Tıp Tarihi

Page 184

Ali Haydar Bayat

la Hastalıkların Yerleşimleri ve Nedenleri) adlı eserini yayınlamıştır. Bu kitap, tıpta spekülatif düşüncenin tamamen ortadan kalkıp nedenselliğin öne geçişinin başlangıcı kabul edilir. Hekimler buradaki bilgiler ışığında, hastalık belirtilerini ve hastanın şikayetlerini inceleyerek hastalığın vücutta meydana getirdiği değişiklikleri teşhis edebilmişlerdir. Bu, tıpta devrim mahiyetinde bir buluştur. XIX. yüzyıl patologları, Morgagni’nin çalışmalarını mikroskoptan faydalanarak daha ileri götürmüş, hücre seviyesine indirmişlerdir. Hücre terimini bilimsel literatüre Hooke [1635-1703], içi boş odacık anlamında sunmuş [1665]; R. Dutroche [1766-1847], bitki ve hayvanların özel ve farklılaşmış hücrelerden meydana geldiğini tespit etmiş; Almanya’da botanikçi M. Schleiden [1804-81] ve anatomist-fizyolojist T. Schwann [1810-82], canlılarda bütün yapıyla uyum içinde çalışan en küçük bağımsız birimin hücre olduğunu “omnis cellulae cellula” (her hücre diğer bir hücreden doğar) ifadesiyle ortaya koymuştur. Fransız hekim Bichat’ın [1771-1802], Morgagni’den bir adım daha ileri giderek, hastalıkların dokuların hayati özelliklerini etkilediğini ortaya koymasından sonra, Alman hekim Rudolf Virchow’un [1821-1902] insan vücudunun temel yapısı olan hücrenin patolojik değişikliklerin merkezi olduğu üzerine kurduğu Sellüler Patoloji Teorisi (Cellular Pathologie) ile bilimsel tıpta yeni bir dönem başlamıştır. Bu teoriyle, yaklaşık 2500 yıl yürürlükte kalan Humoral Patoloji Teorisi yıkılmıştır. Teorisini anlattığı Die Cellularpatohologie in Ihrer Begründung auf Physiologische und Pathologische Gewehenlehre (Fizyolojik ve Histopatolojik Temelinde Hücre Patolojisi) adlı eseriyle dünya çapında şöhrete kavuşturmuştur. Virchow, insan vücudunun milyarlarca hücreden meydana geldiğini; her türlü hayat faaliyetinin hücrede oluştuğunu; hücreler organlarda kan damarları ve sinirlerle birbirine bağlı olduğu için her hücrenin bütünle ahenk içinde çalıştığını; vücut sıvılarının hücrelerden salgılandığını; hücrelerde yalnız hayatın değil, hastalığın da yerleştiğini savunmuştur. Hastalığı şöyle tarif etmiştir: “Değişmiş şartlar altında tehlikeye maruz kalmış hayattan başka birşey değildir, bu değişik şartların yarattığı bozuklukların önce hücre ve özellikle onun şeklinin bozulmasıyla kendini gösterir.” Virchow, insanda ruhun varlığı yerine, hücre içinde hayat prensibini kabul etmiştir. Bu hayat prensibi uyarılarla faaliyete geçerek hayatın bütün belirtilerini gösterir. Bir başka deyişle hayat, hücrelerden doğma özel bir hal olup hücre uyarıldığında ortaya çıkar. Vücut fizik ve kimyanın kanunlarına uyar, fakat kendi kanunları da vardır. Bu açıdan Virchow, ilk Neovitalist olarak kabul edilebilir. 184


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.