24

Page 21

22

NORTH CYPRUS UK JULY 2011

Denizin Kokusu Serhat İncirli Email: serhatincirli@hotmail.com

Kıbrıslı Türklerin keklikler ve tavşanlarla dansı! ıbrıs sorununun çözümünün önündeki en büyük engel, milliyetçilik, tutuculuk ve korkaklıktır… Milliyetçilik ve tutuculuk her iki tarafta insanların o kadar ruhlarına işlemiştir ki; seçim kazanma hırsıyla milliyetçi ve tutucu sloganları kullanmak siyasetçilerin o kadar yüreklerine kazınmıştır ki; güney ve Kuzeydeki mevcut siyasetçi yapısıyla asla çözüm olmaz… Ayrıca, Rum ve Türk taraflarını yönetenler arasında uçurum çok büyüktür. Peki iki taraf arasındaki derin uçurum kapanmaz mı? Elbette kapanır. Ama çok zor. Bedeli çok ağır… Mesela Rumların “geri dönme” konusuna bakalım… Girne’yi, Omorfo’yu, Pendaya’yı, Maraş’ı, Lapta’yı, Karava’yı bırakıp da arkasında tank, kıçında bir don, sırtında bir beyaz Kıbrıslı atletiyle Güneye kaçan adam

K

iki kere kızgındır. Önce, malını kaybetmiştir. Türklere karşı hırslıdır. Sonra, hayatında tek bir Türk askeri görmeyen Güneydeki Rumların mal zengini oluşlarına seyirci kalmıştır. Yani Türkler yanında, kendi insanlarına da hırs yüklüdür. Peki, bu insanlara, çocuklarına veya torunlarına “malınızı mülkünüzü unutun” diyebilir misiniz? Bunun bedeli çok pahalı olur! Mal Tazmin Komisyonu karşılayamaz bu bedeli… Üç - beş, on – yirmi kişiye tazminat ödemekle olmaz bu iş! Peki ne yapacağız? Ya tümden dönmelerini kabul edeceğiz -ki dönseler de malları eskisi gibi değildir-; ya da tazmin edeceğiz… Tazmini kabul etmezlerse ne olacak? Takas mesela? Çok zor… “Haydi 19 Temmuz 1974 tarihine geri

dönelim” desek mümkün mü? Değildir… Peki çözüm nasıl olacak? Bir başka örneğe bakalım; Rumlar bizi neden siyasi eşit bir toplum olarak kabul etsin? Etmezler kardeşim! Haksızlar mı etmemekle? İyi düşünerek yanıt verin… Biz kendimizi eşit tutmak için çaba harcadık mı? Biz eşit bir “halk” olabildik mi? Hangi halk? Kimlerden oluşuyor bu halk? Mehmet Ali Talat ya da Rauf Denktaş veya Derviş Eroğlu, bu halkın tarifini yapabilir mi? Biz 1958’de ipleri Türkiye’ye teslim ettik; hiç de şikayetçi olmadık. 29 yaşında, 30 seneden emekli olanı bilirim; keyfini çıkardık! Şimdi üç beş sendikacı eylem yapıyor. İyi de toplum nerede? Veya, CTP’nin mühim teorisyen ağabeylerine bir sorayım, “Kıbrıs Türk halkı kimdir ve nerededir?” Ne yazık ki Kıbrıs Türk toplumunun sindirilmiş olduğu şingyanın içinden kalkıp da

tarlaya çıkması; -avcılar çok iyi bilecek-; korkudan saklanmış tavşanın aynı şingyadan çıkmasından daha zordur. Elli çok iyi eğitilmiş köpek de getirseniz o tavşan çıkmaz… O kadar korkmuştur ki hayvancık, şingyayı ateşe verenler var bazen; yine çıkmaz… Yanar, kavrulur ama kafacığını kaldırmaz. Aha biz öyleyiz… Korkutulmuş tavşanlarız… Ne ilginçtir, kimimiz korkutulmuş, sinmiş tavşan; kimimiz ise soyuna ihanet eden keklikleriz… Ava düşkünlüğümüz bundandır belki de… Korkutulmuş tavşanlar ve soyuna ihanet eden keklikler oluşumuzdandır… Soyuna ihanet eden keklik mi? Avcıların ötmesi için yetiştirdiği kekliklerden bahsediyorum… Onlar öter, diğerlerini toplar ve avcılar hepsini vurur… İhanet eden keklik mutlu mudur değil midir bilemem ama karnı toktur kafesinin içerisinde…

Yunanistan ve KKTC arasındaki benzerlikler unanistan ile KKTC arasında çok ciddi benzerlikler var… Mesela devlet sektöründe müsriflik her iki ülkede temel yapıyı oluşturur. Yunanistan ve KKTC, “ayranı yok içmeye, atla gider çeşmeye” modeli, bol gösterişli törenlere bayılıyor. Vatandaş evine ekmek götürme derdinde; biz şatafatlı törenlerin, kutlamaların peşinde. Ağırlamalar da cabası. Neredeyse müdürlerin tümünün hizmetinde otomobil var. Emekliye ayrılan devlet memurlarının yıllık ikramiyeleri dudak uçuklatan cinsten! Hemen hiçbir şey üretmeyen, toplu iğneyi bile ithal eden Yunanistan’da insanlar mantıkla izah edilemeyecek lüks içinde yaşıyorlar. Yüzde yüz benzerlik var bu noktada. Yunanistan’a dıştan bakıldığında, dünyayı sarsan ekonomik kriz sanki bir tek Sokrates’in, Aristo’nun diyarına uğramamış gibi duruyor. KKTC’ye de dıştan bakıldığında, lüks araç satışı noktasında dudaklar paramparça olur uçuktan! Yunanistan’da milyarderler vergi ödemiyor; bizde durum yüzde yüz aynı… Zenginler hep zararda! Kamuda çalışanlar 50 yaşında emekli oluyor… Yunanistan ve KKTC tıpatıp aynı bu konuda.

Y

Yunanistan’da “yarı resmi rüşvet sistemi” var! Bu KKTC’de biraz farklı… Çünkü KKTC’de yarı resmi değil, resmi bir rüşvet mekanizması oluşmuş! Yunanistan’ın 12 milyonluk nüfusu içerisinde, maaşların yüksekliğine rağmen, yılda 90 bin Euro’dan fazla kazandığını beyan edenlerin sayısı sadece 5 bin kişi. Tıpatıp aynıyız… Lüks içerisinde yaşayan, Ferrari’den inip, yatlara binen Spiros Latsis gibi bizim de çok işadamımız, zenginlerimiz var… Hatta, tıpkı Yunanistan’daki gibi, yatırım yaptıkları için vergiden muaf tutulan çok da Türkiyeli işadamımız var… Yunanistan’dan fazlamız var, eksiğimiz yok bu açıdan… Bana göre Yunanistan’ın kurtuluşu yok! Ama bizim tek farkımız işte burada. Bizde kurtuluş umudu da ümidi de var. Ne mi? Çözüm... Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıslı Türklerin mahvolmasını hatta yok olmasını önleyebilecek tek yoldur... Gerisi ya yok oluş ya Yunanistan’ın paketinin aynısı...

Her emekliye kaç bakıcı düşüyor? ECD’nin 2009 yılı raporları, her 100 emekliye kaç bakıcı kişinin düştüğünü de saptadı. Şöyle; sizin ülkede kaç yaşlı ya da daha doğrusu kaç emekli var? Diyelim ki 40 bin! Peki, bunlara bakım hizmeti vermek, günlük işlerini kolaylaştırmak hatta bazılarının altlarını dahi temizlemek için devletiniz kaç bakıcıyı ödüyor? KKTC adına yanıt veriyorum: Sıfır! Bizim ülkemizde bakıcı makıcı yok. Yaşlılara kendi evlatları bakıyor. Bakamıyorsa da şimdilerde moda oldu, ya Türkmenistanlı ya da Filipinli bir kadın tutuluyor... Devlet bunun hiç bir aşamasında yok... Geçtiğimiz günlerde İngiliz gazetelerinden birinde şöyle bir başlık vardı: “Her 100 emekliye sadece bir bakıcı; İngiltere’nin bakım rekoru utancı!”...

O

İsveç’te her yüz emekli yaşlıya bakması için devlet ortalama 12.3 bakıcıya para veriyor. İsrail’de 10.2, Norveç’te 8.9, Estonya’da 7.9, Hollanda’da 5.6, Amerika’da 5.5, Japonya’da 4.6, Güney Kore’de 4.2, İrlanda’da 3.1, Almanya’da 2,8, İsviçre’de 2.7, Çek Cumhuriyeti’nde 1.6, Slovakya’da 1.3 ve İngiltere’de 1... Her yaşlı bakıma muhtaç değil elbette... Büyük çoğunluk kendi işini görebiliyor... Önemli bir miktar da modern yaşlı evlerinde toplu olarak hizmet alıyor... Örneğin İsveç’te bakıma cidden muhtaç yaşlılar ele alındığında, belki de bire birdir oran... Yani her bir yaşlıya, bir bakıcı... “Devletim be devletim! Tanınsam da tanınmasam da devletim!” demekle devlet olunmayacağının çok bambaşka bir alandan ispatını yapmak istemiştim de! Bayrak dikmekle olsaydı; preh preh preh preh! Terzi İzzet abim bayrağı diker, ben göndere çekerdim! Öyle olmuyor işte!

KKTC sıcaktan kavruluyor… Gölgede öğle saatlerinde sıcaklık 40 dereceyi buluyor… Ama, illa ki ülkenin her yanı sıcak anlamını çıkarmayın… Mesela Karmi’ye gidin… Nefis gölgeler bulacaksınız… Yanıbaşınızdan sular akacak tıpkı eski günlerdeki gibi… 30 dakika suyun, rüzgarın ve kuşların sesiyle dinleneceksiniz… Bozulmayan yerlerden biridir Karmi… Bekleriz…


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.