Net dergi "OYUN" sayısı

Page 35

net dergi

Olimpiyatlar öncesi, Gymnasion antreman okulundaki sporcular. stadyumun içerisinde bir bölümde oyunları izleyebiliyorlardı. Bu kuralı kırmaya çalışan kadınların cezası Eleanlar tarafından Typaion Dağı’ndan atılmaktı. Sadece bir kadın, Kallipateira, kadınları stadyumdan uzak tutan bu kuralı çiğnemesine rağmen cezalandırılmamıştır. Kallipateira’nın babası, üç erkek kardeşi, yeğeni ve oğlu Olimpiyat şampiyonuydu. Kocası öldüğünde Kallipateira oğlu Peisirodos’u çalıştırdı. Oğlunu Olympia’ya getirdiğinde erkek antrenör kılığında stadyuma girdi. Oğlu zafere ulaştığında diğer antrenörleri aşarak koştu, bu sırada kıyafetleri çıktı ve Kallipateira kendini ele verdi. Kallipateira cezalandırılmadı çünkü bu eylemi ailesinin Olimpiyat şampiyonu bireylerini onurlandırmak için yaptığına karar verildi. Bu olayın ardından Olimpiyat oyunları sırasında antrenörlerin de çıplak olması şartı getirildi. Böylece kadınların kılık değiştirerek stadyuma girmeleri imkânsız hale getirildi.” Toplamda 1169 yıl boyunca devam eden oyunlardan, 850 tane olimpiyat şampiyonu çıkmıştır. Bunlardan bazıları; boks ve güreşte olimpiyatlarda sayısız şampiyonluk kazanan, bir rahibin oğlu Thasoslu Theagenes. Rodoslu Leonidas koşu alanında gerçekleştirilen dört

olimpiyatta başarı kazanmış ve ün sahibi olmuştur. Güreşçi Krotonlu Milo ise kendi alanında beş kez zafere ulaştı. Milo hakkında da tarih kitaplarında bir efsane var; bir ineği omuzlarında rahatlıkla taşıyabileceği, dev bir sütünu tek başına tutarak yıkılan bir yapıdan herkesin kaçmasını sağladı gibi. Sporcular, olimpiyatlardan önce Mora Yarımadası’ndaki Elis kentinde sıkı bir çalışma ile kampa girerlerdi. Bu yerin adı ise Gymnasion’du. Sporcuların beden ve zihin eğitimi için düzenlenmiş okullardı. Yunanca “çıplak” anlamına gelen “gymnos” sözcüğünden türeyen gymnasion idman yapılan yer anlamındaydı. İdmanlarından sonra elemeler olurdu. Bu elemelerde, olimpiyatlarda yarışacak en iyi oyuncular seçilirdi. Olimpiyatlar stadion denilen ve bugün stadyum kelimesinin çıkış noktası olan yerde gerçekleşirdi. M.Ö 4.Yüzyıldan sonra stadionlar anıtsal bir mimari haline geldiler. Stadionların bir diğer çeşidi de at ve atlı araba yarışlarının yapıldığı, hippodromlardı. Bu kelime Yunanca “hippos” (at) ve “dromos” (yol) sözcüklerinden geliyor. Oyunlar başlamadan önce, tüm sporcu ve hakemler adil olacaklarına yemin ederlerdi.

Antik çağda, olimpiyatlarda sporcuların kullandığı aletler

Ve sonra sporcular turnuvalar için hazırlıklarına başlarlardı. Örneğin oyunlar başlamadan, sporcular vücutlarını önce zeytinyağı ile daha sonra ise kumla temizlerlerdi. Bu hazırlıkla vücut ısılarını kontrol edip, güneşten korunabiliyorlardı. Antreman ve yarış öncesi bu uygalamaları yaparkenki kulladıkları aletler; Aryballos (topraktan yapılmış yağ küpü), Strigil (vücuttaki ter,yağ ve kumu sıyırmak için kullanılan eğri bir alet) ve Sünger. Oyunların bitiminde zafer kazanan sporculara ödülleri verilir. Bu zaferlerin, tanrılar tarafından sporculara bahşedildiği düşünülürdü. Tanrıların habericisi olduğu söylenen Nike’ın gökyüzünden seçilmiş sporcuya doğru gelip, kutsal hediyeyi getirdiğine inanılır. Nike’nın bu eylemi zaferin bir işaretiydi. Bir diğer işaret ise, Yunan mitoloji denildiği zaman neredeyse herkesin aklına gelebilecek, yapraklardan yapılma taç. Bu taç sadece olimpiyatlarda birincilik kazanan sporcuya verilirdi. Ayrıca bu kişilere, isterlerse bazı politik görevler de verilirdi. Bu sporcular adına şiirler yazılır ve heykeler yapılırdı. Böylece, sporcuların unutulmaması ve tüm Yunan dünyasında tanınması sağlanırdı. Bu oyunların, MS 393 yılında Hıristiyan İmparator 1.Theodosus’un tüm pagan gelenekleri yasakladıktan sonra sona erdiği söylenir.

Tanrıların habercisi Nike'nın, gökyüzünden seçilmiş sporcuya doğru gelip, kutsal hediyeyi getirdiğine inanılır. Bu hediye zaferin geldiğini işaret eder. net dergi    35


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.