babası Ali Bey'den lâf açıp açmadığını bulmaya çalıştı, t Demek ki buralarda tanıdığım kimseleri hiç farkında ol madan arar dururmuşum şuur altında!...» Bıyıklarını çe kiştirerek bir zaman, güldü. Osman. Topçu Çavuşuydu. Balkan'da. Çanakkale’de, Filistin'de beraber bulunmuş lardı. Osman, üvey babası Enapalİ Çerkez Yüzbaşı İb rahim Ağa’yla Yemen’de bulunduğu için doğma büyüme askerdi. Topçuluğu cok severdi, topçulukla övündüğü, iyi topçu olmak için çabaladığı, çavuşluğu da kazandığı hal de. başından beri topa akıl erdirememişti. İlk Kanal akınında hastalanan bir yaya çavuşuyla değiştirilmesi bun dandı. Böylece Çerkeş Osman Çavuş, Kanalı geçenlerle birlikte tombozlara binmiş, bir daha da geri dönmemişti. «Gitti gider deli Çerkez... İlk ağızda vurulduysa suç be nim... Dirensem vermeyebilirdim.» içini çekti gizlice... «Gitmeyi İstedi miydi, istemedi miydi? Topçuluğunu de ğerli bulamadığım için vermeye razı olduğumu anlayıp bana kırılmış mıdır acabo?». — Eğer bu çukurdan kurtulursak yüzbaşım... Cemil, kendini Osman Çavuş’tan kurtarıp Teğmen Fa ruk’a döndü. Faruk pencereden dışarıya bakıyor, söze başladığına pişman olmuş gibi susuyordu. — Evet... Kurtulursak?... — Kurtulursak, silip yeniden başlamış olacağız!... — Ne demeye getiriyorsun bu lâfı? — Bundan sonra, hiç kimseye hiç U r şey borçlu ol mayacağız, demeye... Bu gidişe bakarsak... Adamları tek tek bulacağız yüzbaşım, tüfekleri, kasaturaları, sargı bez lerini tek tek... O kadar ki, mavzer mermilerini bile teker teker bulacağız. Zor iş ama çok değerli... Herifin sura tına şamarı az kalsın vuracaktınız değil mi. aşağıda?... — Hangi herifin? -Cemil gönülsüz gönülsüz güldü-: .Hancının mı? Evet, aklımdan geçti. Nerden bildin? — Beni ittiniz. Soluklarınız değişti. — Yursa mıydım? — Yursanız da hiç bir şey anlamazdı. Bizim yerimir