a pe cy
seferki ağamız Havvas, makine seslerine, toprağın Düyüsüne Bedirhan'dan bile çok kaptırdığından ken disini, aşka vakit bulamamıştır belki de. işte o yüz den, anlatılan bu temiz aşk destanı Mahmud ile Yelida'ya bağlanır. Sanmayın ki Havvas Ağa'nın aşiretimizle bir ilgisi yoktur ya da bu ilgiyi biz uydu ruruz. Kerpiç damların üzerinde nöbet tutan tüfekli lerin söz ettikleri yıkık kasır hangi kasırdır dersiniz. Destanın sonunda Mahmud ile Yezida aşkları uğruna ölümle kucaklaşacaklardır. Ama Havvas Ağa'yı bizim gördüğümüz kadarıyla ölüm yoklamayacaktır. Her halde destanın şairi, aşık olmayı beceremeyen Hav vas Ağa'yı bir kenara bırakarak, destanı ve gözleri mizi aşkı tutkuyla yaşayan bu gençlere bağlamıştır.
başlayıp Havvas Ağa'yla son bulan destanı. Biraz tö re, biraz aşk, biraz masal ama ille de o kırmızı top raklar. Destanımızın şairi Murathan Mungan'ın, "Ben orada doğdum, orada büyüdüm, orada öldüm" dedi ği o kırmızı topraklar, İşte geniş zamanın sahneye çıkmış hali.
Ey seyirci, sana hiç değilse bu dergide kolaylık ol sun diye destanı kronolojik sıraya indirdik haddimiz olmadan, istedik ki sen ne, neden önceydi, ne, ne den sonra diye uğraşma. Hikâyenin boşlukları var, soruları var, sen onları doldurmaya bak. Çağını en çok böyle güzeileştirebilirsin. Yoksa bize ne bütün bu olan bitenden.
işte aşiretimizin, Hazer Bey'in hayalet olan babasıyla
MEZOPOTAMYA ÜÇLEMESİ
Yazan: Murathan MUNGAN Yöneten: Mustafa AVKIRAIM Müzik: Hans TSCHIRITSCH Danslar: Sigrid SEBERICH Sahne - Giysi Tasarımı: Naz ERAYDA Geleneksel Dans ve Müzik: İhsan KILAVUZ Işık Tasarımı: Selahattin YAZAR 49