yüktü . Beni m kadar olsa, ş i md iye sağlama k ı rk beş l i k . Buysa olsun olsun da otuz! Kadın ı n önünde buldu gene kendini . - Seni tan ı ş bi rine benzetiyorum . . Kadın sadece gülümsedi. - Hem de gayet yakından tanıdığım b i ri ne ! Kad ı n ı n sadaka bekleyen e l i , değişmeyen gülümseyen yüzü. - Sen de beni biril erine benzetmiyar musun ? Kadın başını sal ladı . Efend i l erden çoğu bu biçim yanaş ı rd ı . - Buralı m ı s ı n ? Kad ı n ı n başı yukarı kal ktı - Hayır. - Gel peş i mden ! Yürüdü. Gözucuyla ardına baktı , hayret, geliyor du. Yeni b i r cigarayı keyifle yaktı. Demek karı s ı n ı n dediğince « Moruk » deği ldi, ardından, d i lenci de olsa. kadı n l arı sürükleyeb i liyordul Cigarasından keyif l i , yeni b i r duman daha . D i l aneiyi götürdüğünü » kimseler de görme m i şti . Allah, vicdan, namus, ahlak, haysiyet. . . Kışın b i l e yapraklarını dökmeyen ağaçların ara sına gömülmüş köşklerin önünden geçiyorlard ı . Rad yolarda hala iri iri konuşanların parti propagandaları. Radyodaki adamlarla gecenin fı rtınası içinde köşklerin kırpışan ışıklarını çok gerilerde b ı raktı lar. Dald ı l a r sık ağaçların ı slak uğultusuna. Ağaçlar s ı k, kalı n bede n l i , yüksek. Yüksek ağaçların üstleri nde yağmur yük l ü , ağı r kara bulutlar. Kad ı n ı n kucağı ndaki çocuk tombul yumruğunu em iyordu. Adam, uçması n diye ucundan tuttuğu fötr şapka sıyle az geri ledi - Seni kime benzettiğ i m i bir türlü hatı rlıyamıyorum . . . ? - Sen? •
.,_
14