Demokratik ülkelerdeki bireyciliğin niteliklerini sergileyen XIX. yüz yılın ilk yarısındaki politik düşünceler bizi doğrudan doğruya bugün kü kültürel ve felsefi manzaraya ulaştırır. Modernite ve post-modernite aslında çok sayıdaki bireycilik biçimleriyle kendini gösterir. Ben cil bireyden kitleler içindeki bireye kadar -bu sonuncusu bizim dö nemimize özgüdür ve Nietzsche tarafından çok iyi öngörülmüştürsayısız bireycilik biçimleriyle karşı karşıya kalırız. Topluluk teması üzerinde yoğunlaşan toplumsal düşüncelerin de belli bir gidişatı olacak ve gelecek için çalışacaklardır: Bunlar Marx' ın düşüncesine kaynaklık edeceklerdir; Marx ^Alman politik roman tizminden fazlasıyla etkilenecektir; bu anlayış Ulusu Devlet’e tercih eder ve hukuk karşısında sistematik bir kuşku duyar. Bunun bir so nucu olarak Devlet hukukuna yabancı bir kolektivizm, Parti-Devlet ve despot Devlet ortaya çıkacaktır (bkz. B. Barret-Kriegel, Devlet ve Köle/el). Böylelikle, XIX. yüzyıldaki politik düşünceler üzerinden XX. yüz yılın politik düşünceleri ortaya çıkar. Hiç kuşkusuz, politik roman tizm anlayışı ve Marx tarafından reddedilen Hukuk Devleti, bireyci likle birlikte post-modern zamanların evrimini tamamlayan şey ola caktır. E s te tik v e S a n a ts a l D ü ş ü n c e le r Romantik Sanat ve
Bunahını
Bu dönemde, romantizmle birlikte her yerde dönüşüm mantığını hâ^m kılan bir tür barok düşünce kendini gösterir ^(XVlI. yüzyıldaki barok anlayışından oldukça farklı bir barok anlayış). Düş ile gerçek birleştiğinde, tedirgin bir tuhaflık belirdiğinde, geçmiş, şimdi ve gele cek insanın kalbinde birleştiğinde, bir “barok akıl” şeylere egemen olur ve anın verilerini bir araya getirir. ^Akılcı ve akılaştırıcı bir akıl olması itibariyle reddedilen romantik ratio dönüşümlerin izi altında yolculuklar organize eden bir ilke olarak kendini gösterir. Tuhaf bir “dejaw" duygusu (Nerval, Heine) düşlerin biçim değiştirdiğini, geç miş, şimdi ve geleceğin iç içe geçtiği bir anda farklı görünümlere ve tuhaf gerçekliklere açılan bir evren olarak barok düşüncenin ortaya çıktığını gösterir. Böylelikle her şey sonsuz bir biçimde alabildiğine