I.Bergman: Büyülü Fener

Page 8

her şeyin üzerine kusuyor, bayılıyor, denge duyumu yitiriyor­ dum. Sonunda kazandım ve okula gidişim de ertelendi ama bu tanınmış doktorla görüşmeye gitmek kaçınılmaz olmuştu. Adamın kocaman bir sakalı, dik bir yakası vardı ve puro kokuyordu. Pantolonumu aşağıya indirdi, bir eliyle benim o önemsiz organımı tuttu, öteki elinin işaret parmağıyla kasığı­ mın çevresinde bir üçgen çizdi, etekleri kürklü paltosu ve tü­ lü yüzünü örten koyu yeşil kadife şapkasıyla arkamda oturan anneme, "Oğlanın burası hala bir bebeğinki gibi," dedi. Doktordan döndüğümüzde bana kenarları kırmızı, cebi­ nin üzerinde işleme bir kedi fıgüıii olan, solmuş sarı önlüğü­ mü giydirdiler. Sıcak çikolata ve peynirli sandviç verdiler. Ye­ niden ele geçirdiğim çocuk odasına girdim. Ağabeyim kızıl ge­ çiriyordu ve başka bir yerdeydi. (Pek tabii ben onun öleceğini umuyordum. O zamanlar kızıl tehlikeli bir hastalıktı. ) Oyun­ cak dolabından tekerlekleri sarılı kırmızılı tahta bir arabaya tahta atı koştum. Okul tehlikesi hoş bir başarı anısı içinde si­ lindi.

1965 yılının başlarında fırtınalı bir kış günüydü; annem, baba­ mın gırtlağındaki habis bir tümörü aldırmak üzere hastaha­ neye yattığını söylemek için tiyatroya telefon etti. Gidip onu görmemi istedi. Babamı görmek için zamanımın da, isteği­ min de olmadığını, ona hiç ilgi duymadığımı çünkü babamla benim birbirimize söyleyecek hiçbir şeyimiz kalmadığını, ola­ sı ölüm döşeğine, hastaneye gidersem belki onu korkutup utandırabileceğimi söyledim. Annem öfkelendi. Israr etti. Ben de öfkelendim, bana duygusal şantaj yapmaktan vazgeç­ mesini söyledim. Bu bitip tükenmeyen şantaj: Benim hatırım için yapamaz mısın? Annem kızdı ve ağlamaya başladı. Göz­ yaşlarının beni hiçbir zaman etkilemediğini söyleyerek telefo­ nu suratına kapattım . Aynı gece tiyatroda çalışıyordum. Kuliste gidip oyuncular9


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.