bkulliye

Page 68

olsa, yorgunluk bezginlik gıcırtıları çıkarsa da dönmeyi sürdürüyor. Moğol işgalci atlılarının estirdiği dehşet dört biryanı sarmış olsa da “Yörük değirmenleri” hayatın çarkını döndürmeye devam ediyor. Beylerin post kavgalarının estirdiği teröre körüklediği anarşiye rağmen “ Yörük değirmenleri” döner dururlar. Yunus’un “ Yörük değirmenler gibi dönerler/ El ele vermiş Hakk’a giderler” mısraları bana oldum olası Türk Milleti’nin yeryüzündeki sürekli yürüyüş halini çağrıştırır. 13. yy. gibi Anadolu’da çok yönlü bir kaosun egemen olduğu bir devirde tökezlemelere rağmen yolunu kaybetmeyen bir milletin ruh yapısını simgeler “ Yörük değirmenleri” “Yedikleri insan eti” olan zorbaların payidar olamayacağı inancını Yunus Emre’nin şahsında dile getiren halktır. Bunun temeli ise o halkın özünde yaşayan imandır elbette. Gelgör ki bu imanın kaynaklarını anlatmak için halkın diline hor gözle bakan cereyanlar da mevcuttur. Türkçenin İslam’ı anlatmada yetersiz olduğu düşüncesinden hareketle Arapça ve Farsçayı vasıta yapanlara halkın vermiş olduğu bir cevaptır Yunus Emre. Bununla birlikte Yunus’taki halk Türkçesinin içerisinde de Arap ve Fars kökenli olup, Türkçenin bünyesinde eritilmiş sözler de mevcuttur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, Türkçenin eriyen değil eriten bir unsur oluşudur. “Halk”ı kayıtsız şartsız kutsayanlarla aynı çizgide bulunmadığımı da söylemeliyim. Doğru temsilci şahsiyetleri öne çıkarmasını bilen halk, yanlışı temsil edenleri de alkışlayabilmiştir. Aynı devirlerdeki halkın inanç duygularını çarpıtarak kendine “tanrısal” bir statü kazandıran Hasan Sabbah olayı da madalyonun diğer yüzünü anlatan bir örnek olarak karşımıza çıkar. Halk saf lığı temsil eder. Bu saf lığın duruluğunu bulandırarak, günümüzün ifade-

siyle provoke ederek güç oluşturma cereyanları da her devirde görülen bir durumdur. Yunus Emre’nin büyüklüğü işte böyle bir mukayese yoluyla anlaşılabilir. Kur’an mesajının özünü çiftçiye, çobana, konargöçere kendi diliyle ulaştırabilme mucizesidir, Yunus Emre’nin şahsında dile getirilenler… Birilerinin halkla İslam’ın arasına gerdiği perdeyi ortadan kaldırma hareketidir Yunus Emre. Yunus’un deyişiyle “halkın başına zorba olan” mollaların tekellerinde tutmak istedikleri Kur’an mesajlarının aslını halkla paylaşmanın da bir yansımasıdır O’nun şiirleri. Yunus Emre’nin temsil ettiği hoşgörü iklimini yozlaştırarak onu kendi inanç ekseninden farklı yönlere çekme cereyanları da eksik olmamıştır. Sözgelimi materyalist dünya görüşünün savunucusu olanların Yunus’u bir basamak olarak kullanıp çarpıtmaları gibi bir sorundan söz etmek de mümkündür. Yunus’un şüphesiz evrensel bir kimliği de vardır. Fakat bu evrensellik de kendi sınırlarını kendi belirleyendir. O’na yakışmayanları O’na yamayarak yapılan saptırmalar az çok bilinen bir husustur. “Halk kültürü” dediğimiz kavramı besleyen inanç kaynaklarını bilip anlayamadan halkı da Yunus’u da yerine oturtmak zordur. Yüzyılların birikimine yaslanarak, imbiklerden geçerek vücut bulmuş bir milletin halk tabakasında oluşan bilgi ve bilincin sözcülüğünü Yunus Emre’ye bahşeden de halkın kendisidir. Diğer bir deyişle halk milletin ortak bilincini yaşatandır. Öyle olmasaydı Yunus Emre yüzyılları aşıp günümüze gelemezdi. İşte bu halk Türkmen’dir, Yörük’tür, Oğuz’dur, Tatar’dır, Kıpçak’tır ve bunların çoğalan dallarıdır. “Yörük değirmenler gibi” zaman yolculuğunda döner durur. Halk bağrından Yunuslar çıkarır, onlar da döne döne onun yoluna ışık saçarlar.■

68

h az ir a n-temmuz-a ğustos 2 0 1 2


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.