EG 128. sayı

Page 13

mücadelenin, ufkunu genişletebilmek amacı ve kaygısıyla bu sorunun aynı zamanda bir işsizlik ve geleceksizlik sorunu olduğu, bunu yaratan gerçeğin de en temelde eğitim sistemi olduğu vurgulandı. İzmir’de yapılan YÖK protestosunda Platform adına yapılan konuşmada vurgulanan “koşulsuz formasyon alınsa da mücadeleye devam” çağrısı aslında süreç içerisinde platform bileşenleri adına ortaya çıkan gelişmenin önemli bir göstergesidir. 5 Kasım’da İzmir yerelinde yapılan eyleme kadar geçen süreçte aşılan yolu birkaç basamakta özetlemek gerekirse:

İlk eylemlerde polisle sorun yaşamamak konusundaki kaygı, hatta eylemin nerede yapılabileceğini polise sormaya gitmek gibi iradeler daha sonraki eylemlerde polisin eylemi yaptırmamak, eylemlerden sonra insanları kenara çekip kimlik sormak gibi tutumları sonunda kırıldı. Birçok kez dersi kaçırmamak kaygısı ile eyleme gelmeyen öğrenciler kapılarına dayanan bu yakıcı sorun karşısında mücadeleyi hayatlarında bir adım daha öne çıkarmakta tereddüt etmediler. Ege Üniversitesi’ndeki eylemlerde kullanılan güzergahın dışına çıkılıp formasyon sorununu yaşayan fakültelerin önünde yapılan çağrılar birçok öğrenci açısından eylemlerle ilgili bir bilinç uyandırdı.

İlk yapılan toplantılarda örgütlülük kelimesine bile tepki veren öğrenciler süreçle birlikte sendikalardan, devrimci-demokrat güçlerden destek istemeyi tartışır duruma geldiler.

İlk eylemlerde atılan “YÖK, polis, medya, bu abluka dağıtılacak!” sloganına çok siyasi atmayalım denilerek koyulan tepkiler, polisin tutumu ve burjuva medyaya yapılan çağrılara rağmen eylemlerin basında işlenmemesi sonucunda bu slogan başta olmak üzere birçok sloganın anlamının ve doğruluğunun farkına varılmasına ve atılmaya başlanmasına neden oldu.

Birçok kez işlenen ancak çoğu zaman öğrencilerde farkındalık ya da ihtiyaç yaratma noktasında eksik kalan “öğrenciye söz, karar, yetki” talebi, üniversitenin oluşturduğu formasyon komisyonuna bir platform temsilcisi gönderme yakıcı ihtiyacıyla birlikte öğrenciler açısından bilince çıktı.

Birçok kez işlenen ancak çoğu zaman öğrencilerde farkındalık ya da ihtiyaç yaratma noktasında eksik kalan “öğrenciye söz, karar, yetki” talebi, üniversitenin oluşturduğu formasyon komisyonuna bir platform temsilcisi gönderme yakıcı ihtiyacıyla birlikte öğrenciler açısından bilince çıktı.

En önemli gelişmelerden biri ise eylemlerden sonra 4. sınıflara sınırlı da olsa verilen formasyon, mücadeleyi sadece hukuksal boyutta tutmaktansa sokağa taşımanın etkisini gösterdi ve kitlede eylemlerin anlamına inanma ve sonucuna güvenme bilinci uyandırdı. Ege Üniversitesi'nden bir Ekim Gençliği Okuru

Ulaşım sorununa müdahaleye genel bir bakış Edirne yıllardır ulaşım konusunda pek sıkıntı yaşanmayan ya da sorunun elzem olarak hissedilmediği bir şehir olmuştur. Fakat son süreçte şehir içi minibüs hatlarındaki iki firmadan birinin, hakkında açılan davayı kaybetmesi sonucu ulaşım Edirne’de yakıcı bir sorun haline geldi. Bir de bunun üstüne Balkan yerleşkesinde şehir içi minibüslerin kampus içerisinde servis yapması Rektör Enver DURAN tarafından yasaklanınca sorun iyice çığırından çıktı. Bu durum Fen-Edebiyat ile İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinde okuyan yaklaşık 7000 öğrencinin derslere girebilmek için bir hayli yürümelerine neden oldu. Bunun üzerine bir araya gelen öğrenciler soruna nasıl müdahale edecekleri konusunda bir mutabakata varamayınca ve soruna müdahale için gecikince kitlesel, fakat nitelikten yoksun bazı eylemler yapıldı. Burada genç komünistler var olan soruna müdahaleyi daha bütünlüklü ve birleşik bir hatta ele alabilmek açısından konunun özgülünde ağırlıklı olarak işlenmesi gerektiğini, fakat önümüzdeki süreçleri (özellikle 6 Kasım) de göz önünde bulundurarak konunun bu bütünlükle ele alınmasını savundular.

Bu tutum karşısında özellikle DGH ve diğer çevreler sorunu indirgemeci bir mantıkla ve sığ bir şekilde ele alarak salt ulaşım ve yemek sorunlarıyla ilgilenilmesi gerektiği vurgusunu yaptılar. Bunun üzerine yapılan tartışmalar büyük ölçüde sonuçsuz kaldı. Çoğu gençlik grubu konuyla ilişkili olarak belli bir çalışma hattı seyretmeye çabaladı. Tabii atıl kalan yapılar da oldu. En geniş katılama sahip olan eylem, ÖTK’ların düzenlemiş olduğu eylem oldu. Bu eylem yaklaşık 2000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilse de içerisinde ilerici devrimci unsurların rol al(a)mamasından kaynaklı olarak politik bir nitelikten yoksundu. Fakat bu eylem tüm eksikliklerine rağmen belli bir kazanım yarattı ve aynı gün itibariyle kampus içerisinde tüm alanlar şehir içi ulaşım araçlarına açıldı. Üniversitede böyle bir sorun yaşanırken genç komünistler alanı boş bırakmayıp kendi savundukları çizgi doğrultusunda süreci bütünlüklü kavrayıp ele aldılar. Çalışmalarını bu doğrultuda güçleri oranında gayretle sürdürdüler ve bundan sonra da çizgilerinden taviz vermeden sürdüreceklerdir. Trakya Üniversitesi Ekim Gençliği

13


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.