malî köleliğine karşı savaşım için önlem almak şöyle dur sun, tersine, Türkiye’nin malî bağımlılığının şiddetle art masına yol açmışlardır. Jön-türklerin en tanınmış temsilci lerinden biri olan Cavit Bey ticaret bakanı iken şöyle de mekteydi: “Yabancı sermayeye, başlamış olduğumuz işle ri bitirmek için gereksinmekteyiz. Parayı, onu bize en kâr lı koşullarla veren yerden alıyoruz ve bu konuda bizde her hangi bir kararsızlık olamaz. Sermayenin yurdu, gelmiş ol duğu ülke değil, yöneldiği ülkedir.”33 Jön-türklerin uygulamaları, onların bu konuda gerçek ten herhangi bir kararsızlık göstermediklerini ortaya koy muştur. Kısa sürede —1908’den 1914’e kadar— jön-türkler 49,4 milyon liralık kredi anlaşması imzalamışlardır. Düyu nu Umumiye İdaresinin, Sèvres, sonra da Lozan antlaşma larında saptanan verilerine göre, 1 Kasım 1914 tarihinde, Türkiye’nin dış borçları 143.241.757 lira, faizleri ve öden memiş borçları 9.024.158 lira idi. Böylelikle savaşın eşiğinde Türkiye’nin tüm dış borç ları 152.265.915 lirayı buluyordu. Türk bütçesinin gelir bö lümü, genellikle 26-27 milyon lira idi. Buna göre, borçların ve faizlerinin ödenmesi tüm gelirlerin %35-40’mı yutuyor du. Kararsızlık göstermeden dış kredi anlaşmaları imza layan jön-türkler ülkeyi hızlı adımlarla malî iflâsa sürük lüyorlardı. Savaştan kısa bir süre önce, 1914 Nisanında, ge ne Cevat Bey mecliste bütçe görüşmeleri sırasında şunları söylüyordu: “Bize felâket getiren derslerden yararlanma lı ve eğer yaşamak istiyorsak yabancılara daha fazla baş vurmamalıyız. Bundan böyle bütçe açığını kapatmak için dış kredi sağlamanın tarihe karışması gereklidir.” Bu, jön-türk lerin somut eylemleri ile keskin bir çelişki oluşturan ikiyüz lü bir sözdü. Türkiye’nin borçlarının 152,3 milyon liradan ■ t . 33 Vostoçnıy Sbornik, İzdanie obşevstva Russkih Oriyentalistov, Kniga II, Pgr. 1916, s. 32. (“Doğu Kitabı” , Rus Doğu Bilimleri Derneği Yayını, Ki tap II. 1916, s. 32.)
95