6GEN Fotoğraf Dergisi Haziran-Temmuz Sayı: 12

Page 1

YIL: 2 / HAZIRAN - TEMMUZ / SAYI:12 www.6gendergi.com

Cesur, başarılı fotoğrafçı ve bir anne;

Bennu Gerede Proje

Tarlabaşı

Ali Öz Portfolyo

Eylem Olaş Tuba Eren Yabancı Konuk

Denis Grzetic Alfred Weissenegger Daniel Ilinca Topluluklar

Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği Ege Üniversitesi Fotoğraf Topluluğu Bir Şehir Bir Fotoğrafçı;

Şahika Öner - Antalya

1


6GEN Fotoğraf Dergisi GaleriBu’da Şubat 2012’de sanatçı Umut Yalım tarafından İstanbul’un tarihi semti Galata’da Serdar-ı Ekrem Sokak’ta açılan GaleriBu farklı,çizgi dışı eserlerle sanat severlerle buluşmaya devam ediyor. Bizde 6GEN Fotoğraf Dergisi olarak Umut Bey’i ve GaleriBu’yu yerinde görmek sanatı hissetmek için oraya gittik. Dergimiz editörlerinden Osman Şahin ve Fulya Tezer 3 katlı tarihi eser sayılan görkemli binadaki sanatı sizler için inceledi.

GaleriBu, belli bir konsept ile sınırlandırılmamış geniş bir bakış açısıyla tüm sanatçılara açık olduğundan genç yeteneklere de yer vererek zengin bir perspektif yaratmayı amaçlıyor. Galeri, çağdaş ve modern sanatı sergilemenin dışında, alanlarında profesyonelleşmiş sanatçıların katılacağı şiir, müzik dinletileri ve tiyatro oyunları ile etkinliklerini farklı platformlara taşımayı hedefliyor.

GaleriBu’nun sahibi genç sanatçı Umut Yalım “sanatı daha geniş kitlelere yaymak,Türk ve dünya sanatçılarını,bir dünya şehri olan İstanbul’da evrensel anlayışla sanat severlerle buluşturmak amacıyla yola çıktığını” söylüyor.

Galata2nın görkemli atmosferini yansıtan tarihi 3 katlı binada GaleriBu’nun farklı bir özelliği ortaya çıkıyor; aynı anda her katta farklı sanatçıların bireysel sergilerinin yanı sıra dinletilere de yer vermesi. Bunun yanında GaleriBu’da sergi gezerken aynı

Yılın En İyi Fotoğrafçısı Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri 2012 yılın fotoğrafçısı ödülü L’Iris d’Or, Amerikalı Mitch Dobrowner’a verildi. Dobrowner’ın ‘Fırtına’ konulu serisi, fotoğrafçıya 25 bin dolar kazandırdı.Open Photographer of the Year ödülü ise Dans Kraliçesi isimli çalışması ile Tobias 2

Brauning’in oldu. En Başarılı Genç Fotoğrafçı ödülü Son Kahraman adlı fotoğraf ile Rus Sergey Kolyaskin’e verildi. Mimari alanında İspanyol David Iberon Boria ödül kazanırken, Hollandalı Rob Hornstra Kültür-Sanat kategorisinde ödül aldı.

zamanda şiir ve müzik dinletilerine dahil olma şansına sahip oluyorsunuz. 6Gen Fotoğraf Dergisi olarak GaleriBu ile tanıştığmıza çok memnun olduğumuzu sanatçı Umut Yalım’a da sanat hayatında başarılar diliyoruz.


Yuan Atmajo, 6Gen Fotoğraf Dergisi'ni Unutmadı Endonezyalı fotoğraf sanatçısı nisan ayındaki İstanbul ziyaretinde 6GEN Fotoğraf Dergi Genel Yayın Yönetmeni Osman Şahin ile Sultanahmet'in tarihi atmosferinde bir araya geldi. 6GEN Fotoğraf Dergisi'nin 11. sayısına konuk olan Endonezyalı fotoğraf sanatçısı Yuan Atmajo dergimiz editörü ile yaptığı sohbette Endonezya ve Türkiye'deki fotoğraf sanatı üzerine sohbet etti. Sohbette "Türkiye ve Endonezya fotoğraf sanatında çok iyi gelişmeler yaşadı ve insanların dünyadaki diğer çalışmalarla daha etkileşimli olarak kendilerini geliştiriyor. İnternet bu gelişmeleri bazen olumsuz da etkilese zamanla bu olumsuz noktalar

kaybolacaktır ve hızla gerçekleşen gelişmeler deavm edecektir." Atmajo, Sultanahmet'te yediği yemeği çok beğendiğini de sözlerine ekledi.

Odadan Fotoğraflar

Nikon, Galatasaray’a Sponsor Oldu! Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’da gerçekleştirilen imza törenine Galatasaray Spor Kulübü 2. Başkanı Ali Dürüst, Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim ve Nikon Orta Doğu Bölge Yöneticisi Takashi Yoshida katıldı. Anlaşma çerçevesinde Nikon,

Ülkemizde fotoğraf üzerine bir kaç proje yapmayı düşünen Yuan Atmajo, "Türkiye'yi tekrar ziyaret etmek istiyorum" dedi.

Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı’nın “Optik Ekipmanlar ve Görüntüleme Cihazları Sponsoru” oldu. Böylece Nikon dünyada ilk kez bir futbol takımına sponsor oluyor. Sponsorluk anlaşmasınca futbol takımının şortlarında da Nikon logosu yer alacak.

Melih Can Özmen tarafından çekilen, düzenlenen ve birçok dergiye kapak olan fotoğrafların sergileneceği “Odadan Fotoğraflar” adlı fotoğraf sergisi, 27 Temmuz Cuma günü Ördekli Kültür Merkezi’nde (Bursa) gösterime açılıyor. Melih Can Özmen ve ekibinin açılış konuşmasıyla başlayacak olan sergide, fotoğraf alanında yaptıkları çalışmalarla dikkat çeken birçok sürpriz isim de konuk olarak yer alacak.

3


Faruk Akbaş’tan Edremit’te “Fotoğraf Gösterisi” Balıkesir’in Edremit ilçesinde Uluslararası Fotoğraf Sanatçısı Faruk Akbaş, 4 Mayıs 2012 Cuma günü Edremit’te dia gösterisi ve söyleşisi yaptı. Fujifilm / Türkiye sponsorluğunda fotoğraf projeleri gerçekleştiren içinde Afganistan, Çin, Sibirya, Moğolistan, Hindistan ve Nepal’in de olduğu pek çok Asya ve Afrika ülkesine karayolu ile fotoğraf yolculukları ile Türkiye genelinde çektiği, doğa, kültürel yaşam ve

tarihî zenginlikleri içeren fotoğrafları Edremit Belediyesi Meclis Salonunda Uluslararası Fotoğraf Sanatçısı Faruk Akbaş tarafından 2 saatlik gösteri ile körfez halkı fotoğrafa doydu.

vurgulayarak, bu yöreye ait “Sarıkız Efsanesi” film projesi için körfezdeki fotoğraf dostlarıyla yakında buluşacaklarını kaydetti.

Akbaş Edremit Körfezi’nin doğa güzellikleri ve fotoğraf malzemesi açısından çok zengin olduğunu

Ayvalık 1. Fotomaratonu Başladı Ayvalık 1. Foto Maratonu Sanat Fabrikası’nda Çarşamba günü düzenlenen kokteyl ile başladı. Kokteylin ardından Belediye eski Düğün Salonu’nda Yusuf Tuvi’nin ‘İnsana Dair’, ve Osman Ürper’in ‘Dansa dair’ fotoğraf sergileri açıldı. Fotoğraf sanatına ve ilçe turizmine katkıda bulunmak amacıyla AYKÜSAD (Ayvalık Kültür Sanat Derneği) tarafından düzenlenen AYTUGEB’in destek verdiği 1. Ayvalık Foto Maratonu başladı. Foto maratonu Sanat Fabrikası’nda düzenlenen kokteylle başlatan AYKÜSAD Başkanı Çiğdem Çermikli, destek olan ve emeği geçenlere teşekkür etti. Çermikli, “Ayvalık doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri açısından çok ayrıcalıklı. Foto maraton için ülkemizin dört bir yanından fotoğrafçılar ilçemize geliyor. İlçemizin güzel noktalarında fotoğraf çekme imkânı yaratacağız. Bütün bu çalışma sonunda Ayvalık ve çevresinin doğal güzellikleri, tarihi özellikleri katalog halinde basılacak. Her yıl tekrarlamayı düşünüyoruz. Foto maratonun Ayvalık’ın tanıtımına 4

“Etkinlik Uluslar Arası Hale Gelmeli” Etkinliğe AYTUGEB çatısı altında “Ayvalik’ta Fotoğrafçiliğin Gelişme- destek veren bir diğer belediye si İçin Önemli Bir Etkinlik” olan Küçükköy Belediyesinin Kokteyle katılan Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, “FotoğrafBaşkanı Hasan Bülent Türközen, çılık turizm kültürünün özellikle foto maratonu gerçekleştirmekalternatif turizmin gelişmesi için ten ötürü mutluluk duyduklarını önemli bir kapı aralayacaktır. Bu kaydederek “Fotoğraf her insan etkinliğin uluslar arası boyuta için önemli bir belge. Fotoğrafçılık taşınmasını temenni ediyorum” önemli bir sanat dalı. Ayvalık’ta dedi. Kokteylin bulunduğu Sanat fotoğrafçılığın gelişmesi için, ilçe- Fabrikası fuayesinde AYKÜSAD nin kültürel ve doğal zenginlikleri- Fotoğraf Grubunun fotoğrafları nin belgelenmesi için bu etkinliği sergilenirken, Belediye eski Düğün önemsiyorum. İlerleyen zamanda Salonu’nda Yusuf Tuvi’nin ‘İnsana bu etkinliğin gelenekselleşmesini Dair’, ve Osman Ürper’in ‘Dansa diliyorum” dedi. dair’ fotoğraf sergileri açıldı. önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum” dedi.


Sergen Şehitoğlu Istanbul’dan İzmir’e Bir Köprü Kuruyor 17 Mayıs – 17 Haziran 2012 arasında gerçekleşecek sergi ile K2 Güncel Sanat Merkezi İzmir’de 3-UNDERGROUND” adlı sergisi ile fotoğraf sanatçısı Sergen Şehitoğlu ilkini “1 Dönüm – Gelmeden – Yeraltı” adıyla Istanbul Fotoğraf Merkezi’nde,ikincisini “2-New Undergound” adıyla Art Place Berlin sanat galerisinde sergilediği işlerini, İzmir K2 Galeri’de izleyiciyle buluşturuyor. Boğazın sanat sahnesindeki gençliğini ve dinamizmini yansıtan sanatçı, görsel anlatımıyla izleyiciye alışılmadık bir bakış sunuyor,duygulara

yeni odalar açıyor, içsel bir anlatımı yorumlama ve algılama imkanı sağlıyor. Sergen Şehitoğlu’nun “Underground” serisi 2010 yılında Silvershotz International Fine Art Photography dergisi tarafından yılın en iyi 32 fotoğraf portfolyosundan biri olarak seçildi ve bu seçkide yer alan ilk Türk sanatçı olarak tüm dünyada yayınlanan FOLIOS 2010 kataloğunda yer aldı.

FOLIOS Sergen Şehitoğlu için; “Fotoğraflarında renk, ritm ve grafik kullanımları göze çarpıyor. Görüntüler katılık, soğukluk ve yalnızlık hissi uyandırsa da izleyicinin duygularına da yer bırakıyor.Sergen bu fotoğrafları derin bir duygu ile yaratmış ve amacı izleyene katı bir gerçeklik sunarken herkesin sahneyi farklı algılamasını sağlamak.” diye övgü ile bahsetti.

“Denizler…Karina’da Sonbahar” Görkemli binaların mimarı ilk kişisel fotoğraf sergisi ile sanat severlerle buluşuyor. Vedat Doker fotoğrafseverleri denizlere ve Karina’da sonbahara davet ediyor Fotoğraf sanatçısı Vedat Doker’in “Denizler Karina’da Sonbahar” adlı ilk kişisel sergisi İstanbul Sanayi Odası Oda Kule Sanat Galerisi’nde 8 Haziran’da başlayacak ve 29 Haziran’a kadar İSO Oda Kule Sanat Galerisi’nde sürecek. Sergide sanatçı, doğanın bize sun-

duğu güzellikleri hoyratça nasıl harcadığımızı anlatıyor. İş dünyasının sembol yapılarının mimarı Vedat Doker ilk kişisel fotoğraf sergisini ve fotoğraflarına yansıyan duyguları şöyle anlatıyor: “Fotoğraflarım aslında doğadaki güzellikler, çirkinlikler kadar içimizdeki kontrast, ayrık duygularımızı da yansıtıyor. Karina’da Sonbahar bu kontrastlığın basit bir yansımasıydı. Orada bulunma amacım güzellikleri yansıtmaktı. Ancak bu güzelliğin yanında gördüğüm çirkinlikler, bir anda

zihnimde manevra yapma isteği uyandırdı. Bu düzensizliği, doğaya yapılan saygısızlığı gözler önüne farklı bir açıdan sermeye karar verdim.”

5


“KARELEME” Fotoğraf Sergisi

Üç Objektiften Afrodisyas!

Son dönemde fotoğrafçılığın teknolojiyle bütünleşmesi ve dijital dünyanın her geçen gün görsel sanat harikaları yaratması, bir çok iPhone uygulamasınında geliştirilmesine katkı sağladı. Hatta geliştirilen uygulamalar ile çekilen fotoğraflar “iPhoneography” adıyla yeni bir akıma dönüştü. Türkiye’de çok az örneği olan ve 162 adet Fotoğraf karesinden oluşan bu farklı sergiye tüm fotoğraf severler davetli. Sergi 16 Mayıs – 24 Haziran 2012 tarihleri arasında Grren Cafe Restoran Bursa’da gerçekleşecek.

Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden biri olan Afrodisyas’taki rölyef restorasyon çalışmalarına destek veren Aygaz, Afrodisyas antik kentini üç objektiften,üç farklı bakış açısı ile yansıtmayı amaçlayan “Üç Objektiften Afrodisyas” adlı fotoğraf sergisi ile sanatseverlerle buluşturuyor Geyre VakfıYönetim Kurulu Üyesi Mesut Ilgım ile iki Aygaz çalışanı Asu Ege ve Bülent Küçük’ün Afrodisyas’ın tarifsiz güzelliğini kendi kareleriyle yorumladığı sergi, kapılarını 8 Mayıs, Salı günü Aygaz Genel Müdürlük (İstanbul) binasında açıyor. “Üç Objektiften Afrodisyas” adlı sergi 30 Haziran tarihine kadar ziyaret edilebilir.

Yılın Basın Fotoğrafları Bursa’da Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği ‘Yılın Basın fotoğrafları 2011’ yarışmasında ödül alan fotoğraflardan oluşan sergi, Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde ziyarete açıldı. Foto Muhabirleri Derneği’nce (TMFD) geleneksel olarak düzenlenen “Vakıfbank - TFMD Yılın Basın Fotoğrafları´ 2011” yarışmasında ödül alan fotoğraflardan oluşan sergi Bursa Gazeteciler Cemiyeti işbirliğiyle Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Bursalılarla buluştu. İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ndeki serginin açılış törenine Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, yarışmada birincilik ödülünü kazanan Reuters Foto 6

Muhabiri Ümit Bektaş ile Bursalı gazeteciler katıldı. Van depreminde enkaz altında kalan 13 yaşındaki Yunus Geray’ın son bakışlarını ölümsüzleştirdiği fotoğrafıyla yarışmanın birincisi olan Bektaş, “Bizler fotoğraflarımızla tarihi anları belgeliyoruz. Ancak fotoğraflarımız yayınlandıktan sonra her şey bitiyor. Bizim isteğimiz bu fotoğraflar doğru algılansın, verilen mesajlar iyi okunsun. Örneğin benim çektiğim fotoğrafa bakıldığında bir doğal afet boyutları iyice algılanma-

lı. Doğal afetlere karşı önlemler alınmalı. Bizler toplumu fotoğraf karelerimizle bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bize böyle tarihi bir mekanı açtıkları için ev sahiplikleri nedeniyle Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye teşekkür ediyorum” dedi. Sergi sayesinde İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ni ilk kez görme fırsatı bulduğunu ifade eden Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı da Başkan Altepe ve ekibini kutladı.


Pink Floyd Üyesi Roger Waters’dan Fotoğraf Yarışması Solo kariyerine birbirini izleyen sekiz albümü ile 1984 yılında başlayan rock fenomeni Pink Floyd‘un kurucu üyelerinden Roger Waters, sahnelenen en iddialı ve kompleks rock şovlarından biri olan “The Wall Live” turunu yeniden hayata geçirmeye hazırlanıyor.

York’da gerçekleşek Roger Waters The Wall Live turu için bir gecelik fotoğrafçı olma hakkı kazanacak ve Pink Floyd’un kurucu basçısı ve vokalisti olan bu yaşayan efsanenin fotoğraflarını çekebilecek.

Efsanevi şarkıcı Roger Waters, The Wall Live turunun yeniden hayata geçişini kutlamak üzere, tüm fotoğrafçıları canlı bir etkinlikte çektikleri bir fotoğrafı göndererek hayatlarını değiştirecek bir fotoğraf yarışmasına katılmaya davet ediyor.

Sokak Hayvanlarına Destek Olmak için Yine Deklanşöre Basma Zamanı Sokakta yaşayan hayvanlara dikkat çekmek amacıyla Koza Yönetim ve Hayvan Hakları Federasyonu’nun işbirliğiyle hayata geçen ‘Sokak Köpekleri ve Çocuk’ konulu fotoğraf yarışması, 27 Haziran’a kadar her yaştan amatör ve profesyonelin başvurularını bekliyor. Yarışmada dereceye giren fotoğraflar, 2013 takviminde yer alacak ve takvimin satışından elde edilen tüm gelir HAYTAP’ın sokak hayvanları için geliştireceği projelerde kullanılacak.

Roger Waters’ın seçeceği bir fotoğrafçı, 7 Temmuz 2012’de New

“Tarım Ve İnsan” Fotoğraf Şöleni Başlıyor Fotoğraf severlerin büyük ilgi gösterdiği “Tarım ve İnsan” konulu Ulusal Fotoğraf Yarışmasına başvurular başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın geleneksel hale getirdiği ve DenizBank’ın katkılarıyla gerçekleştirilen yarışmanın bu yıl 4’üncüsü düzenlenecek. Büyük ilgi gören yarışmaya, Genel, ÇiftçiÜretici, Öğrenci, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve DenizBank personeli olmak üzere beş ayrı kategoride başvurular kabul edilecek. Son Tarih 13 Temmuz Yarışmaya katılmak isteyenler, 13 Temmuz 2012 tarihine kadar başvuruda bulunabilecekler. 24-27 Temmuz tarihleri arasında ise sonuçlar kamuoyuna açıklanacak. Ulusal Fotoğraf Yarışması’nın ödül

töreni ekim ayı içinde gerçekleştirilecek. Yarışmada dereceye girenlere toplamda 15 bin lira ödül verilecek. Genel kategori birincisi 4 bin lira, ikincisi 3 bin lira, üçüncüsü ise 2 bin liralık ödülün sahibi olacak. Çiftçi-Üretici, Öğrenci, Bakanlık Personeli kategorilerinde ödüle layık görülen fotoğraf sahipleri 2’şer bin liralık ödülü almaya hak kazanacaklar.

Sokak hayvanlarının da insanlar kadar yaşam hakkı olduğunu vurgulamak amacıyla düzenlenen yarışma, ‘Sokak Köpekleri ve Çocuk’ temalı fotoğrafları ile toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Her yaş grubundan amatör ve profesyonellere açık olan yarışmaya başvurular 27 Haziran tarihine kadar yapılabiliyor. Birincinin bin 500, ikincinin bin, üçüncünün 500 TL kazanacağı yarışmada takvimde basılacak diğer fotoğraflarda 250 TL ile ödüllendirilecek. 7


4. Gölcük Fotoğraf Yarışması Yarışmanın iki ayrı konusu var “Somut Olmayan Kültürel Miras” ve “Gölcük te Bir Nefes” olmak üzere 2 kategoride fotoğraf severlerle buluşacak. A kategorisinde, Somut Olmayan Kültürel miras konusu, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekânlar anlamına geliyor B kategorisinde ise; Gölcük merkez olmak üzere; çevresindeki

“Değişen Bodrum’un Değişmeyen Yüzü” Ulaşlı, Halıdere, Değirmendere, İhsaniye, Hisareyn ve Yazlık Belde Belediyelerinin birleşmesi ile oluşan yeni sınırlar içindeki Gölcük ve bağlı köylerinde çekilen kareler yarışacak. Yarışma Takvimi; Yarışmaya Son Katılım Tarihi: 20 Haziran 2012 Seçiciler Kurulu Değerlendirmesi: 22 Haziran 2012 Sonuçların Açıklanması: 25 Haziran 2012 Ödül Töreni ve Sergileme: 29 Haziran 2012

2. Akşehir Belediyesi Ulusal Fotoğrafçılar Bulusması, Sille Sanat Sarayı Fotomaratonu Akşehir’in fotoğraf sanatının görsel gücü aracılığı ile tanıtılmasına katkı sağlamak. Ayrıca, Akşehir halkının fotoğraf sanatına ilgi duymasını ve ülkenin dört tarafından gelecek yüzlerce fotoğraf tutkunu ile tanışmasını ve kaynaşmasını sağlamak olan etkinlik 04 – 08 Temmuz 2012 günlerinde 5 gün sürecektir. Ödüller:

* 1.lik Ödülü : 3.000.- TL + Plaket * 2.lik Ödülü : 2.000.- TL + Plaket * 3.lük Ödülü : 1.000.- TL + Plaket * Akşehir Belediyesi Özel Ödülü – 500.- TL + Plaket * Sille Sanat Sarayı Özel Ödülü – 250.- TL + Plaket * 5 Adet UPI Madalya (Sergilemeye ve satın almaya değer görülen 30 adet fotoğrafın içinden seçilerek değerlendirilecektir.) * Sergileme 30 Adet

Şantiye Günlüğü Fotoğraf Yarışması AFM inşaat tarafından, Ulusal Fotoğraf Amatörleri Derneği desteği ile düzenlenen fotoğraf yarışmasında inşaat - şantiye konularına dair kesitleri ve yaşam karelerini aktaran fotoğrafların fotoğrafseverlerle buluşması ve bu alanda katılanlar arasındaki en iyi fotoğrafların seçilmesi amaçlanıyor Yarışma Takvimi; Son katılım tarihi: 8

12 Haziran 2012 Jüri toplantısı: 17 Haziran 2012 Sonuç bildirimi: 19 Haziran (www.tfsf.org, www.afminsaat.com ve www.ufad.org adresinde) Ödül Töreni: Sergi ve Ödül Töreni sonuç bildiriminden sonra yer ve tarih duyurulacaktır. Ödül ve sergileme alan katılımcılara telefon ile bildirilecektir.

Bodrum, gerek kentsel gerekse turizm anlamında hızla gelişmesiyle birlikte geleneksel kültüründen ve özgünlüğünden hızla uzaklaşmakta. Katılımcılardan istenen bu amaç doğrultusunda “Değişen Bodrum’un değişmeyen yüzü” konusuna uygun fotoğraf üretmeleridir. Yarışma Takvimi; Son katılım tarihi: 9 Ağustos 2012 Seçici kurul değerlendirmesi: 11 Ağustos 2012 Sonuçların açıklanması: 13 Ağustos 2012 Ödül töreni: 9 Eylül 2012 Sergileme: 9-16 Eylül 2012


I.Ünye Fotoğrafçılar Bulusması ve Fotomaratonu Karadeniz’in en güzel kentlerinden biri olan Ünye’nin fotoğraf sanatının görsel gücüyle tanıtımına katkı sağlama, Ünye’de insanın, doğanın, eski evlerin ve artık kaybolmak üzere olan zanaatların ve zanaatkarlarının fotoğraflanarak bu fotoğrafların fotoğrafın belgesel yönü ile geleceğe aktarma bu sayede fotoğraf sanatının tanıtılmasına ve Ünye’de fotoğraf sanatına olan ilginin arttırılması amaçlanıyor.Fotomaraton sonunda seçilecek fotoğraflar da Ünye Belediyesi fotoğraf arşivine kazandırılacak.

12 Temmuz 2012 Perşembe Başvuru kabul : 08:00 – 24:00

Fotomaraton Takvimi ve Programı;

13 Temmuz 2012 Cuma Başvuru kabul : 08:00 – 24:00

Fotoğraf teslim alımı : 18:00 – 24:00 Yemek ve açılış merasimi : 20:00 14 Temmuz 2012 Cumartesi Başvuru kabul : 08:00 – 14:00 Fotoğraf teslim alımı : 08:00 – 23.00 15 Temmuz 2012 Pazar Seçici Kurul toplantısı ve değerlendirme : 09:30 – 14:00 Sonuçların açıklanması, ödül töreni ve kapanış : 14:30 Ödüller; Birincilik Ödülü : 2.000-TL İkincilik Ödülü : 1.000-TL Üçüncülük Ödülü : 750-TL Mansiyon (3 adet) : 500-TL (Her bir fotoğraf için) Sergileme (En fazla 40): 100 TL

Pentaxoptio VS20; Fotoğraf Çekerken Şekilden Şekile Girmeye Son Pentax Ricoh şirketinin bugün piyasaya sunduğu,Optio VS20 dijital fotoğraf makinesi yepyeni özellikleri ile kullanıcılara kolaylıklar sunuyor. 20x optik yakınlaştırma özelliğinde geniş açı bir makrolense sahip olan üründe, dikey olarak çekim yapmayı kolaylaştırmak için fazladan deklanşör ve yakınlaştırma düğmeleri bulunuyor. Fazla-

dan bulunan denklanşör düğmesi ile artık fotoğraf çekerken şekilden şekile girmenize gerekyok. Makinenizi dikey tutarakta cok rahat fotoğraflar çekmenizi sağlayan budüğme ile kadrajınız sorunsuz olacak. Optio VS20’de yüksek çözünürlükte fotoğraflar çekebilmeniz

için 16.0 MP çözünürlüğünde bir algılayıcı görev yapıyor. 20xoptik yakınlaştırma özelliği sayesinde sınıfındaki en iddialı modellerden biriolan Pentax Optio VS20’de 3.0 inç büyüklüğünde bir ekran bulunuyor. Üründe fazladan sunulan ve dikey olarak kullanım sırasında çekim yapmayı kolaylaştıran düğmeler kullanım kolaylığı sağlıyor.

9


Samsung’dan Wi-Fi Destekli Üç Yeni Aynasız Kamera: Nx20, Nx210 Ve Nx1000 Güney Kore’nin teknoloji devlerinden Samsung, Wi-Fi donanımlı, değiştirilebilir objektifli ve aynasız üç yeni kamerasının lansmanını gerçekleştirdi: NX20, NX210 ve NX1000. Kameraların bünyelerinde barındırdıkları WiFi teknolojisi sayesinde yaptığınız çekimleri herhangi bir kabloya gereksinim duymaksızın akıllı

Samsung NX20 telefonunuzda, tablet bilgisayarınızda, LCD televizyonunuzda görüntüleyebiliyorsunuz; sosyal ağlarda, bulut tabanlı depolama hizmetlerinde paylaşabiliyorsunuz veya e-posta olarak çevrenize gönderebiliyorsunuz. Samsung’un aynasız kameralarının ön plana çıkan teknik özellikleri şu şekilde; Samsung NX20 • 122 mm x 90 mm x 40 mm ebatlarında ve 341 gram ağırlığında tasarım • 20.3 megapiksel, APS-C CMOS sensör • 8 FPS çekim hızı • 100-12.800 ISO aralığı • 30 sn - 1/8000 sn enstantane hızı 10

• 1920 x 1080 @ 30 FPS video kaydı • %100 görüş alanlı elektronik vizör • 3.0-inç, 614.000 piksel, hareketli AMOLED ekran • SD, SDHC, SDXC bellek kartı desteği • HDMI portu • 360 kez çekime olanak tanıyan

lityum iyon batarya (BP1310) Samsung NX210 ve NX1000 • 117 mm x 63 mm x 37 mm ebatlarında ve 222 gram ağırlığında tasarım (NX210), 114 x 63 x 37 mm ebatlarında ve 222 gram ağırlığında tasarım (NX1000) • 20.3 megapiksel, APS-C CMOS sensör

Samsung NX210

• 100-12.800 ISO aralığı • 30 sn - 1/4000 sn enstantane hızı • 1920 x 1080 @ 30 FPS video kaydı • 3.0-inç, 614.000 piksel AMOLED ekran (NX210), 3.0-inç TFT-LCD ekran (NX1000) • SD, SDHC, SDXC bellek kartı desteği • HDMI portu • 320 kez çekime olanak tanıyan lityum iyon batarya (BP1030)

Samsung NX1000 Samsung NX20 mayıs başında 1100$’dan (18-55mm f/3.5-5.6 kit objektifle), NX210 ise mayıs ortasına doğru 900$’dan (1855mm f/3.5-5.6 kit objektifle) boy gösterecek. Siyah ve beyaz renkli NX1000’in satışına haziranda başlanacak. (20-50mm f/3.5-5.6 objektifle) NX1000’in fiyatı 700$ olarak belirlenmiş. Türkiye satışının hangi tarihte başlayacağını belirtmeyen Samsung, kompak makineler daha az ağırlık vererek, aynasız dslr makinelerdeki gelişmeleri arttıracağını ve piyasada daha fazla söz sahibi olmak istediklerini belirtti.


Tamron Sp 24-70 Mm F/2.8 Di Vc Usd’nin Fiyatı Ve Çıkış Tarihi Belli Oldu Nikon, Canon, Sony, Pentax gibi D-SLR kamera üreticilerinin en yakın partnerlerinden Tamron, yeni zum objektifi SP 24-70 mm f/2.8 Di USD’nin, Amerika pazarına giriş tarihini ve fiyatını açıkladı. Yapılan açıklamaya göre yeni zum objektifin Canon ve Nikon bayonetli versiyonları 1.299$ fiyat etiketiyle, 26 Nisan’dan itibaren piyasaya sürülecek. Tamron’un görüntü stabilizasyon teknolojisini (Vibration Compensation) bünyesinde barındırmayan

Sony bayonetli versiyonun ne zaman boy göstereceği ise kesinlik kazanmış değil. 108.5 mm uzunluğunda ve 825 gram ağırlığında tasarıma sahip olan SP 24-70 mm f/2.8 Di USD, 12 grup / 17 elementten oluşan optik yapısıyla, 9 adet diyafram bıçağıyla, 0.38 metre minimum odak mesafesiyle, 82 mm filtre çapıyla, f/2.8’e kadar açılabilen - f/22’ye kadar kısılabilen diyaframıyla ve görüntü stabilizasyon teknolojisiyle ön plana çıkıyor.

Instagram’ın Fotoğraf Makinesi Çıktı Facebook tarafından 1 milyar dolara satın alınan uygulama, bu büyük satışın ardından ‘Instagram gerçek bir fotoğraf makinesi olsaydı’ fikrini doğurdu. Instagram Socialmatic’ adlı proje hazırladığı prototipte Instagram gerçek bir fotoğraf makinesi olarak tasarlandı. 16 GB’lık hafıza, Wi-Fi ve Bluetooth özelliği, 4:3 dokunmatik ekran ve optik zoom hayal edilen özellikler arasında. Instagram fotoğraflarınızın çıktısını alabilmeniz için içine yerleştirilen bir yazıcı da bulunuyor. ‘Instagram Socialmatic’le çektiğiniz fotoğrafları ister Facebook üzerinden paylaşabilir ister yazıcıdan çıktısını alabilirsiniz. Üzerinde kullanıcı adı ve QR koduyla birlikte basılan fotoğraflar, diğer kullanıcıların sizi kolayca bulmasını sağlıyor. 11


Bennu Gerede 12


13


Bennu Gerede Farklı duruşu ve projeleri ile tanıdığımız Bennu Gerede’nin çocukluk yıllarından itibaren fotoğrafla nasıl tanıştığını ve hayata bakışının fotoğrafa nasıl yansıdığını 6GEN Fotoğraf Dergisi olarak yaptığımız röportajla sizlere sunuyoruz... Birçok insan, bir sanatçının hayatındaki en önemli dönemin çocukluk yılları olduğunu düşünür. Sizin yaşamınızdaki o yıllar yaşantınızı nasıl etkiledi? Bence insanların her dönemi önemlidir. Ben çok ilginç bir çocukluk yaşamadım açıkçası ama çevrem enteresan inanlar ile doluydu. Birleşmiş devletlerin okula gidiyordum ve orada çok renkli simalar ile arkadaşlıklar yapabildim. Mesela futbolcu Pele’nin oğlu, ya da Dustin Hoffman kızı... Babam ve annemin çevresi de çok güzeldi..Ahmet Ertegün, Arif Mardin, Gökçin Sipahioğlu gibi...Keşke daha yetişkin olsaydım da daha fazla değerini anlasaydım. New York’un en güzel döneminde ordaydım ama çok ufaktım tam anlamıyla doya doya yaşamaya... Çocuk yaşta fotoğraf çekmeye başlamışsınız. Fotoğrafla tanışmanız nasıl oldu? O yaşlarda herkesin bir idolü olur genelde, sizinki kimdi? Annemler Coşkun Aral’ı 14

tanıdıkları için kendisini çok takdir ediyordum ve çok şey kattı fotoğrafçılık hayatıma. İlk profesyonel Nikon makinamı o tanıştırmıştı bana 14 yaşımda. Öncesi büyük babama ait. Kendisinin eski Olympus’unu vermişi. Herhalde hayatımın en güzel fotoğraflarını o makina ile çekmişimdir. Medyada sizin hakkınızda sosyetik fotoğrafçı, ezber bozan, tabu deviren vb. yapılan tanımlamaların sadece birkaçı... Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Bir kere asla sosyetik fotoğrafçı değilim. Ama tabu deviren vs. gibi yorumlar hoşuma gidiyor. Ben kendimi cesur ve korkusuz olarak tanımlıyorum. Düşündüğümü söylüyorum, o yüzden insanlar bunu dediğiniz gibi yorumlamak istiyorsa benim için hava hoş. Açıkçası pek takan cinsten değilim. Kendime göre yaşarım, insanların düşündükleri pek umurumda değil.

Ne tür fotoğraflar çekmekten hoşlanıyorsunuz? Daha fazla kurgucuyum. Herhalde sinema geçmişimden kaynaklanıyor. Bir düşünceyi hayata geçirip ölümsüzleştirmek inanılmaz haz veriyor bana. Fotoğraf bir sanat dalı. Sizce sanatta kurallar olmak zorunda mıdır? Fotoğraflarınızı çekerken belli kurallara bağlı kalıyor musunuz? Sanat ve kural pek bağdaşmıyor. Kurallar gerçek hayata tabidir maalesef. Sanat da kurallar asla olmaz. Fotoğraf çoğu insan için kendilerini ifade etme biçimi. Fotoğraf sizin için ne ifade ediyor? Benim konuşmak istediğim sözleri anlatıyor. Son günlerde gerçekleştirdiğiniz projelerden; Yalıtımın Mavi Yüzü projesini anlatır mısınız? Nasıl bir projeydi? Bana böyle bir proje geldiği zaman kabul etme sebeplerin-


den biri insanları bilinçlendirmekti. Bende ilk zamanlar yalıtım ile karşılaştığımda ne kadar faydalı olduğunu bilmiyordum. Her anlamında tasarruf ediyoruz evimizde kullandığımız zaman. Hem soğukta bizleri soğuktan koruyor, hem sıcakta bizi serin tutuyor. Fikir olarak nasıl bir şey düşündüm derseniz muhtelif kareler yavaş yavaş oluştu. İnsanların hayatında her şekilde yalıtımı sokmak istedim. Bir karede şemsiyeli bir kadın var ama şemsiye yalıtım malzemesinden yapılmış. Başka bir karede mesela kaykaycı bir çocuk var kay kay yapıyor. O da malzemenin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor...

anlatabilir misiniz? Bizim topraklarımıza ait çok özel bir spor. Hem estetik açısından hem de tarihi açısından. 1360 yıllarında beri devam ediyor bu gelenek. Giydikleri kıspet de el yapımı ve çok enteresan bir pantolon. Ben tarihimize ve geleneklerimize ve ata sporlarımıza çok önem veriyorum. Maalesef yavaş yavaş kültürümüze ait bu sporlarımız yok oluyor ve ben insanlar ile bu geleneğimizi tekrar hatırlatmak istedim. Yaklaşık bir sene önce gazetede ufacık bir haberini okuduktan sonra kesin bu projeyi yapmam gerektiğini düşündüm. Tesadüfen bir arkadaşım ile konuşurken onun şöförü o topraklardan ve geçmişten gelBu proje kapsamında gerçekdiğinden ve bir sürü pehlivan leşen “Yalıtımın Mavi Yüzü” ve ağa tanıdığı için, bana bir fotoğraf sergisi nasıl geçti? Ser- sürü kapı açtı. Ve bu serüven giye katılımı nasıl buldunuz? böyle başlamış oldu. Benim Gayet olumlu geçti. Medya dö- için çok özel bir proje oldu nüşü de çok iyiydi, seyircilerbu. İlk defa hayatımda üçünü den çok güzel tepkiler aldım. boyuta taşıdım fotoğraflarımı. İlk etapta bir lokantada basın Swaroski kristaller ile tek tek lansmanı yapıldı. Konuşmacı kendim bizzat muhtelif yerleolarak da katıldığım yerler de rini döşedim imajların. Bir de oldu. Basın vardı. Sorulara baskı olarak direkt aliminyum da cevap verdim. Sonrasında üzerine bastım. Ortaya çok bu proje Santral İstanbul da güzel bir sonuç çıktı. sergilendi. Kiss&Bet çalışmalarınız da yağlı güreşleri konu aldınız ve bu spor birçok kadın tarafından sempatiyle karşılanmıyor. Bir kadın olarak yağlı güreşleri neden konu aldınız? Projenin gelişimini ve sizdeki yerini

Kiss&bet projenizin gelişimini ve sizdeki yerini anlatabilir misiniz? Yaklaşık bir sene önce gazetede ufacık bir haberini okuduktan sonra kesin bu projeyi yapmam gerektiğini düşün-

düm. Tesadüfen bir arkadaşım ile konuşurken onun şöförü o topraklardan ve geçmişten geldiği için ve bir sürü pehlivan ve ağa tanıdığı için, bana bir sürü kapı açtı. Ve bu serüven böyle başlamıştır. Benim için çok özel bir proje oldu bu. Yakın dönemde gerçekleştirmek istediğiniz çalışmalarınız nelerdir? Sizi nasıl projeler içerisinde göreceğiz? Şu sıralar bir çocuk masal kitabı yazdım ve oğlum Dilan resimlerini yapıyor. Ben 10 gün Peru’ya gittim. Amazonlarda kaldım. Sanırım hayatımın dönüm noktası oldu:) Dönüşümde birden bire ilham geldi. Kendimi tutamadım. Ve bu çocuk masal kitabı çıktı ortaya. Hem öğretici. Hem spiritüel. Oğlumda resimlerini çiziyor. Onun ile üretmek, paylaşmak, inanılmaz bir duygu. Henuz 12 yaşında. Bu projem için de sponsor aramaktayım. Türkiye’de ve dünyada çalışmalarını beğeniyle izlediğiniz fotoğrafçılar kimlerdir? Sizce onları diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir? Nan Goldin. Dürüst ve samimi. Helmut Newton- Moda fotoğrafçılığa erotik bir boyut katmıştır. Guy Bourdın de, Newton dan önceydi. O da reklam sektörüne erotizm katmıştır. David La Chapelle gibi...

15


kiss&bet 16


17


kiss&bet 18


19


kiss&bet 20


21


22

paris 1


paris 2

23


24


25


26


27


28


29


Ali Öz; Tarlabaşı 30


31


.. Ali Oz; Tarlabaşı Yaklaşık son 35 yıldır Türkiye’nin her anını fotoğraflayan fotomuhabir Ali Öz, kentsel dönüşümle birlikte değişime uğraşacak olan Tarlabaşını ve orada yaşayan insanların hayatını, yaşadıkları zorlukları ve yeni gelişmelerin etkilerini tüm cıplaklığıyla bizlere sunuyor... Tarlabaşı projesine başlamak için nelerden ilham aldınız?

ve mesela bir travesti, mafya babası, tecavüze uğramış bir kız hikâyesini beşer dakikalık Tarlabaşı’na otuz yıldır gisürelerde anlatıyordu. Yani diyorum. Hatta üç ay kadar mekâna uygun tiyatrolar vardı. oturmuştum. Meslek olarak Tehlikeli bir bölge olduğu için da gelip gittiğim, tanıdığım bir önceden krokiler çizilip planyer. Oradaki çamaşırlar, ipler, lar yapıldı. Geldiğinde koluna insanlar, yaşamlar benim hep bileklik takılıyor, sırasıyla o ilgimi çekmişti. Eskiden de mekânları dolaşıyorsun. İzleorada çalıştım. Bulvar açılışı yici kızlardan biri korkmuştu, sırasında 87 yıkımlarını da bilekliğini ödünç aldım. Oraçekmiştim. Hatta adamın biri daki mekânlara uygun bütün evini yıktırmamak için kendi- tiyatroları çektim. Tarlabaşı ni yakmak istemişti. Makineyi yaşamına uygun tiyatrolar bırakıp adamı ikna ettim, ken- oldukları için önemliydi. Hatta disini yakmasını engelledim. çektiğim bu fotoğraflar Alman Daha sonra Asmalımescit’te yönetmenin kendisinde, İskendisine ev verdiler. 1995 yı- tanbul festivalinde dahi yok. lında uyuşturucu satıcılarının Yine Tarlabaşı’nda, mahalle evinde foto-röportaj çektim. içerisindeki politik, toplumsal Tempo da sekiz sayfa yayınolayları; Kürt çatışmalarını landı. Bir başka çalışmam da; çektim. Geçen sene bu vakitAlman bir yönetmenin “X ler, travestilerin toplandığı bir evler” tiyatro projesi vardı. yer ilgimi çekti ve çekmeye Alman yönetmenden projebaşladım. Çekmeye başladıkça yi çekebilmek amacıyla izin zevk almaya başladım. Kentsel alabilmek için günlerce uğraş- dönüşümü duyunca da daha tım. İzin vermedi. Bu şöyle bir bir önemsedim. Tarlabaşı yok projeydi; mekânlarda ikişer olacak dedim. Daha önceden kişilik izleyici kitlesi vardı Kazılıçeşme deneyimim var32

dı. Kazılıçeşme’yi çektim ama istediğim gibi çekemediğim için üzüldüm. Kazılıçeşme’de deri işçilerini mekânıydı. Olağanüstü ilginç görüntüler vardı. Şimdi orası düz bir alan ve Kazılıçeşme diye bir yer yok artık. Oysa bugünkü kuşağa Kazılıçeşme’yi nasıl anlatacaksın? Elbette ki fotoğraflarla anlatacaksın. Buradan da yola çıkarak Tarlabaşı’nı çekmeliyim diye düşündüm. Sonuç olarak 10 aydır, gece-gündüz Tarlabaşı’ndayım. Tarlabaşı’nda fotoğraf çekerken tedirgin olmadınız mı? Tabii ki önceleri bende tedirginlik duydum. Ama süreç içerisinde gördüler ki benden zarar gelmez. Büyük çoğunluk beni benimsedi. Mekân sahipleri kabul etti. Hatta bir mekân sahibi benim için şampanya patlattı. Neticede otuz bin kare fotoğraf çektim. Kurban bayramını, şeker bayramını, yılbaşını, Roman düğünü, kına geceleri çektim. Eski çektik-


fotoğraflarken orada yaşayanla- çıkartmadan bugüne kadar rın arasında neler hissettiniz? yaşayıp geldiler. Burasının bir bataklık olduğu doğru. Çektiğiniz fotoğrafları FaceDoğru belgeselciliğin olduğu- Ama bu durum sistemin bir book da paylaşıp birçok kişiye nu da bir anlamda göstermiş problemidir. Sistem buranın ulaşmasını sağlıyorsunuz. Nasıl oldum. Ne onların içine çok çöpünü toplamıyor, kanalizastepkiler alıyorsunuz? fazla girdim ne de dışında yonunu açmıyor ya da buranın kaldım. Ben onların parçası su problemini halletmiyor. Facebook da fotoğraflarımı oldum ne de onlara yabancı Sadece kömür dağıtıyorlar. yayınlamak konusuna kuşku bir insan oldum. Beni kendili- Gidelim görelim şehrin göile bakıyorum açıkçası. Ama ğinden sevdiler. Bu adamdan beğinde kocaman çöp dağları Tarlabaşı’ndaki insanların ses- zarar gelmez dediler. Hatta oluşmuş. Yani Tarlabaşı’nda lerinin de duyurulması lazım. travestiler koluma girip haçöplük oluşmuş vaziyette. AyÇünkü burada bir tarih katlitıra fotoğrafı çektiriyorlar. 3 rıca insanlar burada sıçanlarla amı var. Maalesef günümüzde gün beni görmedikleri zaman içice yasamakta. Devletin asli insanların, gerçek insan hayat- neredesin, özledik diyorlar. Bu görevi denetim ve düzeltmeklarına yabancılaşması öyle bir kadar alıştılar bana. Benim sa- tir, varsa yasal olmayan ona üst noktada ki, diğer insanlayemde benimle birlikte gelen karsı önlem almaktır. Bunu rın acılarıyla, problemleri ile öğrenciler de kolay çalıştılar. yerine getirmeyip buradaki kimse ilgilenmiyor. FotoğrafBeni gördüklerinde poz verinsanların suç islemelerine ları yayınlamaya başladığımda miyorlar, doğal hayatlarını göz yumup burayı bataklık çok ilgi gördü. Şu an dört bin sürdürüyorlar. Biliyorum ki diye lanse etmeleri çok yanlış beş yüze yakın beğeni ve iki kentsel dönüşüm adına aslınbir olay. Çünkü TOKI kanabine yakın paylaşım var. Yurt da burada bir tarih katliamı lıyla buradaki sağlam binaları içinden ve dışından günde yapıldı. Buradaki insanlar dahil girin, yıkın, yağmalayın 10–15 tane mesaj alıyorum. En zaten göç yoluyla gelmiş indiye izin verdiler, buna göz önemlisi Tarlabaşı’na birçok sanlar. Çok eskiden Ermeniler, yumdular. O güzelim tarihi öğrenci götürdüm. Bana ulaşıp Rumlar orada yasıyormuş. binaları ve içleri ve tarihi degelebilir miyiz diye soruyorlar, Onlar gidince Türkler ve başka tayları sökülmüş vaziyette. O beraber gidiyoruz, öğreniyor- insanlar yerleşmiş. Sonra da binalar şu anda kendi kendine lar. Gerçi benim gibi devamülke nüfusu Güneydoğuyıkılacak konumda bırakıldı. lılıkları olmuyor. Ertesi gün Kürt meselesine bağlı olarak Buradan çıkan sonuç bu binaFacebook’tan paylaşıyorlar. köyden kente göçle birlikte ların restore edilemez oluşunu O zaman ben kendi kendime yani doğudan İstanbul’a göçle gösterebilmek. Yani yıkmak soruyorum; Bu iş bu kadar birlikte birtakım Kürt sığıniçin bahane buluyorlar. Oysa kolaysa, bir günde oluyorsa o macılar buralarda zor koşul1900’lü yılların mimarlık zaman ben niye 10 ay boyunlarda, yıkık dökük binaların bilgisiyle yapılmış çok önemli ca gece gündüz burada yatıp içinde yaşamaya çalıştılar. tarih yatıyor. Burada yoksul burada kalkıyorum? Burada farklı gruptan insanlar insanlarla bir yasam kültürü bir arada problemsiz bir şekil- oluşmuş. Köyünde nasıl yaÇevre düzenleme çalışmaları de yaşıyorlar. Belki hepsinin sıyorsa, tavuğunu, kurbanını sizce orada yaşayanları nasıl kendilerine göre kuralları var kesiyor. Kısacası kendine özgü etkilemiş durumda? Siz Tarlaama kimse kimsenin alanına bir yaşamını devam ettiriyor. başı’ndaki kentsel dönüşümü müdahale etmiyor. Hır gür Eskiler anlatıyor burada insanlerimi de hesaba kattığımızda geniş kapsamlı bir proje oldu.

33


lar sokakta uyurlardı, kapılar acık uyurlardı diye. Eski Rum ve Ermeni döneminde elit sınıfın yasadığı yani ceketsiz, kravatsız dolaşılmayan bir yermiş. Dolayısıyla benim düşüncem burada bir katliam yapıldı ve buradaki insanlar buradan uzaklaştırıldı. Yaşayan travestiler soruyorlar bizi buradan kovduklarında nereye gideceğiz diye. Ya yasal bir zemin hazırlasınlar, ya da başka bir yerde bu is devam edecek. Çünkü yasamak zorundalar bu işi yapıyorlarsa… Yani sonuçta devlet burayı düzeltmek amacıyla değil buradan birtakım insanlara rant sağlamak için burayı düzenlemeye çalışıyor. Taksim’in girişinde restorasyonu yapılan binalar gözlemlediğim kadarıyla çok kotu şekilde restore ediliyorlar. Oysaki restorasyon çok özenli yapılması gereken bir iştir, özellikle devletin denetiminde çok titiz bir şekilde yapılmalıdır. İşte devletin Beyoğlu’na verdiği önemi bu noktada görmüş oluyoruz. Granit taşlar 5 yıl önce yapıldı. Simdi yeniden sökülüp yapılıyorlar. Oysa restorasyon çalışması iğne ile oya işlemek gibi bir sanattır. Devletin burada suçu önlemek gibi bir derdi olmadığı için birilerine rant sağlanıyor. TOKI bitiyor, belediye devreye giriyor. Belediye bitiyor, TOKI devreye giriyor. Olmadı polis gücü devreye giriyor burayı boşaltmak için. 34

Buradaki bir diğer özellik de dünyanın dört bir yanından gelen insanların yasaması. Pakistanlı bir adamın yaşadığı yeri çektim, orda sıçan bile yaşamaz. Tek başına mağara gibi bir yerde tenekenin içinde yaktığı odunla ısınmaya çalışarak bütün kışı geçirdi. Görüldüğü gibi burada yaşam zor. Ama devletin buna sağladığı bir olanak da yok. Sonuçta insanlar buraya gelmeden önce yaşadıkları yerde de zor şartlar altında yasıyordu. Burada da aynı yaşamı devam ettiriyor. Ama burada şehrin merkezinde iş imkanı yaratıyorlar kendilerine, bu da onlar için bir avantaj. Gidip simit satıyor, pilav satıyor vs. Sonuçta evine ekmek götürebilme olanağı doğuyor. Bu insanlar Sarıgazi’ye, Arnavutköy’e attığınız vakit hiçbir imkanları kalmayacak. Yaptığı pilavı gidip Beyoğlu’nda satarak kendine bir ekonomi oluşturabiliyor.

Toplum Özgütleri) eleştiriyorum. Yani aydın namusunu ve vicdanini eleştiriyorum. Türkiye’deki STK’cılık artık rantçılığa donuşmuş, bunun da altını çiziyorum. Bir yerlerden para gelecek ve bu şekilde hayatlarını idame ettirecekler. Türkiye’deki STK’cılık artık rantçılığa donuşmuş, bunun da altını çiziyorum. Bir yerlerden para gelecek ve bu şekilde hayatlarını idame ettirecekler. Dolayısıyla ben zaten mimarlar odasıyla görüştüm, yan çizdiler bizim seçimimiz var ilgilenemeyiz dediler oysa bu proje ile ilgilenecek en temel kurum mimarlar odası. İnsan hayatı ile ilgili bir çalışmada projeciler destek olmuyor, bizde hümanizma kalmamış bizde insanları sevmek anlamında bir hümanizma yok. İnsanların yoksulluklarından proje çıkarıyoruz.

Twitter ve Facebook ‘a aç kalan Burada altını çizmek istediğim kedilerin fotoğrafını koydukonulardan bir tanesi Tarlabaşı ğumda insanlar buraya kedi Toplum Gönüllüler Derneği. maması getirmeye başladılar, Oradaki insanları benimsehayvan severler kedilere mama meden onlara tepeden bakma dağıttı. Bu insanlar yoksullara zihniyetleriyle güya çocuklara elbise giysi getirmeye başlaeğitim vermeye çalışıyorlar. dılar. Dayak yiyen bir kadına Yani is kapısı yaratılmış kendi- yurtdışından para göndermek lerine. Ama oradaki insanların istedi birisi. Böyle Olumlu hayatini değiştirmek acısınşeyler de oldu tabi dan hiçbir katkıları yok bana sorarsanız. Benim projeme Projede zorlandığınız bir an, gelince, ben maalesef daha bir durum oldu mu? önceki projelerde olduğu gibi Türkiye’deki STK’ları (Sivil Zorlandığım olmadı, çok az


psikopat yada şizofren insana rastladım. Zaten savaş muhabirliği yapmış bir gazeteci olarak onları geçiştirmeyi bildim. Ben direk fotoğraf çekmedim, önce onlara kendimi alıştırdım, her gün beni görünce anladılar ki bu adamdan zarar gelmez. Bu sayede buraya foto safariler düzenlenmeye başlandı. “Ali Öz diye bir adam Tarlabaşı’nda çekiyor Facebook’ta yayınlıyor popüler bir iş aa bizde yapalım” demek fırsatçılık. Bunu eleştiriyorum. Herkes çeksin tamam ben buraya yüzlerde öğrenci taşıdım, itirazım yok. Ama kuralına göre çalışsınlar. Fotoğrafın amacı burada fotoğraf çekip orda popüler olmak olmamalı. Fotoğraf insanlar fayda sağlamalı onların problemlerini göstermeli dolayısıyla burada çalışmak için iki sebebim vardı: Bu kentsel dönüşümü kamuoyuna duyurmak, bunda başarılı oldum. Dünyada yüzlerce insana taşındı onlarca mesaj geldi, ulusal basın uyandı oysa onlar gazeteci daha kolay ulaşırlar arkalarında kurumsal kimlikleri var ama hiç biri burada fotoğraf çekmek ve haber yapmak gereği duymadı. Dolayısıyla birisi otuz bin kare fotoğraf çekmiş, Facebook’ta çok ilgi görmüş, bunlar çok satar ulusal dergilerden Aktüel dergisi bu projeyi kullanmak için bana beş yüz bin lira para teklif etti. Bu ayıp, bu terbiyesizliktir. Burada on ay gece gündüz çalıştım.

Mekanlara ayak uydurmak için içiyorsun, yaklaşık iki üç bin lira içki parası ödedim. Böyle bir projeye 500bin lira teklif ediyor. Bu Türk basını adına utanç verici bir durum. İlk evrensel tam sayfa röportajımı yaptım, ardından ulusal bir kanal on dakika röportaj yaptı. Yarım saat canlı yayın yaptık. Aydınlık gazetesinde ilk sayfadan arka sayfaya arkasından Milliyet tam sayfa, Radikal üç sayfa, Babylon dergisinde dokuz sayfa, habersol. org internet sitesi ile güzel bir röportaj yaptım. Daha okuldan birçok öğrenci belgesel çekerken röportaj yaptılar. Benim gözümden burada sinema filmi çekmek isteyenler var. Ama ben yoruldum artık. On ay uzun bir süreç. Şimdi bunun sergisi eylül ayında karşı sanatta açılacak, galeri olarak elini taşın altına Feyyaz Yaman soktu. Umarım güzel bir sergi olur, projeksiyonlarda olacak. Burada fotoğraflar kadar önemli olan bir şey daha yaptım: ses kaydı. Fotoğraflar kadar ses kayıtları da çok güzel mekana uygun sesli, doğal konuşmalar. Mükemmel. Şunu da rahatlıkla söyleyebilirim ki bugüne kadar Tarlabaşı üzerinde yapılmış nesnel oradaki yaşamı ele alan beklentisiz en iyi çalışmalardan biri oldu. Bu da benim kişisel bir beklentim olmadığı için. Ben fotoğraf çekerken eğleniyorum, mutlu oluyorum. Bana 11 yıldır para vermiyorlar ben gene fotoğraf

çekiyorum. Çekerken yaşıyorum, ondan haz alıyorum. İnsanın kendini ifade etmesinin yanında, en önemlisi çektiğim fotoğraflardan insanlar fayda sağlıyor. Hem bugüne tanıdıklık ediyorsun, insanın gözü kulağı oluyorsun hem de kuşaklara bir belge taşıyorsun. 10 yol sonra Tarlabaşı diye bir yer olmayacak; Şanzelize ve Nişantaşı olacak. O zaman insanlar daha ilginç karşılayacak aa tarlabaşı böyle bir yer miydi olacak. Bu benim yaptığım iş çok önemli. Kimse kitabını, sergisini yapmaya yanaşmıyor. Bu umurumda değil. Çünkü benim bir beklentim yok. Ben faydalı olduğuna inandığım bir iş yapıyorum. Ben bir yanda da kaygılı olduğum bir işi yapıyorum. Manevi tatmin benim için daha önemli. Şu cümleyi kullanmak ayıp olmaz; “Tarlabaşı bir gün hayal olacak fakat Ali Öz’ün fotoğrafları somut bir gerçek olarak kalacak”. Bu da işin önemli bir doğrultusudur. 28 yıl önce yaşadığınız Tarlabaşı’nda böyle bir proje gerçekleştirirken neler hissettiniz? Benim yaşadığım dönemde de kirlenme başlamıştı. Günümüzdeki kadar farklı kültürler yoktu fakat marjinal kültürler yaşıyordu. Tarlabaşı’nın bir yolunda sadece pavyonlar var35


dı ve oralarda çalışan insanlar yine o bölgede yaşıyordu fakat daha düzenli bir yapı vardı. İstanbul havasını yansıtıyordu. Zaman geçtikçe fazlalaşan göçle, kozmopolitik bir yapıya büründü. Yoksul insanlar yaşam savaşı içerisinde kendi ekonomilerini oluşturdu. Ekonomileri legal ve illegal yollaydı fakat sonuçta kendi ekonomilerini oluşturdular. Asıl göçler son 15 yılda oldu. Bu büyük göçle, girilmesi tehlikeli bir yer halini aldı. Çekimlerime başlayacağım ilk günde bölge tehlikeli diye uyardılar ve ben de girmekten vazgeçtim fakat bu çekimleri yapmam gerektiği aklıma geldiğinde bölgeye girdim. Her olayda olduğu gibi karşındaki kişilerin insan olduğunu unutmamak gerekiyor. Gazetecilikte de bunu öğrendim. İnsana insan gözüyle bakıldığında iletişim kurmak daha kolay oluyor. Yabacılaşmak aradaki kopukluğu kuvvetlendiren bir olaydır. Bu açıdan günümüz fotoğrafçılarına da bir eleştiri yapmak istiyorum, ‘Biz aslında makinemizi doğrulttuğumuz her insana karşı bir borcumuz var.”. Benim bu çalışmamdaki bakış açım, insanların sorununu kamuoyuna duyurmam gerektiğiydi. Bana niye savaş fotoğrafı çekiyorsun diye sorduklarında da popüler olmak için değil savaşa karşı durabilmek için çekiyorum diyorum. Burada da yangından mal kaçırırcasına, bu 36

insanların fotoğrafını çekip sonra rahatça ‘aa bak tarlabaşını çektim’ diyerek ortaya çıkmak çok yanlış. Ben burada günlerce ağladım, acı çektim. Bu insanların acılarını gerçekten yüreğimde hissettim. Çekimlerin gerçekleştiği 10 ay boyunca her evime döndüğümde ağlamaklı oluyordum. İnsanlar onlarla iletişim kuramazken, ben onlarla arkadaş oldum, onların acılarını paylaştım. O insanlara tepeden bakma zihniyetiyle, kendini güçlü onları zayıf insanlar gibi meta olarak görülmemeli. O kadar çok dramatik hikayeler var ki bir taraftan güldürüyor bir taraftan ağlatıyor. Diğer çalışmalarımda da olduğu gibi; hüzünlendiriyor, düşündürüyor, ağlatıyor ve güldürüyor. Aynı hisleri burada da yaşanacak. Trajikomedi dediğimiz olayların çok olduğu güçlü bir çalışma oldu.


37


38


39


40


41


42


43


44


45


46


47


48


49


50


51


52


53


54


55


56


57


58


59


60


61


Eylem Olaş 62


63


1992 yılında annem Serengil Fotoğraf’ta çalışırken yaptığı karanlık oda baskılarından hoşuna giden fotoğrafları getirirdi eve, birde yanmış fotoğraf kartlarını, üzerine resim yapmaya çalışırdım bir türlü olmazdı. Sanırım 1994 yılıydı babam eve karanlık oda kurdu. Daha çok müziğe ilgi duyduğum yıllardı. Kırmızı ışıkta aynanın karşısına geçip orkestra şeflerini taklit ederdim. Sonra bir gece suya düşen beyaz bir kağıdın üzerinde yavaş yavaş beliren bir görüntünün sürecine şahit oldum. Çok sihirliydi. Bunu günlerce düşündüğümü hatırlıyorum.

Fotoğraf, akışın içinden sıyrılıp kendime gidebildiğim bir geçit benim için. Her şeyi görmek istediğiniz gibi görebileceğiniz bir dünya düşünün ve sınırları tamamen sizinle ilgili. Fotoğraf, özellikle çağdaş sanatta pek çok akıma yeni bir boyut kazandırdı ve kendi evrimi boyunca sanatın türlerinden ve akımlarından etkilendi. Birçok sanatçının teknik, estetik ve ideolojik yönleriyle yapıtlarında kullandığı bir materyal oldu ve sanatın içinde gelişmeye devam ediyor. Kişinin kendini geliştirebilmesi, kişinin kendisiyle ilgilidir. Bunu bayrakların sınırlandırabileceğini düşünmüyorum. 64


isimsiz 65


küçük özgürlük 66


67


untitled 68


69


bathroom 70


71


untitled 2011 72


73


regina, no: II 74


75


Tuba Eren 76


77


1982 yilinda Almanya’nin Münih sehrinde dogdum. Fotografcilik serüvenine ise üniversite yillarinda basladim. Tamamen farkli bir bölümü (Mekatronik Mühendisliği) bitirmis olmama ragmen, asil tutkumun pesinde kosmanin en dogru secim olacagina karar verdim. Ilk calismalarimi dijital fotografcilik üzerine yaptim. Bu dönemde daha cok Photoshop üzerine yogunlastim ve kendimi bu alanda gelistirme cabasina girdim. Duygularimi ve hayal dünyami sinir tanimaksizin, sürreal bir sekilde fotografa dökmenin büyüsüne kapildim. Bu dönemde olusan eserlerim Almanya, Türkiye ve Hollanda’da farkli sanat dergilerinde yer aldi. Fotografciligin her alanina ilgi sardigim icin, bir süre sonra analog fotografciliga odaklanmaya basladim. Hasselblad kamerasi ile tanismami ilk görüste ask olarak tanimlayabilirim. Analog fotograflar hisleri daha yalin, daha dogal ,daha gercek ve samimi bir seklide yansitiyor. Analog fotografcilik benim icin farkli bir tutku. Photoshop gerektirmeksizin göz, kalp ve ruh birlesiminin bir yansimasi adeta. Çünkü bir fotoğraf çekmek için deklanşöre basmak yeterlidir, ama bir görüntü yaratmak için görmek, düşünmek ve tasarlamak gerekir. Fotoğraflarıma ilham kaynagi olarak müzigi kullaniyorum. Bir melodi ya da bir kelime hayal gücümde bir görüntü halini aliyor. Eserlerimi kurgularken, kendimi hayal dünyasinda gibi hissediyorum. Sinir yok, kural yok, sadece özgürlük var.Anlik duygularim ve hislerim eserlerime yön veren en önemli unsurlar. Kullandigim renkler ile hislerim arasinda bir sentez olusturuyorum. Fotograf cekmek bir bakima kendini gerceklerden soyutlamak. Farkli özlemlere ve hayallere tercüman olmak. Daha cok fotograf icin http://www.tubaeren.de 78


79


come fly with me 80


81


lost in translation 82


83


love the hard way 84


85


hypnotize 86


87


goodbye 88


89


silent cries tonight 90


91


tiger in a drug store... 92


93


Denis Grzetic 94


95


1964 yılında Pazin Hırvatistan’da dünyaya gelen Denis Grzetic fotoğrafla 1983-1984 yıllarında tanıştı. Fotoğrafla ilgilendiği ilk yıllarda çeşitli gazetelerde fotomuhabir olarak çalıştı. Fotoğrafçılığında Henri Cartier-Bresson’dan esinlendiğini söyleyen Grzetic, bir çok sergide yer aldı ve sayısız ödüllere laik görüldü. Bu dönemde kendi karanlık odasını kurarak bir çok farklı kamera ve maskelerle deneyimsel fotoğraf çalışmaları gerçekleştirdi. 1990 yıllı başında sıkıntı dönem yaşadığı için fotoğraf çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı. 10 yıl aradan sonra 2000 yılının başında fotoğraf dijital ekipmanlar ve bilgisayarla başladı. “Benim için değişen nedir? Hiç bir şey. Çünkü artık karanlık oda dijitale döndü ve fotoğrafçılığımın ana noktası olan değişiklik unsurunu yaşatmama yardımcı oldu. Ben sadece insan çekmiyor ve daha fazla insan çekmeliyim kaygısına girmiyorum. Şimdi manzara çekiyorum, tripotumu alıp uzun pozlama çekiyorum. Değişim fotoğraflarımda var ve ben bu yeni teknolojiyle daha da beslendim.” Bir çok ödüle sahip olan Grzetic, ödüllerin fazla bir anlam ifade etmediğini, önemli olanın sanatınızı icra edebilmek olduğu vurguluyor. 96


97


lost around st michel 98


99


machine 100


101


on a tiny line 102


103


kinderdijk 104


105


mirror 106


107


rondo veneziano 108


109


searching for gustave 110


111


Alfred Weissenegger 112


113


1950 yılında Avusturya’da doğan ve bir eczacı olan Alfred Weissenegger, fotoğrafı “benim profesyonel tutkum” olarak tanımlıyor. Birçok ülkede sergiler açan Alfred, Trierenberg 2011 gibi bir çok ödülün de sahibi. 114


115


composition 1 116


117


torso 118


119


ot 121 120


121


landscapes 122


123


sonata 124


125


where they are going 126


127


last summerdays 128


129


Daniel Ilinca 130


131


Romanya’da yaşayan Daniel Ilinca, moda ve nü fotoğraf alanlarına özel ilgisiyle freelance olarak ilgisi olan bu alanlar üzerinde çalışıyor. Çalışmalarında özgünlüğünü korumak için fotoğraf dünyasındaki çalışmalarını yakından takip ettiğini söyleyen Daniel, model konusunda her zaman açık olduğunu ve tüm ilgilenenlerle görüştüğünü sözlerine ekliyor. 132


133


lady of the lake 134


135


land of the forest elves 136


137


eros and thanatos 138


139


ode to solitude iv 140


141


142

great performances


great performances ii

143


f..k tha 144


police 145


Foto Forum Trabzon Fotoğraf Sanatı D 146


DerneÄ&#x;i 147


Belge Tรถreni 148


149


Foto Forum Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği 6GEN Fotoğraf Dergisi’nden Merhabalar, Yaşı 35 in üzerinde olan okuyucularımız 24’lük yada 36’lık film makaralarının takıldığı eski fotoğraf makinelerini hemen hatırlayacaklardır. Gereksiz yere harcamayalım diye hayatımızın birçok güzel anını es geçtiğimiz o günleri gülümseyerek hatırlarız şimdi. Tabi yaşı daha eski olanların hatırladığı üçayaklı olan ve öndeki herkesin, makine arkasındaki siyah perde altındaki adamın ne yaptığını merak etiği makineler bizim hafızalarımızda yer almıyor. Kısacası eskiden tek bir kare fotoğraf çekmek bile adeta tören gerektirirken şimdi avuç içi kadar makinelerle binlerce kare fotoğrafı çok daha gerçekçi görüntülerle elde etme imkânımız var. Fotoğraf çekmek bu kadar kolay olsa da ortaya çıkan görüntünün sanatsal değeri yine özel bir yetenek, sanatsal bakış ve hatta fotoğrafçılık eğitimi almayı gerektiriyor. 150

Bu gelişmiş dijital makinelerin yaygınlaşmasıyla bu gün birçok kişi fotoğraf sanatına ilgi duymaya başladı. Bu konuda Trabzon’da birçok kurs ve eğitimci hizmet vermeye başladı. Biz de 6GEN Fotoğraf Dergi olarak sizler için Trabzon’da fotoğrafçılığın tarihine inelim ve ayrıca günümüzde fotoğrafçılık sanatına gereken önemin verilmesi için mücadele veren ve 25. yılını kutlayan Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği’ni tanıyalım istedik. Trabzon’da Fotoğrafın Tarihi Trabzon’daki ilk fotoğrafhanenin, Rus kökenli olabileceği tahmin edilen Ermakov adlı bir yabancı tarafından Kemeraltı’na inen Semercilerbaşı sokağında açıldığı yazılıdır. 1868 yılında bu stüdyonun faaliyette olduğu notu, bir yerel tarihçi tarafından belirtilmiştir. Sonra Trabzon’da yaşayan Hırıstiyan toplumundan Kakuli (Cacouli) biraderler ve Hatchik Tcholakian (Haçik

Çolakyan)’ın stüdyoları faaliyete geçer. Her İki stüdyo’nun da hangi yılda faaliyete geçtikleri bilinmemekle birlikte, 1880 li yıllarla 1919 – 1920 yıllarına kadar çalışmalarım sürdürdükleri fotoğraf arkası tarihlerden anlaşılmaktadır. 1890 yılında Kakuli kardeşler (Cacouli Freres), Osmanlı döneminin . önemli kentlerinin fotoğraflandığı ünlü “Abdülhamit Albümü” için resmen görevlendirilir. Kakuli kardeşlerin hazırladığı dosyada, kent içindeki önemli binaların, sokak ve meydanların yer aldığı 57 fotoğraf vardır. Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği’nin Temelleri Atılıyor 1959 yılına gelindiğinde bir gurup fotoğraf sever dernek kurmak için girişim başlatırlar. Önlerindeki tek örnek 1950 yılında Şinasi Barutçu’nun önderliğinde kurulan Türkiye Amatör Foto Kulübü’dür. Barutçu’ya başvurulur ve yardım istenir. Onun yardımıyla


25.04.1959 tarihinde Trabzon Amatör Foto Kulübü (TAFK) kurulur. Kurucular; Muzaffer Feyzioğlu, Sina Kami, Nihat Kasımoğlu, Mustafa Nemlioğlu, Cumhur Odabaşıoğlu, Haluk Ongan ve Yusuf Sezgin’dir. Yusuf Sezgin başkan seçilir. Trabzon’da etkinlik göstermiş fotoğrafçıların çalışmalarına tanık olan tanışan genç bir kuşak 1970 lerden sonra bu sanata giderek ilgi duyar. Özellikle 80’li yıllarda Türkiye’nin çeşitli illerinde birbiri ardınca açılan nitelikli fotoğraf sergileri onlara heyecan aşılamaya başlamıştır. Önceleri geziler düzenleyip fotoğrafı tartışan bu gurup, dernek kurma düşüncesinde birleşerek 08.11.1987 tarihinde FOTO FORUM’u kurarlar. Derneğin isim babası Şekip İskender, FOTO FORUM adını çeşitli fotoğraf yayınlarında gördüğünü, “Fotoğraf Çevresinde Toplanma” anlamından yola çıkarak bu adı seçtiğini anlatmaktadır. Dernek kurucuları; Şekip İskender, İhsan Erbay, Hasan Beşli, Hülya Yalçınalp, Süleyman İskender, Saim Karadeniz, Feridun Aydın’dır. Foto Forum, 2003 yılında kurulan “Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu” nun kurucu üyesidir. Foto Forum’un Etkinlikleri TRABZON Fotoğraf Sanatı

Derneği, yılda 4 defa Temel Eğitim Fotoğraf Seminerini deneyimli eğitmenleri tarafından veriyor. Şu dönemde 51. Temel fotoğraf Eğitim Semineri devam etmekte. Her Çarşamba akşamı üyelerimizin ya da misafir derneklerimizden konuk ettiğimiz fotoğrafçıların saydam gösterileri oluyor. Her sene sonunda da geleneksel fotoğraf sergisi düzenleniyor.

Foto Forum Sosyal Konulara Duyarlı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde sadece bayan üyelerin fotoğraflarından oluşan bir sergi açıldı. Trabzon Mimarlar Odası’nda sergilenen Alanya Fotoğraf Sanatı Derneği üyesi Cafer Yaman’ın ‘Geçerken Oradaydım’ fotoğrafları 2-10 Mayıs tarihleri arasında gezilebilir.

Foto Forum Trabzon Uluslar arası Projelerde Yer Alıyor Bu yıl ilk etkinliğimiz Foto Forum ile İstanbul’dan Geniş Açı Proje Ofisi (GAPO) ve Letonya’dan İnternational Summer School of Photography’nin (ISPP), Türkiye’den ve Avrupa’dan kültür kurumlarının bir araya gelerek ortak projeler üretmesini amaçlayan TANDEM Projesi kapsamında geliştirdiği ’’Orta Ölçekli Kent:Sıradanı Fotoğraflamak’’(Middle Town:Picturing the Unspectuler) projesinin ilk ayağı 10-16 Mart tarihleri arasında Trabzon’da gerçekleşti. Proje kapsamında açılan sergi Trabzon Sanatevi’nde açıldı. Derneğin de içinde bulunduğu 1.Sanatevi Gecesi’nde 2-6 Mart tarihleri arasında Hamamizade Kültür Merkezi’nde ‘Kimlik’ konulu sergi açıldı.

Derneğin yayınlanmış olan 3 Toplu sergi Albümü ve 1 adette kuruluşundan 2009 yılı sonuna kadar FOTO FORUM etkinliklerini içeren kitabı var. Bu yıl derneğin 25. Yılını kutlayan Foto Forum Trabzon’a 6 Gen Fotoğraf Dergisi olarak uzun soluklu ve üreten bir dernek olarak faaliyetlerine devam etmelerini diliyoruz. Şimdi de Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği’ni tanıyalım: Dernek Başkanı Nermin Karsan, Başkan Yardımcısı Aydın Atasoy, Sekreter Şerafettin Yetimoğlu, Sayman Ali Kahveci ve Vedat Osmanoğlu’ ndan oluşur. Foto Forum Trabzon; Kunduracılar caddesi Neşe Sokak Trabzon da fotoğraf severleri bekliyor. http://www.fotoforum.org.tr/ index.php 151


GÜFSAD ile Çekim Gezisi 152


153


Beşikdüzü Sergi 154


155


156


157


158


159


160


161


162


163


164


165


EFOT Ege Üniversitesi Fotoğraf T 166


TopluluÄ&#x;u 167


EFOT Ege Üniversitesi Fotoğraf Topluluğu Bu sayımızda üniversiteli gençlerin okulları bünyesinde kurdukları fotoğraf klüplerinden Ege Üniversitesi Fotoğraf Topluluğu’nu (EFOT) konuk ediyoruz. Ege Üniversitesi bünyesindeki klübün neredeyse çeyrek asırlık geçmişi var. Klüpte her sene yüzlerce gence temel fotoğraf eğitimi veriliyor, bir çok fotoğraf gezisi düzenleniyor. EFOT 1985 yılında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde kuruldu. Başlangıçta sadece Tıp Fakültesi öğrencilerine hitap eden topluluk 1993 yılında MEDİKO (Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı) bünyesindeki Öğrenci Toplulukları Merkezi’ne taşınarak tüm kampus öğrencilerine ulaşma imkanına sahip oldu. Bugün topluluk, 4 kişiden oluşan yönetim kadrosu, bir topluluk odası, bir karanlık odası ile MEDİKO bünye168

sinde çalışmalarına devam ediyor. 2011 / 2012 öğretim yılında toplam 950 kişiye (güz dönemi 700, bahar dönemi 250 öğrenci) fotoğraf ve karanlık oda tekniklerinden oluşan toplam 2,5 aylık temel fotoğraf kursu verdi. Fotoğraf Eğitimleri EFOT’ un öncelikli amacı, fotoğrafı herkese sevdirmek. Bu doğrultuda her öğrenim döneminde teorik ve pratik bilgilerden oluşan temel fotoğraf kursları ( 7 adet teorik –makineler, objektifler, diyafram&enstantane, ışık, filmler&filtreler, kompozisyon, karanlık oda teorik- 2 adet pratik – karanlık oda pratik eğitimi, stüdyo çekimi- ) düzenlemekte. Kursun teorik kısmı haftada iki gün, dört saat olmak üzere ve konu örneklerinden oluşan slaytlar, dialar ve dokümanlar eşliğinde verilmekte, pratik

kısmı ise karanlık oda teknikleri, stüdyo çalışmaları ve İzmir çevresine düzenlenen hafta sonu gezilerinden oluşmakta. Günümüzde fotoğrafın artık çok kolay ulaşılabilir olması, siyah-beyaz fotoğrafı her ne kadar zahmetli kılsa da, her konuda olduğu gibi fotoğrafa da sağlam temellerle başlamak daha kalıcı ve daha faydalı oluyor. EFOT üyeleri de fotoğrafa yeni başlayanlara da bu bilinci aşılamayı istiyor. EFOT’ta 50 Adet Analog Fotoğraf Makinesi Bulunuyor Toplulugun 50 adet analog fotoğraf makinaları bulunuyor. Bunları üyeler gezilerde ve hafta başı alıp Cuma getirmek kaydıyla kullanabiliyorlar. Analog fotoğraf makinelerinden tüm EFOT üyerleri yararlanabiliyor. EFOT maddi kaygı içinde olmayan bir üniversite topluluğu olarak


bu analog fotoğraf makinalarının kullanımından ücret talebinde bulunmuyor. Yalnızca klübe ilk kayıt için 10tl kayıt ücreti ve öğrenci devam etmek isterse de her dönem kayıt yenileme için 5 tl ücret alınıyor.

zenlenen gezide ilçede o gün pazar kuruluyor. Böylece fotoğrafçılar hareketli ve renkli fotoğraflar çekebiliyor. Eski Foça Gezisi Kırkbeş kişi ile düzenlendi. Eski Foça gezisinde EFOT üyeleri önce Kozbeyli Köyü’ne gidiyor. Köylüden EFOT’un 2011-2012 Döneorganik meyve ve sebze mindeki Fotoğraf Gezileri alınıyor, bu ürünler ile kıŞirince Gezisi raathanede pazar kahvaltısı Iki yüz elli kişinin katılımı ile yapılıyor ardından dibek gerçekleşti. Şirince gezisinde kahvesi ile ağızlar tatlandırıtanışma gezisi olarak düzen- lıyor. Köyde çekim yaptıktan lendi. Bu gezide yeni üyeler sonra Eski foça’ya geçiliyor. tüm eğitmenler ve yönetim Yine kalabalık bir şekilde gekurulu ile birebir konuşarak zilmiyor. Üyeler Balıçılar ve tanışma imkanı buldu .Şirin- Foça’nın güzeliklerini fotoğce Köyü’nün ünlü meyveli raflayarak ışık gittikten sonra şarapları ile tanışan üniversite Bornova’ya dönüyor. öğrencilerinin keyifli bir gün geçirdiği bu gezi EFOT’un Gezi Düzenlenen Diğer Yerler uzun bi dönemden sonra en Kula gezisi (45 kişi) Kula’nın kalabalık gezisi olma özelliği eski evlerini ve öğleden sonra taşıyor. peri bacalarının fotoğrafları çekildi. Seferihisar Gezisi Tire gezisi (90 kişi) Tire’nin Doksanbeş kişinin katılımı doğal güzellikleri fotoğraflanile gerçekleşti. Yavaş şehir dı. (cittaslow) ünvanı alan Sefe- Ayvalık gezisi (45 kişi) rihisar gezisinde EFOT üyeAyvalık’ın arka mahallelerileri topluluğa ait olan analog nin fotgrafları çekildi ve ögmakinalardan yararlandılar. leden sonra Şeytan Sofrasına Bu gezi eğitim amaçlı değil, çıkıldı.. tamamıyle fotoğraf çekildiği Alaçatı gezisi ise 150 kişinin bir gezi halinde gerçekleştiril- katılımı ile gerçekleşti. di. EFOT üyeleri Seferihisar gezisinde büyük kalabalıklar Ali Öz EFOT’a da Konuk Oldu halinde değil 2şer 3er grup 6GEN Fotorğaf Dergisi’nin halinde fotoğraf çektiler. Ka- bu ay konuğu olan değerli labalık gurup halinde fotgraf foto muhabiri Ali Öz, EFOT çekilmedi.Pazar günü düile Mart ayında 1982-2012

tarihleri arasında çekilen haber fotoğraflarları ile “Türkiye Politik Belgeseli” konulu söyleşiyi 50 katılımcı ile gerçekleştirdi. Afişi indirebileceğiniz link; https://lh6.googleusercontent.com/-voLsOPcOu8U/ T2ReY-uWg4I/AAAAAAAAAEw/JeuoasFX4jg/s1600/45 8175_10150657165348400_5 82398399_9222513_1256521 02_o.jpg 6GEN Fotoğraf Dergisi olarak bizde bu başarılı üniversite fotoğraf topluluğunu yakından takip edeceğimizi ve etkinlikleri ile nice fotoğraf sevdalılarına ulaşmalarını diliyoruz. EFOT’un yönetim kurulunda yer alan ve farklı bölümlerde okuyan genç fotoğrafçılarımız ise şöyle; İletişim sorumlusu: Hasan Çinar (kontrol ve otomasyon bölümü) İletişim sorumlusu: Tuğçe Tuğba Tokat (tekstil bölümü bölümü) Maliye sorumlusu: Ümit Nuri Acar (işletme bölümü) Organizasyon sorumlusu: Ersin Mete (fizik bölümü) Eğitmenler ise yönetim kurulundan; Hasan Çinar, Tuğçe Tuğba Tokat, Ümit Nuri Acar. EFOT’un resmi facebook sayfası ise; https://www.facebook.com/ groups/6269749178/

169


Ăœmit Nuri Acar 170


171


172

Ăœmit Nuri Acar


Ăœmit Nuri Acar

173


Tuğçe Tuğba Tokat 174


175


Tuğçe Tuğba Tokat 176


177


Hasan Çınar 178


179


180

Hasan Çınar


Hasan Çınar

181


Hasan Çınar 182


183


Bir Şehir Bir Fotoğrafçı; Antalya - Şahika Öner 184


185


Bir Şehir Bir Fotoğrafçı; Antalya - Şahika Öner

İstanbul doğumlu ve şu an Antalya’da yaşayan Şahika Öner, Turizm Otelcilik eğitminden sonra 17 yıl turizm sektöründe çalıştı. Son iki senedir fotoğraf sanatıyla ilgilenen Şahika Hanım, üçü Antalya’da biri İstanbul’da olmak üzere dört fotorğaf sergisine katıldı. Şu an internet üzerinden yayın yapan bir gazetede, gezilerini okuyucularıyla paylaşıyor. Antalya & Yagca Köyü Antalya’nın en eski köylerinden biridir. Köyde YörükTürkmen gelenekleri hala canlı olarak yaşatılmaktadır. Yaylacılıkta devam etmektedir. Köyün yerli halkı Kayı Boyu’na bağlı Yeni Osmanlı Yörüklerindendir. Eski gelenek, görenek ve ananeler hala yaşatılmakla birlikte merkeze yakın olduğundan modern bir köydür. Köy’de her evin önü ayrı görsellikti. 186

Nar toplayan işçilerle hem sohbet edip hem’de değişik açılardan poz lama imkanım oldu. Sayelerinde narın nasıl toplandığını, ekşi ve tatlı narın nasıl ayırt edilebileceğini öğrenmiş oldum. Aktamlar Antalya, Çakırlardan Saklıkent’e sapmadan düz devam ederseniz, burayı görebilirsiniz. Çakırlar ile Geyikbayırı arasında, zirvesi bulutlardan görünmeyen Feslikan Dağı’nın yanı başında bulunuyor. Anlayacağınız gibi yemyeşil dağları, yaylaları görebileceğiniz ormanlık bir alandır. Akdamlar Köyü. Namı diğer “Gözleme Cumhuriyeti”nde, köy ürünleri ve gözlemeden oluşan kahvaltının tadını çıkarabilir, orman içinde yürüyüşler yapabilir, köylülerin yetiştirdiği ürünleri satın alabilirsiniz. Sohbet ve Neşe içersinde olan

bu hanımları açım zor olsada, zevkle pozladım. Kumluca Kumluca, Antalya’nın her geçen gün her yönüyle büyüyen ve gelişen bir ilçesidir. Sahip olduğu potansiyel ve değerler itibariyle Türkiye’nin özel ve sayılı ilçelerinden birisidir. Örtü altı sebze üretiminde Türkiye’nin başkenti olması bunlardan sadece birisidir. Ören yerinden gözüken manzara çok etkileyiciydi. Arkadaşlardan ayrılıp bu manzaranın tadını Kadrajımla çıkardım. Olympus Antalya-Finike yolundan Olympos`a gitmek için Ulupınar’dan harabe levhasının olduğu yola sapmak gerekir. Dar fakat nefis güzellikteki yol bizi Olympos`un sahiline kadar indirir. Harabeye ulaşmak için çayı geçip


geniş kumsalda biraz yürüdükten sonra Olympos`un içinden geçen çay kenarına ulaşılır. Çay`ın yanından giden patika yol bizi harabenin içine götürecektir. Bu tarihle kuşatılmış beldede beni en çok Kıyı şeridi ve Ören yerinin ortasından geçen dere etkiledi. Saklıkent Antalya`nın sıcak sahilinden, portakal ve nar bahçeleri arasından geçerek 1 saatte (37 km) 1850 - 2547 metre irtifalı Saklıkent Kayak Merkezi’ne ulaşılır. İki mevsimi elde tutan Antalya, bulutlu Saklıkent’inde Fotoğraf çekmek beni etkiledi. Sanki bir Masal Şehrini Pozlar gibiydim. Teleferikle yukarı çıkarken o heyecan içersin de yine de makinamı bırakmadım. Bütün soğuğa rağmen Fotoğraflarım beni mutlu etti. Tahtalı Mitolojide ‘’Olympos’’olarak adlandırılan bu dağ, Beydağları Mili Parkı’nın en yüksek ikinci dağıdır. Olympos teleferiğinden sonra, görüntüsü ile denizi ve dağları eşsiz birleştirir. Zirvede Finike’den Side’ye kadar muhteşem manzara sizi karşılar. Bulutlar içerisinde, her ne kadar fırtınalı bir havada olsa da sanki dünyanın zirvesindesiniz hissini veren tahtalıda Fotoğraf çekmek ayrı bir zevk.

konmamış bir masal ülkesiAntalya Müzesi dir. Doğanın yalnızlığında 1922 yılında Alâeddin çam ağaçları kokuları arasınCamii’nde, 1937 tarihinden da Akdeniz güneşiyle yıkaitibaren Yivli Cami’de faalinan Gelidonya Feneri, yet gösteren müze, 1972 de Türkiye’ nin en etkileyici bugünkü yeni binasına taen güzel manzaralı deniz şınmıştır. 1982 yılında geniş feneridir. Çok zahmetli bir çapta bir tadilat ve onarım tırmanıştan sonra manzara ihtiyacı nedeniyle ziyarete ka- adeta sizi hapis ediyor. Adalar patılmış, Eski Eserler ve Mü- çok etkileyici. Fener de öyle. zeler Genel Müdürlüğü’nce Görülmesi gereken yerlerden yapılan onarım ve teşhir derim. tanzim çalışmaları sonucu 1985 Nisan ayında çağdaş Manavgat müzecilik anlayışına göre dü- Antalya’nın 80 km kadar dozenlenen yeni şekliyle tekrar ğusunda bulunan ve 1329 da hizmete girmiştir. Müze 13 kurulan Manavgat ilçesi, Mateşhir salonu, çocuk bölümü navgat Çayı (Melas’ın) doğu ve açık hava galerilerinden ve batı yakasında yer almakoluşmaktadır. Tamamı yöreye tadır. Toros Dağlarının Güait olan eserler genellikle kro- neye bakan ormanlarla kaplı nolojik ve yer yer konularına engebeli yamaçlarından ibagöre teşhir edilmektedir. rettir. Pamuk, çeltik, buğday, yulaf, mısır, kazanın başlıca Gelidonya Feneri ürünlerindendir. İlçe merkezi Akdeniz kılavuz fenerlerin3.184 nüfuslu Manavgat kasaden biri olan Gelidonya deniz basıdır. Tekne gezintilerinde Feneri 1934 yılında Antalya’ ve Manavgat şelalesinde güzel nın Kumluca ilçesi Taşlık kareler çıkarmak mümkün. burnunda Tarihi Likya yolu Erken saatlerde yansımalar üzerinde inşasına başlanmış sizi bekliyor. 1936 yılında hizmete açılmıştır. Fenere ulaştığınız zaman Side denizin beş adalarla ( GeliAntalya-Alanya karayolunun donya adaları ) birlikte oluş- 72. km’sinden güneye dönen turduğu alabildiğine gizemli yol 6 km sonra günümüzün ve vahşi güzellikler karşısında en tanınan turizm merkezleürpermemek mümkün derinden Side’ye ulaştırır. Side ğildir. Tarifi zor duyguların güncelliğini şüphesiz 1947 yaşandığı bu noktada zamayılında İstanbul Üniversitenın durduğunu hissedersiniz. sinden merhum Prof. Dr. Arif Belki de burası adı henüz Müfit Mansel ve ekibince 187


aralıklarla sürdürülen kazı ve onarımlarla gün ışığına çıkan Roma imparatorluğu kalıntılarla borçludur.

kilim dokuyan hanım, doğru- Tüm tanrılar her sabah gün su beni çok mutlu etti. doğarken onun sarayında toplanırlardı. Antalya’nın bu Düden Şelalesi güzel dağlarını penceremden Antalya`ya yaklaşık 7 km pozlamak en büyük zevkim Ekşili Gölü Varsak Belediyesi’ne 1 Km olmuştur. Antalya’ya 35 Km uzaklıkta mesafede cennetten akan bulunan bu gölde su sporlabir doğa harikasıdır. Düden Antalya & Kale İçi rı ağırlıkta. Ayrıca tut bırak Şelalesi Antalya’nın en güzel Surlardan günümüze şehbalıkçılığı’da bulunmakta. şelalelerinden biridir. Şehir rin içindeki birkaç burç ile Hem Piknik yapmak, hem de içerisinden gidilen Düden Hadrian Kapısı ve yanındaki şehre yakın ama yalnız tabiŞelalesi görülmesi gereken kuleler, limana bakan büatın paylaştığı seslerle keyifli yerlerdendir. Uzun pozlama yük kule ve liman surlarının saatler geçirebilecek bir yer. için ideal bir yerdir. bazı parçaları kalabilmiştir. Hareketli Fotoğraflar ya da FİNİKE İki surdan biri yat limanını, Kompozisyonlar sizi cezbeFinike-Elmalı karayolu üzediğeri şehri at nalı gibi kuşadebilir. rinde olup Turunçova’ya tır. Kale Kapısı Meydanı’nda uzaklığı 26 km’ dir. Karaayakta kalan kulelerden birisi Döşemealtı yolundan ayrıldıktan sonra saat kulesi olarak kullanılAdını Düden şelalesini besyürünmesi gereken 1 km’lik maktadır. Surların kente girileyen Kırkgöz gölünden yol bulunmaktadır. Finike şi sağlayan dört kapısı vardır. alarak;1934 yılında Korkutarihle, doğa ve denizin birKaleiçi bugün Antalya’nın teli Kızılcadağ mevkiinden leştiği bir turizm beldesidir. “Tarihi Çekirdek Kenti” olan gelen ailelerin yerleşmesi ile Portakalları ile tanınan kent, ve “Kaleiçi” adıyla tanınan Kırkgöz – Yeniköy olarak Limyra kenti kalıntıları ve semti büyük bir kısmı yıkılkurulmuştur. Daha sonra Arykanda antik kenti kalıntı- mış ve yok olmuş iki surla zamanın Antalya Valisi Haları ile ilgi görmektedir. çevrilidir. İç sur, yarım daire şim İşcan tarafından 60 adet şeklinde yat limanını kuşaiskân evi yaptırılmış ve bu Antalya Bey Dağları tır. Restorasyon çalışmaları konutlara Kıbrıs’tan gelen 60 Toros Dağları’nın batı uzantı- sonucunda Kaleiçi, pansiyonTürk vatandaşı aile yerleşlarından Bey Dağları, Antalya ları, barları, çarşısı ile turizm tirilmiştir. Bölgede göçebe sınırları içindedir. Bey dağları merkezi haline gelmiştir. olarak yaşayan yörüklerinde grubu, Antalya Körfezi’nin Liman ise yat limanı olarak yerleşik düzene geçmesiyle batısında, kuzey-güney doğ- düzenlenmiştir. Antalya’nın genişleyen bir köy olmuştur. rultusunda körfeze paralel gezilecek ve görülecek en Antalya’ya 20 km uzaklıkta olarak uzanır. 600-3086 m. güzel yerlerindendir. Saat Kuolup, Antalya –Burdur kara- rakımlar arasında yer alan lesi, Yivli Minare Antalya’nın yolu üzerindedir. Kilimleri ile dağlar jeolog ve coğrafya önemli simgelerindendir. meşhur olan Döşemealtı, ma- bilimciler için çok değişik Görsellik açısından güzel, alesef günümüzde tezgahlar olanaklar sunar. Bir adı da alışveriş açısından zengin bu kapanarak, unutulmaya yüz Olympos dağıdır. Olympos yer sık ziyaret ettiğim ve özeltutmuştur. Uzun arayışlardan saraylarının en görkemlilikle limanda gün batımlarını sonra ara sokakta bulduğum si Baş Tanrı Zeus´a aitti. pozladığım yerdir. 188


Geridon Feneri

189


Finike 190


191


Manavgat 192


193


Sakl覺kent 194


195


Tahtal覺 196


197


Geridon Adalar覺 198


199


Aktamlar 200


201


Döşemealtı 202


203


Ekşili Gölü 204


205


Kumluca 206


207


Kaleiรงi 208


209


210


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.