Sistemik/ekstrapulmoner bozuklukların plöro-pulmoner belirtileri

Page 50

gelen kanı aldığı ve vücuttaki en büyük mikrovasküler yapıyı oluşturduğundan sistemik mikroanjiyopatiye de sıklıkla maruz kalır. Bununla birlikte, alveolo-kapiller ağın rezervi çok zengin olduğundan, akciğer tutulumu retina ve böbrek gibi daha küçük damar ağına sahip organlardan daha geç dönemde semptomlara neden olmaktadır (4). Diyabetik hastaların alveoler epitelyal membran ile kapiller bazal membranların kalınlığı artmasına bağlı DLCO azalabilmektedir (5). DM‘ de izlenen en sık ve ciddi solunurnsal komplikasyon infeksiyondur. Nötrofillerin kemotaksis, fagositoz ve bakterisidal aktivitelerinin bozulması stafilokok ve gram negatif bakteri infeksiyonlarına, monositlerin fagositik aktivitelerinin azalması ise fungal infeksiyonlara, özellikle de mukormikoz infeksiyonlarına eğilimi artırmaktadır. Ayrıca renal yetmezlik, gastrointestinal motilite bozuklukları, dehidratasyon, malnutrisyon gibi sistemik bozukluklar da pulmoner infeksiyonların oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Özellikle Mycobacterium tuberculosis, Staphylococcus aureus, Mucor türleri ve çeşitli gram negatif bakteriler infeksiyonlara yol açmaktadır. Streptococcus pneumoniae, Legionella türleri, gram negatif organizmalar ve influenza virusunun yol açtığı infeksiyonlar normalden daha yüksek morbidite ve mortalite ile sonuçlanmaktadırlar. Diyabetik kişilerde karşılaşılan infeksiyonların mortalite ve morbidite oranı diyabetik olmayanlardan daha yüksek olduğundan pnömokok aşısı tüm DM‘ li hastalara önerilmelidir. Mevsimsel influenza salgınlarında bakteriyel pnömoni riski arttığından influenza aşısı da önerilmelidir (1). Diyabetik hastalardaki tüberküloz insidansı, diyabetik olmayanlara göre 2 ila 4 kat daha fazladır. Diyabetik kişilerde diyabetik olmayanlardan farklı olarak atipik yerleşim üst loblar dışındaki akciğer parankimi tutulumu ve kaviter hastalık daha fazla izlenmektedir. İntradermal cilt testlerine yanıt yetersizdir. Mikrovasküler dolaşımın ve dolayısıyla doku perfüzyonunun yetersiz olması nedeni ile infeksiyona yanıtın azaldığı bilinmektedir. Tip 1 DM‘ li hastalarda daha çok akut başlangıçlı ve belirgin klinik semptomlu bir tüberküloz görülürken, Tip 2 DM‘ li hastalarda genellikle asemptomatik veya yavaş seyirli bir tüberküloz infeksiyonu ile karşılaşılır. DM‘ li hastalardaki tüberküloz mortalitesi de daha yüksektir. Diyabetik hastalarda tedavi sonrası relaps diyabetik olmayanlara göre daha fazladır. Kan şekeri kontrolü iyi olmayan hastalarda bu durum daha sıktır (2).

TİROİD HASTALIKLARI Tiroid bezi öne doğru genişleyebilmesi, sadece cilt ve ince kas tabakası ve bağ dokusu ile çevrili olması özelliği ile çok büyük guatrlar dahi trakeada bası oluşturmayabilir. Bası oluşturan guatr üst havayolu ostrüksiyonuna yol açabilir. Rekürren laringeal sinir irritasyonu veya basısı ile vokal kord paralizisine neden olabilir. Guatr substernal yerleşim gösterdiğinde anterosüperior mediastinal kitle şeklinde görülür. Supin pozisyonda hava akımını sınırlayabilir. Cerrahi rezeksiyon ile bası semptomları rahatlar (6). Hipertiroidi Hipertiroidili olgular istirahat ve egzersiz dispnesinden yakınırlar. Hipertiroidide vital kapasite ve solunum kas gücü azalabilir, istirahat dakika ventilasyonu artabilir ve bu durum egzersiz ile 2


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.