Bozkurtların Ölümü - H.Nihal Atsız

Page 209

yaklaşmağa başlamıştı. Kara Ozan gözlerini ileriye dikti; karanlığı yardı: Geliyorlardı. O zaman atındna indi. Yerden sivri bir taş aldı. At geminden tutup birkaç adım koşturduktan sonra sivri taşla vurup salıverdi. At hızla koşarken kendisi de tümseğin tepesine çıkıp bağdaş kurdu. Can yoldaşı kopuzunu sırtından çıkararak elini tellerin üzerinde gezdirdi. Tıngırdatmağa başladı. Oraya doğru gelmekte olan ilk Çin kolunun subayı binicisiz bir atın koştuğunu görünce durmuştu. Atı tutturup saraydan alınmış olduğunu anlayınca İhtilâlcilerin bu yörelerde olduğunu kavradı. Köprüye doğru gidecekti. Fakat tam bu sırada kulağına bir ses çarptı. Bu bir çalgı sesi idi. Çin subayı biraz kulak verince bunun bir Türk çalgısı olduğunu anlamakta gecikmedi. Kara Ozan bütün dikkati kendi üzerine çekmek için kopuz çalıyor, sonra yavaş yavaş kendisini ezgiye kaptırarak söylemeğe başlıyordu: Kırış günü gelince Gönül şöyle hoş olur. Sözler kılıçla okundur, Gayrı sözler boş olur. Gönül nedir? Bir gonca… Hayat dikendir onca. Yaşamağa doyunca Can, görünmez kuş olur. Bozkurt bizim ünümüz; Şan doludur dünümüz. Erince son günümüz Bütün dirlik düş olur. Kırk kişiydi çerimiz, Düşüp kaldı yarımız. Baş koyacak yerimiz Yağız yerde taş olur. Kara Ozan, söz uzun… Feryadı çok kopuzun. Bir bir andıkça gözün Kanlı kanlı yaş olur… Kara Ozan, daldığı iç dünyasından bir şakırtıyı ve bir bağrışla ayıldı. Karşısında bir yığın Çin atlısı duruyor, başkanları olduğu anlaşılan birisi kendisine Çince bir şeyler söylüyordu. Çinliler onun kendinden geçmiş bir halde kopuz çalıp sesle de söylemesine şaşmışlar, yağmur altında bu işi yapanı bir çılgın sanmışlardı. Üzerinde pusat olmadığı için ona saldırmamışlar, fakat yüzündeki kılıç yarasından kuşkulanmışlardı. Çin subayı ona kim olduğunu, burada ne aradığını soruyor, fakat Kara Ozan, bu kadar Çinceyi anladığı halde cevap vermiyordu. Çinli, cevap alamayınca yere atladı. Bu garip adamın yanına sokularak tanımak istedi. Bu kılık, bu yaralar onun savaştan çıkmış olduğunu açıkça gösteriyordu. Fakat neden burada çalgı çalıyordu? Arkadaşlarından niçin ayrılmıştı? Çinli subay belki bunu anlamağa çalışacaktı. Fakat o sırada dört nala gelen ikinci bir Çinli kolu onu bu düşüncesinden caydırdı. Kara Ozan’a yaklaşarak kopuzunu almak istedi. Yağan yağmur altında uzun zaman kaldığı için telleri gevşemiş, iyi ses vermez olmuştu.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.