Adam, ellerini ceplerine soktu, sırtını dikleştirmeden başını kaldırdı, bu arada o yeşil camlı gözlüklerin altından, Marius'ü iz lemeyi bırakmamıştı. «Baron hazretleri, size satacak bir sırrım var...» «Bir sır mı?» «Evet.» «Benimle mi ilgili?» «Öyle gibi.» «Peki nedir o?» Marius adamı ilgiyle dinlerken, onu izlemeyi bırakmıyordu.» Adam başladı: «Beleş olandan başlayacağım. Ne ilginç bir bilgi, dinleseniz.» «Evet...» «Baron hazretleri, evinizde bir hırsız, bir katil var.» Marius titredi. «Evimde mi, hayır!» dedi. Adam, epey sakin bir hareketle, şapkasıyla dirseğinin tozunu sildi: «Katil ve hırsız. Dikkat edin Baron hazretleri. Şunu da ekle meliyim ki, ben bu haydutun eski suçlarından söz etmiyorum. Kanun karşısında zamanaşımına uğramış ve Tanrı nazarında pişmanlıkla silinen suçlardan söz etmiyorum. Benim amaçladı ğım epeyce yeni olaylar. Adaletin şu anda bilmediği şeyler bun lar. Bu adam, sizin güveninizi kazandı ve ailenize sahte bir isim le girdi. Siz onun asıl ismini öyleyeceğim, hem de bunu parasız yapacağım.» «Evet.» «Onun ismi Jean Valjean.» «Biliyorum.» «Yine beleşe size onun kim olduğunu söyleyeceğim.» «Evet.» «O eski bir kürek mahkûmu.» «Biliyorum.» «Evet fakat ben size söyledikten sonra öğrendiniz.» 1414