Back On Stage - No: 3

Page 1

:3 O N SU

BA T

20 19

Tozlu bir disko topu BEŞ ÇAYI AV M tuvalet şarkıları

PLAYLIST

Mutlu aşk şarkıları

Dertler Kombo

Yoga v e

A sa kus ba tik hl ar

BAĞIMLILIĞI medita syon

ya ç de n en büy ü ost alc dün old ik mi un ı Rak SI SA MA

OZBİ-MELİSA UZUNARSLAN-MY BABY-47 SOUL-HOOVERPHONIC


Back on stage

Merhaba,

Subat 2019 Sayı: 3

Aylık süreli dijital dergi

Genel yayın yönetmeni Ece Ulusum Yazı işleri müdürü Arda Aşık Görsel yönetmen İrem Akcan Kapak Bengü Güngören Fotoğraf editörü Süreyya Yılmaz Dernek Muhabir Ahmet Yatğın, Arif Hür, Barış Karaalioğlu, Doğan Şayan, Gizem Ertürk, Gizem Yıldırım Yayın ve yönetim merkezi Nisbetiye Mah. Gazi Güçnar Sk. Uygur İş Merkezi No:4 Beşiktaş/İstanbul İletişim 0 (212) 3375770 iletisim@yellowbos.com @yellow.bos yellowbos yellow_bos yellowbos www.yellowbos.com Back on Stage bir Hayhuy Ajans ürünüdür.

Zaman ne çabuk geçiyor, şu an dördüncü sayımızı yayınladık bile. İşler iyiden iyiye rayına oturuyor, ekip olarak kenetlendik, her geçen gün daha çok çalışıyoruz. Meyvelerine gelirsek, internet sitemiz revize ediliyor, gerek bilgisayar gerek akıllı telefonlarımızda çok daha konforlu bir ara yüzle karşılaşacaksınız. Sosyal medyada, özellikle Instagram'da daha aktifiz artık; testler, ilginç bilgiler, poster tadında post'larla daha çok çıkıyoruz karşınıza. Hepsi sizlerle bağlarımızı güçlendirmek için. Samimi olalım, tanınırlığımız da günden güne artıyor. Sizi fazla tutmayalım, bu ay yer alan içeriklerimizden kısaca bahsedelim. Bir çalma listesi furyası tutturmuş gidiyor, çılgınlık giderek artıyor. Çalışırken de okurken de liste açıyoruz, içeriklere bile liste sokuyoruz. Kendimiz de içinde olduğumuz 'çalma listesi bağımlılığını' kapağa taşıyalım dedik. Bu arada Dünya Radyo Günü'nü kutlamayı unutmadık, vefalı cihazı 50'lerin radyo dergileriyle andık; nostalji kokan, göze hoş gelen dolu dolu bir sayfa oldu. Ülkemizde 3 gün sahne alacak sold out bir grupla konser öncesi bir röportaj yaptık ve daha birçok yerli yabancı isimle konuştuk, güncel birçok konuyu ele aldık. Müzik dolu dergimizde edebiyat, sinema, teknoloji, seyahat, moda, lüks ve gezi gibi birçok disiplini yine eksik etmedik. Müzikle kalın!


. . . IÇINDEKILER

7

MELİSA UZUNARSLAN

13

SÓNAR ISTANBUL GELİYOR

22

BLUES GECESİ

43

DİSKOLAR KAPANIYOR MU?

54 DÜNYA RADYO GÜNÜ'NÜZ KUTLU OLSUN

26

HOOVERPHONIC RÖPORTAJI

42

EFSANE GİTARIN ÖYKÜSÜ

50 26 YILDA FIFA

61

APTULİKA ANLATIYOR


4

PANO

2019 ŞUBAT

SÜRPRİZLERLE DOLU THOM YORKE Yerli diskografi sitesi yayında!

Fringe İstanbul'a geliyor

Geniş ve kapsamlı diskografi sitesi diskobum.com 7 yıllık çalışmanın ardından açıldı. Site, prodüktör, aranjör, müzisyen, ses mühendisi gibi albümde emeği geçen her kişinin yer aldığı dijital bir arşiv. Şu an sitede kayıtlı 2 bin 625 sanatçı, 1440 albüm, 12 bin 360 şarkı ve 219 müzik şirketi yer alıyor.

Fringe, ilk kez İstanbul’da gerçekleşecek. 18-22 Eylül'de gerçekleşecek İstanbul Fringe Festivali, Türkiye’den ve dünyadan sanatçılar için açık çağrı yayımladı. Sanatçılar; tiyatro, dans ve performans disiplinlerinde ürettikleri işlerle 31 Mart'a kadar online başvuru yapabilir.

Aldım gitti! Müzik koleksiyonerliğiyle ilgileniyorsanız, paranız da varsa şu siteyi bir kenara yazın: pristineauction.com. David Bowie imzalı gitar da var, Pink Floyd ekibinin kullandığı ürünler de. Açık arttırma olduğundan neyi kaça kaparsınız belli olmaz. Takipte kalın.

16

.

MILYON

İKSV Alt Kat açılıyor İKSV'nin 'Öğrenme ve Etkileşim Alanı' konseptiyle kurulan İKSV Alt Kat, Mart ayında açılıyor. İKSV binasında yer alacak platform, kamusal bir alan yaratarak farklı gruplara kültür-sanatı deneyimleme ve kendini ifade etme fırsatı sunmayı amaçlıyor.

Müzik gündemine şu sıra yaptığı film müzikleriyle gelen Thom Yorke, en son Suspiria'nın film müziklerine imzasını attı. Bu onun için ilk, biz müzikseverler için ise mucizeviydi. 6 ay süren hazırlık süreci sonrası ortaya çıkan soundtrack albüm arşivlerde kendine çoktan yer buldu. Öyle beğenildi ki Oscar alacağı kesin gözüyle bakılıyordu. Yorke, geçen ay takipçilerine bir sürpriz yaptı ve stüdyo sürecinde çekilen videoların bir kısmını paylaştı. Belli ki film müziği işini pek sevdi. Bir güzel haber daha, Suspiria için hazırlanan ancak kullanılmayan parçalardan oluşan bir EP de yolda. Bu ay sonunda piyasaya çıkması bekleniyor.

ABD müzik marketlerinin yıldızı bu yıl da plak oldu. Yüzde 14.6’lık artışla 16 milyon 800 bin adet plak satışı yapıldı. Plağın önlenemez yükselişinde indie plakçılar ve müzik şirketlerinin etkisi büyük.

İşte o hortlayan kedi! Ahiretlik kütüphaneler Fotoğrafçı Massimo Listri, dünyanın en eski ve kütüphanelerini turladı ve fotoğrafladı. Hepsini bir kitapta topladı. Orta Çağ'dan başlayıp 19. yüzyıla ilerleyen The World's Most Beautiful Libraries, her kütüphanede mutlaka bulması gereken cinsten. Taschen etiketli kitabın fiyatı 150 Euro...

Göbek adı korku olan Stephen King'in meşhur romanı Hayvan Mezarlığı, yeniden filme alınıyor. İlk çekimi tüyleri pek ürpertmiyordu, küçük şaşkınlıklar belki... Bu sefer gerilim dozajını iyice artırmaya kararlı yapımın yönetmeni Kevin Kölsch ve Dennis Widmyer ikilisi. Yeni fragmanı yayınlanan filmin başrollerindeyse John Lithgow, Jason Clarke, Amy Seimetz, Naomi Frenette gibi isimler yer alıyor. Film ilkbaharda vizyonda.

Hem tarz hem düşünceli 2016'da Ankaralı müzisyenler tarafından kurulan OFR, rock’n’roll, sokak kültürü, dövme ve sıra dışı dizaynlardan esinlenerek ilginç tişörtler piyasaya sundu. Bu tasarım tişörtler ne kadar 'sert' görünse de aslında kumaşı gibi niyeti de yumuşacık! Zira kimyasal kullanılmadan üretilen tişörtler geri dönüşüme uygun şekilde üretildi.


ANLIK

ŞUBAT 2019

Dİk Açı

İrem Akcan iremakcan

B

10 gün önce...

Pakistan'da sıradan bir gün. Sokak berberi müşterisini, hava kirliliğine aldırış etmeden tıraş ediyor.

B

Ne kadar şekerler değil mi? Objektife poz veren bu sevimli maymunlar birer klon. Ömürleri bol olsun!

B

11 gün önce...

B

17 gün önce...

B

22 gün önce...

B

29 gün önce...

6 gün önce...

Kolombiya'da 21 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı araç saldırısını protesto amaçlı yapılan Teröre Karşı Birlik yürüyüşünden bir kare.

Hindistan'da Gangaram isimli 130 yaşındaki timsahın cenazesinden bir fotoğraf. Cenazeye 500 kişi katıldı.

Avustralya'da her yıl düzenlenen Parkes Elvis Festivali'ne giden bir müziksever. Elvis olmak özen ister...

Hint kadınlar, Kochi'de toplandı ve kurdukları 'kadın duvarıyla' cinsiyet eşitsizliğini protesto etti.

B

11 gün önce...

B

20 gün önce...

Merakla beklenen Kanlı Ay Tutulması İspanya’nın başkenti Madrid’de böyle görüntülendi.

ABD Başkanı Donald Trump, genç sporcuları Beyaz Saray'da bir akşam yemeğinde ağırlıyor. Menüde sadece hamburger var.

B

31 gün önce...

Brezilya Copacabana Plajı'nda yeni yılı eğlenerek karşılayan iki arkadaş. Ben parti diye buna derim.

5


6

RÖPORTAJ

2019 ŞUBAT

'Sonra biraz ileri gidin' Ece ULUSUM

O

2014 Halk Edebiyatı

2019 Serserilik ve Şiir

2017 Rakılı Live 2. Seri

nur Dursun namıdiğer Ozbi'nin yeni albümü Serserilik ve Şiir, tüm dijital platformlarda müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Teatral üslubu ve canlı performanslarıyla dikkat çeken Ozbi sorularımızı yanıtladı. ❏Popüler Fetiş parçasının klibinin hikâyesi nedir? Barış Murathanoğlu ile yollarımız kesişti. Bu klip fikriyle geldi. Craft Tiyatro’nun kurucusu, dostum Çağ Çalışkur ve kardeşim Eylül Dursun ile çalıştık ve Barış'la toparladık. Ahmet (Mümtaz Taylan) abi sağ olsun müziğimi sever. Ona anlattım "Oynar mısın abi?" dedim, "Oynarım tabii, kadın için Devrim (Yakut) ile konuşalım mı?" dedi. Ardından İpek (Bilgin) ile zaten Craft aracılığıyla tanışıklığımız var, Bülo (Bülent Emrah Parlak) ile abi kardeş gibi bir ilişkimiz var, onlar da dahil oldu ve yola koyulduk. ❏ Basın bülteninde "Sivri dilini toplumcu gerçekçiliğin etkisinde bireysel ve dışa vurumcu bir anlatım biçimiyle birleştiren Ozbi" yazıyor. Bireysel ve dışa vurumculuk nasıl bir noktada kesişiyor? Soru yanlış... Toplumcu gerçekçiler daha çok yaşadığı topluma bir fayda sağlamayı, bireylerin gelişmesini, onları ruhsal ve fiziksel çöküşten yozlaşmadan kurtaracak bir düzeni yansıtmayı amaçlar. Dışa vurumcular ise daha çok yaşadıkları içsel buhranları, bireysel iç dünyalarını yansıtmayı amaçlar. Ben de yaşadığım toplumun gerçeklerini, etrafımızı çevreleyen sistemi ve içindeki boşluklarla bunları nelerin yarattığı ve nedenlerinin sorgulandığı bir dil kullanırken aynı zamanda içsel buhranlarımı, bireysel deneyimlerimi, hislerimi de bunun içine sığdırdığım bir üslup kullandım. Bu iki kavramı basın bülteninde kullanmayı da bu yüzden seçtik. Hadi bir de şöyle

diyelim: Bir tarafa Nâzım’ı koyun diğer tarafa da Bukowski'yi. Sonra biraz ileri gidin, orada bir yerlerde başka bir kesişme hissedebilirsiniz ya da bu soruyu da cevabı da kaldırabilirsiniz. ❏ Sizce şarkıların, müzisyenin bir misyonu olmalı mı? Hiç kimse hiçbir şeyi yapmak zorunda değil. Müzisyen misyoner değil kendi anlamını ve farkındalığını aktaran duyusal bir taşıyıcı. Ama kelebek etkisi örneğindeki gibi müzisyenin de toplumsal olarak yön verme, değiştirme hatta yeni bir kültür yaratma ihtimali var. Eğer baskıcı, ırkçı ve haksızlıkların ayyuka çıktığı bir sistemde yaşıyorsa bunun içinde var olma şekli de mutlaka bunu yansıtmak üzerine olacaktır. Protest rap yapıyorum, dönüştürmeyi amaçladığım için de şarkı yazıyorum, bazen kendi ruhumu hissetmeyi, kafamı yaşamayı ve eğlenebilmeyi istediğim için de. ❏ Sahnedeyken seyircilere kadeh kaldırıyor, sık sık iletişim kuruyorsunuz. Sizce seyirciyle iletişim kurmanın önemi nedir? Muhabbet halinde olma hissini seviyorum. Böylesi daha samimi geliyor. Rakı, muhabbet içkisidir onu yansıtıyorum. Bazı şarkılarda tamamen içime gömüldüğüm ve kafasını yaşadığım da oluyor ama genelde seyirciyle göze göz, dişe diş bir haldeyiz. ❏ Kimi yerlerde sizin için "Türkçe rap müziğin asi yüzü" gibi deyişler yazıyor. Öyle mi? Gezi'nin simgelerinden Asi parçasını yazmış olmak gurur verici. Türkçe rap’in asi yüzü biraz iddialı... Zaten rap kültürünün temeli asi. O yüzden yakıştıranlara teşekkür ederim ama ben, bu kültürde farklı bir bakış açısına sahip olan asi bir sanatçıyım diyerek tatlıya bağlayayım.

5 ay

"Albümü 5 aylık bir sürece yayarak 10 şarkıyı tamamladım. Cihan Tanrıverdi gitarları çaldı, Enver Muhamedi basların çoğunu, Barış Mert Peker hem piyano çaldı hem de mix mastering konusunda bana yardımcı oldu."


RÖPORTAJ

Ahmet YATĞIN

S

ŞUBAT 2019

7

'Eksik olan her şey tamamlandı'

on yıllarda kendimizden filizlenen değerlerin az sayıda olması ve küreselleşen dünyadaki piyasaların acımasız tavrı hayıflanmamıza sebep olurken birileri illa çıkagelir. En azından bu ülkede hep böyle olmuştur. Onlardan biri de ortaya koyduğu tekliler ve yepyeni albümüyle ismini sıkça duymaya başladığımız ve uzun bir süre daha duymaya devam edeceğimizi hissettiren Melisa Uzunarslan. Müzisyenle yeni albümü, kemanla ilişkisi, sanat görüşü, güzelliğe bakış açısı ve dahası hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. ❏ Tanıdığım En Güzel Deli'yi dinlediğimde uzun ❏ Şarkı söyleme hikâyenizden zamandır böylesine derin bahseder misiniz? hissetmediğimi fark ettim. Sezen Aksu'nun beni teşvik etmesi ve Siz nasıl tepkiler aldınız? ardından Teoman'ın benden geri vokal Beğenmeniz beni mutlu etti. yapmamı istemesiyle başladı her şey. Sesle Açıkçası albümün çıkışı yılbaşı ruhun bağlantısı beni çok etkiledi. Doğru günlerine denk geldiği için ses çıkarmak, doğru nefes almak ve kendi insanlar yeni yeni fark etmeye bestelerinizi, sözlerinizi yazmak; eksik olan başladı. Şimdiden favori şarkıları her şey tamamlandı. Artık ifade olarak çok olmuş, "Her sabah işe giderken güçlüyüm. tekrar tekrar dinliyorum" ❏ Aşk ve yalnızlık temalı şarkılarınızı diyenler çok. iyileşmek için mi yazarsınız, ❏ Sizi albüm çıkarmaya iyileştiğinizde mi? ne yönlendirdi? Yazarken iyi olmuyorum. Bir farkındalık Kurgu olmayan hikayeler anı gibi oluyor. Karşımdaki insana asla duygulara daha çok hitap ediyor. söyleyemediğim, bir türlü kuramadığım Bu yüzden albümde yaşadığım iletişimi kuruyorum. Ya da bitmeyen bir şeyleri anlattım. Anlatacak çok ilişkiye veda edebiliyorum. Varoluşsal şeyim vardı ve beni sevenlere 3 sıkıntılarımı, yalnızlığı, gerginliğimi anlatıp tekli yetmemişti. milyonlarla paylaşma cesaretini bulmak beni ❏ Müziğe piyanoyla güçlendiriyor. başlayıp kemanla devam ❏ Herkes güzelliğin peşinde koşarken ettiniz. Bu iki enstrümanı nasıl siz güzelliğinizle ön plana çıkmaktan yorumlarsınız? rahatsızsınız. Bunun sebebi nedir? Kemanda sadece yay tutuşunu Kadın hakları, emeğe saygısızlık, ve düz ses çıkarmayı öğrenmeniz eşitsizlik gibi birçok sebepten geliyor 1 sene sürebiliyor. Öğrenmek bu tavrım. Önemli bir ekibe keman isteyenlere tavsiyem sabırlı olup çalmam için davet edilmiştim. hocalarını dinlemeleri ve egzersiz Birine şarkının trafiğiyle ilgili soru yapmaları. Piyanonun ses sorduğumda ''Boş ver ya sen dursan çıkarma kısmı biraz daha kolay yeter güzellik'' dedi. Beni meslektaşı ama sadece bu kısmı kolay. O olarak görmedi, çok üzücü. Benim bir yüzden çocukların hevesini ilk diğer amacım kadınlara, gençlere örnek zamanlarda daha az kırıyor. olabilmek. ❏ Keman sizin hayatınıza ❏ Sırada neler var? ne kattı? Konserler! Önce albümün lansman Kemanla olan ilişkim hiç konseri ve festivallerde müzikseverlerle kirlenmeyen bir aşk hikâyesi buluşmamız olacak. Sonra oda müziği gibi. Hayatımı kurtardı. O eserlerimden oluşan bir klasik müzik anda kalmayı öğretiyor size; albümü. Albüme 5 klip çekeceğim. Ben çok sabrı, emek vermeyi, karşılığını çalışkanım kimseyi bekletmem. almayı, disiplini, sevgiyi, konsantrasyonu. Elimde keman, kalbimde müzik olduğu sürece kendimi amaçsız hissetmeyeceğim.

15.466 Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

2019 Tanıdığım En Güzel Deli


8

2019 ŞUBAT

Fahriye BAYSAL

M

Bir kısa boylunun konser günlüğü

erhaba arkadaşlar! Öncelikle tüm kısa boyluları dertlerimizi gözden geçirmeleri, uzun boylularıysa empati yapmaları için buraya davet ediyorum. Öyle ya, ortamlarda yapılan şakalar, sosyal medyadaki 1.55 temalı caps'ler, pantolonların paçaları, sensörlerin bizi algılamaması, uzun boylu biriyle öpüşme çabası, kolayca şişman gözükmek, raflara uzanamamak gibi dertler listesi uzar gider... Çok uzatmadan giriş yapayım, bu yazıyı kaleme alma sebebim kısa boyun birçok dezavantajı arasında konserle ilgili olanı sizinle paylaşmak. Şimdiden söyleyeyim; boyumla barışığım, yapılacak olan esprilerin farkındayım. Sorun yok! Düşünsenize, Türkiye'ye gelmesi için dualar ettiğiniz, adaklar adadığınız grup ya da sanatçı turnesine Türkiye'yi listeye eklemiş. Tomarla parayı basmış, bileti almışsınız çıkar çıkmaz, işten de izin alınmış, hazırlıklar yapılmış. Çaresiz, konseri izlemek için erkenden konser alanının yolu tutulup kapı açılır açılmaz ön tarafa hücum edilecek. Ancak evdeki hesap çarşıya uymaz, beraber gidilecek eş dost ikna olmazsa senaryo felakete dönüşüyor! Buradan arkadaşlarıma da sesleneyim; beni ya omzunuza alın ya da benim için konser mekanında en uygun bir yerde durun. Neyse, bir giriyorsunuz içeri, tahminini yapabileceğiniz şey sanatçının sıradaki parçası değil, önünüzdeki beyefendinin ne zaman tıraş olduğu ya da sanatçının sahnede ne giydiği... Umudu kesip oku atıyorsunuz,

nereye düşerse oraya göç ediyorsunuz, bir umut... Bu sefer oldskool bir rock'çı çıkıyor önünüze başlıyor kafayı sallamaya, yetmiyor, elindeki birayı da sıçratıyor. Üstüm başım sırılsıklam. Tek iyi tarafı ise konseri, önündeki uzun arkadaş video çekerken telefonunun ekranından izlemek, bir de canlı yayınsa tadından yenmez. Şükürler olsun ki bazı performans sahnelerinin balkonu, üst katı ve arkalarda yüksek yerleri var ve ambiyansı kaçırmadan ortamın içinde hissedebiliyorum kendimi. Uzun lafın kısası sevgili uzun boylu arkadaşlarım: Lütfen bir arkanıza bakın, azıcık sağa sola kımıldayın, kenardan izleyin, en önde durmayın. En azından o tıraşı olun, saçınızı arkaya savurmayın bari biramın içine girmesin. Olur mu canlarım? Her şeye rağmen boyumu seviyorum, minyonluğum ve enerjimle hiç yaşlı görünmeyeceğim ayrıca esprilerinize hep güleceğim itiraf etmeliyim bazıları çok yaratıcı.

155

cm

Fahriye'nin boyu

. . ELEŞTIRI

Portatif bir insan olarak alçak yerlerden geçerken eğilmek zorunda kalmayacağım, her koltuğa sığacağım. Ayrıca bir konserde toplu fotoğraf çekilirken en arkada olup sadece kafam gözükmeyecek. Lütfen ama lütfen konserlerde, etkinliklerde, festivallerde, sinemada, tiyatroda bir dönüp arkanıza nezaketen de olsa bakabilir misiniz? Sevgiyle kalın, bol kahkaha atın! Bu arada boyum 1.55.

'BOY SIRASINA GÖRE DİZİLMELİ'

"Konserlerde organiza törlerin insanları boy sırasına göre dizme leri gerekmektedir. Ciddiyim. Bu konudan en çok kadınlar mağdur oluyor ki bu yü zden konserlerde ekran kullanımı ciddi bir artış gösterdi. Önlere geçen uzun bo ylu davarlar yüzünden konserdeyken perform ansı ekrandan izlemek zorunda kalıyoruz. Tüm uzun boylular davardır demiyorum, ko nser başladıktan hatta yarılandıktan sonra gelip önlere dikilenler davardır diyoru m. Ben 1.73'lük boyumla bile bir yerde dikileceksem etrafımı kolaçan edip kısa boylu insanların önünü kapatmamaya uğraşıyo rsam herkesin böyle davranması gerektiğini düşünüyorum." (Ekşi Sözlük @berke rtoy)


GÜNCEL

ŞUBAT 2019

9

Gençlere son ses yarışma

S

3500

es yarışmalarını farklı bir boyuta taşıyan Vodafone FreeZone Son Ses Online Müzik Yarışması'nın birincisi Umur Doma ilk teklisi Fantastik'i GNL etiketiyle çıkardı. Şarkı Bir diğer yandan yarışmanın ikincisi sözleri Onur Özdemir'in düzenlenecek, başvurular başladı. müziğiyse Özdemir ve Ozan İkincisi düzenlenecek olan Vodafone Bayraşa imzasını taşıyan FreeZone Son Ses Online Müzik şarkıyı geçen ay Umur ile Yarışması 2019'un tanıtımı, Vodafone birlikte dinledik. Yorumu özgün, sözleri ilginç ve müziği Arena'da yapıldı. Yarışmaya başvuracak gerçekten dikkat çekici. Yavaş kişilerin 14-26 yaş aralığında olması gerek, başvurular acunn.com ancak sadık bir dinleyici sitesinden yapılacak. Son tarih 1 kitlesi kazanma yolunda Mart. Müzisyen ve aranjör Tarık Sezer ilerliyor. 3 bin 500 kişi arasında oylamayla seçilen 21 ve ekibinin yapacağı ön elemenin yaşındaki Umur, bu başarısına ardından yarı final aşaması için 30 kişi rağmen fazlasıyla alçakgönüllü seçilecek. Seçilen 30 ses, 15'er kişilik 2 grup olarak Freezone Stüdyo'da ancak sahnede bunu acilen koçluk alacak ve performanslarını kırması gerekiyor! sergileyecek. Yarı final performansları GNL yarışmanın dijital platformlarda yayınlanacak. Halk kazananlarının müzik oylaması ve jüri özel puanıyla 10 finalist sektöründe kalıcı olabilmesi belirlenecek. Mayıs ayında düzenlenecek için epey araştırma yaparak büyük finalde jüri üyeliğini Simge adım attığını biliyoruz. ve Buray yapacak. Yarışmanın finali Genç müzisyen eğer kalıcı TV 8.5 ve Freezone YouTube'da canlı olabilirse bu en başta müzik yayınlanacak. Büyük finalin 1'incisinin sektörü için harika bir ödülü ise tekli çıkarma fırsatı. Yarışmayı kazanım olacak. Bu konuda ve Umur'u takipteyiz. şimdiden fikir yürütmek için erken, zamanla göreceğiz.

Geçen ay katılan yarışmacı sayısı.

100 100 dakikalık konser için 100’den fazla grafik sanatçısı, programcı ve yazılımcı çalışıyor.

Simge

Buray

Umur'un repertuvarında kendi şarkılarının yanı sıra yabancı parçalar da yer alıyor.

Gözlerinizi kapatın ve dünyayı dinleyin +

R

adyo kanallarında dolanırken şarkı tutan romantik müzikseverlerdenseniz, denk gelebilirsiniz. bu uygulamayı çok Biraz karıştırınca karşınıza gerçekten seveceksiniz. Hangi ülkenin radyosundan neler dinlendiğini ilginç şeyler çıkabiliyor. Örneğin haritada Suriye'ye doğru gittiğinizde anında keşfetmenizi sağlayan Halep'te sadece bir radyo istasyonu bir uygulamayla karşınızdayız: Radio Garden. Amsterdam’daki var ve adeta acının şarkıları çalıyor. Okyanusya üzerindeki ada ülkelerinde Studio Puckey tarafından gezinirken karşınıza kimin çıkacağı tasarlandı ve 2016'da piyasaya sürüldü. Tek yapmanız gereken hiç belli olmuyor, Selda Bağcan da çıkabiliyor, Fransızca Michael Jackson parmağınızla 3D Google cover'ları da. Bu tür beklenmedik Earth ara yüzlü dünya haritası karşılaşmalar insanı gülümsetiyor... üzerinde sınırlar, şehirler ve Uygulamada canlı yayınların yanı sıra kasabalar üzerinde gezinmek. İnternet sitesi ve ücretsiz mobil Radio Garden, ayrıca arşivlenmiş öyküler ve jingle koleksiyonları uygulaması bulunan bu dünya sunuyor. Yani zaman yolculuğu da radyosunda 7 bin 877 radyo mümkün. Hazır 13 Şubat'ta Dünya istasyonu yer alıyor. Üstelik Radyo Günü iken radyo kâşifliği yalnızca müzik değil, ülkelerin haberleri ve talk show'larına da yapabilirsiniz.

Haritada gezinip istediğiniz ülkenin radyosunu dinleyebilirsiniz.

7877 Radyo istasyonu sayısı


10

ALBÜM AJANDA

2019 ŞUBAT

ALATURKA MATRIX: NEV 'İnsan kendine rağmen yaşamayı bilmeli bazen'

H

âlâ kulağımızda yankılanıyor bu sözler, öyle ya, Nev'i kendini popüler dünyaya bu şarkıyla kabul ettirmeyi başarmıştı. Öyle bir niyeti olmasa da... Sözleriyle ve müziğiyle trajikomikliğin ilk örneğiydi belki de Benmişim çoğumuz için. Kısaca önceki albümden söz edelim yani ilk albüm: Her Şeye Rağmen. 2001 yılının sonlarında çıkan albüm, tam olarak pop rock türünü yansıtıyordu, yani bilindik Nev'den uzaktı. Bir nevi denemeydi belki. 2 yıl sonra çıkardığı ikinci albüm Senin Gibi pop rock'ı alaturkayla harmanlıyordu. Bir bakıma Anadolu rock dinletisiydi. Enstrümanlar, melodi ve vokalde rock öğeleri baskın geliyordu. 2007'de yaptığı Işığım ve Gölgem albümü de pek farklı değildi. Malumun ilanı ise 2010 yılında yayınlanan Nir Nev-i Alaturka albümüyle gerçekleşti. Artık gitarlar alaturkaya adanmış vaziyette tıngırdıyor, Nev seslendirmeyi Türk sanat musikisi edasıyla yapıyordu. Albüm kapağındaki iki kolun yanlara açıldığı vaziyet de bunun gösgetergesiydi. 2014'teki Kıyısız Deniz'le bir ara vermiş gibi dursa da Yokum parçası kopamadığının göstergesiydi yerli tınılardan. Geçen ay Bir Nevi Alaturka, Vol 2'yle kaldığı yerden devam ediyor Nev. Unutmadan, "Matrix nereden çıktı şimdi?" diye soracak olursanız, o zamanlar hâlâ etkisini gösteriyordu efsane film; yazının başında bahsettiğim klipteki gözlüklerden midir yoksa iki kopya kişisinin yer almasının yarattığı mindblow'dan mıdır bilinmez, Nev üzerinden yaptığımız serbest çağrışım Matrix olmuştu. Klip de ayrı trajikomikti. Gözlükler artık yok gerçi...

60

FUTURE DescriptionFuture Hndrxx Presents: The Wizrd Epic Records Rap 20 parça, 61'

YONCA LODİ Fazla Aşk DMC Pop 10 parça, 39'

MAGGIE ROGERS Heard It In A Past Life Capitol Records Alternatif pop 12 parça, 45'

BIN

3 albümün ardından yoğun geçen konser ve bar çalışmalarıyla 2001 senesinden bu yana Türkiye çapında 400’e varan konser verdi. Nev'in en büyük ilgi gördüğü konser ise yaklaşık 60.000 izleyicisiyle Trabzon'da Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde gerçekleşti.

TEPKİ Output Nr. 1 M.o.b. Entertainment Rap 8 parça, 28'

MIKE POSNER A Real Good Kid Island Records Elektro pop 12 parça, 37'

LOST KINGS Paper Crowns Disruptor Records/RCA Records Elektronik dans 4 parça, 12'’ NEV

Bir Nevi Alaturka 2 Pasaj Alaturka 10 parça, 41'

GNASH we :): Indie rap 13 parça, 40'


11

ALBÜM AJANDA

ŞUBAT 2019

Sha VERA Karşının Hikayesi Vera Rock 7 parça, 25'

a V ron

SARSICI

2.180.949 Spotify aylık dinleyici sayısı

KUBİLAY KARÇA Organize İşler Wovie Rap 7 parça, 23'

JAMES BLAKE Assume Form Polydor Elektronik dans 12 parça, 48'

RUDIMENTAL Toast to Our Differences Atlantic Records Dans 16 parça, 60'

n e t t E n

S

haron Van Etten'ın önceki albümleri gibi, 2014'teki Are We There'de kafası bağımlılığa dayalı eski bir toksik ilişkiyle meşguldü. Yeni albümün giriş parçasında adeta itirafla günah çıkarıyor, I Told You Everything'le travmatik geçmişini dinleyiciye değil halden anlayan bir partnere anlatıyor. Bu müzisyenin ızdırap içinde olduğunu onaylasa da bir yandan artık yeni biri olduğunu gösteriyor. Değişim Remind Me Tomorrow'da kendini açıkça gösteriyor. Sharon, gitarından uzak; vızıltılar, piyano ve retro synth'lerle beraber. Bu arada belirtelim, Van Etten, müzik dünyasında tıngırdatmayı bırakıp elektroniğe kayan tek sanatçı değil elbette. Coldplay, Maroon 5 gibi birçok grup ve sanatçının aralarında anlaşmışçasına elektroniğe geçiş yaptıkları gün gibi ortada. Birkaç yıldır var böyle bir şey ancak Sharon'ın bazıları gibi çıkar için bunu yaptığını söylemek haksızlık olur. Tabiri caizse koyunluk söz konusu değil yani hatta bu yeni hal ona mükemmel uymuş. Zamansız melodiler, sözsel bir içebakış, yanık ses, 80'lerin neşeli günleriyle talihsizlik arasında dönüp duran bir his... Albümün öncü teklisi Comeback Kid, hatalı gençlik yıllarını, düzensiz ritim ve synth'le harmanlıyor. Malibu ise 20'nci yüzyılın sonlarının nesiline kırmızı arabayla saygı duruşunda bulunuyor. Akılda kalıcı, Springsteen'imsi Seventeen ise ayrı bir olay. Ruh gibi bir parça olan Jupiter 4, ürkütücü bir Amerikan havası olaraksa Memorial Day. Sharon Van Etten şimdiki zaman üzerine kara kara düşünüyor ya da eski günlere özlem duyuyor, olsun çıkarılacak şey belli: Van Etten bu iddialı albümde hırsını ve yeteneğini gösteriyor, uzun yıllar playlistler'in favorisi olacağa benziyor.

SHARON VAN ETTEN Remind Me Tomorrow Jagjaguwar Alternatif 10 parça, 41'


2019 ŞUBAT

Indie plakçı Eazycut Records

12

. TAKIP

10

Uzunluk, model ve kalınlığa göre 13 çeşit plağın fiyatı 10 ila 45 lira arasında.

Ahmet YATĞIN

B

iri Avustralya diğeri İran asıllı iki genç, Türkiye’de bir ilkin peşinde. Keihan Khasmakhi ve Ediz Steel, Eazycut Records ismiyle ticari kaygılardan uzak ve müzik tutkusuyla kurdukları Eazycut Records ile müziğin fiziksel açıdan varoluşunda yeni bir seçenek sunmaya girişti: Lathe cut. Türkiye’de ilk kez kullanılan bu teknik müzik dinleyicisine ve üreticisine eski tip plak dışında bir alternatif sunuyor. Üstelik öyle çok sayıda sipariş vermeniz şart da değil, ister 1 tane ister bin... Aynı zamanda Al’york grubunun gitaristi olan Ediz, plak üretme amaçlarını müziğin sadece dijital ortamda değil fiziksel olarak da var olmasını sağlamak olarak açıklıyor. Ayrıca müzisyenlerin kayıt sürecinde olduğu gibi, üretim sürecinde de yer alması gerektiğine inanıyorlar. Peki bunun press plaktan farkı nedir? Press plak aslında, lathe cut tekniğiyle kesilmiş plağın kopyasıdır. Kesilen plağa lacquer adı verilir ve bu, baskı tekniğiyle çoğaltılması sonucunda binlerce press plak doğurur. Lathe cut tekniğiyle kesilen plağa lacquer denmesinin sebebi ise kesimin negatif olmasıdır. Ediz konuyu daha iyi anlamamız amacıyla şöyle bir örneklendirme yapıyor, “Biz Eazycut Records olarak lacquer üretebiliyorken, bu işlemi tersten yapıp lathe cut plak da üretiyoruz. Örneğin bir fotoğrafın pozitifini birden çok kopyalamayla çıkarmak press plakken lathe cut plak bir fotoğrafı aynı şekilde birden çok kez fotoğraflamaktır.” Lathe cut ve press plak arasındaki bir diğer fark, groove denilen, şarkının plakçalar iğnesiyle buluştuğunda dinlenmesini sağlayan çizgilerin daha derin olması. Groove’un derin olması özellikle scratch yapan

DJ’ler tarafından tercih ediliyor zira bu örnekle lathe cut plak ömrünün, sanılanın aksine Ediz uzun ve dayanıklı olduğunu savunuyorlar. Ses kalitesi konusuna gelince, dijitalde olduğu gibi kayıt ne kadar kaliteliyse plaktan alınan geri dönüş de o kadar kaliteli. Eazycut Records’un 'Tersyüz projesi' sayesinde bağımsız grupların plak sahibi olması artık daha kolay. 15'e yakın grup birleşip kendi imkanlarıyla, plaklarını yayınlayabiliyor. Bugüne kadar 3 adet Tersyüz serisi yayınlandı. Seride plakları yayınlanan gruplar arasında Eskiz, Destroy Earth, Hedonistic Noise, Kirpi, Kozmik Yıkım ve Bam Bam Bam yer alıyor. Ediz, "Wargasm Records'un punk grupları için ürettiğimiz plaklar var, Project Youth ve Poster-İti. Tantana Records'un Taner Öngür ve 43.75 için ürettiğimiz özel 45'lik kutu setini de sayabiliriz. Çalıştığımız bağımsız grup Al'York'un plakları var. Alarga, Batu Akdeniz, Scenes We Have Missed, Dahakara, Index 2000, dok, Zhun ve Alpman” diye sayıyor çalıştığı müzisyenleri. Müzik gruplarının Eazycut Records’un atölyesinde mikrofon karşısında şarkılarını çalıp söyledikten sonra evlerine bir plakla dönebilecekleri sıra dışı bir projenin çok yakında geleceğini müjdeleyen Ediz, isminin ise ECR Sessions olacağını ancak detayların sürpriz olarak atölyede saklandığını söylüyor. Ses kalitesi hakkındaki endişelerin karşılıklı işbirliğiyle ortadan kalkacağını öğreniyoruz. Örneğin, MP3 formatında gönderilen dijital sesin yerine; WAV veya FLAC gibi formatlar tercih ediliyor. Ancak Mastered for Vinyl denilen plak için master'lanmış kayıtlar, ses kalitesi açısından en iyi format olarak karşımıza çıkıyor.

ŞEFFAF PLAKLAR Transparan plakların siyah plaklara göre daha çok ilgi çektiğini paylaşan Ediz, “Denediğimiz bir teknikle şeffaf plaklara optik illüzyon şeklinde gözüken farklı görseller çıkarmayı başardık. Bu seçeneği sunmak için de sabırsızlanıyoruz. Hatta plak görselleriyle ilgili bir başka çalışmamız da renkli plaklar. Renkli plaklarında transparan plaklar gibi ilgi göreceğini düşünüyoruz. Kalite açısından siyah plaklarla transparan ve renkli plakların hiçbir farkı yok. Malzemeleri ve üretim teknikleri birebir aynı. Siyah plaklarımız orjinalden vazgeçemeyenler için raflarımızda olmaya devam edecek” diyerek plak tutkunlarına bir açıklamada bulunuyor.

Keihan

LATHE CUT TAVSİYELERİ ❏ Plakları, herhangi

bir sıvı kullanmadan mikro fiber bez ile temizleyin. ❏ Olası ses bozuklukları ve gürültüyü önlemek için varsa antiskating özelliğini kullanın. ❏ İstediğiniz sayıda plak çıkartabilirsiniz, ister 1 ister 10!


13

. FESTIVAL

ŞUBAT 2019

Keşfettiren ve dans ettiren festival

SÓNAR ISTANBUL Deena Abdelwahed Laurent Deena Abdelwahed Garnier

50

2002 yılından beri dünyanın 50 farklı şehrinde gerçekleşiyor.

25

Ben Frost

Bu yıl Sónar Barselona 25. yaşını kutluyor.

DJ Lag

Modeselektor

Ş

u sıra herkes birbirine soruyor; "Sónar Istanbul'a gidiyor musun?" Festivaller gelsin diye totem tutan bizlerin elindeki nimet kaçar mı? Üstelik bu yıl da içerik konusunda müzikseverlerin arayışlarını fazlasıyla karşılıyor. Sadece bir müzik festivali olarak değil, deneysel SonarClub’da bu sene 195’i atölyeleri ve teknoloji merkezli içerikleriyle robot ışık olmak üzere 270 de çok yönlü eklektik bir kültür etkinliği ışık kullanılıyor. olarak karşımızda. 8-9 Mart tarihlerinde Zorlu PSM’yi müzik, yaratıcılık ve teknolojinin merkezine dönüştürecek etkinlik, gelenleri sabaha kadar dans ettirecek. İşte bu özlediğimiz festival ruhu! İki günlük festivalde sahne alacak isimler arasında Modeselektor, Kobosil, Bicep, Dj Stingray, Ben Frost, Gazelle Twin, DJ Seinfeld, FJAAK, George Fitzgerald, Deena Abdelwahed, Haai, Henrik Schwarz, Laurent Garnier, Matador, Octo Octa, The Field ve Volvox var. Gidenler festival ortamını biliyor, gitmeyenler için ilk ikisinin özetini geçelim. İyi ve meraklı bir elektronik müzik dinleyicisinin olduğu, sahne alan kimi müzisyenlerin izleyici arasında dolaştığı, sosyal medyanın coştuğu, eve gitmek yerine overdose festivalcilik yapıp ertesi güne uykusuz devam edildiği festival, konser kaçırmama telaşıyla oradan orada koşturup dans ederek geçti. Bu yıl da böyle koşturmalı geçecek. Ayrıca 8 Mart Kadınlar Günü düşünülerek kadın müzisyenler ağırlıklı olarak sahne alacak. Bizim en çok merak ettiğimiz performans ise Frost'un 360 derecelik özel sahnesi. Kesin baş döndürecek! +D tarafındaysa ilginç deneyimlere şahit olurken yaratıcılığın hangi demlerde gezindiğini görüp onlarca not çıkardık. Yaratıcılık elden gidiyor diye diz dövülen bir dünyada İstanbul'da ufuk açıcı proje sahibi insanların bir araya geldiği böylesi bir etkinlik hem de akşamı 'müzikli' etkinlik... Gün saymaya başladık bile!

270

Gazelle

Twin

206 Festivalde farklı boyutlarda 206 hoparlör kullanılacak.

Görsel işitsel şovlar Lazer destekli görsel-işitsel performanslarıyla TUNDRA kolektifi, minimal etiketli modüler şovuyla İtalyan sanatçı Caterina Barbieri, nesneleri mikroskop altına aldığı performansıyla Martin Messier, güçlerini görsel-işitsel bir şov için birleştiren multimedya sanatçısı Ali Demirel ve klasik müzik piyanisti Kaan Bulak, interaktif enstalasyonu ile Memo Akten, algı ve yanılsama arasında gezinen ses ve ışık deneyimi ile Push 1 Stop, Botanik bir görsel eğitim videosuna seslerle duygu katacak Tolga Böyük ve daha birçok isim, Digilogue’un katkıları ve içerik desteğiyle Sónar İstanbul ziyaretçilerine keyif alacakları bir deneyim yaşatacak.

16

Sadece Ben Frost için minimum 16 adet hoparlör kullanılacak.


14

BÜLTEN

2019 ŞUBAT

W

I

S

H L

I

S

T

hepsiburada.com Monopoly Fortnite 110 TL

Poseidon yüzük Macabre Gadgets 900 TL

Frame Sweatshirt Tissu Art 180 TL

İstanbul Harita Poster Minimap Store 129 TL

Aliexpress Afrika kalimba 59.99 TL

Martini Bitch bardak altlığı Pkdesign 40 TL

Marla Singer broş Mild Foxes 55.25 YL

Calam kalemlik Verydery 79 TL

Zig Zag One Two çorap 25 TL

Novation launchpad pro Tchibo 2.199.95 TL

Çelik boks eldiveni Kolye Betico Fashion 71.24 TL

Geometrik kuru kafa mum Mumyashop 90 TL

Oasis tişört Zepplin Giyim 39.90 TL


15

. LISTE

ŞUBAT 2019

TOP 10

En şiddetli 10 müzik derbisi Damla KAAN

1

2PAC vs Biggie

Harlem doğumlu 2PAC, müziğini hem New York hem Kaliforniya'da icra ederken Notorious B.I.G.'yle tanıştı, onu ortamlara soktu ve kariyerinde önemli adımlar atmasını sağladı. Her şey güzel giderken 2PAC, 94'te stüdyoya giderken vuruldu, bundan Biggie'yi sorumlu tuttu. 2PAC, Hit 'Em Up, Biggie ise Who Shot Ya şarkısını yazdı. 96'da 2PAC katledildi, 97'de ise Biggie. Batı yakasından Dr. Dre ve Snoop Dogg, Doğu yakasından Puff Diddy gibi isimler olayların ekmeğini yerken, ölümler sonrası nedense süt dökmüş kediye döndü ve olaylar kapandı.

2

Metallica vs Megadeth Metallica gitaristi Dave Mustaine saldırgan davranışlarından dolayı gruptan kovuldu. David Ellefson ile tanışan Mustaine, onunla Megadeth’i kurdu. Bu durum en büyük 2 trash metal grubunu ister istemez karşı karşıya getirdi. Grubun başarısına rağmen Mustaine, James Hetfield’ın alkol bağımlılığı tedavisi görürken gruba dönmeye çalışmış ancak Metallica’nın diğer üyeleri bunu kabul etmemişti.

3

Oasis vs Blur

Blur piyasaya Oasis’ten önce girdi. Oasis, ilk albümleri Definitely Maybe ile The Beatles’ın ardından İngiltere’de müziği yönlendiren gruplardan biri olarak görülmeye başlandı. 1994'te Blur’un Parklife albümü çıktı. 4 ay arayla çıkan bu iki albümle başlayan rekabeti İngiliz müzik basını kızıştırdı. Hatta Noel Gallagher Blur’a olan nefretini “Umarım AIDS kapıp ölürler” diyerek dile getirmişti.

4

Axl Rose vs Slash Bu kavga Guns N'Roses’ın eski menajeri Doug Goldstein'a göre Slash’in 1991’de Michael Jackson ile çalışmak istemesiyle başlamış. İstismara uğradığını söyleyen Axl Rose, çocuk istismarıyla suçlanan Jackson ile çalışmak istemedi. Slash 1996’da ayrıldı ve solo kariyerine devam etti. Ancak bu kavga 2015’te son erdi ve Slash, Axl ile yeniden konuşmaya başladıklarını söyledi.

M j vs Prince

5 7

1982'de listelere albümleriyle giren ikili ilk kez karşı karşıya geldi, atışmalar başladı. Michael Jackson, Prince’i Bad 'in klibinde oynaması için davet etti, Prince tarafından reddedilince atışmalar büyüdü. Özel bir gecede Prince'in, sahnedeyken inadına en önde oturan Michael Jackson’a karşı garip hareketler yapmasıyla işler tuhaf bir hale geldi. Ancak bu kapışmaya rağmen biyografi yazarı Tavis Smiley'a göre Jackson ölünce Prince depresyona girmiş günlerce odasında çıkamamıştı.

Jay-Z vs Nas

6

Biggie öldürüldükten sonra New York kralı unvanını almak için savaşmaya başlayan ikili birbirlerine albümleri ve röportajları üzerinden mesajlar veriyordu. 2000'de Jay-Z Takeover parçasında Nas’a mesajlar göndermiş ve bunun üzerine cevap olarak Nas da Ether parçasını çıkardı. 2005 yılında kapışma sona erdi. O sene aynı sahneyi paylaştılar ve hatta Nas'in Hip Hop is Dead adlı albümünde bir parçada beraber çalıştılar.

Hülya Avşar vs Gülben Ergen Gülben Ergen çıktığı ilk günden beri kendini Hülya Avşar’a rakip gördü. Ergen Dadı dizisinde oynarken, Avşar Kadın İsterse’de oynuyordu. Hülya Avşar kendi adına dergi çıkardığında, Gülben Ergen’de dergicilik için kolları sıvamıştı. Oyunculuktan tutun, müziğe kadar her alanda kapışan ikili artık kavga etmekten çok sıkıldıkları için barıştılar ve hatta aynı programa bile çıktılar. Bu kavganın gerçek kaybedeniyse magazin basını oldu.

8

Demet vs Hande

2006’da Yener’in elektronik-pop müziğe geçiş yaptığı dönemde Demet Akalın müzik dünyasında Afedersin gibi parçalarla kendini kabul ettirmeye başlamıştı. 2010'da Yener, pop müziğe geri döndüğünde Akalın büyük rakibi haline geldi. Bakkal polemiğine girdiler, birbirlerine dava açtılar, ardından barışıp aynı reklam filminde oynadılar sonra yine küstüler derken en son bir televizyon programında artık kavga etmeyeceklerini açıkladılar.

Nicki Minaj vs Cardi B

9

2017’de Cardi B'ye yazıldığı söylenen ‘salakça şarkı sözleri’ tweet'ini Nicki Minaj’ın beğenmesiyle başlayan ve parçalarda birbirlerine yaptıkları göndermelerle devam eden bu kapışmayı olaylı bir geceyle süslediler. Nicki Minaj, Cardi B'nin kötü anne olduğunu yazan tweet'i beğendi. Bunun üzerine B, Minaj'ı bir davette sıkıştırdı, topuklu ayakkabısını rakibine fırlattı. Kavga hâlâ devam ediyor, işler gittikçe kızışıyor...

10

Mariah Carey vs J.Lo

İddiaya göre 2001'de Jennifer Lopez, Mariah Carey'in Firecracker parçasından bazı bölümleri I'm Real'da kullandı. O zamanlar Lopez de Carey'in eski eşi Tommy Mottola ile çalışıyordu. Sonrasında Mariah Carey’e bir röportajında Jennifer Lopez ile işbirliği yapıp yapmayacağı sorulduğunda “Onu tanımıyorum” dedi. Hâlâ birbirlerini tanımayan ikilinin barışıp barışmayacakları merak konusu.


Kolaj: Ece ULUSUM

16

2019 ŞUBAT

. YAKIN TAKIP


17

. YAKIN TAKIP

ŞUBAT 2019

KARAYİPLER KRALİÇESİ Arda AŞIK

B

iraz duygusal ama çok seksi, iyiydi ama artık kötü, hem alto hem mezzo soprano, kötü oyuncu iyi şarkıcı. Neşelenmek isteyince BadGal'ı, efkar tutunca RiRi'yi aradı gözler MTV'de, Dream TV'de. Kimisi en başından, 2005'teki Music of the Sun albümüyle yakaladı Rihanna'yı kimisi 2008'deki Umbrella parçasıyla. İlkokul 4'üncü sınıfta falan olmam lazım, her sabah okula gitmeden MTV'yi açar yarım yamalak anladığım sözlerin süslediği, 1 kadın ve 2 erkeğin aşk üçgeninin anlatıldığı bir klibi izlerdim. 10 yaşındaki benim yüreğimi dağlayan, kimin söylediğinden bihaber dinlediğim şarkının ardından okulun yolunu tutardım. O zamanların biraz öncesinden bahsetmek gerekirse, diva henüz Amerika görmemişken Barbados sahillerinde güneşlenen, New York piyasasının ağır toplarından Evan Rogers'ın şarkı söyleyerek yanına gidiyor. Bir anda kendini New York'taki hiphop yapım şirketi Def Jam'in ofisinde, Jay-Z'nin karşısında buluyor. Sanatı kadar patron olarak da tanınan rapçi "Vallahi imzalamadan bırakmam" diyor ve Rihanna müzik kariyerine sesine yakışır bir isme sahip albümle başlıyor: Music of the Sun. Albüm pop, reggae, R&B ve elektronik dans gibi türleri barındırıyor ancak parçalar tek düzelikle eleştirilmekten kurtulamıyor.

DENEME 2 Ancak Rihanna'nın inadı inat, kredisi de hemen tükenecek cinsten değil. 2006'da emekleme döneminden yürümeye geçeceği albümü çıkarıyor: A Girl Like Me. Yazının girişinde klibinden bahsettiğim Unfaithful parçasının bulunduğu albüm ancak melankoliden ibaret değil elbet. Giriş parçası olan SOS ve Sean Paul'le düet yaptığı Break It Off gibi birçok hareketli parça yer alıyor. Albüm adeta öncekinin telafisi, dünya çapında 3.5 milyondan fazla kopyayla yılın en çok satan 20'nci albümü oluyor.

RiRi KUŞ YUVADAN UÇAR

Barbados'u terk edeli çok olsa da önceki albümlerinde manevi olarak hala orada olduğu hissediliyordu. 2007'de çıkardığı albümün ilk parçası Umbrella'nın girişinde Jay-Z'nin ağzından albümün adını anons ediliyordu 'Good Girl Gone Bad' yani 'İyi kız artık kötü' diyordu. Tek değişimi bu söze bağlamak olmaz tabii. Umbrella parçası Grammy'de En İyi Rap Ortak Çalışması Ödülü'nü ve MTV Video Müzik Ödülleri'nde Yılın Cananavar Teklisi Ödülü'nü kazandırdı. Artık onun müziği memleketinden kopmuş, seksüel ve elektronik öğelerle tamamen Amerikalı bir hal almıştı. Please Don't Stop the Music parçasında duyulan 'Mama-say, mama-sa, ma-ma-ko-ssa' dizesinin Michael Jackson'ın Wanna Be Startin' Somethin parçasından alınmış olması bunun en bariz kanıtıydı. Bir de Charlize Theron'ın Aeon Flux'taki saçının aynısını yaptırdığını göz önüne alırsak her şey oturuyordu. 2008 Amerika Müzik Ödülleri'nde En İyi Kadın Pop Rock ve Soul/R&B şarkıcısı ödüllerini kazandı.

O ARTIK ROCKSTAR Ham Rihanna'nın artık piştiğini gösteren albüm ise 2009'da çıkardığı, Chris Brown tarafından maruz kaldığı şiddetle şekillenen Rated R albümü oldu. 'R' artık şekillenmişti. Slash'ın gitarıyla eşlik ettiği Rockstar 101, Rihanna'nın artık gerçek bir yıldız olduğunu gösteriyor, başındaki 'rock' ise artık daha net göreceğimiz rock etkisini simgeliyordu. Hemen ardından gelen Russian Roulette ise bu parçayı

tamamlıyordu. Rude Boy ve Te Amo ise albümü taçlandırıyordu. Aynı yıl Eminem'in zirve albümü Recovery'de o yıl hemen her yerde duyduğumuz Love the Way You Lie'ın nakaratı onun sesindendi. Sonraki yıl çıkardığı Loud albümünde ise üstüne daha da koymuştu. 2010'da tekrar AMA'da En İyi Kadın Soul/R&B Şarkıcısı seçildi. Giriş parçası S&M yeni Rihanna'yı bir kez daha vurguluyordu. Albümdeki Man Down parçasında sesini inişli çıkışlı kullanışı bir gövde gösterisi oldu. Talk That Talk albümünde ise çizgisini pek değiştirmedi. 2011 ve 2012'de BRIT Ödülleri'nde En İyi Uluslararası Kadın Sanatçı seçildi.

ZİRVE 2012'de çıkardığı Unapologetic albümüyleyse zirvesini yaşadı Rihanna. Chart'larda ilk kez, ilk haftasında 1 numaraya çıktı, albüm ilk haftada tam 238 bin satmıştı. 2015'e kadar dünya çapında 2 milyon 300 binin üzerinde sattı. Grammy'de En İyi Urban Çağdaş Albüm seçildi. Albümün turnesinde İstanbul'a geldi. Adım atacak yer yoktu İnönü'de, Stay'i seslendirdi, on binler Diamonds parçası için tezahürat yaptı. İçimden bunun üzerine çıkamaz diye geçiriyordum. Keza öyle de oldu. 4 yıl boyunca bekledi, 2016'da ANTI albümünü çıkardı. Eser yoktu divadan, bekleneni veremedi. Müziğinden çok özel hayatı konuşuluyordu artık. Son albümünün üzerinden 3 yıl geçti, 2000'lerin ikonu için hayranları bir dönüş bekliyor. Bu yıl bir albüm çıkaracağı açıklandı, adının ise #R9 olması bekleniyor.

2.300.000 Unapologetic albümünün dünya çapındaki satışı

30.356.307 Spotify'daki aylık dinleyici sayısıyla dünyada 32'nci sırada

187

Kazandığı ödül sayısı


2019 ŞUBAT

42

İllüstrasyon: Mert SUBAY

18

. NOSTALJI

YIL

Pekkan'ın 1977'de yayınladığı Süperstar adlı albüm ona bu, kalıcı unvanı getirdi. Aynı adla tam 4 albüm yayınladı.

IYI KI DOGDUN

AJDA PEKKAN

Ece ULUSUM

B

ugün dünyanın ağzını bir karış açıp şaşkın şaşkın izlediği Kardashian kadınları bir Ajda Pekkan eder mi acaba? Yetenekli, güzel, sansasyonel, muzip ve cüretkar! Üstelik tüm bu özelliklerini medya önünde sergilemeyi de pek âlâ becerebilen bir süper star. Pekkan'ın macerası henüz 17 yaşındayken İlham Gencer'in meşhur gece kulübü Çatı'da sahne almasıyla başladı. İnanılmaz aksanıyla Fransızca, İtalyanca ve İngilizce parçalar söyledikçe salondakileri büyüledi. Sadece müzikal yetenekleriyle dikkat çekmiyordu. 1960'larda transparan elbisesiyle göğüslerini gösterecek kadar cesur, bunun şov işi olduğunu anlamayanları küçümseyecek kadar da dik başlı biri... 1963'te Ses Dergisi'nin artistlik yarışmasına katıldı, yarışmanın mayolu bölümünde bikinisiyle podyumda yürüdü. Bu bir ilkti! Birinciliği de Pekkan aldı, güzelliğinden çok yenilikçiliğiyle. O zamandan beri toplumun merak ettiği bir rol model oldu. Paris'in ünlü konser salonu Olimpia'da Enrico Macias konseri ve Monte Carlo'da kraliyet ailesine verdiği konser bugün hâlâ sosyetenin dilinde. Devlet büyükleri onu en önden dinledi, yakın arkadaşlıklar kurdu, 1986'da gazete manşetleri şöyle yazdı: Süper starlıktan süper bakanlığa... Müzik dışında bir şey onu mutlu etmeyeceğinden hiç girişmedi. Ancak filmlerde ve kabarelerde rol aldı hatta köşe yazarlığı da yaptı. Yurt dışından o zamanın parasıyla 100 milyonluk saatler getiriyor ya da saçını ilk kez balıksırtı modelinde örüyor ertesi gün gazetelerin ilk sayfasında manşet! Aşkı uğruna müziğe ve konserlere ara verdi. Birkaç yıl sonra sahnelere geri dönünce plak şirketleri ve konser mekanları gazetelere "Seni çok özlemiştik" diye ilan verdi. Yaptırdığı estetikleriyle olay oldu, bir GSM operatörü reklamında "Yıl 2053 ama hiç yaşlanmamış" diye anılıyor ve böylece yine kazanan Pekkan oluyor. "Ben vitrin ve simge bir insanım. Mühim olan insanların beni hep bakımlı görmesi. Ben Ajda'nın bugünü ve bundan sonraki kuşağa devamı için çalışıyorum" diyerek son noktayı koyuyor. Pekkan hakkında yazılmış akademik makaleler ve bir de tez var. Popülerliğinden bir şey kaybetmedi. Ajda Pekkan hâlâ çok konuşuluyor, konser salonlarını doldurmaya devam ediyor. Şovları ve kostümleriyle dönemin ruhunu yakalıyor. İmzaladığı bir kağıt para bile binlerce liraya satılıyor. Ancak bu kadar göz önünde olmak kolay değil. Pekkan 90'larda verdiği bir röportajda şöhretin acımasızlığını şu sözleriyle anlatıyor; "Kana kana su içme zevkini yitirmemek için hekimin kendisini ateşli hastalıktan kurtarmasını istemeyen hasta gibi..."

1980 Bu yılda Petrol ile Türkiye'yi Eurovision Şarkı Yarışması'nda temsil etti. Düşük derece aldığı için o dönem ABD'ye yerleşen Pekkan bugün şarkının çok popüler olacağını tahmin bile edemezdi.

25

Pekkan'ın düet, derleme albümleri dahil albüm sayısı.

46

Sinemaya Ayhan Işık ile rol aldığı Şıpsevdi filmiyle adım attı, toplam 46 filmde rol aldı.

387 . BIN

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

12 Şubat 1946'da doğdu.


BACKSTAGE

Stüdyodan bildiriyoruz: Gizem ERTÜRK

yirmi7

M

uhtemel Aşk şarkısı ile büyük beğeni toplayan Okan Şarlı solistliği ve öncülüğündeki yirmi7'nin Arpej Stüdyo'da ses mühendisi Burak Matiz ile yeni kayıtları son sürat devam ediyor. Geçen yaz yayınladıkları Papatya'nın ardından yeni şarkılarını kaydetmek için stüdyoda olan grup oldukça yoğun günler geçiriyor. Aynı anda 3 şarkı kaydeden grup, Saklambaç adlı parçalarının yazın çok ses getireceğini umduğunu söyleyen Şarlı, Umuda Kelepçe Vurulmaz şarkılarınınsa orta ritimde sound'ı olduğunu söylüyor. Üçüncü parça Pervane Kalbim, sevgililer için yazılmış. Aynı zamanda âşık olmayı bekleyen ya da aşklarını tazelemek isteyen çiftler için.

'BU BÜYÜK BİR BASKI'

Bundan önceki şarkılarını hücum kayıt tekniğiyle canlı olarak kaydeden topluluk bu kez kendileri için yeni bir yöntem denemeyi tercih etmiş. Bütün enstrümanları yine canlı olmak kaydıyla ayrı ayrı kaydeden grup, "Nasıl bir sound çıkacağını biz de sonunda göreceğiz" diyor. Geniş yelpazede müzik yaptığını söyleyen grup, eskiden aşina oldukları Türk müziğiyle modern rock sound'unu birleştirdiklerini, kendi çizgimizde ilerlediklerinin altını çiziyor. "Kayıtlar onların alıştıkları düzende değildi" diyor ve Burak devam ediyor; "Bugün burada kayıttan ziyade düzenleyerek tek tek kanallara bakıyoruz. Sound'u yavaş yavaş yürütüyoruz. Bu sayede hata payını düşürüyoruz ve sound olarak istediğimiz yere yakın mıyız, görüyoruz. Eğer hücum kayıt yapsaydık ertesi gün dinlediğimiz başka bir ambiyans olabilirdi ama şu an istediğimiz her şeyi değiştirme şansına sahibiz." Ses mühendisi Burak Matiz ile çalışmaya başlayan grup, “Kısa sürede kaynaştık ve birbirimizi çok iyi anladık, onun da yeteneğiyle şarkılarımızı daha güzel bir hale getirmek istiyoruz” diyor. “Bir insanın hayat boyu dinleyebileceği bir şey yapıyorsun. Belki de nesilden nesile aktarılabilecek bir şey kayıt… Bu ses mühendisi için büyük bir baskı” diye anlatıyor ses mühendisi Matiz, “Kalabalık bir grup kaydediyorsan bazen stüdyoda 15 kişi oluyor, her kafadan bir ses çıkıyor ve o gürültüde konsantre olabilmen çok zor, hata payı artabilir. Bu yüzden sürekli ayık ve dikkatli olman gerekiyor.” Önce davul kayıtları ardından bas, gitar, vokal, perküsyon, mix ve ardından master'lar yapılmış.

19

ŞUBAT 2019

"Uzun bir yol yani, şu an sürecin başındayız" diye ekliyor grubun solisti Okan Şarlı. İlk çeyrekten sonra her zaman daha çabuk geçiyormuş. Eh malum, hayat boyu dinlenecek bir şey yapıyorlar, bu da o kadar kolay olmasa gerek. Belki de nesiller boyu dinlenebilecek bir şey ve bu ses mühendisi için büyük bir baskı demek. Bir şarkıyı aranje ederken nasıl bir çalışma yöntemi olduğunu sorduğumda şöyle yanıtlıyor Burak, “Önce parçayı dinliyorum ve kafamda nasıl canlandırıyorsam, kaydı da ona göre şekillendiriyorum. Kafamda bir ambiyans oluyor ve miksli hayal ediyorum. Aranjeye başlıyoruz ve kayıt esnasında ufak tefek yerlere müdahale ediyoruz. 'Davul çalındı ama gitarlarda bir yer rahatsız etmeye başladı orayı değiştirelim, böyle mi çalsak, burası çok uzun oldu kısaltsak mı' gibi şeyler… Bu işin duygusal kısmı tabii bir de ticari kısmı var. Şarkı uzun mu, şarkının tutma oranı nedir? Mesela çok uzun bir gitar solosu varsa 'Biraz normalleştirelim?' mi gibi kaygılar… Bir şirketin ses mühendisi olarak çalıştığınız zaman o şirketin kriterlerine uymak zorunda hissediyorsunuz" diyor. "Hiç risk almıyor musunuz?" diye sorduğumda ise; "Bazen o riski alabiliyoruz, o çılgınlığı yapıyoruz evet en azından kendimiz için, diyor. Ama işin özü duygusal ve ticariyi kaygıyı bir potada eritmekte." Yani stüdyoya girdik ancak bu ay biraz da ses mühendisinin zihnine de eriştik! Stüdyolarda buluşmak üzere!

79.700 Aylık Spotify dinleyicisi


20

SEYAHAT

2019 ŞUBAT

Senay Akkurt’la , Hayat Bana GUzel , senayakkurt

4.000.000

ABD'nin New York'tan sonra ikinci en kalabalık şehri Los Angeles nüfusu

14 saat

İstanbul'dan LA'e direkt uçuşlar ortalama 14 saat sürüyor.

72 saatte

LOS ANGELES

Los Angeles’a seyahat etmek için kış ayları pek ideal sayılmaz ama işte benim bir yolum düştü ir kere. Ortalama sıcaklık 13 dereceydi ve yılda birkaç hafta görülen yağmuru elbette kaçırmadım! "LA" denince ilk akla gelen; sımsıcak güneş, upuzun plajlarda takılmak, şort ve terlikle sokaklarda salınmak keyfinden mahrum, meşhur Universal Stüdyoları'nda, dev eğlence parklarında takılmadan geçen kışın Los Angeles gezisine buyurun... Downtown bölgesinde gezip görülecekler listesi kalabalık Grammy Müzesi, Walt Disney Konser Salonu, Staples Centre, The Music Centre Downtown'un içindeki müzik mabetleri. The Broad Müzesi de bu bölgede görülesi keyifli bir çağdaş sanat müzesi, atlanmamalı. Little Tokyo da öneriliyor ama yağmurlu gün sayısı fazla olunca sokakları çok dolaşamadım.

GRAMMY MÜZESİ

WALT DISNEY KONSER SALONU

15 dolar ödeyerek girilen Grammy Müzesi'nde 10 yıllık dönemler halinde müziğin yolculuğunu, Grammy'de ödül alanları izliyor, kulaklıkla hikayeleri, müzikleri ya da röportajlarını dinleyebiliyorsunuz. Ünlü müzisyenlerin konser, klip ya da ödül törenin de giydiği kıyafet ve aksesuarların sergilendiği, Grammy ödüllü şarkıların sözlerinin el yazısıyla deftere yazılmış halini görebiliyorsunuz. Mikrofonu elinize alıp şarkı söyleyebilir ya da davul çalabilirsiniz. Sergi, eğitim, halka açık programlar ve konserlere ev sahipliği yapan binada olup bitenleri internet sitesinden takip edebilmek mümkün.

Downtown bölgesinde gezip görülecek ikonik binalardan biri, Walt Disney’in eşi Lillian ve LA’lilere adanmış bir proje olarak Kanadalı mimar Frank Gerry tarafından tasarlanmış. Metalik gövdeli, 2 bin 265 kişilik bu konser binası Los Angeles Filarmoniye ev sahipliği yapıyor, Gustav Dudamel’in müzik ve sanat yönetmenliğini yaptığı uluslararası tanınmış orkestranın konserleri bu salonda dinleniyor. İsteğe bağlı sesli rehber ya da rehberli tura katılarak binayı görebilirsiniz. Not: 2018 sezon açılışında metalik gövdesi, bir tuval olarak tasarlandı. Orkestranın dijital arşivlerinden medya sanatçısı Refik Anadol tarafından yaratılmış olan desenler dış yapıya projeksiyonlarla giydirilmiş video enstelasyonlar ile konser dışarıdan da izlenebilmiş.


SEYAHAT

ŞUBAT 2019

21

iAkZ usu s @hTayalam M n YIL

AMOEBA MUSIC

"Müziği seviyorsanız ilhamınız olalım!" mottosuyla 1990'dan beri açık bir müzik merkezi. Evet merkezi, çünkü müziğin her türünü ücretsiz konser ve etkinliklerle dinleyebilir, sıfır ya da ikinci el her müzik türünden plak, CD ve kaset alabilirsiniz. Müziğin yanı sıra sıfır ve ikinci el DVD'ler de var. Stoklar günlük olarak değişiyor. Ayrıca posterler, hediyelik eşyalar, tişörtler de cabası. Hollywood'da yer alan mağazada underground, rock, hip-hop, soul, elektronik, caz, dünya müziği ve deneysel müziğe ulaşmak mümkün. San Francisco ve Berckley'de mağazası bulunuyormuş. Bir de 2 saat ücretsiz otoparkı var bu LA'de nimet.

10.000 feet

MELROSE

LA’in en renkli semtlerinden, Melrose'da dolanınca Instagrammer'ların favori duvarlarının önünde siz de poz verebilisiniz. Lüks ve havalı dükkanlar ve mekanlar için önerilebilecek bu bölgede tavsiyem pazar günleri kurulan ikinci el pazarı Fairfax Flea Market de var. Giriş 5 dolar.

Değerli okuyucular, bu ay sizlerle paylaşacağım fotoğraf geçtiğimiz haftalarda bolca yağmur alan güzel İzmir’den. İzmir'in kendisi gibi gökyüzü de sürprizlerle dolu. Çiğli üzerinden alçalmaya devam ederken yaklaşık 10.000 feet yükseklikte güneş ve yağmurun bu güzel halini yakalayabildim. Kimisi aşağıda yağmur var diye üzülürken benim gibiler böyle anlarda mutluluğu yakalayabiliyor. Gelecek ay daha güzel fotoğraflarda buluşmak üzere.

HOLLYWOOD

Oscar Ödül törenlerinin ev sahibi Dollby Theatre ve ünlü Chinese Theatre arasında bütün aksiyon. 2 bin kadar ismin üzerinde yazılı olduğu yıldızlı kaldırımlarda yürümek (Walk of fame), Chinese Theatre önündeki ünlülerin el yazısı, el ve ayak izlerini takip etmek eğlencesini de tadıp birkaç fotoğraf çektikten sonra bence Hollywood bitti. Kostümlü süper kahramanlarla fotoğraf çektirmek de 1 Dolar'dan başlıyor. Burada In-N-Out Burger molası iyi gider. Patatesler donmuş değil, gözünüzün önünde kesiliyor. Yeşllik arası burger de var.

MELROSE

Zirvede spor

Kış sporlarını sevenler bu aktiviteyi mutlaka denemeli: Helikopter kayağı yani heliski. Karla kaplı, ayak basmamış dağın zirvesine helikopterden kayak takımlarıyla atlıyorsunuz... Bu spor için en doğru yer Türkiye'de Kaçkar Dağları'nın yanı sıra yurt dışında Rocky Dağları, Kamçatka, Himalayalar. Fransa'da yasak olmasına rağmen ülkenin İtalya sınırlarına yakın noktalarına ulaşım hizmeti veren tur şirketleri buna sınır dağlarda çözüm bulmuş durumda.

YEMEK MOLASI

STAPLES CENTER

Los Angeles Lakers'ın maçlarını oynadığı yer şehrin en önemli konser mekanlarından, her yıl sayısız müzik yıldızı burada sahne alıyor. Açılışı 1999'da Bruce Springsteen ve E Street Band konseri ile yapılmış.

Tarihi mahalle Little Tokyo dolaşmak ve bir şeyler atıştırmak için iyi bir alternatif. Öğle yemeği için durulacak yer ise hiç şüphesiz Wurst Küche. Burada, sebze, kuzu, ördek, tavşan seçenekleri ve envai çeşit sos alternatifiyle sandviçinizi oluşturuyorsunuz, yanında cips, salata ve bira; üstüne de dondurmalı elmalı turtalı. Oh mis! Yemek için bir diğer opsiyon ise İtalyan restoranı Bottega Louie, makaronları efsane!

Ayın uygulaması Kimi saatlerde uçak boş olduğu için biletlerin anlık çok ucuzladığı efsanesini bilirsiniz. İşte o efsane gerçekmiş, tüm bunları kovalayan bir uygulama icat edildi: Hopper. Bu ücretsiz uygulamanın çok önemli bir mahareti var. Takip ettiğiniz uçuşlarda indirim olunca size anında bildirim gidiyor. Ne kadar tasarruf ettiğinizin detayını da veriyor. Not, uygulamanın Türkçe dil desteği yok.


FOTOROMAN

2019 ŞUBAT

Efsane bir blues gecesi

22

Bu ay blues hareketinin etkilerini görmeye devam ediyoruz. Fotoroman bölümümüzün konuğu 9. Blues Gitaristleri Gecesi. 23 Ocak'ta Dorock XL Beşiktaş'ta gerçekleşen konsere ilgi büyüktü. Sahnede kendinden geçen gitar virtüözleri karşısında seyirci blues hasretini giderdi. İşte o geceden kareler...

Hep bir ağızdan klasikleri söyledik, elbette Yavuz Çetin'i anmadan geçmedik. Volkan Başaran, Benimle Uçmak İster misin? parçasında efsane bir solo attı.

Konser başlamadan önce blues dansı izledik. Isınma turu diye buna deriz!

Blues Derneği Başkanı Göksenin Tuncalı önce açılışı yaptı sonra sahneyi salladı.

Sahnede eğlenmeyen bizden değil!


FOTOROMAN

ŞUBAT 2019

23

Blues Gitaristleri Gecesi'nin sadık bir kitlesi var ve her gün artıyor. Her sohbet ettiğimiz bir blues mekanı arayışında olduğunu söyledi.

Erkan Oğur ile Volkan Başaran'ın karşılıklı atışmalarını görmeniz lazımdı.

Bu konserlerin mimarı Alper Durmuş sahnede ...

Fotoğraflar: Emre NAMOĞLU - Yazı: Ece ULUSUM

İşte kıymetli anlardan biri. Usta gtarist Akın Eldes oğlu Akıncan ile aynı sahnede. Bambaşka bir deneyimdi.


24

AUDIOBAN

2019 ŞUBAT

Ocak'ta

Italian Disco Night

neler oldu?

Erhan Kabakçı, Belaride, DJ Bela, w a v e o u t'ın sahne aldığı 12 Ocak gecesi zaman yolculuğu neymiş öğrendik. Zira Alacakaranlık dergisi iş birliğiyle düzenlenen geceye katılanlar 80'lere dans ederek ışınlandı!

Les Filles de Illighadad ..

Bilmedigin Gibi: Nilipek. (

Audioban tarafından düzenlenen 'Plakçıda Buluşmalar 'serisinin geçen Ocak ayı etkinliği Kontra Plak'ta yapıldı. Konuşmacı, Led Zeppelin, Jethro Tull gibi birçok dev ismin Türkiye'deki plak kapaklarını çizen Betül Atlı'ydı. Atlı'nın çizim hikâyesi, henüz ilkokuldayken başlamış. İllüstrasyon akımı dergiden reklamlara kadar her yerde olduğu dönemde gördüklerinden etkilenmiş ve çizmeye başlamış. Çizimleri okul arkadaşları arasında öyle popülermiş ki hepsi bir tane alabilmek için uğraşıyormuş. Beşiktaş Kız Lisesi'ndeki hocaları ailesine, Betül Atlı'nın akademide okuması gerektiğini söylemiş. Babası tıp ya da siyaset gibi bir bölümü okumasını istese de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil Bölümü'ne girmiş. Öğrencilik dönemi boyunca bir kazancı olmadan her fırsatı değerlendirmiş. Sigorta diye bir haktan habersizken, Yonca Plak'ın sahibi Ergin Yener kendisini yanına çağırmış, "Melodi Plak'a bir şeyler çizersin" demiş. İlk kez sigortalı ve maaşlı bir işi o zaman olmuş. Gelen plakları dinler, sanatçının fotoğraflarına bakıp, bilgi edinir ve gözünde ne canlanıyorsa çizermiş. Nasıl olduğunu kendisi de bilmiyor. O zamanlar pikap yok Türkiye'de, anca yurt dışındaki tanıdıklar getirir ya da Amerikan pazarlarında bulunurmuş. Kendi pikabı da yokmuş haliyle. Evlendikten sonra eğitim için Almanya'ya burslu gitmiş, "Avrupa'da eğitimi överlerdi ama yoktu öyle bir şey" diyor. Zaten savaştaki kayıplardan okullarda hoca kalmamıştı. Akademik olarak hiçbir şey katmasa da "İnsanlığı, hoşgörüyü ve cinsiyetsiz olmayı öğrendim" diyor Atlı, bu da hayatına ve kariyerine yansımış. Atlı, MSGSÜ'de sanatçılar yetiştirmeye devam ediyor.

Sahel Sounds’ın son dönemde dünya müziğine en büyük armağanlarından biri olan büyüleyici Les Filles De Illighadad, 15 Ocak akşamı inanılmaz bir konser verdi. Üç müzisyen o gece, çöl çadırlarındaki ambiyansı tınılarıyla İstanbul'a getirdi.

Bilmediğin Gibi serisinin ilk konuğu Nilipek. oldu. 11 Ocak Cuma gecesi, kariyerinin başında sahne aldığı DUNIA Kadiköy’de özel bir konser verdi. Müzisyen hem kendi şarkılarını hem de pek bilinmeyen ilham kaynaklarının eserlerini yorumladı. Müzisyen arada izleyiciyle sohbet etti, hatıralarını paylaştı...

Audioban meets Red Bull Music

Müzik dünyasında alternatif, bağımsız ve yenilikçi üretimlerin yanında duran iki oluşum Audioban ve Red Bull Music, 18 Ocak’ta özel bir parti gerçekleştirdi. O gece Pan's Social House’ta Jtamul, Affet Robot, TKO, RedRice b2b Fosil ve Robogeisha sahne aldı. Müzik ve dans bir an olsun durmadı.


AUDIOBAN

ŞUBAT 2019

25

Subat'ta .

neler olacak?

01.02

13.02

Kış Hikayeleri II: Genç Bilim Kurgucular @KargART Edebiyat eksenli etkinlik serisi Kış Hikayeleri'nin ikinicisinin teması Genç Bilim Kurgucular. KargART'ta gerçekleşecek etkinlik ücretsiz.

Brek @KargART Berk Sivrikaya solo projesi Brek ile sahnede olacak. Dream pop, synth, new wave tınılarını kullanan Berk, evindeki stüdyosunda hazırladığı yani tam anlamıyla 'handmade' albümü TV Juice'in ardından Mikrodalga Sörfü albümünü ve Tesadüfen Hayatta teklisini çıkardı.

06.02

Non Square'in . ilk teklisi dijital platformlarda!

Torab Majlesi @Audioban Ofis

15.02

Audioban Sunar: The Kites “Sunset Vibes” Albüm Lansman Konseri @Salon Tan Deliorman ve Ozan Erverdi'nin funk caz projesi The Kites, Audioban etiketiyle yayımlayacakları ilk albümlerinin ilk konseriyle Salon’da sahne alacak.

Davul ve perküsyon sanatçısı Torab Majlesi, Audioban'ın klasikleşen söyleşi etkinliklerinin konuğu. Müzisyen, deneyimlerini anlatacak, katılımcıların sorularını yanıtlayacak.

16.02

Algorave @Pan’s Social House İstanbullu prodüktör Non Square’in kendi adını taşıyan ilk single’ı, Audioban etiketiyle dijital platformlardaki yerini aldı. Sinema ve reklam sektöründe ses tasarımcısı olarak çalışan, şimdiye kadar pek çok müzisyenin albümünde prodüktör ve ses tasarımcısı olarak yer alan Korhan Oraydın, Non Square projesinde glitch, ambient, techno ve breakbeat etkilerini müziğine taşıyor. 2016’da Fransız plak şirketi InFiné’nin Explorer2 toplamasında yer alan sanatçı, müziğini 'intricate elektronik müzik' olarak tanımlıyor.

RAW, Tuğba Selin ve Konstantinos Vasilakos, ses ve görüntüleri eşzamanlı kodlayarak ilginç bir performans gerçekleştirecek. Algorave ise deneysel elektronik müziğin algoritmalarla yapılan bir alt türün adı.

23.02

Grave Miasma & Engulfed @KargART Audioban ve Mezar Organizasyon iş birliğiyle gerçekleşecek Mezar Series, 13'üncü etkinliğinde İngiliz ekip Grave Miasma, Kadıköylü death metal grubu Engulfed ile KargART’a çıkarma yapacak. Yeraltı metal müziğinin izlerini takip edenler kaçırmasın.

08.02

Audioban Presents: Partapart Label Night @Riff Ankara Audioban şehir şehir gezmeye devam ediyor. İzmir'den sonraki durak Ankara. Bağımsız plak şirketlerini ağırlayan Label Nights serisi kapsamında bir konser gerçekleşecek. Partapart kadrosundan sahne alacak isimlerse şöyle: Ademán, Space Cast, Z-Axis, Men With A Plan.


26

RÖPORTAJ

2019 ŞUBAT

'OLMAYAN Arda AŞIK

B

BİR FİLMİN

undan yaklaşık 13 yıl önce Belçikalı bir grup Galatasaray Üniversitesi'ne geldi. Ortam tıklım tıklım, seyirci şarkılara eşlik ediyordu. Sahnedeki grup kısaca Hoover'dan başkası değildi. Kimisi trip-hop'çu, kimisi pop'çu kimliğiyle sıraya girmiş, neticede müzikseverler akın etmişti. Kimisi yıldızların altında uzanıp dinlemeyi tercih ediyor, kimisi bu grupla coşuyor! Öyle ya, Hooverphonic, kurucularından gitarist Alex Callier'inin yapımcılığıyla eklektik olarak ilerliyor, her türden izler taşıyor. Hooverphonic 27-28 Şubat ve 1 Mart'ta 3 gün üst üste Zorlu PSM sahnesinde olacak. Biletler günler önce tükendi. Biz de konserden önce Alex'i aradık, grubun kuruluşundan etkilendiklerine, değişen vokallerden dönüşen müzik alışkanlıklarına, İstanbul'dan geleceğe kadar birçok konuyu konuştuk. ❏ Oldukça köklü bir grupsunuz, 1995'te kuruldunuz ve ertesi yıl A New Stereophonic Sound Spectacular adıyla ilk albümünüzü çıkardınız. İçine trip-hop klasikleri arasına giren bir parça bile sokmayı başardınız, 2Wicky. Bu dönem Britpop ve grunge

MÜZİĞİYİZ'

müziğin yavaş yavaş dindiği, trip-hop'un doğduğu bir dönem. Süreç sizi etkiledi mi? Evet, elbette etkilendik. Dediğiniz gibi zamanlar trip-hop doğuyordu. Zaten hayatım boyunca melankolik müziği hep sevdim, gençken, çocukken... Portishead ve Massive Attack ortaya çıktığında kesinlikle müziğimizi etkiledi.

'EKLEKTİĞİZ, HER ŞEYİZ'

❏ Kendinizi bir trip-hop grubu olarak nitelendirebilir misiniz? İlk albümümüz trip-hop olarak görüldü ancak 2Wicky parçası dışında trip-hop etkisi olan parça yok. Ama My Bloody Valentine ve Slowdive gibi gruplardan yani shoegaze türünden baya etkilendi albüm. Demem o ki ilk albüm farklı türlerin karışımıydı ve trip-hop en az etkileyenlerden. Asıl etki shoogaze'inkidir. İkinci albümünden Eden'a bakın mesela, tamamen pop. Üçüncü albüme

bakın çoğunlukla 50'ler etkisi. Dediğim gibi çocukluğumdan beri yavaş şeyler dinliyordum, bunların arasında müziğimizi etkileyen 60'ların grupları da var: The Byrds ve The Electric Prunes. The Byrds'ten Everybody Has Burned Before ve Draft Morning gibi parçaların ilk albümümüzde izlerine ilk albümümüzde rastlarsınız. Bilirsiniz işte, hayali, saykodelik öğeler. Hatta, Long Time Gone ya da Lethal Skies gibi parçalarımıza bakarsanız onların da bu tarz şeylerden etkilendiğini görürsünüz. Eklektik bir grubuz, o yüzden yıllardır süregelen müziğimizde her şeyden etkilendik. İnsanlar Hooverphonic'i tek bir türe sığdırmakta güçlük çekiyorlar çünkü Hooverphonic her şey. Yeni albümümüz disko, trip-hop, John Barry, Beach Boys... Eklektik olmayı seviyorum. Bugün bile John Barry ya da


RÖPORTAJ

ŞUBAT 2019

27

51.200.000 Grubun en popüler parçası Mad About You'nun canlı versiyonunun YouTube'daki dinlenme sayısı

545.500 Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

Geike Arnaert

dinliyorum. İlk zamanlarımızda tura James Bond film müzikleri gibi çıktığımızda sadece 20 CD'yle 7 hafta etkiler görebilirsiniz. Bana göre geçirdiğimizi hatırlıyoruz. Ama şimdi olay, müziklerimizin olmayan bir iPhone'umuzda 30 milyon kadar filmin soundtrack'i gibi olması. şarkıya ulaşabiliyoruz. Bu farklı bir ❏ Evet, hatta türünüzü şey. Bu ilerlemedir, bunun karşısında "James Bond müziği" olarak 2013 değilim. Geriye kalan tek şey kalitenin tanımlayanlar bile var. Bu Reflection artırılması. Duyduğum kadarıyla konuyu biraz daha açar Google, Deezer, Apple gibi birçok mısınız? firma bunun için çalışıyor. Kalitenin John Barry'den geliyor olsa artması duygusallığın da artması gerek. Kendisi 60'ların en demek. mükemmel seslerinden biri. Film ❏ Dijital platformlardaki müzikleri ve James Bond müziği istatistikleri önemsiyor musunuz? yapmadan önce müziğe caz 2016 Elbette dijital plaftormlardaki pop'la başlamıştı. Bu arada Erik In Wonderland sayıları kontrol ediyorum. Satie'den de bahsetmek gerek. ❏ Geike Arnaert'ın ayrılmasından John Barry'yle ortak noktaları sonra ne değişti? var. Hep yarım ses aralığında Şarkıcı değişti ama müzik aynı, gidiyorlar ve modülasyon hep orada duruyor. Pop müzik, denen perde değişimini sürekli iyi bir şarkı, yapım ve vokal ister. yapıyorlar. Çocukken neden Bunlara uyduğunuz sürece iyi iş çıkar. 2018 spesifik bir müziği sevdiğinizi Evet, Geike 10 yıl bizimleydi ama bilmiyorsunuz. Şimdi ise Looking For Stars unutulmasın ki ilk albümü onunla perdenin sürekli değişmesinin değil Liesje Sadonius'la seslendirdik. etkisi olduğunu anlıyorum Mad About You gibi en popüler bunun. Ben de hep bunu parçalarımızı Antwerp'te büyük yapıyorum. Yani ana sebebin bu izlere bir orkestrayla seslendirdik. Geike'in rastlamanız olduğunu düşünüyorum. ayrılmasıyla hikayenin son sözü söylenmiş ❏ Portishead'le kıyaslanmanıza ne olmadı sadece bir bölümü bitmiş oldu ve diyorsunuz? biz de yeni bir bölüm yazmak istedik. 5 yıl Bence ancak bir şarkımız bağlantılı kadar da Noémie Wolfs'la çalıştık. Ondan olabilir. Onlar daha dark müzik yapıyorlar sonra da Luka Cruysberghs'ı bulduk. biz ise dreamy pop yapıyoruz açıkçası. Müziğimizin onlardan ya da trip-hop'tan etkilendiğini pek söyleyemeyiz. Portishead'i cidden seviyorum ama bir bağlantı söyleyemem. ❏ Kurulduğunuzdan bu yana müziği dinleme şeklimiz değişiyor; plaklar, kasetler, CD'ler ve şimdi dijital streaming platformları. Müzik dinleme alışkanlıklarımızdaki değişim sizin için ❏ Daha önce de burada konser verdiniz ne ifade ediyor? ve o günden bugüne çok şey değişti. Bizi bu High-tech çocuğuyum ama streaming konserde neler bekliyor? henüz yüksek kalite sağlayamıyor, MP3 Hem eski hem de yeni parçalarımızdan çok kaliteli bir şey değil. Ancak gelecek çalacağız. Elbette 2Wicky, Eden, Mad About için streaming çok önemli. Şarkı aynı şarkı; You gibi klasikler olacak. Farklı versiyonlar plak, kaset ya da CD'ye olan bağlılık biraz olacak. Karanlık başlayacağız, romantiğe da duygusal. Plak hâlâ en iyisi. Belçika'da doğru bir gidişat olacak, ardından plak dükkanları her yerde, hâlâ popüler. yeniden karanlığa bir iniş... Ben streaming'den keşfediyorum kolayca. Beğendiğim kişinin plağını alıp onu

KONSER İÇİN TÜYO

6

Grubun 24 yılda değiştirdiği vokal sayısı

'HER ŞARKI AYRI BİR VIBE' ❏ 2005'te çıkardığınız beiinci stüdyo albümünüz No More Sweet Music ve More Sweet Music olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. İki tarafta da aynı parçalar var ancak ilk kısım daha yavaşken diğer taraf remikslerden oluşuyor. Aynı şarkıyla iki zıt duyguyu vermeyi nasıl başarıyorsunuz, sırrı nedir? O albümde farklı bir şey yapmak ve aranjenin farklı yollarını keşfetmek istedim. Biri daha elektronik diğeri daha orkestral olmak üzere iki farklı aranje ortaya çıktı. Sadece içgüdülerimi takip ettim. ❏ Kimileri için müziğiniz, yıldızların altında çimlere uzanıp dinlemelik. Siz, insanlar müziğinizi dinlerken onları nasıl hayal ediyorsunuz? Dediğim gibi eklektik bir grubuz. Kimi parçalarımız arabayla yola çıkınca, kimileri dediğiniz gibi yıldızların altında dinlenesi. Son albümden Romantic, kimselerin etrafta olmadığı bir dağ yolunda, parlayan güneşe doğru sürüş yaparken dinlenebilir. Her şarkının ayrı bir vibe'ı var. Mesela yeni albümden Uptight'ı dinlerseniz 70'lerde bir diskoda dans edesiniz gelebilir. ❏ Peki Avrupalı dinleyiciyle bizim dinleyicimiz arasındaki farklar neler? Türk seyircisi çok ateşli. Galatasaray Üniversitesi'ndeki konseri hâlâ unutamıyorum. İnsanlar şarkılarımıza eşlik ediyordu. Bu beni çok şaşırtmıştı. İstanbul'u çok seviyoruz. Özellikle yemekleri, pideyi çok sevdim ben. Mekanlar da çok güzel. ❏ Gelecek için planlarınız nedir, müziğinizin gidişatında ne gibi değişimler olacak? Biliyorsunuz, sürekli değişim içindeyiz. Ancak gelecekte ne olacağını bilemem. Kesinlikle evrimimiz devam edecek. Luka'yla yavaş ve karanlık parçalar üzerine kafa yoruyoruz. O yönde ilerleyeceğimizi söyleyebilirim. Ancak dediğim gibi, ne olacağını bilemeyiz. Bu da en iyi yanı değil mi zaten? Gelecek her zaman bulanıktır ve ben bunu uzak tutmayı seviyorum.


28

KAPAK

2019 ŞUBAT

Yeni salgın: Kafe açmak

İlkokul servis şarkıları

Dertler Kombo

Mutlu aşk şarkıları

Tozlu bir disko topu

Süveter havası

Akustik sabahlar

Uzun yol şarkıları

Yoga ve ed m itasyon

Pazar kahvaltısı

Little Çorum FM

Çok ağlatan ayrılık şarkıları

Viyana seferine giderken ordusuna...

Ofis şarkıları

Evlilik teklifi

İntihara 5 kala

Alternatif barların tuvaletlerinde üşüyorum

Pool party at Gültepe

AVM tuvalet şarkıları

Kitap okumalık

Dark side party hosting Darth Vader

Uyku müzikleri

sı Rakı masa

ya çen büyüdün de nostalcik mi oldun

TATLI EKŞİ SEMPTOMLARIN MESELESİ

PLAYLIST BAĞIMLILIĞI

Ece ULUSUM

D

ünden kalma bir sabaha uyandığınızda yapacağınız ilk şey ne olur? Soğuk bir duş, güçlü bir kahvaltı, bol mineralli bir içecek, en yakın arkadaşınızı aramak... Bugünlerde çoğumuz, gözlerimizi açtığımız an telefonumuzu elimize alıp favori müzik uygulamamızdan envaiçeşit ruh halimiz için tetikte bekleyen listelerden birini açıp 'karışık çal' seçeneğine tıklıyoruz. Evet, biz modern dünyanın insanlarıyız ve çalma listelerinin bağımlısıyız. Hatta öylesine benimsiyoruz ki fotoğraf ve isim bile koyuyoruz. Anlık hevesten ibaret bu benimsemeler, anlık yemek zevki gibi. Fast-food gibi tüketip atıyoruz ve sonunda playlist obezi olup çıkıyoruz.

ÖNCE MÜZİK BAĞIMLILIĞI

Playlist bağımlılığından bahsetmeden önce kısaca temel bağımlılığımızdan bahsetmek daha doğru olur: Müzik. Bizi ruhen ya da fiziksel olarak harekete geçiren sesler kulağımızdan girince beynimizde dopamin salgılanıyor. Hani şu bir şeyleri harekete geçiren ve bağımlılık etkisi olan hormon. Tabii bunun da 21'inci yüzyıla kadar bir adabı vardı, sevdiğimiz şarkıcının beklediğimiz albümünü heyecanla

alır, koleksiyon bütünlüğündeki on küsur parçayı sırasıyla dinlerdik, sabırla. Ancak 90'lı yıllarda şarkıcılar hitlerinden oluşan kopuk listeleri albüm diye satmaya başlayınca biz tüketiciler özgürce kendi listemizi hazırlama hevesine kapıldık. Napster gibi illegal streaming platformları ve ardından 21'inci yüzyılın hemen başında Apple'ın iTunes çıkışıyla tek bir parça için bir albüme 13 dolar vermektense en sevdiğimiz 13 parçayla bir liste oluşturmak için şarkının tanesine 1 dolar vermek daha çekici geldi. O zamanlara kadar radyo programcısı ya da DJ değilseniz özel liste bir hayaldi. Birdenbire dünyanın en kolay ulaşılabilen şeylerinden olmuştu, kimi arkadaşımın 16, kimisinin 23 tane listesi vardı.

KULLAN AT YOLU

Ancak kolay ulaşılan, kolay gider oldu. Bir şarkının yaşam döngüsünde iki halka mevcut. Biri, şarkıyı duyduğunuzda sizinle büyümesi yani beynin ödül mekanizması daha önce duyulmuş bir şeyi dinlerken daha aktif çalışıyor. İkincisiyse müziğin büyük

engellemeyle ilgili olarak eski olduğu zaman. Beyin tanıdık bir uyaranla karşılaşınca yeniden yapılandırmak yerine önceki deneyimlerden elde edilen belleğe dayanıyor. Mehmet Tez ise "Spotify’da odaklanmamız gereken en önemli veri dinlenme oranları değil playlist’lere eklenme oranlarıdır. Spotify’da en fazla albümler değil listeler dinleniyor. Bunlar ya editörlerce hazırlanıyor ya algoritmalar tarafından öneriliyor veya kişiler tarafında kendi profilleri altında farklı amaçlara uygun olarak yaratılıyor. Liste öne çıkınca bir diğer önemli konu da listelere uygunluk oluyor. Bu kavram müziğe stream sonrası giren bir kavram sayılabilir. Yani çok takipçisi olan listelere şarkı sokabilmek önemli bir tanıtım. Bu listelere girebilmek için ister istemez bu listelere uygun nitelikte şarkılar hazırlandığı yolunda haberler var. Milyonlarca takipçili bir listeye o hafta yeni eklenen bir şarkınızın, albüm tanıtımınıza ne kadar katkıda bulunacağını hayal edebilirsiniz" şeklinde görüş belirtiyor.


KAPAK

ŞUBAT 2019

'KESFET' ALDATMACASI

36

Deezer, İngiltere’de bin kişiye müzik seçimlerini ve dinleme alışkanlıklarını sordu. Yüzde 60 aynı şarkıları tekrar tekrar dinlediklerini, yüzde 25 yeni müzik denemediğini söyledi. Sonuçlara göre yeni müzik keşfetmenin zirve yaşı 24. Bu kişilerin . yüzde 75’i haftada en az 10 yeni parça dinlediklerini, yüzde 64’ü ise her ay 5 yeni sanatçı bulduklarını söyledi. Ancak görünüşe Apple Music'in göre insanların müzik akımlarına ayak uydurma 36 milyon abonesi var. becerisi, bu yaştan sonra azalıyor. Anketin ortaya çıkardığı sebeplerden bazıları; yüzde 19 için mevcut seçim miktarı bunaltıcı olması, yüzde 16 için işlerinin emek istemesi ve yüzde kez bile dinlenmemiş şarkı sayısı tam 4 11 için çocuklarına bakmak. Yani milyon! Bugün hayatınızda değişik bir şey %47 için sebep, ilgi eksikliği yapıp hiç dinlenmemiş şarkıları dinlemek değil. Spotify'da içerik üzerine iyi bir alternatif olabilir... İnsanlar çalma çalışan George Ergatoudis, listelerinin hayranı olduklarında artık ana kitlenin keşfetmek ya müziğin hayranı olmayacaklar mı? Spotify da geri dönüş için rehbere çalma listelerine ilginin arttığını bildirdi ihtiyaç duyduğunu, bu işlevi “Burada, her bir dinleyicinin haftada de listelerin yerine getirdiğini yayınladığı sanatçı sayısı olarak tanımlanan söylüyor "Genellikle remiksleri müzik çeşitliliğinde bir patlama görüyoruz” ve akustik sürümleri yayınlarız." yani yaklaşık yüzde 40 artış var. Zaten Spotify kendine özel şarkı 2. CAMBRIDGE SKANDALI besteletmek ve tema listelerinde Müzikle kişisel anlarımız veri noktalarına bazı şarkıların orjinallerini dönüştürülüyor. Bu şirketler için kazançlı, kullanmak yerine cover’larına tüketiciler için duygusal olarak maliyetli. yer vermekle suçlanıyor. Birinin psikopat olup olmadığını Kendince arama tarama öğrenmek isterseniz onlara en sevdikleri metotları geliştirmeye meraklı şarkının ne olduğunu sorun. Geçen yıl biri değilseniz ya da mesleğiniz New York Üniversitesi'nde yapılan bir yeni müzik keşfetmek falan araştırmada, Eminem’in Lose Yourself ve değilse sizin için müzik dinlemek Justin Bieber’ın What Do You Mean'ini Spotify’ın ya da Apple’ın dinleyenler yüksek puan aldı. Spotify akış önerdiklerini kabullenmek verilerini analiz ederek kamuoyunu giderek demek. Mesela beğeneceğiniz daha fazla ölçtüğünü söyledi. İyi yanı da müzik önerilerini dinlediğinizde var tabii, bir F1 pilotunun antrenmanda algoritma bunu not ediyor ve size neler dinlediğini merak ediyorsanız Daniel aynısından daha fazla önermeye Ricciardo’nun playlist’i yayında! Çok başlıyor. Bu sarmala girince keşif endişeleniyorsanız, playlist obezi olup imkanınız azalıyor. Aynı şeyleri olmadığınızı göreceğiniz teste bakın yalnız dinliyorsunuz. sakın ruhunuzu müziksiz bırakıp anoreksi

milyon

İSRAF

Geçen yılın başında Spotify'daki liste sayısı 2 milyarın üzerindeydi. Her gün oluşturulan ya da edit'lenen liste sayısı ise 5 milyon. Spotify arşivinde 2016 itibariyle bir

olmayın! Ha bir de lisztomania diye bir yalan tutturmuş gidiyor, biz düzeltelim. Kavramın karşılığı liste ya da müzik bağımlılığı falan değil, 19'uncu yüzyıldan Macar bir besteciye olan hayranlıkla ilgili, tıpkı Belieber'lar gibi. Maalesef Liszt de anlam kaymasını uğrayıp unutuldu gitti.

2.800.000

2015'in başlarında, Spotify, kullanıcılarının, bu koleksiyonlar arasında en popüler parça olan Ed Sheeran’ın Thinking Out Loud’u ile, 2,8 milyondan fazla uyku temalı çalma listesi hazırladığını söyledi.

159

.

milyon 159 milyon aktif kullanıcısı ve 71 milyon aylık aboneliği bulunmaktadır.

29

Playlist obezi misin? Dijital bir müzik platformuna üyeyim.

EVET Beşten fazla playlist'im var.

EVET

HAYIR FİTSİN! Playlist'lere değil müzisyenlere bağlısın.

HAYIR

EVET

Ruh halime göre şarkı seçimleri yaparım.

EVET

Albüm satın alıyorum.

HAYIR

İndirdiğim şarkılardan listeler yaparım.

HAYIR

HAYIR

EVET

Bin bir zahmetle hazırladığım playlist'lerin adını hatırlarım ama şarkıların adını hatırlamam.

EVET HAYIR

Geçmiş olsun, morbid playlist obez olmuşsun. Acilen liste diyetine başlamalısın. Müzisyen isimlerini ezberlemeye başla.

Henüz obez değilsin ancak bel çevrende yağlanma başlamış! Aman dikkat, kulağını ve aklını müziğe ver. Liste isimlerine takılma.


30

. ALTERNATIF

2019 ŞUBAT

25.000

Doğukan ŞAYAN

F

ilistin’in geleneksel sokak ve dans müziği dabke'yi elektronik ritimler ve Orta Doğulu tınılarla harmanlayan 47 Soul. Aylık Spotify dinleyicisi 2013’te Amman’da, Z the People, El Far3i, Walaa Sbeit ve El Jehaz tarafından kuruldu. havada geçiyor. Dinleyicilerin nasıl bir Çalışmalarına Londra’da devam ediyorlar. deneyimden geçmelerini amaçlıyorsunuz? Gittiği yerin altını üstüne getiren grup geçen Dinleyicilerimizin biz çalarken ne yıl Babylon’da verdikleri konserin ardından hissediyorsak onu hissetmelerini; mutlu Etnik Bas Serisi kapsamında 2 Mart’ta tekrar olmalarını, eğlenmelerini ve dans etmelerini Babylon'da alacakları sahne öncesi sorularımızı istiyoruz. Aynı zamanda günlük yaşamları yanıtladı. hakkında düşünmelerini. ❏ Her birinizin farklı müzikal arkaplan ve ❏ Bağımsız müzisyenler için müzik bölgeden gelmesinin artıları ve eksileri neler? endüstrisi zorlu bir alan. Bu endüstrinin Arap dünyasının çeşitli yerlerinde yaşadığımız çok da gelişmediği Arap dünyasında bu 2013 yılı lojistik olarak çok zorlandığımız bir daha zor olmalı. Siz ilk EP’nizi kitlesel dönemdi. Bu, hep beraber Londra’ya taşınma fonlama ile çıkardınız ve başarıya ulaştı. kararı vermemizin ana sebeplerinden. Ancak Sizce bu diğer müzisyenlere de ilham müzikal olarak dördümüzün kendi neslimize olabilecek bir yöntem mi? Genç bağımsız yönelik taze, modern bir Arapça tını yaratmak müzisyenlere bir öneriniz olabilir mi? için ortaklaştığı bir nokta var; shamstep! Elbette! Diğer sanatçılara bir plak şirketi ❏ Shamstep’in geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bir tür icat ettiğimizi iddia etmiyoruz. Shamstep, 2013'te müzik ve ritim yazmamıza yardımcı olmak için yarattığımız bir terimdi, bizden daha büyük bir şey haline geldi. Arap müzik sahnesini başka bir düzeye çıkarmak adına başlattığımız şey için daha fazla müzisyenin her şeye rağmen bir araya geldiğini görmek çok hoşumuza gidiyor. ❏ Müziğiniz Arap dünyasına göre çok Batılı, Batı'ya göre de çok Orta Doğulu. Shamstep’in anlaşıldığını düşünüyor musunuz? Evet, shamstep sokağın ve insanların müziği. Londra’da ya da Cenin’de olmanız fark etmez. Müzik anlaşılmaz, hissedilir. ❏ Geçtiğimiz yıllarda çeşitli ülkelerde farklı milletten insanlara çaldınız. Nasıl bir deneyimdi? Yeni Zelanda’dan Avrupa’ya, Brezilya’dan Arap dünyasına yıllardır dünyayı turluyoruz ve bu büyük bir enerji getiriyor. Gösteri başlar başlamaz insanlar, kulaklarının ve bedenlerinin müziğimizden etkilenmelerine izin veriyor. Bu herkesi otomatik olarak bizim ailemizin bir parçası yapıyor. ❏ Türkiye'deki dinleyiciler sizin müziğinizi bir çeşit düğün müziği olarak deneyimliyor çünkü bizim de 2019 Balfron düğünlerimizde sizinkine çok benzer Promise tınılar var. Konserleriniz de bu

olmadan veya anaakım bir TV programına çıkmadan da kendi kendilerine başarıya ulaşabileceklerini göstermek ve yardım etmek istiyoruz. Genç müzisyenler çok çalışmalı, yaptıklarına güvenmeli ve başkalarının yorumlarını beklememeli. ❏ İlk konserinize gitseniz gruba ne demek istersiniz? Sıkı tutunun kardeşlerim, bu sadece uzun bir dünya yolculuğunun başlangıcı. ❏ Üçüncü albümünüzün hazırlık sürecinden bahseder misiniz? Yapım süreci, şarkıya bağlı olarak her seferinde farklılaşıyor. Bazen melodik fikirlerle, bazen şarkı sözleriyle başlıyoruz. Öncekilerden farklı olarak üçüncü albümümüzde birlikte çalışmaktan keyif aldığımız ve etkilendiğimiz sanatçılarla çaldığımız parça olabileceğini düşünüyorum.

'Müzik anlaşılmaz

hissedilir'

Grubun adı köklerinin olduğu bölgenin 1947’deki, herkesin daha özgür hareket edebildiği dönemin ruhundan geliyor.

47 SOUL

Liste T I Ş I D AALİOĞLU

Barış KAR

YERLİ IRON MAIDEN

ürkiye'de 80'li yıllarda heavy metal müzik yer altında küçük kıvılcımlarla güçleniyordu. Bu kıvılcımlanmanın içinde doğan en önemli gruplardan biri ise 1983'te Skull adıyla Ankara'da kurulan ve üyelerinin tıp kazanmasıyla adı değişen Dr. Skull. Grup ilk konserini 1985 yılında verdi ve ilk albümünü 1990 yılında çıkardı. Dr Skull'a Türkiye'nin Iron Maiden'ı yakıştırması yapılıyordu. Albüm satışları 15 bin ile 30 bin civarlarında olan grup 1994 yılında dağıldı. Grubun en önemli özelliklerinden biri birçok müzik türünü aynı şarkı içerisinde bir potada eritebilmeleri. Thrash metal, heavy metal, punk, blues, klasik müzik hatta reggae gibi türlerin de ezgileri grubun şarkılarında yer alıyor. Grubun hiçbir şarkısı ve albümü dijital müzik platformlarında yer almıyor.

DİNLE ✯Rules For The Fools ✯War Is Over

✯Princess ✯The Gate Of Brandenburg ✯Metal On Metal


. ALTERNATIF

ŞUBAT 2019

31

ARCHIVIST

Hüseyin NECİPOĞLU huseyin_nc

ŞEHİR VE MÜZİK

B

'Elektronik dansa borçluyuz'

Arda AŞIK

Y

arı Hollandalı, yarı Yeni Zelandalı melez grup MY BABY, menşeinin yanı sıra müzikal olarak da melez. Blues, country ve funk'ı harmanlıyorlar, Batı Afrika kökenli Vudu inancı ve Asya kökenli Şamanizm'le süslüyorlar. Dinleyeni, bir ayinin parçasıymışcasına transa geçiriyorlar. Grup, Hollanda'da 1960 yılından beri düzenlenen müzik ödülleri Edison'da ilk albümleriyle seyirci ödülüne ve 2016'da albümleriyle alternatif ödülüne layık görüldü. Bassist'i Cato van Dyck, gitaristi Daniel Johnston olan MY BABY'nin davulcusu ve vokali Joost van Dyck'le bir röportaj gerçekleştirdik. ❏ Müziğinizdeki spiritüel öğeler nereden geliyor? Müziğimizi etkileyen çok şey var ama bence spiritüelliğimizi etkileyen bir örnek olarak Dr. John'un The Night Tripper albümünü gösterebiliriz. Albümü gündüz işleri bitmiş ve herkes dağılmışken gece vakti gizlice kaydetmiş. Bence stilimizi ve enerjimizi birçok şey ödünç aldığımız elektronik dans müziğine borçluyuz. ❏ Grubun hikâyesi nasıl? Beraber çaldığımız başka bir grubun ikinci albümünü yapıyorduk ki bu, MY BABY'nin ilk albümü haline geldi. Üçümüzün tekrarlı blues'umsu spiritüel müziğe ortak bir ilgisi vardı. Canlı olarak 3 parça çalarak hepimizin etkilendiklerinin kombini olan yeni bir tını geliştirdik. ❏ Teknolojinin müziğinizdeki yeri nedir? Birçok insan bize gerçek enstrüman ve vokalle mi yoksa bilgisayarlarla mı canlı performans sergilediğimizi soruyor. Bu bizim için çok güzel bir iltifat, gerçek olduğuna inanılmayacak bir müzik yapıyoruz demek ki.

❏ Kimi insanlar canlı performansınızı stüdyo kayıtlarınıza göre daha başarılı buluyor. Peki bunun sebebi nedir? Stüdyodaki enerjimizle sahnedeki çok farklı ve grup olduğumuzdan beri bu, daha rahat bir stüdyo müziği yapmak zorunda olduğumuz anda bizi rahatlatıyor. Ayrıca bir kaydın amacı her yerde çalınması olmalı; arabada, evde, barda, arka planda... Sahnedeyken daha yüksek sesli olmak istiyoruz ve seyircinin bize verdiği enerjiyle doluyoruz. MY BABY'nin iki tarafını da seviyoruz. ❏ Dijital platformları önemsiyor musunuz? Bugünlerde müziğin tamamen yeni bir yolla dağıtılmasından memnunuz, insanlar algoritmalar aracılığıyla başka sanatçılar üzerinden sizi keşfediyor. Bununla ilgili tek sorunumuz insanların üzerinden bize ulaştığı isimler arasında bize benzer olan pek yok. Bir türün nadir temsilcisi olmaktan gurur duyuyoruz ama bu 2013 istatistik konusunda işimizi Loves Voodoo! zorlaştırıyor. Sayılar da insanlar müziğimizden keyif aldığı sürece umrumuzda değil zaten. ❏ Bugünlerde Türkçe müziğe dair takip ettiğiniz bir şeyler var mı ve hedeflerinizle 2015 gelecek planlarınız neler? Shamanaid Şu an yaptığımız neyse onu sürdürmek ve aslımızdan uzaklaşmadan olabildiğince fazla insanı müziğimizle mutlu etmek istiyoruz. İnsanlar ve müzisyenler olarak gelişmeyi 2018 umuyoruz. Ayrıca sayılarla! Ve MOUNAIKI ~ evet, takip ediyoruz, Altın Gün By the Bright of Night mükemmel!

ir şehri belli başlı bir müzik türüyle özdeşleştirebilmek için o şehrin dinamiklerine bakmak gerekebilir. Bir şehir hangi müzik türüyle bağlantılıdır? İçinde barındırdığı sosyal ve ekonomik değerler buna etken mi? Bu soruların cevabını verebilmek için kendi kişisel müzik tarihime bakacağım. Dünya metropollerinden örnekler vermem gerekirse New York kesinlikle bağımsız alternatif rock müziğin kalesi. New York denince aklıma gelen gruplardan bazıları Interpol, The Strokes, Vampire Weekend... Aynı zamanda Broadway’de sahnelenen müzikalleriyle de ünlü. Peki, Londra’nın müziği? Bildiğim bir şey varsa o da rock müzik tarihinin önemli merkezlerinden olduğu. Günümüzde de bu özelliğini sürdürüyor. Londra çıkışlı Led Zeppelin, David Bowie, Queen ve Iron Maiden gibi efsanevi gruplar ve müzisyenler şehrin müzikle ilişkisini anlatmaya yetebilir. Liverpool denince aklıma ilk gelen The Beatles'ın bu şehirden çıkmış olması... Peki, 1990’ların başından beri yaşadığım İstanbul için neler söyleyebilirim? İstanbul’u bir müzik türüyle tarif etmek zor. 90’ların sonlarında Beyoğlu’nun arka sokaklarında açılan Babylon ile şehrin müzik çehresi önemli ölçüde değişti. Dünyanın farklı yerlerinden gelen dünyaca ünlü müzisyenler Babylon’un sahnesinden İstanbul’un müzik renginin çeşitliliğine katkıda bulundu. Fakat Babylon’dan önce bildiğim kadarıyla bir yangında kül olan Eski Kemancı’yı anmam gerekir. Galata Köprüsü’ndeki ki bu mekan Duman grubunun ilk albümü Eski Köprünün Altında'ya da adını vermiştir. Daha sonraları açılan Yeni Kemancı ve Peyote gibi mekanlar canlı müzik yapılan ve önemli grupların ve alternatif seslerin sahne aldığı mekânlardı. Mor ve Ötesi ve Replikas’ı ilk canlı izlediğim yerlerden biridir eski Peyote. Benim için Beyoğlu semti müzik ile eşdeğer bir semt, günümüzde pek öyle anılmasa da... İstanbul’daki rock camiasına ev sahipliği yapan Beyoğlu, plakçılarıyla da bu kültüre katkıda bulundu. Kod Müzik hâlâ zihnimde. Pozitif ’in kurduğu Doublemoon Records da yayınladığı albümlerle İstanbul’un müzik kültürünü zenginleştirdi. Bu albümler, İstanbul’un seslerini dinlemek istediğimde hâlâ başvurduğun ilk albümlerden… Bana göre en önemlisi ise İstanbul Twilight. Bu albüm Mercan Dede, Baba Zula, İlhan Erşahin ve Burhan Öçal gibi önemli müzisyen ve grupları bünyesinde barındırır. Babylon’un hazırladığı derleme albümler de şehrin müziklerini ve dünya müzikleri keşfetmek isteyenler için kaynak niteliğinde. Anımsadığım kadarıyla Ataköy Regata’daki barlarda sahne alan pop müziğin önemli temsilcileri burada şehrin eğlence kültüründeki değişimine de ön ayak oldu. Filmlerin de şehir müziğine katkısı olabileceğine inananlardanım. Fatih Akın’ın İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek filmi, İstanbul’daki müzik ahengini anlamamıza yardımcı olur. Belgesel niteliği taşıyan film, 2000’li yılların başında çekildi. Meraklısı, İstanbul’daki rock müzik ve blues’un serüvenini anlatan, Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin’in hayatına odaklanan Blue filmini de izleyebilir. Şehirde ya da başka bir yerde iyi müziğin sizi bulması dileğiyle… Not: Bu yazı yazılırken arka planda dinlediğim müzik, Talk Talk’un Spirit of Eden albümü.


32

. TAKIP

2019 ŞUBAT

2018 de Dolu Dolu Geçti!

Duyduk duymadık demeyin! İşte 2019'un yeni programları...

12.500.000 izlenme sayısı

Bu ay 2 sürprizimiz var! Yıllar Yılan Gaye Su Akyol ve Melikşah Altuntaş’la ilk bölümde Kurt Cobain’in öldüğü, Justin Bieber’ın doğduğu, Türk pop müziğinde albümlerin ardı ardına çıktığı 1994 yılına ışınlanıyoruz!

The Producer

Ece Ulusum bonesini taktı ve tüm enerjisiyle Back On Stage’de ayın öne çıkan konularını ve önemli müzik haberlerini Allianz Motto Müzik takipçileriyle paylaştı.

Bi’ Bakıp Çıkıcam Allianz Motto Müzik’in Zeynep Toker sunumuyla gündemin nabzını tuttuğu kültür sanat programı, konserden tiyatroya, sinemadan sergiye şehirde olan biteni enerjik ve eğlenceli videolarla aktardı.

ağırlanan konuk sayısı

yayınlanan video sayısı

Can Şengün, 30 yıllık müzik kariyetindeki çalışmaları, dinleyicileri etkileyen şarkıların nasıl yazıldığını, Eurovision seçmelerini, yıldız isimlerle yaptığı turneleri ve en beğenilen albümlerin hikayelerini anlatırken, müzikseverleri Türk müzik sektöründe bir yolculuğa çıkaracak.

164.064

Kerem Sedef ile 59 Saniye

Daha fazla eğlence için Türkiye’nin ilk müzik ve eğlence kanalı Allianz Motto Müzik YouTube kanalımıza abone olun, bizi sosyal medya adreslerinden takip edin!

Muhteşem davul sololarıyla Kerem Sedef, her hafta Allianz Motto Müzik sosyal medya hesaplarında enerji patlaması yaşatacak!

Ece Ulusum ile BoS

200 180

BU AY DA EĞLENCELİ VE DOPDOLU ❏ Şenay Akkurt’la Hayat Bana Güzel’de bu ay Amerika’ya uzanıyoruz. İkonik yapılar, Hollywood Bulvarı, Walk of Fame, Fairfax Flee Market, müzeler, Venice Beach ve daha fazlasıyla Los Angeles’ı Şenay Akkurt gözünden keşfediyoruz. ❏ Nurkan Renda Gitar Vlogları’nda bu ay gitar çalmak konusunda örnek aldığı ve mentoru olduğunu söylediği Cenk Eroğlu’nu konuk ediyor. ❏ Ece Ulusum ikinci videosunda BOS’da Şubat ayının öne çıkan konularını ve önemli müzik haberlerini, neşeli ve enerjik anlatımıyla paylaşıyor! ❏ Zeynep Toker ile Bi’ Bakıp Çıkıcam’da bu ay 20. Battle of the Bands müzik yarışmasının birincilerini ve Türkiye'nin ilk Punk Rock grubu Rashit’in Teoman, Orçun Sünear, Özge Fışkın, Fatma Turgut, Aylin Aslım gibi isimlerin yer aldığı konserinden özel görüntü ve röportajları izleyebilirsiniz.

videoların aldığı yorum sayısı

videoların aldığı beğeni sayısı

13.742

YOKSA İZLEMEDİN Mİ? ❏ Yekta Kopan’la Noktalı Virgül’e Nino Varon, Elif Çağlar, In Hoodies ve Hedonutopia konuk oldu. ❏ Nurkan Renda Gitar Vlogları’nda Cem Karaca’nın Resimdeki Gözyaşları adlı şarkısını yorumladı ve sağ el tekniği gibi eğitici videolar hazırladı. ❏ Murat Meriç Plak Dolabı’nda Hilmi Tezgör ile Berlin’de David Bowie ekseninde güzel bir sohbet gerçekleştirdi. ❏ İpek Atcan ve konuğu Selçuk Sami Cingi N'Olmuş'ta 'İstanbul ve Newyork ekseninde 'sokak müziği'ni konuştular. ❏ Barış Akpolat 3N1K’da Orçun Sünear’ı kendi evinde ağırladı. Birlikte hem yemek yaptı hem de eğlenceli bir plak sohbeti gerçekleştirdiler.


SPOR

ŞUBAT 2019

AÇIK SUDA A

EN İYİ

5 UYGULAMA

YÜZME REHBERİ

Açık suda yüzmek için iyi bir donanıma sahip olmalısınız. Mutlaka bir wetsuit'iniz olmalı. Hem sizi sıcak tutacak hem de yüzme konforunuzu destekleyecek türden olmalı. Uzun kollu olanları kolsuzlara oranla daha pahalı ancak sudaki sürenize ve mevsime göre tercih yapabilirsiniz. Bir diğer önemli aksesuar gözlük. Bulutlu ve yağmurlu günlerde açık mavi ya da sarı lensli gözlük kullanırsanız size daha aydınlık bir görüş sağlar. Eğer güneşliyse aynalı lensler kullanın. Satın aldıktan sonra yarıştan en az bir gün önce mutlaka deneyin, ne olur ne olmaz.

33

❏ MySwimPro ❏ SwimIO ❏ Swim.com ❏ Swim.com ❏ GoSwim

çık suda yüzmek kaygı verici olabilir hele işin içinde rekabet girerse. Ancak endişeye mahal yok, pratik ve birkaç püf noktayla özgüveninizi artırabilirsiniz. Hatta kim bilir, 21 Temmuz'da gerçekleşecek Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı'na bile katılabilirsiniz. Elbette bu önerilerin yüzmeyi bilen okurlarımız için olduğunu unutmayın! Malumunuz, yarış gününe kadar ne kadar çok açık su yüzme pratiği yaparsanız o kadar iyi. Bu standart bilgiden sonra diğer detaylara geçelim. Açık suda yüzmek gerçekten iyi efor harcamak demektir. O nedenle bir o kadar da iyi ısınmanız gerekiyor. Isınma süreniz 15 dakika olmalı...

30

Kalabalık yarışlarda yeniyseniz başlangıç sıralamasında en arkalarda olun. Aksi durumda heyecan sizi kontrolü altına alabilir. Birkaç saniye kaybetmekten endişe etmeyin zira ne kadar rahat yüzdüğünüzü gördüğünüzde işler daha iyiye gidecek. Bu arada etrafınızda birçok yüzücü olacak, yanınızdan geçenleri görünce paniklemeyin, istikrarınızı kaybetmeden devam edin. Hızlı başlayıp sona doğru güç yitirmektense, kendinize uygun ritimde yüzün. Bu size daha iyi bir deneyim sağlar.

dakika

Oldu ki çok yoruldunuz ya da paniklediniz. Bu deneyimli triatletlerin bile başına gelebiliyor. Yapılacak en doğru şey, yüzmeyi bırakıp sırt üstü uzanmak ve kendinizi toparlamanız için derin nefes almak, gevşemek. Bu, kalp atışınızı kontrol almanıza yardımcı olacak. Yüzmeye devam edeceğinizde en rahat yüzdüğünüz pozisyonda devam edin.

Haftada en az 3 gün 30'ar dakikalık pratik vücudunuzu geliştirir. Yüzerken vücudunuzun yüzde 65'i hareket eder ki bu yüzme pozisyonlarına göre değişir. En efektif olanıysa kelebek...

Super Bowl'da son durum NFL‘de playoff'lar devam ederken ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Konferans finallerinde eşleşmeler Chiefs-Patriots ve Saints-Rams şeklinde oluştu. Chiefs-Patriots eşleşmesine küçük bir parantez açmak gerekirse, karşılaşma sezonun en büyük MVP adayı genç quarter back Patrick Mahomes ile gelmiş geçmiş en iyi oyuncu tartışmasında önemli bir noktada duran quarter back Tom Brady‘yi karşı karşıya getirecek. Konferans finali galipleri 4 Şubat‘ta Atlanta’da Super Bowl‘da boy gösterecek.

Ayın uygulaması Ücretsiz indirilebilen Sworkit uygulamasından, kardiyo, yoga ve esneme gibi birçok hareket kombinasyon yer alıyor. İnternet bağlantısı olmaksızın görebileceğiniz fitness uygulamasında 5 ila 60 dakika arasında herhangi bir zaman seçerek ilerleyebiliyorsunuz. Her bir hareket kombinasyonunun özel videosu yer alıyor.


34

. TEKNOLOJI

2019 ŞUBAT

Yakın geleceği gösteren fuardan izlenimler

Tekno Safari Timur AKKURT timurakkurt

B

150 Fuara katılan ülke sayısı

180.000 Fuara 4.500'den fazla katılımcı şirket ürünlerini sergiliyor. Bu yıl 180 bin katılımcı ise etkinliği takip etti.

SAĞLIK TEKNOLOJİLERİ Öncelikle sağlık alanında çok enteresan ürün ve yazılımlar geliyor. Apple’ın EKG çeken saati aslında bunun olacağını bize göstermişti. Şimdi çoğu firma bunun için ürün geliştirmeye başlamış durumda. Sağlık ve sağlıklı yaşamla ilgili pek çok ürün hayatımıza girmeye başladı. Üreticiler baktı ki insanlar bu ürünler için para harcamaktan çekinmiyor, ürün yelpazesini epey geliştirdi. Mesela odaklanmayla ilgili geliştirilen bir ürün çok dikkat çekiciydi. Kafanıza taktığınız bir aparat beyin dalgalarınızdan sizin odaklanma performansınızı ölçerek doğru şekilde motive olmanızı sağlıyor. Yani aslında sizi bir nevi eğitiyor. Yazılım ve donanımın birlikte çalıştığı bu sistem ne zaman hayata geçer bilinmez. Ancak eğitim çağında gençlerimizin en büyük sıkıntısı olan odaklanma konusunu çözebilir. Böylece hem kendileri hem de öğretmen ve aileleri de rahatlatabilir! Bunun dışında spor ve diyet yaparken kullanılacak çok fazla ürün gördüm. Hayatımızı dijital olarak her anlamda planlamaya başlayacak bu ürünlerin bazılarını zaten kullanıyoruz. Yeni versiyonlarını da yıl içerisinde görmeye başlayacağımızı tahmin ediyorum.

KENDİ KOKUNU YARAT

u ay size 2019’un ilk günlerinde gerçekleşen CES Fuarı'ndan söz edeceğim. Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı olan CES, teknoloji meraklıları için çok önemli. Nedenine gelince; pek çok start up ve dev firmalar geliştirdikleri son ürünleri, yazılımları ve donanımları ilk kez burada dünya basınının karşısına çıkarıyor. Basın özel gününde, genç yeteneklerle dev teknoloji şirketleri yan yana geliyor, geliştirdikleri ürün ve hizmetleri görücüye çıkardıkları bu etkinlik açıkçası benim en keyif aldığım bölüm. Bu yıl 'Unveiled Day’ denilen günde benim fark ettiğim en dikkat çekici detay Fransız gençlerin fazlalığıydı. Bu konuyla ilgili gazetem BirGün’de detaylı bir yazı kaleme aldım. Orada okuyabilirsiniz. Buradaysa sizlerle bir-iki yıl içinde karşımıza nasıl bir teknoloji çıkacak ve bu gelişmelere bağlı ne gibi hizmetlerle karşılaşacağız onlardan bahsedelim.

Yine start up seviyesinde bir ürün; hem çok eğlenceli hem de çok kullanışlı olduğu için dikkatimi çekti. Bir uygulama ve donanıma sahip olan bu ürünle kendi ortam kokunuzu yapabiliyor ve ne sıklıkla koku yaymasını isterseniz ona göre ayarlamanıza olanak sağlıyor. Çeşitli karışımlarla değişik kokular üretebilirsiniz. Bu yıl ev, ofis kullanımı dışında otomobiller için olan versiyonunu da çıkarmışlar. Bence bu ürün tutar!


. TEKNOLOJI

ŞUBAT 2019

AKILLI ARABALAR

Nissan Başkan yardımcısı Toru Hasegawa ile...

Otomobil bir diğer dikkat çeken alandı. Zira 5G ile görmeye başlayacağımız otonom araçları fuarda tanıttılar. Kimi konsept olsa da birkaçı altyapı tamamlanırsa hemen kullanılabilir. Özellikle Nissan’ın ‘Intelligent Mobility Invisible-to-Visible’ teknolojisi çok önemli. Görünmeyeni görünür yapan bu teknoloji sayesinde Nissan, kazaları ve riskleri en aza indirgemek için radarlı bir yapay zeka ile tekerlekli robot yapmış. Markanın rakiplerinden en büyük farkı ürünlerini ulaşılabilir rakamlarla tüketicilerine sunması. Bildiğiniz gibi Tesla da çok yüksek teknolojiye sahip ancak fiyatı sebebiyle pek ulaşılabilir değil. Yüksek teknolojik donanımlı Nissan’ın Leaf ise gayet ulaşılabilir rakamlarda satışta. Maalesef ülkemize henüz girmeyen bu otomobil, 2018 yılında dünyada satış rekorlarını altüst etti. Tabii ülkemizdeki yüksek vergiler bu araca düşük rakamlarla sahip olmayı zorlasa da muadillerinden daha uygun fiyatlı olacağını söyleyebiliriz. Umarım 0 emisyonla dünyayı en az kirleten bu elektrikli araçlar için bizde de etkin vergi indirimleri gelir.

DRONE SEZONU CES 2019’da geniş yer kaplayan ürünlerin başında drone'lar vardı. Birkaç yıldır hızla çoğalan drone çeşitliliği bu yıl tavan yapmış durumda. Arama kurtarmadan, tarım drone'larına kadar pek çok ürün sergilendi. DJI’ın hem son kullanıcılar için hem de profesyoneller için geliştirdiği ürünler her zaman ki gibi yoğun ilgi gördü. Bir tane drone çok enteresandı, üzerine oturduğunuz bu drone ile fantastik bir yolculuk yapabiliyorsunuz. Test uçuşları yapılan bu ürünün piyasaya çıkması epey ses getirir. Tabii gerekli regülasyonların sağlanması ve 5G’nin olması şart yoksa yerde yapılan kazalara benzemez. Her kaza can kayıplarına yol açar. CES 2019’un en büyük alanlarından biri de mobil teknolojiler, yani cep telefonlarımızla kullanabileceğimiz çeşitli yan ürünler kaplıyordu. Envaiçeşit selfie çubukları, profesyonel çekim yapmanıza olanak tanıyan telefon aparatları, ses ve ışık aksesuarları cep telefonuyla harikalar yaratmak isteyenleri epey memnun edecek görünüyor. Akıllı kahve makineleri, mobil ses ve ışık sistemleri, katlanabilir telefonlar, rulo olup yok olan televizyonlar, uçak gibi güçlü oyun bilgisayarları gibi anlata anlata bitiremeyeceğim çok fazla ürün çeşitliliğiyle bir CES’i daha geride bıraktık. Sanmayın tek yazıyla bu işi geçiştiririm, yıl içerisinde yazılarımda detaylı anlatacağım malzemelerim var. Mart ayında da sizlere yeni teknolojik gelişmelerden bahsedeceğim. Biraz tüyo vermek gerekirse San Francisco’ya Samsung’un yeni S10 ve S10+ lansmanına katılacağım. Sonrasında da Barselona’ya geçeceğim. Orada da Dünya Mobil Kongresi gibi dev bir organizasyonu yakından izleyeceğim. Huawei yeni P30 ailesini orada tanıtacak. Bu iki devin neler yaptığını, mobil dünyada neler olup bittiğini sizlere yazıyor olacağım. Keyifli, mutlu bir Şubat ayı geçirmenizi dilerim.

9.200.000 $ Google'ın başı vergilerle belada. Japonya'da 32 milyon Dolar reklam geliri elde eden şirketin, denetim sırasında faturaları vergilerin daha düşük olduğu Singapur'da kestiği ortaya çıktı. Bunun üzerine 9 milyon 200 bin Dolar para cezasına çarptırılan şirket cezayı kabul ettikten sonra 2016 raporlarını revize etti.

Fırsat buldukça elbette teknolojik ürünleri deneyimlemeyi eksik etmedim.

AYDA İLK BİTKİ Çin Ulusal Uzay İdaresi, Chang'e-4 adlı uzay aracının Ay'a götürdüğü pamuk tohumlarının filizlendiğini kamuoyuyla paylaştı. Bitkilerin uzay aracının içindeki kapalı bir kutuda yetiştirildiğini belirtelim. Ancak bu, kutunun içinde yapay ve kendi kendine sürebilen bir yaşam alanı oluşturulması için önem taşıyor. Böylece Ay'a giden astronotların, besin tedariki için dünyaya geri dönmesine gerek kalmayacak.

35


36

. ALTERNATIF

2019 ŞUBAT

Barış KARAALİOĞLU

'İstanbul’un despotluğu üstünlük katmıyor'

2

016'da yayınladıkları ilk albümleri Ucube Dizayn ve 2017'deki Yarı Cennet'le özgün çizgisini gösteren Hedonutopia'da gitar ve vokalde Fırat Külçek, sample ve synth'lerde ise Kerem Feyzi yer alıyor. Türkiye'de alternatif müziğe farklı bir soluk getiren ve son olarak geçen yıl Yakamoz Sandalı'nı çıkaran ikili, Back on Stage'in sorularını yanıtladı. ❏ Müzik yapma evreleriniz nasıl? Biz ev grubuyuz, üretebilmek için enstrümanlarımıza sürekli erişim halinde olmamız çok önemli. Evde çalışmak hız kazandırıyor. Canlı performansa çok önem veriyoruz. Her iki alanda da devamlı kendinizi sorgulamanız ve içsel onaylardan geçmeniz gerekiyor. ❏ Bir röportajınızda kendinizi 'norm dışı' olarak nitelendiriyorsunuz. Müzik piyasasında hangi normların dışında olmak istediniz Şarkılarımızın melodilerini başkalarının şarkılarında değil kendi sesimizde aradık. Başka mesleklerde tükenip tüm cebimizi boşalttık Hedonutopia’ya. Elbette zevkle! ❏ Albüm kapaklarınız çok ilginç. Son albümünüzdeki karenin hikayesi nedir? Kapak fotoğrafı Stüdyo Pul tarafından çekildi, beyin fırtınasıyla ortaya çıktı. İlk bakışta dağcılık iplerinden oluşan bir güvenlik istasyonu ya da kamp alanının sabitlenmiş bağlantıları gözükse de aslında iplerin ve karabinaların asimetrik

ve sorunlu olduğu, ortamla ilişkisinin karmaşa yarattığı görülebilir. Yoruma açık bir kapak. ❏ Sahne olmadığı için grubu İzmir'den İstanbul'a taşıdığınız oldu. İstanbul dışında sahne sayısının yetersiz olması nasıl bir sorun? İstanbul dışında kendi müziğinizi yeşertebilmeniz hâlâ çok zor. İstanbul’un despotluğu ülkemize üstünlük katmıyor sanki. ❏Pop tınıları Chris Sansom ve Taner Yücel'in etkisi mi? Taner’in deneyimiyle ilk defa sound oluşturduk Yakamoz Sandalı’nda. Diğer albümlere göre bir ses bütünlüğü var. Chris yine Taner’in seçimiydi. ❏ Gelecek projeler neler; konser takviminiz nasıl? Dördüncü albümün demoları hazır olmak üzere. Bu yıl yayınlayacağız. İzmir'le ilgili güzel bir haberimiz olacak. ❏ Bir dream tour listesi yapacak olsanız ilk 3 lokasyonunuz neresi olurdu? 1.Reykjavik 2.Fuji 3.Santa Fe

33.250

2016 Ucube Dizayn

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

2017 Yarı Cennet

2018 Yakamoz Sandalı

'Bir şeyin temsilcisi olma niyetim yok'

K

atıldığı ses yarışmasıyla popüler olan, ilk albümünü 2017'de çıkaran Seçil Gür, yeni teklisi Dünyalar Kadar ile karşımızda. Pop türündeki parçası radyolarda sık sık karşımıza çıkmaya başladı. İşte yeni teklisi vesilesiyle müzisyenle kısa sohbetimiz... ❏ Yeni tekliniz nasıl tepkiler aldı? "Dünyalar kadar güzel bir şarkı" gibi olumlu eleştiriler aldı. Bu tarz yorumlar da beni ‘dünyalar kadar’ mutlu etti. ❏ Kendinizi müzik alanında nerede konumlandırıyorsunuz? Pop yapıyorum, kendimi konumlandırdığım bir yer yok. Müziğimi yaparken bir şeyin temsilcisi olmak niyetinde değilim. Temsil ettiğim şey duygularım. Ben sadece şarkımı söylerim. ❏ Müziğe olan eğilim genelde

çocuk yaşlarda keşfedilir. Sizin müzikle buluşmanız nasıl oldu? Şimdi sizi şaşırtacak ilginç bir hikâyem olsun isterdim ama yok. 2 yaşımda başlamış müziğe ilgim, şarkı söylermişim... ❏ Saçınızı klip çekimi esnasında kendiniz mi kestiniz? Evet gerçekten kestim. Ayrılık sonrası çok olasıdır saç boyatmak ya da kestirmek bir kadın için. Klibin hikâyesinde de yarım kalan bir şey vardı, uğruna değecekse saçların pek bir önemi yoktu. Saçlarımı kesmemle ben de bir anlamda hikâyemizi tamamlamış oldum. Sonrasında hayli kısalan saçlarıma alışmakta biraz zorlansam da pişman değilim. ❏ Gelecek hayalleriniz nedir? Hayallerimi gerçeğe dönüştürünce göreceksiniz.

2017 Deli Yangın

2018 Dünyalar Kadar


. ALTERNATIF

ŞUBAT 2019

'5 yıl hiç sahne almadık'

37

Barış KARAALİOĞLU

C

azzip Project hangi hayalle kuruldu, bugün o hayallerin hangi evresinde? Aslı Özer: Hissettiğimiz ve dünyada diğer kültürlerden kitlelere ulaşabilmek çalmak istediğimiz müziği yapmak adına İngilizceyi tercih ettik. amacıyla kurulduk. Bu müzik bir ❏ Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? kalıba oturan veya alışılmış değil, A.Ö.: Yaptığımız müzik jazz-fusion. Ana bizi yansıtan bir müzik olmalıydı, akım cazdan daha farklı ama temeli ona içimize sinmeliydi. Üçümüzün dayanıyor. uyum içerisinde çalabiliyor E.E.: Aksak ritimleri grupça seviyoruz. olması ve bunu bir bütün halinde Bence dinleyiciler de sevdi çünkü müziğin dinleyiciye hissettirebilmek çok içindeki sürpriz gibiler. önemli. Nitekim öyle oldu. Şu ❏ Başka projelerde çalmış olmanın an hayallerimizin henüz çok müziğinize katkısı oluyor mu? başındayız... Lokal bir grup E.E.: Sayısız stüdyo albüm kayıtlarında, olmanın ötesinde, enternasyonal birçok ünlü ismin sahne performanslarında bir müzik grubu olmak istiyoruz. ve projelerde yer aldım ve almaya devam Bunun için çalışmaya ve üretmeye ediyorum. Farklı tarzların içinde bulunmak, hem devam. deneyim hem de müzisyenlik anlamında olumlu ❏ İlk albümünüz Stories şeyler kazandırıyor, bu durum da bestelerimizi yayınlandıktan sonra yaparken varlığını olumlu yönde hissettiriyor. dinleyicilerden nasıl tepkiler Ama bizim grubun en önemli yanı duygu! aldınız? Şarkı ve albüm Ertuğrul Biber: Diğer projeler ve isimler isimlerini neden İngilizce tercih sahne performansı ve olgunlaşma yönünden ettiniz? fayda sağlıyor. Mümkün olabildiğince farklı Erhan Ertetik: Stories'in müzik türlerine eşlik etmeyi seviyorum. tamamlanması beş yıl sürdü ve bu ❏ Bir yerli caz filmi çekilse, müziklerini de beş yıl içinde hiç sahne almadık. siz yapıyor olsanız hangi Türk caz müzisyeni Bu yüzden albüm çıkınca insanlar sizce konu edinilebilir? bu grup nereden çıktı diye şaşırdı. A.Ö.: Bir besteci olarak İlhan Mimaroğlu. 2018'in en iyi Türk caz albümleri Prodüktörlük anlamında Ertegün kardeşler ve listesine girdik, bu önemli bir Arif Mardin. başarı. E.E.: Özel bir isim vermek zor ancak genel A.Ö.: Sosyal medyanın da olarak Türk caz tarihi konulu bir filme katkıda etkisiyle iyice küreselleşen bulunmak bizim için gurur verici olur.

'HENÜZ O SEVİYEDE DEĞİLİZ' Barış KARAALİOĞLU

G

üç Başar Gülle müzik eğitmeni kodları özümsediğini düşünüyor kimliğiyle bilinen usta bir müzisyen. musunuz? Yeni albümü Reverse Perspective Kültürel kodun özümsenmesi demek o piyasaya çıktı. Gülle, sorularımızı yanıtladı. kültürde yaşamak ya da sadece o kültürün ❏ Müzik kariyeriniz Osmanlı ve değerleriyle dünyaya bakmak anlamına caz müziğinin senteziyle başladı. Son gelmez. Kanımca Türkiye’deki en temel albümünüz tamamen caz türünde değil mi? problem eserle eser sahibi arasındaki Caz formunda ama armonik yapısı Orta kültürel kodların bilinmemesi. Çağ görsel sanatlar tekniği olan tersten ❏ Türkiye'de neden dünyada eğitim perspektif kurgusu baz alınarak oluşturuldu. kalitesiyle tanınan bir müzik okulu yok? İnsanlara başka bir hayat formunu tersten Batılılaşma süreciyle en büyük perspektif tekniğiye caz armonisini çıkmazımız batı ile doğu arasında sıkışmak buluşturarak göstermek istedim. oldu. Bu durum kurumların günümüz ❏ Batılı ülkelerdeki müzisyenlerin ihtiyaçlarını karşılamasına engel. Bir Türk müziğine karşı oryantalist okulu değerli kılan mezunlarının bir bakış açısı var mı? üretim kalitesi ve özgünlüğü. Henüz Kendi kültürümüzü o seviyede değiliz. anlamadığımızı düşünüyorum. Bu ❏ Gelecek projeleriniz neler? nedenle de anlatamıyoruz. Anlam İngilizce caz armoni kitabım ve kültürel üretim arasındaki ilişki yakında yayınlanacak. Bu kitabın ve 2019 sağlıklı kurulunca oryantalist bakış son albümün tanıtımı için Mart sonu Reverse açısı kendiliğinden kayboluyor. Perspective Amerika ve Kanada'da olacağım. ❏ Müzisyenlerin kültürel


38

RÖPORTAJ

2019 ŞUBAT

'HEP BİRAZ ENDİŞE OLUYOR'

Arda AŞIK

lk albümü Dýrð í dauðaþögn, İzlanda'nın nüfusunun neredeyse yüzde 10'u kadar satan Asgeir, 2 Mart'ta Birlikte Güzel çatısı altında Salon İKSV'de müzikseverlerle buluşacak. Elektonik indie'yle atmosferik folk müziğini harmanlayan müzisyen, İskandinav müziğinin durumundan çocukluğuna, şair babasından sanatına birçok konuyu BoS'a anlattı. ❏ Müziğiniz akustik gitar ve teknolojinin harmanı. Nasıl gerçekleşiyor bu? Genelde bestelerimi akustik enstrümanımda yaparım ve bunu üzerinde çalışacağım temel olarak kullanırım. Turnedeyken eve yeni bir enstrümanla dönmek istiyoruz ve çoğu zaman eski synthesizer'ler getiriyoruz, iyi bir koleksiyonumuz var. Her biri farklı karakterde, şarkının mood'unu tamamen değiştirebiliyorlar. Benim favorilerim Prophet-5, Roland SH-2, Minimoog, Yamaha-CS-60, Korg Delta. Genelde şarkının bitiş aşamasına birçok denemenin ardından ulaşıyoruz. Tüm enstrümanları çalabilen benim ve kaydı çoğu zaman kendim yapıyorum. ❏ İskandinav müziğinin şu anı ve geleceği hakkında ne düşünüyorsun? İskadinav müziği oldukça iyi bir yerde. en azınan İzlanda şu anda çok fazla iyi müzik üretiyor. Pop müzik kesinlikle müzik tarihi zengin olan İngiltere ve Amerika'dan çıkan şeylerden ilham alsa da bence bazen farklı bir bakış açısı ve eşsiz bir dokunuş yapıyoruz ona. ❏ Babanızın bir şair olarak etkisi nedir? Babamın kalemini ve yazmaya olan tutkusunu hep taktir etmişimdir. Sadece bir kez onun tarafından yazılmış bir şiire beste yaptım, bana ilham oldu. Ama genelde tam tersi oluyor, önce müziği yapıyorum sonra sözleri yazıyorum. Onun dizelerinde, şarkılarımda

İ

Arda AŞIK

R

1.220.000

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

üstesinden gelmeye çalıştığım mood ve duyguları yükseltecek güç var. ❏ Müziğinizi şekillendiren şarkıcı, grup, film, kitap ve her şeyden söz eder misiniz? Ailemin etkisi büyük. Ağabeyim sürekli şarkı yazıp grubuyla çalan biriydi. 12 yaşımdayken Yüzüklerin Efendisi filmlerini takıntı yaptım, Howard Shore'un seri için yaptığı besteleri özellikle Hobbit'in şarkısını öğrenmek için piyano çalmaya başladım. İlkokulda bir rock grubunda çalıyordum, okuldan sonra davulcunun ailesinin garajında kendimizin bestelerini ya da başkalarınınkileri saatlerce çalardık. 14 yaşımda falan

daha çok, country ve blues etkisindeki kendi müziğimi icra etmeye başladım. Johnny Cash, Stanley Brothers ve İzlandalı sanatçılar KK, Mugison ve LayLow'yu çok severdim. The Tallest Man On Earth, Bon Iver, James Blake ve Elliot Smith'leyse kendi müziğimi buldum. ❏ İlk konserinizde nasıl hissettiniz? Benim ilk konserlerim 4 bin kişinin önünde, ilk albümümünün başarısının ardından gerçekleşti. 2012'deydi ve şimdi her türlü mekanda tonlarca konsere çıktım, artık çok daha iyi hissediyorum. Hep biraz endişe oluyor...

'Hayat sonsuz bir ilham'

esimin yanı sıra animasyon, film, fotoğraf ve heykeltıraşçılıkla da uğraşan Marissa Nadler kendini çoklu disiplinci bir sanatçı olarak tanımlıyor. Ağırlık verdiği müziği ise klasik sözlerle dream pop, folk, metal ve sayısız türün harmanından oluşuyor. Yeniden 18 ve 19 Nisan'da Salon IKSV'de müzikseverle buluşacak sanatçı, BoS'a konuştu. ❏ Resimden müziğe geçiş süreci nasıldı? Resimden müziğe geçiş yapsam da çizmeyi hiç bırakmadım. 15 yıldır turlarda olduğum için güzel sanatlara odaklanmak için çok zamanım yok. Geçen yıl ise bir karar aldım, artık ikisi de dengeli. ❏ İki disiplin arasındaki ilişki nedir? Bağlantı benim çoklu disiplinci bir sanatçı olup bu bağlamda birçok araç buluyor olmam. Yukarıda bahsettiklerimizin yanı sıra animasyon, film, fotoğraf ve heykeltıraşlıkla da uğraşıyorum. Ancak iki ana disiplinim tabii ki müzik ve resim, enerjimin çoğuysa son 15 yıldır müziğe gidiyor. ❏ Daha önce İstanbul'da bulundunuz, seyirciyi bu sefer ne bekliyor? Çok sevmiştim, seyirci çok doluydu. Özellikle kültür, mutfak ve tarihi seviyorum. Şarkı üzerine kurulu, gösterişten uzak bir konser beklemeliler. Müziğimi olduğu gibi sunacağım ve umarım insanlara ulaşır.

❏ Müziğinizi spesifik bir janrayla tanımlayabilir misiniz? Hayır, birçok farklı janranın demeti bu. Klasik söz yazarlığıyla kökleniyor; biraz shoegaze, ambient, metal etkileri var ve daha birçok tür... Daha çok bir söz yazarıyım ve şarkılarımın insanlar tarafından her tür müziğe yorumlanabileceğini hissediyorum. ❏ Nelerden ilham alıyorsunuz? Hayat benim için hep sonsuz bir ilham kaynağı olmuştur. Başlangıçta klasik rock'tan ki özellikle Pink Floyd'dan ve Leonard Cohen, Joni Michell, Bob Dylan'ın yer aldığı klasik söz yazarlarından etkilendim. Harold Budd'dan Nina Simon, Townes Van Zandt, Elizabeth Cotton, The Cocteau Twins, Nick Cave, Black Sabbath destansı bir liste uzar gider. ❏ Dijital platformlardaki istatistiklerinizi önemsiyor musunuz? Umrumda değil ancak hayati. Sanatlar modern toplumda özel bir değere sahip değil ve bu karşımıza bazı zorluklar olarak çıkıyor. Spotify dinleyicilere dünyanın her yanından yeni bir şeyler keşfetme imkanı veriyor ve bu güzel bir şey. Sanatçılara adil şekilde paylarını vermeye çalışan sistem bizim streaming yöntemlerimiz teknolojiye adapte olmaya devam ettikçe evrimleşmeye devam edecek.


AJANDA

ŞUBAT 2019

BU AY DA

DOPDOLU

39

26 Ocak, Dorock XL Beşiktaş'ın sahnesinde Büyük Ev Abluka'da var. Sold out olan konserde tempo bir an düşmedi. Solist Bartu Küçükçağlayan sahnede adım atılmadık yer bırakmadı. Nicelerine!!

Indie rock türünün ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden grup, 2014'teki Son Feci ve ertesi yıl yayınladıkları Vesaire albümünden bu yana sahne almadık konser, festival bırakmıyor, gittiği her yeri kasıp kavuruyor! Son Feci Bisiklet, 20 Şubat saat 22.30'da Kadıköy Dorock XL'de sahne alacak. XL

Sesi ve sound'uyla canlı performansı efsane olan Özge Fışkın, özel bir konser projesi için aktör Mert Fırat ile sahne alıyor. İkilinin repertuvarı baştan aşağı kendi sevdikleri ve onlara ilham olan şarkılardan oluşuyor. Bu güzel konserde onlarla şarkılara eşlik etmek isteyenler 2 Şubat, 22.30'da Dorock XL Beşiktaş'ta XL

Hayatımıza 20 yıl önce çıkardıkları Eski Köprünün Altında albümüyle giren ve o günden itibaren Türk rock sahnesini değiştiren Duman, bitmek bilmeyen enerjisiyle mekanları sallamaya devam ediyor. Grunge'la doğu müziğini harmanlayan Duman'la, 7 Şubat saat 22.30'da ortam 'Hadi gel buluşalım, Kadıköy Dorock XL'de!' XL

Kendi adıyla 1995 yılında çıkardığı ilk albümü 750 bin kopya satan ve henüz o yıl Türk pop tarihine adını yazdıran koşan adam, müzikseverlerle buluşmaya devam ediyor. Son olarak 2013 yılında Denizin Arka Yüzü albümünü yayınlayan Mirkelam 8 Şubat, 22.30'da Beşiktaş Dorock XL'de seyircileri coşturacak.

XL

Müziğe 8 yaşında tanıştığı gitarla başlayan Can Bonomo 2011'de yayınladığı ilk albümü Meczup'tan bu yana adından söz ettirmeye devam ediyor. Son olarak 2017 yılında yayınladığı Kainat Sustu albümüyle beraber kariyerine 4 albüm ve Altın Kelebek'in dahil olduğu birçok ödül sığdıran pop rock şarkıcısı 9 Şubat günü saat 22.30'da Kadıköy Dorock XL'de olacak. XL

Şarkılarında pop, ska, punk ve folk etkileri taşıyan rock grubu Athena 9 Şubat, 22.30'da Kadıköy Dorock XL'da, gelenleri müziğe doyuracak. Kuruluşu 1987'ye dayanan grup, 2004'te düzenlenen Eurovision yarışmasında, For Real parçasıyla 195 puan toplayarak ülkemize en yüksek puan getiren temsilci olmuştu. XL

Kalbe dokunan düetlere imza atan ikili Birsen Tezer ve Bülent Ortaçgil, Sevgililer Günü Özel adlı konserle 14 Şubat'ta izleyicilere müzik ziyafeti yaşatacak. Bülent Ortaçgil & Birsen Tezer "Sevgililer Günü Özel", 22.30'da Beşiktaş Dorock XL'de. Bu özel gün için birebir! XL

Türkiye'de rock müziğin kraliçesi olarak anılan, ezbere bilinen şarkılarının yanı sıra kostümünden sahnesine kadar her detayıyla müzikseverlerin gönlünü kazanan Şebnem Ferah Dorock XL Beşiktaş sahnesinde olacak. Bu özel konser 16 Şubat, 22.30'da. Unutmayın, Ferah'ın kapalı mekan performansı bambaşka! XL


40

ENSTRÜMAN

2019 ŞUBAT

BİR GİTAR EFSANESİ G

ibson, dünyaca ünlü ve başarılı birçok müzisyen ve grubun müziğine önemli katkı sağlamış bir gitar üreticisi. En önemli elektro gitarlara imzasını atan markanın yüksek kalitesi markayı gitaristler için çekici kılan en önemli etmen. Markanın popülarite kazanmasıysa rock'n roll ve blues gibi türlerin 1950'li yıllarda patlamasıyla " yaşandı. Gibson'ın hikayesi 1894 yılında orman atölyesinde çalışan Orville Gibson'ın ilk Gibson enstrümanını üretmesiyle başladı. Gibson'ın müzik aletlerine talep artışı yaşanmaya başlamıştı. Bu sebeple Gibson Mandolin-Guitar Manufacturing Company'yi kurmak için beş Kalamazoo finansörü ile 1902 yılında bir anlaşma imzalandı. Gibson, patenti ve adını kullanma hakkı için birkaç hisse senedi ve 2,500 dolar tutarında toplu ödeme aldı ve şirket kurulmuş oldu.

İLKLERİN MARKASI

Gibson, gitar tarihinde ilkler denince akla gelen ilk isim. Ayarlanabilir makas çubuğu ve yüksekliği ayarlanabilen köprü, 1921 yılında bu markanın çalışanları tarafından icat edildi. Artık gitarların sapı ve tel yüksekliği ayarlanabiliyordu. Tarihin ilk akustik gitarı da Gibson tarafından üretildi. 1922 yılında ürettiği L-5 isimli model ise ilk modern akustik gitar.

ELEKTRO DEVRİM

1931 yılında ilk elektro gitar Fry Pan'in George Beauchamp tarafından icat edilmesinin ardından Gibson da geri kalmadı ve 4 yıl sonra ilk elektro gitarı EH-150'yi tanıttı. Markanın en ünlü modeli için ise 17 yıl beklemek gerekti. Ted McCarty'nin tasarladığı Les Paul, elektro gitar deyince akla gelen ince belli gitarın ilk örneklerinden. İsmini ise ilk kullanıcısı olan gitarist Les Paul'dan alıyor. Ayrıca ezeli rakibi Telecaster'lı Fender'a karşı sembolik bir kozdu Les Paul. Ancak tek modeli bu değildi elbet; SG, ES-335V, Explorer, Flying V gibi gitarları da müzik tarihine kazıdılar.

EFSANELERİN TERCİHİ

Gibson SG, 1966'dan 1969'a kadar The Beatles tarafından kullanıldı. Pop müziğini çehresini değiştiren albümlerden Revolver'ın kaydında George Harrison,

9

117 Gibson markası 1902 Michigan'da kuruldu.

Gibson'ın bugüne kadar sahip olduğu tesis sayısı. Şu an üçü faal. Birinde yalnızca akustik gitar üretiliyor. Diğerşerindeyse Les Paul ve SG modelinin parçaları üretiliyor.

Gelmiş geçmiş en iyi gitar virtüözü Slash, Gibson'ıyla...

2.000.000 $ Peter Green'in 1959 Les Paul model gitarı 2014'te 2 milyon Dolar'a Kirk Hammet'e satıldı.

SG'yi aldı eline. John Lennon ise The White albümündeki parçaları bununla tıngırdatıyordu. Ardından gitar Badfinger grubundan George Peter Ham'in eline geçti. Onun ölümünden sonra 2002'ye kadar haber alınamadı efsane gitardan. 2004'teki bir açık artırmada ise anonim bir katılımcı tarafından 570 bin dolara satın alındı. Jimmy Page, Randy Rhoads, Carlos Santana, Chuck Berry, Slash, Bob Marley, Frank Zappa, Gary Moore gibi gitaristler Gibson gitarla özdeşleştiler. En pahalı gitarlar listesinde birçok Gibson modeli yer alıyor. The Beatles üyeleri John Lennon ve George Harrison tarafından 1966-1969 yılları arasında kullanılan gitar grubun The White Album ve Revolver albümlerinde kayıt için kullanıldı. Gitarın şu anki fiyatı 570 bin Dolar. Gitarı satın alan kişi bilinmiyor. Eric Clapton'ın 1964 Gibson ES0335 TDC’si ise açık artırmada 847 bin 500 dolara satıldı.

Chuck Berry


ARAŞTIRMA

41

ŞUBAT 2019

GECE KULÜPLERİ DERTLİ

Ece ULUSUM

1.500.000

EURO

G

ece kulübü denince aklıma hep Basic Instinct'teki meşhur sahne gelir. İnsanlar özgürce dans ediyor, kimsenin yanındakiyle ilgilendiği yok, ortam yükselmeye çok müsait... Çok demode mi kaldı bu örneğim bilmiyorum ancak Türkiye'de böylesine çok sık mekana rastlayamadığımdan olabilir. Ancak bir zamanlar Indigo, Laila gibi meşhur mekanlar vardı, bizler yetişemedik. Beykoz Kundura Fabrikası gibi bir yer aslında tüm bu kurguya çok uygun dizayn edilebilir ancak yapılsa bile tutar mı emin değilim. İngiltere uzun zamandır gece kulüplerinin batmasına çözüm arayışında, müzikseverler bu nedenle sokaklara döküldü. Durum endişe verici boyutta, Guardian'ın bu yıl yayınladığı habere göre İngiltere'de son 5 yılda 200 milyon Pound değerinde kayıp yaşandı; kulüp sayısı 3 binin üzerindeyken bugün 1600'ün altında. Üstelik bu durum yalnızca İngiltere için geçerli değil. Araştırma şirketi Mintel'in geçen yıl yaptığı araştırmaya göre gece kulüplerinin son 2 yılda müşteri sayısı yüzde 15 azaldı. Avrupa'nın en ünlü parti destinasyonlarından Hollanda'daki gece kulübü ekonomisi son 12 yılda yüzde 38 küçüldü, epey mekan kapandı. Bir diğer yandan partilemede dünya markasına dönüşen Berlin gece kulüpleri, gürültü şikayetleriyle mücadele etmeye çalışıyor. Yine Guardian'ın haberine göre bu sebeple geçen yıl 170 gece kulübü kapatıldı. Hükümet bu sıkıntıları gidermek için 1 milyon Euro harcayarak ses yalıtımı yapacağını açıkladı. Ülke ekonomisine katkısı göz ardı edilemez. Berlin kulüplerini tanıyan ve takip eden müzik yazarı Eda Solmaz konuyu şöyle değerlendiriyor, "Berlin Avrupa'da genç nüfusun yaşadığı bir şehir, İngiltere'deki adam bile oraya eğlenmeye gidiyor ya da yazın İbiza'ya. Berlin'de gizem var diye etkili. Giriş çok zor, içeride fotoğraf çekimi yasak, tuvaletlerde ayna olmaz yani ciddi bir özgürlük var. Ukrayna'dan Berlin'e yanına bagaj almadan uçağa binip partilemeye gidenler var. Bu kültür anlamında farklılıktan kaynaklı." Berlin, İbiza, Las Vegas, Miami, Singapur gibi gece kulüpleri cirosu yüksek şehirler dışındakiler sıkıntı çekiyor belli ki. Zira insanlar alternatif eğlenceler arıyor. Yemeiçme festivalleri, gündüz festivalleri, nitelikli konserler, konsol oyun partileri, konsept partiler, alışveriş etkinlikleri, maratonlar gibi... 'Kaliteli' gün için artık gece kulüpleri gözde değil. Danıştığım insanların çoğu benzer şeyler söyledi. Gece boyunca dans et, sodaya iki bira parası ver, kötü ses sistemi, havalandırma yetersiz, en sık duyduğumda ertesi günün yarısını kaybetmek. İnsanlar,

Berlin hükümeti en azından kentin müzik ortamını yılda 1.5 milyon Euro'luk bir fonla destekliyor.

%38

Hollanda'daki gece kulübü ekonomisi son 12 yılda yüzde 38 azaldı, epey mekan kapandı.

yorgun ve hangover sabahlara uyanmak değil, gününü daha verimli kullanmak istiyor. Bir de çalışma şartları ofis dışında da iş yapmayı gerektirdiği için her an ulaşılabilir olmak gerekiyor. Bunun bir nebze de olsa etkisi var. Eh, partilemek isteyen gençler iyi görünmek, cool bir yerde olmak istiyor. Aksi durumda 'paylaşılacak' bir durum yok. Karanlık ve flu kareler çöp kutusunda. Üstelik Türkiye'de birkaç nitelikli kulüp olsa da eğlence piyasasında gece kulüpleri ağırlıklı değil. Solmaz bu konuda, "Ülkemizde Esnaf gibi değişik mekanlar yapılıyor, beyaz yakalılara rakı içerken göbek attırılıyor. Türkiye'de eğlence gittikçe meyhane tarafına kaydı" diyor. Eğlence sektörünün başlı başına yön değiştirdiği açık ancak Avrupa'daki bu kapanma salgını bize yansımayacak, belli ki zaten gece kulübü kıtlığı var.

170 Ses yüksekliği sebebiyle Berlin'de geçen yıl 170 gece kulübü kapatıldı.

'Altın yumurtlayan tavuğu keserler...' Müzik Yazarı Tolga Akyıldız "2000’ler; hem tematik radyoları, hem festivalleri açısından elektronik müzik ve kulüp kültürünün altın yıllar oldu. Ancak o yıllardaki organizatörler/ oluşumlar trendi o denli sömürür ki adeta altın yumurtlayan tavuğu keser. Godet, Indigo gibi popüler mekanlar varlıklarını bir dönem daha sürdürse de kulüp kültürü 2010’larda kan kaybeder. Türün takipçilerinin ilgisi yurt dışından gelen prodüktör ya da DJ’ler’in biletli etkinliklerine yönelir. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi irili ufaklı club’lar teker teker havlu atar. Türkiye’de elektronik müzik takipçilerinin mekan müdaviminden çok rüzgara göre topluca ortam değiştiren vefasız bir cemaat oluşu, kulüplerin uyuşturucu kültürüyle birlikte anılması, markaların yatırım yapmaktan vazgeçmesi de bunda etkili oldu. Bir zamanlar çok havalı bir kimlik olan ‘Clubber’lık bugün bıyık altından gülünen bir hale geldiyse bu durumu da göz ardı edemeyiz club kültürünü değerlendirirken."


42

SAHNE

2019 ŞUBAT

131

İlk kez sahnelendiği 1877 yılından bu yana 131 yılda binlerce kez sahnelendi

Kuğu Gölü devriminin perde arkası

S

okağa çıkıp "Baleye dair ne bilirsiniz?" diye sorsak çoğunluk öylece bakakalır. Ama herkesin aşina olduğu bir sahne elbette var ki o da Çaykovski'nin Kuğu Gölü Balesi'nin ikinci perdesinde kuğuların zarif dansı... Meraklısı olduğumdan değil ama Odette'nin gelişini müjdeleyen obua melodisi, anti-bale tipi insanların bile karşı koyamacağı bir şey. 2018'de Royal Ballet'ın Darcey Bussell ve Ore Oduba tarafından sahnelenen Kuğu Gölü Balesi'nin kayda değer son sahnelenişiydi ve ona gelene kadar yapılan binlerce taklit ve parodisiyle hepimiz aşina olduk. O kadar çok işlendi ki ilk kez 1877'de Bolşoy Tiyatrosu'nda sahnelenen orijinali hatırlanamaz hale geldi belki de... O günden itibaren Rus balesi, dramatik ahenge pek bağlı olmadan piyes ve bireysel karakter odaklı hale geldi. 18'inci yüzyılın başlarından itibaren Fransa ve İtalya'dan New York'taki Imperial Theatre'a bale ustaları ve yıldız dansçıların transferi başlamıştı ve bir Rus hikayesi ya da karakterinin görünmesi zordu. Yazarlar ise mütevazı bir güruhtu. Bir Rus 19'uncu yüzyıl bale eleştirmeni göre oyun ve danslar hazırlandıktan sonra müzisyen çağırılırmış. Bale ustası ritimleri

gösterir ve müzisyen usluca isteneni doğaçlama olarak yaparmış. Yani yaratıcılık için pek de alan bırakılmazmış. Peki halihazırda Romeo ve Juliet'le birinci Piyano Konçertosu'nun bestecisi Çaykovski neden Bolşoy'dan gelen talebe olumlu dönüş yaptı? Çünkü tiyatro onun için reddedemeyeceği bir teklifti, ona âşıktı. Diğer sebep ise network'tu. 1871'de yeğenleri için küçük bir gösteri hazırlamıştı: Kuğu Gölü. Bir başka sebep ise ulusal denebilir. Rusya'nın ötesinde değişim vardı. Fransa'da kadın kahraman ve şeytani büyücülerle bezeli, çarpıcı şekilde mim ve dans harmanıyla yüklenmiş yeni romantik bale köklerini salmıştı bile. Klişelerin pabucu dama atılıyordu. Yeni bestecilerden ve Çaykovski'nin favorilerinden Léo Delibes'nin, bir karakteri müzikal motiflerle yansıtışı Kuğu Gölü'nün habercisiydi. Ayrıca 1843 yılında Rusya'ya İmparatorluk Balesi'nin neredeyse yarım asır boyunca yöneten Marius Petipa'nın gelişini ve Rus karakter ve motiflerinin ilgi odağı olmasını eklersek Çaykovski gibi bir dahinin devrimsel başarıyı yakalaması için bütün ön koşulların sağlanmış olduğunu görürüz.

Tüm bunlara, İmparatorluk Balesi'ni neredeyse yarım yüzyıl boyunca demir çubukla yöneten yetenekli baş koreograf Marius Petipa'nın 1843'te Rusya'ya gelişini ve ayrıca Rus karakterleri ve temalarına yeni bir ilgi duyduğunu ve tüm ön koşulları sağladığınızı ekleyin. Çaykovski gibi bir dahi besteci için, devrimci bir şeyi başarmak ki usulüne uygun olarak işten bile değil. Peki müziğini özel kılan neydi? Öncelikle obuanın sesi. Ardından sahne değişimi ve karakterlerin ruh hallerini yansıması için kullanılan orkestrasyon ve dansçılar için tam bir baş belası olan sayısız dansın ritmik komplikasyonu. Ancak unutmamak gerekir ki diğer sanatsal devrimler gibi Kuğu Gölü de bir gecede başarıya ulaşmadı hatta kimilerine göre ilk gösterim bir fiyaskoydu. Rus nüfuzuna rağmen hikâye ve karakterler Almandı. Her dans tatmin edici değildi, Üçüncü sahnedeki geleneksel Rus dansları eğreti duruyordu. Çaykovski 1890'daki Uyuyan Güzel'inde daha da ileri gitti. Renkli orkestrasyon ve atmosferin çağrışımı konusunda 1892'deki Fındıkkıran'da daha da ileri gitti. Kuğu Gölü ise Petipa ve asistanı Lev Ivanov'un revize edilmiş koreografisiyle kırılma noktasını yaşadı. Bale müziği bir daha asla aynı olmadı.


SAHNE

Ece ULUSUM

43

ŞUBAT 2019

Kapalı gişe opera ve bale gösterimleri

2

015’te Royal Opera House gösterimlerine La Boheme Operası’yla başlayan Zorlu PSM, bu özel etkinlikleriyle sanatseverleri ağırlamaya devam ediyor. Opera ve baleye olan ilginin sürekli sorgulandığı dönemlerde gösterimlerin biletleri tükeniyor. Hal böyleyken hem kitleyi hem de gelecekteki planlarını sormak üzere Zorlu PSM Programlama ve Booking Yöneticisi Nihan Akgün'ün kapısını çaldık. ❏ Bu projeyi başlatırken neler düşünüldü? Kültür sanatın çeşitli dallarını sanatseverlerle buluşturmayı misyon edinmiş PSM olarak, izleyicileri Londra’ya ya da Moskova’ya gitmeye gerek kalmadan bu prodüksiyonlarla buluşturmak istedik. Royal Opera House bu sezon 10'uncu senesini ❏ Bu gösterimlerin kutluyor. 10 yılda 51 ülkede kurumunuzda olmasının, yurt 1 milyon izleyiciye ulaşıldı, dışındaki imajınıza etkisi var mı? bu rakamların içinde Zorlu PSM’nin ve tabii ki İstanbullu izleyicilerin de Türkiye’nin yurt dışındaki imajı payının olması bizim için açısından oldukça değerli. Bu memnuniyet verici. ilişkiler gelecekteki muhtemel ortak ❏ Gösterimlere ilgi projeler, turneler için İstanbul’un nasıl? önemli bir durak ve güvenilir bir Gösterimlerimizi düzenli partner olduğunu gösteriyor ve bize olarak takip eden, müdavim bir avantaj sağlıyor. bir izleyici grubumuz oluştu. ❏ Bu etkinliğe medyanın ilgisi Tabii her yıl Fındıkkıran nasıl? Balesi'ni izlemeye gelen Bu güne kadar Zeynep Oral, mini k misafirlerimizi Serfiraz Ergun, Tufan Türenç de anmadan geçmek gibi çok kıymetli köşe yazarları olmaz. Özellikle Bolşoy etkinliklerimizi onurlandırdı. Gazete Balesi gösterimlerimizi ve dergilerin etkinlik ajandalarında pazar günleri öğleden düzenli olarak yer alıyoruz. sonra saatlerine Etkinliklerden programlayarak küçük önce izleyicilere yaştaki izleyicilerimizin değerli bilgiler katılımlarını kolaylaştırmaya aktaran Prof. gayret ediyoruz. Bu Yekta Kara’ya gösterimler çerçevesinde da yeri gelmişken ilk sene Kraliyet Balesi'nin teşekkür ederiz. Yekta Hanım, kurucu koreografı Frederick izleyicilere ve bizlere, izleyeceğimiz Ashton’ın üçlü balesi The eserle ilgili öyle güzel bilgiler Dream, Symphonic Variations aktarıyordu ki operayı izlemeye ve Marguerite and Armand, başlamadan, bilinçli bir izleyici ikinci sene de Kuğu Gölü haline gelebiliyorduk. Ne var ki Balesi’nin gösterimlerini opera eserleri 3-4 saat sürüyor. yaptık, 750’den fazla Etkinliklerin süresini daha makul izleyici katılım gösterdi. bir süreye çekmek için şimdilik bu Önümüzdeki sezonlarda sunumlara ara verdik. bu gösterimlerin sayısını artırmak gündemimizde.

'Detaylı programı duyacaksınız'

❏ Bir dönem başka bir kurum da yurt dışındaki popüler tiyatroların gösterimlerini yapıyordu ancak çok uzun soluklu olamadı. Sizin de böyle bir projeniz olabilir mi ileride? Böyle bir planımız var. Bu konuyla, yine programlama departmanımızdan başka bir arkadaşım ilgileniyor. National Theatre’da sahnelenen temsillerin, yine aynı sezon içinde gösterimleri için de görüşmelerimiz sürüyor. Netleştiğinde detaylı programı duyacaksınız. Aynı zamanda dünyaca ünlü Broadway ve West End müzikallerinin sinema icin sahnede kaydedilmis özel prodüksiyonlarının gösterimlerinin de olacağı bir seri üzerine de çalışıyoruz.

4000 32 gösterimde; 4000’den fazla izleyici ağırlandı.


44

2019 ŞUBAT

Ve olaylar gelişir... Ercan Meral

SİZİ BİRAZ RAHATSIZ EDEBİLİR MİYİM?

ercanmeral

39

. SINEMA

N

eler bizi rahatsız eder? İzlediğimiz filmlerde bizi rahatsız eden şeyler nelerdir? Herkes benzer şeylerden mi rahatsız olur yoksa toplumdan topluma, ülkeden ülkeye bu sebepler değişir mi? Tüm bunları yanıtlamak için gelin sinema dünyasına rahatsız edici filmler özelinde biraz dalalım... Bu kategoriye giren filmlerde en belirgi özellikler; kan, şiddet, cinsellik, korku öğeleri, toplumsal olarak kırmızı çizgilerimize dokunulması, gergin ortamlar ve tabularımızın kullanılmasıdır. Hatta bunların birkaçının ya da hemen hepsinin olduğu beyin yakan filmler de oldukça fazla. Size dünyanın dört bir yanından birçok rahatsız edici film sayabilirim. Ve birçok da yönetmen... Ama Michael Haneke, Lars Von Trier, Gaspar Noe, Takashi Miike gibi yönetmenler adeta izleyiciyi rahatsız etmek ve germek için programlanmış isimlerdir. Şimdi bakalım neler var elimizde..

İLK ŞOK

İşin temeline baktığımız zaman Tod Browning’in 1932 yılında çektiği Freaks filmini görürüz. Fiziksel deformasyonları olan insanların bir sirk kurgusu içinde kullanıldığı film gösterime girdikten çok kısa zaman sonra tepkilerden dolayı geri çekildi. O zamana kadar böyle bir şey görmemiş izleyiciyi şoka sokmuştu yönetmen. O zamana kadar en marjinal karakter olarak bilimsel deney ürünü ’ı gören izleyici fiziksel anomalileri olan insanları bir korku düzleminde görünce ürkmüştü haliyle. Bu yapımın üzerinden 40 sene kadar bizi o kadar da rahatsız eden filmler yapılmadı. O aralıkta 2. Dünya Savaşı, ırkçılık, Vietnam Savaşı, uyuşturcunun yükselişi gibi konular zaten tüm dünyayı yeterince rahatsız ediyordu. 1971 yılında bu perhize, sinemanın delilik ile dahilik arasında gidip gelen yönetmeni Stanley Kubrick, Otomatik Portakal ile son son verdi. Film, beyaz kıyafetleri ile gülerek insan öldüren, işkence yapan Alex ve arkadaşlaryla, garip gerici atmosferi ve diyaloglarıyla aklımıza kazındı. Gerçeklikle hayal dünyası arasında gidip geldik. Kabul etmek lazım Otomatik Portakal senaryo, oyunculuk ve filmotografisi ile gerçek bir başyapıttı. Bir sene sonra bu sefer Çığlık serisinden hatırlayacağımız Wes Craven ilk filmi olan Soldaki Son Ev’i çekti. Bu aslında milat gibi bir film oldu. Zira kan, şiddet, tecavüz ve cinselliğin orantısız kullanımı gibi birçok rahatsız edici unsuru bir arada bulunduruyordu. Craven daha önce eşine rastlanmaış bu sapkın filmin ragmanlarında “It’s only a movie” (Bu sadece bir film) diye uyarı vererek belki de gelecek tepkileri engellemek istedi. Artık yeni bir akım vardı, senaristler ve yönetmenler artık kendi iç dünyalarını daha rahat ve açık bir şekilde beyazperdeye yansıtmaya başlamışlardı. Peki nasıl dünyalar bunlar ve bizi nasıl rahatsız ettiler bu kadar?

KAPA GÖZLERİNİ KAPA

Erotizm ile porno arasındaki ayrım, sinemada cinselliğin kullanımı için de geçerli. Aşk ve tutku dolu bir sevişme sahnesinde kimse gözlerini kapatmaz. Ama Gaspar Noe’nin 2002 yılında çektiği Dönüş Yok filminde olduğu gibi gerçekçiliği çok yüksek bir tecavüz sahnesi izliyorsanız ya da 1987-91 yılları arasında çekilen Nekromantik filmlerinde ölülerle sevişildiğini izliyorsanız bunun estetik bir görüntü olduğunu söyleyemezsiniz. Yine Gaspar Noe, 2015 yılında çektiği Aşk adlı filminde beyazperdede, erotizmden pornoya bir geçiş yapmıştır. Cinsellğin aşırı kullanımı konuşulur da laf Lars Von Trier’e gelmez mi? 2013 yılında gösterime giren (ve girdiği gibi çıkan) Nymphomaniac 1 ve 2 filmlerinde seks bağımlısı olan bir kadının çocukluktan yetişkiliğe hikâyesini gerçekliğe çok yakın olarak izledik.

KIRMIZI KIPKIRMIZI

Kuşkusuz bizi en rahatsız eden sahneler şiddet ve kanlı sahnelerdir. Ama bunun gerçekçiliği ve nasıl bir kurgu içinde verildiğiyle doğru orantılı. Kimi zaman fışkıran kanlar, kopan uzuvlar, öldürülen insanlar ekran başında bize sadece kuru bir “Iıyyy” dedirtir. Hatta bazı zombi filmleri ve komedi-korku yapımları bu şiddet sahnelerini bize yarı komedi olarak yansıtır. Ama öyle filmler vardır ki oradaki kanı ve vahşeti iliklerinize kadar hissedersiniz. Filmlerdeki detaylar ve sahne uzunlukları çoğu zaman bu etkiyi artırır. Japon yönetmen Takashi Miike bu konuda üne sahip. 1999 yılında çektiği Ölüm Provası, 2001 yılında çektiği Visitor Q ve Ichi the Killer filmlerinde dozajı o kadar yüksek tutar ki filmin gerçek olup olmadığını sorgularsınız. Kan ve şiddet söz konusu olunca Uzak Doğu sinemasının eline kimse su dökemez. 1985 ve 86 yıllarında çekilen Giunea Pig serisi, 1988 yılındaki Man Behind The Sun ve 2009 yılındaki Gurotesuku filmleri şiddet ve işkenceyi sapkınlık düzeyinde işleyerek bilinçaltımızda hatırı sayılır yaralar açmıştır. Ama asıl şiddetli darbeyi aldığımız birkaç film vardır. 1980 yapımı Cannibal Holocaust, dünya sinema tarihinin en vahşi filmlerinden biridir. Yerel bir kabileyi rahatsız eden araştırmacıların yamyam

1932 yılında çekilen Freaks filminden 1972 yapımı Otomatik Portakal'a kadar rahatsız edici film yapılmadı


. SINEMA

ŞUBAT 2019

45

işkencesine maruz kaldığı filmin bazı sahnelerinde insanların ve hayvanların gerçekten öldürüldüğüne dair söylentiler bugün bile devam ediyor. 2005 ve 2007 yılı Eli Roth yapımları Hostel 1 ve 2 ise, bizi görsel olarak rahatsız etmenin yanında turistlerin zenginlere para karşılığı işkence için satılması ana fikriyle de canımızı sıkıyor.

UYKULAR KAÇSIN

İşlenen konunun rahatsız edici olduğu filmler ise beni en ürkütenidir. Hastalıklı düşünceyle bilinçaltının fışkırması sinemada çok korkunç yapımlar doğurdu. Bu tarzın başını 1975 İtalyan yapımı Salo ya da Sodom’un 120 Günü çekiyor. Faşist olarak tanınan 4 adamının kurban olarak topladığı 12-18 yaş arası çocuklara sadizm, cinsel istismar ve akla gelmeyecek birçok iskence yaptığı filmin yönetmeni Pier Paolo Pasolini, filmin vizyona girdiği sene filme tepki gösteren insanlar tarafından feci şekilde öldürüldü. 2001-2007 arasında Fred Vogel tarafından çekilen August Underground serisi ise basit bir el kamerasıyla sokaktan rastgele insanlara zevkine işkence yapan bir grubun hikâyesini anlatır. Hiçbir anafikri olmadan çekilen film serisini tanımlamak gerekirse 'hastalıklı' en iyi tabir olur. Korku komedi tarzı bazı filmler de huzursuzluk verici olabiliyor. Tom Six’in 2009-2015 arasında üç film olarak çektiği Human Centipede serisi her ne kadar gerçekçilikten uzak olsa da fikren insanların başını sonuna sindirim sistemlerinden bağlayarak onlardan bir insan kırkayak yaratma fikri ile tadımızı oldukça kaçırır. İngiltere bu filmlere 18 yaş üstü sertifikası bile vermeyi yasakladı. Benim izledikten sonra 3 gün uyuyamadığım film ise 2008 Fransız yapımı Martyrs... Filmdeki şiddet, kan ve işkencenin dışında bir tarikatın, yakaladıkları insanlardan ölmeden önce bekledikleriyle sapkın düşüncenin sınırlarını zorladığını görüyoruz. (Spoiler vermemek için çok uğraştım.) Büyük bir kesim tarafından dünyanın en rahatsız edici filmi olarak tanımlanan 2010 yapımı Sırp Filmi (A Serbian Film) ise pornografi, şiddet, kanın sert ve hiçbir çekince olmadan kullanılmasıyla namını hak ediyor. Hatta bu döngü içinde çocuğun da bir yerlerde olması filmi izlenmesi çok zor bir hale sokuyor.

BASMA YARAMA

Kültürden kültüre değişmekle beraber belli başlı kırmızı çizgilerimiz var. Bu çizgiler bazı filmlerde haddinden fazla aşılır. Çocukların kulanımı, ensest ilişkiler, yaşlılar, özel durmu olan insanlar... Bir evde yanlız bir kadının öldürülmeye çalışıldığı korku gerilim filmlerini çokca izlemişizdir ancak bu kadın hamile olduğu zaman ve karşısındaki katilin şiddet konusunda hiçbir sınırı yoksa bu çok rahatsızlık vericidir. 2007 yılı yapımı İçerde filmi işte tam böyle bir film. Ya da (Dikkat spoiler içerir.) bir Uzak Doğu sineması klasiği Old Boy filmindeki gibi ensest ilişkinin eni konu incelenmesi de her ne kadar bir intikam anlamında bir başyapıt olsa da uykularımızı kaçırmıştır. Ama bu konuda yine Lars Von Trier ustanın eline kimse su dökemez. 2018 yılında ülkemizde sadece İKSV Film Ekimi kapsamında gösterime giren Jack’in Yaptığı Ev filmi işkence ve kanın yanı sıra çocuğa şiddet anlamında listelerin en üstünde yerini aldı. Filmde Jack’in 12 yıllık seri katil hayatı anlatılırken, kendi iç dünyasında yaşadıkları da çok gergin bir ortam yaşattı. Peki gerginlik bizi filmlerde insanların iç dünyasında yaşandığı zaman mı rahatsız eder? Bir şiddetin olmadığı ama her an olacağına işaret eden sahneler de çok ürperticidir. Mesela Michael Heneke’nin önce 1997 sonra da 2007 yılında çektiği Funny Games filmlerinde bir ailenin başına musallat olan iki ruh hastası karakterin pasif agresif tavırları bu konuda oldukça iyi bir örnektir. 1998, Todd Solondz yapımı Happiness’ta insan bilinçaltının ayan beyan işlenmesi ve diyaloglarla açığa vurulması şiddet olmasa da gerginlik olabileceğini bize göstermiştir. Peki bizim sinemamızda neler var? Toplumsal hassasiyetlerimiz, tabularımız, sinemaya bakışımız, toplum etkisi gibi sebeplerden dolayı bu kadar dozajı yüksek, çekincesi olmayan filmler bizde yok. Bizim sinemamızda rahatsız olduğumuz senaryolarda genellikle cinsel şiddet var. Mesela Barda filmi gerek konusu gerekse sahneleriyle böyle bir film.

EN RAHATSIZ 15 FİLM ADI

Bazı Yönetmenlerin Rahatsız Etme Tarzları

Gasper Noe: Kırmızı siyah ağırlıklı bol ışıklı gece ortamları, cinselliğin yüksek dozajı, uyuşturucu etkisindeki insanlar. Lars Von Trier: Yüksek dozajlı cinsellik, şiddet ve kan sahneleri, tabu sınırlarının aşılması. Michael Haneke: Şiddetle sonlanabilecek diyaloglar, birkaç sahnede kulanılan ve film boyu akılda kalan şiddet sahneleri. Takashi Miike: Bol kan içeren şiddet sahneleri ve işkence.

Jack'in Yaptığı Ev Martyrs Sırp Filmi Cannibal Holocaust Salo ya da Sodom'un 120 Günü August Underground Man Behind The Sun Goretesque Giunea Pig Nekromantik Ex Drummer Ichi The Killer Visitor Q Ölüm Provası Dönüş Yok

YÖNETMEN Lars Von Trier Pascal Laugier Srdjan Spasojeviç Ruggero Deodado Pier Paolo Pasolini Fred Vogel Tun Fei Mou Koji Shiraishi Hideshi Hino Jörg Buttgereit Koen Mortier Takashi Miike Takashi Miike Takashi Miike Gaspar Noé

YILI 2018 2008 2010 1980 1975 2001-2007 1988 2009 1985-1986 1987-1991 2007 2001 2001 1999 2002

RAHATSIZ EDİCİLİK NOTU 10 10 10 10 10 9 9 9 9 9 8,5 8,5 8,5 8 8


46

2019 ŞUBAT

. KITAP

Can sıkıntısına karşı EGOIST OKUR portatif edebiyat Gülenay BÖREKÇİ gulenayb

İ

spanyol Enrique Vila-Matas’ın edebiyat tarihiyle edebiyat dedikodusunu harmanladığı oyuncaklı romanlarından biri daha çıktı: Portatif Edebiyatın Kısaltılmış Tarihi'nde, modernist dönemin ilk yarısında yaşamış önemli yazarların yeniliğe ve edebiyata saplantılı aşkları, karanlığa sempatileri, arsızlık sanatında yetkinlik düzeyine ulaşmalarını sağlayan doğal kabiliyetleri ve elbette her birinin özenle muhafaza ederken bir yandan da dehşetle uzak durmaya çalıştığı doppelgänger’ları, yani tekinsiz ikizleri var. Ve bir kısmı katıksız gerçek olan bir sürü uydurma bilgi, daha doğrusu kurmaca. Kitabı anlatmayı sürdürmeden önce size biraz Vila-Matas’ın nasıl yazar olduğunu anlatayım diyorum. Vila-Matas yola gazeteci olarak çıkmış, hem de dünyaca ünlü şahsiyetlerin röportajlarını çevirerek. İlki bir Marlon Brando röportajıymış. Genç Vila Matas, editörüne İngilizce bilmediğini söylemeye utanmış. Ayrıca o yıllarda Google’ın 'çeviri makinesi' de yokmuş, o yüzden hem soruları hem de cevapları oturup yazmış. Uydurmuş anlayacağınız. Bir süre böyle idare ettikten sonra, daha da beter bir durumla karşılaşmış. Bir gösteri için Barcelona’ya gelen Rudolph Nureyev’le röportaj yapması bekleniyormuş. O güne dek yarım yamalak da olsa İngilizce konuşmayı öğrenmiş aslında, ama iş soru sormaya, çatır çatır cevapları almaya gelince gene dili tutulmuş. Böylece eski usulle, yani gene uydurarak tamamlamış röportajı. Hem bu kez ünlü baletle bizzat gidip konuştuğunu söylemeye de cüret etmiş. Böyle böyle piyasada 'genç röportajcı' olarak hatırı sayılır bir isim yapmışken, bu kez Anthony Burgess’la konuşması gerekmiş. “Soru hazırlamaya vakit yok” demiş kendi kendine ve o gece sabaha kadar uyumayıp Burgess’la Vanguardia gazetesi için 'hayalî' bir röportaj yapmış.Sonunda, sıra Patricia Highsmith’e gelmiş. “Nasılsa röportajlarında pek de öyle kayda değer şeyler söylemiyor” demiş ve bu 'yeni' röportajı da kendisi yazmış. “Yetenekli Bay Ripley gibiydim” diye anlatıyor. “Katiller bir kez cinayet işledikten sonra artık duramaz

Bu bir bavul değildir! Kitabın odağındaki nesne işte bu. Marcel Duchamp'ın Boîte-envalise, yani “bavuldaki kutu” adını verdiği bu nesne, sanatçının eserlerinden 69 röprodüksiyonu barındıran bir minyatür sanat galerisi. Duchamp 1935-1940 arasında bunlardan 20 adet yapmış, her birine de bir adet orijinal eserini eklemiş. Şimdi bazı müzelerde, dünyaca ünlü koleksiyonlarda yer alıyor.

ve öldürmeye devam ederler ya, aynı onlara şeyleri yaptırabilir, hiç söylemedikleri sözleri benzemiştim. Tek farkım, kötü bir şey yaptığımı söyletebilirdim.” İşte Portatif Edebiyatın düşünmememdi. Bir Katalan yazarın, ‘Marlon Kısaltılmış Tarihi de dahil olmak üzere, Brando kafayı yedi besbelli, son röportajında neredeyse tüm eserleri bu şekilde çıkmış ortaya. tam bir geri zekalı gibi konuşmuş’ dediğine şahit Kitabın odağında kendilerine 'Shandies' adını olduğumda resmen yıkıldım. Eleştirilen kişi veren bir topluluk var. Tahmin edebileceğiniz Brando değildi, bendim. Yerden yere vurulan gibi, adlarını 18’inci yüzyıl İngiliz edebiyatının benim metnimdi." O zaman uyanmış Vilaen önemli yazarlarından Laurence Sterne’ün Matas ve aslında kurmaca yazmak istediğini, muhteşem romanı Tristram Shandy’den alıyorlar. içindeki roman ve öykü yazma arzusunu Mottoları da bu kitaptan: “Ciddiyet, zihnin röportajlar uydurarak tatmin ettiğini anlamış. kusurlarını örtmek için bedenin başvurduğu Ve bütün bu işlerden uzaklaşıp esrarengiz bir tutumdur.” kurmacaya vermiş kendini. Biz buna Shandies denen gizli örgütün dadacılar cesaret diyoruz! Fakat ne yazması gibi şakacı, fütüristler gibi aşırılığa gerektiğini anlaması epey zaman almış. meyilli, sürrealistler gibi düzenbaz olan Sonunda bir gün Peter Handke’nin üyelerinin ortak özellikleri her birinin Kısa Mektup, Uzun Veda romanını birer “portatif edebiyat meraklısı” olması. okumaya başlamış. (Aylak Adam (Bunun ne olduğunu öğrenmek için Yayınları) “Kitabın kahramanı kitabın Marcel Duchamp bölümüne sinemanın o dönemdeki en güçlü bakmalısınız.) Örgüt üyeleri arasında yönetmeni John Ford’u ziyaret ediyor, kimler yok ki... Duchamp, Tristan PORTATİF Ford da ona hem geçmişini anlatıyor Tzara, Aleister Crowley, Scott Fitzgerald, EDEBİYATIN hem de çökmekte olan evliliğine Walter Benjamin, Federico García Lorca, KISALTILMIŞ dair nasihatler veriyordu” diyor. “İşte Man Ray, Berta Bocado, Paula Negri, TARİHİ ben, o kitabı okurken anladım ne Maurice Blanchot, güzeller güzeli Georgia Enrique Vila-Matas yazmam gerektiğini. Gerçek kişileri, O’Keeffe… Anlatılanlar elbette kurmaca Can Yayınları mesela Heminway ya da Kafka’yı ama ayrıntılar çok gerçek. Tavsiye ederim. yazdıklarımın içine yerleştirebilir, Edebiyatın büyük ideallerin yanı sıra, hikâyelerimi onlar üzerine kurabilirdim biraz da can sıkıntısını şifalandırmak için icat pekâlâ. Dahası onlara hiç yapmadıkları edildiğini unutmazsanız, çok eğlenebilirsiniz.


. KITAP AJANDA

ŞUBAT 2019

80 yıl sonra İstanbul'da neler olacak?

47

CUMHURİYETİN MÜZİK POLİTİKALARI Fırat Kutluk Araştırma h2o Kitap 272 sayfa

W

illiam Gibson seksenli yıllarda yazdığı bilimkurgu romanı Neuromancer’da İstanbul’u hep aynı kalan kent olarak tarif etmişti. O kitabın üzerinden geçen çeyrek yüzyılda baş döndürücü hızla değişti şehir. Peki taşı, toprağı ve suyu yerinden oynatan bu değişimin bizi nereye götürecek? İstanbul 2099, 16 yazarın kaleminden 21. yüzyıl sonu İstanbulu’na dair 16 çarpıcı tasavvur içeriyor. Toplumsal, mimari, teknolojik, hatta bazen coğrafi açıdan farklı 16 yeni İstanbul. Bir ömür kadar uzak ama dünün ve bugünün tüm İstanbulları kadar tanıdık ve yakın. Müstakbel İstanbulların 'cesur yeni dünyasına' hoş geldiniz…

SOKAKNÂME Sedat Anar Anı İletişim Yayınları 246 sayfa

İSTANBUL 2099 Kutlukhan Kutlu & Aslı Tohumcu Derleme Doğan kitap 264 sayfa

EKSEN Robert Charles Wilson Burak Kara Bilimkurgu İthaki Yayınları 312 sayfa

PAKET Sebastian Fitzek Fulya Aydınoğulları Gerilim Pegasus 320 sayfa FOUR SEASONS Pilar Guzmán & Ignasi Monreal Sanat Assouline 212 sayfa

KÜÇÜK KARINCA PUPA Rüya Ardıhan Çocuk Dafina Yayıncılık 16 sayfa

BİR DÜNYA ŞARKISI Burak Abatay Edebiyat Kırmızı Kedi 208 sayfa

Ayşegül Kumova aysegulkumova

SAFE SPACE

HEPSİ SEN; HEPSİ BEN GİBİ

Haberin var mı insanlar amuda kalkıyorlar. Daha hızlı falan koşuyor; cümleleri tersten okuyorlar. Seslerinin sınırını zorlayanlar, dolu dolu, tüm vücutlarına nefes alanlar var. Aklına gelmeyecek figürlerle dans ediyorlar bak... Hepsi sen, hepsi ben gibi insanlar! Çoğu notalarını fütursuzca, bir o kadar incelikle kullanıyor melodilerini işlerken. Rengarenk giyiniyor yan komşular; uyumlu uyumsuz bakmıyorlar. Mutfağa girip ıspanaklı kek yapıyorlar mesela... Seninle gerçekten konuşup, seni gerçek anlamda dinliyorlar. Bir şarkıyı alıp, ondan yeni bir sen yaratan ruhlar var bu hayatta! Bakış açısı getirenler; soluk alan, aldıranlar...

Saçını kısacık kestirip, kocaman küpeler takan çocuk ruhlu kadınlar var mesela, Dil bilgisine hâlâ önem verenler. Kalbiyle düşünme yeteneği olanlar var hâlâ, Sevgiyi dünde ve yarında değil, şimdide arayan adamlar var; dans ediyorlar. Kendi düşüşüne gülebilen kadınlar var mesela... Dostlar var çok sıkı olan! İşte yedi-sekiz saat falan uyuyup uyananlar var. Kahvaltıda çayını içen; Ege ruhuyla İstanbul'u sevebilen... Yürümeyi sevip, gidecek yolu çok olanlar... Hepsi sen, hepsi ben gibi insanlar!


48

. KITAP

'Birçok senfoni kütüphanede unutuldu'

2019 ŞUBAT

Birkaç günlüğüne İstanbul'a gelen sevgili Howard Griffiths ile Grand Hyatt'ta buluştuk. Arda AŞIK

A

rkadaşım Emre Kırdar'la Harbiye'deki bir otelin yemek odasında beklemeye koyulduk. Saat tam 13.30'da telefonum çaldı, oldukça cana yakın bir ses, İngilizce değil akıcı bir Türkçeyle lobide olduğunu söylüyordu. Şu sıralar çok karşımıza çıkan müzisyen kaprislerine alışan ben oldukça şaşırmıştım. Öyle ya, Kraliyet Filarmoni Orkestrası, Fransa ve İspanya ulusal orkestraları, Tapiola Senfonisi ve Zürih Oda Orkestrası; böylesine mütevazı bir tavır sergileyen insanın yönettiği prestijli orkestralardan sadece birkaçıydı. Sevgili Howard Griffiths, Londra'daki Royal College of Music'te eğitim almış, o sırada kendisi gibi viyolacı olan eşi Semra Hanım ile tanışmışlar. 1975'te Türkiye'ye yerleşmişler, 81'den beriyse çalışmalarını Zürih'te sürdürüyor. Ancak burayı da unutmadan. Gelecek nesillere klasik müziği aşılamayı bir görev bilen Griffiths'in Doğan Kitap etiketli çocuk kitabı serisinin üçüncüsü Uçan Orkestra'yı yayımlandı. Biz de yazar yanından başladık konuşmaya, klasik müzik dolu ve hatta popüler müziğe dokunan bir röportaj yaptık. ❏ Dünyaca ünlü bir orkestra şefisiniz, kitap yazma hikâyeniz nasıl başladı? 40 senedir çocuk konserleri veriyorum, bence çok önemli bir iş. Gelecek nesile klasik müzik tohumu bırakmak istiyorum. 10 sence önce bu konserleri kitap şeklinde yapmaya karar verdim. Menajerim yapamayacağımı çünkü sahnede çok spontane hareket ettiğimi söyledi. Ancak 8-9 yıl önce Fazıl Say beni Antalya Piyano Festivali'ne davet etti, orada suh bir otelde kaldım. Yani her yer beyazdı ve hava yağmurluydu. Yatağa yatıp Cadı ve Maestro'yu yazmaya başladım, Ondan sonra Orkestra Fareleri'ni ve şimdi üçüncü kitap Uçan

Orkestra... İlk kitap enstrümanları, ikincisi 8'lik ve 4'lük olarak notaları ve şimdikiyse bestecilerle tanıştırıyor. Uçan Orkestra İstanbul'a gelip Mozart'la tanışıyorlar, tam Türk Marşı bestelenirken. ❏ Uçan Orkestra'da olsanız geçmişe gidip hangi besteciyle tanışmak isterdiniz? Mozart... Ama bir şans daha verin de iki olsun, Beethoven! İkisi yaratıcılık bakımından çok önemliler, müziği ilerlettiler. Ayrıca Mozart'ın iki tarafı var, üst seviyesi ve alt seviyesi. Üstte tabii ki çok hoşlanılacak bir müzik var ama alt seviyedeyse başka bir anlam var. Beethoven ise çok yenilikçi. Orkestrayı ve senfoniyi nasıl geliştirdiği inanılmaz. Neredeyse gizli olan ilk senfonisinden 9'uncu Senfoni'sine kadar çok önemli. ❏ Peki Mozart'tan hangi besteyi çalmak en büyük keyifi veriyor size? İnsanlar bana hep en sevdiğim besteciyi soruyorlar, orkestranın başında olduğum sürece o benim. En sevdiğim besteyi söylemekse çok zor, Mozart'ın Requiem'i, Piyano Konçertosu... Hepsini seviyorum. ❏ Çoğu çalışmanız 18 ve erken 19'uncu yüzyılların Batı klasik müziği üzerine. Bunun klasik müziğin altın çağı olduğunu söyleyebilir miyiz? Hayır, böyle bir şey söyleyemem. Ancak tarihe çok ilgiliyim, orkestra şefi olmasam arkeolog olurdum. Mozart zamanında 60 bin senfoni yazılmıştı, bunlardan kaçını biliyoruz? Belki 100, 110 ve en fazla 150... Birçok senfoni kütüphanede unutuldu, öyelece duruyorlar. Mesela Franz Krommer, çok iyi besteci ancak maalesef unutulmuş. Ondan 8 senfoni çıkardık ve 8 kayıt aldık. Buna kayıp eşya bürosu diyorum. ❏ Osmanlı müziği hakkında yorumunuz nedir? Batı müziğinden çok farklı ancak çok keyifli ve birçok konserde seslendirdik. Burhan Öçal ve ekibiyle çalıştım, Osmanlı ve Batı müziğiyle ilgili bir alaturka program yaptık. Bence mükemmel besteciler var, Adnan Saygun gibi... Ancak Avrupa'da insanlar maalesef tanımıyorlar. Çokça kez çaldım, kaydettim, programlarımda yer verdim ancak çok zor çünkü insanlar popüler şeyler istiyor.


. KITAP

ŞUBAT 2019

49

❏ Hep klasik müzikten konuştuk peki hiç mi başka türü müzik yok günlük hayatta dinlediğiniz? Caz severim. Bu arada insanlar klasik müziğin öldüğünü sanıyorlar ancak bu komik. İnsanlar her zamankinden daha çok klasik müzik dinliyor. Ben 1975'te Türkiye'ye geldim, o zamanlar iki orkestra vardı; Ankara Operası ve Cumhurbaşkanlığı Senfonisi. İstanbul'da bir şehir orkestrası vardı falan, yarı amatör, yarı profesyonel. Şimdi ise 20'den fazla var. İnsanlar konserlere ve festivallere gidip geliyor yani çok aktif bir manzara var. Çin'de binlerce kişi piyano, keman öğreniyor, her tarafta yeni konser salonları yapmışlar. Çocuklara öğretmek önemli, bunu yapacak olanlarsa biz profesyonelleriz. ❏ Kaldı ki günümüz müzikleri de hep klasikten esinleniyor, değil mi? Şunu söylemeliyim ki her besteci bir yerlerden ödünç alıyor. Mozart bile Handel'dan, Beethoven Barok Dönemi'nden ödünç aldı. Geri dönüşüm var. ❏ Londra'da George Hurst, Zürih'te Erich Schmid, Paris'te Leon Barzin'le çalıştınız. Farklı coğrafyalardan farklı isimlerle çalışmak müziğinizi ve kariyerinizi nasıl etkiledi? Çok ilham vericiydi, her orkestra şefi bana başka bir şey kattı. Ancak en iyi öğretmen, orkestrayla çalıyor olmak. Bernard Haitink, Celibidache gibi isimlerle çalıştım. Ancak çok büyyük isimlerin yanı sıra kötü şeflerle de çalıştım. Ancak şunu söylemeliyim ki her şef orkestrayla bir kez olsun oturmalı, en iyi oradan öğreniliyor. Ve ben iyilerden çok kötü şeflerden öğrendim. Bir orkestra bir sınıfa benzer. Grup dinamiği vardır ve bunla baş etmesini bilmelisiniz. Psikoloji çok önemli.

40 Sanatçının yüzün üzerinde albüm kaydı var.

Griffiths kırk senedir çcouklar için klasik müzik konserleri veriyor. Müzik eğitiminde profesyonellere çok iş düştüğünü söylüyor.

100

Howard Griffiths'in kitapları birer sesli ve müzikli kitap! Her hikâyeyi usta bir seslendirme sanatçısı seslendiriyor. Uçan Süpürge'ye ses veren isimse Tilbe Saran.

Fotoğraflar: Emre KIRDAR

'Çocuklara kanun, darbuka, sitarı tanıtmak istiyorum'

❏ Yani orkestra yönetmek müzikal yetenek kadar tiyatral bir şeyler de istiyor sanırım... Yönetim işin sadece yüzde yirmisi. Kalanı organizasyon, siyaset, sponsorlar, plan... ❏ Sizi Danny Kaye'e benzetenler var... Bir Noel ya da çocuk konseri veriyorsam evet benziyorum. Seyirciyle iletişimi seviyorum. Onları bazen performansa dahil etmelisiniz, alkışlatmak, şarkı söyletmek... Bazen çocukları sahneye alıyorum orkestrayı yönetmeleri için. Çok spontane ve çabuğumdur ki bu atmosfer için çok önemli. ❏ Türk seyircisiyle Avrupalı seyircinin farkları neler? Ayrıca sanatçıların... Türk seyircisi çok spontane, zıplıyorlar, alkışlıyolar, inanılmazlar! Hatta Fazıl Say'la Avrupa'da sahne aldığımızda salonda birçok Türk vardı. Seyirci aniden değişiyor, kalplerinden konuşuyorlar. Orkestra da aynı şekilde elinden gelenin en iyisini yapıyor konserlerde. Ancak bir eleştirim olacak; yaratıcılığa karşın disiplinle ilgili sorun var. Tıpkı futbol takımınız gibi! ❏ 25 yıldır orkestra şefliği yapıyorsunuz, viyola çalmayı özlüyor musunuz? Çalamıyorum artık, başlarda özlüyordum. Orkestra yönetirken kendim çalasım geliyor. ❏ Tahminimce çok fazla olsa da gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? Enstrümanlar üzerinden İpek Yolu'yla ilgili bir kitap yazmak istiyorum. Darbuka, kanun, sitar... Bunları çocuklara tanıtmak istiyorum. Ayrıca 3 kitaplık seriyi animasyon haline getirmek istiyorum. Eğitim işi ayrıca. Nisan'da BBC Orkestrası'yla Cipriani Potter'ın bestelerini kayedeceğiz. ❏ Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Komik bir şey anlatayım daha doğrusu sır vereyim! Kraliçe'nin orkestrasını yönetmiştim. Ancak hayatımdaki en kötü orkestraydı. Bunu da Kraliçe'ye söyleyemezdim tabii... Kendisine büyük saygı duyuyorum elbette.

İllüstrasyonlar Karin Hellert-Knappe'e ait.

Serinin ilk iki kitabı Cadı ve Maestro ile Orkestra Fareleri...

UÇAN ORKESTRA Howard Griffiths Celal Üster Doğan Kitap


50

SANAT

2019 ŞUBAT

Gökhan KAYA

A

'Pop değilsen perişan oluyorsun zaten'

10

bdülkadir Elçioğlu… Pardon, nüfus memuru kurbanı ‘Aptulkadir’ demeliydim. Bir de Bahrettin var tabii. Aptulkadir Bahrettin Elçioğlu, hayatı boyunca 27 harften oluşan isim ve soy isminin zorluklarını çekmiş 1987’de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Aptulika on yıldır Blues Fakültesi'nden mezun olan usta Perişan adında bir radyo karikatürist. Çizgileri ve radyo programı yapıyor. programıyla müzik dünyasında kendine özel bir yer edinen Aptulkadir, Dr. Skull'un albüm kapak çizimiyle yeni bir heyecan yaşıyor. Kendisiyle hikâyeyi başa sarıp eski günleri konuştuk. ❏ Öncelikle Abdülkadir Elçioğlu olarak, Aptülika adını duyurduğunuz Grup Perişan ile başlamak istiyorum. Bu grubun zihninizden ve kaleminizden çıkış öyküsü nedir? İsmim uzun ve yazılması zor olduğu için hayatımın her döneminde bana oyunlar oynamıştır. Hepsi bir bütün olduğunda Aptulkadir Bahrettin Elçioğlu oluyor. İsmim üniversiteden ❏ Blues Perişan adında bir radyo itibaren Aptulkadir oldu. Bugün bile programı sundunuz. Neden perişan? çocukluk arkadaşlarım bana Bahrettin Türk sanat müziğinde “Perişan saçların der. İsmimle ilgili sorunlarım hâlâ aşkımın ağıdır” diye başlayan güzel bitmiyor. 15 yıl önce yeni bir şeyle bir şarkı vardır. Bu şarkıyı babam, yüzleşecektim. Örneğin bir devlet anneme ithafen okurdu. Bu yüzden dairesine gidip isminizi söylüyorsunuz, perişan benim için olumsuz bir anlam karşınızdaki memur size “Öyle bir isim ifade etmez. Grup Perişan tiplemeleri görünmüyor” sözüyle irkiliyorsunuz. üniversiteli gençlerdi. Çizimleri genel Sizin kullandığınız gibi “Abdülkadir” sahnesi de bir öğrenci eviydi, dağınıklık ve yazılınca ben yok oluyorum. İsmimi tabii asilik... Buradaki perişanlık buydu. Yıllar imla hatası yaparak “Aptul” diye sonra bunu radyo programıma taşıdım. 10 yazmanız gerekiyor nüfus memuru yıldır da Blues Perişan ismiyle yapıyorum. Bir böyle yazınca kalmış ve ismimi doğru de şu şekilde bakalım; rock, caz, blues ağırlıklı yazınca yok gözüküyorum. Daha bir radyo programı yapıyorsanız radyo sorunuza gelemedik bile, “Abdülkadir istasyonlarında yer bulamıyorsunuz. Elçioğlu” diye hitap edince başımdan “Yayın çizgimize uymuyor”, “Bu tarz gene kaynar sular döküldü. Sorunuzun müziklere sponsor bulunmuyor” cevabına başlayayım. 1985 gibi diyerek reddediliyorsunuz. Arabesk, Gırgır dergisinde profesyonel olarak pop olmadığın zaman onlara göre karikatür çizmeye başladım. 1987'de 'perişan' oluyorsun zaten. Ne diyelim Grup Perişan’a başladım. Bu bant hani o söz gibi, “Bırak dağınık karikatür tiplemesi üç üniversiteli kalsın...” gençten oluşacaktı ama isim bulmakta zorlandım ve ismi Oğuz Aral bulmuştu. O zaman ben de gençtim ve üniversite yıllarımdan izleri buraya taşıyarak gençlik ve üniversitelilerin sorunlarını buraya taşıyacaktım. ❏ Metallica hayranısınız. Hâlâ heavy metalci misiniz? Ben kendime olsa olsa heavy metal rocker demişimdir. Benim için esas olan rock’tır. O günlerde de Jethro Tull, Deep Purple, Pink Floyd gibi rock gruplarına da yer verirdim. Şimdilerde biraz daha blues ve caz ağırlıklı çalışmalar dinliyorum. Bu da benim için 1970’lerdeki Grup Perişan'ı çizmeye başladığı tarih. blues esaslı rock grupları tutkusunu alevlendirdi.

1987


SANAT

ŞUBAT 2019

51

Elçioğlu, müzik piyasasındaki önemli figürleri çizdiği popüler eseri. Dikkatle bakın, karşınıza kimler çıkacak kimler...

'30'UNCU YIL KUTLAMASI PLANLIYORUM' ❏ Radyo programınız Blues Perişan’ın serüveni nedir? Blues Perişan bu yıl 10. yılını tamamlıyor. 2009 yılında Rock FM’de başlamıştım. Uzun zamandır rock ile ilgili bir yazı yazacağım bir mecra kalmamıştı. Bu durum sonucu müzik dinlemez olmuştum. Bir yıl boyunca müzikten kopmamak için kalın, çizgisiz bir deftere dinlediklerimden notlar alıyor ve çizimler yapıyordum. Bu iyi de oldu hani o günden bu güne yedi sekiz defter doldurdum. İşte o süreçte bir arkadaşımın barında DJ olarak çalıştım. Belirli aralıklarla yaptığım gecelerin ismi de Blues Perişan'dı. Sonra bu Rock FM’de radyo programı oldu. İsminde 'Blues' vardı ama bu bir blues programı değildi. 1970’li yılların rock müziği, caz rock (fusion) ve her türeviyle blues türlerinden oluşuyordu. Tabii hard rock da vardı. Açıkçası o programlarda klasik heavy de yer aldı. Bir programı da blues etkili heavy metal’e ayırmıştım. Radyo programından kısa bir süre sonra Blues Perişan isimli bir blog’da oluşturdum. Burada hem radyo programlarını tanıtıyor hem de playlistleri paylaşıyordum. Bir süre sonra haberler ve yazılarım da yer alacaktı. Yazılarım ve çizgilerimle hâlâ da sürdürüyorum. İlk başlarda bir arkadaşım da ara sıra yazıyordu. Geçen yıl arkadaşlarımdan da yazı istedim ve şimdi blog’un 9 yazarı var. Rock FM’de Long Play programını yapan Sezen Aladağ ve Gitarist

programı yapımcısı Okan Meriç yazılarıyla yer alırken; Açık Radyo’da Gitareks programını yapan Meral Akman da Blues Perişan’da yazıyor. Her gün en azından bir yazı ya da haber koymaya gayret ediyorum. (bluesperisan.blogspot.com) Rock FM kapandıktan sonra yeni bir radyo için görüşmelere başladım. En sonunda bir internet radyosu olan radyodinlemekicinbir.site ile anlaştım. Ekim ayında yayına başlamak için planlar yaparken ‘site’ Kasım 2018’de yayın hayatına son verince programa başlayamadık. Ancak yakın zamanda Blues Perişan bir radyo kanalında başlayacak ama şu anda tam netleşmediği için bir bilgi veremiyorum. ❏ Grup Perişan’ın Mazhar’ını, Şadi’sini ve Danyal’ını özlediniz mi? Bir gün Grup Perişan’ı yeniden çizmek, yazmak gibi bir hayaliniz var mı? Grup Perişan 32 yıl önce başlamıştı. Yani bir 30. Yıl kutlaması planlıyorum. Eskiden Grup Perişan kitabı çıkmıştı. Onu biraz genişleterek 30 yıl için ikinci baskısını yapmak istiyorum. İki yıl önce Metin Üstündağ’ın çıkardığı Yumuşak G isimi aylık dergide Grup Perişan 50 Yaşında ismiyle bugünkü hallerini çizmiştim. Bu seferkiler bant karikatür olarak değil tam sayfa çizgi roman şeklindeydi. 4 sayı çizmiştim ancak dergi ekonomik durum nedeniyle kapanınca öyle kaldı. Şimdi bu diziyi devam ettirip kitap olarak çıkarmak niyetindeyim.

25

Aptulika 25 yıl sonra eski müzik grubu Dr. Skull'la özel albümle bir araya geliyor.

'BİRÇOK YENİ GRUBUN TANITIMINI YAPTIM' ❏ Köşenizde çizgilerinizle Athena gibi grupları tanıtıyordunuz, bu fikir nasıl doğdu? Bugün yapmaya devam edemez misiniz? O yıllarda sadece Athena değil birçok yeni grubun tanıtımını yaptım. Ancak şu dönemde böyle bir şey düşünmüyorum. Radyo programlarımda da ülkemizden örneklere bir iki istisna dışında yer vermedim. Şimdilerde bunu başarıyla yapan Murat Beşer var. 30 yıl önce yeni gruplarımızı tanıtıyordum bunlardan biri de Dr. Skull’dı. Şimdilerde onların eskiden kaset olarak çıkan üç albümü hem CD hem de plak olarak yeniden çıkıyor ve ben her üç albümün iç kapaklarının çizimini yaptım. Bu üç plak 24 Ocak'ta piyasaya çıktı. Şimdilerde onun heyecanını yaşıyorum.


52

LEZZET

2019 ŞUBAT

Peri Bacaları Bİ büyüsünde lezzetler

L

mekan dolu lezzet

a

El

ela_belul

Ü EL

B

K

apadokya, gezginler için bir cennet. Peri Bacaları, mağaralar, at çiftlikleri... Bunları ilk kez görecekseniz bahar aylarında gitmeyi tercih etmeniz oldukça normal. Ama vadinin manzarası kışın beyaz örtüyle kaplandığında çok büyülü oluyor. Ben her gidişimde bu manzaranın keyfini en iyi şekilde çıkarabilmek için Millstone Cave Suites’te konaklıyorum. Çünkü otelin ve özellikle de yeni açılan restoranı Millocal’in konumu tüm vadiyi ayaklarınızın altına seriyor. Burada kışın konaklamanın en büyük avantajıysa erken uyanırsanız, kahvaltı saatiyle balonların gezinti saatinin denk gelmesi... Ama benim size anlatmak istediğim asıl konu tabii ki bu değil, Millocal’in leziz mi leziz menüsü ve manzaraya eşlik eden içkileri... Restoran güzel bir kış bahçesi şeklinde tasarlanmış. Dekorasyonu oldukça sade ve ferah... Bunu sağlayansa üç tarafının boydan boya camla çevrilmiş olması. Masada otururken sanki Peri Bacaları’nın ortasındaymışsınız gibi BAŞLANGIÇ hissediyorsunuz. Mekanın menüsü de oldukça geniş. Benim tercihim yemek öncesi başlangıçlarla birlikte manzaraya karşı bir kadeh şarap içmek oldu. Humus, peynirli kabak çiçeği ve Millstone tapas ANA YEMEK mutlaka denemeniz gerekenlerden... Ana yemek konusunda yöresel lezzetlerden esinlenilen menüde favorim tabii ki Kapadokya’yla da adı anılan testi kebabı oldu. Tamamen geleneksel yöntemlerle TATLI hazırlanan testi kebabı yerine dilerseniz dana kaburgayı da tercih edebilirsiniz.

Menüde;

12 15 6

UNUTMA! ➡ Gece konaklarsan sabah erkenden kalkıp, kahvaltı ederken balonları ve gün doğumunu izleyebileceğini, ➡ Konakladığında şömine başında şarap ile peynir keyfini odanda da yapabileceğini, ➡ Otelde farklı konseptte dizayn edilmiş 13 özel süit olduğunu ve seçim yapman gerektiğini, ➡ Konaklamadan da sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği hizmeti alabileceğini ama rezervasyon yaptırman gerektiğini,

Armut tatlısı

➡ Balon turu, araç kiralama ve transfer gibi konularda otelden yardım alabileceğini,

Testi kebabı

➡ Haftanın 7 günü 08.00-00.00 saatlerinde açık olduğunu.

EN İLGİNCİ Testi kebabı 75 TL

EN UCUZU Humus 25 TL

FAVORİ 3’LÜM

TATLISI EN PAHALISI EN Armut tatlısı 35 TL Kuzu incik 125 TL YENİ

Azur Yeniköy Deniz mahsülü sevenlere

Şİ

Bİ H E D KA

ANY Müzik dinlerken kokteyl denemelik

Dana kaburga

1- Dana kaburga 2- Testi kebabı 3- Peynirli kabak çiçeği

Instagram: @millstone_cappadocia Adres: Tekelli Mah. Divanlı Sok. No:20 Uçhisar-Nevşehir Tel: 0384 219 22 88

At fav'a bekle

LAHANALI . . BOL TUZLU BITTER ÇIKOLATA

Sağlıklı olacağız diye tüm zevk aldığımız lezzetleri elimizden almayın! ABD'li bir firma vitaminli, sebzeli çikolata çıkardı. Veganların gözdesi oldu. 10 Dolar'a satılan Compartés Vegan Kale çikolatada lahana cipsi, kabak çekirdeği ve susam tohumları var. Aynı firmanın sebzeli ve meyveli birçok gibi pek çok çikolata çeşidi var.


53

ŞUBAT 2019

Adım Adım Gurme

Süray CİNGÖZ ATIŞ

adimadimgurme

K

Boğazkere

adimadimgurme.com

LEZZET üçük taneli, koyu renkli ve kalın kabuklu bir üzüm olan boğazkerenin ana vatanı Diyarbakır ve çevresidir. Asiditesi düşük “Baharlar yazlar geçer şaraplar veren bu üzüm, adını yoğun ve sonbahar gelir; kuvvetli tanenlerinden alır. Bu tanenler Ömrümün yaprakları insanın ağzında inanılmaz bir burukluk dökülür bir bir; yaratır, ağzı kurutur ve adeta 'Boğazı Şarap iç, gam yeme, bak kerer'... Şaraphane ziyaretlerim sırasında ne demiş bilge: ilk kez bu üzümden yapılma ham bir Dünya dertleri zehir, şarabı tattığımı hatırlıyorum da sıvı şarap panzehir.” bütün ağzımı kaplamış ve damağımı her şeyiyle ele geçirmişti. Böyle bir Ömer Hayyam, Rubailer kuvvet ve kudretinin olacağını hayal bile edemezdim. Zaten bu nedenledir ki boğazkere meşe fıçıya en uygun türdür. Meşe fıçı, üzümün tanenlerini yumuşatır, ayrıca ona vanilya, kakao gibi tatlar kazandırır. Bu üzümün meyvemsiliği az da olsa hiç yok NE İLE İYİ GİDER? değildir. Karadut, böğürtlen, vişne, Diyarbakır’ın susuz, güneşin altında kiraz, kuru incir ve çeşitli baharatlar çatlamış topraklarında hayat bulan en belirgin aromalarıdır. boğazkere şarapları koyu yakut rengine Boğazkerenin en iyi dostu sahip olmasının yanı sıra gövdeli ve öküzgözüdür. Bu iki üzümün hayat kuvvetlidir. Bu üzümün şaraplarının verdiği şarapların harmanlanmasıyla yanında atıştırmalık olarak yıllanmış ortaya çıkan kırmızılar, şarap ve aroma yapısı zenginleşmiş bir Kars dünyamıza damgasını vurdu. İki farklı gravyeri veya eski kaşar, parmesan, şarabın harmanlanması bir dengeye Erzincan deri tulum peyniri ve Antakya ulaşmak için yapılır. Kuvvetli tanenlere sürk peyniri yenebilir. Boğazkerenin sahip ve düşük asiditeli boğazkere, kırmızı etin en iyi dostlarından biri tanenleri yumuşak, yüksek asiditeli ve olduğu da unutulmamalı; özellikle dana meyvemsiliği ön planda olan öküzgözü pöç ve dana yanak gibi kuvvetli etleri ile buluşunca ortaya çıkan yeni şarap, rahatlıkla kaldırır. Bol baharatlı, yoğun harikulade bir uyumun lezzetini ortaya ve kıvamlı güveçlerle, kuzu tandır ve tas koyar. kebabıyla pek yakışır. Şarapla yemek eşleştirmesi yapacaksan birkaç tüyo vereyim. En önemlisi ne yemek şarabı ezip geçecek, ne de şarap yemeği. Asidite, yağlılığı keser. Mesela bu nedenle lahmacuna limon sıkarız. Tanen ise kırmızı etle mükemmel bir uyum sağlar; buna karşılık beyaz eti ezer ve lezzetini gölgeler. Şaraptaki aromaların yemekte de olması damağı zenginleştirir. Baharatlı bir yemekle, baharat aromalarına sahip bir şarap yakışır.

ŞARAP VE MÜZİK EŞLEŞMESİ

BoS’un ana teması müzik olduğu için ben de şarap anlatırken farklılık yaratayım ve üzümleri karakterize ederek, onları uygun parçalarla eşleştireyim diye düşünmüştüm. Geçen sayı bunu öküzgözü ile yaptım ve müthiş keyif aldım. Doğru seçimi yapmak için bayağı parça dinledim ama değdi. O halde gel bakalım, boğazkere ile hangi ruh halini ve parçaları eşleştirmişim. Öyle bir meyhaneye adım atmışsın ki herkes oturmuş, ağır ağır demleniyor, konuşmalar mırıltı şeklinde ve ortamın tek hâkimi boğazı düğümleyen, insanı alıp da başka diyarlara götüren bir müzik… ❏ Müslüm Gürses - Sensiz Olmaz ❏ Cazzip Project - Mine ❏ Ozbi - Yağmurla Düştüm ❏ Ajda Pekkan - Bir Hata ❏ Duman - Bal

I L M I R V I K PATATES

Gülçin BEREKET

D

ünyada en çok tüketilen dört besin maddesinden birinin patates olduğunu biliyor muydunuz? Hatta en çok tüketilen sebze dersek yanlış olmaz. Kızartması, haşlaması, salatası gibi bin bir çeşit sunumla sofralarımızda ağırlıyoruz. Patates, A, C, K ve E vitaminleriyle bol potasyum içeriyor. Olumlu ve olumsuz etkilerini uzmanlar tartışsın ben sizlerle bana patates sevgimi hatırlatan akordeon patates tarifini paylaşmak istiyorum. İçine koyduğum baharatlarda damak zevkinize göre değişiklik yapabilir. Et ya da tavuk yemeklerinizde yancı olarak sofranızda yer verebilirsiniz.

Yapılışı

Patatesleri iyice yıkadıktan sonra ince dilimler halinde en dibe varmadan keselim. Tereyağını eritip içine zeytinyağını ekleyelim. Sarımsakları rendeleyip tuz ve karabiberi de yağa ekleyip patateslerimizin arasına sızacak şekilde üstlerine sürelim. 200 derecelik fırında 45-50 dk pişirelim. Piştikten sonra patatesler sıcakken üzerine tereyağı sürelim ve parmesan koyalım. En üste taze kekik serpiştirip servis edelim. Yarasın!

Malzemeler ➡ 3 büyük boy patates ➡ 3 yk parmesan ➡ 2 yk tereyağ ➡ 1 yk zeytinyağı

➡ 2 diş sarımsak ➡ Taze kekik ➡ Tuz ➡ Karabiber

650

. kalori 1 porsiyon


54

ARAŞTIRMA

2019 ŞUBAT

Dünya Radyo Günü'nde radyo dergileri

Ahmet YATĞIN

K

ablosuz iletişim ihtiyacı insanın peşini hiç bırakmadı. Telgrafla başlayan macera, 1865 yılında J. C. Maxwell tarafından yayınlanan makaledeki manyetizma formüllerinin, 1886-1888 yılları arasında H.R. Hertz tarafından resmen gözlemlenebilir hale gelmesiyle çığ gibi büyüdü. Artık radyo dalgaları sayesinde ses bir yerden başka bir yere, herhangi bir kabloya ihtiyaç duymadan ulaşabilecekti. Zamanın en akıl almaz düşüncesi, kimilerine göre bir çılgınlık olan bu arzu dünyaya her gün; yeni haberler, yeni müzikler ve sesler taşımaya başlamıştı. Birçok uzmana göre insan (araç kullanmak için görme duyusunu meşgul ettiğinden) önümüzdeki yüzyıllar boyunca bile dinlediği bir radyoya ya da işitsel medya aracına mutlaka sahip olacaktı. Günümüzde, naklen görüntü yayınlarına rağmen hâlâ tercih edilen radyo, UNESCO tarafından ilan edilen 13 Şubat Dünya Radyo Günü'nde her yıl kutlanıyor. Bu özel günde radyoyu; kendisi gibi her çılgın fikrin tartışıldığı, kamuya açıldığı dergilerle kutlayalım istedik. Bu ay çarpıcı içeriklerle dolu radyo dergilerini araştırdık. Osmanlı Devleti’nde dergiler, matbaanın geç gelmesi dolayısıyla 19. yüzyılda ortaya çıktı. İlk zamanlarda bilimsel niteliğiyle ön plana çıkan dergiler; fikir ve sanat konularına, sonra da mizah içeriğine doğru kendini genişletti. Bir diğer yandan, 1921 yılında muallim mektebinde verilen bir konser telsiz telefon çalışmaları sayesinde İstanbul Üniversitesi'nde dinletildi. Radyonun ilk örneğine burada rastlarız. Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi’nin devlet desteğiyle 1927 yılında kurulmasıyla ilk radyo yayınları başladı. Bu girişim aynı zamanda, 1931 yılında doğan Ses Radyo, Film ve Gramafon Mecmuası'nı da destekledi. Böylelikle Osmanlı Devleti’nde başlayan dergilerin yolu 1931'de radyoyla kesişti.

1.000.000

Türkiye'de 1950 yılında 263 bin olan radyo sayısı 1956'da 1 milyona ulaştı.

Radyo Haftası ile dergiler renklendi. Kapaklarında ses sanatçıları boy göstermeye başladı. Magazinin de böylece tohumları atılmış oldu.

Radyo Alemi dergisinde radyoya dair birçok teknik bilgi ve haftalık yayın programı yer alıyordu.

RADYO DERGİLERİ İLK YILLARDA CİDDİ

Radyo dergiciliğinin ilk örneği olan Ses Radyo, Film ve Gramafon Mecmuası içerik olarak bilimsel bir nitelikle radyo yayınları arasında mekik dokudu. Bir sayfada hoparlörün yapılışı yazarken diğer sayfada yabancı şarkıları Türkçeleştirme çabaları gibi konular yer alıyordu. Dergilerin olmazsa olmazı

İşte Müzeyyen Senar'ın meşhur bir radyo modelinin reklam yüzü olduğu ilan. Konserini ancak bu radyo ile dinleyebilirsiniz!

200.000 İlk sayısı 1950'de çıkan Radyo Haftası yayınlandığı 3 yılın sonunda 200 bin kişi tarafından okunduğunu açıkladı

reklamları, Cumhuriyet dönemine ait bir üslupla yazılırdı, şimdiki mottolardan epey farklı. Ayrıca radyo programlarının günlere göre listesini çıkaran dergi, okurların karşılaştığı teknik problemleri hakkındaki mektuplara da bu sayede cevap veriyordu. 1934'te yayına başlayan Radyo Alemi dergisi teknik konuları ve uluslararası teknik gelişmeleri sayfalarına taşıdı. 1936 yılında doğan Radyo Programı dergisiyse özellikle uluslararası gelişmeleri yakından takip ediyor ve okurlarına bildiriyordu. Hangi ülkede, hangi radyo istasyonu kurulmuş, nerede ne denenmiş hepsi bu mecmuanın içeriğini oluşturuyordu. Öte yandan günlere ayrılan radyo programlarını inceliyor ve biyografik bilgiler veriyordu. Aktüalite bölümündeyse gündemi meşgul eden bir konu tartışılıyordu. 1938'deyse Radyo Amatör dergisi Ankara ve İstanbul radyo programı listelerini paylaşmaya başladı. Ayrıca Radyo-Fizik başlığı adı altında okurlarına kurs verdi. Radyonun 30'lu yıllardaki ciddiyetini şöyle değerlendirebiliriz: Ülkenin geride bıraktığı Kurtuluş Savaşı'nın izleri ve derhal topyekûn bir kalkınma çabası, gelişmeye olan hırsın da etkisiyle, radyo dergilerine nüfuz ediyor. Ülkenin iletişim altyapısına olan hummalı gayretine dergilerde rastlıyoruz. Radyoda ne varsa, radyo dergilerine o damlıyor.


ARAŞTIRMA

ŞUBAT 2019

55

1.000+ 2010 yılında RİAK raporuna göre 1078 radyo istasyonumuz vardı.

%76 AM

FM

Radyoyla dergiler de canlanıyor Radyoda duyulmaya başlanan yeni sesler ve bu dinamizm, tüm ülkeyi etkisi altında bırakacak bir yoğunlukta gelişti. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Nesrin Sipahi, Safiye Ayla gibi Türk müziğine adını altın harflerle yazdırmış sanatçıların radyolarda işitilen sesleri, bir ülkenin tüm dikkatlerini üstüne çekti. Zamanla sanatçı hakkında daha fazlasını merak etmeye başlayan halk; bu sanatçıların kim ve nasıl biri oldukları, nerede ne yaptıklarını bilme gereksinimine kapıldı. Bu ihtiyaç 50’li yıllarda bir volkan gibi fışkıran rengarenk radyo dergileriyle beraber resmen giderilmeye başlandı. 50'li yıllarda yayın hayatına başlayan Radyo Dünyası, Radyo Alemi ve Radyo Haftası dergileri; radyolarda hiç dinmeyen şarkılarıyla insanların gönüllerinden gönüllerine bir kuş gibi konan sanatçıların yaşamlarını, yeni projelerini ve ilişkilerini yakından incelemeye başladı. Halkın ilgisini çekmekte hiç zorluk yaşamayan radyo dergilerinin günden güne büyüyen bu etkisi, sanatçılara olan ilgiyi de arttırdı. Zeki Müren’in çevirdiği ilk film Beklenen Şarkı, Cahide Sonku’nun tiyatroya olan küskünlüğü, Safiye Ayla’nın Müzeyyen Senar’a cevabı ve Müzeyyen Senar’ın Siemens reklamı bu dergilerde birden karşımıza çıkıveriyor. Bir diğer yandan Dramalı Hasan'ın, kumarbaz bir güzele tutulmuş mühendis arkadaşının acısını notalara yansıtma hikâyesini okuyabiliyor ve hatta notaların portreye tutturulmuş halini görebiliyorsunuz. Aşka inanmadığını söyleyen 'sarışın bomba' Sheree North ise Radyo Haftası dergisinde Türkiyeli dostlara sesleniyor. Nü kelimesini konu alan bir yazıda ise yazar, günümüzün yani dünyayı bekleyen geleceğin; göz ile düşünen, göz ile duyan ve hatta göz ile yaşayan nitelikte olacağını savunuyor. Devamında çıplaklığın kolay bir cazibe avcılığı olarak tanımladığı

25-54 yaş arasındaki yetişkinler için AM/FM, uydu radyosu ve dijital stream olmak üzere 3 platforma ayrılıyor. Yüzde 76 oranla en popüleri AM/FM.

Bu dergiler sürprizlerle doluydu. Mesela Zeki Müren'in moda yazılarıyla karşılaşabilirsiniz.

Kapakta güzel ve tanıdık biri hep olmalıydı.

yazıda; aynı dergi Radyo Haftası'nın 1955 yılında yayınlanan 31. sayısının kapağında Gönül Yazar, bizleri cazibe dolu fotoğrafıyla karşılıyor. Bambaşka bir sayıda, hem Türkçe hem de yabancı dilde caz ya da dans parçaları önerisiyle birdenbire mesut oluyorsunuz. O yıllarda abone olanlar ise, Perihan Sözeri, Sabite Tur, M. Mualla Atakan ve Hamiyet Yüceses’e ait heykellerden biriyle birlikte bir de roman kazanabiliyor. VE MAGAZİN DOĞDU...

1956 yılı iki efsane dergiyi; Hayat ve Ses dergilerini doğurdu. Radyo dergilerinin tüm ülkede bir fırtına gibi esmesiyle büyük bir keşif başladı; magazin... Hayat dergisi haftalık haber ve aktüalite dergisi olarak; Ses dergisi ise daha çok Yeşilçam haberleriyle magazin kültürünü Türkiye’de doğurdu. 1970 yılında Milliyet bünyesinde yayınlanmaya başlayan Hey dergisi ilk sayısını sıfır olarak yayınladı. Genel yayın müdürü Doğan Şener bu durumu “İşe sıfırdan başladık.” olarak açıkladı. Böylece radyo dergilerinin ardından hem müzik, hem sinema, hem de sanat çevrelerini yakından inceleyen magazin dergileri doğmuş oldu.

Dergilere ilgi arttıkça radyo dışı konulara yer verilmeye başlandı.

44.000 CIA'e göre düyadaki radyo istasyonu sayısı

GELECEĞE DÖNÜŞ

Günümüzde müzik dergilerinin popüler sanatçıların yaşamlarını dikizlemeye niyeti yok gibi görünüyor. Belki de bu durum sosyal medyayla açıklanabilir. Müzik dergileri daha çok keşif üzerine kurulu yolculuklara çıkmayı tercih ediyor. Bu keşif yolculuklarından bir tanesinde ise radyonun o ilk zamanlarını, sanatçıların dergilerdeki yansımalarını özlemi anımsatan bir duyguyla hatırlamış oluyoruz. Zamanın en akıl almaz düşüncesi, kimilerine göre çılgınlık olan radyo; 21. yüzyılda hâlâ ses getirmeye devam ediyor. Belki de yüzyıllar boyunca kutlayacağımızı düşündüğümüz Dünya Radyo Günü'nü ise bu düşünceyle kutluyoruz.


DOGA )

56

2019 ŞUBAT

Ekin TÜRKANTOS ekinturkantos

AÇIK YEŞİL

Çiçeklere kış örtüsü

Aslan değil madalya avı B

ir ülkenin bodrum katında kirli bir savaş varmış." Hep Avrupa, hep Orta Doğu... Normal elbet sadece burnumuzun olimpiyatlarını düzenliyor. Maasai ucundaki olayları, savaşları Olimpiyatları'yla hedef, genç erkekler görmemiz. Bize yansımıyor için yapılan 500 yıllık bir ritüelden ancak Doğu Afrika'da kurtulmak hatta onu tabu haline sadece kabileler arası getirmek: Aslan avı. Kenya'nın başkenti çatışmalarda sık sık ölümler Nairobi'nin 200 kilometre güneyinde, baş gösteriyor. Görmezden Kimana'da, Amboseli Ulusal Parkı'nın geldiğimiz Kenya bu yanındaki oyunlar 6 dalda yapılıyor; 5 olayların vuku bulduğu bin metre, 800 metre, 200 metre, yüksek ülkeler arasında yer alıyor, atlama, cirit atma ve benzeri bir aktivite oralar da bizim için bodrum olan rungu. Ayrıca bin 500 metre ve katı oluyor herhalde. Her 100 metreyle kadınlar da olaya dahil neyse, barışın sağlanması ediliyor, ataerkillik bir nebze kırılıyor. için çözüm sporda bulundu. Ödül olarak para ve boğa veriliyor. Doğu Afrika 2012'den Born Free'nin sponsorluğundaki bu yana 2 yılda bir kendi organizasyonla kalan 2 bin aslan korunmuş oluyor, barış sağlanıyor, kadınların da spora katılımı sağlanıyor. Afrika'da da güzel şeyler oluyor.

B

"

500 Maasailer'deki aslan avı ritüeli 500 yıllık

2.000 Kenya'da yaşayan ortalama aslan sayısı

Denizler altında 100.000 mercan Avustralya Mercan Denizi'ndeki 2 bin 600 kilometreye yayılmış 350 bin kilometrekarelik alanıyla dünyanın en büyük resif sistemi, 2 bin 900 resif ve 900 adaya ev sahipliği yapıyor. Ancak 25 milyon yıllık mercan resifi Büyük Set'in başı sularının ısınmasıyla belada. Isınmayla mercanların üstünde bulunan ve onlara fotosentezle besin sağlayan algler yerlerini terk ediyor. Dolayısıyla mercanlar ölüyor ve gri tonlarında renklere bürünüyor. Bunun üzerine LarvalBot adlı sualtı robotu geliştirildi ve resife 100 bin yavru mercan yerleştirildi. Şimdi mercanların Büyük Set Resifi'ne adapte olması bekleniyor.

itkilerle dolu bir eviniz varsa soğuklarda olumsuz etkilenmemesi için çaba sarf etmelisiniz. Çiçekçiler, bitkilerin kışın 10 günde bir sulanmasının yeterli olacağını söylese de türüne göre kış bakımı değişebiliyor. Malum çok az su vermek bitkinin ölmesine neden olabilir. Eğer balkonda onlara bir kış bahçesi yaratabildiyseniz sorun yok ancak açık havada, pencere kenarında ya da bahçede baktığınız bitkileriniz varsa çeşitli önlemler almak gerekiyor. Evde pencere kenarındaki bitkilere sıcak-soğuk etkisi pek iyi gelmiyor. Peteklerden yükselen sıcak hava ile camdan vuran soğuk hava, bitkinin üşümesine neden oluyor. Dolasıyla pencere kenarı bitkilerini ideal bir sıcaklıkta tutmak gerekiyor. Bitkiyi kış soğuklarından, kar veya dondan korumak için önerilen yöntem ise oldukça basit. Dalların kenarlarına çalı, hasır gibi doğal malzemelerle bir duvar yaratabilirsiniz. Toprak yüzeye saman parçaları yerleştirmek de köklerin korunmasına ve ısısını tutmasına yardımcı oluyor. Diğer alternatif torbalama. Etrafına kalın poşetler geçirip hava alması için birer delik açmak bitkinin soğuktan olumsuz etkilenmesini önlüyor. Bir diğer yöntem ise yeni ekilen fideleri korumak için sık kullanılan büyük pet şişelerden yararlanmak. Pet şişelerin tabanlarını keserek fidelerin üzerine yerleştirdiğinizde soğuğu kesmiş ve ona bir sera etkisi yaratmış oluyorsunuz. Kadıköy Yeldeğirmeni’nde bulunan Nadas İstanbul’da cuma akşamları Greensquaremeter tarafından bitki sohbetleri düzenleniyor. Bitki bakımı konusunda bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı bu platform aynı zamanda bitki dükkânı, danışmanlık ve bitki oteli hizmeti de sunuyor. Her hafta farklı bir konu etrafında gerçekleşen sohbetlerde bitkilerin dünyasına bir nebze daha yaklaşmış oluyorsunuz. İlginizi çekerse göz atın.


. SERGI

ŞUBAT 2019

57

İDEALİST MEKTEP, ÜRETKEN ATÖLYE Gizem YILDIRIM

2

012’den beri özel arşivleri topluma kazandıran Salt Galata, Cengiz Çekil, İsmail Saray ve Mustafa Altıntaş’ın kapsamlı arşivlerini İdealist Mektep,Üretken Atölye sergisiyle erişime açtı. Türkiye’nin modernleşmesi ve ulus inşası süreçlerinin merkezlerinden biri olan Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü, iş fikri üzerine kurulu bir müfredata ve deneyerek öğrenmeye dayalı bir yaklaşıma sahip. Sergi, atölye bölümünün kurulduğu 1932 yılıyla yatılı öğrencilik sisteminin kaldırıldığı 1973 yılı arasındaki dönemi kapsıyor. Sanatçıların pratiklerini detaylandıran arşiv, izleyicilere zamanın ötesinde üretimlerden sanat eğitiminde benimsenen ilkelere kadar bölümün mezunlarına çok yönlü katkısını gösteriyor. Her yönde ustalığı şiar edinen sergi, Baltacıoğlu’nun Yeni Adam dergisindeki pedagoji tartışmalarıyla, Halkevleri'nin Ülkü Dergisi'nin kapaklarını bir araya getiriyor. Adnan Turani’nin 1960’lardaki Sanat ve Sanatçılar dergisinin bütün sayıları, ressam ve yazar Malik Aksel’in tabloları, Şinasi Barutçu’nun dijital ortama aktarılmış fotoğrafları ve seçilmiş sanatçıların üretimleri de yer alıyor. Cengiz Çekil’in babası bir saat tamircisi. Çekil de bit pazarlarından toplayıp üstüne adını yazdığı saatlerden oluşan 1200 Saat (2005) işini oluşturuyor. İsmail Saray’ın bu sergi için yeniden hazırladığı Duvara Ders Anlatma (1980/2018) enstalasyonu ayrı pratiklere evrilen üretimlere bir örnek niteliğinde. Mustafa Altıntaş’ın Yapıcılar (2010) resmiyse, sanıyorum Köy Enstitüleri’nin iş ve sanatı buluşturan eğitim düzenine gönderme yapıyor. Sergide ayrıca Gökaydın ve İçmeli ile Hidayet Telli’nin Metin Yurdanur tarafından yapılmış büstleri karşılıyor bizi. Salt Galata’ya girince sağdaki merdivenlerden aşağıya inip İdealist Mektep, Üretken Atölye sergisini gezebilir, Türkiye’nin resim-iş tarihinde dolaşabilir hem de bu enfes araştırmayı daha yakından görebilirsiniz. Sergi 17 Şubat’a kadar gösterimde. Ayrıca Salt Galata’daki sunumunun ardından Ankara’ya doğru yola çıkıyor. Sergi 4 Mart- 7 Nisan tarihleri arasında Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde görülebilir. Sanatla kalın.

41

Sergi, Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü'nün kırk bir yıllık dönemini ele alıyor.

TUHAF ŞEYLER ORMANI T Gizem YILDIRIM

uhaf olan nedir? Biz neye tuhaf deriz? Ya da nelere tuhaf demeyiz? Belki de kadın ve erkek olmaya tuhaf bakmayız. Çünkü böyle yaratılmışız. Gerçekten de bu iki cinsiyetin toplumdaki yeri ve rollerine baktığımızda iş biraz tuhaflaşıyor. Toplum ve otorite cinsiyet kavramını sosyal olarak inşa eder. Bu inşanın altında da genellikle kadınlar kalır. Hiç sona ermeyecek bu mücadele devam ederken en iyisi Tuhaf Şeyler Ormanı sergisine gitmek. Gelenek ve popüler kültür, toplumsal cinsiyet gibi temaları ele alan Gamze Taşdan'ın sergisi Bozlu Art Mongeri Binası’nda. Cumhuriyet tarihinin en önemli kurumlarından Sümerbank’ın desenlerinden yola çıkan sanatçı, Taşdan'ın eserlerinin ilham kaynağı Sümerbank’ın toplumsal genelde bu döneme denk geliyor. yaşamımızdaki rolüne değinirken, kadın kavramına, toplumsal hafızamıza göndermeler yapıyor. İstihdam politikalarıyla Sümerbank’ın çalışanlarına sağladığı sosyal imkanlar, kadının çalışma hayatına girmesine fırsat vermesiyle de belleğimizde yer alıyor. Orta sınıf kesimin de şık ve ucuz giyinmesine katkıda bulunuyor. Zaman değişiyor, kumaşlar da değişiyor. İşte bu değişimin ve yer yer yinelenmenin verdiği ilhamla hareket ediyor. Sanatçı sonsuz döngü olarak tasarladığı eserlerinde ikonik imajları da kullanıyor; çizgili erkek pijamaları, büyük büyük çiçekli perdeler, siyah okul önlükleri... Sergiyi 9 Mart'a kadar görebilirsiniz.

80'ler


58

MODA

2019 ŞUBAT

YANACAKSAK AŞKIMIZ İÇİN

Selin BİLGİ

O

rijinalinden sahtesine her yerde karşımıza çıkan bej trençkotlar ve şalların markası var ya, İngiliz olan... Lüks giyim devi yılda 3 milyar 600 bin Dolar kâr yapıyor, peki ne kadar ürününü yakıyor dersiniz? Tam 36 milyon 800 bin Dolar! İsveçli bir hazır giyim markasının ise 2013'ten beri 60 ton kıyafet yaktığı iddia ediliyor. Doğru bildiniz, bahsettiğimiz ilk marka Burberry, diğeri H&M. Geçen Temmuz ayı Burberry, bu alevli ayinin münhasırlık itibarını korumak için yapılan bir ritüel olduğunu itiraf ediyor. Müşteriler boykot başlatmış, Burberry ise "Söz bir daha yapmıycam aşkım" demiş ve eklemiş "Yanıyorsak aşkımız için!" Günah keçisi Burberry değil elbet, Louis Vuitton'dan Nike'ye kadar birçok marka bunu yakıyor.

SEBEBİ NEYDİ Kİ?

Giyim bir nebze tamam da işin daha lüks boyutu var, mücevher ve saat markaları Cartier, Piaget ve Baume & Mercier'nin sahibi olan holding Richemont son 2 yılda yaklaşık 563 milyon Dolarlık ürün yaktı, üstelik bu birinci ağızdan açıklandı. Yıllardır bir şehir efsanesi olarak kulaktan kulağa yayılan hikâye, gerçekmiş meğerse... Çantalar falan yakılıyor da yakılmasına, içindeki kirli çamaşırlar gün gibi kalıyor ortada!

İnsanların tek tip ürünlerden vazgeçmesi, Henri Ford'un söylediği iddia edilen "Siyah olmak kaydıyla istediğiniz rengi seçebilirsiniz" anlayışının bitmesiyle olsa gerek insanlar modanın döngüsü için baskı kuruyor, herkes kendine özel ürün istiyor. Postfordizmin bir yansıması mı desek artık, bilemedik.

OLAY MAHALİ

İmha için yakma, parçalama ve depolama olmak üzere 3 yol var. Yakmanın en çok tercih edilen olma sebebi ise markaların enerji sağlama bahanesi. Giyisiler enerjiye dönüşüyormuş! Ne hikmetse telafi edilen enerji, üretim için harcanan enerjinin yanına yaklaşamıyor... Bu suç için tercih edilen yer ise Hindistan oluyor, Panipat kasabası. Suç filmi tadında kısa bir Bollywood filmi bile çekmişler adı Unravel, orada işlemi yapan yerlilere "Batıda su pahalı, yıkamak yerine atmayı tercih ediyorlar" diyorlar.

PEKİ EEE?

Akıllara "Zenginin malı züğürdün çenesini yorar" deyişi geliyor, ardından "Bundan bize ne?" geliyor. Ancak olay israf hikayesinden ibaret değil, bu kadar şey yakmak çevreye büyük zarar veriyor, işin ucunda karbon emisyonu var. Lif pazarının yaklaşık yüzde 60'ını oluşturan polyester yakınca yağ yakılmış oluyor. Sırf bu da değil, boyamadan gelen bir ton kimyasal da yanıyor. Bunlar da havaya karışıyor. Olsun, şeytan hâlâ marka giyiyor.

563 . MILYON $ Cartier, Piaget ve Baume & Mercier gibi mücevher ve lüks saat markalarını elinde bulunduran Richemont'ın son 2 yılda yaktığı ürünlerin değeri...

Bağış ya da geri dönüşüm? Kenya ve Uganda gibi bazı Afrika ülkelerinin kendi tekstilini korumak için Batı'dan İkinci el kıyafet ithalatını yasaklaması bağışın önüne geçiyor. Hammaddelerin karışımı ise geri dönüşümü zor kılıyor. Bir ürün öğütücüden geçirilmeden önce düğme ve fermuarlarının çıkarılması gerekiyor ve bu el işi olduğu için maliyet yaratıyor. Yok etmek maddi olarak markaların, atık yönetiminden daha çok işine geliyor.

UNFOLLOW

LÜKS KAKA Tek boynuzlu at kakasından ilhamla tasarlanan Pooey Puitton aslında bir oyuncak ancak modacıların dikkatini çekti! Emoji ve modayı bir araya getirmesiyle takdir topladı. Siz ne dersiniz?


LÜKS

ŞUBAT 2019

59

Elektrikli kaykay ZBoard

Saatte 20 kilometre hıza kadar çıkan, tek şarjda 32 kilometrelik yol kat edebilen 2 Pearl kaykayın lamba gibi çeşitli aksesuarları da var. Fiyatı; 1500 dolar.

42.4

.

milyon

Dünyadaki milyonerlerin yüzde 41’i ABD'de yaşıyor. Sıralamayı Çin, Japonya ve İngiltere takip ediyor. Sizce dünya çapında kaç milyoner var? Geçen yıl yayınlanan World Wealth Report'a göre sayı 42.4 milyon. Üstelik milyoner sayısı gün geçtikçe artıyor...

GEMİ SEYAHATİNE FRANSIZ DOKUNUŞU

Selin BİLGİ

K

imse kolay kolay Fransızlar gibi lüks bir yaşam süremez zira modern kavramını ve lüks deyişini onlar gündeme getirdi. O nedenle lüks yolcu gemisi Ponant'ın bu piyasada lider olması şaşırtıcı değil. Ponant’ın gemileri yolcu gemisi değil şık ve ultra lüks otel. Bu yıl 30'uncu yılını kutlayan şirket, ilk günden bu yana lüks deneyim hizmetlerini ve destinasyonlarını artırıyor. Bunu yaparken her seferinde geminin kapasitesini azaltarak cazibesini yükseltiyor. Otantik, kültürlü ve sofistike bir seyir deneyimi sunan Ponant’ın gemileri Fransız dokunuşuna sahip. Tamamı balkonlu veya özel teraslı 92 oda ve süite sahip Le Lapérouse, zarif, şık çizgiler, en son teknolojiye ve çevre dostu girişimler dahil olmak üzere diğer büyük yeniliklere sahip. Ayrıca, yolcuların balina gözü şeklinde sualtı dünyasını keşfedip deneyimlemelerine olanak tanıyan, sualtı aydınlatmasıyla deniz tabanına bakan, iki sensörlü benzersiz bir sualtı salonu da var.

Dikkatli ve özenli hizmet konusunda uzman bir mürettebatı kaliteli Fransız şarabı, peynir, ekmek ve Maison Lenôtre'den hamur işleri, dünyaca ünlü Laduré'den macaronlar ve pahalı şampanyalar ve nicesi var. Gemiler Sofitel ve Taj Hotels’in iç mekanlarını tasarlayan Jean Philippe Nuel’in imzasını taşıyor. Pierre Frey'den kumaşlar, tüm odalarında Hermès banyo ürünleri, Ponoth’un yerleşik masajlar, yüz bakımı, yaşlanma karşıtı tedaviler ve diğer terapiler sunan spa ortağı Sothy’nin SPA bakım ürünleri ve daha birçok detay yer alıyor. Üstelik tüm bu konfor deniz yolculuğu sırasında... Ponant filosu, Akdeniz’in gizli koylarının kalbinden Antarktika’nın görkemli buzullarına, Alaska’nın uzak topraklarından Karayipler’e kadar çeşitli destinasyonlar sunuyor.

30.000 EURO Fiyatlar destinasyon ve oda tercihine göre 4 bin 500'le 30 bin Euro arasında değişiyor.

3 bin 599 fazla parçası bulunan bu koleksiyonluk Lego oyuncak; lüks araba Bugatti Chiron'un bire bir kopyası. Hareketli piston kolları, fren disklerine kadar düşünülmüş ürünün fiyatı 2 bin liranın üzerinde.

Da Vinci'nin ipek fabrikası

Maria Callas ve Andrea Bocellini'nin ipek elbiselerinin kumaşları nerede üretiliyor dersiniz? Floransa, San Frediano'da 18. yüzyılda kurulan ipek atölyesi L'Antico Setificio Fiorentino'da. Burada eski aletler kullanılıyor ve aletlerden biri Leonardo Da Vici tarafından tasarlandı. Kumaşların metresi 200 Euro'dan başlıyor 1500 Euro'ya kadar gidiyor.

AYIN SAATİ Santos de Cartier, large model, elle kurmalı, 39.8 x 47.5 mm çapında 18 karat pembe altın kasa, 18 karat pembe altın ve yontulmuş safirli pin, altın kaplama kılıç şeklinde akrep ve yelkovan, safir kristal cam ve kasa arkası. Değiştirilebilir timsah ve dana derisi olmak üzere 2 kayış, 18 karat pembe altın, katlanabilir toka, 20 mücevher.


60

GEEK

2019 ŞUBAT

20 yıl sonra 'live'

SPOILER ALERT

ARKA KOLTUKTAN GELEN SPOILER Avengers: Endgame için yeni bir spoiler ya da daha doğrusu teori geldi. Hem de bu bilgi otomobil markası Audi’den çıktı. CES Fuarı'nda Audi, Marvel ile yaptığı sanal gerçeklik deneyimi sunan yeni projeyi tanıttı. Proje, "Arka koltuğu hareketlendirelim" mottosuyla sunuldu. Peki Avengers: Endgame’e dair spoiler nerede? Son yayınlanan fragmanından hatırlayacağınız gibi Tony, uzay boşluğunda tek başına süzülüyordu. Nasıl kurtarılacağı üzerine serinin fan'ları tarafından yüzlerce teori üretildi. İşte en çok konuşulanı; Marvel-Audi arka koltuk projesinin adı Rocket's Rescue Run. Tabii kurtarılmaya ihtiyacı olan tek karakter Tony değil ama serinin fanları Rocket’ın Tony’yi kurtaracağından oldukça emin. Bu ortakla yanlışlıkla spoiler mı verildi yoksa bu başarılı bir pazarlama stratejisi mi... Anlaşılan o ki film 26 Nisan’da vizyona girene kadar, nice teorilere rastlayacağız.

Cowboy Bebop'ın dizisi Netflix'e geliyor. Geliyor ama anime olarak değil, live-action olarak. Seriyi keyifle seyretmiş bizler için Netflix ve live-action ikilisi bazı çekimser beklentilere sebep oldu. Bleach serisinin live-action versiyonunun çıkacağını duyduğumuzda heyecanlanmıştık. Ancak heyecanımız kursağımızda kaldı ve o yüksek beklentinin karşılığını bulamadık. Mistik konular olmasa da Cowboy Bebop serisinin anlatmaya çalıştığı duygu odaklı konular live-action’da çok daha zor. 10 bölümlük seri için çoktan çalışılmaya başlandı. Umarım bu sefer üzmez.

730 Tabletlerin en ağırı

HUBBLE YAŞLANDI

The Acer Predator Triton 900 hem bir oyuncu bilgisayarı hem de bir tablet. Ekran 180 derece hareketli yapısıyla bir tablet gibi kullanılabiliyor. Tabii bir oyuncu için bu kullanım ne kadar kullanışlı olur anlamak güç. 8. Nesil i7 işlemci ve 1 TB NVMe SSDs bulunuyor. Çok güçlü bir cihaz ama ekran hareketliliğinin faydasını henüz çözemedik!

Dünyanın en güçlü teleskobu Hubble, donanımsal sorunlar yaşıyor. NASA’ya göre yaşlandı ve arızalar normal. 11 milyar ışık yılı uzağı görmemizi sağlayan teleskobun şu an geniş açı kamerası bozuk. Daha önce de jiroskobu bozulan Hubble için “Ömrünü tamamladı mı?” tartışmaları başladı. Zaten tahmin edilenden çok daha uzun süre faaliyet gösterdi. 2025'e kadar aktif kalması bekleniyor. Şimdi NASA, 2021'de fırlatılacak Hubble’ın bir üst modeli teleskop üzerinde çalışıyor.

Floppy diskleri hatırlarsınız, kapasitesi 1.44 MB ile sınırlıydı. Her işimizi görürdü. Şimdi veri boyutları yükseldi ve Lexar, 1 santimlik diske 1 TB sığdırdığını duyurdu. Bu tam 730 floopy disk demek.

PUBG gibi ama pek de öyle değil Vahşi batı temasıyla beta sürümünde olan Red Dead Online’a Gun Rush modu ekleniyor. Rockstar'ın yaptığı açıklamaya göre Gun Rush modu, hayatta kalma yeteneklerinizin tümünü test edecek. Kısaca anlatmak gerekirse, 32 kişilik dar bir alanda battle royale’a benzer bir formatta hayatta kalma mücadelesi vereceksiniz. Tanıdık geldi mi? PUBG gibi değil mi? Evet, PUBG’nin 50 milyonu aşan oyuncu sayısı Rockstar gibi şirketleri de benzer modlara sürüklüyor. Tabii yılların Rockstar’ı taklit etmez daha iyisini yapar diyebilirsiniz. O yüzden son bir istatistik ekleyelim. Rockstar firmasının bünyesinde GTA serisi gibi dünya çapında popüler olan 45’ten fazla oyun bulunuyor ve değeri 3.3 milyar dolar. PUBG ise tek başına 800 milyon dolarlık değere sahip.


. ZAMAN TÜNELI

ŞUBAT 2019

61

Oyundan simülasyona FIFA fifa 94

FIFA 98

FIFA International Soccer Electronic Arts tarafından geliştirilen ve FIFA 94 olarak da bilinen oyun, öncekilerin aksine oyun alanı izometrik görünüm sağlayan ilk futbol oyunu. Oyun tarihini baştan yazan FIFA serisi bu oyunla başladı.

2017'de Kotaku'da gelmiş geçmiş en iyi spor oyunu olarak gösterildi. Sebeplerden biri oyun müziklerinde çığır açmasıydı. Orijinal müzik yerine telifli müzikler kullanılmıştı, Blur'un Song 2 parçası başta olmak üzere birçok isim yer alıyordu.

FIFA 2001

Maçın ortasında uzaylı istilasıyla karşı karşıya kalıyorduk. Asıl olay ise spiker ve yorumcu olarak BBC'den sunucuların transfer edilmesi oldu. Oyunun müziği ise Robbie Williams'ın It's Only Us parçasıydı.

FIFA World Cup 2002

FIFA Football 2005

PES'in uzun bir süre önde olacağı rekabet, bu oyunla meşru hale geldi. Oyun, PES'ten daha önce satışlara başlamak için serinin önceki oyunlarına göre daha erken yayınlandı. First-touch gameplay özelliğiyle gerçek hayattan trick ve pasların yapılması sağlandı. Ayrıca unutulmaz oyun FIFA Street bu yıl yayınlandı.

Yıldız oyuncuların şutlarında, topun alev aldığı efsane oyun FIFA Football 2002'ye ek olarak, bir turnuvaya özel ilk oyun olarak çıkarıldı.

250

FIFA'nın n rında yapımcıla a göre e tt r' David Ru liştirilmiş e g a oyund yısı özellik sa

milyon

Avrupa Birliği'n deki ülkelerden elde edilen gelir 37 milyon Euro .

FIFA 2000

EA Sports takımların amblem ve forma lisanslarını aldı ve meşhur şut çubuğu ilk kez bu oyunda kullanıldı. Daha da önemlisi oyuncular kasıtlı olarak faul yapabilme şansına sahip oldu. Ayrıca serinin çevrimiçi oynanan ilk oyunu oldu.

Soundtrack'te Oasis'in yanı sı ra Athena'dan Ta m Zamanı Şimdi ve maNga'dan Bi r Kadın Çizeceks in yer aldı.

37

FIFA 06

3.6

Oyunun motoru elden geçirildi ve kodunun yarısından fazlası baştan yazıldı. Böylece oyun kontrolü çarpıcı biçimde arttı. Oyuna 'top harici' özelliği eklendi yani topsuz alandaki oyuncular kaçabiliyor ya da pozisyon alabiliyordu. Devrim niteliğindeki bir diğer yeni özellik ise takım kimyasının oyuna dahil edilmesi oldu.

FIFA 09

Adidas Live Season kullanıldı. Oyuncuların formları, internet aracılığıyla haftalık olarak, gerçek hayattaki performansları baz alınarak güncellenmeye başlandı. Ayrıca çılgınlık haline gelen Ultimate Team, bu oyunda kullanıldı.

milyonayısı

tış s Oyunun sa

10

milyon sayısı

atış Oyunun s

8 yönlü hareket, yerini, 360 derece top sürmeye bıraktı. Oyuncular sahadaki herhangi bir noktada istenilen şekilde hareket edebilmeye başladı.

FIFA 11

FIFA'nın kaderini değiştirecek olan özellik bu oyunda getirildi: Personality+. Yani futbolcuların bireysel özellikleri en ince ayrıntısına kadar oyun derinliğine yansıtıldı. Bir defansın müdahelesinden kalecinin reflekslerine ve forvetin şutuna kadar her an oyuncunun özellikleri hissedilir ve oyuna etki eder hale getirildi.

FIFA 14 FIFA, ignite engine yani gerçek insan zekası ve hareketleri içeren bir çeşit oyun motorunu oyuna ekleyerek PES'in elinden aldı kupayı. FIFA, artık oyun olmaktan çıktı ve simülasyon oldu.

FIFA 10

FIFA 19 Hasret kaldığımız UEFA Şampiyonlar Ligi'nin tüm bu geçilen yollara eklenmesiyle FIFA, bu yıl da vazgeçilmezimiz olacak.


Dany Brillant

ARABESK Deniz Tekin

➡ Usta söz yazarı Selami Şahin 22 Şubat, 22.00’de sevenleriyle Sanat Performance sahnesinde buluşacak.

AVANGART ➡ Gaye Su Akyol, 2 Şubat, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş sahnesinde.

Behemoth

Güliz Ayla

Algiers

CAZ ➡ Usta caz piyanisti Richie Beirach, 13 Şubat, 20.00’de CRR’de cazseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. ➡ Grammyli usta müzisyen Arturo Sandoval yeniden İstanbul’da! Bu özel konser 27 Şubat, 20.00 İş Sanat’ta. ➡ Kendine özgü davul stiliyle 50 senedir birçok jenerasyonu etkilemiş, geleneksel Afrika müziğinin caz ve funk türlerinin bir araya geldiği Afro-beat akımının kurucularından Tony Allen, Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında 28 Şubat, 20.30'da Babylon sahnesinde olacak. Allen'a Mathias Allamane, Jean Philippe Dary ve Irving Acao eşlik edecek.

KONSER AJANDA CHANSON ➡ Atlantis Yapım, Zorlu Performans Sanatları Merkezi ve Piu Entertainment organizasyonuyla harika Sevgililer Günü konseri geliyor: Dany Brillant! Sevgiliye romantik sürpriz yapmak isteyenler 14 Şubat, 20.45’te Zorlu PSM’de. Brillant, Akdeniz ritimlerinden Fransız melodilerine ve Porto Riko ezgilerine uzanan geniş müzik repertuvarına kulak verin.

DEEP HOUSE ➡ Tom Howie ve Jimmy Vallance’dan oluşan Vancouver-ikilisi Bob Moses Club Set performansı Gigology organizasyonuyla 9 Şubat, 00.00’da Zorlu PSM Ana Sahne'de olacak.

.

00022019

KONSER AJANDA

2019 ŞUBAT

00022019

62

FOLK ➡ Entu ve Kolektif İstanbul, Balkanlar'dan Karadeniz’e, müzik dolu bir yolculuğa çıkaracak. Konser, Lokalize serisi kapsamında 6 Şubat, 20.30’da Studio’da! ➡ Karadeniz müziğinin popüler ismi Resul Dindar, 8 Şubat, 20.00’de Ankara MEB Şura Salonu’nda sevilen şarkıları seslendirecek. ➡ Anadolu müziğini batı enstrümanlarıyla birlikte kullanan Ahmet Aslan, Adana’da müzikseverlerle buluşuyor. Konser, 11 Şubat, 20.00’de Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi’nde. ➡ Etnik müziği sahnelemek üzere kurulan SAZ 4, Etnik Yansımalar isimli konseriyle 22 Şubat, 21.00 tarihinde Barış Manço Kültür Merkezi’nde.

ELEKTRONIK

HEAVY METAL

➡ Elektronik tınıları Fransız teknosuyla harmanlayan Fransız artist N’to, Beat The Night organizasyonu ve Zorlu PSM Studio sahnesi ev sahipliğinde 22 Şubat, 23.00’te ilk kez İstanbul’da sahne alacak. ➡ Satori, Nicola Cruz, Spaniol gibi isimlere yaptığı orijinal remikslerin yanısıra, çıkardığı Breakfast in the Hut EP’si ile dikkat çeken Crussen, 20 Şubat, 23.00’te Flamme sahnesinde.

➡ İngiliz heavy metalinin efsane grubu Uriah Heep 10 Şubat, 20.30’da Zorlu PSM sahnesinde. 1969’da vokalist David Byron ve gitarist Mick Box tarafından kurulan grup, takip eden kırk yıl boyunca 40 milyondan fazla albüm sattı. ➡ Yıllardır sahnelerde inanılmaz performanslar sergileyen Pentagram, 13 Şubat, 21.00’de Jolly Joker Ankara sahnesinde kulakların pasını silecek.


KONSER AJANDA

➡ 27 yıldır metal müziğin sınırlarını zorlayan Polonyalı grup Behemoth, öncesinde İstanbul çıkışlı black trash grubu Persecutory ve geceyi başlatan müzikleriyle Çağlan Tekil, 23 Şubat’ta Volkswagen Arena’ya konuk oluyor! Kapı 19.00’da açılıyor.

INDIE POP ➡ Dolu Kadehi Ters Tut, 6 Şubat, 20.30’da 6:45 KK Ankara sahnesinde. ➡ Alternatif sahnesinin dikkat çeken isimlerinden Deniz Tekin, 15 Şubat, 22.00’de Sanat Performans Sahnesi’nde olacak. ➡ Bir çeşit marşa dönüşen Another Love'la listeleri altüst eden Tom Odell Jubilee Road Tour kapsamında yeniden İstanbul’da. Ajandaya ekleyin: 18 Şubat, 20.00 Zorlu PSM’de.

. KLASIK ➡ Fatih Erkoç, CRR Senfoni Orkestrası ile gerçekleştireceği özel konserde müzikseverlerle buluşacak. Orkestranın şefliğini Orçun Orçunsel’in yapacağı etkinliğin tarihi 17 Şubat, 20.00.

POP ➡ Deniz Seki 8 Şubat, 22.30’da Moda Kayıkhane’de yeni albümünden şarkılarını seslendirecek. ➡ Güliz Ayla 15 Şubat, 22.30’da geniş repertuvarıyla Hayal Kahvesi Emaar sahnesinde. ➡ Pinhani yeni albümünün lansman konserini 15 Şubat, 22.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta yapacak. ➡ Eğlenceli şarkıları kadar aşk şarkılarıyla dinleyenleri duygulardan duygulara sürükleyen Yalın, 19 Şubat’ta Zorlu PSM’de sahne alacak. ➡ 90’lı yılların büyülü sesi Aşkın Nur Yengi, 22 Şubat, 22.30’da Mori Performance Hall’de.

ŞUBAT 2019

POP ROCK ➡ Müzik sahnemizin efsanevi grubu MFÖ 8 Şubat, 20.30’da Atlantis Yapım işbirliğiyle gerçekleştirilen Vestel #gururlayerli konserleri kapsamında Zorlu PSM’de olacak.

POST PUNK ➡ Gospel, noise ve postpunk’ı başarılı bir şekilde harmanlayan Algiers, 7 Şubat’ta Babylon sahnesinde olacak. Öncesinde sahne alacak isim Jakuzi. Tek güne iki nefis konser sığdırmak isteyenler kaçırmasın.

RAP ➡ Yeni albümüyle konser serisine hız veren Şanışer, 7 Şubat, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş sahnesinde. ➡ Dans etmekten yorgun düşeceğiniz bir geceye hazır mısınız? İstanbul’un en eğlenceli parti serisi Thug Life, 8 Şubat, 22.00’de Studio’da! ➡ 2018’de kazandığı ödüllerle başarısını sürdüren Ezhel, İzmirli müzikseverlerle buluşuyor. Tarih, 9 Şubat, 21.00; yer, İzmir Arena. ➡ Rap müziğe felsefi dokunuşlarla farklı bir bakış açısı sunan Ozbi, 14 Şubat, 22.00’de Kocaeli Hayal Kahvesi’nde. ➡ Her geçen gün kitlesini artıran rap müzisyen Anıl Piyancı, 30 Ocak, 21.30'da Free hip hop gecesiyle Jolly Joker Beyoğlu sahnesinde olacak. Hazır olun.

REGGEA ➡ Sevginin ve barışın temsilcisi Bob Marley’in 74. doğum gününü, her yıl olduğu gibi 9 Şubat, 22.00’de Babylon’da kutlanıyor. Bu parti kaçmaz.

ROCK ➡ Türkiye'de rock müzik dünyasında yeni bir star ekolüne dönüşen Teoman, 15 Şubat, 20.00'de Hampton by Hilton sahnesi Bolu'da. ➡ Dünyanın en başarılı Nirvana tribute grubu olarak kabul edilen Nirvana Tribute Band, Kurt Cobain’i ve Nirvana’yı anmak için 20 Şubat, 20.30 Zorlu PSM Studio’da hasretleri bir nebze dindirecek. ➡ Rock müziğin en başarılı ve popüler gruplarından biri olan Duman, Vestel Gururla Yerli Konserleri kapsamında sahne üstü ayakta konseriyle 22 Şubat, 20.00'de Zorlu PSM’de.

SYNTH POP ➡ Kendine has tarzları ve heyecanlı sahne performanslarıyla Büyük Ev Ablukada, 9 Şubat, 22.30’da Moda Kayıkhane sahnesinde coşacak, coşturacak. ➡ Kendine özel bir incelikle janrları eriten, trip-hop, synthpop ve elektronik müziğin yenilikçi birleşiminde yer alan İsveçli şarkıcı ve söz yazarı Jay-Jay Johanson, 15 Şubat, 20.30’da Zorlu PSM Studio’ta!

Bülent Ersoy

Tom Odell

Gaye Su Akyol

TÜRK SANAT . . MÜZIGI ➡ Yıllarca sesi, sahne şovu ve kostümleriyle bambaşka bir müzik deneyimi sunan Bülent Ersoy 2 Şubat, 22.00 Sanat Performans Sahnesi’nde olacak. ➡ TRT Müzik -Zorlu PSM işbirliği ile ağırlıklı olarak TRT İstanbul Radyosu ses sanatçılarının ağırlanacağı “Hoş Sada” Ocak ayından itibaren Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde! 10 Şubat, 21.00'de sahne Mine Geçili'nin.

Arturo Sandoval

Bob Moses

63


64

SAHNE AJANDA

2019 ŞUBAT

❏ Bir sahne hayal edin, içinde hem stand-up hem müzikal olsun, ortam adeta komedi dolu bir gazino. Üstelik şovu tek bir kişi çalıyor. Türk sanat müziği’nden operaya, halk müziğinden pop'a ve arabeske uzanan geniş bir repertuvara sahip Ata Demirer'e bir orkestra ve zaman zaman dansçılar eşlik ediyor. Taşkın Sabah'ın yönettiği Ata Demirer Gazinosu, 1 Şubat saat 21.00'de Bostancı Gösteri Merkezi'nde.

❏ Hem Osmanlı hem de Anadolu'dan envaiçeşit dans, oryantal dans ve ritimle harmanlanıyor. Sunum ise modern bir koreografiyle gerçekleşiyor. Tarihi atmosferiyle öne çıkan Hodjapasha Gösteri ve Etkinlik Merkezi'nde 360 derece görsel efektler ve özel kostümlerle Dansın Ritmi, 2 Şubat saat 20.30'da. Ancak unutulmaması gereken bir kural var, flaş kullanmak yasak. ❏ Sadri Alışık Anadolu Efes Özel Ödülü'ne layık görülen Özgürlüğün Bedeli, 6 Şubat saat 20.30'da Sahne 3'te izleyiciyle buluşuyor. Emmanuel Roblès'nin yazdığı oyun en doğal ve değerli hakkımız özgürlük hakkında düşünmeye sevk ediyor. Özgürlük, tutsaklık var oldukça değerli; güçlü güçsüzün, zengin fakirin, geçmiş geleceğin üzerinde baskı kuruyor. Özgürlük kavramını bu zıtlıklar silsilesi üzerinden ele alan oyun izleyiciyi, bireysel ve toplumsal bir sorgulamayla başbaşa bırakıyor. Karakterlere Çağatay Çatal, Can Sertaç Adalıer ve Özenç Eren Yelçi gibi isimlerin hayat verdiği sahneyi aynı zamanda Ümit Çırak yönetiyor.

Don Kişot

❏ Evliliğini mutsuzluğa rağmen sürdüren bir kadınla uzun bir aradan sonra kasabasına dönen ablasını buluşturan talihsiz bir durum oluyor. Ölümün pençesindeki anneleri için bir araya gelen abla kardeş böylece ömürlük bir hesaplaşma gerçekleştiriyor. Emmanuelle Marie'nin yazdığı ve Özen Yula'nın yönettiği Beyaz'da ana karakterleri Derya Alabora ve Deniz Çakır canlandırıyor. 11 Şubat Malatya Kongre ve Kültür Merkezi Kemal Sunal Salonu, 12 Şubat Urfa City AVM, 21 Şubat Bolu İl Kültür ve Turizm Salonu ve 25 Şubat Mersin Yenişehir Kültür Merkezi Barış Salonu'nda 20.00'de. ❏ William Shakespeare'ın komedi dalında dünyaya bıraktığı en büyük miraslarından Bir Yaz Gecesi Rüyası, Aleksandar Popovski'nin yönetmenliğinde Türkiye'de sahneye taşınıyor. Sezai Aydın, Levent Üzümcü, Neslihan Yeldan ve Arda Aydın gibi isimlerin yer aldığı aşk ve rüya üzerine olan oyun 28 Şubat Eskişehir Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi'nde saat 20.00'de seyircilere danslı ve müzikli görsel şölen yaşatacak.

❏ Önceki ilişkilerinde incinen taraf olduğu için umutları azalan Kate, bir partide Steve'le tanışınca her şey değişir. Steve düzgün bir erkektir ayrıca feministtir. Ancak iki tarafta da değişmesi gereken şeyler vardır. Kate'in tatlılar, rujlar ve Heathcliff'ten vazgeçme mücadelesiyle Steve'in yatakta biraz sert olması gerekliliği başlayacaktır. Samantha Ellis'in yazdığı, Eyüp Emre Uçaray'ın yönettiği, Şükrü Özyıldız ve Meriç Aral'ın oynadığı Erkek Arkadaşım Bir Feminist 15 ve 16 Şubat tarihlerinde 20.30'da Profilo Kültür Merkezi'nde, 22 Şubat 20.00'de ise Kocaeli Sabancı Kültür Merkezi'nde. ❏ Kafkasya'nın binlerce yıllık kültür ve mitolojisi, Kafkas Eagles'ın, coğrafyanın hemen her bölgesinden derlediği yüzlerce halk dansı figürü ve müzikleriyle canlanıyor. Yeni sahne tasarımı, dans ve müziğiyle izleyicilere görsel bir şölen yaşatacak olan Kafkas Kartalları'nın genel koordinatörlüğünü İhsan Dereli, sanat yönetmenliğini ise Okay Dede üstleniyor. Gösteri, 20 Şubat günü saat 20.30'da Leyla Gencer Opera ve Sanat Sahnesi'nde izleyicilerle buluşacak.

❏ Cervantes'in ölümsüz eseri Don Kişot, delirip odasına kapanan Quijano'nun sevdiği kadın uğruna İspanya'nın içine çıktığı yolculuğu anlatıyor, yanında ise erkeğe dönüştürülüp yanında yollanan Sancho Panza var. Dolayısıyla macera ve eğlence kaçınılmaz. Bulgakov'un yorumuyla ortaya yepyeni bir metin çıkıyor. Yönetmenliğini ise Emre Eren üstleniyor, karakterleri Ozan Güven, Günay Karacaoğlu, Nazlı Tosunoğlu gibi isimler canlandırıyor. Don Kişot'um Ben 19 Şubat saat 20.30'da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi'nde. ❏ Lewis Caroll tarafından yazılıp 174 dile çevirilen ve edebiyat tarihindeki başyapıtlar arasında yerini alan Alice Harikalar Diyarında, çağdaş bir müzikal uyarlamayla izleyici karşısına çıkıyor. Yaşadığı hayattan sıkılan ve bir mobil uygulamanın çağrısıyla Enis Arıkan'ın canlandırdığı beyaz tavşanı takip eden Serenay Sarıkaya'nın hayat verdiği Alice, kendini sanal bir dünyanın içinde bulur ve olaylar gelişir. Koreografisini Beyhan Murphy'nin üstlendiği, Serdar Biliş'in yönetmenliğindeki Alice Müzikali, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi'nde 26 Şubat'ta saat 21.00'de.


. SERGI AJANDA ❏ İzmir Kazım Türker Sanat Galerisi, uluslararası bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 5 kıtadan 87 çağdaş seramik sanatçısının eserlerinden oluşan Çağdaş Seramik Sanatının Seçkin Sanatçıları adlı seçki, 22 Şubat'a kadar izlenebilir. ❏ Kolektifin insan biçimine duyduğu ilgiyi, bireyin karakteristik özellikleri ve davranışlarını eserler üzerinden inceleyen Universal Everything: Akışkan Bedenler ve şair Cemal Süreya’nın eserlerinden ilhamla Üvercinka sergileri 17 Şubat'a kadar Borusan Contemporary’de devam edecek. ❏ Avrupa uluslararası kültür politikası çerçevesinde düzenlenen ilk ulus ötesi sergi The Art Space Germany, İFA ve Goethe Institutİstanbul işbirliğinde 9 Şubat'a kadar Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde.

ŞUBAT 2019

❏ Sezer ve Ali Ak koleksiyonundaki 94 baret tuvalden oluşan Deus Ex Machina sergisi; gündelik yaşam, klişeler ve olaylar dizini arasında dramatik ilişkiyi sorguluyor. 89 sanatçının eserinden oluşan sergi 20 Şubat'a kadar Ankara CerModern Kuzey Hangar Galerisi'nde. ❏ Fotoğrafın Türlü Halleri Murat Germen: Kesit Retrospektif sergisiyle sanatçı aşırı kentleşmenin etkileri, yerel kültürlerin fotoğrafla sürdürülebilirliği ve insanın doğada neden olduğu tahribat temalarına odaklanıyor. Germen'in bu özel seçkisini 31 Mart'a kadar Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi'nde görebilirsiniz.

❏ Istanbul Concept Gallery, Andreas Georgiadis'in daha önce sergilenmemiş yeni eserlerinden oluşan kişisel resim sergisi Mitoloji, 9 Şubat'a kadar sanatseverleri ağırlıyor. Georgiadis, sergisinde yedi önemli yazarın metinleri üzerinden öznel duygusal ikonografisini oluşturmaya çalışıyor. ❏ Bozlu Art Project Mongeri Binası Can Göknil Retrospektifi’ne ev sahipliği yapıyor. Sanatçının Amerika’da başlayan sanat sürecinden günümüze kadar oluşturduğu sanat felsefesi ve sergileri üzerinden oluşturulan kapsamlı bir kitap da sergiye eşlik ediyor. Sergi 23 Mart'a kadar açık.

65

KURS

Neon yerleştirmenin tarihsel gelişimiyle koleksiyondaki çağdaş temsilcileri olan Laurent Bolognini, Ruby Anemic, Doug Aitken, Keith Sonnier, Brigitte Kowanz, Maurizio Nannucci, Ivan Navarro, François Morellet ve eserleri tanıtılacaktır. Tarih: 10 Şubat Saat: 14.00 Yer: Borusan Contemporary

❏ Dirimart Dolapdere, Jorinde Voigt’un Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Immersive Integral'da sanatçının son dönemde ve bu sergi için ürettiği yapıtlarından derlenen bir seçki yer alıyor. Serginin son günü 10 Şubat. ❏ Osmanlıların unutulmuş bir sanat dalını ve gizli kalmış bir hazineyi tarih ve sanat meraklılarıyla buluşturan Tombak: Altından Süzülen Zarafet sergisiyle önemli müze ve koleksiyonlarından ödünç alınan 138 Osmanlı tombağı ilk kez bir arada sergileniyor. Bu özel sergi, 28 Nisan'a kadar Yapı Kredi Müzesi'nde. ❏ Mimar, iç mimar, mobilyaaksesuar-dekor tasarımcısı, endüstri ürünleri tasarımcısı ve sanatçı Yılmaz Zenger üzerine bir arşiv sergisi 15 Şubat'a kadar Studio-X İstanbul’da. ❏ Maria Kılıçlıoğlu’nun sürrealist ve fantastik öğeler kullanarak ürettiği, düş gücüyle bütünleştirdiği eserlerinin yer aldığı retrospektif sergisi Evrenin Nabzı, 23 Şubat'a kadar İş Sanat Kibele Galerisi'nde olacak.

❏ Labirent Sanat, 16 Şubat'a kadar Ethem Onur Parlar ve Şinasi Göktürkler’in, beden, toplumsal cinsiyet, cinsellik gibi toplumsal bazı konuların alternatif bakış açılarıyla yeniden sorgulanabilme ihtimalini ele alan Göründüğü gibi değil! sergisine ev sahipliği yapıyor.


66

. VIZYON

Tür: Dram, tarihi

İSKOÇYA KRALİÇESİ MARY

Dağıtım: UIP Türkiye en Margot Robbie, Jack Lowd Oyuncu: Saoirse Ronan, r. e barış sağlamayı hedefle ed ülk iki Yönetmen: Josie Rourke şta ba th be za Eli lar tarihin uart ve İngiltere Kraliçesi netler, isyanlar ve entrika iha te reç Fransa Kraliçesi Mary St sü Bu ar. çık na ve hırs ön pla Ancak zamanla kıskançlık n tarihi 1 Şubat. akışını belirleyecek. Vizyo

DOGMAN

Dağıtım: Filmartı Tür: Dram Oyuncu: Marcello Fonte, Edoardo Pesce, Alida Ba ldari Calabria Yönetmen: Matteo Garro ne Film, iyiyle kötü arasında sıkışmış, onurunu kazanm ak isterken masumiyetin Marcello'nun ilginç haya i kaybeden köpek kuaförü tını konu ediniyor. İtalya yapımı ödüllü film, Filme tekrar vizyonda. kimi'nden sonra 1 Şubat't a

LEGO FİLMİ 2

Tür: Animasyon, aksiyon

Dağıtım: Warner Bros. beth Banks, Will Arnett Oyuncu: Chris Pratt, Eliza t , Trisha Gum cu seviyede iyimser Emme zu Yönetmen: Mike Mitchell bo ir sin i, film m va de nrasında geçen bu cıya karşı koymak The Lego Movie'nin 5 yıl so lmasına yardımcı olmak ve uzaydan gelen bir istila kurtu Brickowski'nin, Lucy'nin a. latıyor. 8 Şubat'ta vizyond için verdiği mücadeleyi an

MARWEN'A HOŞ GELDİNİZ

Dağıtım: UIP Türkiye Tür: Dram Oyuncu: Steve Carell, Le slie Mann, Eiza Gonzalez Yönetmen: Robert Zeme ckis Bir grup Nazi tarafından bir saldırıya uğrayan Mark Hogancamp, hafızasını ka iyileşme sürecinde oyunca ybeder. Hogancamp, k figürleri kullanarak ma ket kasaba oluşturur ve neden olan en iyi sanat es bu onun ünlenmesine eri olur. Film, 8 Şubat'ta vizyonda.

BABAMIN KEMİKLERİ

Tür: Dram

Dağıtım: Kurmaca Film r er Aydede, Goncagül Suna Öm n, vra Da m Ce : cu un Oy ın yıllar sonra Yönetmen: Özkan Çelik yünü terk eden bir adam kö i nd ke şta ya k ce ne de latıyor. niyle çocuk ği insanların hikâyesini an şti zle yü yle Film, nahoş bir olay nede şü nü dö ri ge ak üzere köyüne babasının kemiklerini alm bat. Filmin vizyon tarihi 15 Şu


67

. . SEYIRLIK

DİZİ

BELGESEL

Yıl: 2019 Yönetmen: Barry Sonnenfeld, Bo Welch Süre: 00:50:00 Oyuncular: Neil Patrick Harris, Malina Weissman, Louis Hynes, Patrick Warburton Platform: Netflix

Talihsiz Serüvenler Dizisi

Yıl: 2018 Yönetmen: David Nicholls Süre: 00:60:00 Oyuncular: Benedict Cumberbatch, Jennier Jason Leigh, Hugo Weaving Platform: BluTV

Patrick Melrose

DİZİ

Lemony Snicket'ın çok satan kitap serisinden uyarlanan dizinin üçüncü ve son sezonu yayınlandı. Başrolünde Emmy ve Tony ödüllü Neil Patrick Harris yer alan Talihsiz Serüvenler Dizisi; öksüz Baudelaire Kardeşler'in trajik öyküsünü anlatıyor. Kont Olaf, onların mirasını ele geçirmek için engel tanımamaya kararlıdır. Kont Olaf'ın kılık değiştirerek yaptığı alçakça planların defalarca üstesinden gelen kardeşler, sonunda anne ve babalarının gizemli ölümü hakkındaki gerçeği keşfetmeye, gizli bir örgütü ortaya çıkarmaya ve herkesin bulmak istediği kayıp şeker kasesinin sırrını ortaya çıkarmaya çok yakındır.

Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes

Ünlü seri katil Ted Bundy'nin çarpık zihni ilk kez gün ışığına çıkıyor. Bu sürükleyici belgesel dizisinin merkezinde kişiliği, düzgün görünümü ve sosyal meziyetleriyle seri katil klişesini yerle bir eden ve bu sayede 1978'de yakalanana dek 30'dan fazla kadını katledip, herkesin gözü önünde gizlenebilen bir adam var. Bundy'nin yargılanması sırasında Amerikalı kadınların ona sıra dışı bir hayranlık beslemesi, her şeyin kargaşaya dönüştüğü bir çağda bile onun tüyler ürpertici cinayetlerini daha da rahatsız edici kılıyor.

KEŞİF Sıfır Bir I S A T NOK Bir Zamanlar

Edward St. Aubyn’in yarı otobiyografik roman serisinden uyarlanan dizide; babası tarafından istismar edilen, alkolik ve sorunlu bir kişiliğe sahip Patrick Melrose’un hayatının evreleri anlatılıyor. 3 farklı zaman ve mekanda geçen dizide, Patrick’in kendini rehabilite etmeye çalışmasını, babasının ölümünü, iyi bir baba olma konusundaki kişisel çabalarını ve birçok çocukluk travması ile mücadelesine şahit oluyoruz. Emmy adaylığı bulunan David Nicholls’un kaleme aldığı ve yine Emmy’ye aday Edward Berger’in yönetmenliğini üstlendiği dizi, bu yıl En İyi Mini Dizi dahil 5 dalda Emmy adayı.

Adana'da

Yayınlandığı ilk platform olan YouTube'da izlenme rekorları kıran Sıfır Bir-Bir Zamanlar Adana'da ilk dört sezonunun yanı sıra dördüncü yeni sezonuyla karşımızda. Bu yerli yapım, Adana'nın getto mahallelerinin hikayesini anlatıyor. Uyuşturucuya, kadın ticaretine ve mahalleliye sırtını dönenlere karşı amansız bir mücadeleye giren Savaş, Cio, Özgür, Sarsılmaz ve Anafor'un çarpıcı yolculuklarına tanık olduğumuz dizinin arka planına grafiti, rap ve sokak kültürü hakim. Suç dizilerini sevenler, İstanbul dışındaki bu hikayeye bir göz atabilir.

DİZİ

Yıl: 2019 Yönetmen: Joe Berlinger Süre: 00:45:00 Platform: Netflix

Yıl: 2019 Yönetmen: Kadri Beran Taşkın Süre: 00:40:00 Oyuncular: Savaş Satış, Cihangir Ceyhan, Özgür Meriç Platform: BluTV


YURT DIŞI

Rap

Art pop

2019 ŞUBAT

hop tif hipa n r e lt A

68

RUSYA

.

.

ISVEÇ

AMERIKA

Tech N9ne

Aurora

Rap dünyasının Good Old Days parçasıyla çıkış yapan ikilisi, ülke ülke coşturmaya devam ediyor. Grammy ödüllü Twenty One Pilots, 2 Şubat'ta Moskova, VTB Arena'da.

Bir zamanlar 2PAC'ın yerine tahta oturacağı öngörülen ve 1 milyondan fazla albüm satan Tech N9ne, 12 Şubat'ta Stockholm'daki Södra Reatern'da olacak.

Norveç'in Kuzey Işıkları'nı müziğiyle dünyaya taşıyan genç yıldız Aurora, 17 Şubat'ta San Francisco, The Regency Ballroom'da hayranlarıyla buluşuyor.

. . ÇEK CUMHURIYETI

Rap

Caz

pop Elektro

Twenty One Pilots

FRANSA

AVUSTRALYA

Billie Eilish

Eminem

Je Veux parçasıyla gönüllerde taht kuran kıpır kıpır Fransız, geçtiğimiz yıl çıkardığı Effet Miroir albümüyle gezmeye devam ediyor. 19 Şubat'ta Prag, Forum Karlin'de olacak.

Şimdiden dünyayı kasıp kavuran, konserlerinin sold-out olmasına alışılan ve satışlarıyla RIAA Gold alan Billie Eilish, 18 Şubat'ta Paris, La Cigale'da olacak. Aman tükenmesin!

Eski parlak günlerinden biraz uzak olsa da o hâlâ Eminem. Rap müziğin tanrısı, Detroit'in 46'lık asi çocuğu, 22 Şubat günü Sidney'deki ANZ Stadium'da konser verecek.

.

MEKSIKA

ck Rap ro

p Dubste

ck Pop ro

Zaz

JAPONYA

HOLLANDA

Maroon 5

Post Malone

Dubstep denince akla gelen ilk isimlerden ve festivalleri parti kılmaya devam ediyor. 23 ve 24 Şubat'taki EDC Festivali'nde Autódromo Hermanos Rodríguez, Mexico City'de olacak.

2002 yılındaki ilk albümleriyle müzik dünyasına isimlerini kazıyan Maroon 5 kendini sürekli yenilese de kalitesinden ödün vermiyor. 25 Şubat'ta Tokyo Dome'deler.

Kostümleri, müziği, dostları, her şeyi ayrı bir olay. Müziğe gitarla başlayan, rap müziği rock ile harmanlayan Amerikalı yıldız, 26 Şubat'ta Amsterdam, Ziggo Dome'u sallayacak.

.

.

INGILTERE

Pop

Hip-ho

p

ck Soft ro

Skrillex

ALMANYA

.

DANIMARKA

Bryan Adams

Nicki Minaj

Jason Mraz

Yaklaşık 35 yıl önce yayınladığı Cuts Like a Knife'la adını duyuran ve 2001'de Hollywood Bulvarı'na adını yazdıran müzisyen 27 Şubat'ta Londra, Wembley, SSE Arena'da.

Geçmişteki efsanelerden aldıklarıyla yeteneğini karıştırıp kendi tarzını yaratan rap müziğin kraliçesi, 28 Şubat günü Berlin'deki MercedesBenz Arena'da hip-hop severlerle buluşacak.

Melodik popun üzerine eklediği folk, soft rock ve hip-hop öğeleriyle huzur dolu aşk şarkıları yapan Jason Mraz, 28 Şubat'ta Kopenhag, K.B. Hallen'da sahne alacak.


TB

ŞUBAT 2019

#TB #2000 #BABYLON

69

#ISTIKLAL #TONYALLEN

Afro-beat akımının kurucularından Tony Allen sahnede... Tarih 21 Ocak 2000, mekan İstiklâl'in çehresini değiştiren Babylon. Allen, davulunun başında kendini kaptırmış, adeta enstrümanıyla baş başa. Bu özel konsere şahit olan şanslı müzikseverler o geceye dair anılarını hâlâ anlatır. Bu kareye bakıp iç çekeniniz varsa usta müzisyen Tony Allen, 28 Şubat akşamı Garanti Caz Yeşili kapsamında yeniden Babylon'da. Karşınızda hem müzikal hem de tarihi bir #19yearschallenge var.



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.