Bozcaada-nin-sosyo-ekonomik-yapisi-ve-kulturu-socio-economic-structure-and-culture-of-bozcaada

Page 213

maharetle ve itinayla birer birer ayıklıyor. Rakısından büyük bir yudum alıyor. Çatalıyla bol zeytin yağı ve limonlanmış küçük bir parça deniz kestanesini dilinin üstüne koyuyor. Sonra anlatmaya devam ediyor: ‘Şimdi, bir kardeşimi görmeye gitmek isterim Yunanistan’a. Gidemem. Nereden baksan beş yüz binden fazla para lazım. Ben nerden bulayım o kadar parayı?’ Niko’nun derdi bu kadarla kalsa iyi: ‘Karımı kaybettim. Otuz altı yaşındaydı öldüğünde. Şeker hastası idi. Şeker, zengin hastalığı. Bizde para yok. Sonra evleneyim dedim. O zaman gencim. Hala da gencim ya. Kadın yok. Kalmamış senin anlayacağın. Gitmiş yani hepsi. Ben nereye gideyim? Burada küçük bir bağım var. Kendim çalışıp, kazanıp yiyorum. Bu yaştan sonra gidip işçi mi olayım?’ Mösyö Ligor: ‘Yok be kardeşim, Ne münasebet? Bize karşı hiçbir kötülüklerini görmedim bugüne kadar ben Türklerin.’diye cevaplıyor o mahut, ama sorulmadan edilemeyen suali. Sonra şöyle sürdürüyor konuşmasını: ‘Bak şimdi, 6-7 Eylül hadiseleri olmuştur. Bize burada kimse bir şey dememiştir, yapmamıştır. Şimdi her millette olur böyle şeyler. Her milletin kışkırtmalara gelen insanları vardır. Almanya’da yok mu? Amerika’da yok mu? Yunanistan’da yok mu?’ Mehdi Aksoy, doğma büyüme Bozcaadalı değil. Dışarıdan gelme. Rumlardan kalma bir ev satın almış. Şimdi pansiyonculuk yapıyor. Aksoy, Hataylı. Biraz da bu nedenle olsa gerek,konuyu belli ki epey düşünmüş: ‘Sen başka bir milletten isen eğer ve seni başkaları yönetiyorsa, bu zaten zor bir iştir. Ne olursa olsun seni yönetenler senin için yabancıdır. Bu kolay bir

196


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.