Bodrum Bülten Nisan 2006

Page 1



SAYI

123

NİSAN 2006

iÇiNDEKiLER

4

MERHABA / Demircan Türkdoğan

6

DÜNYA TURİZMİ BODRUMLA TANIŞTI

8 10 11

ÇANAKKALE’YE BİR MAVİ SELAM 10. PEDESA ŞENLİĞİ AYIN ANKETİ

16 17

DENİZLERİN BİRLEŞTİĞİ YER

18

YENİLER - YENİLİKLER - YENİLENENLER

20

DOĞRUYA DOĞRU / Hulusi Özüduru

22 25

BODRUM TUTKUNLARI BİR ZAMANLAR / Bülent Akkurt

26

TOPLUM - YAŞAM

28

BAHÇEM ve BEN / Gülnar Önay

29

SAYNUR GELENDOST ANILDI

32

İÇİMİZDEN BİRİ

35

GERİŞ DURAĞI / Feray Destegül

36 38 40 42

GÖKOVA’YA DESTEK

GEÇİYORDUM UĞRADIM / Bolar İren

7

6

26

DÜNDEN BUGÜNE NET BAKIŞ PARANTEZ / Hüsniye Kaya Polat

AYLIK GAZETE 1

HABER TURU

4

ETKİNLİKLER

6 8 9

SERBEST SAYFA

22

10

ARŞİVDEN ADRES SAYFALARI / EMLAK SHOW

8

www.bodrumajans.com.tr

8 info@bodrumajans.com.tr BODRUM

e n ül

3


e n ül

AYLIK KÜLTÜR ve YAŞAM DERGİSİ

gimı BODRUMajans Yayın Grubu Adına Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni:

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Haber Editörü  YİĞİT UYGUR Görsel Yönetmen: EMİNE İLKORUR Grafik Tasarım: BURCU COŞGUN Kapak Fotoğrafı: YİĞİT UYGUR Sayının Yazarları: BOLAR İREN BÜLENT AKKURT GÜLNAR ÖNAY HULUSİ ÖZÜDURU HÜSNİYE KAYA POLAT Halkla İlişkiler: CANSIN TÜRKDOĞAN Reklam Koordinatörleri: NURAY ÇEKİN NURHAN İBAK ERMAN SATI Emlak Pazarlama: FİGEN TÜRKDOĞAN FİGEN MİREL STEWART BARNETT ÖZGÜR ÜNLÜ ONUR UÇAR İletişim: OASİS Alışveriş Merkezi No:226 48400 BODRUM “Bodrum Belediyesi Nurol Kültür Merkezi arkası” Tel : 0.252. 317 10 90 - 91 Fax: 0.252. 317 10 92 info@bodrumajans.com.tr www.bodrumajans.com.tr Baskı: Ankara Ofset ANKARA Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 26/03/2006 Mavi Bakış Dergisi’nin ücretsiz ekidir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahibine, yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahibine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

17 i

ya i t i yt i k

4

YAYIN GRUBU

BODRUM

e n ül

MERHABA

BODRUM

Başarılı bir sezon dileğiyle...

B

odrum geçtiğimiz ay Emitt Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm Fuarı’nda Dünya Turizmi ile buluştu. Bodrum Yarımadası Belediyeleri, Bodrum Ticaret Odası, Denizciler Dereği ve BOSİAD işbirliği ile hazırlanan, Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç’un da ziyaret ettiği Bodrum standında, Bodrum ve Yarımada’sı tarihiyle, değerleri ile ve tüm özellikleri ile fuarı ziyarete gelen konuklara tanıtıldı. Hatta tarihte Bodrum’u işgale gelen ünlü savaşçı olarak bilinen Büyük İskender’e Bodrum Kalesi maketi önünde mandalina dağıttırıldı.

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN

www.bodrumajans.com.tr sitesinde açılan kampanyaya, şu ana kadar ulaşan çevreye duyarlı imza sayısı 40 bini geçti. Bodrum Bülten Şubat sayısında anket konusu yapmış, konuyu enine boyuna irdelemiş sayfalarına taşımıştı.

EMİTT Fuarı’na Bodrum Ajans Yayın Grubu olarak biz de Bodrum’un tanıtımında 15 yıldır yer alan, bu günlerde 16. yılına hazırlanan Bodrum’un ilk tanıtım kitapçığı “BODRUM SUN GUIDE” özel tanıtım sayısı ile katıldık. Dünya’nın dört bir yanından yaklaşık 30 bin kişinin ziyaret etiği Bodrum standında ve Whisky Tracel Agency standında BODRUM SUN GUIDE, fuarda dünyanın turizmi ile buluştu. Beğeni

EMİTT Fuarı’na Bodrum Ajans Yayın Grubu olarak biz de Bodrum’un tanıtımında 15 yıldır yer alan, bu günlerde 16. yılına hazırlanan Bodrum’un ilk tanıtım kitapçığı “BODRUM SUN GUIDE” özel tanıtım sayısı ile katıldık. Dünya’nın dört bir yanından yaklaşık 30 bin kişinin ziyaret etiği Bodrum standında ve Whisky Tracel Agency standında BODRUM SUN GUIDE, fuarda dünyanın turizmi ile buluştu. Doyurucu içeriği ile ziyaretçilerin beğenisini kazandı.

Mavi Yol Girişimi Eylem Komitesi’nin Gökova Kisebükü’nde ve Çökertme Koyu’nda bulunan kamu ve orman arazilerini turizme tahsis etmesi yönünde başlatılan imza kampanyasına Bodrum Ajans’ın desteği sürüyor.

Bu ayki anket konumuz “2006 yaz sezonu yaklaşıyor. Sezon içinde karşılaşılacak en önemli sorun ne olacaktır?” oldu. Anketimizde konu ile ilgili olarak dokuz soru yönelttik. Bizim düşüncemiz bire bir kişiyi ilgilendirmesi nedeni ile “Trafik” şıkkının en çok oylanacağıydı. Oysa öyle olmadı ve Bodrum en genel konulardan birisi olan “Niteliksi Turizm” şıkkını en çok oylayarak sezonun en önemli sorunu olarak öne çıkardı. Böylelikle bu ayki “Anket Dosyası”nda biz de “Niteliksiz Turizmi” ele aldık. Konuyla İlgili kişilerin görüşleriyle birlikte Bodrum’da ilk Turizm Derneği’nin kurucularından olan Rüştü Gür’lede bir söyleşi yaparak Bodrumda turizmin doğuşunu, bu günlere gelişini konuştuk... Ayrıca bu sayı ile birlikte başladığımız “Dünden-Bügüne” sayfalarımızda farklı görüşlerle 1980 Bodrum turizmini yansıtmaya çalıştık. Başarılı, sağlıklı bir turizm sezonu dileğiyle.

BODRUM BODRUM AJANS / OASİS BODRUM D&R / Milta Marina BODRUM BOSS YAZANESİ / Kıbrıs Şehitleri Caddesi BODRUM HIZMA HEDİYELİK BODRUM OASİS DANIŞMA BODRUM EKOZA BEAUTY CLINIC GÜNDOĞAN GALİPDOST  KONACIK BODRUM MUTFAK KONACIK DENİZHAN KONACIK KARATAŞ MOBİLYA TURGUTREİS MİGROS ÖNÜ GAZETE BAYİİ - D.WAY DISCOVERY (D-MARİN) YALIKAVAK ERDEM ECZANESİ - BORA VETERİNER

DAĞITIM NOKTALARI

BELLİ OTELLERİN RESEPSİYONLARINDAN ve LOBİLERİNDEN ÜCRETSİZ OLARAK ALABİLİRSİNİZ...



TURİZM

DÜNYA TURİZMİ EMİTT FUARINDA

BODRUM’LA TANIŞTI... Dünyanın dört bir yanından turizmcilerin katıldığı “Emitt Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm Fuarı” Bodrumluların yüzünü güldürdü. Fuara, Bodrum Yarımadası Belediyeleri, Bodrum Ticaret Odası, Denizciler Derneği ve Besiad olarak katılan Bodrum Standını 4 günde 30 bin kişi ziyaret etti. Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç’un da ziyaret ettiği Bodrum Standında, Bodrum’un tarihi güzellikleri, Su altı Müzesi, Kral Mousolos’un Anıt Mezarı, Heredot Heykeli, Bodrum Mandalinası ve Yarımadada bulunan beldeler tanıtıldı. Tarihte Bodrum’u işgale gelen ünlü savaşçı olarak bilinen Büyük İskender, Bodrum Kalesi maketi önünde fuara ziyarete gelenlere mandalina dağıttı, 6 kasa mandalina tüketildi.

EMİTT FUARI BODRUM’UN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ… Tarihin yeniden canlandırıldığı ve sinevizyon gösterilerinin yapıldığı Bodrum Standında en büyük ilgiyi Kral Mousolos’un anıt mezarı gördü. Yabancı turistler maketin önünde bol bol fotoğraf çekip bilgi topladılar. Uluslararası seyahat acentelerinin ve lüks otellerin de katıldığı fuarda Bodrum, en fazla ilgiyi gören standlardan biri oldu. Bodrum’un Turgutreis , Yalıkavak ve Bitez Belediyeleri’nin de standlarının bulunduğu Emitt Fuarı’nda 20 bin adet kitap, cd ve broşür dağıtıldı. Tüm Bodrum Yarımadası adına açılan stantta Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, Bitez Belediye Başkanı Remzi Güngör, Göltürkbükü Belediye Başkanı H. İbrahim Kaynar, Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, Boder Başkanı Halil

Özyurt, Ortakent Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve Bodrum Ticaret Odası Bakanı Mahmut Kocadon’ da görev aldılar. Turgutreis Belediyesi, katılımcılara yelkenli Turgutreis teknesi dağıttı. Turgutreis Standını 4 gün içerisinde 3000 kişi ziyaret etti, yaklaşık 5000 adet Turgutreis’teki otellerin, tarihi ve turistlik yerlerin bulunduğu broşürlerden dağıtıldı. Fuarın Bodrum Yarımadası için olumlu geçtiğini ve bu yıl zengin tarihimizi ön plana çıkardığımızı belirten Boytav Genel Sekreteri Ersun Ezgimen “ Bu yıl Bodrum Yarımadasını deniz, kum ve güneş olarak değil, sahip olduğu zengin tarihiyle tanıtmayı amaçladık. Beklediğimiz katılımcı sayısına ulaştığımızı düşünüyorum. Standımız, turizmcilerin, otelcilerin ve katılımcıların ilgisini çekti ve beğenildi. Fuar yaklaşık 70 bin Ytl’ye mal oldu, ancak iyi bir tanıtım yaptık. Turizmde yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen bu yıl Bodrum’da turist patlaması yaşanacak”

BOYTAV Başkanı Mehmet Kocadon, Turizm Bakanı Atilla Koç, BODER Başkanı Halil Özyurt


dedi.

BÜYÜK İSKENDER FUARDA TURGUTREİS MANDALİNASI DAĞITTI

Tarihte Bodrum’u işgale gelen savaşçı olarak tanınan Büyük İskender fuarda katılımcılara kokulu Turgutreis mandalinası dağıttı. EMİTT (Doğu Akdeniz Uluslar arası Turizm ve Seyahat Fuarı’na) yaklaşık 70 bin YTL. harcama yaparak BOYTAV öncülüğünde katılan Bodrumlu turizmciler en güzel stantlardan birini oluşturdular. Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan ve turizmcilerle beraber fuardaki stantları gezdiler. Fuarın ikinci gününde Turgutreis Belediyesi tarafından düzenlenen TÜYAP Akdeniz Salonu’ndaki kokteyle Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, Turgutreis Belediyesi Fen İşleri Amiri Şahin Satı ve Bodrumlu turizmciler katıldı. Bodrum’un tarihi ve turistik açıdan zengin bir kent olduğunu belirten Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan “Sahip olduğumuz tarihimizi ve kültürümüzü yurt dışında tanıtmalıyız. Avrupa’da düzenlenecek olan yurt dışı turizm fuarlarında Yarımadamızı ve beldelerimizin tarihi ve turizm güzelliklerini ön plana çıkarmalıyız” dedi. Fuar boyunca en çok ziyaret edilen stantlardan birinin Turgutreis olduğunu belirten Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan “Yurt içinden ve yurt dışından fuara katılan seyahat şirketleri Turgutreis standını ziyaret ederek geniş bilgi topladılar. Özellikle İspanya, Portekiz ve Fransa gibi ülkelerin seyahat acenteleri, Turgutreis’le yakından ilgilendiler, bol bol kitap, CD ve broşür topladılar. Turizm fuarına yurt dışından katılan yabancı turistlerde ilgi gösterdi. Sadece yurt içindeki değil yurt dışında düzenlenecek olan turizm fuarlarında Turgutreis’in tanıtımına önem vereceğiz” dedi.

15 YILDIR BODRUM’UN TANITIMINDA YER ALAN BODRUM SUN GUIDE, ÖZEL SAYISIYLA EMİTT 2006 FUARI'NDA DÜNYANIN TURİZMİ İLE BULUŞTU...

B

odrum Ajans Yayın Grubu tarafından 15 yıldır yayınlanan ve bu yıl 16. yılında EMİTT Fuarı için özel basılan Bodrum Sun Guide, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Whisky Travel Agency standında ücretsiz dağıtılan 2006 Bodrum Sun Guide, Bodrum’un tarihi, kültürel ve coğrafi özellikleri ile tanıtılması açısından önemli bir rol üstlendi. Reklamsız olarak sadece hizmete yönelik hazırlanan 2006 Bodrum Sun Guide, EMİTT Fuarını ziyarete gelen yerli yabancı sektör mensuplarına Bodrum’u tanıttı. Bu yıl 2326 Şubat tarihlerinde 10. kez düzenlenen EMITT Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’na, yüzde 90’dan fazlası Turizm Bakanlıkları düzeyinde olmak üzere toplam 50’ye yakın ülkeden 1500’ün üzerinde katılımcı yer aldı. İngilizce olarak hazırlanan 2006 Bodrum Sun Guide’da Halicarnassus, Mausoleum, Bodrum Kalesi, Antik Tiyatro, Amphforalar, Türk Hamamı, Osmanlı Tersanesi, Mindos Kapısı ve Yeldeğirmenleri’nin tanıtımı yapılırken Halikarnas Balıkçısı’nın hayatı, Mavi Yolculuk ve Bodrum’un gece yaşamı da tüm detayı ile EMİTT Fuarı ziyaretçisinin ilgisine sunuldu. Ayrıca Guide’ın Bodrum İnfo bölümünde, günlük turlar, taşımacılık, iklim bilgileri, sağlık, alışveriş ve trafik bilgilerine kadar tüm detayların yanı sıra önemli telefonlar da yer aldı. 2006 Bodrum Sun Guide, Haziran ayında sezona yönelik tekrar hazırlanarak Havaalanı, turizm ofisi ve otellerin lobilerine Bodrum’a gelen konuklarla buluşacak.

BODRUM

e n ül

7


ANMA Bodrum’un gururu, Cumhuriyet tarihimizin ilk ve tek Yelkenli Okul Gemisi STS / Bodrum, bu defa canlarını vatan uğrana feda eden tüm şehitlerimizi anmak ve yanlarında götürecekleri Begonvilleri, Bodrum’da doğmuş ama Bodrum’da bir mezarı dahi olamamış askerlerimizin hatırasına ebedi istirahatgahları olan denize bırakmak üzere Çanakkale’ye demir attı.

Yelkenli Okul Gemisi STS/Bodrum ile ÇANAKKALE’ye bir MAVİ selam

18

Mart Çanakkale Zaferi kutlamaları ve Şehitleri Anma Günü etkinlikleri kapsamında Bodrum Anadolu Meslek Lisesi Yat Kaptanlığı bölümü’nden 12 öğrenci, bir öğretmen ve denizciler derneğinden bir görevli Çanakkale’ye demir aldı. STS Bodrum Okul Gemisini uğurlamaya gelenler arasında Kaymakam Abdullah Kalkan, BOYTAV Başkanı Mehmet Kocadon, BTO Başkanı Mahmut Kocadon, Deniz Ticaret Odası Başkanı Gündüz Nalbantoğlu, Denizciler Derneği Başkanı Hasan Sinop, ERA Yat Kulübü Başkanı Erman Aras ve bir çok denizci vardı. 17 Mart günü Çanakkale’de ulaşan STS Bodrum, ilk olarak 4 Nisan 1953 günü Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı Naboland isimli şileple çarpışarak batan Dumlupınar denizatlısında şehit olan Bodrumlu denizcilerimiz Niyazi Giritli, Mehmet Kızılışık ve Emin Süzen anısına denize çelenk bıraktı. Daha sonra limana dönen STS Bodrum, halkın ziyaretine açıldı. 18 Mart günü Çanakkale Zaferi kutlamaları törenine Bodrum Anadolu Meslek Lisesi öğrencileri Resmi Geçit Törenine katılarak Bodrum’dan getirdikleri selamı ilettiler. Tören sonrası yine halkın ziyaretine açılan STS Bodrum, 18 Mart akşamı Çanakkale’den demir alarak Bodrum’a hareket etti.

BODRUM’DA ÇANAKKALE ZAFERİ ETKİNLİKLERİ… 2006 Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 91. Yılı Bodrum’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, KKK Bodrum Eğitim Kampı

8 BODRUM e n ül

Garnizon Komutanı Kıdemli Albay Çağatay Erdoğan, Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, siyasi parti temsilcileri ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katıldığı 2006 Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 91.Yılı kutlamaları açılan Çanakkale Zaferi Fotoğraf Sergisi ile başladı. Bodrum Belediyesi önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk koyma töreni ile başladı. Çelenk koyma töreni ile başlayan etkinlikler 1 dakikalık saygı duruşunun ardından Tankçı Binbaşı Sadık Akbaş’ın günün anlam ve önemini belirten konuşmasıyla son buldu.  Kutlamalar çerçevesinde Bodrum Lisesi

Oratoryosu, Çanakkale Şehitleri anısına “Mermisiz Dipçik” isimli bir gösteri sergiledi. Belediyesi Bodrum Türk Müziği Korosu ve Zeki Müren Sanat Müzesi Bodrum Türk Müziği Çocuk Korosu, Şef Saim Gümüş yönetiminde bir konser verdi.

ÇANAKKALE SAVAŞI SERGİSİ NUROL’DA AÇILDI… Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, KKK Bodrum Eğitim Kampı Garnizon Komutanı Kıdemli Albay Çağatay Erdoğan ve Manisa Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu


Üyelerinin birlikte açtığı sergiye Bodrumlular büyük ilgi gösterdi. Çanakkale Savaşı’nın canlandırıldığı 117 adet birbirinden çarpıcı resim ve fotoğraf, bir hafta boyunca Nurol Kültür Merkezi fuayesinde ve Bodrum Belediye Meclis Salonunda sergilendi.  Aydınlar Ocağı Manisa Şubesi’nden gelen Yönetim Kurulu Üyesi ve Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Kenan Tozak, katılımcılara sergilenen 117 resim ve fotoğraf hakkında tek tek bilgi vererek, Çanakkale Savaşı’yla ilgili çarpıcı rakamlar aktardı. Her bir metre kareye 6 bin mermi kovanının düştüğü Çanakkale’de yaşanan muharebelerin dramatik yüzünü tüm gerçekliği ile aktaran Kenan Tozak’ın sözlerini ise katılımcılar, gözleri dolu dolu dinlediler. Aynı serginin eş zamanlı olarak Van’da da gerçekleştirildiğini söyleyen Uğur, 117 resmin % 75’inin orijinal ve menkıbelerin de yüzde yüzünün de doğru olduğunu aktardı.

GAZİLERİMİZ MADALYONLA ONURLANDIRILDI Çanakkale Zaferi’nin 91. Yıl Dönümü kutlamaları madalya töreni ve panelle devam etti. Oasis Nurol Kültür Merkezi’nde düzenlenen panel öncesinde 14 gazimize madalyaları törenle takıldı. Bodrum Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bodrum Sanayici İşadamları Derneği

(BOSİAD) tarafından tertiplenen Çanakkale Zaferi kutlama programı çerçevesinde gazilerimize madalya verildi. Gaziler madalyalarını Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Garnizon Komutanı Çağatay Erdoğan, Cumhuriyet Başsavcısı Berkant Karakaya, Muharip Gaziler Derneği İzmir Bölge Başkanı Saldıray Hakgüder ve Gazi arkadaşlarının ellerinden aldılar. Sahnede asker selamıyla izleyenleri selamlayan gaziler alkış aldılar. Vefat etmiş gazileri onların kıyafetleriyle eşleri temsil ettiler. Tören sonrasında konuşan Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan Çanakkale Savaşları’na değinerek, burada şehit edilen 253 bin insanımızın çabasının boşa

çıkartılarak hainler tarafından İstanbul’un işgaline izin  verilmesini eleştirdi. Kaymakam Kalkan, “Çanakkale Savaşları 1. Dünya Savaşı içinde yer almaktadır. Türkleri bu savaşa çekerek yok etmeyi planlayan devletler hüsranla karşılaşmışlardır. Ancak daha sonra düşman gemileri Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’u işgal etmişlerdir. Peki neden 253 bin insanımız şehit olmuştur?” şeklinde konuştu...  Çok sayıda kişinin katıldığı panelde ise Prof. Dr. E. Ruhi Fığlalı ve Prof. Dr. Nuri Kostüklü “Çanakkale’de Şehit Olan Bodrumluları Tanıyalım” Gazeteci-Yazar Ergün Göze de “Çanakkale Ruhu” konulu sunumlarını


10. ŞENLİK

1989 yılında kurulan (KONKAD) Konacık Kalkındırma Derneği, Pedasa Antik Kenti'nin korunması, restorasyonunun yapılması ve tanıtımının sağlamasını amaçlamakta. 1995 yılından itibaren Bodrum kültürünün tanıtılması amacıyla şenlikler düzenlenmekte. Bodrum kültürü ve Pedasa Kalesi'nin tanıtılması amacıyla Bodrum Belediyesi, Konacık Belediyesi, Bitez Belediyesi, Ortakent Yahşi Belediyesi, BODER, TÜRSAB, BOTAV, Mimarlar Odası, BOFAD, BOSİAD ile işbirliği yapmaktadır. Bu yılki Şenlik 16 Nisan’da çeşitli etkinliklerle gerçekleştirilecek. Ayrıca yıl içinde çeşitli etkinlikler yapılacak. Şenlik 6. Doğa Yürüyüşü ile başlayacak. Programı şöyle. 16 Nisan 2006 saat 09:00'da Konacık Akın Bilge Spor Tesisleri (Halı Saha) önünden hareket edilecek. Toplam 4 saat sürecek yürüyüş Pedasa Kalesi önü Şenlik alanında son bulacak.

16 Nisan 2006 Şenlik Programı Prof. Dr. Adnan Diler'in AÇILIŞ konuşması  Cahit Özvezneci İlköğretim Okulu folklor gösterisi Karacahisar Köyü yerel tiyatrosu, Fıstıkçı Ali Oyunu Sürpriz sanatçıdan türküler Bodrum Fıkraları (İsmail Uslu) Yarışma ve ödül töreni; Börek Fotoğraf Yarışması  Kementle keçi yakalama Eşek yarışması Kale ziyareti Yerel müzik Kapanış (Çevre temizliği yaparak dönüş)

Yan Etkinlikler Kömür ocağı yakımı Halı sergisi ve satışı Fıstıkçı Ali, Fıstık ve leblebi satışı Bodrum düğme köfte tanıtım ve satışı Ali Doksan şiş köfte tanıtımı ve satışı Hacer'in simit satışı Okul'un börek çay standı KONKAD'ın tanıtım meşrubat ve lokma standı. BODOSK'un tanıtım standı Dergi, Basın ve diğer kurumların tanıtım standı. Bilgi için: KONKAD adına Nasuf Uçar, 0 532 221 44 22

10 BODRUM e n ül

Pedesa Şenliği KONACIK (PEDESA) Karia Bölgesi LELEG yerleşim kenti olan ve konumundan dolayı günümüze daha az bir yıpranma ile ayakta kalabilen PEDESA kelime anlamı olarak Luvi (Eski Hititçe) dilinde 'Keçi Yolu' (Patika) anlamındadır. Konacık, Gökçeler Mevkiinde bulunan PEDESA, ünlü tarihçi Heredotos'a göre M.Ö. IV ve V. Yüzyıllarda bölgenin en önemli ticaret kentidir. Bakımlı üzüm bağlarından elde ettikleri şarabı günümüz yerleşiminde Çıkran Köyü üzerinden Bitez Limanı’ndan ihraç ederek dönemin antik çağında tacirlikleri ile ünlenmişlerdir. Özgürlüklerine aşırı düşkün olan PEDESA'lılar Persler’e ve İskender'e karşı gösterdikleri direnişle de anılırlar. Lide (Gökçeler Mevkii Kaplan Dağı) Dağında ördükleri sur duvarları ile Persleri durdurmayı başarmışlardır. Tarihçi Heredotos'a göre Tanrıça Athena onlardan yanadır. Ve Gebe Kilise denilen yerde bulunan kadın temsilcisi tehlike anlarında (üç kez) sakalları çıkmak sureti ile gelecek tehlikelere karşı uyarmıştır. Kent içi ve dışı surlarla çevrilidir. Ana savunma kalesi 155.4 m. Uzunluğunda yassı taşlarla harçsız örülmüştür. Üst ucu doğuda

bir rampa ve kapı girişini kapsar. Giriş bir kule ile korunmaktadır. Kentin üst kısmı Akropolis (Tapınak) durumundadır. Sur giriş kapısı, iç kale, bala hisar ve polygonal ve taş örgü hala ayaktadır. Bugünkü Konacık Beldesi 1050 yılında Horasan'dan gelen üç çoban tarafından Gölbaşı’nda kurulmuş ve yerleşim buradan deniz ulaşım ve güvenliği nedeni ile Çıkran Köyü'ne taşınmıştır. 1999 yılına kadar köy tüzel kişiliğinde olan Konacık 1999 yılında Belediye olmuştur.

COĞRAFİ YAPISI  Beldenin toplam yüzölçümü 700 hektardır. Konacık fiziki olarak Bodrum İlçe yerleşiminin devamı durumunda olup yerleşim Bodrum merkeze 5 km uzaklıktadır. Doğusu’ndan Bodrum, Güney’inde Bitez ve Gümbet, Batısı’nda Ortakent, Kuzeyi’nde ise Türkbükü bulunmaktadır. Arazi olarak denize kıyısı bulunmayan Konacık dalgalı bir morfolijide kurulmuştur. Yerleşim sınırları için en yüksek nokta 200 m, en alçak nokta ise 30 m'dir. Doğu ve Kuzey kısımları %20'nin üzerine çıkan eğimli alanlar bulunmaktadır.

KONACIK BELEDİYESİ AYLIK BÜLTEN YAYINLIYOR

K

onacık Belediyesi belde halkı ve Bodrumlulara belediye faaliyetlerini daha iyi anlatmak amacıyla aylık bülten yayınlamaya başladı. 8 sayfa, tamamı renkli, 1. hamur kağıda 1500 adet basılan bültenin her ay yayınlanacak. Bültenle ilgili bir açıklama yapan Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun; “Kendimizi halkımıza daha iyi anlatmak için bülten çıkarmaya başladık. Gerçi değerli basınımız hemen her etkinliğimiz ve çalışmalarımıza geniş yer veriyor, kendilerine teşekkür ederiz ancak beldemizde yaşayanların içinde kendilerini bulabileceği, katkı sağlayabileceği Bültenimizin ilk sayısı büyük ilgi gördü. Önümüzdeki aylarda daha da gelişerek


Hazırlayan: YİĞİT UYGUR

BODRUM İÇİN SEZON İÇİNDE KARŞILAŞILACAK EN ÖNEMLİ SORUN

Sezon içinde karşılaşılacak en önemli sorun için 9 soru yönelttik %30.8’ lik kesim en büyük sorunu “NİTELİKSİZ TURİZM” olarak görürken...

NiTELiKSiZ TURiZM

%15.4’ü “ÇEVRE KİRLİLİĞİ” %14.6’sı ise “ASAYİŞ” diyor... 2006 yaz sezonuna yaklaşıyoruz. Sezon içinde karşılaşılacak en önemli sorun ne olacaktır?

1- NİTELİKSİZ TURİZM

% 30.8

2- ÇEVRE KİRLİLİĞİ

% 15.4

3- ASAYİŞ

% 14,6

4- TRAFİK

% 9,6

5- YAMALI YOLLAR

% 8,1

6- SU

% 6,9

7- GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ

% 5,7

8- ARITMA

% 5,4

9- SİVRİSİNEK ve HAŞARAT

% 3.0


2006

sezonuna bakış Mart Ayı boyunca bodrumajans.com.tr web sitemizde yaptığımız ankette ziyaretçlerimize "2006 Yaz sezonu yaklaşıyor. Sezon içinde karşılaşılacak en önemli sorun ne olacaktır?" şeklinde bir soru yönelttik. Site ziyaretçilerinin en çok tıkladığı şık ise "Niteliksiz Turizm" yönünde oldu. Bu çerçevede yetkili kurum ve turizmcilerle söyleşi yapıp bilgi aldık. Konu hakkında TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu Başkanı Nasih Demir ise "Niteliksiz turizm"in öncelikle tanımını yaparak, sorunun nedenlerini ve 2006 yaz sezonu öncesi sektördeki olumsuzlukları

Nasih DEMİR TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu Başkanı  Bir niteliksiz turizm söylentisi sürüyor, Bodrum'da. Biz bunu özellikle de biraz geniş anlamlı olarak aldık.  Çünkü  turizmcinin  kafasındaki  niteliksiz turizm  nedir  öğrenmek  istedik.  Kavram  olarak bundan ne algılıyorsunuz? Niteliksiz  turizmi  hem  ürün  bazında,  hem coğrafik  yerleşim  bazında,  hem  kentleşme düzeyinde, hem insani boyutunda tartışmak gerekir.  Tabii  bütün  bunların  toplamıdır, turizmin  ana  ürün  olarak  karşıya  yansıması. Tabi ki, burada bazı ayaklar, şu anda aksıyor. Yani  nedir?  Ürünü  ve  turizmi  niteliksiz  hale getiren bazı faktörler var. Bunlardan bir tane-

si  bana  göre  -özellikle  Bodrum'u  kastediyorum-  bence  Türkiye'nin  ulusal  turizminin nitelikli,  niteliksiz  tartışması  daha  geniş boyutta  yapılmalı  ama  Bodrum  bölgesi özelinde,  bir  kere  Türkiye'de  gelişen  yada Dünya'da  gelişen  turizm  trendleri  sonucu, bizim  Bodrum'da  o  trendler  paralelinde asimetrik  olarak  sunmayı  düşündüğümüz ürün,  bugünkü  koşullarda,  gerçek  niteliğini, karşı  taraftan  beklentiler  düzeyinde karşılayamıyor.  Yani  tüketicinin,  trend  olarak, aldığı  bir  ürün  olarak  bakıldığı  zaman  o ürünün  yüzde  yüz  niteliklerini  kapsamıyor. Buna otel olarak da bakabiliriz, esnaf olarak da  bakılabilir,  belediye  hizmetleri  olarak  da verilebilir  ve  bence  en  önemlisi  insan,  yani eğitimli personel; istihdam sorunumuz var. Şu anda  bu  kalite  ve  fiyat  endeksi  düşünce doğal  olarak  oteller,  daha  fazla  gelir  elde edebilmenin  yollarının  tıkandığını  görünce 'kost'ları düşürmeye çalışıyorlar. Kostlardan bir tanesi  de  Türkiye'de,  eskiden  en  ucuzken, şimdi  en  önemli  kost  yani  giderlerden  bir tanesi halini alan personel kostları oldu. Bunu kısmak  için  de  tabii  ki,  daha  niteliksiz elemanlar  çalıştırılıyor.  Niteliksiz  elemanın turiste verdiği hizmet de aksıyor maalesef. Otellerimize  gelince,  üzülerek  söylüyorum, bugünün koşullarında çağın veya Türkiye'nin Avrupa'yı  bırakalım-  özellikle  Antalya Bölgesi'ndeki  yeni  trend  konsept  otellerle  eş değer  değil.  Doğal  olarak  mass  turizme geçişle beraber, bu tür oteller tercih ediliyor.  Bodrum'un  kendine  özgü  bir  özelliği  vardır. Pansiyon  otelciliği,  müşteri  endeksli  otelcilik,

NE DEDiLER? Orhan KAVALA / BODER Genel Sekreteri

Turizmde nitelik istiyorsak elimizdeki atıl kapasiteyi büyütmemiz lazım ki, rekabet şansımızı azaltmayalım Bir tane değil, çeşitli boyutta sorunlar var. 2006 Ocak - Şubat aylarındaki rezervasyonlarda bir handikap olduğu bir gerçek. Bu biraz da bizden kaynaklanıyor. Hükümetin önlem almamasından kaynaklanıyor. Kuş gribi önceden de vardı ama bu kadar etkilemiyordu. Bu o kadar abartıldı, medya tarafından gündemde tutuldu ki… İspanya, Yunanistan, Avusturya ve Almanya'da da görülmüş ama o ülkelerde bu kadar ortaya çıkarılmıyor bu tip konular. Böyle durumlarda rakip ülkeler bu tip konuları aleyhimize kullanabiliyor. Daha önemli bir olay daha var; bu ülkeler her şey dahil sisteme girdiler. İspanya % 25 civarında indirim yaptı. Bu da tabi bir etken olarak görülebilir niteliksiz turizm için. 2006 Avrupa Kupası'nın Almanya'da olması da, sezonda sıkıntılara neden olacaktır. Özellikle incoming yapan mass turizm acenteleri, fiyat kırma konusunda baskı yapıyor ve bu doneleri koz olarak kullanıyorlar. O aksiyonları kabul eden oteller de fiyat düşürüyor. Eğer bir risk varsa, fiyatlar düştüğünde o risk ortadan kalkacak diye bir şey yok. Henüz yine de Türkiye'de öyle bir risk yok. Gördüğümüz kadarı ile Mart itibarıyla satışlar devam ediyor. İptal yok, sayısal olarak geçen seneyi yakalayabiliriz, ancak parasal olarak geçen sene ki rakamları yakalamamız imkansız. Bunu olumlu hale getirmek için ciddi tanıtım atağı yapmak lazım. Birebir görüşmeler yapmak lazım. Bakanlık, acenteler ve diğer ülkelerin bakanlıkları ile görüşmeler yapması lazım. Yine de 'Last

12 BODRUM e n ül

minute'de açığın kapanacağını tahmin ediyorum. Öte yandan 'Herşey Dahil' sistem de tepe noktasından çok az dahi olsa düşüş trendine girdi. Turizmde yeni sistemler devreye girmeye başladı. Örneğin lüks butik otel ve villa turizmi ile gelen müşterinin kaliteyi yükselteceğini zannediyorum. İnternet satışlarındaki oranlar yükseldi. Bu oranların yükselmesi mass turizm yapan büyük yabancı tur operatörlerini bile rahatsız eder hale geldi. Hatta bu sistemle kendileri de satışa başladı. İnternet satış fiyatları, kitlesel satış fiyatlarının her zaman üzerindedir. Sistem bu yönde de büyük gelişme gösterdi. Antalya'da bir önceki seneye göre açık olan otellerden çok sayıda otel bu sene tesislerini açmamaya karar verdi ve kapandı. Bu nedeni mass turizm. Turizmde nitelik istiyorsak elimizdeki atıl kapasiteyi büyütmemiz lazım ki, rekabet şansımızı azaltmayalım. Bodrum butik otel ve pansiyonculuğu yükseltebilir ve dejenere etmezse turizmi kurtarabiliriz. Alternatifler aranmalı; spor sahalarımızı açarsak, kongre merkezlerimizi açarsak, tesislerimizi kışın yaşanabilir hale getirirsek, çevreyi tesislerle uyumlu hale getirirsek; doğa zaten bize bonkör davranmış, avantajlı hale geçebiliriz.

Fahri EREN/ The Marmara Bodrum Genel Müdürü

Amerikalı gidip çölün ortasında Las Vegas'ı kuruyor ve dünya çapında çok büyük konferanslar yapıyor; dünya orada dönüyor. Fakat biz Bodrum gibi inanılmaz doğal güzelliği olan bir yerde bunu yapamıyoruz.


küçük aile işletmeleri; bunlar bugünki trendte pek tercih edilen otel tipleri değil. Bu son 6 7  yıldır  herşey  dahilin  yaygınlaşması  ile  bu otellere olan talebin de düşmesiyle, otelcinin gelir  elde  edememesinden  kaynaklanan, otele geri dönüşüm harcama, sıfıra indi. Yani oteller  yenilenemedi.  Tabi  bir  kaynak  da yoktu,  hükümetten  bir  destek  de  yoktu, bunlara  yardımcı  olacak  fonlar  da olmayınca  bu  oteller  şu  anda,  üretim  dışı kaldılar.  Atıl  vaziyette  bekliyorlar,  yani  bunlar da  turizmi  niteliksiz  hale  getiren  faktörlerden bir tanesi: Bir diğeri de tabi yerel yönetim anlayışı; bana sorarsanız,  Bodrum'da  yerel  yönetim,  turistik kent  anlayışıyla  hizmet  veremiyor.  Bunu  her zaman  tartışıyoruz;  kaldırımlar,  yollar,  sosyal alanlar,  sportif  alanlar;  gelen  insan  sadece otelinde  kalıp  plaja  gidip  de,  sadece  tatil yapmayacak  ki,  belki  de  sosyal  ünitelere ihtiyacı olacak, kamu alanlarına ihtiyacı olacak,  belki  spor  yapmak  isteyecek,  koşmak isteyecek,  futbol  oynamak  isteyecek,  belki tenis  oynamak  isteyecek.  Kaldığı  otelde  bu tür  ihtiyaçlarını  karşılayabilecek  üniteler olmayabilir. Kamu alanlarından yararlanmalı ama  bunlar  da  yok.  Bu  da  belediyenin aksayan  yönlerinden  bir  tanesi.  Yine belediyenin  asli  görevlerinden  biri  olan yolların temiz tutulması, çöplerin toplanması, yine  Bodrum'a  özgü  su  tankerlerinin  trafiği allak bullak etmesi, tüm bunlar karşımıza hoş bir tablo olarak çıkmıyor.

Mass  turizmin  de  düşüş  trendine  girdiği söyleniyor, bu konudaki görüşleriniz nedir? Olabilir  bu  trendler  de  değişkendir.  Bizdeki mass turizminin şansızlığı şu oldu, dünyadaki mass turizminin trendleri değişirken biz, mass turizminde  bu  ivmeyi  herşey  dahille yakaladık.  Herşey  dahille  yakalarken, eleştirilir, tartışılır, pozitif, negatif yönleri olabilir ama  mass  turizmle  beraber,  bizim  geri dönüşümüz  kitle  turizminde  başka  bir  trend yakalamamız  biraz  zaman  alacak  gibi gözüküyor  çünkü  insanları  çok  ekonomik paketlere  alıştırdık.  Mesela  önümüzde rakamlar  var.  Geçmiş  yıllarda  Türkiye'ye gelen  OECD  ülkelerindeki  ortalama  paket fiyatları  belli  bir  dönemde  800  doları zorlarken,  doğal  olarak  rekabetten kaynaklanan, Akdeniz çanağındaki rekabetten de kaynaklanan Euro'nun da aşırı değer kaybı,  TL'nin  değer  kazanması,  gelen tüketicinin  de  burada  alım  gücünün düşmesi,  bütün  bu  paket  fiyatlarını  da aşağıya  çekmiştir.  Katılıyorum,  mass turizmde  ileriki  bir  iki  yıl  içinde,  belki  bir  4  yıl içinde  yeni  bir  trend,  yeni  bir  anlayış doğabilir,  buna  da  hazırlıklı  olmalıyız.  Bizim tercihimiz  İtalya  gibi  İspanya'nın  bazı  bölgelerindeki  gibi  turistin  tabi  ki  charterlarla gelmesi  ancak  burda  konaklama  şeklinin daha çok oda kahvaltı yada yarım pansiyon veya  hiç  bir  şey  almadan  oda  kiralama şeklinde,  önünde  rent  a  car,  aracıyla beraber  kiraya  verilen  küçük  otel  tarzı  belki ileride yaygınlaşabilir.

Otel müdürlüğümün dışında Türkiye'de yaşayan bir kişi olarak turizme baktığımızda hakikaten bu "Herşey dahil" denen sistemin gelmesiyle sizin "niteliksiz" olarak değerlendirdiğiniz turizm oluştu. Sonuçta nitelikliden kasıt, bize daha çok para kazandıracak ve uygunsuz davranışlardan uzak bir turist kesimi. Niteliksiz turizmde misafir açısından düşündüğümüzde, hakikaten fiyatların düşmesi ile böyle bir turizm söz konusu oluyor. Bugün, turizmde bu noktaya gelmemizin en baş nedenlerinden biri bence; BBC'yi izleyin, 3-5 defa Yunanistan'la ilgili reklamlarla karşılaşacaksınız ama Türkiye ile ilgili ciddi anlamda bir reklam ne kadar yapabiliyoruz. Yapamadığımızdan dolayı, ülkemize yada Bodrum bazında bakıldığında, gelen misafirler de maalesef çok düşük paralar ödeyerek buraya geliyorlar. Bunun paralelinde düşük para kazanan bir otel, personeline de çok fazla para veremiyor ve aslında personel cephesinde de aynı şey devam ediyor. İnsanları 'kalite' bazında sınıflandırmak istemiyorum, fakat cebindeki para gücü düşen misafirlerin buraya gelmesi bir noktada kaliteyi de düşürüyor. Diğer taraftan bu insanlara hizmet veren çalışan insanların cephesinde de kalite düşüyor. Nitelikli eleman bulmakta zorlanıyorsunuz, fazla para vermediğiniz de onlar da gelmiyorlar, bu da hizmetteki kaliteyi düşürüyor. Amerikalı gidip çölün ortasında Las Vegas'ı kuruyor ve dünya çapında çok büyük konferanslar yapıyor; dünya orada dönüyor. Fakat biz Bodrum gibi inanılmaz doğal güzelliği olan bir yerde bunu yapamıyoruz. Tabii ki, konferans turizminin Antalya'dan Bodrum'a kazandırılması bunda etkili olacaktır ki, bu konuda adım da atıldı, artı Kuşadası'na yanaşan gemilerin de Bodrum'a yanaşabilmesi için bir liman çalışması, artı golf turizmi; (hakikaten fazla para bırakan insanların uğraşısı), dolayısı ile bunların yapılması ile para harcayan ziyaretçi buraya kayacaktır. Bu tamamen bizim elimizde, bu doneler olduktan sonra turizmde istenilen yere gelinecektir. Fakat bir de şöyle bir durum var, herhangi bir ortama gittiğinizde tarzınıza uygun olmayan bir durum varsa, sizi

Mesela  İtalya'da  Toscana  bölgesinde  veya buna  benzer  bölgelerde  Avrupa'dan milyonlarca  insan  ya  acente  aracılığı  ile  ya da  internet  aracılığıyla  bu  tür  5  odalı,  10 odalı  villa  şeklinde  ama  otel  hizmeti  veren yerlere rezervasyon yapıyor. Oraya gittiğinde araç  isteyebiliyor,  çünkü  kent  merkezinin dışında  olabiliyor  bu  oteller,  yine  alış  veriş merkezlerinden  yararlanabiliyor  bu  insanlar. Neticede baktığımızda mass turizmden biraz daha para harcama imkanı da olabiliyor bu insanlar  için  ve  bu  İtalya'da  çok  yaygın  bu ara.

Bodrum'da  bizim  yararlandığımız  mass  turizme yönelik  oteller  yapıldı  ve  yapılıyor.  Diyelim  ki konsepti değişti mass turizmin, dediğmiz gibi lüks villa veya butik otel şekline döndü, bu durumda bu konsepte uygun oteller mi yapılacak, böyle ise şu an var olan büyük oteller ne olacak? Hayır şimdi bu yapılan oteller, her şey dahile göre  yapıldı  cümlesi  bu  otellerin  o  konsept dışında kullanılmayacağı anlamına gelmez. Zaten  bir  5  yıldızlı  otelde  bakanlık  kriterlerine göre  uygulanması  gereken  bazı  kriterler vardır.  Yani  herşey  dahildeki  tek  fark  nedir? Müşteri  tamamen  otelde  kalmak  istiyor. Önceden  ödemesini  yaptığı  için,  kendisine sunulanlardan  yararlanmak  istiyor.  Belki restorant  biraz  daha  büyüktür  herşey dahillerde,  işte  belki  birkaç  a  la  carte restorant  var  -ben  5  yıldızlıları  daha  çok kastediyorum-  çünkü  yanlış  uygulamalı  3 yıldızlı  herşey  dahil  otellere  tamamen

rahatsız eden bir şey varsa, genel anlamda böyle bir turizm konusunda yapılaşma söz konusu olduğunda yüksek paralar ödeyip Bodrum'a gelen kişi beklentisini bulamayınca gelmiyor bir daha. Fakat açıkçası biz Marmara olarak ve bizim ayarımızdaki diğer oteller, kendi çizgimizi korumaya çalıştığımız için direnerek, ayakta kalmaya çalışarak, bu tür konulardan fazla etkilenmiyoruz. Misafir The Marmara sınırları içinde rahat, ancak çıkıp bir yere gittiği zaman rahatsız olabiliyor. Niteliksiz turizmde bence tur operatörlerine çok yüklenmemek lazım, gerçi bu konuda çok bir bilgi birikimine sahip olmadığımı sanıyorum ama yine de yorum yapacak olursam, yurt dışından Türkiye'ye gelebilecek olan kesimi seçip getiriyor. Yani çok fazla para veren insanlar, St Tropez'e gidiyorsa, Portekiz'e gidiyorsa, buraya gelmiyorsa, buraya gelebilecek kesimi nasıl çekebilirimi düşünüyor tur operatörü, çünkü sunacağımız şeyle ilgili bu. Yani çıtamızı yükseltmemiz lazım. İstanbul'da eskiden 5 yıldızlı otelde ortalama oda fiyatları 90 - 100 $'dı. 110 - 120 $'a çıktığı da oluyordu tabii ama Amsterdam'da uyduruk bir pansiyon 100 Euro. Ama şimdi İstanbul da değişti artık, mesela Formula 1, belli bir takım organizasyonlarla oda fiyatları ortalama 140 - 150 $'a çıkmış durumda, belki oteline göre de değişiyor. Bu niçin Bodrum'da olmasın. Arz talep meselesi, insanların Bodrum'a gelmesini bir konferans turizmiyle sağladığınızda, misafir telefon ettiğinde oda yoksa, o zaman diğer otel fiyatını yükselterek odasını satıyor, şu an çok fazla talep olmadığı için ucuz fiyatlarla satış yapılmaya çalışılıyor. Bodrum'da açık otel sayısı az çünkü ayakta kalamıyorlar, yani insanlar zarar etme pahasına otellerini açık tutamazlar. Şu anda The Marmara açık, belki 6-7 otel açık ama bu tür girişimlerle, biraz toplantı, konferansla 7'ye 8'e çıkacak sonra 10'a çıkacak, belki 15, 20'ye, ama şu an bu kişileri getirtseniz de kalacakları yer yok. Tabii toplantının gelebileceğini hisseden oteller de, otellerini kapatmayacaklar, dolayısı ile yatırabileceğiz müşteriyi. Ancak

BODRUM

e n ül

13


telerin  ortak  hareket  etmesi  gerektiğine inanıyorum.

karşıyım,  onu  baştan  söyleyeyim.  Herşey dahil  otellerde  minimum  4  yıldız  ve  en  az 150  odası  olma  gerekliliğinin  getirilmesi konusunda yıllardır fikrimi söylüyorum. Çünkü 3  yıldızlı  otellerde  herşey  dahil  diyemezsiniz. Bana sorarsanız orada bu kavram tamamen yanlıştır.  Hiçbir  şey  dahil  demek  belki  daha yerinde  olabilir.  Bu  oteller  diyelim  ki,  ileride trend  değişti,  butik  otellere,  ev  tipi,  villa  tipi yerlere  talep  arttı,  diğerlerinin  talebi tamamen  bitecek  diye  şey  yok.  İspanya'da o  oteller  yine  var.  Şu  an  trendten  dolayı, tüketici  taleplarinden  dolayı  şimdiki  herşey dahil sistem söz konusudur.  Ben  şahsen  mass  turizminin  Türkiye'ye sağladığı yararların, getirdiği zaralardan fazla olduğuna  inanıyorum  çünkü  bugün geldiğimiz  noktada,  5  sene  üstüste  en  az %10  büyüme  Dünya  Turizm  Örgütünü  bile şaşırtan  bir  realitedir.  Bunu  biz  bununla yakaladık.  Herşey  dahil  iyi  uygulandığı zaman,  iyi  fiyat,  doğru  müşteri  eksenine oturduğu  zaman  bundan  yaklaşık  49  tane sektör,  direkt  yada  endirekt  yararlanabiliyor. Ekonomiye  bir  iç  dinamizm  sağlıyor.  Benim eleştirim,  maalisef  bazı  küçük  otellerin  bu herşey dahile girip turizmde kaliteyi düşürücü etkilere  sebep  olması  bir  acenteci  olarak beni  üzüyor.  Bu  otellerin  herşey  dahil katologlarına  alınmaması  konusunda  acen-

Yabancı tur operatörleri hep suçlanır, fatura onlara çıkarılır.  Fiyatları  düşürmek  için  son  ana  kadar pazarlıklar döner, özellikle de bu yıl, ellerine koz geçti  diye  düşünülüyor.  Bu  sene  gelişen  olumsuz koşullardan yararlanacak mı tur operatörleri?

Bu seneki farklı, gerçekten tur operatörlerinin belki  en  eleştirilmemesi  gereken  zaman. Negatif  etkiyi  onlara  bağlamamamız gerektiğini  düşünüyorum.  Çünkü  bu  herşey dahilin,  bu  trendin  son  5  -  6  yıldır  %  10'ların üzerindeki büyümesinin, biz turizcilerde zaten oluşturduğu  bir  kanı  vardı.  Bir  yerde  bir hazmetme,  bir  yerde  durması  beklentimiz zaten  vardı.  Biz  bu  sene  sezona  girerken açıkcası  hükümet  gibi,  turizm  bakanı  gibi toplumu  rahatlatıcı  sözler  söylemek durumunda  değiliz.  Sektörün  içindeyiz, doğruları  konuşmalıyız.  Bu  yıl  zaten  bir beklenti  içinde  değildik,  geçtiğimiz  yılı yakalamaktı  hedefimiz.  Bu  sene  kuş  gribi veya  bundan  sonra  çıkan  bazı  negatif durumlar  oluşmadan  önce  bile  beklentimiz buydu.  Erken  rezarvasyon  dönemine  de zaten  %  10  -  15  düşüşle  girmiştik.  Tabi malum üzerine bir kuş gribi çıktı, karikatür krizi yaşandı,  Hamas  davet  edildi  bir  de  bu  ülkeye; Avrupa kamuoyunda -%72 gibi Avrupa, OECD ülkelerinden gelen bir profilimiz var- bir negatif  imaj  oluştu.  Bunu  tur  operatörlerinin değiştirme  şansı  çok  azdı.  Bu  sene  Türkiye maalesef bir out imajı olarak karşılarına çıktı. Bence  tur  operatörlerinin  bir  suçu  yoktu  bu

konuda.  Önceki  yıllarda  zaman  zaman yaptılar  bunu  gerçekten  ama  bu  yıl  bir  iki tane tur operatörü otellere hiç danışmadan kendi fiyatlarını düşürdüler.  Şu an çok karamsar bir tablo olarak karşımıza çıkıyor %20'den %50'ye kadar bir düşüş var. Bunu  artıya  çevirmek  için  en  büyük mücadeleyi  aslında  tur  operatörleri  veriyor. Neden  çünkü  büyük  bir  tur  operatöründen bahsederken en az 100 bin koltuk anlamına geliyor  yani  Türkiye'ye  300  -  400  bin  yolcu getiren  tur  operatörünün  minumum  koltuk riski 100 bin civarındadır. Uçak şirketleri ile çok önceden  garantili  değişik  sözleşme  tipleri imzalanıyor.  Buraya  her  getirdiği  boş  koltuk, ona  minimum  150  Euro  ile  210  Euro arasında  bir  maliyet  oluşturuyor.  Tur  operatörü  bile  bile  neden  zarar  etmeyi  göze alsın?  Yani  bunu  samimiyetle  söyleyebilirim, bu sene tur operatörü ile ilgili değil bu konu.

Geçtiğimiz  günlerde  bakanlar  kurulu  toplandı, turizm  sektörünün  sorunları  kurula  taşındı,  turizmcilerin talepleri neydi, buradan nasıl bir sonuç çıkacak? Bakanlar Kurulu'na turizmcinin kısa vadeli ve uzun  vadeli  değişik  talepleri  oldu.  Bizim yıllardır üstünde durduğumuz taleplerden bir tanesi, kendi konumumuzdaki diğer ülkelerle haksız  rekabete  yol  açan  KDV  değerlerinin düşürülmesi  idi.  Örnek  verecek  olursak,  bizimle  rekabet  eden  ülkelerdeki  KDV oranlarına  bir  bakalım.  Türkiye'de  %  18'ken, İtalya  %  10;  Yunanistan  %  9;  İspanya  %  7;

NE DEDiLER? Rüştü GÜR / Otel Sahibi, Turizmci

Planlı, programlı gelişmedi Bodrum, hizmet götüremiyeceğimiz yerlere inşaat izni verdi belediyeler. Bu da bugünkü niteliksiz turizmin sebebidir. 1980'e kadar ki, dönemde Bodrum'a Türkiye'nin en elit kesimi geliyordu, yazarı, çizeri, müzisyeni, fakat ne zaman bu kooparatifler başladı, mübalaa olmasın ama binin üstünde kooparatif var. Bunların % 30'unda belki oturuluyor, belki oturulmuyor. Bodrum, bu kapasiteyi bugün kaldırmıyor. Bodrum'da oturacak yer yok. Bir kooparatife başlanıyor, 20 - 25 yılda bitiriliyor. 10 yılda bitmiş kooparatif yok. Bodrum'un kendi mimari özelliğini koruması lazımdı ama malesef koruyamadı. Ben, bakınız 1960'larda Ara Güler'i, Sami Güner'i tüm bu meşhur fotoğrafçıları getirdim Bodrum'a. Kurduğumuz Turizm Derneği'nde çıkardığımız Fransızca, Almanca, İngilizce broşürde hep bu meşhur fotoğrafçıların resimlerini kullandık. O zaman Apa ofset vardı, -yine var mı bilmiyorum- çok iyi bir yayıneviydi, biz broşürü basmak için bakanlığa gittik. Bakan İzmir milletvekili Nihat Kürşat'tı o zamanlar; hatta ilk Turzim Bakanıydı. Yani Bakanlık yeni kuruldu, broşür yok, bişiğ yok. Müsteşarı çağırdı. "Bizim broşür yok mu" dedi. Müsteşar "Yok Beyim" dedi. Aynen bu tabirle, "Yahu adamlar broşür bastırmış, para istemeye gelmişler. Bizim bir broşürümüz yok mu?". Biz dedik, "Bize para verin, bunu bastıracağız, Avrupa'daki tüm konsolosluklara, turizm ofislerine göndereceğiz". 10 milyon lira mı ne aldık, hatırlamıyorum ama 3'er bin tane bastık bu broşürden. Düşünün, o zamanki halimizi, böyle bir heyecan vardı. Derneğimizde 2 lisan, 3 lisan bilen arkadaşlarımız vardı. Gemiler

14

BODRUM

e n ül

geliyordu; Ziraat Bankası'nın olduğu yere enfermasyon bürosu kurduk, broşürü burada dağıtıyorduk, kaleye yönlendirmeye çalışıyorduk. Dernekten bir kişi hep burada bulunuyordu. Çalıştığınız zaman, birşeye netice verdiğiniz zaman, size herkes yardımcı olu-yor. Şimdi herşey hazır, herkes ayağına istiyor, kimse çalışmak istemiyor. İlk zamanlar, kimileri karşı çıkıyordu, elin insanını evinizde yatırıyorsunuz diye ama bizim amacımız, kendi örf ve adetlerimizle, ev pansiyonculuğu ile turizmi geliştirmekti. Ve tabii turizmi başlatmamız lazımdı. Eee! başkasının evinde yatıramam, kendi evimde yatırıyordum mecburen. Amacımız önderlik yapmaktı. Sabah kahvaltıları hazırlardık, sinileri koyardık, yatakları, ipekli çarşafları açardık... Şimdi gözüm yaşarıyor hatırladıkça. Sonra kimisi otel yaptı, pansi-yon yaptı, artık amatörlükten yavaş yavaş çıktık, elektrikleri için, tuvaletlerini içeri almaları için kaideler getirdik, onlara faizsiz kredi verdik. Biz turizm bakanlığından alıyorduk, onlara veriyorduk. Ev pansiyonculuğu şeklindeki gelişme bize çok uygundu. Onlar zaten lüks aramıyordu. Lüks kendi şehirlerinde de vardı. Onların (İstanbul'dan gelen ilk yerli turistler) önüne bir domates, ayva reçeli, zeytin yağı koyduğun zaman; onların aradığı da zaten buydu. Tabi para almak ayıplarına gidiyordu bizimkilerin ama ne yapıyorduk, dernekten makbuz kesiyorduk. Kredilerini ödüyorlar, biz ikinci kez kredi veriyorduk, böyle böyle, gelişti turizm. Bakın şimdi teknoloji ne hale geldi. Basın var, televizyon var, internet var ama o zamanlar hiç bir şey yoktu, yine de biz başarmıştık turizmi ama şimdi rant girdi. Bizi o zamanlar tenkid eden insanların hepsinin oteli var. Şimdi kaçıyorlar benden. O zamanlar anıtlar kurulu filan da yoktu. İsteseydim 5 katlı, 7 katlı bina da yapardım ama ben örnek olayım istedim. Şimdi etrafımız hep 3 katlı bina ama pişman değilim. Benim otelim kendi karakteri ile turist çekiyor. Dünyanın hiç bir yerinde bu kadar turistik cazibesi olan yer yok aslında, düşünün, dünyanın yedi harikasından biri


Fransa  %  6  ve  Portekiz  %5.  Bunlar  Ticaret  Odasının,  Rifat Hisarcıklıoğlu'nun  Başbakana  sunduğu  rakamlardır.  Bizim  turizmde rekabet  edebilmemiz  için  bu  rakamların  aşağılara  çekilmesi gerekiyor.  İkinci  bir  konu  Türkiye'ye  turist  getiren  büyük  operatörlere hava  alanında  verilen  akaryakıt  vergisinin  biraz  indirilmesi;  özellikle bizim  gibi  yıllardır  Türkiye'ye  döviz  getiren  acentelerin  -çünkü  15 milyar  dolarlık  bir  gelirden  bahsediyoruz-  ihracatçı  statüsünde değerlendirilmesi;  KOBİ'lere  tanınan  hakların  bizlere  de  tanınması; Eksimbank  kredilerinin  bu  tür  dönemlerde  ve  bu  tür  işletmelere kullandırılması;  işçi  primlerinin  dönemsel  olarak  dikkate  alınması, makul bir düzeye getirilmesi ve buna benzer bir kaç tane talep oldu. Şu  anda  en  büyük  beklenti,  tekstilcilere  geçen  hafta  sağlanan KDV'deki  %  18'den  %  8'e  düşürülen  oranın  bize  de  kısa  dönem içersinde sağlanması.

Kamuoyuna veya turizmciye vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Ben  son  olarak  şunu  söylemek  istiyorum  kamu  oyuna;  kötü  bir dönemden geçiyoruz. Erken rezervasyon döneminde, Ocak, Şubat, Mart  aylarında  almamız  gereken  4,5  -  5  milyon  rezervasyonun maalesef  büyük  bir  bölümünü  alamadık,  %  50  düzeyinde  geri kaldık. Tur operatörleri suçlanıyor ama operatörlerin uçak iptallerine gitmemesiyle, 'last minute'le, son dakika satışlarıyla, en azından belli bir  kesimin  sezonu  toparlayabileceği  umudumu  koruyorum. Bodrum'un da ayrı bir avantajı, Antalya'ya ve diğer bölgelere karşı iç pazarda da belli bir hareketi var. Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında bununla da desteklenebileceğini  ama önümüzdeki Nisan, Mayıs ve Haziran  aylarındaki  olumsuzlukların  paniğe  yol  açmamasını  ve  bu süreci  gelecek  seneye  nasıl  düzeltebiliriz  çalışmalarına  şimdiden başlanması  gerektiğini  düşünüyorum.  Öte  yandan  TL'deki  aşırı değerlenmenin hükümet tarafından tekrar değerlendirilip, tabi ki IMF ve  mali  politikalar  da  zarar  görmeden  yeniden  revize  edilmesi  ve turizmcide  artan  maliyetlerin  bu  şekilde  biraz  daha  alınacak önlemlerle  kendilerine  yapılacak  katkılarla  rahatlaması  anlamında umut  taşıyorum,  inşallah  sezona  da  kafamızda  bazı  iyimser  eksi rakamlar  var,  en  azından  onları  yakalarız  diye  düşünüyorum.  Asıl

burda, kalesi burda, mozalesi, antik tiyatrosu, denizi, güneşi, gemi inşaat sanayi, binaların yapı karakteri... Bodrum'da bir kere, önce sanat çevresini kaybediyoruz, Bodrum'u seven, reklamını yapan çevreyi kaybediyoruz. Herşey öyledir aslında, artık bu kadar yoğunlaşma sonucunda doğal. Ama burada kamu kuruluşları da kabahatli, ağaç yok; ağaç kalmadı. Herkese inşaat ruhsatı veriliyor. Bu kadar kooparatifi nerde barındıracaksınız, su yok zaten, yağmur yağmadı deyin ne yapacaksınız. Kitle turizmi insanlara ucuz gibi geliyor ama artık yaptıkları iş turizmden çıkıyor. Sadece gelip tatil yapıyor, geliyor, yiyor, içiyor, havuzuna giriyor, Bodrum'u bile görmüyor. Hiç para harcamıyor. Bu turizm değil, bu tatil anlayışı bile değil. Burada yöneticiler, yapacakları hizmetlerde Bodrum'u çevresiyle düşünüp organize edecekler. Otellerin lüks olması önemli değil, mühim olan organize olmak. Mesela bir gemi yanaşma iskelesi 20 yıl önce yapılmalıydı. Bodrum'da niteliksiz turizmin tarihini soracak olursanız. Ben, "Aktur; sonun başlangıcı" diyorum. Kooparatifler böyle başladı Bodrum'da. Gerçi çok değerli kişiler de vardı kurucularının arasında: Muğla Valisi Özer Türk, Senato Başkanı Sırrı Atalay, Naim Karaosmanoğlu, bunlardan bazıları. 1972'de yapım kararı alındı, 1974 Ekim'inde ise inşaatı başladı. Bodrumlu, önceleri istemedi Aktur projesini ama Vali kararlıydı, Bodrumlu'ya Muğla'dan kireç getirtip dağıttı, Fethiye'den begonviller getirtti, bir de Bitez yolu açılınca, halk projeyi benimsedi. Aktur'un bir anda üye kontenjanı doldu. Bu defa arsa talebi doğdu. 1979'da Barış Sitesi'nin inşaatı başladı. Sonra Bodrum'da gelişi güzel yapılaşma aldı yürüdü. Planlı, programlı gelişmedi Bodrum, hizmet götüremeyeceğimiz yerlere inşaat izni verdi belediyeler. Şimdi ise kontrol edilemiyor. Bu da bugünki niteliksiz turizmin sebebidir. Ne başlı başına kitle tu-rizmi, ne de diğer sebepler; bir niteliksizlik varsa, konuya bir bütün olarak bakıp, temeline inmek lazım diye düşünüyorum.

BODRUM

e n ül

15


GEÇiYORDUM UĞRADIM

Rosenberg’ler Ölmemeli

T

am tarihi anımsamıyorum. Ama sanırım 1953 yılıydı; Yeni İstanbul adlı bir gazete yayın hayatına girdi. Yine yanlış anımsamıyorsam kupon veren ilk gazeteydi. Kupon verdiği için mi, yoksa yeniye duyulan me-raktan mı neden bilmiyorum, babamın arzusu ile bizim eve de bu gazete alınmaya başlandı.

Hangi nedenle alınmış olursa olsun, gazetenin içinde, verdiği kupondan daha önemli olan bir yazı dizisi vardı ki, o da "Ölü Evinden Mektuplar"dı. Bu dizi dünyadaki belli başlı gazetelerle aynı anda yayınlanmaktaydı.

edildiler. Casusluk suçuyla idam edilen ilk siviller olarak Amerikan tarihine geçtiler.

BOLAR İREN “Bizi zindana attılar, fakat yüreğimizi ve ruhumuzu hiçbir zaman zincire vuramayacaklar. Ölüm dışında...”

"Ölü Evinden Mektuplar" o yıllarda tüm dünyanın gündemi olan Rosenberg'ler Davasının kahramanı karı kocanın birbirlerine, kaldıkları ölüm hücrelerinden yazdıkları mektuplardı. Olay her yerde o denli çok konuşuluyordu ki, bacak kadar çocuk olmama ve olaydaki trajediyi tam kavrayamama karşın bu diziyi ben bile her gün okumuştum.

Aslında Ethel ve Julius Rosenberg, kendi deyimleriyle "Sade insanlar"dılar. İşin doğrusu her ikisi de entelektüel ve komünistti, ama lider ve militan değillerdi, Ortodoks Yahudi kökenliydiler ve köklerine, geleneklerine sıkı sıkıya bağlıydılar. Tutuklandıkları günden başlayıp üç yıl sonra idam edildikleri güne kadar kahraman olmak için hiç çaba göstermediler. Tüm ilerici dünya onların yanında yer almasına, Beyaz Saray'a üç milyonu aşkın protesto telgrafı gelmesine, Thomas Mann'dan Albert Einstein'e, Jean Paul Sartre'dan Anna Seghers'e kültürün ve bilimin önde gelen kişilerinin seslerini yükseltmelerine karşın, onlar "sade insanların" o doğal basitliği ile tüm baskılara karşı durarak, ilkelerinden kesinlikle ödün vermedi-ler. Elektrikli sandalyede, idam edilinceye kadar suçsuzluklarını savundular. Tek suçları yanlış zamanda yanlış yerde bulunmaktı. Zaman 1950. Yer komünist avcısı senatör McCarty'nin Amerika'sı. İkinci dünya savaşı sonrası aşırı silahlanmanın sonucu çıkan Kore Savaşı'nın saldırgan Amerika'sı. Irkçılığın, faşizmin ve gericiliğin zirvesi olan Amerika. Ancak en önemlisi Sovyetler Birliği'nin 1949da başarıyla sonuçlandırdığı atom bombası deneyinin getirdiği kızgınlığın ve paranoyanın Amerika'sı. Amerika için atom bombasını Rus bilim adamların da bulmuş olmaları kabul edilemezdi. Formül kesinlikle çalınmış ya da satılmış olmalıydı. Yani ortada bir "Atom casusluğu" vardı. Öyleyse casuslar hemen bulunmalıydı. Peki ya bir casusluk olayı yoksa? O zaman yaratılmalıydı. Böyle yapıldı. 6000 FBI elamanı, 1800 Adalet Bakanlığı memuru, Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin 2200 güvenlik görevlisi, 1600 Maliye Bakanlığı çalışanı ve diğer devlet kurumlarının 7000 güvenlik görevlisi bu cadı avında kullanıldı.

16

17 Temmuz 1950'de Julius Rosenberg, yirmi gün sonra da karısı Ethel atom casusluğu iddiaları ile tutuklandılar. Onlar, biri üç diğeri yedi yaşında iki çocukları olan ve açlık sınırında yaşayan iki New Yorkluydu. Gerek dava sürecinde, gerekse sonradan çok eleştirilen, üstüne makaleler, kitaplar hatta tiyatro eserleri yazılan bir yargılama sürece sonunda her ikisi de 19 Haziran 1953'de idam

BODRUM

e n ül

Baştan sona düzmece suçlamayla ve yalancı şahitlerle, -şahitler yalan ifade verdiklerini sonradan itiraf etmişlerdir- sürdürülen tüm yargılama süresince Rosenberg'ler suçsuzluklarını haykırdılar. Ancak kendilerine hazırlanan komployu kıramadılar,. Çünkü tutuklandıkları zaman zaten mahkûm olmuşlardı.

Senaryo çok karmaşık değildi. Atom bombası üzerinde çalışılan projenin adı "Manhattan Projesi"ydi. Bu projede çalışan Klaus Fuchs isimli bir fizikçi 1945'de iki kez Sovyet ajansı "Raynond" ile buluşmuştu. Fuchs'un 1950 de FBI tarafından tutuklanıp zorla konuşturulması Rosenberg'lerin sonunun başlangıcı oldu. FBI üç ay içinde Raymond'a, diğer adıyla Harry Gold'a ulaştı. Gold biraz sıkıştırılınca adını anımsamadığı bir askerden beş yüz dolar gibi komik bir para karşılığı atom bombasına ait bilgiler satın aldığını itiraf etti. Askerin adını anımsamıyordu ama karısının adı "Ruth olabilirdi". İki gün sonra Gold'a tarife uygun bir fotoğraf gösterildi. Fotoğraftaki adam Ruth'un kocası David Greengrass'dı. David de Julius Greengrass hemen ilk Rosenberg'in kayınbiraderiydi. sorgulamasında Gold'la ilişkisi olduğunu, karısı Ruth'un ve Julius Rosenberg'in de bu casusluğun içinde olduğunu itiraf etti. Böylece, bu oyundan hiç bilgisi olamayan Julius, hemen ardından karısı Ethel tutuklandılar. Dava sekiz ay sürdü. Karı koca Rosenberg'ler idama mahkûm oldular. David Greengrass yalnızca 15 yıl ceza aldı. Erken serbest bırakıldı, kendisine yeni bir kimlik verildi. Duruşma sırasında casus olduğunu itiraf eden Ruth yargılanmadı bile. Gold otuz yıl yedi.

Ethel ve Julius iki yıl aynı cezaevinde ayrı hücrelerde kaldılar. Birbirleriyle yalnız haftada bir kez iki saat görüşmelerine izin verildi. İki ayrı demir kafes içinde konuşabiliyorlar, ama birbirlerine dokunamıyordular. Yalnızca idamlarından kısa süre önce bir kez daha kucaklaşabildiler. Birbirlerine yazdıkları, mektuplar sevgi, saygıları ve cesaretin dışında ümitsizliklerini, korkularını, çaresizliklerini yansıtıyordu: "Bizi zindana attılar, fakat yüreğimizi ve ruhumuzu hiçbir zaman zincire vuramayacaklar, ölüm dışında…" (Ölüm Evinden Mektuplar - Julius Rosenberg) Nobel ödüllü Amerikalı atom fizikçisi Prof. Urey'nin ABD Başkanına yolladığı telgrafta: "Rosenberg'lere karşı dava her türlü mantığa ve adalete aykırıdır… Greengrass gibi bir kişi, atom bombasının fi-ziğini, kimyasını ve matematiğini herhangi kimseye kesinlikle aktaramaz." demesi de onları elektrikli sandalyeden kurtaramadı.

Bir akşam yaşlı adam oğluna, insanın içinde sürüp giden savaşı anlatıyormuş. "Oğul," demiş "Bu savaş içimizde var olan iki kurdun savaşıdır. Biri kötüdür - kızgınlık, kıskançlık, ihtiras, savaş, elem, pişmanlık, suç, yalan, hırs ve bencilliktir bu. Diğer kurt ise iyiliktir -mutluluk, barış, sevgi, dinginlik, insanlık, ümit, güvenilirlik, doğruluk ve yardım severliktir o." "Peki hangi kurt kazanır bu savaşı?" diye sormuş çocuk babasına. Yaşlı adam şöyle yanıtlamış:


Bodrumu kapak yapan “Le Soleil” Dergisi için

“BODRUM DENİZLERİN BİRLEŞTİĞİ YER”

Kapakta Bodrumu (Bodrum – CARREFOUR DES Kalesi St. Petrum 1915 yılında Fransız donanmasının NAVIGATEURS) bombalı saldırısına kadar birçok savaşta hasar Bodrum DENİZCİLERİN KAVŞAĞI olarak tanıtan “Le görmüştür. 1960’tan itibaren restorasyonu Belediyesi, büyük önem Soleir” seyahat bölümünde Sylvain yapılan kale artık Bodrumluların gurur verdiği ve özellikle 2005 yılı Desmeules’in “Denizlerin birleştiği yerde kaynağıdır. Zamanında medeniyetlerin içerisinde sürdürdüğü yurtdışı tanıtım Bodrum” başlıklı yazısını yayınladı. önemli kavşaklarından olduğunu çalışmalarında başta 3. Dünya Kongresi Yazıyı Annette Erten sizler için simgeleyen İngiliz, Fransız, İtalyan, olmak üzere, dünyaca ünlü Thalassa TV’de Alman ve İspanyol kulelerin arasında Türkçeleştirdi... Bodrum Belgeselinin çekimi ve yayınlanmasında gezinirken kale yaşamının nasıl Türkiye artık sadece İstanbul’dan sağladığı katkı ile önemli bir başarıya imza attı. olduğu kolayca anlaşılır. Zevkli ibaret değil. Bodrum gibi, Ege Bu Belgesel 3. Uluslararası Bodrum Film Festivali avlular kocaman taşlar kıyılarında bulunan bir çok içerisinde gösterilecek olup, çalışmalarının karşılıklarını soğukluğunu hissettirmezler. Türk yerleşim uluslararası turizmin gözdesi olmaya aday. Akdeniz ulusal ve uluslararası basında çıkan haberlerle somut yetkilileri kalede sualtı arkeologlarının denizden çıkardığı iklimi, ülkenin özgünlüğü, tarih biçimde yakalayan Bodrum Belediyesi, 2006 yılı zenginliği ve, aynı zamanda, içerisinde de gerek uluslararası tanıtım çalışmalarını, objelerin sergilendiği zengin bir oldukça batılı bir hayat müze kurmuştur. Denizcilik derken gerekse festivallere davet ettiği dünya isimleri ile ritmi.Dünyanın en Güzel Koyları batık teknelerden de söz etmek de çıtayı yükseltmeye ve öncü olmaya devam Klübü üyesi olan Bodrum İstanbul’un gerek. Ege suları muhtemelen birçok etmekte.  800 km güneyinde Akdeniz ve Ege deniz tüccarının ebedi istirahatgâhı Kongrenin ardından “Le Soleil” Dergisi Denizi’nin birleştiği noktada olmuştur. Müze ise, batıktan batığa bir sayfalarında Bodrum’a özel bir yer tarih kronolojisi yaşatır ziyaretçisine. bulunmaktadır. Muğla bölgesinin ayırdı. Kapağını süsledi. ortasında bir yarımadanın ağzında kurulu Bir de, M.Ö. 5’inci yüzyıla tarihlenen antik çağların 35.000 nüfuslu şehir tam denizcilerin buluşma nadir örneklerinden biri olan, yeni restore edilmiş antik yeri gibidir. Limandaki yüzlerce gulet ve yat, fon olarak tiyatrosu var Bodrum’un. Bugünkü haliyle Göktepe’nin bir da Bodrum’un hareketli tarihini yansıtan ve bugünlerde sualtı hazinelerinin sergilendiği St. Petrum Kalesi, gezginin ilk gözüne çukurluğuna inşa edilmiş ve bütün koyu kapsayan nefes kesici çarpanlardır. Gezginin ilk gözüne çarpan; yüzlerce gulet ve bir manzaraya sahip olan tiyatroda 4000 seyirci oturabiliyorsa yata fon oluşturan, Bodrum’un hareketli tarihinin simgesi ve da bu rakam zamanında 10.000 kadar imiş. Kraliçe II. Artemisia tarafından M.Ö. 350 yılında tamamlanan günümüzde sualtı hazinelerinin sergilendiği St. Petrum kalesidir. devasa anıtmezarın inşasına başlarken Kral Mausolos, Rüzgardan korunaklı sayısız koy ve girinti, gezi teknelerinin dünyanın ilk mozoleum’una imza attığının farkında değildi herdemirlemesi ve yolcularının turkuvaz suların tadını çıkarmasını bekler. Yer yer zeytin ağaçları ile kaplı çorak dağların ve halde. O zaman Halikarnassus adını taşıyan şehrin başyapıtı yüzyıllar öncesinde Yunanistan tarafından ele geçirilmiş adalar olan bu yapı antik çağın Yedi Harikası’ndan biri sayılıyordu. arasında yüzersiniz. Olağanüstü plajlarla karşılaşmazsınız ama sahillerinin tamamı su sporları için birer cennettir. 24 katlı piramitik yapıdan bugüne sadece kazılardan çıkmış bir kaç taş kalmıştır. Mausolos’un anıtmezarı 1303 yılında bir depremde yıkılınca St. Jean şövalyeleri kale inşasında bu Bodrum’un turizm kadar önemli bir diğer gelir kaynağı ise taşlardan faydalanmıştır. Büyük İskender, MÖ 334’te tekne yapımıdır. Ege Yat Tersanesi’nde guletler hala eski Halikarnassus’u ele geçirmeden önce Mindos kapısında kanlı yöntemlerle, ağaçtan üretilmektedir. Günlük kruvaziyerlerle Ege’yi keşfedebilirsiniz. bir mücadele yaşanır. Zamanında yiğitçe savaşanların Tarihinde ilk defa Bodrum bu sene bir milyondan fazla turist yıkımının üstünde duran kapı yeniden inşa ve restore edilmiştir. ağırlayacak. En fazla rağbet gösteren %15 ile İngilizlerdir; Hollandalı, Alman, Belçikalı, Fransız ve – daha birkaç yıldan EN GÜZEL KOYLAR KULÜBÜ’NÜN ÜYESİ beri – Ruslar bunları takip etmektedir. 30 yıl önce bölgede Yaklaşık 10 yıldır faaliyet gösteren bu uluslararası kulübün artık beş kıtayı kapsayan 30 kadar üyesi var. Quebec’teki bulunan 100 küsur yatak, yıllık 3400 gezgini– genellikle İzmir Tadoussac ve Chaleur koyları gibi Bodrum da bu klübün veya Marmaris’ten gelen Türkleri- barındırmak için yeterliydi. Artık batıya açılış gerçekleşti, şimdi Amerika’ya seslenilmesi üyesidir, ve klübün Ekim’de yapılan dünya kongresine ev hedefleniyor. İnsanları sıcak Akdeniz renklerine ve uzun güneşli sahipliği yapmıştır. Afrika, Çin ve Vietnam’dan yeni katılan sahillere çeken artık sadece Yunanistan ve İspanya değildir. üyelerle beraber kulüp artık bütün gezegenimizi temsil etmekÜlkenin bu yanında denizden uzaklaşsanız bile ajandanıza tedir. ilginç antik harabe keşifleri ve otantik köy gezilerini ekleyebilir, Klübün ismi sizi aldatmasın – güzellik derken sadece görsel her bir yanda ülkenin batılılaşma sürecini izleyebilirsiniz. güzellikten bahsedilmiyor. Mutlaka koyların güzel panoraması da olacak fakat esas güzellik edindiği prensiplerde ve gelişme hedeflerinde saklıdır. Tarihin şahitleri Yapımına 15’inci yüzyılda başlanan St. Jean Şövalyelerinin Dünya kongresine LE SOLEIL, Tadoussac Koyu’nun misafiri olarak katılmıştı. Çeviri: Annette Ertan


BODRUM CAM SANAT GALERİSİ AÇILDI YENiLER

B

odrum’da bir galeri daha seçkin bir sergi ile kapılarını sanatseverlerin ilgisine açtı. Çağdaş Türk Resmi’nin 12 sanatçısını bir araya getiren Bodrum Cam Sanat Galerisi 4 Mart’ta verilen kokteylle Bodrum’un sanat hayatındaki yerini aldı. İlhan Berk, Ali Koçak, Ergun Yücel, Fatih Urunç, Rifat, Volkan Coşkun, Sarah J. Carter, Saliç, Metin Acar, Dilek Helvacıoğlu, Gülser Kemik ve Ramazan Demirtaş’ın eserlerinden oluşan karma sergi, 23 Mart tarihine kadar açık kaldı. Sanat Danışmanlığını Mustafa Bürün’ün yaptığı galeri, Bodrum Çarşı Mahallesi, Manavlar arkasında.

YENiLiKLER

YENiLENENLER

BAŞKANLAR GALERİ ÜLKÜM’DE BULUŞTU GRANDE PUNTO, PAŞALI SHOW ROOM’DA TANITILDI

P

aşalı Otomotiv Show Room’da düzenlenen organizasyonla Fiat Grand Punto’nun tanıtımı gerçekleştirildi.  Grande Punto, İtalya'nın Torino kentinde Eylül ayında yapılan dünya prömiyerinden kısa bir süre sonra Türkiye pazarında satışa sunuluyor. Gözalıcı tasarımı, sınıfının zirvesindeki boyutları ve teknolojisinin yanısıra Euro NCAP'den aldığı 5 yıldızı, geniş motor gamı ve iddialı fiyatıyla otomobilseverlerin gözdesi olmaya

G

ümüşlük Belediye Başkanı Mehmet Ülküm’ün oğlu Muharrem Ülküm’e ait Yalıkavak’ta Uğur Mondial marka motosiklet Galeri ve Servisin açılışı yapıldı. Geçtiğimiz gün “Galeri Ülküm” adı altında açılan galerinin açılış törenine Bodrum Yarımadasının Belediye Başkanları da katıldı. Turgutreis Belediye başkanı Ali Server Yazgan, Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun, Gündoğan Belediye Başkanı İbrahim Bilgi, Göltürkbükü Belediye Başkanı Halil İbrahim Kaynar açılışta hazır bulundular. Yurtdışında bulunmasından dolayı Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan ile mazereti nedenleriyle diğer Belediye Başkanları açılışa katılamadı. Ayrıca açılışta, Uğur Mondial’in sahipleri Ünal Takmaklı, Abidin Takmaklı ve Genel Koordinatör Gültekin Kılıç da bulundu. Belediye başkanları hep beraber açılış kurdelesini kestikten sonra, kendi aralarında topladıkları parayla Gümüşlük’te okuyan en başarılı öğrenciye ve Uğur Mondial sahipleri de Yalıkavak’ta okuyan en başarılı öğrenciye hediye etmek için birer motosiklet satın aldılar. onacık Belediye Başkanı Mehmet Ülküm’ün açılışını yaptığı Agora İnşaat, Konacık'ta hizmete girdi. Agora İnşaat'ın sattığı ve hizmet verdiği ürünler zmir'in özel tatları arasında yer alan arasında, Stonewrap Kültür Taşları, 3000 ve Türkiye'de başka hiçbir yerde çeşit silinir, boyanır, kendinden temalı, bugüne kadar yapılmayan dürüm kabartmalı, boyalı, Marburg İthal Duvar içinde yeşillikle birlikte servis edilen Kağıdı çeşitleri, temelden terasa su söğüşü, Bodrum'a Varol Kaya ve Velican yalıtımı sağlayan Koster Yapı Kurutaş adlı iki genç girişimci getirdi. Kuzu Kimyasalları, Atlantis Çelik Yapı kellesinden yapılan söğüşte, hayvanın Sistemleri'nin yanı sıra temel radya sistebeyin, yanak, dil etlerinin yanı sıra gözü mi ile 40 gün içerisinde ev teslimi, dahi bu özel karışımın içinde yer alabiliyor. Andersen Ahşap Kapı Pencere 24 saat boyunca yaz-kış servis yapacak Sistemleri, Smart System, Osmanlılar olan Bodrum Alsancak Söğüşçüsü'nde tarafından dünyaya yayılan gerçek ayrıca turşu çeşitleri, turşu suyu, şalgam ahşap Yalı Baskı Sistemi olan Ahşap suyu, meşhur Ayvalık tostu çeşitleri de buluCephe Kaplama Sistemleri bulunuyor.  nacak.

AGORA İNŞAAT KONACIK'TA…

MEŞHUR ALSANCAK SÖĞÜŞCÜSÜ BODRUM’DA

i

18

BODRUM

e n ül

K


TURGUTREİS'TE GÜZELLİK MERKEZİ

T

urgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, Avrupa standartlarına uygun modern bir güzellik merkezinin açılışını gerçekleştirdi. Turgutreis Mehmet Hilmi Caddesi İş Bankası karşısında diplomalı uzman kadrosuyla 'Afrodit Güzellik Merkezi' hizmete girdi. Açılışa Ali Server Yazgan'ın yanı sıra Fen İşleri Amiri Şahin Satı ve çok sayıda davetli katıldı. Avrupa standartlarında son model lüks cihazların kullanıldığı sağlık ve güzellik merkezinde, cilt bakımı, kuaför, reiki bioenerji terapileri, spa, dansla zayıflama, ameliyatsız yüz germe, selülüt terapisi, popo kaldırma, göğüs toparlama, kalıcı makyaj, kirpik perması, kirpik ekleme, tatü (dövme) ve çatlak tedavileri gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 300 metrekarelik alana kurulan, 150 bin YTL'ye mal olan ve 10 kişilik uzman diplomalı kadrosuyla hizmete giren Afrodit Güzellik Merkezi'nde insanların var olan güzelliklerini ortaya çıkarmak hedefleniyor.


DOĞRUYA DOĞRU

Yaşlanıyorum Galiba

B

odrum'a geldiğimden bu yana /neredeyse on sekiz yıl oluyor hemen hemen sürekli olarak diyebilirim gazetelerde dergilerde yazı yazdım. Daha önceki yaşamım ise yazmak değil konuşmak üzerine kuruluydu ki, bu gün konumuzu da bu oluşturacaktır. İşte bu yazma dönemimde aklımın erdiğini düşündüğüm, araştırma yapmadan yazılmaması gereken, ihtisas konusu olmayan bir çok şeyi yazdım, sizlerle paylaşmaya çalıştım.

İyi bildiğime inandığım bir konuya ise hiç değinmedim. Belki aynı zamanda mesleğim de olan bu sahada konuşmayı ya da yazmayı bir 'üstad olma' hevesi biçiminde algılayanlar çıkabilir düşünce veya korkusu ile yapamadım...

HULUSİ ÖZÜDURU İnsanların geçmişlerini anlatmaya ya da yazmaya başladıklarını görünce onların yaşlandıklarına hükmetmek gibi bir inancım vardır. Doğrudur, yanlıştır bilemem velakin beni yönlendiren bir düşüncedir ve etkisi

Ancak bu ayın yazısını yazmak amacıyla bilgisayarın başına geçmeden az evvel okuduğum bir haber bana böyle düşünmekle yanlış yaptığımı, daha da önemlisi yurttaş olarak görevimi yapmadığımı hatırlattı, adeta bir şeylerin beni yıllardır yaptığım bu davranışın bu kez tam tersini yapmaya itelediğini hissettim. Biraz da şu var; İnsanların geçmişlerini anlatmaya ya da yazmaya başladıklarını görünce onların yaşlandıklarına hükmetmek gibi bir inancım vardır. Doğrudur, yanlıştır bilemem velakin beni yönlendiren bir düşüncedir ve etkisi altında da kalmışımdır.

Şimdi, okuduğum habere geleyim. Yıllarımı verdiğim, bu gün ben ne isem hemen hemen tamamını borçlu olduğum sevgili kurumum TRT ile ilgiliydi... Son zamanlarda bir otobüste yaşanan ve batılı bir solist dinlenirken, 'Kapa lan şu gavur müziğini' uyarısı ile gündeme gelen TRT'de yaşanan rezilliklerin sadece bu boyutta kalmadığı ve yapılan programların yayından kaldırılıp, yapımcıların da kızak görevlere sürgün edildiklerini bildiren bir haberdi. Okudum, üzüldüm, kahroldum. Kahroldum, zira yıllarca o kurumda sağcı veya solcu bütün yönetimlerde program yaptım, program sundum. Canım Evren Paşam ve Rahmetli Türkeş yönetimleri dışında mesleğime kasteden bir davranışla karşılaşmadım. Rahmetli Türkeş zamanında üstüme sıkılan onbeş el kurşun dışında hayatıma da kasıt olmadı. O da bir kere oldu şimdi haklarını yemeyeyim. Canım Evren Paşa'm zamanında şimdi hayatta olan veya rahmete kavuşmuş, solcu ya da sağcı, mesleğinde başarılı, dürüst insanların oynanmadık ne şerefleri ne haysiyetleri kaldı. Elli, altmış yaşlarında nice insanın hüngür hüngür ağladığını gördüm. Bugün basına, bir daha gerekse aynı şeyleri yapardım diyen Paşa'ya yanıtı herhalde şimdi rahmete kavuşmuş olanlar bile vermiştir ama o bunları duyamaz ki... İşte o dönemlerde bile böylesine rezilane uygulamalar yapılmadı. Dikkat buyurun bu son cümleyi de yukarıda, anılarını yazan kişi söylüyor varın hesaplayın gayrı.. Adam üzerine basa basa söylüyor, saklısı gizlisi yok, yaşadığı

20

BODRUM

e n ül

yerin kazandırdığı o harbi kişiliği ile haykırıyor 'Ben kadromu atarım kardeşim' diyor. Doğru, isterse atar, istemezse de sokağa atar, Hi-Men gibi güç onda babacım elden ne gelir. Ayrıca bir yönetimin kendi felsefesinde olan ekiple çalışması kadar doğal bir davranış ta olamaz yani. Ama bu görüş bu felsefe neyi kapsar ona bakalım. Siz ekonomik politika açısından liberal olabilirsiniz, ya da sosyalist bir politikaya taraftar olabilirsiniz. AB ile ilişkilerin ülkeye zarar verdiğini düşünebilirsiniz ya da dersiniz ki bu beraberlik ülkemiz için fevkalade yararlıdır, biz iktidar olursak yönümüzü böyle belirleyeceğiz, katılırım veya katılmam ama saygı duyarım..

Sizin bir orman köylüsü politikanız vardır, ya da turizm de vergi indirimi, turiste yapılacak kötü muameleye karşı artırılmış ceza yasalarını iktidara gelirsek uygulayacağız derseniz, anlamaya çalışırım. Bu ve bunun gibi yüzlerce örneği kabul edebilir veya düşünebilirim ammaaaa, bizden değil, bize program yapmıyor, başörtüsüne karşı çıkıyor, namaza durmuyor diye pırıl pırıl kafaları yok etmeye, daire başkanlarının masalarını hatta sandalyelerini utanmazca odalarından kaldırtır ve onları istifaya zorlarsanız işte bunu insan olarak kabul edemem ve uğruna bunları yaptığınıza inandığınız Allah evvela sizi çarpar.

Bizim meslekte yani yayıncılıkta bir yayıncının başarılı bir kişi haline gelmesi için en az beş yıl dirsek çürütmesi gerektiğine inanılır, Sonraki yıllarda olgunluk ve tecrübe etkisini gösterir, güzel yapımlar, başarılı sunumlar ortaya çıkmaya başlar. Tabi şimdi siz günümüz yayıncılığı ile o yılları karıştırmayın şimdi yorgun bir gecenin sabahında insan haber spikeri ya da programcı olabiliyor, Şimdiki nesil şanslı arkadaşlar. Bu anlattıklarım bizim zamanımızla ilgili. Biz/ Affedersiniz/ eşşşşekler gibi dünya olaylarını, yurtta olan bitenleri adeta hatmederdik de yine bi yerlerden açığımızı bulurlar fırçayı atarlardı, ertesi gün daha çok okuyalım diye. İşte o en az beş yılda yetişmiş, ayrıca üzerine yıllar eklemiş bir programcıyı, bir daire başkanını kafamızdan değil diyerek yollarsanız, hangi kafanızla işleri yöneteceksiniz? Bildiğim ve gördüğüm kadarıyla sizi dünyevi meseleler pek fazla ilgilendirmiyor ama dünya da uhrevi bilgilerle yönetilemiyor. Yönetilmeye çalışılan ve kimilerinin pek özendiği bazı ülkelerin hal-i pür melalini görüyoruz, mal ortada. Ayrıca özel yayın kuruluşlarının rezilliğini de görüyorsunuz, onlardan siz de şikayetçisiniz. Öte yandan doğru dürüst, baldır bacaksız bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışanların burnundada kan getiriyorsunuz. Siz ne istiyorsunuz kuzum? Artık ekmeğin getirilemeyeceği, ekonomik sıkıntıların içindekileri boğacağı evler artıyor ve bütün bunlar kullarına iyilikten başka bir şey yapmayacağına inanılan Allah adına yapılıyor traji/komik olan da bu.


bodrumajans.com.tr

MART 2006 RAPORU

ç Web sitemizde sayfa görüntülemeler, izlenme oranını etkilememekle birlikte, kontur IP numarası doğrultusunda çalışmaktadır. Aynı gün içinde 2. kez girdiğinizde yada site içindeki tıklamalar ziyaretçi sayısını diğer bazı web sitelerinde olduğu gibi etkilememektedir. Bu değerlendirmeyi yapan Alexa adlı kuruluş, bu tip siteleri güvenli bulmadığı için kategorilememekle birlikte dünya sıralamasına almaktadır.

Bu bilgiler www.alexa.com sitesinden alınmıştır.

DÜNYADAKİ YAKLAŞIK  18 MİLYON SİTE ARASINDA

DEĞERLENDİRME YAPAN www.alexa.com SİTESİNİN VERİLERİNE GÖRE

BODRUM’UN EN ÇOK iZLENEN

HABER PORTALI

WWW

bodrumajans.com.tr MUĞLA, iLÇELERi ve BODRUM

BiRiNCiSi E G E B Ö L G E S İ BEŞiNCi

SiZE DE YER AYIRDIK

BODRUM’UN 1. SİTESİNDE BİRLİKTE OLALIM 317 10 90 - 91

İLANLARINIZ İÇİN OASİS Alışveriş Merkezi No:226

Fax: 317 10 92

info@bodrumajans.com.tr


BODRUM TUTKUNLARI söyleşi / fotoğraf: YİĞİT UYGUR

z lsaölB - ıe t ..

SUALTI ARKEOLOJİSİNİN BABASI "BEN FAHRİ BODRUMLUYUM"

Sadece Türkiye'de değil tüm Dünya'da sualtı arkeolojisi denildiğinde akla gelen ilk isim, şüphesiz Prof. George F. Bass'tır. Gelidonya Burnu Batığı ile başlayan ve tam 45 yıl süren sualtı macerası boyunca Prof. Bass, bir çok sualtı batığını ve paha biçilmez tarihi eseri gün ışığına çıkararak, dünya kültür ve tarih mirasına ekledi. George F. Bass'ın, Gelidonya Batığı'nda yaptığı kazı, bilimsel nitelikte dünyada yapılan ilk arkeolojik sualtı kazısı olarak tarihe geçti. Öte yandan Bass, sualtında haritalama ve dekompresyon tekniklerine kattıklarıyla, dünyanın ilk sivil denizaltısını projelendirip yaptırmasıyla, kurduğu sualtı arkeoloji enstitüsüyle ve aralarında Türklerin de bulunduğu dünyanın önde gelen sualtı arkeologlarını yetiştirmesiyle arkeolojinin dünya çapındaki en önemli ismilerinden biri oldu. Bir Bodrum tutkunu olan Prof. George F. Bass, emekli olduktan sonra Bodrum'da eskisi kadar uzun süreli kalamamaktan yakınıyor. Önceki iki yıl 10'ar günlüğüne Bodrum'a gelen Bass, bu yıl piyano öğretmenliği yapan eşi Ann Bass'la birlikte 2 aylığına gelmiş. Bass, hatıralarını yazdığı yeni kitabını derlemek için gelmiş bu defa Bodrum'a. Sualtı Arkeoloji Enstitüsü'nde tatilini geçiren George F. Bass'la Bodrum Bülten okurları için bir söyleşi yaptık. Bass, bize Bodrum'u, Kale'yi ve sualtındaki arkeolojik zenginliklerimizi değerlendirdi;

22

BODRUM

e n ül


Bodrum'a ilk ne zaman geldiniz. Bodrum'la tanışmanız nasıl oldu. Arkeolojik nedenlerle mi geldiniz? 1958 ve 1959'da Peter Throckmorton isimli bir fotoğrafçı ve gazeteci, Bodrum'a geldi. Çünkü burada sualtı hakkında bir kitap yazmak istiyordu. Peter Throckmorton, biraz araştırma yaptı. Bir kaç kazı çalışması yaptı ve bu yörede eski batıklar olabileceğini düşündü. Kemal Aras adlı Bodrumlu bir dalgıç ona 11 - 12 tane eski batık gösterdi. Throckmorton. Pennsylvania Üniversitesi ile yazıştı. Zaten Peter, Pennsylvania Üniversitesi için Ankara yakınlarındaki Gordion'da kazı yapmıştı ve Bodrum'da sualtı kazısı yapmak istediğini söyledi. Çünkü Peter, kara yada sualtı kazısının temelde aynı olduğunu düşünüyordu. Sonra Gordion kazısını yapan benim Profesörüm, bana dalmayı öğrenmek isteyip istemediğimi sordu. Çünkü ben Tunç Devrini çok seviyordum. Bunun üzerine kurs aldım, sonrasında da 1960'da Bodrum'a geldim.

1960'ta Bodrum'a geldiğinizde Bodrum nasıldı? Aslında ilk defa Türkiye'ye 1953'te geldim ama Bodrum'a gelmemiştim. Dalış da yapmadım zaten öğrenciydim o zamanlar.  Bodrum çok değişti. 1960'da elektrik yoktu, evlerde su yoktu. Bir jeep vardı. Bodrum'un tek dolmuşu, ikinci araba da benimkiydi. Çok romantikti, her akşam gaz lambası yakardık, haftada bir defa hamama giderdik. Evde duş yoktu çünkü. Hangisi güzel bilmiyorum. İnsanlarda farklıydı gerçi o zaman, hırsız yok, anahtar yok, kapılar açık, paramızı masaya koyardık, bir hafta o para orada dururdu. Hiç korkmazdık, pencereleri bile kapatmazdık.

Amerika'dan  ilk  geldiğinizde  Bodrum'da  elektrik  bile  yok,  yabancılık çekmediniz mi? Hayır, benim hanım ilk defa Amerika'dan çıktı ve daha yeni evlenmiştik. Ben buraya geldim, 3 ay sonra da Ann geldi ve hiç yabancılık çekmedi. Önce İzmir'e geldi. O zaman asfalt bile yoktu yollarda ama insanlar çok yardımcı ve arkadaş canlısı idi ve hemen Türkiye'yi sevdik.

Müze  tabi  yoktu  o  zamanlar,  kaleyi  ilk  gördüğünüzdeki  izlenimleriniz  ne oldu? Yalnız eşekler vardı kalede, otlarla kaplıydı. Duvarları kapalı değildi, ağaçlar yoktu. Gelidonya'da çalıştım ve kazıdan sonra Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden, haber geldi, eski eserlerin hepsinin İzmir'deki müzeye gideceğini söylediler. Peter Throckmorton, bana Bodrum'da daha iyi bir müze yapacağımızı söyledi, çünkü Bodrumlu dalgıçlar bize sualtı batıklarını gösteriyordu. Bunun üzerine Türk Hükümetine durumu anlattık. Hükümet para yok dedi. Biz dedik ki, bizde biraz var. 200 dolar! Sonra kireci aldık, müzeyi boyadık, pencerelere demirler taktık ve böylece 200 dolara


müzeyi açtık.

Devrinden kalma batıkların hepsi bu yörede var.

Eski şövalyelerin yemek yediği odada açtık.

Kalede tabi değil mi bu bahsettiğiniz yer?

Evet çok çok fazla var. Antalya'dan Bodrum'a 200 tane batık olduğunu biliyoruz. Herhalde Karadeniz'den İskenderun'a kadar bir kaç bin tane batık var.

Evet tabi, şövalyelerin yemek yediği bir odaymış burası bir zamanlar ama şu an bu salon faal değil.

Bu batıkların zaman içersinde çıkarılma olasılığı var mı?

Bodrum yada genellersek Ege'de ne kadar batık var daha çıkarılmamış?

Nerede açıldı peki müze?

Peki  Bodrum  Müzesine  ilk  müdür  ne  zaman  atandı.  Yada  sizin  200 dolara kurduğunuz müze ne kadar bir süre bu şekilde işledi? Bundan 2 yıl sonra burası resmen müze oldu. İlk müdür Haluk Elbe idi. Bergama'dan geldi Bodrum'a, emekli İngilizce öğretmeniydi. Genç ve çok çalışkan biriydi.

Daha sonra hangi kazılarda çalıştınız? Yassı Ada'da 2 kazıda çalıştım ve 2 Bizans Batığı, sonra Şeytan Deresi Batığı, Serçe Limanı'nda Cam Batığı'nda, Uluburun Batığı'nda, Papuç Burnu'nda çalıştım.

Kale'de  sergilenmekte  olan  bütün  batıkların  çıkarılmasında  emeğiniz  var sanırım? Evet tabi hepsinin çıkarılmasında çalıştım. Bozburun Batığı'nda ise öğretmen olarak bulundum.

Peki bütün bu kazılarda hangi görevle yer almıştınız? İki görevle bulundum. Sualtı Arkeoloji Enstitüsü Başkanı ve aynı zamanda Teksas A&M Üniversitesi Profesörü olarak.

Bu dönemde kimlerle çalıştınız? İlk olarak Türk, Alman, Fansız ve Amerikalılarla çalıştım. Bazı zamanlar Amerikalılar ağırlıktaydı. Oğuz Alpözen, yerel sualtı dalgıçları ile çalıştım.

Bodrum'un sualtı arkeolojisi'ndeki önemini anlatır mısınız? Bodrum'un sualtı arkeolojisindeki önemi çok büyüktür, çünkü modern sualtı arkeolojisi Bodrum'da başladı. Bodrumlu dalgıçlar bize çok önemli sualtı batıklarını gösterdiler. Bizans, Klasik, Roma ve Tunç

Hayır bu çok zor. Bir batık, Uluburun mesela, 11 yıl çalıştık burada. Bir batıkta 5 ila 10 yıl çalışmak gerekiyor. Heralde binlerce yıl gerekir tamamının çıkarılması için.

Sualtı Arkeolojisine bir ömür vermiş bir insan olarak meslek hayatınızda hiç unutamadığınız bir hatıranız var mı? Sualtı arkeolojisi çok enterans ve önemli. Denizde bulduğumuz eser çok daha fazla korunmuş oluyor. Mesela demir paralar buluyorsunuz, bunların tarihleri birbirini tutuyor ama karada bulunanlar öyle değil. Aynı yerden çok farklı dönemlere ait bulgular çıkabiliyor. 45 yıl sualtı arkeolojisi ile uğraştım ama aslında evet budur diyebileceğim bir hatıram yok. Çünkü en güzel eski eserleri başka dalgıçlar buldu. Mesela Tufan (Turanlı) dalardı, her dalışta güzel birşeyle çıkardı. Ben sürekli fotoğraf çekerdim. Herhalde şans, bu kadar yıl güzel şeyleri hep başkaları çıkardı.

Sürekli Bodrum'da mı yaşıyorsunuz? Eskiden her yıl 6 ay Bodrum, 6 ay Teksas'ta yaşıyordum ama şimdi emekli oldum. Daha az geliyorum. Geçen sene yalnız 10 günlüğüne gelebildim. Bir önceki yılda öyle oldu ama bu yıl 2 ay kalabildim. Umarım önümüzdeki yıl daha uzun süreliğine geleceğiz çünkü hanım da, ben de Bodrum'u çok seviyoruz. 2 oğlum var. Onlar da çok seviyorlar ama biri öğretmen, biri de bir dergide editör ama işleri yüzünden çok gelemiyorlar.

Bodrum'u seviyor musunuz? Çok seviyorum. Ben fahri Bodrumluyum ve tekim. Bana bir plaket verildi ve bundan çok memnunum. Bir kaç yıl önce verildi o zamanlar ben tektim, belediye başkanı vermişti. Bilmiyorum benden sonra da alan oldu mu bu sıfatı ama aldıysa da ben fahri Bodrumlu olmayı çok seviyorum...

PROF. GEORGE F. BASS'IN KAZISINDA BULUNDUĞU SUALTI BATIKLARI: Gelidonya Burnu Batığı; Akdeniz'de kazısı tamamlanan ilk batık, sünger avcısı Kemal Aras 'ın 1954 yılında Gelidonya Burnu (Beşadalar) civarında yaptıgı dalışlar sırasındaki gözlemlerini dile getirmesi sonucu bulunmuştur. Batıgın kazısı (1960) bir sezonda tamamlanmış olup 26-28 metrelerde Geç Tunç Devrine tarihlenmiştir. Gelidonya Batığı'nın bir özelliği de sualtında dalgıç bir arkeoloğun başkanlığında kazısı tamamlanan ve kara kazısı standartlarına uygun olarak yapılan ilk sualtı kazısı ünvanına sahip olmasıdır. 1994 araştırması sırasında batıkta bulunan Kıbrıs veya Suriye-Filistin tipi taş çapa, geminin Orta Doğu kökenli olduğu görüsünü kuvvetlendirmektedir. Şeytan Deresi batığı; 1973 yılında süngerci Cumhur Ilık, seneler önce görmüş olduğu sağlam iki küpün yerini bildirmesi üzerine saptanmıştır. Batık M.Ö.1600 yıllarına tarihlenmiş ise de bilim dünyasının kesin onayını alabilmiş değildir .  Bizans Batığı; 16.yy'a tarih-

24

BODRUM

e n ül

lendirilmekle birlikte amphora ve benzer malzemeler bulunamadıgı için ticari bir batık olmadığı düşünülmektedir. Yassıada; Kuzeybatı rüzgarlarıyla yol aldığı sanılan en az üç gemi, bu küçük adanın etrafını çevirdiği sığlığa çarparak alt kısımlarını parçalamış ve adanın güney kesimindeki derin sularda birbirlerine yakın aralıklarla batmışlardır. Turgutreis'in açıklarındaki Yassıada'da 1967-1969 yılları arasında Pennsylvania Üniversitesi adına Prof. Dr. George F. Bass başkanlığında 36-42 m. derinlikte M.S. 4-5 yy. başlarına ait Geç Roma Batığında kazılar yapılmıştır. Bu kazıda çok sayıda amphoranın yanı sıra sağlam olarak tek bir cam sürahi ele geçmiştir. Doğu Roma Gemisi; 1961-1964 yılları arasında yine Prof. Dr. George F. Bass başkanlığında bir kurul tarafından arkeolojik kazısı yapılan M.S. 7. yy. Doğu Roma Gemisi, 1997 yılında,  1/1 ölçeğinde yeniden kurulmuş ve Bodrum Sualtı Arkeolojisi Müzesinde sergilenmektedir. M.S. 7. yy. Doğu Roma Gemisi kazısında tek bir kırık cam şişe bulunmuş olup salonda sergilenmektedir.

Serçe Limanı - Hellenistik Batığı; Serçe Limanı Hellenistik Batığı 1979 yılından beri bilinen bir batık. Gemi 35 metre derinlikte bulunmaktadır. 1979 yılında Serçe Limanı Cam Batığı'nın kazısı tamamlanırken M.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısına ait olan bu geminin kazısına karar verilmiştir. Sonradan Cam Batık adını alacak olan M.S.11. yüzyıla ait bir ticaret gemisi batığı yakınlarında bulunan Helen dönemi batığı, bulunduğu yer süngerci Mehmet Aşkın tarafindan 1973'te George Bass'a gösterildiğinde, çoktan yağmalanmıştı. Uluburun; Texas A&M Üniversitesi ve Sualtı Arkeoloji Enstitüsü adına önce Prof. Dr. George F. Bass başkanlığında, daha sonra Dr. Cemal Pulak başkanlığında yapılan kazılarda M.Ö. 14. yüzyıla tarihlenen dünyanın en eski batığı araştırılmıştır. Kaş ilçesinin 8.5 kilometre güney doğusunda uzanmakta olan Uluburun'un doğu kıyısından sadece 60 metre açıkta 1982 yılında bir sünger dalgıcı tarafından bulunan batık 1984 yılında başlanan çalışmaların ve onbir sezon boyunca yapılan binlerce dalışın sonucunda M.Ö.14.yüzyılın sonlarında kaybolmuş eşsiz bir yük gün ışığına


BİR ZAMANLAR

Sevgi, Aşk ve Şiir Üstüne

G

elin, bugün siz değerli dostlarımla; sevgi, aşk ve şiir üstüne şöyle zevkli bir sohbet tutalım. Dünyanın ve şu sıralar özellikle de ülkemizin; bırakınız huzur ve mutluluk verecek sayılabilmeyi, tam tersine, huzur bozucu ve iç karartıcı birtakım olaylarla çalkandığı günlerde; böylece kendimizi, bu tatsızlığın dışına atıp, en azından 5-10 dakika da olsa, mutluluk duygularıyla yüklü bir soluk alabilmeyi sağlamaya çalışalım. Değerli okuyucularım! Burada bir küçük açıklama yapmak isterim. Siz bunu, öyle pek de önemli sayılamayacak olan bir meslek sırrının gözler önüne serilmesi olarak da kabul edebilirsiniz. Bizler, yani gazeteci, yazar, konuşmacı takımı; yazılarımızın ve konuşmalarımızın önemli bir bölümünü siz değerli okuyucularımız, dinleyicilerimiz ve dostlarımızdan aldığımız ya da algıladığımız düşünce ve duygularla oluşturur ve bunları kendi potamızda eriterek ve doğal olarak biraz da süsleyerek yine sizlere sunarız.

BÜLENT AKKURT "Sevgi ve aşk dediğimiz o bir hayli karmaşık ve yüce duygular olmasaydı insanlar şiir yazabilir miydi? Ya da yazdıkları şiirler bu kadar geniş yankı yaratabilir ve sevilerek okunur muydu?"

Yazımızın hemen giriş bölümünde not ettiğim gibi, sizlere bugün sevgi, aşk ve şiir üstüne bir yazı sunmaya çalışacağım. Bizler Türk insanı olarak tarihin çok eski yıllarından bu yana şiire ya da daha doğru bir deyişle şiirsel anlatıma meraklı bir neslin çocuklarıyız. Okuma yazma bilmedikleri dönemde bile, şiiri en güzel anlatım biçimi olarak kullanmış bulunan atalarımızın izinde hemen her Türk genci, çocuk yaşlarda şiire gönül vermekle yetinmeyip düşünce ve duygularını yazarak bu kervana katılır. Nitekim Bülent ağabeyiniz de, bu kervanın oldukça eski üyelerinden biridir. Daha 1940'lı 41'li yıllarda henüz on beş-on altı yaşlarında ve lise öğrencisi iken yazmaya başladığı şiirleri çoook uzun yıllar sonra derleyip toplayıp yeniden gözden geçirerek, adeta tekrar yazarak, iki ayrı kitapla değerli dostlarının karşısına çıkma cesaretini gösterebilmiş olmanın verdiği cüretle; "Sevgi ve aşk dediğimiz o bir hayli karmaşık ve yüce duygular olmasaydı insanlar şiir yazabilir miydi? Ya da yazdıkları şiirler bu kadar geniş yankı yaratabilir ve sevilerek okunur muydu?" Sorusunu sorarak yola çıkmak istiyorum. Bu sorunun yanıtını hemen ve kesin olarak üç-beş kelimeyle vermek, olumlu ya da olumsuz bir sonuca varmak hiç de güç değildir. Buna karşın, daha uzun ve biraz da dolambaçlı bir yol izleyerek, kuşkusuz daha doğru bir sonuca varmaya çalışmak bize göre akılcı bir davranış olacaktır. Şiirin ne demek olduğunu, bir bakıma pek çok insan kendine göre anlatmaya çalışmış ve bu nedenle de ortaya, birbirlerinden büyük ayrıcalıklar taşıyor olmasalar da; şiir üstüne değişik tanımlamalar çıkmıştır. Bana sorulduğu zaman şiirin: "Duygularımızın kelimeler ve cümlelere ahenkli bir şekilde dökülmüş şeklidir." Demekle yetinmekteyim. Şiirin, sevgi ve aşk dediğimiz o yüce duygularla bağlantısına gelince; sanırım şu "yüce duygular" tanımlaması bile yeterince aydınlatıcıdır. Madem

kelimelere dökmeye ki duygularımızı çalışmaktayız, o halde bu duygular ne denli yüce olursa şiirimiz de o denli yüce ve o denli güzel olacaktır. Değerli dostlarım şu ayrıntıyı gözden kaçırmamalıdırlar: Buradaki sevgi ve aşk sözcükleri, sadece erkek ve kadının birbirlerine karşı olan duyguları anlamına kullanılmamıştır. Doğa sevgisinden, hayvan sevgisine, vatan sevgisinden çocuk sevgisine, çiçek ve ağaç sevgisinden orman, dağ, dere, ırmak sevgisine aklınıza gelen ve sizi duygu denizlerinde dolaştıran her sevginin bu potanın içinde eritilebileceğini kabul etmek zorunluluğundayız.

İşte tüm bu yüce duygulardır ki; bizim şiirimizi etkileyecek ve ona çok geniş bir anlam yükleyerek olgunlaştıracak ve nihayet, sevgi ve aşk olmadan şiirin de kolay kolay olamayacağına bizi inandıracaktır. Her ne kadar, benim şiirlerine hayran olduğum Orhan Veli bir şiirinde: "Kabil değil şiir yazmak / Aşıksan eğer / Ve yazmamak / Aylardan nisansa..." Diyor ise de. Siz bakmayın ona. Çünkü Orhan Veli, şiirlerini böyle paradokslara dayandırarak sevenlerini şaşırtmaktan büyük zevk alırdı. Ayrıca bir başka şairin: "...Sanma ki; şair sözü doğrudur..." deyişini de unutmamak gerekir. Demek ki şairler her zaman doğruları yazmazlar ama yine de unutmamak gerekir ki; şair sözü her zaman o şairin kendi doğrusudur. Önemli olan, şairin o şiiri yazdığı andaki duyguları ve anlatım biçimidir.

Değerli dostlarım! Bu yazıyı birkaç güzel şiirle renklendirmek isterdim. Ne fayda ki; dergimizde bana ayrılan yere ancak iki şiir sığdırabileceğim. Olabildiğince kısa ve biraz da değişik yazılmış şekilde...

GİZLİ SEVDA / Behçet Necatigil Hani bir sevgilin vardı / Yedi sekiz yıl önce / Dün yolda rastladım / Sevindi beni görünce. Konuştuk sokakta / Ayaküstü şurdan burdan / Evlenmiş çocukları olmuş / Bir kız bir oğlan. Seni sordu / Hiç değişmedi dedim / Bildiğin gibi / Anlıyordu. Seviyormuş kocasını / Kendilerininmiş evleri / Bir suçlu gibi ezik / Sana selam söyledi. SÖZLER / Yazarı saptanamadı Artık ayrılıyoruz / Eski sevinçleri yanına al / Biliyorsun önümüz bahar / Gerekebilir. Artık ayrılıyoruz / Eski hüzünleri yanına al / Sözünde durmayan biri çıkar daima / Gerekebilir. Artık ayrılıyoruz / Eski güzellikleri yanına al / Sevişirken bazen eksilir insan / Gerekebilir. Artık ayrılıyoruz / Eski özlemleri yanına al / Dönmek istersen bir gün / Gerekebilir. BODRUM

e n ül

25


TOPLUM & YAŞAM Etkinlikler Tiyatro oyunları ile başladı 8  Mart  Dünya  Emekçi  Kadınlar  Günü  tüm  yurtta  olduğu  gibi Bodrum'da da çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bodrum'da 8 Mart'tan birkaç gün önce başlayan etkinliklerin ilki, 5 Mart 2006 Pazar günü Samsun Sanat  Tiyatrosu'nun  sergilediği  çocuk  oyunu  ''Acı  Biber''  ve  ''Seferi Ramazan Bey'in Nafile Dünyası'' adlı oyunlar Oasis Kültür Merkezi'nde ücretsiz olarak sergilendi.  CHP'den Panel CHP Bodrum Kolları 6 Mart'ta ''Türkiye'de Kadının dünü, bugünü, yarını'' başlığı  altında  bir  panel  düzenledi.  Panele  CHP  Kadın  Kolları  Genel Başkanı  ve  CHP  İstanbul  Milletvekili  Güldal  Okuducu  ve  Tiyatro Sanatçısı  Şebnem  Sönmez  konuşmacı  olarak  katıldılar.  Panelde ayrıca  CHP  Bodrum  Kadın  Kolları  Başkanı  Güler  Seymen  ve  Türk Kadınlar  Birliği  Bodrum  Şubesi  Başkanı  Emel  Şimşekel  de  birer konuşma yaptı. Bodrum'da Kadın Kolları, Atatürk Anıtı'na çelenk bıraktı 8 Mart'ta Bodrum CHP, DYP, AKP ve ANAP ilçe kadın kolları teşkilatları ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Bodrum Şubesi ve Türk Kadınlar Birliği  Bodrum  Şubesi  üyeleri  Atatürk  anıtı  önüne  gelerek  çelenk bıraktılar. Çelenk sonrası bir dakikalık saygı duruşunda bulunan kadın kolları  üyeleri  günün  önem  ve  anlamını  vurgulayan  konuşmalar yaptılar. Turgutreis'te çelenk koyan kadınlar, birlikte yemek yedi Turgutreis'te  Kadınlar  Günü  Atatürk  Meydanı'nda düzenlenen  törenle  kutlandı.  Turgutreis  Gönüllüleri Derneği,  ANAP  Kadın  Kolları,  Turgutreis  Lions Derneği  ve  Turgutreis  Konservatuar  Derneği'nin başkan  ve  üyelerinin  katıldığı  kutlamalarda Atatürk  Anıtı'na  çelenk  bırakıldı.  Meydanda

yaklaşık  100  kişinin  katılımıyla  gerçekleştirilen  Kadınlar  Günü'nün ardından  kutlamalar  Akyarlar  Mehtap  Restoran'da  düzenlenen yemekle devam etti. Gümüşlüklü Kadınlar Kristal Otel'de buluştu 8  Mart  Gümüşlük'te  Kristal  Otel'de  kutlandı.  Gümüşlüklü  bayanların büyük ilgi gösterdiği etkinlik saat 13.00'de başladı ve hava kararana kadar devam etti. Düzenlenen eğlenceye Belediye Başkanı Mehmet Ülküm de katıldı. Bitez Kadınlar Kahvesi'nde her kadına bir karanfil Bitez  Belediyesi'nin  bu  sene  6.'sını  gerçekleştirdiği  8  Mart  Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlaması Bitez Kadınlar Kahvesi'nde kutlandı. Bitezli  bayanların  katıldığı  sohbetli  toplantıya,  Bitez  Belediye  Başkanı Remzi  Güngör,  ANAP  İlçe  Teşkilatı  Başkanı  Hülya  Aşkın,  ANAP  İlçe Teşkilatı  Yönetim  Kurulu  Üyeleri  Hülya  Sakal  ve  Sevinç  Özdurmuş'un yanı sıra Belediye Meclis Üyesi Seval Çakır katıldı. Hoşça vakit geçiren bayanlara Bitez Belediyesi tarafından birer karanfil hediye edildi. AKP 700 Kadınımızı dans ettirdi AKP  Kadın  Kolları  üyeleri  ve  partililer,  Diamond  of  Bodrum  Otel'de düzenlenen  özel  güne  katıldılar.  Katılan  700  bayan,  yerel  müzisyen Mustafa  Ergene'nin  icra  ettiği  Bodrum  türküleri  eşliğinde  dans  ettiler. AKP Bodrum İlçe Teşkilatı Başkanı Macit Gündoğdu ve AKP İlçe Kadın Kolları Başkanı Hülya Metin'in konuşmalarının ardından başlayan özel günde bayanlarımıza pilav, ayran ve çay ikram edildi. Emekçi Kadınlarımıza Belediyeden Plaket Bodrum  Belediye  Başkanı  İlçe  sınırları  içinde  yüksek mevkilerde kamu görevi yapan Emekçi Kadınlara birer  plaket  vererek  Kadınlar  Günü'nü  kutladı. Fora Bar'da öğlen 15:00'te gerçekleştirilen çaya 200 civarında emekçi kadın katıldı.

KADINLAR GÜNÜ COŞKUSU

26 BODRUM e n ül


Kadın ressamlarımızdan resim sergisi Kadınlar  Günü  nedeni  ile  Bodrum  Belediyesi  Meclis  Salonu-Sanat Galerisi'nde  Kadınlar  Günü  Karma  Resim  Sergisi'nin  açılış  kokteyli gerçekleştirildi.  Kadınlar  Günü  Karma  Resim  Sergisine,  24  Kadın Ressamımız birer eserleri ile katıldı. Kapsamı dolu etkinlikte sandalyeler boştu Jazz  Now  Sanat  Merkezi  ve  Galeri,  Tiyatro  Sanatçısı  Ergin  Ocaklı  ve sanatçı  Perihan  Konal'ın  birlikte  hazırlayıp  sundukları,  8  Mart  Dünya Kadınları  konulu  söyleşiye  ev  sahipliği  yaptı.  Söyleşide,  8  Mart'ın, dünya  kadınlarının  seslerinin  yükseldiği  ve  kadınların  hak  arayışlarının günü  olduğu  vurgulandı.  Kadınlar  Günü'nün  tarihsel  süreci  ve  nasıl ortaya çıktığı konusunda bilgi veren Ocaklı, "Sureti bile aslında güzeldir Kadının"  dedi.  Perihal  Konal  ise,  "Kendimizi  toplumun  bir  parçası olarak  algılamak,  dünyaya  akıl  gözüyle  bakan  bilinçli  yurttaşlar olmalıyız" şeklinde konuştu. Seligo Jazz Quartet'ten Kadınlarımız için Caz Konseri Avusturyalı  Caz  grubu  Seligo  Jazz  Quartet,  Halikarnassos  Kültür Merkezi'nde  bir  konser  verdi.  Avusturya  Cumhuriyeti  Bodrum  Fahri Konsolosluğu  Kültür  Ofisi  ile  ÇYDD  Bodrum  Şubesi'nin  birlikte düzenlediği  özel  konsere  davet  edilen  Seligo  Jazz  Quartet Bodrum'daki  caz  tutkunlarının  beğenisini  topladı.  Konser  öncesinde gösterime giren Türk Kadınının İstiklal Savaşı'ndaki mücadelesini anlatan sinevizyon gösterisi ise izleyenlerin gözlerini doldurdu. MHP Kadın Kolları Diamond of Bodrum'da idi Bodrum  MHP  Kadın  Kolları  üyeleri  ve  partililer,  Diamond  of  Bodrum Otel'de  düzenlenen  gecede  bir  araya  geldi.  Geceye  Muğla  İl başkanı  Osman  Güner,  Bodrum  İlçe  Başkanı  Asım  Başaran,  Konacık Belediye  Başkanı  Mehmet  Tosun,  Gündoğan  Belediye  Başkanı İbrahim Bilgi, Kadın kolları üyeleri ve 750 kişilik kalabalık bir grup katıldı.

8 MART KADINLAR GÜNÜ NASIL DOĞDU? 1857 yılında 40 bin dokuma işçisi kadın daha insanca bir yaşam isteğiyle, eşitsizliğe ve ayrımcılığa, uzun ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı mücadeleye başladı 1886 yılında yine Amerika'da tekstil işçisi kadınlar, 8 saatlik iş günü, eşit işe eşit ücret ve sendikal hakları için direniş gerçekleştirdi. Direniş sermayenin şiddetiyle bastırılmış, onlarca kadın işçi yaşamını yitirmiştir. Hayatını kaybeden tekstil işçisi kadınların anısına 1910 yılında dönemin sosyalist işçi partilerinden oluşan 2. Enternasyonal'e bağlı Sosyalist Kadınlar 2. Konferansı'nda Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart ‘Emekçi Kadınlar Günü' olarak kabul edildi. 1857’den beri dünyanın birçok ülkesinde kutlanan bu gün, 1977 yılındaki Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın Hakları ve Uluslararası Barış günü olarak kararlaştırıldı ve kadınların haklarının verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edildi. Böylece 8 Mart Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 'Uluslararası Kadın Günü' olarak kutlanmaya başladı. 8 mart, 19'uncu yüzyılın sonlarından bu yana kadınların talep ve özlemlerini dile getirmedeki kararlılıklarını sergiledikleri ve bu güne dek hiç de küçümsenmeyecek haklar elde ettikleri bir gün oldu. Kadınların daha eşit ve daha yaşanılır dünya için başlattığı mücadele, toplumların her kesiminde yankı buldu ve destek gördü. Günümüzde uluslararası insan hakları belgelerinde her insanın eşit ve özgür doğduğu, herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine hiçbir ayrım gözetilmeksizin fırsat eşitliği çerçevesinde sahip olduğu ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın kabul edilemezliği ilkeleri benimsendi.


BAHÇEM ve BEN

GÜLNAR ÖNAY

İzmir’de Bahçe Bitkileri ve Ekipmanları Fuarı

gulnaronay@tr.net

Bir bahçıvan olarak en çok dikkatimi çeken, isteyip de bulamadıkları mla karşılaşmak oldu. Düzenli abone olduğum, yurt dışından amatör bahçıvanlara seslenen dergilerde görüp de, ah bize de ne kadar gerekli dediğim ne varsa gördüm diyebilirim. Bahçe severlere küçük bir tanıtımla kimi adresleri geçiyorum...

28 BODRUM e n ül

G

eçen hafta İzmir'de bahçe ve bahçe bitkileri temalı bir fuar vardı. Fuardan haberim yoktu, yakın bir arkadaşımı ziyaret ve de hafta sonu evlerinin bahçelerinin kuruluşuna destek olduğum sevgili dostlarımla İzmir Bodrum arası seraları gezmek için İzmir'deydim. Ege bölgesi ağırlıklı bir çok serayla, toprak ve destekleyici ürünlerde içinde olmak üzere bahçe için gerekli hemen her şeyin bulunduğu, oldukça kolay gezilen bir fuar oldu. Bir benzeri de nisan ayının başında İstanbul da olacak davetli olduğum halde gidemeyeceğim. Gelelim fuara: Köyceğiz Palmiye Merkezi gibi yakın dost üretim merkezlerinin dışında, Bodrumlu bahçe severlerin yakından tanıdığı Çepkan Çiçekçilik, çok zengin bir bitki çeşidiyle oradaydı. Yalıkavak'tan Cömert çiçeklilik'te özellikle begonvil türlerine ağırlık verdiği çeşitli bitki türlerini sergilemişti. Bir bahçıvan olarak en çok dikkatimi çeken, isteyip de bulamadıklarımla karşılaşmak oldu. Düzenli abone olduğum, yurt dışından amatör bahçıvanlara seslenen dergilerde görüp de, ah bize de ne kadar gerekli dediğim ne varsa gördüm diyebilirim. Bahçe severlere küçük bir tanıtımla kimi adresleri geçiyorum. Tanıtıma her şeyin başı toprak diyerek başlıyorum. Firma adı : Toprak Dünyası - A - Aydınlar İzmir Ankara yolu. Tel: 232 877 72 92 www.aydınlarmadencilik.com Ürünler: Çim bakım harcı -Saksı fidan harcı -Çim kapak harcı- Volkanik tüf. Bu sonuncusu bitkiler için çok değerli mineraller içeren doğal bir üründür. Dikim işlemleri sırasında bir miktar toprağa eklenmesi bitkilerin gelişmesine ve nemli kalmasına katkı sağlar. Ambalajlar 5-25kg arasında,telefonla sipariş verilebilir kargo ile gönderebilirler Dileğim Bodrumda bir tarımcının ya da büyük marketin ya da seranın bayilik alması. Firma adı: Nem Tut Tel: 0312 425 56 56 Nem_tut@hotmail.com Ürünler: Saksı bitkileri toprak düzenleyicisi. Ürün adı "Diatomit" Özellikle Bodrum gibi suyun değerli olduğu yerlerde toprağın su tutma ve havalandırma özelliklerini artırarak bitki gelişimine yardımcı olur. % 178 su tutma kapasitesi. Hiç yabana atmayın ne kadar gerekli olduğunu biliyorum ben kendi adıma sipariş vereceğim dilerim Bodrum'dan bir firma bayilik alır.

Firma adı: Sırdaş Tarım.Antalya Tel 0242 335 55 26 sidaştarim@hotmail .com Ürünler: Biyolojik köklendirici-Bitkileri güçlendiren amino asitler içeren Terrabal- Deniz yosunu ekstrası SM-6 Ürünlerin hepsi biyolojik ve bitki gelişimi için ideal formüller içeriyor. Küçük bir bahçeniz de olsa meraklıysanız yukarıda sıraladığım ürünlerden yararlanacağınız kesin. Aman ne yapayım ben profesyonel değilim demeyin. Bahçenizin güzelliği bitkilerinizin sağlıyla oluşur. Ürünler pahalı değil kargo sistemi ulaşım sorunun çözer. Benden söylemesi. Şimdi gelelim. Bitki çeşitliliğine. Artık oluyor sevgili bahçe severler nitelikli minik sebze fideleri çeşit çeşit sardunyalar ne çeşit, ne zenginlik. Komşu çatlatan. Firma Eko Garden Antalya Tel: 0242 311 93 71 Yalnız sardunya mı? Hayır, yok yok. Katalogunu getirtin ve sipariş verin ben kendi adıma hiç zaman yitirmeyeceğim. Karaman da bir soğanlı bitkiler üretim çiftliği: İlk baharda lale, sümbül, nergis, yaz döneminde çok farklı soğanlı bitkiler; örneğin adı hemerocallis olan ve bizde bir gün zambağı olarak adlandırılan yetişme gelişme ve ürün almada Bodrum'da harikalar yaratan bir soğanlı bitki. Bundan başka, gelin çiçeği adıyla tanıdığımız kalanın beyaz türlerinin dışında sarı ve koyu pembeleri, işte yabancı dergilerde görüp de ah niye bende yok diyeceğimiz bin bir tür aşağıda vereceğim adresten kataloguyla birlikte getirtilebilir. Söz konusu firma bir Hollanda firmasının yan kuruluşu olarak Karaman'da kurulmuş orada da üretime geçmiş. Türkiye soğanlı bitkiler cenneti ama ne yazık ki sınırlı türlerin satışı var ve de yine ne yazık ki hepsi ithal. Kendi bahçemde bu türleri denedim çok iyi sonuç aldım meraklılarını kışkırtmak için yazıyorum Tel: 0 338 213 64 78 Gerçek bahçıvanlara sesleniyorum bahçenizde değişik türleri denemekten kaçınmayınız; artık, sardunya, mavi yasemin, begonvil ve benzerleri gibi başımıza dert açmayacağına emin olduğumuz bitkilerin yanı sıra değişik türlerin arayışına girelim. Bodrumda bu yapılaşmayla kırlar kalmayacak en azından bahçemizdeki çeşitlilikle avunalım. Fazla


Aramızdan ayrılışının 3. yılında

SAYNUR GELENDOST

Çevrecilerin annesi ölümünün 3. yılında anıldı. 2 Mart 2003’te solunum yetersizliği nedeni ile aramızdan ayrılan Abdi İpekçi Barış Ödüllü çevre eylemcisi Saynur Gelendost, Bodrumlu Gönüllüler ve Mavi Yol Girişimi üyeleri tarafından önce Gündoğan’daki kendi eseri olan “Serbest Kürsü Meydanı”nda, ardından da Bodrum’da mezarı başında anıldı. Bodrumlu Gönüllüler Derneği Başkanı Cüneyt Karaloğlu, Çevrecilerin Annesi Saynur Gelendost’u şu cümlelerle anlattı; “O aramızdan ayrıldıktan sonra ne yazık ki Bodrum yarımadası ve civarında gelecek nesillere sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre bırakma umudumuz daha da azalmıştır. Oysa bu durdurak bilmeyen her metre kareyi betonlaştırmak ve satıp savmak, yaşanabilir bir çevre ile birlikte sürdürülebilir bir turizminde sonunu getirmektedir. Mavi yol üzerinde kara bulutların yoğunlaştığı ve tüm doğal alanlarımızın tükettildiği bu günlerde… Bizler bugün Türkiye çevre koruma mücadelesinin unutulmaz duayeni, Bodrumlu Gönüllülerin ebedi onursal başkanı. Türkiye’de çevre üzerinde oluşan tahribatı, Bodrum ve Gökova’dan ülkenin gündemine taşıyarak, kamuoyunun dikkatini çevre sorunlarına çeken. Mücadelesini tüm olumsuzluklara rağmen yaşamının sonuna kadar kararlılıkla sürdüren. Barışın, sağlıklı bir doğal çevrenin ve tüm canlıların yılmaz savunucusu Saynur Gelendost’u saygı ve rahmetle anıyoruz”. Öte yandan yine Saynur Gelendost’un girişimleri ile kurulan Batı Akdeniz Çevre Platformu’nun sekreteryalığını yapan Nihat Çavdar da bir açıklama yaparak şunları söyledi; “Bodrum’da başlattığı “Termik santrallar” ve Gökova’nın hoyratça kullanılamsına karşı verilen mücadele karşısında gereklilik içerdiği için BAÇEP kurucu üyeleri arasında yer almıştı Saynur Gelendost. Bugün kendisini anmak, yaptığı işler açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya yetmez ama o günden bu güne çalışmalarımız hızla artarak devam ediyor. Vahşi saldırılar çevremizi iyice kuşatırken, bugün burada ne kadar az insanla mücadele ettiğimizi bir kere daha görmüş oluyoruz. Kendisini saygı ile anıyoruz”. 73 yaşında hayata veda eden Gelendost, bir çocuk annesiydi. Bütün yaşamını çevrenin korunmasına adayan Gelendost, Bodrum'daki teknesinde yaşayan, hayatını çevre ve barış eylemlerine adayan bir çevre dostuydu. Gelendost, Türk Yunan Dostluk Derneği Kardeş Şehirler Bankası oluşturma projelerini de başlatmıştı. Bu çerçevede Muğla Belediyesi ile Halkida, Leros Adası ile Göltürkbükü Belediyeleri’nin

BİR AVUÇ ÇEVRECİ TARAFINDAN ANILDI Saynur Gelendost’un 21 ve 28 Kasım 1980’de Merhaba Gazetesi’nde “Çağrı” başlığı altında başlattığı Temizlik Kampanyası, başta Bodrum Belediyesi olmak üzere pek çok kurum ve halk tarafından benimsenmiş ve gerçekleştirilmişti. Gelendost bu girişimine kısa sürede destek gelmesinden ötürü üçüncü yazısını “Sağolun Dostlar” başlığı ile yayınladı.

Sağolun Dostlar Bu hafta üçüncü kez yine birlikteyim sizlerle. Amma bu kez, yazımın başlığı, ilk iki yazımda olduğu gibi (ÇAĞRI) değil… Bu hafta, sizlerle gerçekten birleşmiş olmanın bilincindeyim. Bilerek, hissederek, sindirilmişçe birlikteyiz sizlerle!.. Aynı yolda birleşmenin huzurunu duyarak, birliğin yüceliğine erişmenin kutsallığını yaşayarak birlikteyiz. Bu kadar kısa bir süre içinde konuşma olanağı bulabildiğim dostlar sağolun. Çağrımı duyup da, kendilerinden koşan, gönüllünün de gönüllüsü olanlar sağ olun, Kapılarına varıp da, fikrimi ve dileğimi söylediğimde, duraksamadan katılan dostlar sağolun. Ve bu konuda çok büyük destek gördüğüm idari kuruluşların yetkilileri sağolun. Hepiniz, büyük bir coşku ile katıldınız. Fikrim, fikriniz. Dileğim, dileğinizdi. Düşünmediniz, duraksamadınız bile!.. Oya yapan, örgü ören, çekiç tutan, kalem tutan, çapa tutan, dümen tutan eller, hepsi birden uzanıverdi. Öyle ki hepsi bir çift el oluverdi sanki. Öylesine birleştik işte!.. Hani Bodrum'da güneşin batışı vardır, insanı her seferinde büyüleyen. Hani, bulutlu havalarda batarken, kalenin tepelerinde bulutlar kümelenir. Kırmızının en güzeline boyanmış bulutlar. Birde bazı akşamlar daha berilerde, yalnız dolaşan bir bulut parçası oluşur, "Yalnız bulut" derim ben ona. "Pembe hayalleri olan yalnız bulut" sizlerle birleştikten sonra o yalnız bulut yok artık. Pembe hayallerde yok. Bütün fikirler, bütün dilekler gerçek olacak. Artık bulutlar bütünleşti ve renkleri de Bodrum'un renkleri gibi Mavi ve Beyaz!.. İşte dostlar, bizlerde öyle bütünleştik. Bulutlar kadar saf, temiz ve yumuşak fikirlerle!.. Özde sevgi olunca kişi coşkulu ve yapıcı olur. Ve gördüm ki hepimiz böyle-yiz… Şimdi duymayanlarınızı çağırıyorum. Siz de koşun, biliyorum koşacaksınız. Ve artık hep birlikte, bir bütün olarak, bu cennet yöreyi, ışıl ışıl, tertemiz etmek için, mavisini beyazını lekesiz görmek için koşucağız.

BODRUM

e n ül

29


TOPLUM & YAŞAM

VALİ KOÇAKLAR KOORDİNASYON KURULU YEMEĞİNE  KATILDI…

B

odrum’da her üç ayda bir gerçekleştirilen İlçe Koordinasyon Kurulu Toplantısı'nda bir araya gelen mülki idare, dernek, kurum ve kuruluşlar, Muğla Valisi M. Temel Koçaklar’ın da katıldığı yemekte buluştular. Bodrum Ticaret Odası Toplantı Salonu’nda gerçekleşen toplantıda Kurul, 2006 Yaz sezonunda Bodrum’un önündeki sorunlar ve çözümleri konusunda fikir alışverişinde bulundu. Ardından Bodrum Dedeman Otel’de bir araya gelen Koordinasyon Kurulu katılımcılarına, Muğla’dan gelen Vali M. Temel Koçaklar da bir süreliğine eşlik etti. Yemekli toplantıda, sektörün sorunları konusunda Vali Koçaklara bilgi veren Bodrumlu turizmcilere, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan’dan bir eleştiri geldi. Kaymakam Kalkan, “Mass Turizm devam ettiği sürece siz bunları tartışmaya devam edeceksiniz” diyerek, “Kişi başı 700 Euro’ya satış yapılıyor. Tur Operatörleri, belirli yıllarda Türkiye, belirli yıllarda Yunanistan yada İspanya’yı öne çıkarıp, kendileri para kazanmaya bakıyorlar ve operatörün eline bakıyorsunuz. Turizmi çeşitlendirebilirsek ancak girdilerimizi yükseltir, sorunları aşarız”

AKDENİZ'DE BARIŞI KONUŞTULAR…

B

odrum Lions kulübü 17. Genel toplantısını 11 Mart’ta Dedeman otel'de gerçekleştirdi. Türkiye'de 13 bin üyesi bulunan Lionlar Dedeman Otel'de yaptıkları toplantıda bir de panel düzenlediler.

30 BODRUM e n ül

TURGUTREİS LİONS DERNEĞİ NOSTALJİ GECESİ

T

urgutreis Lions Kulübü 13 Mart akşamı Kortan Otel’de gerçekleştirdikleri bir yemekle eski Bodrum gecelerini yaşattı. Bodrum gecesi adı altında düzenlenen yemeğin geliri Turgutreis’te eğitim gören yardıma muhtaç çocuklar için harcanacağı belirtildi. 100’ün üstünde misafirin katıldığı gecede 1.5 milyar gelir elde edildi. Misafirlere yöresel yemekler ikram edildi. Keşkek, tatar, kavurma, saray tatlısı gibi ikramların sunulduğu gecede Turgutreis Belediyesi Folklor ekibi de çökertme oynadı. Mustafa Ergene ve ekibi eşliğinde Bodrum müzikleri ile çoşan misafirler arasında Turgutreis Belediyesi ve Göl Türkbükü Belediye Başkanları eşleri ile birlikte yer aldılar. Turgutreis Lions Kulübü Başkanı Suna Özgür, “Kendi bodrum geleneklerimize göre gerçekleştirdiğimiz bu gecede misafirlerimiz ve bizler ayrı mutlu olduk. Çünkü bir Bodrumlu olarak değerlerimizi yaşatmanın bilinci ve mutluluğu içersindeyiz. Katılan arkadaşlarımıza ve değerli başkanlarımıza teşekkür ediyor, emeği geçen tüm arkadaşlarımıza ve değerli üyemiz Hülya Karatoprak’a katkılarından dolayı şükranlarımı sunuyorum” dedi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI TIP BALOSUNDA BULUŞTU

B

odrum'da görev yapan Doktor, Hemşire ve hastane çalışanları Dedeman Otel'de düzenlenen Tıp Balosu’nda biraraya geldi. Gecenin başlangıcında bir konuşma yapan Sağlık Grup Başkanı Erhan Kaya, tüm tıp camiasının eğlenceli bir gece geçirmesini dileyerek, Hekimler, Eczacılar ve diş hekimlerinin tıp bayramını kutladı. 14 Mart 1827 yılında Osmanlı imparatorluğu zamanında kurulan bir hastane ile başlayan bu tarih günümüze kadar tıp bayramı olarak kutlanmakta olduğunu belirtti. Plaketlerini aldılar... Bodrum Belediye başkanlığının organizasyonunda gerçekleşen gecede meslekte 25 yılını dolduran doktorlara ödülleri verildi. Sağlık grup başkanı Erhan Kaya'nın, Özel Bodrum hastanesi Başhekimi Erkan Sevinç'e plaket vermesiyle başlayan törende Ferit Turan, Kazım Kocagil'e, Mustafa Anter, Mehmet Akif Yılmaz'a, Erhan Ayaz ve Levent Özdilek'e, Oğuz Şahin. Cengiz Türkkan'a, Atilla Malkoç. Aydın Aksay'a ve Hüseyin Ünsal. Turgut Babaç'a plaketlerini takdim ettiler. Gecede teşekkür plaketi alanlar ise sırası ile şöyle, Sait Güllüoğlu, Oğuz Şahin'e teşekkür plaketini verirken, Muzaffer Buyruk, Oğuz Poyraz'a, Hüseyin Kahraman, Hatice Gür'e teşekkür plaketlerini verdiler.


BODRUM FENERBAHÇELİLER DERNEĞİ YENİDEN YAPILANIYOR...

B

odrum Fenerbahçeliler Derneği, 18 Şubat’ta yaptığı genel kurulla, yönetim kurulunu belirledi. Yeniden yapılanmaya giren dernekte yönetim kurulunda Bitez Belediye Başkanı Remzi Güngör, Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun, Gündoğan Belediye Başkanı İbrahim Bilgi, eski yönetimden Hüseyin Öztopal, iş adamları Talat Karacan ve Can Çelikyürek yer aldı. 1993 yılında kurulan ve halen 87 üyesi bulunan Bodrum Fenerbahçeliler Derneği’nin yeni yönetim kurulu, Marina Yacht Club’ta yemekli bir toplantı ile bir araya gelerek kendi içlerinde görev dağılımı yaptı. Buna göre Başkan, Bitez Belediye Başkanı Remzi Güngör; Sayman, Talat Karacan; Sekreter ise Can Çelikyürek olarak belirlendi. Göreve gelişlerinin hikayesini Başkan Remzi Güngör “Sadece futbol değil, yelkenden, tenise Yarımada’da neler yaparız, buna bakacağız. Bitez’de 80 m2 bir ofis tahsis ettik. Toplantılarımızı da burada yapacağız” dedi. Ayrıca bir de local açmayı planlayan yeni yönetim, Bodrum’daki Fenerbahçelileri bir çatı altında toplayarak, üyelerini sosyal faaliyetlerde biraraya getirmeyi amaçlıyor. Basın mensuplarıyla, spor sohbetleri yapan yönetim kurulu üyeleri basın toplantısının ardından, gazetecilerle birlikte akşam yemeği yediler.

ÖNCE SAĞLIK

Diş Hekimi

Dr. Dt. TUNÇ AKMAN

T

ORTODONTİS No:48/C Atatürk Cad. BODRUM 6 86 56 Tel: 0.252. 31

SELMA AĞDEVE DiŞ HEKiMi DENTIST Tel: 0.252 382 25 81 Bahçelievler Cad. Belediye Sk. 26 Kat:1 TURGUTREİS / BODRUM

Diş Hekimi

R. VECDET ATAY  Koray Yılmaz İş Merkezi D Blok D-26 Yalıkavak Bodrum Tel: 0.252. 385 20 90 - Gsm: 0.532. 277 72 13 e-mail: vecdetatay@yahoo.com - www.vecdetatay.com

BODRUM

e n ül

31


İÇİMİZDEN BİRİ

söyleşi / fotoğraf: YİĞİT UYGUR

“Süper Marketler kapanır ama Çilek Market kapanmaz” 18. sırasında yer alıyor Bodrum Şubesi. Bu da Bekir Amca'nın azmi sayesinde olsa gerek.

Süper marketler kapanır ama Çilek Market kapanmaz Büyük  marketlere  karşı  nasıl  dayandığını soruyoruz  Bekir  Çilek'e;  "Ben,  büyük marketlerden  ucuza  satıyorum.  6  sene Tansaş  yanımda  durdu.  Bütün  marketler kapattı,  ben  kapatmadım.  Bodrumlu müşterim  beni  bırakmadı"  diyor.  Aslında  ne güzel  bir  ironi;  Tansaş  bütün  marketleri kapattırmış ama Çilek Market'in yanında 6 yıl dayanabilmiş ve Tansaş kapatmış gitmiş.

Ödüllerle dolu bir iş hayatı

Süper Marketler cenneti Bodrum'da, günümüzün tüketim sistemine direnen çok az sayıda küçük market kaldığını hepimiz biliyoruz. Hatta daha doğru bir ifade kullanmak gerekirse "Bakkal" dememiz daha doğru olacaktır. Bahsettiğimiz bakkal da öyle kenarda köşede bir yerde değil üstelik. Cevat Şakir Caddesi üzerinde bulunan ve açıldığı tarih olan 1960'dan beri hiç bir değişikliğe uğramayan Çilek Market'ten bahsediyoruz. Her yıl esnaf çehresi büyük ölçüde değişen ve genelde kuyumcu, change office, butik gibi lüks mağazaların açıldığı Cevat Şakir Caddesi'nde geleneğini ve doğallığını koruyor Çilek Market. Ünü sadece Bodrum değil, İstanbul'dan tutun komşu Kos Adası'na kadar uzanan bu marketin sırrı ise kaliteli mal ve az kar prensibini benimsemiş, esnaf Bekir Çilek'in tok gözlülüğünde ve dürüstlüğünde yatıyor. Bekir Çilek, dürüstlüğünün ve tok gözlülüğünün karşılığını, Bodrumlulardan saygınlık olarak geri almış. "Fakir bir ailenin çocuğuydum, babam çiftçiydi" diyor Bekir Çilek. Oysa şimdi bir çok Bodrumlu arazilerini dışardan gelen yabancıya satarak tüketirken, Bekir Amca, bu küçücük bakkal dükkanından, -kimsenin gözü kalmasın ama- evlerini de almış, arazisini de. Dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tanınan Bekir Çilek'i yine Bodrumlular, sosyal hayata katkılarından dolayı da mükafaatlandırmışlar. Bunlardan bir tanesi ise geçtiğimiz ay, Rotary Kulübü tarafından Bekir Amca'ya verilen "Meslek Hizmet Ödülü"... Çilek Market 1960'da imece ile açılıyor 1936 yılında Bodrum'un Kızılağaç beldesinde doğmuş  Bekir  Çilek.  İlkokulu  yine  burada okumuş.  Gerisini  Bekir  Amca  şöyle  anlatıyor, "1957  senesinde  ticarete  başladım.  Şimdiki İrme'nin  olduğu  yerin  ilerisinde  barakalar vardı.  Pala  Ahmet'in  yanında  çırak  olarak çalıştım,  pazarcılık  yaptım.  Milas'tan, Mumculara  kadar  giderdim.  Manavlık yaptım.  1960  senesinde  bu  iş  yerini  demirci dükkanı olarak aldım. Yıktım, kendim yaptım. Dükkanı, angarya deriz biz, yani imece usulü ile  yaptık.  Kızılağaçlı  köylülerim  çok  yardım ettiler. Ticaret hayatım böyle ilerledi. 1962'de evlendim. 2 çocuğum oldu. 1 kızım, 1 oğlum var. Oğlum Hüseyin benimle çalışıyor".  Bekir  Çilek,  Bodrum'da  20  yıl  inşaat

32

BODRUM

e n ül

malzemesi  satmış.  İlçenin  tek  inşaat malzemesi  satan  dükkanı  onunkiymiş.  "Kum, tuğla,  biriket,  çimentoyu  ilk  ben  sattım Bodrum'da.  Ticari  hayatımda  yaptığım  her işten başarı sağladım. Ama hep uygun fiyata sattım.  Tok  gözlü  oldum.  Bodrum'da  beni sevmeyen  tek  bir  kimse  yoktur"  diyor  Bekir Amca  ve  haklı  da;  Bodrum'da  ondan  alış veriş yapmayan pek azdır herhalde ve sattığı üründen  bugüne  kadar  şikayetçi  olan  da çıkmamıştır. THK Bodrum Şubesi'nde 15 yıldır başkan Türk  Hava  Kurumu'nun  30  senelik  bir  üyesi Bekir  Çilek.  15  senedir  de  Bodrum'da kurumun  başkanlığını  yürütüyor.  Türkiye'de 900 şubesi bulunan THK'nin gelir bakımından

Belediye  Başkanı  Hasan  Raşit  Öncü zamanında,  bir  devre  belediye  meclis üyeliği  yapmış  Bekir  Çilek,  ayrıca  Türkkuyusu Mahallesi'nde  de  2  dönem  muhtarlık yapmış. Bekir Çilek'in hayatında bir çok ödül var;  İlk  ödülünü  Ticaret  Odası'ndan  almış; "Milas'tan  Bodrum'a  biz  getirdik  ticaret odasını.  O  zamanlar  Bodrumlular,  Milas'taki ticaret  odasına  bağlıydılar.  İşlerini  görmek için  Milas'a  giderlerdi.  Daha  sonra  emeklerimin karşılığı olarak ödüllendirdiler beni. 1972 -  73  yıllarındaydı  Türk  Hava  Kurumu  başarı ödülü  aldım.  Sosyal  Hizmetlerde  15  sene Kaymakamlık  makamında  görev  yaptım. Sonra  yeni  hükümet,  esnaftan  seçilen  3 üyelik  sistemiyle  çalışan  Sosyal  Hizmetleri kapatarak, kendisi 2 memur atadı ve 1 kişiyi yine  esnaftan  belirledi.  Bu  göreve  de  yine ben  getirildim.  Bunun  üzerine  bir  önceki kaymakamımız  Osman  Ekşi,  beni çalışmalarımdan  dolayı  ödüllendirdi".  Bekir Çilek'in  hayatı  çalışkanlığı  ve  dürüstlüğü nedeni  ile  bu  tip  ödüllerle  dolu.  En  son ödülünü  ise  Rotary  Kulübü'nden  almış; "Meslek Hizmet Ödülü"...

"Bodrum'un en güzel zamanlarını yaşadık" "Ben  fakir  çocuğuydum,  babam  çiftçiydi. Askerden  sonra  tüm  hayatımı  kendim kazandım.  Ticareti  Pala  Ahmet'in  yanında öğrendim.  Biz  Bodrum'un  en  güzel zamanlarını yaşadık" diyor Bekir Çilek ve eski Bodrum'u  anlatıyor;  "Hırsızlık  nedir  bilinmezdi Bodrum'da.  Biz  bizeydik,  hiç  yabancı  yoktu. Dükkanın  önüne  bir  sandalye  koyar  Cuma Namazı'na  giderdik.  Cuma  günleri  pazar kurulurdu.  Bodrum  Yarımadası'nda  hiç  bir köyde  pazar  kurulmazdı  o  yıllarda.  Herkes Bodrum'a  gelirdi.  Perşembe'den  başlar Cuma  akşamına  kadar  sürerdi  pazar.  Yaz geldi  mi,  Bodrum'da  kimse  kalmazdı. Mandalin bahçesi olan Bitez'e, incir bahçesi olan  Kızılağaç'a,  tütünü  olan  Karaova'ya giderdi. Herkes fakirdi ya, yine de daha fakir olanlar,  tütün  toplamaya  giderdi.  Tütün  de bir sene sonra satılacak da, köylü çoluğunu, çocuğunu  evlendirecek...  Hatırlıyorum  o yıllarda  kimsenin  1  kg  şeker  almaya  gücü yetmezdi.  Bodrum'un  gençleri  süngere giderdi. Kangava derdik. 3 ay yazın denizde


BEKiR ÇiLEK’e “Meslek Hizmet Ödülü” verildi sünger toplarlardı. Her sene 4 - 5 kişi ya ölür, ya  da  sakat  kalırdı.  Bir  kısım  da  balıkçılıkla geçinirdi.  Kışları  Bodrum'da  sığır  besiciliği yapılırdı.  Pek  makbuldü,  Bodrum'dan  giden sığırlar.  Gerçi  öyle  kolay  değildi;  buradan Söke'ye  yaya  giderdi  sığırlar.  Söke'den  trene bindirilir  ve  Ankara'ya,  İstanbul'a  gönderilirdi. O  zaman  dağlar,  şimdiki  gibi  ev  değil, meralarla,  ormanlarla  kaplıydı.  Bodrum mandalinası  da  çok  meşhurdu  o  yıllarda. Mehmet  Karakaya,  bir  narenciye  fabrikası kurdu.  Tüm  mandalinayı  İstanbul'a,  İzmir'e hatta  Almanya'ya  gönderirdi.  Tırlar  dolusu mandalina giderdi her kış. Mandalina üreten kimse  sıkıntı  yaşamazdı.  1952'li  yıllarda  incir çok  satılırdı.  Çiftlik,  Ortakent,  Yalıkavak  hep incir  üretirdi.  En  iyi  badem  ise  Çiftlik'de yetişirdi.  Bir  de  Harup  giderdi  Bodrum'dan, yani keçi boynuzu. Torbalara konurdu harup, gemilere  yüklenir  ve  Karadeniz'e  kadar yollanırdı".

şöyle  açıklıyor.  "Ben,  önce  alırım,  kendim denerim malı, evime alacağım kadar kaliteli ise dükkanıma da alırım. İzmir'den ekstra mal alırım.  İhale  mal  hayatta  almadım.  Sıfır  asit zeytinyağı  satarım.  Kimsenin  benim dükkanımda  yanılma  şansı  yoktur,  kimse  de indirim  istemez".  Gerçekten  de,  tahılından kuru  bakliyatına  kadar  her  ürünün  en lezzetlisini  Çilek  Market  satar  Bodrum'da  ve bunu tüm Bodrumlular da bilir.

Gelenek sürecek, Çilek Market yaşayacak Yazın sabah 05:00'te açılan Çilek Market gece 22:00'ye kadar hizmet verir. Yıllık 150 bin YTL teklif edenler olmuş Bekir Amca'ya ama O, "Ben 5 aileyi  geçindiriyorum  bu  dükkandan"  diyor. Oğlu Hüseyin Çilek ise geleneği sürdürmekte kararlı.  Bekir  Çilek  ise  Bodrumlulara minnettarlığını  dile  getiriyor.  "Beni  yıllardır

"O zamanlar tatlı para kazanılırdı" Bodrum'un ticari kronolojisini çok iyi bilen Bekir Amca'ya  "O  yıllarda  mı  kolaydı  para kazanmak,  yoksa  şimdi  mi"  diye  soruyoruz. Bekir  Amca  şunları  söylüyor,  "Şimdi  para kazanmak  istiyorsak,  bu  yıllar  daha  güzel ama  o  zamanlar  tatlı  para  kazanılırdı.  Az para  kazanırdık  ama  tatlıydı.  Elektrik  parası yoktu,  telefon  parası  yoktu,  su  parası ödemezdik.  Kazandığımız  kendimize  kalırdı. Bir  radyo  çıktı  sonradan  onun  dışında  ne televizyon  vardı,  ne  buzdolabı.  Şimdi  gider çok, gelir de var ama işini sıkı tutana var. Ben ticaret  sayesinde  4  ev,  2  dükkan  aldım, Torba'da  bir  yazlık  evim  var.  Hepsini  kendi alnımın teri ile aldım".

Kos, kışlık erzağını Çilek Market'ten alır Bekir  Çilek'in  oğlu  Hüseyin  Çilek,  kendilerini, müşterilerinin  ayakta  tuttuğunu  belirtiyor. İstanbul'dan  gelen  müşteriler,  "Aman  burayı kapatmayın.  Artık  böyle  dükkanlar  kalmadı" diyorlarmış.  Hatta  Kos'tan  gelen  müşterileri, tüm  kışlık  erzaklarını  Çilek  Market'ten alıyorlarmış.  Bunun  nedeni  ise  Bekir  Çilek

BEKİR ÇİLEK’İN ALBÜMÜNDEN


KAPALI SPOR SALON MÜJDESİ

B

odrum Belediyesi Gümbet Kapalı Spor Salonu tamamlanarak deneme maçları ile spor severlere açıldı. 12 Mart’ta Bodrum Marmara Koleji-Marmaris Belediyesi ve B.B. Bodrumspor - Marmara Koleji takımları arasında oynanan maçlar ile faaliyete giren spor salonu Bodrumluların yüzünü güldürdü. Bodrum’a yakışır bir Kapalı Spor Salonu’na kavuşan spor severlerin doldurduğu tribünlerde şenlik havası vardı. Final maçı oynayan Bodrum Marmara Koleji ile Marmaris Belediyesi arasındaki karşılaşmayı 63-56 Marmara Koleji kazanarak Muğla Şampiyonu oldu. Minik erkeklerde ise B.B. Bodrumspor Marmara Koleji’ni 72-37 mağlup ederek kendi gurubunda lider oldu. Salonda uluslararası turnuvalar, fuarlar, konserler, dans gösterileri ve çeşitli yarışmalarda düzenlenecek. Bodrum da on yıldır yılan hikayesine dönen ve yapılamayan Kapalı Spor Salonunu Bodrum Belediyesi kendi imkanları ile tamamladı. Önümüzdeki günlerde resmi açılışı yapılması beklenen Bodrum Belediyesi Kapalı Spor Salonu’nda ilk kez top koşturuldu. Kapalı Spor Salonunda ulusal ve uluslararası basketbol, voleybol, hentbol karşılaşmaları yapılabilecek. Yetkililer, Bodrum gençliğine ve kış turizmine de olumlu katkı vereceğini söyledikleri Kapalı Spor salonunun yabancı takımların kamp ve özel turnuvalarına da açık olacağını ifade ettil-

100 YILLIK ŞİLEP MARİNA’DA

ROMA DÖNEMİNE AİT 6 ODA MEZAR

B

odrum’da bir inşaatın hafriyat çalışması sırasında üçerli iki grup halinde toplam altı tarihi mezar bulundu. Bodrum’un Kumbahçe Mahallesi’nde birbirine yaklaşık on metre mesafede bulunan mezarları kurtarma çalışmalarının Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesi yetkilileri tarafından yapıldığı belirtildi. Arkeolog Bahadır Berkaya ve Arkeolog Nurcan Çilesiz mezarların içinde çok sayıda gözyaşı şişesi bulunduğunu ve mezarların kendi döneminde soyulmuş ve kısmen zarar görmüş olduğu ifade ettiler.  Yetkililer, Karya döneminde Karya’nın başkenti olan antik Halikarnassos kentinin şehir surlarının dışında bulunan oda mezarların, Roma döneminin soylu ailelerine ait olabileceğini söylediler. Bodrum Kalesi ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müze Müdürü Yaşar Yıldız kazılar yapıldıktan sonra eserlerin Muğla Koruma Kurulu’na gönderileceğini söyledi. Zeki Özkeskin

l

A

liağa Gemi Söküm Tesisleri’nden 4 yıl önce gemi parçası olarak alınan Kaptan Köşkü artık, Milta Bodrum Marina’nın giriş kapısında ziyaretçileri karşılayacak.  Halkla İlişkiler Müdürü Damla Ebussuudoğlu’ndan alınan bilgiye göre en az 100 yıllık bir Rus Şilebinden sökülen Kaptan Köşkü’nün tüm aksanı orijinal parçalardan oluşuyor. Kaptan Köşkü,  için ikiye bölünmüş ve gemiden çıkan orijinal parçalar tekne formu verilirken kullanılmış. Orijinal radarının dahi üstünde olduğu köprü üstündeki tüm lambalar, hatta Sancak ve Bordo fenerleri dahi kullanılır durumda.


fdestegül@hotmail.com

PÜF NOKTASI Soğan soymak hem zor hemde ellerimizde koku bırakan bir işlemdir. Eğer soğan soyduktan sonra ellerinizi bıçakla beraber yıkarsanız kokudan eser kalmadığını göreceksiniz. Üzümlü kekinizin üzümlerini, kekinizin hamuruna katmadan önce unlayıp fazla unları eledikten sonra hamura katarsanız üzümler dibe çökmez. Ege otları ile yapacağınız salataları otları haşladıktan sonra hemen soğuk suya atın ve biriki dakika sonra tekrar sıcak suya atıp çıkarın. Çok daha diri ve lezzetli olacaktır. Patateslerin kızarırken çıtır  çıtır olması için soyduktan sonra 5-6 kez su değiştirip nişastasının çıkmasını bekleyin.

S

evgili dostlar Kısa bir aradan sonra yine beraberiz. Sizlerle beraber olmak bildiklerimi paylaşmanın heyecanı baharın yeniden yüzünü göstermesi gibi... Sizlerden ayrı kalmamın nedeni kızımın yaşadığı Amerika'nın Los Angeles şehrine gitmemizdir. Bu arada sizleri unuttuğumu sanmayın zira her gittiğim yerde sizlere buraları lezzetlerini yaşamlarını nasıl anlatacağımın planlarını yapıp durdum. Öncelikler doğal olarak konumuz itibari ile tabii ki lezzetler olacak.

Amerika hem alan itibari ile hem de nüfus itibari ile büyük ülke. Görenleriniz bilir her ülke insanını her an görmek mümkün. Doğal olarak hepsi Amerikalıyım dese bile köklerini lezzetlerini kültürlerini beraberlerinde taşımışlar ve bundan dolayıda lezzet ve insan çeşitliliği açısından müthiş bir mozaik. Gel gelelim bu kadar lezzet çeşitliliğine rağmen TÜRK MUTFAĞI'nın gerçekten dünyanın önde gelen mutfaklarından olduğunu bir kez daha anladım sevgili dostlar. Daha önce de yurt dışı gezilerimde de aynı fikirde idim şimdi bu gezimde de fikrim perçinlendi. Üzüntüm yeterince Türkiyemiz’in ve Türk Mutfağı’nın tanıtımının yapılmaması. Kızımın yaşadığı yer de ve gezdiğimiz diğer şehirlerde Türkiye ve Türk Mutfağını tanıtıcı kitap ve büroşür bulamadım. Redlands kütüphanesin de neredeyse tüm dünya mutfakları ve tanıtım büroşürleri vardı ama ülkemizin hiçbir tanıtımı ve broşürü yoktu. Çok ama çok üzüldüm ve nedenini de bulamadım. Neyse gelelim sebze ve meyvelerine, sebzeler sanırım nüfusa oranla büyük tutuluyor bir dolma

biber bizim dolma biberlerin 4 katı ve 1cm kalınlığında bir patlıcandan 4 adet karnıyarık oluyor. Salatalıklar 40-50 cm. domatesler normal ama lezzetli değil Meksika’ya özgü yeşil kırmızı sarı büyüklü küçüklü biberler mevcut. Nerde bizim incecik yeşil biberin lezzeti yeşil fasulye diye börülce satılıyor. Ama o güzel börülcenin boyu 50 cm ve taze, diğer değişik sebzeler de var tabii... Meyvaları güzel elmalar çok sert ve taze, portakal ve mandalinaları çok lezzetli. Biz Türkler kahvaltıda zeytin peynir yemeden yapamayız bilirsiniz… MAALESEF ki beyaz peynir olarak Yunanlıların feta cheese dedikleri beyaz peynir benzeri bir peynir, zeytinlerde yine tadı tuzu olmayan suda tatlandırılmış bir zeytin çeşidi var. Bizim zeytinimizin lezzeti ve çeşitliliğini göremedim. BİR DE zeyinyağı olarak İtalyan ve İspanyol zeytinyağları mevcut ama lezzet olarak hafif... Yeri geldikçe sizlere anlatmaya çalışacağım bu ürünleri. Ülkemizin her ürünü lezzetli ve güzel ama bizimde son yıllarda kullanılan bilinçsiz kimyasallar ve hormonlar sonucu bu lezzetleri unutacağımız korkusu içindeyim doğrusu. Bilindiği gibi eski lezzetler turfanda sebze ve meyveler yok artık. Nüfusun artışına oranla ekili araziler azalmakta hayvancılıkta tarıma parelel olarak aynı azalmayı göstermekte. Yöneticilerimizin yanlış tarım ve hayvancılık politikaları nedeni tarım arazileri çölleşmekte hayvancılıkta da nerede ise dışa bağımlı olma durumundayız. Umarım önümüzdeki yıllar teşvikler ve yatırımlar bu sektörü canlandırır. Evet

DÖVME PİLAVI

YOLLUK

GERİŞ DURAĞI

Bahar

FERAY DESTEGÜL

MALZEME:

Dövme yarım kg Nohut 250 gr Kemiksiz et veya tavuk yarım kg Yağ 2 çorba kaşığı Yeteince tuz ve karabiber YAPILIŞI:

Et veya tavuk haşlanır. Nohut ve dövme (Bir gece önce ıslatılmış ) et suyunda pişirilir.Üzerine kavrulan et ve yağ dökülerek karıştırılır.Dinlendikten sonra servis yapılır.

TERAS’ta Ev Restaurant

Eski Okul Sk. No:35 Yukarı Geriş Köyü YALIKAVAK Tel: 0.252. 385 23 73 Cep: 0.535 958 07 29

BODRUM

e n ül

35


GÖKOVA'YA

DÜNYANIN EN GÜZEL KOYLARI BİRLİĞİ'NDEN DESTEK Mavi Yol Girişimi tarafından Gökova'daki turizm tahsislerine karşı başlatılan Bodrum Bülten’in GALİP GÜR www.bodrumajans.com.tr sitesiyle destek verdiği kampanyaya paralel bir tepki de Dünya'nın En Güzel Koyları Birliği'nden geldi. Kanada'nın Quebec Bölgesi'ndeki Tadoussac koyunda toplanan Dünya'nın En Güzel Koyları Birliği, yaptığı yönetim kurulu toplantısının ardından Turizm Bakanı Atilla Koç'a bir mektup göndermeyi karara bağladı. Birliğin Türk 2. Başkanı Bodrumlu turizmci Galip Gür tarafından önerilen ve gündeme alınan konu, 3 ana gündem maddesinden birini oluşturdu.

bir araya güzel koyun ’dan fazla en ve gelecek 30 rin an le nd çi nı erinin, ziyaret ın dört bir ya rlil an ye ny e lg dü çevresel , bö ve rlik l Bu Bi ve başta ır. doğal, kültüre uşturulmuştur ına adanmışt ac bu alanların a, am nd ek gelmesiyle ol su m tu et ul a ğr az do af ri uh le m at ı fa ile nlar su kararı nesillerin men ğlamak ve bu sız Parlamento vamlılığını sa olmayıp Fran on sy kalitelerinin de za ni ga or açlı bir 3. Dünya Ekim Ayında Bu Birlik, kar am ve geçtiğimiz tılımıyla ir id ka n es r. ni tu üy uş n ge izi le lm kuru klaşık 100 de n beri Birliğim ya da n lın Bodr um yı da da ar 97 yl sın 19 ko Bodr um, aretimiz esna lumuzu, üye ziy ru Ku ük nl el gü nca en G yu aç imiz yıllar bo nuyoruz. Birk Kongremizi ve leştirmiş bulu endik. Geçtiğ indeki kil ek er et rç i üz yl ge rı a la ha 'd r m bi ta Bodr um ridi doğal or güzelliğinden şe l l hi ğa a sa do ın ın ve ad r ı’n la Yarımadas sı devretmek lgeler, orman sillere bu mira in, dağlık bö amaçlı nı sıra yeni ne gelişen turizm meyi önlemek ya et n ip nu hr bu ta ı ve m i ta kis or et l zıt ğa minimum diyelerin do Bodr um ğer yerel Bele n bir teklifle, Bodr um ve di miştir. le ze ta izi m rafından verile ni an ve ta m ız ve ın or gü ığ a rı nl şk la ka ba ka politi ait (SİT alanı) ız kadarıyla Ba m te ğı vle ı, geniş dı la de as ki an ılm Ama şimdi zi çevresinde ojeler için aç nı Gökova Körfe yük ölçekli pr ay bü ve ı ıp lı as ay aç ad lm am ka rım Ya tirmek rar vermekle turizmini geliş e sadece za dur.Türkiye arazilerin kitle doğal güzelliğ mu söz konusu turan ru ol du ış e lm yı ilm ab Hükümeti’nin aç l rk Tü yo , alanlara ya ra itibar r bağlamında ak ılamaz hasarla rla ar ar ra ol on ya ı m ta da ağ a an zam sağlayac ihtiyaçların ekonomisine ı yönündeki itibarıyla tüm bütçesine ve erin arttırılmas lirl geçiriliş şekli ge ta k ya ce ha Bu toplantıda Bodrum'la ilgili konuların ile in ed er el de nı zamanda oj el pr ay n bu ve de ı en izm siz ilecek olmas ed görüşüldüğünü belirten Galip Gür, son mamıza rağm la da an fe önemli ve eş n ve k nu iz etmem kterinin çoğu dayalı olan ço ra e in ka l er dönemlerde Bodrum'un gündeminden el ğa ıza lg do fım bö dişeler tara yarımadanın ış demir atma gibi derin en Türkiye'nin gündemine taşınan, Gökova'da ve bozulmam ğı ters etkiler ca pa temiz koylara ya de in bazı arazilerin turizm bölgesi ilan edilerek, strisi üzer ında bir Mavi Tur endü konuları aras turizm tesislerine tahsis edilmesi de onomik gelişim en etkin ek in ir. ve en işt m a et m tilm ru in ile e bunu tem zc l kaynakları ko konuşuldu. Özellikle bu çerçevede bi ğa akları a yn do am ki ka r î l di bi Pek ta rekmekte rarların doğa kıyılarımızın korunması konusunda Turizm kurulması ge nusundaki ka projelerinin ko m r işi le el im G liş , denge unsuru m ge ik ıdır. Bu duru Bakanlığına yazı yazılmasının a ve ekonom ği daimi sayg ade, karar yolu, planlam rına gösterece olanlardan ziy la önem kararlaştırıldığını söyleyen Gür, bu yazının yi ka şe liti k po ca a na za ası açısından ka muhafaz ıtm zla ns fa Birlik Başkanı Fransız Parlamentosu üyesi görüşlerini ya inden daha ın es rın şm la le an ek m rç uz ge vre Jerome Bignon imzasıyla bakana ın, tarafsız çe hip bölgeleri mekanizmasın zelliklerine sa gü ğa gönderildiğinin bilgisini verdi. do tir. kir rumlu şehir ek teşkil edec ıntıkaları, ba vermekten so ki endüstri m Turizm Bakanı Atilla Koç'a yazılan mektubun erinde karar ur el rıca buna ek od oj n Ay pr ile ır. im ıd ed liş as Arzu tüm büyük ge inin oluşturulm ve ey bir tavsiye mektubu olduğunu, bunun ns ek m ko et a a m muhafaz i endişelerin al bir planla i kesinlikle bir protesto mektubu olmadığını la ilgili samim bağımsız ulus menfaatlerin vreyi korumak sektöründen konusu bölge çe z ve sö , rı ği la ak ce yn ile belirten Galip Gür, "Koylarımızı tarih ve ka ab l ın ğa al e do at olarak ak dikk alıdır. kültürel değerlerimizle birlikte koruyarak ği ve tam olar emeler yapılm a ısrar edidinlenebilece r takım düzenl anız konusund bi ' m ili al ilg e iy rle dd şle turizm yapmak istiyoruz. Bodrum'da ci rü le leştirilen 'Birlik gö at n ek kk rç ire di ge r nd ) bi ile ilg rimizi büyük bec, Kanada size şle ue rü (Q kla yapılan kongrede de kontrol edilemeyen gö ifa da itt n, 'n r ka bi yu Sayın Ba ussac Ko alarak tam turizmin etkilerini tartışmıştık. Bütün bu çevre tup, şimdi Tado ğini arkasına yoruz. Bu mek un tüm deste 'n lu ru Ku tim örgütlerinin çabasını takdire değer Yöne toplantısında buluyorum ve hayranlıkla izliyorum. Bizim gönderilmiştir. de birlik olarak sloganımız "Koruyarak Turizm"dir. Biz neden bir Antalya yada Kuşadası olmak istiyoruz, bizim "Mavi Yolculuğumuz" var. Antalya'da, Kuşadası'nda var mı? Biz eli-mizdekini güzellikleri değerlendirmeliyiz. Bir yerde durmak lazım. Gelişmenin, büyümenin bir sınırı yok. Bodrum daha ne kadar büyüyebilir? Kongre turizm yapılması isteniyor. Önce araştırmak lazım, Bodrum Mavi Yol girişimi Çalışma Komitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kamu ve buna uygun mu?" şeklinde konuştu. Dünyanın En Güzel Koyları Birliği'nden orman arazilerinin turizme tahsis edilmesi yönündeki çalışmalarına karşı 24 Başkan Jerome Bignon tarafından Turizm Aralık 2005 günü bir imza kampanyası başlatarak kıyılarımızda oluşacak Bakanı Atilla Koç'a gönderilen tavsiye talana toplum bilinci olarak hayır dedi. Bu kampanyaya Bodrum Bülten mektubunun sadece Bakan değil, tüm olarak bodrumajans.com.tr sitemiz aracılığı ile bizde destek verdik. duyarlı kişiler tarafından okunması Sitede üç ay içinde çevreye duyarlı 40 binin üzerinde imza toplandı. gerektiğini vurgulayan Galip Gür'ün basına Sayın Bakan,

www.bodrumjans.com.tr sitesinde buluşan çevreye duyarlı imzalar

40 bini geçti...


SEDiR ADASI

KÜLTÜREL ETKİNLİKLERE HAZIRLANIYOR

G

ökova Körfezi’nde yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağını oluşturan ve yılda 100 bin kişinin ziyaret ettiği tarihi, “Sedir Adası”ndaki Antik Tiyatro Restore edilerek, kültürel etkinliklere açılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü, DÖSİM Genel Müdürü ve Muğla Milletvekili Seyfi Terzibaşıoğlu ile birlikte Vali M. Temel Koçaklar’ı makamında ziyaret ettikten sonra, Ülkemiz turizminin önemli cazibe merkezlerinden birisi olan Gökova Körfezinde, Halk arasında Kleopatra Adası olarak bilinen tarihi “Sedir Adası”nda incelemelerde bulundular. Kültür Bakanlığı yetkililerinin Valiliği ziyareti sırasında konuşan Muğla Valisi M. Temel KOÇAKLAR, Muğla İlinin sahip olduğu 195 ören yeri ve 6 müzesiyle Ege Bölgesinin Açık Hava Müzesi konumunda olduğunu belirterek, sahip olduğumuz tarihi değerlerimizin kültür turizmine kazandırılmasının büyük önem arz ettiğini söyledi. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, geçtiğimiz yıl Sedir Adasını 100 bin kişinin ziyaret ettiğine dikkat çekerek, bu gibi yerleri ziyaret edenlerden elde edilen gelirlerin, ören yerlerinde yapılan arkeolojik kurtarma kazıları için harcanmakta olduğunu kaydetti. Sedir Adası’ndaki küresel kumların, halk arasında Kraliçe Kleopatra için, sevgilisi tarafından, Mısır’dan gemilerle getirildiği söylenir. O nedenle Sedir Adasına Kleopatra Adası da denilir. Sedir Adasındaki kumların da başka yere götürülmesine kesinlikle izin verilmez.

RESTAURANT CAFE & BAR


ARŞİVDEN - Merhaba Gazetesi 11/09/1980

DÜNDEN

Turizmde yaşanan gerçek ve 1980’den kalanlar... EROL ÖZKAN

Türk turizminin son birkaç yıl içinde gösterdiği olumsuz yöndeki gelişmelerini görüp duydukça eski günleri aramadan edemiyoruz. Genellikle son senelerde yetkili kişilerin adeta kasıla kasıla bu sene patlama senesi veya bu yıl turizme altın yılı yaşayacağız türünden böbürlenme cümlelerinin nasıl da gerçeklerle bağdaşmadığını görüp öğrenmedik mi? Hiç de ileriyi göremeyen dar bir politikanın içinden bakanlarla giderek yozlaşan bir ülke turizmini anladık artık.

bilmeyen beri gelsin. Enflasyon, terör, aşırı fiyat artışları ve daha yığınla sıkıntı nedeniyle turizmde umulanın altında bir kıpırdanma oldu. Marmaris, Fethiye gibi ülkenin en önemli turistik köşeleri eski yıllarda olduğu gibi tıklım tıklım dolmadılar. Hele hele yabancı turistlerin parmakla sayıldığı turistik köşelerde yaşanan gerçek tam anlamıyla turizm fiyaskosuydu.

1980 yaz turizmin geçen yıllara oranla ne derece "ölü" bir dönemde olduğunu da

İleri sürülen reçetelere rağmen yine de iç ve dış turizmde geriliğin başlıca nedeni

organizasyon ve anlatım eksikliği gibi başlıca iki ana faktörü hemen akla getiriyor. Akdeniz ülkeleri içinde turizm geliri en düşük ülke neresidir? Türkiye. Peki bu arada niçin uyuşuk bir turizm düşüncesinden vazgeçemiyoruz? Veya niçin daha etkili ileriye dönük yatırımları olan bir politikayı hedef almıyoruz. Bu ve buna benzer soruları istediğimiz kadar sorabiliriz. Ancak verilecek yanıtların da eskiye oranla pek farkı olabileceğini de sanmıyorum. Çünkü turizm konusunda yeterince halkı eğitmemişiz. Her şeyin oluruna bıraktığı bir başıboşluk içinde,

ARŞİVDEN - Merhaba Gazetesi 17/07/1980                                                   DEMİRCAN TÜRKDOĞAN

38

BODRUM

e n ül


BUGÜNE plansızlıklar içinde ortaya çıkacak sonuçta bu kadardır. Kuşadası'ndaki esnaf bile bu sene umulanı bulamadık derken Köyceğiz'deki balıkçılar, dolmuş motorcuları da aynı serzeniş içindeydiler. Marmaris'te ilk kez bu sene Temmuz ayının onbeşin de "Pansiyonumuzda boş oda vardır" ibareli tabelaları gördüğümde bayağı şaşırmıştım.

ARŞİVDEN - Merhaba Gazetesi 20/07/1980

Bodrum Turizmi ADNAN OĞUZMAN

BİR FRANSIZ AİLE ve DÜŞLER Vincent Readeker Türkiye'ye son derece tutkun, ülkemizi yıllar yılı ziyaret eden bir Fransız'dır. Her fırsatta Türkleri ve Türkiye'yi dışarıda kıvançla sevgiyle tanıtan bu genç ve ailesi ile hemen hemen her sene görüşürüz. Türkçe'yi çok iyi konuşan, törelerimizi gelenek ve kültürlerimizi yakından incelemiş olan Vincent'la geçtiğimiz haftalarda yine karşılaştık. Amcası Guy ve Maie Rose teyzesi ile yaz tatili için geldiği ülkemizde tatillerini geçirdiler. Denize, güneş ve kuma ve de en çok insanı değerlendirmemize karşı gösterdikleri ilgi, özlem ve coşku karşısında etkilenmiştim. Türkiye'yi dışarıda olduğundan farklı tanıyorlar ve tanıtıyorlar diyordu. Bu Fransız "Bilhassa terör ve anarşi karşısında tereddüt ettik. Ancak gelip gördük ki hiç de yaşanan gerçekler dış basına yansıtıldığı gibi değil" diyen dostlarla gece yarılarına kadar süren sohbetlerimizi koyulaştırdık. Arkeolojiden, sanattan en çok turizmden bahsettik. Marie Rose Teyze’nin alışverişe çıkarken kazıklanmamak için nasıl Türkçe bilen birisine ihtiyacı varsa Guy Amcanın da çay bahçelerinde fazla gelen faturaları ödemeden önce mutlaka Türkçe bir iki söz söylemesi lazımdı. Nasıl olsa bunlar turist esprisi içinde konuya yaklaştığımız süresince ülke olarak, çok şey kaybederiz. “Nerede eski ucuzluk diyordu?” Vincent Bir sene içinde bu kadar değişmesine şaşırdım kaldım. Diğerine ise hiç birimiz şaşırmadı. Çünkü o gerçeklerin bizzat içindeydi. Ayrıca heykeltıraş dostum Marnix'le ise 1960'lı, 1970'li yılların yozlaşmamış güzelliklerinden vurduk konuştuk. Evet ülke turizmine bu aile kadar ilgisi olsaydı bazı yetkililerin, birçok şey yoluna girerdi. Turizm politikasındaki açmazları, olamazlıkları düzeltmek için ulusça bu işe gönül vermek gerekir. Her koşulda gülümsemesini bilen Monika’nın dediği gibi ülkemiz gerçekten çok güzel. Güzel ama son yıllarda iyiden iyiye yozlaşan ahlaki değerlerimiz, para hırsı, haksız

Geçtiğimiz günlerde Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen bir açık oturumda kente turist nasıl çekilir ve turist için neler yapılabilir konusu tartışıldı. Bu arada konuşulan büyük laflar arasında Bodrum için dış turizm kelimesi de kullanıldı. Kendi iç turizmin T'sini halledemeyen bir kentin görevlilerinin dış turizmden bahsetmeleri biraz garipçe geldi. Herkesin bildiği dış turizm ancak devlet eliyle gerçekleştirilebilecek yatırımların sonucu meydana getirilebilir. Kent çevresinde en yakın bir havaalanı, gelen turist gemilerinin yaşanabileceği bir vapur iskelesi, yatların rahatça girebileceği ve ihtiyaçlarını görebileceği marinalar, bunlar dış turizmin belirli ve gerçek ihtiyaçlarıdır. Bizse iç turizmde gelen misafirlerimize yatacak yer bulamaz, lokantaların önünde kuyruklarla oluşur, kahvaltılarını dahi sokak ortalarına kadar uzatılan masalarda ancak yapabilirler, doğru dürüst çift yönlü bir trafik düzeni kuramazken, turistin karnını doyurabilecek ucuz halk lokantaları yapamazken kentteki otomobil mezarlığını doğru dürüst parklayacak yerler yapamazken dış turizmin kelimesini kullanmak peri masallarındaki rüyalardan farksız kalır. Evvela yürüyecek yolumuzu eki kahvelerden Bir gün kentimizd yapalım, sokaklarımızı temiz tutalım. turist geliyor cı  birine bir yaban a seçip oturuyor Üç ay çalışıyoruz diye oniki aylık kendisine bir mas ıkartıp okumaya kazancı çıkarma pahasına neredeyse ve gazetelerini ç det sonra garsonu uzaya gidecek fiyatları kontrol altına başlıyor. Bir müd r k yardımıyla. “Bi alalım. Ama bunu kim yapabilecek? çağırıyor ve sözlü ” im nd fe um e Ben sekiz senedir Bodrum'dayım, tane ayran istiyor hiçbir şey görmedim. Mehter takımı r. diyo r tavırla ocağa gibi bir ileri bir geri giderek sadece Garson bilmiş bi büyük laflarla büyük havalar atar ve sesleniyor.  çek”. “Van tane ayran olduğumuz yerde sayarız. Basit bir ekmek meselesini dahi günlerce 13/03/1982 Merhaba Gazetesi halledilmeyerek kuyruk işkencelerini yeni kaldırabildik. Sonra dış turizm ha! Bunu Türkiye'de

BODRUM

e n ül

39


net b kış

@

CANSU TÜRKDOĞAN

cansu@bodrumajans.com.tr

matrak görüntüler

ilginç siteler

Sevgili Tanrım Lütfen!.. Bana patronumu anlamam için gereken irfanı ver Onu affedebilmem için sevgi ver Davranışlarını anlayabilmem için sabır ver Ama lütfen bana güç verme!

Birazda tabu oynayalım ne dersiniz ;) Kelime: Iskalamak - Dart oynarken neye atarsın? - Hedef tahtasına - Attın vuramadın mesela noldu? - Hedefi vuramadım - Tamam da nedir yani o olay - Tutturamamak, kaçırmak - Hayır nedir başka ismi var onun - Tam 12'den vuramamak!.. - Oldu... Kelime: Telepati - Hani ben sana bir şeyi anlatmaya çalışıyorum ama sözle değil beyin dalgalariyla falan... - İhihih neydiiii.. teletabi..! - Tamam tele'si kalsın. Kedilerin eline ne denir? - Buldum telepençe - Offf beee bi kere de bil be... Kelime- Timsah - Abi boöle hani kertenkele nedir - Hayvan - Ne cins hayvani - Sürüngen - Ok abi bu kertenkelenin birkac beden büyüğü - Ejderha -?!???!!(yuhhh) Kelime: Miras - Şimdi diyelim mısır'da deden var, bu artık yaşamıyor, sana ne bırakır? - Piramit. (dedesi tutankamon ya!)

40

BODRUM

e n ül

Çünkü eğer bana güç verirsen, Yumruğu kafasına patlatırım...

TEMEL’İN BABASI NASIL ÖLDÜ?.. Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar: Nasıl oldu? - 30.kattan aşağıya düştü... - Vah vah desene çok feci ölmüş... - Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi... - Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman. - Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına... - Demek çatıya çarpıp öldü. - Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti... - Deme ya! Çarpıldı o zaman... - Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı. - 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... - Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye... - Orda mı öldü? - Yooo... Ordanda yine kasaba... En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu: Ulan nasıl öldü bu adam? Temel: "Baktık durmuyo... Vurduk!"

Büyük kahinlerden!!! Uçaklar hoş oyuncaklar. Ama askeri bir değerleri yok." Maresal Fb Foch, I.Dunya Savasi'nda Fransiz Ordulari Baskomutani

Televizyon en geç altı ay içinde

piyasadan silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemez." Daryik F. Zanuck - Twenty Century Fox'un baskani 1944

Bilgisayarlar gelecekte belki sadece 1,5 ton ağırlığında olacaklar."

Popular Mechanics Dergisi - 1949

"Sound'larını beğenmedim, ayrıca gitar gruplarının modası geçti."

Decca Record Plak Firmasinin bir yoneticisi. Beatles'lar hakkinda - 1962

"Insanların büyük çoğunluğu için tütün tüketimi gayet sihhi bir şeydir."

Doktor Ian G. McDonald, Operator - 1963

"Insanların evlerinde bilgisayar bulundurmalari için herhangi bir neden göremiyorum."

K. Olsen, Digital Equipment Corp.'un (bir bilgisayar firmasi) baskani

farklı görüşler

gırgır sözler

İlginç Sorular Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde "En kısa Mesafe "neden "İndi-bindi" olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mi binilir? Bir terslik yok mudur:-)? Bir bilgisayar programı kurarken neden "Kabul ediyorum" ya da "Kabul etmiyorum" seçenekleri vardır? O kadar parayı bayılıp bir bilgisayar programı satın aldıktan sonra "kabul etmiyorum" seçeneğini işaretleyen bir takım saf kişiler mevcut mudur? Bulmacalarda boru sesinin karşılığı neden Hep "Ti"dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar Hiç "Ti" diye ses çıkaran boru görmüşler midir:-)? Neden ilanlarda "Doktordan temiz araba" Diye yazılır? Hipokrat yemininde "Arabamı temiz kullanacağım" şeklinde bir madde mi vardır? Neden bozulan otobüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?

) BEN YAPMADIM...


ÇiZGiLi DÜNYA dç t şrB, kat r B.l Bt yt F ynana.n ııı d1 oB. oBt l ri t üBs rGr rkBt G aııı d laB2t İt a BF al Ar r t aot . yt Bos i t Bs t d

ŞEVKET YALAZ 1983

r lbr lb ld

?

1- Pedasa Hangi Beldemizdedir? a-) Bitez b-) Ortakent c-) Konacık 2- Saynur Gelendost’un aramızdan ayrılışının kaçıncı yılıdır? a-) 2 b-) 3 c-) 4 3- Gökovaya bir destek de nereden geldi? a-) Ankara’dan b-) Dünyanın En Güzel Koyları Birliği’nden c-) Çevre Dostları’ndan

Bulmacaları doğru çözüp bize ulaştıranlar  2006 BODRUM İŞ REHBERİ’ne sahip olacak.. Fax: 317 10 92 info@bodrumajans.com.tr  OASİS Alışveriş Merkezi 226

KAMİL YAVUZ / 1983

BODRUM

e n ül

41


PARANTEZ

Eve yürüyüş

H

er ay yaptığım gibi, yine hikaye arayışı içinde saatlerimi geçirdim. Okudum, beğenmedim, okudum etkilenmedim, okudum eksik geldi. Saatler geçti ben hala bir hikaye bulamadım derken, inanılmaz bir tesadüf yaşadım. Geçen hafta içinde bir olay yaşamıştım ve bu olay sonucunda ikilemde kalmıştım. Çocuklarımızın hareketlerinin ne kadarından biz sorumluyuz diye düşünüp durmuştum. Tamamından mı? Kısmen mi? Aslında kısmen seçeneği daha seçilebilinir görünüyordu ama bunu dürüstlükle seçip seçmediğimden emin olamıyordum, belki de çocuklarımda onay vermediğim yanlardan, bu şekilde sorumluluk almaktan kurtuluyordum. Peki ya diğer olasılık doğruysa, ya yüzde yüz kaynak anne babalar yada onları yetiştirenlerse ama genler, çevre şartları, eğitim gibi şartlarda önemliydi, bunlar dolaylı etkiler miydi? Çocuklarımızın ortak yanlarının sebebi bizlerdeki ortak hatalar mıydı? Onlara bebek gibi davranıp hayatlarını kolaylaştırıp, her şeyi hazır hale getirip, daha sonra onlardan sorumluluk beklemek hata mıydı? Onlarla kısıtlı zaman geçirip, aile ve ortam sıcaklığını hissettirmeyip, onlardan ailenin varlığını ortaya koyacak davranışlar beklemek hata mıydı? Onları boğan, sıkan, daraltan, monoton eğitimin değişmesi için çaba harcamayıp, bizi daraltan bu eğitim sisteminde onlarda boğuldukları için suçlamak hata mıydı?...

HÜSNİYE KAYA POLAT azkaotel@superonline.com

Bizler, neden niçin demeden büyüdük diye, onlarında her denileni yapmamalarını, sebep sormalarını, anlamaya çalışmalarını, karşı koymalarını reddetmek hata mıydı? Onlar sıfırdan geldiyse bir yerlerde mutlaka hata yapan bizlerdik ama göremedik, bilemedik, fark edemedik. Sonuçla yüz yüze kaldığımızda ise aynaya bakmadan hep çocuklarımızı suçladık, eleştirdik, eleştirdik, eleştirdik...

Bizler, neden niçin demeden büyüdük diye, onlarında her denileni yapmamalarını, sebep sormalarını, anlamaya çalışmalarını, karşı koymalarını reddetmek hata mıydı? Onlar sıfırdan geldiyse bir yerlerde mutlaka hata yapan bizlerdik ama göremedik, bilemedik, fark edemedik. Sonuçla yüz yüze kaldığımızda ise aynaya bakmadan hep çocuklarımızı suçladık, eleştirdik, eleştirdik, eleştirdik... Senden bir şey olmaz diye başlayan cümlelerimizle onların hayatta en büyük hazinesi olan özgüvenlerini çaldık. Ve onlar bu hazine olmadan, ne olursa olsunlar hep biraz eksik oldular. Peşin, peşin bir şey olmayacaklarını kabullenmiş olduğumuz için onlarda çabalarını azalttılar. Bu sadece örneklerden biri, büyük yanlışlara bulaşan çocuklarda, sebep olarak hep özgüvensizlik ve ilgisizlik çıkıyor. Kızmadan, sinirlenmeden, sabır ve hoşgörüyle, eleştiriye açık olarak sorun bakın ne cevaplar alacaksınız çocuklarınızdan. Benim anlatmak istediğime örnek bir hikaye: İspanya'nın güneyinde Estopana isimli küçük bir kasabada büyüdüm. 16 yasındayken bir sabah babam benden kendisini araba ile 30 kilometre uzaktaki bir köye götürmemi istedi. Ancak, onu Mijas'a bıraktıktan sonra arabayı bakım için yakındaki bir tamirhaneye götürüp bırakmam gerekiyordu. Araba kullanmayı yeni öğrenmiştim ve kullanmak için de pek fırsat çıkmıyordu. Onun için hemen kabul ettim. Babamı hemen Mijas'a götürdüm

42

BODRUM

e n ül

ve öğleden sonra 4:00'te almaya söz verdim. Sonra arabayı, tamirhaneye bıraktım. Birkaç saat vaktim vardı. Ben de, tamirhanenin yakınındaki bir sinemada bir-iki film izlemeye karar verdim. Fakat bu işten o kadar keyif aldım ki, bir-iki derken ipin ucu kaçtı. Son filmi izledikten sonra saate baktığımda 6:00 olduğunu gördüm. iki saat geç kalmıştım. Film izlediğimi biliyorsa babamın kızacağını biliyordum. Bir daha arabayı kullanmama izin vermezdi. Ona tamirhanede arabanın işinin uzun sürdüğünü söylemeye karar verdim. Buluşacağımız yere vardığım zaman babamın köşede oturmakta olduğunu gördüm. Geç kaldığım için özür diledikten sonra ona arabanın işinin uzun sürdüğünü söyledim. Bunun üzerine bana nasıl baktığını unutamam. "Bana yalan söylediğin için çok üzüldüm Jason" "Ne demek istiyorsun? gerçeği söylüyorum." Babam bana tekrar baktı, "Sen geç kalınca, tamirhaneyi aradım ve bir sorun olup olmadığını sordum. Bana senin henüz arabayı almaya gelmediğini söylediler. Yani araba ile ilgili bir sorun olmadığını biliyorum". Birden ne kadar büyük bir suç işlediğimi anladım ve babama gerçeği itiraf ettim. Babam beni üzgün bir şekilde dinledi.

"Kızgınım ama sana değil, kendime. Eğer sen bunca yıldan sonra bana yalan söyleyebiliyorsan demek ki ben iyi bir baba olamamışım. Kendi babasına bile yalan söyleyebilen bir çocuk yetiştirmişim. Eve yürüyerek dönecek, neyi yanlış yaptığımı düşüneceğim". "Ama baba, ev 30 kilometre uzakta ve hava karardı. O kadar yolu yürüyemezsin". Babam ne özür dilemelerime, ne itirazlarıma kulak asmadı. Onu hayal kırıklığına uğratmıştım ve hayatımın en acı veren derslerinden birini almak üzereydim. Babam tozlu yollarda yürümeye başladı. Ben de arkasından araba ile izliyordum ve durmadan özür diliyor ve arabaya binmesini rica ediyordum ama beni duymazdan geliyor ve sessiz, düşünceli, üzgün bir şe-kilde yürümeye devam ediyordu. 30 kilometre boyunca 10 kilometre süratle takip ettim. Babamın hem fiziksel, hem de duygusal olarak bu kadar acı çektiğine tanık olmak hayatımın en üzücü ve acı veren deneyimi olmuştur. Ancak, aynı zamanda en büyük hayat dersini de bu olaydan aldığımı söylemeliyim. O zamandan beri asla yalan söylemedim. Jason Bocarro

Zorda olsa, acıda olsa kabullenmek lazım, çocuklarımızda eleştirdiğimiz, beğenmediğimiz yönler olabilir ama biz bu kadarını yetiştirebildiğimiz içindir. Belki bizler de eksik büyütüldük, çocuklarımız bundan paylarına düşeni alıyorlar, tıpkı bizlerin de aldığı gibi…





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.