Şafak Vakti - Twilight

Page 192

Bedensel olarak Edward’ın avlanması çok şaşırtıcıydı. Kibar sıçrayışları tıpkı yılanın kıvrımları gibiydi; elleri çok emindi, çok güçlüydü, tamamen kaçınılmazdı ; parıldayan dişleri ile beraber dudağın her bir bölümü muhteşem kıvrımlara sahipti. Çok görkemliydi. Ansızın gurur ve arzu ile sarsıldım. O bana aitti. Beni hiçbir şey ondan ayıramazdı. Onun yanında daha da güçlü oluyordum. Çok hızlıydı. Bana doğru döndü ve benim şeytani bir ifade ile bakan suratıma gözünü dikip merakla baktı. “Hani çok susamıştın?” diye sordu. Omuz silktim. “Dikkatimi dağıtıyorsun. Bu şeyde benim olduğumdan daha iyisin.” “Yüzyılların tecrübesi” Gülümsedi. Gözleri şu anda huzuru kaçıracak şekilde altın renginin hoş bir gölgesiydi. “Sadece bir yüzyıl” diye düzelttim onu. Güldü. “Bugün için yeterli miydi? Yoksa devam etmek ister misin?” “Bence, Yeterli.” Kendimi çok dolu ve çamurun farklı bir türüymüş gibi hissediyordum. Beni formda yapacak sıvıyı vücuduma ne kadar aldığımdan emin değildim. Ama boğazımdaki yanma sadece azalmıştı. Ve ardından, bu susuzluğun hayatımın kaçınılmaz bir parçası olduğunu biliyordum da. Ve buna değerdi. Kendimi kontrol edebiliyordum. Belki koruyu hislerim yanlıştı, ama bugün kimseyi öldürmeme konusunda güzel derecede iyiydim. Eğer insanların tuhaflıklarına karşı koymasaydım, kurtadamı kontrol edemeyecek ve yarıvampir bir çocuğu sevemeyecektim. “Renesmee’yi görmek istiyorum” dedim. Şimdi susuzluğum evcilleşmişti, erken endişelerimi unutmak zordu. Üç gün önce içimden çıkan o yaratık ile barışmak istiyordum. Hala içimde bir şeyin olmaması çok tuhaftı, çok uygünsuzdu. Beklenmeyen bir anda boşluk hissettim ve tedirgin oldum. Elini bana doğru uzattı. Elini altım, ve derisi eskisine göre daha ılıktı. Yanakları solukça kızardı, gözlerinin altındaki bütün gölgeler gözden kaybolmuştu. Yüzündeki tüm bu değişikliklere inanmazca tekrar baktım. Ve tekrar. Yüzümdeki isteği anlaması için parıldayan altın rengi gözlerine gözümü dikip baktım. İnsan kanının kokusuyla bunları yapmak çok zordu, ama her nasıl olursa olsun dikkatli olmayı kafamın bir kenarına yazmaya ihtiyacım vardı. Ayak parmaklarımın ucunda yükseldim ve kollarımı onun etrafında doladım. Kibarca. Hareketlerinde hiçbir şekilde bir tereddüt yoktu ; kollarını belimde kilitledi ve beni sıkıca kendi vücuduna çekti. Dudakları benimkileri ezdi ama yine de yumuşacıktı. Benim dudaklarım üzerinde kontrolümü kaybettim ; artık benim dudaklarımla o ilgileniyordu. Tıpkı önceleri gibi, derisinin dokunuşu,dudakları, elleri benim sert derime ve kemiklerimin içine kadar işliyordu. Bütün vücuduma kadar işliyordu. daha önce hiç kimseyi onu sevdiğimden daha çok sevdiğimi hayal edemedim. Eski benliğim bu kadar aşkla ilgili yetenekli değildi. Eski kalbim asla yeteri kadar güçlüce elinde bulundurmuyordu.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.