İlkadım Dergisi Sayı: 295

Page 40

Doç. Dr. Rüştü Yeşil

eğitim

Sivilleşme ve Sivil Eğitim Üzerine

S

ivilleşme kavramı, özellikle son on yıl içerisinde siyasal, toplumsal ve ekonomik yaşamın temel tartışma alanlarından biri haline gelmiştir. Ancak sivilleşme konusu üzerinde yapılan kimi tartışmaların, doğru temeller üzerine oturtulamadığı; farklı ve yanlış anlam ve içerikte yürütüldüğü dikkati çekmektedir. Kimi zaman bu tartışmalar çok sığ bir alanda yapılırken kimi zaman da sınırları görülemeyecek kadar bulanık ve her tarafa çekilen bir nitelik kazanmaktadır. Halbuki her iki durum da bir sorundur ve farklı sorunları da beraberinde getirmektedir. Sivilleşme kavramının kaynak itibarıyla Batı menşe’li bir kavram olması; kültürel ve tarihi kimliğimizle örtüşmeyen taraflarının olması, onun doğru anlaşılamaması ya da yanlış bir takım çıkarımlara yönelinmesini beraberinde getirmektedir. Sivilleşme kavramının, toplumsal hafızada ilk olarak “askerî olmayan” ya da “üniformalı olmayan” gibi bir anlam çağrıştırması, bu yanlış algının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. “Gerçekte üniforma giymeyen ya da askeri bir kurum dışında olan her kişi, sivil midir? 38

DERGiSi

Ya da her şey konusunda sivil olmak mümkün müdür? Sivilliğin bir çerçevesi olmalı mıdır?” İşte bu gibi soruların cevapları üzerinde biraz düşünüldüğünde, sivilleşmenin ne bu kadar sığ ve dar bir kapsama; ne de çerçevesi olmayan bir yapıya sahip olmadığı görülecektir. Kavram olarak sivilleşme, herhangi bir otoritenin etkisi altında kalmaksızın ve belirli kalıplara sığmayacak şekilde esnek ve farklılıklara açık olma halini ifade etmektedir. Sivilleşme kavramı; zihin, duygu ve davranış olmak üzere üçlü sacayağı üzerine oturtulmalıdır. O, yalnızca biçimsel bir dönüşümü ifade etmez. Sivilleşme; zihin, duygu ve davranış dünyası üzerine oturtulması gereken; hem biçimsel hem de özde gelişim ve dönüşümü kapsaması gereken bir yapıyı ifade etmektedir. Anlık değil, süreç gerektiren bir durumdur. Bir başka ifade ile sivilleşme açısından aslolan üniformalı olması ya da olmaması veya devletin bir kurumunda memur olması ya da olmaması değil; her nerede ve ne zaman olursa olsun zihinsel, duygusal ve davranışlar boyutunda

insanın özgür, özgün, esnek olabilmesini ifade eder. Buna göre üzerinde üniforma olduğu halde bir insanın sivil olması mümkün olabilirken, herhangi bir sivil toplum kuruluşunun başında bile olsa bir insan, düşünce, tutum ve davranışlarıyla sivillikten çok uzakta kalabilir. Diğer taraftan, insana özgü olan sivillik özelliği, doğumla birlikte gelmeyip yaşam esnasında kazanılan bir niteliktir. Bu nedenle sivilleşmenin, başlı başına bir eğitim sorunu olduğu ve eğitim süreci ile gerçekleşebileceği söylenebilir. Buradaki önemli bir sorun, “nasıl bir eğitim” sorunudur. Başka bir ifade ile, nitelikli ve doğru bir sivilleşme için nasıl bir eğitime ihtiyaç duyulduğu sorunudur. Eğitim felsefesinin ve eğitim ortamının niteliğinin, eğitim ürününü belirleyen iki önemli etken olduğu düşünülürse, sivil bireylerin yetişmesi gereken eğitimin de sivil bir eğitim olması


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.