Yeni Hareket Gazetesi Mayıs 2018 (Neue Bewegungszeitung Mai 2018)

Page 1

Hayatınıza renk katar Laxenburgerstr. 365/A8, 1230 Wien

Großmarkt Wien Tel.: 01 / 616 69 13

www.macrogroup.at 0043 1 616 43 60

www.yenihareket.com

Avusturya’da

Auflage / Baskı:

10.000

facebook.com/ yenihareketzeitung Neue Bewegung

Yıl / Jahr 16

Mayıs / Mai 2018

Sayı / Ausgabe 164

Aylık Bağımsız Gazete

e-mail: yenihareket@yenihareket.com

Çocuklara nasıl kıydınız?

Leyla Bebek

Avusturya'daki seçmenler, 7-19 Haziran'da oylarını kullanacak ürkiye’nin Viyana Büyükelçisi Mehmet Ferden Çarıkçı, Cumhurbaşkanı ve 27'nci Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin Avusturya’daki Türk seçmenleri bilgilendirerek, “Oy kullanmak demokratik bir hak olduğu kadar, aynı zamanda bir vatandaşlık görevidir.” ifadesini kullandı. Çarıkçı vatandaşların Viyana, Salzburg ve Bregenz Başkonsolosluk binasında 7-19 Haziran tarihlerinde oylarını kullanabileceğini kaydetti. 8. Sayfada

T

Yeni Belediye Başkanının yeni bakanları

Foto:Yeni Hareket

Dünyada çocuklar vahşi ve vicdansız insanların kurbanı olmaya devam ediyor. ABD'nin Kudüs'teki büyükelçiliğinin açılışıyla yeni bir kriz ateşinin fitillendiği Filistin topraklarında İsrail 59 kişiyi şehit etti. İsrail'in katliamında şehit olanlar arasında 8 aylık Leyla bebek ve 14 yaşındaki İzzeddin El Samak da var. Viyana’da ise 7 yaşındaki Hadice boğazından bıçaklanarak öldürüldü.

Ücretsiz / Kostenlos

Hadice

Izzeddin

Irkçı saldırılarda ciddi artış

A

vusturya'da geçen yıl Müslümanlara yönelik 309 ırkçı saldırının kayıt altına alındığı, bu rakamın 2016'ya göre yüzde 21 arttığı bildirildi. Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmanlık Merkezince hazırlanan "2017 Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu"nu düzenledikleri basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Raporda, ülkede İslamafobik saldırılar geçen yıl önemli ölçüde arttığına dikkat çekiliyor. 6. Sayfada

24 Mayıs’ta Viyana Belediye Baskanlığı koltuğuna oturacak olan Dr. Michael Ludwig yeni eyalet bakanlarını açıkladı.Dr. Ludwig 14 Mayıs’ta Viyana Belediye Sarayında gerçekleşen basın toplantısında güçlü bir ekip kurduğunu ifade etti. Yeni kabinede Jürgen Czernohorszky ve Ulli Sima yerlerini korurken, 4 bakanın ismi değişti. 4. Sayfada SAYFA

10

Özel bilgilerin paylaşımında yeni düzenleme

SAYFA

11 SAYFA

18 SAYFA

19

Ahmed Şimşirgil Abdulhamid’i anlattı

Zekat ver malını arındır İmsakiye

RAMAZAN-I ŞERİFİNİZ MÜBAREK OLSUN WADI GEFLÜGELHAUS

WADI GEFLÜGELHAUS Mutlu Karakoç

www.cleanok.at

İFTAR MENÜSÜ 9,90€ Meidlingermarkt 2A/2B, 1120 Wien Tel: 0676 879 614 314

Stadionstr. 5/4, 2700 Wiener Neustadt Tel: 02622 / 273 34 20 - www.haarmonisch.at

1150 Wien, Märzstr. 11/6 Fax: +43 1 789 50 83 - 30 Tel.:+43 1 789 50 83 reisen@etuekoglu.at Mob.: +43 699 12815303

Hellwagstrasse 24, 1200 Wien Tel: 0676 562 76 00

1160 Wien, Liebhartsgasse 27-29 Tel:01/966 46 62 Fax: 01/9713298 1120 Wien, Oswaldgasse 3 Tel. & Fax: 01 347 17 57

Adres: Lerchenfelder Gürtel 3, 1160 Wien Tel: 0699 119 70 191

Veronikagasse 19 (Ecke Payergasse), 1160 Wien Mobil: 0676 671 76 50 - Tel.: 01 40 20 290 info@liman.wien - www.liman.wien

Sat

Alarmanlagen Videoüberwachung Service Verkauf IP TV Box Einzel & Gemeinschaftanlagen

Gudrunstr. 144, 1100 Wien Tel.: 01/ 607 10 27 - www.flashsat.at


Mayıs

2

2018

Başörtülü rica

Yetkin Bülbül yetkinbulbul@yahoo.com

Ramazan Barışı Mübarek Ramazan ayındayız. Ramazan’ın bütün güzelliklerini yaşamaya çalışalım. Oruçlarımızı tutalım, böylece sabırlı olmayı ve fakirlerin halinden anlamayı öğrenelim. Peygamber efendimiz sabır dinin yarısıdır;oruç da sabrın yarısıdır buyuruyor. Ayrıca oruç günahlara karşı kalkandır. Oruçlu insanın öfkesine hakim olması, hal ve hareketlerine dikkat etmesi beklenir. Gerçekten de Ramazan ayında şuç oranları düşmektedir. Ramazan-ı Şerif’in bütün insanlığa barış getirmesini niyaz ediyoruz.

hanımlardan

Başörtüsü İslam’ın sembolüdür. Saçlarını tamamen örtecek şekilde başörtüsü takan bir hanımın Allah’ın emrine uyduğu düşünülür. Lakin aynı hanım Ramazan’da açıktan oruç yerse bu yadırganır. „Hem başını örtmüş hem de orucunu yiyor“ denir Gerçi hanımlar mazeretli oldukları günlerde oruç tutmazlar ama bu, onların sokak ortasında yemek yemelerini ve sigara içmelerini mazur göstermez. Başörtülü hanımlardan ricamız mazeretli olsalar bile dışarda birşey yememeleridir. Müslümanlar bu ülkeye ait, ama… „Müslümanlar bu ülkeye ait; İslam bu ülkeye ait değil“ sözünü son günlerde çokça duyar olduk. Bu söz şu manaya geliyor: Müslümanları ülkemize kabul ediyoruz, ama dinlerini değil.

Müslümanlara demek istiyorlar ki dininizi terk edin. Ülkemizde o zaman size yer var.

manlara zarar veriyor. İslamofobik saldırılara maruz kalan müslümanların sayısı her geçen gün artıyor.

Din hürriyetini ayaklar altına alan bir söylemdir bu.

Terör devletini cesaretlendiren suç ortakları

Sorumsuz Medya nefret aşılıyor!

Dünyada 70 yıldır katliam yapan, sivilleri öldüren bir katil devlet var. Yaptıklarına dur denilmemesi, aksine „kendini savunma hakkı var“ denilmesi, terör devletinin cinayetlerini sürdürmesine yol açıyor.

Avusturya medyası Müslümanlar hakkında genelde olumsuz haberler yapıyor. Gazetelerdeki haberleri okuyanlar Müslümanları tecavüzcü, karısını-kızını öldüren, sağa sola sataşan tipler olarak algılıyorlar. Müslümanların çoğunluğu böyle değil oysa. İstisnalar hariç tutulursa herkes gibi kanunlara uyan, iyi vatandaş olmaya çalışan insanlardır müslümanlar. Sosyal medyada da „mülteci çocuklarını yakmak lazım“ şeklinde korkunç yorumlar yapılabiliyor. Müslümanları karalama kampanyasının etkisinde kalan insanlar da müslümanlardan nefret ediyor, eline fırsat geçerse müslü-

İsrail adındaki terör devleti sivillere hiç bir insani ve vicdani kural tanımadan, hak-hukuk gözetmeden saldırabiliyorsa bunun suçlusu ABD’dir. ABD yangına benzin dökmektedir. İsrail’in suçlarının araştırılmasını ve cezalandırılmasını önleyen ABD’dir. İsrail’in güvenliği için Ortadoğu’yu kana bulayan da ABD’dir. Peki ABD bütün devletlere dediğini yaptıracak kadar güçlü mü? Kuran-ı Kerim’de „Allah’tan başka dostlar edinenlerin evi örümcek ağı gibidir“ buyuruluyor.

Mahmut Toptaş Hoca bu ayeti şöyle tefsir ediyor: Nasıl ki, örümceğin evinin soğuğa, sıcağa dayanamadığı, hafif bir rüzgârda yırtıldığı, bir kuşun geçişine bile mâni olamadığı gibi; kafirlerin de ellerindeki bütün imkânlarının, müslümanın gücü karşısında dayanağının olamayacağını, Allah haber vermiştir Bugün Filistinliler Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın işgaline karşı direniyorlar. Bütün müslümanların yapması gerekeni onlar yapıyorlar. Dünya Müslümanları olarak Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmalıyız. Akın akın Kudüs’e ziyarete gitmeliyiz. O mukaddes beldeyi sahipsiz sanmasınlar. Ancak kalıcı barışın yolu Müslümanların birliğinden geçiyor. Müslüman devletler başlarındaki kuklalardan dolayı birleşemiyorsa, müslüman milletler birleşirler elbet.O zaman ne kukla kalır, ne de kuklacı.

7€

ale* Hızlı Hav Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın! • DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden memlekete gönderiyoruz. • Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden, ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı, güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!

Hafta içi uzun çalışma saatlerimizle hizmetinizdeyiz. Ayrıca Viyana şubelerimiz Cumartesi günleri de açık!

* Bireysel müşterilerin DenizBank AG şubelerinden, DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.

Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.


Mayıs

HABER 3

2018

7 yaşındaki çocuğa nasıl kıydın?

19.Viyana’da Dİttes-Hof isimli sitenin parkında oynarken kayıplara karışan 7 yaşındaki Hadice bir çöp kutusunda ölü olarak bulundu. Çeçen bir ailenin çocuğu olan Hadice’nin boğazından bıçaklanarak öldürüldüğü anlaşıldı. Hadice’nin babasının İtalya’da hapiste olduğu öğrenildi. Olayı araştıran polis katilin aynı sitede oturan 16 yaşında çeçen asıllı bir genç olduğunu tespit etti. Polis soruşturmasında Hadice’nin en son gencin evine gittiğini saptadı. Polisten yapılan açıklamaya göre Polis köpekleri evde kan izlerini buldular. İfadesi alınan Robert isimli genç öfkeli olduğu için cinayeti işlediğini itiraf etti. Robert’in daha önce sabıkası bulunmadığı belirtildi.

Arabanın üstünde kahve keyfi

Sibel Can: Vatanımı hiçbir yere değişmem

A

vrupa turnesine çıkıp Almanya, Avusturya ve Fransa’da konserler veren Sibel Can, yurt dışında yaşama hayali kuranlara mesaj verdi: Bütün dünyayı gezdim ama hiçbiri Türkiye gibi değil. Bana dünyayı verseler bile vatanımın bir karış toprağına değişmem

GÜNAYDIN'A KONUŞTU Avrupa turnesine çıkan Sibel Can'ı memleket hasreti bastı. Almanya, Avusturya ve Fransa'ya konsere giden sanatçı, boş zamanlarının tümünü sokaklarda gezerek geçiriyor. Her ülke-

nin tarihi ve turistik mekanlarını görmek için çaba harcadığını söyleyen Can, GÜNAYDIN'a konuştu: 'BENİM ÜLKEM CENNET' "Neredeyse bütün dünyayı gezdim, dolaştım, gördüm ama hiçbiri Türkiye değil. Vatanımın bir karış toprağını bile bütün dünyayı verseler değişmem. Benim ülkem cennet gibi. İnsanımın sıcaklığı, samimiyeti, yardımseverliği, ülkemin tarihi güzellikleri hiçbir yerde yok."

Avusturya’da 'Nekbe' gösterisi

Hayat Çay 500g ve 1kg Viyana’da bir grup, Nekbe'nin (Büyük Felaket) 70. yılı dolayısıyla İsrail'in Filistinlilere yönelik hukuk dışı uygulamalarını protesto etti. Avusturya Filistinli Gençlik Derneği, Avusturya Boykot, Tecrit, Yaptırımlar (BDS) Hareketi ile Dar al Janub Derneğince düzenlenen eyleme çok sayıda kişi katıldı. Viyana Devlet Opera binasının önünde toplanan göstericiler, Filistin bayraklarının yanı sıra “Özgür Filistin”,” İşgal 70’dır sürüyor” yazılı pankartlar açtı. AA muhabirine konuşan Dar al Janub Derneği Sözcüsü Markus Schulz, 2003 yılından itibaren ırkçılık karşıtı çalışmalar yürüttüklerini belirterek, özellikle Avusturya’daki çeşitli Filistinli oluşumlarla Filistin’de yaşanan haksızlıklara ve unutturulmaya çalışılan tarihi gerçeklere dikkati çekmek için mücadele verdiklerini anlattı. Schulz, 70 yıl önce İsrail’in kuruluşuyla yaklaşık 750 bin Filistinlinin ülkelerinden çıkarıldığını, 500’ün üzerinde köy ve kasabanın imha edildiğini ve çok sayıda insanın katledildiğini hatırlattı. Nekbe’nin İsrail tarafından sistematik olarak sürdürüldüğüne ve bugün de devam ettiğine dikkati çeken Schulz, "1950 ve

1967’de çok sayıda Filistinli, Gazze Şeridi başta olmak üzere çeşitli ülkelere sürüldü. Bugün Gazze’ye baktığımızda, sağlık imkanlarından yoksun, açık hava hapishanesinde yaşamaya zorlanmış insanların acılarını görüyoruz. Bu Nekbe 2018’dir ve biz bunu protesto ediyoruz.” şeklinde konuştu. Schulz, Avrupalı yönetimlerin İsrail’in sömürgeci politikalarına karşı sessiz kalmalarının utanç verici olduğunu vurgulayarak, "ABD’nin Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs’e taşımasını protesto ediyoruz. Çünkü Kudüs Filistin’in kalbidir. ABD’nin bu tutumu Filistinlilere yapılacak en büyük kötülüktür.” değerlendirmesinde bulundu. ABD ve İsrail’e karşı mücadelenin sürdürüleceğinin altını çizen Schulz, "Bu adaletsiz düzen 80-90 yıl sürebilir ancak gelecek Filistinlilerin olacak.” dedi. "Nekbe" nedir? Filistinliler, 14 Mayıs 1948'de İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlilerin zorunlu göçe tabi tutulması nedeniyle 15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak anıyor.

Yörem Çay 500g ve 1kg

Marketinizden ısrarla isteyiniz! Laxenburgerstr. 365/A8, 1230 Wien www.macrogroup.at 0043 1 616 43 60

Hayat ve Yörem Macrogroup markasıdır.


4

Mayıs

AVUSTURYA

2018

Yeni Belediye Başkanının Camiye bomba tehdidi yeni bakanları

2

4 Mayıs’ta Viyana Belediye Baskanlığı koltuğuna oturacak olan Dr. Michael Ludwig yeni eyalet bakanlarını açıkladı.Dr. Ludwig 14 Mayıs’ta Viyana Belediye Sarayında gerçekleşen basın toplantısında güçlü bir ekip kurduğunu ifade etti. Yeni kabinede Jürgen Czernohorszky ve Ulli Sima yerlerini korurken, 4 bakanın ismi değişti. Renate Brauner'in yerine Peter Hanke geldi. Sandra Frauenberger'in yerine Peter Hacker kabineye girdi. İskan Bakanı Kathrin Gaal oldu. Andreas Pokorny'nin yerine Veronica Kaup-Hasler Viyana Eyaletinin yeni

kültür bakanı oldu. Yeni İskan Bakanı olan Kathrin Gaal daha önce SPÖ Favoriten ilçe başkanıydı. Viyana Eyaleti Maliye Bakanı olan Peter Hanke ise Wien Holding Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyordu. Başkentin Kültür Bakanı olan Veronica Kaup-Hasler Doğu Almanya’da doğdu. Viyana Üniversitesi Tiyatro bölümünü bitirdi. Sanat festivallerinde görev aldı. Viyana’nın yeni Sağlık Bakanı Peter Hacker ise Viyana Mülteci Koordinatörüydü.

Praterstern’de içki içmek yasaklandı

L

inz şehrindeki camiye bırakılan mektupta, "her hafta bir caminin havaya uçurulacağı" tehdidi bulunuyor Yukarı Avusturya eyaletine bağlı Linz şehrindeki bir camiye bırakılan tehdit mektubunda, "her hafta bir caminin havaya uçurulacağı" ifadesi yer aldı. Avusturya İslam Cemaati Yukarı Avusturya Bölge Başkanı Murat Başer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Linz’de bulunan merkezlerine çirkin ifadelerin yanı sıra tehdit mesajının yer aldığı bir mektubun bırakıldığını belirtti. Başer, her hafta bir caminin havaya uçurulacağı tehdidinin bulunduğu mektuba ilişkin emniyet güçlerini bilgilendirdiklerini, Anayasayı Koruma Teşkilatı Terörle Mücadele Biriminin inceleme başlattığını ifade etti. Tehdit mektubuna ilişkin polisten edindiği bilgileri de paylaşan Başer, emniyet güçlerinin konunun hassasiyetine işaret ettiğini, yazı analizi sonucunda failin 50 yaş üstünde bir Avusturyalı

olduğunu ve "Nazi" görüşüne sahip bir kişi olabileceği bilgisini hem kendileriyle hem de ulusal medya kuruluşlarıyla paylaştığını anlattı. Başer, Türkiye’nin Salzburg Başkonsolosu Berkan Pazarcı’nın konuya ilişkin kendilerinden bilgi aldığını ve yetkililerle görüşerek olayla yakından ilgilendiğini dile getirdi. Tehdidin hafife alınamayacağını vurgulayan Başer, Yukarı Avusturya eyaletindeki yaklaşık 45 cami başkanıyla irtibata geçilerek daha dikkatli olunması yönünde uyarılarda bulunduğunu kaydetti. Başer, özellikle son bir yıldır kurumlarına yönelik hem bazı medya kuruluşlarının hem de kimi siyasetçilerin ırkçı ve İslam karşıtı açıklamalarının bu saldırıyı tetiklediği kanaatinde olduğunu belirterek "Medya ve siyasilerin yaptığı İslamofobik açıklamaların toplumu kutuplaştırarak kin ve nefret söyleminin nasıl yaygınlaştırıldığını bizatihi tecrübe etmiş olduk.” değerlendirmesinde bulundu.

Selçuklu Teşkilatına çirkin saldırı

V

iyana’da Praterstern tren istasyonunda ve çevresinde içki içilmesi yasaklandı. Yasağa uymayanlara 70 Euro ceza verilecek. Suçun ikinci kere tekrarlanması durumunda ceza 700 Euro’ya çıkabilecek. Her gün 150 bin yolcunun geçmekte olduğu Praterstern istasyonunda ve çevresinde içki içenler çeşitli olaylara karışmaktaydı.

Terör yandaşları Viyana’da bulunan Türk Federasyonuna bağlı Selçuklu Camii teşkilatının duvarlarını karaladılar ve pencerelerine saldırı düzenlediler.


Mayıs

AVUSTURYA 5

2018

Sığınmacılara "toplama merkezi" zorunluluğu hayata geçirmelerine imkan tanıdığını savunan Waldhausl, gösteri ve protestoların engellenebilmesi için sığınmacı merkezlerinin nerede olduğuna ilişkin bilgi paylaşımında bulunmayacağını sözlerine ekledi. - Uygulamaya tepkiler Ülkede çeşitli sivil toplum kuruluşları Aşağı Avusturya eyaletinde hayata geçirilen uygulamaya sert tepki gösterdi. Sankt Pölten Piskoposluğu Katolik Eğitim Merkezi Başkanı Angela Lahmer-Hackl, uygulamanın aşağılayıcı ve insani değerlere aykırı olduğunu belirterek, "Bir Hıristiyan olarak kendi eyaletimde böyle bir uygulamanın hayata geçirilmiş olmasından dolayı utanç duyuyorum." ifadelerini kullandı. Hackl, eyalet yönetimine,

Guterres Gazze için kaygılıymış!

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Özellikle çok sayıda insanın ölümüne ilişkin Gazze Şeridi'nden gelen haberler beni çok kaygılandırıyor." dedi. Guterres, Viyana'daki resmi temasları kapsamında Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ile bir araya geldi. Görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Guterres, "Özellikle çok sayıda insanın ölümüne ilişkin Gazze Şeridi'nden gelen haberler beni çok kaygılandırıyor." diye konuştu. Guterres-Kurz ikili görüşmesinde milletlerarası meseleler ele alındı Öte yandan ikili görüşmede gündeme gelen diğer konularla ilgili de değerlendirme yapan BM Genel Sekreteri Guterres, küresel ısınma meselesine dikkati çekerek, tek başına yeterli olmasa da Paris’de alınan kararların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Kuzey Kore’nin nükleerle ilişkili tesislerini kapatacağına yönelik açıklamalarından duyduğu memnuniyeti dile getiren Guterres, bu adımın Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları bıraktığının en kuvvetli göstergesi olacağını ifade etti. Guterres ayrıca, Kuzey Kore ve ABD arasında yapılacak görüşmenin önemine de işaret etti. "Anlaşma olumlu şekilde işlevini yerine getiriyor" Avusturya Başbakanı Kurz da BM’nin Viyana Ofisi’nin yaklaşık 40 yıldır Viyana’da bulunduğunu belirterek, BM ve Avusturya arasındaki iş birliğinin çok iyi olduğunu kaydetti. Guterres ile görüşmesinde ABD'nin çekilme kararı aldığı İran nükleer anlaşması konusunu da ele aldıklarını söyleyen Kurz, "Bu anlaşmanın muhafaza edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Anlaşma olumlu bir şekilde işlevini yerine getiriyor.” diye konuştu. Kurz, bölgede yoğun kontrollerle güvenliğin sağlanabileceğine dikkati çekerek, “Bölgede istikrara katkı sağlayan anlaşmanın iptali olumsuz yönde bir etki yapacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Foto: Arşiv AA

A

şağı Avusturya -NÖ-eyaletinde iltica başvuruları reddedilen sığınmacılar, eyalet yönetimi tarafından belirlenen "toplama merkezlerinde" yaşamak zorunda kalacak. Eyalet Sözcüsü Gottfried Waldhausl, Avusturya Devlet Televizyonu ORF’ye yaptığı açıklamada, bölgede iltica başvuruları kabul edilmemiş 405 sığınmacının, çeşitli "toplama merkezlerinde" toplanacağını açıkladı. Waldhausl, sığınmacılar için eyaletin farklı bölgelerinde oluşturulan merkezlere gelmeyen sığınmacıların başta temel ihtiyaçları olmak üzere sağlık hizmetlerinden mahrum kalacağını ve geldikleri ülkelere geri dönmeleri için sürecin başlatılacağını söyledi. Eyalet parlamentosunda kabul edilen yasanın bu uygulamayı

uygulamanın durdurulması çağrısında bulunarak, “İltica bir insan hakkıdır.” şeklinde konuştu. Çocuklara yönelik çalışmalarıyla

bilinen sivil toplum kuruluşu Kinderfreude Sözcüsü Christian Oxonitsch ise sığınmacıların bir merkezde toplanmasının insanlık dışı bir tutum

olduğunun altını çizerek, “Bugün Avusturya’da insanlık adına kapkara bir gündür.” şeklinde konuştu.


6

Mayıs

HABER

Belkıs Kılıç

Geriden gelen çocuklar Aslında bu çocuk geriden yürümekten hiç hoşlanmıyor. Geriden yürümeye mecbur bırakılıyor. Geriden yürütülüyor..

2018

Başta anne-babası tarafından saygı görmeyen çocuk, akranlarına göre –her alanda- bir adım geriden gelir. Varlığı hissettirilmeyen ve bunun sonucunda kendini var olarak hissedemeyen çocuk öne atılmaz kolay kolay. Kendini göstermez. Saklanır. Kalabalık gözünü korkutur. Çekinir. Hep bir adım geriden gider. Kendini öyle daha iyi hisseder. Yalnız hisseder. Yalnızlığı hisseder. Yalnızlıkla birlikte kendini güvende hisseder. Bu çocuk büyüdüğünde ise kalabalıktan geri durmaya çalışır. Saygı görememekten korkar. Ve aslında daha korkunç olanı ise, kendini saygı görmeye layık

görmez. Saygıyı hiç tatmadığı için, kendisine saygı gösterildiği taktirde nasıl karşılık vermesi gerektiğini bilemez. Bu durumda bir kısım kalabalıktan kendini sıyırır. Kendi kendine, varlığı hiç yokmuş gibi davranır. Kendi başını, kendi başına gömer bir avuç yalnızlık kokan toprağına. Bir zaman sonra babası bu çocuktan bir topluluk içine girip bir işi halletmesini ister. Çocuk kendisine göre „zor“ olan bu işi beceremediğinde ise o hepimizin sözünü duyduğu ama hiç birimizin halen tanıyamadığı elalemin çocuklarının ne kadar girişken ve gözü açık olduğundan bahseder. Ve bu şekilde bir de baba gömer evladını yerin

dibine.. Çalıştığım büronun boydan boya camdan olan bir girişi var. Oturduğum yerden, dışarıda gelip-geçeni rahatlıkla görebiliyorum. Bu yazıyı yazmama sebep olan ise, büronun önünden lakin babasının gerisinden yürüyen o mutsuz çocuktur. Çoğu zaman düşünmüyor değilim bu konuyu. Babaların sevgilerini göstermesi bu kadar zor olabilir mi? Geriden gelen çocuğun elini tutmak bu kadar ağır olabilir mi? Çocuklarının yüzüne gülmeleri bu kadar müşkül bir durum gerektirir mi? „Babalar sever ama sevdiklerini gösteremezler“ düşüncesi, hayatımda duydu-

ğum en anlamsız ve mantıksız cümlelerden bir tanesidir. Ve şuna inanın ki, her çocuğun bu cümleye karnı tok! Bu yazıda çocuğuna karşı baba sevgisinin nasıl olması gerektiğini anlatmak istemem, anlatamam da zaten. Babablar hakkında bildiğim tek bir şey varsa, o da saygı göstermeyerek çocuklarını hep bir adım geriden yürümeye mecbur bıraktıklarıdır. Hiç bir çocuk geriden yürümekten hoşlanmaz. Geriden yürümeye mecbur bırakılırlar. Geriden yürütülürler; Babaları tarafından.

Avusturya’da Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılarda ciddi artış

A

vusturya’da geçen yıl Müslümanlara yönelik 309 ırkçı saldırı gerçekleştirildi - Saldırıların yüzde 98’inde kadınlar hedef alınırken yazılı ve sözlü saldırılar, seçimlerin yapıldığı ekim ayında en yüksek seviyeye ulaştı. VİYANA (AA) - Avusturya'da geçen yıl Müslümanlara yönelik 309 ırkçı saldırının kayıt altına alındığı, bu rakamın 2016'ya göre yüzde 21 arttığı bildirildi. Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmanlık Merkezince hazırlanan "2017 Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu"nu düzenledikleri basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Raporda, ülkede İslamafobik saldırılar geçen yıl önemli ölçüde arttığına dikkat çekiliyor. Rapora göre, 2016 yılında Müslümanlara yönelik 253 saldırı kayıt altına alınırken, bu sayı 2017’de 309’a yükseldi. - Müslüman kadınlar saldırıların mağduru Müslümanlara yönelik saldırıların bir önceki yıl da olduğu gibi yüzde 98’inin kadınları hedef aldığı belirtilen raporda, saldırıların yüzde 49’nun açık alanlar ve toplu taşıma gibi yarı kapalı mekanlarda gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Müslümanlar ve İslami kurumlara yönelik saldırıları çeşitli başlıklar altında sınıflandıran rapora göre, Müslümanlara yönelik saldırıların yüzde 30’u nefret söylemi, yüzde 28’inin de sözlü olarak yapıldı. - Irkçı duvar yazılarında ciddi artış Raporda, saldırıların yüzde 19’nın İslam ve Müslümanlara yönelik ırkçı ifadeleri içeren duvar yazılarını kapsadığına işaret edilirken, bir önceki yıl yüzde 7 olan İslamofobik yazı-

ların 2017 yılında ciddi oranda arttığı vurgulandı. Özellikle ramazan ayına denk gelen mayıs ve haziran aylarında Müslümanlara ait cami ve benzeri kurumların duvarlarına İslam düşmanı ifadelerin yazıldığı hatırlatıldı. Müslümanlara ait kurumların yüzde 6 oranında saldırıların hedefinde olduğu bilgisi paylaşılan raporda, nefret suçu ve ayrımcılığın da yüzde 3 oranında yaşandığı ifade edildi. Raporda, internet gibi sanal ortamlar başta olmak üzere açık alanlar ve yarı kapalı mekanlarda İslam ve Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılardaki artışa dikkat çekilerek, saldırıların yüzde 81 ile büyük bir çoğunluğunun bu iki alanda yaşandığı, internet, açık ve yarı kapalı ortamlarda saldırganların kimliklerini saklayabilmelerinin önemli bir rol oynadığının altı çizildi. - Seçimlerde kullanılan söylem, ırkçı saldırılara yol açtı 2017’nin ekim ayında yapılan genel seçimler başta olmak üzere aynı dönemde yürürlüğe giren “burka yasağı” ve Müslümanlara ait anaokullarına ilişkin tartışmalı bir raporun Müslümanlara yönelik saldırıları tetiklediği vurgulanan raporda, ekim ayının sözlü saldırılar başta olmak üzere İslam ve Müslümanlara yönelik ırkçılığın en çok yaşandığı zaman aralığı olduğu değerlendirmesi yapıldı. Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi 2014 yılından itibaren ülkede Müslümanlara yönelik saldırıları kayıt altına alıyor. Geçen yıl çalışma alanını genişleten merkez mağdurlara danışmanlık hizmeti de vermeye başladı. - "Siyasiler popülist söylemden kaçınmalı" Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışma-

lık Merkezi temsilci Elif Öztürk Adam, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2017’nin ekim ayında İslam karşıtı söylemin medyada ve siyasette en yüksek seviyeye ulaştığına işaret ederek, bu durumun Müslümanlara yönelik saldırıların artışına zemin hazırladığını ifade etti. Adam, “Siyasetçiler popülist söylemlerden kaçınması gerekiyor. Özellikle kimi sosyal sorunların üzerini örtmek için toplumdaki belli guruplara yönelik yaklaşımlar Müslümanların yaşadığı mevcut sorunları daha da derinleştiriyor. Bu nedenle bizim beklentimiz hem siyasilerin hem de medya kurumlarının daha özverili olması.” değerlendirmesinde bulundu. - "Müslümanlar toplumun parçası olarak görülmüyor" Adam, çoğunlukla Avusturya’da doğup büyümüş Müslümanların toplumun bir parçası olarak görülmediğini, özellikle sözlü ve yazılı saldırılarda, “Terörist”, “Bedevi”, “İslamcı pislik geldiğiniz yere dönün”,

“Müslümanlar dışarı” gibi ifadelerin kullanıldığına dikkati çekti. Kurumun bir diğer temsilcisi Ümmü Selime Türe de merkezin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) başta olmak üzere uluslararası ve yerel kurumlarla İslam düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılara dikkati çekme adına yaptıkları çalışmaları anlattı. Türe, saldırılara maruz kalmış mağdurlara yönelik eğitim programlarını hayata geçirdiklerini kaydederek, “Özellikle kurumsal ayrımcılığa uğramış kişilerin nasıl hareket etmesi, hangi yasal adımları atması gerektiği yönünde bilgilendirmelerde bulunuyoruz.” diye konuştu. Türe, Müslüman kadınların kıyafet tercihleri nedeniyle en çok saldırıya maruz kalan

grup olduğunun altını çizerek, kadınların yaşadıkları kimi ırkçı saldırılara ilişkin örnekler paylaştı. İki çocuğu ile tramvayda seyahat eden bir kadının aynı vagonda bulunan kişilerin sözlü saldırılarına maruz kaldığını söyleyen Türe, küçük çocukları önünde hakaretlere katlanmak zorunda kalan kadının ciddi bir travma yaşadığını, yaşananları çocuklarına anlatmakta zorlandığını ifade etti. Türe, bir polis memurunun koşu yapan iki kadını durdurarak kimlik kontrolü yapmak istediğini, kadınların kontrolün nedenini öğrenmek istediklerinde polisin “sizin gibi kadınlar devletten geçiniyor ve saat başı bir çocuk dünyaya getiriyor” hakaretine muhatap olmak zorunda kaldıklarını anlattı.

CAMCI TAYFUN Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun 1100 Wien, Gudrunstr. 136A Tel. : 01 /943 69 15 Mobil : 0699 110 490 21 www.glasereitayfun.at

AT 24 SA T E HİZM


Mayıs

SPOR 7

2018

Rıza Kayaalp: Kırılması çok zor başarılar elde etmek istiyorum

Ü

st üste 7, toplamda ise 8. kez Avrupa şampiyona olan milli güreşçi Rıza Kayaalp, "Kırılması çok zor başarılar elde etmek istiyorum." dedi. Rıza Kayaalp, Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'nde düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda grekoromen stil 130 kiloda altın madalya kazandı. Rıza'nın yeni hedefi "Asrın Güreşçisi" unvanına sahip Hamza Yerlikaya'nın unvanına ortak olan Rıza Kayaalp, yeni hedefinini de açıkladı. Rıza, 10 Avrupa şampiyonluğuna ulaşmayı amaçladığını dile getirerek, "10 parmağımın 10'unu da

doldurmak istiyorum. 2020 Tokyo Olimpiyatları'na kadar 5 dünya ve 10 Avrupa şampiyonluğuna ulaşmak istiyorum. Tabii ki asıl hedefim, Tokyo'da olimpiyat şampiyonu olmak. Kırılması çok zor başarılar elde etmek istiyorum." değerlendirmesini yaptı. "Üzerimde büyük bir sorumluluk var" Kariyerinde 3 dünya, 8 Avrupa şampiyonluğu ve birer olimpiyat ikinciliği ile üçüncülüğü bulunan milli güreşçi, motivasyonunu nasıl koruduğuyla ilgili şunları kaydetti: "Hiçbir zaman bu yeter bana demedim. Büyük bir sorumluluk var üzerimde. Buraya gelirken hiçbir zaman kendimi düşünmedim.

İftar Sofrası Açık Büfe

€ 15,90

Halkımızın beklentisi büyük. Onların gurur duyacağı başarıları elde etmek için buraya geldim. Milli duygu gerçekten de çok önemli. Bütün sporcu kardeşlerimin de böyle düşünmesini istiyorum. Milli duygularla yolumuza devam ediyoruz. Ay-yıldızlı bayrağımızı her zaman göndere çektirmek, İstiklal Marşımızı söyletmek için uğraşıyoruz. Uğraşmaya da devam deceğiz. Genç kardeşlerimizden de bunu benimsemelerini istiyorum. Bu duyguları taşıdığımız zaman ülkemiz adına bize düşen görevi o zaman yaparız. Ülkemiz böyle güçleniyor. Bana düşen şampiyon olarak ay-yıldızlı bayrağımızı göndere çektirmek ise bunu layıkıyla yapmaya çalışıyorum."

RAMAZAN BOYUNCA AÇIK İFTAR BÜFESİ

Ramazan-ı serifiniz mübarek olsun. • • • • • •

Hurma Çorba 9 çeşit Vorspeise 4 çeşit sulu yemek ( Her gün değişik sulu yemek) Karışık ızgara Balık

• • • • • •

Antep yöresi özel ev yemekleri Salata Pilav Tatlı Meyve 1x içecek

Toplu iftar yemekleri verilebilir, önceden rezervasyon yapılması rica olunur. 1160 Wien, Veronikagasse 19 / Ecke Payergasse Tel.: 01/40 20 290, Mobil: 0676 671 76 50 Email: info@liman.wien www.liman.wien

Ringlerin başarılı boksörü Dreifacher österreichischer Meister Tunahan Çetinkaya

Dört seneden beri Anadolu Boks Kulubünde düzenli olarak antrenmanlara devam eden Tunahan Çetinkaya çok kısa süre içinde kendisini hızlı bir şekilde geliştirerek, disiplinliği ve çalışkanlığı ile antrenörünün beğenisini kazanmayı başardı. Üç kez ardarda Avusturya gençler şampiyonluğunu, iki kez Viyana şampiyonluğunu, katıldığı çok sayıda uluslararası turnuvalarda birinciliği kazan Tunahan, 2015 yılında yapmış olduğu turnuvada en iyi Teknik sporcu seçildikten sonra Avusturya Gençler Milli Takımına çağrıldı. Antrenör Bayram Ertekin sporcusu Tunahan Çetinkaya hakkında

kendisinin hem ahlaklı hem de yetenekli olması sebebiyle, kendisini daha yüksek seviyelerde görmek istediğini ve sporcusunun bu yoldaki gelişimi için Anadolu Boks Kulubü olarak her türlü destek vermeye hazır olduğunu söyledi. Bayram Ertekin kulübü B.C. Anadolu'da bir çok sporcusunu disiplin ve düzene dayalı yoğun spor programları ile geliştiren ve onlari üst seviyelere taşıyan başarılı ve deneyimli antrenör. Bayram Ertekin sporun gençlerin gelişimini olumlu etkiledigi icin genç sporcular yetiştirmeye devam edeceğini belirtti. Boxclub Anadolu 10. Viyana Gudrun Str. 115 adresinde bulunuyor.


8

Mayıs

HABER

2018

Avusturya'daki seçmenler, 7-19 Haziran'da oylarını kullanacak

T

ürkiye’nin Viyana Büyükelçisi Mehmet Ferden Çarıkçı, Cumhurbaşkanı ve 27'nci Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin Avusturya’daki Türk seçmenleri bilgilendirerek, “Oy kullanmak demokratik bir hak olduğu kadar, aynı zamanda bir vatandaşlık görevidir.” ifadesini kullandı. Büyükelçi Çarıkçı, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de 24 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimlere ilişkin bilgi paylaşımında bulundu. Çarıkçı, “Oy kullanmak demokratik bir hak olduğu kadar, aynı zamanda bir vatandaşlık görevidir. Bu çerçevede yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın seçimlerde oy kullanabilmeleri amacıyla Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve ülkemizin diğer ilgili mercileri tarafından gerekli bütün önlemler alınmakta, düzenlemeler yapılmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu. Avusturya’da oy kullanacak Türk seçmenlerin oy kullanımına ilişkin gerekli açıklamaların büyükelçilik ve başkonsolosluklardan tarafından yapıldığını aktaran Çarıkçı, Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin YSK tarafından açıklanan seçim takvimi uyarınca, vatandaşların Viyana, Salzburg ve Bregenz Başkonsolosluk binasında 7-19 Haziran tarihlerinde oylarını kullanabileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalması halinde, 30 Haziran- 4 Temmuz tarihlerinde Başkonsolosluklarda oy kullanma işleminin devam edeceğini ifade eden Çarıkçı, gümrük kapılarında ise 30 Haziran Cumartesi günü TSİ 08.00’den 8 Temmuz Pazar günü TSİ 17.00’ye kadar oy kullanma işleminin süreceği bilgisini paylaştı. Çarıkçı, oy kullanma işlemine ilişkin YSK tarafından bastırılan tanıtıcı posterin hem Büyükelçilik hem de Başkonsoloslukların internet sayfaları ve sosyal medya hesaplarından ulaşılabileceğini vurguladı. Yaklaşmakta olan Ramazan ayının bütün insanlık ve İslam alemine hayırlar getirmesini dileyen Çarıkçı, “Avusturya’da yaşayan vatandaşlarımızın Başkonsolosluklarımızda kurulacak sandıklarda oy kullanma imkânından en iyi şekilde yararlanarak seçme haklarını demokratik olgunluk içinde kullanacaklarına itimadım tamdır.” değerlendirmesinde bulundu.

3 bölgede 13 sandıkta oy kullanılacak Avusturya’daki seçmenler, başta Viyana olmak üzere Salzburg ve Bregenz başkonsolosluklarında kurulacak 13 sandıkta oylarını kullanabilecek. Salzburg Başkonsolosu Berkan Pazarcı, yaklaşık 30 bin seçmenin kayıtlı olduğu Salzburg bölgesinde seçimlerin konsolosluk binasına ait müştemilatta yapılacağını, hafta içi iki hafta sonu üç sandığın kurulacağını aktardı. - Bregenz, seçime katılımın en yüksek olduğu bölge Bregenz Başkonsolosu Nursel Berberoğlu da yaklaşık 11 bin 700 seçmenin bulunduğu bölgede hafa içi bir, hafta sonu iki sandığın kurulacağını belirtti. Berberoğlu, yurt dışı seçmenlerine yönelik randevu sisteminin kalkması ve isteyenlerin seçim bölgelerinin dışında oy kullanabiliyor olmasının vatandaşlar açısından büyük kolaylık olduğuna işaret ederek “Konsolosluğumuzun da içinde bulunduğu Vorarlberg eyaleti coğrafi konumu nedeniyle Almanya, İsviçre, Lihtenştayn’a çok yakın olduğu için geçen seçimde 11 bin 700 kayıtlı seçmenimiz olmasına rağmen, 14 bin civarında seçmen bizim bölgemizde oy kullandı, bu da yüzde 117 gibi bir katılım oranının ortaya çıkmasını sağladı.” diye konuştu.

Bilal Arpaguş milletvekili aday adayı oldu

2

8 Şubat zulmünden dolayı üniversite tahsilini Viyana’da devam ettirmek zorunda kalan Bilal Arpaguş AK Parti’den Amasya milletvekili aday adayı oldu. Bilal Arpaguş’un Özgeçmişi 1981 yılında Amasya Suluova’da doğdu İlk ve orta eğitimini Amasya’da tamamladı. 28 Şubat kat sayı uygulamasına rağmen başarı bursu ile Beykent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandı ve eğitim aldığı İngilizce hazırlık yılını takiben birinci sınıfın birinci döneminde, Avusturya Viyana Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’ne yatay geçiş yaparak yükseköğrenimine yurt dışında devam etti. Avusturya Viyana Üniversitesi’nde Almanca olarak eğitim gören Bilal Arpaguş, Siyaset Bilimi Bölümü’nün yanında Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü’nde

de eğitim aldı. Tahsil hayatındaki akademik başarısı nedeniyle Marmara üniversitesi İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne yatay geçiş hakkı kazandı ve 2005 yılında Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden, aynı zamanda Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nden İngilizce Öğretmenliği Formasyonu’nu da alarak mezun oldu. Toplumsal Çalışmaları Üniversite yıllarından itibaren yoğun STK çalışmaları içinde bulunan Bilal Arpaguş, başta İlim Yayma Cemiyeti Genel Merkezi olmak üzere, Önder Genel Merkezi’nde, insan Vakfı Genel Merkezi’nde, Safa Vakfı Genel Merkezi’nde ve Aziz Mahmud Hüdai Vakfı Genel Merkezi’ndeki eğitim, sosyal ve kültürel çalışmalara katıldı ve vakıf bilinciyle hizmet etti.

Yusuf Kara milletvekili aday adayı

WONDER derneğinin eski başkanı Yusuf Kara İstanbul birinci bölgeden aday adayı oldu.


Mayıs

HABER 9

2018

Sıla yolunda rahat yolculuk için Bormax birebir

U

nex şirketinin ortaklarından Bayram Koca ile şirketin faaliyetleri ve ürünleri hakkında röportaj yaptık.

Unex şirketi ne zaman kuruldu? Piyasada en çok Bormax biliniyor. Başka hangi ürünler var? Unex 2014 yılında kuruldu. Kimyevi maddeler, araç katkı maddeleri ve fren yağları imalat ve toptan satışını yapıyoruz. Bunların yanında araçlar için kışlık ve yazlık cam suyu, motor suları ve envai çeşit universal parçalar üretiyoruz. Ürünler hangi ülkede üretiliyor? Bütün ürünlerimiz Avusturya’da üretiliyor. Yüzde yüz „Made in Austria“ İzin zamanı yaklaşıyor. Binlerce vatandaşımız her yıl olduğu gibi bu yıl da karayoluyla Türkiye’ye gidecek. Yola çıkmadan önce aracın hazırlanması gerekiyor elbette. Bu bağlamda Bormax’ın araca ne tür faydaları oluyor? Bormax beş çeşit ürüne ayrılıyor -Yağ katkısı -Dizel katkısı -Benzin katkısı -Partikel filtre temizleyici -Şanzıman katkısı Bormax aracımızın performansını artırıyor; enjektörü temizliyor; siyah dumanı kesiyor; aracın ilk çalışmasını kolaylaştırıyor ve yakıt tasarrufu sağlıyor. Memlekete gidecek vatandaşlarımıza rahat bir yolculuk için Bormax ürünlerini kesinlikle tavsiye ediyoruz. Bormax ürünlerinin araca ve motora herhangi bir zararı oluyor mu?

Ürünlerimizin araca ve motora hiçbir zararı yoktur. Bütün ürünlerimiz test edilmiştir ve organiktir.Ürünlerimiz Avusturya makamlarınca onaylanmış ve sertifikalıdır.

Piyasada bulunan bor adı altında satılan ürünlerden farkımız enerji tasarruf kanununa göre test edilmiş ve onaylanmış olmasıdır. Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş SGS şirketi tarafından ürünlerimize sertifika verilmiştir. Sıla yolunda ve Türkiye’de benzinliklerde satılan yakıtlara güvenebilir miyiz? Yollarda aldığımız akaryakıtlar kalitesiz. İçindeki su miktarı fazla. Ülkemiz Türkiye’deki yakıtlar da kaliteli değil ne yazık ki. Bundan dolayı vatandaşlarımız yola çıkmadan önce yanlarında BORMAX yakıt katkı maddelerini bulundursunlar ve her 4 bin kilometrede bir Bormax ürünü kullansınlar. Araç yeni olsa da Bormax kullanmak gerekiyor mu? Evet. Çünkü kalitesiz yakıt aracın çekişini düşürür, enjektörlerde ve turboda sıkıntı yapabilir. Bormax ürünleri nereden tedarik edilebiliyor? Avusturya genelinde 700 satış noktamız var. Tamircilerde ve oto yedek parçacılarında ürünlerimiz bulunuyor. Ayrıca müşterilerimiz internet ortamında da online olarak ürünlerimizi sipariş edebilirler. www.unexshop.at

10 bin Euro ve üzeri parayı beyan etmek şart

RAMAZAN 2018/1439

Ramazan‘da

umut sofraları kuruyoruz RAMAZAN YARDIM PAKETLERi 1 KİŞİ İÇİN

A

vusturya dahil Avrupa Birliği genelinde geçerli kanunlar uyarınca toplam değeri 10 bin € ve üzeri ziynet eşyasının veya 10 bin € üzeri nakit paranın önceden bildirimde bulunulmadan Avrupa Birliği sınırlarına sokulması veya dışarı çıkartılması yasak olup, bu uygulama tüm ülkelerin vatandaşlarını kapsamaktadır. Sözkonusu yasağın uygulanması amacıyla havaalanları ve sınır kapılarında rutin veya ihbara dayalı kontroller gerçekleştirilmektedir. Viyana Schwechat Havalimanında da senede birkaç kez tüm havayolu şirketlerini kapsayacak şekilde gümrük memurları tarafından eğitimli köpekler vasıtasıyla yolcuların üzerinde deklare edilmemiş yüksek miktarda nakit olup olmadığının tespiti için arama

yapılmaktadır. Bu çerçevede, vatandaşlarımızın mağdur olmamak için Türkçe tercümesi ve Almanca metni aşağıda sunulan mevzuata özenle riayet etmeleri önemlidir. NAKİT PARA GİRİŞİ VE ÇIKIŞI Avrupa Birliği’ne 10.000,00 avroyu aşan nakit para ve diğer ödeme araçlarının (seyahat çeki (Traveller Checks), külçe altın, altın para vs.) girişi ve çıkışı EG 1889/05 sayılı direktifini içeren yönetmeliğin (VO (EG) 1889/05) 3. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca gümrük dairesine beyanı zorunludur. Beyan formları gümrük gişelerinden veya gümrük dairelerinden tedarik edilebilir. EIN- UND AUSFUHR VON BARMITTELN

IFTAR €

3,-

1 KİŞİ İÇİN

FITRE €

8,-

1 ÇOCUK İÇİN

1 AİLE İÇİN

HEDIYE

GIDA PAKETI

15,-

30,-

yardim yapilacak olan ülkeler: GAZZE, ARAKAN, LÜBNAN, SOMALi, BOSNA HERSEK, VE SURiYE MÜLTECi KAMPLARI NOT: Banka üzerinden yapılacak olan ödemeler 14 Haziran 2018‘e kadar kabul edilir. Elden yapılacak olan ödemeler ise 15 Haziran 2018‘e kadar yapılabilir.

Zentrale: Hannovergasse 25, A- 1200 Wien Zweigstelle: Herndlgasse 13/2, A- 1100 Wien Tel & Fax: 01/968 49 90 Mail: office@rahma-austria.at

Hypo Bank Burgenland IBAN: AT92 5100 0920 1374 5400 BIC: EHBBAT2E

/ RA H M A AUSTR IA

0699 11 499 499 0650 611 16 65 www.rahma-austria.at


Mayıs

10 EKONOMİ

2018

Viyana’nın İlk yeminli Türk asıllı mali müşavirlik bürosu

EUBA Vorarlberg şubesi açıldı

B

B

FB Steuerberatung şirketi yeminli mali müşavir Mag. İsmail Yalçın’ın yönetiminde hizmet veriyor. 12 profesyonel elemanın çalıştığı şirkette muhasebe işlemleri, maaş bordosu hesapları ve bilanço düzenlemesi yapılıyor. BFB Steuerberatung şirketinde vergi ve mali hukuk danışmanlığı, muhasebe ve mali işler yönetimi, şirket türünü dönüştürme, vergi yasası danışmanlığı, vergi davalarında temsilcilik ve yönetim danışmanlığı gibi bir çok konuda hizmet veriliyor. Uluslararası çifte vergi anlaşmalarında, özellikle Avusturya-Türkiye arasındaki çifte vergi anlaşması konusunda da iddialılar.

İsmail Yalçın kimdir? 34 yaşında Yeminli Mali Müşavir ünvanına kavuşan İsmail Yalçın, Viyana Ticaret Üniversitesi mezunu. Hukuk ve Ticaret bölümünü bitiren Yalçın’ın uzmanlık alanı vergi hukuku. Üniversite tezini “Avusturya-Türkiye arasındaki çifte vergi anlaşması” konusunda hazırlayan Yalçın, bir yıldan beri yeminli mali müşavir olarak hizmet veriyor. BFB STEUERBERATUNG İletişim; Web: www.bfb-wt.at Tel.: +43 (1) 920 21 41 E-posta: office@bfb-wt.at Adres: Dresdner Str. 68/Stg. 1/3. OG, 1200 Wien

lışı kurdele kesilerek gerçekleştirilirken, ardından Lustenau Blauplatz'da bulunan Reichshofsaal'de tanıtım programı gerçekleştirildi. Reichshofsaal'de düzenlenen tanıtım programının moderatörlüğünü EUBA Vorarlberg Basın Yayın Başkanı İsmet Cin gerçekleştirirken, programda ilk olarak EUBA Vorarlberg Başkanı Engin Karabulut bir tanıtım konuşması yaparak konuklara katılımlarından dolayı teşekkür etti. Programda daha sonra sırası ile EUBA Avrupa Yönetim Kurulu

Üyesi ve EUBA Batı Almanya Başkanı İlhan Baysan, EUBA Avusturya Başkanı Efraim Özkan, Türkiye Cumhuriyeti Bregenz Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Mehmet İnanç Arslan ve EUBA Avrupa Genel Başkanı Cahit Kerenciler birer konuşma gerçekleştirdiler. Programa katılan çok sayıda işadamlarına EUBA’nın hedefleri anlatılırken, program yapılan ikramlar ve çekilen hatıra fotoğraflarının ardından sona erdi.

İş dünyası için liderlik semineri

WKÖ MK

Özel bilgilerin paylaşımında yeni düzenleme

elediye Başkan Yardımcısı Walter Natter: ‚Böyle bir derneğin 30 yıl önce, ticarete ilk atıldığımda var olmasını isterdim‘ EUBA Vorarlberg İşadamları Derneği, 21 Nisan Cumartesi günü Lustenau'da büyük bir katılım ile gerçekleştirdiği açılış töreni ile hizmete girdi. Lustenau Sonnenstraße'de bulunan merkezinde gerçekleştirilen açılışa Lustenau Belediye Başkan Yardımcısı Walter Natter, Türkiye Cumhuriyeti Bregenz Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Mehmet İnanç Arslan, EUBA Avrupa Genel Başkanı Cahit Kerenciler, EUBA Avrupa Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Baysan, EUBA Avusturya Başkanı Efraim Özkan, EUBA Vorarlberg Başkanı Engin Karabulut, HaK Başkanı Murat Durdu, EUBA Avrupa, EUBA Avusturya ve EUBA Vorarlberg yöneticileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, işadamları, basın mensupları ve çok sayıda davetli katıldı. İlk olarak EUBA Vorarlberg merkezinin Sonnenstraße'de bulunan çalışma ofisinin açı-

A

vrupa Veri koruma düzenlemesi EU-DatenschutzGrundverordnung (DSGVO) ve Avusturya veri düzenlemesi das Österreichische Datenschutzgesetz (DSG) 25 Mayıs’ta yürürlüğe girecek.

Şirketler çalıştırdıkları elemanların bilgilerinin paylaşımında elemandan izin alması gerekecek. Misalen elemanın fotoğra-

fının internette yer alması için izin gerekecek. Elemanların mensup olduğu din ve üye olduğu sendika gibi hassas konularda da izni gerekiyor. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi ticaret odasının internet sayfasından wko.at/datenschutz temin edilebilir.

A

vusturya Konyalılar Derneği (KONDER) İş dünyası için liderlik semineri düzenledi. 30 Nisan akşamı 16. Viyana’da bulunan Konya Sofrası’nda düzenlenen seminerde Doç. Dr. Oktay Koç bugünün iş dünyası liderleri ne sunuyor sorusu çerçevesinde

sunum yaptı. Program KONDER Başkanı İlker Harmancı’nın açılış konuşmasıyla başladı. Daha sonra Doç. Dr. Oktay Koç iş dünyasındaki üstünlükler ve fırsatlardan bahsetti. Oktay Koç piyasaya yeni bir ürün sunan şirketin pasta-

nın % 80’ini elde edeceğini söyledi. Daha sonra piyasaya giren şirketlerin pastanın geri kalan % 20’si için kendi aralarında rekabet edecekleri değerlendirmesinde bulundu. Program yemek ikramı ile sona erdi.


Mayıs

HABER 11

2018

Prof. Ahmed Şimşirgil Abdulhamid Han’ı anlattı

Foto: Arşiv AA

Ediz Tolgahan Karabağ oyunculuk dersleri verecek

E

diz Tolgahan Karabağ, Wangen im Allgau'dan gelen Münich Film Akademi ve Beykent Üniversitesinde oyunculuk eğitimini tamamlayıp kısa bir süre Berlin'de bulunduktan sonra Wangen'e geri döndü. Amacı Bodensee çevresinde profesyonel kendi oyunculuk akademisini kurmak. Bunun ilk adımı olarak Bodensee çevresinde hem

çocuklara hem de yetişkinlere profesyonel oyunculuk dersi vermek. Çalıştığı gruplara profesyonel tiyatro oyunları hazırlayıp bunları seyircilere sunmak istiyor Ardahanlı oyuncu Münih'te ve İstanbul'da önemli projelerde bulundu. En büyük misyonu ise çocuklara ve gençlere iyi bir yol göstermek. Bunun da en iyi sanatla olacağına inanıyor. Talep

oluşan her şehirde ders vermeye hazır olan profesyonel oyuncu yıllardan emek verdiği alanda tecrübelerini paylaşmak istiyor. Kendisi aynı zamanda tiyatro alanında oyunlar yazıyor ve hem Türkçe hem de Almanca çeviriler yapıyor. Türk oyuncu kısa süre önce Türkleri kötüleyen bir dizi teklifini reddetmişti.

T

arihçi Prof. Ahmed Şimşirgil Viyana’da Abdulhamid’i anma ve anlama konulu konferans verdi. Sakarya Reşadiye Spor ve Kültür Derneğinin

28 Nisan Cumartesi günü Anadolu Camii salonunda düzenlediği konferansa katılım yoğun oldu. Özellikle gençler Ahmed Şİmşirgil hocayı ilgiyle dinlediler.

Ahmed Şimşirgil Hoca da dernek yetkililerini bir köy derneğinin böyle bir konferans düzenlemesinden dolayı tebrik etti.

Tiyatro: Yeni Komşu Neue Nachbarin

Denizli-İmrallı Köyü Derneği kuruldu

Y

aklaşık 50 yıl önce gurbetçi işçi olarak Avusturya'ya yerleşen ilk nesilden bugüne gelen Denizli-Imrallılar aynı çatı altında toplanarak derneklerini kurdular. Denizli‘ye bağlı olan İmrallı Köyünün tarihteki ilk kayıtları 1530 yılına ait. 1965 yılında ilk İmrallılar köyü ve memleketi bırakarak Avrupa‘ya geldiler. O günden bugüne İmrallılı nüfusu Avusturya‘da epeyce arttı. Yeni nesil İmrallılar son 15 yıl içerisinde birçok etkinlikte bulundular ve bunun sonucunda dernek çatısı al-

tında toplandılar. Yetkililer derneğin amacını gurbette yaşayan köylüleri bir araya getirip sosyal, kültürel, eğitim ve spor gibi faaliyetlerde bulunmak olduğunu söylüyorlar. Başka önemli amacı da yeni yetişen neslin köylülerini ve köylerini tanıması, kimliğini ve kökünü hatırlaması olarak ifade ediyorlar. 22 Nisan 2018 tarihinde yapılan birinci genel kurulunda yönetim kurulu seçildi. Avusturyalı İmrallılar Derneği sivil toplum kuruluşları

arasında yerini aldı ve başka derneklerle ortak çalışmalar yapmayı hedefliyor. Denizli – İmrallı köyü Derneği Yönetim Kurulu: İlkay Erken ,Özcan Korkmaz, Erhan Erken, Medet Safak, Cemil Erken, İsmail Kuru, Canan Kormaz, Bayram Kavak, Mehmet Ali Kılıç, Ferhat Kılıç,Yasin Zeybek,Salih Zeybek, Himmet Altuntaş, Bayram Atar,Tuncay Şafak,Ergun Kaplan, Özkan Ünan, Ali Korkmaz Kerim Erken ve Mehmet Sevinç

„Yeni Komşu-Neue Nachbarin“ isimli tiyatro oyunu Avusturyalı ve Türk iki komşu ailenin birbirleriyle tanışmalarını, önyargılarını ve daha sonra da kaynaşmalarını konu almaktadır. Tiyatro almanca ve türkçe olarak çift dilli oynanmaktadır. Önyargılar ile birbirine yaklaşan Avusturyalı ve Türk iki komşu, başta birbirlerine olumsuz davranışlar sergilerken zamanla birbirlerini tanır, ortak noktalarını ve benzerliklerini keşfederler. Birbirlerinin kültürlerinden istifade ederler. Mizahla

başlayan komşuluk serüveni sonuçta yerini karşılıklı dayanışma, sevgi ve saygı ortamına bırakır. Oyun "Verein GemeinsamTemaSchau" tiyatro grubu tarafından sergilenmektedir. „TemaSchau Tiyatro Grubu“ aktuel konuları geçmişten günümüze güzel örneklemelerle sahnelemeye devam etmektedir. Bunlar arasında „Benim Geleceğim“, „Sonsuz Göç“, anılmaya değer oyunlar arasındadır. Tiyatro grubunun gayesi insanlara iyiyi ve güzeli göstermek, toplumun huzuruna

katkıda bulunmak, integrasyona yardımcı olmak. Oyuncular ve rolleri: Kiraz – Semiha ACAR Kirsche – Andrea MADUNIC Selami – Enes GÜMÜŞER Şakir – Hüseyin ÖZ Arzt – Sebastian KOLİN Onur - Eyüp NAHAR Zekican – Mustafa Yiğit YAĞCIOĞLU Freundin des Arztes - Lana FRANCIS Regie & Ausstattung – Sebastian KOLIN, Semiha ACAR


Mayıs

12 HAYAT

2018

"Diziler insanları yapay ve hayali bir dünyaya sürüklüyor"

T

iyatro, dizi ve sinema oyuncusu Sumru Yavrucuk, televizyonun içerik anlamında çok etkileyici olduğunu vurgulayarak, "İnsanlar dizilerde izledikleri evlerde oturmak, oradaki kıyafetleri giymek istiyor. Dizilerde kimse kitap okumuyor farkında mısınız? Diziler insanları yapay ve hayali bir dünyaya sürüklüyor. Görsel bir dünya var fakat içi boşaltılmış." dedi. Yaklaşık 40 yıldır tiyatro sahnelerinden inmeyen Yavrucuk, "Shirley" oyununu "5. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali" kapsamında takipçileriyle buluşturdu. Yavrucuk, tiyatronun seyirci ve oyuncuyla yapılan bir sanat olduğunu belirterek, "Birinden biri eksik olursa biz ona tiyatro diyemeyiz. O nedenle seyircimiz olduğu müddetçe oynamaya devam edeceğiz. Ben oyunun müsaade ettiği koşullarda interaktif çalışmalar yapmayı seviyorum. Bu hem beni heyecanlandırıyor hem oyuna farklı bir motivasyon katıyor."

şeklinde konuştu - "Televizyonda şiddeti görmeye tahammülüm yok" Mesleki anlamda iştah açan projelere ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Yavrucuk, şöyle devam etti: "Benim iştahımı sevgi ve aile gibi konuların olduğu projeler açar. Televizyonda şiddeti görmeye tahammülüm yok ve aynı şiddetin içinde yer almayı da sırf para kazanmak için kabul etmem. İnsanlar özellikle son zamanlarda idollerini romanlardan, eserlerden değil de televizyonda gördükleri kahramanlardan seçiyorlar ve ona göre yaşıyorlar. O yüzden özellikle televizyon işlerinde çok dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum. Sizin kahramanınız, bir dizideki çete başı olursa, toplumda öyle bir yönelme oluyor." Yavrucuk, seyircisi fazla olan dizilerin hemen türevlerinin yapıldığı yorumunu yaparak, "Kolaycılık var. Bir bakıyorsunuz etraf kan revan içinde. Oysa sevgi temeli üstüne dayanan birçok dizi izledik daha öncelerde. Yani o zaman

izlendiği gibi güzel aile dizileri şimdi de izlenebilir ama zannediyorum artık sadece planlarını insanları şaşırtmak, ürkütmek, dozu yükseltmek üzerine yapıyorlar. Televizyon belli saatlerde izlenen değil sabah açılıp gece yatana kadar açık kalan bir alet maalesef." ifadelerini kullandı.

Televizyonun içerik anlamında çok etkileyici olduğuna vurgu yapan sanatçı, şunları kaydetti: "İnsanlar dizilerde izledikleri evlerde oturmak, oradaki kıyafetleri giymek istiyor. Dizilerde kimse kitap okumuyor farkında mısınız? Diziler insanları yapay ve hayali bir dünyaya sürüklüyor. Görsel bir

dünya var fakat içi boşaltılmış. İçeriğinin olmadığı, sadece görsel bir dünyada yaşıyoruz. Oyun izlemeye gelen insanlar, bazen selfi çekebiliyor oyun esnasında. İnsanlar evlerin içinde başka, dışarıda kurgusal, kendilerine ait olmayan başka bir hayat yaşıyor. Bunda dizilerin de çok büyük etkisi var."


Diwan Tereyağlı Baklavalarından tattınız mı? Diwan Etli Pidelerinden yediniz mi? 1100 Wien, Erlachgasse 96 1110 Wien, Simmeringer Hauptstrasse/Braunhubergasse 1120 Wien, Reschgasse 5 ( Meidlinger Markt)

SİPARİŞLERİNİZ İÇİN: 0699 171 39 557

Auflage:

Avusturya’da

Neue Bewegung

Yıl 16

10.000

Mayıs / Mai 2018

Sayı / Ausgabe 164

Aylık Bağımsız Gazete

e-mail: yenihareket@yenihareket.com

Ücretsiz / Kostenlos

facebook.com/ yenihareketzeitung

Ceylon çayında boya yok! Orient toptan gıda şirketinin sahibi Ayhan Bakan ile ceylon çayları üzerine bir röportaj yaptık. Ceylon çayını Avrupa’daki Türk toplumuna tanıtan firma olarak Ceylon çayına nasıl başladınız? Fikir nereden geldi? 1984’ten beri Avusturya’da gıda toptancıyız. Çay da gıda olarak önemli bir ürün. Çayı seven ve çok çay içen bir toplumuz. Kişi başına çay tüketiminde Türkiye dünyada bir numara. 1986’da ceylon çayı ithalatına ve toptan satışına başladık. Çernobil nükleer faciasından sonra Türk çayı insan sağlığı bakımından riskli hale gelince vatandaşın çay ihtiyacını karşılamak için ceylon çayına yöneldik. Radyasyon tesiri bir kaç sene sürdü. Bizim ceylon çayına başlamamız bu hadiseye denk geldi. Ceylon çayı dünyada en meşhur çaydır. Avrupa’da en yaygın çay ceylon çayıdır. Bu çay ülkesine adını vermiş bir çay. Ülkesiyle özdeşleşmiş bir üründür. Ceylon deyince akla çay gelir. İklim şartları uygun olduğundan çok kalitelidir. Damak tadı bakımından

hoş bir çay. Hafif bağımlılık oluşturan bir çay. Çay insan sağlığı bakımından önemli bir içecek. Şekersiz içildiği zaman kalori değeri sıfır. Şekerli meşrubatlara en iyi alternatif çaydır. Sudan sonra tabii. Ceylon bütün dünyaya çay ihraç eden bir ülkedir. Ceylon çayının yanında Türk çayını da satıyoruz elbette. Ceylon çayınız Karedeniz markasıyla Avrupa’nın bir çok ülkesinde satılıyor. Hangi ülkeler bunlar? Karedeniz markasının yanında Colombo ve Anadolu markalarıyla piyasadayız. Marka isimlerinin türkçe olması bizim Türk olmamızdan kaynaklanıyor. İsim Türkçe ama çay yüzde yüz ceylon çayı. Karedeniz çayı; Avusturya, Almanya, İsviçre ve İtalya’da satılıyor. Colombo markasıyla Almanya, Hollanda, Danimarka ve İsveç’deyiz. Anadolu markasıyla paketlediğimiz ceylon çayı ise Fransa’da satılıyor. Ceylon çayının demi iyi çıkıyor. Demliğe az bir çay

konduğunda bile tavşan kanı çay elde ediliyor. Ancak halk arasında bir söylenti var. Ceylon çayında boya olduğu söyleniyor. Bu konuda ne dersiniz? Bu tür söylentiler bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Yüzde yüz yanlış bir algıdır. Hassaten Türk menşeli kurumların Türkiye’deki çay üreticisini destek bağlamında oluşturduğu bir algıdır. Ceylon çayımızda kesinlikle boya yoktur. Ceylon‘da

çay üretimi dünyanın en iyi standartlarında yapılmaktadır. Ceylon’da çay tamamen elle toplanıyor.Türk çayı ise makaslanarak elde ediliyor. Verim bakımından düşük oluyor. Türkiye’de yılda iki üç hasat mümkünken, Ceylon (Sri Lanka) adasında 12 ay sürekli çay hasadı yapılmakta. Ceylon’da çayın binlerce standardı var. Çay bahçelerine göre standardı var. Düz, orta yamaçlar ve yüksek vadide üretilen çayların farklı standartları var. Türkiye’de ise

sadece toz çay standardı var. Çaydan beklenen değer bakımından dünyanın en kaiteli çayı ceylon çayıdır. Avrupalı Türkler de bunun farkında ki izne giderken hediye olarak Ceylon çayı götürüyorlar. Gurbetçiler en iyi hediye olarak ceylon çayını görüyorlar. Türkiye’nin bütün bölgelerinde Ceylon çayı seneden seneye yaygınlaşıyor.


Mayıs

14 HAYAT

2018

Peygambersiz bir din nasıl düşünebiliyorsunuz? Kuran’ı peygambersiz nasıl anlayacağız? Batılı arkadaşlarınızdan utanarak hadislerin kaynağını tartışmaya açıyorsunuz. Peki o zaman Kuran’ı bize getiren Peygamber ve Cebrail değil mi? Yarın Kuran ayetlerini de sorgulamıyacak mısınız?

Şahin Tekinel

Bu telaş niye? İslam ümmetinin 1400 seneden beri yaşattığı medeniyetinin kaynağı olan peygamber düsturlarını bir telaş içinde çöpe atarcasına, pervasızca hareket tarzı nerden kaynaklanıyor? Peygamberimizin veda hutbesinde bu ümmete hediye ettiği iki şeyden birisi yaşantısı, söyledikleri ve tavsiye ettikleri değil midir? Neden bugün peygamberimizin hadisleri ve bize bıraktığı geleneklerini yok sayarcasına hareket ediyoruz? Bugün ne yazık ki Batı disipliniyle profesör olmuş ilahiyatçılarımız peygamberimizin hadislerini kabul etmiyor. Akademik bulmuyorlarmış, akla ve mantığa aykırı oluyormuş… Demek ki sanki biz 1400 senedir akla ve mantığa uygun olmayan peygamber buyruklarıyla yaşamışız. Hadis ilmi için yıllarını veren, bir hadis duydu mu onu söyleyenin ayağına kadar giden hadis alimlerinin muazzam çabasını hiçe sayarcasına, İslam ümmetinin Kütüb-ü Sitte diye tanımladığı hadis kitaplarını çöpe atarcasına bir anlayış içinde olma telaşını anlayamıyorum.

Sizden peygamberimizi dinleyen bir müslümana şunu söyledim: „ Çocuklarımıza peygamber buyruğu olduğu için sağ eliyle yemeyi öğretelim“ O Müslüman bana „ Hangi Peygamber?“ diye cevap verdi. Ümmeti nereye getirdiniz bir bakar mısınız? Biz bu filmi daha önce izledik. Birisi kamyonete bindirdi. Siz de bisiklete bindirip postacı vazifesi veriyorsunuz. Bizim peygamberimiz olan Hazreti Muhammed Mustafa (sav) neyi emretmişse onu alır, neyi nehyetmişse (yasaklamışsa) ondan da uzak dururuz. Bu böyle biline… Bugün belki saf ve temiz gibi anlaşılan hadisleri sorgulama mantığı unutmayalım ki yarın Kuran ayetlerini ve vahiy katiplerini sorgulamaya varacak. Sonunda iş Kuran ayetlerini reddetmeye gelecek. Bir barış dini olan İslam’ın kitabında bu kadar cihatla ve harb ile ilgili ayetler nedir ve nasıl anlamalıyız diye Kuran’ı reddetmeye bu ayetlerden başlayacaklar. Nihayetinde kabir azabını kaldırdılar, cennet, cehennem yaratılmadı. Âdem aleyhisselama baba buldular. Azrail diye bir melek yok diyorlar.

Halbuki daha önce bu hadisleri toplayan alimlerimiz-Allah onlardan razı olsun- aldıkları her hadisin altına yazmışlar, ne ve nasıl olduklarını… Yani hadisin zayıf mı, ahsen mi, mütevatir mi olduğunu…

Yavaş yavaş Kuran’ın alanına saldıracaklar.

Burada sıkıntı varsa ve siz bu İslam ümmetine hizmet edecekseniz bu hadislerin zayıflarından ve İsrailiyattan başlamanız gerekmez miydi?

Ama unutmayın artık bu müslümanlar şunu iyi biliyorlar. Kitapsız bir din olmayacağı gibi peygambersiz bir din de olmaz.

Son peygamber 23 senelik peygamberlik süreci içerisinde hiç mi bir şey söylemedi veya yapmadı ki bunlardan bahsetmiyorsunuz?

Profesör Esat Çoşan Hocaefendi- Allah rahmet eylesin- şöyle demişti:

Sanki bir telaş içindesiniz ki bütün bu süreci yok sayarcasına reddediyorsunuz. Böyle yaparak bütün ümmetin kafasını karıştırıyorsunuz. Nerede sizin İslam’ı iyi anlama mantığınız? Neyi anlatmaya çalışıyorsunuz?

Akademik çalışmayla, haftada 2 veya 4 saatlik ilahiyat ilmiyle nasıl âlim olunuyor? Bunu da anlamak zor tabii ki.

Kuran ne yapmamız gerektiğini, hadisler ise nasıl yapmamız gerektiğini öğretir. Allah cümlemizi yeniden ve daha sağlıklı islami düşünmeye sevk etsin. Allah’a emanet olunuz.

IMPRESSUM Avusturya / Österreich Unabhängige österreichische Zeitung in türkischer Sprache Yıl/Jahr: 16 - Sayı/Ausgabe Nr.: 164 - Mayıs/Mai 2018

Sahibi / Herausgeber und Medieninhaber: Yetkin BÜLBÜL Adresse: Schellhammergasse 8/3, A-1160 Wien/Austria Tel&Fax: +43 1 990 96 23, yenihareket@yenihareket.com www.yenihareket.com | www.facebook.com/yenihareket Genel Yayın Yönetmeni / Chefredakteur: Yetkin BÜLBÜL PR Manager: Zeyd BÜLBÜL Editorial Grafiker / Layout: Yeni Hareket AUFLAGE: 10.000 İlan / Inserate: 0699 116 79 724 yenihareket@yenihareket.com Baskı / Druck: MediaPrint: Wien İlanlar ve köşe yazılarının içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir. Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der Anzeigen und Kolumnen. dem Ehrenkodex der österreihischen Presse verpflichtet.

Bulduğu paranın helalliğini 35 yıl sonra aldı

B

olu’da, yaklaşık 35 yıl önce tarlada çalışırken bulduğu paranın sahibine ulaşan kadın, bir miktar para vererek helallik aldı. Alınan bilgiye göre, Bolu Belediyesi'nde çalışan Ayten Koçyiğit, yaklaşık 35 yıl önce annesi ile gittiği patates tarlasında günübirlik çalıştıktan sonra kazandığı parayı kaybetti. Koçyiğit'i arayan R.B. isimli kadın, kaybettiği parasını kendisinin aldığını ve pişmanlık duyduğunu dile getirdi. Bolu'ya gelerek Koçyiğit'i ziyaret eden R.B, yanında getirdiği 700 lirayı vererek helallik istedi. Koçyiğit ise paranın bir kısmını iade ederek hakkını helal ettiğini söyledi. Koçyiğit, gazetecilere yaptığı açıklamada, 35 yıl önce patates tarlalarına yevmiyeci olarak işe gittiğini belirterek, 7 günlük kazancını traktörün üzerinden inerken düşürdüğünü belirtti. Parasını kaybettiği için çok üzüldüğünü ve bir hafta ağladığını anlatan Koçyiğit, "Bir kadın eski oturduğumuz ma-

hallede babamın yanına gelmiş. Evlenmeden önceki mahalleme. Burada bir Ayten vardı, ben onunla görüşeceğim demiş. Sonra babam bana haber verdi. Babam, telefon numarasını almış ve ben o numaradan kadını aradım." diye konuştu. Telefon konuşmasının ardından kadınla buluştuklarını anlatan Koçyiğit, R.B'nin düşen parayı aldıktan sonra vicdanen hep huzursuzluk yaşadığını, umreye

gitmeden önce helalleşmek istediğini ifade ettiğini belirtti. Koçyiğit konuşmasına şöyle devam etti: "Parayı güncel durumlarla yeniden hesaplayarak 700 lira getirmiş. Parayı getirince ben de çok mutlu oldum. Alın teriyle kazanılan para, eninde sonunda geri dönüyormuş. Bu yüzden çok sevindim. Ben de paranın bir kısmını iade ederek hakkımı helal ettim."

Sıra dışı okurun bitmeyen eğitim aşkı

G

örme engelli Mehmet Kaçan, 16 yıldır gittiği kütüphane sayesinde hayatını değiştirdi. Kütüphanedeki sesli kitaplar sayesinde önce açıköğretimden ortaokul ve liseyi, ardından da meslek yüksekokulunu tamamlayan Kaçan, yine kütüphaneden edindiği kitaplarla hazırlandığı Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sayesinde iş buldu, daha sonra da ikinci üniversitesine yerleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığının bu yıl Türkiye genelinde belirlediği dört "sıra dışı okur"dan biri olan 35 yaşındaki Kaçan, kütüphane ile 19 yaşında tanıştı. Doğuştan yüzde 90 görme kaybı bulunan Kaçan, kendi ayakları üzerinde durabilmek için 2002 yılında iş aramaya başladı. İlkokul mezunu olduğu için iş bulamayan Kaçan, eğitimine açıköğretim ortaokulda devam etmek için Atatürk İl Halk Kütüphanesine başvurdu. Kaçan, gününün çoğunu geçirdiği kütüphanedeki sesli kitaplardan yararlanarak ortaokul ve lise eğitimini tamamladı. Liseden sonra çeşitli işlerde çalışırken kütüphaneye gitmeye devam eden "sıra dışı okur", EKPSS ve üniversite sınavlarına hazırlandı. Görme engelli Kaçan, kütüphanedeki kitapların yanı sıra kendisine gerekli olan ancak sesli olmayan kitaplardan da kütüphane gönüllülerinin seslendirmesiyle yararlandı. EKPSS sayesinde iş sahibi olan ve bir okulda memur olarak çalışan Kaçan, açıköğretim fakültesinde sosyal hizmetler önlisans programını bitirdi. Kaçan, şimdi, açıköğretim sosyoloji lisans

programındaki öğrenimini sürdürüyor. - Hayat arkadaşıyla da kütüphanede tanıştı Kaçan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş ararken keşfettiği kütüphanenin hayatını şekillendirdiğini söyledi. Görme engellilerin eğitimlerinin yetersiz olmasının istihdamlarını engellediğini aktaran Kaçan, "Görme engelli okumak istiyorsa önündeki en büyük engel kitaplar. Yeterli sesli kitap yok. Eğitim istihdamı da etkiliyor çünkü bir yere başvurduğumuzda diploma soruyorlar." ifadelerini kullandı. Kaçan, kütüphanedeki çalışmaları sırasında 2004 yılında tanıştığı arkadaşının 2010'da hayat arkadaşı olduğunu belirterek, "Kütüphanede sınıf arkadaşımdı, burada tanışmıştık. O da burada

benim yaşadığım süreçleri yaşadı. Geçmiş yıllarda o da sıra dışı okur seçilmişti." dedi. - "Amacım ülkeme hizmet etmek" Mehmet Kaçan, kütüphanenin hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu ifade ederek, "Kütüphane EKPSS'yi kazanmış olmamdır. İkinci üniversiteyi okuyorum, bitirmek üzereyim. Yine bu kütüphane sayesinde oluyor. Kütüphane kendimi keşfetmemdir. Vatanıma hizmet olsun diye okuyorum." diye konuştu. Kaçan, askerlik yapmak istediğini ancak rahatsızlığı nedeniyle bunu gerçekleştiremediğini belirterek, "Vatanıma öyle hizmet edemediysem bu şekilde, okuyarak, üreterek ülkeme, vatanıma hizmet edebilirim diye düşündüm." değerlendirmesinde bulundu.


Mayıs

HABER 15

2018

WEFA hayırseverleri yetimlerle buluşturdu Mine Çelik, mine93.celik@gmail.com Yeni Hareket, Maı 2018

İran-İsrail çatışması: Orta Doğu karışıyor mu? İran ve İsrail Suriye´de savaşıyor. Son olarak İsrail ordusu Golan Tepeleri´ndeki üslerine Suriye´deki İran güçleri tarafından 20 roket atıldığını öne sürdü. Peki, bu savaş Orta Doğu´da nasıl bir etki bırakacak? 3. Dünya savaşına mı hazırlanıyoruz? 10 Mayıs 2018, İran ve İsrail Suriye´de savaşmaya başladı. İsrail saldırısında 15 kişi hayatını kaybetti. Bunun üzerine İsrail açıklama yaptı ve İran tarafından atılan 20 rokete misilleme yapıldığını açıkladı. İran tarafından atılan bu 20 roket İsrail‘in işgal altında tuttuğu Golan Tepelerindeki üslerine atıldığını öne sürdü. „Peki,şimdi ne olacak?“sorusu geliyor hemen akıllara. İsrail ve İran arasındaki bu sorun Ortadoğu´daki gergin durumu daha da zor bir duruma sokabilir. Zaten sekiz senedir bir iç savaşın içinde olan Suriye´de bu yangını daha da körüklemeye gerek yok. Büyük devletler yöneten politikacıların böyle durumlar´da provokativ yaklaşımları bir kenara bırakıp daha sağ duyulu olmalarını ve atılacak adımları daha dikkatli atmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu iki ülkenin yöneticileri şimdi sorumluluk sahibi olmaları ve kendi aralarında yaşadıkları sorunları bir masaya yatırıp iki medeni insanlar gibi konuşmaları gerekiyor. Böylelikle Orta Doğu´da yaşanacak tehlikeli bir savaşı önleyebilirler ve 3. Dünya savaşı tehlikesi yaşanmamış olur. Çünkü Ortadoğu´ da körüklenecek bir yangın´dan bütün dünyada payına düşeni alır. 3. Dünya savaş ı tehlikesi yeniden gelir akıllara. İşte tam da bu nedenle özellikle politikacıların daha mantıklı adımlar atmaları gerekiyor. Twitter: @Mine93Celik// URL: https://twitter.com/Mine93Celik Instagramm: mine_celik0809 // URL: https://www.instagram.com/mine_celik0809/ Facebook: Mine Celik// URL: https://www.facebook. com/mine.celik.7798

Kermesler tanışmaya vesile oluyor

B

ahar ayları gelince cami dernekleri kermesler düzenliyorlar. Bu kermeslerde insanlar uzun süredir görmedikleri arkadaş ve tanıdıklarıyla sohbet imkanı buluyorlar. Bazı kermeslere Avusturyalılar da geliyor. Üçüncü Viyana’da bulunan Tuna camiinin kermesine Avusturyalılar da gelmişti. Avusturyalı yerliler göçmen müslümanları tanıdıkça aradaki duvarlar kalkacağı belirtiliyor.

W

EFA yardım derneği yetim buluşması programı düzenledi. Han düğün salonunda 1 Mayıs günü gerçekleşen programda hayırseverler baktıkları

yetimlerle buluştu. Bosna’dan gelen yetimler kendilerine her ay yardım gönderen yetimlerle tanıştı. Sunuculuğunu Bekir Develi’nin yaptığı programda Abdurrahman Toprak ilahileri

seslendirdi. Programa WEFA Genel Başkanı Musab Aydın, WEFA Avusturya Başkanı Hasan Yetiş, STK Başkan ve temsilcileri ile hayırseverler katıldılar.


Mayıs

16 KİTAP SAYFASI

2018

Hakkımızın yendiğini Ramazan-ı Şerif'in Faziletleri düşünüyorum RÖPORTAJ GÜLİSTAN NEŞRİYAT

Y

azdığı „Gurbetin ayak izleri“ kitabıyla Avrupalı Türklerin yaşadıkları çileye parmak basan Elif Çakmak ile gazetemizin bürosunda bir röportaj gerçekleştirdik Kitap yazma fikri aklına nerden geldi? Kitap yazmak insanın gözünde büyük görünüyor. Kitap yazmak gibi bir düşüncem yoktu. Yaşananları, haksızlıkları ve duygularımı yazıya dökmeyi planlar iken kendimi kitap yazarken buldum. Günlük mü yazıyordun? Hayır, ancak küçüklüğümden beri duygularımı ifade etmekten hoşlanan bir insanım. Yaşanmışlıkları gözlemledim. Bu ülkede haksızlığa uğradığımızı hissettim. Hakkımızın yendiğini düşünüyordum. Haksızlığa karşı ne yapabiliriz derken o günlerde bir röportaj yapma şansı oldu. Bir gün ORF benimle röportaj yapmıştı. Röportajda başörtülü kadınların iş hayatını anlatacaktık. İş hayatında bizi kabul etmediklerini dile getirecektik. Ben de mağdur olduğum için duygularımı ifade edeceğimi düşündüm. ORF benim söylediklerimi kırparak yayınladı. Röportajımı farklı yönlere çektiler. Hayal kırıklığına uğradım. Röportajda kullanılmış olduğumu hissettim. Dedem yaşlarında bir amca ve teyze de vardı yayında. Teyzenin ve amcanın çok büyük emekleri var bu ülkede. Onların emeklerini gözardı ederek almanca bilmediğini vurguladılar. Bu bardağı taşıran damla oldu. Ayrımcılığa, haksızlığa karşı neler yapabiliriz diye kafa yordum. Duygularımı ifade etmek, kağıda dökmek istedim. Eşim yazdıklarımı görünce „neden kitap yazmıyorsun, kitap yazabilirsin“ dedi. Bu şekilde yazdıklarımı kitaba dönüştürdüm. Kitap nasıl oluştu? Kitabı yazarken çevremdeki birçok insanla röportaj yaptım. Kendi ailemden yola çıktım. Ondan başlayarak bugüne kadar geldiğimiz noktayı yazdım. Ucunu da açık bıraktım. Devamını getirmek istiyorum. İlk olarak dedem gelmiş Avusturya’ya. Sonra babam. Daha sonra da ben ve annem geldik. Siz üçüncü nesil oluyorsunuz yani. Çocuğunuz da dördüncü nesil oluyor. Evet ben üçüncü nesilim. Çocuğum dördüncü nesil oldu. Beşinci nesili bu ülkede görebilecek miyiz bakalım.

Kitapta da açık açık yazdım. Üniversiteyi bitirdikten sonra bir yıl iş aradım. Hiç bir yerde iş bulamadım. Neden bulamadığımı söylemeye bile gerek yok maalesef. Müthiş bir ayrımcılık var. Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsun? Aslında Türklere hitaben yazdım kitabı. Kendimizle gurur duyalım istedim, farkındalık oluşturmak istedim. Lakin yaşanmışlıkları buradaki toplumunda bilmesi gerekiyor. En kısa zamanda kitabımı almancaya çevirmeyi düşünüyorum. Kitabın ucunu açık bıraktım. Bu nedenle devamını getirmeyi de planlıyorum inşallah. Ayrıca kısa bir süre önce bir blog açtım. Dileyen herkes yaşadığı veya şahit olduğu hikâyeyi oraya yazabilir. Böylelikle bunu ileride bir kitap haline getirip sonsuzluğa uğurlayabiliriz. Elif Çakmak kimdir? Sinop’ta doğan Elif 1,5 yaşında annesiyle birlikte Avusturya’ya geldi. İlk, orta ve liseyi Vorarlberg’de okuyan Elif Üniversiteyi ise Viyana Üniversitesi İşletme-İktisat bölümünde okudu. Üniversitede öğrenciyken evlenen Elif üniversiteden 4 yıl önce mezun oldu. Halen İslam Fachschule’de öğretmenlik yapıyor. Bir kızı var. Kitap siparişi için: Elif Çakmak Bakk. Tel: 0660 71 32 494 Email: gurbetinayakizleri@gmail.com Blog: http://gurbetinayakizleri.elifcakmak.at Kitap ücreti: 5 Euro (kargo bedeli hariç)

Pervari’den Paris’e - İhsan Süreyya Sırma Kitabı Bütün detaylarıyla Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma Hoca'nın hayatı... Beni hayata hazırlayan, üzerimde hakkı olan birçok hocam var. Kuşkusuz bunların başında üniversitedeki İslâm Tarihi hocam Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma gelir. Sadece dersimize girdiği ve bize İslâm Tarihi'ni bize anlattığı için değil, kişiliğiyle, kitaplarıyla ve konferanslarıyla ülkemizde birçok insanın üzerinde çok hakkı vardır. İhsan Süreyya Hoca, kendisi gibi az sayıdaki hocalardan biri olarak ayrı bir yere sahipti gönlümüzde.. O, ilkeli duruşuyla ve İslâmî hassasiyetiyle öne çıkmıştı. Bir de ateşli hitabeti ve sürükleyici ders anlatımıyla.. Prof. Dr. Adnan Demircan

Bu sayfaların gayesi şudur: Eğer cami imamları, teravih kıldıran hafızlar ve az da olsa dinle ilgilenen okumuş kişiler, Ramazan’ın ilk günlerinde bu risaleyi camilerde ve topluluklarda okurlarsa Allah’ın rahmetinden ümit edilir ki, sevgili Peygamberinin mübârek sözleri hürmetine, bizler mübarek ayın kadrini bilip onun bereketine daha fazla yönelmiş oluruz. Böylece iyi amellerin artmasına ve kötülüklerin azalmasına sebep oluruz. Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur. “Senin sayende Allah’ın bir kişiyi hidayete erdirmesi senin için (çok kıymetli binek ve mal sayılan) kırmızı develerden daha üstün ve hayırlıdır ”.

bütün senenin Ramazan olmasını arzu ederlerdi”.

Mübârek Ramazan ayı müslümanlara Cenâb’ı Hakk’ın büyük bir ikramıdır. Bir hadiste buyuruluyor ki: “Eğer ümmetim Ramazan’ın ne olduğunu bilselerdi

Bir hadiste şöyle geçmektedir “Mubârek Ramazan oruçları ve her ay tutulan üç gün oruç, kalpteki eğrilik ve vesveseleri giderir”.

Günlükler-1906-1948 Kazım Karabekir (2 Cilt) Kazım Karabekir - YAPI KREDİ YAYINLARI “Günlükler kitabı ile Kâzım Karabekir Paşa’nın hayatını, günü gününe tuttuğu notlarla kamuoyunun bilgisine sunmaktayız. Paşa’nın vefatından hemen sonra eşi İclal Hanım’ın son cümleyi yazdığı günün üzerinden 61 yıl geçti. Bu süre zarfında Kâzım Karabekir hakkında çok yazı yazıldı, çok söz söylendi. Yazılanlarla söylenenlerin bir kısmı gerçeği ortaya koyarken, bir bölümü de Karabekir’in fikir ve eylemlerini çeşitli sebeplerle doğru olarak yansıtmadı. Osmanlı Devletinin en zor döneminde yetişmiş, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kuruluşunda yer almış, ancak Cemiyet Meşrutiyet’in ilânından sonra parti haline geldiğinde ortaya çıkan yanlışlıkları görmüş; Milli Mücadele’nin ilk zaferini kazanmış, Doğu cephesindeki başarılarından sonra elindeki askeri güç ile Batıya destek olmuş; Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte devrimlerin halka benimsetilmesi konusunda hassasiyet göstermiş, devlet yönetiminde istibdada her zaman karşı çıkmış olan Kâzım Karabekir Paşa’nın kendisi için tuttuğu

bu notlar incelendiğinde, geniş bir dönemi kapsayan çok önemli olaylara tanık olunacaktır.” Kâzım Karabekir Paşa Vakfı

Kahraman Hainler Nedim Şener - DESTEK YAYINLARI FETÖ TÜRKİYE İÇİN HÂLÂ TEHLİKELİ Mİ? FETÖ, 15 Temmuz 2016 gecesi Gülen’in tam otuz yıl önce söylediği gibi, devleti, ülkeyi ele geçirmek için askeri darbe girişiminde bulundu. Darbe girişiminin üzerinden hemen hemen iki yıl geçti. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde, darbeye katılmamış, sicilinde en küçük iz bulunmayan binlerce FETÖ’cü subay tespit edildi. Neredeyse darbe girişimine katılanlar kadar subay iki yıl içinde açığa alındı, görevden uzaklaştırıldı, tutuklandı. 15 Temmuz gecesi yaralanarak göğsüne “madalya” takılan, “gazi” unvanı alan, “kahraman” ilan edilenlerin bile kovuşturmaya uğrayıp darbe girişiminden 1,5 yıl sonra FETÖ ile ilişkilerini itiraf etmeleri tehlikenin hâlâ sürdüğünü gösteriyor. FETÖ darbeden iki yıl sonra bile TSK içindeki kripto elemanlarıyla temas kuruyor, bilgi topluyor. Taktik geliştiriyor. 2018’de hâlâ TSK’ya sızma, sızdırdıklarını da kurmaylığa yerleştirme çalışmalarını

yürütüyor. Evet artık işi eskisi kadar kolay değil. Evet şu ana kadar TSK içindeki 15 bin üyesi tespit edildi. Evet 4 bine yakını itirafçı oldu. Ama FETÖ hâlâ Türkiye’nin geleceği için en önemli tehlikelerden biri...


Mayıs

HAYAT 17

2018

"Türkçe'ye sahip çıkmazsak yok oluruz"

T

İstikbal köklerdedir! [Die Zukunft liegt in den Wurzeln]

Bir millete yapılacak en büyük fenâlık, onu can damarı sayılan mâzideki değer ve dinamiklerinden koparmaktır. S.4

Ba

kı ş

rak başka dil yoktur. Bizim dilimiz ana topraklarından temizleniyorlar. Türkler Türkenschanzpark’taki tarih! » Genç rapçilerin size selamı dil»olmaktan öte bir kültürsaklı dilidir. Kültügöçe tabi tutuluyor. Eğer var! biz bu zorunlu 18. Viyana Gregor-Mendelstrasse’de bulunan Henüz albüm aşamasındaki genç rapçilerin Selam Klibi rel Türkenschanzpark’ın varlığımızınilginç devamı için Türkçe'nin dur demezsek, Balkanlar'da Türk bir tarihi var! Youtube’göçlere da büyük ilgi görüyor! S.8 S.12 kalmayacak." ifadelerini kullandı. Avrupa'da devam etmesi lazım." diye konuştu. Balıkçı, Türkçe'nin özellikleri itibariyle dünya dillerinden daha zengin bir dil - "Dilimize sahip çıkmazsak, yok olduğu yorumunda bulunarak, şöyle oluruz" devam etti: Balkanlarda yayın yapan dergiler adına "Türkçe şiir dünyasının dilidir. konuşan Alev Kültür ve Edebiyat Dergi- Atalarımızın 16 asırdır koruduğu dilsi Editörü Emel Balıkçı da Bulgaristan'da dir ve bu dile biz sahip çıkmazsak, biz Türk olmanın zorluklarına değinerek, yok oluruz. Şu anda Bulgaristan'da "Biz Osmanlılardan önce Bulgaristan'da budur durum. Gençlerimiz Bulgarca vardık. Ne var ki 1870'den itibaren her konuşuyor. Çünkü eğitim dilleri Bulgar15 yıl arası Bulgaristan Türkleri, Bulgar ca. Kendi dillerini sevemiyor, kendilerine

Bugün Avrupa'da yayınlanan Türkçe dergilerin iki ana sıkıntısı olduğuna dikkati çeken Aşkar, şunları kaydetti: "Bir maddi sorunlardır. Dergicilik zor bir iştir. Türkiye'de de nerede çıkartırsanız çıkartın zor bir iştir. Dergilerin süreklilik kazanabilmesi için madden sıkıntısı olmaması ve okuyucu kitlesinin var olması lazım. Bizim dergilerimizin bir kısmı parasızlıktan dolayı kapandı. Asıl sıkıntımız, Avrupa'daki Türklerin kültürel malzeme bulma noktasında sıkıntısı ve yavaş yavaş ana dilleri olan Türkçe'nin kaybolmaya başlaması." Aşkar, Türkçe'nin bir kültür dili olduğunun altını çizerek, "İngilizce, Almanca, Fransızca da bir kültür dilidir. Bizim medeniyetimizin taşıyıcı dili ise Arapça, Farsça ve Türkçe'dir, taşıyıcı ola-

AYLIK GENÇLİK VE TOPLUM DERGİSİ Mayıs 2009 YIL: 2 SAYI 16

S.2 6

- "En büyük hizmetleri Türkçe'ye olan hizmetleriydi" Aşkar, 1970'li yıllardan sonra Avrupa'daki Türkçe dergiciliğin bir fikri hareketin etrafında ya da belli bir kuruluşun, dini cemaatin bünyesinde çıkarıldığını belirterek, "Daha sonraları en çok yerel gazeteler çerçevesinde çıkarılan ve daha sonraları haftalık, aylık gazeteler yayınlanmaya başladı. Bunlar da reklamlarla beslenen dergi ve gazeteler oldular. En büyük hizmetleri Türkçe'ye olan hizmetleriydi." dedi.

yabancı kalıyor. Bu açıdan ne yapabiliriz diye tüm siyasetçilere soruyorum." Avusturya'daki Türk yayıncılar adına konuşan Ömer Cançetin de Avusturya Viyana Merkez Camiinin hazırladığı bir proje kapsamında 8 ve 14 yaş arası Müslüman çocuklar için 5 yıl önce bir dergi çıkardıklarını dile getirdi. Cançetin, amaçlarının Avrupa'daki Müslüman çocuklarının kendi dinini unutmaması olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "Derginin içeriğinde Peygamber Efendimiz'den, Kur'an mucizelerinden, güzel ahlaktan konular yer almaktadır. Bunları çocuklarımıza öğretebilmemiz için bu dergiyi hazırladık. Bu derginin dışında camimizde her 2 ayda bir gayrimüslimler için düzenlediğimiz bir seminer var. Hatta geçen yıl bir Yahudi kadın Müslüman olmaya karar verdi."

Ge

ürkiye Dergiler Birliği (TÜRDEB) ve Dünya Dergiler Birliği (World Periodical Union -WPU) tarafından düzenlenen, "9. Uluslararası Dergi Fuarı" kapsamında, "Avrupa'da Türkçe Dergi Yayıncılığının Dünü, Bugünü ve Yarını" konulu panel düzenlendi. Tarihi Sirkeci Tren Garı'nda gerçekleştirilen panelde, Almanya'da yayın yapan dergiler adına konuşan Türk- Alman Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Aşkar, 1960'lı yılların sonunda Batı Avrupa'ya Türklerin göç etmelerinden sonra, Türkçe dergilerin ve gazetelerin ortaya çıktığını söyledi.

- "Dilini kaybeden bir toplum, bütün değerleriyle olan ilişkisini kaybeder" Eğitimci yazar Sami Becerikli ise 29 yıllık eğitimcilik hayatında yaşadığı tecrübelerini anlatarak, "Emekli olduktan sonra paslanmamak adına boş durmadım. Birçok ülkeyi gezerek oraları fotoğrafladım. Almanya'da çıkarttığımız 'Bizim Haber' adlı dergide 'Bizim Berlin' adlı dergide Türkçe olarak yayınlıyoruz. Dergimiz Frankfurt'ta basılıp, dağıtılıyor. Bizim Berlin ise Frankfurt'ta basılıp Berlin'de dağıtılıyor." dedi. Avrupa ülkelerinde Türkçe'nin kullanımına ilişkin sorunlarına da değinen Becerikli, şu değerlendirmede bulundu: "Fransa, Almanya, Belçika gibi ülkelerdeki okullarda Türkçe, müfredatlardan neredeyse kaldırılma yönüne doğru gitmektedir. Dilini kaybeden bir toplum, ülkesiyle, ailesiyle, kültürüyle, değerleriyle olan ilişkisini de kaybeder. Özellikle Türkçemizi kaybettiğimiz zaman, Müslümanlığımız da yavaş yavaş Avrupa ülkelerinde tehlike altına girmektedir."

Her şey bir ilanla başladı! Fransız kimyager Yves Rocher 1959 yılında, evinin çatısında ürettiği kremleri satmak için gazeteye küçük bir ilan verdi. İlanın gördüğü ilgi bugün 2.3 milyar Euro ciroya sahip kozmetik markasını ortaya çıkardı...

Yeni Hareket‘e vereceğiniz bir ilanla, siz de işlerinizi büyütebilirsiniz! Avusturya’da

E-mail: yenihareket@yenihareket.com Mobil : 0699 116 79 724 - Tel. : 01 990 96 23


Mayıs

18 RAMAZAN SAYFASI

2018

Oruç tut, bedenini arındır. Zekat ver, malını arındır

R

amazan-ı Şerif, en önemli ibadetlerden biri olan oruç ibadetinin yerine getirildiği aydır. İslam’ın en önemli şartlarından biri olan zekat da yılın diğer aylarında da verilebilmesine rağmen genellikle Ramazan ayında verilmektedir. Bunda Ramazan’da yapılan ibadetlerin sevabının fazla olmasının etkisi vardır. Bu sayımızda zekâtla ilgili hükümleri okurlarımızın dikkatine sunuyoruz. Aşağıdaki bilgiler Akit gazetesinde yayınlanan yazıdan alınmıştır. Zekât nedir? Zekât sözlükte; artma, çoğalma, arıtma, bereket ve övme anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak zekât şöyle tarif edilir: Belli mal türlerinin belirli bir bölümünü, Allah Teâlâ’nın belirlediği bir kısım müslümanlara mülk olarak vermektir. Malî ibadetlerden biri olan zekat, İslâm’ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin…” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe, 9/103) buyrulmaktadır. ZEKÂTIN FARZ OLABİLMESİ İÇİN HANGİ ŞARTLAR GEREKİR? 1) Mükellef Olmak: Zekât verecek kimsenin müslüman, hür, akıllı ve ergen olması gerekir. Gayr-i müslimlere, köle ve cariyelere, akıl hastalarına ve çocuklara zekât farz değildir. 2) Nisap Miktarı Mala Sahip Olmak: Temel ihtiyaçlardan ve borçtan başka nisap miktarı veya daha fazla bir mala mâlik bulunmak gerekir. Bu kadar malı olmayan kimseye zekât farz olmmaz. NİSAP MİKTARI NEDİR? Nisap, sözlükte “ölçü, sınır, işaret, asıl” anlamına gelir. Bir terim olarak; zekâtın gerekmesi için ölçü olarak tespit edilen belirli bir miktardır. Servetin zekâtı gerektiren miktarını ifade eder. Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı ; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. 3) Malın, Nâmî (büyüyen, artan) Bir Mal Olması: Bir malın zekâta tâbi olması için “nemâ” niteliğine sahip olması gerekir. Sözlükte “artmak, çoğalmak ve gelişmek” anlamına gelen nemâ, bir terim olarrak ikiye ayrılır: a) Gerçek üreme: Bir malın ticaretle, doğum yoluyla veya tarımı yapılarak artması “gerçek üreme”dir. Bu yüzden ticaret amacıyla elde bulunan eşya ve hayvanlar zekâta tabi olduğu gibi, dölünü ve sütünü almak için kırlarda otlatıllan ve sâime denilen hayvanlar da zekâta tabidir.

b) Hükmen üreme: Bir malın kendisinde artma imkân ve potansiyelinin bizzat bulunmasıdır. Altın, gümüş ve paralar bu niteliğe sahiptir. Bunlar ticarrette kullanılmak, malların mübadelesinde vasıta olmak yoluyla ihtiyaçları karşşılar, bu yüzden bunlar yaratılış bakımından üremeye, artmaya ve ticarete elverişlidir. 4) Mala Tam Olarak Sahip Olmak: Zekâtı verilecek malın mülkiyetine sahip olmak yanında, bu malın zilyedi bulunmak da gereklidir. Zilyetlik; malın fiilen mülk sahibinin elinde olması veya onun hüküm ve tasarrufu altında bulunması demektir. 5) Malın Üzerinden Bir Yıl Geçmiş Olmak: Oruç ve hac ibadetinde olduğu gibi zekât konusunda da kameri ay esası uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kamerri yılın geçmesi gerekir. Buna “havelânü’l-havl” denir. 6) Malın Borç Karşılığı Olmaması: Zekâta tâbi olan mallarda aranan “tam mülk olma” ve “temel ihtiyaçlardan fazla bulunma” şartlarının bir sonucu olarak, zekâta tâbi olan malın borç karşıllığı olmamasıdır. ZEKATIN GEÇERLİ OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR NELERDİR? 1) Niyet: Genel olarak diğer ibadetlerde olduğu gibi zekâtta da niyet şarttır. Hz. Peygamber (s.a.s): “Ameller niyetlere göredir” 53 buyurmuştur. Zekâtı vermek bir amel ve namaz gibi bir ibadettir. Bu yüzden nafile sadakadan onu ayırmak için niyet şarttır. 2) Temlik: Verilecek zekâtın geçerli olması için temlik şarttır. Temlik; zekât olarak verrilecek mal veya nakit paranın mülkiyetini zekâtı alan kimseye nakletmek demmektir. Bu yüzden mübah kılmak mesela sofrasına alıp ikramda bulunmak temllik niteliği taşımadığı için zekât yerine geçmez. Nafile sadaka olur. Zekât akıl hastasına veya temyiz gücüne sahip olmayan çocuğa verilemez. Ancak onlar adına anne, baba, vasi veya veli gibi, onu temsil eden kimselere verilebilir. ZEKAT NE ZAMAN VERİLİR? Aslî ihtiyaçları ve borçları dışında nisap miktarı, zekâta tabi ve üzerinden bir yıl geçmiş bir mala sahip olan kimsenin bunun zekâtını geciktirmeden vermesi gerekir.

Zekâtı ödeme vakitleri malın türüne göre belirlenir. a) Altın, gümüş, para ve ticaret mallarının zekâtı ile hayvanların zekâtı her yıl bir kere kamerî yıl tamamlandıktan sonra ödenir. b) Tarım ürünleri ve meyveler, yılda birden çok ürün verme durumuna göre öşre tâbi olur. Bunlarda bir yılın geçmesi şartı yoktur. c) Balın zekâtı, zekât verecek kadar balın meydana gelmesi, madenlerin zekâtı ise, zekât verecek kadar maden çıkarmakla farz olur. KİMLERE ZEKAT VERİLİR? Kur’an-ı Kerim’de zekâtın kimlere verileceği belirtilmiş ve hicretin 9. yıllında inen Tevbe sûresinde bunlar şöyle sıralanmıştır: “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yollunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir” (Tevbe, 9/60.) 1) Yoksullar ve düşkünler: Bunlar, Kur’an’daki ifadesiyle “fakirler ve miskinler”dir. Fakir; ev ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, gelirleri mutat olan ihtiyaçlarını karşılamayan ve borçları düşüldüğünde, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi temel ihtiyaçlarını karşılamayan kimse de bu sınıfa girer. 2) Zekât işlerinde çalışanlar: Bunlar zekât işlerinde çalıştırılan memurlardır. Âyette geçen “âmil” sözlükte bir iş yapan, işçi, zanaatkâr gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise zekât gelirlerini toplamak ve hak sahiplerine dağıtmak için görevlendirilen kişiyi ifade eder. 3) Müellefe-i kulûb: İlgili âyette dördüncü grup olarak zikredilen bu sınnıf, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimseleri kapsar. 4) Köleler: Kölelikten kurtulmak, hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilir. Zekât fonundan yararlanılarak kölelerin özgürlüğüne kavuşturulması, İslâm’ın insan hürriyetine verdiği önemi gösterir. 5) Borçlular: Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimsseler bu sınıfa girer. Başkasından malı veya alacağı olup da, bunu

alması mümkün olmayan kimse de borçlu sayılır. Bu şekilde borcu yüzünden darda bulunan kimseye zekât vermek borçsuz yoksula vermekten daha faziletlidir. 6) Allah yolunda olanlar: Kelime olarak “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” tamlaması, terim olarak iki farklı anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamı; İslâm’ı yüceltmek için bilfiil savaşta bulunmaktır. Buna göre savaşta olan mücâhitlere zekât verilir. İkinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O’na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre Allah rızasını gözeten, hayır ve tâat niteliği bulunan işleri yapan kişi ve kurumlara zekât fonundan yardım yapılabilecektir. 7) Yolda kalmış kimse: Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculluk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer. Hac, savaş, mendup ziyaretler veya ticaret için yapılan yolculuklar buna örnek gösterilebilir. KİMLERE ZEKAT VERİLMEZ? 1) Ana, Baba, Eş ve Çocuklar: Bir kimse kendi zekâtını yoksul bulunan eşine, usul ve fürûuna veremez. Usul; bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleridir. Fürû ise; oğulları, kızları, bunların çocukları ve torunlarıdır. Boşanma iddeti beklemekte olan karısı da bu hüküm kapsamına girer. 2) Müslüman Olmayanlar: Zekât ibadet içerikli bir yükümlülük olduğu için gayri müslimlere, inançsız kişilere ve dinden dönenlere verilemez. 3) Zenginler: Zengin kimseye zekât vermek caiz değildir. Yalnız zekât memuru emeğinnin karşılığı olarak zekâttan pay alacağı için o zengin de olsa kendisine ayrılan payı alabilir. Yine yolculuk sırasında muhtaç duruma düşen zengin kimse de zekât alabilir. Çünkü yolcu gerçekte zengin olsa bile o anda yoksul sayılır. 4) Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Yakınları: Hz. Peygamber’in ailesine zekât ve sadaka almak yasaklanmıştır. 5) Küçükler ve Akıl Hastaları: Yedi yaşından küçüklere ve akıl hastalarına doğrudan zekât vermek caiz değildir. Zekât bunların velilerine teslim edilir.

Silin borçlarını Ramazan günlerinde çoğunlukla zenginler tebdil-i kıyafetle hiç tanımadıkları mıntıkalara giderler, tenha zamanları kollayarak bakkal, manav dükkanlarına girer ve sorarlarmış: "Zimem defteriniz (veresiye defteri) var mı?" Esnaf bu defteri çıkarınca gelen şöyle dermiş: "Lütfen baştan sondan veya ortadan şu kadar sahifenin yekununu yapınız." Esnaf söyleneni yapar, gelen de kesesini çıkarır ve hesabı ödermiş. Ardından da: "Silin borçlarını... Allah kabul etsin!" der ve çeker gidermiş. Borcu ödenen, borcu ödeyenin kim olduğunu, borcu sildiren de kimi borçtan kurtardığını bilmezmiş. Çünkü hepsi sadece ve yalnız Allah rızası içinmiş...


Mayıs

RAMAZAN SAYFASI 19

2018

Ramazan kılavuzu

1-Orucu bozan şeyleri de merak et elbette ama asıl merakın orucu bozmayan, tam tersine onu zenginleştiren, güzelleştiren, gönendiren şeyler olsun. Tebessüm oruç bozmaz, okumak oruç bozmaz, tefekkür oruç bozmaz, sadaka vermek oruç bozmaz. 2- Meselenin “aç kalmak” olmadığını zaten çoktan anlamış, idrak etmişsindir. O zaman bir sonraki basamağı da düşünmeye ne dersin? Bir sonraki basamak şudur: Kendinden, bu dünyadaki her şeyden, bu kainattaki her şeyden büyük olana itaatin öğreteceği şeyler vardır insana. Önündeki buz gibi suyu içememenin “adle boyun eğmek” ile çok yakından ilgisi vardır. Secde edemeyen ve secde etme fikrini korkunç bulan, aç kalamayan ve aç kalma fikrini korkutucu bulan insanla arandaki farkı düşünmen için fırsattır oruç. Düşün o halde. 3- Bunu şöyle söylemek lazım belki: Oruç, kendi kültürünü de oluşturan bir ibadet olarak hayatımızda varlık alanı bulamayınca bu tip gariplikler çoğaldı. “Müslüman komşularımız oruçlu” diyerek çocuklarına dışarıda bir şey yedirmeyen gayrimüslimlerden gözümüzün içine baka baka, hatta biraz da kasıtla saygısızlığını “özgürlük” olarak tanımlayan bir sosyolojiye geldik dayandık. Doğru; hele uzun yaz günlerinde oruçluyken sokakta sizi hiç önemsemeden, durumunuzla hiç empati kurmadan yiyip içen insan doğrusu biraz sinir bozucudur. Fakat sabır tam da bunun için vardır. Karşısındakinin hayrı için dua etmek tam da bunun için vardır. 4- Bunu önce kendime söylüyorum. Efendimiz(sav)’in “oruçluyum deyiniz” emri üzerine uzun, çok uzun düşünmek gerekir. Oruç, bedeni en çok zorlayan ibadet. Ramazan’da biriyle tartışırken aslında tartıştığımız şeyin “biri” değil düşük kan şekeri, susuzluk, açlık, bitkinlik olduğunu hiç gözden uzak tutmamak lazım gelir. 5- “Ramazan ve çocuk” bahsi elbette başlı başına önemli bir bahistir. Öyle güzel bir şeydir ki çocuğun orucu. Öyle güzeldir ki tekne orucunu ödüllendirmek ve öyle güzeldir ki pide sırasına birlikte giren oruçlu bir baba ile evladı... Evet, iş hayatı yoğun, telaş fazla ama ne olur ihmal etmeyelim çocuklarımızın oruçla münasebetini. Bize orucu sevdirenin ne olduğunu hatırlayalım ve öylece hatırlatalım bunu çocuklarımıza. 6- Bunu söylemek bile artık gereksiz geliyor ama yine de söylemek lazım. “Firavun sofrası”na benzeyen sofralarda iftar etmek yerine tevazuu içinde ezanın ilk tekbirinin beklendiği sofralar sevimlidir. Beş yıldızlı otellerde yapılan davetlere katılmak yerine bir sahile oturup çıkın açmak daha güzeldir. Yani Ramazan, israfı en aza indirmemiz gereken bir aydır, rahatlıkla israf edebileceğimiz bir ay değil. 7- Bu Ramazan’da kendinize bir iyilik yapın ve “ekran hocaları”nın sonu gelmez din kavgalarından uzak durun. Size “hissesiz kıssa” ve “arkeolojik fıkıh” anlatan, bu anlattıklarını da bir kavga diliyle anlatan hocalara “ekran karartma” yapın bu güzel ayda. Onun yerine mesela video paylaşım sitelerinde rahatlıkla bulabileceğiniz kimi sohbetlere kulak kabartın. Bir Mehmet Zahit Kotku sohbeti açın mesela. Bir Osman Nuri Topbaş sohbeti dinleyin. Abdurrahim Reyhan dinleyin. Size Allah’ı ve Resulü’nü

güzellikle, sükûnetle, muhabbetle anlatan insanlar bulun. Olmazsa sesli kitap dinleyin. Mesela Muhammed Esed’in Mekkeye Giden Yolu’nu dinleyin. Yahu o da olmazsa Ashab-ı Kehf dizisi, Osmancık, Hz. Ömer izleyin. 8- Elbette ve kesinlikle Ramazan’ın en önemli taraflarından biri de “yoksula ve düşküne” ihsanda bulunmaktır. Gücün neye yetiyorsa onu ver infak olarak. Ve ama sakın “benim gücüm yok” deme. Bir yaşlı çiftin evine bir tas çorba götürmek, bir mülteci çocuğa iftar için küçük bir çikolata almak, bir öğrenci evindeki öğrencilerle güllaç paylaşmak... Sen infak etmek istediğinde vesile de yöntem de o kadar çok ki. 9- Ve son: Ramazan’dır bu. Bir kez hakkını verdiğinde gelmiş geçmiş günahlarının hazan yaprakları gibi döküldüğü aydır. Kıymetini bil, kıymetini bilelim. 10- Ve sonun sonu: “sanma ey hâce senden zer ü sim isterler/ yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler”. İsmail Kılıçarslan/Yeni Şafak

İftara misafir almadan olmaz!

R

amazan'da yakın dostlarımı, akrabamı, ahbabımı iftara veya sahura almayı çok seviyorum. Bir iftar daveti alacaksam da bunun aile iftarı olmasını daha çok arzuluyorum. Kurum iftarlarından genellikle uzak durmayı tercih ediyorum. Şatafatlı, lüks otellerde vs. olmalarından dolayı değil. Komşuluk ve aile dostları ile ilişkilerin son yıllarda çokça zayıflamasından rahatsız olduğum için böyle bir hassasiyet gelişti bende. Özellikle modern kentlerde eve misafir almama konusunda inanılmaz taktikler geliştirenlerimizin sayısı çığ gibi büyüyor. Ve evine misafir almama hastalığına yakalanan bir insan bu hastalığın hem bulaşıcı hem de kolay kolay geçmeyen bir hastalık olduğunu pek bilmeyebiliyor. Misafirsizliğin çocuklara olumsuz tesirlerini göremiyoruz yeterince. Bu kaygılarla bizim evde hanımla Ramazan öncesi eşin dostun ahbabın isimlerini bir listeye yazıyoruz. Sonra da hanımla kaç güne misafir alabileceğimizi kararlaştırıyoruz. Tabii misafir alma işi tamamen bana bırakılsa Ramazan ayının 30 gün değil 150 gün filan olması gerekiyor. Hanımla 4-5 güne 10 kadar aileyi ve gençleri misafir etme konusunda anlaşıp davetlerimizi yapıyoruz. Bu bizde yıllardır böyle. Lakin ilginçtir, 5-6 yıldır aldığımız ev iftarı davetinin sayısı yok denecek kadar az.

yapmacıklaştırıldık. Buna izin vermememiz, teslim olmamamız gerekiyor. Bizler Müslümanlarız! Adı güzel, kendi güzel Muhammed (sav)’ın Müslümanlarıyız! Müslümanlar birbirlerini sever, korur, gözetir. Müslüman Müslüman kardeşinin yanında durur. Bunları birilerinden iyilik beklediğim için söylüyor değilim. Erdemin yayılmasını bekleyen o erdemi kendisi gösterecek ilkin. Ben körler sağırlarla aynı gezegende bin yıl daha yaşayacak olsam körü görmeye; sağırı dinlemeye varım. Lakin aramızda şehrin insana yaptığı fenalıkları en aza indirmemiz gerekiyor! Üzerimize evine misafir almak istemeyen insan tipinden bulaşan ne varsa silkelenmemiz, arınmamız gerekiyor. Ramazan’ın iftar sofrası ise bunun için muhteşem bir vesile. İnsanımızın kolay kolay dile getiremediğini gözlemlediğim bu hususun farkında olmamız lazım. Evlenecek arkadaşlar müstakbel eşleri ile misafir alma konusunda daha baştan konuşmayı ihmal etmesinler. Kimse hanımına zulmetmek istemez elbet. Kimsenin evi de yol geçen hanı olsun diyor değilim. Elbette bu misafirlik işinin bir usulü, adabı vardır. İnsanlar bunu az çok bilir. Cennetten bir daha, bir daha kovulmak için tembel tembel direnmeye gerek yok!

Çok acı ama… Geçen Ramazanlardan birinde hiçbir davet almadım. Bunu anlamaya çalıştım, öyle oturdum, böyle düşündüm; anlamayı başaramadım. Ağladım. “Ben zaten insanları davet ediyorum” deyip üste çıkmaya çalışıyor değilim. Benim gibi tanıdığı çok, çevresi bol; arkadaşlıkları hasbi yaşamayı tercih eden, resmiyetten pek hoşlanmayan biri bunları yaşıyorsa pek çevresi olmayan milyonlarca insan nasıl büyük bir yalnızlığı yaşıyordur, aklım almıyor Allah’ım. Bu kadar mı koptuk birbirimizden. Bu kadar mı sanallaştırıldık,

Asım Gültekin/dunyabizim.com

RAMAZAN İMSAKİYE 2018 Bu imsakiye Viyana ve çevresi içindir.

Ayet-i Kerime Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için Oruç,sizden öncekilere farz kılındığı gibi,size de farz kılındı. (Bakara Suresi 183)

Hadisi-i Şerif “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.”

İftar Duası

Hicri 1439

Miladi 2018

İmsak

Güneş

Öğle

İkindi

Akşam

Yatsı

01 Ramazan

16 Mayıs 2018 Çarşamba

03:38

05:08

12:57

17:03

20:34

21:54

02 Ramazan

17 Mayıs 2018 Perşembe

03:37

05:07

12:57

17:03

20:35

21:55

03 Ramazan

18 Mayıs 2018 Cuma

03:36

05:06

12:57

17:03

20:36

21:56

04 Ramazan

19 Mayıs 2018 Cumartesi

03:35

05:05

12:57

17:04

20:37

21:57

05 Ramazan

20 Mayıs 2018 Pazar

03:34

05:04

12:57

17:04

20:39

21:59

06 Ramazan

21 Mayıs 2018 Pazartesi

03:32

05:02

12:57

17:05

20:40

22:00

07 Ramazan

22 Mayıs 2018 Salı

03:31

05:01

12:57

17:05

20:41

22:01

08 Ramazan

23 Mayıs 2018 Çarşamba

03:30

05:00

12:57

17:06

20:42

22:02

09 Ramazan

24 Mayıs 2018 Perşembe

03:29

04:59

12:57

17:06

20:43

22:03

10 Ramazan

25 Mayıs 2018 Cuma

03:28

04:58

12:58

17:07

20:45

22:05

11 Ramazan

26 Mayıs 2018 Cumartesi

03:27

04:57

12:58

17:07

20:46

22:06

12 Ramazan

27 Mayıs 2018 Pazar

03:27

04:57

12:58

17:08

20:47

22:07

13 Ramazan

28 Mayıs 2018 Pazartesi

03:26

04:56

12:58

17:08

20:48

22:08

14 Ramazan

29 Mayıs 2018 Salı

03:25

04:55

12:58

17:08

20:49

22:09

15 Ramazan

30 Mayıs 2018 Çarşamba

03:24

04:54

12:58

17:09

20:50

22:10

16 Ramazan

31 Mayıs 2018 Perşembe

03:23

04:53

12:58

17:09

20:51

22:11

17 Ramazan

01 Haziran 2018 Cuma

03:23

04:53

12:58

17:10

20:52

22:12

18 Ramazan

02 Haziran 2018 Cumartesi

03:22

04:52

12:59

17:10

20:53

22:13

19 Ramazan

03 Haziran 2018 Pazar

03:21

04:51

12:59

17:11

20:54

22:14

20 Ramazan

04 Haziran 2018 Pazartesi

03:21

04:51

12:59

17:11

20:55

22:15

21 Ramazan

05 Haziran 2018 Salı

03:20

04:50

12:59

17:11

20:56

22:16

22 Ramazan

06 Haziran 2018 Çarşamba

03:20

04:50

12:59

17:12

20:57

22:17

23 Ramazan

07 Haziran 2018 Perşembe

03:19

04:49

12:59

17:12

20:57

22:17

24 Ramazan

08 Haziran 2018 Cuma

03:19

04:49

13:00

17:12

20:58

22:18

09 Haziran 2018 Cumartesi

03:19

04:49

13:00

17:13

20:59

22:19

10 Haziran 2018 Pazar

03:18

04:48

13:00

17:13

21:00

22:20

Ey Allah‘ım, Senin rızan için oruç 25 Ramazan tuttum, Sana iman ettim, Sana tevekkülde bulundum, Senin rızkınla 26 Ramazan orucumu açtım. Ramazan-ı şerif ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim 27 Ramazan geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.

BU GECE MÜBAREK KADİR GECESİDİR 11 Haziran 2018 Pazartesi

03:18

04:48

13:00

17:13

21:00

22:20

28 Ramazan

12 Haziran 2018 Salı

03:18

04:48

13:00

17:14

21:01

22:21

29 Ramazan

13 Haziran 2018 Çarşamba

03:18

04:48

13:01

17:14

21:01

22:21

30 Ramazan

14 Haziran 2018 Perşembe

03:18

04:48

13:01

17:14

21:02

22:22

15 Haziran 2018 Cuma - Ramazan Bayramı

Bayram Namazı Vakti: 05:46

Bad Vöslau ve Mödling aynı, Felixdorf, Wolkersdorf, Eisenstadt, Ternitz ve Pernitz 1dk sonra, St. Veit, Krems ve St. Pölten 3dk sonra, Amstetten 6dk sonra, Gmünd 5-7 dk sonra, Hainburg 2 dk önce Bu imsakiye Diyanet Takvimine göre hazırlanmıştır.


20 MİZAH

Mayıs 2018

NÜKTELER & KARİKATÜRLER

Kendi evinde iftara buyursun

Bir zat Ramazanda hiç evine gelmez, boyuna davetli davetsiz iftarlara gidermiş. Bir akşam evine birisi gelerek: "Bu akşam sizin efendiyi filan yerde iftara davet ediyoruz, buyursunlar" deyince, evin hanımı: "Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin, bir gece de kendi evinde iftara buyursun!" demiş.

Bizde adet böyledir

Devlet dairelerinden birinde bir kalem müdürünün maiyetinde çalışan memurlar: "Bizim şefe bir akşam baskın yapalım, iftara gidelim" diye karar vermişler. İftar topuna beş dakika kala şefin evine varmışlar. Adamcağız şaşırmış, ama belli etmeyip "buyurun" demiş. Doğru hanımına koşmuş: "Hanım, bir misafir baskını var" demiş. Hanım: "Efendi üzülme. Top patlayınca: Adetimiz böyledir, evvela namaz kılarız de. Birinci rekatta Yasin suresini, ikincisinde Fetih suresini oku. Yalnız kapıyı aralık bırak, pilavın yağını koyunca sesinden anlar, namazı bitirir, misafirleri buyur edersin" demiş. Hakikaten maharetli hanımın dediği gibi yapılmış ve davetsiz misafirler yemeğe oturduklarında kendilerini doyuracak kadar yemeği görünce hayret etmişler.

Ben onun Cemaziyelevvelini bilirim!

Recâizâde Ekrem'in büyük kardeşi Celal Bey, nüktedan, önüne geleni hicvetmekten hoşlanan bir zattı. Bir gün Bâb-ı Âlî'de, ileri gelen bazı devlet adamları bir araya gelmişler, sohbet ediyorlardı. Mevzu bir aralık servet ve ihtişamıyla meşhur olup fakat aynı zamanda ahlak ve seciyesi pek de mazbut olmayan zamane vezirlerinden birinin emsalsiz denecek derecedeki iftarlarına intikal etti: Sadaret müsteşarı Rauf Bey (Paşa) bu esnada Celal Bey'e dönerek: "Siz, Paşa Hazretlerinin Ramazanlarını bilmezsiniz değil mi?" diye sordu. Celal Bey: "Değil yalnız Ramazanını, ben onun Cemaziyelevvelini de bilirim!" cevabını verdi.

Alışılmadık bir müzayede örneği

Sultan IV. Murad Han'ın damadı Melek Ahmed Paşa Kuzguncuk'ta otururdu. Bu ailenin her sene tekrarladıkları bir âdetleri vardı. Konaklarındaki fazla eşyayı Ramazan ayında haraç-mezat satarlardı. Bu mezadın iştirakçileri de pek sevinirler, aldıkları eşyaya karşı vereceklerini seve seve yerine getirmeye çalışırlardı. Belli günde münadî mezatçı bağırır: "Bir altın kaplama sahan!..Haydi bir kapaklı altın sahan...Yok mu talibi? "Kaça? kaça?..." diye merakla sorarlar. Mezatçı: "Bir yetim okutmaya, bir yetim okutmaya...!" "Benden iki yetim." "Benden üç yetim okutmaya." Mezatçı: "Üç yetim okutmaya satıyorum, satıyorum, saaat, sattım! der ve bir altın kaplama sahanı üç yetim okutmak karşılığında satarlardı. Münadî başka bir eşya için: "Bir murassâ kılıç, beş yetim okutmaya, satıyorum..." diye yeni bir rekabeti açar ve en çok yetimi kim okutmaya söz verirse o eşya da ona verilirdi.

Kısa saç

Rahmetli Barış Manço’ya bir gazeteci “Neden saçlarınız uzun?” diye sorduğunda şu cevabı almış: “Benim saçlarım uzun değil, sizinkiler kısa.“

Hasan Aycın/ Yeni Şafak

Bir Ramazan böyle geçti: Bazısı aşkla şevkle Ramazan’ı geçirdi. Bazısı ise Ramazan’ı geçiştirdi..


Mayıs

ÇENGEL BULMACA 21 Avusturya’nın trafik işareti

Bir devleti veya şehri sembolize eden işaret

Derece yönünden alt

Akıl Aynı işi görenler topluluğu

Hayvanî bir besin

Açık

Bir hayvan

Yönetim

İstanbul’un bir adı

Topkapı Sarayındaki … kulesi- Resim C

Ced

Soyluluk

2018

Anadolu’da eski bir medeniyet

Senenin bir ayı

Çok güzel

Bir besin

Ekmek (farsça)

Parola, işaret

Yumuşak olmayan, sert

Suyla çevrili kara

Türkiye’de bir şehir

A

Suni, yapay

Ermiş kişi

Bir işin yapılması için sarfedilen güç

Hiçbir zaman

Anadolu Ajansının kısaltılmışı

Kale duvarı Üzerine bina yapılacak arazi

İş gereci Bir mesleğin öncüsü

Öyle mi anlamında

Bir nota

Terhis belgesi

Aydınlatma eşyası

Eski dilde yılan

Kuru olmayan

İdare eder anlamında

Bir nota

Gözün üst tarafındaki kıllar

Tehir etmek Yankı

Sözleşme

Musikide susma durağı

▶ ▶

Avrupa Ekonomik Topluluğu kısaltma

Bir binek hayvanı

Bir bitki

Neşeli

B

Kuran’daki cümleler

Bir işaret zamiri

Röntgenyumun simgesi

Gözleri görmeyen, kör Avrupa Türk Demokratlar Birliği kısaltması-İng

Sakındırma sözü

Aleyhisselam kısaltması

Hükümeti güç kullanarak devirme

İlâve

Kötü olmayan

▶ İspanya’da yasadışı bir örgüt

Çok olmayan Evin giriş yeri, kapı önü

Bir renk

Padişah koltuğu

Ulaşmak

Bir nota

Gümüş

Erkeğin süsü

Hayvan otlağı

Cenazeyi bildirmek için minareden okunur

Peygamberimizin Cuma namazı kıldığı ilk mescid

Padişah imzasıResim A

„Oberarzt“ kısaltması

Tel gibi malzemeden yapılan örgü

Beyaz

Anadolu Ajansı Avrupa Uzay Ajansı kısaltması -İng.

Şükran ifadesi

Rütbesiz asker

Araba lambası

Bir nota Suudi Arabistan’ın trafik işareti

… ArmasıResim B

C

Sahip

Baston

▶ Bal böceği

Radyumun simgesi

Armağan, bahşiş

Dünyanın uydusu


Mayıs

22 SAĞLIK

2018

Ramazan'da Sakın Ağzınıza Gazlı İçeçek Koymayın

Y

aklaşan Ramazan ayının uzun yaz günlerine denk geldiğini hatırlatan Canan Karatay, "İftardan sonra bol su tüketin" önerisinde bulundu. Karatay, Ramazan ayına şimdiden vücudun hazırlanması gerektiğinin altını çizerek, "Karatay prensiplerinde vücut günde 2 öğün beslenmeye odaklanmıştır. Sahurda 2-3 tane yumurta, peynir, soğuk köfte tüketilmelidir ama ek-

meksiz. Ramazan pidesi çıkacak, pide köy tereyağıyla veya zeytinyağıyla beraber tüketilebilir. Şekersiz çay, süt, ayran bol bol türetilebilir. Susuzluk baş ağrısı ve halsizlik yapar. İftardan ve sahurdan sonra kelle paça çorbası veya tarhana çorbası tüketilebilir. Ramazanda şekerli, gazlı içecekleri sofraya almayın. Ağzınıza koymayın. Çok susatır ve baş ağrısı yapar." diye konuştu.

Kronik hastalara Ramazan öncesi son uyarı

M

edicana International İstanbul Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Balkan, Ramazan ayı öncesi kronik hastalığı olanları uyararak, "Ramazan ayında oruç tutulması, Tip 2 diyabet (Şeker) hastalarında önemli sağlık risklerine neden olabilir. Tiroit hastaları Ramazan'dan önce tiroit hormonlarına baktırmalı. Eğer testleri normal çıkarsa ilaçları ayarlanarak oruç tutabilirler." dedi. Ramazan ayı öncesi özelikle kronik hastalığı olanların doktorlarına başvurmaları ve gerekli tetkiklerini yaptırmaları gerektiğini ifade eden Balkan, "Tetkik sonuçlarına göre kullanılan ilaçların Ramazan'daki beslenmeye göre düzenlenmesi gerekiyor. Diyabet, böbrek yetersizliği, karaciğer yetersizliği, hipertansiyon, kalp ve romatizmal hastalıklar, tiroit ve benzeri hastalığı olanların genel biyokimya testlerini, elektrolit düzeylerini, kan sayımlarını ve seker düzeylerini ölçmeleri, şeker hastası olanların son 3 aylık şeker ortalamasını gösteren hba1c testini ve organlarında seker hastalığına bağlı tutumları gösteren testleri yaptırmaları gerekiyor. Her hastanın dikkat etmesi gereken durumlar değişiklik gösterebilir. Bu konuda doktorlarına danışmayı ihmal etmesinler." diye konuştu. - "Diyabet hastaları Ramazan'dan önce mutlaka rutin kontrolden geçmeli" Hayat boyu tedavinin yanı sıra düzenli beslenmeyi gerektiren Tip 2 diyabetin, özellikle Ramazan ayında oruç tutan hastaların dikkatsiz beslenmeleri ve tedavilerini aksatmaları nedeniyle ciddi sorunlara neden olabileceği uyarısında bu-

lunan Balkan, şunları kaydetti: "Ramazan ayında oruç tutulması, Tip 2 diyabet hastalarında önemli sağlık risklerine sebep olabilir. Bu risklerin yönetimi açısından ramazan öncesi ve ramazan süresince hastaların hekimleriyle yakın iletişimde olması gereklidir. Oruç tutmak isteyen diyabet hastaları Ramazan'dan önce mutlaka rutin kontrolden geçmelidir. Tip 2 diyabette, hastanın hayat kalitesini etkileyen önemli bir risk faktörü olan hipogliseminin (kan şekeri düşüklüğü) özellikle ramazan ayında uzun süren açlık dönemiyle daha çok tetiklenebilir. Yapılan bilimsel çalışmalarda oruç tutan diyabet hastalarında şeker düşmesi riski 7,5 kat artmıştır. Tip 2 diyabet hastası, oruç tutarken, hekiminin önerdiği sayıda gün içinde şeker ölçümünü mutlaka yapmalıdır. Şeker, sahurla iftar arasında da ölçülebilir. Parmaktan şeker ölçmenin, orucu bozması söz konusu değildir. Kan şekeri değeri 60'ın altındaysa ya da 300'ün üzerindeyse bu durum o gün tutulan orucu bırakmayı gerektiriyor. Özellikle iftara yakın saatlerde aşırı fiziksel aktiviteden kaçınması gerekiyor. Fiziksel aktivite şeker düşmesini tetikleyebilir." - "Tiroit hastaları Ramazan'dan önce tiroit hormonlarına baktırmalı" Balkan, hipertansiyonu ve kalp problemi bulunan hastalarda susuzluk ve sıcağa bağlı elektrolit bozukluklarının ritim düzensizliği yapabileceğini anlatarak, açlığa bağlı tansiyon yükselmeleriyle iftardan sonra aşırı yemeye bağlı tansiyon dengesizliklerinin görülebileceğini söyledi. Balkan şöyle konuştu:

"Tiroit hastaları Ramazan'dan önce tiroit hormonlarına baktırmalı. Eğer testleri normal çıkarsa ilaçları ayarlanarak oruç tutabilirler. Hipertiroidisi belirgin olan ve hipotiroidisi belirgin olanların oruç tutmaları uygun olmayabilir. Böbrek hastalarının susuz kalması böbrek hastalıklarını olumsuz etkileyebilir. Bu hastaların kreatinin klirensleri bozuk ise susuz kalmaları uygunsuz olabilir. Romatizmal hastalıklar kontrol altında değilse bu hastalıkların tabiatı gereği çok sayıda sistemi etkileyebilir. Bu durum organ yetersizliği riskini artırır. Karaciğer hastalığı belirgin olanlarda susuzluğa bağlı elektrolit problemleri ve ensefalopati riskleri artar." - "İnsuline bağımlı olan tip 1 diyabet hastalarının oruç tutması uygun değildir" Her hastalığın ilaç tedavilerinin çeşitlilik gösterdiğini anımsatan Balkan, "Ana prensip olarak eğer hastalıkları kontrol altındaysa ve ilaçları iki öğünde ayarlanabiliyorsa, tetkikleri stabil ise oruç tutabilir. Diyabet hastaları oruç açısından yüksek riskli, orta riskli ve düşük riskli diye ayrılabilir. Örneğin, insülin kullanan ve şeker hastalığına bağlı komplikasyon (göz, böbrek, kalp, sinir tutulumu) olan hastaların, oruç tutmamasını öneriyoruz. İnsuline bağımlı olan tip 1 diyabet hastalarının oruç tutması uygun değildir. Ağızdan ilaç kullanan veya sadece diyet yapan HbA1C değeri uygun Tip 2 diyabet hastaları, doktorla yakın iletişim içinde ilaçları ayarlanarak oruç tutabilirler." bilgilerini verdi. "Günde en az 2,5 litre su tüketilmeli"

Doç. Dr. Fevzi Balkan, kronik hastalığı olanların Ramazan ayında dikkat etmesi gereken hususları şöyle sıraladı: "Yeterince sıvı alınmalıdır. İftar ile sahur aralığında vücudun günlük sıvı ihtiyacını saatlere bölerek karşılamak gerekir. Günde en az 2,5 litre su tüketilmelidir. Yumurta, peynir, yoğurt, süt gibi protein grubu tokluk hissi veren kahvaltılıklar sahurda tüketmek mide boşalmasını uzatacağı için açlık hissini azaltır. Tuzlu gıdalar, zeytin, kavurma, sucuk susuzluk hissini artırır, sahurda uzak durulmalıdır. Salatalık, domates, biber ve yeşillikler tüketilebilir. İftarda ana yemekte aşırıya kaçmadan sebze yemekleri, ızgara veya haşlama türü etler, balık, baklagiller tercih edilmelidir. Gazlı içecek ve meyve sularından uzak durulmalıdır. Meyvelerden tatlı olmayanlar tercih edilebilir. Tatlı tüketiminde dikkatli olmak şerbetli tatlıları az tüketmek gerekir. Ekmekte tam tahıllı, buğday, çavdar tercih edilebilir. Gün içinde güneş altında kalmamak, egzersiz yapılacaksa iftar sonrasına ertelemek gerekir. Aç karınla yapılan egzersizler şeker düşmesine neden olabilir. Sahur ve iftarda lokmaları yeteri sürede iyi çiğnemek sindirim yükünü hafifletir. Bu hususlara dikkat edilirse Ramazan ayı sorunsuz atlatılabilir." "Kalp hastalığı olanlar kafein içeren içeceklerin tüketimini kaldırmalı" Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu ise, Ramazan ayında çay, kahve tüketiminin gün içinde susuzluk hissini artıracağını ifade ederek, "Özellikle yüksek tansiyonu ve kalp hastalığı olanlar kafein içeren içecek-

lerin tüketimini kaldırmalı veya kısıtlamalıdır. Kızartma, hamur işleri, şerbetli tatlıların tüketimi, yüksek oranda pilav ve makarna tüketilmesi aşırı meyve tüketimi veya tuzlu besinlerin tüketilmesi daha fazla acıkmanıza ve su ihtiyacının artmasına neden olurken kilo almanıza da sebep olacaktır. Diyabeti olan bireylerin bu besinleri tüketmesi kan şekeri dengesizliklerine yol açar." diye konuştu. Kabızlık problemi olan bireylerin beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde barındırdığı lif oranı yüksek kuru baklagiller, kepekli tahıllar ve sebzeleri tercih etmesini öneren Aksoylu, ara öğünlerde de taze ve kuru meyvelerle ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişlerin tercih edilebileceğini söyledi. "Kızartılmış besinlerden uzak durulmalı" Sağlıklı oruçlar için yemeklerin pişirme yöntemlerinin de önem arz ettiğini anlatan Aksoylu, "Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Tüm hastalık grupları için pişirme yöntemleri çok önemlidir." dedi. Kronik rahatsızlığı olan bireylerin gün içinde sağlık sorunlarını önlemek adına mutlaka sahur yapması gerektiğini belirten Melek Aksoylu, değerlendirmesini, "Sahur yapılmadığında halsizlik ve yorgunluk hissiniz artar. Konsantrasyon bozukluğu yaşarsınız. Uzun süre aç kalmaya bağlı olarak mide rahatsızlıklarınız başlar. Su kaybınız artar ve baş ağrıları başlar. El ve ayaklarda titremeler başlar. Tansiyon ve kan şekeriniz düşer. Bu yüzden sahuru atlamamalısınız." diye tamamladı.


Mayıs

ÇOCUK SAYFASI 23

2018

Hazırlayan: Dipl.Pedag. Abdurrahman TOPRAK, MA

Arkadaşlar Bulmacamızı hemen çözüp gönderen ilk 10 kardeşimizi sürpriz Hediyeler bekliyooor

YARGIÇ TEBLİĞ KARAR CEZA DAVA YAPTIRIM SORUŞTURMA KOŞUL ŞAHİT TANIK SANIK AVUKAT SAVCI MEMUR ME KANUN

Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu Viyana’nın

1 Mayıs 2018 Tarihinde tertib ettiği

Toprak

TİM BULUŞMASI’na

ğerli anne-babalarımızı davet ediyoruz.

Dipl.Pedag. Abdurrahman TOPRAK

WEFA Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu Viyana’nın 1 Mayıs 2018 Tarihinde tertib ettiği

YETİM BULUŞMASI’na Değerli anne-babalarımızı davet ediyoruz. Dipl.Pedag. Abdurrahman TOPRAK

SAYILARI ÖNCE OKU SONRA DOKU

...SONRA BU SAYFAYI KES MEKTUP ADRESiMiZE:

Schellhammergasse 8/3 A-1160 Wien AUSTRIA (Adını , Soyadını , Yaşını ve adresini yazarak)

GÖNDER SÜRPRİZ HEDİYEN ADRESİNE GELSİN...

adım :

Soyadım

Yaşım :

Adresim:

Haydi çocuklar iki resim arasındaki 5 farkı bulun.



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.