göre hal ederler. Bununla beraber, anlaşmazlıkların hallinde dini esaslar'da çok m ü h i m rol oynar. Mesela, Osmanlı imparatorluğu zamanında tatbik edilen şe riat h ü k ü m l e r i n i n hemen-hemen aynısı .dava'İann hal linde esas unsur teşkil eder. Herhangi bir sebeple meydana gelen bir anlaş mazlığa mahalle başkanı el koyar. Bunlar semtin en sayılan ve İtimat edilen adamlarıdır. Mahalle başkan larının, «Onbası-onbaşı», «Elüvbaşı-EÜİbaşı», «Cüzbası -Yüzbaşı» denilen gibi resmi adları olduğu g i b î « A q saqaI-Ak Sakallı» ve «Bîy-beğ veya h a k e m » gîbî ü n van'da taşırlar. Başkan, yani, « a q s a q a l » , « b i y » veya d i ğerleri İlk önce tarafları sulh yolu . İle anlaştırmağa çalışır. Banş m ü m k ü n olmadığı takdirde kendinden yüksek olan kimselere davayı havale eder. Şayet o n lar'da meseleyi hal edemezlerse, taraflar muhitin ka dısına ve «töbe bıy-: yüksek beğ ,veya h a k e m ' e » baş vururlar. B ü y ü k davaların halli 1694 senesinde Ka zak Türklerinin meşhur Hanı Tâvke Han'ın çıkardığı h ü k ü m e göre senede bir defa toplanılan b ü y ü k Kurultay'da çözüme bağlanır. O r d . Prof. Sadri Maksûdİ Arsal'ın «Türk Tarihi v e H u k u k » denilen kitabında be lirtildiğine göre, Tâvke Hanın adı geçen h ü k ü m ü «anayasa m a h i y e t i n d e d i r » . Yukarı makamlara, yani «töbe b î y » veya b ü y ü k Kurültay'a göterîlen davaları, hakiki dava sahipleriyle beraber « A t b e k e t » denilen şimdiki avukat yerine ge çen kimseler'de takip ederler. Davayı takip eden «afbeketlerîn» çok İyî konuşan, ata sözleri ile m i l l î gele nek ve crf-adetlerî tam manasıyle bilen kimseler o l ması gerekir. «Atbeketler»le İlgili olarak burada şunu'da belir telim ki, güzel söz söylemek Kazak Türkleri arasında bir sanat sayılır. Kazakların İrticalen şiirler söyleme__ 46 —