Fethiye Gazetesi

Page 14

14

04 Ağustos 2010 Çarşamba

SAĞLIK

Çetin Bilgin

İki yıldır Ortadoğu gezisi gerçekleştiriyorum. Bu gezilerimin bir çok nedenleri var. Sanatçılara tavsiyem kapalı atölye ya da çalışma odalarından çıksınlar.Fil dişi kuleleri hapishanelere dönebilir ve farkında bile olunmaz insanın kendi çalışma odasına hapsolduğu. Ufku açmanın kitap okumadan sonra ki sırasını gezmek alır.Çelebi nasıl gezmiş hayatı boyunca. Ortadoğudan sonra Anadolu gezimi Batman iline bağlı Sason dağ köylerine ayırdım.Yoksul dağ köylerini gezdim.Saçları rüzgarda darma dağınık kız çocuklarının bir tokaya hasret kaldığını gördüm.Bir kalem parçasına muhtaç çocukları gördüm.Sason teröre lanet eden bir kasaba .50 yıldır görmediğim bu kasaba göçler yüzünden nufusu artmış ve işsizlikle yüzyüze yaşamaya devam ediyordu .Nasıl mı?Elinde silahla vatan bekçiliği yaparak.Siyasi İktidarlar ellerinde ki tek geçim kaynağı tütünü de almışlar. Tarımla uğraşan bu insanlarımızın yarın tekrar

ORDA BİR BELDE TERÖRÜ LANETLİYOR

tarıma dönmeleri oldukça zor olacağa benziyor.Oranın ileri gelenleriyle boşalan tekel binasının yüksek okul yapılması için imza kampanyası başlattılar. Amaç bu kasabada arıcılığın gençler tarafından daha bilimsel yapılmasını sağlamak. Bölgeye kazanç sağlayarak bir nebze da olsa işsizliğe çare bulmaktı.Kampanyaya katılım oldukça fazla olmasının yanı sıra yerel yönetimlerinin (TSK'nın Bölge Komutanları da dahil) de katılımı bu demokratik mücadeleyi renkli kılıyordu.İlgili mercilerin dikkatini bu konuya çakabilmeyi başardık.Bu güzel toplumsal davranışın öncülüğünü kendini Sason'a adamış vatanına aşık eğitim gönüllüleri vakfı üyesi arkadaşım bir deli yürek Yüksel Yalçın Bozkurt üstlenmişti. Sason şiddet istemiyordu.Teröre prim vemiyordu ve vermememekte de kararlı bir halk var dı burda. Sevgi ve güven ortamında sorunların çözüleceğine inanan bir halk. Güzel olan da bu değilmi sizce?

Sason 50 yıl önceki dağlarını istiyor. Sason halkı okuma haklarını istiyor.Vatanına faydalı insanlar olma özlemi içinde bir toplum. Ülkesine sevgiyle bağlı barışık bir toplum olarak güven içinde yaşamak istiyor.Sason halkı kaderiyle ölmek istiyor.Bayramlarda Renkli elbiseleriyle şarkılar eşliğinde dağlarına tırmanmak istiyorlar . Bende şu an onlardan kilometrelerce uzakta onları bu dağ tırmanışlarında yalnız bırakmamak üzere 50 yıl önce ki dağları için şiirler yazdım ve yazıyorum hala .Basacağım şiir kitabının gelirini Sason dağ köylerinde ki yoksul çocuklara bağışlamak gibi bir projem var. Ülkem yangın yerine döndü .Türkiye yabancı şirketlerin işgal ettiği bir ülke konumunda . Bir çok önemli yerler özelleştirme adı altında yabancı şirketlere satıldı.Terör masum insanların yanısıra kendi yandaşlarını da vuruyor. Büyük bir yangın var ortada.Hiç bukadar kayıp vermedik .Her gün Çocuklarımızı kaybediyoruz.Her gün kapılarımızı bir acı haberle açıyoruz. Bir gencin vurulması bir dünyanın yıkılması demektir.Bu millet bu kadar ucuzlamamıştı.Sokaktaki bir vatandaş bile terörün sebep ve sonuçlarını hatta nasıl

çözüleceğini biliyor.Siyaset meydanlarında büyük Türkiye ahkamları kesip ucuz politika üretmeye devam ediyorlar.Oysa bu ülke çocuklarından birinin bile canı yandığında elimde olsa Dünyayı neron gibi ateşe verirdim.Bize onur gerek,şeref ve haysiyet gerek.Roma istilasına uğrayan Likya halkı katledilirken yaklaşık 70 kişi civarında likyalı mabetlerine sığınırlar ve anonim bir şiir yazdıktan sonra intihar ederler.Arkalarında bıraktıkları şiir hala çağdaş şiirlere taş çıkartacak kadar yeni ve güçlüdür.Merak edenler Fethiye Arkeoloji Müzesine gidip okuyabilirler.Bu topraklarda böylesine şerefli ve gururlu toplumlar yaşadı .Biz onların mirasçılarıyız.Bizi asla yozlaştıramayacaklar. Çaresizlik korkaklara mahsustur. Önemli soruların cevabı ise yüreklerinizde saklıdır.Açarsınız kapağını oksijen girer. Cevaplarınız için adres mi soruyorsunuz .Şair ne güzel demiş; ''yüreğine sor seni doğru adrese götürür'

ÜÇ DAĞ Üç dağ vardı içimde. Baharı söküp bağrından Karlı bir mevsimde birini kurşuna dizdiler Gecelerin gölgeleri düştü ayın üstüne. Kan damladı diğerinin eteklerine. dereler mahşere kadar vurulacaktı Yıldızlar kara bir leke Leş kuşları sevinç kırlangıçlar sa panik içinde Sevgiden yana derya Bir dağ kaldı içimde Herkesi içine alan bir gemi tufandan önce tufandan sonra Öyle bir dağ ki.. Bir gün gelecek affedecek mühür yüzlü katilini çetin bilgin-2010

KAYAKÖY

SARNIÇ BOUTİIQUE RESTAURANT

KAYAKÖYDE OSMANLI ÇARIKLARI MÜZESİ

rezervasyon ve bilgi için 618 01 53 - 0538 699 77 73

''Kayaköyde Osmanlı Çarıkları Müzesi ''kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi ? Osmanlı çarıklarını 600 yıllık zamanın içine sıkışmış olarak bulduğumda Osmanlı döneminden günümüze bir çok şeyin aktarılabileceğine inanıyordum ve hala da inanıyorum.Osmanlı çarıklarını sağlı ve sollu yapmasaydık modern dünyada yerini alamayacak ya bir folklorik bir ürün ya da hediyelik bir eşya olarak kalacaktı. Oysa şimdi 24 yıldır fethiyeyi holliwud'a ve yeşil çama taşıyarak tarihteki yerini almış ve film çekimlerinin tarihi ve fantastik filmlerin olmazsa olmazları arasındaki yerini almıştır. Kayaköyde kurulacak Osmanlı Çarıkları Müzesinde Harry potter,yüzüklerin efendisi ,troya ,gladyatör ve fetih 1453 filmlerinde kullanılan çarık modelleri sergilenecek


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.