lâtmın 175.850.000 Türk lirası, ihracatının ise 161.950.000 lira olduğunu hesaplamıştı. Böylelikle sekiz yıllık ticaret açığı topu topu 13,9 milyon lira idi. Türk verilerine göre bu dö nemde ithalât 185.670.000 lira, ihracat 116.503.000 lira, açık ise 69.167.000 lira idi. İstanbul’daki Fransız Ticaret Odası 1906 yılında Tür kiye’nin ithalâtını 694 milyon frank, ihracatım 684,2 milyon frank olarak hesaplamıştı. Buna göre aradaki açık 9,8 mil yon frank idi, yoksa Türk verilerine göre gösterilen 151,2 milyon frank değildi. Türk ticaret dengesindeki açığın önemi ile ilgili sonuç lar aslında Türkiye ve Avrupa ülkelerine yapılan ithalât, ve ihracatta değer farkını gösteren kayıtlara göre çıkarıl dığı, üstelik de Avrupa’nın ürettiği veriler temel alındığı için, bu veriler bize inandırıcı gözükmemektedir. Gerçekte ihraç edilen hammaddeler Türkiye’de tüketici ülkelere gö re çok daha ucuzdu. Bu değer farkı sonucu olan değerlendirme farkların dan, doğal olarak, Türkiye yararlanmıyor, Türkiye’nin ham maddelerini kullanan yabancı kumpanyalar yararlanıyordu. Böylelikle Türkiye’ye ithal edilen malların değeri de Av rupa ülkelerinde olduğundan daha yüksekti ve gümrükler doğal olarak malları Türkiye’deki değerlerine dayanarak değerlendirirlerdi. Kapitülasyonlardan yararlanan yabancı kapitalistlerin, kendi yurtlarından daha çok söz geçiren, bir çok yıllar gümrük vergilerinin yükselmesine karşı çıkan yabancı kapitalistlerin bunların bir başka yolla gerçek leşmesine tahammül etmelerini düşünmek komik olur du. Türk gümrük istatistikleri tarafından tam olarak tu tulmayan malların ihracatının tutarı, gerçekte biraz daha büyüktü! Bu doğrudur, ama ithalât tutarı da daha büyük tü. Bunun yanısıra Türkiye’ye yapılan ithalât ile ilgili Av rupa verileri transit malları da kapsamaktadır. Bu nedenle dış ticaret açığının Türk verilerinde oldu