OBJEKTIF 12.2011

Page 36

O 36

Objektif Gazete | Aralık / Décembre 2011 * N° 66

Şevval SAM Strasbourglular’ı Mest Etti

Bu yıl 7.’si düzenlenen Strasmed festivali çerçevesinde, açılış konserini vermek üzere Strasbourg’a gelen ünlü sanatçı Şevval SAM, 26 Kasım 2011 tarihinde Cité de la Musique’te düzenlenen konser öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Genç, sevimli, sempatik ve enerjik tavırları ve tabii ki müthiş yorumlarıyla dinleyicileri mest eden Şevval SAM’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle. Kâzım Koyuncu, Leman Sam ve Zülfü Livaneli isimleri sizde ne çağrıştırıyor ? Öncelikle Kâzım’ı söyleyeyim : Bu dünyada onun gibi bir ruha sahip olan birisi ile karşılaştığım için kendimi mutlu

addeden birisiyim. Bir dostumdu. Çok erken kaybettik. Siyasetin kirli yüzünü görmüş, dünyanın anlamını keşfetmiş ve bu uğurda savaşabilecek ender insanlardan biriydi. Ama bu yük gerçekten ağır bir sorumluluk. Kimbilir belki de bu kadar çok acının yükünü çekmeyi içine sindiremediği için erkenden aramızdan ayrıldı. Leman Sam’a gelince, çocukluğumu bilir ! Tabii ki sahip olduğum her şeyi ona borçluyum : Hayata karşı duruşum, kalıtsal olarak bana da geçtiğini düşündüğüm yeteneklerim, hayatta kendi ayaklarım üzerinde durabilme gücüm ve yani her şeyimi ona borçluyum. Onun çocuğu olabilmek ; bu da benim için başka bir büyük şans. Zülfü Livaneli’nin ise bende bir karşılığı yok. O zaman yanıldık demek ki… Zülfü Livaneli en iyi yorum yapanlardan biri. Leman Sam onu çok sever, yani annemden dolayı bir aşinalik olabilir. O kadar. Birçok alanda çalışıyorsunuz ; film, dizi, televizyon programı, reklam, album çalışmaları, konserler vb. Yorulmuyor musunuz ? Ve sizi en çok tatmin eden, yapmaktan en çok zevk aldığınız alan hangisi ? Sanat ve ifade biçimim hangisine denk geliyorsa, hangisi ile daha iyi anlatabiliyorsam, kendimi orada şanslı hissediyorum. Tabii buna televizyon programını dahil etmiyorum. Oyuncu-

info@objektifgazete.fr

luk ve müzik benim hayatımı anlamlandıran iki uğraşı. İkisini de seviyorum. Sevdiğim için de, bunlarla meşgul olmak yormuyor beni, aksine güç veriyor. Yüksek sanatın doğada olduğuna inanan birisiyim. Bu sanatın doğada var olduğuna, bizim de o sanatı dile getirenlerden olduğumuza inanıyorum. Bunun bana da denk gelmiş olmasından dolayı da şanslı görüyorum kendimi. Son zamanlarda müziğe daha çok zamana ayırdım ve ayırıyorum. Oyunculuğu da özledim ama müzikte daha özgürüm. Oyunculuk daha kollektif çalışma gerektiren bir iş, doğru zamanda, doğru proje ve insanlar ile çalışmak gerekiyor. Var mı bir projeniz ? Üzerinde konustuğum, konuşulan birçok proje var ama bakalım ne getirir gelecek günler? Pop müzikle ilgilendiniz mi? Sanat ve Halk Müzikleri’ne olan bu dönüşümünüz nasıl oldu? Ben hiç pop müzik söylemedim. Ama pop müzik biliyorsunuz aynı zamanda popüler müzik de demek. Bu anlamda yaptığım işleri popüler hale getirdim diyebilirim. Kimsenin aklında yokken sanat müziği albümü yapmayı ben düşündüm. Alt yapısını ben hazırladım yani. Farklı müzik tarzlarını denemeyi çok seviyorum. Her farklı müzik ses kaslarını farklı biçimde etkileyip geliştiriyor. Bu nedenle önümüzdeki günlerde tango albümü yapmak için stüdyoya gireceğiz. Ön çalışması içindeyiz, tangonun da farklı bir yapısı, tınısı var, farklı bir ifade biçimi. Niçin bu çeşitlilik? Çünkü “farklı müzik” diye ayrım yapmaktansa “iyi veya kötü müzik” diye bir ayrım yapmak bana göre daha doğru. Bu nedenle hepsinin iyi örneklerini yapmak istiyorum, birisini yaparsam, diğerinde aklım kalıyor. Müzik bir bütün bence, bu arada kendimi de keşfediyorum, tekdüzelikten hoşlanmıyor olabilirim. Değişiklik beni mutlu ediyor. Sizi hep festivaller sanatçısı olarak görüyoruz. Bunun özel bir nedeni var mı? Bu kurgulanmış, stratejik bir şey değil. Yabancılara, festival düzenleyenlere ilginç gelen şu olabilir: Türkiye coğrafyasındaki müziğimiz çok çeşitli, çok zengin. Bir sanatçıdan bütün bu müzik çeşitlerini, farklı renklerini bir kerede dinlemiş oluyorlar. Bu nedenle davet ediyor olabilirler. Ben de festivallerde söylemeyi çok seviyorum, keyif alıyorum. Gelenler müzik dinlemek için geliyorlar, bir barda, gece klübünde söylemek gibi değil festivallerde söylemek. Oraya gelen insanların enerjisi bana geçiyor ve çok mutlu oluyorum söylerken ve iki taraf da mutlu oluyor böylece. Festival programında “Barış için şarkılar” başlığı ile tanıtılmışsınız… Evet, bu onların öngördüğü bir başlık, ama ben de her zaman barış için söylediğimi, müzik yaptığımı belirtirim her yerde. Bunu bildiklerinden bu başlığı uygun görmüşler, ben de çok memnunum bu seçimden. Var olduğum sürece şarkılarımı barış için söyleyeceğim zaten. Sizce barış gelecek mi dünyaya, inanıyor musunuz? Hayır, inanmıyorum ama bu benim barış için çalışmamı ve adım atmamı engellemiyor, engellememeli. Umudu kaybetmemek lâzım. Dünyayı bir hapishane olarak gördüğümden, bu dengeyi biraz

35

barıştan yana değiştirebilirsek, burasının cehennem değil, cennet olduğunu görebilirsek ne mutlu bize. Bunun için de hem yakın, hem uzak, insana, toprağa, kültürlere, hayvan, bitki, kısacası tabiata ulaşabildiğimiz ve uzanabildiğimiz ölçüde acıları da azaltmış, insanın bilinç evrimine katkıda bulunmuş oluruz.

Strasmed Festivali Başladı 1999’dan bu yana, her iki senede bir yapılmakta olan Strasbourg-Mediterranee festivallerinin yedincisi, 26 Kasım 2011 tarihinde yapılan açılış organizasyonuyla başladı. « Exils » ( Gurbet, sürgün ) konusuna ayrılan bu yılki festivalin açılış resepsiyonu, geniş bir davetli katılımıyla, salle de la Bourse’ta yapıldı. 26 Kasım-10 Aralık tarihleri arasında Strasbourg ve civar illerde düzenlenecek olan etkinlikle ilgili olarak açılışta yapılan konuşmalarda, sırasıyla dernek Başkanı Muharrem KOÇ, Sanat yönetmeni Salah OUDAHAR, Strasbourg Büyükşehir Belediye Başkanı Roland RIES, Bölge ve İl Genel Meclisi yetkilileri ile Vali Yardımcısı festivalle ilgili bilgiler verip tüm aktörlere teşekkür ettiler. Festivalde, gazetemiz dağıtıma çıktıktan sonra gerçekleştirlecek olan Türkiye ve Türkler’le ilgili etkinliklerden bazıları şunlar : 6 Aralık’ta Salle de la Bourse’da gerçekleştirilecek Ajda Ahu GİRAY konseri. Saat 20.30’da başlayacak konserde Ajda Hanım Türkçe ve Fransızca şarkılar seslendirecek. İsmail YILDIRIM’ın « Sivas, Türkiye, 2 Temmuz 1993 » isimli heykel ve resim sergisi. 30 Kasım – 17 Aralık arası, Pazartesiden Cumartesiye, saat 15.00-19.00 arası, Espace Insight Strasbourg’da. Bunun dışında, festival çerçevesinde ASTU’nün etkin olarak katılacağı iki adet de konferans gerçekleştirilecek : Kadınlar ve Sürgün, Arap Baharı ( Samim Akgönül ).

Grup TURQUOISE da 9 Aralık’ta Strasmed’de Strasmed Festival’i çerçevesinde yapılacak olan etkinliklerden birisi de, biri Arap, diğeri Türk ( Groupe Turquoise ), iki farklı kültüre ait müzikleri biraraya getirecek olan Strasbourg Café Müzik Gecesi. 9 Aralık günü saat 20h30’da Salle de la Bourse’da gerçeklesecek olan dinletide, iki kültürden 6 müzisyen biraraya gelerek, kendi geleneksel müzikleri dışında, ortak özelliklere sahip olan şarkılar da çalıp söyleyecek. Evet, iki kültür kardeşlik ve eğlence için buluşuyor. Hepinizi katılmaya davet ediyoruz.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.