OMBUDSMAN AKADEMİK DERGİSİ 8. SAYISI

Page 153

Hüseyin YÜRÜK

Muhammed Hamidullah, bu tarihi olayı şöyle aktarır: “Zabid kabilesinin Yemen’deki bölgesinden bir tüccar, Sehm kabilesinin ileri gelenlerinden birine değerli mallar satmıştı. Sehm’li adam malları teslim almıştı, fakat kararlaştırılan fiyatı ödememekte ısrar ediyordu. Dolandırılan tüccar, onu dolandıranın da bildiği gibi Mekkeli değildi ve tüm şehirde ona yardım edebilecek bir velisi veya müttefiki yoktu. Fakat karşısındakinin küstahça kendine güvenişinden de ürkmüyordu. Bu nedenle Ebu Kubays tepesine çıkıp, yüksek sesle ve beliğ bir şekilde tüm Kureyş’i adaleti yerine getirmeye davet etti.Bunun üzerine bazı Mekkeliler zayıfları kollamak ve adaleti korumak İçin bir cemiyet kurmaya karar verdiler.Bundan sonra Sehm’li adama borcunu ödettiler” (Hamidullah, 1998: 31-32).

Nadir Özkuyumcu’nun naklettiğine göre; bu düzeni kuranlardan biri de Haşimilerden Zübeyr idi. Beraberinde yeğeni Muhammed’i de bu toplantıya götürmüştü. Peygamberimizin “Abdullah b. Cüd‘ân’ın evinde, dünyalara değişmeyeceğim bir antlaşmada hazır bulunmuştum; İslâm’dan sonra da böyle bir antlaşmaya çağırılsam hemen kabul ederim” (Müsned, I, 190, 317) dediği (bk. İbn Hişâm, I, 134) (Aktaran: Özkuyumcu,1998: 29-30) rivayet olunmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed son nebi olarak Allah’ın dinini yaymaya başladıktan sonra da adalet sarayının taşlarını tek tek yerine koyacak örnek bir hayat sürdü. Adalet duygusunun en önemli ilkelerinden birisi olan maddi ve manevi unsurları kesinleşen bir cezanın uygulanmasında hiçbir ayrıcalık tanınamayacağı olduğu pergamber efendimizin yönetim anlayışında kendisini göstermektedir. Bu konuda islam tarihinin ana kaynakları arasında yer alan Kandehlevi’de peygamber efendimizin şu hadiseleri çok güzel örnekler göstermektedir (Kandehlevi, 1990: 680-681). “Resûlüllah zamanında, Mekke üzerine yüründüğü günlerde, bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kadının kabilesi, Usâme b. Zeyd’e gelerek, Resûlüllah’dan şefaat dilemesini istediler. Usâme tekliflerini kabul ederek Resûlüllah ile konuştuğu zaman, Resûlüllah’ın çehresi değişti ve: —Allah’ın vaz’ ettiği bir cezada (had) benimle pazarlık mı yapıyorsun?» buyurdu. Üsame de: —Yâ Resûlallah benim için Allah’dan af dile!” dedi. Sabah olunca, Resûlüllah bir hitabede bulundu. Allah’ı lâyık olduğu şekilde övdükten sonra: “Sizden öncekiler, içlerinden şerefli birisi hırsızlık yapınca, ona bir şey yapmamaları, zayıf, fakir birisi hırsızlık yapınca da, ona ceza tatbik etmeleri sebebiyle helâk olmuşlardır. Muham med’i kudret ve iradesiyle yaşatan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık etmiş olsaydı, onun elini de keserdim.” buyurdu.”

Hazreti Peygamber burada,hem adalete olan bağlılığını göstermekte hem de sosyolojik bir gerçeğe işaret ederek adaletin olmadığı, suçluların korunduğu toplumların çürüyüp yok oldukları uyarısını yapmaktadır. “Sahabeden Abdullah b. Ebî Hadred bu anlamda bir başka olay anlatır:Bir yahudinin bende dört dirhem alacağı vardı. Beni Resûlüllah’a şikâyet etti: — Ya Muhammed Benim bu adamda dört dirhem alacağım var. Alacağımı vermek istemiyor.» dedi. Reslüllah :—Ona, hakkını ver.» buyurdu.

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU

151


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.