Necip Fazıl Kısakürek - O Ve Ben

Page 99

yemeğine yetecek kadar darlık... Ne türlü hor görüldüğümüz de, ismimizle, cismimizle, sınıfımızla, zümremizle, mânamızla, ruhu¬muzla belli. Yalnız şu kadarım bildireyim ki; bu horluk, hor görüş, ana baba kaatilinin; veya hırsızın gözlerine ka¬dar sâri... Fakat bütün bunlar, bir zarf... Ne değeri olur zar¬fın?.. Đçindekine bakalım... Hastalık, darlık ve horluk zar¬fının içinde, bütün bunları yaraya konan sinekler gibi gösterici bir ruh eziği... Ruhum öylesine ezildi ki, içimin «Himalâya»sı, bir kav tabakası halinde topuklarımdan aşağıya düştü ve ben çırılçıplak kaldım. Nefsim, kemâl ve Đlâhî marifet yolunda devirmekle mükellef olduğum o korkunç perde, burada ve bu defa, bütün cinayetleri üstünde tek tek yazılı olarak elime veril¬di. Gözümün önüne serildi ve elime verildi. 256 Saçlarım üç numara ile dibinden kesik, traşım on günlük, çocukların kedi ölüsünü sürüklemesi tarzında kendimi taş merdivenlerden koğuşa doğru çekerken genç ve hoyrat gardiyanın: — Đhtiyar! Nereye? Diye bağırmasına kızmıyorum. Bu hançer sese karşı en küçük kırgınlık düşerse içime, hemen tövbeye yapışıyorum. Ben artık kimseye kızmak, hiç bir hakaret¬ten kırılmak hakkına mâlik değilim... «Đptilâ defteri»ne yapıştırılmak üzere not alıyorum: «— Ben, kaatilden, ırz düşmanından, yankesici¬den, esrar satıcısından da âdi ve sefilim... Bunların ara¬sında bulunmaktan eza duymak, nefs çığlığından, o zalim ve kâfir ejderhanın hâlâ üstünlük gayretinden başka bir şey değil...» Allah için öfkeden başka hiç bir davranış kabul et¬miyorum. Benim kalbim, kırılmak içindir; başkalarının kalbiyse okşanmak için... Asıl ben, kalb kırmamaya baka¬yım... Günlerdir beni görmeye gelmeyen, gelemiyen, kim bilir ne halde olduğu için gelemeyen, ama halimi bildiği için de gelmesi gereken zevceme yazdığım sert mektubu yırtıyorum; Efendimin «Kızım!» diye hitap ettiği fedakâr kadını affetmesi için Allah'a yalvarıyorum. Annem; ev sahibimiz çoluk çocuğumu sokağa atar¬sa kendisinin toplayıp, toparlayıp evine almasını rica etti¬ğim annem... Hasta ve mecalsiz, nefes nefes oğlunu tel örgüden ziyarete gelen annem, küçük bir tereddüt geçirip de ben ona çıkışınca, arkasından dakikalarca ağlıyorum. Hatırıma, annesi izin vermediği için Allah'ın Resulünü görmek ve sahabî olmak şerefinden yoksun kalan velîler velîsi geliyor ve yıkılıyorum. 257 Bana hakaret göziyle bakan, dolar kaçakçısı, zen¬gin ve küstah, aşağılık bir ruma sertçe bir lâf ettim diye onun bile gönlünü almak zorunda kalıyorum. Đşin içinde nefsim olduğu için, şeriat ölçülerini bile lehimde imdada çağıramıyorum. Mukaddes ölçülerin bâtınındaki sır böyle emrediyor. Ferhad'ın sevgilisine kavuşmak için deldiği dağ, benim devirmek borcunda olduğum nefse göre bir kum tanesi... Nefse, kırk yıl bir bardak ekşi ayranı bile çok gö¬ren velîyi hatırlıyorum da, onu, kırk yıldır ne kuş sütleriy¬le beslediğim gözümün önüne geliyor ve... Ve düşünün ne hale geliyorum!.. Kırbaç altında hiç bir köpek, bu türlü, nefsimin şimdi zangırdadığı şekilde, ağlamaklı gözlerini sahibine dikerek titrememiştir. Ödü patlıyor... Ben ranzamda bağdaş kurmuş, cin¬net terleri dökerken, dışarıda biri ötekine söğse: «yanlışın var, ona değil bana sövecektin!» gibilerden bir suç alın¬ganlığı içinde çırpınıyor nefsim... Üstüne varsanız, tarih boyunca gelmiş ve gelecek bütün cinayetlerin, şenaatlerin faili diye kendisini göstermeye hazır... Bu da hiyle, inanmıyorum; pusuda beklediğine ve rol oynadığına inanıyorum. Ah o sahtakâr, ah!..


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.