Kültür Mantarları Sayı: 2

Page 10

İçimizdekiler

Kültür Mantarları

Gökyüzü - Emre GÜLSOYLU

İnsan yer değiştirdikçe düşünceleri de değişiyor. Aşına olduğu yerlerde gezip durdukça az ya da çok sınırlıyor kendi dünyasını. Kendini yüceltecek, üsten bakabilecek bir şeyler buluyor mutlaka. Fakat, öte yandan, hiç gezmediği kadar gezdikçe insan, duyguları bile değişiyor. Örneğin, eve bağlılığı neredeyse hiç olmayan kimi insanlar gezdikçe, evlerinden uzaklaştıkça sıkıca bağlanıyorlar evlerine. İnsan eğer gezmeye fırsat bulamıyorsa, farklı açılardan bakmalı bulunduğu yere. Küçük değişimler bile büyük farklar ortaya koyabiliyor. Mesela, yaşadığınız evin kapısına sırtınızı dayayıp oturdunuz mu hiç? Orada yaşadığınız şeyler kafanızda canlanıyor ama başka bir açıyla. İnsanları başka bir açıyla görüyorsunuz, gelen sesler başka tonlarda oluyor. Bu da anılarınızı daha derinlere gömmenize, yaşadığınız olayları farklı açılardan değerlendirmenize neden oluyor. Farklı yerleri gezmeye fırsat bulamadığım bulutsuz bir yaz gecesi bulunduğum yerin çatısında yattım bir süre. Çatıya çıkış nedenim de sürekli baktığım manzarayı farklı şekilde görme isteğinden başla bir şey değildi. Bir miktar korkuyla birlikte çatının kenarına çıktım ve oturdum. Bir süre çevreyi izledikten sonra gökyüzüne bakmaya başladım. Daha rahat izlemek için yatar pozisyona geçtim. Kafamı koyduğum anda korkum geçti. Sonra yıldızlarla ve dolunayla aramda bir iletişim oluşmaya başladı. Gökyüzüne baktıkça teknolojik bir yaşam formundan çok, ilk medeniyetleri düşünüyorum. Belki de dünyada binlerce yıldır değişmeyen tek şey gece oluşan gökyüzü manzarasıdır. Günümüzde yıldızlar şehir ışıkları nedeniyle yer yer silikleşiyor olabilir ama gerçekten karanlık bir çevrede, bir Sümerliyle aynı görüntüye

bakıyoruz. Merak ediyorum, acaba yıldızlara baktığımda, henüz sınırlarını göremediğim ve her geçen gün gelişen hayal gücümle sınırlanacak bir konu üzerine, yani uzaydaki farklı yaşam formları üzerine düşünmek varken, neden antik medeniyetlere kafa yoruyorum, o zamanki yaşam tarzını, düşünceleri hayal ediyorum? Sonsuzluğa bakarken, aslında ne kadar yüksekte olduğumu unuttum, daha da yükseğe çıkmak istedim. Eğer imkanım olsaydı, mesela kanatlarım olsaydı mutlaka havalanırdım. Daha sonra amaçsızca aşağıya baktım. Midemde fırtınalar koparacak kadar yüksekteyken hala yukarı çıkmayı nasıl isteyebildiğimi düşündüm. O isteğim apaçık saçma bir şeydi. Sonra tekrar kafamı yukarı kaldırdım. Yine sakinleştim ve daha da yükselmeyi düşündüm. Muhtemeldir ki, insanlar için en temel dürtülerden biri de yükselmektir. Bunu fiziksel olarak da alabilirsiniz, günlük yaşantınız olarak da. İş yaşamında bile yükselmek istedim hep. Yükseldiğim her işte, ne zaman aşağıya baksam “İşte, ben bunca karıncamsı insandan yükseğim!” düşüncesi hakim oldu, kibirlendim. Eğer bu düşüncenin etkisinden kurtulamadıysam tekrar yükselişe geçemedim. Fakat kafamı tekrar yukarı kaldırdığımda, üstümdekilerin farkına vardım ve aslında ne kadar da “küçük” olduğumu, "karıncamsı" dediğim insanlardan biri olduğumu fark ettim. Şundan da eminim ki, çok başarılı olsam da, zirvedeki yalnızlığı yaşayacak olsam bile günün birinde, gökyüzünü ve yıldızları çok net bir şekilde görebileceğim bir yerde kafamı kaldırıp Samanyolu’nu izleyeceğim ve önemsizliğimin, küçüklüğümün verdiği duygulara bırakacağım kendimi.

10


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.