Medikal Teknik Ekim'13

Page 1








ni Ko nf eran s M ED IC A 20 13 Ye Pr og ra m ı

:8

:2 0 İl aç Tü rk iy e’ni n İl k :2 8 i Ev Ec za cı lık ra m a Pr oj es i ile Ka lp te n Ka lb e Ta :3 6 le rd e Ka lb in iz Em in El ti bi yo ti k :4 0 Ak ılc ı O la lım , An Ku lla na lım ik eğ il, An ti se pt

ta D ön üş üm Tü rk iy e’d e Sa ğl ık za la r At ıld ı Pr og ra m ı İç in İm

IN DE X

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr

D

SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr GRAPHIC DESIGNER SÜLEYMAN TERZİ suleyman.terzi@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr

Reklam indeksi ABEM KİMYA.................................97

EMS..............................................39

MULTİKAN............................ 99-101

AKTİF KİMYA..............................103

FORTİS.....................................A.K.İ.

OCTAMED......................................49

AMAZON MEDİKAL........................27

HELTMAN...................................... 9

ÖMS............................. Ö.K.-Ö.K.İ.-1

ANDOUTDOR.................................89

ICF FUARCILIK............................107

PRESTİJ HASTANE GEREÇLERİ....45

ARMUTLU TATİL KÖYÜ................127

İDEAL MAKİNA............................ 4-5

AYDERSAN.............................. 79-81

İHLAS KOLEJİ.............................125

BEK TEKNİK..................................53

İHLAS PAZARLAMA.....................123

BEYBİ............................................77

İSTEM..................................... 11-13

CDK SAĞLIK............................ 17-19

KEYHAN TERCÜME.....................105

CEYO....................................... 61-63

LAMİNET OFİS..............................91

DIGITUR.............................. 115-117

MEDICA.........................................71

SCA............................................A.K. SGMS............................................75 SLEPWELL..................................121 TARTI............................................51 TEKNİKMED..................................67 TIBBİ CİHAZ KONGRESİ..............119 TRİMPEKS.......................... 83-85-87

DOPA............................29-31-33-35

MEDİMPORT............................ 57-59

DÜNYA MEDİKAL..........................41

MERKEZ İLAÇ................................43

TÜRKİYE HASTANESİ....................95

EKINEXPO...................................109

MES MEDİKAL......................... 23-25

TÜYAP................................. 111-113

EKİP TIBBİ ÜRÜNLER...................65

MESİTAŞ.......................................73

VARİTEKS................................... 2-3

ELECTROLUX................................15

MGT..............................................47

CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Medikal TEKNİK

Yıl.27 Sayı.322 Ekim 2013

Sektör Kongrede Sorunlarını Tartışacak

Editör

S

ağlık sektörü Eylül ayı ile birlikte hareketlendi. Yatırımların hızla devam ettiği sektörde, yaşanan gelişmeler Sağlık Bakanlığı, SEİS, TÜMDEF, TOBB ve ilgili kurum ve kuruluşların iş birliği ile “V. Ulusal ve II. Uluslararası Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi 6-8 Kasım tarihleri arasında İstanbul Pendik Green Park Otel’de gerçekleşecek kongrede ele alınacak. Kongrede Sağlık Bakanlığı yetkilileri, tıbbi cihaz sektöründeki üretici ve tedarikçi firmaların temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, özel hastaneler ve sağlık kuruluşları ve kamu hastane birlikleri yöneticileri, sağlık sektöründeki gelişim ve değişimleri değerlendirmek üzere bir araya gelecekler. Sektörün güncel meseleleri, yatırım planlamaları, tıbbi cihaz üreticilerinin ve tedarikçilerinin deneyimlerinin paylaşılacağı kongrede; yeni oluşumlar için çözüm önerileri ile birlikte sektörün ulusal ve uluslararası tüm paydaşlarına hitap edebilme ve bu alanda çalışma yapmak isteyen katılımcılar için de cazip fırsatlar oluşturma amaçlanıyor. Her anlamda dikkat çeken Türkiye, sağlık alanında yaptığı bu hamlelerle de dünyanın dikkatini çekiyor. Yurt dışından çok sayıda marka Türkiye pazarında var olabilmek için çaba gösteriyor. Artan rekabet koşulları en çok küçük ve orta ölçekli işletmeleri tedirgin ediyor. Bu gelişmeler 5. Ulusal Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi’nde mutlaka ele alınacak ve çözüm önerileri paylaşılacaktır. Yeni sağlık politikalarının belirlendiği bu dönemde, tüm firmaların yaptıkları ve yapacaklarına ilişkin planlamalarını gözden geçirmeleri gerekecek. Bu gelişmeler ışığında çalışmalara yön vermek en sağlıklı hareket olacaktır. Doğru hamleyi yapan, sektörde birlikte büyümeye devam edecektir. Başarıyla yayın hayatına devam eden Medikal Teknik Dergisi de, sektörde yaşanan yenilik ve gelişmeleri sizlere aktarmayı sürdürecektir. Bu sayımızda sektörde yaşanan gelişmelere ilişkin çok sayıda haber ve röportaj bulabilirsiniz. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle, Sağlıklı günler.


Aktüel

MEDICA 2013: Yeni Konferans Programı COMPAMED 2013, MEDICA 2013'ün içeriğini mükemmel bir şekilde tamamlayacak. •

temelini oluşturur. Ayrıca, acil tıp ve cinsiyete özgü tıp gibi farklı alanların uzmanlarının fazlasıyla ilgili oldukları farklı sektörlere yayılmış konulara yönelik seminerler de düzenlenmektedir.

Düsseldorf'da gerçekleştirilecek olan dünyanın önde gelen tıbbı pazar ve bilgi platformu MEDICA'nın konferans programı yeniden düzenleniyor. MEDICA 2013'ün (20-23 Kasım) program içeriğinin yeniden düzenlenmesinin amacı, tıbbı malzeme kullanıcıların aşina oldukları bu kendi alanlarına özel fuarın konuları ile konferans programının bütünleştirilmesi ve yine programın uluslararası boyutunu artırmaktı. Bu sebeplerle MEDICA'nın adını, konferanslar, toplantılar ve konvansiyonlar adına uluslararası düzeyde daha yaygın bir isim olan MEDICA Konferans & Forum olarak değiştirme kararı aldı.

Aynı zamanda, Düsseldorf Kongre Merkezinde (CCD, Güney) gerçekleştirilecek olan programın

Programın kilit konuları uzmanların oluşturduğu seçkin bir panel tarafından belirleniyor. Bu şekilde, MEDICA EĞİTİM adı altında önceki yıllarda yoğun katılım görmüş olan dersler, genel tıbbı konuların ve tıbbı kariyer gelişiminin devam ettirilmesinde hala CME puanları ile sertifikalandırılan tıbbı ekipmanlara yönelik uygulamalı derslerin

10 Ekim•2013



Aktüel İngilizce bölümlerinde, kişiselleştirilmiş tıbbın mevcut hususlarına yönelik bir dizi oturum, doğal felaketler ve askeri tıbba yönelik uluslararası bir konferans ile uluslararası spor hekimliği uzmanları için birinci sınıf bir organizasyon gerçekleştirilecektir. Bu konferansın konuları spor hekimliğinde önleyici yaklaşımlardan terapötik prosedürlere kadar farklılık göstermekle birlikte modern elektrikli tıbbı cihazların kullanımı da ele alınacaktır. MEDICA 2013 takviminde, Almanya'daki tüm hastanelerin karar alıcılarının bir araya geldiği lider bir bilgi ve iletişim platformu olan 36'ıncı Almanya Hastaneler Günü ilgi çeken bir fikstürlerden biri. Yine aynı zamanda, Avrupa'daki hastanelerden 150-170' e yakın uzman karar alıcının 20 Kasım 2013 tarihinde düzenlenecek olan Avrupalı Hastaneler Konferansına (EHC) katılım göstermesi bekleniyor. EHC iki yılda bir gerçekleştirilen bir organizasyon. Bu seneki program içeriği Avrupa Hasta Hakları Direktifi ve tıpta görevi kötüye kullanmaya bağlı sorumluluk konuları odaklı olacak. 2012 yılında MEDICA 60 ülkeden gelen 4,554 sergici ve 130,600 uzman ziyaretçisiyle dünyanın en büyük tıbbi fuarı oldu. Katılımcı kayıtlarına bakıldığında bu seneki katılımın da geçen seneki kadar yüksek boyutlara ulaşacağı görülüyor. Kasım ayının sonlarına doğru gerçekleştirilecek olan MEDICA kapsamında satıcı firmalar, tıbbı teknoloji ve elektrikli tıp, laboratuvar teknolojisi, fizyoterapi ürünleri ve ortopedik teknolojiden sağlıkta bilgi teknolojilerine kadar hastane ve polikliniklerde kaliteli

ve etkin bir tıbbi bakım için geniş ürün gamlarını sergileyecekler. COMPAMED 2013, MEDICA 2013'ün içeriğini mükemmel bir şekilde tamamlayacak. 700'e yakın sergi sahibi ile, MEDICA tıbbı teknoloji endüstrisine hizmet sunan tedarikçilerin uluslararası anlamda bir numaralı lider piyasa platformudur. (20-22 Kasım/ 8a ve 8b salonları)

12 Ekim•2013



Aktüel

Uluslararası Sağlık Turizmi Forumu Son Kez İstanbul’da Düzenleniyor Aralık ayında İstanbul’da gerçekleşecek organizasyona Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden sağlık turizmi acentalarının ve sağlık sigortası şirketlerinin katılması planlanıyor. Son kez Türkiye’de düzenlenecek bu uluslararası tanıtım etkinliğine katılım için önceden kayıt yaptırmış olma şartı aranıyor. • B2B Encounters firması tarafından daha önce

silcisinin katıldığını belirtiyor. Akkök, “Artık etkinliklerimizin katılımcıları yarı yarıya yabancı sağlık kurumlarından geliyor, yurt dışından gelen bu talebi görmezden gelmemiz doğru olmaz” diyor.

üç kez düzenlenen Uluslararası Sağlık Turizmi Forumu, Aralık ayında dördüncü ve son kez İstanbul’da düzenleniyor. İlgilenenlerin organizasyona katılım için medical.b2bencounters.com adresindeki internet sitesi üzerinden kayıt yaptırmaları gerekiyor. Bundan sonra Türkiye dışında düzenlenmeye devam edecek olan etkinliğin İstanbul’dan sonraki durağı ise San Marino Cumhuriyeti olacak.

Sağlık Turizmi Yatırımları Rekabet Çıtasını Yükseltiyor

Yatırımcıların yeni gözdesi olan sağlık hizmetleri tesisleri dünyanın birçok bölgesinde hızla yükseliyor. Ancak bu artışa paralel olarak her ülkedeki sağlık tesislerinin yurt dışından gelecek hasta sayısı ve trafiği ile ilgili beklentisi de yükseliyor. Çünkü birçok ülkenin kendi nüfusu ve demografik yapısı ile bu büyüklükte sağlık yatırımlarının kar etmesi neredeyse imkansız. Üstelik hizmet ve teknoloji kalitesi yükseldikçe artan maliyetler, özellikle az gelişmiş ülkelerdeki tüketicinin alım gücünün çok üzerine çıkıyor. Dünyanın birçok turistik bölgesinde son yıllarda açılan ultra-modern ve lüks hastaneler yabancı ülkelerden kendi tesislerine gelebilecek hastalara güvenerek kapasitelerini büyütmeye devam ediyor. Bu beklenti sağlık sektöründe uluslararası bir rekabeti ortaya

B2B Encounters adına açıklama yapan Kurucu Genel Müdür Mert Akkök, organizasyonun artık yurt dışından da yoğun ilgi gördüğünü ve buna paralel olarak Türkiye dışına açılmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Önümüzdeki yıl Mayıs ayında San Marino Cumhuriyeti’nden başlamak üzere Sağlık Turizmi Forumlarını özellikle turistik cazibesi yüksek olan Avrupa şehirlerinde düzenleme kararı aldıklarını kaydeden Akkök, geçtiğimiz Haziran ayında düzenledikleri son organizasyonda, Türk sağlık kuruluşlarının yanı sıra çok sayıda yabancı hastane ve klinik tem-

14 Ekim•2013



Aktüel çıkartıyor. Bu rekabetçi ortamda kendilerine yer edinmek isteyen Türk hastane ve klinikleri ise dünya pazarına açılmak için birçok yöntem deniyor. Denenen yöntemler arasında birçok ülkede temsilcilik ofisi veya şubeler açmak, basın ilanları, medya kampanyaları gibi tanıtım faaliyetleri yapmak yer alıyor. Bununla birlikte hemen hemen her ülkede yerel ve uluslararası sağlık turizmi fuarları, kongreleri ve toplantılar düzenleniyor. Ülkemizde düzenlenen bu tür etkinlikler arasında, B2B Encounters Sağlık Turizmi Forumları özellikle ön plana çıkıyor. Diğer etkinliklere göre oldukça farklı ve konsantre bir mesleki buluşma yöntemi olan B2B Encounters toplantılarında, yurt dışından Türkiye’ye hasta göndermek isteyen aracı kurumlar ile Türkiye’deki sağlık kuruluşları doğrudan, yüz yüze ve birebir görüşmeler gerçekleştirebiliyor. Önceden belirlenmiş eşleştirme ve görüşme takvimleri çerçevesinde organize edilen etkinliğin yaratıcısı ve düzenleyicisi Mert Akkök, eski bir turizmci ve kongre organizatörü. 2011 yılından itibaren uyguladığı bu yöntemi geliştirirken sektördeki dinamikleri inceleyerek doğru zamanda doğru bir ürün ortaya çıkarttıklarını düşünen Akkök, bu toplantıların sağlık turizmi sektörüne girmek isteyen büyük ve küçük tüm kurumlar için kısa sürede geri dönüş sağlayan ve somut sonuçlar doğuran birer araç olduğunu söylüyor. Yaklaşık 3 senedir İstanbul’da düzenli olarak organize edilen B2B Encounters Sağlık Turizmi toplantılarına, Acıbadem, Dünyagöz, Memorial, Medipol, Medical Park, Florence Nightingale gibi büyük Hastane gruplarının yanı sıra orta ve küçük ölçekli birçok klinik ve sağlık merkezi de katılıyor.

belirtiyor. Yurt dışından Türkiye’ye tatil yapmaya gelen tüketicinin öncelikle tercih ettiği İstanbul, Antalya, Bodrum gibi merkezlerin sağlık turizmi açısından da avantajlı konumda olduklarını ifade eden Akkök, bu gibi turistik bölgelerimiz dışında kalan sağlık kuruluşlarının özellikle rekabetçi fiyatlar gibi bazı avantajlar oluşturmaya özen göstermelerini tavsiye ediyor. Sağlık Turizmi pazarlamasında artık yeni yöntemlerin de denenmesi gerektiğine dikkat çeken Akkök şöyle devam ediyor: “Özel sağlık hizmeti veren kuruluşlar artık tüm dünyayla rekabet halinde ve bu yüzden çok daha etkin ve verimli tanıtım yöntemlerine başvurmak zorundalar. Alışılagelmiş reklam çalışmaları, fuar katılımları, kongre sponsorlukları gibi yöntemlerle bir yere varmak her geçen gün zorlaşıyor. internet pazarlaması ve sosyal medya reklamcılığı gibi modern yöntemler günümüzde daha etkili.”

Tatil Turizmi Neredeyse Sağlık Turizmi Orada Hızlı Büyüyor

Mert Akkök, Sağlık Turizminin hızlı yükseldiği ülke ve şehirlerin hali hazırda konvansiyonel turizm açısından da popülerleşmiş turistik merkezler olduğunu

16 Ekim•2013



Aktüel

İlk Kez Hasta Hakları Bildirgesi Hazırlandı Kronik Hastalıklarla Mücadele Ortaklığı (PFCD) ve Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) işbirliğiyle gerçekleşen çalıştayda kronik hastalıklarla ilgili dernekler ve paydaşlar, Türkiye'nin ilk hasta hakları bildirgesini hazırladı. •

du. İstanbul’da dün düzenlenen toplantıya Türk ve yabancı sivil toplum örgütleri ile uluslararası hasta gruplarının temsilcileri, tıp ve iş dünyasından uzmanlar katıldı. Çalıştay sonunda Türkiye'de bir ilke imza atılarak, tüm katılımcıların fikir ve önerileriyle geliştirdikleri, Türkiye’de kronik hastalıkların önlenmesine ve yönetilmesine yönelik hasta bildirgesi hazırlandı. Bildirinin son hali, katılımcı dernek ve paydaşlar tarafından imzalanarak Sağlık Bakanlığı’na sunulacak. Hazırlanan ortak bildiride kronik hastalıklara yönelik toplumsal farkındalığın artırılması, bulaşıcı olmayan hastalıkları önleyici ve hastalıklardan koruyucu mekanizmaların daha iyi işlemesi için kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu ortaklıklarının güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. İstanbul Ortaköy Princess Hotel’de gerçekleşen toplantıda konuşan PFCD İcra Direktörü Kevin Walker; "Türkiye, dünya standartlarında bir sağlık sistemi geliştirme konusunda son zamanlarda elde ettiği başarılarla gurur duymakta haklı. Ancak ülkenin ekonomik büyümesi devam ederken bir yandan da kronik hastalıkların yaygınlığında dikkat çekici bir artış meydana geliyor. İşbirlikleri geliştirerek ve en iyi uygulamaları tüm paydaşlarla, özellikle de hastalarla paylaşmak gerekiyor” açıklamasında bulundu. Toplantının diğer ev sahibi Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği adına konuşan Genel Sekreter

Kronik Hastalıklarla Mücadele Ortaklığı (PFCD) ve Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) ortaklığıyla düzenlenen çalıştayda Türkiye'de kronik hastalıkların önlenmesi ve yönetimi alanında gelişme kaydetmek için öneriler sunul-

18 Ekim•2013



Aktüel yaşam yılı”nın (DALY) kalp hastalığı, felç, tip II diyabet ve tedavi edilebilen depresyon gibi akıl sağlığı sorunlarından ötürü kaybedildiğini ortaya koyuyor. Kronik hastalıkların doğrudan ve dolaylı maliyetinin Türkiye’ye yılda 80 milyar ABD Doları düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam yıllık gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 8 ila 10'una varan ölçüde bir refah kaybına neden oluyor. Rapora göre kronik hastalıkların önlenmesi ve yönetimine ilişkin stratejilerde sağlanacak gelişmeler ülke ekonomisine yüzde 10 oranında katkı yapabilir.

Kronik Hastalıklarla Mücadele Ortaklığı

Kronik Hastalıklarla Mücadele Birliği (PFCD) dünya genelinde ölüm, işlev kaybı ve artan sağlık hizmetleri maliyetlerinin bir numaralı nedeni olan önlenebilir ve tedavi edilebilir kronik hastalık oranlarındaki artış konusunda bilinç düzeyini artırma amacıyla çalışan uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur. PFCD kronik sağlık sorunlarındaki artış oranının sağlık sistemleri üzerinde ciddi ve sürdürülebilirlikten uzak bir yük oluşturmakta olduğuna ve bu sistemlerin bugününde ve yarınında devamlılığı ve gücünün hastalara kronik hastalıkları önleme ve yönetmede yardımcı olacak politikaları uygulamaya koymaktan kaynaklandığına inanmaktadır.

Yardımcısı Şükrü Varol ise şunları söyledi: "Yenilikçi sağlık hizmet çözümleri geliştirme kararlılığıyla hareket eden üyelerimizi temsilen AİFD olarak; PFCD, T.C. Sağlık Bakanlığı, sivil toplum örgütleri, hasta grupları ve diğer paydaşların bu soruna yönelik olarak işbirliklerini, uygulanabilir ve makul maliyetli çözümler geliştirme yönündeki çabalarını desteklemekten gurur duyuyoruz". Çalıştay , geçtiğimiz yıl İstanbul’da gerçekleştirilen paydaş toplantısı ile Ankara'da açıklanan Türkiye'de Sağlıkta Dönüşüm başlıklı uluslararası PFCD araştırma raporunun devamı niteliğindeydi. PFCD’nin Hacettepe Üniversitesi ve University College London tarafından hazırlanan Türkiye'de Sağlıkta Dönüşüm araştırma raporu, Türkiye'de her yıl 6.5 milyon “işlev kaybına uyarlanmış

PFCD'nin misyonu;

Devletleri ve diğer kanaat liderlerini kronik hastalıklar ve bunların bireyler ve toplumlar açısından potansiyel çözümleri hakkında bilgilendirmek, Yurttaşları devletlerin, işverenlerin ve sağlık kurumlarının kronik hastalıklara yaklaşımında bir değişimi zorlama yönünde harekete geçirmek, ve Politikaları formüle eden kurumları kronik hastalıklarla etkin bir mücadele için değişimin şart olduğuna ikna etmektir.

20 Ekim•2013



Aktüel

Türkiye’de “Sağlıkta Dönüşüm Programı” İçin İmzalar Atıldı Şehir Hastaneleri Projesi kapsamında, 14 şehre kazandırılacak dev hastane kompleksleri ile sağlık yatırımları konusunda önemli adımlar atılıyor.

22 Ekim•2013


Aktüel

23 Ekim•2013


Aktüel •

TC Sağlık Bakanlığının öncülüğünde, kamuözel sektör işbirliğiyle gerçekleştirilecek yatırımların protokolü imzalandı. 14 şehirde kurulacak 15 dev sağlık yatırımıyla, sağlık sektöründe değişimin önemli adımları atılıyor. 24 bin yatak kapasiteli şehir hastaneleri ile yeni yatırımlar, medikal sektöre ivme kazandıracak.

Megakent İstanbul’da da Yatırımlar Devam Ediyor Kamu Hastaneler Kurumu İhsan Dokucu, geçtiğimiz toplantısında İstanbul’daki nileceğini, 2015’e 4 milyar planlandığını belirtmişti.

Başkanı Prof. Dr. Ali yıl katıldığı bir basın tüm hastanelerin yedolarlık sağlık yatırımı

ekspoMED - labtekMED Fuarları Tedarikçileri Karar Vericilerle Buluşturacak

Medikal sektör ihtiyaçları için ekspoMED ve labtekMED Fuarlarında buluşacak. Sağlık Sektörünü TÜYAP çatısı altında buluşturacak Fuarlarda, alım yapma yetkisine sahip profesyoneller ağırlanacak. 81 ilin ihtiyaçlarını karşılayacak hastane, klinik, laboratuar sahipleri, yöneticileri, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Kamu hastaneler Birlikleri Başkanları, yardımcıları, üniversitelerin rektör, dekan, satınalma komisyon başkanları, medikal ürün ithalatçıları ve karar vericiler sektörün Avrasya bölgesindeki en güçlü platformunda buluşacaklar.

– labtekMED 2014 Fuarları 3-6 Nisan 2014 tarihlerinde eş zamanlı olarak yaklaşık 1200 firma ve firma temsilcisinin katılımı ve 40.000 m2 kapalı alanda düzenlenecek. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece İstanbul’da gerçekleşecek Fuarlarla ilgili detaylı bilgi ve güncel katılımı listeleri için www.ekspomedistanbul.com ve www.labtekmed.com web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Medikal sektördeki tüm gelişmelerin izleneceği, tüm ihtiyaçların tedarik edilebileceği ekspoMED

24 Ekim•2013



Aktüel

Electrolux Profesyonel’den çamaşır yıkamada kolaylaştıran çözümler Electrolux Profesyonel, yeni 5000 ürün serisi ile çarpıcı, kullanımı kolay, verimli ve ekonomik çamaşır yıkama ve kurutma makineleri ile çamaşır yıkamayı hiç olmadığı kadar kolaylaştırıyor. •

Electrolux Profesyonel, profesyonel çamaşırhane sektörünün en zorlu taleplerini karşılamak üzere tasarlanmış Line 5000 serisi ile, çamaşır yıkama ve kurutma makinelerini tüm dünyada piyasaya sürdüğünü açıkladı. 5000 Serisi, self-servis ve konaklama sektöründen sağlık sektörü ve ticari çamaşırhanelere kadar birbirinden farklı tüm profesyonel ihtiyaçlara yanıt vermek üzere üretiliyor.

lanıcılarının ve uzmanlarının katkılarıyla tasarlandığını dile getiren Electrolux Profesyonel Türkiye Çamaşırhane Sistemleri Satış Müdürü Bozan Karaca, “Profesyonellerle yakın işbirliğimiz, gerçek kullanıcıların ihtiyaçlarıyla örtüşerek tasarımımızı biçimlendirmemize yardımcı oldu. Yeni 5000 Serisi’nin her yıkamada en düşük maliyeti, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayacak rakipsiz bir güvenilirlik, dayanıklılık ve esneklikle sunabilmesini sağlayan yenilikler geliştirdik” diyor.

KULANCILARINDAN İLHAM ALINARAK TASARLANDI

AKILLI, ÇEVRECİ VE EKONOMİK

5000 Serisi’nde yer alan tüm yıkama/sıkma ve kurutma makineleri teknolojiyi çevreye özen-

Yeni 5000 ürün serisinin dünyanın dört bir yanındaki profesyonel çamaşırhane sektörü kul-

26 Ekim•2013



Aktüel tus Management Bilgi Sistemi ile birleştirilmiştir. Compass Pro arayüzü ayrıca, en yeni yazılım güncellemelerinin kurulumunu kolaylaştıran bir USB portu da içerir. Müşterinin ihtiyaçlarına bağlı olarak, her türlü tekstilde en iyi yıkama ve kurutma sonuçlarını garanti eden Üçgen Teknoloji ile daha fazla esneklik elde edilir. Triangle Technology orta derecede kirli giysilerde maliyet tasarrufu, az kirli giysilerde daha hızlı program döngüleri ve zorlu lekelerde en üst düzeyde sonuçlar sunar. Kullanıcıların zamandan tasarruf etmesini sağlayan ve yüklerini hafifleten diğer bir avantaj, Evolution Bariyer Yıkama Makinesi Serisi’dir. Ergonomi, performans, güvenlik ve işgücü verimini en üst seviyeye taşımak üzere imal edilen Evolution serisi, çamaşırhane yönetiminde en üst düzeyde kontrol sunan yeni bir hijyen çağını temsil eder. Kapağı açmadan önce iç tamburun yükleme veya tahliye için her zaman doğru konumda olmasını sağlayan Otomatik İç Tambur Konumlandırma özelliğini içerir.

li ve maliyet düşürücü unsurlarla birleştirir. Bu ekipmanlar Electrolux Profesyonel'in kesintisiz sürdürülebilirliğe olan tutkusunu temsil etmektedir ve %95 geri dönüştürülebilecek şekilde üretilmektedir. Enerjiyi verimli kullanan, dayanıklı, sağlam yapılar ve yüksek teknoloji kullanılarak yapılan imalat, üretim ve kullanımın her noktasında çevreye saygı gösterecek şekilde tasarlanmıştır. 5000 Serisi, profesyonel müşterilere üç temel alanda gerçek avantajlar ve iyileştirmeler sunar: dayanıklılık, daha fazla tasarruf ve esneklik...

DAYANIKLI

5000 Serisi, yıkama ve kurutma makineleri dayanıklılık baz alınarak üretilmektedir. Ağır iş bileşenleri daha az bakım gerektirir ve her türlü operasyon ve ortam için optimize edilmiştir. Electrolux Profesyonel'in yıkama/sıkma makinelerinde Power Balance (Güç Dengesi) özelliğine sahip, devrim niteliğindeki dengesizlik algılama sistemi, 5000 Serisi çamaşır makinelerinde optimum istikrar sağlar: bu daha sessiz, daha hızlı operasyonlar, daha iyi su tahliyesi ve daha düşük kurutma maliyetleri anlamına gelir.

BAKIM VE SERVİS KOLAYLIĞI

Güvenilir, küresel bir yapı: Electrolux Profesyonel, günlük işler için deneyimli, yetkili ortaklardan oluşan en kapsamlı servis ağını sağlar: kurulum (montaj), yedek parça ve bakım işleri. Bunların hepsi etkili bir müşteri hizmetleri ve hızlı teknik yardım sunar. Tüm dünyada, anında uzman 
tavsiyesi sunabilen küresel bir servis ağı.

TASARRUF YETENEĞİ YÜKSEK

5000 Serisi’nin eşsiz, yeni verimliliği yıkama ve kurutma programlarında daha az su ve enerji kullanımı demektir. Çamaşır makineleri için Otomatik Tasarruf Sistemi, su seviyesini çamaşırın ağırlığına göre ayarlar; böylece yarım yükte daha az su ve ısı nedeniyle enerji tasarrufu sağlar. Kurutma makineleri için Kalan Nem Kontrolü, tüm süreç boyunca tam nem içeriğini ölçerek, daha kısa kurutma süresi nedeniyle enerji tasarrufu sağlar. Verimli Dozaj Sistemi, uygun deterjan miktarının kullanımı kolay şekilde, otomatik hesaplanmasıdır; Otomatik Tasarruf Sistemi ile birlikte kullanılması önerilen Verimli Dozaj Sistemi işletme maliyetlerinde %50 tasarruf anlamına gelebilir.

MAKSİMUM ESNEKLİK

Ergonomi, performans, güvenlik ve işgücü verimliliği Electrolux tasarımlarındaki temel faktörlerdir. 5000 Serisi’nin kullanıcı dostu yeni Compass Pro arayüzleri sezgisel, akıllı, kullanımı kolay ve 18 dilde sunulmaktadır. Kullanıcısına 15'i programlanabilir toplam 55 program sunar. Kullanıcıların en üst düzeyde hijyen ve temizliğe ulaşmak için tüm operasyonları kontrol etmesine ve belgelemesine olanak sağlayan, bir süreç izleme sistemi olan Cer-

28 Ekim•2013



Aktüel

Türkiye’nin İlk Özel Eczacılık Evi Türkiye'de eşine ender rastlanan müzelerin başında gelen eczanede, binin üzerinde farklı özelliklerde ilaç bulunuyor. Ayrıca müzede ilaç yapımında kullanılan malzemeler ve eczacılığın arşivi de sergileniyor. • Eskişehir'de yaklaşık 400 yıllık tarihe sahip olan

arşivi de sergileniyor. 32 yıl eczacılık yapan Niyazi Çapa, müzenin bir dönemin eczacılık kültürünü yansıttığını söylüyor. Gittiği her ilin tarihi eczan-

Beylerbeyi Konağı, içinde barındırdığı Nostalji Eczanesi ile eczacılık tarihine ışık tutuyor. Türkiye'de eşine ender rastlanan müzelerin başında gelen eczanede, binin üzerinde farklı özelliklerde ilaç bulunuyor. Ayrıca müzede ilaç yapımında kullanılan malzemeler ve eczacılığın arşivi de sergileniyor. 32 yıl eczacılık yapan Niyazi Çapa, müzenin bir dönemin eczacılık kültürünü yansıttığını söyledi. Gittiği her ilin tarihi eczanelerinden topladığı parçaları konakta sergileyen Çapa, genç kuşakların müzeyi görerek ilham almalarını istiyor.

Bir Dönemin Eczacılık Arşivi

Türkiye’de eşine ender rastlanan müzelerin başında gelen eczanede, binin üzerinde farklı özelliklerde ilaç bulunuyor. Ayrıca müzede ilaç yapımında kullanılan malzemeler ve eczacılığın

30 Ekim•2013



Aktüel elerinden topladığı parçaları konakta sergileyen Çapa, genç kuşakların müzeyi görerek ilham almalarını istiyor. Eskişehir’in tarihi Odunpazarı Bölgesi’nde bulunan Kurşunlu Camii’nin giriş kapısında bulunan Beylerbeyi Konağı, dört asırlık tarihiyle kente gelen turistlerin uğrak yerlerinin başında geliyor. Üç katlı binada eski Türk gelenekleri, Osmanlı döneminin ve yakın tarihin önemli eserleri sergileniyor. Konağı özel kılan bir diğer özellikse ikinci katında bulunan Nostalji Eczanesi. İçinde bulunan binlerce ilaç ve geçmiş dönemlerde ilaç yapımında kullanılan malzemeler, günümüz eczacılık dünyasına ışık tutuyor. 32 yıl eczacılık yapan ve aynı zamanda konağın sahibi olan Niyazi Çapa tarafından müze haline getirilen tarihi eserler, ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor. Müzede, asırlık ilaçlardan tıbbi aletlere, laboratuvar malzemelerinden hap kalıplarına kadar birçok tarihi eser sergileniyor.

zanede havan dövdüğüm, mesleğimi icra ettiğim hap kalıpları, ilaç kalıpları, şurup tencereleri müzede bulunuyor. Biz 1950'li 60'lı yıllarda ilaçların tümünü kendimiz yapardık. Göz, kulak, burun damlaları, öksürük hapları, şurupları, kuvvet şurupları, iştah şurupları, fitiller ve pomatlar aklınıza ne geliyorsa. Güzellik kremleri, kolonyaları, losyonları biz eczanede kendimiz yapardık.” ifadelerini kullandı. Müzenin ortaya çıkması için her gittiği vilayette öncelikle en son kapanan tarihi eczanelere uğradığını söyleyen Çapa şunları söyledi: “Kapanan eczanelerin yakınlarına eczaneden kalan eski bir şeyler var mı? 'Biriktiriyorum, koleksiyon yapıyorum bunlardan' dedim. Kimisi afakî fiyatlar istedi. Bazıları 'Al götür kıyamıyorum burada yer işgal ediyor' dedi. Böylelikle devamlı topluyorum." Müzede bulunan tarihi ilaçlarla bazı dönemler yeniden buluştuğunu söyleyen Çapa, ilaç yapımının sanayileşmesi nedeniyle nostalji eczanesinde geçmiş günleri yaşadığını söyledi. Çapa, şunları kaydetti:"Yakınlarım merak ediyorlar. Ben de onlarla birlikte 60 yıl öncesini yaşıyorum. Benim de hoşuma gidiyor. Bu ilaçların kokusunu almadan biz rahat edemeyiz. Hayatımız bu kokular içerisinde geçti."

Havanlar, Şurup Tencereleri

100 yıllık ilaçların tedavi değerini kaybettikten sonra nostaljik değerinin ortaya çıktığını söyleyen Çapa, müzede bulunan eserlerin bir dönemi yansıttığını söylüyor. Çapa, “Benim 32 yıl ec-

32 Ekim•2013



Aktüel

ÖMS “Sağlıklı Yaşam İçin” Üretmeye Devam Ediyor Yaptığı kapsamlı ve modern yatırımlarla ameliyat lambaları üretimi, satışı, teknik servisi konusunda Türkiye'de sayılı üretici firmalardan biri olan Ölçer Medikal Sanayi, büyümeye devam ediyor. •

Üretimde 20.yılını tamamlamakta olan Ö.M.S-ÖLÇER MEDİKAL SANAYİ, yaptığı kapsamlı ve modern yatırımlarla ameliyat lambaları üretimi, satışı, teknik servisi konusunda Türkiye'de sayılı üretici firmalardan biridir.

% 99 Yerli Üretim

Uzmanlaşmış geniş hizmet ve servis ağı ile tıbbi ışıklandırma sistemlerinde %99 yerli üretim yapan Ö.M.S, ürünlerini firmanın ilkeleri doğrultusunda dürüst, modern, istikrarlı ve güvenilir, her geçen gün hızla artan profesyonellik ilkesi taşıyan pazarlama anlayışı, müşterilerine daima en idealini, en kalitelisini dost ve modern bir ortamda sunma amacını taşımaktadır. Dizayn ve fonksiyon olarak profesyonel üretilmiş olan, özveri, beceri, senelerin deneyimine dayalı ve modern teknolojik ilerlemenin ortak paylaşımı ile ortaya çıkan 25’den fazla üründe aydınlatma sisteminden oluşan geniş bir ürün yelpazesine sahiptir.

“Önce Kalite”

Öncelikle kaliteli üretim sonra kar anlayışını taşıyan Ö.M.S, ürünlerinde sağlamlık, dayanıklılık ve kalite gibi özelliklerin yanı sıra uygun fiyat ilkesini de benimsemiş olup, kalite anlayışını en yüksek düzeyde tutmakta, müşteri memnuniyetini ön plana çıkartmaktadır. Hastanelerin can damarını oluşturan ameliyathanelerin kesintisiz hizmet vermek zorunda oldukları düşünülürse ameliyat lambalarının hayati önem taşıyan sistemler olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır ki bu nedenle ameliyat lambalarının en sağlıklı, en güvenilir şekilde kurulması ve minumum problemle çalışması gerekliliğinin çok önemli olduğu gerçeğini prensip edinmiş olan Ö.M.S, ülkemiz ve avrupa standartlarına uygun ürünleri ile sağlık sektörüne hizmet vermektedir.

34 Ekim•2013



Aktüel

Kontrolsüz Diyabet Sonrası Sızıntılar Tena İle Kontrol Altında 30 yaş ve üzerindeki milyonlarca diyabetlinin hayatında psikolojik ve sosyal travmalara yol açan idrar kaçırmanın yaşama özgürlüğüne koyduğu sınırlar, TENA’nın koruyucu medikal ürünlerinin desteğiyle ortadan kalkıyor.

Diyabet hastalarının yaşam kalitesini beklenmedik sızıntılarla örseleyen idrar kaçırma (inkontinans) rahatsızlığı, kişinin en çok özel ve sosyal hayatını olumsuz etkiliyor. 30 yaş ve üzerindeki milyonlarca diyabetlinin hayatında psikolojik ve sosyal travmalara yol açan idrar kaçırmanın yaşama özgürlüğüne koyduğu sınırlar, TENA’nın koruyucu medikal ürünlerinin desteğiyle ortadan kalkıyor.

Kadınların Hayatına Özel Konfor

TENA Lady Mesane Pedleri ise kadınlara özel tasarımıyla idrar kaçırma endişesi duymadan özgürce kahkaha atmanın mutluluğunu yaşatıyor. En incesi 1 bardak, en kalını yaklaşık 1 litre sıvıyı güvenle hapseden TENA Lady, cilt sağlığını koruyan özel dokusuyla hayata konfor katıyor.

SCA Hijyen

Beklenmedik Sızıntılara Karşı Tam Koruma

1929 yılında İsveç’de kurulan SCA, kişisel bakım ürünleri pazarında dünyanın önde gelen firmalarından biridir. Kişisel Bakım Ürünleri’nde Hasta Bezi, Çocuk Bezi, Hijyenik Ped, Temizlik Kağıtları kategorilerinde faaliyet gösteren SCA, ayrıca dünyanın en büyük Ev Dışı Kağıt Ürünleri ve Orman Ürünleri firmalarından biridir. Hasta bezi kategorisinde TENA markası ile dünya ve Avrupa’da lider konumda olan SCA, Çocuk Bezi ve Hijyenik Ped’de Avrupa 3.’sü, Tüketici ve Ev Dışı Kağıt Ürünleri’nde Avrupa lideri durumundadır. Dünya çapında 50’nin üzerinde ülkede üretim ve 100’ün üzerinde ülkede satış yapan SCA’nın, 2012 yılı satışları toplam 9,8 milyar Euro olarak gerçekleşmiştir ve yaklaşık 36.000 çalışanı bulunmaktadır. SCA, gündelik yaşam kalitesini artıran temel ürünler sunma misyonu ile hareket etmektedir.

Normal doğum, prostat hastalıkları ve diyabete eşlik eden fazla kilonun basınç yapmasıyla da ortaya çıkabilen idrar kaçırma rahatsızlığı, TENA Pants ConfioFit™ Emici Külot ve TENA Lady Mesane Pedleri sayesinde güvenli bir şekilde kontrol altına alınarak, hayatınızı özgürce yaşamanız sağlanıyor. Beklenmedik sızıntıları özel emici tabakasıyla hızla hapsederek yüzde 100 koruma sağlayan kadın ve erkeklerin kullanımına uygun TENA Pants Emici Külot, hayatın her anında kendinizi özgür ve güvende hissetmenizi yardımcı oluyor. Hijyenik dokusu sayesinde cildi tahriş etmeyen TENA Pants, yüzde 30 inceltilen yapısıyla giysilerin altından fark edilmiyor.

36 Ekim•2013



Aktüel

‘Kalpten Kalbe’ Tarama Projesi İle Kalbiniz Emin Ellerde Türkiye’nin sağlık sektöründeki önemli ismi Liv Hospital, toplum sağlığına verdiği değerden yola çıkarak geniş çaplı bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor.

38 Ekim•2013


Aktüel •

Uluslararası sağlık hizmet standartlarında en yükseğe ulaşma hedefiyle çalışan Liv Hospital, ‘Kalpten Kalbe’ projesi kapsamında kalp ve damar hastalıklarında erken teşhis ve toplumsal farkındalık sağlamak için yıl sonuna kadar ücretsiz tarama yapacak. Proje kapsamında muayene ve rutin kontrol yöntemlerine ek olarak, Türkiye’de ilk kez bir tarama kapsamında Tomografik Koroner Kalsiyum Skorlaması (Kalsiyum Skorlama) Testi kullanılacak. 40 yaş üstü ve daha önce kalp damar hastalığı teşhisi konulmamış herkese uygulanacak olan kalsiyum skorlaması, kişinin gelecekte oluşabilecek kalp damar hastalığı riskini belirleyen en önemli yöntemlerden biri. Tarama kapsamında kalsiyum skorlama testinin yanı sıra, rutin muayene, kan tahlili, EKG gibi tetkikler de bulunuyor.

Yıl Sonuna Kadar Devam Edecek

23 Eylül’de başlayan ve yıl sonuna kadar ücretsiz olarak devam edecek olan tarama, kalp damar hastalıklarından korunmak için önemli bir referans çalışması niteliğini de taşıyor. Taramaya katılmak isteyenlerin Liv Hospital’ın çağrı merkezini arayarak randevu almaları yeterli. Toplum sağlığına verdikleri önemden yola çıkarak projeyi başlattıklarını belirten Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti: “Türk toplumunda sıklıkla görülen kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili bilinci arttırmak ve gelecekte oluşabilecek risklerden korunmak için farkındalık yaratmak üzere “Kalpten Kalbe” projesini Şişli Belediyesi ile hayata geçiriyoruz. Taramada damar tıkanıklığı riskinin belirleyen kalsiyum skorlama testi de kullanılacak. Böylece her bir başvuru için kalp ve damar hastalığı risk analizi yapılabilecek. Bu sayede hastalığa karşı farkındalık, korunma, erken tanı ve tedavi konusuna da Liv Hospital olarak katkıda bulunacağız. Çok kısa bir süre önce hayata geçirdiğimiz “Biliyorum” adlı sosyal sorumluluk projemizde de şimdiye dek yapılmayan büyüklükte binlerce kişiye yönelik çoklu kanser tarama projesini tamamlayarak hayata geçirdik” diyor.

Kalpten Kalbe

“Kalpten Kalbe” projesi ile vatandaşın kalbinin emin ellerde olduğunu belirten Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül “Şişli Belediyesi olarak, vatandaşımızda farkındalık sağlamak ve erken tanının önemine dikkat çekmek için Liv Hospital ile el ele “Kalpten Kalbe” projesini hayata geçirdik. 3 ay sürecek olan kalp taramasının sonuçların analiz edilmesi, hem bilimsel açıdan hem de kentlilerimiz açısından ayrıca faydalı bir çalışma olacak nitelikte. Daha da önemlisi kentlilerimiz olası kalp ve damar hastalıkları risklerinden haberdar olacak ve doğru zamanda doğru tedbirler alarak hastalığın oluşumunu engelleyebilecek. Halk sağlığı açısından iyi düşünülmüş bir proje’ diyor.

39 Ekim•2013


Aktüel

Gastroenteroloji Haftası’na Katılan Fujıfılm, İlgi Odağı Oldu Medikal sistemler alanında Türkiye pazar lideri olan Fujifilm, 30. Ulusal Gastroenteroloji Haftası’nda ürünlerini sergilerken, birikimlerini de sektörle paylaştı. •

11-15 Eylül tarihleri arasında Antalya Kemer’de düzenlenen 30. Ulusal Gastroenteroloji Haftası’na katılan Fujifilm, kurduğu stantta endoskopi alanındaki ürünlerini tanıttı. 814 kayıtlı katılımcının bulunduğu etkinlikte sergilenen ürünler, katılımcılardan büyük ilgi gördü. Ürünler arasında yer alan EPX 4450HD modeli, full HD özelliğe sahip olup kanserli dokuların erken teşhisini kolaylaştırıyor. Renklerin dalga boyutlarını değiştirerek kanserli bölgenin fark edilmesini sağlayan FICE özelliğiyle de öne çıkıyor.

Endoskopi Teknolojileri Sunumu

Etkinlikte sergilenen bir diğer ürün olan Endoskopik Ultrasonografi Sistemi (EUS) SU 8000 modeliyse, hem endoskopi, hem de ultrason işleminin aynı çalışma istasyonu üzerinden, aynı ekrandan takip edilmesine imkan veriyor. Ayrıca, sindirim siteminin görüntülenmesini ve sindirim sistemine komşu organlarda oluşan lezyonların incelenmesini de sağlıyor.

AR-GE çalışmaları sayesinde dünyada olduğu kadar Türkiye’de de yeni teknolojileriyle fark olşturan Fujifilm, medikal sistemler alanında; bilgisayarlı radyografi, dijital mamografi, dijital radyografi, endoskopi sistemleri, kuru sistem yazıcılar, imaj arşiv ve görüntüleme sistemlerinin yanı sıra film sarf malzemesi ile geniş bir ürün gamına sahip.

Kongre kapsamında yapılan oturumlara da aktif olarak katılan Fujifilm, “Endoskopi Teknolojileri” ve “Endoskopik Cihazların İç Yapıları” konulu iki sunum yaptı. Fujifilm Endoskopi Sistemleri Ürün Müdürü Eyüp Kirman tarafından gerçekleştirilen sunumlar, katılımcılar tarafından yakından takip edildi. “Endoskopi Teknolojileri” konusunda Fujifilm ürünlerinin sahip olduğu teknolojik özellikleri anlatan Kirman, diğer sunumunda ise genel bilgilendirme ve eğitim amaçlı paylaşımlarda bulundu.

40 Ekim•2013



İsletme

Akılcı Olalım! Antibiyotik Değil, Antiseptik Kullanalım…

A

Hastane mikrobunun sağlık sistemimize kişi başına 1582 dolar yük getirdiği ve doktorların elleri en kirli kesimi meydana getirdiği dikkate alınarak Hijyen Eğitimine mutlaka hastanelerimizden başlanması çok doğru bir karar olacaktır.

ntibiyotiklerin uygunsuz kullanımının antibiyotik direncine, istenmeyen etkilere ve sağlık bakımı harcamalarında artışa yol açtığı bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütüne göre antibiyotiklerin yaklaşık yarısı gereksiz yere kullanılmaktadır.

Güvenilir ürün için GMP sertifikası bulunan Güvenilir üretim yerleri gerekir. Özellikle Hastane enfeksiyon uzmanlarının Antiseptik-Dezenfektan üreticilerinin üretim yerlerini yerinde görmeleri “neden fazla antibiyotik kullanıyoruz” un cevabı olacaktır. Hastanelerimize, maalesef güvensiz antiseptikler alınmakta daha da önemlisi bilinçsiz ve yanlış uygulama yapılmaktadır.

Sebepsiz sonuç olmaz. Antibiyotik kullanımı sonuçtur. Sebep; hijyen eksikliği, antisepsi ve dezenfeksiyona önem vermemek ve yetersiz güvenilir olmayan antiseptik-dezenfektan kullanımıdır. Sağlık Bakanımızın da özellikle vurguladığı üzere, tedavi edici tıptan, önleyici, koruyucu tıbba derhal geçmek üzere, bilinçli hijyeni ve sporu hayatımızın her alanında alışkanlık haline getirmeli, obeziteye dikkat etmeliyiz.

Örneğin ameliyatlarda kullanılan PVP-İyot içerikli cilt antiseptikleri (İsosol,Batticon vb) cilt üzerine sürülüp, mutlaka kuruması ve film tabakası yapması için beklenmesi zorunlu iken,”acelemiz var,bekleyemem” gibi bahanelerle gazlı bez veya ameliyat örtüsü örtülerek etkisi yok edilmektedir.

Hükümetimiz 5 Temmuz 2013 tarih,28698 sayılı Resmi Gazete ile Hijyen Eğitimi Yönetmeliğini yayımlamış ve Hijyen eğitimi almayı zorunlu kılarak, eğitimi alanlara sertifika vereceğini, sertifikası olmayanların işe alınmayacağını duyurmuştur.

Halbuki antisepsi bu film tabakasından 4-6 saat süre ile yavaş salınan serbest iyot sayesinde sağlanır. Dolayısı ile pansumanların en fazla 6 saatte bir tekrarlanması gerekirken pansuman

Hastane mikroplarının dirençli bakterilerden oluştuğu, bunun ise Tıbbi Hata olduğu bilinmektedir.

Ecz. Mehmet Şapçı Merkez İlaç Yönetim Kurulu Başkanı

42 Ekim•2013



İsletme -Antiseptik sıvı sabun kullanıldı ise bol su ile durulanır ve kurulanır. (unutmayınız ıslaklık mikroorganizmaların üremeleri için çok uygun ortamdır)

süreleri de 2 güne kadar çıkmaktadır. Ama doktorlarımız ameliyata girecek hastalarına terapötik dozda antibiyotik vermeyi görev saymaktadırlar. Antibiyotik vermek yerine İsosol alkollü solüsyon, acil durum antiseptiği (hızlı ve uzun etkili, bekleme süresi az) ya da İsosol merhem (beklemeye gerek yok) kullanılması akılcı bir uygulama olacaktır.

Hijyen amaçlı olarak haftada 1 defa tüm vücut, yeterli miktar antiseptik sıvı sabun ile köpürtülerek, ovalama şeklinde,en az 3 dakika süre ile yıkanır,bol su ile durulanır ve kurutulur.

Hastalıklardan korunmak tedavi etmeye göre çok daha kolay, ekonomik ve akılcıdır. HİJYEN; eski Yunancada sağlık anlamına gelen, vücudu sağlam tutmak, hastalıklardan korumak üzere alınması gereken önlemlerin tümüne denir.

Haftada bir defa, ayaklar ılık su içinde köpürtülmüş antiseptik sıvı sabun ile 10 dakika süre ile yıkanır, dinlendirilir, durulanır ve kurulanır. Böylece istenmeyen kokular yok olur. Haftada bir defa diş fırçaları aynen ayaklardaki uygulama gibi tüm mikroplardan arındırılır.

Koruyucu hekimlik, koruyucu tıp demektir. Bir bilim dalıdır. En önemli enstrümanı Antiseptik-Dezenfektanlardır.

Tuvalette sifon çekilmeden önce mutlaka klozet kapağı kapatılmalıdır. Aksi durumda suyun sifon etkisi ile birlikte dışkıdaki koli basili 5 metre yüksekliğe kadar yayılarak havlularda ve diş fırçalarında mikrobiyal kontaminasyona neden olur.

Herşey Elimizde… Suya, Sabuna Dokunun… Hastalıklardan Korunun… Mikroplar; kanda, idrarda, dışkıda terde, çöp ve yemek atıklarında bulunur. Sıcak, kapalı ve rutubetli ortamlarda, ortalama 15 dakikada bir bölünerek çoğalır, 10 saatte milyarlara ulaşır. Bu seviyeye gelmiş Mikrop kolonileri sadece Antiseptik kullanılarak yok edilir.

Damacana su pompaları ve Su Sebillerinin mikrop yuvası olabileceği unutulmamalı, ayda en az 1 defa Merkez Su pompası dezenfektanı ile dezenfekte edilmelidir. Başta okullar olmak üzere, genel tuvaletlerde antiseptik köpük kullanılması, yine okul ve personel taşıtları başta olmak üzere, toplu taşıma araçlarına binilirken antiseptik mendil ile eller 1530 saniye ovalanarak silinmelidir.

Antiseptikler; su ve durulama istemeyen alkol bazlı ürünler (Opakjel ) ya da su ve durulama isteyen antiseptik sıvı sabunlar (Klorheksol-İsosol) olmak üzere 2 gurupta toplanır. Bu ürünler başta doktor, hemşire ve sağlık mensupları olmak üzere hepimizin normal yaşantısında, evlerimizde vücuttaki istenmeyen kokulardan ve hastalıklardan korunmak üzere Hijyen amaçlı olarak mutlaka kullanılmalıdır.

Sağlık Bakanlığı yayımladığı bir tamimle mikrop yuvası olabileceği gerçeği ile lokanta, otel ve otobüslerde verilen, üretici firma bilgileri, seri no, formül bilgileri bulunmayan ıslak mendilleri yasaklamıştır. Bu mendiller yerine antiseptik mendil istenilmelidir.

Ameliyata girecek hastanın ameliyat sabahı cerrahi vücut antisepsisi amaçlı olarak tüm vücudunu 2 defa 3 er dakika, köpürterek, ovalayıp,bol su ile durulayıp,kurulanarak ameliyata hazır hale gelmesi sağlanmalıdır.

Hastalıkların ağız vasıtası yayıldığı da dikkate alınarak, koruyucu dozda ağız gargaralarının kullanılması alışkanlık haline getirilmelidir.

“SAĞLIK İÇİN HİJYEN ŞART”

Susuz antiseptikler (Opakjel) ile su ve durulama isteyen antiseptik sıvı sabunların (Klorheksol,İsosol) Hijyen amaçlı kullanılması gerektiğini söyledik. Günlük kullanımda hiçbir zaman 5 defadan fazla kullanılmaması ve uygun şekilde işlem yapılması gerektiğini de söylemeliyiz.

Unutmayalım; aklımızı işleterek, dozunda, bilinçli olarak ve usulüne uygun şekilde kullandığımız hiçbir şey sağlığa zararlı değildir. Antiseptik kullanımının, sağlık bütçesini aşağıya çekeceği dikkate alınarak yatan hastalara hijyen setlerinin bedelsiz olarak verilmesi akılcı bir uygulama olacaktır.

Hijyen amaçlı antisepsi için; ele -yeterli miktar (3-5 ml) alınır, -yeterli süre ile (15-30 saniye) parmak araları, Prof. Dr. İsmail Kaya avuç içi ovalanır, Sağlıcakla.

44 Ekim•2013



Aktüel

Prestij’den Yenilikçi Çözümler Çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma son olarak Tam Otomatik Universal Algoloji Operasyon ve Scopi görüntüleme Masası üretti. • Prestij Hastane Gereçleri, sağlık sektörüne yeni-

önemlisi masada imalat yapılırken kullanılan yüksek teknoloji neticesi en ufak oyun ve sallantı oluşmamaktadır.masa üniversal operasyon masalarının aldıgı tüm pozisyonları otomatik olarak almaktadır. masamız üniversite hastanelerimizde ve kıymetli hocalarımızın kulanımında testleri yapılarak begeni ile kullanılmaktadır.

lik sunmaya devam ediyor. Çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma son olarak Tam Otomatik Universal Algoloji Operasyon ve Scopi Masası üretti. CE Belgesi ve Sağlık Bakanlığı onayına sahip olan masa röntgen ve scopi ışınlarını geçiren Alman malı özel malzeme ile üretilmekte. Hastanın yattığı tüm alan görüntülenmesine imkan sağlayan masa, 4 adet motoru, kumanda kutusu ve el kumandasıyla kullanıcıya önemli avantajlar sağlıyor. masa üzeri alman malı plakadan yada karbon fiber plakadan istegegöre imal edilmektedir.ikisindede görüntü kalitesi aynıdır. hastanın yattıgı tüm alanın görüntülenmesine imkan saglıyan masa alman malı dört adet motoru el yada ayak kumanda paneli kontrol kutusu anti bakteyirel merkezi sistem kilit li tekerleri ile kalite olarak en üst düzeydedir. masada gerekli yerler 304 kalite paslanmaz çelikten üretilmistir. ekstra olarak yanlara operasyon masası aksesuarlarını takma kuşagı ilave edilebilmektedir.böylece tüm aksesuarları bu masada kullanma imkanı dogmaktadır.masa üzeri 20 cm ileri geri hareket eder. masa başlıgı baş ve ayak kısımlarına takılır.masa böylece her iki taraflı kullanılır. başlıgın tamamı x ışınlarını geçirmektedir.en

KBB Muayene ve Operasyon Koltuğu

Koltuk tam otomatik fonksiyonlara sahiptir. Dokunmatik kumanda ile komple yukarı aşağı 300 mm çalışır. Sırt arkaya tam trendelanburg pozisyonuna kadar yatar. Tek bir tuş ile koltuk hasta kabul pozisyonuna geri gelir. İstendiğinde her iki motorda otomatik stop eder. Acil stop düğmesi vardır. Koltuğu otomatik çalışırken durdurur. Başlık aşağı yukarı iner çıkar. Öne arkaya 44 derece hareketlidir. Her iki kol sırtın yatışı ve kalkışında paralel olarak yatar kalkar. Kollar hasta kabulünde kolaylık sağlamak için yukarı kalkar. KOLTUK SAGA VE SOLA HER POZİSYONDA 180 DERECE DÖNER. motorlar kumanda kutusu alman malıdır.ekstra ayak pedalı ilavesi vardır.

Ünit

250 watt 24 vold D.C. soğuk ışık kaynağı: İki çıkışlı yuvalar Storz uyumludur. Alın lambası ele alındığında ışık kaynağı otomatik çalışma konumuna gelir. Alın lambası yuvasına konulunca stop eder. İstenildiğinde manuel kumanda ile çalışır. Ultraviyole sterli kabini 15 dakikada endoskopları steril eder. Güçlü alman malı motor ile aspre sistemi vardır.aspre sonrası vakum uç ve hortum temizleme sistemi vardır. ektra olarak: kulak yıkama sistemi-asprenin kanalizasyona atıması- pulvaze ilaç püskürtme sistemi-soguk ışıgın zenon olması .mikroskop ilavesi vardır.ayna ısıtma sistemi vardır.

Prestij Ultraviyole Kabinli Alet Dolabı

Üzeri şeffaf pleksiglas kapak ile örtülüdür. Hekimin rahat çalışması için açılıp kapanan sürgülü alet koyma standı bulunmaktadır. Aletler vücut ısısındadır. Çekmeceler otomatik kapanma sistemine sahiptir. Ünit 4 tekerleği ile rahat kullanımlıdır. Hijyen ve temizlik için yer değişimi rahattır. Aletlerin steril edilmesi için ultraviyole kabin vardır. kullanılmış aletler için krom tepsili özel çekmece. hekimin aletlerini koyarak çalışabilecegi krom çelik özel çekmece.geniş ve büyük alet çekmecesi.

46 Ekim•2013



Aktüel

ALS ve Omurilik Felçlileri Rahat Nefes Alabilecek Amerika’da 20 yıllık bir araştırma sonucunda geliştirilen NEURx DPS solunum fonksiyonunu yitiren ALS hastaları ve omurilik felçlilerinin hareketsizlikten ötürü çalışmaz hale gelen diyaframlarını elektrik akımıyla çalışmasını sağlıyor. Böylece hastalar solunum cihazına bağlı yaşamaktan kurtuluyor. • Amerika’da 20 yıllık bir araştırma sonucunda geliştirilen NEURx DPS, CDK Sağlık Ürünleri güvencesiyle sunuluyor. Synapse Biomedical, Inc firmasının geliştirdiği cihaz, solunum fonksiyonunu yitiren ALS hastaları ve omirilik felçlilerinin hareketsizlikten ötürü çalışmaz hale gelen diyaframlarını elektrik akımlarıyla çalışmasını sağlayan bir sistemdir.

kasıdır ve karnımızı göğüs kafesimizden ayıran bir doku tabakasıdır. Nefes aldığımızda, beynimiz frenik sinir üzerinden diyafragmamıza bir sinyal gönderir. Sinyal, diyafragma kasının kasılarak aşağıya yani karnımıza doğru itilmesine neden olur.bu hareket akciğerlerimizde vakum etkisi oluşturarak negatif bir basınç kuvveti oluşturarak havanın içeri girmesini sağlar. Diyafragma büzüldüğünde, göğüs boşluğu büyür, içerdeki basıncı azaltır. Basıncı eşitlemek için akciğerlere hava dolar. Diyafragma gevşediğinde, akciğerlerin ve göğüs kafesinin esnekliği havayı akciğerlerden dışarı atar.

Dünya genelinde 12, Türkiye’de ise sadece Dokuz Eylül Üniversitesi’nde uygulanan sistemin ayrıntılarıyla ilgili olarak distribütör firma CDK Sağlık Ürünleri’nden Ayşegül Cantürk sorularımızı yanıtladı.

Diyafragma nedir ve solunumu sağlamak için nasıl çalışır?

NEURx DPS Sistemi nedir? Bu sistem hangi hastalarda uygulanır?

Diyafragma vücudun en önemli solunum

ALS ve omurilik felçli hastaların ortak bir noktaları vardır. İki hasta grubunun hareketsizlikten ötürü diyaframları çalışmaz gale gelir. Soluk alıp verme diyaframın kasılmasıyla oluşmaktadır. Diyafram çalışmadığı zaman ise bir hasta kendi başına nefes alışverişi sağlayamaz. Bu tür hastalar mekanik solunum cihazına bağlanmak zorunda kalırlar. Yeni geliştirilen NEURx DPS Sistemi sayesinde, laparoskopik bir operasyonla, hastanın diyaframlarının sağ ve sol taraflarına elektrodlar yerleştirilmekte. Bu elektrotların bağlı olduğu küçük bir dış ünite hastanın üzerinde kalır. Böylece hastanın diyaframı elektrik akımıyla kasılarak, hasta kendi kendine nefes alış verişi sağlayabilir. Böylece hasta, mekanik ventilasyondan kurtularak, hayat kalitesini artar. Tabii ki bu bütün hastalarda uygulanabilen bir sistem değildir. Sistemin düzgün işlemesi için elektrodların sinyal aldığı bölgelerin tespit edilmesi gerekir. Yani, diyaframını tamamen yitirmemiş ve sinir sistemi çalışan hastalarda uygulanabilen bir sistemdir.

48 Ekim•2013



Aktüel 18 hastaya takıldı, başarıyla kullanılıyor. Bu hastalarımızın tamamı mekanik ventilasyondan kurtulmuş durumdadır.

Sistem Türkiye’de hangi merkezlerde uygulanmaktadır?

Bu sistem tamamen ekip işine dayanmaktadır. Ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası çalışmalar çok önemlidir. Şu anda Türkiye’de sadece Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Diyafragma Pil Sistemi Uygulama Grubu oluşturuldu. Üniversite bünyesinde, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, nöroloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, anesteziyoloji ve reanimasyon bölümlerinden oluşan bir ekip oluşturuldu. Bu grup tarafından sistemin uygulanma kriterleri belirlendi. Bir hasta başvurduğunda bu kurul tarafından inceleme yapılıyor. Yapılan inceleme sonucunda hastanın operasyona uygun olup olmadığına, operasyon yapılacaksa uygulama şekli ve kriterleri hastaya göre belirleniyor. Sistem, diyaframa yerleştirilen 4 elektrot, deri altına yerleştirilen beşinçi bir elektrod, deriden çıkan beş elektorud bir sokete gruplayan bir elektrot konektörü, elektrot konektörü deri üzerinde tutmak için bir tutucu, harici bir uyarı jeneratörden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra klinik istasyon sayesinde, her bir hastaya özgü olacak şekilde, genişlik, frekans, oran, atım genişliği, atom modülasyonu gibi kriterler belirleniyor. Ameliyat sırası ve sonrasında hastanın kullanacağı ayarlar bu klinik istasyon tarafından yapılıyor. Taburcu edilmesi aşamasından itibaren hastaya ve hasta yakınlarına cihaz kullanımına ilişkin bir eğitim veriliyor. Şu an için bu uygulama Türkiye’de sadece Dokuz Eylül Üniversitesi’nde gerçekleştiriliyor. Üniversite bünyesinde

Diyafragma Pil Sistemi (DPS) kimlere uygulanır?

Frenik sinir uyarılarına yanıt veren, diyafragmayı kasabilecek düzeyde yeterli kas aktivitesi olan, kronik hipoventilasyon (KH) deneyimi yaşayan, fakat % 45’in altında bir FVC seviyesine ilerlememiş, ventilatöre bağlı olmayan ya da ventilatöre yeni bağlanmış olan, ventilatöre bağlı olup, ara ara spontan solunum alarak soluyabilen, amiyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalarında kullanılmaktadır.

ALS Nedir?

ALS yani, amiyotrofik lateral skleroz, ilerleyici bir sinir sistemi hastalığıdır. Hastalık motor sinirleri etkiler. Motor sinirler beyinden omiriliğe, oradan kaslara giderek hareketlerimizi düzenler. Bu hastalık, motor sinirleri etkileyerek kas hareketlerine engel olur. Hastalığın ileri evlerinde felç gelişir. Buna karşılık genellikle akli yetenekler etkilenmez. Hastalığın adının anlamı omirilikte kasları besleyen yan (lateral) taraftaki sinirlerin zarar görmesiyle kasların beslenememesi ve katılaşmasıdır. ALS ilk kez 1869 yılında alanında öncü bir nörolog olan Fransız Jean – Martin Charcot tarafından tanımlandı. Bu nedenle, hastalık ilk zamanlarda Charcot hastalığı olarak adlandırılmıştır. Tüm dünyada görülen bir hastalık olan ALS, Galatasaray ve Fenerbahçe’de futbol oynayan Sedat’ın hastalığı olarak biliniyor.

50 Ekim•2013



Aktüel matik pil uygulaması) hastanın solunuma yönelik çok büyük bir yardımcı olacaktır.

Belirtileri Nelerdir?

Hastalığın başlangıç belirtileri çok hafif olduğundan çoğu kez fark edilmeyebilir. Hastalık özellikle kol ve bacaklarda olmak üzere kas güçsüzlüğü ile başlar. Konuşma, çiğneme ve nefes alma etkilenir. Yutmanın bozulması sonucu, ağızda tükürük birikmesi de konuşmayı zorlaştırır. Kaslar sinirler tarafından uyarılmadığında yapısı bozulur ve iş görmez hale gelir. Kol ve bacaklar incelir. Özellikle el ve ayak kaslarında seyirme ve kramplar olabilir. Kişi kol ve bacaklarını iyi kullanamaz. Kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir. Başlangıç belirtileri her hastada aynı olmaz. Kimi hasta halının saçaklarına takılmaya, tökezlemeye başlar; kimi hasta eşyaları kaldırmakta zorlanır, kimisi de konuşurken kelimeleri yuvarladığını fark eder. Kas zafiyeti önce bir kas grubundan başlar, yavaş yavaş diğer kas gruplarına yayılır. Kaslardaki iş görememenin derecesi ve hastalığın ilerleyişi hastadan hastaya değişir. Solunum kaslarının giderek daha fazla etkilenmesi ve buna bağlı solunum güçlüğü hastalıkta gelinen son aşama olur. Hastalıkta genel olarak duyular, idrar ve bağırsak işlevleri, cinsel işlevler etkilenmez. Kalp kası zarar görmez. Göz kasları çoğu kez en son etkilenen kas olur, kimi zamanda hiç etkilenmez. Kişinin zihni yetenekleri normaldir.

ALS’nin Solunum Sistemine Etkisi ve DPS

Diyafragma vücudun en önemli solunum kasıdır ve karnımızı göğüs kafesimizden ayıran bir doku tabakasıdır. Nefes aldığımızda beynimiz frenik sinir üzerinden diyafragmamıza bir sinyal gönderir. Sinyal, diyafragma kasının kasılarak aşağı doğru itilmesine neden olur. Bu hareket akciğerimizde vakum etkisi yaratan negatif bir basınç kuvveti oluşturarak havanın içeri girmesini sağlar. ALS akciğere etki etmemesine rağmen, hastalık yüzünden sinirlerimizin kaslarımıza sinyal gönderme yeteneği azaldığından bir kas olan diyafragma kasılma yeteneğini kaybeder ve incelir. Solunum hareketinin %80’inden sorumlu olan diyafragmanın zayıflaması sonucu, kronik hipoventilasyon olarak adlandırılan solunum sıkıntısı başlayacak ve bu durum zamanla non invaziv solunum desteği olan BİPAP sonra ölü boşluğun giderilmesi için trakeostomi ve sonunda mekanik solunum desteğine kadar gidecektir. NeuRx DPS, normal olarak beynimiz tarafından sinirler aracılığıyla gönderilen sinyaller yerine, diyafragmayaelektrik sinyalleri gönderen bir uyarıcıdır. Sinyaller, diyafragmanın kasılmasını sağlamaktadır, bu da paralelinde akciğeri genişleterek solunum işlemini kolaylaştırmakta ve etkili hale getirmektedir.

Görülme Sıklığı

Hastalık dünyanın her yerinde ve her kesiminde insanda ortaya çıkabilir. Erkeklerde biraz daha sıktır. Ortalama başlangıç yaşı 55’tir. Ancak, çok genç yaşta da, çok ileri yaşta da görülebilir. Nüfusun yüzbinde 10 kadarı ALS hastasıdır. Her yüzbinden 2-6’sı bu hastalığa yakalanır. Türkiye’de tahminen 6-7 bin civarında ALS hastası bulunmaktadır.

ALS Tedavisi

Halen kesin tedavisi olmayan hastalık belirtilere yönelik olarak tedavi ediliyor. İstenmeyen etkilerin önlenmesi, hastanın rahatlatılması ve mümkün olduğu kadar normal yaşamını sürdürmesi amaçlanıyor. Doğrudan bu hastalığa yönelik bir ilaç bulmak için araştırmalar sürüyor. Hastalığın ilerlemesini etkileyen ilk ilaç olan riluzol 1995 yılında Amerika'da ruhsat aldı. Bu etken maddenin motor sinir harabiyetine neden olduğu düşünülen uyarıcı bir nörotransmiter olan glutamatı engellediği sanılıyor. İlacın hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı, hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı düşünülüyor. Yeni ilaç çalışmaları yoğun olarak sürüyor. Öte yandan, hastanın mümkün olduğunca rahat ettirilmesi, normal yaşamını sürdürmesini sağlayacak tedbirler alınması çok önemlidir. Günümüzde hastanın rehabilitasyonuna yönelik pek çok imkan var. Bunlar her hastanın ihtiyacına yönelik belirlenir. Bu anlamda DPS ( Diyafrag-

52 Ekim•2013



Aktüel

Philips Microdose Mamografi İle Düşük Dozda En Güvenli Sonuç En yüksek ergonomi elde etmek amacıyla hem klinik personeli hem de hastalarla yakın işbirliği içinde tasarlanan Philips MicroDose Mamografi ile hastalar daha az radyasyona maruz kalırken, doktorlar da sağladığı olağan üstü kaliteli görüntüler aracılığıyla büyük bir güvenle teşhis koyabiliyor. • Philips MicroDose Mamografi, hastalara sunduğu konfor ile doğru orantılı olarak en iyi görüntü kalitesini ortaya koyarak klinik personeli için tetkikleri de kolaylaştırıcı bir etkiye sahip. Tetkiklerin hızlı, sistemin kolay kullanımlı olması hem klinik personeline hem de hastaya eşdeğerli olarak fayda sağlıyor. Hafif kıvrımlı bir yüzeye sahip olan Philips MicroDose Mamografi, insan bedenine uyum sağlayan yapısı ve beden ısına uygun sıcaklık derecesiyle hastalara mamografi sırasında aradıkları konforu sunuyor.

Kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, her ne kadar sık görülse de erken teşhis edildiğinde tedaviye en kolay cevap veren hastalıklardan biri olarak ön plana çıkıyor. Bir tümör ne kadar erken teşhis edilirse, hayatta kalma şansı da o kadar yüksek oluyor. Erken teşhiste beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 98’e kadar çıkıyor. Bugün 4 farklı yöntemin uygulandığı meme kanseri tedavisinde erken teşhisin yanı sıra en düşük dozda mamografi aracılığıyla elde edilen en kaliteli sonuçlar, tedavinin en doğru yol haritasını ortaya koyuyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. Tüm görüntüleme ve tanı yöntemleri arasında meme kanserini en erken saptayabilen yöntem mamografi, tümörleri dokunarak tespitten üç yıla kadar daha önce ortaya çıkarabiliyor. Ancak bu noktada Tıp dünyasında mamografinin radyasyona dayalı bir teşhis yöntemi olması dolayısıyla yüksek doz radyasyon içerdiğine ilişkin tartışmalar yaşanabiliyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. Düşük dozlu MicroDose Mamografi, yüzde 50’ye yakın bir doz azaltımı anlamına geliyor. Sectra Mamea AB’nin kurucularından Prof. Mats Danielsson, düşük doz ve erken teşhisin önemini vurguluyor. Radyasyona karşı hassas olan meme dokusu için düşük dozun öneminin büyük olduğunu söyleyen Danielsson, MicroDose Mamografi’nin potansiyel anormallikleri saptamak için mükemmel görüntüleri düşük radyasyon dozunda aldığını belirtiyor. MicroDose Mamografi’nin kaliteli görüntünün yanı sıra, ortalama yüzde 40 doz azaltımı sağladığını vurgulayan Danielsson, MicroDose Mamografi’nin dünya çapında 24’ten fazla ülkede, düşük dozlu mamografi için kullanılan bir röntgen cihazı tipi olduğunu, İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN Laboratuarı ile İsveç’in Stockholm kentindeki KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalara dayanan foton sayımı adlı benzersiz tekniği kullandığını söylüyor.

54 Ekim•2013



Aktüel

Güvenli Doğum İçin GynoTAL Steril Doğum Jeli Turkuaz Sağlık Hizmetleri tarafından üretilen GynoTAL Steril Doğum Jeli, doğum süresini kısaltarak güvenli bir doğum imkanı sunuyor.

56 Ekim•2013


Aktüel

Turkuaz Sağlık Hizmetleri’nin geliştirdiği yeni ürünü GynoTAL Steril Doğum Jeli, en çok ilgi gören ürünler arasında yer aldı. Anne ve bebeği koruma özelliğine sahip olan Steril Doğum Jeli, doğum süresini kısaltarak güvenli bir doğum imkanı sunuyor.

da ebe tarafından doğumun başlangıç evresinde yapılan ilk vajinal muayene anından itibaren ya da kese yırtılıp annenin suyu tahliye olduğunda vajina içine uygulanır. Anne ve doğmamış bebeğin konforunun sağlanması için özel bir aplikatör kullanılır. Farkıl jel kompozisyonları içeren GynoTAL steril doğum jeli, doğumun genişleme ve ıkınma evrelerinde kadın doğum uzmanı ya da ebe tarafından pek çok defa sorunsuzca uygulanabilir. GynoTAL steril doğum jeli, vajina duvarlarına sarılarak, sürtünmeyi azaltan kaygan bir film oluşturur. GynoTAL steril doğum jelinin, hiç doğum yapmamış kadınlarda, ıkınma evresini % 30 (26 dk) kısalttığı ve toplam doğum süresini de % 30 oranında düşürdüğü (106 dk) klinik olarak tespit edilmiştir. GynoTAL steril doğum jeli, vakum pompası ya da forseps kullanılan doğumlara da yardım eder ve kolaylaştırır. Bu nedenle GynoTAL steril doğum jeli, bebeğin doğumunu daha güvenli, daha hızlı ve daha konforlu yapmasını sağlar. Bebek, vajinadan daha koya bir şekilde kayarak çıkar. Böylece bebek ve ayrıca anneni vajinası, alt leğen kemiğini destekleyen taban kasları ve perine bölgesini korunur.

Neden GynoTAL Steril Doğum Jeli?

Bebeğin doğum süreci iki evrede gerçekleşir. Genişleme evresi adı verilen ilk evrede sırasında rahim boynu genişleyerek açılır. Rahim boynu tamamen genişlediğinde (10 cm) ıkınma evresi adı verilen ikinci evre başlar. Her vajinal doğumda, anne, bebeğini doğurmak için büyük bir enerji sarf etmek zorundadır. Şayet doğum uzun sürerse, hem annenin hem de doğmak üzere olan bebeğin enerji seviyeleri fark edilir derecede düşer. Bebek, her ne kadar gebelik süresince etrafında bulunan ve onu koruyan sıvı ve cildini saran kaygan madde ile çevrili olsa da vajina ile arasındaki sürtünmeden dolayı doğum kanalına kolayca kayamaz. Ikınma evresi esnasında, vajinal doku ve çevre dokular kendiliğinde yırtılabilir. Doğumların yaklaşık % 45’inde bu durum meydana gelir. Bu gibi durumlarda ebe ya da kadın doğum uzmanı, güvenli bir doğrultuda küçük bir kesi yaparak kontrolsüz yırtılmaları önlemeye çalışacaktır. Ancak, yırtılmayı önlemek her zaman mümkün değildir.

GynoTAL Steril Doğum Jeli kullanımı herhangi bir risk taşıyor mu?

GynoTAL steril doğum jeli, tamamen fiziksel etkiye sahiptir. İlaç içermez ve vücut tarafından emilmez. Anne ve bebeğin güvenliği ve toleransını değerlendirmek için yoğun setler gerçekleştirilmiştir. GynoTAL doğum jeli sterildir. Koruyucu madde ve lateks içermez. Alerji riski düşüktür.

GynoTAL Steril Doğum Jeli uygulamada nasıl etkinlik gösterir?

GynoTAL steril doğum jeli, kadın doğum uzmanı ya

57 Ekim•2013


Aktüel

Eforsan Tıbbi Gereçler, Dünya Markası Olmayı Hedefliyor Baycan Tıbbi Malzeme ve Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler, faaliyet gösterdiği alanlardaki başarıyla beğeni topluyor. • Sağlık alanında her geçen gün büyüyerek 17

yıl faaliyet göstermek gerçek anlamda büyük bir başarıdır. Faaliyet gösterdiği alanlarda ihtisaslaşan Baycan Tıbbi Malzemeler, 1997 yılında çok küçük bir ofiste başladığı hizmetlerine, bugün dünyanın önde gelen ürünlerini sağlık sektörünün hizmetine sunan bir firma haline geldi. Abbott, Johnson & Johnson, Fresenius Medical, General Electric, Hospira, BD gibi markaların bayiliğini yürüten Baycan Tıbbi Malzemeler, 2003 yılında kurulan grup şirketi Eforsan Tıbbi Gereçler ile birlikte, yoğun bakım ve ameliyathane üniteleri, Temiz Oda, Kemoterapi, TPN Hazırlama Üniteleri, Biyogüvenlik Kabinleri, Çeker Ocak gibi alanlarda anahtar teslim çözümler sunmaktadır. Öte yandan, İzmit merkezli çalışmalarını sürdüren firma, Ocak 2013 itibariyle İstanbul ofisini hizmete açtı. İki şirketin çalışmalarıyla ilgili olarak Baycan Tıbbi Malzeme ve Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bozkurt sorularımızı yanıtladı.

yetlerimize 17 metrekarelik bir alanda başladık. İlk olarak gazlı bez ve enjektör satışları gerçekleştirdik. Kuruluşumuzda kendimize önemli hedefler belirdik. Bu hedeflerimizi planlı ve programlı bir şekilde gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Kuruluşumuzun ardından Abbott firmasının alt bayiliğini üstlendik. Ardından 6 ay gibi kısa bir süre sonra İzmit bölgesinde Abbott firmasının doğrudan bayiliğini üstlendik. Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Zonguldak, Bartın, Karabük, Kastamonu derken oldukça geniş bir alanda hizmetlerimizi genişlettik. Hizmet ağının genişlemesiyle birlikte Bolu ve Zonguldak şehirlerinde şubelerimiz hizmete girdi. Abbott gibi global bir marka ile çalışmanın önemli avantajlarını gördük. Bizim için gerçek anlamda bir okul oldu. Abbott firmasının profesyonelliğini kendimize örnek aldık. Abbott firmasının ardından Johnson & Johnson Company, Fresenius Medical Care, General Electric, BD, Hospira gibi firmaların bayiliklerini üstlendik.

Öncelikle Baycan Tıbbi Malzeme firmasının kuruluşu ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?

Baycan Tıbbi Malzeme’nin ürün portföyü ve sunduğu çözümler hakkında bilgi verir misiniz?

Sağlık sektörüne hizmet amacıyla 1997 yılında Baycan Tıbbi Malzeme firmasını kurduk. Faali-

Baycan Tıbbi Malzeme dünyanın önde gelen markalarının bayiliğini yürütmektedir. Bu marka-

Baycan Tıbbi Malzeme ve Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bozkurt.

58 Ekim•2013



Aktüel

Oksimetre, Tek Kullanımlık Basınç Pompası, Kan Isıtıcısı, Limbo Devre, Vital Parametre Monitörü, EKG ana kabloları, Electrode Teknolojileri sunulmaktadır. Fresenius Medical Care: Fresenius Medical Care, son dönemde böbrek yetersizliği nedeniyle diyalize ihtiyaç duyan bireylere yönelik tedavi hizmeti ve ürünleri sunan dünyada ve Türkiye’de sektöründe öncü konumunda olan bir kuruluştur. Doğu Marmara ve Batı Karadeniz bölgesinde Hemofiltrasyon Cihazı ve kitlerinin satış ve pazarlama hizmetlerini yürüten Baycan Tıbbi

lardan bahsetmek gerekirse; Abbott: Abbott tüm dünyada öncüsü olduğu infüzyon pompa seti ve (nütrisyon) ürünleri işini 1997 yılından bu yana Abbott Beslenme Uluslar arası (Abbott Nutrition International-ANI) çatısı altında sürdürmektedir. ANI, bebekler, çocuklar ve erişkinler için güvenilen bir yenilikçi, güvenli ve etkili nütrisyon ürünleri sağlayıcısıdır. Kuruluşundan bu yana Abbott markası ile çalışan Baycan Tıbbi Malzemeler, 1997 yılından bu yana Marmara bölgesi ve Batı Karadeniz bölgesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Ethicon: Ethicon’un kendi ürünlerinde, hasta güvenliğinin korunması ilk sorumluluğudur. Bu amaçla tüm eforunu ürün gamını geliştirmek ve tanıtmak için sarf etmektedir. Tecrübesi ile sağlık sektörünün yapı taşlarından olan Johnson & Johnson, genel cerrahi, kadın doğum, üroloji, ortopedi, beyin cerrahisi, KBB, çocuk cerrahisi, laparoskopik cerrahi alanlarında yenilikçi, öncü atılımları ve kaliteli ürün sunumları ile pazardaki konumuna hakimdir. Baycan Tıbbi Malzeme olarak Johnson & Johnson firmasının Doğu Marmara ve Batı Karadeniz bölge bayiliğini yürütmekteyiz. GE: GE Healthcare hasta bakımı konusunda yeni bir çağı şekillendiren, sürekli değişen tıbbi teknolojiler ve hizmetler sunmaktadır. Cihaz grubunda; ventilatör, monitör, anestezi cihazları, küvöz ürünleri sunulurken, sarf grubunda; tansiyon manşonu, Spo2 sensörü, laringaskop sistemleri, bakteri ısı nem filtresi, Versamed Devre, Pulse

60 Ekim•2013



Aktüel

sürdü. Böylece teknolojimizi üst düzeye taşıdık. Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler, Anahtar Teslim Ameliyathane, Anahtar Teslim Yoğun Bakım, Temiz Oda, Kemoterapi ve TPN Hazırlama Üniteleri Biyogüvenlik Kabinleri gibi proje bazı çalışmalar gerçekleştirmektedir. İki grup şirketimiz birbiri ile bağlantılı olarak anahtar teslim çözümler sunmaktadır. Yani, ameliyathane veya yoğun bakım ünitelerinin dizaynını Efor Tıbbi Gereçler ile gerçekleştirip, diğer ihtiyaç olan ekipman ve malzemeleri de Baycan Tıbbi Malzeme’nin temsilcisi olduğu ürünlerle sağlamaktayız.

Malzeme, akut böbrek yetmezliği konusunda sunmakta olduğu hizmetin başarısını hasta, hasta yakınlarının ve bilhassa hekimlerin olumlu tepkilerinden almaktadır. Sürekli renal replasman ve plazma tedavi sistemlerinde gelişmiş teknik özellikleri ile beklentileri karşılamaktadır. Arrow International (DMT): 2003 yılından bu yana Arrow firmasının temsilciliğini yürüten Baycan Tıbbi Malzeme, normal ve antimikrobiyal santral venöz kateter, intraaortik balon pompası ve kateterleri, normal ve antimikrobiyal geçici hemodiyaliz kateteri, kalıcı diyaliz kateterleri, arter katater sistemleri, swangaz kateter çeşitleri, epidural kateter, sinir blok iğneleri gibi geniş bir ürün yelpazesiyle hizmet vermektedir. Hospira: İnfüzyon cihazları ve setleri üzerine hastanelere kesintisiz hizmet veren alanının öncü markalarından olan Hospira’nın Batı Karadeniz ve Marmara bölgesinde bayiliğini yürütmekteyiz. BD: Tıbbi Malzeme, Cihazlar, Laboratuar Ekipmanlarında geniş bir ürün yelpazesine sahip olan BD firmasının 2012 yılından itibaren temsilciliğini Batı Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nde sürdürmekte olan firmamız 2013 yılında Rejyonel Anestezi ürünlerinde Türkiye Distribütörlüğünü üstlenmiştir.

Eforsan Tıbbi Gereçler firmasının kuruluşu ve amaçları hakkında bilgi verir misiniz?

Baycan Tıbbi Malzeme firmasındaki tecrübe ve bilgi birikimimizi Eforsan Tıbbi Gereçler ile üretime yansıtmak istedik. Piyasanın genel durumu ve pazar şartlarını göz önünde bulundurarak 2009 yılında üretim için Ar-Ge çalışmalarına başladık. Ar-Ge çalışmalarımız 3 yıldan fazla

62 Ekim•2013



Aktüel çözümleri sunmaktır. Satış öncesi olduğu kadar satış sonrası hizmetlere son derece önem vermekteyiz. Tüm sunduğumuz ürünlerde gerekli kalite belgelerine sahibiz.

İstanbul, sağlık alanında çok büyük ve ciddi bir Pazar konumumda. İstanbul’a yönelik bir çalışmanız var mı?

Bülent Bozkurt: Şirketimizin kuruluşunda oluşturduğumuz misyon ve vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Sağlık sektöründeki hizmetlerimizde 19. yılımıza girmekteyiz. 17 metrekare alanda başladığımız faaliyetlerimizi bugün bin metrekarelik alanda sürdürmekteyiz. Yine yaklaşık 8 bin metrekarelik bir üretim alanına kısa bir süre içerisinde geçilecektir. Ar-Ge çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. İzmit merkezli yürüttüğümüz faaliyetlerimize 2013 yılında İstanbul Şubesi’ni açarak devam ediyoruz.

Kısa ve uzun vadede hedefleriniz nelerdir?

Bülent Bozkurt: Eforsan Tıbbi Gereçler, 2016 yılına kadar dünyanın dört bir yanına ürün sunan bir firma olmayı hedeflemektedir. Baycan Tıbbi Malzeme de yurt dışında devam eden distribütörlük görüşmeleri çerçevesinde sağlık sektörünün ihtiyacı olan ürünleri sunmayı amaçlamaktadır. Yine 2013 yılında, kendimizi daha iyi tanıtabileceğimize inandığımız yurt içi ve yurt dışındaki fuar organizasyonlarına katılmayı planlıyoruz.

Sağlık alanında yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Bülent Bozkurt: Türkiye birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da hızlı bir gelişim göstermektedir. Sağlık Bakanlığı, son yıllarda çok doğru ve güzel projelere imza attı. Vatandaşların daha iyi sağlık hizmeti alması amacıyla yürütülen kampüs hastane projelerinin de ülkemize önemli kazançlar sağlayacağını düşünüyorum.

Bülent Bozkurt: Ürün tedarikçileri ve kullanıcıları, aldığı veya sattığı ürünün ne olduğunu bilerek yatırım yapmalarını tavsiye ediyorum. Hatanın çok ağır sonuçlar doğurabileceği bir sektöre hizmet veriyoruz. Bu sebeple hem alınan hem de satılan ürünlerin çok dikkatli bir şekilde analiz edilerek sektöre sunulmalıdır. En önemli unsurun insan hayatı olduğu unutulmamalıdır. Üretim gerçekten zor ve emek isteyen bir faaliyettir. Her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de üretim faaliyetleri gerekli birimler tarafından desteklenmelidir. Üretim, ülkemize katma değer sağlarken, dışa bağımlılığı da azaltmaktadır. Türkiye’nin sağlık alanında dünyada ses getiren markaları olması gerekir.

Firmalarınızı başarıya götüren etkenler neler oldu?

Bülent Bozkurt: Bizim birinci önceliğimiz satışını yaptığımız veya ürettiğimiz ürünün kaliteli olmasıdır. 18 yılı aşkın süredir sektörde sunduğumuz kaliteli ürünlerle belirli bir noktaya ulaştık. Rekabet her zaman var olacaktır. Önemli olan kullanıcının ihtiyaçlarını doğru tespit edip, doğru

64 Ekim•2013



Aktüel

Güvenli ve Etkili Aşı Üretimi İçin 12-15 Yıllık Ar-Ge Gerekiyor Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser ülkemizde aşı üretiminde gelinen son noktayı anlattı •

Ankara Sheraton Hotel’de 25-29 Eylül 2013 tarihleri arasında düzenlenen 5. Ulusal Aşı Sempozyumu’ndaki Aşı Üretimi başlıklı panelde ‘Türkiye’de aşı üretiminde son durum’ başlıklı bir konuşma yapan Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser mevcut aşı uygulamaları ve gelecekle ilgili düşüncelerini dile getirdi.

Ülkemizde Aşı Üretimi 1700’lü Yıllara Kadar Uzanıyor

Ülkemizde aşı üretiminin tarihçesine de değinen Suat Kumser “Ülkemizde aşı üretiminin tarihçesine baktığımızda ilk adım Osmanlı İmparatorluğu dönemi 1700’lü yıllardaki çiçek aşısı üretimidir. 1887 yılında Pasteur’den bizzat sağlanan bilgi transferi ile kuduz aşısı bulunduktan 1 yıl sonra ülkemizde üretilmeye başlanmıştır. Aşı üretim çalışmalarının bu yıllardan 1980’li yıllara kadar difteri, tifo, kolera, dizanteri, veba ve BCG aşılarının çeşitli aşamalarda üretimi ile devam ettiğini görüyoruz. Günümüz teknolojisi ile tamamlanan aşı üretim çalışmalarına bakıldığında ise 2010 yılında Sanofi Pasteur–Mefar İlaç Sanayi işbirliği ile Pentaxim 5’li karma aşının yerli olarak dolumuna ilişkin teknoloji transferi ile başlayan çalışmalar, Pfizer–Mefar İlaç Sanayi işbirliği ile 13 valanlı konjuge pnömokok aşısının formülasyon aşamasının da dahil olduğu yerli üretim teknoloji transferinin 2012 yılı sonu itibariyle başarıyla tamamlanması ile devam etmiş ve böylece ülkemiz kendi ihtiyacı olan zatürre aşını üretebilir hale gelmiştir.

Çok sayıda yerli ve yabancı bilim insanının konferanslar ve panellerle aşı alanındaki son durumu, gelişmeleri ve yenilikleri tartıştığı sempozyumda, Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser “Güvenli ve etkili bir aşının üretimi yaklaşık 12-15 yıllık bir araştırma-geliştirme dönemi ve milyar dolar seviyesinde bir maliyet unsuru içermektedir. Aşıların maliyetleri büyük ölçekli özel üretim tesislerinin kurulması için harcanan giderlerinin çok ötesine geçmektedir. Aşılar, çocuklar ve yaşlılar gibi toplumun yetişkinlere göre daha hassas bir grubunun sağlıklı bireylerine uygulandığından, sağlık otoriteleri güvenlik ve üretim standartlarının korunmasına özel önem vermektedir. Bu ek gereksinimler aşıya güveni arttırırken aynı zamanda maliyetlerinde artışa da yol açmaktadır” dedi.

66 Ekim•2013



Aktüel Pfizer’in Türkiye’deki Konumu

“Gelecekteki Projeler İçin Önemli Bir Başarı Kriteri”

Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser konuşmasına şöyle devam etti: “Pfizer, dünyanın en önemli biyoteknoloji ürünlerinden biri olan konjüge pnömokok aşısı üretimi için ABD ve İrlanda’nın ardından dünyadaki üçüncü üretim tesisini T.C. Sağlık Bakanlığı, akademisyenler ve sektör temsilcilerinin 2012 Kasım ayında katılımıyla Türkiye’de açmıştır. Ülkemizi kendi ihtiyacı için pnömokok aşısı üreten konuma getiren bu özel proje, T.C. Sağlık Bakanlığı ve Pfizer arasında yapılan anlaşma çerçevesinde yaklaşık 2 sene süren yoğun ve zorlu bir çalışma sonucunda başarılı bir şekilde tamamlanmıştır. Pfizer’in finansal, teknolojik ve know-how desteği ile Mefar İlaç Sanayi’nin steril enjektabl ürün üretim konusundaki yüksek tecrübe ve bilgi birikiminin birleşmesi sonucunda Türkiye, ABD ve İrlanda’dan sonra üçüncü aşı üretim merkezi olmuştur. 90 kişilik bir proje ekibinin çalıştığı proje için 800 adımlık bir proje planı hazırlanmış, 2 yıl süren çalışmalar sonucu 3 farklı ülkede eğitim programı gerçekleştirilmiştir” dedi.

T.C. Sağlık Bakanlığı’nın aşılar için ülkemizde yerli üretim tecrübesi ve kapasitesinin oluşturulmasını hedeflediğini bildiren Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser “T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’mız ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mız tarafından deneme üretimleri ve validasyon üretimleri için gerekli malzemelerin ülkemize getirilmesi sürecinde yapıcı bir işbirliği sağlanmıştır. Proje başlangıcı ve süreci boyunca T.C. Sağlık Bakanlığı, TİTCK ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumumuzun önemli katkı ve yönlendirmeleri olmuştur. Bu süreç boyunca taraflar arasındaki hukuki, ticari ve teknolojik alanlarda çözüm odaklı yaklaşımlar sonraki süreçler için önemli bir başarı kriteri olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemizde günümüz teknolojisi ile aşı üretilmesine öncülük eden T.C. Sağlık Bakanlığı’mıza, proje süresi boyunca uyum içerisinde çalıştığımız değerli proje ortağımız Mefar İlaç Sanayi’ne ve bu üstün özellikli ürüne gerekli değeri veren saygıdeğer hekimlerimize, akademisyenlerimize, eczacılarımıza ve tüm tıp camiasına teşekkürlerimizi sunuyor; atılan bu değerli adımın yetişmiş insan kaynağımız ve sektör paydaşlarımızın değerli katkılarıyla daha da ileriye taşınabileceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Aşılama Oranı %77’den %97’ye Çıktı

Ülkemizde aşılama uygulamalarında zaman içerisinde gelinen noktaya da değinen Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser ürettikleri aşının Sağlık Bakanlığı’nın Genişletilmiş Bağışıklama Programı’nda yer aldığını, doğan her bebeğin aşı takvimine uygun olarak pnömokok bakterisinin yol açtığı zatürre, menenjit, orta kulak iltihabı gibi hastalıklara karşı karşı bağışık kılınmasında kullanıldığını ifade etti. “Genişletilmiş Bağışıklama Programı sayesinde çocuk ölüm oranlarında 2002–2011 yılları arasında 32/1000 den 7/1000’ye düşüş sağlanmıştır. Aynı dönemde aşılama oranı %77 den %97 seviyesine ulaşmıştır” dedi.

Suat Kumser ayrıca hükümetimizin Vizyon 2023 stratejisi doğrultusunda ülkemizi ilaç endüstrisinde de yüksek teknolojili ürünlerin üretimine yönelik bir merkez haline getirme planları kapsamında yasal otoriteler, üniversiteler ve sanayi işbirliğinin önemine değinerek yetişmiş insan kaynağının önemini vurguladı.

68 Ekim•2013



Aktüel

Renal Denervasyon Tedavisi Dr. Gürsel Ateş Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı

70 Ekim•2013


Aktüel •

haline gelmiştir. Tüm splantik semtatik denervasyon yerine sadece renal sempatik denervasyonun da oldukça etkili olduğu gözlenmesi üzerine perkutan yöntemler ile renal sempatik denervasyon tedavisi son iki yıldır uygulanmaya başlanmıştır.

Sempatik denervasyon hipertansiyon tedavisinde 1920’lerden başlanarak kullanılan bir yöntem olmuş; yapılan ameliyatın oldukça zor olması ve gelişen ilaç tedavileri nedeni ile günümüzde çok ender kullanılan bir tedavi haline gelmiştir. Sempatik sinir sistemi vücudumuzu dış veya iç tehlikelere karşı direnmesini sağlayan ana sistemdir. Arterlerde oluşturduğu daralma ile dolaşan kan hacmini, böbreklerde tuz tutulumunu ve böbrek renin salınımını arttırır. Ayrıca renal kan akımını azalmasına neden olmaktadır. Artan kan hacmi ve sempatik aktivasyon kalp üzerinde de hipertrofiye, oksijen kullanımını artırır ve kardiyak aritmilere sebep olmaktadır. Aşırı sempatik aktivasyon esansiyel hipertansiyonun önemli unsurlarındadır. Sempatik aktivasyon ölçülerinde beyaz önlük tansiyonundan başlayarak esansiyel hipertansiyona ve ona bağlı sol ventrikül hipertrofisinde gittikçe artmış aktivite tesbit edilmiştir. Sempatik denervasyon hipertansiyon tedavisinde 1920’lerden başlanarak kullanılan bir yöntem olmuş; yapılan ameliyatın oldukça zor olması ve gelişen ilaç tedavileri nedeni ile günümüzde çok ender kullanılan bir tedavi

Perkutan sempatik denervasyon nedir?

- Sempatik sinirler renal arterlerin etrafında gömülü olarak böbreklere ulaşmaktadır. Renal arter içerisine uzanan özel bir kateter vasıtası ile kateterin ucundan verilen düşük enerjili radyofrekans dalgaları ile ablasyon uygulanmaktadır. Renal arterin distal dallanma öncesinden başlanarak, renal arter gövdesinde 2’şer dakika süre ile 4-6 noktaya helikal olarak ablasyon işlemi uygulanmaktadır. İşlem sonrası tansiyondaki düşüş ilk ayda ~14mmHg , birinci yılın sonunda ise sistolik~27mmHg’ya ulaşmaktadır. İki yıldan daha uzun süre 30/10mmHg kan basıncı düşmesini sağlayabilmektedir. - İşlem şu an için sadece femoral yaklaşım ile yapılabilmektedir. Yeni nesil kateterler ile radial yaklaşım ile yapılabilecek, renal artere geniş açı ile penetre olunması ile daha rahat maniplasyon

71 Ekim•2013


Aktüel lerine göre yeterli RF enerjisi dokuya ulaşmadığı durumlarda sistem otomatik olarak ablasyonu durdurmaktadır.

uygulanabilecektir. İşlem sırasında ciddi ağrı oluşması nedeni ile sedasyon altında işlemin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Renal arter dallanmasının proksimalden gerçekleşen hastalar işlem için uygun kabul edilmemektedir. Çoklu renal arteri olan hastalarda da işlem şu an için uygulanmamaktadır. - İşleme alınma kriterlerinin başında ise hastaların JNC 7 kriterlerine göre klinik olarak dirençli hipertansif olmaları gerekmektedir. Yani çoklu ilaç tedavisine rağmen tansiyon kontrolü ancak sağlanabilen veya hipertansiyon kontrolü sağlanamayan hastalara uygulanmaktadır. Simplycity HTN-2 çalışmasına göre işlem oldukça güvenilir olduğu gösterilmiştir. İşlem sırasında spazm gözlenmesine rağmen teddavi gerektiren renal arter darlığı gelişmemiş, 6. ay kontrollerinde de renal arterlerde anormal (anevrizma veya daralma) değişiklikler gözlenmemiştir. Operatörlerin çalıştığı merkezlerde günümüze kadar iki hasta da renal arter perforasyonu gelişmiş, perforasyonlar da kaplı stentler yardımı ile tedavi edilmiştir. Opeatörün deneyimi arttıkça işlem süresi ve komplikasyonlar önemli oranda azalmaktadır. Unultulmamalıdır ki ablasyon kateri üç boyutlu olarak kumanda edilebilmektedir. Değişik acılarda kateter ucunun da açıya bağlı olarak sert ve rijid olduğu pozisyonlar vardır. Ablasyon kateteri ucundan alınan direnç ölçüm-

Sonuç - Renal afferent ve efferent sempatik sinirler kan basıncını regüle ederler. - Hipertansiyonda renal sempatik aktivite artışı erken dönemden itibaren gözlenir. - Renal denervasyon sempatik aktiviteyi azaltır ve dokudaki norepinefrin düzeylerini düşürür. - Tedaviye dirençli hipertansiyonda renal sempatik sinir ablasyonu iki yıldan daha uzun süre 30/10 mmHg kan basıncı düşmesini sağlar. - İşlem oldukça kolay ve güvenlidir. - Yaygın kullanım için uzun dönem sonuçları gereklidir. Renal Sempatik denervasyon sonrası metabolik açıdan da iyi yönde değişimler olmaktadır. Hastanın şeker metabolizmasındaki problemlerinde (açlık şekeri, ilaçalma vb.) oldukça etkili çözüm bulmaktadır . Yine Konjestif Kalp Yetersizliği tedavisinde de kulanım için hazırlıklar devam etnektedir.

72 Ekim•2013


Diyabetik Retinopati’ye Dikkat Çekildi • Bir İnci Göz Hastanesi hekimlerince gerçekleştirilen basın toplantısı ve “Diyabetik retinopati hastalarının gözünden fotoğraflar” konulu resim sergisinde, diyabet ve retinopati hastalığı hakkında çarpıcı bilgiler paylaşıldı. Aralarında Mona Lisa, Mustafa Kemal Atatürk, Obama, Pisa Kulesi, Kabe, Marilyn Monroe gibi 20 farklı eserden oluşan karma sergide retinopatili hastaların fotoğrafları nasıl gördükleri sergilendi. Toplantıya Bir İnci Göz Hastane’si kurucusu Op. Dr.Ali Aksu, Op. Dr. Metin Ünal ve Genel Müdür Umut Öndersev katıldı. Diyabetik Retinopati

Op. Dr. Ali Aksu şöyle konuştu: “Diyabetik retinopati denildiğinde genel olarak akıllarda yalnızca “diyabet” kelimesinden gelen ufak bir çağrışım dışında net bir şey belirmiyor. Diyabet hastalığının böylesine yaygın olduğu bir ortamda, diyabet kaynaklı olan ve görme kaybına kadar sonuçları olan retinopati hastalığının, diyabetin doğal sonuçlarından biri olduğu düşünülünce önemi daha da fazla açığa çıkıyor. Tüm bu riske ve tehlikeli senaryoya rağmen retinopati, farkındalıkla üstesinden gelinebilecek bir hastalık. Bu gerçeğe dikkat çekmek ve kamuoyunda retinopati hastalığının anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla Bir İnci Göz Hastanesi, diyabetik retinopati konusundaki sosyal çalışmalarının ilk adımı olarak dünyanın en bilinen sembollerini ve figürlerini retinopati hastalarının gözünden görebilmeyi sağlayarak hastalığa dikkatleri çekiyoruz.”

73


Aktüel

Cihan Hastanesi’nin Tıbbi Cihaz Dönüşümü Atlas Sağlık’tan AKFA Holding Sağlık Grubu şirketlerinden Atlas Sağlık, distribütörlüğünü yürüttüğü dünya devi markaların yenilikçi teknoloji çözümleri ile hastaneleri buluşturmaya devam ediyor. Ameliyathane, yoğun bakım, radyoloji ve cerrahi alanındaki en yeni teknolojiye sahip cihaz ve çözümleri, kuruma özel anahtar teslim projelerle hayata geçiren Atlas Sağlık, İzmit Cihan Hastanesi’nin tıbbi cihaz dönüşüm projesini tamamladı. • Sağlık alanında herkesin en yeni teknoloji ile

en iyi hizmeti alması için 25 yıldır çalışmalarını sürdüren Atlas Sağlık, anahtar teslim hastane projelerine bir yenisini daha ekledi. Hastanelerin donanımında kullanılan her türlü mobilya, yatak ve hastane teçhizatını alanının dünyaca ünlü markaları ile anahtar teslim projeler haline getirerek sağlık sektörüyle buluşturan Atlas Sağlık, İzmit Cihan Hastanesi’nin tıbbi cihaz dönüşümünü tamamladı. Türkiye’nin yanı sıra bölge ülkelerde de yürüttüğü operasyonlarla başarılı projelere imza atan Atlas Sağlık, Cihan Hastanesi için yürüttüğü projede 5’i ameliyathane, 30’u yoğun bakım olmak üzere toplam 100 adet hastane yatağı sağladı. Hastanenin ameliyathane, yoğun bakım ve servisleri için cihaz tedariği ve kurulumunu da gerçekleştiren Atlas Sağlık, toplamda 3 ameliyathane için masa, lamba, anestezi cihazı, monitör ve defibrilatör cihazlarını da temin etti.

“Hastanelerin Tüm İhtiyaçlarını Tek Elden Karşılıyoruz”

Synapsis ve Akfa Medikal firmalarının tek çatı altında toplanmasıyla sektördeki hedeflerini büyüttüklerini dile getiren Atlas Sağlık Genel Müdürü İsmail Aksoy, grubun yeni dönemde distribütörlüğünü yürüttükleri dünya devi markalara yenilerini ekleyerek çözüm portföyünü genişleteceklerini dile getirdi. Grubun yeni vizyonunda sadece ürün tedariği ve proje geliştirmenin olmadığını belirten Aksoy, “Sektördeki 25 yıllık tecrübemize önümüzdeki yıl sarf üretimi konusunda hizmet vermek için çalışmalara başladık. Araştırmalarımızı ve planlarımızı tamamlamak üzereyiz. Öte yandan Türkiye’de temsil ettiğimiz şirketlerle ortak üretim ve bakım konusunda görüşmelere devam ediyoruz. 2014 sektördeki atılım yılımız olacak. Sterilizasyon konusunda da yapacağımız yatırımla, hastanelerin hastalarına daha iyi hizmet verebilmesi için tüm ihtiyaçlarını tek elden karşılayacağız” dedi.

Atlas Sağlık

Sağlık sektöründeki 25 yıllık tecrübesi ile bütün hastaların en iyi hizmet ve bakımı hakettiği bilinciyle ürün ve hizmet portföyünü sürekli olarak geliştirmeyi geliştiren AKFA Holding şirketlerinden Atlas Sağlık, Türkiye operasyonunu İstanbul başta olmak üzere, Ankara ve Antalya bölgesinde yürütüyor. Ülke genelinde bayilik sistemi ile sağlık endüstrisinin dev markalarını sektörle buluşturan şirketin, hastanelerin donanımında kullanılan her türlü mobilya, yatak ve hastane teçhizatları, anahtar teslim hastane çözümleri, dijital radyografi cihazları ve nano teknolojine ürünlere kadar geniş bir çözüm portföyü bulunmakta.

74 Ekim•2013



Aktüel

Abdi İbrahim, Kazakistan’daki Üretim Tesisinin İnşaatına Başladı

2012 yılında, Kazakistan’ın önde gelen ilaç üreticilerinden Global Pharm ile ortaklık anlaşması imzalayan Türk ilaç sektörünün öncü ve köklü şirketi Abdi İbrahim, yatırımını yaptığı üretim tesisinin inşaatına başladı. • 2012 yılı Ekim ayında Kazakistan’ın önde gel-

en ilaç üreticilerinden Global Pharm’ın yüzde 60 hissesini satın alan Abdi İbrahim, yatırımını yaptığı üretim tesisinin inşaatına başladı. Abdi İbrahim, Kazakistan hükümetiyle off-take (Uzun Vadeli Tedarik) anlaşmasına sahip Global Pharm’a ortak olarak, bu anlaşma gereğince kurulacak GMP’ye (Good Manufacturing Practices - İyi İmalat Uygulamaları) uygun üretim tesislerini 2014 yılı sonuna kadar faaliyete geçirme sorumluluğunu üstlendi. Uluslararası pazarlardaki büyüme politikalarına uygun olarak Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) bölgesindeki varlığını güçlendiren Abdi İbrahim, söz konusu sözleşme gereği 131 ilacın 2014-2021 yılları arasındaki devlete olan tedariğini yeni şirketi Abdi İbrahim Global Pharm tarafından gerçekleştirecek. Abdi İbrahim Global Pharm gerek Abdi İbrahim ve gerekse Global Pharm’ın portföyünde yer alan ve geniş bir tedavi alanını kapsayan ürünlerin üretim ve pazarlamasını yapacak.

sektörüne yön veren bir firma olarak böylesine önemli bir projeyi hayata geçirmekten ve Kazakistan pazarında yer almaktan dolayı mutluyuz.”

Çalışmalar Başladı

Abdi İbrahim Global Pharm’ın, 30 Eylül 2013 tarihinde Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Üyesi Erman Atasoy, Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu, Uluslararası Pazarlar Genel Müdürü Okan Öncel, Teknik Yatırımlar ve Projeler Direktörü Murat Tüzen, AIGP Şirket Yöneticisi Önder Sayın ve Alma Pharm yetkililerinin katılımıyla gerçekleşen tören ile inşaat sürecine başlandı.

ABDİ İBRAHİM

Abdi İbrahim, 1912 yılından bu yana güçlü vizyonu dinamik yapısı ve çağdaş bakış açısıyla toplum sağlığının iyileştirilmesi için çalışmaktadır. Türkiye ilaç sektörünün lideri olan Abdi İbrahim; 3.400’e yakın nitelikli insan gücüyle sektördeki en yüksek istihdamı yaratan ve en geniş satış kadrosuna sahip ilaç firmasıdır. Türkiye’nin akredite olmuş ilk ArGe merkezini kuran Abdi İbrahim, her yıl cirosunun %5’ini Ar-Ge’ye ayırmaktadır. Portföyündeki 160 marka, 350 milyon kutu üretim kapasitesi ve 30’a yakın lisansör ile başarısını uluslararası platformlara da taşıyarak 30’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir. İnsana ve çevreye duyarlılık bilinciyle hareket eden Abdi İbrahim 2010 yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi Global Compact’a imza atarak, tüm faaliyetlerini güvenilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri ile yürütmektedir. 100. yılında “Akılcı İlaç Kullanımı Kampanyası”nı hayata geçiren Abdi İbrahim, kampanya ile toplum sağlığı ve ülke ekonomisi açısından önem taşıyan bilinçsiz ilaç kullanımı konusunda, toplumsal farkındalık düzeyini artırmayı ve uzun vadede davranış değişikliği yaratabilmeyi amaçlıyor.

2014 yılında üretim tesisi yatırımını tamamlamayı planladıklarını belirten Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut Kazakistan’daki törende şunları söyledi “Bu ortaklık anlaşması 2021 vizyonumuzda yer alan küresel oyuncu olma hedefimize ve buna bağlı olarak BDT bölgesindeki varlığımızı güçlendirmeye yönelik bir adım. Bugün de Kazakistan’ın sıfırdan planlanıp inşa edilen ilk GMP özellikli modern üretim tesisin inşaatına başlamış olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu tesis modern bir AR-GE ve laboratuar da içeriyor. Yatırımını yaptığımız üretim tesisinin bugünkü anlayışla modern, bize yakışan, GMP standartlarına uygun, Kazakistan’ın en iyi ilaç üretim tesisi haline getirecek inşaatına başlamış bulunuyoruz. Türk ilaç

76 Ekim•2013



Aktüel

Kanser Hastalarına Hipertermi Tedavisi Şimdiye kadar her türlü onkolojik cerrahi girişimin yapıldığı, kemoterapi, HIPEC (batın içi sıcak kemoterapi), ileri düzey radyoterapi uygulamalarının başarıyla gerçekleştirildiği Medical Park Samsun Hastanesi yeni hizmete giren hipertermi cihazıyla, ileri evre kanser hastalarının tedavilerinde daha yüksek başarı oranı sağlamayı hedeflemekte. •

Bölgede kanser hastalarının tanı ve tedavisinde hizmet veren Medical Park Samsun Hastanesi, bünyesine hipertermi cihazını da kattı. Şimdiye kadar her türlü onkolojik cerrahi girişimin yapıldığı, kemoterapi, HIPEC (batın içi sıcak kemoterapi), ileri düzey radyoterapi uygulamalarının başarıyla gerçekleştirildiği Medical Park Samsun Hastanesi yeni hizmete giren hipertermi cihazıyla, ileri evre kanser hastalarının tedavilerinde daha yüksek başarı oranı sağlamayı hedeflemekte. Yurt dışında yaygın şekilde kullanılan bu cihaz ülkemizde dördüncü merkez olarak Medical Park Samsun Hastanesi’nde hizmete girdi.

Hipertermi Tedavisi

Hipertermi tedavisi hakkında bilgi veren Medical Park Samsun Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Barış Okumuş, “Hipertermi tek başına veya radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi gibi diğer tümör tedavi seçenekleriyle birlikte, bu tedavilerin etkinliğini arttırmaya yönelik, genel durumu uygun görülen hastalarda kullanılır. Bu uygulama bir elektrik alandan yararlanıp vücudun doğal düzenleyici işlemlerini destekleyen kişiselleştirilmiş, non-toksik bir tedavidir” dedi. Bu uygulamada vücudun bir bölümünün 4042 dereceye kadar ısıtıldığını söyleyen Uzm. Dr. Barış Okumuş, “Tümör hücrelerinin metabolik yoğunlukları sağlıklı hücrelerden daha fazla olduğundan oluşan elektrik alan ağırlıklı ve baskın bir şekilde tümör hücrelerine eğilim gösterir. Deri-katman ısıtma kombinasyonu ve elektrik alan tümör hücrelerinin stimülasyonunu yönetir. Bu olay sonucunda hücre ölümüne eğilim artar ve hücre ölümü gerçekleşir.”

yemek borusu kanserlerinde başarı oranlarını arttırdığı gösterilmiştir. İşlemin süresi genel olarak 30-60 dakikadır.”

Kimlere Uygulanmaz?

Uygulama Şekilleri

Hipertermi tedavisinin kimlere uygulanmadığını da açıklayan Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Barış Okumuş, “Kalp pili veya başka tür pace-maker elektrodu olan hastalarda, protezi olan hastalarda, ısı algılaması bozulmuş hastalarda, vücudunda silikon bulunan hastalarda bu tedavi yöntemi uygulanamaz” ifadelerini kullandı.

Dr. Okumuş şu bilgileri verdi: “Genel olarak kanserin bütün evrelerinde kullanılabilir, fakat başlıca kullanımı operasyonu zor olan, ileri derece belirgin tümör ve metastazlardır. Yapılan çalışmalarda, beyin, akciğer, rahim, barsak, karaciğer, mide, cilt, böbrek, yumurtalık, pankreas, mesane, baş boyun, meme,

78 Ekim•2013



Aktüel

Dünyada 1 Milyar Kişi İşitme Sorunu Yaşıyor Özellikle mp3 çalar ve benzeri cihazların kullanımının işitme sorunlarını artırdığını biliyor muydunuz? Cihaz kullanım bilincinin artırılması işitme problemine karşı alınabilecek en büyük önlemlerden biri. • Dünya

yüksek oluşu işitme cihazı kullanımında da etkili oluyor. Diğer ülkelere oranla da işitme cihazlarının daha güçlü bir bilinç ve özenle kullanılması da dikkat çeken yönlerden bir diğeri. Mehmet Yıldırım bu konuda bilincin artırılması için çalışmalar yaptıklarını dile getirerek, cihaz kullanımındaki düşüklüğün nedenlerini "ekonomik", "yaşlandıkça daha az duyarım algısı" ve "doktorların yeterli bilgiye sahip olmaması" şeklinde açıkladı. İstatistiklere bakıldığında, işitme kaybı olan kişi sayısı ile işitme merkezine giden kişi sayısı arasında farklar görüldüğünü aktaran Diversi, "İnsanların bir kısmı işitme merkezine gitmiyor. İşitme cihazı, doktorların ve medikal dünyanın en az tanıdığı bölüm. İnsanlar, nereye gideceğini bilmiyor" dedi. Diversi, işitme cihazı kullanımı konusunda bilincin artırılması için sektördeki şirketlerin birlikte harekete geçmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

geneline bakıldığında Danimarka'da 45 kişiden, Almanya'da 80, Brezilya'da 650, Türkiye'de ise 750 kişiden biri işitme cihazı kullanıyor. Özellikle Ipod ve benzeri cihazlar işitme sorunlarını artırırken, cep telefonlarının ses düzeyindeki yükseklik çeşitli işitme problemlerine neden olabiliyor. İşitme cihazı üreticisi Phonak'ın Türkiye Ülke Müdürü Mehmet Yıldırım, "Dünyada 1 milyar kişi işitme probleminden muzdarip. Nüfusa göre dağılıma bakıldığında Danimarka, işitme cihazı kullanımında en yüksek orana sahip ülke. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye'nin daha genç nüfusa sahip olması, işitme rahatsızlığında doktora gitme oranındaki düşüklük ve ekonomik etkenler, kullanımdaki azlığın nedenlerinden birkaçı" diye konuştu.

Türkiye'de 750 Kişiden Biri İşitme Cihazı Kullanıyor

Dünyadaki işitme cihazı kullanımına bakıldığında ülkelerin zenginlik oranına göre kullanımda artış gözleniyor. Özellikle yaşlı nüfusun artışı ve devletin cihaz için ödediği ücret de bu artışlarda etkili olabiliyor. Dünya geneline bakıldığında Danimarka'da 45 kişiden, Almanya'da 80, Brezilya'da 650, Türkiye'de ise 750 kişiden biri işitme cihazı kullanıyorken, Kuzey Avrupa ülkelerinde sağlığa verilen önem ve bu konudaki bilincin oldukça

Türkiye’deki Cihaz Kullanımı Yetersiz

Avrupa ve Güney Amerika Satış Başkan Yardımcısı Claude Diversi ise Türkiye'de işitme problemi görülen kişilerde cihaz kullanma oranının düşük olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye'de 12 milyon civarında kişi işitme sorunu yaşıyor. Bunların yaklaşık 3 milyonunun cihaz takması gerekiyor." şeklinde konuştu.

80 Ekim•2013



Aktüel

Boyun Damarlarınız Kalp Sağlığınızın Göstergesi ‘SHAPE Kalp Krizini Önleme Ve Yok Etme Programı’yla kalp krizi riskiyle ilgili bilgi ve kişiye özel yaklaşımlarla koruyucu ve önleyici tedavi alınabiliyor. • Kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler, tüm

sonografi yöntemi olan karotis Doppler incelemesi ile boyun atar damarının duvar kalınlığının ve damar duvarında mevcut olabilecek damar sertliğine yol açan plakların görüntülenmesidir. Diğer bir yaklaşım ise koroner damarların bilgisayarlı tomografi ile kireçlenme düzeyinin incelenmesidir. Bu yöntemle bir miktar radyasyon maruziyeti söz konusu olsa da, günümüzde bu amaçla kullanılan yüksek teknolojili cihazlar ile bu en alt seviyeye indirilmiştir.

dünyadaki ölümler içerisinde birinci sırada yer alıyor. Bu nedenle kalp damar hastalığı riskinin belirlenmesinde sigara, yüksek kolesterol düzeyleri, hipertansiyon ve diyabet gibi risk faktörlerinin taranması ve bu risk faktörlerinin önlenmeye çalışılması oldukça önemli. Ancak tek başına risk faktörlerinin belirlenmesi üzerinden yapılan risk hesaplamaları özellikle genç yaştaki kişilerde ve kadın hastalarda doğru sonuç vermeyebilir. Alanında uzman ve sertifikalı doktorlar tarafından uygulanan ‘SHAPE Kalp Krizini Önleme Ve Yok Etme Programı’yla kalp krizi riskiyle ilgili bilgi ve kişiye özel yaklaşımlarla koruyucu ve önleyici tedavi alınabiliyor. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci anlattı.

Kalp krizi gelişimi ile ilgili bilinmesi gereken gerçekler

Kalp krizi ve buna bağlı ölümler tüm dünyadaki ölümler içerisinde birinci sırada yer alır. Kalp damar hastalığına sahip kişilerin yüzde 50’sinde ilk başvuru kalp krizi veya ani kalp ölümü ile olmaktadır. Hipertansiyon, diyabet, obezite ve yüksek kolesterol düzeyleri gibi kalp damar hastalıklarına ait risk faktörleri, kalp krizinin önceden tahmin edilmesinde yeterli değildir.

SHAPE ileri kalp tarama programının hedefi ne?

SHAPE tarama sistemi gizli kalp damar hastalığının ortaya konulmasını ve böylece kalp krizine bağlı ani ölümlerin önlenmesini hedefliyor. Günümüzde kalp damar hastalığı taramasındaki genel yaklaşım, risk faktörlerinin belirlenmesi ve tedavi edilmesiyken, SHAPE tarama sistemi bir adım ileri giderek damar sertliğinin tanınması ve tedavi edilmesi prensibini benimsiyor. Böylece tıpkı kanser hastalığının erken tanısında kullanılan tarama testlerinde olduğu gibi, henüz kliniğe yansımadan, damar sertliğinin erken dönemde damar görüntüleme testleri ile ortaya konulması ve tedavi edilmesi, damar sertliğine bağlı gelişen kalp krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların gelişme sıklığını da azaltacaktır.

Hangi damar görüntüleme testleri kullanılıyor?

Damar sertliğinin tayininde mevcut tarama testlerine ek olarak, damar görüntülemesi yapılması, kişi sağlıklı veya kalp damar hastalığı açısından düşük riskli görünse bile, gerçekte kalp damarlarının damar sertliği açısından durumu hakkında önemli bilgiler verir. Bu amaçla tüm dünyada yapılan klinik çalışmalarla damar sertliği taramasında kullanımının güvenilir olduğu kanıtlanmış yöntemlerden temel olarak iki tanesi SHAPE tarama sisteminde kullanılıyor. Bunlardan ilki ve daha sıklıkla kullanılanı hasta için hiçbir riski ve yan etkisi bulunmayan, bir damar ultra-

82 Ekim•2013



Aktüel

Normal kolesterol düzeyi, sağlıklı bir yaşam için oldukça önemlidir. Ancak yine de normal kolesterol düzeylerine sahip olmak kalp krizi geçirmeyeceğiniz anlamına gelmez. Yapılan çalışmalarda, kalp krizi geçiren hastalarda, kalp krizi sırasında ölçülen kolesterol düzeyleri incelendiğinde hastaların yüzde 77’sinin normal kolesterol düzeylerine sahip oldukları görülmüştür.

Hastayı hazırlıksız ve savunmasız yakalar. Boyun atar damarlarında damar sertliği saptanmışsa, buna göre çok daha küçük çaplı olan kalp damarlarında damar sertliği olması kaçınılmazdır. Hem boyun atar damarında, hem de kalp damarlarında damar sertliğinin erken tanısı, koruyucu tedavi yaklaşımları ile inme ve kalp krizi gibi ölümcül olayları önler.

Damar sertliği nedir?

Kimler kalp krizi riski taşıyor?

Damar sertliği kalp krizi, inme ve periferik damar hastalığına yol açabilen başlıca nedendir. Vücudumuzdaki damar sistemi, organ ve dokularımızı beslemek ve onlara oksijen sağlamakla görevli gelişmiş bir atar damar sistemine sahiptir. Atar damarlar bunun yanı sıra, kan akımının ve basıncının düzenlenmesi, enfeksiyon ve yaralanma durumlarında bölgesel tamir mekanizmalarının gerçekleştiği yapılardır. Atar damarlar bu görevlerini duvar yapıları ince ve elastik olduğu sürece layıkıyla yerine getirirken, birtakım genetik ve çevresel faktörlerin etkisi ile oluşan inflamasyon sonucu damar duvarında meydana gelen kalınlaşma, sertleşme ve hassasiyet sonucu “damar sertliği” denilen hastalık süreci ortaya çıkar.

Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, diyabet ve sigara bilinen en temel risk faktörleridir. Ancak kalp krizi geçiren hastaların yüzde 50-70’i kalp krizi geçirmeden önce risklerinin farkında değildir. Bu nedenle kalp krizi riskinin güvenilir yöntemlerle değerlendirilmesi oldukça önemlidir.

Nasıl güvenilir bir tarama yaptırabilirim?

Kalp damar hastalığının erken tanısı ve damar sertliğinin görüntülenmesinde uzmanlaşmış ve SHAPE organizasyonu tarafından sertifikalanmış uzman doktorlar tarafından yapılıyor. Detaylı klinik inceleme ve damar görüntülemesi ile kalp krizi açısından riskiniz hakkında daha güvenilir bilgi edinebilir ve kişiye özel yaklaşımlarla koruyucu ve önleyici tedavi alabilirsiniz.

Neden görüntüleme yapılmalı?

Kalp krizi kolay öngörülebilen bir durum değildir. Önceden uyarı vermeyebilir ve aniden gelişir.

84 Ekim•2013



Aktüel

General Electric, Türkiye’de 15 Ay İçinde 515 Milyon ABD Doları Yatırım Yapıyor GE, Türkiye’de 900 milyon ABD doları tutarındaki yatırım taahhüdünün bir parçası olan yeni yatırımları hakkında bilgi verdi. GE Türkiye’nin 2023 vizyonunda yer alan altyapı gelişimi, istihdam ve ihracatı artırma hedeflerinin desteklenmesine olan kararlılığını vurguladı. • Türkiye’de geçtiğimiz 15 ay içinde açıkladığı

vurgulayan Jeffrey Immelt şunları söyledi: “Kamu kurumları ile özel sektör arasındaki işbirliklerinin fark yarattığına inanıyoruz ve Türkiye’de gitmeyi seçtiğimiz yol da budur. Buradaki güçlü pozisyonumuzu daha da geliştiren yeni yatırımlarımız ile Türkiye’nin altyapı gelişiminde, ülkenin tüm potansiyelini ortaya koymasını sağlayacak olan, ekonomik üretkenlik, rekabet gücü ve operasyonel etkinlik alanlarına odaklandık. Bunun yanı sıra, Türk profesyonellerin mevcut donanımını daha da artırmaya yönelik bilgi transferine, iş olanakları yaratmaya ve ülkenin güçlü yanlarından biri olan yenilikçilik kültürünün devam etmesine katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.” GE’nin kilit öneme sahip altyapı projeleri ve girişimlerine yapılan yatırımlar, ülkenin2023 vizyonunu destekleyecek şekilde, ulaşım, havacılık, enerji ve sağlık sektörlerini kapsıyor.

yatırımların tutarı 515 milyon ABD dolarına ulaşan General Electric (GE), Türkiye’nin 2023 vizyonunda belirlenen büyüme hedeflerini yakalayabilmesi için verdiği destekte kararlı olduğunu vurguladı. Geçen yıl duyurusu yapılan 900 milyon dolarlık taahhüdün bir parçası olan yeni yatırımlar, istihdam yaratma ve ihracatı artırma amacıyla altyapı geliştirme, üretim, yenilikçilik ve bilgi transferi alanlarına odaklanıyor. Yatırım Türkiye ekonomisinin havacılık, ulaşım, enerji ve sağlık gibi kilit önemdeki sektörlerini kapsıyor. GE yeni yatırımlar sayesinde Türkiye’deki kamu kurumları ve şirketlerle bir dizi stratejik ortaklıklar kurdu. Yaptığı bu yatırımlar ile GE, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıldönümünün kutlanacağı 2023 yılında Türkiye’nin dünyadaki ilk 10 ekonomi içinde yer alma vizyonunu desteklemeyi hedefliyor. Planlanan yatırımlar Türkiye’de 600’den fazla yeni istihdam yaratacak ve ihracatı önemli ölçüde artıracak. GE’nin Türkiye’ye ve ülke insanlarına olan uzun vadeli taahhüdü Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve GE Başkan ve CEO’su Jeffrey Immelt’in katılımıyla bugün İstanbul’da yapılan bir basın toplantısı ile duyuruldu. Etkinliğe bürokratlar, iş dünyasının liderleri ve GE’nin ortakları katıldı. GE’nin1948’den bu yana ülkedeki ilk endüstriyel yatırımcılardan biri olarak Türkiye ekonomisinin büyümesinde istikrarlı ve kararlı bir rol oynadığını

Sağlık Hizmetleri Sektöründe KamuÖzel Ortaklık Modeline Destek

GE, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın kamu-özel ortaklık modeli için sahip olduğu vizyonu destekliyor. Dünya çapında kamu-özel ortaklığı projeleri geliştirmekte global bir deneyime sahip olan GE, teknoloji, varlık yönetimi ve finansal çözümler sayesinde sahip olduğu en üst düzey yetkinliği Türkiye için kullanmaya odaklandı. GE, bu yaklaşım ile aynı zamanda sağlık hizmetleri

86 Ekim•2013



Aktüel transferi, iş yaratma ve ihracatı teşvik etme gibi unsurları destekliyor. Power Haul lokomotifleri, Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya ihracatın yapıldığı Eskişehir’de üretiliyor. 2014 için hedeflenen üretim miktarı 50 adet iken, takip eden yıllarda 50 ila 100 arasında lokomotif üretilecek ve bunun 30 ila 70adedi ihraç edilerek, Türkiye için 2023 yılında 1,5 milyar ABD dolarının üzerinde potansiyel ihracat geliri yaratılacak. 2013’ün Eylül ayında Türkiye’de üretilen ilk PowerHaul lokomotifinin Avrupa’ya sevk edilmesiyle ihracat başlamış bulunuyor.

sektörünün verimliliğini artırmayı, bilgi transferine yardımcı olmayı ve Bakanlığın yatak kapasitesini artırma ve daha düşük maliyetli, kaliteli sağlık hizmetine erişim sağlama hedeflerini desteklemeyi amaçlıyor.

GE’ninileri Teknolojili Gaz Türbinleriyle Kırıkkale’de Enerji Yatırımı

GE,GE Energy Financial Services (EFS) ve Gama Holding ortak girişimi olan GamaEnerji A.Ş. ve EPC ortağı olan Gama Güç Sistemleri’ne anahtar teslim bir çözüm sunuyor ve bu çözümün bir parçası olarak Kırıkkale’de bulunan 840 MW’lık enerji santrali için ileri teknolojili gaz türbinleri sağlıyor. Günümüzde var olan en gelişmiş GE enerji üretim teknolojisi, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacını karşılamak üzere bu tesise, azami kullanılabilirlik, güvenilirlik ve verimlilik ile güç verecek. GE, 2016 yılının ikinci çeyreğinde faaliyete geçmesi planlanan santral için iki Frame 9F 5 serisi gaz türbini, bir D-11 buhar türbini ve üç jeneratör temin edecek. Proje, 400 milyon Euro tutarındaki toplam EPC sözleşmesi değeri ile bu sene Türkiye’de yapılan en büyük enerji sektörü yatırımlarından biri konumunda.

Türkiye’den Dünyaya Rüzgar Türbinleri Üretmek İçin Kurulan Ortaklıklar

GE, bir diğer stratejik yerelleştirme girişimi çerçevesinde, küresel tedarikçileri ile birlikte Türk firmalarıyla ortaklık kurulmasını sağlayarak, Türkiye’de rüzgar türbini kuleleri ve kanatları üretiyor. Bu durum 2023 vizyonunda yer alan rüzgar enerjisinin teşvik edilmesi hedefiyle uyumlu olmasının yanı sıra enerji sektöründe güçlü bir yan sanayi yaratarak daha şimdiden İzmir ve Bandırma’da yaklaşık 400 kişi için iş olanağı yarattı. GE, günümüzde Türkiye’de75 milyon ABD dolarının üzerinde rüzgar türbini kanadı ve kulesi satın alarak bunların dörtte birini Avrupa ülkelerinde bulunan diğer GE projelerine ihraç etti.

Yenilenebilir Enerjiye Yatırım: Manisa İçin Rüzgar Enerjisi

Gama Enerji’ye ait bir diğer enerji yatırımı ise Manisa, Akhisar’da 2014 yılında faaliyete geçmesi beklenen 35 megawatt (MW)gücündeki Gök II Rüzgar Enerji Santrali. GÖK II rüzgar santralı çok farklı rüzgar koşullarında çalışma ve farklı şebeke bağlantısı kapasitesi sağlayan gelişmiş verimlilik ve güvenilirlik düzeyine sahip 13 adet GE 2.75103 rüzgar türbini tarafından işletilecek. GAMA Enerji’ye ait üç rüzgar santralinin toplam enerji kapasitesi, Gök II’nin tamamlanmasıyla yaklaşık 115.000 hanenin elektrik ihtiyacına karşı gelen 67,5 MW’a çıkacak.

Havacılık Sektörü İçin İnovasyon

GE tarafından bu yılın başında gerçekleştirilen ve yerelleştirmeyi teşvik etmeyi hedefleyen bir başka önemli yatırım da Tusas Motor Sanayi (TEI) ile ortakgirişim olarak kurulan Onarım Teknolojileri Geliştirme Merkezi’nin (RDC)açılışı oldu. RDC, 250 üst düzey donanıma sahip Türk mühendisin, tasarım, araştırma ve geliştirme çalışmalarını kurum içi yazılım kabiliyetleriyle destekleyerek yürüttüğü, Gebze’deki Türkiye Teknoloji Merkezi’nin (TTC) bir parçası olacak. GE Havacılık bünyesindeki 5 küresel mühendislik tesisinden biri olan TTC, tasarım, robotik, ileri mekanik işleme ve muayene teknolojileri alanlarına odaklanarak bu yıl yüzde 30 oranında büyüme gerçekleştirdi.

Küresel Pazar İçin Yerel Üretim: LEAP Jet Motorları İçin Blisk Teknolojisi

GE ve TEI, GE Havacılık ve Fransız firması Snecma’nın ortak girişimi olan CFM International için Türkiye’de blisk (yekpare kanatçık ve diski) üretimine yönelik uzun vadeli bir tedarik sözleşmesi imzaladı. LEAP ailesine ait motorlar, yeni ve çığır açıcı teknolojilerle daha az yakıt tüketir hale gelirken, aynı zamanda CFM56 serisi motorları efsane hale getiren, aynı güvenilirlik ve düşük toplam işletme maliyeti seviyesine de sahip. TEI bu anlaşma sonucunda LEAP motorları için blisk üreten ihtisaslaşmış bir tesis haline geliyor.

GE İnovasyon Barometresi Araştırması

GE’ninyerelleşmiş yenilikçi girişimleri, Türk iş dünyasının inovasyona bakış açısı ile paralel bir gelişim izliyor. Türkiye’de bu yıl üçüncüsü yapılan GE İnovasyon Barometresi Araştırması’na göre üst düzey yöneticilerin yüzde 92’si yenilikçiliği büyüme için stratejik bir öncelik olarak tanımlamaktadır. Türk şirketlerinin yaklaşık yüzde 80’i yeni teknolojiler geliştirmeyi başarılı inovasyonun önemli itici gücü olarak gördüklerini belirtmişlerdir; bu oran dünya ortalamasından 14 puan fazladır. Anketi yanıtlayanların yaklaşık yüzde 88’i ortaklıkların önemini vurgulayarak şirketlerinin işbirlikleri vasıtasıyla inovasyona açık olduklarını ifade etmişlerdir.

Tülomsaş İle Eskişehir’de Lokomotif Üretimi

GE ve Tülomsaş başarılı ortaklıklarını daha da geliştirerek Türkiye’de GE PowerHaul lokomotiflerini üretecekler. Bu girişim yerelleşme, bilgi

88 Ekim•2013



Aktüel

Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yeni Binasına Taşındı Bu dönüşümle birlikte; hastanede kadın hastalıkları ve doğum acil servisinin yanı sıra, çocuk hastalıkları acil servisi de 24 saat hizmet vermeye başladı. Ayrıca çocuk kardiolojisi (kalp hastalıkları) alanında da yeni doğan takipleri ve poliklinik hizmetleri verilmeye başlandı. •

Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Zeytinburnu Kazlıçeşme’de yapılan yeni binasına taşındı. Süleymaniye semtinde bulunan eski binasının 2009 yılında Kültür Bakanlığı’na devredilmesinin ardından Zeytinburnu’ndaki Semiha Şakir ek binasında hizmet veren hastane, Telsiz Mahallesi Balıklı Kazlıçeşme Yolu üzerinde yapılan yeni binasında hizmet verecek. 2006 yılında yapılan yenileme çalışmalarının ardından hizmete açılan Semiha Şakir binasında hastanenin ek hizmet binası olarak faaliyetine devam ediyor.

Türkiye’nin en eski hastanelerinden Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Zeytinburnu’nda yapılan yeni binasına taşındı. Kadın hastalıkları ve doğum alanında 38 hekimin görev yapacağı hastanede, 24 çocuk hekimi de hastalara hizmet verecek. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1555 yılında yaptırılan, Süleymaniye Külliyesi içinde yer alan ve Türkiye’nin en eski hastanelerinden biri olan Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları

90 Ekim•2013



Aktüel

Yatak Kapasitesi 120’ye Yükseldi

38 Hekim, Kadın Hastalara Hizmet Verecek

Yeni binanın geçen ay hizmete girmesi ile hastanenin 74 olan yatak kapasitesi 120’ye yükseldi. Hastanede 29 poliklinik odasında günde ortalama bin hastaya hizmet veriliyor. Yeni bina İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yaklaşık 10 milyon TL maliyetle yaptırıldı. Hastanenin tüm odaları tek ya da iki kişilik olarak planlandı. Ayrıca 3 adet süit oda da hastaların hizmetine sunuldu. 2013 yılına kadar kadın doğum hastanesi olarak hizmet veren Süleymaniye Doğumevi, Sağlık Bakanlığı’nın onayı ile Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne dönüştürüldü. 13 uzman hekim 11 asistan hekim olmak üzere 24 çocuk hekiminin görev yaptığı hastanede 19 çocuk, 6 çocuk acil ve 22 yeni doğan yoğun bakım yatağı bulunuyor. Bu dönüşümle birlikte; hastanede kadın hastalıkları ve doğum acil servisinin yanı sıra, çocuk hastalıkları acil servisi de 24 saat hizmet vermeye başladı. Ayrıca çocuk kardiolojisi (kalp hastalıkları) alanında da yeni doğan takipleri ve poliklinik hizmetleri verilmeye başlandı.

Kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde de 15 uzman hekim, 23 asistan hekim olmak üzere 38 kadın-doğum hekimi görev yapıyor. Kadın doğum alanında 60 servis yatağı, 6 kadın doğum acil, 4 erişkin yoğun bakım yatağı ile hizmet veriliyor. Kadın doğum ve çocuk hastalıkları alanında tüm genel takip ve tedavilerin yapıldığı hastanede özellikli poliklinik ve hizmet birimleri dikkat çekiyor. İstanbul Avrupa yakasının kamuya ait tek tüp bebek merkezi, tüp bebek polikliniği, yüksek riskli gebelik poliklinikleri, prematüre polikliniği gibi özellikli alanlarda da hizmet veriliyor.

Yeni Proje ve Yatırımlar Devam Ediyor

Yeni binanın hizmet girmesi ile birlikte kullanım alanı genişleyen hastanede, önümüzdeki dönemde yeni hizmet birimleri faaliyete başlayacak. 2014 yılı içinde yeni doğan yoğun bakım yatak kapasitesinin 40’a çıkarılması, genetik tanı laboratuvarı, ROP (prematüre retinopatisi) tanı ve tedavi merkezi ve yeni doğan bebeklerde göz tarama merkezi, çocuk yoğun bakım ünitesi kurulması ve anne otelciği hizmetine başlanılması için çalışmalar sürüyor.

92 Ekim•2013



Aktüel

Memorial, Diyarbakır'da 2. Hastanesini Açtı Memorial Sağlık Grubu, Diyarbakır'a 3 yılda 65 milyon dolarlık yatırım yaptı. •

Memorial Sağlık Grubu’nun Diyarbakır’daki 2. adresi Memorial Dicle Hastanesi hizmete girdi. Memorial Sağlık Grubu’nun Diyarbakır’da açtığı ikinci hastanesi olan Memorial Dicle Hastanesi’nin tanıtım toplantısına katılan Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, Diyarbakır'da ilk kurdukları hastaneye açıldığı ilk günden itibaren büyük bir talep olduğunu anlatarak, hizmet anlayışıyla, doktor ve hemşire kalitesi sayesinde kısa sürede Diyarbakır’ın ve bölge halkının takdirini kazandıklarını söyledi. Genç, bugüne kadar bölgede yaklaşık 400 bin hastaya hizmet verdiklerini ifade ederek, hasta sayılarının her geçen gün arttığına dikkat çekti. Genç, "Tüm hastanelerimizin bölgelerinin en iyisi olmasının verdiği cesaretle, Memorial kalitesini daha fazla branşla daha çok insana sunabilmek için Diyarbakır’daki ikinci hastanemizi açıyoruz" dedi.

Seyrantepe’den Memorial Dicle Hastanesi’ne Büyük Değişim

Memorial Dicle Hastanesi’nin şehrin önemli sağlık kurumlarından Seyrantepe Hastanesi’nin Memorial bünyesine katılıp, tamamen yenilenmesi ile hayat bulduğunu vurgulayan Genç, dönüşüm süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: "6 ay içerisinde tüm tanı ve tedavi üniteleri, dış cephe, peyzaj, poliklinikler, yatan hasta katları ve teknolojik altyapı yenilendi. Değişim ve dönüşüm çalışmalarımız halen devam ediyor. Dicle Hastanemiz; alanında uzman hekimlerden oluşan akademik kadrosu, modern tanı ve tedavi üniteleri, teknolojik donanımı, hasta konforuna uygun mimarisi ile yalnızca Diyarbakır’a değil, tüm bölgeye hizmet verecek şekilde tasarlandı."

94 Ekim•2013


Aktüel

hastanemizde toplam 750 kişiyi istihdam ediyor olacağız. 138 yatak kapasitesi bulunan Memorial Dicle Hastanemizde; 26 yenidoğan yoğun bakım, 23 genel yoğun bakım, 12 kardiyoloji ile kalp- damar cerrahisi yoğun bakım, 5 çocuk yoğun bakım olmak üzere toplam 66 yoğun bakım yatağı bulunuyor. Poliklinik alanları, hasta odaları, konforlu süit odaları, çocuk oyun alanları ve engelli hastaların ihtiyaçlarına özel düzenlenmiş bölümleri ile Memorial Dicle Hastanesi ileri tıp mimarisine sahiptir" diye konuştu.

65 Milyon Dolarlık Yatırım

Uğur Genç, Memorial Dicle Hastanesi’ne 30 milyon dolarlık yatırım yapıldığını dile getirerek, "İlk hastanemize 35 milyon dolarlık bir yatırımımız olmuştu. Memorial Dicle Hastanesi ile toplamda 65 milyon dolarlık yatırımı 2010-2013 yılları arasında Diyarbakır’a yapmış olduk. 21 bin metrekarelik kapalı alana sahip olan Memorial Dicle Hastanesi, 350 kişilik medikal ve idari kadrosu ile hizmet verecek. 2013 sonuna kadar Diyarbakır’daki iki

"Memorial’ın Uluslararası Üne Sahip Bölümleri Çok Yakında Diyarbakır’da Olacak"

Diyarbakır’da tüp bebek ve organ nakli gibi bölümler konusunda önemli bir talep olduğuna dikkat çeken Genç, "Memorial Diyarbakır Hastanesi ile bölgenin en büyük ihtiyacı olan Onkoloji Merkezi’ni hizmete sunduk. Dicle Hastanemiz ile de dünyada referans merkezi olan Tüp Bebek Bölümümüzü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne getirmeye hazırlanıyoruz. Sağlık Bakanlığı izinleri sonrası karaciğer, böbrek ve kemik iliği nakli bölümlerinin de yakın zamanda bölgede hizmet vermesi için çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu.

95 Ekim•2013


Aktüel "Tüm Branşlarda SGK Anlaşmaları Kapsamında Hizmet Veriyoruz"

ederek şöyle devam etti: "Şanlıurfa yolu üzerinde bulunan Memorial Dicle Hastanesi, merkezi konumu açısından çevre illerden ve yurtdışından gelen hastaların son derece rahat bir şekilde ulaşabileceği stratejik bir noktada bulunuyor. Memorial Sağlık Grubu olarak her yıl yaklaşık 92 farklı ülkeden gelen hastalarımıza sağlık hizmeti sunuyoruz. Sağlık turizmini geliştirme çalışmaları kapsamında, Kuzey Irak’ın Erbil ve Duhok kentlerinde irtibat ofisleri açmaya hazırlanıyoruz. Kısa bir süre sonra yakın coğrafyada bulunan Irak gibi ülkelerden daha fazla sayıda hasta geleceğini düşünüyoruz. Sağlık turizminin artırılmasına yönelik çalışmalarımızla Diyarbakır’ın bölgenin sağlık turizmi üssü olacağına inanıyoruz" diye konuştu. Memorial Sağlık Grubu’nun önümüzdeki yıl da büyümeye devam edeceğini bildiren Uğur Genç, "Memorial Dicle Hastanesi grubumuzun 10. hastanesi. Kasım ayında hizmete açmayı planladığımız Memorial Ankara Hastanesi ile bu sayı 11’e yükselecek. Memorial Ankara Hastanesi Ankara’nın en büyük özel hastanesi olacak. Memorial Sağlık Grubu olarak her yıl yerli, yabancı yaklaşık 2 milyon hastayı sağlığına kavuşturuyoruz. 2013’ü 11 hastane ile bitirip, 2014 yılında da hastane sayımızı artırmaya ve mevcut hastanelerimizi geliştirmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Memorial Dicle Hastanesi’nin de Diyarbakır Hastanesi gibi SGK anlaşmalı bir hastane olduğunun bilgisini veren Genç, "Hastanemiz tüm branşlarda SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve devlet memurlarının hizmetinde olacak. Özel sağlık sigortalı hastalarımız için de sigorta anlaşmalarımız mevcut" ifadelerini kullandı. Memorial Dicle Hastanesi’nin tüm tanı ve tedavi ünitelerinin ileri tıp teknolojisi kullanılarak tasarlandıklarını anlatan Uğur Genç, "Özellikle hastanelerimizde kullanılan PACS sistemi (filmsiz hastane özelliği) sayesinde, görüntüleme ve laboratuvar sonuçları, Memorial Sağlık Grubu’nun lokasyonları arasında paylaşılarak tıbbi sinerji oluşturuluyor. Memorial Dicle Hastanesi’nde gerektiğinde Diyarbakır’daki hastaların tahlil ve tetkik sonuçları, grubun diğer şehirlerdeki hastanelerinde sanal ortamda değerlendirilerek, en doğru teşhis ve tedavi yöntemleri belirleniyor. Ayrıca grubumuzun diğer illerde bulunan hastanelerinde görev yapan doktorları da Diyarbakır ve Dicle Hastaneleri’nde tanı-tedavi hizmeti verebiliyorlar" dedi.

"Diyarbakır Sağlık Turizmi Üssü Olacak"

Genç, Memorial’in sağlık turizmi ile ilgili öncü konumunu Diyarbakır’da da sürdüreceğini kayd-

96 Ekim•2013



Aktüel

Sağlık Çözümlerinin Buluşma Adresi: Esse Group Ekip Tıbbi Malzeme ve Roc Tıbbi Teknoloji firmaları ile önemli bir başarı yakalayan Esse Group, hizmet ağını genişletmeyi hedefliyor. • Farklı projeleri bir araya getirmek amacıyla kurulan Esse Group, faaliyet gösterdiği alanlarda başarılı çalışmalara imza atıyor. Cerrahi Alet Grubu’nda Ekip Tıbbi Malzeme ile Schreiber GmbH şirketinin distribütörlüğünü yürüten grup, Laboratuvar Grubu’nda Roc Tıbbi Teknoloji çatısı altında Chem Solute, TH Geyer, Biorbyte gibi markaların satış ve pazarlamasını sürdürüyor. Yakın zamanda, Sarf Malzeme konusunda kurulacak şirket ile, sarf malzeme pazarına da yenilikçi çözümler sunulması planlanıyor.

Grubun çalışmalarıyla ilgili olarak Esse Group Finans Müdürü Ebru Eryaşar Ersoy ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle Esse Grup şirketini ve faaliyetleri hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?

Esse Group, bünyesinde Ekip Tıbbi Malzeme ve Roc Tıbbi Teknoloji şirketini bulunduran bir kuruluştur. Faaliyet alanları, cerrahi alet ve laboratuar ürünleridir. Bu ürünlere yakın zamanda sarf malzeme portföyü de katılacak. Ekip Tıbbi Malzeme ile, cerrahi alette

98 Ekim•2013



Aktüel

ceği standartların ardından, cerrahi alet pazarının daha iyi noktalara ulaşacağını düşünüyorum. Avrupa’daki işleyişte, standartlar bellidir. Üreticilerde, bu standartlara uygun olarak üretimlerini gerçekleştiriyor. Cerrahi alet ürünlerinin menşei Almanya’dır. Bu sebeple Almanya menşeili ürünlerin önemli avantajlara sahip olduğunu düşünüyorum.

bir dünya markası olan Schreiber markasının ürünlerini sunmaktayız. Roc Tıbbi Teknoloji şirketimizde ise, Chem Solute, TH Geyer, Biorbyte markalarının temsilciliğini yürütmekteyiz.

Ekip Tıbbi Malzeme ve distribütörü olduğu Schreiber şirketi hakkında bilgi verir misiniz? Schreiber ürünlerinin avantajları nelerdir?

Türkiye çapında satış ve pazarlama politikanız hakkında bilgi verir misiniz? Bayilik vermeyi düşünüyor musunuz? Bayi seçiminde dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir?

Ekip Tıbbi Malzeme Ltd. Şti, 2008 yılında kurulmuş olup, medikal sektörde cerrahi alet ithalatı ve satışı konusunda uzmanlaşmış bir firmadır. Geçmişten gelen 20 yıllık bilgi birikimi ve tecrübesini 2009 yılında, 90 yıldır adı kalite ile birlikte anılan Alman menşeli Schreiber Gmbh firması ile birleştirmiştir. Schreiber Gmbh, ürün çeşidini 26 bin adete çıkartmış ve dünya çapında bir markadır. Ekip Tıbbi Malzeme şirketi de, cerrahi aletlerde stoklu çalışmayı ilke edinmiştir. Minimum 2 bin çeşit ürünü stoktan teslim edebilme potansiyeline sahiptir. Stoklarında Genel Cerrahi, Kadın Doğum, Beyin Cerrahisi, Ortopedi, KBB ve Üroloji başta olmak üzere tüm branşlarda ürün bulundurmaktadır. 2012 yılından itibarende, Laparoskopi, Endoskopi ve shawer sistemleri ürünlerini de aktif olarak getirmeyi planlıyoruz. Schreiber’ın en büyük avantajı, geniş ürün yelpazesi ile komple çözüm sunan bir firma olmasıdır. Bir ameliyathaneye gereken, cerrahi operasyonda kullanılabilecek tüm cihaz ve ürünleri bünyesinde bulundurmaktadır. Ürün kalitesini 10 yıl garanti süresi ile pekiştirmektedir.

Ekip Tıbbi Malzeme olarak Türkiye’yi 7 farklı bölgeye ayırdık. Her bölge için 2 ana bayi firması belirliyoruz. Bayi sistemini tercih etmemizin sebebi, Anadolu firmalarının, hastane ve doktor ziyaretlerini daha düzenli bir şekilde gerçekleştirmesinden kaynaklanmaktadır. Marmara Bölgesi’nde AZ Medikal, Ege Bölgesi’nde Gökay Tıbbi Malzeme, Ankara’da Disa Grup, Aydın Medikal gibi bayilerimizi belirledik. Bunun dışındaki diğer bölgeler için bayi arayışımız sürmektedir. Hastanede, operasyonu gerçekleştiren doktorlarla sürekli iletişim halinde olacak, olabilecek sorunları bizlere anında aktaracak

Türkiye’de cerrahi alet pazarı hangi noktadadır?

Türkiye pazarında, yerli üretimin yanı sıra, yurt dışından gelerek yerli olduğu ifade edilen ürünler mevcuttur. Türkiye’de bu anlamda belirli standartlar maalesef ki oluşmadı. Alım yapılırken, tüm ürünler aynı kategoride değerlendiriliyor. Devletin belirleye-

100 Ekim•2013



Aktüel Chemsolute yüksek kalitede araştırma kimyasalları markamızdır. Ürünlerin tamamı Almanya’da üretilmekte ve ilk elden sektörün hizmetine sunulmaktadır. Chemsolute Piyasada adı daha çok duyulmuş bir çok marka gibi ürünleri Çin’de üretme işine girmemiş kalitesinden ödün vermemiştir. Labsolute ürünlerimiz ise Laboratuarlarda kullanılan, Pipet uçları, Lam ve lameller, cam malzemeler, ph stripleri ve koruyucu ürünler (Uv gözlükler) gibi temel laboratuar sarfları üretimi yapmaktadır. Bu ürünlerin de tamamı Almanya’da üretilmekte ve düzenli olarak stoklarımıza çekilmektedir. Biorbyt markamızda İngiltere’de üretilen ve başlıca ilgi alanı eliza kitleri ve Antikor ürünleri olan bir markadır. Portföyünde binlerce ürün olan bu markamız Türkiye’de ki pazar payını her geçen gün arttırmaktadır.

bayiler aramaktayız. Çünkü sorunlar bize ne kadar çabuk ulaşırsa, cerrahi aletteki sıkıntılar bir o kadar hızlı çözümlenecektir.

Fuarlara katılıyor musunuz? Fuar dışında takip ettiğiniz etkinlikler var mı? Bu yıl, fuar ve kongre çalışmaları ile tanıtımlarımızı sürdürmeyi planlıyoruz. Bu sebeple fuar ve çeşitli branş kongrelerinde olmayı planlıyoruz. Esas amacımız, doktor ve kullanıcılara ulaşmak olacaktır. Hekimlerimizi, öneri ve şikâyetlerini oldukça önemsiyoruz. Bu sebeple, operasyonlardan daha iyi sonuç almaları için sürekli iletişim halinde olmayı amaçlıyoruz.

Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Roc Tıbbi Teknoloji genel satış ve hizmet politikası hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ekip Tıbbi Malzeme, kalite, güvenilir ürün, ekonomik fiyat ve hızlı teslimat konularına son derece önem vermektedir. Bu avantajları müşterilerine yansıtmak için, konusunda uzman profesyonel bir ekiple çalışmaktadır. Sağlık sektörünün ihtiyaçlarını doğru tespit edip, bu ihtiyaçları doğru bir şekilde karşılamaya devam edecektir.

Roc Tıbbi Teknoloji özellikle Üniversitelerde akademisyenlerin ihtiyaç duyduğu ürünleri / cihazları stoktan ya da cihazın özelliğine göre hemen hemen her ay yaptığı ithalatlarla karşılamaktadır. Türkiye’nin 4 bir yanına en kısa zamanda ürünü ulaştırmakta ve kullanılmasını sağlamaktadır. Müşteri memnuniyetini kendisine ilke edinen firmamız, Bilimsel araştırmaların önemini bilmekte ve bu araştırmalar için malzeme sağlamakla, bilimsel araştırmalara yaptığı katkının haklı gururunu yaşamaktadır.

Biyolojik Araştırmalarda; Roc Tıbbi Teknoloji

ROC Tıbbi Teknoloji, biyolojik araştırmalarda kullanılan kitler ve cihazların satış ve pazarlamasını yürütmektedir. ROC Tıbbi Teknoloji çatısı altında, Chem Solute, TH Geyer, Biorbyte gibi farklı ürün seçenekleri bulunmaktadır.

Roc Tıbbi Teknoloji ve faaliyet alanları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Roc Tıbbi Teknoloji, Ekip Medikal gibi 2008 yılında kurulmuş bir firmadır. Başlıca faaliyet alanları Araştırma Ürünleri, Lab. Cihaz ve sarfları, Moleküler biyoloji ürünleri satışı yapmaktadır. Ayrıca Şirketimiz komple laboratuar kurulumu, Özel bir çalışma için cihaz dizaynı ve üretilmesi gibi hizmetlerde sunmaktadır.

Roc Tıbbi Teknoloji hangi markalarla çalışmaktadır?

Şirketimiz araştırmalarda ve lab. Çalışmalarında belirli bir standartın oturtulması ve çalışılması konusunda araştırmacılarımızın ve Lab. Personelinin kaygılarını paylaştığından ithalatını yaptığı ürünlerin kalitesine çok önem vermekte. Bu sebeple ürünlerimizin tamamını Avrupa’dan getirmektedir.. Araştırmacıların isteğine göre her marka cihaz ve ürün temin edilebilmekte olup, şirketimizin başlıca ithalatını yaptığı ürünler şunlardır. Kimyasal malzemelerde alman üretimi olan Chemsolute, Laboratuar sarflarında yine alman markası olan Labsolute ve Eliza kitleri ve antikor ürünlerinde İngiliz menşeili Biorbyt ile çalışmaktadır. Ayrıca şunu belirtmekte yarar var şirketimiz 1.500.000’den fazla ürünü temin edebilmekte ve Türkiye’de ki araştırmacıların hizmetine sunmaktadır.

102 Ekim•2013



Aktüel

Bayraklı'ya Dev Sağlık Kampusü Ekim ayında temeli Başbakan Erdoğan tarafından atılması beklenen Bayraklı Şehir Hastanesi'nin lansmanıyla ilgili AK Parti Bayraklı İlçe Başkanlığı'nda bir basın toplantısı düzenlendi. •

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı protokol imza töreniyle 15 şehir hastanesinden biri İzmir'in Bayraklı İlçesine yapılacak. Ekim ayında temeli Başbakan Erdoğan tarafından atılması beklenen Bayraklı Şehir Hastanesi'nin lansmanıyla ilgili AK Parti Bayraklı İlçe Başkanlığı'nda bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, AK Parti Bayraklı İlçe Başkanı Ali Aslan, AK Parti İzmir milletvekilleri Nesrin Ulema, Hamza Dağ katıldı.

"Temelini Başbakanımız Atacak"

AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, Bayraklı'da yapılacak Bayraklı Entegre Sağlık Kampusü'nün temelinin 12-13 Ekim'de İzmir'de bulunacak olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından atılacağını açıkladı. Akay, İzmir'de sağlığa dev bir yatırım yapılacağını belirterek şunları söyledi: "Yaklaşık on vilayette yapılacak şehir hastanelerinin imza törenine katılmıştık. Bayraklı'da yapılacak tesisin tanıtımını

104 Ekim•2013



Aktüel tane, 424 yatak kapasiteli kadın-doğum ve çocuk hastanesi, 380 yataklı kardivasküler cerrahi hastanesi, 141 yatak kapasiteli onkoloji hastanesi, 300 yataklı fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi, 100 yataklı adli psikiyatri hastanesinden oluşan toplam 2 bin 60 yatakkapasiteli bir sağlık kampüsü niteliğindedir. 284 yatak kapasiteli yoğun bakım üniteleri, 52 ameliyathane, 48 yataklı mahkum servisi, 15 yataklı yanık ünitesini bünyesinde barındıraktadır. Projenin toplam yatırım bedeli 1 milyar 638 milyon 22 bin 646 TL olup 2017 yılında bitirilmesi planlanmaktadır."

gerçekleştireceğiz. İnşallah gerçekleşirse, hastanenin temelini Sayın Başbakanımızın 13 Ekim'de katılımıyla atmayı planlıyoruz."

"15 Şehir Hastanesinden Biri Bayraklı'da"

AK Parti İzmir Milletvekili Nesrin Ulema, kamu-özel sektör işbirliğiyle gerçekleşecek 15 şehir hastanesinden biri olacak olan bin 668 yatak kapasiteli Bayraklı Entegre Kampusü'nün ardından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin de yapılmasının planlandığını belirterek, İzmir'i sağlık üssü haline getireceklerini söyledi. Bayraklı Entegre Sağlık Kampusü'nün lansmanının da yapıldığı basın toplantısında konuşan Ulema, sözlerini şöyle sürdürdü: "İzmir olarak çok mutluyuz, gururluyuz. İki tane planlamıştık, 2 bin 60 yataklı Bayraklı ve Tepecik Hastanesi, diğeri Bayraklı Sağlık Kampüsü.Bayraklı Şehir Hastanemizin temeli Sayın Başbakanımızın 12-13 Ekim tarihinde ilimize yapacağı toplu açılış ve temel atma töreniyle atılmış olacak. Bayraklı ve Tepecik şehir hastanelerimizle EXPO 2020 yolculuğunda İzmir bir sağlık merkezi, sağlık üssü haline dönüşecek"

Finansmanı Tamamen Yüklenici Firma Tarafından Karşılanacak

AK Parti İzmir Milletvekili Nesrin Ulema, sağlık alanında İzmir'de gerçekleştirdikleri yatırımların dünyada da kamu-özel işbirliği ile yapıldığına dikkat çekerek, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Sağlık alanında İzmirde gerçekleştireceğimiz dev yatırımın lansmanını gerçekleştireceğiz. Dünyada bu yöntemle sağlık, ulaştırma ve enerji alanlarında birçok proje uygulanmış ve halen uygulanmaya devam edilmektedir. Kamu-özel sektör işbirliği uygulamaları bütün alanlar için önemli olmakla birlikte, sağlık alanında yapılacak olan yatırımların biran önce sonuçlandırılması açısından daha fazla önem taşımaktadır. Finansmanı tamamen yüklenici firma tarafından karşılanacak olup bakım onarım ve yenileme 25 yıl süresince yüklenicinin sorumluluğundadır. Hastane hizmete girdikten itibaren 20-22 yıl süresince yüklenici firma kira ödenerek karşılanacak bir uygulamadır. Böylece finansman maliyeti hazinenin yıllar içinde yükleneceği hale dönüşmüş olacaktır."

Projenin Toplam Yatırım Bedeli Bir Milyar 638 Milyon 22 Bin 646 TL

Bin 668 yatak, 416 poliklinik oda sayısına sahip olacak olan Bayraklı Şehir Hastanesi hakkında bilgi veren Ulema, sözlerine şöyle devam etti: "622 bin 530 metrekare arsa üzerine planlanan toplam inşaat alanı 573 bin 46 metrekare olan şehir hastanesi bünyesinde altı farklı hastaneyi barındırmakta. 715 yatak kapasiteli genel has-

106 Ekim•2013



Panaroma

Ege’nin İlk Simülasyon Destekli Eğitim Laboratuvarı CBÜ’YE Açıldı

Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde (CBÜ) Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü Simülasyon Destekli Eğitim Beceri Laboratuvarı açıldı. Açılan laboratuvar, Türkiye’de hemşirelik eğitimi veren üniversiteler arasında beşinci, Ege Bölgesi’nde ise ilk olma özelliği taşıyor. Açılış Rektör Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Çelik ve Prof. Dr. Süheyla Sürücüoğlu, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Murat Türkyılmaz, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Tuğlu, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Necip Kutlu, Hafsa Sultan Hastanesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Cüney Balcıoğlu, Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Zeki Arı, Sağlık Yüksekokulu öğretim elemanları ve çeşitli hastanelerin başhemşirelerinin katılımıyla gerçekleşti. Hemşirelik eğitiminde, özellikle klinik uygulamalarda yaşanan sorunlara çözüm bulma düşüncesinden yola çıkarak hazırlanan bu laboratuvar, Celal Bayar Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Koordinatörlüğü tarafından “alt yapı projesi” olarak desteklendi. İki bölümden oluşan laboratuvarda birinci bölüm, gerçek klinik ortama en yakın özelliklere sahip sanal hasta odası olarak hazırlandı ve içerisinde “yetişkin hasta simülatörü” bulunuyor.

İstanbul'un Yeni Sağlık Müdürü Prof. Dr. Selami Albayrak Oldu

Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu'nun Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı görevine getirilmesinin ardından İstanbul Sağlık Müdürlüğü görevine Prof. Dr. Selami Albayrak geldi. Prof. Dr. Selami Albayrak 1961 yılında Erzurum Olur'da dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimini Erzurum’da tamamladı. 1979 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı üniversite eğitimini 1985 yılında bitirdi. Uzmanlık eğitimini GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi üroloji kliniğinde tamamladı. Uzmanlık sonrası İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'nde çeşitli kurslara katıldı ve eğitim aldı. 1994 yılında doçent, 2006’da profesörlük unvanlarını aldı. 2001-2011 yılları arasında Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde klinik şefliği ve 2003-2005 yılları arasında da aynı hastanede başhekimlik görevlerini yürüttü. Pek çok uzmanlık derneğine üye olan Albayrak, birçok bilimsel toplantının düzenleyicileri arasında yer aldı. Albayrak, Medipol Üniversitesi Üroloji ABD Başkanı ve Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.

108 Ekim•2013



Panaroma Kış Aylarında Rahat Nefes Almak Sizin de Hakkınız

Soğuk hava şartları, üst solunum yolları hastalıklarını, dolayısıyla burun tıkanıklığını beraberinde getiriyor. Üst solunum yolu enfeksiyonları ve alerji gibi sebeplere bağlı burun tıkanıklığı yaygın olarak görülüyor. Özellikle gece yaşanan burun tıkanıklığı, uyku bozukluklarına, güne yorgun başlamaya ve dikkat dağınıklığına yol açıyor. Önemsenmeyen burun tıkanıklığı; baş ağrısı, gerginlik gibi rahatsızlıkların yanı sıra genellikle ağızdan nefes almaktan kaynaklanan ve sık tekrar eden boğaz enfeksiyonları ile kronik farenjit gibi fiziksel hastalıklara da yol açabiliyor. Breathe Right Burun Bantları, burun tıkanıklığı için ilaçsız çözüm sunuyor. Breathe Right, patentli esnek tasarımı ile burun derisini hassas biçimde yukarı doğru kaldırıyor böylelikle rahat nefes alınmasına yardımcı oluyor. Breathe Right Burun Bantları aynı zamanda ağız yerine burundan nefes alınmasını kolaylaştırarak geceleri rahat uyumaya da yardımcı oluyor.

Bıçakcılar’dan Yaza Veda Pikniği

Türkiye’nin lider tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler üreticisi Bıçakçılar, Esenyurt Kıraç’ta bulunan fabrika sosyal tesis bahçesinde, çalışanları ve aileleri için bir piknik düzenledi. Şirket çalışanları ve ailelerinden oluşan yaklaşık 650 kişinin katıldığı piknikte, İstanblue adlı grubun hareketli müziği eşliğinde eğlence doruğa çıktı. Piknikte minikler de unutulmadı ve onlara yönelik mini club ve oyun parkurları yer aldı. Aileleriyle pikniğe katılan minikler, oyun parkurlarında heyecanlı ve bir o kadar zevkli oyunlar oynadı. Canlı müzik ve DJ eşliğinde yaza keyifli bir piknikle veda eden Bıçakçılar çalışanları, yeni çalışma dönemine keyifli bir başlangıç yaptı.

Simav’a Sağlıkta Dev Bir Yatırım Daha

Kütahya’nın Simav İlçesi Doç. Dr. İsmail Karakuyu Simav Devlet Hastanesine Sağlık Bakanlığı tarafından alınan dünyadaki son teknolojiye sahip Tomoğrafi cihazı hizmete girdi. Sağlık Bakanlığı tarafından Kütahya’ya iki adet Tomoğrafi cihazının geldiği cihazların birinin Evliya Çelebi Kütahya Hastanesine ve diğer cihazında Doç. Dr. İsmail Karakuyu Simav Devlet Hastanesine verildiği bildirildi. Bu konuda açıklama yapan Ak Parti Simav İlçe Başkanı Mehmet Yağcı,” Hastane yönetimimiz istedi bizde temin ettik. Son teknolojiye sahip Tomoğrafi cihazı Kütahya'da sadece Evliya Çelebi Kütahya Hastanesine ve Simav Devlet Hastanesine alındı. Cihazın bedeli 1 milyon 150. Bin liradır. Doç. Dr. İsmail Karakuyu Simav Devlet Hastanesine Sağlık Bakanlığı tarafından alınan dünyadaki son teknolojiye sahip Tomoğrafi cihazı hizmete girdi. Daha önceleri hizmet alımı şeklinde faydalanılan eski Tomoğrafi cihazından kat kat yeniliklere ve üstünlüklere sahip olan yeni cihazımızla, X, Y, Z koordinatlarında, 32 dilimleme ve 3 boyutlu görüntüleme yapılabiliyor. Kalp anjiosu dışında diğer tüm anjio görüntülemeleri yapılabilmekte. Keşke yapacağımız yeni hastanemizde ilk kurulumunu yapabilseydik. Emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.

110 Ekim•2013



Aktüel

Hastane Acil Muayene Bölümlerinin Biyoharmolojik Özelliklerinin İncelenmesi Y.Doç.Dr.Cevdet Emin Ekinci

Öğr. Gör. Nurdan Baykuş

Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Yapı Eğitimi Bölümü 23119 Elazığ-Türkiye cevdeteminekinci@hotmail.com

Kilis 7 Aralık Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Inşaat Bölümü 79000 Kilis-Türkiye nurdanbaykus@kilis.edu.tr

INVESTIGATION OF BIOHARMOLOGICAL PROPERTIES OF HOSPITAL EMERGENCY SERVICES ABSTRACT In this study is aimed at drawing attention to the role of Bioharmology, which has occurred as a new branch of science that investigates the psychological, biological, social and cultural effects of the items people use and the natural and technical rules of the relationship between these items and their surroundings, in hospital emergency departments structure. Within this scope this study consists of the sample constituted from the emergency departments hospitals (private-public) in Elazig city center, empirical measurements of CO, CO2, O2 in hospital environment, ambient temperature, radiance, relative humidity, noise, amount of dust (clean room), electromagnetic space and comparison of the results with ISO14644-1 and Bioharmological Conformity Values. Accordingly, the present structure of the potential in hospitals emergency department that there was not enough. Keywords: Bioharmology, Hospital, Emergency Department, Patient, Terms of Comfort

• ÖZET

Bu çalışmada, insanların kullandığı nesnelerin psikolojik, biyolojik, sosyal ve kültürel anlamda etkilerinin yanı sıra bu nesnelerin içinde bulunduğu çevreyle olan ilişkisinin, doğal ve teknik kurallarını araştıran Biyoharmoloji biliminin, hastane yapılarının en önemli birimi olan acil muayeneler üzerindeki rolüne dikkat çekmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda, Elazığ kent merkezi bütün (özelkamu) hastanelerinin, acil muayene birimleri üzerinden oluşturduğumuz örneklem, acil muayene ortamlarından, CO, CO2, O2, ortam sıcaklığı, aydınlık, bağıl nem, gürültü, ortamdaki toz miktarı (temiz oda), elektromanyetik alan gibi parametrelerin deneysel ölçümlerinin alınması ve bu ölçümlerin ISO14644-1 ve Biyoharmolojik Uygunluk Değerleri ile karşılaştırılmasından oluşmaktadır. Buna göre, hastanelerimizin acil bölümlerinin yapısının mevcut kullanım potansiyeli itibari ile yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Biyoharmoloji, Hastane, Mekân Kriterleri, Acil Muayene, Huzur Kriterleri

112 Ekim•2013



Aktüel yapılar ’da mekânsal kriterler işlevlerin mekanlarla örtüştüğü olgulara (konumlama, malzeme seçimi, alan, hacim, ışık, ısı, hava, ses, vb. özelliklere) cevap verebilecek ve kişilerin psikolojik, biyolojik ve sosyal yönlerini olumlu etkileyebilecek düzeyde olmalıdır. Kapalı ortamlardaki memnuniyet hissimizi tanımlayan bir parametre olan huzur kriterleri ise; bu parametre için yapıdan/mekândan kaynaklanan tozlar, mikroplar, zehirli maddeler başta olmak üzere elektromanyetik alan, radyasyon, radon, karbondioksit, oksijen, karbon monoksit, bağıl nem ve buna benzer birçok çeşitli hastalıklara neden olabilecek etkenin, göz ardı edilmediği iç mekanları kapsamaktadır [12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 19]. Örneğin; 1-10μm’lik partiküllerin hava yoluyla taşıyan Mikrofunguslar olduğu bilinmektedir [3]. Bu Mikrofunguslar insan sağlığına kronik bronşit, astım, fungal alerjiler, aşırı duyarlı pnömoni ve aspergillosis gibi çeşitli hastalıklarla etki ederler. Bir hastane atmosferindeki bakteriyel bu etkiyi saptamak muhtemel sağlık risklerini belirlemede önemli rol oynarlar. Hastane enfeksiyonları pek çok hastanede önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle enfeksiyonlar daha fazla ölüm yaşanmasına neden olabilmektedir [4]. Bu durum bir hastanenin iç ortam havasının hem hastaların hem de hastalarla ilişkide olan çalışanların sağlığına ne derecede etki ettiğinin bir göstergesidir. Sağlıkla ilgili kuruluşlarda iç ortam havasının kalitesinin kontrolü hastane infeksiyonlarının önlenmesi için bir ön koşuldur. Günümüzde hava kalitesinin izlenmesi, yüzeylerdeki mikroorganizmaların varlığına bağlı olarak yapılmaktadır, ancak çalışmamızdaki gibi mikrobiyal ve partikül madde sayımları için hava örneklemesinin yapılması da önerilmektedir [2 ve 6].

1. GİRİŞ

Günümüzde hastaneler konusunda farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Ancak genel bir ifade ile hastaneler; insanların muayene, tanı, teşhis ve tedavileri için başvurdukları en önemli sağlık kuruluşudur. Bu çalışma kapsamında değerlendirdiğimiz acil servisler ise; bir hastanenin mağaza vitrini gibi, halka açık bir penceresi olarak kabul edilen kısmıdır. Ayrıca organize edilmesi gereken ve genellikle acil sağlık yardımı gerektiren hastalara hizmet veren birimlerindendir. 2011 yılı Sağlık Bakanlığı Raporu verilerine göre, ülkemizde hastaneye başvuran her üç kişiden biri acil servislere müracaat etmekte ve acil servislere başvuru oranının %30’u aşkın değer olduğu bildirilmektedir. Bu durum da 7/24 saat hizmet veren acil servislerin, ortam-mekan ve kullanıcıları açısından ayrı bir önem arz etmektedir [1, 14, 15, 16, 17, 18, 19 ve 20]. Biyoharmoloji, canlıların yaşam sürecinde oluşmuş her türlü doğal ve yapay fiziki çevre ile bu fiziki çevrenin kullanıcıları arasındaki uyumunu inceleyen, çözüm önerileri üreten ve bunları uygulamaya aktarmada etkili olan bir bilim dalıdır [5]. Kısaca “Canlı Uyum ve Denge Bilimi” şeklinde de tanımlanabilir. Biyoharmoloji, yapıyı yalnız fiziksel sınırlayıcılar ve yapı kütleleri ile biçimlendirmeye çalışan bir anlayıştan uzaklaşmayı ve bunun yerine kişilerin kendilerini psikolojik, biyolojik, sosyal ve kültürel anlamda rahat ve huzurda hissetmelerini sağlayan, kimlik yönüne değinen, amacına ve kullanıcısına uygun yapılar/mekânlar (hastane, okul, konut, kamu binası vb.) yapılmasına destek verir. Toplu kullanım alanları başta olmak üzere dikkat edilmesi gereken bu özellikler yukarıda tanımlanan hastane yapıları için ise ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü bütün hizmetlerin en kritik girdisi olan insanların sağlık bulmaya çalıştıkları alanlar, sağlık durumlarını tehdit etmeyecek hijyen, Biyoharmolojik Uygunluk Değerleri (BUD), mekansal kriterler ve yeterli huzur kriterlerine sahip olmalıdır. Ayrıca, kullanım amacı her ne olursa olsun,

2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ

Bu çalışmanın amacı, kapalı alan atmosferine bağlı yaşam, çalışma, teşhis ve tedavi alanlarından olan hastane acil bölümlerinin mevcut ortam şartlarının tespit edilmesi ile insan sağlığı üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesidir. Çalışma, bu konuda yapılacak benzer araştırmalara ışık tutması açısından önemlidir. Ayrıca sağlık yapılarının acil servis bölümlerinin mevcut durumları hakkında nerede olduğumuz konusunda bilirkişileri ve halkı bilinçlendirme ve de sağlıklı sağlık yapıları dolayısı ile sağlıklı yaşam alanları oluşturması açısından önem arz etmektedir. Çoğunlukla insanların, normal sağlık koşullarında olmadıkları an başvurdukları hastane acil servislerinin, kişilerin sağlık durumlarını tehdit etmeyecek kriterlere sahip olması gerekmektedir. Bu bağlamda, çalışmada bağıl nem, ortam sıcaklığı, ışık miktarı ile karbondioksit, karbon monoksit, gürültü düzeyi, partikül-parçacık miktarı (temiz oda), oksijen, metrekare, metreküp ve elektriksel alan düzeyi ölçümleri yapılmış olup, bu ölçümler ISO14644 standartları ve biyoharmolojik uygunluk değerleri (BUD) ile sorgulanmıştır.

114 Ekim•2013



Aktüel Bunlar "Cansız (Non-Living) uçucu maddeler" ve "Canlı (Living) uçucu maddeler" olarak adlandırılmaktadırlar. Temiz oda çalışmalarının temel amacı, temiz odayı basınç altında tutarak ve çok özel filtreler kullanarak hava içindeki mikroorganizmalar ile diğer uçucu madde konsantrasyonunu çok düşük seviyelere indirgeyebilmektir. Atmosferdeki cansız uçucu maddeler; rüzgâr, deprem veya volkanik patlama sonucu doğal kuvvetler ile ortaya çıkmaktadırlar. Genellikle bu uçucular 100μm' dan küçük ise toz olarak tanımlanırlar. Bakteri, virüs ve mantar sporları gibi yaşayan mikroorganizmalar temiz oda teknolojisinde canlı uçucu maddeler olarak tanımlanmaktadır. Bakterilerin boyutları 0,3μm ile 5μm virüslerin (koloni halinde yaşarlar) 0.005μm–0,1μm ve mantar sporlarının 10-30μm arasında değişmektedir. Mikroorganizmalar havada, suda, döşemede, tavanda özellikle pürüzlü ve çatlak yüzeylerde kolaylıkla yaşamlarını sürdürebilmektedirler. En büyük canlı uçucu madde kaynağı ise insandır. Örneklemek gerekirse insan vücudunda dakikada 1000 adet bakteri ve mantar yayılmaktadır. Hastane acil muayene bölümlerinin temiz oda kapsamında hangi sınıfta olduklarını belirlemek amacıyla ortamdaki partikül-parçacıklar 0,3μm, 1,0μm ve 5,0μm ölçüm düzeylerinde yapılmıştır. Temiz oda ile ilgili standartların temel konusu temiz oda sınıflandırılmasıdır. Temizlik sınıfları ise, hava içindeki uçucu madde konsantrasyonu (birim hacimdeki partikül sayısı) sınır değerleri ile belirlenir. Bu konuda birkaç standart yayınlanmış olup bu çalışmada ISO 14644’e (International Organization for Standardization) göre temizlik sınıfı (temiz oda) esas alınmıştır. Bu sınıflandırma Class 1–9 aralığındadır. En temiz Class-1, en kirli Class-9'dur. Çiğ noktası (Dewpoint Definition), havadaki serbest nemin cisimler üzerinde yoğunlaşmaya başlayacak kadar düştüğü sıcaklık derecesine verilen addır. Diğer bir ifadeyle, çiğ noktası sıcaklığı havadaki nemin bir ölçüsüdür. Yani, çiğ noktası sıcaklığı ne kadar yüksekse havadaki nem de o kadar yüksektir. Sıcaklık ve bağıl neme bağlı olarak çiğ noktası sıcaklığı Molier esaslarına göre önerilen formüllerle hesaplanmıştır. Bu çalışmada mevcut durum tespiti yapılmış ve bu kapsamda hiçbir il veya kurum hedef alınmamıştır. Ayrıca Elazığ merkezinde bulunan tüm (kamu ve özel) hastane acil muayene bölümlerinden ölçümler alınmış fakat kurum/kuruluş adı verilmemiştir. Diğer taraftan, araştırmanın bazı kısıtlılıkları bulunmaktadır. Bunlar arasında; ölçümlerin sadece bir kez yapılmış olması, farklı gün ve saatlerde tekrarlanmaması ve ölçüm sonuçlarında mevsimler arası farklara bakılmamış olması, gösterilebilir. Diğer taraftan deneysel çalışma kapsamında elde edilen ve Tablo 1’de verilen 7 farklı hastanenin sayısal değerlerin daha net anlaşılabilmesi için virgülden sonraki rakamları yukarı ve/veya aşağıya indirgenmiştir [7, 8, 9 ve 10].

3. DENEYSEL ÇALIŞMA

Bu deneysel çalışma, yalnız hastane yapıları acil muayene bölümlerini kapsamakta olup, Elazığ Sağlık Müdürlüğü tarafından alınan yazılı izinler doğrultusunda yürütülmüştür. Acil muayene bölümlerinin Tablo 1’de belirtilen hususları incelenmiş, diğer etkenler (dolaplar, yerleşim düzeni, sedye ölçüleri vb.) çalışma kapsamı dışında tutulmuştur. Deneysel çalışma, Merkez/Elazığ’da hizmet veren bütün (özel ve kamu) hastane acil muayene bölümlerinde yapılmıştır. Ölçümler 10-19 Ağustos 2011 tarihleri arasında tamamlanmıştır. Ölçümlerin nasıl yapılacağına ilişkin, sağlık müdürlüğü ve hastane yönetimi önceden bilgilendirilmiş fakat hangi gün ve günün hangi saatinde ölçümün yapılacağı hususunda hiçbir bilgi verilmemiştir. Elektriksel alan ölçümleri için AARONIA AG (Spectran) ELF Meter (Triaxinal ELF Magnetic Field Meter) cihazı; O2, CO ve CO2 miktarı ölçümleri için GMI (Gas Measuement Instruments) VISA66268 cihazı; ışık, ısı, bağıl nem ve ses düzeyi ölçümleri, DT-8820 Environment Meter cihazı, partikül-parçacık miktarı ise LIGHTHOUSE Handheld 30133 cihazı kullanılarak ölçülmüştür. Acil bölümlerin hacim ve alanları ise klasik şerit metreyle cm olarak ölçülmüştür. İnceleme kapsamındaki bölümlerde yer yer klima ve mekanik havalandırma sistemi bulunduğundan hava hızı (m/sn) parametresi ölçümü yapılmış ancak hava debisi (m3/dak.) ve hava/hat basınç farkları (mbar) ölçümleri yapılamamıştır. Deneysel olarak incelenen acil muayene bölümlerinin TS EN ISO 14644’e göre mevcut durumlarının ortaya konulmasında “Temiz Oda” sınıfının belirlenmesinin yararlı olacağına karar verilmiştir. Zira temiz oda teknolojisinin hedefi, havanın içindeki uçucu maddelerin temiz oda içerisinden uzaklaştırılarak ya da ayrıştırarak havanın temizlenmesidir. Hava içindeki kirlilik kaynağı olan uçucu maddeleri iki ana grupla inceleyebiliriz.

116 Ekim•2013



Aktüel 4. BULGULAR

lerini düşürmesi de söz konusu olabilir. Özellikle kullanıcı başına düşen alan ve hacmin yanı sıra, düşük aydınlık (ışık) ve bağıl nem verimli çalışma konusunda ciddi olumsuzluklara neden olabilir. Acil muayenelerin bağıl nem değerleri biyoharmo-

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

lojik uygunluk değerinin çok altında (H1, H2, H3 ve H6) çıkmıştır. Çiğ noktası değeri 8oC DP’in altında olan hastanelerde (H3 ve H6) kuru hava etkili ortamlardır. Çiğ noktası değerlerine göre çok rahat hava şartları H1, H2, H4, H5 ve H7’de vardır. Ayrıca, acil servislerde aydınlatma kullanımında genellikle spotların tercih edilmesi aydınlatmanın çoklu olarak sağlanması nedeni ile uygundur. Fakat bütün acil birimlerin aydınlık düzeyi ölçüm sonuçlarından edinilen Lux değerleri biyoharmoloji açısından yetersiz olduğu kanaatine varılmıştır. Bazı hastanelerde kullanılan floresan lamba (H1, H2) aydınlatmaların da ise verim daha düşük olmakla birlikle floresan lambaların titreşim yapması kullanıcılarda göz yorulmasına sebep olmaktadır. Bu durum da özellikle aydınlatmaya uzun süre maruz kalan personeller açısından çalışma verimliliğini düşürmektedir. İncelenen hastanelerin hiçbirinde ses yalıtımı uygulanmamış olup, hastaneler, genellikle kent merkezinde ulaşımın kolay olduğu bölgelerde tercih edildiğinden, çevre sesi ve gürültü düzeyi (mekanik ses) hissedilir düzeyde olduğu Tablo 1’den de anlaşılmaktadır. Bu durumdan gerek hasta ve hasta yakınları gerekse hastane personelleri rahatsızlık duymakta olup bu rahatsızlık hissini sözlü olarak da beyan etmişlerdir. Acil muayene alanlarının ölçülen manyetik alan düzeyi uygundur. Bunun nedeni olarak aydınlatma anahtarı, fiş, duy ve buat yerlerinin genellikle yüksek tutulmuş olması ve mekanik cihazların doğru konumlandırılması gösterilebilir. Ortamlardaki 0.3μm boyutundaki havadaki partikül-parçacık miktarları bakımından ISO6 sınıfı değerinden, 1,0μm boyutundaki havadaki par-

Deneysel çalışma kapsamında incelenen toplam 7 hastane acil muayene bölümlerinin kış şartlarına ilişkin deneysel bulgular Tablo 1’de verilmiştir.

Canlıların temel gereksinimlerinin başında sağlıklı ve dengeli yaşam gelmektedir. Bu durum, tasarlanan ve üretilen yapının yalnızca kullanıma sunulduğu anda değil, var olduğu sürece de insanda sağlık sorunu oluşturmaması gerekmektedir. Kötü ortam koşulları kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu etki çok bileşenlidir. Birçok hastalıkla bağlantısının kurulması kolaydır. Bu nedenle kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlığına yönelik halk sağlığı çalışmalarında ortam koşullarının düzeltilmesi ve iyileştirilmesi önemli yer tutmaktadır. Kötü ortam koşulları, genellikle yoksulluk ve sosyo-ekonomik düzeyle bağımlı görüldüğünden, bunun kaçınılmaz olduğu kanısı yaygındır. Yapılan yaygın çalışmalar yapı-bina koşullarının düzeltilmesi, iyileştirilmesi ve asgari yaşama şartlarının sağlanmasına yönelik önemli ipuçları sağlamıştır. Gelişmiş ülkelerde konuyla ilgili çalışma ve düzenlemeler özellikle 1950 yılından sonra sistemli olarak sürdürülmektedir [7 ve 8]. Hasta ve çalışanlar hastane kullanıcısı olmaları nedeniyle aslında bir kullanıcısı ve tüketicidir. Bu nedenle tüketicinin hastane ve/veya herhangi bir biriminden memnuniyeti veya tatmini önemlidir. Deneysel olarak incelenen hastanelerin acil muayene birimlerinin sahip olduğu fiziksel özellikleri ile acil muayene ve müdahale esnasında oluşan kirliliğin ve düzeylerinin kullanıcı kimliği özelliklerine göre çok yüksek sayısal değerler söz konusudur. Bu durum Tablo 1’de de görülebilir. 7/24 saat kullanıma açık olan bu birimlerdeki hasta ve çalışanlara yönelik maruziyetleri sonucu kalıcı biyolojik, fizyolojik ve psikolojik olumsuzlukların yaşanmasına zemin hazırlayabilecek nitelikte olduğu söylenebilir. Diğer taraftan etkili ve verimli sağlık hizmeti verme düzey-

118 Ekim•2013



Aktüel 10.Ekinci, C.E., (2011). Biyoharmolojik Yapılar. Yapı Dergisi, Sayı:358, ss:128-132. Eylül 2011. 11.http://sogutmamerkezi.com/partikül-testi.html. Erişim Tarihi: 21.04.2012 12.Ekinci, C.E., (2012). Biyoharmoloji: Genel Bir Bakış. www.tavsiyeediyorum.com 13.Ekinci, C.E., (2006). Biyoharmoloji. E-Journal of New World Sciences Academy. ISSN 1306 3111, Cilt:1, Sayı:2, ss:32-49. 14.Ozan, S,S., (2006). Sağlık Yapılarının Biyosüreç ve Biyoharmoloji Açısından İncelenmesi: Fırat Tıp Merkezi Örneklemi. Fırat Üniversitesi, Biyomühendislik Ana Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. 15.Önal, F. ve Önal, B., (2000). Hastane Yapılarının Gelişim Süreçleri ve Tasarım İlkeleri Bağlamında Değerlendirilmesi, 28-29 Eylül 2000, Ankara. III. Ulusal Sağlık ve Hastane Yönetimi Sempozyumu. 16.Ergenoğlu, A.S., (2006). Sağlık Kurumlarının İyileştiren Hastane Anlayışı ve Akreditasyon Bağlamında Tasarımı ve Değerlendirilmesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul. Doktora Tezi. 17.Enarun, D., (1987). Işığın İnsan Üzerindeki Etkileri. Elektrik Mühendisliği Dergisi, Sayı; 344. İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik Elektronik Fakültesi. Haziran. 18.T.C. Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Türkiye Sağlık Yapıları Asgari Tasarım Standartları 2010 Yılı Kılavuzu, ISBN: 978-975-590-3279. Sağlık Bakanlığı Yayın Numarası: 800 19.Akman, A., (2005). İnsan Sağlığı, Sağlıklı Yapı ve Yapı Biyolojisi, Mimarlık Kültür Sanat, Yapı Dergisi, 279. Şubat. 20.Erman, E., (2008). Sağlık Yapıları Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım. ODTÜ, Mimarlık Fakültesi. Yapı Dergisi,316. Mart. 21.Alyüz, B. ve Veli, S., (2006). İç Ortam Havasında Bulunan Uçucu Organik Bileşikler ve Sağlık Üzerine Etkileri. Çevre Mühendisliği Bölümü, Mühendislik Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi. Trakya Univ. J. Sci, 7(2): 109–116. Kocaeli. 22.Özcan, A., (2006). Temiz Odalarda Hava Değişim Sayısı ve Filtre Sınıfının Oda Klasına Etkisi. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Teknik Üniv. Yüksek Lisans Tezi.

tikül-parçacık miktarları ISO9 ve 5,0μm boyutundaki havadaki partikül-parçacık miktarları ISO9 değerinden (H5 hariç) daha yüksektir [7, 8, 9, 21 ve 22]. Sonuç olarak, deneysel olarak incelenen hastane acil servislerinin kullanım amacı ve kullanıcı kimliğine uygun olmayan ve sağlıksız bir ortam özelliklerine sahip olduğu, ayrıca, söz konusu servislerin biyoharmolojinin kuramsal esaslarına göre yeniden yapılandırılması ve düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim hastanelerin en önemli sorunlarından birisi enfeksiyonlardır ve enfeksiyonlar WHO verilerine göre gelişmiş ülke hastanelerindeki ölümlerin, ilk 10 ölüm nedeni içinde yer almaktadır [11]. Bu durumu biyoharmolojik yapılarımız ve alanlarımızla minimuma indirmek mümkün olacaktır. Ayrıca, çalışma kapsamının genişletilerek incelenmesi ve biyoharmolojik özelliklerinin belirlenmesi, hasta ve çalışanların sağlıklarının korunması açısından çok yararlı olacaktır.

NOT:

Bu çalışma, T.C. Fırat Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yapı Eğitimi Anabilim Dalında Dr. Cevdet Emin Ekinci danışmanlığında yürütülen ve Nurdan Baykuş tarafından tamamlanan “Hastane Yapılarının Biyoharmolojik Uygunluk Değerlerinin Deneysel Olarak İncelenmesi” başlıklı Yüksek Lisans Tez’inden türetilmiştir.

KAYNAKLAR

1.http://www.medikalplus.com/hastane/319-acil-basvuru-en-cok-kamu-hastanelerine-yapiliy or.html,15.11.2011. 2.Keskin, Y., Özyaral, O., Başkaya, R., Lüleci, N.E., Avcı, S., Acar,M.S., Aslan, H., Hayran,O. Astım Allerji İmmünoloji 2005;3(3):116-130. Bir Lise Binası Kapalı Alan Atmosferine Ait Mikrobiyolojik İçeriğin Hasta Bina Sendromu Açısından Öğretmen Ve Öğrenciler Üzerindeki Etkileri. 3.Ökten, S.S., Asan, A., IX. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi.717-723. Hastane İç Ortam Havasının Mikrobiyal Açıdan İncelenmesinin Önemi. 4.http://www.engellininsayfasi.com/sa287l305k-bilgileri/hastane-enfeksiyonu-olduruyor/,17.11.2011. 5.Ekinci, C.E., (2007). Biyoharmoloji. Elazığ: Data Yayınevi. 6.Klanova, K., Hollerova, J., Hospital İndoor Environment: Screening For Microorganisms and Particulare Matter. Indoor Built Environ. 12: 61-67. 2003. 7.Ekinci, C.E., Bal, S. ve Gürol, M., (2011). Bioharmological Properties of a Primary Education School. New Trends on Global Education Conference 2011 (GEC11). November 24-26 2011, Northen Cyprus. 8.Gürol, M. ve Ekinci, C.E., (2011). İlköğretim Okulunun Biyoharmolojik Özellikleri Üzerine Bir Deneysel Çalışma. International Education Technologies Conferances. Bildiriler Kitabı, Mayıs 2011, İstanbul. 9.Ekinci, C.E., (2011). Yaşam Alanlarının Biyoharmolojik Uygunluk Değerlerinin Belirlenmesi ve Standardizasyonu. TSE Standard- Ekonomik ve Teknik Dergi, Yıl:50, Sayı:591, ss:92-106. Agustos 2011.

120 Ekim•2013



Aktüel

Sağlık Kurumlarında İletişim ve Empati Mustafa ÇİÇEK Sağlık İdarecisi

Hastane)…: İletişimin gerçekleştiği ortam ve bu çevrenin uygunluğudur. 7. Geri Bildirim: Alıcının iletiye verdiği her türlü yanıttır. Hastanın sağlık kurumundan beklediği hizmeti alarak memnun olarak ayrıldığının ifadesidir.

İletişim; personelin hasta ve yakını tarafından veya hasta/hasta yakının sağlık çalışanları tarafından iyi anlaşılmasını sağlayan bir süreç olup bilgi, deneyim, duygu ve düşünce alış verişi olarak tanımlanmaktadır. Kişiler arası ilişkileri, örgütleri, toplumları oluşturan ve bir arada tutan temel bir faktördür. Hastane personeli iletişimi; Kendilerini anlayabilmek, hasta ve yakınlarına anlatabilmek, hastane müşterini tanımak ve etkilemek, hastanenin tanıtımını yapmak, hizmetin kalitesini artırmak, teşhis ve tedavinin başarı oranını yükseltmek, gereksiz zaman harcamalarını ve hasta memnuniyetsizliğini önlemek amacıyla kullanır. Ancak iletişimin etki oluşturabilmesi için açıklık, dürüstlük, destekleyici içerikli olmasına özen gösterilmesi gerekir. İletişim etkili sonuç verir. Hasta/hasta yakını veya sağlık kurumlarının müşteri ile sağlık kurumlarında çalışan personelin iletişimde kullandığı yolları ise üç ana başlıkta değerlendirmeye tabi tutabiliriz.

Etkili İletişimin Özellikleri

Etkili iletişimde dinleme ve söylemenin yanı sıra iletinin de etkin olması gereklidir. Etkili bir iletişim için iletilerimizi nasıl etkin kılacağımızı bilmemiz ve bunları uygulamaya geçirmemiz gereklidir. Bazı kişiler iletişim kurmaları gerektiğini bilmelerine rağmen, korkuları nedeniyle, iletişim kurmayı hedefledikleri kişilerle dolaysız bir şekilde iletişim kurmak yerine ya ipuçları vermeyi denerler ya da üçüncü kişiler aracılığıyla söylemek istediklerini duyurmayı denerler. Bu şekilde, iletileri dolaylı yolla iletmek oldukça risklidir, yanlış yorumlamalara veya iletilerin görmezlikten gelinmesi ile sonuçlanmasına neden olur. İletilerin zamanında paylaşılması da önemlidir. (2) Sağlık hizmetinin sunumunda oldukça büyük öneme sahip iletişimin etkili şekilde işlemesi için; hastane personelinin iletişim sürecinde yer alan ögelerin özelliklerini bilmeleri ve bunu uygulamaya geçirmeleri gerekmektedir. Etkin iletişimin özelikleri; Samimiyet ve saygı, ilgi alaka ve güleryüz, etkin dinleme, çözüm odaklı yardımcı olmak, istekli olmak, dikkate almak ve önemsemek, detaya hakimiyet, dış görünüş, etkin bir beden dili ve duyguların etkili ifade şekli, diksiyon, konuşma şekli, dürüstlük, empati, sürekliliktir. Örneğin vücut dili için en önemli organlarımız sırasıyla gözler, eller, ağız, omuzlar ve bacaklar. Bunun dışında burun kıvırtmak, dil çıkartmak, göğüs bölgemizi hareket ettirmek gibi küçük detaylar da çok önemlidir. Gözler her şeyi anlatır zaten, dolayısıyla vücut dili için gözler ilk sırada gelir. Kısık gözlü bakışlar insana şüpheyi, açık gözler merakı, derin bakışlar dikkati, eğik bakışlar üzüntüyü anlatır. Göze bağlı olarak kaşlar da hareket edecektir.

Sözlü İletişim - Konuşma Yazılı İletişim (yazışma, dergi, gazete, anket, broşür…) Hareketlerle İletişim (beden dili, jest, mimik, giyim….)

İletişimin Temel Ögeleri

1. Kaynak (Hasta/ H.Yakını..): Duygu, düşünce ve isteğin aktarılmasında sözü söyleyen kişi ya da topluluk 2. Alıcı (H.Danışman/Rehber/Hemşire..): Vericinin gönderdiği iletiyi alan ve anlamlandıran kişi veya topluluktur 3. İleti (Mesaj): Gönderici ile alıcı arasında aktarılmakta olan duygu, düşünce ya da istek 4. Kanal (Telefon, B.Dili, Sözel…): Bildirişimde kullanılan yol sözlü veya yazılı olabildiği gibi beden dili ile de olabilmektedir. 5. Filtre: Filtre, alıcının iletiyi kendine göre yorumlama biçimidir. Bu açıdan filtre, algılamayla ilişkili bir öğedir. Algı, kişinin belli bir bilgiyi duyma, anlama ve değerlendirme sürecidir. Kişinin hastalık durumu, istekleri, geçmiş yaşamı, önyargıları ile sosyal ve kültürel unsurlar algılamayı etkilemektedir. 6. Çevre(Poliklinik/ Randevu Bankosu/Santral/

Başarılı iletişim açısından çok önemli bir kavram olan empati kurma ise sadece insan oğlunun başarabileceği bir çaba isteyen bir iletişim becerisidir. Empati kavramı, bir insanın kendisini, iletişim içinde olduğu kişinin yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması şeklinde tanımlanmaktadır. Gerçek anlamda bir empati yapabilmek için bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koy-

122 Ekim•2013



Aktüel

3. Aşama: Etkin Ve Birbiri İle Tutarlı Sözlü Ve Sözsüz İletişim (fiyat verme, ameliyat kararı…) 4. Aşama: Hasta /H.Yakını Beden Dili İpuçlarının Değerlendirilmesi 5. Aşama: Anlaşılabilir Bir Dil Kullanarak Hastaya Samimi Olarak Duygu Ve Düşüncelerini Açıklamak. Kendisi Rahatlıkla Açabileceği Bir Ortam Oluşturmak 6. Aşama: Empatik Yaklaşım Ve Sözlü-Sözsüz İletişim İle Hastanın Verilen Bilgileri Doğru Olarak Algılayıp Algılamadığını Ortaya Çıkarmak.

ması ve olaylara onun bakış açısıyla bakması ve o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve bu durumun karşıdaki kişiye iletilmesidir. (2) Empati kurmanın aşamaları: 1.aşama: Kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyması 2.aşama: Doğru olarak algılaması 3.aşama: Hissettirmek-iletmek 4.aşama: Kendi yerine geri geçmek Empati bir rol değiştirme işidir. Birçok toplumda olduğu gibi biz de daha çok sonuçlarla ilgilenen bir yapıya sahibiz ve bu yaklaşım süreci kaçırmamıza ve zaman zaman da bu sebeple nedenlere yönelik farkındalıklarımızı geliştiremememize sebep olmaktadır. Bu önemli bir problemdir. Kurum içinde sağlıklı iletişim ve empatinin başarılmasında dört ayrı faktörün önemi büyüktür. Empati ve iletişimin sağlıklı ya da istenilen düzeyde olmasını etkileyen faktörleri; Toplumsal Faktörler, Kurumsal Faktörler, Alt Grup Faktörleri, ve son olarak ta Bireysel Faktörler olarak sınıflanabilir. Bu faktörlerden en önemli olanı bireysel faktörlerdir. Bireylerin kişisel gelişiminin sağlanması sorunların en güçlü kaynağını düzeltmek anlamına gelmektedir. ( 1)

Sağlık Kurumlarında Empati

Sağlıklı iletişim ve empatini sağlık kurumlarında olabilmesi için bazı temel inançların yerleşmesi gerekmektedir. İnsana verilen değer tüm kurumları etkilemektedir. Değer gören bireyler başkalarına da değer verirler. Kurumun bu anlamda personeline yaklaşımlarını gözden geçirmesi gerekmektedir. Birbirlerini seven ya da birbirlerini seçmiş insanların bulunduğu topluluklarda tüm hastalıkların aksi özellikleri bünyesinde barındırmak gruplara nazaran daha az olduğu gerçeği saptanmıştır. Empati bir tahmin işi değildir. Empati bir rol değiştirme işidir ve bu nedenle karşımızdaki ile ilgili bildiklerimizin ötesinde bir bağlantının sonucunda gerçekleşir. Bu tanımadığımız insanlar ile de empati kurabileceğimizin olanaklı olduğunun bilgisini bize verir. Sezgiler empati kurmamızda yardımcı olursa da asıl gerekli olan nereden bildiğimizi bilmediğimiz bilginin ortaya

Hasta İle Hastane Çalışanları Arasındaki Etili İletişim Aşamaları: 1. Aşama: İlgi Ve Güler Yüz 2. Aşama: Etkin Dinleme

124 Ekim•2013



Aktüel çıkmasına izin verebilmek yada buna yol açan rol değiştirmeyi başarabilmek gerekmektedir.

Sağlık Kurumda İletişimin Vazgeçilmezleri

A-İsim Vererek Muhatab Olmak; Ben Ali, size nasıl yardımcı olabilirim. Anlaşıldı Efendim. Ayşe hanım hoşgeldiniz, sizden önce bir muayene hastası var: çıkınca Sizi alacağım. Elimde liste ile takip ediyorum lütfen oturun merak etmeyin. B- Amca Dayı-Hala-Teyze Gibi Hitap Şekli Yok; Hanımefendi /beyefendi size nasıl yardımcı olabilirim. C- Bilmiyorum/Görmedim/Duymadım Yok; Lütfen ayrılmayın, hemen sizi bilgilendiriyorum. D- Bizzat Refakat Etmek; Aşağı in, sağa dön, koridoru geç solda tarif yerine bizzat, buyurun ben size eşlik edeyim efendim deyip birlikte hareket etmek Güven Aşılar: Birliktelik Hissi Verir:Bağlayıcı Kılar: Sıcaklık Getirir. E- İşlemlerini Sonuçlandırmak: Tetkik ve sonuçların takibi ve hastaya ulaşımını organize etmek. Sağlık kurumu çalışanları arasında empatik bakış yeteneğine sahip olanlar olabilir ancak genel bir anlayış tarzı olarak yerleştirmek için çaba gerekir. Birlikte çalışmayı gerektiren sağlık hizmeti üretiminin çıktısı insan olduğuna göre kişiler arası iletişimde önemli faktör olan empatik bakışın kalıcı olmasını da sağlamak gerekir. Sağlık Kurumlarında Empatik bakış Açısını geliştirme için yapılması gereken çalışmalar: Eğitim: Özellikle hastane gibi stres yoğun kurumlarda çalışan personellerin sürekli olarak hizmet

içi eğitime tabi tutulmaları empati kurmada başarılı sonuç vermektedir. Bu tür eğitimlerin ayrıma tabi tutulmadan tüm hastane çalışanlarına verilmesi etkili sonuç vermektedir. Ayrıca örnek olay incelemeler ile bir kurumdan hizmet alırken yaşadıklarını süzgeçten geçirmesini sağlamak, davranış değişikliğini hızlandırmaktadır. Kurumun iletişim ve empati eğitimlerinden geçirilmesi ve bu eğitimlerin didaktik eğitimlerden çok yaşantısal eğitimler olması son derece önemli olduğu belirtilmektedir. Başarıyı Ödüllendirmek: Etkili iletişim tekniklerini iyi kullanmayı sağlamak ve bu konuda beklentileri karşılamak için izlenebilir çabasını kesintiye uğratmadan gösterebilen bile personelin terfi, izin gibi manevi ödüllendirmenin yanı sıra maddi ödülle karşılık bulması davranış değişikliğini kalıcı hale getirmesini sağlamaktadır. Kurumsal Farkındalık Oluşturma Çabaları: Empati yeteneğinin tüm kurum çalışanlarına aşılanmasını sağlamak için mücadele etmek gerekir. Hizmet sunumunu farklılaştırma çalışmalarında, rutini yapmak farklılık oluşturmayabileceği için hissedilebilir bir duygusal ağ ile iletişimi taçlandırmak gerekir. Ameliyat olacak hastaya A dan Z ye tüm işlemlerinde hasta yakını gibi yardımcı olacağı iletişimi iyi bir hasta rehberinin hizmet vermesi hastanın hastaneye ve ameliyathanesine karşı ilave güven duymasını sağlar. Vaka İncelemesi: Çalışan yakını veya tiyatro sanatçılarından yararlanılarak yapılacak denetleme ile iletişim tekniklerinin sahada nasıl uygulandığının tespitine yönelik çalışma yapılması ve ayrıca bu tür çalışmaların sürekli yapılarak hissi uyandırılması Öğrenen Organizasyon Kurmak: Çalışanların kendi arasındaki iç tetkik ve denetleme çalışmaları ile unutma, vb nedenlerden kaynaklı iletişim tekniklerinde oluşacak sapmalarının zaman geç-

126 Ekim•2013



Aktüel ile birlikte olmazlarsa yalın ve anlamsız kalırlar. Sağlık sektöründe çalışanların, iletişim becerileri ve etkili iletişim açısından istemeyerek de olsa zaman zaman sergiledikleri gözlemlenen olumsuz tutum ve davranışları, söz konusu sektörde çalışanların stres, yorgunluk, aşırı iş yükü, kızgın saldırgan hasta grubu ve buna benzer pek çok durum ile karşı karşıya oldukları gerçeği ile birlikte düşünmek doğru bir değerlendirme olacaktır. (2) İletişim bozuk olursa tuzu kuru olan kesime yine bir şey olmaz ama kurum geneline batkımızda; İnsanlar arasında anlaşma sağlanamaz ve çatışma –kavga oluşur. İnsanlar gittikçe birbirine yabancılaşır ve birbirlerini görmemek için çaba içerisine girerler. Ayrılık başlar ve hastane terk edilir. Neticede kaos oluşarak kurum dibe vurur.

meden hızlıca düzeltilmesini sağlayan sistemi kurmak çok zor değildir. Bir çalışanın hatalı iletişimi tekniği kullanması sonucu oluşabilecek zararlardan korunmanın etkili bir yolu ise hatanın başka bir çalışan tarafından anında düzeltilerek giderilmesi ile olur. Sonuç olarak; etkili bir iletişim için temel olarak, etkin dinleme, etkin konuşma ve söyleme, empatik yaklaşım, etkin bir beden dili sergilenmelidir. Sektör ne olursa olsun etkili iletişimin özü, yapısı değişmez. Hekim-hasta ilişkisinde etkili iletişimde ilk karşılama sırasında sergilenecek ilgi ve güleryüz, sonrasında etkin dinleme, etkin ve birbiri ile tutarlı sözlü ve sözsüz iletişim, hastanın sözsüz iletişim ile ortaya koyduğu beden dili ipuçlarının değerlendirilmesi, mesleki dilden kaçınarak anlaşılması kolay bir dil kullanmak, hastaya samimi duygu ve düşüncelerini açıklayıp kendisini rahatlıkla açabileceği bir ortam oluşturmak, empatik yaklaşım ve sözlü ve sözsüz iletişimin ile hastanın verilen bilgileri doğru olarak algılayıp algılamadığını ortaya çıkarmak sağlıklı iletişimi sağlayacaktır. Etkili iletişim becerileri, sevgi, başarı ve mutluluk elde etmede adeta sihirli bir etki yaparlar ve eğer gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü

“Çoğu İş, Kötü Üründen Değil, Kötü Davranış Nedeniyle Kaybedilir”

Yararlanılan Kaynaklar Sağlık kurumlarında iletişim ve empati, Deniz ALTINAY, Uzm. Psk. Dnş. Doç. Dr. Arzu Kihtir, Mart-Nisan-Mayıs 2011 tarihli Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi sayı 18 Ruhi Selçuk Tabak, Sağlık İletişimi

128 Ekim•2013






Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.