bakıyor, Suat’a, «Bak gözlerimde sarılık var mı?» diyorum. Olur ki «par sympathie» ben de sapsarı kesilirim, gömleğim gibi. Ayinei devran sarılık gösterdi demek. Böyle bir şeyin olacağı besbelliydi. Sinirlerin dayanmadı. Amma istirahat et geçer. Mamafih sen de annen de ilk fırsatda çıkın o hava dan, sonra apartmanın her möblesini değiştirin. Annenin oda sına neşeli renkte şeyler koy. Amman bu sıralarda çiçek koklamayın, hemen ilk bahar nezlesi olursunuz, berbat bir şey dir. Şimdi sana Bodrum seyahatini anlatacağım. Giden adam Mösyö Tortrat, yani Fellot’nun da Fellotissimo’su, amma daha mühim adam, ex bahriye amirali, Kemer Barajı ve daha başka barajların Fransız umumi müfettişi. Ben sana yer ayırtmışdım, gelemeyeceğini biliyordum, ama fantezime meydan verdim. Otomobil otomobilissimo! Adam : «Où est -madame votre nièce?» dedi. Hasta olduğunu, gelemeyece ğini söyledim. Adamm karısı da vardı, annene o kadar benzeyordu ki kadına gönlüm akdi. Yolda yemek yemek için bir kahveye inecekdik. İniş sarp. Eh konvansyonları defetdim, kadını kaldırınca aşağıya taşıdım. Kadının önünde sert ne fes almaya gelmezdi. «Püf!» deyince uçacak. Otomobilissi mo ile yola çıkdık. Asfalt üzerinde saatda 200 kilometre ya pıyoruz. İzmir’den 25 dakikada Selçuk’a vardık. Şoför Cengiz sizin bürodakinden daha deli. Efes’i şöyle, bir gezdikten son ra yallah Aydın. Oradan Milas. Gökbel’de seni hatırladım. Hane korkmuşdun. Geleydin gene korkacakdın, bana çatacakdın. Çok eyi olurdu. Hele Cengiz Efendinin o otomobili sürmesiyle senin ödün pek münasip suretde kopar ve bu vesüei hasene ile geçmişle duygu rabıtan da şakkadak kesilir di. Milas’da Halikarnas Mozelesinin pek ufacık bir kopyası var, onu gördük, sonra yallah tozu toprağı yedi kat göğe sa vurarak, ve yolda tavuk ördek ne varsa hepsini eze eze Bod rum yolunu tuttuk. Ben bir gün önce Bodrum belediyesine telefon etmişdim. Belediyedeki misafir odasmı adamla karı şma ayırsınlar deye. Belediye reisi, «Hay hay! Emrinizde,» demişdi. Gelgelelim Bodrum’da belediyeyi kitli bulduk. Be lediye reisini burada koşa koşa orada jiple duman savura savura aradım. Göbeğim zmgıldadı araya araya. Eh güneş 144