Dudaktan Kalbe-Reşat Nuri Güntekin

Page 29

ilerliyordu. Genç kadın, bütün vakar ve temkini unutuyor, Kenan'a mazlum bir çocuk teslimiyeti gösteriyordu. Bir sabah, Nimet Hanım «Merasim Dairesi»nin kapısına gelmişti. Kenan'dan bir kitap istiyordu. Genç adam : — Niçin içeri girmiyorsunuz? diye sordu. Nimet Hanım, gayriihtiyarî güldü : «Nasıl olur?» diyecekti. Fakat utandı : — Münire beni bekliyor da... dedi. Kenan, çapkın bir cüretle gülüyordu... ellerini beline dayayarak: — Vah vah... ne kuvvetli sebep? Ne büyük mazeret... diye eğlenmeğe başladı... Bu defa Nimet Hanım da cesaretlendi : — Asıl manii biliyorsunuz ya, niçin soruyorsunuz? dedi. Kenan, daha ziyade yaklaşmıştı : — Asıl manii biliyorum, fakat doğru bulmuyorum, dedi, benden korkuyorsunuz, değil mi? Nimet Hanım, yarı şaka, yarı ciddî hafif bir hiddet ve hayret feryadı kopardı : — Sizden mi?... Niçin?... — Kimbilir... Belki meselâ zorla sizi öperim diye... Bu beklenilmez bir küstahlıktı. Genç kadın, kıpkırmızı kesildi, hiddetle :, — Kenan Bey, rica ederim... dedi. DUDAKTAN KALBE 59 Genç adam korkmuyor, ehemmiyet Vermiyordu. Aynı çapkın, fakat sevimli küstahlıkla genç kadını bileklerinden tuttu, süratle yanağından öpüp bırakarak : — Görüyorsunuz ki bunda korkulacak bir şey yok... dedi. Bu, o kadar serî ve o kadar delicesine tuhaf bir şey olmuştu ki, Nimet Hanım, Kenan'a acı, sert bir şey söylemek istediği halde becerememiş, asabî bir kahkahayla gülerek oradan uzaklaşmıştı. O, ağaçların arasından kaçarken Kenan da gülüyordu. Sonra yavaş yavaş bu tebessüm söndü; elleri cebinde düşüne düşüne içeri girdi: — Hayat ne acayip şey... Vaktiyle şu karşıki ağaç kümesinin içinde Leylâ'dan ayrılmıştım... Onu bir defa kollarıma alsam, senelerce mesut olacağımı biliyordum., bunu yapamadım... Mahrum, biçare bir genç çocuğun bu hareketi çirkin bir küstahlık olurdu... Şimdi âdi bir sokak delikanlısı gibi hareket ettim, çardaktan bir salkım üzüm koparır gibi hiç tereddütsüz bu genç kadma sataştım... Kızıyor gibi göründü... Fakat eminim ki kızmadı... Demek muvaffakiyet her şeye hak veriyor. Güneşe karşı pancurları sımsıkı kapalı olan loş odaya girmişti. Piyano üstünde duran kemana baktı, ona bir arkadaş gibi hitap ederek : «Bozyaka'da sıkılmayacağım, dedi, bu güzel genç kadınla bir iki aylık bir maceram var... Her saadet gibi bunu da sana borçluyum... teşekkür ederim.» Bozyaka'nm her türlü üzümünden tattınız Kenan Bey... İstanbul'un Kınalı Yapıncağı'ndan istemez misiniz? Bir ikindi vaktiydi. Çocuk, büyük, bütün ev halkı sıcaktan bağın bir köşesindeki çitlembiklerin altına kaç60 DUDAKTAN KALBE mıştı. Burası Kırkçamlar yolu üstünde âdeta bir küçük koruydu. Yazın her yer yandığı vakit orası serin ve yeşil kalırdı. Kırkçamlar'dan doğru daima bir hafif rüzgâr eser, geniş ağızlı bostan kuyusu burasını daimî bir rutubet içinde bulundururdu. Zaten bağın sebze bahçesiyle kuraklığa hiç yüzü olmayan (Mis çekirdeksizleri)


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.