Kirpi- Mayıs/Haziran Sayısı

Page 65

gözlemler Sol, 1990 sonrası koşullara göre devrimci tahliller oluşturarak sosyal mücadeleler vermek, devrimci bir yol açmak yerine üç farklı politik duruşun sınırları içinde ‘devrimcilik’ yapmayı tercih etti (Kemalizm, Kürt milliyetçiliği ve liberalizm). Sosyalizm Türkiye ölçeğinde siyasal bağımsızlığını kaybetmiş oldu. Dolayısıyla bir seçenek olmaktan çıkarak teslim bayrağını çekti. SD’cilerin devamı olarak kendini niteleyenler ise Marx, Engels, Lenin ve Stalin’in kitaplarından başka hiçbir şeyi kayda değer bulmayan ve SSCB tipi örgütlenme tarzını tarih üstü gören bir anlayışla yollarına devam ettiler. Türkiye’de Devrimci Hareket Demek Gençlik Demek Olumsuz tablo şaşırtıcı değil. Çünkü bahsettiğimiz örgütlenmeler emekçi sınıf hareketlerine dayanmayan gençlik (küçükburjuva) hareketleridir. Devrimcilerin tutsaklarla ördüğü yapılar değildir. Gençlik örgütlenmeleri dar kadroculuğa, bölünmelere ve çekişmelere yatkındır. Dönemsel ve inişli-çıkışlı hareketler olduğu için faydacı ve seçkinci yaklaşımlar gençlik örgütlerine hâkim olabilir. Gençlik gruplarına idealleri için katılanların yanında cinsel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için dahil olanlarda her daim bulunur. Bu tehlikeli yapı beklenmedik şekillerde ve zamanlarda kendini gösterebilir. Örneğin gençlik hareketi içindeki iki sevgili ayrıldığında devrim mücadelesi bir anda sona erebilir. Veyahut okul bittiğinde faydacı ve seçkinci bir tutumla hareket etmekte olan gençler mücadeleye nokta koyabilir. Gençlik hareketleri dönüşüm yaratmaktan ziyade geleneği ayakta tutma dürtüsüne sahiptir. Tarihi bütünsel değil geleneğinin çıkarlarına uygun şekilde okur. Dolayısıyla geleneği ayakta tutma dürtüsü, sağlıklı teori ve pratik yaratamayarak örgütlerin kitlesini idealist ve sağlıksız fikirlere maruz bırakmasına neden olmaktadır. Ayrıca ayakta kalmak için birbirine saldırma ve boşluklarından beslenme gibi kör oyunlara girilmektedir. Dolayısıyla emekçi sınıfları özgürleştirecek bilgi de-

ğil kendini ayakta tutacak bilgimsiler üretir. Önder isimlerin tartışılmaz bir otoritesi söz konusudur. Eğer aynı örgüt içinde başka önderlik sevdası olanlar varsa muhtemelen örgütten ayrılacak ve yeni bir gelenekçik oluşturacaktır. Toplusal Konumunun Farkında Olmak Üniversite, bilme merakı olan kişinin sosyal zekasını geliştireceği, geleceğini nasıl şekillendireceğine karar vereceği ve kendi branşında yetkinleşeceği zamanı kullandığı mekanlardır. Genç, bu zaman dilimini kullanabilmek için (eğer işgücünü piyasada satmıyor ise) ailesinin emeğine, çeşitli burs ya da kredilere bağımlı durumdadır. Dolayısıyla toplumsal konumu geçici ve kısıtlıdır. İnsanlığa ve kendine katkıda bulunabilmesi için bu konumu donanımlı ve deneyimli bir şekilde geçirip toplumsal sınıflara dahil olmalıdır. Örneğin resim bölümünde okuyan bir devrimci öğrenci resimde başarılı ve sanata hakim olmalıdır ki insanlığı özgürleştirecek görüşler sanat camiası içinde hakim olabilsin. Ya da bir devrimci tıp öğrencisi başarılı olmalı ki ilaç tekellerine karşı insan için sağlık fikri tıp camiasında somutlaşsın. Dolayısıyla devrimci fikirler insanlığın önünü açabilsin. Bu konuda Harun Karadeniz’in toplumcu mühendisi tarif ettiği yazıları okunmalıdır. Uzun sözün kısası bir gencin hedefi Genco Erkal ya da Behice Boran olmak olmalıdır. İnsanlığın aydın yüzü olmalı ve bizi var eden toplumsal emeğe katkıda bulunmalıyız. Üniversitenin özgür ve bilimsel olması için gençlik mücadele etmelidir. Hem bilim üreterek hem de kampüs içinde sosyal mücadeleleri örerek. 68 Kuşağının başarısı bu yapıya sahip olmasından kaynaklanıyor. Devrimci bir genç sınıfıyla ve bölümüyle –zaten olması gereken- sosyal bağları kurduğu zaman kampüs içinde toplumsal bir konum kazanacaktır. Dolayısıyla olguların ve çelişkilerin birebir içinde olarak soyut söylemlerden koparak sağlıklı bir sosyal mücadele örülebilmesine kat-

kı sağlayabilecektir. Tersi durumda derslerine girmeyen, bölümüyle bağı olmayan, bilim üretmeyen sadece her şeye karşı çıkan gençlik profili sistemin ekmeğine yağ sürer. Eğer 4-5 yıldan fazladır sadece kampüsün sokaklarında koşturan, toplumsal konumu olmayan ve toplumdan bihaber konumdaysak gerçek anlamda marjinalleşmiş ve hilkat garibesine dönmüşüz demektir. Halbuki gençlik insanlığın bilimini konuşturduğu, bilimsel bilgi üretip bu bilgiyi toplumsallaştırdığı ölçüde ilerici bir rol oynamış olur. Bu rolü kazanmak emekçiler ile çelik gibi birleşmenin şartıdır. Sonuç Yazımızda söz ettiğimiz sorunların devrimci örgütler içinde de gözlemlendiğini ve tartışıldığını biliyoruz. Bu örgütlenmelerin özgür bir Türkiye’nin kuruluşuna önderlik etme şansları olmasa da içlerinde tarihi bütünsel okuyan insanlar çokça var. O tek başına örgüt gibi olan insanlar bilinçli bir cesaretle ve vicdanla irade gösterdiğinde yeni bir alternatif için yol açılacaktır. Türkiye halkına sistemin abandığı bu dönemde tarihin devrimcilere gelenek tapıncını yıkma görevini verdiğini göreceğiz. Türkiye’de tutsaklar hücrelerinden memnun değil. Memnuniyetsizlik tek başına tabiki bir anlam ifade etmiyor. Sağlık bir alternatifin inşası ile tutsakların kurtuluşu birbirine bağlıdır. Tutsakların şu anki devrimci örgütlerden beklenti içinde olmamaları, zaman zaman kendiliğinden eylemlerde bulunmaları ve ‘’değer’’ üreten büyük particiklere oy vermekle birlikte son yapılan anketlere göre en az % 60’ının yeni bir partiye ihtiyaç duymaları hücrelerinden pek de hoşnut olmadıklarını gösteriyor. Umut verici. Sonuç olarak sınıf hareketinin seyri ile aydın-gençlik kesiminin insanı ve tarihi kavrama çabaları devrimci harekete yön verecek. Kudretliler ve tutsaklar ‘insan’ olana dek sosyal mücadele devam edecek.

65/Mayıs-Haziran13


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.