

titizliği, disiplini bize çok iyi aşılandı. Babanın yanında yetişmek, işi öğrenmek o zaman çok zor gelirdi. Hiçbir zaman torpilli olmadık. İşyerimizde yapılması gereken ne iş varsa titizlikle yapar, bir taraftan da babamızın gözüne girmeye çalışırdık.Babamızdan öğrendiğimiz iş ahlakı, ticari prensipler, sektörün püf noktaları gibi değerleri bilgimizle, gördüklerimizle pekiştirdik. İş hayatında nasıl adım atılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olduk. İtibarın ne demek olduğunu, büyümek için risk alınması gerektiğini ya da sektörde söz sahibi olmak için gerekli olan argümanları da bu birikimimiz, tecrübemizle elde ettik.

İyi bir mermeri bir bakışta anlıyorsunuzdur. İyi, kaliteli bir mermer nasıl anlaşılır? Dokusundan, renginden, damarlarından anlaşılır. İşlenmesi de son derece

önemli. Güzel ve iyi işlenmiş bir mermer sıkılmadan izlenebilecek bir sanat eseri gibidir. Doğanın bize bahşettiği en büyük zenginliklerden biridir.

Hammadde teminini nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Ağırlıklı olarak İran ve Hindistan’dan ihraç ediyoruz. Bu bölgeler güzel ve kaliteli mermer açısından zengin bir pazar. Türkiye’den aldığımız ürünler de var.Türkiye de bu anlamda iyi bir pazar.Biz de müşterilerimize en iyi ürünü sunma çabasıyla hareket ediyoruz.

Konya’da mermere ilgi nasıl ?

Mermer kullanımı konusunda Konya önümüzdeki birkaç yıl içerisinde İstanbul, Ankara ve İzmir’i geçecek diyebilirim. Seramik kullanımı oldukça yaygındı. Son dönemlerde mermere karşı yoğun bir ilgi dikkat çekiyor.

www.metropoldergileri.com

65


RÖPORTAJ

66

İnsanlar natürel ürünlere yönelmeye başladı. Herkes projesinde bir fark yaratmak istiyor. Mermer de bu farkı yaratacak en güzel malzemelerden bir tanesi. Bizim gözümüzde zaten mermerin üzerinde yer alabilecek bir malzeme yok.Mermer altın değerinde. Dolayısıyla yalnızca konut değil; otel,

hastane, restoran gibi çok farklı mekanlarda da tercih ediliyor. Biz de tüm bu mekanlar için de özel uygulamalar yapıyoruz.

Mermer yer aldığı bir projeye ne kazandırıyor? Tabi ki en önemli katkısı natürel şık-

lık. Kullanıldığı alana güzel bir estetik katıyor ve lüks bir görünüm sunuyor. Çok sağlam ve yıllarca deforme olmuyor. İyi işlenmiş ve uygulanmış bir mermeri çok uzun yıllar deforme olmadan kullanabiliyorsunuz.Erişilmesi zor bir malzeme algısı uyandırsa da kullanım süresi ve konforu göz önünde bulundurulduğunda vazgeçilmez bir malzeme olarak karşımıza çıkıyor. Mermer elbette pahalı, çıkarılması, işlenmesi zor, zahmetli. Ama kullanıldığı her alanda o uğraşın değerini görebiliyorsunuz. Mermer kullanıldığı her alanda adeta bir emeğin, değerin ürünü olduğunu yansıtıyor.İşçiliği iyi yapılmadığı sürece o mermerin kalitesinin önemi kalmıyor. Mermer kaliteli, işçilik de kaliteli olursa çok güzel bir elmas, pırlanta bunun yanında sönük kalabilir.

İnşaat alanında da faaliyet göstermeye başladınız. Bu da özel bir proje mi?

Özel bir villa projesi hazırladık. Aslında biz bu projede konsepti biraz mermer üzerine oluşturduk. Bir mermerin nasıl kullanılabileceğini göstermek istedik. Mevcut çizgiyi biraz değiştirerek, mermeri alışılagelmişin dışında kullanarak bambaşka bir algıyla yaklaşılmasını amaçladık.Mermerin kullanım alanı hayal gücü kadar geniş.Projemizde de geniş alan uygulamalarıyla bir vitrin oluşturmaya çalışacağız.

Son olarak; mermerin de modası var mı? Ve bu takip ediliyor mu?

Mermer tarih boyunca hep değer bulmuş. Dönemsel kullanım şekilleri var. Tarih boyunca da hep modası olmuş. Rengi, deseni, kullanım alanları dönemlere göre değişmiş. Daha çok butik alanlarda kullanıyoruz. Cephe kaplama, kolon, asansör kapısı gibi insanların direk dikkatini çekeceği alanlarda yer alıyor. Mermere bakarken keyif alırsınız, üzerine basarsanız bu sizi rahatlatır. Doğal malzemenin en önemli özelliği de sanırım böyle etkilerinin olması. Bu yüzden mermerin gözle, tenle temas etmesi de önemli.


www.metropoldergileri.com

67


RÖPORTAJ

68

Çiğdem Kurut

Herşey “TheHich” bloğuna şöyle bir göz atmakla başladı.“İhmaller ihmale gelmez”, “Karar almaya karar vermek” gibi makaleleri okurken kıssadan hisselerde bir mola vermek iyi geldi. Yönetim Danışmanı Cem Burak Pir kişisel bloğunda ilginç içeriklere yer verse de aslında oAnte’yle firmalara adeta cansuyu veriyor. Pir’le Ante’yi ve TheHich’i konuştuk.

“Şirket kurucuları hobi edinmeli”

Pir’den TheHich. Böyle bir blog açmak aklınıza nereden geldi? Benim bloğum bireysel bir blog aslında.20 yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin en büyük gruplarından bir tanesinde üst düzey yöneticilik yaptım ve daha sonra ayrıldım. Bu birikimimi (ki çalışırken de ilgi duyduğum alanlar örgütsel ve bilişsel psikolojiydi) insanlarla paylaşmak üzere yola çıktım.TheHich tamamen kişisel bir blog.Kendi okuduklarımı, kendi tecrübelerimi harmanlayarak paylaşımlar yapıyorum. İlgisini çeken insanlar faydalanıyorlar, ilgisini çekmeyen insanlar doğal olarak okumuyorlardır. Bir kişi bile yazılarımdan faydalanabiliyorsa, aklında bir fikir uyanıyorsa, yeni bir bakış açısı oluşuyorsa amacıma ulaşıyorum demektir. Ben bunları zaten okuyorum. Yazmak da iyi geliyor. İnsanlarla paylaşıyorum. Amacım tamamen bu. Ve Ante. Çok yeni ve umut dolu. Profesyonel hayattan sonra bir arkada-

YÖNETİM DANIŞMANI

CEM BURAK PİR


şımla (Necati Telçeker) birlikte özellikle kurumsal olmayan aile yapısındaki şirketlere kurumsallaşmaya yönelik adımlarında yardımcı olmak üzereAnte’yi kurduk. Ante, Latince bir kelime. “İleri” demek.Burada da sektör ayrımı gütmeden daha çok aile şirketlerine kurumsallaşmaya yönelik yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Çalışma sistemimiz departmanlararası ilişkilerin düzenlenmesi, yetki onay sistemleri, iş süreçleri gibi şirketin bütün olarak yapısının röntgenini çekip, ihtiyaçları ortaya koyup sonra da değişim için kararı şirketin sahibine bırakmak suretiyle yön göstermek. Özellikle Konya, Balıkesir, Bursa, Denizli gibi Anadolu’daki şehirlerdebuna ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bu şehirlerde her alanda üretim yönü güçlü şirketlerimiz var. Ancak bugün sadece üretimde güçlü olmak yeterli değil. Ürettiğimiz ürünleri doğru stratejilerle tüm dünyadaki müşterilere ulaştırabilmeliyiz. Bu anlamda iş süreçleri çok hızlı değişiyor. Bir yıl önce uyguladığımız stratejiler bugün güncelliğini yitirebiliyor. Zaten görüştüğümüz firma sahipleri de “Ben üretimi biliyorum, bunun dışındaki kurumsallaşmaya yönelik satış, dış ticaret, finansman, insan kaynakları gibi konularda uzman değilim ve bu konuda desteğe ihtiyacım var” diyor. Bu çalışmaları yaparken size göre firmalarda en çok sorun teşkil eden konu hangisi oluyor? Son zamanlarda sanayicimiz el yordamıyla da olsa, fuarlar aracılığıyla da olsa yurtdışına açılmaya başladı. Bunun tabi ki daha profesyonel, daha kurumsal yapılması lazım. En basitinden hazırlanan bir broşürün detayında bile yabancı müşteri o firmanın kurumsallığı konusunda fikir sahibi olur. Dolayısıyla oradan başlayarak her türlü aşamada şirketin buna hazır hale getirilmesi için çalışmalarına yardımcı olmak istiyoruz. Bugün pek çok şirketimiz maalesef henüz daha gerçek ürün ve üretim maliyetlerini hesaplayamıyor. Birçok firma maliyet yapılarının bile farkında değil. Çok kaba hesaplamalarla fiyatlarbelirleniyor.

Tüm bu işleyiş çok ince bir ayrıntı mı gerektiriyor? Tabiki. Çünkü bir sürü yüksek bedelli üretim ekipmanı, tezgah, malzemeler vs. kullanılıyor.Bunların maliyeti var. Olayı net görürlerse doğru fiyat verirler. Belki yüksek fiyat verip bilmeden müşteri kaçırıyorlar, belki de onları zarara sürükleyecek bir fiyat veriyorlar. Yine istedikleri fiyatı versinler ama bilerek versinler. Ben bu fiyattan zarar ediyor muyum etmiyor muyum, karım ne kadar gibi yorumlamaları yapsınlar. Bu, işin daha çok finansal tarafı. Pazarlamayla, dış ticaretle,insan kaynaklarıyla, satın almayla ilgili yani şirketin her fonksiyonuyla ilgili çeşitli ihtiyaçlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü danışmanlık döneminden önce profesyonel hayatta çalışırkende bu tespit ve gözlemleri yapmıştım.İşimiz gereği pekçok bölgede farklı şirketleri görme ve tanıma fırsatımız oldu. Dolayısıyla da böyle bir ihtiyacın olduğunu o zaman da fark etmiştik. Firmalar özellikle 2. , 3.kuşağakadar gelmiş ve 3. kuşağa gelene kadar hiçbir kurumsallaşma kaygıları olmamış. İhtiyaç da sonradan hissedilir olmuş. Firmalar kurumsallaşma ihtiyacını nasıl hissediyor? İhracat çalışmaları bir etken midir ve yeni jenerasyonundaha eğitimli olması bu farkındalığı etkiledi mi? Kesinlikle. Tabiki geçmiş jenerasyonu da suçlayamayız.

Bu konularda eğitimi olmadan kendi yöntemleriyle bugünkü halini alan ve sistemini kurmuş çok fazla firma var. Tam olarak kırılma noktası ne zaman başlıyor? Geçmiş jenerasyon kendi koşulları içerisinde doğruyu yapmış ve başarılı. Eğer bugün bu kişilerden bahsedebiliyorsak ozamanki aldıkları kararlar bir girişimcilik ruhuyla alınmış. Risklerde alınmış. Burada esasında değişen şey dünya.Belki onlar hala doğru yönde gittiklerini düşünseler de dünya çok hızlı değişiyor. Dünyanın gerekleri, ihtiyaçları değişiyor. Yeni jenerasyon bunun farkında. Çünkü böyle bir dünyaya doğdular. Dolayısıyla onlar mümkün mertebe kendi gördüklerini, kendi doğrularını işe yansıtmaya çalışıyorlar. Ama çok tipik olarak görüyorum ki burada kuşak çatışması da var. İşin ilk sahibi kendi iktidarını kaybetmek istemiyor. Tabi ki hak verilebilir ama dünya o yönde ilerlemiyor.Elbette diğer taraftan, yeni jenerasyonunda sadece dünyadaki trendleri takip ederek değil, kuruluşun değerlerine, kültürüne sahip çıkarak ilerlemesi gerekiyor. Elbette her şirketin o şirketi diğerlerinden ayıran ve farklı yapan belli bir değeri, kültürü vardır. Dolayısıyla onlara sahip çıkarak ama dünyadaki gelişmelere,trendlere de ayak uydurarak ilerlemek zorundalar.Bir süre sonra işler yeni jenerasyonlara devredilecek. Çünkü doğanın kanunu gereği kurucular devreden çıkmak zorunda kala www.metropoldergileri.com

69


RÖPORTAJ

70

caklar. Daha sonra iş yeni jenerasyona devrolacak. Onlarında işi kolay değil. Çünkü her türlü alanda ciddi bir rekabet var.Yani dünya artık gerçekten herkesin birbirinden haberdar olduğu bir yer haline geldi. Şirketimizin adı da bu yüzden“İleri”ve sloganımız da “Geleceği birlikte tasarlıyoruz”. Gerçekten de klasik bir tabir ama bu sonu olmayan bir yürüyüş. Çünkü siz ne kadar geleceği yakalamaya çalışırsanız çalışın o her zaman en az bir adım sizin önünüzde. Psikolojiyle ilgileniyorum demiştiniz. Bu çalışmaları yaparken psikoloji tüm bunların neresinde yer alıyor? 3 jenerasyonun bir arada olduğu şirketler mevcut. Karar çatışmaları olduğu zaman ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz? Psikoloji hayatımızın her yerinde. Ben psikolog değilim ama ilgi duyduğum bir alan olduğu için bu konuda çok okudum. Okudukça insanın ilgisi daha da artıyor. Herşeyden önce bu insana kendini tanıma fırsatı veriyor. Neyi niçin yaptığımızın sebeplerini anlayınca insan şaşırıyor.İş hayatında da psikolojinin önemi büyük. Günlük hayatımızda yaptığımız birçok şeyin aslında farkında değiliz. Hele ki psikolojinin bizi nasıl etkilediğinin hiç farkında değiliz. Jenerasyonların iş anlayışı farklı olduğu gibi psikolojileri de farklı.Kurucuyu da anlamak lazım. Çok zor şartlar altında, yoktan var ettiğini sahiplenme duygusuyla hareket ediyor. Başkasına emanet etmekte kendi oğlu, kızı bile olsa çekingen davranıyor. Ama bu oğlundan, kızından kaynaklanan bir sebep değil. Onlara güvenmediği için değil, ebeveyn olma içgüdüsüyle hareket ediyor. Biz kaç yaşına gelirsek gelelim, ebeveynlerimizin bizi hiçbir zaman yetişkin olarak görememesinin de vermiş olduğu bir etki. Kendi çocuğu olmasa bile üçüncü bir kişiye işini emanet etmek de olumsuz geliyor. Sanki birileri yanlış yapacak ve onun emeğini heba edecek varsayımında bulunuyor. Burada kime ne düşüyor derseniz; yeni jenerasyona daha çok iş düşüyor. Çünkü artık belirli bir yaşa gelmiş insanların düşüncelerini düzeltmek kolay değil.

Buradaki durumu ve süreci idare etmek yeni jenerasyona düşüyor. Büyüklerini onurlandırarak, sabrederek ve doğruları göstererek orta yolu bulmaya çalışmaları gerek. Bu öyle bir anda gerçekleşebilecek bir süreç değil. Bazı şirketlerde bu yumuşak bir geçişle olabilir. Fakat istisnadır. Genelde büyük holdinglerde bile böyle sıkıntılar yaşanabiliyor. Eski jenerasyon orada bulunmak, yönetmek istiyor. Ömürlerini çalışarak geçirmiş insanlar bir anda işten elini ayağını çekince yada çektirilince boşluğa düşüyor ve buda onları psikolojik olarak çöküntüye uğratıyor. İktidar dediğimiz şeyin içinde aslında buda var. Birşeyleri yönetiyor olmak, karar veriyor olmak onların haz duydukları konular. Bir anda çekilmek o neslin alışmamış olduğu bir durum. Ne yapacağını bilmiyor. Çünkü bir hobisi yok. Hayatının 24 saatini o işe vermiş. Emeklilik dönemine yatırım yapmamış. Doğal olarak ozamanın koşullarıyla bunu planlamamış. Bunun için aslında iş hayatından sonra boşluğa düşmemeleri için bir hobi edinmeleri

gerekiyor. Hobi sonra meslek haline de gelebilir. İş hayatından ayrılmak kolay değil fakat bir hobi edinmek o boşluğu doldurmak için yararlı olur. Belirli bir noktaya gelmiş ve artık değişim zamanını hisseden firmalar var. Bu değişime ilk olarak nereden başlamaları gerekiyor? Bu aslında çok zor bir nokta. Öncelikle zihinsel dönüşüm şart. Yani gerçekten ne yapmak istediklerine, bu noktadan sonra nereye varmak istediklerine karar vermeli ve bütün şirket en alttan üste kadar ortak fikirde olmalı.Kültür ve değerler çok net olmalı. Bu değerleri sadece şirket sahibinin değil tüm şirket çalışanlarının tek bir cümleyle ifade edebiliyor olması lazım. İşini yapan herkes yaptığı işin neye hizmet edeceğini düşünebilmeli. Örneğin kahveyi getiren çalışan bile o kahveyi vererek sadece işini tamamladığını değil, kahveyi verdiği kişiye motivasyon sağladığını, şirkete katkıda bulunduğunu düşünebilmeli, görebilmeli.Amaç rutin


olan şeyleri yapıp mesaiyi tamamlamakolmamalı. Şirketin vizyonu neyse çalışanlar buna yönelik hareket etmeli. İş akışında elbette rutin olan şeyler vardır ama değerleri ve vizyonu da işin içine katmak gerekir. Oysa kurumsallaşmanın ilk adımı hep misyon ve vizyonun tanımlanmasıyla başlatılıyor. Maalesef öyle. Kurumsallaşmanın ilk adımı misyon, vizyon olarak görülüyor. Bu durum artık kopyala yapıştır olayına dönmeye başladı. Bunun hakkıyla yapılabilmesi için şirketteki herkesinkatkısının alınması, şirketin kendi değerlerine göre hareket edilmesi gerekir. İşte bu olduğu zaman gerçek vizyondur. Reklam konusu da çok önemli. Reklam tanıtım faaliyetleri bir ihtiyaç ancak başlangıç noktası değil. Eğer siz reklamla sonradan altını dolduramayacağınız tarzda bir talep yaratıyorsanız bütün reklama verdiğiniz bedel boşa gidecektir. Size menfi bir şekilde yansımış olacaktır. Doğru bir planlamayla reklam çalışması yapıldığı takdirde sonuçları da yüz güldürür. Bir firmaya girdiğiniz zaman o firmada ilk olarak neye bakıyorsunuz? Önce bizi davet eden şirket sahibi veya müdürü gerçekten bir dönüşüm istiyor mu? Buna dikkat ediyoruz. Birkaç soruyla bunu anlıyoruz. Çünkü bazen zorlu bir süreç olabiliyor ve yeterli istek olmadığı zaman her iki taraf için de zaman kaybı oluşuyor. Kişi gerçekten o düşüncedeyse sizin yolunuzu zaten açıyor. Sonrada şirkette mümkünse herkesle, değilse her departmanıntemsilcileriyle bire bir görüşmeler yapılıyor. Her bölümün kendine has dinamikleri mevcut. Departmanlar arasındaki ilişkilerde yaşanan sıkıntıları,yöneticilerine ifade edemedikleri durumları öğrenmek gerekiyor. İlk toplantıda şirket sahibine bunların olabileceğini, bunlara karşı tahammül göstermesi gerektiğini, gerçeklerle yüzleşebilmesi cesaretini gerçekten gösterebilmeleri gerektiğini söylemek gerekiyor. Çünkü siz ne yaparsanız yapın, o şirketin lideri buna inanmıyorsa kısa süre sonra eski düzen hakim olacaktır. Şirketin artık genlerine

sirayet etmiş o kültür bir şekilde kendi yolunu bulup gerçekten dirayetli bir dönüşüm gerçekleştirmezse kendi hakimiyetini hemen kurar. Farkında olmadan eski düzenine dönmüş olur. Yeni kurulan çok fazla şirket var. Bir şirketin yeni kurulduğu andan itibaren kurumsal bir yapıyla hareket etmesi mümkün mü, yoksa bir aşama gerektiriyor mu? İlk kurulan şirket bir anda kurumsal olarak işe başlayamaz. Zaman içerisinde bu ihtiyaç kendini gösterir. Çünkü bu biraz da maliyetli bir iştir. Doğru kadroyu oluşturmak önemli. Kurumsallığın getirdiği, bazı sorgulanamaz ama sürekli yapılması gereken, yöneticilerin inisiyatifinde olmayan kurallar da konulur. Yeni başlayanşirketler için zor. Kurumsallık çalışmaları çok maliyetli işler fakat bu çalışmalara girildiği takdirde bunun mevcut firmaya getirisi ne yönde oluyor?Kurumsallık bir yatırım olarak görülebilir mi? Geri dönüşümüne bakıldığı zaman maliyet de ürkütücü boyutlarda değil. Zaten kurumsallık, şirket belli bir bü-

yüklüğe geldiği zaman ihtiyaç gösterir. Şirket eğer gerçekten böyle birşeyi istiyorsa, bu işi denemek için değil de yapmak için istiyorsa başarılı olur. Burada yük danışmanda değil. Biz sadece yol gösterici olabiliriz.Şirket yetkilisi bunu içselleştirmezse ve sahiplenmezse zaten olmaz.Biz mucize yaratmak için gelmiyoruz. Doğru bildiğimiz şeyleri gösteriyoruz. İşin psikolojik boyutuna önem veriyoruz. O şirkette çalışıyormuşuz gibi biz de benimseyip çalışıyoruz. Yani bir danışmanlık firmasını davet eden şirketin kurucusu yada genel müdürü gerçekten bu yönde bir ihtiyacı olduğuna kendi kendini ikna etmeli ve bu süreç içerisinde karşısına çıkacak engelleri, zorlukları göğüslemeye hazır olmalı. Sadece danışmanı davet edip, gelin bir tespit yapın sonra biz duruma bakarız demek için değil, böyle bir ihtiyacın olduğuna inanarak ve süreç içerisinde gerçekten danışmanın yönlendirmelerine uyarak hareket etmeye niyeti varsa ozaman başarılı olabilir. Ne yaparsanız yapın, şirketin lideri buna inanmıyorsa, danışmanlar şirketten gittiği gün eski kültür yine hakim olur.

www.metropoldergileri.com

71


HABER

72

Uluslararası Antalya Film Festivali Yarışma filmleri başvuruları başladı Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde bu yıl 55’incisi düzenlenecek Türkiye’nin ilk ve en köklü film festivali ‘Uluslararası Antalya Film Festivali’nin yarışma başvuruları başladı. 29 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde yarışmak isteyen uzun metraj filmler için yönetmelik ve başvuru formları, festivalin resmi internet sitesi www.antalyaff. com adresinde yayımlandı. BAŞVURU İÇİN SON TARİH 24 AĞUSTOS Antalya’yı küresel sinema endüstrisinin merkezlerinden biri haline getirmek, Türk sinemasının dünyaya açılımını desteklemek, sanat değeri yüksek

ve nitelikli filmleri sinemaseverlerle buluşturmak için geçen yıl ‘Ulusal’ ve ‘Uluslararası’ kategoriler birleştirilmişti. Bütün filmlerin tek bir kategoride yer alacağı yarışmaya son başvuru tarihi ise 24 Ağustos olarak açıklandı. EN İYİ FİLME 50 BİN AVRO ÖDÜL Yarışma sonucunda; ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen,’ En İyi Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’, ‘Jüri Özel Ödülü’, ‘Dr. Avni Tolunay İzleyici Ödülü’, ‘Behlül Dal Ödülü’ ile ‘Onur Ödülleri’ olmak üzere toplam 8 kategoride ödül dağıtılacak. ‘En İyi Film’ ise Altın Portakal Heykelciği ve 50 bin Avro para ödülünün de sahibi olacak. Detaylı bilgi ve başvurular için: www.antalyaff.com Mail adresi: submission@antalyaff.com Facebook: AntalyaFF Instagram: AntalyaFF Twitter: AntayaFF YouTube: AntalyaFF


www.metropoldergileri.com

73


SAĞLIK

74

Arıların çiçeklerden ürettiği doğal bir mucize olan Probolis, arıların kovanlarını temiz tutmak için kullandıkları madde olarak bilinmektedir. Antibakteriyel özelliğinden, kansere karşı koruma özelliğine kadar bir sürü etkisi olduğu söylenen propolisle ilgili merak edilen soruları Dahiliye Uzmanı Doç. Dr. Irmak Sayın Alan yanıtlıyor.

PROPOLİS HAKKINDA MERAK EDİLENLER

Propolis Nedir?

Propolis, genellikle ‘arı tutkalı’ olarak bilinir ve arı ürünlerinin üçüncü en önemli bileşenidir. Esas olarak reçine, balmumu, uçucu yağlar, polen ve diğer organik bileşiklerden oluşmaktadır. Ayrıca propolis ekstraktlarında güçlü bir antioksidan olan resveratrol tespit edilmiştir. Propolis ayrıca pek çok vitamin (B1, B2, B6, C ve E) ve mineral (magnezyum, kalsiyum, potasyum, sodyum, bakır, çinko, demir ve mahganez) içermektedir. İçeriğindeki bu aktif bileşenler sayesinde propolis; antiseptik, antienflamatuar, antioksidan, antibakteriyel, antimikotik, antifungal, antiülser, antikanser, ve immünomodülatör etkileri ile tıbbın çeşitli alanlarında deneysel çalışmalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır.

Propolisin Faydaları Nelerdir? Gastrointestinal Problemler: Bazı klinik çalışmalar propolisin barsak parazitlerinin büyümesini ve barsak yüzeyine yapışmasını engellerken, bu parazitlerin organizmadan ayrılmasını kolaylaştırdığını göstermiştir. Ek olarak propolisin inflamasyon, asit oluşumu ve Helicobacter pylori’ye karşı olan etkileri sayesinde mide ülseri tedavisinde kullanılabileceği ileri sürülmektedir. Jinekolojik Problemler: Kadınlarda vulvovajinal enfeksiyonlarda lokal olarak uygulanan propolisin antibakteriyel ve antimikotik etkileri ile

belirgin klinik iyileşme sağlanırken ek olarak anestezik özellikleri nedeniyle de erken semptomatik rahatlama elde edilmiştir. Özellikle tekrarlı vulvovajinal mantar enfeksiyonlarında eşzamanlı bir tedaviden dolayı antibiyotik alamayan hastalar için propolis alternatif bir seçenek olabilir. Genital herpes vakalarında propolis merhem uygulamasının lezyonların iyileşmesini hızlandırdığı gösterilmiştir. Ağız Sağlığı: Çalışmalar, antibakteriyel özellikleri sayesinde propolis


ekstresi içeren diş macunlarının bakteriyel plak gelişimini ve periodontite neden olan patojenleri azalttığını göstermiştir. Propolisin ağız gargarası olarak kullanılan solüsyonları cerrahi veya kemoterapi sonrası gelişen ağız içi yaralarının iyileşmesini hızlandırmakta ve ağızda pamukçuk oluşumunu engellemektedir. Propolis ayrıca diş fırçalarını dezenfekte etmek için de kullanılabilir. Propolis ekstreleri kötü ağız hijyenine bağlı olarak oluşan halitozu iyileştirmeye yardımcı olmaktadır. Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları: Propolisin, soğuk algınlığı ve diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarının süresini azaltmaya yardımcı olabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. Onkolojik Tedavi: Yapılan çalışmalarda, propolisin kanser hücreleri üzerinde kontrollü hücre ölümünü indükleyerek antitümör aktivitesi sayesinde tedavi edici potansiyeli olduğu bildirilmiştir. Tümör hücrelerine karşı seçici olarak toksik özellik gösterirken, normal hücrelere karşı bu etki ya çok azdır ya da hiç yoktur. Dermatolojik Bakım: Propolis, dermatolojik ürünlerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Cilt bakım ürünlerindeki kullanımı, antiallerjik, antiinflamatuar, antimikrobiyal özel-

likleri ve kollajen sentezini arttırıcı etkilerine dayanmaktadır. Propolisin yara iyileşmesinde ve akne vulgarisin tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Diyabetik ayak ülserinde, yara iyileşmesi için propolisin alternatif bir tedavi olarak kullanıldığı çalışmalar vardır.

Nasıl Kullanılmalı? Kimler Bu Ürünü Kullanmamalı?

Propolis doğrudan cilde uygulanabileceği gibi, ağız bakım ürünlerinin bir bileşeni olarak veya sistemik hastalıklarda ağız yoluyla da kullanılabilir. Propolis, ağız yoluyla alındığında veya cilde önerilen şekilde uygulandığında güvenlidir. Ancak unutulmamalıdır ki arılara veya arı ürünlerine alerjisi olan kişilerde ciddi allerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu açıdan dikkatle kullanılmalıdır. Ayrıca hamilelik ve emzirme döneminde, astım hastalarında, kanama bozukluğu olan kişilerde ve yakın dönemde cerrahi girişim öyküsü var ise propolis kullanımından kaçınılmalıdır. Uygun propolis dozu kullanıcının yaşı, sağlık durumu ve eşlik eden diğer hastalıkları gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Şu an için propolis için uygun doz aralığını belirlemek için yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Bu tip bitkisel doğal ürünlerin her zaman güvenli olmadığını ve kullanım dozlarının çok önemli olduğu akıldan

çıkarılmamalıdır. Bu tip ürünler kullanılmadan önce mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır.

Gerçek Bir Propolisten Bahsetmek Mümkün Müdür?

Çalışmalarda gösterilen hastalıklar üzerine olumlu etkilerine rağmen ne yazık ki çevrede bulunan pek çok ağaç ve çiçekten elde edilmesi, farklı mevsimlerde toplanması, arıların genetiği, toplanan propolisin farklı işlemlerden geçirilmesi nedeniyle bir propolisten bahsetmek zordur. Özellikle içeriğindeki moleküllerin ekstraksiyonu için farklı çözücülerin kullanılması propolisteki biyolojik olarak aktif ana bileşenlerin aktivitesini değiştirir. Ayrıca propolisin doğrudan tedavi amaçlı kullanımında en önemli zorluklar propolis özlerinin standardize edilememesi, formülasyonunun kesin olarak tanımlanamaması, en iyi uygulama yönteminin hangisi olduğunun kesinleştirilememesi, hangi tıbbi durumda mutlak bir kullanım alanın olduğunun henüz netleşmemiş olması ve kısa süreli mi yoksa uzun süreli mi kullanılması gerektiğine dair henüz kesin bir bilgi olmamasıdır. Sonuç olarak propolisin medikal hastalıkların tedavisinde rutin olarak kullanıma girebilmesi için bu konuda daha fazla çalışmaya ve deneyime ihtiyaç vardır.

www.metropoldergileri.com

75


PROGRAM

76

TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI

1. İlga edilen Kanunların Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile düzenlenmesinin tamamlanması 2. Yeni Kurulan Başkanlıkların, Ofislerin ve Politika Kurullarının işler hale getirilmesi 3. Cumhurbaşkanlığı yeni teşkilat yapısının faaliyete geçirilmesi 4. Bakanlık ve Kurumların kadro ihdas ve dağılımlarının tamam-

lanması (2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi) 5. Daire Başkanı ve üstü kadrolar ile il müdürü atamalarının tamamlanması (3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 1 ve 2 nolu cetvelleri) 6. Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşlara ilişkin atamaların yapılması 7. Ağustos ayı sonunda ekonominin yol haritasını içeren “Orta Vadeli Program (OVP)”ın tamamlanarak ilan edilmesi

8. Bakanlıklar ve Kurumların 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması 9. Geçiş sürecine ilişkin kritik ikincil düzenlemelerin çıkartılması 10. E-Devlet çalışmalarının yeni sisteme göre başlatılması için tüm kurumların yapısal dönüşümünü tamamlaması 11. Hükümet icraatlarının, stratejik planlar çerçevesinde 81 il bazında ayrı ayrı takip ve izlemesinin yapılması için sistem kurulması


100 GÜNLÜK

İCRAAT PROGRAMI ADALET BAKANLIĞI 1. “ Ya r g ı d a Hedef Süre Uygulamasına” geçilerek soruşturma ve yargılamaların ortalama görülme sürelerinde kısalma ve yargıda hızlanmanın sağlanması 2. Savcılık, mahkeme ve icra

müdürlükleri ile emniyet birimleri arasındaki tüm yazışmaların UYAP-­ EKİP entegrasyonu üzerinden gerçekleştirilmesi ve adalet hizmetlerinde e-devlet entegrasyonunun kapsamının genişletilmesi 3. FETÖ silahlı terör örgütüne ilişkin mücadelenin çok yönlü ve boyutlu bir anlayışla sürdürülmesi 4. Vatandaşlarımızın mesnetsiz ihbarlar nedeniyle suçlanmaması için kapsayıcı ve etkin tedbirler alınarak “LEKELENMEME HAKKI” nın korunması

5. Anayasa Mahkemesi bünyesinde uzun yargılama ve mahkeme kararlarının geç icrasına ilişkin görülmekte olan dosyaların Adalet Bakanlığı bünyesinde bulunan İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’na devredilmesi suretiyle çözümünün hızlandırılması 6. Adli tıp yeni hizmet binalarının açılması ile 81 ilin tamamında otopsi hizmeti sunulabilmesi ve DNA incelemesi yapan laboratuvar sayısının 5’ten 7’ye çıkarılması sağlanarak adli tıp hizmetlerinin kapasitesinin arttırılması 7. Arabuluculuk ve uzlaştırma www.metropoldergileri.com

77


PROGRAM

78

uygulamaları etkinleştirilerek 45 bin hukuk uyuşmazlığı ile 40 bin ceza uyuşmazlığının mahkemeye gitmeden hızlı ve etkin şekilde çözümünün sağlanması 8. Konya ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi sayısının 9’dan 11’e çıkartılması 9. Vatandaşlarımızın taleplerinin doğru ve hızlı karşılanması için yardım sunan “Danışma Masaları” ve iş ve işlemlerin tek bir yerden gerçekleştirildiği “Ön Büro”ların bulunduğu Adliye sayısının %20 arttırılarak 111’den 134’e ve icra dairelerinde ihtisaslaşmanın uygulandığı “yeni icra dairesi modelinin” gerçekleştirildiği adliye sayısının 44’e çıkarılması 10. Suç mağduru vatandaşlarımız için korunma hakkının sağlanması ile bilgilendirme, eğitim ve tedavi hizmeti ile istihdam imkânı getirilerek mali yardım yapılması 11. Çocuklara karşı cinsel istismar suçuyla mücadelede cezaların caydırıcılığının arttırılması 12. Hayvanlara karşı işlenen öldürme ve eziyet fiillerine karşı caydırıcı tedbir ve cezai yaptırımların öngörülmesi 13. İcra müdürlükleri vasıtasıyla gerçekleştirilen “çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki” tesisine yönelik ilamların icra sistemi dışına çıkarılarak ücretsiz bir şekilde gerçekleştirilmesi 14. Elektrik, su, doğalgaz ve telefon gibi abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarının daha az masrafla ve daha hızlı bir şekilde tahsil edilmesini sağlayacak hazırlıkların yapılması 15. Nafaka ödeme sisteminin adil bir hale getirilmesi 16. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 17. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

ÇALIŞMA, SOSYAL HİZMETLER VE AİLE BAKANLIĞI

1. Emekli aylıklarının en az 1.000 TL’ye tamamlanması 2. Sosyal yardım alan vatandaşlarımızı istihdama yönlendirerek sosyal yardım-istihdam bağlantısının güçlendirilmesi 3. Yerli plazmadan kan ürünleri üretimine başlanması için gerekli işlemlerin yapılması 4. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının yerinde tespit edilmesi amacıyla ziyaret edilen hane sayısının %57 artırılarak 526.000’den 826.000’e çıkarılması ve sosyal hizmetlerimize erişimi kolaylaştırmak amacıyla Sosyal Hizmet Merkezi sayısının %5 artırılarak 298’den 313’e çıkarılması. 5. Şehit yakını ve gazilere çıkarılan SGK borçlarının terkin edilmesi 6. Hasta ve işlem takibi, görüntü ve tetkik paylaşımlarının elektronik ortamda yapılmasıyla vatandaşlarımızın gereksiz radyasyon alınmasının önüne geçilirken, sağlık alanında da önemli bir tasarruf sağlanması 7. Nitelikli işgücü yetiştirilmesine yönelik programların yararlanıcı sayının % 51 artırılarak 248.000’den 375.000’ne çıkarılması. 8. Er-erbaşların eş, çocuk, ana ve babalarının da sağlık hizmetlerinden faydalandırılması 9. Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) hizmet modelinden yararlandırılan çocuklar için 23 ilde gerçekleştirilen hizmetin 81 ile yaygınlaştırılması 10. Engelli Sağlık Kurulu Raporları nedeniyle yaşanan sorunların giderilmesi ve hak edilen sosyal desteğe daha etkin ulaşılmasının sağlanması 11. Hak kazanma şartlarını esneterek ilave 12.500 kişinin daha işsizlik ödeneğinden faydalandırılması 12. Gençlerin çalışma hayatı ile tanışması ve insani değerlerinin gelişti-

rilmesi için 100 bin gencin sosyal çalışma programından yararlandırılması için hazırlıkların tamamlanması 13. Madde Bağımlılarının Sosyal Uyumunun sağlanması 14. Dijital dönüşüme yönelik nitelikli işgücü için geleceğin mesleklerinde (siber güvenlik, kodlama, bulut teknolojisi vb.) gençlere yönelik mesleki eğitim kursları ve işbaşı eğitim programları düzenlenmesi 15. Üniversite mezunu gençlerin işgücü piyasası ile tanıştırılması için 5 bin gencin “İşe İlk Adım Projesinden” yararlandırılması 16. Elektronik ortamda sunulan sosyal güvenlik hizmetlerinin sayısının artırılarak hizmetlere erişimin kolaylaştırılması 17. “Ustalardan Çıraklara Geleneksel Meslek Mirasımız” programı kapsamında Eğitim programlarından yararlanacak kişi sayısının 4 binden 6 bin kişiye çıkarılması 18. Bağ-Kur’lu sigortalılarımızın sosyal güvenlik primlerinde ödeme kolaylığı sağlanarak sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılması 19. Bilişim sektöründe “Mesleki Eğitimde Kupon Sistemi”nin hayata geçirilmesi 20. Mevsimlik tarım işçilerimizin ve ailelerinin yasam koşullarını iyileştirmek ve mevsimlik tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesi amacıyla yürütülen faaliyetlerin tamamlanması 21. İstihdamın artırılması amacıyla işverenlerimize ₺5,25 Milyar teşvik ödenmesi 22. Kadın, genç ve engellilerin daha fazla istihdama katılması için 1 milyar 84 milyon ilave destek sağlanması 23. Çocuk Hakları kapsamında 18 ilde uygulanan “Sosyal Uyum Programı”nın 81 İle yaygınlaştırılması 24. İşçi ve kamu görevlilerinin toplam genel sendikalaşma oranı olan %20 ,8‘in %21,3’e çıkarılması 25. Ağır kronik hastalığı nedeniyle cihaza bağımlı olan hastaların bulundu-


ğu hanelerin elektrik fatura bedeli ve kesintisiz güç kaynağına yönelik ihtiyaçlarının karşılanması 26. Çoklu Doğum (ikiz vb.) Yardımı Programı hayata geçirilerek 5.000 muhtaç haneye ulaşılması 27. Kadın İstihdamının “İş’te Anne Projesi” ile Desteklenmesi 28. Çocuk dostu eserlerin desteklenmesi ve zararlı içeriklerle mücadele

edilmesi 29. Kadın kooperatiflerinin güçlendirilmesi, sürdürülebilirliklerinin sağlanması, kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi ve görünürlüklerinin arttırılması 30. Engelli veritabanı oluşturulması 31. Sosyal yardımlarda mükerrerliğin tamamen ortadan kaldırılması

amacıyla sosyal yardım alanında hizmet veren kamu kurumları ve yerel yönetimler ile veri tabanlarının entegrasyonunun güçlendirilmesi 32. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 33. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI 1. Kanal İstanbul Projesi kapsamında taşınmaz devri ve planlama çalışmalarının tamamlanması 2. 5 Adet “Millet Bahçesi”nin Açılışının yapılması, 6 adet Millet Bahçesi’nin temelinin atılması ve 22 Adet Millet Bahçesi’nin proje çalışmalarına başlanması 3. Kentsel Dönüşüm uygulamaları kapsamında 17.000 adet konut ve işyerinin tamamlanması, 16.000 adedinin temelinin atılması ve 18.750 konut için dönüşüm projelerine başlanması 4. 179 adet yapım işinin tamamlanması ve 73 adet yapım işinin ihalesine çıkılması ile yerel yönetimlerin altyapısının güçlendirilmesi 5. Kamu konutlarının ekonomiye kazandırılması 6. 20 ilde kamu kurumlarına tahsisli olup atıl durumda bulunan Hazine taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması 7. Ekonomiye kazandırılması amacıyla 13.000 kilometrekarelik tescil harici alanın belirlenmesi 8. Sıfır Atık Projesi uygulamalarının yaygınlaştırılarak 750 kamu kurumunda uygulamaya geçilmesi 9. 40.000 konut, işyeri ve hizmet binasının tamamlanması 10. Şehit aileleri, harp ve vazife malulleri ile dul ve yetimlerden ihtiyaç sahibi 526 aileye ₺60 Milyon faizsiz konut kredisi kullandırılması 11. Dar gelirli vatandaşlar için yapılan 15.523 konutun satışı ve planlanan 15.506 konutun ihalesinin tamamlanması 12. Emlak Bankası’nın tekrar faaliyete geçmesine yönelik teknik ve idari yapılandırmanın başlatılması 13. Taşınmaz Değerleme Sisteminin kurulması 14. Vatandaşlarımızın mülkiyet sorunlarının çözümüne yönelik işlemlerin hızlandırılması 15. Ekonomiye kazandırılmak üzere belirlene-

cek Hazine taşınmazlarının uygulayıcı kuruluşlara devri işlemlerinin tamamlanması 16. Daha yeşil ve yaşanabilir şehirler hedefi kapsamında 6.000 km bisiklet ve yeşil yürüyüş yolu, 60 km çevre dostu sokak ve 60.000 m² gürültü bariyeri yapılması 17. Çiftçilerimiz tarafından kullanılan “tarım arazilerinin hak sahiplerine doğrudan ve uygun bedellerle kiralanması” işlemlerinin yapılması 18. Mülkiyetten kaynaklı hakları koruyucu, şeffaf bir imar rejimi altyapısı kurulması 19. 5 yılda bitirilecek “5.000 adet Köy Konağı” yapılması için ihtiyaç analizinin tamamlanması 20. Toplamda 20 adet katı atık toplama, taşıma, geri kazanım ve bertaraf tesisini kapsayan Katı Atık Programı’nın (KAP) başlatılması 21. Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi kurulması 22. Arazi ihtiyacı olan iç ve dış yatırımların önünü açacak “Türkiye Mekânsal Strateji Planı” çalışmalarına başlanılması 23. Ülkemizin büyüme öngörüsü doğrultusunda “Yatırımlar İçin Arazi İhtiyacı Analizi” nin yapılması 24. Planlı sanayi yatırım alanları oluşturulması kapsamında 6 ilde Yeni Sanayi Dönüşüm Projesi’nin başlatılması 25. Güneydoğuda terör eylemlerinden zarar gören alanlarda alt ve üst yapı çalışmalarının tamamlanması 26. İmar Barışı ile ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı 13 milyon yapının kayıt altına alınması 27. “Bizim Şehir” projesi kapsamında Gaziantep, Bolu, Konya ve Kayseri illerinde yapılan pilot planlama ve mimari avan proje çalışmalarının tamamlanması www.metropoldergileri.com

79


PROGRAM

80

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 1. P K K / PYD/YPG’nin ve FETÖ’nün y u r td ışı ndaki finansman kay nak la rının kesilmesi için Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda ve Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkeleri ve ABD nezdinde diplomatik girişimlerde bulunulması 2. FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının çökertilmesi için oluşturulan kurumlar arası Görev Gücü çerçevesinde, 240 misyonda gerçekleştirilecek bilgilendirme, haritalandırma ve adli süreçlere ivme kazandırılmasına yönelik faaliyetlerin bir rapor haline getirilmesi 3. Münbiç Yol Haritası’nın hayata geçirilme sürecinin tamamlanması 4. Suriye’de siyasi çözüm çabalarının yoğunlaştırılarak ülkemizde bulunan 3,5 milyondan fazla Suriyelinin Münbiç, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtı bölgelerine geri dönüşlerinin kolaylaştırılması 5. Türkiye-­Irak ilişkilerinin geliştirmesine yönelik bir hudut kapısının açılması ve iki havaalanı projesinin Türk firmalarınca üstlenilmesi için girişimlerin tamamlanması 6. Filistin’le ilgili İslam İşbirliği Teşkilatı, BM İnsan Hakları Konseyi ve BM Genel Kurulu’nda alınan kararların hayata geçirilmesi yönünde tüm BM Genel Kurul üyeleri nezdinde girişimlerde bulunulması 7. ABD ve NATO ile stratejik ilişkilerimizin ülkemizin siyasi, güvenlik ve ekonomik menfaatleri temelinde

geliştirilmesine yönelik oluşturulan gündem maddelerinin tamam-

lanması 8. Milli davamız Kıbrıs’ta bugüne kadarki çabaların Rum tarafının tutumu yüzünden sonuçsuz kalması ışığında farklı bir süreç için çalışılması, BM Genel Sekreteri’nin Ada’daki gerçekler hakkında bilgilendirilmesi ve ikna edilmesi çalışmalarının devam ettirilmesi 9. Kamu diplomasisi ve sosyal medya faaliyetleri yoluyla tanıtılmak üzere Dünyanın en büyük beşinci diplomatik ağıyla yürüttüğümüz Girişimci ve İnsani Dış Politikamıza yönelik bir plan hazırlanarak uygulamaya konulması 10. Ülkemizin Arabuluculuk alanındaki öncü rolünün güçlendirilmesine yönelik BM ve AGİT (Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı) Arabuluculuk Dostlar Grubu eşbaşkanlığımız ve İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) Zirve dönem başkanlığımız çerçevesinde bir dizi faaliyetin gerçekleştirilmesi 11. AB, Rusya Federasyonu ve Moldova ile vize muafiyeti sağlanması için çalışmaların sürdürülmesi 12. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın dövizle askerlik işlemlerinin muhabir bankaya gerek kalmaksızın dış temsilciliklerimizde yapılabilmesine imkân sağlanması, konsolosluk harçlarının dış temsilciliklerimizde POS cihazı aracılığıyla banka/kredi kullanılarak tahsiline imkan verilmesi 13. 2019 ve sonrası için Avrupa Birliğince tahsis edilen Katılım Öncesi AB kaynaklarının daha etkin kullanma ve kullandırılması için bir yapılabilirlik çalışmasının başlatılması

14. AB fonları kapsamında sınır ötesi işbirliği programları için toplam € 33,5 milyon değerinde 58 projenin uygulanmasına başlanması ve Sivil Toplum Alt Sektörü kapsamında yaklaşık € 18 milyon değerinde 100 projeye destek verilmesi. 15. Erasmus+ Programı kapsamında ilave € 103 milyon değerinde hibe tahsis edilmesi, 52 bin vatandaşımızın eğitim ve gençlik alanlarındaki projelere katılma imkanı sağlanarak program kapsamındaki tahsisatın € 497 milyon’a, katılma imkanı sağlanan kişi sayısının ise 272 bine çıkarılması 16. Enerji yönetim sistemi alanında akreditasyonun başlatılması 17. Uluslararası örgütler ve süreçlerdeki etkinliğimizin pekiştirilmesi ile dönem başkanlıklarımızın etkin şekilde yürütülmesinin sağlanması 18. Afrika kıtasıyla ilişkilerimizin geliştirilmesine yönelik üst düzey ziyaretler, Afrika Çalıştayı, Somali-­ Somaliland Arabuluculuk müzakereleri ve G5 Sahel Ortak Gücü’ne $5 milyon taahhüdümüzü içeren gündemin tamamlanması 19. Strazburg Başkonsolosluğumuz ve Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliğimiz ile Bağdat Büyükelçiliğimizin yeni binaları inşaatının tamamlanması 20. Krakow, Galiçya, Bratislava, Malta ve Bakü’deki Türk şehitlikleri projelerine başlanması ve Katar, Kazakistan, Meksika, Güney Kore ve İspanya’da Kültür Merkezlerinin açılması 21. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 22. 2019 -­2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI

1. Doğal gaz erişim imkânı sunulan vatandaş sayısının 63 milyondan 66 milyona yükseltilmesi 2. Akdeniz’de 1 derin deniz ve 1 sığ deniz sondajına

başlanması 3. Ülkemizin yer altı kaynakları potansiyelinin tespit edilerek ekonomiye kazandırılması 4. Yenilenebilir enerji

kaynaklı elektrik üretim kurulu gücünün artırılması 5. Madenlerimizin ülke sınırlarımız içinde işlenecek şekilde tesis kurulması kaydıyla kıymetli maden sahalarının


ihale edilmesi 6. Üretim yapılmayan kömür sahalarının özel sektör tarafından işletilmesinin sağlanması 7. Denizlerde hidrokarbon aranması kapsamında; ikinci derin deniz sondaj gemisi alımı için sözleşme imzalanması 8. Ülkemizin elektrik enerjisi alanındaki ilk milli “Yüksek Gerilim Yüksek Güç Test Laboratuvarı”nın kurulması için sözleşme yapılması 9. Sürdürülebilir bir doğal gaz arz güvenliğinin sağlanması 10. Madencilik işlemlerinin elektronik ortamda hızlı ve etkin şekilde yürütülmesi için e-Maden uygulaması tamamlanma oranının %90’a çıkarılması 11. Borlu Temizlik Ürünü Tesisinin üretim kapasitesinin yıllık 30.000 ton’a çıkarılması 12. Yerli kömür kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması kapsamında; Eskişehir Alpu’da yaklaşık 1.000 MW kurulu gücünde termik santral kurulması için ihaleye çıkılması 13. Yurt dışı maden arama ve işletme faaliyetlerinin hızlandırılması 14. Ülkemizin kaya gazı ve kömür kaynaklı metan gazı üretim potansiyelinin belirlenmesi 15. Ülkemizin doğal gaz ticaret merkezi olması hedefi kapsamında; EPİAŞ bünyesinde testleri yapılan doğal gaz ticaret platformunun sanal uygulamasının sonlandırılarak gerçek uygulamaya geçilmesi 16. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 17. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI

1. Sporun yaygınlaştırılması kapsamında 150 Mahalle Tipi Spor Sahası ve 10 Futbol Altyapı Merkezi’nin faaliyete geçirilmesi ve malzeme desteğinin sağlanması 2. İlk 100 günde “Yurt yatak kapasitesine 75.000 ilave yatak” sağlanması 3. STK’ların güçlendirilmesi ile gençlerin projelerinin desteklenmesi kapsamında “Gençlik ve Spor Alanlarında Kamu-­

sivil işbirliği” alanlarının geliştirilmesi 4. Sporun okullarda yaygınlaştırılması kapsamında 1 milyon yetenekli çocuğa ulaşılması 5. Rekabet edebilirlik ve kültürel gelişim kapsamında gençlik programlarının başlatılması 6. Engelli bireylerin gençlik ve spor faaliyetlerine erişiminin kolaylaştırılması kapsamında “60 Adet Engelsiz Otobüsü” üretimi ve tedariki için işlemlerin başlatılması 7. Kötü alışkanlıklardan ve suça yönlendiren etkenlerden uzak, toplumla uyumlu, sağlıklı bir genç-

lik yetiştirilmesi 8. Spor altyapısının güçlendirilmesi kapsamında 9 yeni stadın yapımı için işlemlerin başlatılması 9. Spor kültürünün yaygınlaştırılması kapsamında Sporda Mobil Uygulamalar geliştirilmesi 10. İlk 100 günde 20 Yeni Okul Spor Salonu’nun tamamlanması 11. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 12. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI kası yeniden yapılandırılarak tasarrufların kalkınma hedeflerine uygun şekilde tahsisatının sağlanması 5. Yurt dışı kaynak temini amacıyla yurtdışı kaynak ve araç çeşitlen1. Kamu idareleridirilmesine gidilmesi için nin harcamalarını gözden gerekli girişimlerde bulugeçirmesini ve bu şekilde nulması tasarrufların artırılmasını 6. Katılım bankasağlayacak yöntem belirları ile kalkınma ve yatılenmesi rım bankalarının faizsiz 2. Kamu kurumlafinansman faaliyetleri için rının mali kaynaklarının altyapının geliştirilmesi yönetimi tek elde toplana7. E‐ihale yayrak uzun vadede yıllık ₺3-­ gınlaştırılarak ihale sü‐4 Milyar gelir elde edilmereçlerinde bürokrasinin si azaltılması, iş ve işlem ma3. Dış borçlanmada liyetlerinin düşürülmesi, Çin piyasasına açılım yazaman ve kaynak tasarrupılması, Çin’in Panda Pifunun yapılması yasası’ndan dış borçlanma 8. Sağlık hizmetleişlemi gerçekleştirilmesi rine ilişkin alımların Dev4. Kalkınma Ban-

let Malzeme Ofisi tarafından elektronik ortamda gerçekleştirilmesi 9. Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi elektronik ortamda alınmaya başlanarak vatandaşın vergi dairesine gitmeden işlemlerini tamamlamasının sağlanması 10. Hâlihazırda 35 farklı hizmetin sunulduğu İnteraktif Vergi Dairesi kapsamına 10 yeni hizmet eklenmesi 11. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 12. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması www.metropoldergileri.com

81


PROGRAM

82

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 1. Tüm Ağrı, Iğdır, İran sınırının fiziki güvenlik ve aydınlatma çalışmalarının tamamlanarak, 18 km. ilave duvar ve 40 km. sınır aydınlatmasının tamamlanması 2. Terörle mücadelede etkinliğin arttırılması ve kırsal kalkınmanın desteklenmesi amacıyla yürütülen Güvenlik Yolları (Öncelikli Yollar) Projesi kapsamında tamamlanan yol uzunluğunun %10 artırılarak 2.526 km’ye çıkarılması 3. Dijital Dönüşüm Projeleri ile Bürokrasinin Azaltılması ve Hizmetlerin Performansa Dayalı Takip ve Denetiminin Sağlanması, 4. Ülkemizi ve gençliği tehdit eden uyuşturucuyla ve her türlü madde bağımlılığıyla mücadele edilmesi amacıyla, Narkotimlerin 31 ilimize daha kuruluşu yapılarak 81 ilimizde faaliyete geçirilmesi, UYUMA projesi ile ihbar imkânlarının arttırılması 5. 32 ilimizde faaliyette olan 112 Acil Çağrı Merkezleri’nin faal olduğu il sayısı %30 artırılarak 42’ye çıkarılması 6. Çanakkale Ayvacık afet konutlarının yapımı tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi 7. Düzensiz göç ile etkin mücadele ve etkili bir göç yönetimi için 4 yeni Geri Gönderme Merkezi ile 12.276 olan mevcut kapasitenin %30 artırılarak 15.926’ya çıkarılması ve 5 adet Geçici Barınma Merkezinde kalan yabancıların daha iyi koşullardaki merkezlere nakledilmesi 8. Etkili bir göç yönetimi için kayıtları güncellenmiş olan Suriyeli misafirlerimizin sayısının %23 artırılarak 1.733.242’den 2.133.242’e yükseltilmesi 9. Ülkemizde bulunan eğitimi ve mesleki niteliği yüksek yabancı yatırımcıların vatandaşlığa alınması 10. Mağdur ve mazlumlara insani yardımlarımızın artarak devam

ettirilmesi 11. F ET Ö/ PDY ve PK K / PY D başta olmak üzere ulusal ve uluslararası tüm terör örgütleri ile mücadelenin daha etkin bir şekilde sürdürülmesi 12. Şahsa karşı işlenen suçların %0.5 azaltılması, mala karşı işlenen suçların %1 azaltılması ve işlenen suçların aydınlatılması oranının %1 artırılması 13. Trafik güvenliğinde 2023 hedefleri doğrultusunda; farkındalığın artırılması ve alınan tedbirlerle yaralamalı ve ölümlü trafik kazalarının geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %2 oranında azaltılması 14 Güvenlik birimlerimizin (EGM, JGK, SGK) personel kapasitesini artırmak amacıyla 7.000 Çarşı ve Mahalle Bekçisi ile beraber toplam 47.773 güvenlik personel alınması 14. EGM ve JGK’nın 5.320 olan zırhlı araç sayısının %9 arttırılarak 5.779’a çıkarılması 15. Kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele kapsamında operasyon sayısının %5 artırılarak devam ettirilmesi 16. Çanakkale Deniz Polis Eğitim Merkezi’nin faaliyete geçirilmesi ile deniz polislerimizin kapasitesinin artırılması ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından icra edilecek deniz güvenliği görevlerinin eğitimli ve özel teçhizatlara sahip birimlerce icra edilmesi 17. Gönüllü vatandaşlarımızın afet yönetim sistemine katılmaları, acil durum toplanma alanlarının halkın erişimine açılması ve yeni lojistik destek depoları kurulması ile afetlere müdahale kapasitemizin arttırılması 18. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 19. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 1. Yıkımı tamamlanan “İstanbul Atatürk Kültür Merkezi” yapım ihalesinin sonuçlandırılması 2. Turizme önemli bir sıçrama sağlayacak yatırım alanlarının geliştirilmesi 3. Kütüphaneye Dönüştürülmesi kapsamında Rami Kışlası’nın 2. Etap Fiziki ilerlemesinin sağlanması 4. Müzeye dönüştürülecek olan Kuleli Askeri Lisesi Rölöve Projeleri’nin tamamlanması 5. 30 Adet kütüphanenin “Millet Kıraathaneleri”ne dönüştürülmesi 6. Çin turizm pazarındaki payımızın arttırılması için Çin Eylem Planı’nın hazırlanması 7. Yurt içi ve yurt dışındaki 9 Cami Restorasyonu’nun tamamlanması 8. İstanbul’da kültürel mirasımızı korumaya yönelik devam eden 14 adet proje ve restorasyon işi ’nin tamamlanması 9. İnsanlık tarihini değiştiren, bilinen en eski ibadet yeri “Şanlıurfa Göbeklitepe” örenyerinin ziyarete açılması 10. 3 adet “Kültür Merkezi” inşaatının tamamlanması 11. UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Bosna Hersek’teki Sokullu Mehmet Paşa (Drina) Köprüsünün Restorasyonunun tamamlanıp açılması 12. Kırgızistan Bişkek’te Kırgız-­‐Türk Dostluk Hastanesinin tamamlanarak açılması 13. Ülkemizde kültür endüstrisinin geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması 14. İstanbul’daki kültürel eserlerimizin daha fazla ziyaretçi ile buluşması kapsamında “Tourİst Kart” ve “İstanbul Kart”sistemine geçilmesi 15. Beş adet Tematik Müzenin açılışa hazır hale getirilmesi 16. Yurtdışı vatandaşlarla bağların güçlendirilmesine yönelik Hareketlilik Programları ve Türkçe öğrenimi programları uygulanması 17. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 18. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması


MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 1. Okullarımızda tam gün eğitim gören öğrenci oranının artırılması 2. 7 0 0 okulumuzun Kent Güvenlik Yönetim Sistemine entegre edilerek daha güvenli hale gelmesi 3. Ülkemizin stratejik kurumlarında istihdam edilmek üzere yurt dışına 500 öğrenci gönderilmesi 4. Öğretmenlerin mesleki ehliyet ve liyakatini güçlendirecek çalışmaların başlatılması 5. Profesyonel eğitim yöneticiliği sistemine geçilmesi 6. Öğrencilerimizin yabancı dili aktif bir şekilde kullanmasına imkân sağlayacak bir öğretim modeline geçilmesi 7. Her çocuğumuzun okulöncesi eğitimden üniversiteye ilgi, yetenek ve becerilerini gelişimsel olarak izlemek ve yönlendirmek için “e-portfolyo sistemi”nin kurulması 8. Milli Eğitim Bakanlığının mevzuatını, çalışma planlarını ve insan kaynağını yeniden yapılandırmak üzere “Büyük Veri” sistemi kurulması 9. Her okulu kendi koşullarında değerlendirerek eğitim kurumlarının kapasitesini güçlendirmeye yönelik izleme değerlendirme sisteminin hayata geçirilmesi 10. Mesleki eğitimin Endüstri 4.0 anlayışı ile yeniden yapılandırılması 11. Ölçme ve Değerlendirme Sistemi’nin öğrencilerin eğitim hayatı sürecinde edindikleri bilgileri günlük yaşamlarında kullanma becerilerini de ölçecek şekilde genişletilmesi 12. Öğrencilerimize gelecekte ihtiyaç duyacakları becerileri kazandıracak disiplinler arası nitelikteki algoritmik düşünme, senaryo, kritik düşünme, robotik konularının derslere entegre edilmesi 13. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 14. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 1. 400 bin gencimizin fa y d a l a n ması beklenen “Bedelli Askerlik Hi zmet i”nin uygulamaya geçirilmesi 2. ATAK helikopterlerini ihraç ettiğimiz dost ve kardeş ülke PAKİSTAN’a ihraç edilecek olan 4 adet korvetin teslimi projesinin yürürlüğe girmesi ve dizayn ofisinin oluşturulması 3. Bir milyona yakın vatandaşımızın hayatını kolaylaştıracak olan yüksek öğrenime kayıtlı öğrencilerin askerlik erteleme, yedek subay adaylarının sınıflandırma öncesi hazırlığı ve MSB sağlık kurulu raporu işlemlerinin e-­‐devlet üzerinden gerçekleştirilmesi 4. Dört gemiden oluşan MİLGEM Projesi kapsamında 3. Gemi Burgazada Korveti’nin 27 Eylül 2018’de Deniz Kuvvetlerimize teslim edilmesi 5. Gazilerimize ihtiyaçları olan bakımı sunacak ve sosyal hayata adaptasyonunu sağlayacak olan 100 Yatak Kapasiteli Gazi Bakımevi, Gaziler Camii ve sosyal tesisleri içeren Ankara “Gazi Uyumevi”nin ihalesinin gerçekleştirilmesi 6. Yerli ve milli mühimmat üretimi için proje sözleşmelerinin

imzalanması 7. Sınırlarımız içinde mayın ve patlamamış mühimmatla kirletilmiş alanları tarım ve hayvancılığa açmak amacıyla; 1,6 milyon metrekare alanda temizlik yapılması. 8. Dost ve müttefik ülkelerden Somali, Mali ve Lübnan’a –uluslararası anlaşmalar çerçevesinde-­‐ askeri yardım yapılması 9. Dört adet Milli İnsansız Uçak (ANKA) ve 6 adet SİHA’nın, sahada askerlerimizin kullanımına sunulması 10. Yurtdışında yaşayan ve 38 yaşına kadar askerliğe müracaat edememiş olan Türk vatandaşlarının “dövizle askerlik” hizmetinden faydalanabilmesi için gerekli düzenlemenin yapılması 11. Yerli ve Milli Eğitim Uçağımız HÜRKUŞ’un, ilk kez Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine alınması (1 adet) 12. Google Earth ve Yandex gibi harita-­‐görüntü sistemi olan ve tamamen yerli-­‐ milli olarak hazırlanan HGM-­‐KÜRE ve HGM-­‐ ATLAS uygulamalarının, Kasım 2018’de kamuoyunun kullanımına açılması 13. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 14. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

SAĞLIK BAKANLIĞI 1. Ü l k e nin alanındaki tüm potansiyelin değerlendirileceği mükemmeliyet merkezleri kapsamında özellikli sağlık hizmetlerinin ulaşılabilir ve sürdürülebilir

olmasının sağlanması 2. Sağlıklı yaşam kültürünün desteklenmesi kapsamında kronik hastalıkların ve risk faktörlerinin azaltılarak güçlü gelecek için sağlıklı nesiller oluşturulması 3. Anne ölüm oranının yüz binde 14’ün altına düşürülmesi için anne ve çocuk sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi www.metropoldergileri.com

83


PROGRAM

84

4. Sağlık turizminde Türkiye’nin marka haline getirilmesi 5. Sık tüketilen, satın alma ve işgücünün büyük kısmını oluşturan malzemelerin temininin kolaylaştırılması ve yerlilik oranının artırılması amacıyla Sağlık Market Uygulamasının hayata geçirilmesi 6. Sağlık hizmetlerinde dijital dönüşüm ile bürokrasinin azaltılması ve finansal tasarrufun sağlanması 7. Kamu hastanelerinde öncelikli acil hasta ayrımının modellenmesiyle acil servis hizmet kapasitesinin geliştirilmesi

1. Ülkemizde yüksek teknolojili ürünlerin yerli imkânlarla geliştirilmesi için Yüksek Teknoloji Destek Programlarının oluşturulması 2. Yerli ve Milli Üretim için teknoloji ve imalat sektörleri başta olmak üzere KOBİ’lere yaklaşık 1.225 Milyon TL destek sağlanması 3. Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulması 4. Savunma Sanayii Projeleri kapsamında Hassas Güdüm Kiti, EKADAS’ın TSK’ya teslimi, SOM-­J Füzesinin test aşamalarının tamamlanması, 100 adet Kanatlı Güdüm Kitinin teslimatı, Harp Başlığı Raylı Sistem Dinamik Test Altyapısı’nın hizmete alınması ve BOZOK mühimmatın ilk uçuş testi ve ilk atış testinin yapılması 5. Yerli Uydu ve Uydu Teknolojilerinin Geliştirilmesi 6. Bilişim ve Bilgi Güvenliği Projeleri 7. Türkiye’nin bilişim alanında en büyük tematik teknoparkı olan, 3,5 milyon m² alana kurulu Bilişim Vadisi’nin 1. Etap 2.Kısmının tamamlanması 8. 81 İlde 100 Deneyap Teknoloji Atölyesinin kuruluş sözleşmelerinin imzalanması 9. Ar-­Ge Merkezleri’nin sayısının %9 artırılarak 1.000’e, Tasarım Merkezleri sayısının %8 artırılarak 275’e ulaştırılması

8. Obezite ile mücadele kapsamında obezite mükemmeliyet merkezlerinin yaygınlaştırılması 9. Stratejik bir ürün olan aşının Türkiye’de yerlileştirilmesinin sağlanması 10. İlaç ve tıbbi cihazlarda yerelleşme/yerlileşme/millileşme çalışmaların hızlanması 11. Aile hekimine başvuru oranının %40’a çıkarılması ve mahallinde daha iyi sağlık hizmeti sunulması için Aile Hekimliği Sisteminin güçlendirilmesi 12. Evde sağlık hizmetleri kapasitesinin %20 artırılarak yatağa ve eve

10. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi Master Plan çalışmasının tamamlanması 11. Karasu münferit yatırım yerinde savunma sanayii tesislerine yönelik 222 hektarlık alan üzerinde üretim tesislerinin temelinin atılması 12. Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi içinde yer alacak yatırımcılara yer tahsisi yapılması 13. Sanayi Doktora Programıyla 500 Sanayi Doktora Programı öğrencisinin desteklenmesi 14. Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezleri (Model Fabrikalar)’nin 2 adedinin hizmete açılması, 5 adedinin kurulum çalışmalarına başlanılması 15. Sivil ve askeri kara araçlarının test, belgelendirme ve Ar-­Ge ihtiyaçlarını karşılamak üzere Kara Araçları Test Merkezi fizibilite çalışmalarının tamamlanması 16. Bilim İnsanlarımızın Yurda Dönüş Seferberliği Programı’nın ilan edilmesi 17. Yerli ve Milli Teknolojilerin Geliştirilmesi 18. Yatırımcılara, yatırım teşvik belgesi verilmesi ile ilgili tüm işlemlerin elektronik ortamda sağlanması ve 1.000 adet kullanıcının E-­TUYS kapsamında firmalar adına yetkilendirilmesi

bağımlı daha fazla vatandaşımıza ulaşılması 13. Manisa, Elazığ, Ankara-­‐Bilkent ve Eskişehir’de yüksek teknolojili 4 şehir hastanesinin açılması 14. Vatandaşımızın sağlık hizmetlerine daha kolay erişebilmesi için 20 adet hastane ve 2 adet Ağız Diş Sağlığı Merkezi açılması 15. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 16. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması 19. Üsküdar Bilim Merkezi’nin açılması ve Haliç Tersanesi Bilim Merkezi sözleşmesinin imzalanması ve Bursa Gökmen Uzay Havacılık ve Eğitim Merkezi’nin açılması 20. Bölgesel kalkınma için Kalkınma Ajansları Proje desteklerinin sürdürülmesi 21. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 22. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI 1. Kırsalın kalkındırılmasına yönelik olarak 7 proje ile 710 milyon TL destek sağlanması 2. 8 bin 300 hektar yeni alanın sulamaya açılması, 41,5 milyon TL ilave gelir artışı ile 8.500 kişiye ek istihdam sağlanması 100 bin hektar alanda basınçlı sulama için 250 milyon TL destek verilerek modern sulamanın yaygınlaştırılması 3. 4 adet yeni içmesuyu tesisi ile 344 bin vatandaşımıza yıllık 70.8 milyon m3 temiz kaliteli ve yeterli içmesu-


yu sağlanması (bütçe: 105.384.000 TL) 4. 39.133 hektar alanda arazi toplulaştırma çalışmalarının tamamlanması ve 13 büyük ovanın daha korumaya alınması 5. Ergene nehrinin su kalitesinin sulama suyu kriterlerine uygun hale getirilmesi 6. Odun üretiminin 15 milyon m3’ten 21 milyon m3’e çıkarılarak %40 artış sağlanması ve 130.000 kişinin istihdam edilmesi 7. 100 günde 100.000 hektar alanın ağaçlandırılarak 50 bin kişiye istihdam sağlanması 8. Yerel tohumların korunması ve yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması 9. Uzun süreli kiralama kapsamında lisanslı depo kapasitesinin %200 artırılması ve 500 bin ton ilave ihaleye çıkılması 10. Milli parklarımızda ziyaretçi sayısının %15 artırılması ve milli park sayısının 43’ten 44’e çıkarılması 11. Sudan’da 780.500 hektar tarım arazisinin Türk girişimcilerinin yatırımlarına açılması amacıyla “Türkiye ile Sudan Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşma”nın uygulamaya konulması 12. Altyapısı tamamlanan tarıma dayalı OSB‘lerin sayısının 6’dan 8’e, tüzel kişilik kazandırılan tarıma dayalı OSB’lerin sayısının ise 15’ten 17’ye çıkartılması 13. Deniz ve baraj göllerinde açılacak yeni “Su Ürünleri Yetiştiricilik Üretim Alanları” ile yıllık 276 bin ton olan su ürünleri yetiştiricilik kapasitesinin yaklaşık % 8 artırılması 14. Uçuş güvenliğin sağlanması amacıyla 2 adet özellikli gözlem sisteminin kurulması 15. Tarımsal reformun gerçekleştirilmesine yönelik vizyon projelerin mevzuat çalışmalarının yapılması ve model oluşturulması 16. Tabiatın korunması, suyun verimli ve tek elden yönetilmesi ve hayvan haklarının iyileştirilmesi için mevzuat düzenlemesi yapılması 17. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 18. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

TİCARET BAKANLIĞI 1. E X I M B A N K müşteri sayısının artırılması ve toplam müşteriler arasında KOBİ’lerin payının yükseltilmesi 2. Hedef ve öncelikli ülkelere özgü pazara giriş stratejileri hazırlanması 3. Modern toptancı halleri kurulması ve ürün izlenebilirliğinin sağlanması 4. Gümrük işlemlerinin dijitalleştirilmesi ve tek pencere sistemi üzerinden hizmet verilmesi 5. Ticaret hacmimizi artırmak amacıyla mevcut 5 merkeze ilave olarak 35 adet yeni Türkiye Ticaret Merkezinin (TTM) açılacağı ülke/ şehirlerin belirlenmesi 6. Yeni nesil Serbest Bölgelerin kurulması ve mevcut Serbest Bölgelerin katma değerli yatırım ve ihracata yönlendirilmesi 7. Piyasa Gözetimi ve Denetimi’nin (PGD) etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla daha etkin bir PGD sistemi için ihtiyaç duyulan mekanizma belirlenerek mevzuat hazırlıklarına başlanması 8. Rekabet Kurumu’nun, dinamik ve piyasa koşullarını yönlendirici etkisi olan işlevselliğe kavuşacak şekilde yeniden yapılandırılması ve piyasa işlerliğinin uzlaşma ve taahhüt müesseselerinin tesisiyle artırılması 9. E‐ticarette güvenliği ve hizmet kalitesini artırmak için uluslararası bir sembolü de içerecek şekilde “Elektronik Ticarette Güven Damgası” sisteminin oluşturulması 10. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecinde ilgili tüm STK ve özel sektör temsilcileri ile düzenli istişare ve bilgilendirme toplantılarının tamamlanması ve STK ile özel sektör temsilcilerinin yurtdışı paydaşları ile birlikte sürece aktif şekilde dahil olması

11. BREXIT sonrası süreçte Birleşik Krallık ile ticari ve ekonomik ilişkilerin zemininin sağlamlaştırılmasına yönelik çalışma yapılması 12. Türk müteahhitlik-müşavirlik sektörünün, Eximbank ve Türk bankalarının tanıtımını da içeren II. Türkiye ve Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nun düzenlenmesi 13. Ülkemizin uluslararası fuar merkezi olma hedefine yönelik İstanbul’da uluslararası nitelikte büyük ve modern bir fuar alanı kurulması projesine ilişkin fizibilite çalışmasına başlanması 14. Dış ticaretimizde yerel paraların kullanımının artırılmasına ve barter ticaretinin önünün açılmasına yönelik olarak ülke bazlı çalışmalar yapılması 15. Esnaflarımızın ve küçük işletmelerimizin e-­‐ticaret işlem hacmindeki payının artırılmasını teminen destek programı başlatılması 16. Ülkemiz Esnaf ve Sanatkârlarının Coğrafi Bilgi Sistemi’nin Oluşturulması ve Perakende Bilgi Sistemi (PERBİS) ile Entegre Edilerek Kuruluş İşlemlerinin Elektronik Ortamda Tek Noktadan Yürütülmesinin Sağlanması 17. Ürün İhtisas Borsası Hayata Geçirilerek Tarım Ürünlerinin Finansal Piyasalara Entegre Edilmesi 18. Gümrük kapılarının Tek Durak Sistemine ve çağın gerekliliklerine uygun olarak modernize edilmesi 19. Taşınır Rehninin Etkinliği Artırılarak KOBİ’lerin Finansmana Erişiminde Destek Olunması 20. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 21. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

www.metropoldergileri.com

85


PROGRAM

86

1. İstanbul Yeni Havalimanının 1’inci fazının hizmete açılması 2. Kanal İstanbul Etüt Proje İşinin tamamlanması ve yapım ihale ilanına çıkılması 3. 3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli Projesi’nin YİD Modeli İle İhale İlanına Çıkılması 4. 135 yeni hizmetin e-­Devlete entegre edilerek sunulan hizmet sayısının 3.500’e çıkarılması (Türkiye. gov.tr) 5. 328 km ilave edilerek bölünmüş yol ağının genişletilmesiyle trafik güvenliğinin artırılması ve ekonomik fayda sağlanması 6. 120 km yeni otoyol daha yapılarak Otoyol ağının 2.777 km’ye ulaşması 7. Toplam 246 km uzunluğunda 2 otoyol projesinin ihalesine çıkılması 8 893 km ilave BSK (Bitümlü Sıcak Karışım) kaplama yapılarak karayolu güvenliğinin ve konforunun üst seviyeye çıkarılması 8. 30 km Karayolu tünelinin tamamlanmasıyla tünel uzunluğunun 477 km’ye çıkarılması 9. 21 km köprü ve viyadüğün tamamlanmasıyla Köprü ve viyadük uzunluğunun 586 km’ye çıkarılması 10. Ankara-­Sivas Yüksek Hızlı Demiryolunda 120 km hat seriminin tamamlanması

11. 230 km uzunluğunda Halkalı-­Kapıkule Hızlı Demiryolu yapım ihalesinin gerçekleştirilmesi 12. Konya YHT Garının hizmete sunulması 13. Van Gölü için 50 vagon taşıma kapasitesine sahip İdris-­i Bitlisi Feribotunun hizmete alınması 14. 2.596 bin ton kapasiteye sahip 2 adet Lojistik Merkezinin yapılması 15. Toplam 6 milyon yolcu kapasiteli Muş ve Kahramanmaraş Havalimanlarının terminal binalarının tamamlanması, Tokat Havalimanı terminal binasının yapımına başlanması 16. 376 km Elektrikli, 182 km Sinyalli hat dönüşümü daha yapılarak Konvansiyonel Demiryolu Elektrikli hat uzunluğunun toplam 5.432 km’ye Sinyalli hat uzunluğunun ise toplam 5.716 km’ye çıkarılması 17. Şehir İçi Raylı Sistem Yatırımlarının Yaygınlaştırılması için 73 km hattın yapımı ile 248 adet araç alımının ihale ilanına çıkılması 18. Evrensel Hizmet Kapsamında 990 yerleşim yerine daha 4.5G Mobil Kapsama Sağlanması 19. Yerli ve Milli 5G ve Ötesi Çalışmalarının başlatılması 20. Raylı sistem araçlarının yurt içinde üretilmesi

21. Türkiye Kart projesi Mahsuplaşma Merkezi’nin kurulması 22. 265 km daha konvansiyonel hattın yenilerek, demiryolu ağının tamamına yakınının (10.915 km) yenilenmesi 23. Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sisteminin (U-­ETDS Yolcu Taşımacılığı Kısmının) Faaliyete Geçirilmesi 24. 46 adet yeni Kargomat daha kurularak 100 Kargomat ile hizmet verilmesi 25. Hasdal Kavşağı-­ Kemerburgaz-­Yassıören Bölünmüş Yolunun (44 Km) İstanbul Yeni Havalimanı bağlantısını sağlayacak 14 km’lik kesiminin hizmete açılması 26. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 27. 2019 -­2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım Ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI 1. Devlet arşivlerinde dijital ortama aktarılan belgelerin vatandaşın erişimine açılması 2. Osmanlı Dönemi’ne ait diğer ülkelerde bulunan belgelerin, dijital görüntülerinin ülkemize kazandırılması 3. Geçmiş ile gelecek arasında

köprü kuran devlet arşivimizin etkinliğinin artırılması ve kurumların arşivlerinin entegrasyonunun sağlanması 4. Devlet Arşivimizin ulusal ve uluslararası alanda tanıtımının yapılması 5. Geçiş sürecinin temel aşa-

malarının 100 gün içinde tamamlanması 6. 2019–2023 dönemine ilişkin kurumun Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması


SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI 1. Lazer Silah Sistemi Geliştirilmesine yönelik ihtiyaç analizinin tamamlanması 2. Elektromanyetik Fırlatma Sistemi Geliştirilmesine yönelik ihtiyaç analizinin tamamlanması 3. 85 girişimci ekibin 115’e, 147 girişimcinin 210’a, 4.161 personelin 5.000’e ulaşması sağlanarak İstanbul Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesinin Büyütülmesi 4. Sürü İnsansız Araçlar Geliştirilmesi Projesinin başlatılması 5. Uydu Fırlatma Projesi İkinci Fazı’nda sözleşme imzalanması 6. 30 cm Altı Çözünürlüklü Yerli Gözlem Uydusu Projesinin Başlatılması 7. Kombine Çoklu Mini Uydu Geliştirme ve Entegre Projesinin konsept ve fizibilite çalışmalarının tamamlanması 8. Güdümlü Güdümsüz Roketlerin ve Hava Savunma Sistemlerinin Test Alanının Tahsisi ve İnşasına yönelik sözleşme imzalanması 9. Hafif, orta ve ağır olmak üzere 3 farklı sınıfta İnsansız Kara Araçları Geliştirilmesi Projesinin başlatılması 10. 250 tankı içeren ALTAY Seri Üretim Projesinin sözleşmesinin imzalanması 11. Anti tank mühimmatlarını zırhlı araçlarımıza ulaşmadan önce radar ile tespit edip ve parçacık yapılı mühimmatlar ile bertaraf edebilecek PULAT Aktif Koruma Sisteminin 40 adet M60TM tankına entegre edilmesi 12. ALTAY Güç Grubunun (motor ve transmisyon sistemleri) geliştirilmesi projesinin sözleşme takviminin başlatılması 13. Özgün Helikopter ve ATAK Helikopterinde kullanılmak üzere geliştirilmekte olan ve ilk çekirdeğinin ateşlemesi yapılan Turboşaft Motorun Kavramsal Tasarım Aşamasının tamamlanması

14. MİLGEM Projesi 3. Gemi Teslimatının Yapılması 15. Mevcutta 52 adet bulunan Bayraktar TB2 İHA sayısı; Jandarma Genel Komutanlığına yapılacak 6 adet Silahlı TB2 İHA (SİHA) teslimatı ile % 12 arttırılarak 58’e çıkarılarak İnsansız Hava Aracı envanterinin arttırılması 16. Taarruzi İHA Geliştirilmesi (AKINCI) Projesi kapsamında yaklaşık 1,5 ton faydalı yük (kamera, mühimmat) taşıma kapasitesine sahip SİHA ön tasarım faaliyetlerinin tamamlanması 17. Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Geliştirilmesine yönelik tasarımın ilk aşamasının tamamlanması 18. 2030’lu yıllardan sonraki muharip uçak ihtiyacının yurt içinde özgün tasarım modeli ile karşılanmasına yönelik Milli Muharip Uçak Geliştirilmesi Projesi Dönem-1 Aşama‐1 sözleşmesinin uygulama takvimine başlanması 19. Hava Platformlarına Uzaktan Elektronik Destek/Elektronik Taarruz Kabiliyeti Kazandırılması Projesinde (Hava SOJ) sözleşme imzalanması 20. 75 il ve 243 ilçede kurulu olan Kent Güvenlik Yönetim Sistemlerinin 424 ilçe merkezinde kurulumlarının gerçekleştirilmesi, Güvenli Okul Paketi kapsamında 313 yeni okul ile sistemin çalıştığı okul sayısının 137’den 450’ye çıkarılması 21. Milli Baz İstasyonu Geliştirilmesi (ULAK) Projesi kapsamında, halihazırda kurulu bulunan 200 Milli Baz İstasyonu sayısının % 100’ün üzerinde bir artışla 489’a çıkarılması 22. İnsansız Hava Araçları Yerlilik Oranının Arttırılması (ANKA‐S) Projesi kapsamında ANKA‐S Platformu üzerinde CATS Sisteminin (kamera) kullanılmaya başlanması

23. Test Altyapıları Envanter çalışmasının ilk fazının tamamlanması ve Kara Araçları Test Merkezi Kurulumuna yönelik fizibilite çalışması yapılması 24. 26 Terörle Mücadele Harekat (TMH) bölgesinde kurulmuş olan Modüler Geçici Üs Bölgelerinin (MGÜB) 3 bölgede daha kurulması 25. Taşınabilir Erken İhbar Radar Sistemlerinin (TEİRS) tasarımının tamamlanması 26. GÖKTÜRK Yenileme Uydu Sistemi Geliştirilmesi Projesinin ihalesinin tamamlanması 27. Savunma Sanayiinde Kritik Yarı İletken Teknolojilerine Yönelik Yatırım Yapılması kapsamında Kızılötesi Dedektör Takımı Geliştirilmesi (KDT) Projesinin imzalanması 28. 100 kg ve altında yer alan mikro uyduları, 400 km irtifadaki yörüngeye yerleştirilebilecek kapasitede Mikro Uydu Fırlatma Sistemi Geliştirilmesine yönelik üretim/test altyapısı ve fırlatma üssü kurulması yeteneğinin kazanılması amacıyla sözleşme imzalanması 29. Türksat 6A Uydusu Geliştirilmesi Projesi kapsamında görev yükü üretim testlerinin tamamlanması 30. Silahlı HÜRKUŞ Uçağı (HÜRKUŞ-­‐C) Geliştirilmesi ve Seri Üretimine yönelik ihalenin sonuçlandırılarak yüklenici firmanın belirlenmesi 31. Vakıf Bağlı Ortaklıklarının, MSB Bağlısı Yapıların ve TÜBİTAK enstitülerinden müteşekkil Savunma Sanayi Ekosistemi Koordinasyon Platformunun Oluşturulması 32. Katmanlı imalat, nadir www.metropoldergileri.com

87


PROGRAM

88

toprak elementleri, refrakter grubu metaller gibi Kritik Malzeme Teknolojilerinde Savunma Sanayiinin Tam Bağımsızlığı İçin Stratejik Yol Haritalarının Belirlenmesi 33. 20 mm taret ve burun topu (ATAK Helikopteri Burun Topu) sisteminin milli/yerli imkânlarla geliştirilmesine yönelik sözleşme müzakerelerinin tamamlanması 34. Ülkemizin savunma sanayii ekosisteminin ihtiyaç duyduğu yetkin insan kaynağını yetiştirmeye katkı sağlamak amacıyla savunma sanayii şirketlerindeki akademi yapılarının konsolide edilerek SSB Akademi idari yapısının kurulması 35. Savunma Sanayi Malzeme Yerlileştirme Programı Başlatılması ve en az 5 malzeme/alt sistemin yer-

TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU 1. Dünyada alanlarında önde gelen konukların katıldığı uluslararası ölçekte ses getiren TRT WORLD FORUM’un ikincisinin yapılması 2. TRT’nin yerli ve milli dizi, çizgi film karakterlerimize ait tasarımların ünlü mağazaların raflarında yerlerini alması 3. TRT Türk Kanalının yeniden yayın hayatına başlaması 4. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 5. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

lileştirme çalışmalarına başlanması 36. Roketsan İleri Teknoloji Araştırma Merkezi Altyapısının (ITAM) kurulması 37. Zırhlı Araç Teslimatları Projeleri kapsamında Kirpi II, Akaryakıt Tankeri, Olay Yeri İnceleme Aracı, Zırhlı Komuta Kontrol Aracı, Zırhlı Mini Ekskavatör gibi farklı tiplerde toplam 431 araç teslimatı yapılması 38. ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri Projesi kapsamında 4 adet helikopter teslimatının yapılması 39. MPT-­76 Projesi kapsamında 5.500 adet tüfeğin teslimatının yapılması 40. HİSAR Hava Savunma Füze Sistemi Projesi kapsamında Aksaray Atış bölgesinde atışlı test-

lerin gerçekleştirilmesi 41. Savaş uçaklarımızda kullanılan modern mühimmatların yerli imkanlarla geliştirilerek tedarik edilmesi 42. Endüstriyel Yetkinlik Değerlendirme ve Destekleme Programı (EYDEP) kapsamında mevcut 65 firmaya ilave olarak 25 yerli firmanın değerlendirilmesi ve destek programlarına başlanması 43. Savunma Sanayii Zirvesinin Gerçekleştirilmesi 44. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 45. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI

1. Yükseköğretim Kurumlarının ihtisaslaşmasına yönelik olarak belirlenen 11 Araştırma Üniversitesi ve 5 Aday Araştırma Üniversitenin ihtisas alanlı araştırmacı insan kaynaklarının oluşturulması, 2. Bölgesel Kalkınma Odaklı olarak belirlenen 5 üniversitenin takip edilerek geliştirilmesi ve 2018 yılında Bölgesel Kalkınma Odaklı 5 ihtisas üni-

versitesinin daha belirlenmesi 3. YÖK Kariyer Projesi ile akademide daha hızlı, daha şeffaf ve performans odaklı istihdamının sağlanması 4. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 5. 2019 – 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 1. Dini istismar eden terör örgütleri ile mücadele kapsamında farkındalık oluşturma faaliyetlerinin yürütülmesi 2. Yabancılara yönelik dini ve hayri hizmetlerin yürütülmesi 3. Yurt dışından Kur’an kursu, uluslararası imam hatip lisesi, lisans ve dini yüksek ihtisas eğitimi için Türkiye’ye getirilecek öğrencilerin sayısının

705’den 900’e çıkarılması 4. Yurtiçi ve yurt dışı yatırım ve inşaat faaliyetlerinin tamamlanması 5. Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması 6. 2019–2023 dönemine ilişkin kurumun Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması www.tccb.gov.tr


www.metropoldergileri.com

89


RÖPORTAJ

90


www.metropoldergileri.com

91


RÖPORTAJ

92


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.