ranmıyor muydu? O zaman bunu kanıtlamahydı! Kendisini yaralayanın ne olduğunu söylemeliydi! Onun özel yaşamına hep saygı göstermişti. Daha küçücük bir çocukken, onun için herkesle tartışmıştı, çünkü kendi odasına sahip olması ge rektiğine inanıyordu. Oysa şimdi nasıl bir hakaretle karşı laşıyordu! Yazı masasının çekmecelerini kilitlediğini gör düğünde (mobilyaların tozunu alırken tesadüfen farketmişti), hissettiklerim Jaromil'in anlaması mümkün değildi! Kimin yüzünden kilitliyordu? Patavatsız bir hizmetçi gibi işlerine burnunu sokacağını mı düşünüyordu? "Ama anne, yanlış değerlendiriyorsun! O çekmeceyi artık kullanmıyorum! Kilitli olması sadece bir tesadüf!" Anne oğlunun yalan söylediğini biliyordu, ama bunun önemi yoktu. Yalan sözlerden çok daha önemli olan, bir banşma önerir görünen sesinin alçakgönüllülüğüydü. "Sana inanı yorum, Jaromil" dedi ve elini sıktı. Sonra, oğlunun bakışlarından, yüzündeki gözyaşlarının farkına vardı ve banyoya gitti. Aynaya baktığında kendi gö rüntüsünden korktu; iki gözü iki çeşme yüzü iğrenç görü nüyordu; işten dönüşünde üzerinden çıkarmadığı gri elbisesine kadar her şeyini itici buluyordu. Alelacele soğuk suyla yıkandı, üzerine pembe bir sabahlık geçirdi; mutfağa gitti ve bir şişe şarapla geri döndü. Sonra kurulmuşcasma konuşmaya ko yuldu; yemden birbirlerine karşılıklı olarak güvenmeliydiler, çünkü bu kederli dünyada başka kimseleri yoktu. Bu konu üzerine uzun süre konuştu. Jaromil'in kendisine yönelttiği bakışları dostça ve onaylar buluyordu. Bu durumda, artık üniversite öğrencisi olan Jaromil'in tabiî ki, kendisinin de saygı gösterdiği kişisel sırlan olduğundan kuşku duymadığını söylemekte sakınca görmedi. Tüm istediği, Jaromil'in belki de dostu olan kadının aralarındaki ilişkiyi bozmamasıydı. Jaromil sabır ve anlayışla dinüyordu. Bir süredir annesinden kaçıyorsa, bunun nedeni acısının yalnızlığa ve karanlığa gerek 190