Bodrum Bülten Temmuz 2009

Page 1




150

TEMMUZ 2009

iÇiNDEKiLER

4

MERHABA / Demircan Türkdoğan

6

AYIN İÇİNDEN

10

AYIN ANKETİ

13

BASINDA BODRUM

14

GÜNDEM

16

BODRUM TUTKUNLARI / Yiğit Uygur

20

YAZARLARIN BODRUM’U

22

AYAKÜSTÜ / Cansın Türkdoğan

24

ZEYYAT MANDALİNCİ / Erdoğan Kayalar

26

GEZ. GÖZ. ARPACIK

28

YENİLER YENİLİKLER YENİLENENLER

30

TOPLUM YAŞAM / Nurhan İbak

32

BİR ZAMANLAR / Bülent Akkurt

34

BAHÇEM VE BEN / Gülnar Önay

36

PARANTEZ / Hüsniye Kaya

38

KADINLIK / Cansın Türkdoğan

40

LEZZET USTALARI

41

HABER TURU

47

KENT REHBERİ

54

NET BAKIŞ / Cansu Türkdoğan

6

14

16

24

26

30

www.bodrumajans.com.tr

41 info@bodrumajans.com.tr



BODRUMajans Yayın Grubu Adına Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni: DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Haber Editörü: YİĞİT UYGUR Grafik Tasarım: TÜRKAN FIRAT Web Editörü: CANSU TÜRKDOĞAN Yayın Koordinatörü: ÇAĞLA GÜNEŞLER Sayının Yazarları: BÜLENT AKKURT ERDOĞAN KAYALAR GÜLNAR ÖNAY HÜSNİYE KAYA KADER ONAY YEŞİM ONAY Kapak: CANSIN TÜRKDOĞAN Halkla İlişkiler: CANSIN TÜRKDOĞAN Reklam Koordinatörleri: NURHAN İBAK ÖZGÜR ÜNLÜ BANU KAPLAN İletişim: Caferpaşa Cad. No: 52/3 48400 BODRUM Tel : 0 252 313 42 24 313 56 66 Fax: 0 252 316 44 42 info@bodrumajans.com.tr www.bodrumajans.com.tr Baskı: Ankara Ofset ANKARA Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 30/06/2009

Mavi Bakış Dergisi’nin ücretsiz ekidir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahibine, yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahibine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

MERHABA

KÜLTÜR ve YAŞAM DERGİSİ

Bodrum Bülten artık size daha yakında olacak...

B

odrum Bülten, şu an okumakta olduğunuz Temmuz sayısıyla 15. yayın yılını geride bırakmış oldu. Önümüzdeki ay yayınlanacak olan Ağustos Sayısı’yla birlikte 16. yılına, Merhaba diyecek. Bodrum’un, belki de Türkiye’nin, en uzun soluklu, en uzun süre düzenli olarak yayınlanan ilk ve tek dergisi olan Bodrum Bülten, 15 yıl boyunca okurlarıyla belirli dağıtım noktalarında ücretsiz olarak buluştu. Bodrum Yarımadası’nın tümünü gözümüzün önüne getirdiğimizde, bugüne kadar pek çok okuyucumuzun dergimize ulaşmakta güçlük çektiğini bilmekteyiz. Geçtiğimiz yıllardan bu yana, gerek dağıtım noktası olan bayileremizden, gerekse pek çok okuyucumuzdan gelen ‘Bodrum Bülten’i artık ücretli yapın, her yerden kolaylıkla ulaşabilelim’ önerilerine kayıtsız kalamadık. Bodrum Bülten, Ağustos Ayı’ndan itibaren, tüm Bodrum Yarımadası’ndaki pek çok bayide yerini alacak ve artık size çok daha yakın olacak.

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Bodrum Bülten, Ağustos ayından itibaren, tüm Bodrum Yarımadası’ndaki pek çok bayide yerini alacak ve artık size çok daha yakında olacak. Belki de bunlardan birisi karşınızda, yada 150-200 metre ötenizde olan 180 bayiden biri olacak. Bodrum Bülten’in bayilerdeki satış fiyatı bir saatlik Otopark ücretinden, bir paket sigara için ödenen ücretden daha düşük. Sadece 3 Tl. olarak belirlendi.

Belki de bu satış noktalarından birisi karşınızda, ya da 150-200 metre ötenizde bulunan 180 bayiden biri olacak.

16 yıl önce, Bodrum’un ilk aylık dergisini “Mavi Bakış” adıyla biz çıkartmıştık. O nedenle Bodrum’da yerel yayınlara olan ilginin derecesini çok iyi biliyoruz. Bodrum Bülten’in satış fiyatını da bu durumu göz önüne alarak belirlemeye çalıştık. Bodrum Bülten’in bayilerdeki satış fiyatı, bir saatlik otopark ücretinden, bir paket sigara için ödenen ücretten daha düşük; sadece 3 TL olarak belirlendi. Bu arada eski uygulamamızı sürdürmeye devam edeceğiz. Dileyen Bodrum Bülten’e yine bugüne kadar olduğu gibi, belirli dağıtım noktalarından ücretsiz olarak sahip olabilecek. Ancak, bir ay önceki sayıya; yani bayilerden gelen iadeler, ücretsiz olarak dağıtılacak. Bunun sebebi de, büyük emeklerle çıkarttığımız dergimizin yok edilmesini, çöpe atılmasını engellemek. Bu yeni gelişme karşısında, kendimizi Bodrum Ajans Yayın Gurubu olarak daha sorumlu hissediyor, farklı heyecanlar yaşıyoruz.

u Bodrum Bülten’in bu sayısı yine ilginizi çekecek pek çok konu içeriyor. 16. yıl sayımızda buluşmak üzere. Şimdilik hoşcakalın...

• BODRUM BODRUM AJANS Caferpaşa Cad. 52/3 OASİS DANIŞMA - DENTBODRUM - D&R Milta Marina FADO AKSESUAR / Azmakbaşı - TRIMSLIM / Estia Çarşısı • GÜNDOĞAN GALİPDOS MOBİLYA & AKSESUAR • KONACIK BODRUM MUTFAK - DENİZHAN - ALDİMO MOBİLYA • ORTAKENT BODRUM GOLF CLUB • TURGUTREİS MİGROS ÖNÜ GAZETE BAYİİ - BOOM CAFE/D-Marin • YALIKAVAK ERDEM ECZANESİ - BORA VETERİNER - PORT MARİN

DAĞITIM

NOKTALARI

AYRICA BELLİ OTELLERİN RESEPSİYONLARINDAN ve LOBİLERİNDEN ÜCRETSİZ OLARAK ALABİLİRSİNİZ...



A yın İçinden STS BODRUM OKUL GEMİSİ, Ertuğrul Fırkateyni’nden Çıkan Eserleri, Tüm Dünyaya Tanıtacak! Tükiye’de ilan edilen Japonya Yılı kapsamında yürütülen “Ertuğrul Fırkateyni: Japonya’da Bir Türk Gemisi’’ Projesi çerçevesinde, Ertuğrul’dan çıkan 5000’e yakın eserden bazıları STS Bodrum Okul Gemisi’nde sergilenecek. Gemi önümüzdeki yıllarda Japonya’yı ve İspanya başta olmak üzere birçok Avrupa Ülkesi’ni gezecek. dedi. STS Bodrum Okul Gemisi’nin gelecek yıllarda Japonya’ya ve İspanya başta olmak üzere birçok Avrupa Ülkesi’ne gönderilmesi planlanıyor. Turanlı proje kapsamında şimdiye kadar yapılan kazılarda 5 bine yakın buluntu çıkarıldığını ve seçilecek olan eserlerin sergide kullanılacağını bildirdi. Şuanki planlara göre STS Bodrum Okul Gemisi, 1 Nisan 2010’dan 30 Ekim’e kadar Rize’den İskenderun’a kadar olan tüm sahillerdeki ana kentleri gezecek.

ERTUĞRUL FIRKATEYNİ

J

aponya’yı Türkiye’de tanıtmak Türkiye ve Japonya arasındaki dostluğun pekiştirilmesi amacıyla 2010, Türkiye’de Japonya Yılı İlan edildi. Bu kapsamda “Ertuğrul Fırkateyni: Japonya’da Bir Türk Gemisi’’ Projesi yürütülecek. Projeye göre Ertuğrul Fırkateyni’nden çıkan eserler STS Bodrum Okul Gemisi’nde sergilenecek. Proje başkanı Tufan Turanlı, Ertuğrul

Fırkateyni’nin Türkiye ve Japonya arasındaki dostluğun temel taşlarından biri olduğuna işaret ederek, “Biz, Ertuğrul Projesi ve Bodrum Sualtı Vakfı olarak buna tam destek veriyoruz. Bu çerçevede Bodrum Belediyesi, Bodrum Ticaret Odası ve Mersin Deniz Ticaret Odası’nın desteğiyle, Ertuğrul Fırkateyni’ne ait eserlerin halkımızla paylaşılması için, gemimizi tüm Türkiye Sahilleri’nde, sergiye göndereceğiz.”

Ertuğrul Fırkateyni, 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında Taşkızak Tersanesi’ne sipariş edildi ve 1864 yılında hizmete girdi. 1890 yılında İkinci Abdülhamit tarafından iyi niyet göstergesi olarak Japonya’ya gönderilen Ertuğrul Fırkateyni, sefer sırasında 25 yaşındaydı. 630 denizcisiyle 11 ay süren bir seferin ardından Japonya’ya ulaşarak İmparator Meici tarafından karşılanan gemi, tayfun mevsimi olduğu halde dönüş yolculuğuna çıktı. Tayfundan kurtulamayan fırkateyn, Japonya’nın güneyinde Oshima Adası açıklarında kayalıklara çarparak parçalandı ve Osman Paşa’nın da aralarında bulunduğu yaklaşık 550 gemici şehit oldu. Oshima Köylüleri, 69 denizcinin kurtarılmasında ve şehitlerin defnedilmesinde büyük emek verdi.

BODRUM’U TANITTIK AMA PAZARLAYAMADIK Dünya’da bir marka haline gelen Bodrum’un; iyi tanıtılamaması ve daha iyi pazarlanamaması nedeniyle, Türkiye’ye geçen yıl gelen turist sayısında yüzde 22 artış sağlanırken, Bodrum’da bu oran sadece yüzde 5’ te kaldı

K

6

ültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtım Genel Müdürlüğü ve Bodrum Kaymakamlığı tarafından “Bodrum Destinasyon Toplantısı” düzenlendi. Tanıtım Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı 2009 yılında turizmde hedefin 2008 yılının rakamlarını yakalamak olduğunu söyledi. Dünya turizminin kitle turizminden çok, kültür, doğa, sağlık ve kongre turizmine doğru kayma gösterdiğini kaydeden Taşbaşı, “Bu fırsatı çok iyi değerlendirirsek dünya turizm sektöründe lider konuma gelebiliriz. Çünkü özellikle Ege ve Akdeniz bu dört turizm çeşidine de cevap verebilecek durumda” dedi. Dünyada bir marka haline gelen Bodrum’un iyi tanıtılamaması ve daha iyi pazarlanamaması nedeniyle, Türkiye’ye geçen yıl gelen turist sayısında yüzde 22 artış sağlanırken, Bodrum’da bu oranın sadece yüzde 5’te kaldığını bildiren Taşbaşı, “Bodrum Turizmi’nin en büyük sıkıntısı, ko-

koyu bulunan, 5 bin yıllık tarih ve kültür kenti Bodrum’un dünya turizminde hak ettiği yerde olmadığını inanıyorum. Bodrumlu yeter ki, elini biraz turizm taşının altına koysun, ağırlığını hissetsin; biz bakanlık olarak her türlü desteği vermeye, her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız” dedi. Güven Taşbaşı, tur operatörlerini ekonomik olarak desteklemek için “ortak reklam’’ adı altında çalışma başlattıklarını belirterek, “Bu iş için 10 milyon dolarlık bütçe harcadık’’ dedi. naklama sektörü temsilcilerinin, tur operatörleri ile iyi iletişim kuramaması nedeniyle otellerini pazarlayamamaları. Yani eskiden olduğu gibi tesisi açtık, kapısında bekleyelim; turist gelir dönemi bitti. Dünyanın önde gelen tur operatörlerini ve medya kuruluşlarını sık sık Bodrum’a getirip yerinde tanıtım ve yerinde pazarlama ile bu turizm kentini dünyada hak ettiği seviyeye çıkarmak zorundayız. 33 mavi bayraklı

Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan da, “Yarımada hızlı ve çarpık yapılaşma kurbanı oldu. Bin 166 tane emlak komisyoncusu, 736 tane konaklama tesisi var. Turizm kenti miyiz, emlak kenti miyiz? Nüfusun üç katı ikinci konut var. Ayrıca gelen 1 milyon 250 bin turiste hak ettiği tatil olanaklarını sunmalı, onlara değer vermeliyiz.” dedi. (Hürriyet Ege)


BODRUM

B端lten

7


A yın İçinden DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİ’NİN ÖNEMLİ İSİMLERİ BODRUM’DAYDI TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısı, Bodrum’da Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Ngozi Okanjo-İweala, İMF Başkan Yardımcısı John Lipsky, Muğla Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç ve TÜSİAD üyeleriyle, Türkiye Ekonomisi’nde söz sahibi olan kişilerin katılımıyla yapıldı. Toplantıda konuşan İMF Başkan Yardımcısı John Lipsky de, Türkiye’de iyileşme emarelerinin bulunduğunu, ancak mali açığa dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. İMF Başkan yardımcısı, “Türkiye Ekonomisi iyileşme aşamasında olabilir. Ancak artan bütçe açığı ve zayıflayan kredi kalitesi güçlü biçimde halledilmediği sürece, büyümenin görünümünü olumsuz etkileyebilir. Türkiye’nin geleceği için, oldukça iyimserim. Elimizden geleni yapmaya hazırız” şeklinde konuştu.

B

odrum Kempinski Otel’de yapılan toplantıda, Dünya’daki küresel ekonomik krizin etkileriyle, Türkiye Ekonomisi’ne etkileri, ülke ekonomisi ve ülkenin sosyal ve ekonomik yaşamına etkileri, yetkililerce masaya yatırıldı. Başbakan yardımcısı, önümüzdeki dönemde açıklanacak olan orta vadeli planda bütçe açıklarının nereye

gideceğinin görüleceğini dile getirdi. Küresel krizin, Türkiye üzerindeki etkilerine de değinen konuşmacı, 2008 yılı sonunda son derece büyük bir daralmanın yaşandığına işaret ederek, “Ancak, biz birçok ülkenin yaptığı gibi, tek bir bankaya, tek bir dolar aktarmak durumunda kalmadık. Bu krize girerken bizim en güçlü yanlarımızdan birisi bu oldu.” dedi.

İKLİM DOSTU BODRUM

B

odrum, iklim dostu öncü kentlerden biri olarak Yerel Yönetimler Niyet Belgesi’ni imzaladı. 21 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşen toplantıya katılan Bodrum Belediyesi Meclis Üyesi Ali Rıza Uysal, Niyet Belgesini, Başkan Mehmet Kocadon adına almak üzere orada bulundu. Sürdürülebilir Kentler Birliği (ICLE)’nin 1993 yılında başlattığı, çevre ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında Avrupa Birliği’ne uyum sağlanması sürecinde bu yıl beşinci yaşına basan Bölgesel Çevre Merkezi – REC Türkiye, Hollanda Planlama ve Çevre Bakanlığı (VROM) finansmanında yürütülen İklim Dostu Kentler Kampanyası’yla, iklim dostu kentlerin yaygınlaşmasını hedefliyor. Kampanyaya katılım kararı alan Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Niyet Belgesine imza atarak, örnek bir davranış sergileyen 13 belediye ile birlikte öncü belediyeler arasında olmaktan duyduğu heyecan ve mutluluğu dile getirdi. 33 ülkeden

8

BODRUM

Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Ngozi Okanjo-İweala da, Türkiye’nin ekonomik krize rahat atlatabilmesi için, kamu tasarruflarına önem verilmesi ve KOBİ işletmelerinin desteklenmesi gerektiğini söyledi. Dünya Bankası Başkan Yardımcısı, ekonomik krizden etkilenen sanayicilerin, özellikle küçük KOBİ işletmelerine kriz nedeniyle ayakta kalabilmeleri ve bu işletmelerinin yaşamaları için, devlet desteğinin yapılması önerisinde bulundu. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Geleceğin Türkiyesi’ni inşa etmeye çalışırken, ortak hedeflerin tanımlanması gerektiğini ve bu hedeflerin çoğulcu bir tartışma ortamında üretilebileceğini kaydetti. Yalçındağ, ‘Siyaset hayatımıza ve zaman zaman kurumlarımıza hakim olan, toplumu da etkileyen kutuplaşmayı artırıcı, ifade özgürlüğünün alanını daraltan tutumlar Türkiye’ye zarar veriyor’ ifadesini kullandı ve Türkiye’de her şeyden önce bir zihniyet devrimi yaşanması gerektiğine inanıyoruz.’ dedi.

TÜRKİYE AB

1000’den fazla belediyenin katılım sağladığı İklim Dostu Kentler Kampanyası, enerji, ulaşım, konut, arazi planlaması, atık yönetimi, halk sağlığı gibi konularla, iklim değişikliğiyle mücadele etmeye kararlı belediyelere sürdürülebilir çevre politikaları konusunda somut adımlar atmaları yönünde destek olmayı amaçlıyor.

Yalçındağ, AB uyumunun, Türkiye açısından küreselleşme sürecinin en önemli ayağını oluşturduğunu belirterek, şunları kaydetti: ‘İnanıyorum ki Türkiye, 2014 Ocak ayında AB’ye üyelik için gerekli donanıma sahip olacaktır. Bu ana rotanın dışındaki hiçbir gelişmenin ve tartışmanın meşruiyeti yoktur. Buna karşılık Türkiye’de AB ile bağlantılı reform süreci uzun süreden beri durmuştur. Müzakerelerde ilerleme kaydedilmemesi, yalnızca AB tarafının iştahsızlığına da bağlanamaz.’ TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç da, İMF ile müzakerelerin sürmesinin, büyümenin finansmanı açısından önemli olduğunu belirterek, “Bu konudaki belirsizliğin ortadan kalkmasını bekliyoruz. Türkiye’nin AB üyeliği süreci ülke gündeminden düştü.” ifadesini kullandı.


BODRUM

9


Hazırlayan: Yiğit UYGUR

Geçtiğimiz ay, Bodrum Bülten’in www.bodrumajans.com.tr sitesi anket bölümünde, “Sizce Yalıkavak, Gündoğan ve Göltürkbükü’nün Turizm Merkezi ilan edilmesindeki amaç ne olabilir?” sorusunu yönelttik ve aşağıdaki seçenekleri sıraladık: 1- Bu bölgenin daha iyi korunmasını sağlamak. 2- Yarımada’nın tamamının turizm bölgesi ilan edilmesi engellendiğinden, şimdi bu bölgenin ranta ve imara açılmasına olanak tanımak. Hazırladığımız dosyada, Bodrum’da konuyla ilgili tarafların görüşlerini aldık, diğer yandan ulusal gazetelerde çıkan yazılardan da bir derleme yaptık. www.bodrumajans.com.tr sitesinde’de sorduğumuz “Sizce Yalıkavak, Gündoğan ve Göltürkbükü’nün Turizm Merkezi ilan edilmesindeki amaç ne olabilir?” sorusuna % 97 oranında “Yarımadanın tamamının turizm bölgesi ilan edilmesi engellendiğinden, şimdi bu bölgenin ranta ve imara açılmasına olanak tanımak” cevabı geldi. Yorum sizin…

Bodrum’u

Kim Daha İyi Planlayacak? Yapboz tahtasına dönen “Bodrum’u kim daha güzel planlayacak” yarışına, yenilmekten yılmayan Bakanlık yeni bir planla geldi ve gündemi bir anda işgal etti. 24 Kasım 2006 tarih ve 26356 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Muğla İli Bodrum Yarımadası Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilmesi kararına karşı yürütmeyi durdurma ve iptal davası açan dönemin OrtakentYahşi Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, açtığı davayı Danıştay 6. Daire’nin kararıyla kazandı. Danıştay o dönem yetkili kurum ve kuruluşlardan, üniversitelerden, akademisyenlerden uzun uzun raporlar istemiş ve çok geniş bir dosya hazırlatmıştı. Yapılan incelemeler sonucunda ise “Yürütmeyi Durdurma” kararı vermişti. Ortakent Belediyesi’nin, açtığı dava ile Bodrum Yarımadası kimilerine göre bir süre için daha rantperestlerden ve çok katlı otel ve iş merkezlerinin elinden kurtarılmış; kimilerine göre de çok katlı otelleri dolduracak turistlerden gelecek dövizler hayal olmuştu. 24 Kasım 2006 tarihinin üzerinden 2,5 yıl geçti ve 28 Mayıs 2009 tarihli resmi gazetede yayımlanan kararla hükümet tekrar yetkileri merkeze aldığını açıkladı ve yeni bir turizm alanı sınırı belirleyerek, Bodrum Yarımadası’nın kuzeyini turizm merkezi ilan etti. Hükümetin Bodrum Yarımadası’nı turizm

merkezi ilan etme inadının altında ne yattığı, başta çevreciler olmak üzere, birçoklarının merak konusu. Dünyaya sadece turizm gözlüklerinin arkasından bakan turizmcilerin göz ardı ettiği, diğer kavramları görmezden gelirsek, evet herkes ülkeye döviz girsin ister ya da kimse zenginliğe karşı değildir. Ancak turizm merkezlerinde çok katlı yapılaşma, doldurulan denizler, tüm bunların getirdiği kirlilik, kaybedilecek koylar, kamunun kullanımına kapanacak koylar, suyumuzu tüketecek golf sahaları, bu alanlardaki doğal hayat, endemik türler, flora fauna hep göz ardı ediliyor. Öte yandan turizm merkezi yapılmak istenen bölge zaten turizme açık bir alan ve son yıllarda doluluk oranı % 30-50 arasında değişiyor. Bu rakamı temsil eden turist ise her şey dahil sistemiyle ülkemize tasarruf yapmaya, kendi ülkesinden daha ucuza yaşamaya gelen fakir turist. Bu gerçekler göz önüne alındığında, hükümetin turizm merakının altında, insan ister istemez, sanayisiz bir ülke olan Türkiye’mizdeki en büyük sanayi olan inşaat sanayine acaba peşkeş mi çekiliyor sorusu uyanıyor. Tabi bu plansızlık sürüp giderken, Bodrum’un alt yapısını inşa etmek de sürekli öteleniyor. Kanalizasyon, su şebekesi, arıtma, katı atık deponi tesisi vs. hep bir sonraki belirsiz tarihe erteleniyor.

Sizce Yalıkavak, Gündoğan ve Göltürkbükü’nün Turizm Merkezi ilan edilmesindeki amaç ne olabilir?

12-

Bu bölgenin daha iyi korunmasını sağlamak.

%3

Yarımada’nın tamamının turizm bölgesi ilan edilmesi engellendiğinden, % 97 şimdi bu bölgenin ranta ve imara açılmasına olanak tanımak

10


NE DEDİLER?

Sizce Yalıkavak, Gündoğan ve Göltürkbükü’nün Turizm Merkezi ilan edilmesindeki amaç ne olabilir? Filiz DİZDAR

Maviyol Girişimi Kolaylaştırıcısı “Bu bölgenin ruhunu, kimliğini yok ettiğimiz zaman bu bölgede zaten turizm de bitecektir.”

Bu yaşadığımız Kissebükü ile başlayan turizm merkezi ilanı sıkıntısının devamıdır. AKP Hükümeti, Kissebükü ve tüm Türkiye’deki tahsisleri gerçekleştiremedi, çok ciddi bir karşı duruşla yüz yüze geldi. Bütün kıyılarda Antalya’da, Alanya’da, Bodrum’da, Marmaris’te hükümetçe başlatılan bu talan ve rant girişimine karşı hep birlikte hareket edildi. Anayasa Mahkemesi’nin de ormanların tahsis edilmesini iptal etmesiyle bütün Türkiye’deki tahsisler iptal edildi. Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra biz ciddi bir bekleyiş içine girdik. Biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi bir yasayı iptal ettiğinde bir yıl sonra yürürlüğe giriyor. O bir yıl içinde belki de olacak beklentisi içindeydik biz. Tam bir yıl dolmak üzereyken Bodrum Yarımadası, turizm koruma gelişim bölgesi ilan edildi. Böylelikle bütün yetki merkeze alındı. Artık yetkiler merkeze alındıktan sonra bu bölgede belediye başkanları bir hiç; sadece taşeron… İşte suyunu getirmek, çöpünü toplamak gibi işlerle uğraşır hale geliyor. Bugün ise önümüzde benzeri bir durum var. 28 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayınlanan ve buna göre Bodrum Yarımadası’nın kuzeyini turizm bölgesi ilan eden bu kanun metnine göre sivil toplum, demokratik kitle örgütlerinin hiçbir etkisi kalmıyor ve kişisel haklara da ciddi bir saldırı yapılıyor. Bu yasa içinde belirlenmiş, şöyle diyor yasa: “Eğer bir yatırımcı herhangi bir yeri isterse turizm bölgesi veya merkezi edilen alanda, arsa sahibi olan kişiden alınır ve yatırımcıya tahsis edilir. Burada asla itiraz hakkı yoktur.” Sadece hükümetin sana verdiği bedele itiraz hakkın olabilir. Bu zaten 12 Eylül sonrası çıkan bir yasa. Yani sanmasın ki bu bölgedeki insanlar arsalarının, tarım arazilerinin ve sit alanlarının değeri yükselecek ve imara açılacak; yok böyle bir şey. Bundan vazgeçsinler. Bu alanların çok cüzi bir miktara ellerinden alınıp yatırımcılara verilebilme tehlikesi var, bu yasada açık açık belirtiliyor. Aslında yerel halkın topraklarını çok ucuza alıp, rant sağlamak isteyenlere verebilmek için hazırlanmış bir plan. Zaten “Bu bölgelerde kamu kuruluşlarına ait olan alanlar, en geç iki ay içinde hazineye tescil ve bakanlığa tahsis edilir” deniyor. Bakanlık istediği şeyi yapabilir bu bölgelerde. Ne istiyorsa yapabilir. Zaten TOKİ tehlikemizde var biliyorsunuz. Bu bölgelerde onunla ilgili sıkıntı yaşadılar, bu merkez ilan edilen alanlarda TOKİ’yle ilgili dertleri var. TOKİ idaresi oldukça fazla hakla, yetkiyle donatıldı. Kıpırdama alanları çok fazla. Mesela özel mülklerde diyor maddede “Turizm işletmesi belgesine sahip olmayan, gerçek ve tüzel kişilere ve vakıflara ait mülkler kamulaştırılır, kamulaştırılmaya itiraz yok”, bunu tamamen kanundan okuyorum “Yalnızca bedeline itiraz var uyuşmazlıkların çözümlenmemiş olması tahsise engel olmaz”. Yani bu kadar net. Halkımız gerçekten çok dikkat etmeli bu konuda. Çok tehlikeli bir yasa. Hem kişisel haklar açısından, hem belediyeler, hem de demokratik kitle örgütleri açısından. Kesinlikle kabul edilemez bir durum var ortada. Kissebükü ve diğer tahsisler iptal edildi ve sonuçta da birilerine size şuraları vereceğiz diye de sözler verildi. Herhalde sonuçta bir karşılığı olmak zorunda, bu yüzden de bu bölgede ne tasarruf ettilerse önceden onu gerçekleştirmek adına bu üç bölgede turizm merkezi ilanı var. Maviyol Girişimi olarak Kissebükü ve orman tahsisleriyle ilgili 3 yıllık bir çalışma yürüttük, tüm Türkiye’deki diğer demokratik kitle örgütleriyle birlikte yürüttük bu çalışmayı ve başarı da o yüzden sağlandı zaten. Bizim o ilişkilerimiz devam ediyor. Aynı sorunları bütün kıyılar yaşıyor şimdi. Kıyılarda toparlanmış olan örgütlü yapıyı biz devam ettireceğiz. Bizim amacımız Maviyol Girişimi olarak Bodrum’daki örgütlü yapıyı devam ettirmek. Çünkü biz gerçekten değerlerimizi geleceğe taşımak istiyoruz. Yani mavi yol girişiminin en büyük amacı bu. Nasıl bir karşı tavır izlenecek… 60 gün içinde ya belediye başkanları ya da demokratik kitle örgütleri ya da halk hükümetin bu girişimine karşı dava açma hakkına sahip. O süreci değerlendireceğiz sonuna kadar. Son-

ra da eylemlerle, söylemlerle destekleyeceğiz bu süreci. Ancak ne yazık ki, kamuoyunun bu durumdan çok da farkın da olduğunu zannetmiyorum. Çok güzelleşeceğini, -tabii güzellik göreceli-, arazilerinin çok daha para edeceğini zannediyorlar. Bu anlamda halkta bir rehavet ve kabulleniş görüyorum. Bu yasa gerçekten tüm yasal haklarımızı elimizden alan bir yasa olduğu için onları da bizimle çalışmaya davet ediyorum, çünkü bu yasanın kalkması lazım. Zaten Anayasa’ya aykırı bu 2634 sayılı Turizm Teşvik Yasası. Bu bölge zaten turizme açık bir yer, zaten turizmden para kazanan bir bölge. Bu bölgenin ruhunu, kimliğini yok ettiğimiz zaman bu bölgede zaten turizm de bitecektir. Kıyılarımız, Bodrum, Bodrum’un beyaz mavi söveli evleri bittikten sonra, kültürel değerlerimiz öldükten sonra turist buraya niye gelsin. Öte yandan geçtiğimiz yıllarda AKP hükümeti, Bodrum Yarımadası Kültür ve Turizm Gelişme Bölgesi adı altında tüm yetkileri merkeze aldığında dönemin Ortakent Yahşi Belediye Başkanı, şimdiki Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Danıştay’da yürütmeyi durdurma davası açmış ve davayı kazanmıştı. Danıştay 6. Daire’nin, Bodrum Yarımadası üzerine çok detaylı, bilimsel verilere dayanan, akademisyenlerce ve üniversitelerce hazırlanmış olan raporlar çerçevesinde aldığı karar zaten bu yarımada için alınmış bir karar. Tekrardan bu bölgenin turizm bölgesi ilan edilmesi çok da akıllıca gelmiyor. Çünkü Danıştay’da açılacak ilk davada zaten Danıştay’ın elinde yeteri kadar bilimsel rapor var. Danıştay’a çok yabancı bir dava olmayacak bu dava. Kısacası ben, AKP Bodrum’dan elini çeksin diyorum. Son seçimlerde kıyılarda kaybetti ve tabii ki de Bodrum Yarımadası’nın rantı çok büyük; kalan yerler hazine ve sit alanları. Bu alanları bir şekilde ranta çevirmek ve satmak istiyor. Bu güne kadar zaten her yerimiz satıldı. Madenlerimiz yüzde bir iki payla satıldı; petrollerimiz yüzde bir-iki payla satılıyor; tahsis edilen oteller yüzde bir payla satılıyor. Bunlar bizim malımız, burada tüm Türkiye’deki insanların hakkı var. Kamu ve hazine arazileri de, sit alanları da halkın malıdır. Tüm Türkiye’de ne kadar insan yaşıyorsa onlara ait ve onlara sorulmadan en küçük parça toprak vermeyeceğiz. Karaada’yı vermeyeceğiz, Küdür’ü vermeyeceğiz, yaban yaşam alanlarını vermeyeceğiz… Doğal ve kültürel alanlarımızı geleceğe taşımak istiyoruz. Özellikle de belirtmek istiyorum AKP Kükümeti Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu unutmamalı. Bu konuda hükümeti Anayasa’ya ve hukuka saygılı olmaya davet ediyoruz.

Yılmaz ALGÜL

AKP İlçe Teşkilatı Başkanı “Küdür tamamen koruma altına alındı. Hatta uluslararası sözleşmelere dayalı olarak imara tamamen kapatıldı.” Öncelikle hoş geldiniz Ak Parti binamıza. Siz de biliyorsunuz ki, 28 Mayıs tarihli yarımadanın kuzey belediyelerine içine alan turizm bölgesi ilanından önce de 25 binlik planlar hazırlanmıştı. Ancak, bu planlara yapılan itiraz neticesinde yürütmeyi durdurma kararıyla iptal yoluna gidilmişti. Öncelikle 25 binlik planlar Bodrum’a ne getirecekti, ne götürecekti konusunu dile getirirsek, bu yeni yapılan çalışmaları çok daha iyi anlayabiliriz. 25 binlik planların esas amacı yarımadayı korumaktı. Koruma derken ne tür bir koruma akla geliyor. Şöyle ifade edeyim; koyları koruma, denizleri, tersaneler, konutlarda imar, turizmde imar, termal turizmi, golf turizmi, arkeoparklar, organize sanayi bölgeleri, çevre bağlantı yolları gibi bütün bu çalışmaların tamamı 25 binlik planda işlenmişti. Fakat üzülerek söylüyorum ki, bu planlara itiraz edilince, yürürlükten kaldırıldı. Koyları koruma derken neyi ifade etmiştik. Mesela Kissebükü, Ada Boğazı, Küdür gibi bölgeler, tamamen koruma altına alınmıştı. Tersaneler için çalışmalar yapılmıştı. Denizlerimiz için, Deniz Ticaret Odası’ndan da görüş alınarak, günübirlik turlar, mavitur ve dalış merkezleri tespit edilerek planlara işlenmişti. Şimdi bu planlar konusunda fazla bir şey anlatmak istemiyorum. Neden? Bodrum’da bu planların ne amaçla yapıldığını herkes

11


bilmektedir. Fakat iptal olduktan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı, yeni bir çalışma içersine girdi, bazı bölgeleri turizm merkezi ilan etti. Şimdi şöyle bir durum var Bodrum’da. Zannediliyor ki, Turizm ve Kültür Bakanlığı bağımsız hareket ediyor, yani kafasına göre planı hazırlıyor ve bunu dayatmayla yöreye sunuyor. Böyle bir şey yok. Bunu açık ve net bir şekilde ifade ediyorum. Mesela Yalıkavak, Göltürkbükü, Gündoğan yani kuzey bölgemiz turizm bölgesi ilan edilen bölgenin içine girdi. Diğer planlardan vazgeçildi şimdi yeni bir çalışma başlatıldı. Peki, bakanlık bunu kendi başına mı yapıyor? Hayır… Bakın ısrarla vurgulayarak söylüyorum, belediyelerle görüşülüyor, belediyelerle görüşüldükten sonra turizm merkezi ilan ediliyor. Yani başkanlar görüşlerini bildiriyor ve ortak yapılan bir çalışmayla kararlar alınıyor. Burada amaç; Bodrum’un kuzeyini, 20 yıl, 30 yıl korumacı bir plan dahilinde, belediye başkanlarıyla birlikte nitelikli turizme açmak. Çalışma bu… Peki içeriğinde ne var? Kat yüksekliğini artırmaya, emsali artırmaya, çevreye duyarlı, uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan yerlerin planlara dahili gibi şeyler var. Burada şu çıkıyor ortaya, uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan bölgemiz Küdür’de fok balıkları koruma altına alınmıştır. Turizm bölgesi ilan edilmesi, çevreye ve bölgeye çok büyük avantajlar sağlıyor. Mesela örnek verelim; arıtma, alt yapı, elektrik şebekesini yeraltına alınması, kanalizasyona destek, içme suyuna destek, katı atık ve çöp depolama, hayvan barınağı öncelikli çalışmalar. Belediyelerle ortak çalışma içinde olunup, bu projelere de destek veriliyor; parasal destek verilerek, bakanlığımızca birlikte yürütülüyor. Yine bir örnek vermek istiyorum, daha önceki 25 binlik planların çalışması yapılırken Konacık Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızla ortak yaptığı bir çalışmayla arıtması için 1.3 trilyon para yardımı almıştır. Şimdi buradan çıkan bir sonuç var. Biz Yalıkavak, Göltürkbükü, Gündoğan’ı turizm bölgesi ilan ettik, belediyelerle ortak çalıştık. Artı bunu atlamak istemiyorum; Yalıçiftlik Belediyesi turizm bölgesi olarak devam ediyor. Geri kalan bölgeler için ya da Bodrum’un geleceği ne olacak? 1/100 binlik plan çerçevesinde çalışmalar yapıldı. Bunlar askıya çıktı. Şimdi itirazlar yapılıyor. İtirazlar akabinde 25 binlik planlar devreye sokulacak. 25 binlik planları kim yapacak? Bayındırlık Bakanlığı mı, Çevre ve Orman Bakanlığı mı? Şimdi öyle de bir durum var ortada. Bir kısmını Bayındırlık Bakanlığı, bir kısmını Çevre ve Orman Bakanlığı diye görüşler de var. Şimdi bu konu böyle muallakta iken ciddi bir plansızlık da önümüzdeki günlerde Bodrum’u bekliyor. Temennimiz, geri kalan belediyelerimiz, birlik ve beraberlik içinde çalışmalarını sağlık yürütürlerse önümüzdeki günlerde sıkıntıları aşabiliriz. Yoksa önümüzdeki dönemlerde Bodrum’u önemli sıkıntılar bekliyor. Bazı çevrelerin turizm alanı ilan edildi diye bölgeye TOKİ’lerin geleceği şeklinde yorumları oluyor. Ancak ben belgelerle konuşmayı tercih ediyorum ve bugüne kadar elimize böyle bir belge geçmedi. Ben bilhassa TOKİ Genel Müdürlüğü’nün böyle planı var mı diye yazılı olarak sordum, yazı istettim ve öğrendik ki, 2009 yılı içersinde TOKİ’nin böyle bir planı yok. Şimdi soracaksınız 2010 yılında, 2011 yılında olmaz mı diye? Ben bu konuda bir görüş belirtemiyorum, çünkü belgesiz, senaryolara dayalı açıklamalar yapmak istemiyor. Benim bildiğim bu; TOKİ 2009 yılında Bodrum’da bir şey yapmıyor, çünkü bir projesi yok. Ayrıca bölgenin doğal yapısına ilişkin, flora faunaya ilişkin kimsenin korkusu olmasın. Özellikle Yalıkavak Küdür bölgesinden bahsetmek istiyorum. Önceden de 3 büyük tahsis vardı Küdür’de. Bunu herkes bilir. Bu tahsisler iptal edildi, Küdür tamamen koruma altına alındı. Hatta uluslararası sözleşmelere dayalı olarak imara tamamen kapatıldı. Hem uluslararası sözleşmelere imza atacaksın, hem de burayı imara açacaksın bu mümkün değil. Bu konuda içimiz rahat. Tüm çalışmalarımız güzel sağlıklı bir planlama ile Bodrum’u gelecek yıllara hazırlamak.

Sevinç GÖKBEL

TÜRSAB Bodrum BYK Başkanı “Bizi ilgilendiren, bu alanların doğru kullanılması, çünkü rant amacıyla kullanım en hızlı tüketimi getirir.” Şimdi bu soru geniş bir soru aslında. Bu sadece TÜRSAB’ın değil, genel olarak baktığınız zaman aslında her şey paradoksal bir ilişkiye dayanıyor. Hep küreselleşme deniyor, arkasından ülkesel deniliyor. Bir taraftan da küreselleşelim derken yerel özellikler, bireyin özgürlüğü, demokrasi ba-

12

zen çatışabiliyor. Biri, bir diğerinin zehri ya da panzehiri olabiliyor. Aaa, küreselleşme ne güzel derken bir de bakıyorsunuz aynı küreselleşmenin içinde taraflar bireyselleşme, bireyin özgürlüğünü, özgür irade derken, insan haklarına kadar varıyor. Burada ciddi bir kafa karışıklığı oluşuyor. Bunu TÜRSAB olarak demiyorum da genel tespit olarak söylüyorum. Şimdi gelelim sizin sorduğunuz soruya. Aslında bundan önce Ortakent Belediye Başkanı, o anlamda biz kutluyoruz başkanın kararını, yarımadada tüm 11 belediyenin içinde ciddi bir demokrasi sınavı verdi. Demokrasi lafla olmuyor özgürlük lafla olmuyor. Oylarıyla geldiği halkın temsilini en güzel kanıtlayan bir örnek verdi. Tüm belediye başkanları yerel halkın seçmesiyle geldi ve yerel hizmetleri ve adımıza karar verebilirsin diye oy verdi. Bir bakıyorsunuz 11 belediye başkanı maşallah hepsi demokrasiden bahsediyor, Yöremizin değerleri, öz kaynaklarımız, gelenek, görenek, her türlü tarihin korunması deniyor, birde oy veren halkın haklarının korunması var. Bu ne biçim koruma, 11 tanesinden çıt yok. Bir tanesi “ben buraya geldim eğer bu kararlar Ankara’dan verilecekse benim burada olma sebebim ne, varlık sebebime ihanet ederim” diyor. Aslında kamuoyu bunu yeterince algılamış değil. Şimdi buna baktığımız zaman aslında bir şey değişmiyor. Yetkililer beldelerin, işte Göltürkbükü, o taraftaki beldelerin kapasitelerinin küçük olmasıyla ihtiyaçlarının giderilmesinde hizmetlerin giderilmesinde yetersiz kalacakları gibi bir söylemle bu kararların merkeze turizm bakanlığına verilmesi. Meselemiz bu… Biz bu söylemi çok dinledik. Bu yarımada bu söylemi çok dinledi. Ben doğma büyüme Bodrumlu’yum. Benim gibi doğma büyüme Bodrumlu olanlar beni çok daha iyi anlayacak. Biz misafire çok değer veririz. Türk Halkı genel olarak misafire çok değer verir. Tanrı misafirine biz daha farklı yaklaşırız toplum olarak. Onun daha başka bir dokunulmazlığı vardır. Ben 30 – 40 yıl öncesinden bahsediyorum; biz turisti tanrı misafiri diye algılamıştık. O günlerde benim çocukluğumda yatak yoktu, pansiyonculuk bile doğru dürüst başlamamıştı, herkes evine gelenlere misafir olarak davranmıştı. Bizim eve de gelenler olmuştu. Gelenler çok saygın iyi insanlardı ve onlar kaldıkları odanın parasını vermeye kalkıştılar. Bizim aile onlara gücenmişti. Onlar para vermedikleri için ezilmişler, bizler ise para sorulduğu için incinmiştik. Bu bizim aileyi çok üzmüştü sanırım. Bu sadece bizim aile için değil, tüm Bodrum böyleydi. Şimdi böylesine bir yaklaşımdan sonra bugünkü Bodrum’u hepimiz biliyoruz. Son 40, 50 yıllık değişim dönüşüm hep bilenler eliyle yapıldı. Güzel Bodrum’a değer katmak adına yapıldı. İlk yıllarda biz Bodrumlular severek isteyerek bu değişimi kabullendik. Onlar biliyorlar, biz alt tarafı 3 – 5 bin nüfuslu küçücük bir kasabayız, ulaşımın güçlüğüyle kapalı bir alanda kalan bir kasabaydı Bodrum. Bugün ise herkesin kendine göre tarif ettiği bir Bodrum var. Bu hep bilenler eliyle bugüne getirildi, paradoks bu... Gelelim bu uygulamaya artık; burada insanlar yeterince ulusal ve uluslararası deneyime sahip, turizm anlayışı değil uygulamasını yapan insanlar bunlar. Şimdi ben sorayım: Burada alınacak olan kararlarda Ankara’mı yoksa bu insanlar mı yetkin? Alınacak olan kararları hayatları boyunca yaşayacak olan burası. Bir yandan da 30-40 yıllık yaşanmışlıkları var tabii. Artık halkımıza güvenelim. Hepimiz yeterince yaşadık bazı şeylerin ne anlama geldiğini biliyoruz. Bush da Irak’a böyle girdi. Hangi demokrasiden hangi özgürlükten bahsediyoruz. Bombalar üzerimizden uçtu. Özgürlüğü, demokrasiyi, kadın haklarını getireceğiz dediler ve milyonlarca insan öldü. Biz bu insanlık ayıbının senaryonun oyuncuları değil ama figüranları olduk. Şu anda ben TÜRSAB Bodrum bölgesel yürütme kurulu olarak bu sohbeti yapıyorum. Bizim birliğimizin har zaman bakışı şöyle olmuştur. Başkanımız da yaptığı çalışmalar da her zaman bu konu bu konuya özen göstermiştir. Uluslararası ilişkilerimizde ülkemizin tanıtılmasında kaynaklarımızın doğru kullanılmasında, her türlü doğal, tarihi, toplumsal değerlerimizin doğru kullanılmasında, önümüzdeki nesillere aktararak sürdürülebilir ve koruma esaslı bir turizm anlayışını esas almıştır. Çevreye de önem veriyoruz ama çevre yalnızca dağ taş değil, insanıyla birlikte olur çevre. Bu korumayı en iyi o bölgenin sahibi yapar. Elbette karar alma sürecinde bilimden yararlanacağız, daha iyi bilen, daha iyi yapan var mı? Bu diyalogları tabii ki açık tutacağız. Ancak artık kimse bize “siz beldesiniz, siz bilmezsiniz” söylemiyle gelmesin. Merkezi idarenin katkısı tabi ki olmalı ancak kimin hangi rantla ilgilendiği bizi hiç ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren, bu alanların doğru kullanılması, çünkü rant amacıyla kullanım en hızlı tüketimi getirir. Her şeyden önce biz sahip olmayı bilelim.


B asında Bodrum

08/06/09 Milliyet Gazetesi - Hasan ALAYBEYOĞLU / BODRUM (Muğla), (DHA)

Bodrum, 44 yılda böyle betonlaştı BODRUM NEFES ALSIN

MUĞLA’nın eğlence ve tatil cenneti Bodrum İlçesi’nin nasıl betonlaştığı, fotoğraflarla ortaya çıktı. Bodrum’un 1965 yılında çekilen fotoğrafı ile 2005 yılı ve geçen ay içerisinde çekilen kuşbakışı fotoğrafları, Ege’nin turizm incisinde, yoğun yapılaşmanın geldiği boyutları çarpıcı şekilde ortaya koydu.

ö

zellikle beton yığınına dönen ilçe merkezinde üzerinde bina olmayan arsa yok denecek kadar azaldı. Bakanlar Kurulu’nun geçen ay Yarımada’nın kuzey bölümünü ‘Turizm Merkezi’ ilan etme kararına tepkiler ise artıyor. Belediye başkanları ile sivil toplum örgütü temsilcileri ise “Yapılaşma artık dursun” dedi. Bodrum’un 1965 yılında çekilen fotoğrafı ile VilaInt Uluslararası Hava Fotoğrafçılığı Şirketi ortağı Timur Kara’nın 2005 yılı ve geçen ay içerisinde çektiği kuşbakışı fotoğraflar, turizmin incisinde yoğun yapılaşmanın geldiği boyutları çarpıcı şekilde ortaya koydu. Özellikle ‘beton kent’ haline gelen Bodrum ilçe merkezinde, üzerinde bina olmayan arazi sayısı yok denecek kadar azaldı. Bakanlar Kurulu’nun geçen 11 Mayıs’ta Yalıkavak, Gündoğan ve Göltürkbükü’nü ‘Turizm Merkezi’ ilan etmesi de tartışmaları yeniden ateşledi. Belediye başkanları ile sivil toplum örgütü temsilcileri ise daha önceki benzer kararlarda olduğu gibi bu kararın da yargıdan döneceğine inandıklarını kaydetti.

Bodrum Belediye Başkanı DP'li Mehmet Kocadon, Bodrum kıyı bandında özel mülklerin yapılaştığını, yapılaşmayan yerlerin sadece Milli Emlak'ın elinde kalan hazine arazileri olduğunu kaydetti. Başkan Kocadon, “Bodrum'un nefes alması lazım, dur deme zamanı geldi. Sözkonusu Bodrum ise gerisi teferruattır” dedi. Başkan Kocadon, Bodrum Yarımadası'nın tamamının 2006 yılında Turizm Merkezi ilan edildiğini belirterek, “Biz buna karşı dava açmıştık, 2 yıllık bir mücadeleden sonra bu dava Danıştay'dan döndü. Şimdi de yarımadanın kuzey kısmı turizm merkezi ilan edildi. Bugüne kadar Bodrum ve Bodrumlulara danışılmadan alınan kararların tamamı yargıda kaldı. Gelsin yerel yönetimle, halkla konuşsunlar. Bizim de fikirlerimiz sorulsun” diye konuştu. Kocadon, esas sorunun turizm bölgesi ilan edildikten sonra ‘Ben buraları planlarım’ denilmesinden kaynaklandığını belirtti. Bodrum'un İstanbul'dan sonra Türkiye'nin dünyaya açılan ikinci kapısı olduğunu belirten Mehmet Kocadon, “Bodrum bir tatil kasabası. Tüm çalışmaların tatil kasabası konseptinde yapılması lazım. Özgün değerlerin kaybedilmemesi lazım” dedi.

KAYBEDEN HEPİMİZ OLURUZ

Yalıkavak Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Saruhan, yapılması gereken en ciddi işin plan çalışması olduğunu kaydetti. Bodrum Yarımadası’nda da 30 yıldan bu yana değişken plan şekli olduğunu belirten Başkan Saruhan, “Yarımadayla ilgili belediyelerin, bakanlıkların kullandığı yetkiler var. Bu gibi yerlerde yapı emsalinin düşük tutulmasında fayda var. Planlar benim başkanlığım öncesinde yapılmış. Şimdi emsali düşürürseniz geri kalan bölgeleri korumuş olursunuz” diye konuştu. Saruhan, Bodrum Yarımadası’nın kuzey bölümünün ‘Turizm Merkezi’ ilan edilmesiyle ilgili olarak “Yalıkavak’ta daha fazla yapılaşma olmasını arzu etmem” dedi. Yerel yöneticelerin ileriye dönük önlemleri, projeleri olması gerektiğini sözlerine ekleyen Başkan Saruhan, “Yapılaşmaya yönelik sorunlar da dahil her türlü sorunu ortaklaşa çözmek gerekiyor. Yoksa sen yaptın ben yaptım diye kısır döngülere girecek olursak kaybeden hepimiz oluruz” diye konuştu.

BELİRSİZLİK TEDİRGİN EDİYOR

Mimarlar Odası Bodrum Temsilcisi Mahmut Yıldırım, geçmişte çok sayıda plan yapıldığını ve bunların hepsinde bakanlıkların ‘erk’i kendi eline almak arzusu olduğunu belirterek, “Ancak bunların tamamı daha sonra yargıdan dönmüş” dedi. Bodrum’da mevcut planlı arsalar arasında vatandaş elinde çok az arsa kaldığını kaydeden Yıldırım, “Bundan sonraki planmalar kamu eliyle yapılacak. Bu planmaların ne olacağına yönelik belirsizlik insanları tedirgin ediyor” diye konuştu. Planlama yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda olmasının, buraların çok yakın bir zamanda birilerine tahsis edileceği izlenimi yarattığını kaydeden Yıldırım, “Dönüşüm adı altında hazırlanan projeler, tedirgin edici hale geldi. Bunun olumsuz örnekleri birçok yerde görüldü. Yapılaşma ile ilgili yaşanan kaotik ortam ise şimdiye kadar birçok çıkarcıyı harekete geçirdi” dedi.

13


G ündem

Fotoğraf: EŞREF TOPALOĞLU

Sit Alanı Olarak Görünmeyen Antik Kent:

LAGiNA

HEKATE

Bodrum’daki turizm merkezi kararı eylemlerle protesto edilirken, Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan, çevre düzeni planına dikkat çekip, “Plan üç ili tek bölge olarak ele alıyor. Özellikle tarih, kültür, doğa ve turizm alanlarında büyük yanlışlıklar yapılmıştır. Yatağan’daki 2500 yıllık Lagina Kenti, arkeolojik SİT alanı olarak gösterilmemiştir. Çünkü gösterirseniz buraya ikinci termik santral oturtma olanağı kalmayacaktır” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, üç ili kapsayan planı Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yaptığını söyledi, Antik Kent’in görünmediği iddiasını şöyle yanıtladı: “Plan 1/100 binlik olduğundan, bazı küçük ünitelerin görünmemesi doğal. 1/25 binlikler yapılırken görünecek. Bırakın SİT alanlarını ihmal etmeyi, Muğla ziyaretimde az bilinen Stratonikeia Kenti’ne gittim. Ardından turizmci arkadaşlarımızın, TÜRSAB’ın gitmesini sağladım. Şimdi burasının kazılar ve restorasyon çalışmalarıyla gelişmesi için yeni çalışma başlatıyoruz.”

Lagina Hekate Kutsal Alanı

L

agina, Hekate Kutsal Alanı, Muğla’nın Yatağan İlçesi’ne bağlı Turgut Beldesi sınırları içerisinde yer alan bir arkeolojik sittir. Yatağan-Milas Karayolu üzerindeki Yatağan Termik Santralı’nın yanından sağa ayrılan asfalt yoldan 9 km. gidilerek Lagina Harabeleri’ne varılır. Karyalılar’ın önemli bir kültür merkezi olan Lagina Kutsal Alanı’nın yankısı zamanımıza kadar gelmiş olup, bu yöre halen Leyne ismiyle de tanınır.

14

Son yapılan araştırmalar, yörenin eski Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 3000) günümüze kadar kesintisiz bir iskana sahip olduğunu göstermektedir. Seleukos Kralları, büyük imar çalışmalarıyla Lagina Kutsal Alanı’nı dini merkez ve buraya 11 km. uzaklıktaki Stratonikeia kentini de bölgenin siyasi merkezi yapmışlardır. Lagina’da ve Stratonikeia bouleuterion duvarlarında halen mevcut olan yazıtlardan öğrendiğimize göre, bu iki kent birbirlerine kut-

sal bir yol ile bağlanmıştır. Lagina Kutsal Alanı’nda propylon (anıtsal giriş kapısı), kutsal yol, altar (kurban ve sunak yeri), peribolos (kutsal alanı çevreleyen duvar), Dorik Stoalar ve Hekate Tapınağı bulunmaktadır. Kutsal Alan, aynı zamanda Stoalar’ın arka duvarını oluşturan iki metre yüksekliğe kadar ayakta kalmış duvarlarla çevrilidir. Üç girişli olan ve batı ucunda dört adet İyon Sütunu’yla taşınan apsisi bulunan anıtsal giriş yapısı


Stoa’ya da bir kapıyla bağlanmıştır. Anıtsal giriş kapısından altara giden taş döşeli yola bağlanan 10 adet merdiven sırası vardır. Beş merdiven sırasıyla çevrili olan ve üzerinde Attik İyon kaideli, Korint başlıklı tek sıra sütun bulunan bir platform üzerine oturan tapınak, Kutsal Alan’ın tam ortasındadır. Tapınak pseudo-dipteros planlı, 8x11 sütunlu, Korint düzeninde inşa edilmiştir. Pronaos kısmında iki adet İyon Sütunu yer alır. Lagina Kutsal Alanı’nda yapılan arkeolojik kazılar, Türk bilim insanları tarafından yürütülen ilk kazılar olması açısından önem taşımaktadır. Bu kazıları Osman Hamdi Bey ve Halit Ethem Bey yürütmüştür. 1993 yılında arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları Muğla Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, Mimar Arkeolog Ahmet Tırpan’ın bilimsel danışmanlığında tekrar başlatılmıştır. Tapınağın frizleri Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüştür ve halen burada sergilenmektedir. Frizlerde dört ayrı konu işlenmiştir. (Doğuda; Zeus’un yaşamı ile ilgili sahneler; batıda tanrılar ile gigantların savaşı; güneyde Karya tanrılar toplantısı; kuzeyde Amazonların savaşı) Lagina’dan çıkarılan eserler, günümüzde İstanbul, Bodrum, Milas ve Muğla müzelerinde sergilenmektedir.

Gizemli Tanrıça Hekate Karyalılar’ın önemli bir tapınma merkezi olan Lagina Kutsal Alanı’nın ünü, zamanımıza kadar gelmiş olup yakınındaki Turgut Kasabası halkı arasında halen Leyne olarak anılır. George E. Bean, Karia adlı kitabında Hekate’yi Yunan Panteonu’nun en gizemli tanrıçalarından biri olarak tanımlar ve Hekate’nin, ölülerin efendisi olduğunu, Hades’in anahtarını elinde tuttuğuna inanıldığını, karabasan, hortlak ve cin gönderici Hekate’nin aynı zamanda bir ay tanrıçası olan ve geceleri anayol ile yol kavşaklarında avlanan Hekate’ye, dolunay gecelerinde bu gibi yer-lerde çörek, yumurta, balık ve peynir sunularak tapınıldığını yazar. Anadolulu bir tanrıça olan Hekate’nin havada, karada ve denizde yetkileri vardır. Bu nedenle, yapıtlarda kimi zaman tek beden, ama genelde üç beden ya da üç başlı tek bedenle tasvir edilirdi. Tapınak’ın hem Stratonikeia’ya bağlı olduğunu hem de Hakate’nin yer altı dünyasının anahtarını elinde tuttuğunu simgelemek için tapınak anahtarı şenlik alayı ile kutsal yoldan Stratonikeia’ya götürülüp geri getirilirdi.

Hekate, Titanlar Kuşağı’nda önemli bir yere sahiptir Hekate Titanlar arasında Güneş Soylular diye anılan tanrılar soyundandır. Koios ile Phoibe’nin iki kızları olur. Biri Leto (ki Zeus Leto’yu eş edi-nip onunla iki büyük Olempos Tanrısı’nı, Apollon ile Artemis’i dünyaya getirir.) öbürü Asterie’dir. Asterie Parses’le birlikteliğinden Hekate dünyaya gelir. Hekate, Apollon’la Artemis’in başlıca sıfatlarından olan ‘hekatebolos’, yani hedefi vuran kelime ile ilgilidir. Hekate Titanlar Kuşağı’nda önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Theogonia’nın başlangıcındaki

Musalar’a övgüyü andıran parçada, Zeus deniyor, Hekate’yi “herkeslerden üstün tuttu” ve onur paylarını tanrılar arsında paylaştırırken, bu tanrıçaya karalarda, denizlerde ve göklerde yetki payı ayırdı. Ozan Heseidos, ‘Theogonia’ adlı eserinde Hekate’yi şöyle dile getirmiştir: “Ölümsüzlerin saygısı büyüktür ona, Bu gün yer yüzünde kurban kesen her ölümlü Hekate’nin adını anar yakarışlarında, Kimin dileğini iyi karşılarsa o tanrıça Onun elde edemeyeceği şey yoktur, Ona bütün mutlulukları vermen elindedir, Ünlü Gaia ile Uranos’un bütün çocukları Kendi paylarından pay vermişlerdir ona… Kim hoşuna giderse Hekate’nin Yardım görür ondan, destek bulur onda. Meydanlarda, kalabalıklar içinde Kimi isterse onu parlatır Hekate.

Ölüm-kalım savaşlarında Hekate Dilediği savaşçıya yardım eder. Dilediğine verir başarıyı, şanı,şerefi Kurultaylarda saygın kralların yanındadır. İnsanlar arasındaki yarışmalarda Tanrısal gücüyle işe karışır Zaferi kazanan alır güzel ödülü Ve şeref kazandırır yakınlarına. Binicilerden de dilediğine yardım eder. Belalı engin denize açılanlarda Başvururlar Hekate’ye ve yeri sarsan tanrıya, Bereketli av sağlar onlara tanrıça, Ya da tam başaracakları sırada Avlarını alır ellerinden canı isterse Hermes’le sürüleri üretir ağıllarda Öküzleri, keçileri, ak yünlü koyunları Azaltır ya da çoğaltır gönlünce. Ölümsüzler arasında yeri büyüktür Hekate’nin Zeus gençliğin besleyicisi yapmıştır onu.” Kaynak: George E. Beean Karia, Azra Erhat Mitoloji Sözlüğü. www.lagina.org. Haberler.com

Müzelik Eser Şampiyonu “Lagina Kutsal Alanı” Sahip olduğu özel coğrafi konumuyla, tarihler boyunca pek çok medeniyete yurt olan Anadolu, bu medeniyetlerin bıraktığı kültürel miraslarla da açık hava müzesi niteliği taşıyor. Bu tarihsel ve kültürel zenginliğin ortaya çıkmasındaki en önemli araçlardan olan Arkeolojik Kazı Araştırmaları ise 1800’lü yıllara kadar uzanıyor. ANKA’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden derlediği bilgilere göre, Anadolu’da uzun süre devam eden kazı çalışmalarının en eskisini, ilk çalışmanın 1842 yılında başlatıldığı Magnesia kazısı oluşturuyor. Anadolu’da yürütülen uzun süreli kazı çalışmalarında ikinci sıraya ise Muğla, Yatağan’da yer alan Lagina Hekate Kutsal Alanı yerleşti. 1856 yılında, N.C Newton’un sondaj çalışmalarına başladığı alan, bugüne kadar müzelere kazandırdığı bin 111 eserle ise, en eski kazılar arasında, envanterlik eser şampiyonu unvanına sahip. N.C Newton, 152 yıl önce başlattığı sondaj çalışmaları sonucu bulduğu tapınağa ait 7 kabartmalı friz bloğunu, G. Hirschfeld ise 1879 yılında kutsal alandaki yazıtları gün ışına çıkardı. 1891 yılında ise Batı Anadolu’nun ilk Türk kazısını Lagina’da gerçekleştiren Osman Hamdi Bey, kutsal alandaki çalışmalarda 17 kabartmalı friz daha ortaya çıkardı. Elde edilen bu frizler, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne taşındı. 1993 yılından itibaren ise Lagina’da kutsal alan ile çevresinde düzenli kazı ve restorasyon çalışmaları, Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ahmet Adil Tırpan başkanlığında devam ediyor. Geç Geometrik Dönem yerleşiminden, (MÖ 8. YY) Doğu Roma Hıristiyanlık Dönemine kadar kesintisiz uzanan bir yerleşim stratigrafisinin keşfedildiği alan, bin 111 envanterlik, 948 etütlük eserle, en eski kazılar arasında birinci sırada yer alıyor. Tarih: 18 Haziran 2008 Kaynak: Haberler.com

KURED: “Yatağan’da 2. termik santral kültür, insan ve doğa katliamıdır”

Yıl:2007

“Muğla İli, Yatağan İlçesi, Turgut Beldesi sınırları içindeki antik Lagina Hekate yerleşimi yakınlarında kurulmak istenen ikinci termik santralın doğayı, insan kaynaklarını ve paha biçilmez bir kültür mirasını katledecek olmasına tepkimizi dile getirmek için çevreci dostlarımızın daveti üzerine 15 Kasım 2007 Perşembe günü yöreye gezi düzenledik. Aşağıda, konuya ilişkin gazetelerde çıkan kupürler yer almaktadır”.

15


B odrum Tutkunları

Hazırlayan: YİĞİT UYGUR

BU YAZ, GÜMÜŞLÜK’TEN

UMUT YÜKSELECEK

Gümüşlük Akademisi geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da çeşitli sanatsal faaliyetler ve sıkı bir programla sezonu açıyor. Ancak bu yıl Akademi’de daha bir hareketlilik göze çarpıyor. Kısacası sanata boğulmak isteyenlerin bu yılki adresi Gümüşlük Akademisi olacak.

Gümüşlük Akademisi’ndeki bu hummalı çalışma tamamıyla kamusal bir sorumlulukla gerçekleştiriliyor. Amaç sanata hizmet ve tabii ki de Antik Myndos Şehri’nden günümüze ulaşan Gümüşlük ruhunu yaşatabilmek. Biraz betonlaşan, biraz plastikleşen hayatlarımıza müzikle, plastik sanatlarla, tiyatroyla, sanat terapisiyle ve yogayla biraz umut verebilmek.

U

mut dedik; çünkü bu yıl Gümüşlük Akademisi’nin tüm sanatsal faaliyetlerinin ana teması “Umut”. 2009 yaz sezonu boyunca Gümüşlük Akademisi’nde çok çeşitli disiplinlerde etkinlikler gerçekleşecek. 1 Ağustos’ta başlayacak olan “Umut Konserleri” sadece Gümüşlük değil, tüm Bodrum’un ilgisini çekecek. Yaz boyunca Talimhane Tiyatrosu’yla birlikte organize edilecek tiyatro gösterileri, İlhan Berk’in anısına düzen-

16

lenecek “Buluşma” ve bu çerçevede bir fotoğraf yarışması; şiir ve edebiyat söyleşileri, Ahmet Filmer’le ekoloji seminerleri, Fügen Candan’la seramik atölyeleri, Latife Tekin’le edebiyat atölyeleri, Ümit Ünal’la senaryo geliştirme atölyeleri, Somnur Kurt’la sanat terapileri ve Melek Mjaanes’le yoga seansları tüm bu faaliyetler kapsamında yer alacak. Öte yandan Heykeltıraş Eyüp Öz, Ağustos ayı boyunca haftada iki gün heykel atölyesi gerçekleştirecek.

“Myndoslular’ın yürüdüğü yollarda yürümek istiyoruz”

Yazar Latife Tekin’in başkanı olduğu Gümüşlük Akademisi Vakfı ve vakfın bu yazki yoğun programının arkasında geniş, güçlü bir ekip var. Akademi’nin koordinatörlüğünü İlknur Demirtepe ve Emre Çetinkaya üstleniyor, misafir ilişkileri sorumlusu ise Seray Taştan. Umut temasını ve akademinin yoğun programını anlatan Emre Çetinkaya “Myndoslular’ın yürüdüğü yollarda yürümek istiyoruz” diyor… Emre Çetinkaya: “Bu yaz programımız çok yüklü ve canlı, sloganımız da umut; “Umut ışıktır, karanlıkta kaybolmak istemiyorsan umudunu

kaybetme” diyoruz. Yapacağımız etkinliklerin tümünü Antik Myndos’a adadık bu yıl, onlar milattan önce buradaydılar ve bizler, yani şimdinin Gümüşlüklüler’i son birkaç yıldır, toprak altından yükselen o çağrıyı daha güçlü bir biçimde duyar olduk. Kaçınılmaz biçimde içimizde bir arzu uyandı, Myndoslular’ın yürüdüğü yollarda yürümek istiyoruz. Myndos’un gün ışığına çıkması gerekiyor ve doğal olarak harekete geçtik; beldemiz betona yenik düşmesin, gümüş gibi parlasın, hep antik kalsın diye… Akademi on dört yıl önce kuruldu. Bize yönelen bir talep, giderek artan bir ilgi ve merak var; sanatçılar, yazarlar, araştırmacılar projeleriyle Akademi’ye başvuruyor. Sadece ülkemizden değil, dünyanın uzak, yakın pek çok ülkesinden, “Orada ne yapılıyor?” merakının ötesine geçen bir ilgi bu; çünkü Gümüşlük Akademisi her şeye rağmen bağımsızlığını koruyup ayakta kalmayı başardı ve ilham veren bir yer olmayı sürdürüyor. Bizim bu yamaçlarda var olma direncimiz sonunda insanların kalbine ulaştı. Bu yılki atılım bize güvenen destekçilerimizin heyecan ve enerjilerinin de bir yansıması aynı zamanda… Destekçilerimiz var tabii, ama kriz de var. Biz açıkçası kendi imkanlarımızla ayakta dura-


Emre Çetinkaya

bilmek istiyoruz. Konserler, tiyatro ve sinema festivali gibi maliyeti yüksek etkinlikleri sponsor desteği olmadan gerçekleştirmek zor”.

“Düzenden Kaos’a; Simulakr’dan Zuhur’a”

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen bir seminerle açılış yapan Gümüşlük Akademisi, 20 – 21 Haziran tarihlerinde ülkemizin önemli fizik ve metafizikçilerini bir araya getirdi. “Düzenden Kaos’a; Simulakr’dan Zuhur’a” başlıklı seminerde açılış konuşmasını yapan Gümüşlük Akademisi Vakfı Başkanı yazar Latife Tekin, “Umut” üzerine konuştu. Seminerin önemli konuklarından Gediz Akdeniz’in “Düzenden Kaos’a” ve “Karmaşıklık: Simulakr’dan Zuhur’a” başlıklı konuşması ise konukların merakla beklediği konular arasındaydı.

Latife Tekin

ilknur Demirtepe

n Gümüşlük’ün Yıldızlı Geceleri Son yıllarda Bodrum’un Antik Tiyatrosu’nda kocaman bir kaosla süregelen ve yavan pop kültürünü, yazlıkçılarla buluşturan BKM ve Türkcell “Yıldızlı Geceler”ine rakip geliyor. Daha steril, daha özgün ve daha sanatçı kimliği taşıyan müzisyenlerle Gümüşlük’ün yıldızlı geceleri altında gerçekleşecek konserlerin teması “Umut” başlığını taşıyor. Gümüşlük Akademisi’nin 500 kişilik amfi tiyatrosunda gerçekleşecek olan “Umut Konserleri”ne bu yıl, Zuhal Olcay, Melike Demirağ, Bulutsuzluk Özlemi, Ezginin Günlüğü ve Kardeş Türküler konuk olacak. 1 Ağustos’ta Zuhal Olcay’la başlayacak konserler Cumartesi günleri devam edecek. 4 Eylül tarihli Kardeş Türküler konseri ise Cuma günü gerçekleşecek.

n İlhan Berk Buluşması Gümüşlük Akademisi, şair İlhan Berk’in ölümünün birinci yıl dönümünde gelenekselleşmesi planlanan İlhan Berk Buluşmaları’nın ilkini gerçekleştirmek üzere çalışmalara başlamış bulunuyor. Akademi, Gümüşlük ve Bodrum’da gerçekleşecek bu şiirli günlerin, İlhan Berk’e layık bir şölene dönüşmesi umuduyla kültür ve sanatı önemseyen tüm kişi, kültür ve kurumlardan destek bekliyor. Gümüşlük Akademisi “İlhan Berk Buluşmaları” ile İlhan Berk’in hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Bodrum Kenti’nde anısının yaşatılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. Ayrıca şairin sevdiği şairleri ve dostlarını bir araya getirmek ve bir İlhan Berk belleği oluşturmak; İlhan Berk şiiri üzerine yapılacak sempozyumla ve ardından yayınlanacak kitapla şairin edebiyata armağanını daha iyi anlamak ve İlhan Berk Şiirleri’nden esinlenilmiş fotoğraf yarışması ve bunu izleyen sergiyle şiiri farklı bir disiplinle buluşturmak da hedeflerden bazıları. İlhan Berk Buluşması’nın ilki 26 – 30 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. 26 Ağustos Çarşamba günü saat 19.00’da İlhan Berk dizeleri ve şiirlerinden esinlenilmiş fotoğrafların katılacağı yarışmada ilk üçe giren ve övgüye değer görülen fotoğraflar sergilenecek. Sergi İlhan Berk Buluşması’nın açılış kokteyliyle gerçekleşecek. 27 Ağustos Perşembe günü İlhan Berk Şiiri üzerine bir sempozyum gerçekleştirilecek. Akşam saat 17.30 ise şair mezarı başında anılacak. 28 Ağustos Cuma günü “Şiirli Tekne (İlhan Berk belleği)”

adlı bir etkinlik çerçevesinde katılımcılar bir tekne gezisi yapacaklar. Aynı akşam saat 19.00’da İlhan Berk’e Saygı Gecesi düzenlenecek ve gecede şairin şiirlerinin çeşitli dillerde sunumunun yanı sıra katılımcı şairler de şiirlerini okuyacak. Latife Tekin, Orhan Alkaya ve Neşe Yaşın’ın organizasyon komitesinde yer aldığı İlhan Berk Buluşması’na Küçük İskender, Enis Batur, Oruç Aruoba, Sina Akyol, Talat Sait Halman, Gülseli İnal, Hilmi Yavuz ve Tekin Gönenç gibi Türk Edebiyatı’nın önemli isimleri davet edildi.

Dizelerden Objektife Fotoğraf Yarışması

Bu etkinlik çerçevesinde yer alacak fotoğraf yarışması tüm profesyonel ve amatör fotoğraf sanatçılarının katılımına açık olacak. Yarışmaya katılacak fotoğrafların İlhan Berk’in bir şiiri ya da dizesinden hareket etmesi gerekiyor. Yarışmada ilk üçe giren ve övgüye değer görülen fotoğraflar 26 Ağustos günü Bodrum’da sergilenecek ve 1. İlhan Berk Buluşması kitabında yer alacak. Yarışmanın birincisine iki hafta, ikinci ve üçüncüye birer hafta süreyle Gümüşlük Akademisi’nde konaklama imkanı ödül olarak verilecek. Yarışma şartnamesinin detayları için: www.gumuslukakademisi.org

17


n Akademi’de Tiyatro Perdesi Tekrar Açılıyor Gümüşlük Akademisi ve Talimhane Tiyatrosu işbirliğiyle Gümüşlük Tiyatro Günleri Temmuz Ayı boyunca sanatseverlerin ilgisine açık olacak. Gümüşlük Akademisi’nin Açık Hava Tiyatrosu’nda Temmuz ayı boyunca her Perşembe birbirinden farklı dört yapım sahne alacak. Önümüzdeki yıllarda uluslararası nitelikte bir tiyatro festivaline dönüşecek olan bu festivalde, bu yıl sahne alacak oyunlar; “Salvador Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor”, “Gagarin Sokağı”, “Yastık Adam” ve “Çirkin İnsan Yavrusu” adlı oyunlardan oluşuyor.

n

23 Temmuz’ da sahne alacak oyun ise Yastık Adam adını taşıyor. Talimhane Tiyatrosu’nun sergileyeceği eseri Martin McDonagh kaleme almış; çeviren ve oyunu yöneten, Mehmet Ergen. Oyuncular: Bekir Çiçekdemir, Murat Karasu, Serhat Tutumluer, Yurdaer Okur. Oyunun konusu ise kısaca şöyle: Totaliter bir ülkede bir yazar, kısa hikayelerindeki tüyler ürpertici şiddet öğelerinin, şehirde cereyan etmekte olan bazı çocuk cinayetlerine benzerliklerinden ötürü sorguya çekilmiştir. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Yastık Adam ödüllü bir oyun. 2004 Laurence Olivier Award, En İyi Yeni Oyun; 2005 New York Drama Critics’ Circle Award, En İyi Yabancı Oyun. Ayrıca oyun üç ayrı ödüle de aday gösterilmiş.

n 9 Temmuz’ da Akbank Sanat - Yeni Kuşak Tiyatro tarafından sergilenecek olan “Salvador Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor” adlı oyun, “Motorsiklet Günlükleri” filminin senaryosuyla Oscar adayı olan Portoricolu oyun yazarı Jose Rivera’dan “gerçek” bir hikayenin, gerçek üstü bir kurgulamayla kaleme alındığı bir tiyatro oyunu. Savaşın ve yıkımın her şeyden daha gerçek olduğu bir dünyada, sürrealizmi sahneye taşıyan oyunu Mehmet Ergen çevirdi ve yönetti. Deniz Celiloğlu, Burak Sayar, Merve Engin, Nihat İleri, Evren Kardeş ve Mehmet Ali Nuroğlu’nun rol aldığı tiyatro eserinde Koray Hatipoğlu da gitarıyla oyunun müziklerini seslendiriyor.

n

16 Temmuz’ da ise İstanbul Halk Tiyatrosu Gagarin Sokağı adlı oyunu Bodrumlu sanatseverlerle buluşturacak. İskoçya’nın

fakir sanayi bölgelerinde bir fabrikada iki işçi, fabrikayı teftişe gelerek ve Japon ya da Amerikalı olduğunu tahmin ettikleri birini rehin alırlar. İşçilerin amacı, siyasi bir eylem gerçekleştirmektir. O gece görevi biten üniversite mezunu bir güvenlik görevlisi de şapkasını unuttuğu için fabrikaya geri döner ve işin içine bulaşmış olur. Oyun işçi, işveren ve öğrenci arasında özellikle 90 sonrası siyasi bakışıyla düşündürücü aynı zamanda komik tartışmalarla gelişir. Gagarin Sokağı’nda, Bahtiyar Engin, Levent Üzümcü, Yıldıray Şahinler, Deniz Celiloğlu rol alıyor. Dekor ve Kostüm Barış Dinçel, Işık Tasarımı ise Kemal Yiğitcan’a ait.

n 30 Temmuz’ da Oyun Deposu, “Çirkin İnsan Yavrusu” isimli oyunla perdelerini tekrar açacak. Türkiye’den biri eşcinsel, biri Kürt, biri de türbanlı üç kadının kimliklerini oluşturma süreçlerini ve bu süreçte toplumun önyargılarıyla baş etme çabalarını ele alan oyun, sokakta ve hayatta birbirine teğet geçen insanların ortak deneyim alanlarını görünür kılıyor. Kendi metinlerini oluşturan “Oyun deposu” bu ilk çalışmasında doğaçlama ve dans tekniklerinden yararlanıyor. Yaratıcı ekip ve oyuncular, Yelda Baskın, Gülce Uğurlu ve Elif Ürse’den oluşuyor. Oyunu Maral Ceranoğlu yönetirken, dramaturg Ceren Ercan, kostüm tasarımı ise Tomris Kuzu’ya ait. Oyunun müzik danışmanı Gevende… Tiyatro günlerinde bütün 21.00’de başlayacak.

oyunlar

saat

Uçan Süpürge Film Festivali’yle Tanışın

Her yıl geleneksel olarak yapılan Uçan Süpürge Film Festivali bu yıl Gümüşlük’e taşınıyor. 22– 25 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde 80’ler ve umut teması taşıyan uzun ve kısa metrajlı filmler öne çıkıyor. Festival dışında da Akademi’nin amfi tiyatrosunda yaz boyunca her hafta bir gece halka açık film gösterimleri yapılacak.

Senaryonuzu Paylaşın

Yine Temmuz ayında gerçekleşecek etkinliklerden bir tanesi Yönetmen, senaryo yazarı Ümit Ünal ile senaryo geliştirme atölyesi. Sinema meraklısı olmaktan öte sinemaya gönül vermiş ve hayatına profesyonel olarak sinemayı sokmuşların özellikle ilgisini çekecek olan atölye çalışmasında katılımcı sayısı 14 kişiyle sınırlandırılmış.

Latife Tekin’le Edebiyat Atölyesi

Latife Tekin, yazar adaylarını Gümüşlük Akademisi’ne davet ediyor. Üç gün boyunca yazı odaklı sohbetlerin gerçekleşeceği, Latife Tekin’in yazı deneyimini aktaracağı atölye; sınırlı da olsa

18 BODRUM

yazdıklarını okura açmış, kendini yazıyla ifade etmeyi seçmiş herkese açık.

isteyenler, dilerlerse akademinin tesislerinde de konaklayabilecek.

İçinizdeki Sanatçıyla Tanışın

Tam da milletçe umuda ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde ve bir rant savaşının Armageddon’u olmuş Bodrum Yarımadası’nın en batı ucundan sanatla birlikte yükselecek “Umut”. Büyük emekler harcanarak organize edilen bunca kapsamlı ve seçkin sanat faaliyet, umut ediyoruz ki karşılığını bulur…

Ressam Somnur Kurt ile gerçekleşecek Sanat Terapileri yıl boyunca sürecek. Çalışmalarda kara kalem desen, renkler, kolaj ve kille olanaklar ve yaratıcılık doğrultusunda her çeşit malzemeyle görseller oluşturulacak. Haftalık periyotlarla kümelendirilecek çalışmalara katılmak


BODRUM

19


Y azarların Bodrum’u

Hazırlayan: ÇAĞLA GÜNEŞLER

Osman Öndeş’in Anlatımıyla

“BODRUM’DA YAĞMA” Bu ay Yazarların Bodrum’u için araştırmacı yazar Osman Öndeş’in “Bodrum’da Yağma” isimli kitabı seçildi. Osman Öndeş, Büyük Britanya Krallığı’nın Ege’de ve Akdeniz’deki tarihi eser yağmasını, belgelere, bu yağmayı gerçekleştiren kişilerin kendi keşif günlüklerine dayanarak anlatmış. Öndeş, “Yağma” diyor ama çok açık, planlı ve haberli bir şekilde yürütülmüş olan tarihi eser sevkiyatlarına yağma demenin neredeyse doğru olamayacağını söyler gibi kitabında. Bu kitapla ilgili yapacağımız değerlendirme, Büyük Britanya Krallığı, Osmanlı Devleti ve dönemin Bodrum’una bakarken, Mousoleion’un yitirilişinin ‘nasıl’ından çok, ‘neden’ine dair olacak. “Kazıya başladıktan sonra, uzun zaman yalnızca çok ufak saçak süsleri bulundu. Dörtgen sahanın hemen hemen tamamı temizlendikten sonra, bütünüyle korunmuş bir parçaya rastlama ümidimi neredeyse kaybediyordum. Ama doğu kısmındaki evleri satın aldıktan sonra, bir gün ansızın, hiç bozulmamış bir saçak süsüne rastladım. Ön kısmını çevirince, at üstünde çok güzel bir Amazon Figürü’yle karşılaştım. Bu figürü gördüklerinde, şaşkınlık ve hayranlık içindeki Türk İşçilerimin dudaklarından “Kız!” nidası yükseldi. Bulduğum şeyin neye benzediğini ilk defa anlamışlardı.” Sir Charles Newton, Bodrum’da yaptığı kazılar sırasındaki izlenimlerini, tuttuğu notlarda böyle aktarır. Yılmadan yürüttüğü kazı çalışmaları sırasında bulduğu, Mousoleion’a ait parçalar karşısında duyduğu sevinç ve gurur, notlarına aktardıkları, bu konuya kendisinin ve Büyük Britanya’nın ne derece önem verdiğini anlatır. Aynı zamanda yalnızca bu küçük paragraf bile, kendi topraklarında her şeyden ‘habersiz’ yaşayan bir halkın durumunu, gözler önüne serer. Büyük Britanya İmparatorluğu, Üzerinde Güneş Batmayan Ülke, özellikle 19. yüzyılda Akdeniz ve Ege’nin dört bir yanına gönderdiği elçilerden devlet politikası gereği, küçük bir ricada bulunur; elçiler gittikleri yerlerde özellikle Yunan ve Roma’ya ait antik yerleşimlerin bulunduğu noktaları belirleyecek, burada kazı çalışmalarını yürütecek ve bulunan tarihi eserlerin ülkeye sevkiyatını gerçekleştirecektir. İşte ileride dünyanın en önemli kültür ve tarih miraslarının bulunacağı, Fransızlar’ın Louvre Müzesi’ni solda sıfır bırakacak olan British Museum’un içi böyle

20 BODRUM

doldurulacaktır. Sadece elçiler değil denizciler bile, tüm kıyılara ve limanlara ait ayrıntılı deniz haritaları hazırlarken, antik yerleşimlerin de izini sürecektir. Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli bölgelerine atanan bu elçiler, hiç kuşkusuz, ne kadar önemli bir projeye hizmet ettiklerinin bilincindeydi ve yaşadıkları dönemden yüzyıllar sonrasını tahayyül etme becerisine sahiplerdi. Peki Osmanlı İmparatorluğu’nun, kendi toprakları üzerinde yürütülen bu projeden habersiz olması mümkün müydü? Bu cevabı belli bir soru, Osmanlı’nın, imparatorluğun en ücra köşelerine hükmetmek için güçlü bir biçimde oturtmuş olduğu devlet merkezli sisteminde, olup bitenlerden haberdar olmaması imkansızdı. Çoğumuzun bildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde, Anadolu’nun dört bir yanından başka ülkelere götürülen tarihi

1842 yılında Padişah 2. Mahmud zamanında Büyük Britanya’nın İstanbul’a gönderdiği İngiliz Büyük Elçisi Lord Stratford Redcliffe, 1846 yılında, Bodrum Kalesi’nde bulunan Mousoleion’a ait Paros Mermerleri’nden yapılmış, Amazonlar ve Yunanlılar’ın savaşını tasvir eden alınlığın on yedi parçasından on ikisini,“Amazon Frizi”ne ait kabartma heykellerini, ülkesine sevk ederken Sultan Abdülmecid, sevkiyatın masraflarını bizzat karşılamıştır.

eserlerin büyük bir kısmı, çalınmış değildir. İbret verici olması açısından, Anadolu’dan izinsiz olarak götürülmüş olanlardan oluşturulmuş bir koleksiyonun, resmedilmiş halini sayfamızda görebilirsiniz. Ama çoğunluk olarak bu tarihi eserler, satılmış, hediye edilmiş ve hatta götürülürken üzerine para bile ödenmiştir. İlginç bir hikaye şudur: 1842 yılında Padişah 2. Mahmud zamanında Büyük Britanya’nın İstanbul’a gönderdiği İngiliz Büyük Elçisi Lord Stratford Redcliffe, 1846 yılında, Bodrum Kalesi’nde bulunan Mousoleion’a ait Paros Mermerleri’nden yapılmış, Amazonlar ve Yunanlılar’ın savaşını tasvir eden alınlığın on yedi parçasından on ikisini,“Amazon Frizi”ne ait kabartma heykellerini, ülkesine sevk ederken Sultan Abdülmecid, sevkiyatın masraflarını bizzat karşılamıştır.

Charles Newton’un Yürüttüğü Çalışmalar

Adını en çok anacağımız British Museum’un 1950’li yıllardaki yönetici asistanı arkeolog Charles Newton da, Mousoleion’a ait eserleri gün ışığına çıkartmak üzere yürüttüğü kazı çalışmaları sırasında, kendisine ülkesi tarafından ayrılmış olan maddi kaynakla, Padişah’ın bilgisi dahilinde kazılar yapmış, kazı yapacağı alanlarda engel teşkil eden birçok yerlinin arazisini ve evini satın almış ve birçok yerliyi de kazılarda işçi olarak çalıştırmıştır. Eserler, Büyük Britanya’nın savaş gemilerine yüklenerek ülkeye götürülmüştür. Ayrıca Newton’a kazılar sırasında, sadece misafirperverliğin bir gereği olarak, birçok Bodrumlu da yardım etmiştir. Arazilerini, kazı çalışmalarına kendisi açanlar olmuştur. Arazisi satın alınmış olanlar ise, nispeten işin farkında olan ama geleceğin


puslu görüntüsünde, neleri heba etmiş olduklarını göremeyenlerdir. Charles Newton’un notlarında Süleyman isimli bir Bodrumlu’nun yardımlarından, dostu Mehmet Çavuş’tan ve Hacı Kaptan’dan söz edilmiştir. 18. ve 19. yüzyıl İngilteresi’nin arkeolojiye ve antropolojiye verdiği özel değer sadece bu kitabı okurken karşımıza çıkmaz. “Bodrum’da Yağma”, bu işin özellikle arkeolojik boyutuna odaklanmış olsa da, anlatılanlar antropolojik boyutları da ortaya koyar. Tam da ‘modern’ toplumların kurulmaya başladığı 19.yüzyılda, İngilizler, ‘ilkel’ insan topluluklarının yaşadığı topraklarda, o insanların yaşayış biçimlerini, kültür ve inanç sistemlerini incelemiş, bu topluluklarla bir arada bulunmuş ve onların ‘ilkel’ olarak nitelendirdiği özelliklerini yok edip, onları ‘modernleştirmek’ üzere planlı çalışmalar yürütmüşlerdir. İşte antropolojinin doğuşu, şimdi tamamen ters bir kutupta bilgi üretmeyi amaçlayan bilim insanlarına rağmen, tarihte kara bir lekedir. Antropolojinin İngiltere’deki doğuşu ve niteliğine kısaca ve oldukça kaba bir biçimde değinilmiş olunmasının sebebi “Bodrum’da Yağma”da, geniş bir yer kaplayan Charles Newton’ın Travels & Discoveries in The Levant isimli kitabına ait notlardır. Charles Newton, 1852 yılında Midilli Adası’na konsolos olarak atanmış Akdeniz ve Ege’yle ilk defa buluşmuştur; yürüttüğü çalışmalar sırasında, bulunduğu bölgenin insanlarıyla iç içe ve onları tanımlamaya özel bir özen göstererek yaşamıştır. Ege ve Akdeniz’de hüküm sürmüş eski çağ uygarlıklarına, Yunan ve Roma Medeniyetleri’nin tarihine ilişkin o güne kadar edindiği engin bilgilerle Midilli’ye gelmiş olmasının ve yaptığı kazı çalışmalarının yanı sıra Newton, bulunduğu yerdeki insanların yaşam tarzlarını, alışkanlıklarını, bulundukları kültürel yapının kodlarını çözmeye de kendini adamıştır. Belki de bunun için Bodrum’da Mousoleionve Datça’da Kindos’a ait eserleri ülkesindeki British Museum’a götürürken pek bir zorlukla karşılaşmamıştır. Zaten Osmanlı devlet geleneğini düşünürsek, halkın böyle bir tarih bilincine sahip olması ve tarih bilincine sahip olsa da padişah fermanlarına karşı çıkabilecek güçte olması imkansızdır. Charles Newton, o dönemde Mousoleion’a ve Datça Kindos’a ait eserleri gün ışığına çıkarmak için çalışmalar yürütmeseydi, bu eserlerin ne zaman ve nasıl keşfedileceklerini tahmin etmek kolay değil. Kültür miraslarının bu topraklardan götürülmesinin kabul edilemez oluşu kadar; toprak altında kalması, 1522’de Şövalyeler’in inşa ettiği Bodrum Kalesi ya da bir köylünün bahçe duvarı fark etmeksizin kullanılması da kabul edilemezdi kuşkusuz. Zaten Charles Newton, tarihi eserlerin British Museum’a sevkiyatını, tüm insanlığın malı olan bu miraslara, İngiltere adına el konularak, onların koruma altına alınması olarak görür. Charles Newton, bu ‘bilinçle’ Muğla’nın neredeyse tüm antik yerleşimlerinde incelemeler yapmıştır. Tüm bölgede yaptığı incelemelerde, en büyük kaynakları ise Heredot ve Plinius olmuştur. Çalışmalarını, onların Antik Dönem’e ait anlatımlarından hareketle gerçekleştirmiştir.

Sadece Cehalet mi?

Charles Newton’un yürüttüğü çalışmalara kimsenin ses çıkarmamış olması, bölgedeki yerlilerin ‘cahil’ olarak nitelendirilmesiyle işin içinden

Charles Newton, tarihi eserlerin British Museum’a sevkiyatını, tüm insanlığın malı olan bu miraslara, İngiltere adına el konularak, onların koruma altına alınması olarak görür. n Sir Charles Townly’nin, Anadolu Uygarlıkları’na ait eserlerden oluşturduğu koleksiyonunu gösteren tablo. çıkılacak kadar kolay değildir. Ayrıca Osmanlı Padişahları’nın aymazlığı da her şeyin bu kadar kolay halledilmiş olmasını açıklayacak nitelikte değildir. Osman Öndeş, “…Aslında British Museum, akılsız ve uygarlıktan nasibini almamış devletlerin ve hatta imparatorlukların, koruma bilincine sahip olmadıkları kültür ve tarih hazinelerinin bir meşheridir.”der. Öndeş, yaşanan olayları Osmanlı’nın acz içinde olmasına ve cehaletine bağlar ve bunu bir ulus adına kahredici olarak niteler. Tabi ki, içinde bulunulan dönem, siyasi ve ekonomik anlamda Osmanlı’nın devlet sisteminde çöküntüye uğramış olduğu şeklinde yorumlandığında, düz bir cahillik nitelemesi söz konusu da olamaz. Osmanlı, kuruluşundan itibaren ekonomik döngüyü elinde tutmaya dayalı bir sistemi yerleştirmiş, ticareti sınırlandırmış ve İngiltere ya da Fransa’daki gibi bir burjuva sınıfının gelişmesine imkan tanımamıştır. Ticari faaliyetin kısıtlılığı ve devletin müdahaleleri, 19. yüzyılda ekonomik anlamda yaşanan dönüşüme ayak uyduramamasının sebeplerindendir. Osmanlı, yine aynı devlet merkezci sistem geleneğiyle, devletle halk arasındaki büyük uçurumu ortadan kaldıracak bir aracı kitlenin doğmasına karşı çıkmış olduğundandır ki, aydın kesimle halk arasında kopukluk vardır. Bu, halkın ‘cehalet’ini ve devletle bire bir ilişkisinden kaynaklanan kul olma bilincini açıklayacak niteliktedir. Bütün bunlar Osmanlı’nın içinde yaşanan önü alınamaz sorunları ortaya çıkarırken, İngiltere’ye olan ‘gönül borcu’ ona başka bir yol bırakmış mıdır acaba? Zaten Büyük Britanya’dan sevkiyat için gelen gemilerin, savaş gemileri olması, yerli yerinde bir tehdit olarak da düşünülebilir.

Sonuç Yerine

Tarihin tekerrürden ibaret oluşunu desteklercesine, Osmanlı’nın 1600 yıl önce yol

açmış olduğu bir hata, Osmanlı’nın yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşuyla tarihe karışmamıştır. Dünya’ya Bodrum’dan baktığımız pencereden gördüklerimizin 1600 yıl öncesinde, 10 yıllar öncesinde ve bugün de oldukça karanlık olduğunu görmek zor değil. Aradaki büyük fark, Mousoleion gibi çok önemli bir dünya mirasının yitirilişidir. Ama yüzyıllar geçmesine rağmen, hala toprak altında bulunan dünya mirasları olması, gün ışığına çıkanların talan edilişi bizi, Osmanlı’yı ve İngiltere’yi lanetleme hakkından mahrum edecek ayıplardır. Tarih yazılırken kim bilebilirdi ki, bugün insanların, Bodrum Kalesi’nden Mousoleion’a ait eserlerin götürülmeye başlandığı 1846 yılından bahsedeceğini, Ege ve Akdeniz’deki tarihsel mekanlarından koparılmış eserlerle bezenmiş bir müzenin, yılda kaç ziyaretçinin akınına uğradığını konuşarak, kendi mekanlarında yani tam da Mousoleion’un olduğu yerde, o ziyaretçileri hayal edeceğini… Kim bilir, Mousoleion’u görmek için 12 ay boyunca kaç ziyaretçi gelecekti Bodrum’a? Kim bilir, Mousoleion’a ait eserlerin ne kadar büyük bir ekonomik katkısı olacaktı Bodrum’a, Bodrumlu’ya ve Türkiye’ye? Kim bilir Osmanlı Devleti bu topraklarda hüküm sürerken “taş” ne kadar para ediyordu? Eğer Mousoleion’a ve dört bir taraftaki tarihi eserlere, içten içe ya da açıktan bunu düşleyerek bakıyorsak, kızmak ve tarihi yargılamak gerçekten boşuna. Halikarnas Balıkçısı’nın yaşam, kültür ve medeniyet kalıntıları olan Mousoleion’a ait eserlerin iadesini, o eserlerin sadece Mavi Bodrum’a yakışacağını bildiği için istemesi gibi, isteyebilseydik tarihi eserlerin korunmasını, Mousoleion iade edilmese de, Anadolu’nun dört yanında bulunan, tüm insanlığın kültür mirasları, dimdik ayakta olurdu.

BODRUM

21


A yaküstü

Hazırlayan: CANSIN TÜRKDOĞAN

ÇER ÇÖPÜN KUMSALDA SON BULAN SEYAHATİ, tarihleri arasında YALOS İLE DEVAM EDİYOR... 9-22 Temmuz Osmanlı Tersanesi’nde Alanya’da nehirlerin sürükleyerek kıyıya getirdiği odun parçalarına yallos adı verilir. Bu adın, Yunanca’da sahil anlamına gelen “YALOS” kelime sinden geldiğini tahmin ediyoruz. Deniz kıyısından topladığımız bu “ÇER ÇÖPLER” rüzgar, deniz, kum vs. gibi rakipsiz ustaların elinden çıkmış eserlerdir. Bize düşen bu doğa harikalarını, herhangi bir müdahalede bulunmadan, yani kesmeden, oymadan kısaca biçimlendirmeden bir araya getirmek ve bizim gördüklerimizi size göstermektir. Sohbetimize öncelikle sizleri tanımakla başlamak istiyorum, biraz kendinizden bahseder misiniz bizlere ? Filiz Ateş: 1962 doğumluyum, İstanbul Erkek Lisesi, İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. Profesyonel Turist Rehberliği, Çevirmenlik, Reklam Filmleri Prodüksiyon İşleri yaptım. 1997’den beri Alanya’da yaşıyorum, 1998’den beri hobi olarak, 2006’dan beri Christiane’le birlikte Yalos markasıyla yallosla uğraşıyorum. Christiane Alaettinoğlu: 1965, Osnabrück doğumluyum. 1995 yılında Köln Yüksek Okulu’ndan (HFAK) Optometrist olarak mezun oldum. 1995 yılından beri Alanya’da yaşıyorum. On yılı aşkın bir süre turizmci olarak çalıştım. Lise yıllarından beri takı yapıyorum. 2006 yılından itibaren Filiz’le birlikte Yalos adı altında bu malzemeden çeşitli ürünler yaratıyorum. Bize biraz yallosu, yani eserlerinizi oluştururken kullandığınız malzemeyi anlatır mısınız? Sanırım yalloslar çok farklı yollardan ve birçok badire atlatarak ulaşıyor size? Alanya’da deniz kenarına vuran odun parçalarına verilen isim yallos, biz bunun Yunanca de-niz kıyısı anlamına gelen yalos kelimesinden geldiğini düşünüyoruz. Bunlar ormanlardan fırtına ve şiddetli yağmur sonrasında nehirler yoluyla denize ulaşan dal parçaları. Dalgalar sayesinde kıyıya vuran bu dal parçaları, süreç içinde deniz suyu, tuz, kum, güneş tarafından şekilleniyor; gerçekten çok badire atlatıyor. Eğer yakılmadan elimize geçerlerse onlara yeni bir hayat şansı doğuyor.

22 BODRUM

Her zaman farklı işler yapan kişilere sorulur ben de soracağım, nerden aklınıza geldi yallosu kullanarak hem sanat eseri değerinde bir tasarım hem de kullanışlı malzemeler yaratmak? Christiane Alaettinoğlu: Bulduğumuz parçaların kendisi ilham verdi, veriyor. Zaten bir kısmı biz bulduğumuzda tamamlanmış birer eser haline gelmiş oluyor. Filiz: Çakıl taşı, deniz kabuğu gibi hep topladığım bir malzemeydi yallos, bir gün, bir lamba ayağına ihtiyaç duydum, elimdeki bu malzemelerden bir lamba yaptım, sonra bir ayna çerçevesi, bir heykel… Böyle devam etti. Her süreci (toplama, tasnif, yaratma, oluşturma, birleştirme vs.) çok hoşuma gitti. Yalos Alanya’da sürekli bulunan bir şey mi, bulmakta zorlanmıyor musunuz ve sadece oraya özel bir şey midir, başka kıyılara da vurmaz mı bu yalloslar? Yallos tabi ki dünyanın sahil ve orman olan her yerinde bulunan bir malzeme. Yoğunluğu değişiyor, kalitesi değişiyor, adı değişiyor

ama hep var. Örneğin Karadeniz’de kargalak olarak adlandırılıyor. Alanya’nın veya Akdeniz Bölgesi’nin avantajı, Toroslar’dan odun parçalarını denize taşıyan çok sayıda nehrin olması. Ayrıca deniz suyunun tuzlu olması yallosların dayanıklılığını artırıyor. En önemli faktör ağacın kendi kalitesi; örneğin sedir, çam gibi zaten dayanıklı ve değerli ağaçlar bu sürecin sonunda nerdeyse ölümsüz bir güzelliğe sahip oluyor. Tahta kurdu gibi sorunlar da deniz tuzu ve güneşte pişmiş bu tahtalarda görülmüyor. Bazılarının üzerinde, tahta kurtlarının parçalar henüz denize ulaşmadan önce oluşturdukları şahane desenler bulunabiliyor. Dolayısıyla bunlar kışın fırtınaların ardından, yerel tabiriyle, deniz “taştıktan” sonra kumsala vuruyor. Yeri genellikle değişiyor ama temel olarak nehir ağızları, bu iş için uygun. Yalloslara müdahalede bulunmuyor oldukları gibi kullanarak şekil veriyorsunuz değil mi? Bulduğumuz parçalara biz herhangi bir şekil vermiyoruz, sadece onları birleştirmek için gerekli delme, vidalama işlemlerini uyguluyoruz.


Çok teşekkür ediyoruz; verimli bir sergi geçirmenizi dileriz...

Peki neler üretiyorsunuz? Sadece dekorasyon ürünleri değil sanırım; aralarında kullanışlı olanlar da çok sayıda değil mi? Aslında parçanın kendisi, bize ne ilham verirse onu üretiyoruz. Genellikle heykel, ayna, takı, dekorasyon ürünleri (yelkenli, balık vs.) gibi çok geniş bir yelpazede ürünlerimiz var. Osmanlı Tersanesi’nde 22 Temmuz tarihine kadar devam edecek bir serginiz var şu anda, bu Bodrum’daki ilk serginiz mi? Evet, 9-22 Temmuz tarihleri arasında Bodrum Marina Osmanlı Tersanesi’nde bir sergimiz olacak. Bu bizim Türkiye’de ilk sergimiz, daha önce Alanya’nın kardeş şehri Viyana Schwechat’ta bir sergimiz oldu. Genel olarak olumlu bir ilgi bekliyoruz. Bu serginin ardından da bütün yaz bo-yunca Gümüşlük’te bir standımız olacak. Katıldığınız yurt içi yurt dışı festivaller ya da yarışmalar oldu mu ? 3 yıldır Alanya Kültür ve Turizm Şenliği’ne katılıyoruz. Geçen sene “Alanya için sen de bir şey düşün” adlı hediyelik eşya tasarım yarışmasında ahşap kategorisinde birincilik ve ikincilik, tekstil kategorisinde üçüncülük aldık. En son İstanbul’da Galata Tasarım Günleri’nde yer aldık. Genel olarak çok ilgi ve takdir görüyoruz. İlginç olan özellikle çocukların çok dikkatini çekmesi, sıkılmadan uzun süre inceliyorlar. Herhalde onların hayal dünyalarına daha çok hitap ediyor. Bizim yaptığımız bir nevi geri dönüşüm.

BODRUM

23


Sonsuz Bahar Rüzgarları Ülkesi Erdoğan KAYALAR / erdogankayalar@gmail.com

BODRUM

Türkiye Siyasi Tarihi’nde Bir Bodrumlu:

ZEYYAT MANDALİNCİ

Eski Cumhurbaşkanları’ndan Cemal Gürsel’le İzmir Fuarı açılışından 20 Temmuz 1990. Sıcak bir temmuz günü. Kalabalık sığınacak bir gölge ararken Cemal Uslu’nun sesi duyuluyor; “Hane halkı! Hakkınızı helal edin.” “Helal olsun.” Ağlama sesleri yükseliyor. Cenaze, evden alınıyor. Turgutreis, Yalı Cami. Cemaat saf tutuyor. “Er kişi niyetine.” Bodrum’un ilk Milletvekili; Zeyyat Mandalinci. 1915’te Karatoprak’ta başlayan hayatını, Karatoprak’ta (Turgutreis) noktalıyor. “Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanmadın olacak. Kim bilir, nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında” Dizeleri aklıma düşüyor. Hey gidi günler hey! Nerde kaldı o coşkulu, heyecanlı günler? Omuzlar üzerinde köprübaşına kadar götürülerek, Ankara’ya uğurlanmak. 14 Mayıs 1950 sevinci. TBMM kürsüsü. Kürsüde meclisin en genç milletvekili Zeyyat Mandalinci, yemin ediyor. Karatoprak İlkokulu, İzmir Karataş Ortaokulu, İstanbul Erkek Lisesi, Fransa Sorbon Üniversitesi Science Politique Fakültesi ve Bodrum’un ilk milletvekili Zeyyat Mandalinci… Nerede kaldı Sorbon Üniversitesi yabancı öğrenciler birinciliği? Nerede Ticaret Bakanlığı? Nerede Japonya, Kore, Fas? Nerede 27 Mayıs, Yassıada, Salim Başol, Ömer Altay Egeli? “Mapushane Çeşmesi” yandan akmıyor artık. Geriye, Bodrumlular’ın gönlünde, anılarında, tertemiz çalışkan, iyiliksever Avrupalı bir insan kaldı; Zeyyat Mandalinci. Alman Harbi bitmiş. Memleket nefes almaya çalışıyor. Çok partili rejim kapıyı çalıyor. Rüştü Gür “Bodrum 1930 – 1980” adlı kitabında şöyle yazıyor: “2.Dünya Savaşı’nın ardından, Bodrum’un ticaret yaşamı tümden değişmişti. Artık incir, badem, tütün ticareti bitmişti. Zor günlerdi o günler. Giderek, süngercilik ve narenciye Bodrum’da en önemli iş kolu oldu. 1947’de Demokrat Parti kurucularından Celal Bayar ve Refik Koraltan,

24

Bodrum’a geldi. Babam 1950 seçimleri için çalışmalar başlayınca, Muğla Milletvekili adayı Zeyyat Mandalinci’nin köy gezilerine katılmama izin verdi. Zeyyat Mandalinci,1950’de Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasıyla meclise girmişti. O yıllarda Bodrum’da imar çalışmaları hızlandı. Dar bir yürüme yolundan başka bir şey olmayan Bodrum rıhtımında, genişletme ve iyileştirme çalışmaları başladı. İskele Camisi’nin önündeki alan yeniden düzenlendi. Rıhtım o dönemde yapıldı. Şehir suyu alt yapı çalışmaları, yine o yıllarda yapıldı. Zeyyat Bey’in Ticaret Bakanı olduğu dönemde Bodrum’da, narenciye çok önem kazandı ve çok uzun yıllar önemini korudu.” Haris Tengiz, “Zeyyat Dayı’mın oğlu. Beraber okuduk. Karatoprak’ta. Eski yazıda mezun olduk. Ben İzmir Mithat Paşa Sanat Okulu’na gittim; o, Karataş Ortaokulu’na. Liseyi İstanbul’da bitirip Fransa’ya gitti. İki yılda bir gelirdi köye izinli olarak. Beraber denize, ava, Bodrum’a giderdik. Daldık, yarıştık. Bir dalışımızda gözüme demir girdi. Jipiyle doktora götürdü. Bir yerlerde askerlik yaptı. Alman Harbi’nden sonra şirket kurdu. İki amcasını ortak etti. Sünger işi yapıyorlardı. Dalgıçları vardı, kangavaları vardı, motorları vardı… Bodrum’da Demokrat Parti’yi kurdular. Başkan oldu. 46’da kazanamadılar. Büyük vergiler geldi. İflas ettiler. 50’de kazandılar, Ticaret Bakanı oldu. Avrupa görüşü vardı. Milli Koruma Kanunu’nu çıkarttı. Yenilikler bünyeye uymadı, istifa etti. İdam kararı konseye sunuldu, üç kişi asıldı. Gerisi hapse mahkum oldu. Sonra Japonya’ya gitti, köy evinde misafir edildi, yaşamlarını inceledi. Daha sonraki senelerde geldiğinde, mandalina ağaçlarının dibine oturur muhabbet ederdik. Bir keresinde paşanın dediklerini anlatmıştı. Rum Evleri’nde mandalinalar vardı. Babası Rados’tan fidan getirtti. Cavurların İngiliz bahçasından. Yolun kenarındaki bahçesine, sınır olsun diye mandalina fidanlarını sıradan dikti. Herkes görsün istiyordu. Garatopraklılar da, gelip gelip baktılar; dediler ki; “Gahbe deli Memed. Bunları diktin eyi de, nolcek gari.” Ben de, daha sonra Rados’tan Valensiya Portakalı getirttim; diktim. Valensiya ilk bende vardı. Üç bahçe yaptım.” Etem Demiröz: “Kaşarlanmış dede. Bodrum’a ilk mandalinayı diken adam. Zeyyat Mandalinci’nin babası. Soyadları oradan geliyor. Mehmet Yıllıkçı, Mehmet Tengiz (Fenerci), Derviş Görgün, Zeyyat Mandalinci,


Bodrum Demokrat Parti kurucuları. Zeyyat Bey milletvekili oluncaya kadar partinin Bodrum ilçe başkanı.1950’de milletvekili seçildi. Meclisin en genciydi. Ticaret Bakanı oldu. Altı lisan bilirdi. “Lisanı bırak, insana bak derdi.” İnsanları sever, yardım ederdi. Bodrum’a ne yapıldıysa onun zamanında yapıldı, onun zamanında başlatıldı. İç liman, mendirek, sağlık ocağı, yollar, bahçeler, su motorları, traktör alımları, jenaratör. Ziraati geliştirdi. Muğla milletvekili Turan Akarcalı ile müşterek çalışmaları oldu. Milas - Söke Karayolu’nu onlar yaptırdı. Kanunsuz hiçbir talebi olmadı. Yassı Adada hiçbir arkadaşını suçlamadı. Salim Başol ile Ömer Altay Egesel, mal varlığını incelemeye aldı. Sonuca inanamadılar. Çünkü Zeyyat Bey, 47 bin lira borçlu çıkmıştı. Ama 27 Mayıs üzerlerine kabus gibi çökmüştü. İdam talebiyle yargılandı. 4.5 yıl hüküm giydi. Kayseri’de yattı.

1

Çocukları, babaları hakkında konuşmak istemediler. Yahut yazılmamak kaydıyla konuştular. “Bir gün, elimizdeki dosyayı verelim; incele” dediler. Arif Mandalinci: “Turgutreis – Gümüşlük Yolu’nu yaptırdı. Köylüler zaman zaman çalışmalara tavır koydu. Babam jandarmadan yardım aldı. Çalışmalara devam etti. Ekibin başında bekledi. Bir gün de, Yalıkavak’tan gelirken, yolda devrilmiş jip görmüş. Yardım etmiş. Kolu kırılan Emin Anter’i hemen hastaneye götürmüş.”

2

Doğan Mandalinci: “ Çok mütevazi bir insandı. Dış ülkelerde iyi tanınırdı. Avrupa Parlementosu’nda Türkiye temsilcisiydi. Dünya Bankası yöneticileriyle güzel İlişkiler kurmuştu. Hatta çok özel olarak Japonya’ya gönderildi. İki ay süreyle Japon Köyleri’nde yaşadı. Kore’den, “Kore’ye en fazla hizmet eden yabancı ödülü”nü kazandı. Ancak ödülü almaya gidemedi. Ödülü Türkiye’de teslim ettiler.” Sinan Pekdemir: “Beni çok severdi. Turgutreis’e her gelişinde, “Sinan’a uğrayıp Ada çayını içelim” dermiş. Bodrum’a gelen Fransız Turist kafilesi gezerken, görmüşler ki, önlerinde düzgün giyimli birisi yürüyor. Kendi aralarında konuşurlarken, herhalde bu bey Şehrin Belediye başkanı demişler. Dayım söylenilenleri duymuş. Gülerek dönmüş, o güzel Fransızca’sıyla “Ben başkan değilim. Bu toprakların çocuğuyum. Köylüyüm.” demiş. Fransızlar şaşırmış. Yassıada sonrasını Etem Demiröz özetledi: “Bütün aile büyük sıkıntı yaşadı. Kolay değil. Sonra Birleşmiş Milletler FAO ( Food And Agriculture Organization Of The United Nation – Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı) teşkilatında çalıştı. Fas’ta, Tunus’ta, Kore’de görev yaptı. Döndü. Milletvekili seçimleri vardı. Kapısını çaldık. Teklif götürdük. “Hayır” dedi. Ağzı yanmıştı. Haklıydı. “Çocuklar, ben 17 yıldır Bodrum’da yoktum.”diyordu. Ama biz de haklıydık. “Hizmetleriniz yarım kaldı. Devam etmeniz lazım.” diyorduk. Sen, beni ikna ettin Etem diyerek adaylağı kabul etti. Ben ve Cengiz Cem, hemen Mandalinci’yi alıp Bodrum, Milas, Muğla, Fethiye’de tanıtım turlarına çıktık. Vatandaşlar, büyük ilgi gösterdi. Memnun oldu. Seçimleri kazandık. Zeyyat Bey, Adalet Partisi’nden ikinci defa milletvekiliydi. Demirel’e Hariciye Komisyonu Başkanlığı yaptı. “24 Ocak Kararları’ndan sonra 21 Nisan 1980’de Adalet Partisi’nden istifa etti. Ve 1 Mayıs 2004 tarihli, cumartesi günlü Cumhuriyet Gazetesi: “24 Ocak Kararları’ndan yaklaşık üç ay sonra, 21 Nisan 1980’de, Adalet Partisi’nden ayrılan Muğla Milletvekili Zeyyat Mandalinci istifa mektubunda şunları söylemiş: “Bu hükümetin şu ana kadar aldığı ekonomik tedbir ve aldığı kararlar isabetsiz, palyatif ve sosyal çalkantılara yol açacak mahiyettedir. Uyguladığı dış politika genellikle yanlıştır. Kendisi, devletin gücünü üretim potansiyeliyle değil, borçlanma potansiyeliyle ölçmekte ve meselelerimizin hallini yabancılara terk etmiş görünmektedir. Milleti ekonomik seferberliğe sevk edecek yerde, devamlı borçlanmanın kapitülasyonlara götürdüğünü bittecrübe bilmesi lazım gelenler bununla övünecek kadar küçülebilmektedir. Milleti içeride yokluğa ve anarşiye terk edip, dışarıda vekar ve itibarını zedeleyen pişkin bir dilenci edasıyla yalan ve dolandan başka hiçbir hüneri olmayan bir hükümete karşı itimadım bundan böyle kocaman bir sıfırdır.” Etem Demiröz istifa sonrasını şöyle anlattı: “Ben o zaman Adalet Partisi İlçe Başkanı’ydım. Zeyyat Mandalinci 1980 yılı ilkbaharında partiden istifa etti. İstifa olayını içime sindiremedim. Kabullenemedim. “Kendisini, bize danışmadan istifa etti diye mahkemeye verdim.” Palyatif: Geçici Vekar: vakar (vaka:rı): Ağırbaşlılık Kaynakça: Rüştü Gür “Bodrum 1930 – l980” kitabı. Cumhuriyet Gazetesi. Konuşmacılar. http:// tdkterim.gov.tr Yazarın izni alınmadan alıntı yap

3

4

Foto1: 1950’de seçim çalışmaları sırasında 2: 1956’da Bodrum’a Ticaret Bakanı olarak gelişi 3: Avrupa Parlementosu Divan Başkanlığı Toplantısı 4: İstifa Mektubu, 1 Mayıs 2004, Cumhuriyet Gazetesi

25


G ez. Göz. Arpacık

Hazırlayanlar: YEŞİM & KADER ONAY / kaderonay@msn.com

Unesco’nun “DÜNYA KÜLTÜR MİRASI” listesinde bulunan

PAMUKKALE - HİERAPOLİS Pamukkale, Antik Hierapolis Kenti’yle iç içe. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin akın ettiği Pamukkale, kültür turizminin Türkiye’deki merkezi adeta. Turizme yaz kış açık bir bölge. Travertenlerinin ve şifalı kaplıca sularının şöhreti, yurt sınırlarını çoktan aşmış, dünyaca bilinen bir yer haline getirmiş Pamukkale’yi.

26

Küçüklüğümüzden beri hepimizin gazetelerden, dergilerden, televizyondan ve özellikle Turizm Bakanlığı’nın bastırdığı duvar broşürlerinden anımsadığı ve merak içinde, uzaydan bir köşe gibi baktığı büyülü yerdir Pamukkale… Bu yazıyı okuyan okurlarımızın pek çoğu eminiz ki görmüştür bu cenneti. Henüz dünya gözüyle görmemiş olanlar için, bir hafta sonu gezimizde beraber olduğumuz bu eşsiz köşeye ilişkin anılarımızı, sizlerle paylaşmak istedik. Biliyorsunuz Pamukkale Denizli İli’nde. Denizli Bodrum’a yaklaşık 4 saat mesafede ve yol son derece keyifli. Birkaç güzel yerde kahve ve çay molası vererek, hiç yorulmadan Denizli’ye ulaşıveriyorsunuz. Pamukkale, şehir merkezine 20 km. uzaklıkta. Tabelaları takip ederek

gideceğiniz noktaya kolayca ulaşabiliyorsunuz. Pamukkale, Antik Hierapolis Kenti ile iç içe. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin akın ettiği Pamukkale, kültür turizminin Türkiye’deki merkezi adeta. Her derde deva şifalı sularıyla turizme yaz kış açık bir bölge. Travertenlerinin ve şifalı kaplıca sularının şöhreti, yurt sınırlarını çoktan aşmış, dünyaca bilinen bir yer haline getirmiş Pamukkale’yi. Yabancı turistleri çekmesinin bir nedeni de Hz. İsa’nın havarilerinden St.Philip’in mezarının burada olması. M.Ö. 197 yılında kurulan Hierapolis’de öldürülen St.Philip, burada bir mezar anıta defnedilmiş. Bu anıt mezar, inanç turizmi açısından çok değer verilen bir yer.


Gidip görmeyenlerin aklı karışabilir; Pamukkale’yi anlatırken neden sık sık Hierapolis Antik Kenti’ni de anıyoruz diye… Fotoğraflarından tanıyıp bildiğiniz o bembeyaz travertenler Hierapolis Antik Kenti’nin içinde. İşte bu özel durum, buraya giden şanslı insanlara muhteşem bir görsel şölen sunuyor. Bir yanda tarih bir yanda doğa mucizesi travertenler ve üzerinde ışığın oynaştığı küçük göletler sizi şımartıyor. Suyun ısısı, yaz kış 35 derece. İzin verilen yerlerde ayakkabılarınızı çıkartıp travertenlerin üzerinden süzülen ılık sularda dolaşabiliyorsunuz. Burada anmadan geçemeyeceğimiz bir durum var; o da termal suların bu bölgede kurulan turistik tesisler tarafından hunharca harcanması sonucunda suların giderek azalması. Her güzel yerde olduğu gibi, burada da rant kavgası, doğa güzelliklerini bitirmek üzere. Pamukkale’nin hemen yakınındaki Gölemezli ve Karahayıt’da bulunan şifalı termal su sayesinde pek çok termal tesis ve kaplıca oteli kurulmuş. Ancak bunların birkaçı dışında, büyük çoğunluğu kalite yönünden düşük seviyede tesisler. Pamukkale’de konaklama yönünden bir sıkıntımız olmadı. Çünkü beş yıldızlı tesisler bile mevcut. Ancak keyifli bir yemek söz konusu olduğunda aynı şeyi söyleyemeyeceğiz; oteller dışında ailenizle lezzetli mezelerin eşlik ettiği iki kadeh rakıyı içebileceğiniz yer neredeyse yok gibi. Maalesef Denizli için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Bize anlatılanlara göre turizmden önemli bir ekonomik girdisi olan bu koca kentin içinde bulunduğu durum tamamen yerel yönetimden kaynaklanıyor. Gecemizi geçirip gözlerimizi tarihe açıyoruz adeta. Hierapolis bizim Efes’ten sonra gördüğümüz en muhteşem tarih hazinesi. Antik Kent çok büyük bir alana yayılmış. Tiyatrosu, agorası, gimnasiumu, anıt mezarları, kapıları, hamamları gezerek fotoğraf çekmeye doyamıyoruz bütün gün. Burada yapılan kazılar bir yandan devam ederken, birbirinden kıymetli tarih hazineleri de Antik Kent’in müzesinde toplanmış. Gezdiğimiz en harika arkeolojik müzelerden biri. Paçalarımızı sıvayıp travertenlerin üzerinde son bir tur attıktan sonra dönüş yoluna koyuluyoruz ne yazık ki. Her güzel şey gibi bu gezinin de sonuna geliyoruz. Gördüklerimizin ve yaşadığımız bu güzel iki günün değerlendirmesini yaparken yolun nasıl geçtiğini bile anlamadan evimize dönüyoruz. Sizlere, eğer görmediyseniz, Pamukkale’yi mutlaka görmenizi öneriyor ve gezi dolu, güzel günler diliyoruz. Hoşçakalın…

BODRUM

27


z

n:

N urh

an İB A K

R

LE R N E iLiKLE N E L R Ni

LE N YENiY YE E

Ha

ı rl

a ay

HUZURLU BİR MEKAN;

ÖZEL İCLAL’İM YAŞLI BAKIM VE DİNLENME EVİ

B

odrum’da artık yaşlılarımızın bakımı için onları güvenle teslim edebileceğimiz, her türlü ihtiyaçlarının özveri ve güler yüzle giderildiği bir bakım ve dinlenme evi var. Yukarı Gökçebel Mevki’inde kurulan Özel İclal’im Yaşlı Bakım ve Dinlenme Evi, bakıma muhtaç yaşlılarımıza günlük, haftalık, aylık ya da yıllık olarak değişen biçimlerde bakım ve konaklama sağlıyor. Bu bakım evinde yaşlılarımızın huzur içinde olmaları zamanlarını keyifli geçirmeleri için birçok şey düşünülmüş. Dört bir yanı ormanla kaplı Huzur Evi’nin kendi bahçesinin peyzajı da özenle hazırlanmış, balkon kısmında büyük bir yüzme havuzu olan mekanın üst balkonunda muhteşem bir doğa ve deniz manzarası bulunmakta. Odaların her biri farklı döşenmiş ve her odada temizliğe önem verilmiş. Yaşlılarımızın televizyon izleyip müzik dinledikleri alanlar da, antikalarla düzenlenerek çok keyifli bir salon haline getirilmiş. Huzur evinde 24 saat güvenlik kamerası mevcut. Yaşlıların beslenmesi konusunda uzman bir aşçı, bir psikolog, doktor, hemşire ve sertifikalı hasta bakıcıların hizmet verdiği bakım ve dinlenme evi şuanki misafirlerine dünyanın her yanından yenilerini katmayı bekliyor…

SALSA GECELERİNİN YENİ ADRESİ: ADRESS BAR

B

odrum Dans Kulübü Salsa Geceleri’ne, yeni bir dans mekanı daha eklendi. Bodrum Barlar sokağında Kumbahçe Mahallesi sahilindeki Adress Bar, 30 Haziran Salı gününden itibaren Bodrum Dans Kulübü Salsa Geceleri’ne ev sahipliği yapmaya başladı. Salı akşamları 22.00’de başlayacak Salsa Geceleri’nin DJ’liğini Coşkun Alan yapıyor. Yaz boyunca sürecek dans gecelerinde geç saatlere kadar Latin müzikleri çalacak. Ayrıca dans gecelerinde birbirinden güzel yarışmalar, gösteriler ve sürpriz dansçılar da yer alacak. Palmiye ağaçları ile kaplı otantik atmosferi, muhteşem dans pisti özelliği taşıyan mermer zeminiyle Adress Bar, Bodrum’un en gözde Latin dans gecesinin yapıldığı mekan olmaya aday. Bodrum Dans Kulübü Salsa Dans Geceleri’nin yapılacağı Adress Bar, Kumbahçe Mahallesi Red Lion Barın yanında bulunuyor. Salsa Gecelerinin gösteri ve workshoplarını Bodrum Dans Kulübü Salsa eğitmeni Uğur & Funda İpekçi çifti yapacak.

LEZZET, VİLLA DÜRÜM’LE BODRUM’DA

B

odrum–Turgutreis yolu Ortakent çıkışı üzerinde muhteşem lezzetleri keyifle tadabileceğiniz ahşap bir mekan olan Villa Dürüm açıldı. Villa Dürüm’de, Adana ve Urfa dürüm, çöp şiş, kokoreç, terbiyeli işkembe çorbası, piliç çevirme ve daha pek çok lezzet, Ayhan ve Nihat Usta tarafından hazırlanıyor. Tüm etler Villa Dürüm’ün sahibi Atalay Sarmış’ın Balıkesir’deki çiftliğinden geliyor. 3 Temmuz Cuma akşamı yaza merhaba diyen, Bodrum Yalıkavak Marina Yacht Club’ında sahibi olan Atalay Sarmış’ın bilinen hijyen anlayışıyla hizmet veren Villa Dürüm’de baharatlar ve kuru baklava özel olarak Şanlıurfa’dan getiriliyor. Villa Dürüm, Bodrum – Turgutreis Yolu üzerinde, Ortakent çıkışında 100 metre ileride sol tarafta. Tel: 0 252 358 55 35

KIZILAĞAÇ’TA YENİ BİR SANAT GALERİSİ

K

28

oçak Ailesi’nin ressamları Ali Koçak, Saliç ve Rıfat Kızılağaç’taki ev ve atölyelerinin bulunduğu yerde bir de sanat galerisi açtı. Turgutreis Belediye Başkanı Mehmet Dinçberk, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız, Eski Türkiye ve Avrupa Güzelimiz Günseli Başar ve birçok davetlinin katıldığı Koçak Sanat Galerisi’nin açılış kokteylinde galerinin terasındaki canlı müzik eşliğinde geç saatlere kadar Kızılağaç’ın güzel havasını soludu. Galeriyi kısa zamanda gerçekleştiren Ali Koçak, bu galeriden ve terasından tüm sanatçıların faydalanabileceklerini, resim sergilerini ve toplantılarını yapabileceklerini belirtti. Ayrıntılı Bilgi için: 0 532 235 86 30


PİZZANIZ DON PIETRO’DAN

Y

alıkavak Gökçebel’de pizza keyfi başladı. İstanbul’da Taksim Cihangir’deki mekanlarına, Bodrum’da yine aynı kalite ve lezzette yeni bir şube ekleyen Don Pietro Kay’s Italian Restaurant Haziran’da açıldı. Bodrum’a en iyi pizzayı getirdikleri iddiasıyla işe koyulan Don Pietro, İtalyanlar’ın yanında yetişen aşçısının hazırladığı incecik hamurda birbirinden lezzetli pizzaları, çeşit çeşit spagetti, steak ve salata çeşitleriyle tam anlamıyla bir İtalyan Restoranı. Kışın menüsüne Danimarka usulü midyeyi de ekleyecek olan mekan, şık ve sıcak dekorasyonuyla da dikkat çekiyor. Pizzamı evimde yemek isterim diyenler için restorantın Gündoğan, Yalıkavak ve Göltürkbükü’ne en hızlı şekilde ulaşacak paket sevisi mevcut. Şimdiye kadar yediklerinizin çok üstünde bir pizza ve İtalya’nın diğer lezzetlerini şarap eşliğinde tatmak farklı bir mekanda güzel zaman geçirmek istiyorsanız, Don Pietro Kay’s Italian Restaurant, Yalıkavak Gökçebel Yolu üzerinde sizleri ağırlamayı bekliyor.

BODRUM SANAT EVİ

B

odrum Sanat Evi, 10 Temmuz’da Şebnem Moroğlu’nun Bambular ve Ben Işığı Gördüm adlı yağlı boya eserlerinin yer aldığı sergiyle Bodrum’a ve Bodrum’un Sanatseverleri’ne kapılarını açıyor. Yaz boyunca çeşitli etkinlikler ve atölye çalışmalarının düzenleneceği Sanatevi’nde söyleşiler ve imza günleri de düzenlenecek. Sanatevi’nde Bodrum usulü su böreği ve çeşitli ot yemeklerinin de tadına bakılabilir. Adres: Atatürk Bulvarı No:152 Konacık Tel:0252 363 73 98

CARPE DIEM, ÜNLÜLERLE BODRUM’A MERHABA DEDİ

G

eçtiğimiz ay Bodrum kaliteli, farklı, gösterişli ve şık bir mekanla tanıştı. Bodrum’un en yüksek tepelerinden birinde bulunan yeni mekanın ismi Carpe Diem. Mekan çok yoğun katılımlı ve tüm Türkiye’de ses getiren; Nükhet Duru, Arzu Okay, Gülistan Okan, Akrep Nalan, Ferdi Özbeğen ve Süreya Yalçın gibi birçok ünlünün katılımıyla gerçekleşen bir açılışla Bodrum’a “Merhaba” dedi. Muhteşem manzarası eşliğinde Bodrum’a farklı lezzetler sunmayı amaçlayan Carpe Diem Restoran, aynı zamanda havuzuyla gündüz Bod-rum Kalesi’ne karşı yüzerek tüm günün tadını çıkarabileceğiniz bir yer. Bu farklı mekanı görüp, Carpe Diem’in eşsiz manzarasında keyifli zamanlar geçirmek için zaman kaybetmeyin.

BODRUM

29


an

PL U TOHazırlay M

ŞA M YA an iBAK :N

u rh

HANIMEFE’LER BULUŞMASI B

YENİ BİR YAŞA BEYAZ GECE’DE MERHABA

odrum’a daha yeni Merhaba diyen Hanımefe Restoran, geçtiğimiz ay açılışının ardından çok keyifli bir buluşmuyu ev sahipliği yaptı. Yayınımızın Genel Yayın Yönetmeni ve eski oyuncu Demircan Türkdoğan’ın ev sahipliğinde; yıllardır Bodrum’da yaşayan ses sanatçısı ve oyuncu Gülistan Okan, Fransa’da yaşayan Yeşilçam’ ın eski yıldızlarından Arzu Okay, yapımcı Abdullah Keskiner, eski Türkiye 2. Güzelleri’nden Deniz Zorlu ve şu an hala Aşk-ı Memnu dizisinde keyifle izlediğimiz oyuncu Nebahat Çehre; Hanımefe Restoran’da yılların ardından bir araya geldi. Eski dostlar restoranın atmosferine bir de geçmişi, hatıraları katarak neşeli, sıcak bir gece yaşadılar. Gecenin sonlarına doğru restoranın işletmecisi olan Didem Pekdemir masadaki tüm hanım konuklara tek tek efe şapkası giydirerek kendi arşivi için onları fotoğrafladı ve bizim sayfalarımıza da bu fotoğraflardan harika kareler düştü. Fotoğraflara bakarken düşündük ki gerçekten Türkiye’de Hanımefe olarak adlandırılabilecek dört kadın vardı karşımızda. Hepsi yıllarca hayata tek başlarına direnmiş, kariyerlerinde en başarılı seviyelere ulaşmış, hayatta sağlam durmuş ve kendi çabalarıyla ayakta kalıp hem

Ü

nlülerin avukatlığını yapan Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü, eski viskomodoru Mine Howie, geleneksel Beyaz Gece organizasyonunu, 50. yaş günü olan 6 Haziran Cumartesi gecesi Allaturca Beach Club’da düzenledi. Brezilya Dansçıları’nın, gösterileriyle renk kattığı gecede bembeyaz giyinen davetliler, bembeyaz bir gece yarattı. Misafirlerini kapıda karşılayarak onlara hediyeler veren Mine Howie, bundan böyle yarışlara yeni aldığı teknesiyle katılacağını, hayatının 2. yarısında amacının yeni bir ufka yelken açmak olduğunu söyledi. Starlife’ın sunduğu muhteşem havai fişek gösterisi eşliğinde kesilen pastayla yaş gününü kutlayan Mine Howie’nin 50. yaşını kutluyor, kendisinin nice yaşlara yelken açmasını diliyoruz.

JAZZ NOW 109. SERGİSİYLE YENİ YERİNDE

S

oyut resim alanında çalışmalar yapan ve 1959 yılından beri Paris’te yaşayan Erdal Alantar’ın yağlıboya ve özgün baskı tarzındaki eserleri sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. 11 – 24 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen sergi, Jazznow Sanat Galerisi’nin yeni mekanında meraklılarıyla buluşacak. JazzNow Sanat Galerisi’nin 109. sergisinde Erdal Alantar’ın çalışmalarına ev sahipliği yapacak olan, galeri sahipleri Mehmet Demirtaşçı ve Dudu Konal’a başarılar diliyoruz. Adres: Dr. Mümtaz Ataman Cad. Merve Park Residence Alt Katı(Royal Unlu Mamüller Karşısı) Tel: 0 542 658 66 18

30

BODRUM’U İSTANBUL’A TAŞIDIK

B

eyoğlu Belediyesi’nin katkılarıyla bu yıl ikincisi düzenlenen Galata Tasarım Festivali 9-12 Haziran tarihleri arası Galata Kulesi’nin altında ziyaretçileriyle buluştu. 25 stand içerisince 70 sanatçının yer aldığı festivalde konserler, tango gösterileri gibi etkinliklerin yanı sıra www.takitasarimcilar.org portal üyelerinin cam boncuk yapımı, gümüş kilden takı yapımı gibi workshopları festivale renk kattı. Festivale takı tasarımcılar portalı davetlisi olarak katılan Canşui Tasarım Atölyesi yeni sezon için hazırladığı koleksiyonunu ilk kez Galata Tasarım Festivali’nde sergiledi. Yoğun ilgi gören yeni modeller, ilk sahiplerini buldu. Canşui takılarına www.cansui.com adresinden ulaşabilirsiniz. Facebook’taki grubuna üye olarak bu tip etkinlikleri daha yakından takip edebilirsiniz. Facebook grup ismi; Canşui Mücevher Tasarım Atölyesi (Jewellery Design Atelier)


MARMARA KOLEJİ, MEZUNLARINI UĞURLADI

B

odrum Marmara Koleji, anaokulu, ilköğretim okulu ve lise mezunlarını yine törenler ve havuz başında yapılan kokteyllerle uğurladı. 8 – 9 – 10 Haziran’da gerçekleşen törenler coşkulu geçti. Bodrum Marmara Koleji Anaokulu ve Özel Bodrum Anaokulu’nun seneye 1. sınıf olacak 6 yaş grubu öğrencilerinin kepli halleri herkesi büyülerken, ilköğretim ve lisede ilk üçe giren öğrenciler ayakta alkışlandı, lise mezuniyetinin yemin ve devir teslim töreninde duygu dolu anlar yaşandı. Diploma törenleri, dereceye giren öğrencilerin ödüllerinin verilmesi ile başladı. Mezuniyet, öğrenciler ve onlara emeği geçen öğretmenler için hazırlanmış slayt gösterileri ve kısa filmlerle renklendi. Anaokulu, ilköğretim ve lise öğrencilerinin keplerini havaya atmasıyla sona eren törenler, Kolej’in havuz başında gerçekleşen kokteyliyle devam etti. kendi hayatlarına hem de çevresindekilere neşe saçmayı başarmışlar. Yani hayata efelenmiş ve karşılığını da fazlasıyla almışlar… Yaklaşık 30 yıldır Bodrum’da yaşayan tiyatrocu Atilla Pekdemir ve eşi Çiğdem Pekdemir’in kızları Didem, uzun süre Muğla’da işlettiği restoranını, yenilenen bir tarzla Bodrum’a taşıdı. Neyzen Tevfik Caddesi üzerindeki Helva Bar’ın önüne geldiğinizde başınızı kaldırın ve yukarı bakın. Çevresi sardunyalarla süslenmiş bir teras katı ve Hanımefe yazısını göreceksiniz. Tereddüt etmeden yukarı çıkın; Bodrum’un eşsiz manzarası sizi orada bekliyor. Dahası Didem Pekdemir’in aşçısıyla birlikte mutfağa girerek sizin için hazırladığı birbirinden değişik tattaki mezeler, kalamar, balık, sübye ve daha birçok lezzet… İsterseniz kendi balığınızı dışarıdan alabilir; rakı, roka, balık keyfi de yapabilirsiniz. Bizden söylemesi; Hanımefe, işletmecilik konusundaki efeliğini göstermekte kararlı…

CİBALİ KAPI BALIKÇISI, BODRUM’DA

H

aliç ve Moda’daki iki şubesiyle yaklaşık 10 yıldır İstanbul’da hizmet veren geleneksel Rum Meyhaneleri’nin günümüz temsilcisi Cibalikapı Balıkçısı şimdi de Bodrum Yarımadası’nın en güzel koylarından biri olan Torba’daki My Bodrum Beach’de konuklarını ağırlıyor. Torba’da Manastır Mevki’inde bulunan My Bodrum Beach, gün içerisinde pırıl pırıl denizi, plajı ve konforuyla konuklarının keyifli anlar geçirmesini sağlarken, mekanın iskelesindeki şezlonglar, akşamları yerini Cibalikapı Balıkçısı’nın ahşap masalarına bırakıyor. Bodrum Yarımadası pazarlarından alınan taze otlar, günlük balıklar ve diğer deniz ürünleri Osmanlı, Rum, Ermeni, Ege ve Akdeniz Mutfağı’nın geleneksel tariflerine uygun bir şekilde özenle hazırlanıyor. Cibalikapı Balıkçısı’nın yıllardır kullandığı zeytinyağı ve deniz tuzu, bize yaratılan lezzetlerin sırrını veriyor. Yıllardır birçok uluslararası dergi ve rehberlerde yer alan, İstanbul’a yolu düşen lezzet düşkünlerine özellikle tavsiye edilen, gurme turizminde önemli bir yeri olan Cibalikapı Balıkçısı’nda Yunan ve Rum Müziği’nin en güzel örneklerini dinlerken ruhunuzun da dinlendiğini hissedeceksiniz.

SAPA BEACH TORBA’DA

BİSTRO MARİNA’DA NOSTALJİ

H

erkesin övgü dolu sözlerle bahsettiği Bistro Marina, geçtiğimiz günlerde etkinliklerine bir yenisini daha ekleyerek Çarşamaba’ları Nostalji Gecesine ayırdı. Murat Sağlav ve Osman Kerimol ortaklığıyla işletilen, Bodrum Milta Marina’da yer alan mekanın Bodrum Kalesi manzarası, fiyatların uygunluğuyla birleştiğinden Bistro Marina’ya olan talep, günden güne artıyor. Nostalji Geceleri’nin ilkinde Akrep Nalan, Mr. Cole, Biriz gibi sanatçıları dinleyen Bistro Marina’nın konukları geç saatlere kadar eğlendi. Çağan Irmak’ın büyük ses getiren Issız Adam filminden sonra yeniden popüler olan eski 45’likler bu kez Ertan Öztaş’ın yorumuyla konukları geçmişe götürdü. Nostalji gecelerini kaçırmamanızı tavsiye ediyoruz. Tel: 0 252 316 61 11

S

APA Restoran denince aklımıza gelen tek isimdir Yurtsev Çolakoğlu. Bodrum’daki restorantında birçok ünlüyü ağarlayan Çolakoğlu, bu kez de Torba Sahili’nde Sapa Beach’i açarak keyifli ve şık bir ortam yarattı. İşletmeciliğini Eren Mengi’nin yaptığı mekanda keyifli saatler geçirerek eğlenen misafirler, şimdiden Sapa Beach’in müdavimi oldu.

BODRUM

31


BİR ZAMANLAR

“Bir Gemi Yelken Açtı Hayal İklimlerine”

O

İlk gençlik yıllarımızda -Ortaokul son sınıf ya da lise sıralarında- harçlıklarımız o denli küçük ve o kadar ufacıktı ki; beğendiğimiz ve çok arzu ettiğimiz bir kitabı değil, ondan çok daha ucuz olan bir dergiyi bile kolay kolay alamazdık. Zaman zaman birkaç arkadaş bir araya gelerek harçlıklarımızı birleştirir ve ancak böylece üzerinde söz birliği edebildiğimiz bir kitabı alma şansımız olurdu. Kitabın seçimi konusundaki tartışmaya bu kez kitabı önce kimin okuyacağı tartışması karışırdı. Neyse ki, bu tartışmayı kura ile çözümlemek pek de zor olmazdı. Ama bizim şiir defterlerimiz vardı. Büyüklü küçüklü her biri bir başka süslü şiir defterlerimiz vardı. O güzel ve bizler için çok hem de çok değerli olan defterlerimize şuradan buradan bulup buluşturduğumuz, daha çok da birbirimizden kopya ettiğimiz ve sevdiğimiz şairlerin şiirlerinin yazılması hiç de fazla bir masraf gerektirmezdi. Hepimizin, daha doğru bir deyişle şiir sevenlerin ikişer üçer defteri vardı zaten. O defterlerin birkaç tanesi hala durur. Ve ben ara sıra onları karıştırır, o yıllarda yazmış olduğum şiirlere bir kez daha (kim bilir kaçıncı kez) göz gezdirir, o güzel çocukluk ve ilk gençlik yıllarımı, sevgilerimi, sevgililerimi ve hayallerimi anımsayarak o günleri bir kez daha yaşar ve bununla da çok mutlu olurum. “Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine Civarından çığlıkla yorgun martılar kaçtı Rüzgar sürüklenirken derinlerden derine Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine…”

BÜLENT AKKURT Güzel şiirleriyle biz genç kuşağı da, şiirinde olduğu gibi hayal iklimlerine taşıyan Sayın Arolat, bizlere şiiri sadece sevdirmekle kalmamış; duygularımızın ve hayallerimizin şiire, (yani daha sonraki yıllarda) yazmaya çalışacağımız şiirlerimize de yansıtılması gerektiğini zihinlerimize kazımıştı.

İşte çok sevdiğimiz şairlerden biri de Ali Mümtaz Arolat idi. Yukarıdaki dörtlük onun “Bir Gemi Yelken Açtı” adını taşıyan şiirinin ilk dörtlüğüdür. Sayın Ali Mümtaz Arolat, İstanbul 1897 doğumlu olduğuna göre demek ki, bizlerden dolu dolu bir kuşak önde sayılırdı. 1926 yılında basılmış bulunan tek şiir kitabı zengin içeriği ve tüm şiirleriyle en gözde kitaplarımızdan biriydi. Ama “Bir Gemi Yelken Açtı” adını taşıyan bu kitabın içinde yer alan şiirlerin hiçbiri kitaba adını vermiş olan şiirin yerini tutamazdı. Biz onu öylesine çok sevmiştik. Arolat Ağabeyimiz de aynı kanıda olmalıydı ki, ilk ve tek kitabına bu şiirinin adını vermişti. Güzel şiirleriyle biz genç kuşağı da, şiirinde olduğu gibi hayal iklimlerine taşıyan Sayın Arolat bizlere şiiri sadece sevdirmekle kalmamış; duygularımızın ve hayallerimizin şiire, (yani daha sonraki yıllarda) yazmaya çalışacağımız şiirlerimize de yansıtılması gerektiğini zihinlerimize kazımıştı. Bu, bizim kuşağa Sayın Arolat’ın kuşkusuz en büyük armağanı olmuştu. Ne kadar isterdim onun aşağıya almış olduğum “Havuz” adını taşıyan şiiri kadar güzel bir şiir yazabilmeyi…

HAVUZ

“Uyuklayan yorgun akasyaları, Koynunda saklayan geniş bir havuz Üstünde fıskiye, mehtabın sarı

32

Rengiyle ağlıyor halsiz, uykusuz… Kaç yıl fıskiyenin bu ince uzun Suları, bükülmüş altın çiçekler Halinde bu ölgün, sessiz havuzun Üstüne sessizce dökülecekler? Biri hareketsiz, cansız yatıyor; Birinin dinmeyen gözyaşları var. Bilsen bana neler hatırlatıyor Bu ölmüş sulara ağlayan sular.” Ne yazık ki; Sayın Arolat -bildiğimiz kadarıyla- daha sonraki yıllarda da şiirle uğraştığı halde; yazdıklarını bir başka kitapta toplayarak yayımlayabilme şansını elde edememiş. Değerli şairimiz 23 Temmuz 1897’de İstanbul Cihangir’de doğmuş ve 4 Eylül 1967 tarihinde de yetmiş yaşındayken aramızdan ebediyen ayrılmıştı. Şimdi Sayın Arolat’ın o muhteşem şiirinin tamamını alarak veda edelim ve ebedî âlemde ona huzur ve sükun dileyelim.

BİR GEMİ YELKEN AÇTI

Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine, Civarından çığlıkla yorgun martılar kaçtı; Rüzgâr sürüklenirken derinlerden derine, Hayal iklimlerine bir gemi yelken açtı.

Beyaz yelkenlerinde ölgün bir kızıllığın Titrek son akisleri dalgalandı belirsiz; Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın, Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz. Ufuklarda solarken altın şafak gülleri Yabancı alemlerden saadetler emeller, İhtiraslar bekleyen kimsesiz gönülleri, Gizlice sıkıyordu kızgın demirden eller. En katı yüreklinin bile bu sabah iki, Üç damla yaş kurudu solgun yanaklarında; Açılan yolcuların hepsi hissetmişti ki, Bugün de erişilmez o diyara, yarın da… Madem ki o iklime erişmeye imkan yok, Neden böyle vakitsiz enginlere çıkışlar? Bulutlar toplanıyor, ufukta dalgalar çok, Kış geliyor, yelkenler emin bir yerde kışlar! Yolcular diyorlar ki; -Erişmek ümidi az; Biliriz dalgaların her biri bir mezarlık. Belki de içimizden hiçbiri ayak basmaz; Lakin yolunda ölmek, bu da bir bahtiyarlık! Ufkun dört duvarına kanadını vurarak Rüzgar sürüklenirken derinlerden derine, Gümüş yelkenlerini yüksekte savurarak, Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine.


BODRUM

33


BAHÇEM ve BEN

D

Bahçe Bitkileri ve Bitkileriniz İçin Birkaç Öneri eğerli okurlar, bu ayki yazımda

biraz bahçe bitkilerine el atmayı istedim. Size sarmaşıklara, çimlendirmeye ve yaşadığımız susuzluğa rağmen bahçenizi canlı tutmaya yarayacak bazı önerilerim var.

GÜLNAR ÖNAY gulnaronay@superonline.com

Sarmaşıklar:

tir. Tüm bahçe severlerin gönlünde yemyeşil bir çim saha yatar ama koşullara uyum sağlamak zorundayız. Benim kuyu suyum var diyenler bile suyu ölçülü harcamak zorunda. Daha önce çim dikmiş olanlara önerim: Bırakın çiminiz sararsın sonbahar yağmurlarıyla birlikte yeniden yeşerir. Kısaca bahçenizi tasarlarken çimi unutun. Onun yerini tutacak kimi dayanıklı yer örtücüleri araştırın. Yaşadığınız ortama uygun dayanıklı bitkiler bulabilirsiniz ya da kaktüs bahçesi, kaya bitkileri gibi farklı uygumlalar yapın.

Hanımelleri yavaş yavaş soluyor ama solan çiçekleri Bahçenizi kesebilirseniz yeniden çiçek verirler, yaseminler ve tasarlarken çimi begonviller temmuz ve ağustosta en çiçekli dönemAyın ekolojik önerisi: unutun. Onun yerini lerini yaşar, tadını çıkarın. Eski klasik mor begonvillerin temmuz ortasında çiçekleri solar sararan bu tutacak kimi dayanıklı Su yine su yine su. Susuz bahçe olmaz; çöl bitkisi bile dikseniz bahçe su ister. En azından kullandığımız incecik çiçekleri silke-leyerek, tazyikli su püskürterek ya da bir süpürge ile kolayca temizleyebilirsi- yer örtücüleri araştırın. suyu değerlendirerek birçok çözüm üretebiliriz. Ben en çok ev hanımlarına sesleneceğim, sebze ve niz, hepsi döküldükten sonra 15 gün hiç sulamayın Yaşadığınız ortama teras yıkama sularını (deterjansız) değerlendirin. Bu yeniden çiçeklenirler. Melez türler çiçek dökmez uygun dayanıklı bitsuları saksı bitkileri ya da bahçeniz varsa çiçekli ama klasik begonvilin moru da bambaşkadır. kiler bulabilirsiniz ya ve çalı bitkilerinin dibine dökün, küçük bir kapta Sarmaşıklar özellikle de bol su aldıkları zaman dip yıkanan marul suyu tam 3 saksı suluyor, gerisini siz kısımlarından çok yan dal verirler uzamalarını isda kaktüs bahçesi, tiyorsak bu yan dalları daima dip kısımlarından kaya bitkileri gibi farklı düşünün. Diğer önlemlere gelince yazılı ve sözlü basında, önlem konusunda öneriler sunulmakta. Bukesmeliyiz, bu şekilde bitki uzamaya başlar. Kimi uygumlalar yapın. nun için tekrara düşmeyelim; ama bir tane öneri var sarmaşıklar (yasemin, begonvil) kendi kendilerine ki bu altın kuraldır: duramazlar bunları iyice bağlamalıyız ve nereyi sarmalarını istiyorsak oraya doğru yönlendirmeliyiz. Bu işlemi, bitkiyi zedelemeyecek ve geliştikçe boğmayacak yumuşak Püf noktası: Bir çapalama = iki sulama. özel iplerle yapmalıyız bağlama telleri genelde bitkiyi zedeler. Demek istiyorum ki, bitkilerinizin altına yapacağınız çapalama iki

Çimler ve sulama

Ne yazık ki çim seviyoruz ve bu susuz ortamda çim su istiyor. Bana kızmanız pahasına özellikle yeni dikmeyi tasarlayanlara çim dikmeyin diyeceğim. Susuzluğa dayanıklı çimler var ama yine de sulamadan, yeşil çim elde edemezsiniz; az ya da çok, çim su isteyecek-

34

sulamaya bedeldir. Bu saksılar için de geçerli; çapalama işlemi, toprağı havalandırır. Ayrıca bitkilerinizin dip kısımlarına yayacağınız, kuru yapraklar, dal kırıkları, mıcır çakıl ve benzeri nesneler bitkinizin toprağını nemli tutar. Görüyorsunuz ya susuzluğa karşı ne çok önlem var. Sıcak Ağustos günlerine değin esen kalın.


BODRUM

35


PARANTEZ

Hepsi Umut

B

ir yaza daha girdik.. Bu yaz benim için anlamca zengin bir yaz oldu. Kızım liseyi bitirdi; üniversite sınavına ve yabancı dil sınavına girdi. Kep töreni kutlaması ve mezuniyet yemeği sırasında gururla izledim kızımı. Gözlerimin önünde küçüklüğü, şu anki yetişkin hali geldi gitti. Kep töreni sırasında, öğrenciler öğretmenler konuştu. Bir ara aklımdan kürsüye çıkıp veli olarak bir iki kelime söylemek geçti. Öyle ya, benimde söyleyeceklerim vardı. Mezun olan yavrularımıza ve emeği geçen öğretmenlere teşekkür etmek bizim de hakkımızdı. Aklımdan geçtiğiyle kaldım, icraata dönüştüremedim; ama biliyorum ki bu teşekkür hepimizin ortak duygusuydu. Ve mezun olan yavrularımız bir sınavdan diğerine girdi; bütün sene boyunca bu gerilimi soludu. Öğrenci olarak bu psikolojiyi bir kez yaşamamış olan yoktur sanırım. Ama bununla beraber tipik aile baskıları da yok değildir. Meslek seçimi, çalışma şekli, izole edilmeler, nasihatlar, okunmuş üflenmiş şekerler, uğur nesneleri, dualar..

HÜSNİYE KAYA azkaotel@superonline.com

Çocuklarımızın sorumluluğu çok ama çok ağır. Onların hepsi bütün bir geleceğin tek, tek umutları. Gönlümüzde, yüreğimizde, fikrimizde hayata ve ülkemizde dair ne varsa onlardan bekliyoruz artık. Adları farklı farklı olsa da, onların her birinin adı UMUT.

Kızım Dilara, bunların hiç birini yaşamadı. Ne hangi dalda okuyacağı, ne çalışma sistemi baskısı, ne kurs, ne psikolojik baskı. O kendine inandı; ben de ona. Onun hedef belirlemedeki amacı neydi bilemem ama benim hedefim, onun mutlu olacağı bir ortamda severek yapacağı bir mesleğin eğitimini almasıydı. Çevremiz, zamanında aileleri tarafından yönlendirilmiş ya da sadece diploma alma endişesiyle hiç sevmedikleri bölümlerde okuyup mezun olmuş meslek sahipleriyle dolu. Sorsan her biri yüreğinde farklı bir mesleği barındırıyor.

36 BODRUM

Çocuklar büyürken, durmadan, hem bedenen hem ruhen şekil değiştiriyor. İstekleri, beklentileri hedefleri değişip duruyor. Kendi hamurlarına en iyi şekli kuşkusuz yine kendileri veriyor. Aileye düşen görev, çocuğu uzaktan takip etmek, manen desteklemek, özgüvenini beslemek. Bir anlamda çocuğa ayna tutmak. Ülkemizdeki yanlış eğitim sistemi çocuklarımızı yeteri kadar yoruyor, ardından bizim baskılarımız da eklenince içlerinde kopan fırtınaları tahmin etmek hiç de zor değil. Onları kendimizle, durumlarını kendi zamanımızla kıyaslamamız büyük haksızlık olur. O köprünün altından çok sular geçti. Hatta köprü bile değişti. Bizler kendi yetiştirildiğimiz gibi yetiştiremedik çocuklarımızı. Elektronik açısından bizden çok daha ileri yetişiyorlar ama sorumluk açısından mukayese bile edilemeyecek kadar geriden geliyorlar. Uzun lafın kısası onlarla ilgili bir gelecek planlarken, bunların hepsi göz önüne alınması gereken önemli detaylar.

Çocuklarımızın sorumluluğu çok ama çok ağır. Onların hepsi bütün bir geleceğin tek, tek umutları. Gönlümüzde, yüreğimizde, fikrimizde hayata ve ülkemizde dair ne varsa onlardan bekliyoruz artık. Adları farklı farklı olsa da, onların her birinin adı UMUT. Sınav sonuçları ne gösterir bilemem ama liseyi başarılı bir şekilde bitiren, bana bu gururu yaşatan kızıma çok teşekkür ediyorum bir anne olarak. Evlatlarımıza gurur, başarı, sağlık birlik dolu bir gelecek diliyorum.


37


IK L N I AD K

Hazırlayan: Cansın TÜRKDOĞAN

Hatasız Alışverişin Püf Noktaları

Hangi parçayı satın alırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini biliyor musunuz? Bir kıyafet veya aksesuarı kullanmaya başladığında kim kötü sürprizlerle karşılaşmak ister ki? n Pantolon

Gece kıyafeti denerken kumaşının iç gösterip göstermediğine dikkat edin ve ona göre tedbirinizi alın.

Pantolonun ayaktayken üzerinizde iyi durması sizi yanıltmasın. Boyunu bir de oturarak, hatta bacak bacak üstüne atarak denemeli, bu durumdayken paçalar ne kadar kısalıyor kontrol etmelisiniz. Pantolonun kumaşı da çok önemli. Üzerinizde güzel durmasının birinci şartı iyi kesim, ikincisi ise kesinlikle kumaşın kalitesidir. Aklınızda bulunsun, önü düz olan pantolonlar daha ince, manşetsiz pantolonlar bacak boyunu daha uzun gösterir. Pantolon denerken kalça kısmındaki kumaşı iki parmağınızla kavrayabildiğinizden, pantolon ağı kısmında potluk oluşmadığından emin olun.

n İç Çamaşırı

İç çamaşırı satın almanın inceliklerini biliyor gibiyiz. Oysa araştırmalar, kadınların sık sık (Özellikle söz konusu sutyen olunca) yanlış beden ve kesimleri satın aldıklarını gösteriyor. Yanlış beden, mesela çok sıkan veya vücuda tam oturmayan iç çamaşırı üzerine giydiğimiz en hoş kıyafetin bile havasını söndürür, etkisini azaltır. İç çamaşırı alışverişinde hata yapmamanın en kestirme yolu, hep bildiğiniz ve denediğiniz markalardan alışveriş yapmaktır.

n Ayakkabı

Ayakkabıyı giyip çıkarırken zorlanıp zorlanmadığınıza bakın. Genelde satış görevlileri müşterilere ayakkabıları giyip çıkarma konusunda yardım ederler. İşte bu çok yanıltıcı. Siz en iyisi yeni bir çift ayakkabı denerken onu kendiniz giyip çıkarın. Bu arada, ayakkabı veya çizmeleri öğleden sonraları satın almanızda fayda var çünkü günün o zamanında ayaklar biraz daha şiş olur. Satın aldığımız ayakkabının gün içinde, ayaklar hafif yorgun ve şişken de rahat olması, ayağı sıkmaması ve vurmaması açısından bilinmesi gereken bir ayrıntı.

n Gömlek

Gömleğinizin düğmelerini kapatınca araların çok açık (sanki size bir beden küçükmüş gibi) durmaması lazım, bu hiç hoş veya seksi değil. Kollarınızı öne uzattığınızda gömleğin kolları

n Triko

komik bir şekilde kısalmamalı ve gömleğin sırt kısmı dikiş yerlerinden patlayacakmış gibi gerilmemeli.

n Gece Kıyafeti

Gece kıyafetlerini genelde parlak suni ışıklı mekanlarda giydiğimiz için iç göstermemeleri çok önemli. Buna bir de flaşla çekilen fotoğraflar eklenince (genelde gece kıyafetleri kutlama/ eğlencelerde giyilir, yani fotoğrafınızın çekilmesi yüksek ihtimal) bu mesele daha da büyük önem kazanır.

K A DIN LIK İp Uçları n

Eliniz için kullandığınız, nemlendiricilerden biraz saçınıza sürerseniz uçuşan ve elektiriklenen saçlarınızı yatıştırmış olursunuz. n Nemlendiriciyi banyo sırasında sürerseniz saçlarınızı kuruladıktan sonra daha parlak ve canlı olduğunu görürsünüz. n Sabahları uyandığınızda gözleriniz kızarmış ve şişmişse uyuduğunuz odayı havalandırmalısınız. Daha sonra rahatlatıcı losyona batırdığınız pamuğu gözlerinizin üzerinde en az 10 dakika bekletin. n Tırnaklarınız zarar göreceğinden asla metal törpü kullanmayın. Karton, tahta veya plastik törpüyü tercih edin. n Özellikle aynı yöne doğru törpülediğiniz tırnaklarınız yanlara doğru törpülediğiniz tırnaklara göre daha sağlıklıdır.

38

Trikoya ilk özelliğini veren ipliğidir, doğal ve sentetik olarak ikiye ayrılırlar. İpliğin trikoyla insan bedenine dokunuşundaki hisler önemlidir. Dolayısıyla yüksek kaliteli doğal ya da doğala en yakın ipler tercih edilmelidir. Sentetik ipliklerle yapılan ürünler daha ucuzken, doğal ipliklerle yapılanlar daima daha pahalı olacaktır. Kışın ucuz fiyatı nedeniyle çocuğunuza sentetik karışımlı bir triko alırsanız, gün boyu üşüyecektir.

n Bikini

Bedenimizi, istediğimiz model, rengi, bize çok yakışan kesimi bilsek de bikini veya mayo denemeden asla satın alınmamalı. Çabuk kuruyan, esnek ve sağlam bir kumaştan olması, vücudumuzun kusurlarını kamufle etmesi önemli. Önemli bir nokta daha var: Islandığında şeffaflaşmaması! Beyaz ve çok açık renkte olanlar çok ince veya astarsız yapıldıysa, bir ihtimal sudan çıkınca iç gösterecektir. Satın alırken bunu satıcıya danışın veya evde su ile ıslatıp elinizin üzerine tutun. Şeffaflaşıyorsa iade edebilme şansınız var.

n Jean

Modeli skinny de olsa, jean’inizin üzerinizde her an dikiş yerlerinden sökülecekmiş gibi durmaması, oturduğunuzda belinizi açıkta bırakmaması önemli. Jean hepimizin en sık giydiği parçalar arasında liste başı. Vücudunuzu güzel gösteren bir tanesini keşfettiğinizde o modeli almaktan asla vazgeçmeyin. Farklı modeller farklı vücut şekillerindeki kusurları veya artıları vurgular. Düşük arka cepler, bazı popoları daha güzel ve derli toplu, bazılarını ise düşük gösterir.


Yaz aylarının en büyük sorunu:

TERLEME

S

IKL L Ğ A

A

IN

KAL

Yaz mevsiminde daha belirgin hale gelen aşırı terleme problemi, hem fiziksel hem de ruhsal sorunlara yol açıyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslı Nar, aşırı terlemenin iyontoforez, botulinum toksini uygulaması ve gerektiğinde ise cerrahi yoldan başarıyla tedavi edildiğini belirtiyor

V

lerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirleniyor. Bu durumların hiçbirinde sorun saptanmaz ise doğuştan sempatetik sinir sisteminin aşırı çalıştığı kanaatine varılabileceğini belirten Dr. Aslı Nar, tedaviyle ilgili şu bilgiyi veriyor: “Tedavide ilk olarak genel tedavi yaklaşımları uygulanır. Kişi öncelikle kıyafetini düzenlemeli ve daha hafif giyecekler giymelidir. Lokal olarak talk pudrası veya oldukça etkili olan aleminyum klorid içeren solüsyonlar mutlaka denenmelidir. Bazı hastalarda sempatetik sinir sisteminin çalışmasını azaltmak ve böylece de terlemeyi azaltmak için ilaçlar kullanmaktayız. Bazı hastalarda strese bağlı terlemeyi kontrol edebilmek amacıyla psikoterapi önermekteyiz.”

ücut ısısının kontrolünü sağlayan terleme, birçok kişinin hem özel yaşamını hem de sosyal yaşamını olumsuz etkileyen önemli bir sorun haline gelebiliyor. Normalde bir insan terleyerek günde 500 cc civarında sıvı kaybediyor. Piyasada satılan maddelerle giderilemediğinde ise terleme bir sorun olarak kabul ediliyor ve aşırı terleme olarak adlandırılıyor. Aşırı terleme bilimsel yöntemlerle başarıyla tedavi edilebiliyor.

Aşırı Terlemenin Nedenleri

Terlemenin insanlarda doğal olarak gözlenen bir olay olduğunu belirterek, aşırı terlemenin nedenlerini şöyle dile getiriyor: “Terin salgılanması insanlarda sinir sisteminin sempatetik denilen kısmının çalışması ile ilgilidir. Toplumun % 1’inde bu sistem aşırı düzeyde çalışmaktadır. Bu durumun nedeni tam bilinmemektedir ve doğuştandır. Özellikle stresli durumlarda bu sistem aşırı çalışmaktadır. Genel olarak terleme, kış aylarında daha az rahatsız edici olmaktadır. Bunun dışında tiroid bezinin aşırı çalışması, böbrek üstü bezinden kaynaklanan bazı hastalıklar, şişmanlık, menopoz, ağır psikiyatrik hastalıklar ve bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan hormonlar aşırı terlemeye yol açabilmektedirler.”

Ruhsal Ve Fiziksel Sorunlar

Bakteri üremesini kolaylaştırdığı için aşırı terleme kokuya da neden oluyor. Ruhsal ve fiziksel sorunlara yol açan, sosyal yaşamı zorlaştıran terleme, ellerde, koltuk altında, ayak altlarından, yüzde ve gövdede oluşabiliyor. Dr. Aslı Nar, ter-

çları için ip u z ı n ı ğ ı l Sağ Serinlemek İçin İp Uçları

n Bacaklarınızı yükseğe kaldırarak dinlendirin, bacaklarınızın dinlenerek serinlediğini göreceksiniz. n Ensenize, şakaklarınıza buz masajı yapın. n Sık sık ılık duş alın. n Bol bol meyve tüketin. n Kulak memesine uyguladığınız birkaç dakikalık masaj terlemenizi azaltır.

Uygulanan Yöntemler lemenin ellerde olduğunda da ciddi sorunlara yol açtığını belirtiyor ve şöyle konuşuyor: “Ellerde olduğunda hem elle yapılan işlerde güçlük çekilmekte hem de sosyal olarak kişileri rahatsız etmektedir. Terleme stresli durumlarda gelişiyorsa ve kişi terlemeden rahatsız ise kısır bir döngü içine girilmektedir. Kişi terleyeceğini bilerek daha endişeli hale gelmekte, endişe de daha fazla terlemeye yol açmakta ve bu kısır döngü sürüp gitmektedir.”

Terlemenin Nedeninin Saptanması

Terleme tedavisine başlanmadan önce nedeninin saptanması gerekiyor. Terleme sorunu olan kişinin öncelikle kilo durumu inceleniyor. Aldığı ilaçlar gözden geçiriliyor. Hastanın menopozda olup olmadığı araştırılıyor. Endokrinoloji uzmanının yapacağı değerlendirmeyle sorunun tiroid bezinden ya da böbrek üstü bez-

Dr. Aslı Nar, terleme tedavisinde son derece başarılı sonuç veren yöntemlerle ilgili şunları söylüyor: İyontoforez: Bu yöntemde küçük su banyosu içinde el veya ayaklara hafif elektrik akımı verilmektedir. Sık tekrarlanması gerekmektedir. Hafif ve orta derecede terlemesi olan hastalarda oldukça iyi cevap alınmaktadır. Botulinum toksini: Özellikle koltuk altı terlemesinde kullanılan bir maddedir. Aslında doğal bir zehirdir ve sulandırılarak tıpta çeşitli amaçlarla uzun zamandır kullanılmaktadır. Terlemeyi 3 ila 4 kat azaltmaktadır. 6–12 ay gibi uzun aralıklarla tekrarı gerekmektedir. Cerrahi tedavi: Ellerde yüzde 99 civarında başarı elde edilmektedir. Ayaklardaki terleme için bel bölgesindeki sinirlerin kesilmesi uygulanmaktadır. Sadece koltuk altı terlemelerinde koltuk altı ter bezlerinin alınması ile iyi sonuçlar elde edilmektedir.

Şifalı Bitkiler / Faydalı Otlar Yaz Aylarında Bolca Salatalık Tüketin

Salatalık, aslında kavun, karpuz ve kabakla aynı ailedendir. Özellikle hararet basmasını ve vücuttaki ısıyı dengelediğinden sıcak havalarda bolca tüketilmesi önerilmektedir. Salatalığın kalori değeri düşüktür ve yaklaşık yüzde 96’sı sudur. İçinde karbonhidrat, yağ ve protein neredeyse yoktur. Bir miktar potasyum oluşu özellikle yaz sıcaklarında ve çok terleyenlerde kas kramplarına, yorgunluğa iyi gelir. İçinde çok az miktarda da kalsiyum, magnezyum ve fosfor vardır. Değişken miktarlarda A vitamini, folat da mevcuttur. Yoğurtla yapılan cacık yaz ayları için hem besleyici hem de sağlıklıdır. Salatalığı genel olarak bahar sonu, yaz ayları ve sonbahar başlangıcında tüketin. Kışın yemeyin.

BODRUM

39


T E Z Z LE

I

R A L A ST

U

Gölköy Suites’ten

Catalan Usulü Börülce Salatası, Pirzola Carre ve Fantazi n FANTAZİ

n CATALAN USULÜ BÖRÜLCE SALATASI

MUTFAK SIRLARI

Börülcelerin uç kısımlarındaki filizler koparılır, toz ve tuzundan arınması için birkaç saat soğuk su içerisinde bekletilir. Piyazlık doğranmış kırmızı soğan, salatalık, domates, rende havuç, maydanoz, taze nane, roka, dereotu, fesleğen, zeytinyağı ve limon suyu ile karıştırılıp servis edilir.

n PİRZOLA CARRE 4 -5 adet birbirinden ayrılmamış pirzola, döküm tava içerisinde az sızma yağ ile rengi dönecek kadar alt üst kızartılır. Toprak güvece alınır, karışık baharat çeşnisiyle hafif baharatlanıp 200-230 derecede ısınmış fırına verilir. 5 dakika sonra çıkartılıp kunuste (bayat ekmek rendesi, çam fıstığı, çekirdek içi, taze biberiye kılçıkları, zeytinyağı karışımı) ile kaplanır. Tekrar fırına konur ve 2-3 dakika daha beklenir. Önceden hafif haşlanıp tereyağında baharatlarla sote edilmiş patates ve sebzelerle servis yapılır.

½ kg kuru incir 2 saat sıcak suda bekletilerek yumuşadıktan sonra rondo ile püre haline getirilir. 1 paketten hazırlanan kremşanti ve bir çay bardağı ceviz içi ilave edilir ve 10 cm çapında rulo yapılır. Her tarafı hindistan cevizi ile kaplanır. Folyo ile sarılarak buzdolabında beklemeye alınır. Servis yapılırken 1,5 cm kalınlığında bir dilim kesilerek tabağa konur, yanına bir top vanilyalı dondurma eklenir, bitter sos ve taze nane yaprağı ile süslenir.

n Pilavınızın bembeyaz olmasını isterseniz suyuna 1 adet kesme şeker atınız. n Lezzetli bir haydari için, kuru naneyi tereyağını yakmadan kavurarak yoğurda ilave edin. n Tavuk veya et suyunu, buzluk kaplarında dondurarak saklarsanız, her yemeğe bir buz kübü atıp tat vermeniz kolay olur. n Tereyağı donduysa sıcak bir kaba koyarsanız yumuşar. n Bayatlamış ekmeklerin üzerine su serpin ve folyo kağıda sarıp 5-10 dakika fırınlayın. Böylece taptaze olacaktır. n Fırında patates yapmadan önce 10-15 dakika haşlayın ve çatalla delin. Böylece daha kolay pişecektir. n Satın aldığınız kahveyi taze saklamak istiyorsanız cam kavanoza boşaltıp içine iki adet kesme şeker atın. Ağzını sıkıca kapatın. Kahvenizin taze kaldığını göreceksiniz.

GÖLKÖY SUİTES RESTAURANT: Gölköy Yalısı Tel: 0 252 357 79 81

40


HABER TURU

7. Uluslarası Bodrum Festivali Basın Sponsoru

BODURUM ULUSLARARASI BALE FESTİVALİ, SANATSEVERLERLE 7. KEZ BULUŞUYOR Bul yıl 7. kez düzenlenecek olan Bodrum Uluslararası Bale Festivali 19 - 30 Ağustos 2009 tarihleri arasında Bodrum Kalesi’nde sanatseverlerle buluşacak. Bu yılki festivalin konuk ülkesi Fransa, iki toplulukla festivale katılıyor. Festival Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu’nun “Bin Kalp Atışı” adlı gösterisiyle başlayacak. 22 Ağustos’ta Fransa Kafig Topluluğu, “Tricote”, 25 ve 26 Ağustos günleri Antalya Devlet Opera ve Balesi “Harem” ve 29-30 Ağustos günlerinde ise Fransa Marsilya Ulusal Balesi, “Somewhere” adlı eseri sahneye koyacak.

41


Haber Turu

MAVİ BAYRAKLI YATLARLA, DAHA TEMİZ DENİZLER

SU SORUNU 2011’DE BİTECEK Yıllar önce hazırlanmış olan su projesi, tamamlandığında Bodrum’a hayat verecek.

TÜRÇEV Mavi Bayrak Programı Muğla İl Koordinatörü Gürcan Kaya, mavi bayraklı marinalarda demirli bulunan yatlara, 2008 yılından itibaren “mavi bayrak” uygulaması başlattıklarını belirterek, yatların “mavi bayrak” alabilmesi için bazı kriterlere uygun olması gerektiğini belirtti. Dünya’da 50 ülkede mavi bayrak uygulaması olduğunu bildiren Kaya, yatlar için mavi bayrak uygulamasının 34 ülkede uygulandığını, Türkiye çapında, Antalya’da 3 tane mavi bayraklı yat, Muğla’da ise 1 tane mavi bayraklı yat bulunduğunu belirtti. Bu uygulama, plaj ve marinalardan sonra, denizlerin de korunması açısından büyük önem taşıyor. Muğla’da 62 mavi bayraklı plaj ile 7 adet mavi bayraklı marina bulunuyor. Muğla’daki 62 adet mavi bayraklı plajın 33’ü Bodrum’da, 17’si Marmaris’te, 5’i Fethiye’de, 2’si Ortaca’da, 4’ü Datça’da yer alıyor. Akyaka’da ise bir tane mavi bayraklı plaj var. Mavi Bayraklı plajlar için belirlenmiş olan 27 kritere uygunluk aranıyor. Marinalar için ise 22 kriter bulunuyor.

ARITMA TESİSİ BASINA TANITILDI

Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Geyik Barajı’ndan Bodrum’a su getirecek Bodrum Yarımadası’nın Acil Su Temini Projesi’nin tamamlanmasıyla 2011 yılında Bodrum’da su sorunu kalmayacağını belirtti. Bodrum-Turgutreis, Torba-Göltürkbükü- Gündoğan-Yalıkavak ve Yalı hattı olmak üzere 3 ana hattan oluşan projenin boru hattı döşendikten ve su depolarına kadar geldikten sonra en büyük sorun olan su şebekesi borularının acilen yenilenmesi için hazırlıklara başlanacağını bildirdi. Şu anda vanaların yüzde 97’si açık ve Bodrum’a günde 19 bin metreküp su veriliyor. 12 bin metreküp suyu da tankerler taşıyor. Yüzde 55–60 arasında su kaçağı var. Dünya standartlarında ise bu rakam yüzde 5. Bodrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut Kocadon da yıllar önce hazırlanmış olan su projesinin gelecek günlerde Bodrum’a hayat vereceğini, şuan mevcut olan suyun kalitesinin düşük olduğunu ve turizmi olumsuz etkilediğini belirtti. yanında beldede yer alan sitelere ve işletmelere de kullanma suyu olarak verilebilecek nitelikte olduğu vurgulandı.

MÜZEYYEN SENAR’A ARAÇ

Türk Sanat Müziği Sanatçısı Müzeyyen Senar’a, “özel donanımlı engelli taşıma aracı” tahsis edildi. Geçirdiği felç nedeniyle hareket kabiliyeti kısıtlanan Senar’ın ihtiyaçlarının karşılanabilmesi

amacıyla Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’dan özel bir araç talebinde bulundu. Araç tahsisi için başlatılan çalışmalarda bir şirkete başvuruda bulunuldu, ancak böyle bir araç 3–4 aydan önce tamamlanamayacağı için Ulusoy, kendi girişimleriyle özel tasarımlı sıfır bir aracı şoförüyle birlikte Senar’a tahsis etti. Esas araç gelene kadar Senar, bu aracı kullanacak. Senar’ın kızı Feraye Işıl annesinin İzmir’de 2006 yılında geçirdiği rahatsızlığın ardından kendi yanında kalmaya başladığını, tekerlekli sandalye ile zaman zaman kent merkezinde giderek gezinti yaptıklarını, bu araçla birlikte kendilerine büyük kolaylık sağlanacağını belirtti.

ŞAMPİYON SPORCU’DAN KOCADON’A ZİYARET

Datça’daki ‘’Türkiye Windsurf Slalom Şampiyonası 1. Ayak Yarışları’’nda bi-rinci olan Lena Aylin Erdil, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’u ziyaret etti. Geçen yıl “Dünya Windsurf Kupası Şampiyonası”nda birinci olan sporcuya destek olan Mehmet Kocadon, Lena Aylin Erdil’in, Türkiye’yi ve

BODRUM LİMANI, GERİ DÖNÜŞÜMDE PİLOT BÖLGE Dünya Çevre Günü’nde, Konacık Belediyesi’nin çalışmalarıyla hizmete giren arıtma tesisi, basın mensuplarına tanıtıldı. Basın mensuplarıyla birlikte tesisi gezen Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun tesis hakkında bilgiler verdi. Özellikle tesis bünyesinde oluşturulan laboratuara dikkat çeken Tosun, Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan alınacak yeterlilik belgesiyle bundan sonra bütün su analizlerinin İzmir yerine Bodrum’da yapılacağını belirtti. Ayrıca arıtılan suyun yeşil alanların sulanması, itfaiyenin su ihtiyacının sağlanmasının

42

Bodrum Belediyesi, geri dönüşüm ve atıkların kaynağında ayrıştırılmasıyla ilgili olarak başlattığı çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalar toplu konut alanlarında, okullarda devam ediyor. Bu çalışmaları daha etkili kılmak amacıyla gerek deneyim paylaşımı gerekse AB fonlarından yararlanma imkanı sağlayan, Bodrum Belediyesi’nin de üyesi olduğu “Yerel Ekonomik Kalkınmayı Teşvik Etmek için Avrupa ve Akdeniz Belediyeleri Arasında Etkin Ortaklıklar Kurma” PAMLED/ MED PACT–Akdeniz Yerel Yönetim Ortaklık Programı, Bodrum Belediyesi’nin sürdürdüğü çalışmalara destek veriyor. Bu kapsamda yeni Pilot Bölge olarak tespit edilen ve Bodrum Belediyesi önünden, Marina ve Kale hattı üzerinde devam eden güzergahta dokuz adet, plastik, metal, cam ve kağıtların toplandığı Geri Dönüşüm Kumbarası, üç adet Bitkisel Atık Yağ Toplama Kabı, iki adet Yanık Motor Yağı Toplama Kutusu yerleştiren Bodrum Belediyesi, Bodrum Limanı şeması üzerinde de geri dönüşüm konteynırlarının yerlerini gösteren bilgilendirici el ilanlarını, başta tekneler olmak üzere dağıtmaya başladı.


Bodrum’u dünyaya tanıttığını, hedefin Dünya Şampiyonası ayaklarından birini Bodrum’a çekmek olması gerektiğini belirtti. Ortakent’in rüzgarının bu spor için ideal olduğunu vurgulayan Kocadon, Bodrum’da böyle organizasyonlar düzenlemenin gerekliliğine işaret etti.

SICAK ASFALTLAMA YAZ BOYU DEVAM EDECEK

BAZ İSTASYONLARI, TAŞINACAK

BODRUM’DA REHBER DALICI EĞİTİMİ

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF)’nun düzenlediği “Rehber Dalıcı Eğitimi’’nin ikincisi Bodrum’da başladı. Eğitimlere Türkiye’nin çeşitli illerinden katılan 38 üst düzey dalıcı ve eğitmene can kurtarma, sağlık, turizm, ilk yardım ve sualtı sporlarıyla ilgili hukuksal dersler verildi. 27 Haziran’da sona eren eğitim sonunda katılımcılara “rehber dalıcı brövesi’’ verildi. Eğitim kapsamında TSSF ile Muğla bölgesindeki dalış merkezleri arasında bir koordinasyon toplantısı gerçekleştirildi. TSSF Başkanı İnkılap Obruk, dalış turizminin güvenlik önlemleri ve dalışa yönelik uluslararası standartların sağlanmasıyla geliştiğini belirterek 12 ay yapılabilen dalış sporuyla, Türkiye’de yılda yaklaşık 40–45 bin, bazı yıllarda ise 55–60 bin dalıcı turist ağırlandığı bilgisini verdi. Türkiye, tropik denizler kadar zengin bir faunaya sahip değil ancak Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, tarihsel süreçteki öneminden dolayı çok fazla batık şehir, gemi ve antik eser barındırıyor.

Bodrum Belediyesi Şantiyesi’nde üretilen ve Bodrum Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından yapılan asfaltlama çalışmaları, sıcaklıkların artmasıyla birlikte hız kazandı. Dökülen asfaltın uzun süre dayanıklı kalması amacıyla sıcak havalarda yapılan sıcak asfaltlama çalışmaları, son olarak Caferpaşa Caddesi civarında yapıldı. Belediye yetkilileri, sıcak asfaltlama uzun seneler boyunca dayanıklı kalacağından bu şekilde bir çalışma planı takip edildiğini belirtti. Ayrıca sıcak asfaltın Bodrum Belediyesi’ne ait şantiyede imal edildiği bilgisi verildi.

AĞ TEMİZLİĞİNE DEVAM

Bodrum’da “Aksona Mehmet’’ lakabıyla tanınan Mehmet Baş, Sualtı Fotoğrafçısı Kenan Doğan ve Su Ürünleri Mühendisi Mustafa Büyük Söylemez, Bodrum Limanı’ndan ‘“Aksona’’ adlı tekneyle açılarak, Ortakent Beldesi açıklarındaki Karaabidin Sığlığı’nda ağ temizliği yaptı. Burada dalış yapan Baş ve Söylemez, gırgır teknelerinin su altındaki kayalıkların üzerine bıraktığı belirtilen ağların bir bölümünü bıçaklar yardımıyla temizleyerek tekneye çekti. Baş, bir süre önce de aynı kayalıklara gelerek ağ temizliği yaptıklarını belirtti. Kenan Doğan ise Karaabidin Sığlığı’nın temizlendiğine işaret ederek, bölgenin dalış turizmine açılması gerektiğini kaydetti.

Bodrum ve Konacık’ta bulunan meskun mekanlardaki baz istasyonları taşınacak. İki belediye de Haziran Ayı meclis toplantılarında GSM şirketlerine ait baz istasyonlarının 6 ay içinde şehir dışına taşınması yönünde karar aldı. Mehmet Kocadon, Londra’da da herkesin cep telefonu kullanmasına rağmen şehir merkezinde baz istasyonu olmadığını, vatandaşların sağlığıyla oynanmadan da çözümler üretmenin mümkün olduğunu belirtti. Sivil toplum örgütlerinin önerilerini dikkate aldıklarını, belirten Mehmet Tosun ise, baz istasyonlarının binalar üzerine yerleştirilmesinin hem imar planına aykırı olduğunu ve kötü görüntü yarattığını hem de bu konuda Yargıtay’ın bilimsel verilere dayanan kararları olduğunu belirtti. Baz istasyonları hakkında belediyeye gelen şikayetler ve sivil toplum örgütlerinin uyarılarıyla belediye meclisinin baz istasyonlarının taşınması kararı aldığını vurguladı.

YALIKAVAK’TA DOĞAL GIDA VE EL ÜRÜNLERİ PAZARI

Yalıkavak Doğal Gıda ve El Ürünleri Pazarı, 2009 yaz sezonunu açtı. Yalıkavak Belediyesi, Yalıkavak’ta

yaşayan kadınların evde kendi imkanlarıyla ürettiği doğal gıda ve el ürünlerinin değerlendirilmesi, satılması ve aile bütçelerine katkı sağlanabilmesi için kadınlara ücretsiz stand temin etti. Haftanın iki günü, Çarşamba ve Perşembe günleri açık olan pazarda otlar, baharatlar, ev ekmekleri, peksimet, tarhana, zeytinyağı, zeytin, reçeller, yoğurt, salça, turşu, erişte, kuru incir, kuru kayısı ve buna benzer ürünler satılıyor. Pazara özellikle yaz sezonu boyunca yerli ve yabancı turistler büyük ilgi gösteriyor.

“DENİZLER MAVİ YAŞAR” Denizlerin temizlenmesi amacıyla başlatılan “Denizler Mavi Yaşar Kampanyası’’ kapsamında, Bodrum’da “Venüs’’ adlı ‘katı atık alım teknesi’ faaliyete geçti. Bodrum Belediyesi, BODTO, DTO Bodrum Şubesi ve Bodrum Denizciler Derneği’nin başlattığı kampanya kapsamında alınan ‘’Venüs’’ adlı tekne, Bodrum Limanı’na demirledi. Mehmet Kocadon, tekneyi ziyaret ederek basın mensuplarına bilgi verdi. Teknenin Bodrum Yarımadası’ndaki koylarda temizlik yapacağını, ağırlıklı olarak Gökova üzerinde faaliyet göstereceğini belirten Kocadon, amacın bu koylarda doğanın eritemediği, yok edemediği ürünleri toplamak olduğunu bildirdi. Bodrum Denizciler Derneği Başkanı katı atık alım teknesinin 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde faaliyete geçtiğini bildirdi. Yaklaşık 26 bin liraya mal olan 11 metre uzunluğundaki tekne, Bitez, Adaboğazı, Karaada, Tavşan Burnu, Kızılburun, Orak Adası, Kissebükü, Mazı, Çökertme, Akbük, Sedir Adası, İngiliz Limanı, Karacasöğüt, Löngöz, Tuzla ve Yedi Adalar bölgelerinde dolaşarak kıyı ve deniz temizliği yapacak. Tekne ayrıca, bu hatlar üzerindeki koylarda demir atmış teknelerde bulunan çöpleri de alacak.

43


Etkinlikler

AMİRAL TURGUTREİS ANILDI

Amiral Turgut Reis, 23-24-25 Haziran tarihlerini kapsayan Amiral Turgut Reis’i Anma Günü Kültür ve Sanat Şenlikleri için düzenlenen etkinliklerle anıldı. Şenliğin ik günü Amiral’in doğduğu Karabağ Mahallesi’nde mevlüt okutulup, misafirlere keşkek ikram edildi. İkinci gün ise Aksaz Bandosu Karabağ Mahallesi’nde vatandaşlara özel bir konser verdi. Akşam ise Belediye bünyesinde faaliyet gösteren Turgutreis Belediye Konservatuar Derneği Korosu, Şef Ayşe Yazgan Batıgün ve Şef Ahmet Sabancı yönetiminde üç saatlik bir programda Turgutreisliler için Türk Müziği’nin güzel eserlerini seslendirdi. Şenliğin üçünü gününde Tolga Çandar ve Edip Akbayram Atatürk Meydanı’nda sahneye çıktı.

4. GELENEKSEL ÇÖMLEKÇİ YAĞLI GÜREŞLERİ

4. Geleneksel Çömlekçi Yağlı Güreşleri, Mumcular’ın Çömlekçi Köyü’nde düzenlendi. Muhtarlık tarafından geleneksel olarak düzenlenen yağlı güreşlerden elde edilecek gelirle köye spor kompleksi yapılacak. Güreşler sayesinde ata sporunun geliştiğini ve halkın kaynaştığını belirten Oral “Yapacağımız spor kompleksinde güreş ve futbol sahası, soyunma odaları ve çeşitli tesisler olacak.” dedi. 9 kategoride, 80 güreşçinin katıldığı güreşlerde, Antalya Kumluca Belediyesi’nden Hasan Tuna başpehlivan oldu. Başaltında ise yine aynı takımdan Orhan Okulu birinciliği elde ederken, güreş ağalığını ise 7 bin 500 TL veren Ruhi Erten kazandı.

44

YÜZME OKULU AÇILIYOR

Bodrum Marmara Koleji’nin her yıl yaz aylarında düzenlediği yüzme okulu, bu yıl da 22 Haziran 2009 Pazartesi Günü çalışmalarına başlayacağını duyurmuştu. Dörder haftalık 2 dönem olarak planlanan Yüzme Okulu, hafta içi Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri

Saat:11.00–12.30 arası gerçekleşiyor. Yüzme Okulu’nda, Bodrum Merkez – Bodrum Marmara Koleji hattında servis hizmeti de sunuluyor.

AHŞAP TEKNEYLE DÜNYA TURU

İzmir Pasaport Limanı’ndan 1 Temmuz 2006’da yola çıkan ve 1 Temmuz 2009’da yine İzmir Pasaport Limanı’nda dünya seyahatini tamamlayacağı açıklanan Özkan Gülkaynak yönetimindeki Kayıtsız 3 Teknesi, 17 Haziran’da Milta Bodrum Marina’ya giriş yaptı. “Kayıtsız 3’’ adlı tekne, Bodrum açıklarında Bodrum Belediyesi Liman İşletme ekibine ait hizmet tekneleri, vatandaşlar ve gazeteciler tarafından karşılandı. Ayrıca Milta Marina içerisinde bir karşılama töreni düzenlendi. “Kıyılar Bozulmasın, denizler temiz kasın” sloganıyla dünyayı dolaşan Özkan Gülkaynak seyahatinde hiçbir elektronik seyir aygıtı kullanmadı ve Atlantik Okyanusu dışındaki tüm etaplarda yalnız başınaydı. Gülkaynak Sadun Boro’dan sonra, dünyayı dolaşan ikinci Türk Denizcisi oldu.

Spor Kulübü’nden yapılan açıklamada, şenliğin amacının çocuklara ve gençlere sporu sevdirmek olduğu belirtildi. Şenlikten elde edilecek gelir, spor yararına kullanılacak.

DENİZCİLİK BAYRAMI’NDA DUO YAT YARIŞI

BAYK (Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü), tarafından düzenlenen I. Duo Cup sona erdi. Bodrum’da ilk defa gerçekleştirilen bu yarış, Bodrum ve dışından gelen yelkencilerden büyük ilgi gördü. Bu tür kısıtlı ekip yarışları için seçilmiş olan 18 millik rotada, teknelerin çoğu balonlu rating opsiyonunu seçerek ustalıklarını sergiledi. Denizcilik Bayramı kutlamaları çerçevesinde yapılan yarışın sonunda Marina Yacht Club ev sahipliğinde, BAYK Komodoru Ömer Karacalar’ ın sunumuyla ödül töreni gerçekleştirildi. Sonuçlar için: www.bayk.net

ÇOCUKLARA ÜCRETSİZ TENİS KURSU

BODRUM KALESİ’NDE BASKETBOL ŞENLİĞİ

Bodrum’da, Özgür Çocuklar Gençlik ve Spor Kulübü tarafından 25-30 Temmuz tarihleri arasında ‘’Basketbol Şenliği’’ düzenleniyor. Şenliğe, çeşitli yaş gruplarından oluşan takımlar katılıyor. Özgür Çocuklar Gençlik ve

Ortakent-Yahşi Beldesi’nde Belediye Başkanı Mehmet Onur Şahbaz’ın

GENÇLİK MERKEZLERİ HALK OYUNLARI Başbakanlık GSGM tarafından BOFAD’ın organizasyonuyla düzenlenen Halk Oyunları Türkiye Finali 5 - 6 Haziran tarihlerinde Bodrum’da yapıldı. Bodrum Kalesi Kuzey Hendeği’nde düzenlenen, geleneksel ve stilize dallarda yapılan Türkiye Finali’ne 39 ilden 46 ekip katıldı. Yarışma sonucunda “Bar’’ kategorisinde Ardahan Gençlik Merkezi, “Horon’’da Trabzon Vakfıkebir ile Samsun Gençlik merkezleri, “Zeybek’’te İzmir Gençlik Merkezi, “Karşılama’’da Ankara Yeni Mahalle Gençlik Merkezi, “Halay’’da Siirt ve Diyarbakır Gençlik merkezleri, “Karma’’da ise Balıkesir Gençlik Merkezi birinci oldu. Dereceye giren ekiplere ödülleri, düzenlenen törenle verildi.


desteğiyle ücretsiz tenis kursu açıldı. Ortakent - Yahşi Belediyesi ve Yahşi Tenis Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği ücretsiz tenis kursuyla 7–12 yaş grubu çocukları tenisle tanıştırmak ve onlara bu sporu sevdirmek amaçlanıyor. Arif Çokal ile tenis öğrenen çocuklar hafta sonlarını spor yaparak değerlendirmekten oldukça mutlu.

SANATÇILAR SOKAĞI SEZONU AÇTI

Yalıkavak Sanatçılar Sokağı 2009 sezonunu açtı. 2006 yılında Mimar Ayla Gürpınar’ın gönüllü çalışmalarıyla 13 sanatçıyla birlikte açık atölye ve galeri olarak Bodrumlular’la buluşan Yalıkavak Sanat Sokağı 2007 yılında 19 sanatçıyla, 2008 yılında 22 sanatçıyla çalışmalarına devam etti. Bul yıl da 22 sanatçı, sezon boyunca çalışmalarına devam edecek ve sanatseverlerle buluşacak.

MİNİKLERDEN MUHTEŞEM YIL SONU GÖSTERİSİ

Özel Bodrum Kartanesi Anaokulu’nun öğrencileri yıl sonu gösterisi düzenledi. Yaşları 2,5 ile 6 arasında değişen onlarca öğrenci, gösterilerini eksiksiz tamamladı. Bitez’de 2 yıldır faaliyette olan Özel Bodrum Kartanesi Anaokulu öğrencileri, haftalardır çalıştığı, Marmara Koleji Halikarnasos Kültür Merkezi’ndeki yıl sonu gösterisiyle velilerini büyüledi. Minik öğrenciler hazırladıkları çeşitli skeçler ve bu skeçlere uygun rengarenk kıyafetleriyle izleyenlerden bol bol alkış aldı. Pamuk Prenses, Şirinler, Meyveler, Meslekler, Uzay skeçlerini başarıyla sahneleyen minikler ayrıca tango, twist gibi dansları ustalıkla sergiledi, 4 öğrenci efe kıyafetiyle Çökertme oynadı.

AYIN ETKiNLiKLERi GÜMÜŞLÜK’TE FESTİVAL

TILSIM’DA TEMMUZ

6.Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali bu yıl 12 Temmuz -29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. 12 Temmuz’da Bodrum Kalesi’ndeki festivalin açılış konserinde Gülsin Onay, Bilkent Orkestrası’yla birlikte sahne alacak. Ayrıca 31 Temmuz tarihinde yine Bodrum Kalesi’nde bir duo konser düzenlenecek. Bu iki kale konseri dışında her gün festival sanatçıları ve Eklisia Yaz Müzik Okuluna katılan masterclass öğrencilerinin konserleri, halka açık olarak, Gümüşlük’te, festival mekanı olan Eklisia’da gerçekleşecek. Bu yıl Eklisia Yaz Müzik Okulu’nda genç müzisyenlerle çalışacak ve Eklisia’daki konserlerde çalacak sanatçılar ve program için: www.gumuslukfestival.org

TILSIM SHOP’n ART CAFE, 1-15 Temmuz tarihleri arasında Neşe Gümüşcüoğlu ve 16-31 Temmuz tarihleri arasında da bahriyeli ressam Ayşenur Dağcı’nın resimlerine ev sahipliği yapıyor. NAYAD BAL tarafından Tılsım Avlu’da gerçekleştirilecek olan Çarka ve Meditasyon Atölyesi’nin de haftada iki gün 18.00 – 20.00 saatleri arasında düzenlenmesi planlanıyor. Ayrıntılı bilgi için: 0252 385 24 61 – tilsimshop@gmail.com

DİBEKLİHAN’DA FİLM GÖSTERİMLERİ

Dibeklihan’da Dünya Müziklerinden film gösterileri “Arjantin ve Ünlü Tangolar” ile başladı. Eylül ayı sonuna kadar her Salı ve Cuma akşamı bir ülkenin, müzikleriyle ilgili film gösterimleri devam edecek. Dibeklihan’ın meydanında tahta iskemleler üzerinde unutulmaya yüz tutmuş açık hava sinemasının keyfini tatmak isteyenler için düzenlenecek film günlerinin programına ulaşmak için: www.dibeklihan.com - 0 532 263 84 36 Ayrıca Kamil Masarcı’nın Aşk Vaziyetleri isimli karikatür sergisi 30 Ekim 2009 tarihine kadar Dibeklihan’da görülebilir.

CASA DELL ARTE’DE TEMMUZ

Casa Dell’Arte yaz sezonuna birbirinden farklı sergilerle devam ediyor. 24 Haziran’da açılan ve – 17 Temmuz’a kadar devam edecek olan Ustalar’dan Seçki sergisinde Casa Dell’Arte’nin tanınmış sanatçılarından, Ergin İnan, Özgür Korkmazgil, Mustafa Özel, Cem Sağbil, Selahattin Yıldırım, Maria Kılıçlıoğlu ve Mark Kostabi’nin yapıtlarından örnekler sunuluyor. “Ustalar Seçkisi” SalıCumartesi günleri görülebilir. Ayrıca “Genç Çağdaşlardan Seçmeler” resim ve heykel sergisi de 22 Temmuz’a kadar sanatseverlerle buluşacak. Yeni nesil genç sanatçıların yapıtlarından oluşan bir seçkinin sunulduğu bu sergi her gün 17.00’den sonra Casa Dell’Arte Galeri’de izlenebilir.

DİBEKLİHAN’DA SERGİLER

Dibeklihan Anadolu’da kaybolmaya yüz tutan el sanatlarına önem veren bir anlayışla sergiler açılmaya devam ediyor. Sabri Nuray Gencel’in Camaltı sergisi 02 Temmuz Perşembe günü Dibeklihan Sanat Galerisi’nde açıldı. Mimar ve şehir plancısı olarak SİT alanlarında ve koruma planlamalarında görev almış olan sanatçı, Kapadokya‘da “Avanos‘un Testileri” ve Bodrum‘da “Amphora” ile tanıştı. Çeşitli koleksiyonlarda bulunan yapıtları, geçtiğimiz yıllarda Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Japon Kültür Vakfı, İsveç Büyükelçiliği, Türk - İngiliz Kültür Derneği ve Bodrum Belediyesi Sanat Galerisi’ nde sergilenmiş ve beğeni ile izlenmişti. Dibeklihan’da “Anadolu’da Kaybolan El Sanatları ve Yaşatanlar” adlı serilerin üçüncüsü olan, mimar ve ressam Sabri Nuray Gencel’in Camaltı Sergisi, 15 Temmuz tarihine kadar görülebilir. Ayrıca Dibeklihan Sanat Köyü, 4 – 16 Temmuz tarihleri arasında, Sanat Atölyesi Terası’nda, Zeynep Kitapçı’nın “Seramiklerim” sergisine de ev sahipliği yapacak.

45


Bodrum’un Gazetesi

HAZİRAN 1985

HAFTADA BİR CUMA GÜNLERİ YAYINLANIR

30 Lira

Merhaba Kurucusu: Ender Uslu

Gözle Görülen Katliam! Bargilya Can Çekişiyor Bodrum’a karayoluyla gelirken Güvercinlik yerleşim alanına varmadan önceki köprüden sağa sapılarak ulaşılan Varvil Köyü Tuzla Mevki’indeki Antik Bargilya kenti kalıntıları can çekişiyor. Antik Çağ’ın yaratıcı usta ellerinden çıkmış bir sütun parçası, bir kabartma firiz, bir yazıt “Katliama uğradık!” diyor sanki. İki hafta arayla Bargilya’yı ziyaret eden Merhaba Ekibi’nin özet kanısı böyle.

Karanlığa Gömüyorlar

Bargilya’nın günümüze kadar ulaşan kalıntıları nasıl karanlığa gömülür? Kent kalıntılarını dolaşırken tiyatro sahasının doğusunda, deniz kenarındaki yamaç alanda, yeşillikler arasında küçük taşlardan oluşmuş yığınlar hemen göze çarpıyor. Yığınların küçük taşları üçer beşer aralandığında ne çıkıyor “Koskoca bir yivli sütun parçası” Neden bu olay olmuş sorusuna Varvil Köyü’nden isminin açıklanmasını istemeyen bir yurttaş yanıt veriyor. – “Arazileri üzerinde tarihi kalıntı bulunan kişiler İstanbullu ve Ankaralı müteahhitlerin milyonluk tekliflerine evet demek istiyor. Ancak arazileri üzerindeki tarihi kalıntıların inşaata engel olacağını bildiklerinden bu yola başvuruyorlar.”

Balyozlarla Kırıyorlar

Daha yukarılarda gördüğümüz işlemeli mermerler üç dört parçaya bölünmüştü. Bu durumu aynı yurttaş gülümseyerek izah etti “Basit beyim geceleyin köprüden köye dönerken duyduğum tak tuk sesler çıkaran balyoz ne yapıyor acaba?”

Buruk Sezon Adnan Oğuzman Bodrum’da her yıl alışılagelen kabalıktan eser yok. Sezon ortasını bulduğu halde yılların getirdiği coşkulu misafirlerden çoğu gelmedi. Bunu etkileyen faktörlerin başında pahalılık geliyor. Yol paralarının dahi çok arttığı bir ortamda Bodrum’da tatil, günlüğü kişi başına asgari bin liradan aşağı olmuyor. Topluca gelen bir aile ne kadar tasarruf etse ve ne kadar halk lokantalarına gitse her yediği yemek büyük bir rakama ulaşıyor. Bir de Bodrum’un giderek varlıklı kişilerin dinlence yeri olmaya başladığını kabul edersek gerçekten yüklü bir parayla tatile gelmek gerekir; aksi halde tatil yarıda kalır. Bu bakımdan Bodrum’un çehresi gittikçe değişmekte sakin ve huzur içinde bu güzel kente gelenler artık dinlenmeyi bir tarafa bırakıp fiks fiyatlarla eğlenmeyi yeğlemektedir. Gelişigüzel ve plansız yerleşimlere yapılan ihaleler neticesi parasal sorunları ön kısma alıp nerede olursa olsun ve ne yaparsa yapsın şeklindeki işletmeciliğe açılış, Bodrum’un geleceğini bir Erdek belki de daha ileri boyutlara götürecektir. Bugün için, değil Türkiye’de dünyada dahi belirli memleketlerce benimsenmiş olan Bodrum ve Bodrum huzuru, bu bilinçsiz ve ne yapacağını bilemeyen ilgililer tarafından bilinmeyen parselasyonlara götürülmektedir. Türkiye hudutlarını aşmış bir turizm kenti olan Bodrum’un parselasyonu yapılırken nerede yemek yenir, nerede çay bahçeleri vardır, nerede akşam gezintisi yapılır ve de nerede gece eğlenilir çemberini bağlamak ve gelenlere bu çember içinde dolaşabilme kolaylığını sağlamak gerekir. Aksi halde bu çemberi şaşıranlar Bodrum kentini sirke çevirir ve dolayısıyla herkesin özlediği Bodrum gider, yerinde bir eğlence temaşasının kalıntıları kalır. Dileriz ki kaybettiğimiz veya kaybetmek üzere olduğumuz Bodrum’umuzu yeniden kazanalım.

HER TURİST BİR BARIŞ ELÇİSİDİR

1980/1991 yılları arasında yayınlanan Bodrum’un Haftalık Gazetesi MERHABA’nın arşivinden derlenmiştir.

46


BODRUM

Kim? Ne? Nerede?

KENT REHBERİ SAYFALARI ekonomik ilan tarifesiyle sizi de hedefinize ulaştırır. Yeni müşteriler edinmenizi sağlar. Tel: 313 56 66

& GEREKLİ TELEFONLAR KAYMAKAÜMLIK - 3161001 ELEKTRİK ARIZA - 186 - 316 12 11 GÜMRÜK - 316 11 12 JANDARMA İMDAT - 156 LİMAN BAŞKANLIĞI - 316 10 98 MİLTA MARİNA - 316 18 60 KAYMAKAMLIK - 316 10 01 METEOROLOJİ - 313 08 86 MÜZE MÜDÜRLÜĞÜ - 316 10 95 PTT - 316 12 12 PASAPORT BÜROSU - 316 12 15 POLİS İMDAT - 155 - 316 10 05 POLİS / GÜMBET - 316 12 18 ORMAN YANGIN - 177 OTOGAR - 316 26 37 SAHİL GÜVENLİK - 313 42 00 SAHİL RADYO - 316 27 66 SIHHİ İMDAT - 112 SU ARIZA - 185 - 316 50 13 TRAFİK - 154 - 316 80 80 TUR. BÜROSU BODRUM 316 10 91 TURGUTREİS D MARİN 382 90 65 YALIKAVAK Tur.Bürosu 385 44 65 YALIKAVAK MARİNA - 385 38 60 YANGIN - 110 - 316 10 71 BODRUM-MİLAS - 523 01 01 HAVAALANI BODRUM BÜLTEN - 313 42 24 n BELEDİYELER BODRUM - 316 10 09 TEMİZLİK İŞLERİ - 313 19 05 ZABITA - 153 - 316 11 85 BİTEZ - 363 82 96 KONACIK - 319 19 43 GÖLTÜRBÜKÜ - 357 79 10 GÜMÜŞLÜK - 394 44 80 GÜNDOĞAN - 387 78 95 MUMCULAR - 373 52 00 ORTAKENT - 358 53 70 TURGUTREİS - 382 30 19 YALIÇİFTLİK - 368 98 29 YALIKAVAK - 385 49 22

f SAĞLIK

n AMBULANS SOS 0212 505 72 72 n DİŞHEKİMİ Dr. Dt. BANU ERDOĞAN ARAS Ortodontist - 313 58 84 Çarşı Mh. Artemis Cd.8 Bodrum CANA URAL YİĞİTER - 317 04 05 Severcan Cad. Bodrum Dr. Dt. FÜSUN NALBATOĞLU 316 14 81 Cevat Şakir Cad. Bodrum Diş Dr. GÜLTEN ÇOK - 316 61 60 M. CENGİZ ALTIPARMAK 313 17 73 Cevat Şakir Cad. 94/B Bodrum Diş. Hek. RIZA ÇINAROĞLU 313 10 07 Atatürk C.32Bodrum Dr. Dt. TUNÇ AKMAN - 316 86 56 Ortodontist Atatürk Cad. 48/C

%

j ULAŞIM

n HAVA ULAŞIMI BODRUM HAVAALANI 523 01 01 BODRUM HAVAALANI THY 523 01 29 THY / OASİS 317 12 03 - 04 HAVAŞ 313 89 72 - 523 00 40 BODRUM RENT A CAR 317 15 55 Onur Air, Atlas Jet WHISKY TRAVEL YACHTING Atlas Jet. Fly Air, Onur Air İnönü C. 27/1 Gümbet 3165057

n OTOBÜS KAMİL KOÇ 313 04 68 KARADEVECİ 316 25 60 PAMUKKALE 316 13 69 VARAN 316 78 49 - 313 21 44 ULUSOY 313 01 67 - 317 16 40 n DENİZ ULAŞIMI BODRUM EXPRES 316 10 87 BODRUM FERİBOT 316 25 78 DEVLET DENİZ 316 17 81 YOLLARI FAHRİ KAPTAN 316 18 08 MEANDER 316 50 26

ÇEŞİTLİ

n AKARYAKIT ARMADA / MOİL - 363 87 00 Açıkkırlar Mevkii Konacık PAŞALILAR - 363 83 93 Atatürk Bulv. No:167 Konacık n AMBALAJ HAKAN AMBALAJ - 319 03 00 Atatürk Bulv. No:65 Konacık MAVİ AMBALAJ - 385 35 64 Atatürk Cad. 24/B Yalıkavak

n AYDINLATMA LAMBACI PRO-YAPI - 317 07 33 n AYAKKABI ÇANTA HAAN - GAR - 317 18 61 Kıbrıs Şehitleri Cd. No: 174 STONE ROCK - 313 89 85 Bodrum Milta Marina YABAN COLLECTION - 316 20 01 Cumhuriyet Cd. 39-41 Bodrum n BASIMEVLERİ EKİN OFSET - 316 90 90 Yokuşbaşı Mevki Basın St. No:1

n DOKTOR Op. Dr. GÜROL ORAL K.B.B 316 59 27 Artemis Cd. Bodrum Dr. H. MUZAFFER BUYRUK 316 51 07 Davutlar Sok. 12 Bodrum n HASTANELER POLİKLİNİKLER TÜM HASTANELER İÇİN TEK TELEFON - 444 0 911 BASINÇ ODASI - 313 14 20 BODRUM KALP HASTALIKLARI MERKEZİ - 316 54 64 DEVLET HASTANESİ 313 14 20 (6hat) BODRUM SAĞLIK OC - 316 13 53 GÜMÜŞLÜK SAĞLIK OC -3943724 MUMCULAR SAĞLIK OC-3735040 OMEGA KLİNİK TANI LABORATUARI - 316 80 84 ORTAKENT SAĞLIK OC - 358 5027 ÖZEL BODRUM HAST. - 313 65 66 SSK DİSPANSERİ - 313 32 95 UNIVERSAL HOSPITAL -319 15 15 C. Şakir Mh. Gavaklı Sarnıç Cd. CLINIK INTERNATIONAL 313 30 30

BODRUM

47


ÖNCE SAĞLIK

48 BODRUM Bülten


RESTAURANT CAFE & BAR

HALİKARNAS - 317 02 91 Temel Yapı İş Merk.No: B-6 n BASIN YAYIN BODRUM AJANS - 313 56 66 Caferpaşa Cd. 52/3 Bodrum BODRUM YARIMADA - 316 78 12 Yokuşbaşı Mevki Basın St. No1 KENT MEDYA GRUBU - 317 30 30 Kalekonut Sos.Tesisleri. Konacık n BİJUTERİ POZİTİF /OASİS - 317 22 29 n BİLGİSAYAR EGE BİLGİSAYAR - 317 00 62 TEKMAR - 313 0 444 Cevat Şakir Cad. No:113 n BRANDA ÇADIR DÖŞEME EGE BRANDA - 367 18 00 Torba Girişi Tansaş Yanı No:20 ESKİCİ - 316 84 34 MMM Migros Karşısı No:236/B n BUZ FİESTA BUZ - 316 84 03 Omurça M.Artemis C.33Bodrum n CAM AYHAN CAM - 313 40 39 Turgutreis Cd. 408/A Gümbet METİN CAM - 316 03 13 Sanayi Sitesi No:10 Bodrum ÖZKARDEŞLER - 385 34 40 Atatürk Cd. 151/B Yalıkavak n ÇİÇEK-BAHÇE DÜZENLEME EGE ÇİÇEK EVİ - 319 08 98 Atatürk Bulv. No: 17 Konacık

n ÇOCUK YUVALARI KARTANESİ ANAOKULU - 3639514 Cumhuriyet Cd. 7 Bitez MAVİ ÇİZGİ - 316 08 87 Caferpaşa Cad. Kanlıdere Sok. No: 6 n DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI DİNÇER/Arçelik - 316 77 45 Cevatşakir Cd. No:103 TOPANOĞLU - 317 14 60 Gümbet Kavşağı No:198/B n DEKORASYON + DEKOR - 358 60 60 Cumhuriyet Cd. 100/B Ortakent AGORA LINE - 358 66 12 Kapuz Cad. No: 61 Ortakent BODRUM MOZAİK - 358 65 31 Balkanoğlu İş Merkezi Konacık BODRUM MUTFAK - 363 86 77 Atatürk Bulvarı Yahya Çavuş Cad. No.4 Konacık DREAM HOUSE - 316 77 87 Dr. Mümtaz Ataman Cd. No:36 GALİPDOS - 387 96 51 Şehit Uğur Öztop Cd. Gündoğan İNKA DEKORASYON - 317 13 60 Atatürk Bulvarı Konacık Çarşısı No:16 YELKENLİ - 363 01 55 Pamir İş Merk. B/3 No5 Konacık n DERSHANE KURS AYKENT SÜRÜCÜ - 358 50 50 Cumhuriyet Cd. 47/1 Ortakent n DOĞRAMA ATÖLYELERİ ATÖLYE AHŞAP - 367 14 45

Bülten 49

BODRUM


YAPI DEKORASYON

n DÖŞEMELİK PERDELİK APRE - 317 12 52 Jandarma Kavş. No:6 Konacık DOST TİCARET - 319 00 26 - 27 Akatürk Bulvarı No:11 Konacık GÜLÇE - 385 27 75 Şeyhülislam Cd. 27/2 Yalıkavak PERMODA - 385 27 91 Marina 3 kapı karşısı Yalıkavak n EĞİTİM KURUMU MARMARA KOLEJİ - 358 61 13 Ortakent Bodrum n ELEKTRİK ELEKTRONİK İLTEK - 316 27 06 Türkkuyusu Cd. No: 76 B Blok D: 2 TELCOM - 319 25 45 Otim İş Merk. 300/1

50 BODRUM

n EMLAK KEMALOĞLU - 387 79 52 İnönü Caddesi 102/B Gökçebel Yalıkavak MAVİ EMLAK - 313 03 00 Azmakbaşı 22 Bodrum TEPE EMLAK - 317 13 05 Oasis Alışveriş Merkezi Bodrum TURYAP BİTEZ - 363 90 72 Bitez Kavşağı 216 Kat:1 Bodrum TURYAP TURGUTREİS - 382 43 17 Turgutreis Marina n FOTOĞRAF ENİS UMULER - 313 24 04 MESUT İNSANLAR - 313 24 04 Nazlı Vural Sk. No:4 Azmakbaşı n GIDA - İÇECEK TOPTAN GÜNTOP - 363 88 18


Podium Çarşısı Karşısı Konacık HÜRTOP - 363 83 21 Açıkkırlar Mevkii Konacık PAMUKKALE ŞARAPLARI 319 27 00 Sadi Irmak Cd. No: 19 Gümbet n GİYİM MAYORAL / OASİS - 317 07 97

PATİ (0-14 yaş) - 317 00 32 Oasis Alışveriş Merkezi n GÖZLÜK OPTİK ÇAĞDAŞ OPTİK - 385 51 72 Atatürk Cd. No: 56/A Yalıkavak

n GÜVENLİK SİSTEMLERİ BODRUM BEKÇİSİ - 313 0 313 Yokuşbaşı Mh.Milas Cd.Bodrum n GÜZELLİK MASAJ NATUREL GÜZELLİK - 316 99 14 Neyzen Tevfik Cd.Cizdar Sk.No2 TRIM SLIM - 317 10 02 Konacık Yokuşu Estia Çarş.

n HAFRİYAT ENSA - 319 10 10 Atatürk Bul. No:109/A Konacık n HEDİYELİK ADA HEDİYELİK - 313 01 19 Dr Alimbey Cd.Çarşı Mh. No:21 ÇOCUK DÜNYASI - 317 05 03 Oasis Alışveriş Merkezi

ÇEŞİTLİ

BODRUM

51


TILSIM - 385 24 61 Yalıkavak Marina C kapısı VİVALDİ - 316 71 79 Dr. Alim Ekinci Cd. No: 33 n ISITMA SOĞUTMA AEG PROTECH - 358 62 62 Cumhuriyet Cd. No:4 Ortakent n İLAÇLAMA MHA-TÜRK - 319 49 43 C.Şakir M.A. Yesevi Sk. Gümbet TEKNOPEST - 317 06 60 Jandarma Kavşağı B/2 Konacık n İLETİŞİM SİSTEMLERİ ESVEN KAREL - 319 62 62 Atatürk Bulvarı No:1 Konacık FEZA NET - 313 19 03 TÜRKTEL - 319 62 62 Atatürk Bulvarı No: 1 Konacık n İNŞAAT ASA MİMARLIK - 385 23 78 Bodrum Cad. 22 Yalıkavak AYAN İNŞAAT - 385 20 56 Atatürk Cd. No:16/A Yalıkavak EFE MÜHENDİSLİK - 363 79 41 Atatürk Cad. 30 Bitez KEMALOĞLU - 387 79 52 İnönü Cad. 102/B Gökçebel/Yalıkavak KIRBEYİ MİMARLIK - 363 91 52

52 BODRUM

Podium İş Merk. karşısı Konacık PENN İNŞAAT - 367 14 11 Rıza Anter Cd. No: 64 Torba TPD MÜHENDİSLİK - 319 01 49 Açıkkırlar Mevk. Konacık n KARGO TAŞIMACILIK BODRUM NAKLİYAT - 313 18 88 Süleymanoğlu İşHanı No37Kat2 n KATERİNG & ORGANİZASYON EDA HAVAİ FİŞEK - 319 64 64 Mandıra Tepesi 1523 Sok. No:7 DREAM HOUSE - 316 77 87 STAR LIFE - 313 18 21 Caferpaşa Cad. 54/B Bodrum n KÖPEK ÇİFTLİĞİ TURGUTREİS COUNTRYRANCH 382 56 54 İslamhaneleri n KURU TEMİZLEME ve ÇAMAŞIRHANE ECE - 313 43 93 MMM Migros Karşısı Bodrum İRFAN - 313 77 81 MMM Migros Karşısı No: 234 n MOBİLYA + DEKOR - 358 60 60 Cumhuriyet Cd. 100/B Ortakent

ATÖLYE AHŞAP - 367 14 50 İNKA DEKORASYON - 317 13 60 Atatürk Bul. Konacık Çar.No:16 n MUTFAK BODRUM MUTFAK - 363 86 77 Atatürk Bulvarı Yahya Çavuş Cad. No.4 Konacık n OTEL ve BAR EKİPMANLARI BODİNOKS - 316 33 83 Yokuşbaşı Mh. No:138 GASTRO - 319 07 13 Atatür Bul.Öziçi Mev. 28 Konacık n OTEL - MOTEL APART BİTEZ GADRDEN LİFE- 363 98 70 Bergamot Cd. No:52 Bitez EL VİNO - 313 87 70 Omurça Mh. Pamili Sk. Bodrum GÖLKÖY SUITES - 357 79 81 Akdeniz Cad. 33 Sok. No: 5-7 Göltürkbükü HOTEL DELFİ - 316 40 85 Omurça Mah. Dere Sk. No:57 KARIA PRINCESS - 316 89 71 Canlı Dere Sok. No: 15 n OTO KİRALAMA AKUSTİK - 444 08 48

Neyzen Tevfik Cad. 146 Bodrum BODRUM RENT A CAR 317 15 55 OASİS Alışveriş Merkezi Bodrum SET CAR RENTAL - 313 41 28 Cevat Şakir Cd. 48 Bodrum WHISKY TRAVEL YACHTİNG 316 50 57 İnönü Cad. 32/C Gümbet n REKLAMİŞLERİ AKTÜEL - 316 15 22 Turgutreis Cad. 257/A Gümbet BODRUM AJANS - 313 42 24 Caferpaşa Cad. 52/3 Bodrum GIRAS REKLAM - 316 71 25 Kıbrıs Şehit. Cd.267/A Bodrum KİRPİ TASARIM - 316 82 64 Caferpaşa Cad. 53/1 Bodrum n RESTAURANT ALLATURCA - 316 81 81 Bodrum Milta Marina BARBELLA - 316 77 87 Dr. Mümtaz Ataman Cd. No:36 CHINESSE INN/OASİS - 317 11 16 COUNTRYRANC - 382 56 54 İslamhaneleri Turgutreis DENİZHAN - 363 76 74 Turgutreis Yolu Üzeri Konacık EVGENIA - 0533 305 54 19 Paşatarlası No:25

FENER RESTAURANT - 393 63 93 Kemer Mevkii Akyarlar GÖLKÖY SUITES - 357 79 81 Gölköy Yalı KARA BALIK - 374 51 51 19 Mayıs Cd. No:10 Güvercinlik KEFİ - 313 61 30 Kale Cd. Banka Sok. No:5 KIMIZI - 316 49 18 Neyzen Tevfik Cd. No:38 KÖŞEM - 348 36 66 Yali Mevki No:2 Ortakent LA PASION - 313 45 94 Atatürk Cad. Uslu Sok. No: 8 Bodrum MARİNA YACHT CLUB 316 12 28 Neyzen Tevfik Cd. Milta Marina MEMEDOF - 313 42 50 Neyzen Tevfik Cd. No: 234 ŞECİ - 358 60 30 Cumhuriyet Cad. Armutalan Sok. No:9 Ortakent TATLI KAŞIĞI - 317 30 38 Oasis Alışveriş Merkezi

n SANAT GALERİLERİ BODRUM BELEDİYE - 316 77 18 BETTİNA - 369 25 04 CAM SANAT - 316 93 23 CASA DELL’ARTE - 367 18 48 EV + GALERİ - 319 56 63 Pedasa Evleri 3 Blok 4 Konacık GALERİ ARTEO - 316 10 56 GALERİ METİN CAM - 316 03 13 Sanayi Sitesi No:10 Bodrum GÜMÜŞLÜK AKADEMİSİ 394 31 78 GÜMÜŞLÜK BELED - 394 44 80 HALİKARNASSOS - 358 61 13 HALUK ELBE - 316 25 16 KAYNAK - 363 95 13 MESUT İNSANLAR - 313 24 04 NUROL KÜLTÜR MERKKEZİ 317 35 49 NT GALERİ - 316 33 31 OSMANLI TERSANESİ - 316 18 60 TILSIM - 385 24 61 TRANÇA - 316 67 16

n SAĞLIK HİZMET ve MALZEMELERİ BIOREZONANS - 319 42 96 Atatürk Bulv. No:7 Konacık BODRUM İŞİTME CİHAZLARI 316 80 83 Caferpaşa Cd. 26/B

n SİGORTA ŞİRKETLERİ DENİZYILDIZI - 363 84 35 Pamir İş Merkezi B6 Blok No: 10 Konacık MAVİ BEYAZ - 313 84 07 Cevat Şakir Cad. No: 56 Kat:1


n SİNEMA CINE MARINE - 317 00 01 n SPOR TESİSLERİ BODRUM GOLF CLUB - 313 GOLF Kemer Mevk. Ortakent BODRUM MARİNA - 316 18 60 Neyzen Tevfik Cad. No: 5 COUNTRYRANCH - 382 56 54 Piren Cad. No: 15 İslamhaneleri VITAPARK GOLF - 524 53 33 Tuzla Ova Mevk. No: 23 Milas

n PAZAR YERLERİ Bodrum yarımadasında haftanın yedi günü Pazar Yeri kurulur. Sadece Bodrum’da ki pazarda kumaş ve yiyecek ayrı günlerde, onun dışındaki yörelerde kurulan pazarlarda her şeyi birarada bulabilirsiniz. BODRUM / Salı (Kumaş Giyecek) Perşembe, Cuma (Yiyecek)

BİTEZ / Çarşamba, Perşembe. GÖLKÖY / Salı GÜMBET / Pazar GÜMÜŞLÜK / Çarşamba GÜNDOĞAN / Çarşamba ORTAKENT / Çarşamba TURGUTREİS / Cumartesi AKÇAALAN / Salı TÜRKBÜKÜ / Pazartesi YALIKAVAK / Perşembe

n SÜT, YAN ÜRÜNLER ÇINGILOĞLU - 319 2582 Atatürk Cad. Belediye Karşısı Konacık n TAKI TASARIM CANŞUİ - 313 42 24 Caferpaşa Cd. No:52/3 n TEMİZLİK HİZMETLERİ BEYAZ TEPE - 316 20 16 Turgutreis Cad. No: 258 MHA-TÜRK - 382 82 38 Cevat Şakir Cad. No: 325/1 Gümbet ERGUVAN TEMİZLİK - 387 77 24 Gündoğan Tepe Villaları No: 9 n TEMİZLİK MALZEMELERİ FABER BODRUM - 319 42 12 Kıbrısşehitleri Cad. 339 Yeniköy ERGUVAN TEMİZLİK - 387 77 24 Gündoğan Tepe Villaları No: 9 n TUHAFİYE ÇEYİZ GÜLÇE - 385 27 75 Şeyhülislam Cd. 27/2 Yalıkavak n TURİZM SEYAHAT AKUSTİK Travel & Yachting 444 08 48 Neyzen Tevfik Caddesi 146 Bodrum BARBAROS YACHTING 316 39 19 Neyzen Tevfik Cad. 92 Bodrum WHISKY TRAVEL - 319 50 57 İnönü Cad. 32/C Gümbet n UNLU MAMULLER BODRUM BÖREK EVİ - 313 72 67 Sanayi Sitesi No:1 Bodrum n VETERİNER HEKİMLER AHMET KURT - 316 76 98 Caferpaşa Cad. 57 Bodrum BORA VETERİNER - 385 23 51 Naz Eser İş Merkezi Yalıkavak COUNTRYRANCH - 382 56 54 İslamhaneleri Turgutreis n WEB TASARIM DYNAMIC WEB - 316 53 01 Cevatşakir Cd. No:117 YUNUS ARSLAN - 316 95 53 Akçabük Sünger Sok.No:9 n YANGIN SÖNDÜRME - ALARM - GÜVENLİK

BODRUM BEKÇİSİ - 313 0 313

n YAPI MALZEME SEV-SAN - 382 45 77 Sanayi Sitesi 13 Turgutreis ŞERİFOĞLU PARKE - 319 00 19 Konacık Rampası 354/A YELKENLİ - 319 12 35 Atatürk Bulv. 3 Konacık

BODRUM

53


net b@kış

CANSU TÜRKDOĞAN cansu@bodrumajans.com.tr

Matrak Görüntüler • İlginç Siteler • Farklı Görüşler • Gırgır Sözler

GÜNÜMÜZDE EVLİLİK EVlenmek – KATlanmak

LÜZUMSUZ BİLGİLER

Melih Cevdet’e sormuşlar ‘evlilik nedir?’ diye. Melih Cevdet, “Eskiden” demiş, “…kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi bir araya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapar, beraberce yeni bir ev düzerdi. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna ‘evlenmek’ denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyor, bu yüzden artık evlilik ‘katlanmaktır’ diye cevaplıyor soruyu.

Civelek tüysüz yeniçerilere verilen isimdir. Osmanlı döneminde yüzleri pürüzsüz ve tüysüz olan civelek gençler pamuk ipliğinden bir peçe örterek sokağa çıkarlardı.

4. Murat bedensel olarak olağanüstü güçlü bir adamdı. Çok iyi silah kullanır, iyi dövüşür, bir ok atışta kalkanı delerdi. Yanında bulunan silahtar Musa Paşa’yı zaman zaman sağ eliyle kuşağından yakalayarak havaya kaldırır, bir müddet dolaştırdıktan sonra tekrar yere indirirdi.

n 45 gün süren deprem ne zaman oldu? İstanbul’un en korkunç depremlerinden biri 14 Eylül 1509’da yaşandı. Sarsıntılar 45 gün sürüp ortalığı harabeye çevirirken deniz dalgaları Galata Surları’nı aşarak şehirde bir tufan görüntüsü yarattı.

54

Nebraska’da tek başına yaşayan yaşlı bir adam bahçesinin patates ekimi zamanı geldiğinde parasının kısıtlı olmasından, yaşlılığından ve ona yardım edecek tek oğlu olan David’in hapiste olmasından dolayı çaresizlik içinde ne yapacağını düşünmeye başlar. Yaşlı adam oğluna bir mektup yazar ve ona derdini anlatır. “Sevgili David, Patates bahçemi belleyemeyeceğimden, kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için hallederdin. Sevgiler Baban”

n Civelek kime denir?

n Herkül’e benzeyen padişah kimdi?

KIVRAK BİR ZEKA İÇİN, ÇARESİZLİK SÖZ KONUSU OLABİLİR Mİ?

Birkaç gün sonra yaşlı adam oğlundan bir mektup aldı. “Babacığım, Allah aşkına bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm. Sevgiler David”

ALKIŞI HAKEDEN GAFLAR Bir genç şöyle anlatıyor: “Bizim ilk market açıldığı zamanlar, mağazada anlık indirim duyurularını anons eden bir kadın vardı. İndirim zamanı kurduğu şu cümleyle herkesi şaşırttı: ‘Pantolonları indirdik, orta reyonda sizleri bekliyoruz.’ Gerçekten alkışı hak ediyordu. Yine orta yaşlı bir kadın ve komik bir bilmişlik öyküsü: Trafikte ilerleyen tankerin üzerindeki ‘DANGER (tehlike)’ yazısını gören kadın şöyle der: ‘Allah’ın akıllısı, tanker yazacağına danger yazmış.’

Ertesi gün sabaha karşı FBI ve yerel polis yaşlı adamın evine gelir. Tüm bahçeyi kazarak cesetleri arayan polisler hiçbir şey bulamaz ve yaşlı adamdan özür dileyerek giderler. Yaşlı adam oğlundan bir mektup daha alır. “Babacığım, Simdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım. Sevgiler David” Bir güçlükle karşılaştığınızda, kendinize bir kaçış yolu değil, bir çıkış yolu arayın. D. L. Weatherford

KAMYON YAZILARI YARIŞMASI SONUÇLARI n “Kamyon çeker 10-20 ton, gönül çeker Paris Hilton”. Serkan Demirel / Birincilik ödülü n “Hayatımı yazsam duble yol olur”. Ersan Develi / İkincilik Ödülü n “Araman için illa hata mı yapmam gerekir”. Tuna Kıslı / Üçüncülük Ödülü n “Küresel ısınmaya karşı su tankerine geçiş üstünlüğü verilsin”. Güney Öncü / Mansiyon Bir n “iyi mazot selülit yapmaz”. Naci Bektaş / Mansiyon İki n “Gazla uçabilirsin ama Frenle konamazsın...” Ömer Avni Bilgin / Mansiyon Üç n “Bas gaza, frene, debriyaja... Götür ver parayı vergiye, stopaja”. Kayhan Özarslan / Mansiyon Dört n “Ne Müslüm’den ne de Orhan’dan, sevdiğim tek parça yedek parça”. Uygar Haşbozan / Mansiyon Beş


ÇİZGİLİ DÜNYA iğim k isted a m l o ” i m gib terdim. “Kendi gibi olmak is ki anlarda lerin a gelen bilirdi, n ı ş a B “ a ola uncu d bilirdi.” k r o k a dah gele başıma m i n e b

HER ŞEY SANKİ DÜN GİBİ ERDOĞAN BOZOK / 1978

bil bildir w Ertuğrul Fırkateyni’ne ait eserlerin sergilemesi nerede yapılacaktır?

w Bu yaz Gümüşlük Akademisi’ndeki sanatsal faaliyetlerin ana teması nedir?

w Zeyyar Mandalinci Adalet Partisi’nden ne zaman istifa etmiştir?

w Bodrum’da Yağma adlı kitapta adı geçen ve Mousoleion kazılarını gerçekleştiren İngiliz Arkeolog kimdir?

w Kayıtsız 3 adlı teknesiyle dünya turu yapan Özkan Gülkaynak, ne zaman Bodrum’a geldi?

Soruların doğru yanıtlarını sırayla, alt alta yazıp fax ya da e-mail yolu ile bize ulaştıranlar 2009 BODRUM AJANS İŞ REHBERİ’ne sahip olacak. • Fax: 316 44 42 • info@bodrumajans.com.tr • Caferpaşa Cad. 52/3 Bodrum

BODRUM

55


DÜNDENBUGÜNE

BODRUM MANZARALARI

Fotoğraf: Yiğit UYGUR

56 BODRUM




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.