İncir Çekirdeği Dergisi Sayı:41

Page 72

SO

SYAL RUMLULUK

Sırdem KEMİKSİZ

BİR PATİLİLER HİKÂYESİ – 3Merhaba yüreği merhamet dolu, sevgili hayvansever dostlarım. Bu yazımda sizlere bir önceki sayıda bahsettiğim can sıkıcı olayların aslında ne kadar güzel şeylere sebep olduğundan bahsedeceğim. Hatırlarsanız sokak canlarına baktığımız için "canımız" komşularımız bizi şikayet etmeye çalışmış biz de 5199 sayılı yasalar gereği haklarımızı arayarak tüm resmi kuruluşlara başvurmuştuk. Bu olaydan sonra Beypazarı Kaymakamlığı ve belediyesi her daim arkamızda olduğunu belirttikten sonra biz de sevgili anneciğimle insanlara hayvan sevgisini nasıl aşılayacağımızın yollarını aradık.

ağlayabilirdi, inanın abartmıyorum. Kemikleri sayılan köpekler, yerlere kendini atanlar, açık yaraları olanlar...Üstelik çoğu da cins! Burada tek suçlu barınak çalışanları mı derseniz ben buna da katılmam. Çocuklarına, sevgililerine bir eşya gibi satın alınıp sonra oraya atılmış birer can bunlar. 80'den fazla köpek... Hastası sağlıklısı, uysalı hırçını bir arada. Köpeklerin dünyası kedilerden çok çok farklı üstelik. Liderleri var, kavgaları çok yaralayıcı. Onları bu hale getiren herkes ya da şu an bunları okuyup "Aa ben de barınağa kedi/köpek yollamıştım." diyen herkes lütfen bir daha düşünsün şimdi. Tam bir can pazarından bahsediyorum. Hem de sizin yersiz korkularınız ve rahatsızlıklarınız yüzünden. Alışalım arkadaşlar, onların da yerleri bizim gibi şehir merkezleri. Köylere, otobanlara, barınaklara atınca daha iyi olmuyor, bilin istedim.

Bir gün karşımızdaki kuaför salonunda ortaokuldan bir arkadaşıma rastladım. Laf lafı açar derler ya konu tabi ki hayvanlara gelecekti. Meğer o da annesiyle yıllardır sokak canları için mücadele ediyormuş. Dakikalarca kaç kedi köpek beslediğimizden, kaçını yuvalandırdığımızdan bahsettikten sonra konu barınaklara geldi ve arkadaşım barınağın gerçekten de çok iyi olmadığını söyledi.Önce inanmak istemedim çünkü bir sene önce ziyaret etmiştik ailecek ve gerçekten iyi durumdaydı. Barınağa gitmek için sözleştik ve ayrıldık. Daha önce Ankara'daki hayvansever büyüklerimizden bahsetmiştim. Onlarla irtibata geçtik ve gerçekten barınak denildiği gibiyse neler yapabileceğimizi tartıştık. Görüntü almalıydık. (Sevgili arkadaşlar şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Barınaklar ne kadar güzel tasarlanmış, büyük ve hijyenik olursa olsun asla çare değildir. Hiçbir suçu olmadığı halde yeşilliklerde koşması gereken bir canı parmaklıklar ardına yollamak hangi vicdana sığar! Lütfen onların orada daha mutlu olduğu düşüncesinden vaz geçelim!)

Tüm bu hezimetten ve arbededen sonra karşılıklı tehditler savurarak barınaktan çıkmak üzereydik ki arkasında en az 6-7 köpekle barınağa giren bir araç gördük. Köpekleri karga tulumba indiriyorlardı. Bir tanesi gözüme ilişti, bileği kan revan içindeydi ve tek bir deri tarafından tutuluyordu, sallanıyordu. Hayatımda hiç bu kadara açık bir yara görmemiştim. Ayağının nasıl bu hale geldiğini sorduğumuzda bu kara çocuğu getiren adam davar köpeklerinin ısırdığını söyledi. Yanımdaki arkadaşım sağlık görevlisi olduğu için müdahale etmeye çalıştı, beraber sarıp araçtan indirdik. O da barınağın tel örgütlerinin ardında boynu bükük yerini aldı.

Barınağa gideceğimiz gün geldi çattı. İnanın ben uzun zamandır böyle heyecanlanmamıştım. Yıllarca sosyal medyada hep barınak baskınlarını izlemiştim ve öyle bir görüntüyle karşılaşmaktan çok korkuyordum. Oraya girmemiz çok sakin ve güzel bir biçimde olmadı çünkü habersiz gelmiştik ve bu huzursuzluk yaratmıştı. Görüntü alırken tartışmalar büyüdü. Hijyen açısından hiç de normal değildi. Üstelik suları buz tutmuştu ve köpekcikler çeneleriyle buzu kırarak suya ulaşmaya çalışıyorlardı. "Ben hayvan sevmem!" diyen biri bile içi dışına çıkana kadar

İNCİR ÇEKİRDEĞİ | Sosyal Sorumluluk

67


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.