Lord Kinross ATATÜRK (bir milletin yeniden doğuşu)

Page 47

yalçın tepeleri tutmak prensibine dayanması gerektiğini düĢünüyordu. DüĢmanı, karaya çıktıktan sonra, bu tepelere saldırmak zorunda bırakacaklardı. Emrindeki altı tümenin, kıyı boyuna küçük birlikler halinde serpildiğini gören Liman von Sanders, onları içerde daha yoğun ve büyük gruplar halinde topladı. Kıyıda ise, gayet küçük bir örtücü kuvvet bıraktı. Ama, asıl sorun, düĢmanın nereden çıkarma yapacağını kestirmekteydi. Mustafa Kemal, araziyi yakından tanıdığı için, bunun iki bellibaĢlı noktadan yapılacağına inanmıĢtı: Birincisi, yarımadanın güney ucundaki Helles Burnu (Seddülbahir) ki, düĢman burada deniz topçusuyla iki yandaki kıyıyı kontrol edebilir, ikincisi de batı kıyısındaki Kaba Tepe, ki boğazın doğu kıyısına en kolay buradan inebilirdi. Ancak, Liman von Sanders'in tahminleri bambaĢkaydı. Onun düĢüncesinde çıkarma iki noktadan yapılabilirdi: Biri, Çanakkale Boğazı'nın Asya kıyıları, ki elindeki tümenlerin ikisini bu düĢünceyle Truva dolaylarına gönderdi; biri de kuzeydeki dar Bolayır geçidi, ki buraya da iki tümen ayırdı. Elinde kalan iki tümenden birini, Helles Burnu'na yolladı. Doğrudan doğruya kendi denetiminde olan, fakat gerçekte Mustafa Kemal'in komutasında bulunan sonuncusunu, yani On Dokuzuncu Tümeni, yedek kuvvet olarak Maydos yakınlarında bıraktı. Bu tümen, saldırının geleceği yöne göre, kuzeye, güneye ya da batıya gönderilmek üzere hazır tutulacaktı. Mustafa Kemal kendine verilen rolden memnun kaldı ve karargâh olarak boğazın kuzeyine düĢen ve her iki kıyıya da yakın olan küçük Boğalı köyünü seçti. Buraya yerleĢerek, çıkarmayı beklemeye ve tepelerin savunması için hazırlanmaya baĢladı. 25 Nisan sabahı, düĢman kuvvetleri, Mustafa Kemal'in önceden tahmin etmiĢ olduğu iki kumluğa çıkarma yapmaya baĢladılar: Ġngilizler Helles Burnu'ndan, Avustralyalılarla Yeni Zelandalılar da Kaba Tepe'nin kuzeyinden. Aynı zamanda iki oyalama manevrasına da giriĢildi: Fransızlar Asya yakasına baskın yaparken, Kraliyet Bahriye Tümeni de Bolayır'da bir gösteriye kalkıĢıyordu. Von Sanders, bu ikinci oyalama manevrasına kandı. Ġtilâf Devletleri kuvvetlerinin, yarımadayı en dar yerinden keserek ordusunu çevirmek istediklerini sandı. Bu yüzden tümenlerden birini kuzeye, Bolayır'a gönderdi. Kendi de maiyetiyle birlikte oraya gitti. Böylelikle kuvvetlerini asıl savaĢ yerinden uzaklaĢtırmıĢ oldu. Sonradan, kolordu komutanı Esat PaĢa'yı güneyden gelebilecek saldırıyı karĢılamaya gönderdiyse de, takviyesiz bıraktı. Oysa, az sonra Esat PaĢa'nın buna çok ihtiyacı olacaktı. Beri yandan Mustafa Kemal, o sabah Boğalı'da deniz toplarının sesiyle uyandığı zaman, kendini savaĢın tam ağırlık noktasında buldu. Top sesleri, Sarıbayır sırtlarının ardından geliyordu. Sanbayır, batı kıyısına paralel uzanan, üç noktada üçer yüz metrelik zirveler halinde yükselen ve sonra uçurumlar ve sarp kayalıklarla dolu küçük tepeler Ģeklinde denize inen bir silsileydi. Mustafa Kemal hemen durumun keĢfi için doğu sırtından yukarıya, kuzeydeki Kocaçimen Tepe'ye doğru bir süvari bölüğü gönderdi. Az sonra dağın batı bayırından yukarı, güneydeki Conkbayır zirvesine doğru 'küçük bir düĢman kuvveti'nin ilerlemekte olduğuna dair bir rapor aldı. KomĢu tümen de bu düĢman kuvvetinin önlenmesi için bir tabur gönderilmesini istiyordu. Mustafa Kemal durumu hemen kavramıĢtı. Bu gelen 'küçük bir düĢman kuvveti' filân değildi. Büyük çapta bir düĢman saldırısı karĢısındaydılar. Askerî durumların özünü hemen kavrayabilen Mustafa Kemal, Sarıbayır sırtlarının ve özellikle Conkbayın tepesinin Ģimdi bütün Türk savunmasının kilit noktasını teĢkil ettiğini anladı. DüĢman burayı ele geçirirse, yarımadanın, her tarafına hâkim olmuĢ sayılırdı. Tek bir taburun Conkbayırı'nı tutabilmesine olanak yoktu. Bunun için bütün tümen gerekliydi. Mustafa Kemal derhal sorumluluğu üzerine alarak tümen komutanlığı yetkisini aĢan bir emir verdi; alaylarının en iyisi olan Elli Yedinci Alay, bir dağ bataryasıyla birlikte Kocaçimen Tepe'ye gidecekti. Bir rastlantı olarak, Elli Yedinci Alay o gün yapılması kararlaĢtırılan bir manevra için toplanmıĢ bulunuyordu. Mustafa Kemal aldığı kararı karargâha bildirdikten sonra, yanına yaverini ve doktorunu alarak ilerleyiĢini yönetmek ve hızlandırmak için, atını alay karargâhına sürdü. Mustafa Kemal cüretli bir karar vermiĢti. DüĢmanın kuvveti üzerinde açık bir bilgisi bile yokken, asıl saldın karĢısında bulunduklarını ancak içgüdüsüyle anlayarak, von Sanders'in yedek ordusunun büyük kısmını savaĢa sokmuĢtu. Yanılsaydı -eğer düĢman asıl çıkarmaya baĢka taraftan giriĢseydikarĢısında yalnızca tek bir Türk alayı bulacaktı. Ama Mustafa Kemal yanılmamıĢtı. Kendine olan sonsuz güveniyle de, yanılmadığını biliyordu. Avustralyalılarla Yeni Zelandalılar ise kendilerinin tasarlamıĢ olduğu ve Türklerin de beklediği gibi Kaba Tepe'ye değil, bir buçuk kilometre kadar kuzeyde, daha sarp bir yer olan Arıburnu'na çıkabilmiĢlerdi. (Burası sonradan Anzak Koyu olarak adlandırılacaktır.) Türkler hazırlıksız oldukları için, Anzaklar arazinin oldukça çetin olan engellerine rağmen, ancak zayıf bir direnmeyle karĢılaĢarak, dağın batı yamaçlarına doğru ilerlemeye baĢladılar.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.