nına g i d i p onlardan su temin etmektense, ölmek da ha şerefli olurdu. Günlerden beri aynı tuz kalıplarının üstünde y ü r ü y o r u z . G ö r ü n ü r d e tek bir dal dahi yok. Kimse birbiriyle alâkalanmıyordu. Ses seda kesilmiş sade ce sallana sallana y ü r ü n ü y o r , en k u v v e t ü yiğitler b i le susuzluktan bitkin bir hale gelmişti. Allah'dan baş ka güvenilen tek insan Alibeg Hakim'di .. O n u n elin de de haritadan başka birşey y o k t u . . Bu haritada, bu civarlarda bir kuyu işaret ediliyordu ama, sağda mı, solda mı belli d e ğ i l d i . . . Ö N Ü M Ü Z E BİR BAYIR ÇIKIYOR... Gobi çölünde, beşinci g ü n ü m ü z d ü . . . Sabaha karşı ö ü n m ü z d e bir bayır farkettik. Yeni bir ü m i t be lirdi. .Belki haritada gösterilen kuyu burada olabilir di. Fakat aradan 108 saat geçtiği halde, h â l â bu ba yıra gelememiştik. Geçtiğimiz yeHerde kaz ö l ü s ü ke miklerine tesadüf ettiğimiz İçin korkuyorduk. Zira bu kazlar yazın Bağraş g ö l ü n e gidip kışın geri d ö n düklerinden buralardan geçerler ve uçarken dayana mayıp düşer ve Ölüriermiş. Bayıra yaklaştıkça, gözlerimiz bîr ağaç arıyordu. Esasında gözlerimizde kuvvet de kalmamıştı. Bunun için fazla dikkat edîp bakmağa -üşeniyorduk. Alibeg Hakim elindeki d ü r b ü n l e bakarak İlerliyor, kafile de onu takip ediyordu. Nihayet bayıra yaklaştık. Bir şeyler g ö r d ü k . Biraz daha yaklaşınca bunların kamış olduğunu anladık. Burada su olması ihtimali vardı. Alibeg Hakim, bir tümseğe çıkarak elindeki d ü r b ü n le etrafı araştırıyordu. Bu sırada annemin binmiş o l d u ğ u atın ayağı bîr tuz tabakasına girdi. Çıkarmak İÇİn1'çok uğraştık, fayda etmedi. Nihayet tuz'u balta 209 —
F. 14