etmiş olan IIFüncü Bonaparte’m güttüğü dış politika, İm paratorluğu mahva sürükleyecek bir savaşla sonuçlan mak fteere bulunduğu bir sırada, amansız bir hastalığa yakalanmıştır. Bismarck’m Alman birliği dâvasını taç landıracak olan bu. savaş, daha 1866’dan itibaren kaçınıl maz bir hâl almıştı. Savaşı, 19 Temmuz 1870’te Fransa açtı. Son derece elverişsiz koşullar içinde: Juarez’in yö nettiği millî kurtuluş savaşını bastırmak için bir kısmı Meksika’da bulunan askerî gücü, PrusyalIların sert di siplini altında yetiştirilmiş Alman askerî gücüyle kıyas lanamayacak kadar zayıftı; dünya kamuoyundaki mane vî nüfuzu, arzu edildiği kadar nefret de elde edilen bir saray hayatının ve bir başkentin kötü şöhretiyle gölgelenmişti; siyasî zaaflarından dolayı hiç kimseyle güveni lir bir ittifak yapamayacak duruma düşmüştü. Ama gene de Parisliler, bu disiplinsiz, kumandansız ve tam teçhizatsız Fransız kıtalarının seferber edilişini, “Berlin’e! Berlin’e!” çığlıklarıyla kutlamaktan geri kalmadılar. Pa lavracılık ve yalancılık, aldanma ve bilgisizlik, maddî ve manevî düzensizlik: Fransızlar açısından harekâtın baş langıcındaki atmosfer işte bu kelimelerle belirlenebilir. Gereğince hazırlanmış ve yetiştirilmiş olan Alman ordu ları, Alsas ve Loren’i kolayca istilâ ettiler. Froeschwiller ve Woerth savaşları (6 Ağustos) Fransız bozgununun ilk belirtileri oldu ve bu yenilgilerin siyasî sonuçları hemen kendini gösterdi: Naip durumunda bulunan İmparatoriçe Eugenie’nin bizzat yönettiği hükümet Paris’te sıkı yönetim ilân ediyor ve Meclisleri de 11 Ağustosta top lantıya çağırıyordu. Buna karşılık muhalefet gazeteleri, “Vatan tehlikede” parolası altında, daha ilk günden iti baren, bütün yurtdaşların silâhlandırılmasını ve başkent milletvekillerinden kurulu bir Savunma Komitesi kurul masını istiyorlardı. Akşama doğru, imparatorlukçu mil letvekilleri adına Naip - Împaratoriçeye giden altı tem 10